Burcu Aycan. Özel Röportaj



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

SUPERNOVA BOY OYUN TASARIM BELGESİ MURAT DALKILIÇ

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri


BTÖ 716 Eğitsel Bilgisayar Oyunları Tasarımı Yahya İLTÜZER Tasarım Belgesi Snowball

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

OYUN GELİŞTİRME AŞAMALARI-I

TEST: Nasıl Daha Verimli Öğrendiğinizi Biliyor musunuz?

manzaraadalar.com.tr

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

25. İngilizce Geniş Zaman Konu Anlatımı (Simple Present) (

Bu resmi ne yönden yada nasıl gördüğünüz,nasıl yorumladığınız çok önemli! Çünkü medya artık hayatımızın her alanında ve her an yanı başımızda!

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

BCO 623- Bilgisayar Oyunları Tasarımı. Hakan TUZUN


ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

Video Reklamcılığında, Daha Uzun Videolar Daha Güçlü Videolar mıdır?

Yetersiz Şifre Politikasının Sonuçları

GÖRÜNÜM OLAYLAR KALEM

Nükhet YILMAZ TÜRKÇE Ayın Kitabı: KÜTÜPHANE

ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ:

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Biz beyaz yakalılarız. Günümüzün çoğu plazalarda geçer. 9-6, 9-9, bazen de ne kadar giderse o kadar çalışırız. Adımız aynı zamanda kimliğimiz.

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN!

Two Fighter To Fight

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

Oyun Nedir? Oyun farklı şekillerde tanımlanmıştır. Yapılan tanımların farklı olması, oyuna farklı yönlerden bakılmasındandır.

GİZEMLİ KUTULAR PROGRAMI ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... 7 TUVALET EĞİTİMİNİN HANDİKAPLARI TUVALET İLETİŞİMİ N 1K (UYGULAMALI TUVALET İLETİŞİMİ)... 29

T E M E L B Ü Y Ü M E İ

11 Eylül de Sinemalarda

Pepee den Önce Pepee den Sonra P.Ö- P.S

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi

Final Sınavı. Güz 2005

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5

ÇOKLU ZEKA ÖZELLİKLERİ

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

Jamie Foxx J

Sadece 2 İstekle MySQL Blind SQL Injection. Canberk BOLAT canberk.bolat[-at-]gmail[-dot-]com

ÇOCUKLARIMIZ VE TEKNOLOJİ

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

Hashtag ile ilgili bilmeniz gereken herşey Ne zaman hashtag yapmalıyım, nasıl hashtag oluşturmalıyım? HASHTAG KULLANIM REHBERİ

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

5S4 NESNELER KONUŞUYOR

YENİ BAŞLAYACAKLAR İÇİN WARHAMMER KILAVUZU -Bölüm 2-

Spring Giriş Eğitimi

3Ds MAX. Bilişim Eğitim Merkezi 3DMax in Türkiye deki Yetkili Eğitim Merkezidir.

"Gerçek tasarımcı elinde firca ile doğar" iç mimar Anna Malyakina'yı tam anlamıyla tanımlayan bir ifade. Anna çizim yapmaya konuşmayı öğrenmeden

Nasıl Bir Zekâya Sahipsiniz? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim. Ayın Testi

KIRILL ISTOMIN in. renkli dünyası ve DEKO TASARIM

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

ÖZEL ÜSKÜDAR SEV İLKÖĞRETİM OKULU

İsmail Aybars Tunçdoğan

L Oréal in Dijital Dönüşümü

ISTE BIZ BÖYLE ANLAMISIZ ASLINDA BIZI SEVENLERLE DEGIL, BIZIM SEVDIGIMIZ March 2014 (5)

UZAYLIYLA SOHBET. Kedi kuklasını silip bu kuklalardan birini seçin ve projenize başlayın.

Dijital Pazarlama Ajansı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

NENE HATUN MESLEKi VE TEKNiK ANADOLU LiSESi REHBERLiK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK SERVİSİ AYLIK BÜLTEN BAŞARI

Carousel'de Alışveriş AYBIKE TURAN. 54 Carousel Instyle

American Tank Company (Ruhi) vs Afrika Schützenkompanie (Levent) 1750 pts & Mid-War Hold the Line

AYLIK BÜLTEN - 1 SANAT ANA SINIFI A. Ekim Ekim tacı yaptık. Renkli maskelerimizi yaptık. 29 Ekim kravatı yaptık.

Free Download Manager Kullanarak Internetten Download

PHP İle Paket Geliştirme

Yabancı Dil Ööğreniminde Güçlü Hafıza Teknikleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

5.SINIFLAR AREL JANUARY 12, İyi yönleri: Teknolojiyi kullanmak ve kullanırken bilinçli olmak.

OYUN GELİŞTİRME AŞAMALARI-I

Go taşı ve tahtası. - Oyunun başında tahta boştur. - Oyuna önce siyah başlar. - Oyuncular sırayla taşlarını tahtaya

TTL İNTERAKTİF ZEMİN HAYATA BİZİMLE DOKUNUN! Touch To Life

Aşağıdaki 5 cümlenin hepsine evet demiyorsanız, bu pdf dosyasını incelemek için gereken 3 dakikayı ayırmasanız da olur

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Chapter 15. Getting the Gameplay Working. T. Kıvanç Bayraktaroğlu

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU. NİSAN AYI 1. ve 2. HAFTASINDA NELER YAPTIK?

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR

HUNGER GAMES SERİSİNİN YARATICILARINDAN DIVERGENT UYUMSUZ 18 NİSAN DA SİNEMALARDA!

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

BİREYSEL EĞİTİM PROGRAMI GÖRÜŞME FORMU

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Windows 7 Format Atma ve Kurulumu (Resimli Anlatım)

ANA SINIFI B AYLIK BÜLTEN - 1 SANAT

Deniz Kantarcıoğlu Anaokulu Rehber Öğretmeni. «Okula Uyum»

S[a]w # Clan Zombie Server Geçmişimiz

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI İZMİR OKULLARI EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1.VELİ BÜLTENİ

Menümüzü incelediniz mi?

Uludağ Projesi, İlk Adımlar (Kalite Takımı)

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

Sevgi evlerinde kalan kardeşlerimize konser düzenledik. Huzurevi ziyaretlerimiz ara sıra oluyor,gönül Köprüsü diye bir proje de yer alıyoruz.

OYUN GELİŞTİRME AŞAMALARI-I

Forex Ek Kazanç Sistemi

Transkript:

Özel Röportaj Burcu Aycan MK:Merhaba Burcu, öncelikle çok teşekkür ederiz bu röportajı kabul ettiğin için. Şimdi seni tanıyarak başlayalım. BA:Ben Burcu Aycan, 2010 Hacattepe Grafik mezunuyum. Üniversite son sınıfta başladım, 3. seneme girdim çalışma hayatımda. Önce grafik sektöründe başladım, ama sonra grafik sektörünü çok sevmediğimi fark ettim. Ondan sonra oyun sektörüne geçtim, daha çok çizmek istediğim için. MK:Oyun sektörünü sevdin mi peki? BA:Evet tabii ki sevdim. Şuan Pixofun'da çalışıyorum. Illustrasyon ve çizim üzerine çalışıyorum. Bol bol çizim yapıyorum. Oyun yapımının her kısmına giriyorum. Consept Art çizimleri, karakter tasarım, arkaplan çizimleri yapıyorum. Yeri geldiğinde storyboard artistliği yapıyorum. Eğlenceli olduğu için herşeyi yapıyorum. MK:Oyun haricinden çizim üzerine neler yapıyorsun? BA:Çizim dersleri veriyorum genelde anime manga tarzı üzerine, normal çizim derslerinden ziyade. İçsel canlanma merkezinde hem seminer hem workshop yapmıştık. Sonra ordan bi kaç kişi ile özel ders olarak devam ettik. MK:Kendin bir manga çiziyor musun? Mogaku vardı sanırım. BA:Evet, onu bitirme projesi olarak çizmiştim ama vakit olmadığı için devam ettiremedim. Çok vakit ayırmak gerekiyor manga için. Mangaka olmak içimde bi ukte olarak kaldı. MK:Biz de burdan kendimize pay çıkartmayı deneyelim. Belki bizim dergi için aylık iki üç sayfa çizmek istersin. (Yüzsüzlükte son nokta) BA:Olabilir t abiki n e de n o lm as ın. (Gözlerimden yaş aktı burda) MK:Şimdi senin diğer bir kimliğinde başarılı bir cosplayer olman, biraz ondan bahsedelim. Cosplay'e başlama hikayen nasıl? BA:Üniversite son sınıfta adamın biri önüme atladı. Sen manga çiziyormuşsun. Biz de böyle cosplay etkinliği yapıyoruz katılsana dedi. Türkiyede cosplay mi oluyormuş ya dedim. Evet oluyor, Metucon oluyor biz ayrıca cosplayler düzenliyoruz dedi. İyi peki dedim. Gittik yedi sekiz kişi cosplay yaptık, Yolcu'da olmuştu. Bu muymuş, yedi sekiz kişi bir araya gelim parti mi yapıyormuşuz dedim. Türkiyeden olsa olsa bu kadar olur dedim. Sonra Metucon'un partisine gitmedim, madem böyle oluyorsa diye. Sonra öğrendim çok güzel olduğunu baya pişman olmuştum. Sonra kaçırmadım hiçbirini. 1

MK: Neydi ilk yaptığın karakter? BA:Bleach'den Soifon'u yapmıştım. MK:Hangi etkinlikler olmuştu? Yakında hangi etkinlikler var? BA: Kontakt 1 yaptık, Kontakt 2 de destek olmuştum. Torucon yaptık. 6 7 nisanda Kontakt 3 var, nisanda üniversitelerinde etkinlikleri olur kesin. MK:Yaptığın cosplaylerden en çok hangisini seviyorsun? BA: Aslında hepsini seviyorum ama en çok Catwoman'ı seviyorum galiba. MK:Dünya çapında bir yarışmaya girdim mi yada girme planın var mı? BA: Yok girmedim, ama gidebilirsem Comicon'a gitmek istiyorum. MK: B ü y ü k i h t i m a l l e K o n t a k t 3 ' e katılacaksın, orada hangi karakteri yapmayı planlıyorsun? BA:Resident Evil'dan Alice olacak galiba. Onun kıyafet hazırlıklarını yapıyorum. Bir de süpriz var. MK:Şimdi senin alanın bunlarla da snırlı değil. Bİldiğimiz kadarıyla bir dublaj muhabbeti var, bir de klip. BA:Dublaj dersleri alıyordum ama ona ara vermek zorunda kaldım, yakında devam edeceğim. Klip olarak da Dejavu'nun klibinde oynamıştım. Ben başarısız olduğumu düşüyorum ama arkadaşlar memnun kalmışlardı. MK:O zaman kariyer kısmına dönersek, ilerki planların nelerdir? BA:Bu işler ankarada bi yere kadar oluyor, başlangıç için çok ideal ama sonrası için değil. Yakın zamanda İstanbul oradanda yurtdışı planlarım var. MK:Peki, o zaman hayalinde 'keşke şu firmada çalışsam' dediğin bi yer var mı? BA:Yani tabiki öyle hayaller var, mesela Blizzard'da çalışmak isterdim. MK:Senin gibi anime, manga hayranı birinden Japonyadaki firmalardan birini beklerdim Square Enix gibi. BA:O taraflara gidersem mangaka olurum, anime yaparım büyük ihtimalle. 2

