Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, dili, sesi



Benzer belgeler
Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, dili, sesi

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, dili, sesi

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, dili, sesi

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazların, günahkârların, beyaz zencilerin, aşağı tırmananların, dili, sesi

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, dili, sesi

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, dili, sesi

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazların, günahkârların, beyaz zencilerin, aşağı tırmananların, uçurumdan atlayanların...

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, dili, sesi

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazların, günahkârların, beyaz zencilerin, aşağı tırmananların, dili, sesi

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, dili, sesi

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazların, günahkârların, beyaz zencilerin, aşağı tırmananların, uçurumdan atlayanların...

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, dili, sesi

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, dili, sesi

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazların, günahkârların, beyaz zencilerin, aşağı tırmananların, uçurumdan atlayanların...

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, dili, sesi

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, dili, sesi

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazların, günahkârların, beyaz zencilerin, aşağı tırmananların, uçurumdan atlayanların...

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, dili, sesi

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, yola ç kmaktan çekinmeyenlerin,

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazların, günahkârların, beyaz zencilerin, aşağı tırmananların, uçurumdan atlayanların...

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, dili, sesi

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, dili, sesi

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, dili, sesi

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, dili, sesi

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazların, günahkârların, beyaz zencilerin, aşağı tırmananların, uçurumdan atlayanların...

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, dili, sesi

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazların, günahkârların, beyaz zencilerin, afla ı tırmananların, dili, sesi

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, dili, sesi

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazların, günahkârların, beyaz zencilerin, aşağı tırmananların, uçurumdan atlayanların...

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, yola ç kmaktan çekinmeyenlerin,

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, dili, sesi

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, uçurumdan atlayanlar n...

UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Öykü KURABİYE EV. Resimleyen: Burcu Yılmaz

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazların, günahkârların, beyaz zencilerin, aşağı tırmananların, uçurumdan atlayanların...

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazların, günahkârların, beyaz zencilerin, aşağı tırmananların, uçurumdan atlayanların...

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, uçurumdan atlayanlar n...

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, dili, sesi

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, uçurumdan atlayanlar n...

ŞİMDİKİ ÇOCUKLAR HÂLÂ HARİKA

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, uçurumdan atlayanlar n...

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazların, günahkârların, beyaz zencilerin, aşağı tırmananların, uçurumdan atlayanların...

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazların, günahkârların, beyaz zencilerin, aşağı tırmananların, uçurumdan atlayanların...

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazların, günahkârların, beyaz zencilerin, aşağı tırmananların, uçurumdan atlayanların...

BÖCEK ORKESTRASININ MUHTEŞEM SINIFI

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Cihan Demirci. Şiir ŞİİR KÜÇÜĞÜN. 2. basım. Resimleyen: Cihan Demirci

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazların, günahkârların, beyaz zencilerin, aşağı tırmananların, uçurumdan atlayanların...

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazların, günahkârların, beyaz zencilerin, aşağı tırmananların, uçurumdan atlayanların...

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU

Yeralt Edebiyat... Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n,

kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazların, günahkârların, beyaz zencilerin, aşağı tırmananların, uçurumdan atlayanların...

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

KIRMIZI KANATLI KARTAL

İLK OK UMA KİT APLARI

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazların, günahkârların, beyaz zencilerin, aşağı tırmananların, uçurumdan atlayanların...

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Şiir BEZ BEBEKLE KUKLASI. 2. basım. Resimleyen: Burcu Yılmaz

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazların, günahkârların, beyaz zencilerin, aşağı tırmananların, uçurumdan atlayanların...

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler.

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazların, günahkârların, beyaz zencilerin, aşağı tırmananların, uçurumdan atlayanların...

DESTANLAR VE MASALLAR. Samed Behrengi KÜÇÜK KARA BALIK. Masal. Çeviren: Haşim Hüsrevşahi resimleyen: Mehmet Sönmez

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, dili, sesi

MAVİ KUŞU GÖREN VAR MI?

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, dili, sesi

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, uçurumdan atlayanlar n...

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, uçurumdan atlayanlar n...

