EDÝTÖRDEN Dr. Levent KOÞAR. TÜRKÝYE DE ÝÞÇÝ SAÐLIÐINDA DURUM Dr. Kayýhan PALA / Uludað Üniversitesi Týp Fakültesi Halk Saðlýðý AD



Benzer belgeler
Fren Test Cihazları Satış Bayiler. Administrator tarafından yazıldı. Perşembe, 05 Mayıs :26 - Son Güncelleme Pazartesi, 30 Kasım :22

KARABÜK ÜNİVERSİTESİ PERSONEL DAİRE BAŞKANLIĞI

Yatırım Teşvik Uygulamalarında Bölgeler

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

3. basamak. Otomobil Kamyonet Motorsiklet

TABLO-4. LİSANS MEZUNLARININ TERCİH EDEBİLECEĞİ KADROLAR ( EKPSS 2014 )

TABLO-3. ÖNLİSANS MEZUNLARININ TERCİH EDEBİLECEĞİ KADROLAR ( EKPSS 2014 )

YEREL SEÇİM ANALİZLERİ. Şubat, 2014

Karşılıksız İşlemi Yapılan Çek Sayılarının İllere ve Bölgelere Göre Dağılımı (1) ( 2017 )

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TAŞRA TEŞKİLATI MÜNHAL TEKNİKER KADROLARI

OTO KALORİFER PETEK TEMİZLİĞİ - VİDEO

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Ulusal Gelişmeler. Büyüme Hızı (%) Türkiye ekonomisi 2017 itibariyle dünyanın 17. Avrupa nın 6. büyük ekonomisidir. a r k a. o r g.

İL ADI UNVAN KODU UNVAN ADI BRANŞ KODU BRANŞ ADI PLANLANAN SAYI ÖĞRENİM DÜZEYİ

İLLERE GÖRE NÜFUS KÜTÜKLERİNE KAYITLI EN ÇOK KULLANILAN 5 KADIN VE ERKEK ADI

İllere ve yıllara göre konut satış sayıları, House sales by provinces and years,

İZMİR İN EN BÜYÜK SORUNU İŞSİZLİK RAKAMLARININ ANALİZİ

SON EKONOMİK GELİŞMELERDEN SONRA ESNAF VE SANATKARLARIN DURUMU

2015 KOCAELİ NÜFUSUNUN BÖLGESEL ANALİZİ TUİK

LİSTE - II TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI KURUMU - TAŞRA

LİSTE - II TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI KURUMU - TAŞRA

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Ajans Press; Marka Şehir ve Belediyelerin Medya Karnesini açıkladı

KPSS-2014/3 Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Sözleşmeli Pozisyonlarına Yerleştirme (Ortaöğretim)

Ulusal Gelişmeler. Büyüme Hızı (%) a r k a. o r g. t r * II III IV YILLIK I II III IV YILLIK I II III IV YILLIK I II III

VERGİ BİRİMLERİ. Taşra Teşkilatındaki Birimlerin Yıllar İtibariyle Sayısal Durumu

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

2016 Ocak İşkolu İstatistiklerinin İllere Göre Dağılımı 1

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Ulusal Gelişmeler. Büyüme Hızı (%) a r k a. o r g. t r 11,5 7,5 5,8 7,4 7,4 7,3 7,2 3,6 6,1 5,3 3,2 5,3 5,3 4,9 4,8 4,2 2,6 1,8 -3, ,8

Doğal Gaz Sektör Raporu

Doğal Gaz Sektör Raporu

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Yığma Yapıların Deprem Güvenliklerinin Arttırılması

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

BAYİLER. Administrator tarafından yazıldı. Çarşamba, 18 Nisan :29 - Son Güncelleme Cuma, 03 Mayıs :39

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Mayıs 2012 SAGMER İstatistikleri

TABİP İL BÖLGE SE PDC KAD ORAN GRUP KİLİS ,09% A1 KARAMAN ,36% A2 İZMİR ,36% A3 MALATYA

Doğal Gaz Sektör Raporu

TABLO 27: Türkiye'deki İllerin 2006 Yılındaki Tahmini Nüfusu, Eczane Sayısı ve Eczane Başına Düşen Nüfus (2S34>

Mart 2012 SAGMER İstatistikleri

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

İTİBARİYLA KÖY YOLU ENVANTERİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Ocak SAGMER İstatistikleri

Mart SAGMER İstatistikleri

Ocak SAGMER İstatistikleri

Mart SAGMER İstatistikleri

Haziran SAGMER İstatistikleri

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Kasım SAGMER İstatistikleri

1. KDV İstisnası. 4. Faiz desteği

Tüvturk Araç Muayene Gezici Mobil İstasyon Programı

Ağustos SAGMER İstatistikleri

PROGRAM EKİNİN GAYRİ RESMİ ÇEVİRİSİDİR. E K L E R EK DAİMİ İKAMET EDENLERİN SAYISI, TOPLAM NÜFUS, İLLERE GÖRE ŞEHİR VE KIRSAL

Ocak SAGMER İstatistikleri

Mart SAGMER İstatistikleri

Tüvturk Araç Muayene Gezici Mobil İstasyon Programı

7 Haziran Kasım 2015 Seçimleri Arasındaki Değişim

Ocak SAGMER İstatistikleri

KAYIT DIŞI İSTİHDAM İLE MÜCADELE Ağustos 2017

2016 Türkiye de 185 bin 128 adet ölümlü yaralanmalı trafik kazası meydana geldi Ülkemiz karayolu ağında 2016 yılında toplam 1 milyon 182 bin 491 adet

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Mayıs 2014 SAGMER İstatistikleri

KONU : YENİ TEŞVİK SİSTEMİ

TAKVİM KARTONLARI 2016 YILI RESMİ TATİL GÜNLERİ

İleri Teknolojili Tıbbi Görüntüleme Cihazları Yoğunluğu. Prepared by: Siemens Turkey Strategy and Business Development, SBD Istanbul, March 2010

Atık Getirme Merkezi. REW-Getirme Merkez Tebliğii-Nisan Hülya ÇAKIR Çevre Mühendisi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

Gayri Safi Katma Değer

İSTİHDAM İZLEME BÜLTENİ

Talepte Bulunan PersonelinÜnvanlara Göre Dağılımı

EK 1: TABLO VE ŞEKİLLER

Eczacılık VII.1. ECZACILIK UYGULAMALARI VII.2. ECZACILIK EĞİTİMİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

İSTİHDAM İZLEME BÜLTENİ

İL BAZINDA DAĞILIM İSTANBUL 136 ANKARA 36 İZMİR 23 ANTALYA 12 KOCAELİ 10 GAZİANTEP 9

UYAP VİZYONU SEMİNERİ KATILIMCI PROFİLİ

İSTİHDAM İZLEME BÜLTENİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

KURUM ADI KADRO ADI KONT.

Yrd. Doç. Dr. Tahsin KARABULUT

TABLO-1. İLKÖĞRETİM/ORTAOKUL/İLKOKUL MEZUNLARININ TERCİH EDEBİLECEĞİ KADROLAR (2015 EKPSS/KURA )

BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE İLETİŞİM KURULU KARAR. : 2017 Yıllık Kullanım Hakkı Ücretleri. : Yetkilendirme Dairesi Başkanlığının hazırladığı takrir ve

İSTATİSTİK, ANALİZ VE RAPORLAMA DAİRE BAŞKANLIĞI

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

SAMSUN TİCARET VE SANAYİ ODASI EKONOMİK BÜLTEN

İÇİNDEKİLER. Rapor Özet Türkiye genelinde il merkezlerinin içmesuyu durumu

KPSS /2 ve Ek Yerleştirmedeki En Küçük ve En Büyük Puanlar ( TABLO-1 Ortaöğretim Mezunları III. Grup Yeni Kadrolar )

Transkript:

t u r k i s h j o u r n a l o f o c c u p a t i o n a l h e a l t h a n d s a f e t y Editör Dr. Levent KOÞAR Yayýn Kurulu Dr. Celal EMÝROÐLU Dr. Levent KOÞAR Dr. Ö. Kaan KARADAÐ Dr. Sedat ABBASOÐLU Dr. Haluk Seçkin BAÞÇIL Yazý Kurulu Prof. Dr. Ahmet SALTIK Prof. Dr. Alpaslan IÞIKLI Dr. Cahit ERKAN Prof. Dr. Çaðatay GÜLER Dr. Engin TONGUÇ Prof. Dr. Gazanfer AKSAKOÐLU Prof. Dr. Güzin ÖZARMAÐAN Av. Hacer EÞÝTGEN Ecz. Dr. Handan SABIR Prof. Dr. Hilmi SABUNCU Doç. Dr. Ýbrahim AKKURT Ýsmail Hakký KURT Dr. Meral TÜRK Kim. Müh. Mustafa TAÞYÜREK Prof. Dr. Nazmi BÝLÝR Dr. Nazif YEÞÝLLETEN Prof. Dr. Nazlý Yaþar SPOR Dr. Necmettin ERKAN Prof. Dr. Nevin VURAL Dr. Nihal COÞKUN Özcan KARABULUT Prof. Dr. Remzi AYGÜN Prof. Dr. Sudi BÜLBÜL Prof. Dr. Turhan AKBULUT Prof. Dr. Yasemin BEYHAN Yýldýrým KOÇ Dr. Yýldýz BÝLGÝN Türk Tabipleri Birliði adýna Sahibi ve Yazý Ýþleri Müdürü Dr. Füsun SAYEK Yazýþma Adresi Türk Tabipleri Birliði Mesleki Saðlýk ve Güvenlik Dergisi Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi Þehit Danýþ Tunalýgil Sokak No: 2 Kat:4 Demirtepe/ANKARA Telefon 0 312 231 31 79 (Pbx) Faks 0 312 231 19 52-53 http://www.ttb.org.tr/isak e-posta: isak@ttb.org.tr EDÝTÖRDEN Dr. Levent KOÞAR TÜRKÝYE DE ÝÞÇÝ SAÐLIÐINDA DURUM Dr. Kayýhan PALA / Uludað Üniversitesi Týp Fakültesi Halk Saðlýðý AD AKSA GERÇEÐÝ MSG Dergisi Yayýn Kurulu ELEKTROMANYETÝK RADYASYONLARLA VEYA ELEKTROMANYETÝK ALANLARDA ÇALIÞANLARIN SAÐLIK RÝSKLERÝ Prof. Dr. H. Hilmi SABUNCU / Ý.Ü. Týp Fakültesi Ýþ Saðlýðý Bilim Dalý Baþkaný MESKA (Meslek Hastalýklarý ve Ýþ Kazalarý Araþtýrma, Önleme) Vakfý Baþkaný 15-16 HAZÝRAN IN HATIRLATTIKLARI Dr. Levent KOÞAR / Ýþyeri Hekimi TEMEL ERGONOMÝ KAVRAMLARI Prof. Dr. Çaðatay GÜLER Dr. Songül ACAR VAÝZOÐLU Dr. Ömer Faruk TEKBAÞ ÇALIÞAN KADINLARIN FÝZÝKSEL UYGUNLUK DÜZEYLERÝNÝN KARÞILAÞTIRILMASI Uz. Fzt. Filiz KURAL ALTUÐ / Pamukkale Ünv. FTR Yüksekokulu Öðretim Görevlisi Doç. Dr. Fzt. Fatih ERBAHÇECÝ / H.Ü. FTR Yüksekokulu Öðretim Üyesi KOLÝNESTERAZ ÝNHÝBÝTÖRÜ PESTÝSÝDLERE MARUZ KALINAN ÝÞLERDE ÝÞ SAÐLIÐI UYGULAMALARI Dr. Ö. Kaan KARADAÐ / Ýþ Saðlýðý Bilim Uzmaný SSK Ankara Meslek Hastalýklarý Hastanesi 2 3 12 15 19 22 27 33 Mizanpaj-Kapak Tasarýmý Etki Tanýtým Yüksel Cad. 11/8 Kýzýlay-Ankara Tel.: 0 312 424 11 05-06 Fax: 419 86 22 e-posta: ereklam@bir.net.tr. Baský Nurol Matbaacýlýk Tel.: 0 312 267 19 45 (pbx) Fax: 267 19 50 Tiraj 5.000 adet Logo ve kapak hakký TTB ne aittir. Dergide yayýnlanan yazýlarýn tüm sorumluluðu yazarlarýna aittir. ÝÞYERÝ TANITIMI (ANKARA DEMÝRYOL FABRÝKASI) Dr. A. Kadir ATLI / Ýþ Saðlýðý Bilim Uzmaný TCDD Behiçbey Tesisleri Ýþyeri Hekimi ÝÞ VE SAÐLIK ÝLE ÝLÝÞKÝLÝ OLARAK ETÝK SORUNLAR Prof. Dr. Giovanni BERLINGUER / Roma Üniversitesi Öðretim Üyesi 41 ÇEVÝRÝ AVRUPA DA MESLEK HASTALIKLARI AÇISINDAN AYKIRILIKLAR Yard. Doç. Dr. Meral TÜRK/ Ege Ünv. Týp Fakültesi Halk Saðlýðý AD HABERLER 37 45 48

