EĞĠTĠM GÖNÜLLÜLERĠNDEN ANTALYALI ÇOCUKLARA ARMAĞAN 25 bin çocuğun ücretsiz eğitim göreceği Eğitim Gönüllüleri Suna-Ġnan Kıraç Antalya Eğitim Parkı 20 Ekim 2001 günü düzenlenen duygu yüklü törenle hizmete açıldı. Rahatsızlığım nedeniyle sizlerle bir arada bulunamadığım için üzgünüm. Diğer taraftan çok mutluyum. Engin bir sevgi çemberi içinde mücadele veriyorum. Kendi ömrümden daha uzun ideallerim var. Ülkemizin her sorununun altında yatan eğitim eksikliğine çare bulmak ve gerek Vakıf ta, gerekse de Koç Topluluğu nda kurumsallaşmayı gerçekleştirmek ve bu iki ideal için uğraş vermek. Bu sözler, Türkiye nin eğitim mücadelesinde büyük emeği olan Suna Kıraç a ait. Eğitimin ülkemizin en önemli sorunlarının başında geldiğini düşünerek, aynı görüşteki gönüllü işadamları ve bilim adamları ile birlikte 1995 yılında Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı nın kuruluşuna öncülük eden Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Suna Kıraç, eğitimin okuldan sonra da devamına inandığı için Koç Holding ve ilgili şirketlerde eğitim çalışmalarının başlatılmasına; Koç Özel Lisesi ve Koç Üniversitesi nin de kurulmasına öncülük eden bir Eğitim Gönüllüsü Yılda 25 Bin Çocuk Eğitim Gönüllüleri Vakfı, her çocuğun kendi özgür potansiyeline ulaşmasını sağlamaya ve bu sayede Türkiye için daha parlak bir geleceğin yaratılmasına kendini adayan gönüllülerden oluşuyor. Bu hedefe ulaşabilmek için, Türkiye nin dört bir yanında yeni gezici / sabit öğrenim birimlerini ve eğitim parklarını gönüllü kişi ve kuruluşların desteğiyle hizmete açan Eğitim Gönüllüleri Vakfı, şu an 6 Eğitim Parkı, 57 Öğrenim Birimi ve 4 Gezici Öğrenim Birimi (Ateşböceği) ile yaklaşık 200 bin çocuğa eğitim hizmeti veriyor. Eğitim Gönüllüleri nin, yılda 1 çocuğa ücretsiz eğitim hizmeti götürebilmek amacıyla başlattığı 1 Milyon Çocuk Eğitim Kampanyası kapsamında Suna Kıraç ve İnan Kıraç tarafından yaptırılan Antalya Eğitim Parkı, 20 Ekim 2001 günü 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu, İçişleri Eski Bakanı Saadettin Tantan, Antalya askeri ve mülki erkânı, Koç Ailesi nden İnan Kıraç, İpek Kıraç, Nusret ve Semahat Arsel ve başta İbrahim Betil olmak üzere Eğitim Gönüllüleri Vakfı yöneticilerinin de katıldığı bir törenle açıldı. Suna-İnan Kıraç Antalya Eğitim Parkı nın açılmasıyla Türkiye deki eğitim parklarının sayısı da 6 ya ulaştı. 2.500 Metrekarelik Kapalı Alan
Antalya Kepez Belediyesi nin tahsis ettiği 14 dönümlük arazi üzerine kurulan Suna-İnan Kıraç Antalya Eğitim Parkı nda 2.500 metrekarelik kapalı alanda; çok amaçlı salon, laboratuar, kütüphane, sanat ve eğitsel oyun odaları, seminer odası, video ve CD-I odası, 22 bilgisayarlı eğitim odası, 10 bilgisayarlı internet odası, yaratıcı drama ve masa tenisi gibi etkinliklerin yapıldığı oda ve 6 derslik bulunuyor. 11.500 metrekarelik açık alanda ise futbol sahası, basketbol sahası, voleybol sahası, bahçe satrancı, trafik eğitim alanı yer alıyor. Düşünce oyunları, oku-düşün-yap ve düşünce meydanı gibi Eğitim Gönüllüleri nin geliştirdiği standart eğitim programlarına ek olarak bilgisayar okur yazarlığı, satranç, resim, matematik, İngilizce ve spor dallarındaki etkinliklerle Suna-İnan Kıraç Antalya Eğitim Parkı, yılda 25.000 çocuğa ücretsiz olarak eğitim verecek. Duygu Dolu AçılıĢ Eğitim Gönüllüleri nin eğitim halkasının en yeni zinciri olan Suna-İnan Kıraç