MK:Senin gibi böyle grafik bölümünden mezun arkadaşlara tavsiyen var mı? BA:Grafik okuduktan sonra çizim yapmak istiyorlarsa reklam sektöründe iş aramasınlar. 'E biz reklamlar olmazsa ne yapacağız' diyorlasa da benim çalıştığım gibi teknoparklara gelsinler, kesinlikle iş bulurlar, bu konuda açık var gerçekten. MK:O zaman son sözlerini alalım. BA:Hayatta başarılar. Murat Karakaş 3

Crysis3 ü bütün oyun severler olarak büyük bir heyecanla bekledik. Geldi gelecek, az kaldı oynayacağız, dayanalım gençler tarih yakındır derken, oyun, 22 Şubat 2013 tarihinde Avrupa pazarlarına hızla yayıldı. Şunu da belirtmem gerek. Dakikaları saydığımız her an, oyundan beklentilerimiz arttı. Peki Crysis3 gerçekten, kendinden beklenen bu denli fazla şeyin altından kalkabildi mi? Biliyoruz ki CryEngine, kendini tüm dünyaya kanıtlamış bir oyun motoru. Crysis3 ün nefes kesen atmosferinde de, motorun gücü bir kez daha gözler önüne seriliyor. Görüntü kalitesi çağ atladıkça, oyunu oynamak isteyen oyun severler, eski sistemlerini çöpe atıyor, yenilerine sarılıyorlar. Crysis3, bu kısır ve bazen de rahatsız edici döngünün baş mimarlarından Welcome To New York City Yıl 2047 New York ta olağanüstü bir kaos hakim. Uzaylılar bir taraftan, Cell Corporation bir taraftan, şehri bir güzel karman çorman etmişler. Atmosferdeki kargaşaya, bir sanatçı gibi dokunmuş sonra doğa ana, neredeyse bastığımız her yerden ağaçlar, otlar fışkırmış. Yeşil güzel şey ama, toprağa kök salmış başka şeyler de var New York ta. Cell Corporation ın şirketinin Nanokule leri Yaramaz bir müteahhitin çimentodan, demirden kısarak yaptığı binaları, 10 şiddetine bile dayanır abla gel! diye pazarlaması gibi, Cell de Nanokule lerini New York a kakalamış. Sizi korur, refahınızı sağlar, diye 4

İkinci oyuna dönecek olursak, maphus damlarına düşmüş bir yiğit göreceğiz. Evet, gene Prophet ı canlandırıyoruz. Ama bu kez ne dünya için, ne de New York için alıyoruz elimize silahı. Bu kez, içimizde beslediğimiz tek şey intikam. Crysis3 senaryosu, serinin diğer oyunlarıyla karşılaştırıldığında, daha kişisel mevzular üzerine şekillendirilmiş. Üç ana karakter üzerine odaklanıyoruz oyun boyunca. Prophet, Nanosuit i Cell tarafından vücudundan ayrılmış Psycho ve Psycho nun kız arkadaşı. (Kız arkadaş deyip geçmeyin, Hacker gibi bir şey bu abla.) Do you like it? NO! Crysis 3 te hiç kuşkusuz, en merakla beklenen yenilik, Prophet ın eline tutuşturulup, sevdin mi? diye sorulan yaydı. Yay hakkında hiç spoiler vermeye niyetim yok, baştan söyleyeyim. Oyunda en çok zevk aldığım anları yayı kullandığımda aldım. Ansiklopedilik de bir olayı yok, hakkındaki her şeyi on dakikada çözebiliyorsunuz. Ancak, karakterimizin, yayı eline aldığı ilk anda, ondan hoşlanmadığını söyleyebilirim Burada bir ara verip, Amerikan film senaryolarından bahsetmek istiyorum. Ya da bahsetmiyorum, hepsi aynı zaten Siz de bazen oyun senaryolarının bu filmlerden biraz fazla etkilendiğini hissediyor musunuz? Benim burnuma bu konuda fena kokular geliyor, söylemedi demeyin Oku çekip bıraktığınızda, sanki elinizde gerçekten bir yay varmış gibi hissediyorsunuz. Yay geriliyor, kol kaslarınız kasılıyor, nefesinizi bıraktığınız an, okunuz da süzülmüş oluyor. Uzaylılara karşı kullanıldığında, bir plazma tabancasından çok daha etkili olduğu kesin 5

Gözlerime İnanamıyorum Crysis 3 ün olağanüstü görsel efektlerine diyecek yok. Olabildiğine başarılı, olabildiğine etkileyici. Su birikintilerine kadar, bir çok şeyin ayrıntısını görebiliyoruz. Medium grafik ayarlarında oynarken bile, kaliteden pek bir düşüş yaşanmıyor. Bu yüzden high da oynayamadım diye üzülmenin bir anlamı yok. Tabi bu kadar efekt karşılığında oyunun bizlerden bir takım istekleri var. Eğer ekran kartınız DirectX 11 desteklemiyorsa, ne yazık ki Crysis3, bilgisayarınızın ulaşamayacağı bir rafta tozlanacak demektir. Bu arada EA bu oyun için minimum ekran kartı örneği olarak Nvidia GTS 450 ve Radeon 5770'i önümüze sunuyor. Çok kolay değil mi? Crysis 3 ün uzaylıları da askerleri de pek akıllı adamlar değil. Yapay zeka açısından bakacak olursak, Crysis 3, 2 ye göre düşüş yaşamış. Zeki olmayan düşmanlara karşı oynamak, ölümsüzlük modu açıkmışçasına rahat hissetmenize sebep oluyor ara sıra. Geçmişteki serilere nazaran daha sıkıcı çatışmalara giriyoruz. Çatışmalar, heyecanlandırmıyor demek istemezdim ancak, ne yazık ki 3, 2 kadar heyecanlandırmıyor. Oyun, göze batacak bir biçimde kolay. Ki bunu, katıldığı her Counter organizasyonunda sonuncu olan bir adam olarak söylüyorum. Normalde FPS oynayamam, bana bile kolay geldiyse, bence Cevat abi bir çaresine bakmalıydı. 6

Taktik Senin Taktiğin Crysis in en sevdiğim yanlarından biri, oyunun tüm serilerinde, oyuncuya kendi taktiğini oluşturabilmesi için seçenekler sunması. Zırhın özelliklerini kullanarak istediğiniz gibi haklayın düşmanları. Hangi kombinasyonu kullanacağınız tamamen size kalmış. Bir de yeni bir özellik fark ettim. Quick Time Event Doğru zamanda doğru tuşa basarsanız, belki bir gün şirinleri bile görebilirsiniz. Upgrade sistemimiz artık daha iyi. Nanosuit imizi ve silahlarımızı daha etkin bir şekilde geliştirebiliyoruz. Ayrıca silahlarımızı geliştirmek için 20 farklı silah eklentisi de eklenmiş. 16 tane de Nanosuit modülünü unutmamak lazım. 7 bölümlük bir senaryo için bir hayli dolgun değil mi? Nanosuit imizden söz edecek olursak eğer, gene 3 ana özelliğimizin korunduğunu ve bu özellikleri kullandığımızda enerjimizin azaldığını görüyoruz. Enerji depolamak için, biraz beklemek yöntemi, korunan özellikler arasında. Bu arada Multiplayer modda, Nanosuit in herhangi bir enerji kısıtlaması yok. Bu da multiplayer a daha çok zevk katıyor. Bir diğer unutulmaması gerekense Tactical Visor. Tagging özelliği ile sizin için düşmanları renklendiriyor ve ne çeşit bir düşmanla karşı karşıya olduğunuzu gösteriyor. Ayrıca bu Visor gizli eşyaları bulmamızda da bize yardımcı oluyor. Oyun tarihine kazandırılmış en güzel serilerden Crysis Umarım Crytek in bu tür başarıları devam eder ve şüphesiz ki edecektir. İyi oyunlar. 7 Halil Coşgun

Brütal Legend - Head Bang yapmaktan oyunu oynamamak... Brütal Legend 2009 da Playstation'a çıktı önce. Oyun belki top listelere çıkmadı ama aslında hitap ettiği kitle için mükemmel bir oyun olmuştu. O zamanlar oynadığımda keşke böyle oyunlar daha çok olsa demiştim. Şimdi oyun Pc için tekrar yayınlandı ve tekrar aynı duyguları yaşadım. Eğer bu oyunu Playstation 3 de oynamadıysanız ve gerçekten metal müzik seviyorsanız sakın kaçırmayın. Grup elemanlarını sizin isteğinize bağlı olarak normal ya da "Brütal" olarak öldürdükten sonra Eddie'yi alıp heavy metal dünyasına götürüyor. Ve burda sizi yeni bir hikaye ve savaş belkiyor. Burada ilk Doviculus'un adamları ile karşılaşıyorsunuz. Tam Eddie'yi öldürmek için saldırıyor. Ve işte tam bu anda arkada "Childeren of Grave" çalmaya başlıyor ve siz bu oyunun ne kadar mükemmel olduğunu anlıyorsunuz. Hikaye buradan sonra heavy metal dünyasındaki insanları özgür bırakmak adına savaşınızla devam ediyor. Oyunun kısaca hikayesinden bahsetmek gerekirse, ana karakterimiz olan Eddie Riggs (Ufak not: Seslendirmesini Jack Black yapıyor) Kabbage Boy isimli bir grubun konserinde sahne arkasında çalışmaktadır. Bu grubun yaptığı muzikten ne kadar nefret ettiğinden bahsederken, grup elemanlarından biri sahnede dekorasyondan düşerken onu kurtarıyor. Ama onu kurtardıktan sonra kendisi dekorasyonun altında kalıyor. Bu sırada kanı kemerindeki Ormagöden amblemine gelince olanlar oluyor. Sahnede Ormagöden The Metal God beliriyor. 8

Oyunda savaşmak için bir balta ve bir gitarınız var. Bunlar ile mükemmel kombalar yapabilyorsunuz. Balta ile düşmanlarınız kolunu bacağını koparırken, gitarınız ile mükemmel sololar atarak onları yakıp kül edebiliyorsunuz. Kim Power Slide yaparak birileri dövmek istemez ki? Oyunda bunun yanı sıra gitarınız ile özel sololar atabiliyorsunuz. Bunlar yardım çağırmak için, insanları gaza getirmek için ya da özel yetenekler kullanmak için. Mesela Face Melter solosu atarak düşmanlarınızın yüzlerini gerçekten eritebiliyorsunuz. Ya da solo atıp mükemmel arabanız olan Deuce'u çağırıp onunla seyehat edebiliyorsunuz. Boss dövüşlerindeki muzik seçimleri olağanüstü. Yeni bass telleri bulmak için Metal Queen isimli dev bir örümcek ile dövüşmeye gittiğinizde, tam dövüş başlamadan önce arkadan mükemmel bass solosu ile Brocas Helm'im "Cry of Banshee" başladığında dimdik durup "Gel bakalım seni zavallı yaratık" diye bağırıyorsunuz. Bu kadarla bitmiyor tabiki, oyunda sizi bir çok süpriz ve ünlü insanlar belkiyor. Deuce ile Motor Forge'lara girdiğinizde, orada sizi Guardian of Metal rolü ile Ozzy bekliyor olacak ve size hem Deuce için eşyalar, hem de sizin için yeni kombalar ve eşyalar sunacak. İşte bu kısımda işin rengi değişebiliyor, çünkü Deuce'u kullanırken oyunun içindeki soundtrackleri dinleyebiliyorsunuz. Bu şarkıların hepsi birbirinden mükemmel olduğu için, bir noktadan sonra görevleri yapmak yerine Deuce ile gezip etraftaki yaratıkları eziyorsunuz ve bunu bıkmadan sürekli yapabiliyorsunuz. Bu şarkıların bazıları hikaye ilerledikçe açılıyor bazılarını ise siz haritada gezerken bulmanız gerekiyor. Ama dediğim gibi bu gezme işlemi hiç de sıkıcı olmuyor. Oyun sürekli size müzik ziyafeti vermek üzerine hazırlanmış, dövüş sahneleri başladığında, "Abi keşke şu parça çalsa." dediğiniz anda gerçekten o muzik başlıyor. Biraz önce yukarıda bahsettiğim bass telleri alma görevini ise size Kill Master rolü ile Motörhead'ın solisti ve basscısı Lenny Kilmister vercek. Bunun gibi daha nice güzel şeyler sizi bekliyor olacak. Bu oyun gerçektende anlatmakla bitmez, en iyisi oynamanız bence, eğer gerçekten Metal müzik seviyorsanız, bu oyunu sakın kaçırmayın. Bilmediğiniz bir çok grubu keşif etme şansınız olacak. Sadece muzik dinlemek için bile saatlerce oynanabiliyor, kendimden biliyorum. Murat Karakaş 9