ÇEVREMİZ VE BİZ 1.park 2.büfe 3.okul 4.banka 5.otel 6.market 7.alışveriş merkezi 8.kafe 9.hastane 10.köprü 11.nehir 12.kafe 13.spor salonu 14.

2015, Tudem Eğitim Hizmetleri San. Tic. A. Ş. 1476/1 Sok. No:10/51 Alsancak-Konak/İZMİR

KÜÇÜK UYKULAR BAHÇESİ

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, dili, sesi

kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazların, günahkârların, beyaz zencilerin, aşağı tırmananların, uçurumdan atlayanların...

ŞİİR, HİKÂYE, MAKALE. Ekim 2013 Sayı 1. Yazar; HARUN ŞEN

Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Bilim Etkinlikleri

Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS

Bilgin Adalı HEYECANLI KİTAPLAR. Serüven. Resimleyen: Mustafa Delioğlu SÜMBÜLLÜ KÖŞK

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazların, günahkârların, beyaz zencilerin, aşağı tırmananların, uçurumdan atlayanların...

16. 6 kişinin katıldığı bir sınav başarı yönünden kaç farklı şekilde sonuçlanabilir? (64)

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR. Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak)

Herkese Bangkok tan merhabalar,

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

AYLA ÇINAROĞLU HOŞ GELDİN ESİN PERİSİ

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

helikopter degil Şebnem Güler Karacan Resimleyen: Ahmet Demirtaş Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 266 Ali Kopter-5 TATİLDE HAYAT NE GÜZEL

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazların, günahkârların, beyaz zencilerin, aşağı tırmananların, uçurumdan atlayanların...

ÖZEL SAMANYOLU LİSELERİ

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir.

Çokanlamlılık ve tekanlamlılık arasında

Asi le rin, kay be den le rin, ha yal pe rest le rin, kü für baz la r n, gü nah kâr la r n, be yaz zen ci le rin, afla t r ma nan la r n,

Yayın no: 133 ÇANAKKALE SAVAŞI. Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi editörü: Özkan Öze Dizi editörü: Prof. Dr. Salim Aydüz

Transkript:

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazlar n, günahkârlar n, beyaz zencilerin, afla t rmananlar n, yola ç kmaktan çekinmeyenlerin, uçurumdan atlayanlar n... dili, sesi Yeralt Edebiyat...

ALİCAN ÖKMEN: 1987 de Çapa da doğdu, İstanbul da büyüdü. Meslek Lisesi nde Yapı Ressamlığı Bölümü nü bitirdikten sonra Yıldız Teknik Üniversitesi, Restorasyon Bölümü nü kazandı. İkinci sınıfta üniversite eğitimine ara verip Plato Film Okulu, Temel Sinema Eğitimi Bölümü ne geçiş yaptı; buradaki eğitimini tamamlayınca sinema sektöründe uzun metraj sinema filmleri, kısa filmler, reklamlar, video klipler ve dizilerde yönetmenlik, reji ve prodüksiyon asistanlığı yaptı. Sine-Sen Dizi Yazarlığı Atölyesi nde yazarlık eğitimi aldı. Roman, hikâye ve senaryo yazmaya, sinema sektöründe freelance olarak reji, prodüksiyon ve metin yazarlığı yapmaya devam etmektedir. 2006 yılından beri Türkiye nin Yeraltı Edebiyatı formatındaki önemli topluluklarından biri olan İzmir çıkışlı www.sokakedebiyati.net sitesinde editörlük yapmayı sürdürüyor.

