JEOTERMİK ENERJİ. Hamit N. PAMİR. Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü, Ankara



Benzer belgeler
PİZA JEOTERMİK ENERJİ SİMPOZYUMU NETİCELERİ VE KIZILDERE SAHASININ DEĞERLENDİRİLMESİ

TAVŞANLI-DAĞARDI ARASINDAKİ BÖLGENİN JEOLOJİSİ VE SERPANTİN ÎLE KALKERLERİN YAŞI HAKKINDA NOT

JEOTERMİK ENERJİ ARAŞTIRMALARI*

KAYSERİ İLİNİN KUZEY KESİMİNDE ÇUKURKÖY'DE NEFELİN İHTİVA EDEN İNDİFAİ KAYAÇLAR

1967 YILI SAKARYA DEPREMİNE AİT KISA NOT

KAZ DAĞI KRİSTALlNİNÎN ARZETTİĞİ BİR PRE-HERSİNİEN İLTİVA SAFHASI HAKKINDA

Potansiyel. Alan Verileri İle. Hammadde Arama. Endüstriyel. Makale

SIVAŞ CİVARINDAKİ JİPS SERİSİNİN STRATİGRAFİK DURUMU

MENDERES GRABENİNDE JEOFİZİK REZİSTİVİTE YÖNTEMİYLE JEOTERMAL ENERJİ ARAMALARI

SULTANHİSAR-AYDIN 260 ADA 1,2,3,4 PARSEL JEOTERMAL ENERJİ SANTRALİ İMAR PLANI AÇIKLAMA RAPORU

Midi Fayınının Kuzeyinde Westfalien-A Yaşlı Kılıç Serisinin Araştırılması

V. KORELASYON. Tarif ve genel bilgiler

KONYA ĐLĐ JEOTERMAL ENERJĐ POTANSĐYELĐ

Potansiyel. Alan Verileri ile. Maden aramacılığı; bölgesel ön arama ile başlayan, Metalik Maden Arama. Makale

OYUNLAR TEORİSİNİN MADEN ARAMALARINA UYGULANMASI

Ifirkiyedeki Petrol Aramalarında Jeofizik Etfidler ne Tarzda Yapılmalıdir 1 ) Sulhi YÛNGÛL 2 )

Yeraltı jeolojisinin konusunu, yer kabuğu içindeki stratigrafik, yapısal ve ekonomik değerlerin yorumu teşkil eder.

TAŞKÖMÜRÜ ARAMALARINDA KULLANILAN GRAVİTE METODUNUN KUZEY - BATI ANADOLU TAŞKÖMÜRÜ HAVZASINA TATBİKİ. Aydok ÇALIM (*)

Deniz ve kıyı jeolojisi:

BBP JEOLOJİ. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü

1961 ÇALIŞMA YILI ELMAS KURON RANDIMANLARI

Dünyada ve Türkiye'de Bakır Rezervi

TOPOÐRAFYA ve KAYAÇLAR

1. Yer kabuðunun yapý gereði olan bir veya birkaç mineralden oluþan kütlelere ne ad verilir?

YAPI TEKNOLOJİSİ DERS-2

ABANT GÖLÜ CİVARININ TEKTONİK VE YAPISAL JEOLOJİSİNİN HAVA FOTOĞRAFLARI İLE KIYMETLENDİRİLMESİ GİRİŞ

II. KUYU MÜHENDİSİNİN GÖREVLERİ

Kemal LOKMAN. Petrol Dairesi, Ankara

GİBİŞ 1 BİRİNCİ BÖLÜM : TİCARİ HESAP A. YÜZDE HESAPLARI 3

MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. KONYA İLİ JEOTERMAL ENERJİ POTANSİYELİNİN TURİZM AMAÇLI DEĞERLENDİRİLMESİ ve YATIRIM OLANAKLARI

DOĞU ANADOLU'DAKİ ARA BASENLER VE BUNLARIN PETROL OLANAKLARI*

JEOTERMAL KAYNAKLAR İÇİN ARAMA/REVİZE ARAMA PROJE FORMATI İLÇE (İL) ARAMA/REVİZE ARAMA PROJESİ

TOPRAK KAYNAKLI ISI POMPALARI. Prof. Dr. İlhami Horuz Gazi Üniversitesi TEMİZ ENERJİ ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ (TEMENAR)

