Kazım Koyuncu Set Göç Vakti Mihail Bulgakov Grande Rue de Pera Weary soul.. D.V.N.İ.V? Kırılma Noktası Charles John Huffam Dickens



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Beşiktaş Gazetesi. Günlük web Gazetesi Salkım Söğüt Saç

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

BİR ACAYİP SOYGUN ADANA İŞİ. - Basın Toplantısı Haber Küpürleri Ocak 2015 Adana Hilton Otel

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT


Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

İDİL DİZDAR, HEM OYUNCU HEM YÖNETMEN

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Benimle Evlenir misin?

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

Ürünü tüketmesini/satın almasını/kullanmasını ne tetikledi?

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Bunu herkes yapıyor! -Gerçekten herkes mi? Nasıl korunmam gerektiğini biliyorum! -Kalbini, gönlünü nasıl koruyacaksın?

DÖNEMİ ETKİNLİKLERİ

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum.

Berk Yaman. Demodur. Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu?

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU

Geçtiğimiz dönemlerde olduğu gibi bu dönem de Sevgi Gönül Kültür Merkezimiz sanatla dolu bir sezon geçirdi.

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5

Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar hangi okullarda okudunuz?

7AB 2 nd SEMESTER TURKISH FINAL REVIEW PACKET. 1. A: Adın ne? B:... a) Adım Alex b) Adın Alex c) Adımız Alex d) Adları Alex

Turkiye' ye dönmeden önce üniversiteyi kazandığımı öğrenmistim. Hayatımın en mutlu haberini de orada almıştım.

Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre

Adım-Soyadım:... Oku ve renklendir.

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Mayıs 2010 DİKKAT

Beşiktaş Gazetesi. Her Cuma yeni bir film

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

Yaptığım şey çok acayip bir sır da değildi aslında. Çok basit ama çoğu kişinin ihmal ettiği bir şeyi yaptım: Kitap okudum.

ÖZEL GÜNLER. Doğum günü/kadınlar günü/anneler günü/babalar günü/sevgililer günü/ Öğretmenler günü

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi

Fatma Atasever.


ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ:

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

25. İngilizce Geniş Zaman Konu Anlatımı (Simple Present) (

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

Cümlede Anlam TEST 38

Sevda Üzerine Mektup

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz

Yönetmen / İnci Balabanoğlu Ahıska Senaryo / Özgür Ağaoğlu TERRA FİLMCİLİK

Jamie Foxx J

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

BURAY DAN 2 İNCİ ALBÜM MÜJDESİ

Kulenizin en üstüne koşup atlar mısınız? Tabii ki, hayır. Düşmanınıza güvenip onun söylediklerini yapmak akılsızca olur.

Eğitim Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni. Sayı:1 Nisan 2015

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba.

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

2016'nın ilk 5 ayını geride bırakıyoruz. Grup Göktürkler için bu dönem nasıl geçti?

UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK

Kahraman Kit Misafirlikte

İLHAM VEREN KONUŞMACILAR ALEM-İ İŞ İLE HERKES BİRBİRİNİ DAHA İYİ ANLAYACAK!

Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım.

TED KAYSERİ KOLEJİ VAKFI VELİ VE ÖĞRETMENLERİNDEN SOMA YA EL VER KAMPANYASINA BÜYÜK DESTEK

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır:

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

MATBAACILIK OYUNCAĞI

TEK TEK TEKERLEME. Havada bulut Sen bunu unut

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

Sevgi Başman. Resimleyen: Sevgi İçigen

2) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde daha kelimesi yerine henüz kelimesi getirilebilir?

KASIM AYI VELİ BÜLTENİ

Tanşıl Kılıç ŞEKERLİ SİNEK. Resimleyen: Vaghar Aghaei

Karnaval Havasında Uçurtma Festivali

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir?

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

"Nereden başlasam, nasıl anlatsam..."

Digital Age. Yeni Nesil Mutluluk Araştırması. Nisan, ZENNA Digital Age Yeni Nesil Mutluluk Araştırması Nisan, 2017

Transkript:

2012/12 Temmuz -Ağustos Passage Pub Müzik Bülteni Para ile Satılmaz Çoğaltılmasında Bir Sakınca Yoktur Kazım Koyuncu Set Göç Vakti Mihail Bulgakov Grande Rue de Pera Weary soul.. D.V.N.İ.V? Kırılma Noktası Charles John Huffam Dickens

Can Bonomo Eurovizyon daki temsilcimiz Can Bonomo, 11 Temmuz Çarşamba akşamı bir kez daha Passage sahnesinde olacak. High Five High Five 2006 şubat ayında kuruldu. Cover grubu olarak belirli bir türe bağlı kalıp kendilerini kısıtlamak istemediler. Amaçları sadece eğlenmek ve eğlendirmek oldu ve tüm grup oturup bunun üzerine bir repertuvar oluşturdu (halende öyle yapıyorlar) Ankara da çeşitli mekanlarda ve etkinliklerde sahne aldılar ve alıyorlar. Hepsi Ankara müzik piyasasında en az 10 yılını tamamladı. Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Vokal: Tanay KIRATLILAR Gitar: Alper SARIOĞLU Klavye: Özgür SARI Bas gitar: Murat TÜZEL Davul: Onur ERTEM Haftalık Program : SET : High Five : The Band : Karaoke Cuma Cumartesi Pazar : Red Box & Woo Hoo : Fresh! : Soul Project

Editörden Sayı 2012/12 Temmuz - Ağustos 2012 Adres : Bayındır Sk. 7/6 Ankara Tel : 0312 433 97 99 Tam 7 yıl önce gitti.. Bir şeyler söyleyerek, arkasını dönmeden gitti. Şikâyet etmedi, hiçbir şey almadı. Yol ayrılmıştı bir kere, ama ne küslük vardı onun kalbinde, ne de pişmanlık. O bizim gönül kuşumuzdu şarkılardan yorulmayan. Kâzım Koyuncu bir gösteride gözaltına alındığında Emniyet te polisin ağzından laf almak için Lazca konuşmasıyla Lazlığının farkına vardığı hikâyesini birçok sohbetinde dile getirmişti. Okulunu bırakmıştı müzikle dolu bir yaşam için. Bir ilk olmuştu arkadaşıyla birlikte kurduğu Zuğaşi Berepe grubu. Zuğaşi Berepe, Kâzım Koyuncu nun müzik yaşamında olduğu kadar Lazca söyleyen bir rock grubu olarak da Türkiye de önemli bir adımdı. Onunla birlikte Karadeniz in hırçın dalgaları gibi müziğiyle de tanışmıştık. Müzik hayatında ikinci sahne deneyimini Nükleer Karşıtı Rock Festivali nde yaşayan ve bu uyarıları yapan bir sanatçı olarak 11 yıl sonra kansere yenik düştü. Ve Kâzım ın ardından bugün, Çernobil den, Fukuşima dan ders almayanlar nükleer enerji için kolları sıvamış durumda. Sadece nükleer de değil artık bizi bekleyen, derelerimiz satılıyor, ormanlarımız altın madenleri uğruna yok ediliyor. Çok azımız karşı çıkıyor bu bizi bekleyen tehlikelere. Direnenlerse hep direnişte. Biz sözümüzü, Adnan Yücel den bir şiirle tamamlayalım: sabrın çiçeklerini açtığı yerden asla kapanmaz yaşanan defter çünkü tarihin en güzel yerinde son sözünü hep direnenler söyler Kanseri kanser olmayanların anlamayacağını söylemişti Kâzım, tam 7 yıl önce aramızdan ayrıldı.. Işığın sönmeden gittin, ışıklar içinde uyu İmtiyaz Sahibi : Nurettin Sizgin Editör : Cem Kor - Selcan Saraç - Ender Sizgin Yazı - Araştırma : Cem Kor - Selcan Saraç - Albuz - Burcu Salbaş - Ender Sizgin Ali Rıza Falcıoğlu - Deniz Doğançay - İlhan Bora Üçeş M. Oğuz Mucurluoğlu - Egemen Ünal - boyalıkuş Fotoğraf Direktörü : Zeki Kulaç Fotoğraflar: Ceren Türkmen Tasarım - Baskı Hazırlık : Karınca Ajans Yayıncılık Matbaacılık Tel: 0312 431 54 83 wwww. karincayayinlari.com