Ayr nt Yay nlar Yeralt Edebiyat Kirli, Paslı, Bozuk Alican Ökmen

Ayr nt : 660 Yeralt Edebiyat Dizisi: 62 Kirli, Paslı, Bozuk Alican Ökmen Son Okuma Hüseyin Kıran 2012, Alican Ökmen Bu kitab n yay n haklar Ayr nt Yay nlar na aittir. Kapak llüstrasyonu Sevinç Altan Kapak Tasarımı Deniz Çelikoğlu Kapak Düzeni Gökçe Alper Dizgi Esin Tapan Yetiş Birinci Bas m 2012 Bask Adedi 2000 ISBN 978-975-539-695-8 Sertifika No.: 10704 Baskı Kayhan Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti Davutpaşa Cad. Güven San. Sit. C Blok No.: 244 Topkapı/İst. Tel.: (0212) 612 31 85 Sertifika No.: 12156 AYRINTI YAYINLARI Hobyar Mah. Cemal Nadir Sok. No: 3 Cağaloğlu - stanbul Tel.: (0212) 512 15 00 Fax: (0212) 512 15 11 www.ayrintiyayinlari.com.tr & info@ayrintiyayinlari.com.tr

Kirli, Paslı, Bozuk Alican Ökmen Ayr nt Yay nlar Yeralt Edebiyat

DÖVÜŞ KULÜBÜ EŞ KTEK LER Philippe Djian SON SÜRGÜN Dragan Babic YATAK ODASINDA FELSEFE Marquis de Sade ACEM PEZEVENK Ola Bauer TAVANDAK KUKLA Ingvar Ambjörnsen GÖNÜLLÜ SÜRGÜN Suerte Claude Lucas EROJEN BÖLGE Philippe Djian KOZM K HAYDUTLAR A.C. Weisbecker HAYRAN OLUNASI CASANOVA Philippe Sollers GÖSTER PEYGAMBER KUZEY GÖZCÜSÜ Ola Bauer S S Tristian Hawkins TIKANMA HIRSIZIN GÜNLÜ Ü Jean Genet DEN ZC Jean Genet FLAMENKO NUN Z NDE Duende Jason Webster ODA H ZMETÇ S N N GÜNLÜ Ü Octave Mirbeau GÖRÜNMEZ CANAVARLAR ADSIZ DEVLER Pascal Bruckner ANNEM Georges Bataille YERALTI EDEB YATI D Z S ÇARPIŞMA J.G. Ballard MELEKLER Denis Johnson FAH ŞE Nelly Arcan KAÇAKLAR VE MÜLTEC LER CENNETTE B R GÜN DAHA Eddie Little SEVDALI TUTSAK Jean Genet YALANIN ERDEM Joachim Zelter SA NIN O LU Denis Johnson UYKU Annelies Verbeke GÜNCE ARA BÖLGE William S. Burroughs BEYAZ ZENC LER Ingvar Ambjörnsen BALKON Jean Genet AMER KA MEKTUPLARI Joachim Zelter N NN ŞKENCE BAHÇES Octave Mirbeau BETTY BLUE Philippe Djian SIKIGÖZET M Jean Genet PARAVANLAR Jean Genet ERSK NE N N KUTUSU Kym Lloyd BROOKLYN E SON ÇIKIŞ Hubert Selby Jr. CENAZE MERAS M Jean Genet TEK NS Z YOLDA Jack Kerouac LANETL LER N SAÇ ST L Joe Meno ZEN KAÇIKLARI Jack Kerouac YERALTISAKİNLERİ Jack Kerouac ÇARPIŞMA PARTİSİ BİR DÜŞ İÇİN AĞIT Hubert Selby Jr. SUÇLULUK KİTABI Kym Lloyd ÖLÜM PORNOSU BÜYÜK MAYMUNLAR Will Self LAZZARO, DIŞARI ÇIK Andrea G. Pinketts BİZ RÜYA GÖRÜRKEN Clemens Meyer ÇAMUR KRALININ KIZI Birgitta Trotzig HÜCRE Hubert Selby Jr. VAHŞİ OĞLANLAR William S. Burroughs ACI DÜŞLER BULVARI Cumhur Orancı

balya 0- sıfır noktası balya 1/1- iki piç, kadın, polis ve yaralı köpek balya 2/1- parlak tokalı kemer balya 3/1- ölü adamın mektubu balya 4/1- ah küçücük gemi, sulara attın şimdi kendini, delisin... balya 1/2- iki piç, kadın, polis, yaralı it, baytar ve beklenmeyen ziyaretçi balya 2/2- aşk beni buldu ve her şey kirlendi, pas tuttu, bozuldu balya 3/2- köpekler ve fareler balya 4/2- son balya