Kömür ve Doğalgaz. Öğr. Gör. Onur BATTAL

JEOLOJİ MÜHENDİSİ A- GÖREVLER

Trakya jeolojisi hulâsası ile Trakya petrol aramaları durumu

TÜRKİYE'NİN OROJENİK GELİŞMESİ

MÜHENDİSLİK JEOLOJİSİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ İÇİN

KÖMÜR ARAMA. Arama yapılacak alanın ruhsat durumunu yürürlükteki maden yasasına göre kontrol edilmelidir.

Türkiye Madenciliğinin 1945 Bilançosu

Ülkemizde Jeotermal Enerji Uygulamalarında Jeoloji Mühendislerince Yapılan Çalışmalar

TÜRKİYE PLEİSTOSEN FOSİL İNSAN AYAK İZLERİ

KAMP STAJI HAZIRLIK NOTU (SP)

JEOTERMAL KAYNAKLAR VE DOĞAL MİNERALLİ SULAR EĞİTİM SEMİNERİ-9

İşletmesinde Toz Problemi TKİ. OAL. TKİ Maden Müh.

JEOLOJİ İÇ KUVVETLER

NEVŞEHİR İLİ MADEN VE ENERJİ KAYNAKLARI

PETROL KONUSUNDA GENEL BİLGİLER

SİVAS İLİNİN JEOTERMAL. Fikret KAÇAROĞLU, Tülay EKEMEN Cumhuriyet Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, SİVAS

FAALİYETTE BULUNDUĞU İŞLETMELER

Yeraltısuları. nedenleri ile tercih edilmektedir.

NOTLA R İRAN GEZÎ NOTLARI. Dr. E. İLHAN Ağustos ayında Kuzeybatı îran'a yapılan bir seyahatta Kuzey İran Kıvrımlarının

TÜRKİYE'DE BİR SONDAJ ARŞİVİNİN KURULMASI KONUSUNA TOPLU BİR BAKIŞ. Hazırlıyan : Gültekin GÜNGÖR (x)

GENEL JEOLOJİ I. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü

MEVZİİ İMAR PLANINA ESAS JEOLOJİK-JEOTEKNİK ETÜT RAPORU

MTA Genel Müdürlüğü nün Ortaya Çıkardığı Yeni Bir Kara Elmas Yöresi KONYA KARAPINAR Kömür Sahası

Rize-Çayeli Bölgesinde Bakır-Çinko-Kurşun İmkânları ve Bu Sahanın Gelişen Doğu Karadeniz Maden Aramalarındaki Yeri

TOKAT İLİ MADEN VE ENERJİ KAYNAKLARI

TÜRKiYE: Taşkömür: F. l - M. T. A. 3/20 281

SİRYA İLE ARDANUÇ ARASINDAKİ BÖLGENİN JEOLOJİSİ HAKKINDA

DERS 10. Levha Tektoniği

UYUMSUZLUKLAR VE GÖRECELİ YAŞ KAVRAMI

KAYSERİ İLİ MADEN VE ENERJİ KAYNAKLARI

Yeraltı Suyu Akışı. Yeraltı Suyu Boşalımı ve Darcy Kanunu

KIRŞEHİR İLİ MADEN VE ENERJİ KAYNAKLARI

YERKABUĞUNUN BİLEŞİMİ VE ÖZELLİKLERİ LEVHA TEKTONİĞİ İZOSTASİ

DENİZ BİYOLOJİSİ Prof. Dr. Ahmet ALTINDAĞ Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı

SEDİMANTOLOJİ FİNAL SORULARI

413 Yeraltı suları hakkında Kanun. (Resmî Gazete İle ilânı : Sayı: 10688)

Karasu Nehri Vadisinin Morfotektonik Gelişiminde Tiltlenme Etkisi

SENOZOYİK TEKTONİK.