Haberler Green Day, " Uno!"yla dönüyor Green Day, Eylül ayında yayınlanacak yeni albümleri " Uno!"nun tanıtımını yayınladı. Grubun vokalisti Bille Joe Armstrong'ub yer aldığı albüm kapağının da göründüğü albüm tanıtımını buradan izleyebilirsiniz. Pet Shop Boys, "Elysium"la dönüyor Pet Shop Boys, Eylül ayında yeni albüm yayınlayacaklarını açıkladı. İkili, "Elysium" isimli albümde daha önce Kanye West'le birlikte çalışmış olan prodüktör Andrew Dawson'la çalıştı. Albümden ilk video "Invisible" da yayınlandı. Maroon 5 Hayranlarına Müjde Kısa bir süre önce Wiz Khalifa ile birlikte yayınladıkları yeni şarkıları "Payphone" ile büyük ilgi gören Maroon 5, yeni albümleri için geri sayıma başladı. 22 Haziran'da "Overexposed" albümünün çıkacağını duyuran grup, yeni albümüne oldukça güveniyor. Ben çocukken annem bana hep hayatın anahtarının mutluluk olduğunu anlatırdı. Okula gitmeye başladığım zaman, sınavda bana 'Büyüyünce ne olmak istiyorsun?' diye sordular. Ben de onlara 'Mutlu olmak istiyorum' diye cevap verdim. Onlar bana, soruyu anlamadığımı söylediler. Ben de onlara, asıl onların hayatı anlamadıklarını söyledim." John Lennon

Patti Smith, Johnny Depp işbirliği Patti Smith, yeni albümü "Banga"yı yayınladı. Smith, albümle aynı ismi taşıyan "Banga" şarkısında Johnny Depp'le birlikte çalıştığını söyledi. Daha önce Marilyn Manson'la çalışan ve geçtiğimiz Pazar MTV Film Ödülleri'nde The Black Keys'le sahneye çıkarak müzisyenliğe giderek alışan Depp, "Banga"da davul ve gitar çaldı. Smith'in Amy Winehouse'a saygı duruşunda bulunduğu albümde Neil Young coverı "After The Gold Rush" da yer alıyor. Michael Jackson'ın yayınlanmamış şarkısı No Doubt'tan yeni albüm detayları Daha önce yayınlanmamış Michael Jackson şarkısı "Don't Be Messing Around" internette yayınlandı. "Bad"in kayıtları sırasında kaydedilen ancak albüme konulmayan şarkı, 25. yılı şerefine Eylül ayında yeniden piyasaya çıkacak "Bad" albümünde yer alacak. No Doubt uzun bir aradan sonra yayınlayacağı yeni albümünün detaylarını açıkladı. Grup, Eylül ayında 'Push And Shove' isimli bir albüm çıkartıyor. Albümden ilk single "Settle Down" ise Temmuz ayında yayınlanacak. "Settle Down" videosunu grubun ünlü şarkısı "Don't Speak"i de yönetmiş olan Sophie Muller yönetecek. Sosyal Medya Partisi kuruldu Sosyal medya kullanıcıları için yeni bir alan açıldı. Dijital Doğanlar İçin Siyasi Parti kuruldu. Sosyalleşmenin ve sosyal medyanın öne çıktığı bu dönemde, birçok değişim sosyal medya sayesinde gerçekleşiyor. Siyasetten tüketici haklarına kadar birçok konu Facebook ve Twitter kullanıcılarının iki parmağının arasında. Attıkları bir tweet ile her şeyi herkesin bilmesini sağlayan sosyal medya kullanıcıları, Sosyal Medya Partisi nde birleşmeye başladı. Siyasi sosyal network olarak işleyen site, internette boş boş dolaşmaktansa, faydalı bir şeyler yapmak amacını taşıyor. Facebook da şimdiden binlerce üyesi var. http://www.facebook.com/sosyalmedyapartisi Web Sitesi: http://www.sosyalmedyapartisi.org Muse, dubstep sularında Muse, Eylül ayında yayınlanacak yeni albümü "The 2nd Law"ın tanıtım videosunu yayınladı. Fragmanda çalan şarkıdaki dubstep etkisi grubun hayranları arasında tartışmaya neden oldu.

Pink Martini Türkiye de İstanbul da caz heyecanı.. Sympathique, Hang on Little Tomato, Hey Eugene! ve Splendor in the Grass albümleri ile Türkiye'de büyük bir hayran kitlesine sahip, her albümleri ile altın plak kazanan Pink Martini, grubun 17 yıllık kariyerlerini özetlediği yepyeni best of albümleri A Retrospective 'in Avrupa turnesi kapsamında 3 özel konser için Türkiye de. Pink Martini 26. Uluslararası İzmir Festivali kapsamında 8 Temmuz'da Çesme Açıkhava Tiyatrosunda, 9 Temmuz da Ankara da Odtü Mezunlar Derneği Vişnelik Tesisleri nde ve 2005 yılında açılışını yaptığı Kuruçeşme Arena da 19 Temmuz'da hayranları ile buluşacak. Samurayların aşk şarkılarından 1930 ların Küba müziğine, Fransızca şansonlardan Brezilya sokak şarkılarına kadar dinlemesi en keyifli şarkıları tozlu raflardan bulup çıkaran topluluk, China Forbes'un sağlık nedenleri ile kısa bir ara vermesi nedeniyle 2011 Mart ayında gruba katılan Storm Large ın kulak pası silen sıcak vokali ve yepyeni şarkıları ile yine unutamayacağınız konserlerle Pasion Turca himayesinde Türkiye de. Cohen geliyor.. Yıllardır cazın yanı sıra pop, folk ve rock gibi değişik müzik türlerinde de güncel müziğin nabzını tutan İstanbul Caz Festivali, bu sene 3-19 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşecek. İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen 19. yılında İstanbul Caz Festivali, yine çok heyecan verici bir program ile izleyicilerinin karışısına çıkmaya hazırlanıyor. Caz müziğinin efsane isimlerinin yanı sıra, geleceğin caz yıldızları olarak nitelenen çeşitli isimler de festivalin bu yılki önemli konukları arasında yer alıyor. Bu yıl özellikle rock ve soul müzik alanında iddialı bazı isimlere programında yer verecek olan festivalin bu alandaki iki önemli konuğu ise şimdiden açıklandı: İngiliz rockmüziğinin efsane isimlerinden Morrissey ve soul müziğinin günümüzdeki en büyük yıldızları arasında sayılan Sharon Jones & The Dap-Kings! Diğer sürpriz sanatçıları ve etkinlikleri ile festival coşkusu, bu yıl 3-19 Temmuz tarihleri arasında bütün İstanbul u kucaklayacak! Afrika' ya ilaç göndermeye karar vermiştik; fakat hepsinin üzerinde ''tok karnına'' yazıyordu! Charles Bukowski Müzikseverlerin yıllardır dört gözle beklediği efsanevi müzisyen, söz yazarı, şair Leonard Cohen, 2012 Old Ideas Dünya Turnesi kapsamında, 19 Eylül 2012 tarihinde sadece bir konser için İstanbul a geliyor. AEG Live ve Purple Concerts organizasyonu ile gerçekleşecek etkinlik için Biletler 15 Haziran tarihinde satışa çıktı. Leonard Cohen, 2012 Dünya Turnesi kapsamında vereceği konserlerinde Dance Me To The End Of Love, Ain t No Cure for Love, Bird on a Wire, Chelsea Hotel #2, Suzanne, Hallelujah So Long, Marianne, I m Your Man, First We Take Manhattan gibi unutulmaz şarkılarına da yer verecek. Sanatçının İstanbul konserinde klasikleşmiş şarkılarına hazır olun Yalnız olduğunu en çok, Yalnız değilsin dediklerinde hissedersin. Emma Goldman