Bir yapay zeka özgürlük hakkında ne bilir ki İlk kez Metal Gear Solid 2: Sons of Liberty'de gördüğümüz Raiden, o zamandan beri büyük ölçüde kendini geliştirmiş olarak çıktı karşımıza. O zamanlar son derece çaylak olan Raiden, Metal Gear Solid 4'de serinin alışagelmiş olan ninja karekteri rolünü üstlenmiş olarak geri dönmüştü. Act 2 nin sonundaki Vamp ile olan savaşı oyun tarihinin efsaneleri arasında yerini almıştır benim için. İşte o an içimde bu yeni havalı Raiden ile oynama istediği doğmuştu (MGS 2 de oynamış olmama rağmen bir türlü beğenememiştim). Hatta Solid Snake'i kendi hayatını hiçe sayıp oyunun sonlarına doğru kurtarması daha da bir heyecanlanmama neden olmuştu. Adamın kolları kopmuş hala Snake'e yardım eden hali insanda "Vay Be n e d e l i k a n l ı a d a m ı s ı n " t e p k i s i n i göstermesine neden oluyordu. Son derece kendisini bizlere sevdirmiş olan bu karekterin hali içmizi burksada Kojima abimiz olaya son noktayı Raiden'a insan vücudunu vererek bizleri mutlu etmişti. Şimdi ise beklentilerimiz gerçek oldu ve sonunda Raiden ile tekrar doyasıya oynayacağız. O y u n u i l k tanıttıklarında Raiden güzel güzel karpuz k e s m i ş t i. Sadece karpuz kesmişti ama bizim ağzımız açık kalmıştı. Bekledik sabrettik ve başardık. Öncelikle oyunun biraz hikayesinden bahsetmek istiyorum. Raiden ailesi için para bikirtirmek adına Meverick Security için çalışıyor. Buradaki görevlerinden biri ise VIP korumak. Afrikada Başbakan N'Mani ile beraber iken Desperado Enterprise adına çalışan cyborglar tarafından saldırıya uğruyorlar. Desperado Enterprise'ın lider Sundowner başbakanı kaçıyor, Raiden ise onu kurtarmaya çalışıyor. Ama Sundowner başbakanı öldürüyor ve Desperado Enterprises'ın başka bi Cyborg'u olan Jetstream Sam, Raiden'ı bir güzel pataklıyor. Burada Raiden tekrar kolunu kaybederken, "Yine mi?" diyerek bize eski oyunları hatırlatıyor. Bu savaşın sonunda nerdeyse ölmek üzere iken son anda kurtuluyor. Raiden bir kaç hafta sonra yeni zırhı ve koluyla 'intikam' için geri dönüyor. 10

Oyun çıkmadan önceki bütün videolarda bize sundukları inanılmazdı, abartıkları düşündük bazen ama hayal kırıklığına uğratmadı bizi. Kol, bacak, kafa, göz ne varsa dağıldı etrafa. Parça parça uçuşan düşmanlarımıza bakerken mutlu mutlu güldük. Oyunun oynanışı tamemen hack/slash mantığı içerisinde bulunuyor. Ama tabii ki ekstra bir sürü özellik mevcut. Oyunda temel olarak bir zayıf ve bir güçlü saldırı bulunmakta, bunları harmanlayarak güzel kombolar ortaya çıkartıyorsunuz ya da oyunda topladığınız puanlarla yeni yetenekler açabiliyorsunuz. Oyunda etraftan toplayabileceğiniz silahlarıda kullanabiliyorsunuz roket, çeşitli el bombaları, dans eden hologramlar ve tabii ki kutu. Oyunda koşmak için Ninja Run özelliği var, bu sizin engellerin üstünden de otamatik olarak atlamanızı sağlıyor ve Ninja Run yaparken Raiden bütün gelen mermileri kılıcı ile geri savuruyor. Bu özelliğin size sağlayacağı en güzel avantaj ise düşmanlarınızı milyon parçaya bölerken doğru yeri keserek Zan-Datsu uygulayarak, düşmanlarınız içindeki enerji birimini çekip alabiliyorsunuz. Bu sizin hem sağlığınızı hem de Blade Mode'a girdiğinizde zamanı yavaşlatmanıza yarayan enerjiyi dolduruyor. Bu mode sadece düşmanlarınızı değil onların size gönderdiğini roketleri de kesmeniz için ideal. Oyunda her bölümden sonra karşımıza Costumization ekranı çıkıyor. Buradan, highfrequency blade'ın özelliklerini arttırabiliyorsunuz, sağlık ve enerji barınızı genişletebiliyorsunuz. Kılıcınız için yeni haraketler ve kombolarıda yine kazandığınız puanlarla açabiliyorsunuz. Dövüştüğünüz her boss'tan yeni bir silah alıyorsunuz, bunlarad a burdan ulaşıp, etkin hale getirebiliyor ve o silahlar içinde yeni haraketler açabiliyorsunuz. Bu yeni silahları kullanmak tabii ki size kalmış. Mesela ben highfrequency blade çok sevdiğim için diğer silahları çok kullanmak istemedim. Ama kullandım, denedim, hepsinin kendine has güzellikleri var ama high-frequecy blade çok başka. Zaten ekleyeceğiniz yeni silah sadece sizin güçlü saldırınızı değiştirecek. Yani iki silahı aynı anda kullanacaksınız. Tabiki oyunun en büyük özelliklerinden birisi Blade Mode, bu özellik size kılıcınızı özgürce istediğiniz acıda istediğiniz yöne savurmanızı sağlıyor. Bu mode'da iken saldırı tuşlarına basarak direk yatak ve dikey saldırı yapabiliyorsunuz yada isterseniz sağ analogu kullanarak istediğiniz açıda saldırı yapabiliyorsunuz. Sağ analogu kullanma konusunda ustalaşmanız oyunun ilerleyen noktalarında size çok yardımcı olacak. 11

Oynanış hakkında burda belirmek istediğim bir kaç şey var. Şu an internet üzerinde bazı insanların oyunun zor olduğuna, oyunda 'Dodge' sisteminin olmamasına dair yakınmalar görebilirsiniz. Bir çok yerde karşıma çıktı bu yorumlar ve çok saçma geldi. Bu tarz yorumların ortaya çıkmasının nedeni insanların artık kolay oyunlara çok alışmış olmaları. Oyunda korunma tuşu olsun ona basıp bekleyelim sonsuza kadar gibi düşünceleri olan insanlar böyle yorumlar yapmakta. Bu oyunda korunma sistemi tam olarak DMC serisindeki Royal Guard gibi ya da Street Fighter Third Strike'daki gibi. Tam düşman size saldırdığı anda sizde ona doğru ilerleyip saldırı tuşuna bastığınızda, gelen saldırıyı tamamen bloke ediyor. Oyunda ayrıca yeni açtığınız yeteneklerin arasında da kaçmanızı sağlayan haraketlerde mevcut. Ayrıca Ninja Run ne güne duruyor. Ninja Run yaparken güçlü saldırı tuşuna bastığınızda Raiden yerden kayıyor, hem kaçmak için hemde saldırmak için bu hareketi çok güzel kullanabiliyorsunuz. Oyun ile ilgili bir kaç şey vardı kötü olan, kamera sisteminde bazı bozukluklar çıkıyordu. Ama çok nadir oluyordu bu. Oyundaki asıl sorun çok kısa olmasıydı. daha uzun sinematikler daha uzun bi senaryo bekliyordum. Hikaye aslında başarılıydı ama çok kısaydı. Ne oldu ne bitti derken oyun bitiverdi. Bunu söylerken diğer Metal Gear oyunları ile kıyaslıyorum. Şuan çıkan çoğu oyunla ile kıyaslarsak normal bi uzunluktaydı. Belirtmeden geçemeyeceğim, oyunu oynarken herşeyi kesmeye çalışacaksınız ve bu sizi tatmin edecek ama ikinci bölümün başında ve ilerleyen kısımlarda beyaz bir kedi görürseniz ona bulaşmayın, bütün karizmanız yerlere inecek. Ayrıca oyunda VR Missionlar yine mevcut ama bunları oyunun içinde gizli yerlerde bularak açmanız gerekiyor. (Bazıları pek gizli değil, direk önünüzde duruyor). Oyunu oynarken tamamen tatmin oldum ve mutlu oldum gerçekten, bossları binlerce parçaya bölmek, bir oduncu edasıyla ağaç kesmek, karpuz dilimlemek hepsi çok eğlenceli şeyler. Tabii ki Raiden ile oynamanın mutluluğu anlatılamaz bile,raiden oyunun ilerleyen kısımlarında çok 'Baddass' bir hale geliyor ki gerçekten harika. Oyundaki komedi unsurları da baya ön planda, sürekli ya Raiden bir espiri yapıyor ya da birileri onun üzerinden espiri yapıyor. Hatta bi yerde Snake'e bile gönderme yapıyorlar. Kısa ve öz olarak bir Metal Gear hayranı iseniz kesinlikle kaçırmayın bu oyunu, üzülürsünüz. Murat Karakaş 12