JEOLOJİ VE MADEN DAİRESİ JEOFİZİK MÜHENDİSİ KADROSU HİZMET ŞEMASI. : Mühendislik ve Mimarlık Hizmetleri Sınıfı. : II (Yükselme Yeri) Kadro Sayısı : 1

ġanliurfa YERALTI KAYNAKLARI MEVCUT DURUMU ŞANLIURFA YATIRIM DESTEK OFİSİ YUNUS ÇOLAK

DOĞRUSAL PROGRAMLAMA USULLERİNİN ARAZi VE BÜRO ÇALIŞMALARINA UYGULANMASI

KAYAÇLARDA GÖRÜLEN YAPILAR

JEOLOJĠ TOPOĞRAFYA VE KAYAÇLAR

YÖNERGE KODLU ve DAHA SONRA KAYDOLAN ÖĞRENCİLER

8. Ünite Yeryüzünde Yaşam

Türkiye Linyit Yataklarının İstihlâk Esasına Göre incelenmesi

KUZEYBATI ANADOLU KURŞUN-ÇİNKO ZUHURLARINDA YAPILAN ARAŞTIRMALAR

INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ

İNM 106 İnşaat Mühendisleri için Jeoloji

A.Ü. GAMA MYO. Elektrik ve Enerji Bölümü GÜNEŞ ENERJİSİ İLE ELEKTRİK ÜRETİMİ 9. HAFTA

MÜHENDİSLİK JEOLOJİSİ ETÜDLERİMİZDE LOĞLARIN YERİ (Application of Wei! Logs in Engineering Geology)

KAYAÇLAR KAYA DÖNGÜSÜ KAYA TİPLERİNİN DAĞILIMI GİRİŞ. Su-Kaya ve Tektonik Döngü. 1. Mağmatik kayalar. 2. Tortul kayalar

ÎNCİ JEOLOJİ KONGRESİ

JEM 419 / JEM 459 MAGMATİK PETROGRAFİ DERSİ

HİDROJEOLOJİ. Yeraltında suyun bulunuşu Akifer özellikleri_gözenekli ortam. 4.Hafta. Prof.Dr.N.Nur ÖZYURT

Administrator tarafından yazıldı. Çarşamba, 22 Haziran :58 - Son Güncelleme Cuma, 24 Haziran :48

Veysel Işık Türkiye deki Tektonik Birlikler

JEOTERMAL ENERJİ KAYNAKLARI

YERALTI KÖMÜR GAZLAŞTIRMA YÖNTEMİYLE TEMİZ ENERJİ VE YAKIT ÜRETİMİ ÖN ÇALIŞMA RAPORU

IV. YERALTI HARİTA ÇEŞİTLERİ

CIVA ÜRETİMİNDE FLOTASYON. Mehmet Ali KAÇI ( *)

Hidrotermal Sistemler 1. Beslenme 2. Isı kaynağı 3. Rezervuar (hazne kaya) Kırıklı çatlaklı birimler 4. Örtü kaya Killi birimler, filiş.

RPM de Jeotermal aramanın Teknik Gereklilikleri DADI THORBJORNSON, RPM DANIŞMANI ÇALIŞTAY SWİSS HOTEL IZMIR 5 TEMMUZ 2018

MÜHENDİSLİK JEOLOJİSİ. Of Teknoloji Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Şubat.2015

Orojenezin nedenlerine ilişkin çeşitli görüşler sözkonusudur:

Aksaray-Konya arasındaki volkanik arazi

ŞİLE ŞARİYÂJININ İSTANBUL BOĞAZI KUZEY YAKALARINDA DEVAMI

Transkript:

JEOTERMİK ENERJİ Hamit N. PAMİR Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü, Ankara Geçen seneki toplantımızda bir arkadaşımız, Dr. Cahit Erentöz, italya'da yeraltından elde edilen jeotermik enerji hakkında bize yepyeni bilgiler vermişti. Muhtelif enerji tipleri arasında jeotermik enerji, bugün hakikaten yepyeni bir enerji kaynağı olmıya başladığından, bilhassa İtalya'da bu mevzu üzerine araştırmaların ne tarzda geliştiğini tetkik etmeyi faydalı buldum. İtalya'da, Toskana'da buhar kaynaklarının mevcudiyeti daha geçen yüzyılda malûm idi. Soffioni denilen bu kaynakların buharlarından asit borik istihsalinde istifade edilmekte idi. Toskana'da bu endüstriyi kuran François Landerel isminde bir Fransız olmuştu. Bundan dolayı, asit borik istihsal olunan bu bölgede tesis olunan köye Landerello adı verilmişti. Bu yüzyılın başında, fabrikanın elektriği için uğranılan müşkülât dolayısiyle Landerello evlerinin ve fabrikanın tenviri için icabeden elektrik enerjisi Soffioni buharlariyle işliyen bir türbogenerator kullanılarak elde edildi. O zaman şirketin asıl gayesinin elektrik istihsali olacağı hiç kimsenin aklına gelmemişti ve fabrikada borat istihsaline devam ediliyordu. ikinci Dünya Harbinden sonra Devlet Demiryolları Landerello Şirketini satın almış ve jeotermik enerji istihsalini genişleterek, bütün Merkezî italya trenlerini elektrifiye etmiştir. Bunun için daha derin ve büyük çaplı sondajlar yaparak termik randımanı artırmış, türbinlerde tabiî buharlar kullanılarak ve sanayii modernize ederek, harp başlangıcında Landerello etrafındaki sekiz sahada senede elde edilen elektrik enerjisini 600 milyon kw/h e çıkarmıştır. O günden bugüne istihsal 2 milyar 500 milyon kw/h e baliğ olmuştur. Harpten sonra enerji kaynakları problemleri birçok memleketler için büyük bir ehemmiyet almıştır. İtalya'da ve diğer memleketlerde yeni jeotermik sahalar araştınlmıya başlanmıştır. Bunun başlıca sebebi bu tip enerjinin, bazı imtiyazlı bölgelerden sarfınazar, en ucuza mal olmasıdır. Toskana'da buhar kuyularının ortalama derinliği 600 metre kadardır. Her kuyunun verimi saatte 30 000 ile 300 000 kg buhar arasındadır. 10 kg buhar l kw enerji verir. Her kuyunun verimi 20 seneden fazla bir müddet de sabittir. 600 metre derinlikte bir kuyunun bir saatte 100 ton buhar verdiği kabul olunsa, bu buharla senede 80 milyon kw/h enerji husule getiren 10 000 kilovatlık bir santrali beslemek mümkün olur. Bu şartlar dahilinde bütün jeolojik istikşaf, jeofizik etüd ve sondaj masraflariyle buharlarını santrale götüren boruların tutan maksimum iki sene zarfında amorti edilir. Bundan sonra santral tesislerinin de amorti edilmesi için üç sene lâzımdır. Bundan itibaren de, maliyeti yalnız işletme masraflarına münhasır kalan, lâakal 15 sene