Efes Pilsen One Love Festivali, 14-15 Temmuz'da santralistanbul'da! Bu yıl 11. kez müzikseverlerle buluşacak olan Efes Pilsen One Love Festival in tanıtım toplantısı santralistanbul da düzenlendi. Elif Çağlar'ın mini bir konser verdiği basın toplantısında festivalle ilgili son detaylar açıklandı. 14 15 Temmuz da gerçekleşecek Efes Pilsen One Love Festival de bu yıl festivalciler Yuck, Damien Rice, Kaiser Chiefs, Selah Sue, Kimbra ve Pulp ile müzik dolu, eğlenceli bir 2 gün geçirecek. 14 Temmuz Cumartesi günü festivalciler, ana sahnede Ahmet Musluoğlu, Neyse ve Replikas ile festivale hızlı bir giriş yapacak. Ardından, dikkat çekici gruplardan Yuck, Blower s Daughter şarkısı ile büyük beğeni toplayan Damien Rice ve enerjik canlı performansıyla Kaiser Chiefs sahne alacak. 15 Temmuz Pazar günü Efes Pilsen One Love Festival; Style-Ist, Mira ve Elif Çağlar dan sonra son dönemlerin en çarpıcı kadın vokallerinden Selah Sue yu ve neo-soul ve dans müzik etkileşimli müziğiyle sevilen Kimbra yı ağırlayacak. Festival, Brit-Pop un efsane gruplarından Pulp ın çarpıcı performansı ile sona erecek. Festival biletleri, Biletix'ten satışta. Ayrıntılı bilgi ise facebook.com/onelovefest adresinde. Stevie Wonder Konseri İstanbul Kültür Sanat Vakfı nın 40. yaşında İstanbul da ağırlayacağı isimlere bir dev daha ekleniyor. Müzikseverlerin yıllardır dört gözle beklediği, popüler müziğin büyük ismi Stevie Wonder, caza desteğinin 15. yılını kutlayan Garanti Bankası nın Garanti Caz Yeşili etkinlikleri kapsamında, İstanbul daki ilk konserini 14 Eylül de santralistanbul da verecek. Silahı bilmem ama, boş insanı şeytan doldurur.!! Yılmaz Güney

Bir Takım Röportajlar... Merhaba Ropörtaj: Selcan Saraç Fotoğraflar: Ceren Türkmen Dergimizin bu sayısında şu an bu kelimeleri okumakta olan kişilerin, sizlerin fikirlerinden oluşan birkaç sayfamız olsun istedik, Bakalım Passage insanları doğal ortamlarıyla ilgili neler hissediyor? dedik, ve ortaya çıkan sonucu sizlerle paylaşmaya niyetlendik. Sorularımız Ne kadar süredir, ne sıklıkla Passage a geliyorsun? Neden Passage i tercih ediyorsun? Şikayetlerin ya da önerilerin mevcut mu? Canlı performanslar hakkındaki düşüncelerin nelerdir? Ve dergiyi takip ediyor musunuz? şeklinde süregeldi. İşte sizlerle yaptığımız keyifli sohbetlerin minik bir kısmı.. Cemre Bir yıldır geliyorum. Ayda bir, üç haftada bir oluyor. Sıklığı zamana göre değişiyor. Eğlenceli olduğu için Passage a gelmeyi tercih ediyorum ve ulaşımı kolay. Ama geceleri çok kalabalık oluyor. Zor oluyor geceleri Passage. Ben burada bir keresinde Vega konserine gelmiştim, insan nefes alamıyor resmen. Konserler güzel tamam ama ortam fazla bunaltıcı geceleri. Bir de Can Bonomo daha sık gelse ben de canlı performanslara daha sık katılmış olurdum sanırım. Derginizi de takip ediyorum, müzikle alakalı kısımlarını çok seviyorum. Fatma Yaklaşık iki senedir haftada en az iki kez gelirim Passage a. Burası kadar cool ve rahat bir mekân daha bilmiyorum çünkü. İlla bir kusur bulmam gerekirse sigara içilmemesi kötü olabiliyor zaman zaman. Onun haricinde burası çok iyi. Karaoke gecelerinin yeri çok ayrı tabii! Bunun haricinde konserlere sürekli gelemesem de giden arkadaşlarımdan falan duyuyorum, her şey çok renkli. Övüyorlar. Dergiyi de takip ediyorum bir grafiker olarak. Kapaklar çok güzel. Dikkat ettim okunuyor da derginiz birçok insan tarafından. Bu konuda bir önerim yok her şey yeterince iyi zaten. Müzik konusunda özellikle, bana gayet yardımcı oluyor!