balya no: 0 sıfır noktası En son silah sesini askerdeki atış talimleri sırasında bu kadar yakından duymuştum. Bu kulak çınlatan gürültülü patlamaları yeniden işitebileceğim hiç aklıma gelmezdi. İnsanlara ait olmadığı sürece kan ve iç organları görmeye de, kanın kesif kokusunu solumaya da işim gereği alışkın biri olsam da bugüne dek hep yaralı ya da ölmek üzere olan hayvanların tedavilerinin yapıldığı küçük ameliyathane odasında üç insan öldü. İkisi burada, odanın içerisinde, diğeri de hemen kapının dışında akvaryumların önünde yatıyor. Sağ duvarda bulunan rafın bitimindeki demir taburenin üzerinde açılan kafatasından beyni duvardaki 9

fayanslara sıçramış halde oturan ölü beden, bir zamanlar uzaktan tanıdığım biri. Bir kadın. Yerde yatan diğer ikisi ise, hiç tanımak, bulaşmak istemeyeceğim türden pis adamlar. Buradan sağ salim çıkmayı başarırsam, hiçbirinin ruhu için yas tutmayacağım. Onları doğru düzgün tanımıyorum bile. Ben suçsuzum. Hiçbir şey yapmadım. Sadece telefonum çaldı ve uyandım. Arkamdaki metal tezgâhın üstünde lavabonun yanında yatan acısını hafifletmek için 20 miligram ketaminle uyuttuğum Kangal kırması köpeğin ve hemen önümdeki ameliyat masasında üstü çıplak yatan iri adamın durumları da oldukça kritik. Riske girmemek için adama köpeğe verdiğimin yarısı dozda morfin verdim. Bedenleri hâlâ burada olsa da, ikisi de şu anda cennet ya da cehennemin kapısında bir yerlerde az önce içeri giren üç kişinin biraz ardında, bilet kuyruğundalar, ikisinin de durumları bir veteriner olarak beni aşıyor çünkü her ikisi de oldukça kan kaybetmiş ve ağır yaralılar. Damarlarımda dolaşan adrenalini hissederken davul gibi vuran kalp atışlarımın ritmini yeniden düzene sokup sakinleşmek için insanüstü bir çaba harcıyorum. İşe yaramıyor. Hayvanlarla insanları aynı kefeye koymayı öğretmedikleri, hayvani güdülerin hiçbirini kendilerine yakıştıramadıkları için canlıların eşitliğini kabul etmemeleri yüzünden yaramıyor. Az önce birkaç patlama sesinin ardından içerideki üç kişiyi de birer birer yere seren tabancanın ucu, gövdemin üzerinde kesin ölümle sonuçlanacak bir ya da birkaç delik açmak için yolunu aranıyor. Silahı tutan adamın çehresindeki sert ifade, parmaklarının yeniden, belki ardı ardına tetiğe asılarak beni de diğerlerinin ardı sıra turnikeleri paralel evrene açılan gişenin bilet kuyruğuna göndereceğinin habercisi. Alnımdaki ter damlalarını ya da korkudan istem dışı havaya kalkmış ellerim yüzünden çağlar kadar süren bir sessizliğin ardından bana, Kimsin lan sen? diye soruyor. Ben veterinerim... diyorum ona, Adım Vedat. Havadaki tabanca inmiyor. Ameliyathane odası birazdan yeniden silah patlamalarıyla yankılanacak ve her şey, olduğum yer- 10