CryEngine 3: Adam Gibi Oyun Motoru İster Almayalı Türk kardeşler aracılığıyla, ister Crysis, FarCry gibi oyunlarla olsun; hepimiz CryEngine i çokça duymuşuzdur. Özellikle Free SDK inin geliştiricilere açılmasıyla birlikte hayatımızda daha fazla yer almaya başlayan CryEngine 3 ye bu sayıda biraz yakından bakalım istedik. Amacımızsa yine, yeni yeni ilgilenmeye başlayanlar için ön bilgiler vermek. Yine de iş, CryEngine 3 nin kurulum dosyasını indirmekle bitmiyor. Bir de Crydev.net hesabınız olmalı. Çünkü CryEngine 3 ü çalıştırabilmeniz için bu hesapla oturum açmanız gerekiyor. Yani, internet bağlantınız yoksa veya koparsa yine CryEngine 3 ile çalışmayı unutabilirsiniz. Bu açılardan bakıldığında kullanımı çok katı kurallara bağlı gibi gelse de hemen kendinizi CryEngine nden soğutmayın. Free SDK, size CryEngine nin güçlü dünyasının ufacık bir kısmını tattıracak olsa bile gördükleriniz sizi şaşırtacak ve Vay be! dedirtecek. CryEngine 3 ye Başlangıç Önce Free-SDK yi nasıl elde edeceğimizden bahsederek başlayalım. Crydev.net sitesinden indirebildiğimiz CryEngine 3, yaklaşık 1,5 GB boyutunda. Ayrıca Unity gibi daha ufak oyun motorlarında olduğu gibi neredeyse her sistemde kullanamıyorsunuz. Bilgisayarınızın CryEngine 3 sistem gereksinimlerini karşılaması lazım. Bu sistem gereksinimleri hakkında, Crydev.net ten ayrıntılı bilgi edinebilirsiniz; ama yine de biraz fikir vereyim, CryEngine 3 de ortalama bir bilgisayar oyunu kadar RAM, ekran kartı ve işlemci gereksinimi bulunduruyor. Bir dezavantajsa bazen, bazı sistemler tüm gereksinimleri karşılasa bile çeşitli ufak detaylardan dolayı yine CryEngine 3 yi kullanmaktan mahrum kalabiliyorsunuz.bunun içinse yapılacak en iyi şey, CryEngine 3 Free SDK in en güncel sürümünü indirmek ve bu tarz bir sorunla karşılaşıldığında Crydev.net in forumlarına bildirmek. CryEngine in Farklı Dünyası CryEngine 3 Free SDK yi size güzel ve detaylı bir şekilde hazırlanmış örnek proje ile geliyor. Kendi başınıza çalışmaya başlamadan önce bu projeye bir süre göz atmanızı öneririm. Daha önce 3B oyun motorları ile uğraşanlar tanıdık birçok şeyle karşılaşacaklardır. Bu örnek proje, aksiyon açısından fazla bir şey içermese de CryEngine 3 nin performansını ölçme açısından bize çok şey anlatıyor. Su, suyun hareketleri, çevre ile etkileşim, sis, ışık huzmeleri, patlamalar ve patlama efektleri ile daha binlercesi; 13

başka oyun motorlarının performansı için açık noktalar olsalar bile CryEngine 3 de hiçbir sıkıntı yaşatmadan, tüm gerçekçilikleri ile oyununuza dâhil olabiliyorlar. Bölümünüzün bir gün içindeki tüm güneş hareketleri ve ışıklandırılması da tamamen sizin kontrolünüzde ve sizin, tıpkı terrain yapısında olduğu gibi; ister son derece sıra dışı, ister son derece gerçekçi ayarlamalar yapmanızı sadece birkaç adımda sağlıyor. CryEngine 3 nin bir başka güçlü yanıysa Terrain ile ilgili size sağladıkları. Bazı oyun motorlarının aksine, CryEngine nin terrain yapısı son derece güçlü ve oyunun performansına da olumsuz hiçbir etkisi olmuyor. Sahip olduğu araçlar sayesinde elinizdeki terrain i istediğiniz şekle sokmanıza; istediğiniz şekilde dağlar, tepeler oluşturmanıza ve bunları ister yeşillik bir alana, ister çorak veya çamurlu topraklara çevirmenize imkân sağlıyor. Kısacası, elinizdeki terrain i biraz emek vererek istediğiniz her şekle rahatlıkla sokabiliyorsunuz. Buna, son derece gerçekçi araziler de dâhil. Üstelik CryEngine 3 nin sağladığı sayısız texture, bu işi daha da kolaylaştırıyor. Kodlama Adına Her Şeyi Unutun! CryEngine 3 nin programlama özelliklerine bakarsak yine bizi şaşırtacak şeylerle karşı karşıya geliyoruz. CryEngine in asıl programlama dili C++. Bazı işlemler içinse LUA ve ActionScript 2.0 kullanılmakta. Ancak, CryEngine, o kadar iyi düşünülmüş ve detaylı bir kütüphane sahip ki sizin CryEngine le oyun geliştirirken çoğu zaman neredeyse hiç sıfırdan kod yazmanız gerekmiyor; biraz hazır kodlar üzerinde değişiklikler ya da eklemeler yapmanız yeterli geliyor. CryEngine 3 de oyun geliştirirken yapmanız gereken tek şeyse doğru bir akış diyagramı kurmaktan ibaret. Bunun en büyük avantajı ise; hiç programlama bilmeyen birinin bile CryEngine 3 ile oyun geliştirebilecek olması. Geriye kalan tek şeyse biraz sabrederek yeterli bilgi ve tecrübeye ulaşmaya çalışmak oluyor. Gerek geliştiriciler, gerek sanatçılar açısından çok kullanışlı ve kolay bir yapı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. CryEngine 3 nin terrain adına sağladıkları sadece bunlarla da sınırlı değil üstelik. CryEngine 3 nin bir diğer güçlü yani ise Adobe Flash tan tutun Autodesk 3ds Max e, Adobe Photoshop a kadar birçok program ile uyumlu bir şekilde kullanılabilmesi. 14

Özellikle kullanıcı arayüzü, HUD geliştirirken ya da oyununuz için CryEngine kütüphanesinde olmayan nesneler yaratırken bu uyumlu çalışmanın faydası çok görülüyor. Eksiler ve Sonuç CryEngine den bu kadar bahsettikten sonra aklınızda Bu kadar iyiyse neden fazla bir oyunda kullanılmıyor ya da genelde sadece FPS türündeki oyunlarda kullanılıyor? gibi bir soru gelebilir. Bu sorunun ilk kısmına kesin bir cevap vermek güç. Ama CryEngine in, özellikle Unreal a oranla oldukça yeni olması ve teknolojiyle ilgili işlerde oturmuş, büyük bir sistemi, hele ki elinizdeki teknolojinin devri henüz geçmediyse; değiştirmenin ne kadar zor ve itici geldiği ortadır. Tabii bir diğer sebep de CryEngine in FPS/TPS türünde oyunlar geliştirmek için her şeyiyle hazır gelmesi, başka türde oyunlar içinse daha fazla emek harcamanız gerekmesi olabilir. CryEngine, FPS/TPS türü için o kadar hazır ki tek yapmanız gereken oyun motoruna biraz alışıp daha sonra akış diyagramlarını birleştirmekten ibaret kalıyor diyebiliriz. Sonuç olarak, bu zamana kadar sadece Unity gibi daha küçük oyun motorlarıyla uğraştıysanız ve gelecekte kendinizi 3B video oyun geliştirirken görmek istiyorsanız ki sadece geliştirici olarak değil, artist olarak da düşünebilirsiniz bunu- sınırlı sayıda eğitim materyali olmasına rağmen en kısa zamanda CryEngine ile uğraşmaya başlamanızı tavsiye ederim. 15 Mustafa Cihan Özer

Tomb Raider - Çok mu üzdüler kızım seni? Tomb Raider gerek oyunların hikayesi ile olsun gerek Lara Croft ile olsun her zaman bize güzel şeyler bahşetti. Zaman zaman Lara'nın vucut ölçüleri ön planı çıktı ve bunu tartışmaktan da zevk aldık. Bu oyunun ilk tanıtım videolarını gördüğümüz an nefesimiz kesildi, harika birşey bizi bekliyordu. Hele o Lara'nın tavanda baş aşağı asılı durduğu sahnede, tam kurtuldu derken karnına girek o demir parçası bizim bile canımızı yakmıştı. Sonra o mağradan kaçışı herkeş çok güzeldi. En başından söylemek istiyorum ki oyunun başına oturduğunuzda sürekli bir sonraki bölümü merak ettiğiniz için asla kalkamayacaksınız. Hikaye çok sürükleyici ve heyecanlı. Siz de o hikayeyi Lara ile birlikte yaşıyor ve o piskolojiyi hissediyorsunuz. Ahh Lara sen neler yaşamışsında haberimiz yokmuş. Bunları öğrendiğimiz iyi oldu kesinlikle. Gemi bu alana girdikten sonra fırtınaya yakalanıyor ve gemi ikiye ayrılıyor ve Lara suya düşüyor. Lara kendine geldiğinde kendini bir kumsalda buluyor ama çok geçmeden biri tarafından tekrar bayıltılıyor. Bu sefer uyandığında ise kendini bir mağaranın içinde tavandan baş aşağı asılı bir şekilde buluyor. Buradan demosunda ve tanıtımında izlediğim yerler. Bir şekilde mağaradan kurtuluyorsunuz, kendinize yemek arayıp ateş yakmaya çalışıyorsunuz. Bu kısımlarda Lara'nın aslında ne kadar kırılgan ve korkak biri olduğunu görüyoruz ama yaşam şartları insanı değiştiriyor. Kendimize ufak bir kamp kurduktan sonra gemideki diğer insanları bulmaya çalışıyoruz ve tekrar bir araya gelmeye çalıyoruz. Burdan sonra hikaye gerçekten farklı yerlere gittiği için anlatmak istemiyorum. Bu sefer Lara Croft'un asıl hikayesini oynuyoruz, Lara'nın nasıl korkan ve zayıf biri iken, inanılmaz birine dönüştüğünü görüyoruz oyunda. Her şey Lara ve diğer gemideki yolcuların, kayıp bir japon importorluğunu bulmak için Lara'nın tavsiyesi uyarak Dragon's Triangle ismi verilen alana giriyor. Dragon's Triangle bizim bildiğimiz Bermuda şeytan üçgeni ile aynı her aslında. Oyunun tarzı biraz daha farklı olmuş bu sefer, ilk başlarda adventure oyunu oynuyorsunuz sonra işin içine aksiyon kısmı giriyor, sonra Rpg öğeleri giriyor, bazen yeri geliyor sanki Gear of War oynuyor gibi hissediyorsunuz kendinizi. Ama genelde milleti okla vurup sessiz sakin geçmek en ideali aslında. Oyun tamamen açık dünya mantığında, istediğiniz yere gidebiliyorsunuz, ana görevde ilerlemek yerine yan görevleri yapıp, oyunun içindeki gizli mezarlıkları bulup oradaki bulmacaları çözebiliyorsunuz. 16

Oyunda level sistemi var bu level sistemi ile farklı dallarda yenetekler alabiliyorsunuz. Bu yetenekler size daha iyi ok, tabanca, tüfek kullanama yetisi sağlıyor yada adamlardan kaçmanızı ve onları daha öldürmenizi sağlıyor. Bunlar gerçekte çok işe yarıyor, düzgün seçim yapıp ona göre taktik yapmanız güzel olacaktır. Oyunda etraftan bulduğunuz parçalarla silahlarınızı geliştirebiliyor ya da yenisini yapabiliyorsunuz. Oyunda bu sefer daha fazla aksiyon vardı, hikayede bazı anlarda nefesiniz kesiliyor oynarken, joysticki bırakamıyorsunuz elinizden. Lara ile üzülüp, onunla beraber mutlu oluyorsunuz. Hikaye ilerledikçe oyunda Lara'nın değişimini görüyorsunuz ve bunu taktir ediyorsunuz. Oyundaki sinematik sahneler çok güzel, sıkılmadan izleyebiliyorsunuz. Ayrıca oyunun başarısının en önemli kısımlarından birisi ise karakter modellemeleri ve seslendirme. Lara'nın tavırları, ses tonu, mimikleri tamamen olağanüstü. Uzun zamandır oynadığım en güzel oyunlardan biriydi gerçekten. Soluksuz oynadım ve bir an bile uykum gelmedi. Bu sefer farklı olarak oyuna multiplayer sistemi de eklendi. Ama bu single player kadar başarılı olmadı. Multiplayer modunda farklı haritalarda, iki karşılıklı takım birbirini yok etmeye ve yardım paketleri haritanın belli yerlerine götürmeye çalışıyorlar. Bu sistemde single playerda olmayan bazı özellikler bulunuyor, takımlar birbirlerine tuzaklar hazırlayıp, birbirlerine karşı farklı özellikler kullanabiliyorlar. Oyunu oynarken sonunu merak ediyorsunuz ama bir yandan da asla bitmesin istiyorsunuz. Ayrıca erkek okuyucular için belirtmek gerekirse yeni model çok güzel. Tomb Raider'a yıllar sonra tekrar aşık oldum sanırım. Ah Lara Ah Murat Karakaş 17