Antalya Eğitim Parkı nın açılış törenine kızı İpek Kıraç aracılığıyla ilettiği bir mesaj ile katılan Suna Kıraç, duygularını şöyle ifade etti: Cumhuriyet döneminin en ağır ekonomik krizini yaşarken üstüne, dünyamızın içinde bulunduğu terör ve savaş tehditleri eklendi. Böyle karmaşık bir ortamda benim hedeflerim ütopik kalabilir. Ancak ekonomik krizler atlatılır, siyasi sorunlar çözülür, ama çocukları harcanmış bir toplumu bir daha onarmak mümkün değildir. Ben şanslı bir insanım. Tanrı bana hayattayken birçok güzellik gösterdi. Bu eğitim parkı da bana ve İnan a büyük mutluluk verdi. Bu parkı gelecek kuşaklara ve kızımız İpek Kıraç a emanet ediyorum. İnan Kıraç da törende yaptığı konuşmada Suna Hanım şu an, kalben bizimle; bizlerle aynı heyecanı paylaşıyor dedi. İnan Kıraç, 1984 ten beri kendilerini Antalyalı kabul ettiklerini, bu nedenle burada bir eğitim parkı yaptırmaya karar verdiklerini belirterek şöyle dedi: Bildiğiniz gibi ülkemizin sorunları arasında eğitim ilk sırayı alıyor. Eğitime ayrılan kaynak, genç nüfusun büyük olması nedeniyle, yetersiz kalıyor. Dolayısıyla ülkemiz için çok önemli olan eğitimin, sivil toplum örgütlerince desteklenmesi gerekiyor." Türkiye Cumhuriyeti nin 9. Cumhurbaşkanı Demirel de konuşmasına Suna Kıraç ı anarak başladı. Demirel, Fevkalade hanımefendi, büyük bir insandır. Bir hastalıkla kahramanca mücadele etmektedir. Sen müsterih ol. Sana dua ediyoruz. Bu kadar iyi niyetli bir insana Cenab - ı Allah yardım edecektir. Allah sana şifa versin dedi.
Ġnanan Bir Grup Ġnsanla Birlikte Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı Başkanı İbrahim Betil, devletin kaynaklarının eğitime yetmediğini belirterek, herkesi desteğe çağırdı ve şöyle dedi: "Yıllar önce memleket meselelerini konuşa konuşa yorulmaya ve hatta kızmaya başladığımız bir noktada Sayın Suna Kıraç ve değerli bazı dostlarımızla birlikte harekete geçtiğimiz günleri hatırlıyorum. 'Artık seyircilikten çıkıp oyuncu olmamız gerekir' diye düşündüğümüz günleri anımsıyorum. O günden bu yana, inanan bir grup insanla birlikte aramızda oluşturduğumuz bu yazılı olmayan sözleşmenin arkasında sapasağlam hem de birinci günün heyecanıyla duran ender kişilerden biri olan Sayın Suna Kıraç a buradan onbinlerce çocuğun gülümsemelerini, dualarını ve hepimiz adına en içten saygılarımı sunuyorum." Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu da duygularını şu sözlerle ifade etti: Suna Hanım a buradaki çocuklarla birlikte sağlık dilekli dualarımızı gönderiyoruz. Bütün insanlarımızı gönüllülük esasıyla eğitime katmamız gerekir dedi. Türkiye nin 67 Noktasında Eğitim Hizmeti Resmi açılışının öncesinde, Şubat 2001 den bu yana 10 değişik ilköğretim okulunun öğrencilerine okul sonrası eğitim desteği veren Suna-İnan Kıraç Antalya Eğitim Parkı nda üniversite öğrencileri, çalışmayan üniversite mezunu hanımlar, emekli öğretmenler ve Eğitim Gönüllüleri Vakfı na zaman ayıran profesyonellerden oluşan 122 aktif gönüllü görev yapıyor. Şu an Türkiye nin 67 noktasına eğitim hizmeti götüren Eğitim Gönüllüleri, eğitim merkezi sayısını Bir Milyon Çocuk Eğitim Kampanyası kapsamında 140 a çıkarmayı ve beş yılın sonunda her yıl bir milyon çocuğa okul sonrası eğitim desteği götürmeyi hedefliyor. Bir Ömrü AĢan Ġdeallere Sahip Olmak... ĠĢte Antalya da yeni bir adres daha: Eğitim Gönüllüleri Suna-Ġnan Kıraç Eğitim Parkı Adres: YeĢilyurt mah. 4358 Sokak /ANTALYA 1984 yılından bu yana kendilerini Antalyalı olarak kabul eden Kıraç ailesi, bir ömürden uzun idealler in peşinden koşmaya devam ediyor. Duyguların karmakarışık olduğu, yüreklerin hızlı hızlı attığı o görkemli törende İnan Kıraç, hepimize şöyle sesleniyordu: Bildiğiniz gibi ülkemizin sorunları arasında eğitim ilk sırayı alıyor. Eğitime ayrılan kaynak, genç nüfusun büyük olması nedeniyle, yetersiz kalıyor. Dolayısıyla ülkemiz için çok önemli olan eğitimin, sivil toplum örgütlerince desteklenmesi gerekiyor. Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı da, 1995 yılında Suna Kıraç ve dava arkadaşları, gönüllü işadamları ve
akademisyenlerin girişimiyle, eğitime hizmet amacıyla kuruldu. Geçen zaman içinde amacına ulaştı ve yurdumuzun dört bir yanında, çocuklarımızın okul dışı saatlerinde bilgi, beceri ve görgülerini artırarak, ülkemiz eğitimine katkı sağlamaya başladı. 1995 yılından günümüze gelinceye kadar verilen uğraş, binlerce gönüllü ruhun aynı hedefe doğru kararlılıkla koştukları aydınlık bir kulvar değil midir? Kıraç ailesi, bu büyük koşuda ipi defalarca göğüsledi. Yeniden hız kazanmak için soluklandı ve yine defalarca birbirinden zorlu maratonlarda soluk soluğa koştu. Bu bitmez tükenmez bir yarıştı ve bu yarışta düşmemek için gerçekten de, bir ömrü aşan ideallere sahip olmak gerekiyordu. İbrahim Betil in törendeki konuşmasında dediği gibi, seyirci olmaktan çıkıp, oyuncu olmuşlardı. Tribünlerdeki eleştiri ıslıklarına katılmak yerine hep birlikte sahaya inmeyi seçmişler ve aktif mücadelenin içinde saflarını tutmuşlardı. Çünkü eğitim, ertelenmeyecek kadar ciddi bir iş ti. Hangi Ailenin Ġçine Doğduğunuz Son Derece Mühimdir. Peki, tek tek insanların iyiniyetli çabalarıyla sorunları kökünden çözmek mümkün olabilir miydi? İnan Kıraç, memleket adına karşılaşılan her türlü sorunun temelinde eğitim eksikliğinin, zaman zaman da eğitimsizliğin yattığını ifade ederek şöyle diyordu: Tek tek insanların iyiniyetli çabalarıyla elbette temel sorunlar çözülmez. Bunu biliyorum. Ancak şunu da biliyorum: Devletin ve milletin imkânları biraraya geldiğinde sorunlar daha kolay çözülür. Bu yüzden yıllardır karanlığa öfkelenmek yerine bir mum yakmayı seçtik. Bu sağduyulu yaklaşım, belki de bize ailelerimizden kalan bir mirastır. Vehbi Bey in eğitime ve insana verdiği önemin altını çizmek lazım. İnsan deyince de, insanın iyi yetişmiş olması lazım. Hangi ailenin içine doğduğunuz son derece mühimdir. Onların değer yargılarıyla yetişirsiniz. Eğitim Gönüllüleri ailesinin içinde yetişen çocuklarımız da, yardımlaşma ve paylaşma duygularını yakından tanıyarak, eğitimin önemini iliklerinde hissederek büyüyorlar. Çevrelerinde birşeyler yapmak için didinen, çırpınan gönüllüleri görmek, az şey midir? Ama sıkıntı çekilmeden başarı mümkün olabilir mi? Mis Gibi Kokan Çiçekler Koç Üniversitesi nin eğitime başlayabilmek adına evet eğitime başlayabilmek için yaşadığı sıkıntılar henüz unutulmamışken, tüm bu sorunları anında unutturan bir ses duyuyoruz: Bizler çok şanslı çocuklarız! Özge Karaca tüm arkadaşları adına konuşuyor ve şöyle diyordu: Bu park bir çok çocuğun her konuda bilgi ile donatıldığı bir yerdir. Burada diğer çocuklar gibi ben de pek çok etkinlikten yararlandım. Buranın bir duvar