Orçun Açıldığından beri Passage müşterisiyim ben. 2 haftada bir geliyorum. Eskiden daha sık geliyordum, negatif algılanmasın ama semt olarak ters düşüyor zaman zaman. Son bir aydır çıkan grupları pek bilmiyorum aslında ama genelde sahneye çıkan grupları çok beğeniyorum. Pink Floyd Tribute için gelmiştim MUH- TEŞEMDİ! Onun haricinde cuma - cumartesi etkinlikleri güzel oluyor hoşuma gidiyor. Şikâyetim de çok kalabalık olması. Keşke barmenler kime ne kadar içki vereceğini kestirebilseler ama öyle bir şey mümkün değil tabii. Burada üç kere kavganın eşiğinden döndüm, güvenliği o konuda yeterli ve özenli buluyorum. Üç kavgam da kalabalıktan kaynaklanıyordu ve alkolden tabii. Canlı performanslara gelince, Malt'ı Passage sahnesinde dinlemiştim ve bir daha görmek isterim aslında. Fresh'i çok beğeniyorum devam etmelerini isterim. The Band'i de dinlemekten çok keyif alıyorum. Lorenz diye bir grup var ki çok eğlenceli, Passage sahnesine çok yakışırdı. Bu da öneri olsun. Dergiye gelince, takip etmiyorum çünkü genellikle geceleri geliyorum ve geceleri dergiyi topluyorlarmış bir rivayete göre. Ama röportajımın yayınlanacağını duydum ya, çıkar çıkmaz ilk ben bakacağım! Mehtap Bir yıldan daha fazladır haftanın belirli günlerinde geliyorum, her akşam 21:00'e kadar kalıyorum 21:00 den sonraya kalmıyorum.. Artık yüzleri tanıdığım için daha rahat ediyorum, Tek başıma gelip oturabildiğim bir burası var mesela, bana kimse takılmıyor burada, rahatım. Bu arada, Passage'da bir acı sos vardı mükemmeldi ama artık yok, onu çok özlüyorum. Tavuklu mantarlı penneyle çok yakışıyordu, sanatsal bir yakışıştı resmen. Bu benim şikâyetim. Doğum günümde Redd vardı sahnede. Bayılmıştım, poster imzalattım. Biraz özgün müzik çalsa çok güzel olurdu bence. Burası biraz pub olduğu için konsepte uymuyor olabilir ama keyifli olurdu yani. Derginizi okuyorum. Kendine has bir tazrı var, her alanda bir şeyler var dolu dolu, biraz sanattan ötede fanzin tarzında olduğu için çok hoşuma gidiyor. Ekonomik değer gütmeden insanlara bir şey sunması çok hoş. Daha çok yazı olsun isterdim ben okumayı seviyorum. Sonuç olarak bu 2 ayda bir çıkan bir dergi ve yetersiz kalıyor yazılar. Oku oku aynı şeyler 2 ay boyunca.. Gizem İki yıldır falan sürekli geliyorum Passage a, haftada bir kere kesin geliyorum yani. Çok geç saatler olmadığı zaman sakin sessiz oluyor. Akşamları çok gelmiyorum zaten o yüzden sessizliğini çok seviyorum. Dizaynı da çok hoş huzur verici. Ama çay yok ya! Çay çok önemli. Ve içkinin yanında mısır olsa çok güzel olurdu mesela. Akşam geç saatlerde gürültü ve müzik tarzı pek hoşuma gitmiyor açıkçası ama gündüz müzikler çok hoş. Beğeniyorum. Dergiyi de alıyorum evet. Şiir sayfaları çok seviyorum, müziğe karşı pek düşkünlüğüm yok ama edebiyat kısmı hoşuma gidiyor benim. Melis Açıldığı tarihten beri geliyorum Passage a, haftada 1 kere kesin geliyorum. Ortam diğer mekânlardan daha şirin geliyor bana o yüzden tercih ediyorum. Eskiden yukarıda çiçekler falan vardı çok hoşuma gidiyordu, şimdi biraz daha ölü bir alan gibi olmuş. Ayrıca otopark sorunu da çekiyoruz öyle bir şey ayarlansa çok güzel olabilirdi. Ben buraya akşam geldiğimde çok rahatsız oluyorum. Sanırım dam konusunda pek sıkı değiller. Gündüz müşterisiysem bu yüzdendir yani. Passage da sahne alan grupları seviyorum. Dergiyi de gayet takip ediyorum başka yerlerde de karşıma çıkıyor hatta. Fırsat buldukça okuyorum. Çok keyifli, çok memnunum severek takipteyim. Elvan İki senedir düzenli olarak neredeyse her gün Passage a geliyorum. Konserler dışında gündüz müşterisiyim. Ortam, müzikler, gündüzleri birçok yerden daha sakin oluşu, rahat oluşu buraya gelmeme sebep oluyor. Mevsime göre adapte oluyor bir de Passage resmen. Ama Nescafe yi yarım doldurup getirmeseler keşke! Bir de konser günlerinde çok erken geldiğim halde çok rahat edemiyorum yer bakımından. Keşke canlı performanslarda içeri girecek kişi sayısına dikkat etseler, o zaman daha keyifli olurdu. Ve evet, derginizin sıkı takipçisiyim. Özellikle edebiyat içerikli kısımları çok beğeniyorum. Hem müzik hem edebiyat anlamında, sayfa sayısının çoğaltılmasını öneriyorum. Yetersiz kalıyor bana.

Umut Bu ikinci gelişim oldu benim çok değil yani. Genellikle Kızılay da Passage benzeri yerler yok. Sakin, çok fazla insan yok şu an içerde, insanları da güzel.. Ben gayet beğendim, şikayetim önerim yok. Gerçi henüz gece gelmedim hiç. Can Bonomo afişini gördüm ona gelebilirim aslında. Dergi de güzel, çok incelemedim ama hoş bir şey yani bir mekânın dergisinin olması. Devamını diliyoruz. Do a Burası açıldıktan 1 yıl sonrasından beri ayda 5-6 defa geliyorum ortalama. Sakin olduğu zamanlarda kitap okumak için bile geliyorum. İçecekleri güzel. Tavuklu mantarlı pennesi güzel. Akşam eğlencesi diğer yerlere kıyasla daha kabul edilebilir. Ama bazı saatlerde müzik o kadar gürültülü oluyor ki.. Rutin bir ses ayarı olsa daha güzel olurdu. Makarnalar da zaman zaman soğuk geliyor, hoş olmuyor. Performanslara gelince, Jehan Barbur geldikçe geliyorum dinliyorum. Yine gelse yine gelirim, güzel olur. Dergiyi de geldikçe okuyorum, gayet güzel, beğeniyorum. Utku İki senedir geliyoruz, iki haftada bir illa ki geliyoruz. Bu zaman zaman haftada bir de oluyor. Ortam güzel olduğu için aslında genellikle. Ortamın doluluğu ve enerjisi çok hoşuma gidiyor. Ama buraya gelen bazı insanların eğlence anlayışı çok farklı. Sıkıntım bu. Sıkıntı Passage dan değil gelen insanlardan kaynaklı yani. Canlı performanslarla ilgilenmedim hiç. Ama bir Badem gelse hayır demem, dinlerim. Dergiyi de okumuyorum açıkçası. Bu dünyada bir diğerinin yükünü hafifleten hiç kimse yararsız değildir. Charles Dickens Tu han Üç yıldır, ayda iki kere anca geliyorumdur. Ben genellikle ev ortamını tercih ediyorum. Burada da kendimizi evimizde gibi hissediyoruz. Müzikler güzel. Konserler iyi. Menü dolu. Her şey iyi ama çok kalabalık! İnsan kendini duyabilmek istiyor bazen.. Redd, Malt, Büyük Ev Ablukada geldi, gördük, çok beğendik. Yine gelsinler isteriz. Ek olarak Ezgi nin Günlüğü, Birsen Tezer gelse ne güzel olurdu! Dergiyi de Passage a geldikçe okuyoruz, takip edebildiğimiz kadar ediyoruz. Ama daha fazla müzik okumak istediğimiz kesin. Cankat Açıldığı üçüncü günden beri haftada 3 kez burada oluyorum. Aslında Passage ilk açıldığında daha güzeldi. Şimdilerde çalışan arkadaşlarımdan dolayı gelip gidiyorum işte.. Öneriden sayılır mı bilmiyorum ama ilk açıldığı gibi olmasını isterdim. Sakindi, sessizdi, çok kalabalık olmazdı.. Canlı performanslara gelince, ben çarşambaları The Band dinlemeye geliyorum. Onları seviyorum.. Derginizden haberim var. Ara sıra okuyorum geldikçe. Dergi güzel gayet iyi, şikayet yok öneri yok.. BİR TAKIM RÖPORTAJLAR ımızın dergi için ayrılan kısmının sonuna geldik. Elbette fikrini sorduğumuz herkesin düşüncelerini dergiye dâhil etmemiz bir hayli zor olacaktı fakat yayınlamadığımız, yer ayıramadığımız her bir cümlenin ve yorumun Passage tarafından değerlendirileceğinden, dikkate alınacağından şüphe etmemelisiniz. Fikirlerini bizlerden esirgemeyen, BİR TAKIM RÖPORTAJLAR ımıza vakit ayıran herkese çok teşekkür eder, sizleri daha memnun etmek için çaba harcayacağımıza dair söz de veririz. Hakkınızda hiç bir şey bilmeden size tapıyorlarsa aynı nedenle sizden nefret de edebilirler. Marilyn Monroe "Kendi savaşınızı açmalısınız, kendi düşüncelerinizin uğruna. Düşünceleriniz yenilse bile, dürüstlüğünüz zafer çığlıkları atmalıdır bunun için." Frederich Nietzsche "İnsanların kendi yarattıkları yalanlar çok bilinen doğrulardan daha iyidir." Fyodor Dostoyevski "Eğer yürüdüğün yolda engeller yoksa o yol seni hiçbir yere götürmez." George Bernard Shaw "İnsanları, içine fikir yürüterek girmedikleri bir durumdan fikir yürüterek çıkartamazsınız." Jonathan Swift "Kim demiş ki, en büyük aşklar nefretle başlar diye. Benim en büyük nefretim bir aşkla başladı." Murathan Mungan Nereye gideceğini bilmiyorsan hangi yoldan gideceğinin bir önemi yok. Lewis Caroll Madem Descartes'ten söz açıldı; nasıl düşünüyorsam öyle varım." Stanislaw Lec Tutunmak için çok genç; özgürce kaçıp koşmak içinse çok yaşlı hissediyorum. Jeff Buckley