Türk Tabipleri Birliði MSG Dergisi üçüncü sayýsý gecikmiþ de olsa elinize ulaþmýþ bulunuyor. Çalýþma ortamý saðlýðýna iliþkin yayýn uðraþýmýzýn daha önce primitif halleri düþünüldüðünde ve yine yaz aylarýnýn rehaveti ne yazýk ki hepimizi sararken gecikmek, doðal demiyorum ama gerçekleþti. Ýlk sayýlarda böyle bir özür borcumuzu öderken MSG Dergisi okurlarýnýn da hem genel olarak ülkemizdeki kitap, dergi, yayýn piyasasýnýn, hem de özel olarak dergimizin tanýmladýðý alana iliþkin yayýnlarýn durumunu ve koþullarýný yeterince bildiklerini zannediyoruz. Ancak herþeye karþýn bu dergi sizlerin de katkýlarýyla yayýmlanmaya devam edecek ve önümüzdeki aylarda dördüncü sayýsýyla MSG Dergisi elinize ulaþacaktýr. Bu noktada okurlardan istediðimiz; kendi iliþkileri ve olanaklarý çerçevesinde destek vermeleridir. Önceki sayýlarýmýzda da belirttiðimiz gibi ulaþtýðý okurun ilgisini çekmeyi baþaran MSG Dergisi onu gerekli ve yararlý bulan herkesten katký beklemektedir. Elinize ulaþan bu sayýmýzda farklý olarak bir haber sayfamýz var. Beðeneceðinizi umarýz. Ýþyeri Hekimi ve MSG Dergisinin eline ulaþtýðý alanýn duyarlý insanlarýndan, kurumlarýndan, kuruluþlarýndan dergimizi daha okunabilir, daha coþkulu hale getirecek fotoðraflar bekliyoruz. Yine bu sayýmýzda Dr. Kayýhan PALA nýn Türkiye de Ýþçi Saðlýðýnda Durum yazýsýný ve hemen ardýndan çevre saðlýðý ile bütünleþen yazýlarý bulacaksýnýz. Depremin bittiði ve þimdi de baz ýn baþladýðý... diye gördüðümüz gazete-dergi sayfalarýndan farklý düþünerek depremin devam ettiði, baz ýn etkilerinin ise gecikmiþ bir gündem olduðunu hatýrlatarak iki ayrý yazýyý ayný banttan sizlere sunuyoruz. ( AKSA Gerçeði, Elektromanyetik Radyasyonlarla veya Elektromanyetik Alanlarda Çalýþanlarýn Saðlýk Riskleri ) Ýþçi saðlýðý ve iþ güvenliði sorunu çalýþanlarýn mücadelelerindeki almýþ olduðu mesafenin ölçütüdür deyip, 15-16 Haziranýn Hatýrlattýklarý yazýsýyla sizlerle buluþtuk. Ýnsanlýk ilkel yaþam dönemlerinde sadece yer deðiþtirmek ve düþmanlarýndan kaçabilmek için ayaklarýný, toplayabilmek için ellerini kullandýðý dönemlerini aþarak bugüne evrilirken günümüzün karmaþýk teknolojisine ulaþmýþtýr. Hayatýn insan üzerindeki zorlayýcý ve olumsuz etkilerinin ortadan kaldýrýlmasýna ve sýnýrlandýrýlmasýna yönelik çalýþmalar da ergonomi tanýmý-disiplini üzerinden eþ zamanlý olarak zenginleþtirilmiþtir. Sayfalarýmýzda sizlerle paylaþacaðýmýz ergonomik yaklaþýmlarý Temel Ergonomik Kavramlar yazýsýyla açmaya çalýþtýk. Ve kadýnlar, bizim kadýnlarýmýz... dedik; Çalýþan Kadýnlarýn Fiziksel Uygunluk Düzeylerinin Karþýlaþtýrýlmasý ný dergimize hazýrlayan ve bizi pozitif zorlayan Doç. Dr. Fzt. Fatih ERBAHÇECÝ ye katkýlarý için teþekkürler. Sizlere iþyeri tanýtýmlarýnda fabirkalar sunarken, çalýþanlarýn saðlýðýnýn sadece fabrikalarda deðil ayný þiddette ve eþ zamanlý olarak kýrsalda da tartýþýlmasýnýn gerektiðini vurgulayan yazýmýzý yine tarladan-fabrikaya ulaþtýrýyoruz ( Kolinesteraz Ýnhibitörü Pestisitlere Maruz Kalýnan Ýþlerde Ýþ Saðlýðý ). Ýþyeri hekimlerimizin kendilerinin ya da iþyeri saðlýk birimi olarak ortak imzalarýyla yazýlarýný almaya devam ediyoruz. Gösterilen duyarlýlýktan son derece memnunuz. Bu sayýmýzda, Ankara da yapýlan iþyeri hekimliði sertifika kurslarýnda hekimlerimizle beraber ziyaret ettiðimiz Demiryolu Fabirkasýný hep beraber-tekrardan deðerlendirme fýrsatý bulacaðýz ( Ýþyeri Tanýtýmý: Ankara Demiryolu Fabrikasý ). Ýþyeri hekimlerinin çalýþanlara, iþverenlere, kamuya, yetkili otoritelere ve diðer kurumlara karþý yerine getirmesi gereken karmaþýk ve kimi zaman birbiri ile çeliþen sorumluluklarý etiði iþyeri hekimliði pratiðinin merkezine koymuþtur. Önemli bir duyarlanmaya hizmet edeceðine inandýðýmýz Ýþ ve Saðlýk ile Ýliþkili Olarak Etik Sorunlar yazýsýna sayfalarýmýzda yer veriyoruz. Dergimizin bir taslak olarak hazýrlandýðý günlerden bu yana devamlý dillendirilen çeviri yazýlarýný birinci sayýmýzdan sonra üçüncü sayýmýzda da sizlere ulaþtýrmayý zenginliðimiz olarak deðerlendiriyoruz (Çeviri: Avrupa da Meslek Hastalýklarý Açýsýndan Aykýrýlýklar ). Dördüncü sayýda buluþmak dileðiyle dostça sevgiler... 2 EDÝTÖRDEN

"İşçi sağlığı sorunu bir alınyazısı, dikkatsizlik, ihmalkarlık sorunu değildir. Sorun emperyalizme bağımlı az gelişmiş kapitalist bir ülkenin genel sağlık sorunları, üretim teknolojisi, malların sağlığa uygun koşulları, işçinin çalışma koşulları, yaşama koşulları ve sosyal güvenlik, gelir bölüşümü, işsizlik, eğitim, kadın işçiler, çırak ve genç işçilerin sorunları ile iç içe ele alınması gereken, çok yönlü bir sorundur." I.Ulusal İşçi Sağlığı Kongresi Sonuç Bildirgesi'nden, Ekim 1978 Kayýhan PALA Dr.,PhD, Uludað Üniversitesi Týp Fakültesi Halk Saðlýðý Anabilim Dalý TÜRKÝYE DE ÝÞÇÝ SAÐLIÐINDA DURUM Giriþ Türkiye'de iþçi saðlýðýnda var olan durumla ilgili bir yazý hazýrlamanýn en zor yaný bu alana iliþkin veri azlýðý ve bu az miktardaki verilere ulaþma zorluðudur. Bu yazý iþçi saðlýðýnda var olan durumu tümüyle olmamakla birlikte, çeþitli bileþenleriyle ancak ayrýntýya kaçmadan bütüncül olarak deðerlendirerek okuyucuya sunmayý amaçlamaktadýr. Bilindiði gibi klasik tanýmý ile "Ýþçi saðlýðý, bütün mesleklerde çalýþanlarýn bedensel, ruhsal ve sosyal tam iyilik durumunun saðlanmasýný ve desteklenerek en üst düzeyde sürdürülmesini, iþ koþullarý ve kullanýlan maddeler nedeniyle çalýþanlarýn saðlýðýna gelebilecek zararlarýn önlenmesini, iþçinin psikolojik ve fizyolojik özelliklerine uygun olan iþe yerleþtirilmesini içeren ve iþin insana, insanýn iþe uygunluðunu saðlayan çok geniþ kapsamlý bir hizmetler zinciri"dir. Türkiye'de iþçi saðlýðý ne hükümet(ler) ne de çalýþanlar tarafýndan ne yazýk ki yeterince önemsenmemektedir. Bu konuda karþýmýza çýkan önemli bir çeliþki, yýllar geçtikçe sanayileþmenin etkisiyle önemini artýrmasý beklenen iþçi saðlýðý alanýnýn giderek daha az önem verilen bir alan biçimine dönüþtürülmesidir. Bu konudaki en çarpýcý örneklerden birini var olan meslek hastalýklarý hastanelerinin küçültülmesi oluþturmaktadýr. Türkiye'de iþçi saðlýðý eðitimi ile ilgili olarak da önemli sorunlar bulunmaktadýr. Ýþçi saðlýðý alaný ayrý bir týp disiplini olmasýna karþýn, günümüzde halen kurumsallaþamamýþtýr. Ýþçi saðlýðý uzmanlýk eðitimi yaygýn olarak verilememektedir. Çalýþanlara yönelik olarak koruyucu hekimlik hizmetleri yalnýzca büyük iþyerlerinde (iþçi sayýsý 50'den fazla olan) iþyeri hekimleri tarafýndan verilmektedir. Ýþyeri hekimlerinin hem temel eðitimlerinin yetersiz olduðu hem de sistematik olarak sürekli eðitim etkinliklerine alýnamadýklarý bilinmektedir. Ýþçi saðlýðý kavramý kapitalist üretim iliþkileri içerisinde çalýþanlarýn gelir durumlarý, ülkedeki enflasyon oraný, iþsizlik, iþ güvencesi ve sosyal güvence durumlarý, saðlýkla ilgili güvenceleri, çalýþma süreleri, örgütlenme özgürlükleri, kiþisel farklýlýklarý, konut ve ulaþým olanaklarý gibi çok sayýda bileþenin etkilediði bir alan olarak karþýmýza çýkmaktadýr. Bütün bunlara ülkemizde çocuklarýn çalýþmak zorunda býrakýlmalarýnýn utancý da nesnel bir gerçeklik olarak eklenmektedir. Türkiye'de emekçileri iki ayrý sýnýfsal özellik gösteriyormuþ gibi "iþçi" ve "memur" olarak ikiye bölen bir idari anlayýþ egemen olduðu için çalýþanlarýn tümüne yönelik verilere ulaþmak ayrý bir sorundur ve bu makalede emekçilerin "iþçi statüsünde" olan bölümünden söz edilecektir. 3