gazetesini çıkardım. Antalya Suna-İnan Kıraç Eğitim Parkı bana göre mis gibi kokan çiçeklerle dolu bir çiçek bahçesidir. Bizler çok şanslı çocuklarız. Çünkü böyle imkanlardan yararlanabiliyoruz. Bu güzel çiçeklerle dolu çiçek bahçesini bizlere sunan Suna-İnan Kıraç a bu parktan yararlanan tüm arkadaşlarım adına sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Umarım her yer böyle güzel çiçeklerle dolar ve çiçeklerin mis gibi kokusunu tüm çocuklar koklar. İnan Kıraç, Parkın açılış gününde heyecanlıydı ve karmakarışık duygular içinde olduğunu saklamak istese de saklayamıyordu. Herkes onu anlıyordu. Bu heyecan, bir ideale yakınlaşmanın mutluluğuyla pekişiyor, gülümseyen çocukların neşesiyle anlam kazanıyordu. Antalya, 20 Ekim 2001 tarihinde bir sevgi çemberiyle kuşatılmıştı.içinde olduğunu saklamak istese de saklayamıyordu. Herkes onu anlıyordu. Bu heyecan, bir ideale yakınlaşmanın mutluluğuyla pekişiyor, gülümseyen çocukların neşesiyle anlam kazanıyordu. Nobel Ödüllü Ekonomist Robert M. Solow: EKONOMĠDEKĠ BELĠRSĠZLĠK 6 AY SÜRER Koçbank ın davetlisi olarak Ġstanbul a gelen ünlü ekonomist Robert M. Solow, 24 Eylül 2001 günü RMK Müzesi nde verdiği konferansta kriz ortamını aģmanın yollarını anlattı. Rahmi M. Koç Müzesi, 24 Eylül 2001 günü önemli bir ismi konuk etti. Ekonomik Krizi Büyümeye Zarar Vermeden Aşmak: Alternatif Bir Yol Var mı? konulu konferansta konuşan Nobel ödüllü ekonomist Robert M. Solow, Türkiye nin içinde bulunduğu ekonomik kriz sürecinden IMF politikalarına, 11 Eylül felaketinin global etkilerinden kriz yönetimine kadar pek çok konuda önemli görüşler dile getirdi. Koçbank Genel Müdürü Halil Ergür ün Solow u takdim konuşmasıyla başlayan konferansında Solow, konuşmasının ilk bölümünde, Türkiye nin içinde bulunduğu özel durumu bildiğini fakat ayrıntılara hakim olmadığını belirtti. Solow, IMF nin Türkiye den isteklerinin kamuoyunda tepki yarattığından da haberdar olduğunu ifade ederek konuşmasına şöyle devam etti: Türkiye ekonomisi son dönemde bir kriz süreci yaşıyor. Bu kriz henüz atlatılmış değil. Türkiye nin IMF ile olan temaslarını ve taahhütlerini biliyorum. Stanley Fischer in yazılarını ve açıklamalarını da okudum. IMF nin istekleri Türkiye de tepki ve tartışma yaratmış. Bir IMF tartışmasına girmek istemiyorum ama şunu söyleyebilirim: IMF nin görüşme içinde
oldukları ülkelerden istedikleri temel şeyler hep aynıdır. Bu noktada Anna Karenina dan bir alıntı yapmak istiyorum: Tüm mutlu aileler birbirine benzer ama tüm mutsuz aileler birbirinden farklıdır. IMF, kısa vadede kurtarma programları yapar. Burada bir ikilemle karşılaşıyoruz: Kısa vadeli çözümlerin uzun vadedeki gereksinimlerle çatışması. Uzun vadeli ihtiyaçları büyüme, üretkenlik ve istihdam olarak sıralayan Solow, Türkiye nin içinde bulunduğu durumun Brezilya, Kore ve Rusya da yaşanan örneklerle benzer olduğunun da altını çizdi. Konuşmasında IMF nin Türkiye den talep ettiği düzenlemelere de değinen Robert M. Solow, IMF bir konudaki beklentisiyle çok haklı, o da bankacılık sektöründeki reform isteği. Bankaları ödeme mekanizmasının bir parçası olarak görmemek gerekiyor. Zengin ve gelişmiş ülkelerde bir çok alternatif finans olanağı bulmak mümkün. Türkiye de bankalar, işletmelere başlangıç sermayesi sağlama rolünü üstleniyor. Bankaların riskleri tarafsız bir biçimde değerlendirebilmeleri ve objektif olmaları gerekiyor. şeklinde konuştu. Yabancı yatırımın mutlaka desteklenmesi gerektiğini söyleyen