Sahneleri film SET i gibi... Bugüne kadar sahnede yapmış olduğu çılgınlıklara bir yenisini daha ekleyen SET, şimdi çok değişik, çok yeni bir konseptle sahnedeki görselliğin ve eğlencenin dozunu arttırmayı planlıyor. Sahneyi film SET ine çeviren grup ilk olarak 5 Mart ta efsane filmlerden Guguk Kuşu filmini canlandırdı. Filmde kullanılan kostümlerin aynısı diktirilirken makyajlarla karakterlere ekstra bir canlılık kazandırdı. İlk etapta planlanan her ay bir gece bir film setini sahneye taşımak. İkincisi için düşünülen ise genel film kahramanlarıydı. Nisan ayı içinde bu konsepte uygun kahramanlar belirlenip kostümler hazırlandı. SET üyeleri bu işin altından grup olarak tek başımıza kalkmalarının zorluğundan bahsederken Bu yoğunluk içinde bize bir destek lazımdı ve o destek öncelikle Praksis Medya dan geldi. Bu konseptlerle ilgili makyajlar, afiş tasarım, fotoğraflar ve videoların çekilip hazırlanması konusunda hatta en önemlisi fikir alışverişi konusunda bize fazlasıyla destek oldular. Tabi ki bizim artık bir buçuk yıldır sahnesinde olduğumuz Passage Bar da bu olaya elinden gelen tüm desteği sağladı dediler. Olayı daha aktif hale getirmek için 28 Mayıs Pazartesi günü pijama partisi düzenleyen SET, bu kez dinleyicilerini de şova dâhil etti. Bir pazartesi daha Passage Bar da, sevenleriyle beraber oldukça eğlenceli bir gece geçirdiler.

Weary soul.. Ruh yorgunusun... Zamanla kaldırılamayacak kadar ağır.. Her akrep, her yelkovan sırtına inen yeni yük.. Her geçen 24 saat daha ağırlaştırır bedenini... Neden hiç gitmez üzerinden boş vermişlik. Neden bağlantın uzun süreliğine kopuktur ve sonra yeniden denemek zorundasınızdır bağlantı için.. Neden gözümüzdeki bantlarla sokağa çıkmak zorundayızdır. Görmek istemediğimizi görmemeyi sağlayarak.. Susmak istemesek de ses tellerimiz iş görmüyordur artık.. Bi çek git deme zamanı geldiğinde konuğumuza uykumuz geldi numarasına sığınmışızdır.. Nezakete sığınırken gerçekleri saklayarak.. Birileri unutsun diye gerçeğimizi; yeni yalanlar söyleriz gerçekmiş gibi.. İnanmadıklarında daha da uçar, bi dünyaya çıkarız Çıktığımızı sanırız. Satışa gelmiş fikirlerimiz vardır.. Satışa gelmiş dostluklar.. İnanmışlıklar.. Yaşanmışlıklar satışa gelmiştir. Kendi kabuğunda yaşadığını sandığınız aşklar sokak pazarlarında sunulmuştur beğeniye.. Sevgi dilini konuşmaya çalışırken iletişimden kopmuşsundur.. Kötüsü daha da.. Koptuğunu anlamamışsındır.. Sevgin dil olamamış, içinde bir düşünce kalmıştır.. Haykırmışsındır kimse duymadan içten içe.. İç olmuşsundur.. Hiç olmuşsundur.. Çok iyi bir insan demişlerdir. Çok iyi bir adam yüzüne.. arkandan ne insan, ne adam.. Lütfen beni unutma çığlıklarında arkanı dönünce unutmuşlardır.. Farkına da varmamışsındır. İlk günkü diriliğindesindir aşkın yıllar sonra karşılaştığında Aşk hayale kaçmıştır.. Gazı kaçmadan hemen önce.. Bazen ağır gelmiştir yaşanmışlıklar.. Son nefes demişsindir sigarandaki dumana. Çekip gidesiniz vardır.. Bir umut duymuşsunuzdur o sesi. Kalasınız gelmiştir.. Size haykırılmayan cümlelerle yola çıkmış.. Yoldan çıkmış.. Başkalarının yoluna gelmişsinizdir.. Güzel şeyler oluyor dediğinizde.. Yüreğinizde kıpır kıpır heyecanlarla.. Güzel şeyler olmuyordur Her yeni yanılsamayla komik duruma düşüyorsunuzdur.. Anlamıyorsunuzdur.. Komik değil, acıdır artık.. Ve bilmiyorsunuzdur.. Üstelik alışıyorsunuzdur.. Başkası oluyorken.. Bir başka elbisenin altında bir başka ruhun hapsinde.. Ruh yorgunu Ya da öyle değildir.. Peki ya? Albuz