JEOTERMİK ENERJİ 41 istihsal yapılır. Bu masraflar da modern otomatik veya yan otomatik santrallerden çok azdır. Jeotermik enerjinin ehemmiyet kesbetmesi, ilmî alâkayı doğurdu. İlk zamanlarda Landerello buharlarının jenez problemi basit gibi gözüktüğünden, ilmî alâka çok azdı. Hiç volkanik olmıyan bu bölgede mevcut çatlaklardan CO 2, H 2 S ve asit borikli 200 C sıcaklıkta buharlar çıkmakta idi. Şu halde derinlerde mevcut bir magma hazinesindeki gazlar, çatlakları ve fayları takibederek satha vâsıl olmakta idi. Zaten bor asidinin mevcudiyeti bu menşei gösteriyordu. Bu basit hipotez, jeotermik sahalarda araştırmalar yapmakta esas teşkil etti. Gerek İtalya'- da, gerek sair yerlerde fümaroller tetkik edildi ve bunların bulunduğu yerlerde çok sıcak kaplıca suları araştırıldı; bu zuhurların yakınlarında sondajlar yapıldı, fakat netice hemen her yerde cesaret kırıcı oldu. Yalnız Yeni Zelanda'da ilmî ve teknik çok ciddî araştırmalardan sonra buharlar bulundu. Fakat bu esnada jeolojide, petrografide, jeoşimide, jeofizik ve termodinamikteki bilgiler jenez hakkında yeni hipotezler kurmak için olgun bir safhaya girmişti. 1953 te Fransa'da Goguel, yeraltı sularının termik sirkülasyonu hakkında yeni bir takım fikirler ortaya attı. İtalya'da Facca, Tanani, Marinelli ve bunlarla beraber teknisyen ekipleri Toskana jeotermik sahalarının jenezi hakkında ortaya yeni hipotezler koydular. Toskana jeotermik sahalarının jenezi hakkındaki hipotezi hulâsa etmeden, bu bölgenin jeolojisi hakkında kısaca malûmat vermek icabeder. Apennin silsilesinin orojenez tarihinde, orojenik siklin son safhasına ait bazı magmatik olaylar vuku bulmuştur. Bu magmatik olaylar, Pliosen nihayetinde başlıyan ve halen de kısmen aktif olan bir volkanizma şeklinde ve bir takım küçük asit intruzyonlar şeklinde olmuştur. Küçük intruzyonların örtüsü sonradan aşınmıştır; civarlarda aflörmanları görülür. Bu asit kayaçlardan müteşekkil granodioritik ve granitik domlar Apennin dağlarında Trias ile Oligosen arasındaki jeosenklinal sedimanları içerisine girmiş ve burada ehemmiyetli termik metamorfizma olayları husule getirmiştir. Aynca sedimanlar granitik, aplitik ve mikrogranitik damarlarla kat'olunmuştur. Bazı damarlar satha kadar çıkmıştır. Bazı domların yaşları Brüksel Üniversitesi İzotopik Jeoloji Laboratuvarlarında izotopların yardımiyle tesbit edilmiştir. Bu suretle en yeni intruzyonların mutlak yaşı malûm olmuştur. Bu tetkiklerle Monte-Campanne, Monte-Kristo domlarının pre-mesinien (takriben Ponsien) ve diğer domların post-mesinien olduğu tesbit edilmiştir. Monte- Campanne ve Monte-Kristo'nun yaşlarının daha sıhhatli bir surette tesbiti Elbe adasındaki lepidolitlere tatbik olunan Rb /S r metodu ile yapılmış ve 6 ilâ 7 milyon sene bulunmuştur. Buna göre, Toskana'daki İntruzif kitlelerin en eskisi evvelce farzolunduğundan daha çok yeni bir zamanda yerleşmiştir. Halbuki birçok jeologların, granit masiflerinin yerleşmesi için Pliosenden bahis olduğu zaman, âdeta canları sıkılır. Bu bilgiler italyan jeologlarını bu bölgede aflöre eden küçük granitik masiflerin doğusundaki zonla, henüz üstü erozyonlarla açılmamış başka magma hazinelerinin bulunduğu ve bunların bazılarının henüz soğumakta olduğunu kabul etmiye sevketmiştir. Bu hipotezi kuvvetlendirecek doneler mevcuttur.