Yasal Durum Günümüzde iþçi saðlýðý alanýndaki yasal çerçevenin yeterli olup olmadýðýna iliþkin tartýþmaya geçmeden önce, büyük ölçüde, var olan yasa, tüzük ve yönetmeliklerin uygulanmasýný saðlamaya yönelik giriþimlere gereksinim duyulmaktadýr. Yasal zorunluluk olduðu halde çalýþanlarýn neredeyse yarýsýnýn "kaçak" olarak çalýþmak zorunda býrakýlmasý ve yine yasal zorunluluk olduðu halde sürekli olarak elli iþçiden fazla iþçi çalýþan bazý iþletmelerin iþyeri hekimi çalýþtýrmamasý bu konuda yaþanan sorunlara örnek olarak gösterilebilir. Çalýþan Nüfusa Ýliþkin Veriler Devlet Ýstatistik Enstitüsü tarafýndan gerçekleþtirilen Hane Halký Ýþgücü Anketi sonuçlarýna göre (DÝE, 1999a) cinsiyet ve iþgücü durumuna göre kurumsal olmayan sivil nüfusa iliþkin veriler Tablo-1'de sunulmaktadýr. Kurumsal olmayan sivil nüfus; okul, yurt, otel, çocuk yuvasý, huzurevi, özel nitelikteki hastane, hapishane, kýþla ya da orduevinde ikamet edenler ile yabancý uyruklular dýþýnda kalan nüfusu kapsamaktadýr. Tablo.1 Cinsiyet ve Ýþgücü Durumuna Göre Kurumsal Olmayan Sivil Nüfus (Türkiye, 1999/Nisan, 1000 Kiþi) 12 ve Daha Yukarı Yaştaki Nüfus İşgücü İşgücüne Dahil Olmayanlar İşgücüne Katılma Oranı (%) İstihdam Edilen Eski İstihdam İşsiz İşsizlik Oranı (%) Eksik İstihdamda Olanların İşgücüne Oranı (%) Erkek Cinsiyet 24057 16426 7631 68,3 15167 1451 1259 7,7 8,8 Kadın 24782 7353 17429 29,7 6882 184 471 6,4 2,5 Toplam 48839 23779 25060 48,7 22049 1635 1730 7,3 6,9 Ankette eksik istihdam, iki ayrý grupta ölçülmeye çalýþýlmýþtýr; I. Görülebilir eksik istihdam: Referans döneminde genel ekonomik koþullar nedeniyle (Teknik veya ekonomik nedenlerle geçici iþ yavaþlatýlmasý veya durdurulmasý, iþ olmamasý, tam gün iþ bulunamamasý, iþin son hafta içinde baþlamasý ve/veya bitmesi) 40 saatten daha az süre çalýþýp mevcut iþinde ya da ikinci bir iþte daha fazla süre çalýþmaya müsait olan kiþilerdir. II.Diðer: Görülebilir eksik istihdam dýþýnda kalanlardan mevcut iþinde elde ettiði gelirin azlýðý ya da kendi mesleðinde istihdam edilmediði gibi nedenlerle mevcut iþini deðiþtirmek istediðini ya da ikinci bir iþ aradýðýný bildiren kiþilerdir. Ankette "iþsiz"ler ; istihdam halinde olmayan kiþilerden iþ aramak için son altý ay içinde iþ arama kanallarýndan en az birini kullanmýþ ve 15 gün içinde iþbaþý yapabilecek durumda olan 12 ve daha yukarý yaþtaki tüm kiþiler ile iþ bulmuþ ya da kendi iþini kurmuþ ancak iþe baþlamak ya da iþbaþý yapmak için çeþitli eksikliklerini tamamlamak amacýyla bekleyenlerden, 15 gün içinde iþbaþý yapabilecek kiþileri kapsamaktadýr. Ankette "iþgücü" ise istihdamda olanlar ile iþsizlerin toplamýndan oluþmaktadýr. Araþtýrma sonucuna göre iþgücüne katýlým açýsýndan cinsiyetler arasý eþitsizlik öne çýkmaktadýr. Türkiye'de iþgücünün % 69,1'ini erkekler oluþtururken kadýnlarýn oraný yalnýzca % 30,9'dur. Türkiye'de (Ýþçi Statüsünde) Çalýþanlarýn Bazý Özellikleri A. Ýþyerleri ve Sigortalýlar Türkiye'de 506 sayýlý SSK Yasasý'na göre 1999 yýlýnda bildirgesini veren iþyeri sayýsý 836.447'dir (SSK, 2000a:4). Bu iþyerlerinde toplam olarak ay içi "Kayýtlý" 5.832.215 kiþi (Zorunlu sigortalý) çalýþmaktadýr (SSK, 2000a:21). Çalýþanlarýn sigortalý gruplarýna göre daðýlýmý Tablo 2'de gösterilmiþtir (SSK, 2000b:17). Zorunlu sigortalý olarak nitelendirilen iþçilerin 754.791'i kamu sektörü tarafýndan (% 12,9) geriye Tablo 2. Sigortalý Gruplarý ve Ýþyeri Sayýsýna Göre Sigortalýlarýn Daðýlýmý (1999) Sigortalı Grupları İşyeri Sayısı Sigortalı Sayısı 1 2-9 10-24 25-49 50-99 100-249 250-499 500-999 1000+ Toplam 321031 428069 52566 18913 8719 5078 1403 503 165 836447 321031 1613664 769766 654100 595835 769404 487865 338946 281604 5832215 kalan 5.077.424'ü (% 87,1) ise özel sektör tarafýndan istihdam edilmekte (SSK,2000a:34); bunlarýn 571.913'ünü kadýnlar (% 9,8) 5.260.302'sini erkekler (% 90,2) oluþturmaktadýr (SSK,2000a:38). Zorunlu sigortalý sayýsýna isteðe baðlý sigortaya tabi 901.265 kiþi, topluluk sigortasýna tabi 25.329 kiþi ve 2925 sayýlý yasaya tabi 193.826 tarým sigortalýsý da eklendiðinde 1999 yýlý için SSK'na toplam olarak 6.952.635 kiþinin sigortalý olarak kayýtlý olduðu anlaþýlmaktadýr (SSK, 2000a:22). SSK müfettiþlerinin denetimlerine göre kaçak iþçilik oraný 1994 yýlý için % 33.85 olarak açýklanmaktadýr; 4

ancak bu oran yalnýzca denetim sonuçlarýna iliþkindir ve Türkiye'de kaçak çalýþtýrýlma oranýnýn çok daha yüksek olduðu tahmin edilmektedir (OYAN,1998:237). B. Ýþkolu Türkiye'de bildirilen sigortalýlarýn % 18.4'ü inþaat sektöründe çalýþmaktadýr. Bu iþkolunda faaliyet gösteren firmalarýn iþin sürekli olmamasý ve denetim eksikliði yüzünden SSK'ya bildirimde bulunmadan iþçi çalýþtýrma eðiliminin fazla olduðu öngörülmesine raðmen inþaat sektörü istihdamýn en fazla olduðu alanlardan biridir. Faaliyet gruplarýna göre zorunlu sigortalý Tablo 3. Faaliyet Gruplarýna Göre Sigortalý sayýlarý (1999) FAALİYET GRUPLARI* İnşaat Toptan ve Perak. Tic. Şahsi Hizmetler Hukuk, Tic. ve Tek. Hiz. Nakliyat Giy. ve Haz. Dokuma Dokuma Sanayi Gıda Maddeleri Sanayi Amme Hizmetleri Münakale Cihazları Metal Eşya İmalatı Makine İmalat ve Tamir Taş, Toprak, Kil, Kum vs. Su ve Sıhhi Tesisler Diğer Genel Toplam * Yüz binden fazla iþçi çalýþan gruplar alýnmýþtýr. Tablo 4. Bölgelere Göre Nüfus ve Sigortalý Sayýlarý (1999) BÖLGE BÖLGE İLLERİ NÜFUS SİGORTALI %* SAYISI I. Bölge II. Bölge III. Bölge IV. Bölge V. Bölge VI. Bölge VII. Bölge VIII. Bölge IX. Bölge X. Bölge XI. Bölge XII. Bölge XIII. Bölge XIV. Bölge XV. Bölge XVI. Bölge TLAM KAMU 138.795 90.675 57.545 51.981 43.958 41.658 39.782 31.441 24.735 23.756 23.274 18.867 17.541 15.924 134.859 754.791 Kırklareli, Edirne, İstanbul, Yalova, Tekirdağ. Kocaleli, Zonguldak, Karabük, Bolu, Sakarya, Bartın. Bursa, Çanakkale, Balıkesir. Manisa, İzmir, Aydın, Denizli, Muğla. Bilecik, Eskişehir, Kütahya, Uşak, Afyon. Isparta, Burdur, Antalya. Kastamonu, Çankırı, Ankara, Kırşehir, Yozgat, Nevşehir, Kırıkkale. Konya, Niğde, Karaman, Aksaray. Samsun, Sinop, Çorum, Amasya, Ordu. Tokat, Sivas, Kayseri. K.Maraş, Adana, İçel, G.Antep, Hatay, Kilis, Osmaniye. Giresun, Trabzon, Rize, Artvin, Gümüşhane, Bayburt. Bingöl, Tunceli, Elazığ, Malatya, Adıyaman. Diyarbakır, Siirt, Mardin, Ş.Urfa, Batman, Şırnak. Kars, Ağrı, Erzurum, Erzincan, Iğdır, Ardahan. Muş, Bitlis, Van, Hakkari. *Formül=Sigortalý Sayýsý / Nüfus x 100 SİGORTALI SAYISI ÖZEL 933.660 609.965 387.101 349.676 295.699 280.233 267.609 211.504 166.389 159.806 156.563 126.919 117.996 107.118 907.186 5.077.424 11.167.860 3.544.832 3.542.245 6.871.795 2.642.021 2.321.695 5.888.348 2.869.369 3.108.304 2.347.864 7.244.035 2.053.009 2.393.444 4.384.370 2.207.512 1.798.297 64.385.000 TLAM 1.072.455 700.640 444.646 401.657 339.657 321.891 307.391 242.945 191.124 183.562 179.837 145.786 135.537 123.042 1.042045 5.832.215 % 18.4 12.0 7.6 6.9 5.8 5.5 5.3 4.2 3.3 3.1 3.1 2.5 2.3 2.1 17.9 100.0 1.908.445 17.1 375.199 10.6 409.930 11.6 828.370 12.1 211.569 8.0 205.132 8.8 597.786 10.2 146.586 157.165 146.902 447.374 131.235 86.739 91.886 58.796 29.101 5.832.215 5.1 5.1 6.3 6.2 6.4 3.6 2.1 2.7 1.6 9.1 sayýlarý Tablo 3'te gösterilmektedir (SSK,2000a:39-41). C. Bölge Bölgelere göre sigortalýlarýn daðýlýmý Tablo 4'te gösterilmektedir (SSK, 2000a: 23-4). Bölgeler ve bölge kapsamýna alýnan iller Saðlýk Bakanlýðý sýnýflandýrmasýna göre yapýlmýþtýr (SB, 1999: 86). Çalýþanlar arasýnda karþýlaþýlan eþitsizliklerden biri de bölgelere göre sigortalý oranlarýnda karþýmýza çýkmaktadýr. I.Bölgede nüfusun % 17.1'i sigortalý iken bu oran XVI.Bölgede yalnýzca 1.6'dýr. Ýki bölge arasýnda sigortalý çalýþanlar arasýndaki on kattan fazla fark uygulanan sosyo-ekonomik politikalarýn yanlýþlýðýný gözler önüne sermesi bakýmýndan anlamlýdýr. Çalýþanlarýn Saðlýðýný Etkileyen Bileþenler A. Gelir Daðýlýmý Türkiye'de gelir daðýlýmý bölgeler ve sýnýflar arasýnda eþitsizlik göstermektedir. Devlet istatistik Enstitüsü baþkanlýðý, 1994 yýlýnda toplam hane halký kullanýlabilir gelirinden Marmara Bölgesinin % 38.6, Ege Bölgesinin % 13.9, Akdeniz Bölgesinin % 11.0, Ýç Anadolu Bölgesinin % 15.4, Karadeniz Bölgesinin % 10.9, Doðu Anadolu Bölgesinin % 5.7 ve Güneydoðu Anadolu Bölgesinin % 4.5 oranýnda pay aldýklarýný açýklamýþtýr. Anket sonuçlarýna dayalý olarak, bölgelerdeki haneler 1994 yýlýnda elde ettikleri gelir büyüklüklerine göre küçükten büyüðe doðru sýralanýp, % 20'lik sýnýflara ayrýlarak yapýlan bölgesel analizlerin sonucu Tablo 5'te sunulmaktadýr (DÝE:1997). Tablo 5 incelendiðinde, Marmara bölgesinde en alt gelir grubu ile en üst gelir grubu arasýnda 14 kattan daha fazla bir gelir farklýlýðý olduðu görülmektedir. Bu fark diðer bölgelerde daha az olmakla birlikte, Türkiye'de yukarýdaki sýnýflandýrmaya göre gelir gru- Tablo 5. Bölgelerdeki Hanelerin Yýllýk Kullanýlabilir Gelirlerinin % 20'lik Gruplara Göre Daðýlýmý ve Gini Katsayýlarý HANE HALKI YÜZDELİK GRUPLARI Toplam Birinci % 20 İkinci % 20 Üçüncü % 20 Dördüncü % 20 Beşinci % 20 Gini Katsayısı* 100.0 4.3 7.5 10.7 16.4 61.1 0.56 Ege 100.0 5.4 9.7 14.1 20.9 49.9 0.44 Marmara Akdeniz 100.0 5.2 9.1 13.2 19.6 52.9 0.47 BÖLGELER İç A- Karadeniz D.Ana GDoğu nadolu dolu Anadolu 100.0 5.0 9.1 13.8 21.9 50.2 0.44 100.0 5.1 9.5 13.8 20.1 51.5 0.46 100.0 6.3 11.3 16.2 23.1 43.1 0.37 100.0 7.1 11.1 14.9 20.8 46.1 0.38 *Bir toplumda gelir adaletli olarak paylaþýlmýþsa Gini Katsayýsý "0"a eþit, toplumdaki gelirleri yalnýz bir kiþi almýþsa Gini Katsayýsý "1"e eþit olmaktadýr. Gini katsayýsýnýn deðeri gelir düzeyinin büyüklüðü ile deðil, farklý gelir düzeyleri arasýnda kalan kiþilerin sayýsýna baðlýdýr. 5