Merhaba sayın Oyunabakış okurları.bu sayıda size gündemde olan bir oyunun incelemesini yazdım.açıkcası bu incelemeyi yazarken gerçekten hayal kırıklığına uğradığımı söylemek isterim, oyun ne hale gelmiş. Bu zamanda çıkarılan bir oyun böyle olmamalı. Umarım Gearbox Software bu duruma bir açıklama yapar. Oyunun demo sürümünü oynayanlar grafikleri beğenmiştir sanıyorum. Alien:Colonial Marines'e böyle kötü bir giriş yapmak istemezdim fakat inanın oyunu oynayan herkes beni haklı görecektir. Demo sürümünde grafikler güzel demiştik. Bir kere oyunun tam sürümünde grafikler açısından konuşuyorum doku kalitesi düşmüş, patlamalar gerçekten vasat ötesi ve bilmiyorum bu herkeste oluyor mu, oyun hatası mı (büyük ihtimal oyundan) ilk makineli tüfeğimizle ateş ederken sesi gidip gidip geliyor. Bundan bir önceki oyunu oynayanlarda bilir seslerde inanılmaz bir amatörlük vardı. Sanırım Gearbox'ın seslerle ilgili bir sorunu var. Bir de şöyle bir şey var; oyun bir an önce bitsin de piyasaya sürelim havası... İnanın oyunun eksileri saymakla bitmiyor ki bir an önce size oyun içinden bahsedeyim! Alien:Colonial Marines Bilimkurgu / Korku / Gerilim türünde sınıflandırılabilir. Fakat gelin görün ki bu kavramlardan çok çok uzakta bir oyun. Oyunda kurgu iyi başlıyor fakat, oyun ilerledikçe, bölümlerimizi tamamladıkça "Yok artık! Ne alakası var?!" şeklindeki cümlelerimiz de birbiri ardına sıralanıyor. Alien:Colonial Marines gayet basit bir senaryosu olan grafikleri ile 2004 yılını andıran bir oyun.sanki oyun 2004-2005 yıllarında çıkması gerekiyormuşta çıkarmayı unutmuşlar gibi. Oyuna, bir moloz yığınının içinde başlıyoruz. Silahımızı kontrol ediyoruz mermimiz var mıdır yok mudur diye. Daha sonra geminin diğer bölümüne geçiyoruz ve gemi birden sallanmaya başlıyor. Şaşırmayın sakın o yığının hala uçması bile mucizeyken sallanmak nedir ki?!arkadaşlarımızı buluyoruz ve her zamanki gibi görev bizim başımıza patlıyor. Etrafa bakmamız için görev alıyoruz hayatta kalan var mı yok mu öğrenmek için. Ne de olsa basit bir askeriz. Hayatta kalan ilk arkadaşımızı bulduğumuzda biraz garip gelişiyor işler. Arkadaşımız bize "Ağzındaki de ne?" cümlesini söyledikten sonra zaten bütün kurgu ortaya çıkmış bulunuyor. 18

Bu oyunda en basit yapılmış uğraşılmamış bir diğer iş ise radar sistemimiz. Yaratıkları bu radar sistemi ile nereden geleceklerini ne kadar yakında olduklarını görebiliyoruz ve bir zamandan sonra kulağımızdan şu ses eksik olmuyor "Bip bip bip bip bip!". Oyunun heyecanı kalmıyor demiştik radar sistemi ile peki radar sistemi olmasaydı ne olurdu? O da çok kötü olurdu, çünkü vasat grafikler yüzünden ne yaratığı görürdük ne yaratık bizi! Sonuç olarak ise dünyanın her yerinde kötü not alan, bekleneni asla veremeyen bir oyun oldu ve hayran kitlesini büyük derecede üzdü açıkcası Alien:Colonial Marines. Oynanacak bir oyun mu peki?çerezlik olarak oynanabilir öyle arada sırada stres atmak için ama onun için bile iyi olduğunu zannetmiyorum Alien:Colonial Marines'in.! Harun Özcan 19

Mario. Çoğumuz 2010 yılında onun 25. yıldönümü kutlanmış olsa bile, Mario aslında 32 yaşında ve artık ölümsüzleşeceğini kanıtlamış oldu. Daha ilk ortaya çıktığı oyun olan Donkey Kong tan beri yer aldığı neredeyse her oyun; herkesçe beğenilen ve oyun dergileri tarafından yüksek puanlar alan, satış rekorları kıran, yirmi beş yıldır her oyununda başrolde olan, başka bir oyun karakteri daha yoktur sanırım. Buna bir de Mario nun yer aldığı çizgi roman, anime ve çizgi film serisi ile sinema filmini de eklersek; Mario gibi başka bir oyun kahramanı daha olmadığından emin oluruz sanırım. Bu ayki Nostalji köşesinde de Mario ya yer verip hem her zaman güncelliğini korumuş hem de çıktığı dönemlerde efsane olmuş; ama sonradan bir şekilde unutulmuş oyunları hakkında konuşmaya karar verdim. Umarım eğlenirsiniz! Ayrıca Mario, bu kez bir prensesi olmasa bile, yine yardıma muhtaç bir kadını, Pauline i kurtarmaya çalışmaktadır. Donkey Kong un oyun alanı, Donkey Kong tarafından yamultulmuş platformlar, bu platformları birbirine bağlayan kimisi kırık, kimisi düzgün merdivenlerden oluşur. Oyunda, iki boyutlu düzlemde sağa, sola ve aşağı, yukarı hareket etmek mümkündür. Donkey Kong 1981 yılında, arcade olarak piyasaya sürülen platform/action puzzle oyunu olan Donkey Kong, Mario nun da bizlerle buluştuğu ilk oyun olma özelliğini taşımaktadır. Daha ilk oyundan itibaren baş karakter olarak karşımıza çıksa da bu kez sahnedeki en büyük kişi değildir.mario kadar olmasa da akıllarda yer eden ve hatırlanan büyük goril Donkey Kong ile birlikte karşımızdadır. 20

Oyunda, iki boyutlu düzlemde sağa, sola ve aşağı, yukarı hareket etmek mümkündür. En tepede Donkey Kong vardır ve her bölümün sonunda Pauline i kurtarsanız bile bir sonraki bölüm yine en tepede sizden yardım bekliyor olur. Donkey Kong ta toplam dört bölüm vardır ve yükseklik mantığıyla ilerler. Donkey Kong ta Mario nun düşmanları ise Donkey Kong un aşağıya doğru yuvarladığı variller, şempanzeler, alevlerdir. Mario nun bu oyundaki en büyük silahı yine zıplamaktır; ama zıplama bu kez düşmanları öldürmek yerine onlardan kaçmaya yarar. Düşmanlara her türlü temas, Mario nun ölmesi demektir. Mario Bros. Donkey Kong tan 2 sene sonra, 1983 te; bu kez Nintendo Entertainment System (NES) de karşımıza gelen Mario Bros., gerçek anlamda bildiğimiz Super Mario oyunlarının da temellerini atan ilk oyun olma özelliğini taşımaktadır. İlk kez oyuncuların karşısına; İtalyan asıllı Amerikalı su tesisatçısı olarak çıkan Mario, New York kanalizasyonlarındaki garip yaratıklara karşı kardeşi Luigi ile birlikte savaş vermektedir. Donkey Kong tan, Mario nun efsaneleştiği Super Mario Bros taki heyecan ve eğlenceyi beklemek çok doğru olmaz. Ama yine de hafızalarda yer etmiş, güzel bir oyundur. Mario Bros. da Donkey Kong a benzer bir oyun alanında geçmektedir. Yine iki boyutlu bir dünyada sağa, sola ve aşağı, yukarı hareket etme imkânı tanınır. Donkey Kong tan farklı olaraksa bu oyunda, ekranın sağ veya sol tarafından girdiğimizde diğer tarafından çıkabilirsiniz. Mario nun yine en büyük iki silahı, koşma ve zıplamadır. Düşmanları yok ederken bu iki özelliğin ve yumuşak zeminin çok faydası olur. 21

Özellikle Super Mario Bros. serisiyle çok iyi bir çıkış yakalayan Nintendo, bu kez karşımıza farklı bir Mario ile çıkmaya karar verdi. 9 yıl boyunca gerek fantastik ülkelerde, gerek New York un kanalizasyonlarında prensesleri kurtarmaya çalışan Mario, bu sefer beyaz önlüğünü giymiş virüslere karşı savaşıyordu. Her bölüm belli sayıda ve güçleri farklı düşmanlar içerir ve her atari oyununda olduğu gibi bölüm geçtikçe daha zorları karşımıza gelir. Ayrıca, Super Mario Bros. ta gördüğümüz çoğu düşman ve meşhur Mario altınları da ilk kez Mario Bros. ta ortaya çıkmıştır. Donkey Kong a oranla daha fazla eğlence ve heyecan içeren Mario Bros. yine de Super Mario Bros. kadar iz bırakabilecek bir oyun değildir. Ancak Donkey Kong un üzerine oldukça fazla şey konulması ve Super Mario Bros. serisinin gerçek anlamda temellerinin atıldığı oyun olması açısından oldukça önemlidir. Yine NES ortamına çıkan Dr Mario, bir action puzzle oyunudur ve Nintendo nun en iyi oyunları listesinde de yer almaktadır. Dr Mario, Tetris i andırıyor gibi gelse de aslında farklı bir yapıdadır. Oyundaki amaç, Mario nun attığı haplarla aynı renkteki virüsleri eşleştirmek ve belli bir sayıdaki hapı üst üste dizerek virüsü yok etmektir. Bölüm ilerledikçe virüs sayısı artar ve oyun zorlaşır. Son bölümlerde öyle ki neredeyse tüm oyun alanı virüsle dolar. Dr. Mario Şimdi Mario nun, hayatındaki akış sırasını bozup 1990 ın 27 Temmuz una gideceğiz. Dr. Mario nun iki kişilik versiyonu da mevcuttur. İki kişi ayrı alanlarda aynı virüslere karşı savaşırlar. Kim, oyun alanındaki büyün virüsleri önce temizlerse oyunu o kazanır. Aynı anda birden fazla virüsü yok eden oyuncu, diğerinin oyun alanına hap parçaları yağdırarak sabote edebilir. Ama Dr. Mario nun iki kişiliğini farklı kılan özellikler başkadır. 22