42 Hamit N. PAMİR Toskana ve Toskana'nın güneyindeki sahil boyu, post-orojenik çökmelerden dolayı kırıklı-faylı bir tektonik ile karakterizedir. Burası Pliosen sonundan itibaren oldukça şiddetli ve maksimumuna Riss glasiasyonu esnasında vâsıl olmuş olan bir volkanizma faaliyetine sahne olmuştur. Bu volkanik aktivite iki türlü vuku bulmuştur : 1. Bir asit volkanizma (Granitik magmanın yukarı doğru çıkmasına bağlı). Bu volkanizma oldukça vâsi sahalarda tüf örtülerini ve daha küçük ölçüde lâv akıntılarını husule getirmiştir. 2. Muhtemelen Sima'dan gelen, sentektonik diferansiye olmuş volkanizma. Hazineleri satha çok yakın olan ve çok bâriz bir diferansiyasyon sikli geçirmiş olan bu volkanizma, birçok volkan apareylerini ve pek çok miktarda piroklastik materyeli ve lösitik lâvları husule getirmiştir. Satha yakın intruzyonların her ne kadar ancak bir kısmı bir volkanik olaya sebep olmuş ise de, magma hazinelerinin yukarılara doğru çıkmış olduğu malûm olan bir zonda, böyle bir tüf örtüsünün mevcudiyeti, az derinde aflöre etmemiş bir İntruzif rezervuarın mevcudiyetine dair mühim bir endis teşkil eder. Tüf örtüsünün mevcudiyetinden başka, bu bölgelerde halen soğuma safhasında intruzyonların bulunduğuna dair birçok deliller vardır. Şöyle ki : 1. Bölgedeki Pliosen tabakaları kabarık bir durumdadır. Pliosen örtüsü 100-300 metre yükseklikler arasında bulunmaktadır. Bilhassa Landerello ve Monte-Cimina zonunda 600 metreye, Monte-Amiyata'da 900 metreye kadar çıkar. 2. Çok mevziî olan bu post-pliosen yükselmelere karşı şiddetli negatif gravite anomalileri vardır. Bu olay Monte-Amiyata'da vâkıdır. 3. Yukardaki zonlarda rejyonal tektonik eksenler düzensiz bir seyre maliktir. 4. Bütün bu anomali zonlarında muhtelif tiplerde birçok mineralizasyonlar görülür. Magma hazinelerinin satha yakın bulunduğu farzolunan zonlarda yapılan madencilik ameliyelerinde termometamorfik olduğu muhakkak olan bir takım kayaçlar bulunmuştur. 5. Brüksel Üniversitesi İzotopik Jeoloji Lâboratuvarı ile işbirliği yaparak çalışan Pisa Üniversitesi" Nükleer Jeoloji Laboratuvarında yeni bir izotopik metod bulunmuştur. Bu metod kalkerlerde O' 16 /O' 18 ve ' 12 /C' 13 orantılarının ölçüsüne istinat etmektedir. Metodun sıhhati granit aflörmanlarının kenarlarından alınma numunelerle kontrol edilmiştir. Bu metodla Toskana'da, bahis konusu olan zonlar da, kapalı bulunan ve henüz malûm etüd ve teknik metodlarla meydana çıkarılamamış magma hazinelerinin mevcudiyetine dair deliller vermiştir. Metod, aflöre etmiyen küçük İntruzif masiflerin aranmasına ehemmiyetli surette yardım etmektedir (bilhassa rejyonal jeolojisi pek az bilinen bölgelerde). Bütün bu deliller, gerek volkanik aktivitesi hiç olmıyan Landerello zonunda ve gerek tüflerle örtülü Monte-Amiyata zonunda henüz soğumakta olan magma hazinelerinin mevcudiyeti hipotezini kuvvetlendirmektedir.