plarý arasýnda büyük farklar bulunmaktadýr. Bu fark, diðer sosyolojik analizleri dýþýnda iþçi saðlýðýný doðrudan etkileyen en önemli etmendir. Yoksulluk eradike edilmeden iþçi saðlýðý alanýnda makro kazanýmlar elde etmek olanaklý deðildir. B. Asgari Ücret ve Ücretlendirme Türkiye'de çalýþanlarýn ne kadarýnýn asgari ücretle çalýþtýðý hakkýnda her hangi bir veriye ulaþmak olanaklý deðildir. Türkiye'de asgari ücret ile çalýþan sayýsýnýn beþ milyon dolayýnda olduðu kestirilmektedir (Petrol-Ýþ, 2000:490). Çalýþma Bakanlýðý'nýn verilerine göre yýl ortasý asgari ücretin ABD dolarý ve Alman marký ile karþýlaþtýrýlmasý Tablo 6'da sunulmaktadýr (ÇB:1999). Yabancý ülkelerden bir örnek olarak ABD'nde asgari ücret yýllýk 10.700, aylýk olarak yaklaþýk 892 dolardýr (U.S.DOL,1997). 1997 itibariyle Türkiye'de asgari ücret brüt yýl ortalamasý 124.8 dolar olurken örneðin Portekiz'de 308.6 dolar. Güney Kore'de 182 dolardýr. Geliþmiþ ülkelerin çoðunda ise asgari ücret 1000 dolarýn üzerindedir. Satýn alma gücü paritesine göre yapýlan hesaplamaya göre de yine Türkiye asgari ücretin en düþük olduðu ülkeler arasýndadýr (Petrol-iþ 2000:490). Türk-Ýþ 1999 yýlý Temmuz ayýnda dört kiþilik bir ailenin aylýk mutfak masrafýnýn 101.3 milyon lirayý aþtýðýný, yoksulluk sýnýrýnýn da 308 milyon lira olarak hesaplandýðýný açýklamýþtýr (Türk-Ýþ:1999). Bu koþullarda, Tablo 6'da gösterilen asgari ücretin "Yaþanabilir en az ücret" olmadýðý açýktýr. C. Enflasyon Devlet Ýstatistik Enstitüsü'nün verilerine göre, son beþ yýlýn tüketici fiyatlarý indeksi ile toptan eþya fiyatlarý indeksindeki on iki aylýk ortalamalara göre deðiþim oranlarý Tablo 7'de sunulmaktadýr (DÝE:1999b, DÝE:1999c). Enflasyonun yüksek seyretmesi, her þeyden önce toplumun ezici çoðunluðunu oluþturan ücretliler ve diðer düþük gelirlilerin yoksullaþma sürecini ortaya koymaktadýr. Yine enflasyonun böylesine yüksek oluþu sendikasýzlaþtýrmadan, demokrasi kurallarýnýn çiðnenmesine deðin toplumun her alanýnda ciddi sorunlarýn yaþanmasýna yol açan bir faktör durumundadýr. Sermaye sýnýfý enflasyon yolu ile de karlarýný arttýrýr, baþka deyiþle kar hýrslarý ile enflasyon artýþýna neden olurken, Tablo 7. Tüketici Fiyatlarý Ýndeksi Ýle Toptan Eþya Fiyatlarý Ýndeksindeki On Ýki Aylýk Ortalamalara Göre Deðiþim Oranlarý (1995-1999) Yıl 1995 1996 1997 1998 1999 Tüketici Fiyatları İndeksi 93.6 80.4 85.7 84.6 64.9 Değişim Oranları (%) Toptan Eşya Fiyatları İndeksi 88.5 75.9 81.8 71.8 53.1 iktidarlar da yeni liberal ekonomik model gereði IMF ve Dünya Bankasý dayatmalarý doðrultusunda düþük ücret politikalarýný sürdürmektedirler (Petrol- Ýþ,1996:315). D. Ýþsizlik DÝE tarafýndan Türkiye'de iþsiz sayýsý 1999 yýlýnda 1.730.000 kiþi ve iþsizlik oraný % 7.3 olarak verilmesine raðmen (DÝE,1999a), Petrol-Ýþ Sendikasý tahmini iþsiz sayýsý ile eksik istihdamýn toplamýný 1999 yýlý için 5.710.000 kiþi ve iþsizlik oranýný % 21.9 olarak açýklamýþtýr (Petrol-Ýþ,2000:459). DÝE tarafýndan yapýlan anketlerde (Tablo 1) iþ aramayýp iþbaþý yapmaya hazýr olanlar, mevsimlik çalýþanlar, çalýþmak isteyen ev kadýnlarý ve diðer bazý gruplar iþgücüne dahil edilmediðinden Türkiye'de iþsizlik oraný Tablo 6. Yýl Ortasý Asgari Ücretin ABD Dolarý ve Alman Marký Ýle Karþýlaþtýrýlmasý (Bu tablo bu haliyle Çalýþma Bakanlýðý Web sitesinden alýnmýþtýr). Asgari Ücret Başlangıç Tarihi 01.07.1987 01.07.1988 01.08.1989 01.08.1990 01.08.1991 01.08.1992 01.08.1993 01.08.1994 01.08.1995 01.08.1996 01.08.1997 01.08.1998 01.01.1999 01.07.1999 Asgari Ücret (TL/Ay) 74.250 126.000 225.000 414.000 801.000 1.449.000 2.497.500 4.173.750 8.460.000 17.010.000 35.437.500 47.839.500 78.075.000 93.600.000 *Bilgileri 1999 yýlýnýn bitiminde oluþacaktýr. Yıllık Ortalama Asgari Ücret (TL/Ay) 57.825. 100.125 167.250 303.750 575.250 1.071.000 1.885.875 3.056.250 5.602.500 12.022.500 24.688.125 40.605.000 85.837.500 Bir ABD Dolarının (USD) TL Değeri 855.04 1.421.39 2.120.25 2.606.36 4.168.11 6.864.36 10.965.42 29.669.76 45.678.35 81.047.55 151.238.89 259.839.15 * Ortalama Asgari Ücret (USD/Ay) 67.6 70.4 78.9 116.5 138.0 156.0 172.0 103.0 122.7 148.3 163.2 156.3 * Bir Alman Markının (DM) TL Değeri 477.67 807.44 1.129.44 1.620.36 2.509.79 4.417.90 6.626.76 18.474.14 31.937.65 53.777.81 86.971.97 148.278.17 * Ortalama Asgari Ücret (DM/Ay) 121.1 124.0 148.1 187.5 229.2 242.4 284.6 165.4 175.4 223.6 283.9 273.8 * 6