de süzgece dönerek arkamdaki köpekle önümdeki adamın arasında durduğum boşluğa düşmemle sona erecek. Böyle pisipisine öleceğimi doğmadan önce söyleselerdi, dünyaya gelmeyi kabul etmezdim. Ateş etme diyorum ona, Lütfen, benim bu olanlarla bir alakam yok. Söylediklerimi dinlediğini fark edince elimle önümdeki yaralı adamı gösterip, Ben sadece yardım etmeye çalışıyordum... diyorum. İki adımda ayaklarının dibindeki adamın üzerinden geçiyor, aramızdaki hayvanların sığacağı boyda yapılmış küçük ameliyat masasında yatan adamın yanına gelip adamın üzerine eğiliyor ve karnındaki mermi deliklerine bakıyor. Tabağın içindeki iki mermiyi görünce, Yaşıyor mu? diye soruyor, sesi herhangi bir hasta yakını gibi. Evet diyorum. Doktor konuşuyor, Ama burada kalmaya devam ederse ölecek. Durumu ağır. Karnından vurulmuş. İki kere. Onu bir hastaneye götürmemiz lazım. Buradaki aletlerle onu kurtaramam. En fazla ölümünü biraz daha geciktirebilirim... Kaşları soran gözlerle havaya kalkınca ona etrafı işaret ederek, Burası ufak bir veteriner kliniği diyorum. Hastanelerdeki donanıma sahip değiliz. Yüzünü aramızda yatan adama çevirirken, sorguya çekermiş gibi, Benim bildiğim veterinerler insanları tedavi etmezler diyor. Evet diyorum. Kafalarına bir silah dayanmadığı sürece etmezler... Burada yalan söylüyorum. Kafama bir silah dayamadılar. Bunu Hipokrat ın hatırı için yaptım. Tabancasını hâlâ elinde tutan birine böyle bir şey söyleyemem. Adamın ayaklarının dibinde yatan herif kıpırdamaya başlıyor. Az önceki çatışmada iki el yemesine rağmen hâlâ ölmemiş. Yattığı yerde sürünmeye çalışıyor. Az ötede duran revolver tipli tabancasına doğru uzanmayı deniyor. Birkaç santim uzanmayı becerebiliyor, ona baktığımı fark eden karşımdaki adam tabancasının ucunu yere doğrultup düşünmeden tetiğe asılıyor. İki el patlayan tabancanın namlusundan kıvılcımlar çıkarken ses ameliyathanenin duvarlarında yankılanıyor. Kapının önündeki tel ka- 11

fesin içindeki köpek ses yüzünden hızlı hızlı havlamaya başlarken, yerdeki adamın sırtında açılan deliklerdeki kırmızı lekeler büyüyor, derken hareketsiz zemine yapışıp kalıyor. Onu vuran adam elindeki silahı kaldırıp suratıma doğrultuyor. Tetiğe basmadan önce tane tane konuşuyor. Şimdi seni de öldürmemem için mantıklı tek bir neden söyle bana. Ben suçsuzum diyorum ona, ellerimle etraftaki ölü bedenleri işaret ederek, Bunların ne karıştırdığını da bilmiyorum. Kötü şeyler yaptıkları kesin ama bana yalan söylediler. Havadaki tabancanın namlusu hâlâ suratımda, inmiyor. Elimle aramızdaki masada yatan yaralı adamı işaret ederek, Benden bu adamın hayatını kurtarmamı istediler. Ben de elimden geleni yaptım diyorum. Az önce sürünmeye çalışırken ölen adamı göstererek, Onlara yardım etmeseydim beni de vuracaktı.. deyip yalanımı tekrarlıyorum. Adam artık ölü olduğu için bunun aksini ispatlayamayacak. Arkamdaki tezgâhın üstünde yatan köpeği göstererek, Bu köpeği bu adam vurmuş. Bu adamı da... Yardım etmezsem beni de vurmanın kendisi için sıkıntı olmayacağını söyledi... Hâlâ anlamadığını fark edince daha fazla anlatıyorum. Ağzımdan çıkan her kelime buradan sağ çıkabilmem için can simidi. Yarım saat- kırk beş dakika kadar önce Berfin beni aradı... Sağ tarafımdaki tezgâhın bitimindeki demir taburenin üzerinde oturan Berfin in kafasının ardındaki delikten akan kan duvardaki fayanstan şeritler halinde aşağı doğru süzülüyor. Onu göstererek, Berfin benim eski bir arkadaşımdı diyorum. Daha doğrusu eski bir arkadaşımın kız arkadaşı. Aramız pekiyi değildir aslında. Uzun süredir görmüyordum onu. Uyuyordum telefon çaldığında, açınca bana durumun çok acil olduğunu, hemen uyanıp dükkânı açmamı söyledi. Bazen olur böyle, gece vakti. Bir köpeğe araba çarpmıştır, bir kedi kalp krizi geçirmiştir... Çağrı gelirse, kalkar gelip açarım dükkânı. Evim de buraya yakın, birkaç sokak ötede, birkaç ay önce tuttum sırf acil durumlarda kısa sürede burada olabileyim diye. Kalktım geldim işte, Berfin i de uzun süredir görmüyordum. Bir haltlar karıştırmış olacağı hiç aklımdan geçmemişti. Geldiğimde baktım bu kapının önünde, arabada, ya- 12