Solow, bu yatırımların avantajlarından da bahsetti. Robert M. Solow konuşmasına şu sözlerle devam etti: Yabancı yatırım mutlaka desteklenmelidir. Portföy yatırımı gibi uçucu olmayan doğrudan yatırımlar, ülkeye büyük yarar sağlar. Bu sayede yeni teknoloji gelir, sermaye, uzmanlık ve eğitimi de beraberinde getirir. Az gelişmiş ülkelerde yabancı yatırımların fazlalığı dolaylı da olsa bir yabancı hakimiyetine neden olabilir, ama Türkiye gibi güçlü bir ülkede böyle bir endişe duymak kesinlikle yersiz. Rekabetin fazla olduğu sektörlerde kalite de artar. Kalitenin artması, global rekabet avantajı da getirir. Tüm ülkelerde en düşük kaliteyi sunan sektörler yabancı firmaların giremediği sektörlerdir. Yabancı yatırımla gelen rekabet, iç pazarda başarı garantisi, dış pazarda da rekabet gücü demektir. Konuşmasında düşük verimlilik ve üretkenliğin özellikle geleneksel nedenlerle rekabete kapalı olan sektörlerde görüldüğüne dikkat çeken Solow, buna örnek olarak da Japonya yı gösterdi. Japonya da perakende ve inşaat sektöründeki yüksek istihdama rağmen üretkenliğin düşük olduğunun altını çizen Robert M. Solow, %40-50 daha az işgücü ile daha yüksek verimlilik sağlanabileceğini belirtti. Bu noktada ortaya çıkan ikilem hakkında Solow, Düşük üretkenlik yüksek istihdam sağlar. İstihdam, gerekli bir unsur; ama önce üretkenlik ve verimlilik sağlanmalı. Bunu sağlarken kısa vadede işsizlik doğar ama uzun vadede bu olumsuzluk da ortadan kalkar. şeklinde konuştu. Krizden Çıkmak Kolay Olsaydı Bunun Adı Kriz Olmazdı
Türkiye nin, kısa vadede finansal krizi aşarken uzun vadedeki hedeflerini de koruması gerektiğini belirten Solow; Krizin özü, çıkışın kolay olmamasıdır. Zaten krizden çıkmak kolay olsaydı, adı kriz olmazdı. Alınabilecek tek önlem, krizi öngörüp oluşmasını engellemektir. dedi. Enflasyonu önlemenin bir refleks olmaktan çıkıp uzun vadede çözümlenecek bir sorun olarak algılanması gerektiğine dikkat çeken Robert M. Solow, siyasi nedenlerle korunan ekonominin zayıf aktörlerinin, durumu kısa vadede daha da kötüleştirebileceğinin de altını önemle çizdi. Solow, Sonuçta IMF ancak mali göstergeler kötüyse müdahale ediyor; ama Türkiye olarak IMF ye Reel ekonomiyi düzenlerken uzun vadeli politikalarla çatışmayalım. diyebilirsiniz. şeklinde konuştu. Amerika Birleşik Devletleri nin yaşadığı terör felaketinin ardından tüm ülkelerin kriz tehlikesi yaşadığını özellikle belirten Solow, bu durumda Türkiye nin IMF ye artık şartların değiştiği ve planların yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini rahatlıkla söyleyebileceğini ifade etti. 11 Eylül Sonrasında Artık Tüm Ekonomiler Tehlikede ABD nin ekonomisinin belirgin bir düşüş içinde iken böyle bir olayla karşılaştığına dikkat çeken Robert M. Solow; 11 Eylül ün maddi zararı 100 milyar Amerikan Doları olarak tahmin ediliyor. Bunu dört yıla yayarsanız 25 milyar Amerikan Doları na karşılık gelir. İki yıl önce olsa bu rakam ekonomiyi rahatsız etmezdi. Tabii şimdi olayın bir de psikolojik boyutu var. şeklinde konuştu. ABD ekonomisinin 2000 yılında başladığı düşüş trendinin nedenlerini Solow şöyle açıkladı: ABD de işletme yatırımlarının azalırken tüketici yatırımları da arttı. Tüketici talebi de az olunca bundan piyasalar olumsuz etkilendi. Önümüzdeki bu belirsizlik ABD ekonomisinin daha da kötü etkilenmesine neden olacak. Tahminime göre bu olumsuz gidiş 6 ay kadar sürer. Robert M. Solow konuşmasına şu sözlerle son verdi: Yapabileceğimiz bir çok şey var. Şahsen ben çok ümitliyim. Yaşadığımız sıkıntının boyutu ne 1975, ne de 1981 krizi gibi olacak. Dünya ekonomisi zaten genel bir düşüş içerisindeydi, ümitsizliğe kapılmaya gerek yok. Robert M. Solow Kimdir? 