da düþük hesaplanmaktadýr. 1996 yýlý sonlarýnda SSK için açýlan 2500 kiþilik kadroya yaklaþýk yüz bin kiþinin baþvurmasý ülkemizde iþsizliðin ulaþtýðý boyutu göstermesi bakýmýndan ibret vericidir. E. Ýþsizlik Sigortasý 57. Hükümet tarafýndan "48 yýllýk rüya gerçekleþti: Ýþsizlik sigortasý getirildi" (ÇB,2000:3) sloganýyla kamuoyuna sunulan iþsizlik sigortasý, emekçilerin çok az bir bölümünü kapsayacak ve kapsam içerisine girenleri de çok az bir ödenekle destekleyecek biçimde yasalaþtýrýlmýþtýr. 1 haziran 2000 tarihinde yürürlüðe giren Yasa'ya göre, iþsizlik sigortasý ödeneðinden yararlanabilmek için sigortalýnýn kendi istek ve kusuru dýþýnda iþsiz kalmasý, son üç yýl içinde 600 gün prim ödemesi ve iþsiz kalmadan önceki 120 gün içinde de kesintisiz prim ödemiþ olmasý gerekmektedir (ÇB,2000:7). Türkiye'de çalýþanlarýn yaklaþýk yarýsýnýn "Sigortasýz" çalýþtýrýldýðý, sigortalýlarýn büyük bir bölümünün de eksik primle çalýþtýrýldýðý ve yasada sözü edilen "Kusuru dýþýnda iþsiz kalmak"ýn göreceliði düþünülürse, iþsizlik sigortasýndan yaralanabilecek iþçi kesiminin çalýþanlarýn çok küçük bir oranýný oluþturacaðýný söylemek olanaklýdýr. Yasa'nýn yürürlüðe girmesinden sonraki ilk yýllar bu gerçeði sayýsal olarak da bütün çýplaklýðýyla açýða çýkaracaktýr. Bunun dýþýnda, iþsiz kalan çalýþanlara, yasada öngörülen koþullarý taþýyan ve 600 gün prim ödemiþ olanlar için 180 gün, 900 gün prim ödemiþ olanlar için 240 gün ve 1080 gün ve daha fazla prim ödemiþ olanlar için 300 gün süre ile, iþçinin prime esas son dört aylýk kazancýnýn ortalamasýnýn % 50'si kadar iþsizlik ödeneði verilmesi uygun bulunmaktadýr... F. Sosyal Güvenlik Sosyal güvenlik, toplumun, kendi bireylerini, bugün ya da gelecekte ortaya çýkabilecek çeþitli risklere karþý koruma altýna almasý olarak tanýmlanabilir. Söz konusu riskler içinde hastalýk, doðum, iþ kazasý, iþsizlik, iþ göremezlik, yaþlýlýk ve ölüm gibi sosyal ve saðlýkla ilgili çeþitli olaylar yer almaktadýr (ILO,1989). Sosyal güvenlik kapsamýnda bulunan nüfus gruplarýnýn 1999 yýlý itibariyle sosyal güvenlik kuruluþlarýna göre daðýlýmý incelendiðinde Türkiye'de nüfusun % 53.3'ünün SSK'na baðlý olduðu anlaþýlmaktadýr (SSK,2000a:22). Sosyal güvenlik sistemlerinin kapitalist üretim iliþkileri içinde birkaç iþlevi yerine getirdiði anlaþýlmaktadýr. Bu iþlevlerden biri toplanan büyük fonlarýn kapitalist ekonomik yapý için taþýdýklarý anlama iliþkindir. Çünkü bu fonlarýn deðiþik ekonomik kanallar aracýlýðýyla (Banka mevduatlarýnda olduðu gibi), kendi asýl amaçlarý dýþýnda, kapitalist ekonominin deðiþik sektörlerine kaynak yaratma/aktarma gibi bir iþlevi yerine getirmeleri de kaçýnýlmazdýr (Belek,1999). Saðlýk hizmetlerinden yararlanmak dýþýnda sosyal güvencenin iþçi sýnýfý için en önemli anlamý, emeklilik hakkýnýn kazanýlmasý ve emekli maaþýnýn baðlanmasýdýr. 57. Hükümet ile birlikte, 21.Yüzyýl, Türkiye'de iþçi sýnýfýnýn kazanýlmýþ haklarýnda bir budanmayý beraberinde getirerek kadýnlarýn 58, erkeklerin 60 yaþýndan önce emekli olmalarý engellenmiþtir. Bu yazýda yeni emeklilik yasasý ile ilgili deðerlendirme yapmak hedeflenmemekle birlikte, yasanýn yeni dünya düzeninin "Bunalým" söylemiyle birlikte liberal politikalarýnýn Türkiye'de iþçi sýnýfýna karþý bir kazanýmý olduðunu okuyucu ile paylaþmak gerekmektedir. Sosyal güvenlik kuruluþlarýnýn birikimlerini çalýþanlar yerine "Baþkalarýna" ve "Keyfi" bir biçimde aktaranlar faturayý yine çalýþanlara kesmiþ bulunmaktadýrlar!... G. Çalýþma Süresi Türkiye'de 1995 yýlýnda fiili çalýþma süresi 47.5 saat olarak gerçekleþmiþtir. Bu süre yýlda 2470 saat eder ki, bu da dünyada en çok çalýþýlan sürenin Türkiye'de olduðunu ortaya koymaktadýr (Petrol- Ýþ,1996:310). Uluslararasý Çalýþma Örgütü verilerine göre 1997 yýlýnda yýllýk fiili çalýþma süresi Norveç'te 1399 saat, Almanya'da 1560 saat (1996), Fransa'da 1656 saat, Japonya'da 1889 saat (1995) ve ABD'nde 1966 saat olarak gerçekleþmiþtir (ILO,1999). H. Saðlýk Hizmetlerinin Örgütlenmesi Ýþçi statüsünde çalýþanlara saðlýk hizmeti sunan SSK, 506 sayýlý Kanun'un öngördüðü saðlýk yardýmlarýný, temelde saðlýk tesisi iþletmeciliði yolu ile saðlamaktadýr. Ancak kendisine ait saðlýk tesisi bulunmayan yerlerde veya saðlýk yardýmýnýn Kurumca hiç ya da yeterli düzeyde saðlanamadýðý durumlarda bu hizmet, kamu ve özel kesime ait saðlýk kuruluþlarýndan satýn alýnarak yürütülmektedir (SSK,1999:4). Ýþçi saðlýðý alaný temel olarak koruyucu hekimlik hizmetlerinin sunulduðu bir alan olmasýna karþýn ne Çalýþma Bakanlýðý'nýn ne de SSK'nýn koruyucu hekimlik hizmetlerini sunmak üzere yaþamda yer bulan kapsamlý bir saðlýk örgütlenmesi bulunmamaktadýr. SSK sunduðu saðlýk hizmetlerini ikinci basamak tedavi hizmeti aðýrlýklý olarak sürdürmektedir. SSK 31.12.1998 tarihi itibarý ile 98 genel hastane, 22 özel 7

dal hastanesi, 162 dispanser, 232 saðlýk istasyonu, 10 aðýz ve diþ saðlýðý merkezi ve 1 hemodiyaliz merkezi ile saðlýk hizmeti sunmaktadýr (SSK,1999:4). Ayrýca 3 meslek hastalýklarý hastanesi ile Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakanlýðý'na baðlý Ýþçi Saðlýðý ve Güvenliði Merkezi (ÝSGÜM) iþçi saðlýðý alanýnda hizmet sunmaktadýr. Ýþçi saðlýðý alanýnda koruyucu hekimlik hizmeti sunan temel oluþum, baþlarýnda iþyeri hekiminin bulunduðu iþyeri saðlýk birimleridir. Yasa gereði 50'den az sürekli iþçi çalýþan yerlerde iþyeri hekimi istihdamý zorunlu olmadýðý için, Türkiye'de bildirimi yapýlan sigortalý çalýþanlarýn % 57.6'sýnýn (Tablo 2) koruyucu hekimlik hizmetlerinden yararlanmak için halen neredeyse tek þansý olan iþyeri hekimi ile karþýlaþma olanaðý bulunmamaktadýr. Türkiye'de saðlýk hizmetlerinden yararlanma araþtýrmasýna göre kentsel alanda yaþayan SSK'lýlar yýlda 3.74 kez, kýrsal alanda yaþayanlar ise yýlda 3.05 kez hekime baþvurmaktadýrlar (SB,1995:97). Ýþyeri hekimlerine baþvuru ile iþyeri hekimlerinin ürettiði koruyucu ve tedavi edici saðlýk hizmetlerine iliþkin veri toplanmadýðýndan bu konuda fazla bir þey söylemek olanaklý deðildir. Ancak yýllar geçtikçe çalýþan iþyeri hekimi sayýsýnýn artmasýna raðmen örneðin meslek hastalýklarý sayýsýnda bildirimlerin artmamasý, iþyeri hekimlerinin koruyucu hekimlik alanýndaki üretimlerine iliþkin bir tartýþmayý gündeme getirmektedir. SSK'nýn elindeki insan gücüyle sigortalýlara yeterli hizmeti sunmasý olanaksýzdýr. Toplam sigortalý sayýsýnýn nüfus içindeki oraný % 45'e ulaþmaktadýr. SSK'nýn kapsadýðý büyük nüfusa karþýlýk, bu nüfusa hizmet götürecek saðlýk insan gücünde büyük bir eksiklik görülmektedir. Örneðin 1996 yýlý için Türkiye'deki hekimlerin % 10,4'ü, hemþirelerin % 12.1'i, hastanelerin % 10.4'ü, hastane yataklarýnýn da % 16.7'si SSK hizmetindedir. Hizmet edilen nüfus ile kaynaklar arasýndaki bu büyük dengesizlik, saðlýk kurumlarýnýn yetersiz kalmasýna ve saðlýk kurumlarýna yönelik memnuniyetsizliðe gerçek bir zemin oluþturmaktadýr. Bu dengesizliðe karþýn SSK'nýn üstlendiði iþyükü bütün diðer kurumlardan daha fazladýr. Örneðin 1997 yýlý için, bir hasta yataðýnda yatan hasta sayýsý SSK'da 41 iken, bu sayý Saðlýk Bakanlýðý hastanelerinde 36, özel hastanelerde 37, üniversite hastanelerinde 29'dur (TTB,1999:34). Uygulanan "Tasarruf Tedbirleri"ne baðlý olarak, personel atanamadýðýndan ve ithali gereken týbbi cihazlar yeterince saðlanamadýðýndan, 1.195 yatak kapasiteli toplam 17 saðlýk tesisi tam teþekküllü olarak çalýþtýrýlamamakta, 200 yatak kapasiteli 2 hastane ise inþaatý tamamlandýðý halde hizmete sunulamamaktadýr. Kurum saðlýk yatýrýmlarýnýn istenilen düzeyde gerçekleþtirilememesi ve saðlýk personelinin yeterli olmamasý nedeniyle tetkik ve tedavilerin Kurum tarafýndan saðlanamadýðý durumlarda, bu hizmet üniversite ve devlet hastaneleri veya özel saðlýk kuruluþlarýndan saðlanmaktadýr. Kurumdýþý saðlýk tesislerine gönderilen hastalarýn tetkik ve tedavi giderleri 1997 yýlýnda yaklaþýk 17.5 trilyon lira iken, 1998 yýlýnda % 115'lik bir artýþla 37.6 trilyon lira olarak gerçekleþmiþtir (SSK,1999:64-5). I. Sendikalaþma Türkiye'de SSK'lý iþçiler açýsýndan sendikalaþma eðilimi 1980'li yýllar sonunda baþlayan düþüþünü sürdürmektedir. Sendikalý iþçilerin SSK'lý iþçilere oraný Tablo 8'de verilmektedir (Petrol-Ýþ,1996:521). Tablo 8. Sendikalý Ýþçilerin SSK'lý Ýþçilere Oraný (%) Yıllar Kamu Sektörü Özel Sektör Toplam 1965 1970 1975 1980 1985 1990 1995 1996 85.7 91.9 84.9 89.2 111.9 93.3 79.3 70.0 39.9 42.7 33.6 24.2 30.4 22.7 10.3 8.2 58.2 62.4 51.0 47.6 54.4 42.5 24.5 20.9 Dünya Bankasý'nýn yayýnladýðý "Dünya Geliþme Raporu"na göre Türkiye'nin Ekonomik iþbirliði ve kalkýnma Örgütü (OECD) üyesi ülkeler arasýnda sendikalaþma oraný en düþük ülke olduðu belirlenmiþtir. Türkiye'nin sendikalaþma oraný % 9.1 olarak bulunurken, Finlandiya % 95 sendikalaþma oraný ile OECD birincisi oldu. Türkiye'nin sendikalaþma oranýnýn, geliþmekte olan ülkeler arasýnda yapýlan bir deðerlendirme sonucunda bulunan Zambia 'daki % 16'lýk sendikalaþma oranýnýn bile gerisinde kaldýðý saptandý. Ýstatistiklere göre, Türkiye sendikalaþma bakýmýndan sadece Hindistan, Kenya ve Pakistan'ý geride býraktý (Hurriyet,1998). J. Özelleþtirme Cumhuriyetin kurulmasýndan bu yana halk adýna edinilen kamu kurum ve kuruluþlarýnýn özel sektöre devredilmesi anlamýna gelen özelleþtirme, iþçi saðlýðý alanýndaki en önemli sorunlardan biri olarak karþýmýzda durmaktadýr. "Zarar eden kamu kuruluþlarýný" özel sektöre satarak zararýn ortadan kaldýrýlacaðý söylemiyle baþlatýlan özelleþtirme, dünyanýn hemen her yerinde yaþanan örneklerinde olduðu gibi iþsizlik ve sendikasýzlaþtýrma baþta olmak üzere tekelleþme ve 8