nında da bu iki adam... Adamlar normallerdi de kız çok kötü görünüyordu. Birinden iyi bi dayak yemişti... Dağılmış kafatasına kaçamak bir bakış atarken, Hoş şimdiki görüntüsü daha da beter ya, neyse... diye mırıldanıyorum. Önce bana köpeği gösterdiler. Arabanın arka koltuğundaydı. Alıp içeri taşıdım, başladım tedaviye. On dakika geçti geçmedi sonra adamlar bana silah çekip, yardım etmem gereken daha önemli birisi olduğunu söylediler... Veteriner olduğumu, insanları tedavi edemeyeceğimi söyledim. Yardım etmezsen seni vururuz dediler. Dışarı çıktık, arabanın yanına; bagajda bu adam vardı. İki büklüm yatıyordu. Durumu da epey kötüydü. Adamı görünce benim bir şey yapamayacağımı, hastaneye gitmeleri gerektiğini söyledim ama beni tehdit ettiler. Az önce tabancasına ulaşmayı denerken cennetin turnikelerinden geçen adama bakıyorum. Kabul etmeseydim beni de vururdu... Gözünü kan bürümüştü herifin... Neyse, sonra tuttuk hep birlikte adamı bagajdan alıp buraya taşıdık, köpeği de uyutup tezgâhın üstüne aldım. Tam ameliyata başlamıştım ki birkaç dakika geçti geçmedi, siz geldiniz... Sonrası da malum... Cevap vermek için ağzını açan adamın arkasındaki kapıda meraklı iki tip beliriyor. Biri kız, diğeri erkek. İkisi de oldukça gençler. Etrafın halini görünce endişeleniyorlar. Adam arkasını dönüp onlara doğru bakınca, Seni merak ettik... diyor kız ona. Bu odada bir daha silah patlamayacağının haberini verircesine teskin edici bir sesi var kızın. İyi misin? Adam cevap vermiyor. Ölülerin görüntülerinden midesi bulanan çocuk öğürerek kusacak bir köşe bulmak için arkasını dönüp hızlı adımlarla uzaklaşıyor. Genç eleman öğürüp aksırarak dükkânıma kusarken, ameliyathanenin giriş kapısının yanındaki tel kafesin içindeki yavru köpek aralıksız havlamaya devam ederken, karşımdaki adam hâlâ beni vurup vurmamayı düşünürken, benim kafamdan ölümümün acılı mı yoksa sıcak yataktaki bir uyku kadar huzurlu mu olacağı geçerken kız, Bir ambulans çağırmamı ister misiniz? diye soruyor. Kurtarıcı meleğim olan bu kızın sayesinde hâlâ hayattayım. Artık net, adam yere indirdiği tabancasını bir kere daha kaldırmayacak. 13