D.V.N.İ.V? Selcan Saraç Ben genellikle din, siyaset, milli duygular üzerine yazmaktan pek hoşlanmıyorum. Görüşlerim ve inançlarım hakkında bir şeyler çaktırmaktan özellikle kaçınıyorum. Bunlar gerçekten fazla şahsi şeyler. Ama son günlerde anladım ki artık şahsiyet diye bir şey kalmamış. Şu an kendimi şahsi sıfatından soyutladım ve bu konuda konuşmak adına yeterince özgür hissediyorum. Birkaç gün önce arkadaşım bizde kaldı. Bir yandan dışarı çıkmak için hazırlanırken bir yandan televizyondaki ana haber bültenine kulak misafiri oluyorduk. [Normal zamanda sinir sistemimin yararına oturup haberleri izlemiyorum.] Bir süre sonra Oha kelimesi dışında iletişim kuramamakta olduğumuzu fark ettim. Durup durup Oha diyorduk, sadece Oha. Son günlerde söylenebilecek en mantıklı kelimeydi belki de. Oha. Biz bu ülkenin geleceğinin microcosmları olan 2 adet Türk üniversite öğrencisi, ülkemiz hakkındaki gelişmelere sadece 3 harfle yorum getirebiliyorduk. Sağlık bakanı Tecavüze uğrayan kadın çocuğunu doğursun gerekirse devlet bakar. diyordu, biz Oha diyorduk. Medya sokaktaki kadının fikrini almak için halkın arasına karışıyordu: [not: tesettür birçok şeyi gizliyor olabilir ama cehaleti asla] Kadının teki Çocuğu öldüreceğine adamı öldürsün yeani, ikisi de cinayet, keh keh keh. diyordu. Oha diyorduk. Nasıl, nasıl? dedim sonra. Tecavüz yasallaşmış mı oluyor? dedim, içinden çıkamadım. Tecavüze uğrayan kadının 9 ay hissedeceği nefret? dedim. Tecavüz üzerine doğmuş, devlet tarafından büyütülmüş bir çocuk olmayı hiç var olmamaya tercih eder miydim? diye düşündüm. Sonra aklıma başörtüsüyle üniversiteye alınmadığı için Ya siz kimsiniz? Kafamızdaki örtüye nasıl karışırsınız? diyen türbanlı öğrenciler, Burası özgür bir ülke, kimse kimsenin kafasına ne taktığına karışamaz. diyen siyasetçiler geldi. Haksız değillerdi, ama.. Başörtüsüne eleştiriyi mahreme saldırı olarak algılayan bu beyinlerin bedenlerimizin en mahremine dikilen gözleri yöneten o beyinler olduğunu fark ettim. Bu ne perhiz? dedim sonra, kafam karıştı. İşin aslı, benim fikrime göre, Ayşe 22 yaşında başörtüsü taktığında kendini daha iyi hisseden bir üniversite öğrencisi olabilir. Nasıl ki gözlerimizi güneşten korumaya çalışırken taktığımız güneş gözlüğünün aynı zamanda yüz şeklimize yakışması için çabalıyoruz - Ayşe de ten rengine en uygun giden renkleri tercih ediyor başörtüsünde belki. Ayşe başörtüsüyle gayet tatlı ve rahat. Bu onun yaşam biçimi. Bu onun aynaya baktığında kendine yakıştırdığı şey. Bu onun vicdanıyla alakalı bir şey. Vicdan özgürdür. Kürtaj vicdan meselesi değil midir? Ne sanılıyor ki? Ahmet le sevişeyim, Mehmet le yatayım, aaa arada Murat tan hamile kalmışım, hooop kürtaj - bebek çöpe mi? Aman tanrım ne kadar mükemmel bir hayatım var bolluk içinde yüzüyorum ama hamile kaldım, kim uğraşacak çocukla şimdi, hooop kürtaj - bebek çöpe mi? Kadınların çocuk aldırmak için can attığı, bundan muhteşem zevk aldığı falan mı hayal ediliyor? Travmalar? 15 yaşındayım. Amcamdan hamileyim lere ne olacak? Eşimi çok seviyorum, ama bir bebeğe süt alacak kadar bile paramız yok lara ne olacak? Biz bu ülkede her an her yerde tehlikedeyiz. Ayşe de tehlikede. Çevrede dar jean giydiğimizde bundan tahrik olup laf atan babamız yaşında adamlar var. Biraz sonra evden markete diye çıkabilirim, yolda üzerime 2 adam yürüyebilir. Devlet denen şey bu tehlikeleri önleyebiliyor mu? Devlet denen şey bizi tüm bu ihtimallerden koruyabiliyor mu? Birkaç gün önce genç bir adamın ölümüne sebep olan emniyet güçlerine mi güveneceğim? 13 yaşındaki kız a tecavüz eden yaratıkları serbest bırakan adalet sistemine mi güveneceğim? Ben bir kadınım. Söz konusu somut güç olduğunda ziyadesiyle savunmasız olabilirim. Beni koruyamayacaklar. Söz konusu ruhumun gücüyse bir çok şeyin üstesinden gelebildiğim gibi bunun da üstesinden gelebilirim. Ama bir yerlerde tecavüzümü doğallaştıran devlet tarafından büyütülen bir çocuğum olduğunu bilerek yapamam bunu. Ben kimlere güveneceğim? Peki devlet Kürtaj yasaklansın. derken neye güveniyor? Devlet oluşuna mı? Devlet nedir? Toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal örgütlü bir ulusun ya da uluslar topluluğunun oluşturduğu tüzel varlıktır. Şimdi bunun benim kürtajımla ne alakası var? Bir kez daha değil, 500 kez daha sormak istiyorum da; devletin vajinamda ne işi var?

O taş atan çocuk var ya Kırık Midyeler filminde polise taş attığı için 4 ay hapis yatan 15 yaşındaki Uğur Barış Mehmetoğlu başrolü oynuyor. Ynetmen Seyfettin Tokmak ın ilk uzun metraj filmi Kırık Midyeler, geçtiğimiz günlerde cuma seyirciyle buluştu. 15 yaşındaki amcaoğulları Hakim ve Faysal ın Almanya daki akrabalarından gelen bir mektuba bel bağlayıp Mardin den İstanbul a geldikten sonra yaşadıklarını anlatan filmde, polise taş atmaktan 4 ay hapis yatan 15 yaşındaki Uğur Barış Mehmetoğlu başrol oynuyor. Yönetmen Tokmak ın Mardin de keşfedip hayatını değiştirdiği Mehmetoğlu, Nusaybinli kalabalık bir ailenin çocuğu... Performansı nedeniyle bir de Norveç yapımı projede rol alan Mehmetoğlu, filmde başrolü paylaştığı Seydo Çelik ile ilk kez İstanbul a geldi ve burada hayatında ilk kez sinemada kendi filmini seyretti. Bakanlık destek verdi Oyunculuk konusunda gelen yeni tekliflere açık olduğunu söyleyen Mehmetoğlu ve Seydo Çelik e filmde Kanıt dizisinin komiseri Engin Benli nin yanı sıra Bosna Hersek te ünlü bir isim olan Selma Alispahic, İpek Kızılörs, Enzo Ikah, Volga Sorgu ve Cumhur Sarı eşlik etti. Senaryosunu Kenan Kavut un kaleme aldığı film, Türk, Kürt, Boşnak ve Afrikalı oyuncuları da bir araya getirdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Avrupa Bağımsız Yapımcılar Birliği (EAVE) ve İsveç Film Enstitüsü nün desteğiyle çekilen filmin senaryo yazarı ve yönetmeni Türk, ses operatörü İranlı, ses tasarımcısı Alman, color correction ı Belçikalı, müzikleri ise İsveçli bir müzisyene ait. (Milliyet) Hikaye küçük bir işçi kız hakkındaydı. Bir cümle vardı, kız eğer herkes eşit olsaydı burası bir cennet gibi olurdu der. Bundan hareket eden savcı benim eşitlikten bahsederek, komünizm yaptığım sonucuna vardı. Ben o zaman mahkemeye, Komünizm ve sosyalizm hakkında hiçbir şey bilmiyorum dedim, gerçekten de bilmiyordum. O bana baktı ve "Biz sizin gibi insanları biliriz siz her şeyi bilirsiniz" dedi. İşte o zaman gerçekten de her şeyi bilmemiz gerektiğini anladım. Yılmaz Güney Her tesadüf bir başlangıçtır. Finali sen oynarsın perdeyi kader kapatır. Bob Marley Bıraktığında sana acı verecek kadar bir şeyi sahiplenme. Woody Allen Din Kitaplarını okuyup anlayana Ateist, okuyup anlamayana dindar denir. Nikola Tesla