diðer olumsuz etkileriyle ülkemizde de yaþanmaktadýr. Özelleþtirmenin gözdelerinden TÜPRAÞ 1999 yýlýnda 330 trilyon lira brüt (870 milyon dolar) kar elde etmiþtir (Milliyet, 2000a). Özelleþtirilen ÇÝNKUR, Ýranlýlar tarafýndan kurulan bir þirkete 14 milyon dolara "Ýþletme en az üç yýl süreyle kapatýlamayacak" hükmüyle satýldýktan üç buçuk yýl sonra kapatýlarak 380 iþçinin iþine son verilmiþtir. Ýþçilerin 6 milyon dolar tutan ücretleri ile kýdem tazminatlarý özelleþtirme sýrasýnda güvence altýna alýnmamýþ ve daha önce çinko hammaddesini iþleyen tesisin kapatýlmasý ile sektörde dýþa baðýmlýlýk oluþturularak üç yýl içinde 38 milyon dolar kazanç elde edilmiþtir (Milliyet, 2000b). Örnekleri çoðaltmak olanaklýdýr. Özelleþtirme sonucu iþten atýlma oraný % 68.2, sendikasýzlaþtýrma oraný da % 72'dir. Son üç yýlda (1997, 1998 ve 1999) ulaþýlabilen verilere göre özelleþtirme nedeniyle 7.935 iþçi iþten atýlmýþtýr. Bu veriler özelleþtirmenin çalýþanlar açýsýndan ne denli ciddi sorunlara yol açacaðýnýn bir göstergesidir (Petrol- Ýþ 2000:301). K. Üretim Süreci Üretim süreci, çalýþanýn saðlýðýný doðrudan etkileyen etmenlerden biridir. Ýnsan, iþ ortamýndaki bir çok etmen nedeniyle strese maruz kalýr; bu stres nedeniyle fiziksel, ruhsal ve sosyal deðiþiklikler yaþar. Halen birçok sektörde uygulanan ve endüstriyel çalýþmanýn en kötü formu olarak bilinen "Bant tipi üretim"in (Seri üretim) çalýþaný bilgi, beceri, yaratýcýlýk ve beyin gücünün hiçbir iþe yaramadýðý robotlar haline dönüþtürdüðü ve beraberinde bir yabancýlaþma ile derin depresyon tablosu, hatta kiþilik bölünmesine dek varabilen ruhsal sorunlar getirdiði bilinmektedir (Türk,1998). Son zamanlarda adýný sýk olarak duymaya baþladýðýmýz "Esnek Üretim", en az sayýda istihdam ile en yüksek verimlilik ve kalite elde etmek, iþçi maliyetlerini azaltmak ve böylece pazardan pay kapmak amacýyla uygulanan üretim modelidir. Ýþten çýkarmalarda serbestlik, çalýþma sürelerinin esnetilmesi, taþeronlaþma ve fason üretimde artýþ bu modelin ilk sonuçlarý olarak karþýmýzda durmaktadýr. Taþeron iþçileri diðer iþçilerden daha uzun çalýþmakta, daha az ücret almakta, sosyal güvenlikleri ve sendikalaþmalarý dahil hemen hiçbir haklarý tanýnmamaktadýr. Esnek üretim, tam zamanýnda üretim, toplam kalite yönetimi gibi üretim süreçleri çalýþanlarýn saðlýk ve güvenliðini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu ortamda iþverenler, çalýþanlarýn sadece emeklerini deðil, ruhlarýný da satýn almak istemektedirler. Bu üretim süreçleri çalýþanlarýn örgütlenmelerinin önünde ciddi bir engel oluþturmaktadýr (Bildirge, 1998). Ýþçi Saðlýðý Alanýna Ýliþkin Veriler A- Ýþ Kazalarý Ülkeler arasýnda deðiþmekle birlikte yýlda her yüz bin iþçi için 20-100 iþ kazasý olgusu beklenmektedir (Harrington, 1998:29). Türkiye'de 1999 yýlýnda 77.955 iþ kazasý meydana gelmiþtir. Ýþ kazasý insidansý yüz bin iþçide 1336.6 olarak gerçekleþmiþtir. Çeþitli nedenlerle eksik bildirildiðini düþünmemize raðmen ülkemizde iþ kazasý olgu sayýsý çok fazladýr. Bunlarýn % 72.4'ü sigortalý sayýsýnýn 50'nin altýnda olduðu küçük iþyerlerinde gerçekleþmiþtir. Ýþ kazalarýnýn iþyerinde çalýþan sigortalý sayýsýna göre daðýlýmý Tablo 9'da gösterilmektedir (SSK,2000a:63). Ýþ kazalarýnýn sigortalýnýn hizmet süresine göre Tablo 9. Ýþ Kazalarýnýn Ýþyerinde Çalýþan Sigortalý Sayýsýna Göre Daðýlýmý Sigortalı Sayısı 1995 1996 1997 1998 1999 1-3 4-9 10-20 21-50 51-100 101-200 201-500 501-1000 1001+ Toplam 35.559 12.011 7.581 9.467 6.130 5.726 6.433 2.511 2.542 87.960 35.057 10.328 8.411 9.398 6.011 5.886 6.594 2.726 2.396 86.807 42.424 11.219 8.617 10.291 6.961 6.623 6.864 2.769 2.550 98.318 38.245 9.605 8.040 9.428 6.636 6.701 7.226 3.076 2.938 91.895 33.121 8.392 6.709 8.205 5.746 5.041 5.847 2.204 2.690 77.955 daðýlýmý incelendiðinde; iþ kazalarýnýn % 1.9'unun iþçinin iþe girdiði ilk günde (1.487 iþ kazasý), % 1.7'sinin ilk hafta içinde (1.348 iþ kazasý), % 4.9'unun ilk ay içinde (3.794 iþ kazasý) ve % 34,8'inin ilk yýl içinde (27.097 iþ kazasý) meydana geldiðinin bildirildiði anlaþýlmaktadýr (SSK, 2000a:63). Ancak, özellikle ilk ay içinde olduðu bildirilen iþ kazalarýnýn ne kadarýnýn daha önceden "Kaçak" çalýþtýrýldýðý halde iþ kazasý olduktan sonra "Sigortalý" olan iþçilere ait olduðu bilinmemektedir. Bu durum, özellikle kaçak çalýþtýrýlan iþçilerin içinde bulunduklarý iþ kazalarýnýn eksik bildirildiðini de düþündürmektedir. Bildirimlere göre iþ kazalarýnýn % 42.6'sý birinci saatte (33.226 iþ kazasý), % 17,0'ý ise altýncý saatten sonra (13.245 iþ kazasý) meydana gelmektedir (SSK,2000a:64). 1999 yýlýnda 1.165 iþçi iþ kazasý sonucu yaþamýný yitirmiþtir (SSK, 2000a:67). Ýþ kazasý açýsýndan en riskli iþ kollarýný (Ýþ kazasý bildirimlerine göre) kömür madenciliði ve metal 9

endüstrisi oluþturmaktadýr. Ýþ kazalarýnýn bazý faaliyet gruplarýna göre daðýlýmý Tablo 10'da verilmektedir (SSK, 2000a: 55-7). B-Meslek Hastalýklarý Tablo 10 Ýþ Kazalarýnýn Faaliyet Gruplarýna Göre Daðýlýmý Faaliyet Grupları* Kömür Madenciliği Metal Endüstrisi Metalden Eşya İmalatı Taş, Toprak, Kil, Kum vs. İmalatı Makine İmalatı ve Tamiratı Nakil Araçları İmali Dokuma Sanayi Gıda Maddeleri Sanayii Nakliyat İnşaat Diğer Toplam İş Kazası Sayı % 5.428 5.762 8.704 4.571 4.640 4.738 6.788 3.352 3.699 10.278 19.995 77.955 7.0 7.4 11.2 5.9 6.0 6.1 8.7 4.3 4.7 13.2 25.6 100.0 *3000'den çok iþ kazasý bildirilen iþ kollarý dahil edilmiþtir. Sigortalı Sayısı 46.905 66.479 179.837 135.537 145.786 183.562 307.391 242.945 339.657 1.072.455 3.111.661 5.832.215 İş Kazası İnsidans Hızı (Binde) 115.7 86.7 48.4 33.7 31.8 25.8 22.1 13.8 10.9 9.6 -- 13.4 Ülkeler arasýnda deðiþmekle birlikte, yýlda her bin iþçi için 4-12 meslek hastalýðý olgusu beklenmektedir (Harrington, 1998:29). Yurt genelinde 1999 yýlýnda toplam olarak 1.025 meslek hastalýðý tanýsý konulmuþtur (SSK, 2000a: 57). Ayný yýl aktif olarak çalýþan 5.832.215 sigortalýnýn bulunduðu bilindiðine göre, 1999 yýlý için meslek hastalýðý insidansý binde 0.2 olarak ortaya çýkar ki, bu sayýyý ancak meslek hastalýðý tanýsý koymada ne derece geride olunduðunun kanýtý olarak kullanmak olanaklýdýr. Ýstanbul Meslek Hastalýklarý Hastanesi'nde yapýlan bazý araþtýrmalar meslek hastalýklarýnýn gerek iþyeri hekimleri gerekse genel hastanelerde çalýþan hekimler tarafýndan atlandýðýný göstermektedir (Sirer, 1998:67-77). Klasik týp eðitimi sýrasýnda meslek hastalýklarýna çok az yer verilmesi, hekimlerin çoðunun bir hastada meslek hastalýðý tespit etse bile idari anlamda ne önereceðini bilmemesi, iþyeri hekimlerinin temel kavramlar dýþýnda meslek hastalýklarý konusunda yeterince bilgilendirilmeksizin sertifikalandýrýlmasý, meslek hastalýklarý uzmanlýðýnýn halen temel uzmanlýk dalý olarak tanýmlanmamýþ olmasý, meslek hastalýklarý konusunun üniversiteler ve diðer araþtýrma kurumlarýnda yeterli ilgiyi görmemesi ve meslek hastalýklarý hastanelerinin yeterince tanýnmamasý gibi nedenler (Karadað, 1998a) meslek hastalýklarý tanýsý konulmasýnda öne çýkan sorunlar olarak tanýmlanabilir. Bunlara küçük iþletmelerde iþyeri hekiminin bulunmamasýný, periyodik muayenelerin iþveren tarafýndan düzenli olarak yaptýrýlmamasýný, meslek hastalýklarý hastanesine sevk zincirinin iyi iþletilmemesini, iþyeri hekimlerine doðrudan meslek hastalýklarý hastanelerine sevk yetkisinin verilmemesini, genel hastanelere baþvuran kiþilere hekimler tarafýndan mesleklerinin sorulmamasýný ve erken taný/tedavinin, meslek hastalýðý nedeniyle oluþan tedavi ve maluliyet tazmininden daha ucuz olduðunun algýlanmamasýný da eklemek gerekir (Karadað, 1998b). Ülkemizde halen Ýstanbul, Ankara ve Zonguldak'ta olmak üzere üç tane meslek hastalýklarý hastanesi bulunmaktadýr. Açýldýklarý tarihten 1984 yýlýna kadar çok yoðun bir çalýþma içinde olan bu hastaneler, bu tarihten sonra sadece mesleki maluliyet veren kurumlar olarak görülmüþler ve iþlevsiz hale gelmiþlerdir. Bunun nedenlerini iki ana baþlýkta toplamak mümkündür: 1)Meslek hastalýklarý hastanelerinin primer görevi mesleki maluliyet tayini olarak düþünülmüþtür. 2)Meslek hastalýklarý hastaneleri 1984 yýlýna kadar çalýþma müfettiþleri ile iþbirliði halinde çalýþarak birçok iþyerinin kapatýlmasýna sebep olmuþlar, bu tarihten itibaren iþ kanununda yapýlan bir deðiþiklikle bu yetki çalýþma müfettiþlerinin elinden alýnmýþtýr (Akkurt, 1996). Ýþçi saðlýðý alanýnda karþýlaþtýðýmýz sorunlardan birisi de bu alanda görülen denetim azlýðýdýr. Çalýþma Bakanlýðý müfettiþlerinin alana iliþkin denetimleri Tablo 11'de sunulmaktadýr (ÇB, 1998). Tablo 11. Ýþçi Saðlýðý ve Ýþ Güvenliði Ýle Ýþin Yürütümü Yönünden Yapýlan Teftiþlerin Yýllar Ýtibari Ýle Toplamlarý Yıl 1985 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 Genel Teftiş 14.057 17.211 22.014 28.083 24.557 30.361 31.691 31.115 28.678 26.835 36.075 48.581 30.336 Kontrol Teftiş 7.160 9.440 13.049 13.096 12.404 13.834 15.255 13.624 13.398 10.803 10.153 7.694 8.020 İnceleme Teftişleri 14.318 13.962 13.118 12.908 16.172 20.495 20.292 21.128 18.389 16.209 14.800 14.058 13.248 Meslek Hastalığı 9 17 22 19 20 28 48 39 44 27 16 48 15 İş Kazası 1.287 920 1.393 1.455 1.718 1.968 2.173 2.386 2.566 2.378 2.441 2.405 2.515 Diğer 3.399 3.642 2.414 3.154 2.679 2.060 1.468 2.549 1.471 277 394 321 276 Genel Toplam 40.230 45.192 52.010 58.715 57.550 68.746 70.927 70.841 64.546 56.529 63.879 73.107 54.410 Tablo 11'de açýkça görüldüðü gibi, iþçi saðlýðý alanýnda kamusal denetim yok denecek kadar azdýr. Bunun önemli nedenlerinden birini, Çalýþma Bakanlýðý'nýn hekim iþ müfettiþi istihdam etmemesi oluþturmaktadýr. Petrol-Ýþ Sendikasý'nýn örgütlü olduðu iþyerlerinde iþyeri çalýþma ortamý ve koþullarýna iliþkin yapmýþ olduðu bir araþtýrma iþçi saðlýðý alanýndaki olumsuz durumu bir kez daha gün ýþýðýna çýkarmaktadýr. 6'sý 10