23 Ağustos 1924 te Brooklyn, New York ta doğan Solow, 1949 yılında M.I.T de başlamış olduğu akademik kariyerini halen aynı üniversitenin ekonomi bölümünde Instutute Professor Emeritus olarak sürdürmektedir. Solow un bugüne kadar yayımlanan kitapları arasında Capital Theory and the Rate of Return (1963), Growth Theory: An Exposition (1970), Made in America: Regaining the Productive Edge (1989, M. Dertouzos, R. Lester ve The M.I.T. Commission on Industrial Productivity işbirliği ile), The Labor Market as a
Social Institution (1990) ve A Critical Essay on Modern Macroeconomic Theory (1995, F. Hahn ile) yer almaktadır. KOÇ ÖZEL LĠSESĠ NDE SUNA KIRAÇ KÜTÜPHANESĠ Koç Özel Lisesi Suna Kıraç Kütüphanesi 21 Eylül 2001 günü VKV Koç Özel Lisesi nin Kurtköy kampüsünde düzenlenen bir törenle açıldı. Suna Kıraç Kütüphanesi nin açılışını yapan Vehbi Koç Vakfı Başkanı Semahat Arsel konuşmasında, kurulduğu günden bu yana hizmet veren Koç Özel Lisesi Kütüphanesi nin kapsamının genişleterek, daha çağdaş ve kapsamlı bir kütüphane oluşturduklarını söyledi. Arsel, Suna Kıraç Kütüphanesi şimdilik 30 bin kitabıyla, öğrencilerimiz için gerçek bir bilgi hazinesidir. Zamanla daha da zenginleşeceğine inandığım bu güzel kütüphanenin hazırlanmasından emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum. diyerek duygularını ifade etti. 4.000 Belgelik Büyük Kaynak Törende ayrıca, Atatürk ve Cumhuriyet konulu yaklaşık 4.000 belge ve kitabın toplanmasını sağlayıp Suna Kıraç kütüphanesine bağışlayan Koç Özel Lisesi Derneği adına, derneğin kurucu üyesi Emin Abdullah Özerol a katkılarından ötürü bir plaket verildi. Kütüphanenin en önemli bölümlerinden biri olan Emin Abdullah Özerol Atatürk Koleksiyonu, Atatürk ve Cumhuriyet konulu kitap ve belgelerin yer aldığı yaklaşık 4.000 eserden oluşuyor. Orta öğretim kütüphaneciliği alanında Türkiye nin en kapsamlı Atatürk koleksiyonu olarak dikkat çeken koleksiyon, Suna Kıraç Kütüphanesi nde ayrı bir bölümde bulunduruluyor ve açık raf sistemiyle araştırmacı ve okuyuculara sunuluyor. Bu özel koleksiyon, Emin Abdullah Özerol un çalışmalarıyla sürekli zenginleşmeye devam ediyor. Hedef 50 Bin Kitap Halen toplam 30 bin kitabın yer aldığı Suna Kıraç Kütüphanesi bu rakamı 50 bine tamamlamayı hedefliyor. Tarihten edebiyata, ekonomiden kariyer planlamaya kadar birçok alana ait yayınların yer aldığı kütüphane, Koç Özel Lisesi öğrencilerine geniş bir yelpazede araştırma olanağı sunuyor. Öğrencilerin yerli ve yabancı toplam 136 aylık dergiyi takip edebildikleri kütüphanede, birçok ansiklopediye CD-Rom aracılığıyla dijital ortamda ulaşabilmek mümkün. Toplam 34 bilgisayar desteği ile hizmet veren kütüphanede öğrencilerin kullanımına açık 4 tartışma ve 1 multimedia odası yer alıyor. Uygun okuma ve araştırma koşulları