JEOTERMİK ENERJİ 43 Bir jeotermik sahanın teşekkülü için İntruzif magma rezervuarlarının ne gibi şartlarda bulunması icabettiğini tesbit için mevzuumuz olan bölgenin sedimanter serileri ve bu seriler içinde magma hazinelerinin hangi seviyelerde bulunduğu tefrik olunmuştur. Toskana'daki sedimanter seriler gözenekli ve çatlaklı kuarsitlerden, anhidrit ve hücreli karnyöllerden müteşekkil bir Triastan ve bunun üzerinde geçirgen olmıyan veya alttaki Triasa nazaran daha çok az geçirgen olan Mesozoike ait dolomi ve kalkerlerden ve Kretase-Eosene ait marnlı bir seriden ve nihayet Oligosen grelerinden ibarettir. Bazan tektonik sebeplerden dolayı Triasın doğrudan doğruya üzerinde, yaşı Üst Jurasik ile Oligosen arasında değişen ve birçok killi yatakları ihtiva eden flişoid bir seri bulunur. Bu formasyona İtalya'da «Scagliori kili» denir. Bu jeosenklinal sedimantasyonu Oligosen nihayetine veya Alt Miosene doğru bir yükselme safhası ile durur. Bundan sonra jeosenklinal sedimanları üzerinde diskordan olarak Mesinien ve Pliosene ait transgresif seri bulunur. İşte magma rezervuarlarının yükselmesi bu serilerin içinde muhtelif seviyelere vâsıl olmuştur ve serilerin porozitesine göre muhtelif olaylara sebebiyet vermiştir. Aflöre eden veya satha çok yakın domların etüdleriyle muhtelif tipte yerleşmeler vuku bulduğu anlaşılmıştır. Bu jeolojik etüdlere nazaran, Toskana'da jeotermik sahaların teşekkülü için icabeden hararetin, soğuma safhasında bulunan bu asit magmatik rezervuarlar tarafından husule getirilmiş olduğu kabul olunmuştur. Hararetin menşei meselesi hallolunca, ikinci bir problem buharların menşei meselesi olur. Landerello'da çıkan buharların % 95 i su buharıdır. Mütebakisi CO 2, H 2 S, asit borik, NH 8, hidrojen ve nadir gazlardır. Asit borik için eski jeologların noktai nazarından farklı görüşler elde edilmiştir. Borun jeoşimisi bugün malûm olmuştur. Yer kabuğunda bu elemanın en çok bulunduğu kayaçların magmatik kayaçlar değil, sedimanlar ve deniz suyu olduğu kabul olunmaktadır. Bundan dolayıdır ki, boratların en mühim yataklan evaporit sedimanter formasyonların içinde bulunur. Toskana buharları da bir evaporit serisinden çıkmaktadır. Borun her hangi bir kayaçtan eritilme suretiyle alındığı ve bu suretle buharlarla asit borik şeklinde satha getirildiğini tasavvur etmek icabeder. Bu hipotezi kuvvetlendiren vaka, Soffioni'de asit borik tenörunün zaman geçtikçe azalmasıdır. Halbuki diğer bileşimlerin orantısı sabit kalmaktadır. Şimdi en mühim kompozan olan suyu nazara alalım. Acaba su nereden gelir? Malûmdur ki, termal sular hakkında birçok münakaşalar olmuştur. Bu sular jüvenil midir, yoksa vadoz satıh suları mıdır? Landerello için mütehassıslar çok ciddî termo-dinamik delillerle su buharlarının jüvenil menşeinin imkânsız olduğunu kabul ederler. Zaten suyun magmatik olmadığına dair jeolojik deliller de mevcuttur. Bütün denizel sedimanlar çökeltildikleri zamandan beri deniz suyu ile emprenyedirler. Denizel sedimanlar su sathına çıktıkları zaman en umumi olarak iki hal vâkı olabilir : 1. Deniz suyu bu sedimanların içinde mahfuz kalır. 2. Sedimanların içine tatlısu girer. Her halde bütün sedimanlar su ile emprenyedirler. Sedimanter kayaçlann su tenörü, porozitelerine ve permeabilitelerine tabidir. Hususi olarak karnyöller ve hücreli kalkerler satıh suları ile daima doygun haldedirler.