Dr. Mario, görülebilecek en adil iki kişilik oyun mantığına sahiptir. İki oyuncu da yerleri ve renkleri aynı olan virüslere karşı, atılan aynı çeşit haplarla mücadele eder. Yani Dr. Mario da şanslı olan değil, hızlı ve isabetli kararlar veren oyuncu kazanır. Geliştiriciler açısından bakıldığında, bu kararın verilmesinde hakkaniyet duygusundan çok dönemin RAM ve CPU özellikleri rol oynamış olsa da oyuna yansımaları son derece adil bir ortam yaratmıştır. Sonuç olarak; Dr. Mario da, Super Mario Bros. tan alışık olduğumuz o heyecan ve sürekli aksiyon var olmasa da eğlence ve sakin bir oyun oynayıp kafa dağıtma açısında on numara bir oyundur ve Nintendo nun en iyi oyunları arasında gösterilmeyi kesinlikle hak etmektedir. Go-kart Racing türünde olan Super Mario Kart da birkaç ayda 8 milyon kopya satarak Super Mario World ve Donkey Kong Country nin ardından en çok satan üçüncü SNES oyunu oldu. Super Mario Kart ta oyuncular özellikleri farklı olan sekiz Mario karakterinden birini seçip yarışıyor. Her NES/SNES oyununda olduğu gibi, Super Mario Kart ta da bölümler ilerledikçe oyun zorlaşıyor ve oyuncular yol üzerindeki topladıkları nesnelerle ya da bulduklar hız arttırıcı rampa gibi aletlerle kendine avantaj kazandırabiliyor. Aynı şekilde yollardaki engellere çarparak, pistin dışına çıkarak ya da benzini arttıracak nesneleri toplamayarak da yarıştaki konumlarını kaybedebiliyorlar. İki ve hatta üç kişilik bile oynanabilen Super Mario Kart, içinde yarış oyunlarından alışık olduğumuz time trial gibi seçenekler de bulunduruyor. Super Mario Kart Daha ilk versiyonundan itibaren ses getiren ve kendinden sonra çıkan birçok oyunu da etkileyen bir diğer Mario oyunu ise Super Mario Kart. Dr. Mario dan iki sene sonra çıkan ve yine alışılmış Super Mario Bros. serisinden farklı olan bu oyun 1992 yazında SNES (Super Nintendo Entertainment System) lere çıkarıldı. Super Mario Kart ta, motor hacimlerine göre ayrılmış ayrı araç kategorileri ve ayrı turnuvalar var. Tek kişilik oyun seçeneğinde üst tarafta oyuncunun gittiği yol gözükürken, alt tarafta yarışın anlık bilgilerini içeren bir harita bulunuyor.. Diğer yarışçıların başına neler geldiğini bu haritadan anbean takip edebiliyorsunuz. 23

Bir diğer yarışçı sizi geçmeye çalıştığındaysa haritanın yerini, aracınızın dikiz aynası görüntüsü alıyor ve sizi geçmeye çalışan rakibin hamlelerini buradan rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Çok kişili oyun seçeneklerinde ise bu haritanın yerini diğer oyuncuların yolları alıyor. Super Mario Kart ın farklı yönleri ise sadece bunlarla sınırlı değil. Pistin belli kısımlarına dizilmiş soru işaretli kutulardan geçince oyuncular bir silah sahibi oluyor ve bu silahla diğer yarışçıları sabote edebiliyorlar. Ayrıca, size avantaj sağlayacak silah dışındaki nesnelere de bu kutulardan geçince sahip olmak olası. Yeri gelmişken şunu da belirtelim ki oyundaki neredeyse her şey de alışık olduğumuz Super Mario Bros. serisinden. Super Mario Kart, her yönüyle bugün oynadığımız yarış oyunlarına çok şey katmış ve son derece eğlenceli bir oyun. Hâlâ oynamayanlar varsa kesinlikle bir şekilde edinip oynamalılar. Günümüzün en çok oynanan yarış oyunu serisi Need for Speed ten bile daha eğlenceli olduğundan emin olabilirsiniz. Super Mario Kart ile birlikte Mario yla ilgili yazımıza bir son veriyoruz. Ancak nisan sayımızda Mario yu efsane hâline getiren Super Mario Bros. serisi ile kaldığımız yerden devam edeceğiz. Mustafa Cihan Özer 24

CD Project Red den geçen ayki RedEngine3 yazımızda bahsetmiştik. Witcher gibi sağlam bir oyuna da imzasını atmış olan CD Project in ne kadar başarılı ve istekli bir grup oldukları apaçık ortada. Cyberpunk 2077 Trailer ı bütün oyun severler tarafından beğeniyle karşılandı. Ve trailer aldığı olumlu tepkilerin yanında, oyundan beklenenleri son derece üste çekti. Oyun hakkında daha fazla bilgiye sahip olmak için çıktığım yolda, oyunun direktörü Mateusz Kanik ile yapılan bir röportaja rastladım. Şimdi de bu röportajdan aldığım notları sizinle paylaşmak istiyorum. Oyun, büyük bir haritada özgürce dolaşabileceğimiz bir RPG. Grafikler harika, yayınlanan dizayn çalışmaları, bütün oyun geliştiricilerini heyecanlandırabilecek potansiyelde. CD Project in, Cyberpunk 2077 ın çıkmasına daha çok uzun bir zaman olmasına rağmen, tanıtım videosu ve medyaya hızla yayılan haberlerle, oyundan beklentiyi bir hayli artırmasının, ne kadar doğru bir strateji olduğu tartışılır ancak, şu an için Cyberpunk ve CD Project için her şey yolunda görünüyor. Oyun atmosferi belirlenirken Ghos In The Shell atmosferinden etkilenilmiş. Atmosferin her yaştan insan tarafından beğenilmesi istenmiş, bunun üzerine yoğunlaşılmış ve Cyberpunk kısaca şöyle özetlenmiş; baştan aşağı kir - pas içinde caddeler, tam anlamıyla sosyal bir çöküntü ve bu ortamdan doğan karanlık bir şehri mesken edinmiş çeteler 25

2077 yılının oyuna nasıl yansıtıldığı sorusuna ise, daha gerçekçi yaklaşmaya çalıştık cevabı veriliyor. Direktör, gerçekçilik kavramını açıklamaya şu sözlerle devam ediyor Örneğin, tanıtım videomuzdaki silahlar bu günün silahları ile aynı ateşleme mantığına sahip. Tıpkı Colt 1911 gibi, bu silah biraz geliştirilmiş bir halde, hala Amerika Ordusu nda kullanılıyor. Oyunun 2015 yılında oyun severlere sunulacağı söylentisi medyada dolaşan bir diğer haber. Mateusz Kanik ise kendisine bu konu sorulduğunda, oyunun bittiği anda gerekli işlemlerin yerine getirilip, kullanıcılara sunulacağını, her işi eksiksiz yapmak istedikleri için işin bu kadar uzadığını belirtiyor. CD Project, oluşturduğu 2077 dünyasına başkaldıran bir karakteri senaryo odağı olarak belirliyor. Karakterin en belirgin özelliği ise, hayatı en uç sınırlarda yaşama isteği. Oyun pek de yakın olmayan bir zamanda (2015), bir çok platforma aynı anda sunulabilir. Sabırsızlıkla bekliyor olacağız. cyberpunk.net i ziyaret etmeyi unutmayın, bir sonraki yazıda görüşmek üzere... 26 Halil Coşgun

Assassin s Creed fırtınası devam ediyor. Ubisoft, serinin dördüncü oyunu olan Black Flag ı doğruladı ve 4 Mart ta oyun hakkında daha fazla detayı biz oyun severlere sundu. Black Flag, free roaming action adventure sınıfında yer alıyor. (free roaming : özgürce gezme). PS3, PC, Xbox 360 ve Wii U platformlarında oyunu oynayabileceğiz. Dedikodulara kulak verecek olursak, Black Flag de Assassin s Creed III nin ana karakteri Connor ın torunu Edward Kenway i canlandıracağız. Edward Kraliyet Donanması için korsanlık yapan, maceraya susamış, gözü pek bir İngiliz genci. Zaman olarak 18. Yüzyıl, yani korsanların altın çağı gösterilirken, mekan olarak da Karayipler, Küba lar, Jamaika lardan ve 50 ye yakın seyahat edilebilir noktadan bahsediliyor. Bol seyahat, bol mekan, bol aksiyon ve serinin en iyi oyunu olacağı söylemi de duyduklarımız arasında. 27

4 Mart ta açıklanan detaylara biraz daha göz atacak olursak Black Flag in serinin en farklı ve eşi benzeri görülmemiş Assassin s Creed dünyasını barındırdığı açıklaması dikkatleri oyunun üzerine çekmeye yetecek gibi görünüyor. yeni kahraman ve yeni seçenekleri ile serinin en cesur ve en eşsiz oyunu ünvanı şimdiden verilmiş gibi görünüyor. Oyun 29 Ekim 2013 te oyun pazara sunulacak. Ubisoft Montreal liderliğinde geliştirilen oyuna, ekip tarafından, 28 Halil Coşgun

Merhabalar sayın OyunaBakış okurları. Hep öyle baba oyunlar inceliyoruz. Beklentilerimizin yüksek olduğu oyunları inceliyoruz. Sizin için birazda çerezlik oyunlara baktım ve seçtim arasından bir tane oyun. Bir Felix Wiesner yapımı olan Medieval Shark'ı sizin için inceledim. Oyunun isminden de belli olduğu gibi karakterimiz bir köpek balığı. Evet bir köpekbalığını kontrol ediyoruz. Amacımız su altında ilerlerken önümüze çıkan gemileri, balıkları ve hatta zıplayarak yol kenarındaki evleri, kaleleri bile yıkabiliyoruz.bu oyunu oynarken deli gibi tuşa basmak büyük kombolar ve puanlar getiriyor size. Yaklaşık iki buçuk dakika kadar önümüze gelen herşeyi paramparça ederek en yüksek puanı almaya çalışıyoruz. Oyunda tuş kontrolleri gayet basit.yukarı ok,aşşağı ok,sol ok ve Sağ ok ile karakterimizi ileri,geri,yukarı ve aşşağı şeklinde hareket ettiriyoruz.a tuşu ile ise atağımızı gerçekleştiriyoruz.zıplayarak atak yapmak için ise suyun en altına inerek sonuna kadar yukarı ok tuşuna basmanız gerekiyor.böylece süper zıplama atağı yapıyoruz böylece bahsettiğim kuleleri ve evleri yıkabiliyoruz. Bu oyun tamamen biz oyuncuları eğlendirmek için yapılmış harika bir oyun. Oynamanız gerekli mi? Mutlaka tavsiye ederim Medieval Shark'ı oynamanızı. Harun Özcan 29