düşünülerek çağdaş mimari anlayışı ile tasarlanan kütüphane, kitlesel ve fonksiyonel kullanımda kolaylık sağladığı gibi, ferah ve aydınlık çalışma ortamıyla da dikkat çekiyor. ÇOCUKLARIMIZLA GURUR DUYDUK Koç Topluluğu nun kurucusu Vehbi Koç un isteği ile 1977 yılından bu yana verilen Eğitim BaĢarı Ödüllerinin bu yılki sahibi olan 4 öğrenci, ödüllerini 19 Ekim 2001 günü düzenlenen törenle aldı. Bizden Haberler Dergisi nin 22. Eğitim Başarı Armağanı Ödül Töreni Koç Holding Nakkaştepe Tesisleri nde yapıldı. Koç Topluluğu çalışanlarının okullarını birincilikle bitiren çocuklarını tanımak ve onları teşvik etmek amacı ile düzenlenen Eğitim Başarı Armağanı nı bugüne kadar 342 öğrenci kazandı.bu yıl 22. si düzenlenen ödül töreninde öğrencilere ve velilere hitap eden Semahat Arsel Ülkemizdeki bütün sorunların altında eğitim eksikliği yatıyor. Türkiye nin geleceğini iyi eğitilmiş, aydınlık, ahlâklı gençler tayin edecek. Bu sebeple eğitimi her zaman en önde gelen değerlerimiz arasında görmenizi diliyorum. dedi. Eğitimin önemine inanan, bu yolda imkânlar ölçüsünde çalışmalar yapan bir aileyi temsilen konuştuğunu belirten Arsel, sözlerine şöyle devam etti: Eğitim Başarı Armağanı nı 22 yıldan beri düzenliyoruz. Topluluğumuz çalışanlarının okullarında başarılı olmuş çocuklarını tanıyor, tanıtıyor ve ödüllendiriyoruz. Kurucumuz, babamız Vehbi Koç, çok önem verdiği bu Eğitim Başarı Ödülleri törenine her yıl katılır, başarılı çocukları kucaklardı. Geleneksel hale gelen bu armağan programı hepimizi mutlu kılıyor, gururlandırıyor. Ülkemizde bütün sorunların altında eğitimin eksikliği yatıyor. Türkiye nin geleceğini iyi eğitilmiş, aydınlık, ahlâklı gençler tayin edecek. Bu sebeple eğitimin her zaman en önde gelen değerlerimiz arasında görmeyi diliyorum. En Ġyi Miras, Ġyi YetiĢmiĢ Çocuklardır Çocukların geleceğin başarılı yöneticileri, işadamları ve işkadınları olacağını hatırlatan Arsel, onlara şöyle seslendi: Daima ailenize saygılı olun, onların hayır dualarını alın. Çok çalışın, çalışmadan hiçbir işte başarılı olamazsınız. Ne iş yaparsanız yapın en iyisini yapmaya çalışın. Yabancı dili, bilgisayarı iyi öğrenin, hiçbir zaman sıradan insan olmayın, gayretli ve iddialı olmayı yeğleyin. Anne ve babalara da konuşmasında mesajlar veren Arsel düşüncelerini şöyle ifade etti: Bırakacağınız en iyi miras, iyi yetişmiş çocuklardır. Çocuklarınızı iyi yetiştirir, iyi okutursanız, bu evlatlar aile ve memleketlerine faydalı olur. Çocuklarınıza her zaman sevgi ve ilgi gösteriniz.
22. Eğitim Başarı Ödüllerini Semahat Arsel den alan çocukların, elilerinin ve velilerinin çalıştığı Topluluk şirketlerinin isimleri ise şöyle: Adı Soyadı Velisinin Adı Velisinin Çalıştığı Şirket Rahmi Balım Gürsel Balım Tofaş Fabrika Abdurrahman Kayran İsmail Kayran Türk Traktör Işık Özkara Coşkun Özkara SEK Sevdin Başaran Şevket Başaran Beko Elektronik BEKO ELEKTRONĠK MÜKEMMELLĠK LĠGĠNDE FĠNALE KALDI BBeko Elektronik, dünyanın en büyük şirketlerine rakip olduğu Mükemmellik Ödülü nde finale kaldı.tpm Mükemmellik Ödülü, dünya çapında her yıl 7 dalda veriliyor. Toplam Üretken Bakım veya Toplam Verimli Yönetim anlamına gelen ve şirket verimini topyekün arttırmayı hedefleyen bir Japon yönetim metodolojisi olan TPM Metodolojisi; üretimde, kalitede, stok ve maliyetlerde oluşan kayıpları azaltmayı, verimi en yüksek seviyelere getirmeyi ve çalışanların motivasyonunu arttırmayı hedefliyor. Beko Elektronik Genel Müdürü Aydın İ. Çubukçu, Japon metodolojilerinin Türk kültürüne adaptasyonunun büyük verimlilik ve motivasyon sağladığını belirterek, bu başarıyla ilgili şu açıklamayı yaptı: Beko Elektronik, krize rağmen