Grande Rue de Pera Burcu Salbaş Çekmeceleri iki kişilik olmalıydı dolabımızın. Sen içine çocukluğundan kalma gazoz kapaklarını koymalıydın bense elbisesinin ütüsü yıllar önce bozulmuş ağlayan bebeğimi. Ve hiç gitmemişsin gibi şarap şişelerin yarım kalmamalıydı. Bulutları hayallerimize benzetirken yarış yapmalıydık seninle. Senin bulutların hep yelkenlilere benzemeliydi benimkilerde denizlere. Ruhu aynı ama kalbi fahişe olmuş bir bedenle sevişemedim bu kez. Çünkü dokunuşları hala aynı yakıyor ve şarap kokan dudakları hala aynı öpüyordu yazdan kalma tenimi. Daha fazla terine karışamadı terim. Yarım kalanların devamını bu kez kuytuluktaki bir şiir tomarıyla değiştiremedim. Tahta masan ve iki iskemle toparlardı aynı gökyüzü altına bizi. Akşamdan kalma nefesinle anlatırdın hiç bitmesini istemediğim serüvenlerini. Sadece karşımda durup anlatmalıydın. Kaldığı yerden devam etmeliydi her şey. Sen tüm dünyayı arşınlamışta geri gelmiş olmalıydın. Bedenin dünya gibi kokmalıydı ama hala ellerin bana dokunmalıydı. Ekvator saçlı kızlar, dili unutulmuş masallar getirmeliydin bana. Bavulun harap olmalıydı gittiğin her yere beni taşımaktan. Adını hiç duymadığım nehirlerin suyuyla yıkanmalıydın. En sonunda geri dönüp hani giderken kalktığın iskemlene oturup anlatmalıydın. Dudaklarım kanamalıydı öpüşlerinden. Bavullar dolusu şiirler yazmalıydın bana trenler boyu. Gittiğin her sokağın resimleriyle boyamalıydık küçük evimizin büyük duvarlarını. Kapıdan girdiğim gibi koşmalıydın bana. Öyle bir kucaklamalıydın ki dizlerimizin kanadığı çayırlara dönmeliydik bir anda. Damarlarımızdaki kan şarap olana kadar içmiş olmalıydık. Sıradan çiçekler koymalıydık arka balkonumuza. Mesela külleri eskimiş bir bedeni denize döker gibi devam etmeliydin benim olmaya. Ruhu aynı ama kalbi fahişe olmuş bir kalple sevişemedim bu kez. Çünkü hala benim gibi öpüyordun beni. Çünkü hala dünyayı geziyordu kalbin. Sen hiç konuşmadın. Bu kez ben anlattım. Ojelerimi darmadağın sürdüm bu kez. Kenarında kalanları silmedim. Sanki sen kenarda kalanlarda gizliydin. Ah sevgilim! Şimdi gri pamuklar gibi yürüyor damarlarımda bulutlar. Her sağanaklarında biraz daha siliyor parmak uçlarımdaki kelimeleri. Bir gün almaya geldiğinde bıraktığın gibi renkli olmalı elinin teri. Şimdi ölümler damlıyor avuçlarımdan ve değdiği her yeri kavuruyor eskiden bile eski bir şarkı. Hani her dinlediğinde karamel tadı bırakırdı ya aklında, hani her mırıldandığında cennetle cehennem arasında kalırdı ya ruhun, hani sahibi olmayan bir paspas gibi altına gizlerdin ya seni uyutmayan geceleri, hani her gece acırdın ya sokağımızdan geçen yaşlı fahişeye işte şimdi tamda öyle sızlıyor dudaklarım. Hala sadece ilk düğmesini ilikliyorum seviştikten sonra giydiğim gömleğinin. Hala sen gibi kokuyor, biraz sigara biraz şarap biraz votka. Sen hiç gitmemiş olmalıydın. Saklambaç oynarken bir ağaç kavuğunda uyumuşta unutulmuş olmalıydın. Bir kör ebe sobelememeliydi seni ve sen hep topal kurt kalmalıydın. "Ben? Ben dürüst değilim ve dürüst olmayan bir adamın dürüst olmayışına her zaman güvenebilirsiniz. Dürüstçe söylüyorum bunu. Asıl dikkat etmeniz gerekenler dürüst olanlardır, çünkü ne zaman gerçekten aptalca bir şey yapacaklarını asla tahmin tahmin edemezsiniz." Jack Sparrow Birbirimizi anlamamız için aynı dili konuşmamıza gerek yok. Ezildikten sonra hepimiz şarabız. Kazım Koyuncu Kimseye göstermem üzüntümü. Gündüz gülerim, geceleri yalnız ağlarım... Oğuz Atay

Ankara da yepyeni bir film projesi: Göç Vakti Ankara da gençler yepyeni bir film projesini imece usulü örnek bir çalışmayla hayata geçiriyor. Aref in de rol alacağı filmin çekimleri başladı. Yönetmen Sefa Köz; senaryosunu Asena Maraş ın yazdığı ve görüntü yönetmenliğini Bahadır Şekerci nin yapacağı Göç Vakti filminin çekimlerine 16 Haziran Cumartesi günü Ankara da başladı. Genç ve heyecanlı bir ekibin el ele vererek imece usulü yapacağı filmde Ayça Kip, Cem Aktuna, Demir Daştan, Banu İnal, Murat İnal, Ali Kılınçaslan, Ali Rıza Falcıoğlu nun yanında genç tiyatrocular ve Aref de rol alıyor. Bizim de söyleyeceklerimiz var diyen Göç Vakti ekibi, faili meçhul bir cinayetin etkilediği hayatları anlatan filmlerinde itirazlarını yüksek sesle dile getiriyor. Anne ve babası cinayete kurban giden Gökçe nin soru işaretleri ve çevre baskısıyla şekillenmiş yaşamına ışık tutan senaryo, geleneksel toplum yapısındaki baskı unsurunu ve yalanlarla gizlenen gerçekleri ele alıyor. Ben bu filme inanıyorum, toplumdaki itirazlarımı bu filmle anlatacağım diyen genç yönetmen Sefa Köz; 16 Haziran da çekimlerine başladıkları filmde herkesin kendi acılarından, hayal kırıklıklarından ve umutlarından bir parça bulacağını belirtiyor. 1987 den 2011 e uzanan bir cinayetin anlatıldığı hikayede Gökçe nin gözünden birbiriyle bağlantılı farklı yaşamları konu ediniyor. Yönetmen : Sefa KÖZ Senaryo Yazarı : Asena MARAŞ