uluslararasý olmak üzere 107 iþyerinde yapýlan araþtýrmaya göre; iþyerlerinin % 9.3'ünde yemek verilmemekte, % 46.7'sinde içme suyu taþýma/depolama ile saðlanmakta, % 72.2'sinde içme suyu analizi yapýlmamakta, % 78.5'inde içme suyu depo temizliði yapýlmamakta, % 25.2'sinde aydýnlatma yetersiz, % 62.6 iþyerinde tozlu ortam mevcut, % 22.4'ünde havalandýrma sistemi yok, % 44.9'unda yangýn için gerekli önlemler alýnmamakta, % 24.3 iþyerinde titreþim, % 61.7 iþyerinde gürültü var, % 10.3 iþyerinde iyonlaþtýrýcý olmayan, % 8.4 iþyerinde de iyonlaþtýrýcý radyasyon var... Ayrýca iþyerlerinin % 10.3'ünde iþçi saðlýðý-iþ güvenliði kurullarý yok, % 64.5'inde ilk ve acil yardým araç gereçleri eksiktir (Petrol-Ýþ, 1998). Sonuç Bu yazýda sýnýrlý verilerle kabaca yapmaya çalýþtýðýmýz Türkiye'de iþçi saðlýðý alanýndaki durum saptamaya göre, bu alanda öne çýkan sorunlar; iþgücüne katýlýmda cinsiyetler arasýnda gözlenen eþitsizlik, bölgeler ve sýnýflar arasýnda gelir daðýlýmýnda gözlenen uçurum, iþsizlik, sigortasýz çalýþtýrýlma, istihdamda bölgeler arasý eþitsizlik, çalýþanlardan yana iþlev üslenemeyen sosyal güvenlik örgütleri, iþçi saðlýðý alanýna yönelik koruyucu saðlýk hizmetlerinde yetersizlik, sendikasýzlaþtýrma, özelleþtirme, esnek üretim süreci, iþ kazalarý, meslek hastalýklarýnýn erken tanýsýnýn konamamasý ve alanda kamusal izlem eksikliði ile denetimsizlik olarak ortaya çýkmaktadýr. Sosyal devlet anlayýþý bu olumsuz tabloya seyirci kalýnmamasýný gerektirmektedir. Kaynaklar Akkurt, Ý.(1996), "Meslek Hastalýklarý Hastanelerine Ýþlerlik kazandýrýlmasý Konusunda Genel Görüþler", Toplum ve Hekim, Mayýs-Haziran 1996, Cilt:11,Sayý:73, s.50-6. Belek,Ý.(1999), "Sosyal Sigortalar Kurumu Neyin Sigortasý?", 3.Ulusal Ýþçi Saðlýðý Kongresi Kongre Kitabý II.Cilt, Türk Tabipleri Birliði Yayýný, Ankara, Ekim 1998,s.476-483. Bildirge (1998), 3.Ulusal Ýþçi Saðlýðý Kongre Bildirgesi, 3.Ulusal Ýþçi Saðlýðý Kongresi Kongre Kitabý I.Cilt, s.3-4. Çalýþma Bakanlýðý (1998), http:://www.calisma.gov.tr/tc/ rame1.html Çalýþma Bakanlýðý (1999), http://www.calisma.gov.tr/tc/ablo14. html Çalýþma Bakanlýðý (2000), Sosyal Güvenlik Reformu Ne Getiriyor?, T.C.Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakanlýðý Yayýný. DÝE(1997), http://www.die.gov.tr/turkish/sonist/hhgeltuk/ 270197.html. DÝE(1999a), http://www.die.gov.tr/turkish/sonist/isgucu/ 110899t1.gif DÝE (1999b), http://www.die.gov.tr/turkish/sonist/tuketici DÝE (1999c), http://www.die.gov.tr/turkish/sonist/ttan Harrington, J.,M.,Gill,F.,S.,Aw, T.,C., and Gardiner, K.,(1998), Occupational Health, Blackwell Science, Fourth Edition 1998. Hurriyet (1998), http://hurweb01.hurriyet.com.tr/hur/turk/98/10/ 26/ekonomi/11eko.htm. ILO (1989), Introduction to Social Security, Geneva. ILO(1999), The ILO Reports "Working More, working better? ", World of Work The Magazine of the ILO, No.31, Sept./oct. 1999, p.6. Karadað, Ö.,K., Akkurt,Ý.,Ersoy,N.(1998a), "Meslek Hastalýklarýnýn Tesbit Edilememesinin Nedenleri ve Doðurduðu Sonuçlar" Toplum ve Hekim, Mayýs-Haziran 1998, Cilt:13, Sayý:3,s.185-9. Karadað, Ö.,K., Akkurt,Ý.,Ersoy,N.(1998b), "Meslek Hastalýklarýnda Sorunlar ve Çözüm Önerileri" Toplum ve Hekim, Mayýs-Haziran 1998, Cilt:13, Sayý:3,s.191-5. Milliyet (2000a), http://www.milliyet.com.tr/2000/03/08/ekonomi/eko04.html. Milliyet (2000b), http://www.milliyet.com.tr/2000/02/28/ekonomi/eko10.html. Oyan,O.(1998), Türkiye Ekonomisi Nereden Nereye, Ýmaj Yayýncýlýk, Ankara. Petrol-Ýþ (1996), Petrol-Ýþ Yýllýðý 1995-1996. Petrol-Ýþ(1998), Ýþyerleri Çalýþma Ortam ve Koþullarý, Rakamlarla Ýþyerlerinde Tükenen Yaþam-2, Petrol-Ýþ Yayýn No:48, Temmuz 1998. Petrol-Ýþ (2000), Petrol-Ýþ Yýllýðý 1997-1999, Yayýn No:58. Saðlýk Bakanlýðý (1995), Health Services Utilization Survey in Turkey, Ministry of Health, Turkey, Health Project General Coordination Unit, December 1995. Saðlýk Bakanlýðý (1999), Yataklý Tedavi Kurumlarý Ýstatistik Yýllýðý 1998, Saðlýk bakanlýðý Tedavi Hizmetleri genel Müdürlüðü, Yayýn No:619, Ankara. Sirer.H(1998), Meslek Hastalýklarý, Ýþyeri Hekimliði Ders Notlarý, Türk Tabipleri Birliði Yayýný, 3. Basým, Ankara, Aralýk 1998. SSK (1999), Sosyal Sigortalar Kurumu Saðlýk Hizmetleri, Mevcut Durum, Sorunlar, Öneriler, SSK Genel Müdürlüðü Saðlýk Dairesi Baþkanlýðý, Temmuz 1999. SSK (2000a), Sosyal Sigortalar Kurumu 1999 Ýstatistik Yýllýðý, Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüðü, Yayýn No:621. SSK (2000b), Sosyal Sigortalar Kurumu 1999 Faaliyet Raporu, Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüðü, Yayýn No:620. TTB (1999), Bin Yýl Kapanýrken Türkiye Saðlýk Sektörünün Durumu, TTB Yayýný,Mart 1999. Türk,M., Doðan, F.(1998), "Farklý Üretim Teknolojilerinde Örgütsel Stres Faktörlerinin Karþýlaþtýrýlmasý", 3.Ulusal Ýþçi Saðlýðý Kongresi Kongre Kitabý, II.Cilt, s.467-76. Türk-Ýþ (1999), http://hurweb01.hurriyet.com.tr/hur/turk/99/07 /27/ekonomi/ 16eko.htm. U.S.DOL(1997), http://www.dol.gov/dol/esa/public/minwage/qa.htm. 11