yüzde 100 büyüyebilen nadir şirketlerden biridir. Kaliteli, verimli, optimum maliyetlerle üretmenin ve rekabetçi olabilmenin en etkili yolu, TPM metodolojilerinin iyi öğrenilmesi, özümsenmesi ve kararlı bir şekilde uygulanması ile mümkündür. GÜVENLĠK VE TASARIM HARĠKASI 47 yıldır Türkiye nin her yerinde geniş bayi ve servis ağı ile hizmet veren DemirDöküm, yeni görünümü, estetik tasarımı ve geliştirilmiş teknik özellikleri ile DemirDöküm 7 Güvenlik Sistemi (7G) şofbenlerini Eylül 2001 de pazara sundu. Tüm şofbenlerinde mevcut 5 ayrı emniyet sistemine ODS (Oksijen Duyarlı Sistem) ve Aşırı Isınma Emniyetini de eklenerek güvenlik sistemi sayısı 7 ye Çıkaran DemirDöküm, 7G serisi ile daha güvenli kullanım sağlıyor. SPOR ENGEL TANIMAZ
Engelliler... Onlar, anlaşıldıkları sürece zorluklarla korkmadan mücadele edebiliyor, hayata belki de herkesten çok daha sıkı sarılabiliyorlar. Rahmi M. Koç Müzesi, 16 Ekim 2001 günü, bu yaşama sevincinin en güzel örneklerinden birine sahne oldu. 5 branşta 62 sporcusu ve toplam 260 üyesi bulunan Beşiktaş Engelliler Spor Kulübü, faaliyetlerini ve başarılarını davetlilere aktarmak üzere Müze de bir gece düzenledi. Rahmi M. Koç Müzesi, engelliler için ayrı bir önem taşıyor; çünkü Müze, engellilerin rahatlıkla hareket edebilecekleri bir biçimde, özenle tasarlanmış. Gecenin davetlileri arasında yer alan ve Müze nin kurulması aşamasında büyük emekleri olan Koç Holding Turizm ve İnşaat Grubu Başkanı Dr. Bülent Bulgurlu, engellilere büyük hareket özgürlüğü sağlayan Müze hakkında şu açıklamayı yaptı: Daha işin başında, müzenin her yerine herkesin kolayca ulaşabilmesi önemli kriterlerden bir tanesiydi. Müzenin ilk kısmı olan binamız restore edilirken, yapının tarihi eser olması dolayısıyla engellilerin ulaşımını kolaylaştıracak düzenlemeleri yeteri kadar yapamamıştık. Müzemizin yeni bölümünü düzenlerken bu sorunu da çözmek için özel çaba sarf ettik. Engelli sporunun başlangıcı 1943 yılına, Almanya ya dayanıyor. Bu konuda Türkiye deki ilk girişim ise 1988 yılında, şu an Beşiktaş Engelliler Spor Kulübü Başkanlığı görevini yapan Erdem Göksel tarafından gerçekleştirilmiş. Türkiye Engelliler Spor Federasyonu nun 1990 yılında kurulmasıyla da ülkemizdeki yaklaşık 7 milyon engelliye yeni bir fırsat doğmuş. Rahmi M. Koç Müzesi ndeki özel gecede farklı bir mutluluk yaşayan Beşiktaş Engelliler Spor Kulübü Başkanı Erdem Göksel de şöyle dedi: Bu müzenin bizim için apayrı bir anlamı var; çünkü burası bize hareket özgürlüğümüzü kazandırdı. BeĢiktaĢ Engelliler Spor Kulübü Dikilitaş Mah. Hakkı Yeten Cad. Fulya Parkı İçi Beşiktaş-İstanbul Tel: (0212) 327 05 27-253 88 00-236 17 70
ESKĠMEYEN TATLAR KĠTABI ġġmdġ DE ALMANCA 1996 yılında, Divan Oteli nin 40. yılı nedeniyle Semahat Arsel önderliğindeki uzman bir kadro tarafından Türkçe ve İngilizce olarak yayımlanan Eskimeyen Tatlar -Türk Mutfak Kültürü kitabının Almanca baskısı yapıldı. Kitabın tanıtımı ve satışı, 9 Ekim 2001-4 Kasım 2001 tarihleri arasındaki etkinliklerde ve Gala Gecesi nde yapıldı. Önsözü Prof. Dr. Bozkurt Güvenç tarafından yazılan kitap iki bölümden oluşuyor. İlk bölümünde; Nezihe Araz, Prof. Dr. Günay Kut, Tuğrul Şavkay gibi değerli araştırmacı ve yazarların Türk kültürü, Türklerin gelenek ve görenekleri ile ilgili birikimlerini aktardığı kitabın ikinci bölümünde ise geleneksel Türk yemeklerinin tarifleri yer alıyor.