Sinopsis Eski bir milletvekilinin kız olan Gökçe 29 yaşındadır ve evlidir. Gökçe 9 yaşındayken ailesi, komşularının oğlu Selim ile birlikte öldürülmüştür. Yasadışı bir örgütün işlediği söylenen bu cinayetlerin failleri hiçbir zaman bulunamamıştır. Gökçe, çocukluğundan beri görmediği Polis Osman ile karşılaşır ve cinayetle ilgili yeni ipuçları olduğunu öğrenir. Cinayeti araştırmaya karar verir ve Selim in günlüğüne ulaşır. Cinayeti araştırırken geçmişini ve hayatını yeniden sorgulayan Gökçe, çocukluk aşkı Ali ile karşılaşır. Her ikisi de evli olan Gökçe ve Ali birbirlerine aşık olur ve gizli bir aşk yaşamaya başlar. Bir savcı olan Ali cinayeti araştırması için Gökçe ye yardım eder. Gökçe; yıllarca faili meçhul bir cinayet olarak kalan olayı araştırırken, kocasıyla ilgili problemleriyle de uğraşmak zorunda kalır. Gökçe yi, hayatındaki pek çok soruya cevap bulabileceği bir yolculuk beklemektedir. Film 1987 deki cinayete ve 2011 deki Gökçe nin hayatına ışık tutuyor. İki zamanlı olarak tasarlanan kurgusuyla, Gökçe nin gözünden birbiriyle bağlantılı iki farklı olayı anlatıyor. Rüya Ali Rıza Falcıoğlu çok uzak değildi kaf dağı ulaşılmaz olan üç metre ötemde duruyorken... alaçatı az altımızda mavi pencerenin altında güneşleniyor gebe bir köpek sen sere serpe uyurken ben sigaramı, börtü böceğe yasak koyan telli cama iliştiriyorum kahvaltı çanı mızıklanıyor az sonra üç zeytin için mi rahatsız edeyim seni, beyaz çarşaflara bürünmüşlüğünden. hele yat sen bir kaç saat daha. sonra, güneşe yelken açacak nasılsa martı gözlerin denize doğru düşünüyorum sen uyurken ne farkı var nasreddin hocanın denizleri yaran peygamber musadan seninle daha güzel düşünüyorum ama ne peygamber umurumda ne hoca nasreddin ve uyanış. hırıltılı bir sabah odada çorap kokusu geceden kalma sarhoş terim ayyaş kafam dolu kül tablasını dökmeli pencereden pencere aynı pencere gebe bir köpek, şimdi o sere serpe ha doğurdu ha doğuracak şimdi tek kaygım başıma kalacak enikleri aslında çok uzak değildi kaf dağı ulaşılmaz olan üç metre ötemde duruyorken Kendi kendime konuştuğum kadar, Kimseyle konuşmuyorum. Sebep delilik değil, Sadece bilirim ki insanı sadece en iyi kendi dinler. Bob Marley Hadi takas edelim bir şeylerimizi Mesela; gülüşünden ver, ömrümden al. Yılmaz Güney

Sensiz geçen 7 yılda çok özled by boyalıkuş "Bu arada; hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlar 'a, ateş hırsızlarına, Ernesto "Çe" Guevara'ya, yollara-yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara

ik seni şair ceketli çocuk ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya."

Ben bir müzisyenim, ondan sonra biraz Karadenizliyim, ama hepsinin ötesinde ben bir devrimciyim. Ve gerçekten doğru bildiğim bir şeyi en azından çok zorlanırsam ortaya koymaktan çekinmem Kâzım Koyuncu Geleneksel Karadeniz müziği ile Rock n Roll müziği sentezleyerek kendi tarzını yaratan Karadenizli bir müzisyen olan Kâzım Koyuncu, 1972 yılında Artvin in Hopa ilçesine bağlı Yeşilköy de (Pançol da ) doğdu. Babası Cavit Koyuncu köyün aydın insanlarından biriydi, annesi ise ev hanımıydı. Çocukluğunu çok sevdiği babaannesinden masallar ve üstadım dediği, Kemençeci Yaşar lakabı ile tanınan Yaşar Turna nın yanında türkü dinleyerek geçti.. Ortaokul 1. sınıfa geldiğinde babasının kendisine aldığı mandolinle ve babasının kendisinden habersiz onu mandolin kursuna yazdırmasıyla müziğe ilk adımını attı. Daha sonra Almanya da yaşayan amcasının kendisine getirdiği gitarla müzikle daha da bir içli dışlı oldu. İstanbul a üniversite eğitimi için geldikten sonra müzikle yoğun olarak uğraşmaya başlamışsa da İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi nden siyasi nedenlerle ayrıldı. Grup Dinmeyen 1990 yılında okuldan ayrıldıktan sonra Çağdaş Sanat Atölyesi nde çalışmaya başladı. Burada 1991 yılında Ali Enver ile birlikte Grup Dinmeyen adlı bir müzik grubu kurdu. Bu grup Karadeniz ezgilerinin dışında Türkçe ve Politik müzik yapan bir gruptu. Aynı zamanda Çağdaş Sanat Atölyesi nin o yıl sahneye koyduğu Faşizmin Korku ve Sefaleti adlı oyununda müziklerini de yaptı. Kâzım Koyuncu, ve Ali Enver in kurduğu Grup Dinmeyen 1996 yılında ilk ve son albümleri olan Sisler Bulvarı adlı albümü çıkardılar. Denizin Çocukları 1993 yılına gelindiğinde Kâzım Koyuncu ve Mehmedali Barış Beşli ile Kadıköy de Kalkezon adlı bir müzik evinde dünyanın ilk ve tek Lazca Rock müzik grubu olan Zugaşi Berepe yi (Denizin Çocukları) kurdular. Kâzım Koyuncu, Zuğaşi Berepe nin hem bas gitaristi hem de vokalistiydi. Grubun yaptığı müzik Kâzım Koyuncu nun hassasiyetini dile getiriyordu. Lazcanın unutulmasına, doğayı kirletenlere, Karadeniz otoyoluna karşı açıkça tavır koydu. Zuğaşi Berepe Karadenizlilerle ilk buluşmasını 1993 yılındaki Rize-Pazar şenliklerinde gerçekleştirdi. Zuğaşi Berepe çok geçmeden İstanbul da özellikle de üniversite gençliği arasında dinlenen ve dikkat çeken bir grup olmayı başarmıştı. Grup zamanla Karadeniz e özgü Tulum ve Kemençe gibi enstrümanları da müziklerine katmaya başladılar. Bir süre sonra 1995 yılında oldukça sert rock motiflerini içeren ve batılı enstrümanlarla icra edilmiş parçalardan oluşan ve müzik çevrelerinden de olumlu not olan Va Mişkunan yani Bilmiyoruz albümünü çıkardı. Sanatçı 2000 yılında kolektif bir albüm olan Salkım Söğüt 2 albümünde Didou Nana, Golas Empua Yulun ve Dağlarda Kar Sesi Var isimli üç şarkısını seslendirdi. Kâzım Koyuncu 2001 yılında solo bir albüm çıkarmaya karar verdi. Daha önce Salkım Söğüt 2 albümünde de seslendirdiği üç lazca parçayı da albümüne katarak ilk solo albümü olan VİYA! yı çıkardı. Koyuncu her parçada yaşamdan, dağlardan, denizden, insandan ama en çokta aşktan bahsediyordu.