Adam tabancasını pantolonun arkasındaki yerine sokarken etrafa bakınarak, Birden fazla ambulans lazım buraya... diye mırıldanıyor. Ekipler yoldalar, birazdan burada olurlar. Kusmaya giden çocuk eliyle ağzını silerek kapıda kızın yanında beliriyor. Üçünüz de şu anda şüphelisiniz diyor üçümüze de adam. Merkeze gelip olayla ilgili ifade vereceksiniz. Sen polis misin? diye bir soru dökülünce ağzımdan, ne sandın lan yarrrraaam der gibi kısa bir bakış atıp, arkasını dönüp sağa ve sola açılan oğlanla kızın arasından, kapının önünde yatan adamın da üzerinden geçip çıkıyor ameliyathaneden dışarı, o dükkânın çıkışına doğru uzaklaşırken kafesteki köpeğin havlaması da kesiliyor. Kızla göz göze geliyoruz. Bakışlarından onun da arkadaşının da masum olduğunu, bu olup bitenlere tıpkı benim gibi kötü bir tesadüf eseri bulaştıklarını anlıyorum. Arkalarını dönüp dükkânın çıkışına yöneliyorlar. Masanın etrafından dolaşıp peşleri sıra çıkıyorum ameliyathaneden. Duvar boyunca sıralanmış akvaryumların iki tanesinin çatışma esnasında kırılarak patladıklarını o zaman fark ediyorum. Yerdeki adamın ayaklarının biraz gerisinde seramiklerin üzerinde yatan rengarenk balıklar oksijensizlikten ölmüşler. Üzerlerinden ve girişteki mama paketlerinin diplerindeki kusmuğun yanından geçip kapının önünde bekleyen diğerlerinin yanına varıyorum. Sokağın başından yaklaşan polis arabalarının siren sesleri duyulmaya başlıyor. Caddeden hızla yaklaşan ilk polis arabası yolun kenarına park ediyor. Bir araba daha yaklaşıyor ardından. Az önce iş yerimde katliam yapan polis yeni gelenlerin yanına doğru giderken motosikletli polis ekipleri de geliyorlar. Yanıp sönen sirenlerin ışıkları üzerimize vuruyor, mavi ve kırmızı. Kız ve oğlan iki adım yanımda dikiliyorlar, polis diğer polislere bir şeyler anlatırken onların yanına gidiyorum. Kızla göz göze geliyoruz yeniden, bir şey söylemeye fırsat bırakmadan başını çeviriyor. Üçümüzün de burada bu olayın içinde olmak istemediğimiz çok net olsa da siren ışıkları üzerimize vurmaya devam ediyor, mavi ve kırmızı. 14

Sokağın başından hızla gelen bir ambulans yaklaşarak polis arabalarının arkasına park ediyor. İçinden atlayan sağlık görevlileri hızla malzemelerini toparlamaya girişirken, polis arabalarından çıkan yaşlıca bir polis yanımıza doğru geliyor, adamın yüzünde bu gece üçümüzü de sabaha kadar misafir edeceklerini belirten net bir ifade var. Sirenler yanmaya devam ediyor, mavi ve kırmızı. Işıklara ve gürültülere uyanan birkaç komşu evlerinin camlarından merakla olan biteni izliyorlar. Sağlık ekipleri hızlı adımlarla işyerime girerken, üçümüze eşlik etmeye gelen polisle birlikte arabalara doğru yürümeye başlıyoruz. Sirenler üzerimize vuruyor, mavi ve kırmızı. Oysa başımdan geçenlerden sonra en sevdiğim renk yeşil, siyaha çalan koyu ve kirli bir yeşil. 15

balya no: 1/1 iki piç, kadın, polis ve yaralı köpek P alm29 un önünde sinekler gibi pinekliyoruz. Kafiyeli başlangıç cümlemde adı geçen sineklerin hiç değilse bok temizlemek gibi bir görevleri olmasına rağmen biz pineklerin yapabileceğimiz elle tutulabilir fazla şeyi yok. Palm ın önünde takılırken yapabildiğimiz en iyi şey görebildiğimiz kadarıyla önümüzden akan dar sahil yolu caddesinin parlak ışıkları altındaki mide bulandırıcı bir hızla geçip giden pahalı tenekeleri ve etrafta dolanan envai çeşit tipleri izlemek. Ânı yaşayarak tadını çıkarma tribine kendimizi yeteri kadar adapte edebilirsek denizin üzerinden hafifçe esen yosun kokulu ılık yaz rüzgârını da gömleklerimi- 16