DONKEY KONG COUNTRY 3 BOYUTLU GELİYOR! İlk olarak SNES ortamına, 1994 yılında çıkan ve en çok satan ikinci SNES oyunu olan Donkey Kong Country nin 3 boyutlu versiyonu 2010 yılında Wii ortamına getirilmişti. Nintendo nun yaptığı yeni açıklamaya göreyse bu kez 24 Mayıs 2013 te de Nintendo3DS ortamına gelecek. Wii versiyonundan port edilecek oyunun SNES ve Wii versiyonu kadar ilgi çekip çekmeyeceği ise merak konusu. Tabii S4 un bize yaşattığı şok bununla da sınırlı değil. S4 bir de kendine özel oyun kolu ile geliyor. İki tane kumanda pili (AAA pil) ile çalışan oyun kolu, Bluetooth ile telefonla eşleşiyor. Tabii S4 un bize yaşattığı şok bununla da sınırlı değil. S4 bir de kendine özel oyun kolu ile geliyor. İki tane kumanda pili (AAA pil) ile çalışan oyun kolu, Bluetooth ile telefonla eşleşiyor. Sadece görüntüsüyle değil; özellikleriyle de X- Box 360 oyun koluna benzeyen Samsung S4 oyun kolunun ne kadar olacağı ise henüz duyurulmadı. SAINTS ROW IV UN FRAGMANI GÖRÜCÜYE ÇIKTI MASAÜSTÜ BİLGİSAYARI CEBİNİZE GELDİ Galaxy S III nin çıkmasının üzerinden daha bir yıl geçmemişken Galaxy S4 u duyuran Samsung; Galaxy S III sahiplerini üzdüyse de geriye kalan herkesi heyecanlandırmış gibi gözüküyor. THQ tarafından geliştirilmeye başlanıp THQ nun iflası sonrası hakları Deep Silver tarafından alınan Saints Row IV un fragmanı paylaşıldı. Her zamankinden daha fazla aksiyon ve biraz daha doğaüstü öğeler içeriyormuş gibi gözüken Saints Row IV un 23 Ağustos 2013 te raflardaki yerini alacağı müjdeleniyor. 23 Ağustos tarihi ile Saints Row, GTA V dan önce piyasaya sürülecek olsa da GTA ile başa çıkabileceği şüpheli. Yine de fragmana bakarak söyleyebiliriz ki bu kez bizi daha eğlenceli bir Saints Row bekliyor. Keşke yine altında THQ etiketi olsaydı demeden edemiyor insan 30 Mustafa Cihan Özer

FRP kısaltmasının açılımı "Fantastik Rol Yapma"dır.Oyunun asıl amacı eğlenmektir. Bol bol kahkaha atılmadan FRP oynanmaz. Sonra ki amaç ise rol yapmaktır. FRP hayal gücünüzle oluşturulan bir masaüstü oyunudur. Başka deyişlerle; doğaçlama sözlü tiyatro, doğaçlama hikaye yazma ve anlatmadır. Çocukken oynadığımız evciliğin daha yetişkin hali olup, sabit kurallarla mızıkçıları engelleyen bir oyundur. Böyle anlatılınca çocuk oyunu bu ya, masa başında dört beş tane yetişkin ne yapsın gibi gözüküyor. Fakat, FRPyi çocuk oyunu değil yetişkin oyunu yapan kural, kitapçıklarının olmasıdır. FRP oynamak için hikayeyi anlatan bir kişiye ihtiyaç vardır.biz bu kişiye "Zindancı Başı" (DM dungeon master) deriz. Bu kişi, kısaca tiyatroda ki sahneleri betimler, olacakları ya da olabilecek olayları kendi istediği gibi anlatır. Yani oyuncuların içinde bulunduğu evreni şekillendirir. Oyuncular ise, kendi karakterl e r i n i o l a y l a r a k a r ş ı n a s ı l tepki vereceklerini anlatırlar. Evrenlere göre uygun bir kural kitapçığı şeçilir. Mesela "Zindan ve Ejderha" (Dungeon & Dragon) kural kitapçığı, büyülerin ve kılıçların kapıştığı orta çağ hikayeleri için uygundur. Fakat Hack&Slash oyunlarındaki gibi " Aldım kılıcı vurdum kafasına" ya da "Herkese benden bir fireball" yapamıyoruz. Çünkü oyuncuların oynattığı karakterin kapasitesi vardır. Mesela bir Ranger, " Haydi ormanı yakalım." diyemezken bir Paladin abi, "Mezarı açalım. Kesin içinde güzel bir eşya vardır." diyemez. Belli kurallar içinde bir karakteri yaşatmaya "devlet" pardon " rol yapma" denir. FRP nasıl oynanır? Frp oynamak için en az iki kişiye ihtiyaç vardır. Bunlardan biri DM olurken, diğeri oyuncu olur. Peki zarlar, karakter kağıtları, kitapçıklar, ıvır zıvır lazım mı? derseniz, aslında lazım değildir. Çünki DM, evreni kendisi şekillendirdiği için kendi kurallarını yaratma şansı vardır. İsterseniz zar yerine taş,makas,kağıtla oynayabilirsiniz. Frp oynamak için, bir hikaye ve onu oynayacak arkadaşlar bulduktan sonra gerisi gelir DM nasıl olunur? Benim için DM kendisine yakışanı giyene denir. Çünki her DM' nin oyun oynatma tarzı çok farklıdır. Bazıları oyuncuları çok sınırlarken, bazıları tüm sınırları kaldırır ki bu DM'ler oyuncular tarafından iyi veya kötü olarak sınıflandırılırlar. Bazı oyuncular, kendilerinin sınırlandırılmasını isterken, kimi oyuncular da, "Sınırsız yetki istiyoruz." diye bağırırlar. Oyuncu olarak bence en güzel DM; oyuncuları çok fazla kısıtlamadan, oyunun senaryosuna bağımlı olmadan oynatandır. Örnek verecek olursam eğer "OTOSTOPÇUNUN GALAKSİ RE- HBERİ" gibi eğlenceli ve bol bol absürdlük içeren bir hikayede elimde cep telefonu varsa DM'i arayıp yardım istemeliyim. Uçuk bir örnek oldu ama DM dediğin yaratıcı ve karşısına çıkan yaratıcı fikirlere kaşı açık olmalıdır ki oyunun eğlence düzeyi artarak devam etsin. Oyuncu nasıl olmalıdır.? Aklıma ilk gelen şey Troll olmamasıdır. Böyle kişiler oyunu bozar, DM'i sinir eder ve en sonunda ya oyun bozulur ya da Troll kişisi ölür. 31

Peki oyuncular gerçekte ne yapar.? İlk önce oynanılacak evrende ki oynamak istedikleri karakteri seçerler ya da DM'in hazırladığı karakterlerden birini seçerler ve genellikle bu karakterlere birer hikaye yazılır. Mesela size verilen karakter ya da seçtiğiniz karakter hapisten kaçmış bir kişiyse, aranıyorsunuzdur demektir ve bu yüzden oyunda göze batmamak için ekstra çaba sarf etmeniz gerekebilir ve bu yaptığınız ekstra rol oyunun ana senaryosuna ekstra bir tat katabilir. Önemli olan DM'in sağladığı sınırları aşmadan hikayeyi bozmadan rol yaparak eğlenmektir. Oyuna başlamak için nelere ihtiyacım vardır.? Herkesin çok sevdiği zarlara ihtiyacımız varmı? Aslında var. Başta dediğim gibi belli kurallar içinde daha mantıklı ve daha eğlenceli bir oyun oynamak için d4, d6, d8, d10, d12, d20 gibi zarlara ihtiyacımız vardır. Kural kitapçığı, içinde tüm kuralları barındırır. Sadece bu kitapla çok kaliteli ve daha gerçekçi oyunlar oynayabilirsiniz. İnternet üzerinden bu kitapları bulabilirsiniz. http://www.scribd.com/doc/38630163/2-d-d-3-5- Player-s-Handbook D&D 3.5 Oyun kitabı, "Karakter Kağıtları" verdiğim linkin arka sayfalarında da yer alıyor. Buradan fotokopi yoluyla çoğaltıp oynayabilirsiniz. Gelecek ay daha detaylı bir şekilde anlatacağım. Bu oyunu oynamak için yazılmış bir senaryoya ihtiyacınız var. Bunları satın alabilir, veya kendiniz hazırlayabilirsiniz. Kitaplar çok kaliteli hazırlanmış senaryoları içeriyorlar. Ama hiç bir şey kendi yazdığınız oyunu arkadaşlarınızla birlikte oynamak kadar eğlenceli olamaz. Bence kendi senaryonuzu kendiniz yaratın emin olun ki daha güzel senaryolar yazmaya başlarsınız. Kim bilir belki bir gün bu senaryolar birer kitap olur. En önemlisi; Hayal gücü sağlam bir DM ve iyi rol yapan oyuncular Biraz karışık yazdım.umarım FRP'yi biraz anlatabilmiş ve neymiş ki bu frp oynasak şunu dersiniz. Gelecek ay görüşmek üzere mutlu ve bol FRP'li kalın. Can Sokullu 32

Evet Playstation 4 açıklandı sonunda, güzel bir sunumla hepimizin ilgisini çektiler. Şu an Playstation 4 için oyun geliştirmeye başlayan firmalarda ordaydı ve onlar da planlarını açıkladılar. Öncelikle PS4 için verilen teknik bilgileri gözden geçirelim. PS4 de X84-64 AMD Jaguar 8 çekirdekli işlemci bulunmakta. İçinde gelecek nesil AMD Rodea GPU var ve 8GB'lık GDDR5 var ki bu görüntünün gerçekten ne kadar güzel olacağını gösteriyor. Çünkü bu yaklaşık saniye de 170gb'lık bir veri genişliği sunuyor. Bu özellikleri bile PS4'ün PS3 ten kat ve kat daha iyi olduğunu bize anlatmaya yetiyor. Üzerindeki diğer video çıkışları eskisi ile aynı özellikte. Gelelim DualShock 4'e. DualShock 4 baya bir değişikliğe uğradı aslında. Tipi açısından biraz garip olduğunu söyleyebilirim. Kullanmadan bilemeyeceğiz ama sanki öbürü gibi tam ele oturmayacak gibi duruyor. Joystick'de ki en büyük özelliklerden biri üzerindeki "Share" tuşu. PS4 sizin oynunuzu son 15 dakikasını sürekli hafızasında tutuyor, siz bu tuşa bastığınız anda bunu sosyal medyada anına diğer insanlara sunabiliyorsunuz. Tabii ki bu videonun üzerinden değişiklerde yapabiliyorsunuz. Bu button dışında diğer önemli özellik ise üzerindeki touchpad. PS Vita'da başarılı bir şekilde uygulandıktan sonra, PS4'e aktarmışlar bu özelliği. Joystick içinde yine titreşim bulunduruyor, bunun yanında 3 yönlü Gyro ve 3 yönlü Akselerometre var. Oyunculara daha koyal olsun diye, üzerine kulaklık çıkışı ve microfonda bulunmakta. Ayrıca üzerinde bulunan ışık sayesinde DualShock joysticklerde "Move" gibi kullanılabilecek. Bunu için Playstation Eye kamerasını da baya geliştirmişler. 33