44 Hamit N. PAMİR Jüvenil suya gelince, filhakika kristalizasyon safhasında olan bir granit magması komşu kayaçlara bir miktar su getirir. Fakat İntruzif olan bu kitleden uzaklaştıkça, jeofizik sebeplerden dolayı, su tenörü mütemadiyen azalır. Muayyen bir mesafede magmatik menşeli suların porozitesi az olan kayaçlarda ehemmiyeti olabilir. Fakat çok poroziteli kayaçlarda ehemmiyeti ihmal olunacak derecede azdır. Netice olarak, magmatik suların Landerello'nun Triasa ait gözenekli karnyöl tabakalarına vâsıl olabileceği inkâr olunmamakla beraber, jeotermik sahalarda en mühim rolü satıh sularının oynadığı kanaati hâkim olmuştur. Şimdi jeotermik sahaların teşekkülü için en müsait şartlar hangileridir? Evvelâ kayaçların iletkenliğinin çok az olduğu gözönünde tutulacak olursa, sıcak olan ve empermeabl olan kayaçlarda hararetin akifer tabakaya doğrudan doğruya iletileceği tasavvur olunamaz. Fakat hararetin konveksiyon cereyanlariyle naklolunması çok muhtemeldir. Konveksiyon cereyanlarının aktive edilmesi için kayaçlann çok permeabl olması icabeder (suyun sirkülasyon yapabilmesi için). Umumiyetle bu şartlar karnyöller gibi çok gözenekli kayaçlarda mevcuttur. Çok sık bir fay ve çatlak sisteminin bulunması da dikey doğrultuda sirkülasyonu sağlar. Magma buharlarının satha çıkma yolu olarak değil, hararet mübadelelerine en müsait yolların faylar ve çatlaklar olduğu kabul olunur. Bütün bu izahattan anlaşılacağı üzere, jeotermik sahaların aranması oldukça güç çalışmaları icabettirir. Arz ilimlerinin muhtelif sahalarında bilgileri olan teorisyen ve teknisyen ekiplere ihtiyaç gösterir. Evvelâ hararet kaynaklarının değerini tâyin edecek magmatologlar lâzımdır. Hararet kaynakları mutlaka Toskana'da olduğu gibi, soğuma safhasında olan İntruzif rezervuarlar değildir. Aktif olan veya olmıyan volkanik bölgeler de olabilir. Petrol jeolojisine çok benziyen, jeolojide tecrübesi olan jeologların işbirliğini sağlıyarak bölgenin stratigrafi ve tektoniğini tetkik ettirmek icabeder. Bölgede jeofizikçilerin çalışması zaruridir. Bunlann klâsik problemlerden gayri yepyeni problemlere girişmeleri, meselâ: İsojeoterm haritalarını yapması ve jeotermik hararetin mevziî değişmelerinin sebeplerini izah etmesi icabeder. Ayrıca satıhtaki tezahürlerin etüdü için de jeoşimistlere müracaat etmek faydalıdır. Bu tarzda etüdler bugün süratle gelişmektedir. Filhakika, jeotermik enerjiye ait gerek ilmî araştırmalar ve gerek bunun endüstrisi henüz başlangıçtadır. Bunu petrol aramalarının gelişme tarzı ile mukayese etmek mümkündür. Petrol aramalarının ilk safhalarında jeolojik teoriler tamamen inkâr edilirdi. Bu devrelerde petrol için jeolojik araştırmalara bir dolar bile sarf olunmazdı. Sondajlar hep satıhtaki işaretler üzerine veya radyosteseistlerin tavsiyeleri üzerine yapılırdı. Bugün bize çok uzak gibi görünen bu devirde jeologun çalışmaları istihza ile telâkki edilirdi. Jeofizikçi ise tamamen meçhuldü. Ancak Birinci Dünya Harbinden sonra, bilhassa Texas tuz domlarının gravimetriği ile keşfinden sonradır ki, petrol endüstrisi, jeolojik ve jeofizik araştırmaların petrolün bulunmasında başlıca âmil olduğunu kabul etmiye mecbur oldu. Bugün petrol endüstrisi, yeraltı servetlerinin aranmasında ilmî ve teknik araştırmalar için en büyük masrafları yapmaktadır. Jeotermik araştırmalar sahasında gerek ilmî ve gerek teknik bakımdan henüz ilk adımlar atılmıştır. İlk büyük endüstriyel teşebbüs, Landerello'da tamamen ampirik olarak, tesadüfi olarak doğmuş olmasına rağmen, burada tatbikî ilimlerin her sahasında araştırmalara büyük bir hız vermiştir.

JEOTERMİK ENERJİ 45 Landerello'da bu sene tabiî buharların kuvveti ile elde edilen elektrik enerjisi 2.5 kw/h e baliğ olmuştur. Yani, 1950 de yapılan istihsalin üç mislinden fazladır. Monte-Amiyata'da satıhta hiçbir emare mevcut olmadığı halde, sırf ilmî araştırmalarla, yeni yeni sahalar keşfedilmiştir. Teoriler, hipotezler hiç şüphesiz daha çok gelişecektir. Fakat jeotermik olaylar artık izah olunamıyan olaylar değildir. Toskana'daki jeotermik sahalar ise dünyada biricik müstesna haller değildir. Bilâkis müsait şartlarda, tabiatta mevcut olan ve ilmin bugünkü doneleriyle birçok yerlerde keşf olunabilecek yeni bir enerji kaynağı olmaktadır. Neşre verildiği tarih 2 Ağustos, 1963