PS4'ün nimetleri saymakla bitmez, sırada "Cloud gaming" ve "Streaming" var. Streaming konusunda büyük bir ilerleme kaydeden Gaikai kendini Sony'nin kanatları altında buldu, 380 milyon dolara elbette. Artık Gaikai'nin özellikleri PS Network ile birleşecek, streaming özelliği ile eksi PS One, PS2, PS3 oyunları oynanabilecek, oyuncular oyunları live-stream olarak arkadaşlarına sunabilecek. Bu özellik yanında elbet sorunlarla gelecektir ama bunları hemen çözecekleri ortada. Playstation 4 tanıtıldıktan sonra ordaki oyun firmaları da birbirinden entresan açıklamalar geldi. Guerrilla Games Killzone serisine bir yenisini Playstation 4 için duyurdu. Adı Killzone: Shadow Fall olacak oyun görselliği ve oynanışı ile gerçekten başarılı bir demo sergiledi. Serinin severleri için gerçekten harika bi oyun onları bekliyor olacak. Diğer bir açıklama Sucker Punch'dan infamous serisinin yeri oyunu için geldi. infamous: Second Son olarak karşımıza çıkacak oyun da bizlere güzel şeyler vaad ediyor. Ama eski serinin severleri, diğer oyunlar kadar sürekleyici ve etkileyici olabileceği konusunda bazı şüpheler duymakta. Bunları öğrenmemiz için yazı beklememiz gerekecek. Efsane Halo serisinin yapımcısı olan Bungie de adından çokca söz ettirdi yine. Yeni first -person shooter oyunları Destiny gecenin en ilgi çeken oyunlarından biri oldu. Co-op özellikleri ağırlıklı olacağını belirtilen oyun, oyunculara hiç yaşamadıkları bir deneyim sunacağı düşünülüyor. Kimse kusura bakmasın ama gecenin en gereksiz açıklaması elbette Blizzard'dan geldi. Diablo 3'ü PS4'e çıkartacağız diye açıklama yaptılar. Biz o kadar güzel şahane grafiklerle PS4'ün gerçek gücünü görürken bu açıkma neyin nesiydi. Low Poly grafiklere sahip bir oyundan bahsediyoruz burada. Ben izlerken gerçekten çok güldüm. Neyse şimdi ise gecenin en harika oyunu olan (elbette benim gözümde) Watch Dogs'a gelelim. Oyun açık dünya mantığının sınırlarını gerçekten zorluyor. Şehirdeki herşeye, her özel bilgiye ulaşabiliyorsunuz, mesela yanından geçen adamın banka hesabını hackleyip biraz ilerde ATM'den para çekebiliyorsunuz. Oyunda ihtimaller sınırsız ve hiç beklemediğiniz şekilde ilerliyor. Etraftaki insanları inceleyebiliyor, muhtemel suçlu olup olmadıklarını kontrol edebiliyorsunuz ya da süphelenirseniz onu takip edip neler yapacağını izleyebiliyorsunuz. Oyunda çevreesel etkenler çok gerçekçi ve bunları çok harika bir şekilde kullanabiliyorsunuz. İnanılmaz bir oyun tecrübesi yaşatacak olan Watch Dogs'u sabırsızlıkla bekliyoruz. Oyunda tek beğenmediğim şey ise Ubisoft nerdeyse tamamen Assassin's Creed ile aynı arayüzleri kullanmış. Biraz daha farklı şeyler yapabilirlerdi bence. Bunlarla birlikte 100'den fazla firmada kollarını sıvamış ve PS4 için geliştirmelere başlamışlar. Murat Karakaş 34

Merhaba arkadaşlar. Bu yazımızda Logitech in H110 kulaklığını inceleyeceğiz. Logitech in headset tipindeki bu kulaklık, giriş seviyesinin en alt basamağını oluşturuyor. Fakat yine de Logitech kalitesinden ödün vermiyor. Logitech mühendisleri bu kulaklığı tasarlarken sadeliği göz önünde bulundurmuş ve ergonomiye odaklanmışlar. Kulaklığın üstünde ses tuşları yer almıyor. Multimedya klavyelerin yaygınlaştığı günümüz çağında, çok da büyük bir eksiklik olduğunu düşünmüyorum, zira ses seviyesini ayarlamak için çoğu bilgisayarda özellikle dizüstü bilgisayarlarda fare kullanmaya bile gerek yok. Cihazın ergonomisine katkıda bulunan bir diğer kısımlar ise kafa bandı ve mikrofon. Ayarlanabilen kafa bandı, her boyutta kafa için rahatça oturuyor. Ayrıca piyasadaki çoğu headset kulaklığın aksine, saçınızı fazla yolmuyor. Büyük bir kafa yapınız varsa, bu kulaklığın bu işin de üstesinden geleceğini düşünüyoruz. Mikrofon yüksekliği ayarlanabiliyor, hatta dik pozisyona getirilerek el altından kaldırılabiliyor. Kulaklığı takarken sol-sağ düzenine dikkat ederek takarsanız mikrofon solda kalıyor fakat, kulaklığı ters takıp mikrofonu sağda bırakmak da kullanım kolaylığı açısından hiçbir problem teşkil etmiyor. Unutmadan belirtelim; mikrofon Mikrofonun kayıt kalitesi gayet tatmin edici olsa da, profesyonel mikrofon deneyimi beklenmemeli. Dizüstü bilgisayarların içinde bulunan mikrofonların kalitesi ortada. Eğer online oyunlarda arkadaşlarınızda konuşmak ya da Skype dan arkadaşınızla görüşmek istiyorsanız ve kaliteden çok da fazla ödün vermeden, alınabilecek en ucuz kulaklığı arıyorsanız, bu kulaklık sizin için biçilmiş kaftan. Mikrofonun dışındaki sünger iyi kalitede, kolay yırtılmayacağa benziyor. Çok zorlamamakta fayda var J Kulaklığın plastik yapısı nedeniyle her an elinizde kalabilecek gibi dursa da, bu onun esneklik özelliğinden kaynaklanıyor. Siz yine de çok fazla zorlamayın. Kulaklığın renk seçeneği malesef yok. Şu anda gümüş renkte temin edilebiliyor ki zaten rengi o kadar da kötü değil. Hemen her şey ile uyabiliyor. Eğer bu kulaklığı kütüphane gibi sessiz bir ortamda kullanacaksanız, sesi gerçekten kısmanız gerek. Zira kulaklığın hoparlörleri kulağı çevrelemiyor. Bu sayede kulağı terletmiyor fakat, sesi olduğu gibi dışarıya veriyor. Fakat kulaklık yastıkları o kadar güzel tasarlanmış ki, kulaklarınızı hemen hiç rahatsız etmiyor. Uzun süre kulağınız ağrımadan kullanabilirsiniz. Kablo kalitesine gelecek olursak, ince bir kablo kullanılmış. İpe benzer bir kablo kullanılabilirdi fakat bu kablo da fena gözükmüyor. En azından cihaz zarifliğinden hiçbir şey kaybetmemiş. Jaklar renkli ve büyük boyutlu seçilmiş, dar alanlarda problem yaratabilir. 35

Sesi çok fazla artırılamıyor. Bu modeli eğer gürültülü ortamlarda kullanacaksanız, sesi son seviye açtığınızda istediğiniz seviyeye ulaşamayabilirsiniz. Kablo uzunluğu yeterli(182 cm). Eğer isterseniz, dizüstü bilgisayarınızı karşıdaki masaya bırakıp, yatağınıza uzanıp, filmin keyfini çıkarabilirsiniz. Mikrofon kalitesini beğensek de, kulaklığın ses kalitesi vasatın üstünde performans gösteriyor. Cızırtı, ses gürültüsü gibi şeyler gözlenmiyor olsa da, ses kalitesi biraz daha iyi olabilirdi. Ses kalitesinde hassas olan kullanıcıların daha üst seviye kulaklıklara yönelmesi mantıklı olur. Hocam yok, ben mikrofonlu kulaklık düşünmüyorum. Sesi dışarı vermesin, yine giriş seviyesi olsun, ergonomik olsun derseniz, alternatif olarak Philips SHP-1900 modelini inceleyebilirsiniz. Fiyat: 8 Performans: 6 Tasarım(Ergonomi): 7 Özellik: 7 Kalite: 7 Editörün puanı: 7 Ahmet Dağtaş 36

Merhaba bilgisayar tutkunları. Bu ay size piyasayı kasıp kavuran SSD leri ve HDD ler ile aralarındaki farkları anlatacağız. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, SSD lerin çıkışı bilgisayarların gerçek performanslarını ortaya koymada çok önemli bir kilometre taşı oldu. Bilindiği üzere bilgisayarların en yavaş parçası sabit disklerdir. Fakat SSD ler bu durumu ortadan kaldırıyor. Açılımı Solid State Disk (Katı hal disk) olan bu diskler birçok sayıda flaş bellekten oluşmakta. Ayrıca SSD lerde kontrolcülerin de önemi büyük. Şu anda en popüler bellek kontrolcülerden biri SandForce 3. Bilindiği üzere Taylanddaki selden sonra sabit disklerin fiyatları hatırı sayılır derecede artmıştı. Bunu fırsat bile sabit disk üreticileri durumu kurtardıktan sonra bile fiyatları indirmeyince ve SSD lerin fiyatlarının ucuzlaması bu teknoloji harikası cihazları daha cazip kıldı. Gb başına düşen maliyetleri düşük olan HDD ler, zamanla yerini hızlı SSD lere bırakmaya başladı. SSD lerin en cazip yönleri inanılmaz düşük tepkime süreleri, düşük güç tüketimleri ve en önemlisi de 550 mb/sn ye varan okuma-yazma hızları. Eğer siz de bilgisayarınızın 10 saniye gibi kısa bir sürede açılmasını istiyorsanız, bir SSD ye terfi etmelisiniz. Eskiden SSD ler çok pahalıydı. Günümüzde gelişen bellek teknolojileri sayesinde bu fiyatlar önemli ölçüde düştü. Hala cep yaksa da, SSD ye geçmek şu anda bile çok mantıklı. Hatta bilgisayarınıza ufak bir doping yapmak istiyorsanız, SSD yükseltmesi mutlaka seçenekleriniz arasında olmalı. Eğer bir SSD kullanacaksanız, mutlaka Windows 7 ya da 8 kullanmalısınız. Çünkü bu işletim sistemlerinde TRIM adı verilen bir teknoloji var ve bu teknoloji SSD nin ömrünü hatırı sayılır şekilde uzatıyor. Windows Xp bir kulvarda daha geride kalmış bulunuyor. Bu arada belirtelim; SSD kullanıp da kötüleyen bir kişi bulmak çok zor. Ben internette uzun araştırmalar yaptım, pişman olanı görmedim açıkçası. Bu yükseltme sizin için tek gidiş bileti olabilir :D Son olarak şunu belirteyim, bilgisayarınızın sabit diskini sadece SSD den oluşturmayı düşünüyorsanız, en az 120 Gb lık bir ürün tercih etmelisiniz. SSD + HDD gibi bir sistem de oluşturabilirsiniz. Şimdi SSD ve HDD arasındaki farkları inceleyelim. 37

+ Terabaytlara varan depolama alanı + Ekonomik + Uzun ömürlü(kullanıma bağlı olarak ortalama 5-7 yıl) - Darbeye dayanıklı değil - Manyetik alanlar kolayca verileri silebilir. + Dosyalama tamamen flaş bellekler üzerinde, dolayısıyla çok hızlı + Mekanik parça yok + Isınma problemi yok + Sessiz + Neredeyse yarıya düşen güç tüketimi(2-3 watt) + Genellikle 1000G ve daha üstü darbelere dayanıklı/outdoor kullanıma daha uygun + Küçük boyutlar (2.5 ) + Hızlı boot süreleri + Hızlı açılan programlar + Manyetik alanlardan etkilenmeme + Oyunlarda büyük ölçüde azalan loading süreleri + Sıradan sabit disklere göre 120-140 kat daha hızlı tepkime süresi(0.1 ms) + Sata 3 arabirimini etkin bir biçimde kullanabilme + Teoride yaklaşık 2 milyon saat çalışma ömrü Küçük depolama alanı Pahalı HDD lere nazaran daha kısa ömürlü Ekonomik ömrünü uzatmak için Trim desteği olan işletim sistemi gerektirir. Ahmet Dağtaş 38

Programlama Sorusu Sadece iki değişken kullanarak; bu değişkenlerin içeriklerini değiştiren bir program yazınız. Değişkenler; int olarak, tutulacaktır. Değerleri tutan iki değişken dışında hiçbir değişken kullanılmamalıdır. 39