MSG Dergisi Yayýn Kurulu Türk Tabipleri Birliði Mesleki Saðlýk Güvenlik Dergisinin birinci sayýsýnda (Ocak 2000) "Endüstriyel Bir Çevre Felaketi: Akrilonitril" yazýsý, Dr. Nadi Bakýrcý (Marmara Üniversitesi Týp Fakültesi Halk Saðlýðý A.D. Öðretim Görevlisi) imzasý ile yayýmlanmýþtýr. Yazýda 17 Aðustos depremi sonrasý oluþan 6400 ton akrilonitrilin havaya, suya ve topraða karýþmasý sonucunda ortaya çýkan ya da çýkabilecek olan çevre ve insan/iþçi saðlýðý etkileri deðerlendirilerek bundan bir sonra yapýlmasý gerekenler tartýþýlmýþtý. U.S.EPA'nýn akrilonitrili BI olarak sýnýflandýrdýðý, muhtemel bir kanserojen olarak tanýmladýðý, depremin yol açtýðý yýkýmlara endüstriyel çevre kirlenmelerinin de eklendiði vurgulanmýþtý. MSG Dergisi birinci sayýsýnda yayýmlamýþ olduðumuz Dr. Nadi Bakýrcý imzalý yazýnýn içeriðinde AKSA (Akrilik Kimya Sanayi Anonim Þirketi)'da, 17 Aðustos deprem sonrasýnda; "kazanýn boyutlarý", "kazadan sonra oluþan çevre ve saðlýk sorunlarý", "akrilonitril nedir?" "çevresel/mesleksel maðduriyet, kiþisel maðduriyet nasýl deðerlendirilir?", "saðlýk etkileri nelerdir?", "ekolojik zararlarý nedir?" baþlýklarý altýnda genel bir açýlým verilmiþti. Ve zaman kaybetmeden Ulusal Ýþ ve Çevre Saðlýðý Enstitüsü kurulmasý gereðinin altý çizilmiþti. Dergimiz henüz daha elinize geçen üçüncü sayýsýyla beraber yayýmlamýþ olduðu yazýlarýn içeriði nedeniyle ulaþtýðý yerlerden tepkiler almýþtýr. Bizi de güçlendirerek hareket ettiren bu tepkilerin olumlu olduðunu düþünmekteyiz. Dr. Nadi Bakýrcý'nýn yazýsýna AKSA (Akrilik Kimya Sanayi Anonim Þirketi) tarafýndan gelen pozitif bir tepkimeyi de 07.03.2000 tarihinde Semih Ersun (AKSA- AKSA GERÇEÐÝ Kalite ve Çevre Yönetimi Müdürü) üzerinden dergimiz yayýn organizasyon kurulu olarak aldýk: "... tüm süreçlerinde insaný merkez alan, çalýþanlarýn saðlýðýný düþünen ve çevreyi önemseyen biryaklaþýmýn hakim olduðu ve bu konudaki duyarlýlýðýn gerek yönetici gerekse çalýþanlarýnda en üst düzeyde bulunduðu bir sanayi kuruluþudur. Bu yaklaþým, aldýðý birçok ISO Çevre ve TKSD Üçlü Sorumluluk Ödülleriyle Çevre Bakanlýðý'ndan almýþ olduðu Çevre Beratý'yla ve ISO-14001 belgesi'yle kanýtlanmýþtýr." Yine ayný tepkimede (Semih Ersun imzalý yazýda) çevre halkýnýn ivedilikle uyarýldýðý, tüm tedbirlerin yetkili merciiler tarafýndan yerine getirildiði, olay boyunca tesisin Çevre Bakanlýðý, Greenpeace, iç ve dýþ basýn olmak üzere ilgilenen tüm kurum ve kuruluþlara açýk tutulduðu ve daha sonra da yine sanayicilere ayrýntýlý bilgi verildiði belirtilmektedir. Üniversiteden toksikolog ve bitki saðýlýðý uzmanlarý ve Yalova Ýl Çevre, Tarým ve Saðlýk Müdürlükleri tarafýndan 04.09.1999 tarihinde arazide yapýlan gözlemlerden keza Ýstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Ýþletmeciliði Enstitüsü Müdürlüðü'nce düzenlenen rapor ("Bizzat akrilonitrilden etkilendiði iddia olunan arazilerde alýnan sebze ve meyve örneklerinde ve kuyu suyu ve artezyen suyu örneklerinde akrilonitrile rastlanmadýðý") MSG Dergisi Yayýn Kurulu'na ulaþmýþtýr. Ayný yazýda ve eklerinde T.C. Yalova Valiliði Ýl Çevre Müdürlüðü'nce 3 adet kuyu suyu numunesinin akrilonitril yönünden temiz çýktýðý, T.C. Ýstanbul Üniversitesi Rektörlüðü Deniz Bilimleri ve Ýþletmeciliði Enstitüsü Müdürlüðü tarafýndan düzenlenip T.C. Çevre Bakanlýðý'na sunulan raporda deprem sonrasý akrilonitrilden etkilendiði düþünülen sebze ve meyveler (domates, 12

"Teknoloji doðurgandýr." "Sanayiye arka çýkýlmasýnýn ve sanayiciye güvenilmesinin yararýna inanýyorum." "Akýl, Yalova'nýn temiz sanayiye, ahlâklý sanayiciye kucak açmasýnýn doðruluðunu söylüyor." "Ýnanýyoruz ki sanayi insaný sadece maddi yönden deðil manen de geliþtirir. Sanayide baþarý kaliteli üretimle, kaliteli insan gücü kullanarak ve topluma, müþterilere ve hissedarlara saygýlý olarak, onlarýn hepsinin çýkarlarýný ayrý ayrý gerçekleþtirmelerine özen göstererek sürekli kýlýnabilir." Selçuk Ersun (AKSA Genel Müdürü) Ekim 1998 AKSA Haberleri Bülteni'nden, "Çevre günümüzde en çok tartýþýlan konulardan birisidir. Gelecek yüzyýlýn en önemli konularýndan birisi olmaya devam edecektir. Ýnsanýn çevre üzerindeki aðýr baskýsý, giderek insanlýðýn geleceðini de tehdit edecek rehabilitasyon çabalarý dünyamýza ve gelecek kuþaklara karþý en önemli sorumluluklarýmýzdan birisidir." "Ýnsan saðlýðý 'çevre ile genetik yapýsý arasýndaki etkileþimin bir ürünü' olarak tanýmlanýr. Çevrenin insan saðlýðý üzerindeki etkileri gerek koruyucu gerekse tedavi edici hekimlik uygulamalarý açýsýndan giderek daha büyük önem kazanmaktadýr." "Çevre hekimliði (environmental medicine) iþle ilgili zararlanmalarýnýn yanýsýra, kirli hava, su, yiyecek ve topraktaki toksik etkenlerle karþýlaþan bireylerin evde ve toplumda deðerlendirilmesi ve bakýmýyla ilgili sorunlara da aðýrlýk verir. Bu hem klinik deðerlendirmeleri, hem de tedavi uygulamalarýný baþtan sona etkileyecek önemli faktörleri gözönüne almamýzý zorunlu kýlar. Artýk tedavisi olanaksýz hale gelmiþ birçok klinik sorunun temelde önlenebilir çevresel etkilenimler olduðunun belirlenmesi primer, sekonder ve tersiyer koruyucu hekimlik uygulamalarýnýn ne kadar önemli olduðunu ortaya koymaktadýr." Prof. Dr. Münevver Bertan I. Ulusal Çevre Hekimliði Kongresi'nden sivribiber, dolmalýk biber, fasulye, patlýcan, þeftali, armut, mýsýr, elma) ile sulama için kullanýlan su örnekleri ve deniz canlýlarýndan bazýlarýnda (mezgit, dil balýðý...) akrilonitril analizi yapýldýðý 16.09.1999 tarihli raporla belgelenmekte ve 6400 ton akrilonitrilin doðaya/çevreye karýþtýðý ortamda bütün bu raporlarýn temiz çýktýðý belirtilmektedir!? 17 Aðustos 1999 depreminin etkisiyle AKSA'da oluþan akrilonitril sýzýntýsýnýn (selinin) etkilerini incelemek üzere Ýstanbul Tabip Odasý Çevre Saðlýðý Çalýþma Grubu'nun, Çevre Ýçin Hekimler Derneði ile beraber yürüttüðü, AKSA çevresinde yaþanan insanlarda oluþan saðlýk yakýnmalarý ve bu yakýnmalarýn sýklýðýný ve daðýlýmýný ortaya çýkaran çalýþmalarý 23 Mayýs 2000 tarihinde "ara rapor" þeklinde elimize ulaþmýþtýr. AKSA ve çevresindeki en yakýn "komþularýna" ve derginin hedef kitlesine deðerlendirmeleri için sunuyoruz: Bu rapor, 17 Aðustos 1999'da depremin etkisiyle AKSA'da oluþan akrilonitril sýzýntýsýnýn saðlýk etkilerini incelemek üzere Ýstanbul Tabip Odasý Çevre Saðlýðý Çalýþma Grubu'nun, Çevre Ýçin Hekimler Derneði ile beraber yürüttüðü çalýþmalarý, ulaþýlan sonuçlarý ve önerileri içermektedir. Ayrýca, akrilonitril maddesinin saðlýk etkileri dünyadaki bilimsel araþtýrmalarýn ýþýðýnda deðerlendirilmiþ ve rapora eklenmiþtir. Çalýþma grubunun yürüttüðü araþtýrmalar devam ettiðinden bu raporu "ara rapor" olarak hazýrladýk. Sonuçlara ulaþýldýkça bilgiler rapor haline getirilecektir. (ÝTO Çevre Saðlýðý Çalýþma Grubu, 23 Mayýs 2000) Ýstanbul Tabip Odasý, Marmara depreminin ardýndan bölgede yoðun bir çalýþma yürütmüþ ve gönüllü enerjinin büyük bir kýsmýný bölgedeki felaketin doðrudan etkilerinin giderilmesine katký saðlamak üzere seferber etmiþtir. Bu nedenle, depremin çevresel etkilerini inceleyecek çalýþmalarý örgütlemekte ne yazýk ki geç kalmýþtýr. Tabip Odasý'nýn "Kamu saðlýðýnýn korunmasý ve geliþtirilmesi" sorumluluðu gereði AKSA kazasýný incelemek üzere bir ekip oluþturulmuþ ve bu ekip çalýþmalarýna Ekim 1999'dan sonra baþlanmýþtýr. Ekim 1999'da AKSA'daki kazanýn boyutlarýnýn ve olayýn oluþ þeklinin anlatýldýðý toplantýya oda adýna katýlýndý ve iþletmede ortaya çýkan zarar yerinde incelendi. Çevre halký ziyaret edildi. Zarara uðrayanlarýn katýldýðý toplantýlarda halkýn neler yaþadýðý ve nasýl etkilendiði anlaþýlmaya çalýþýldý. Halk saðlýðý uzmanlarýnýn da katýldýðý bu toplantýlarýn yanýnda, Belediye Baþkaný ve bölgenin saðlýk ocaðý hekimiyle de görüþüldü. Yapýlan saha incelemelerinin ýþýðýnda, dünyada bu maddenin saðlýk zararlarýný inceleyen bilim adamlarý ve araþtýrma merkezleriyle iliþkiye geçilerek olay deðerlendirildi. Çevreye karýþan 6.400 ton akrilonitrile halkýn hangi boyutta maruz kaldýðýný ve bu maruziyetin yarattýðý ilk (akut) saðlýk sorunlarýnýn boyutlarýný belirlemek için bir araþtýrma planlandý. Aþaðýda bu araþtýrma ilk sonuçlarý ile beraber sunulmuþtur. Araþtýrmanýn Amaçlarý: Akrilonitril sýzýntýsýnýn ardýndan ortaya çýkan yakýnmalarý, bu yakýnmalarýn sýklýðýný ve daðýlýmýný ortaya çýkarmak, Akrilonitrile olan maruziyetin boyutunu saptamak 13

Tablo 1: Bulgularýn oranlarý ve yerleþim yerlerine göre daðýlýmý Burunda ve Genizde Yanma (%) Göz Şikayetleri (%) Baş Ağrısı (%) Solunum Şikayetleri (%) Cilt Rahatsızlıkları (%) Bulantı-Kusma (%) Baş Dönmesi (%) Ses Kısıklığı (%) Araþtýrmanýn Yöntemi: Araþtýrmaya Altýnkum Sitesi, Baþak Sitesi ve Taþköprü'den isteyenler katýldý. Toplam 250 kiþiden kan örnekleri alýndý ve bu kiþilerden 149'una anket uygulandý. Anket: Akrilonitrilin etkilerine özel hazýrlanmýþ bir anket formu yakýnmalarýn ortaya çýkarýlmasýnda kullanýldý. Kanda AN-hemoglobin seviyesi tayini: Kana karýþan akrilonitril hemoglobine yapýþmaktadýr. Bu yapýnýn oranýnýn hesaplanmasý ile kiþinin ne kadarlýk bir akrilonitrile maruz kaldýðý bulunabilmektedir. Yeni geliþtirilen bu yöntem ile eritrositlerin yaþam süresi olan 120 güne kadar sonuç alýnabilecektir. Akrilonitrilin metabolitlerinden kanda siyanid ve idrarda da tiosiyanat seviyesi ölçülerek maruziyet deðerlendirilebilmektedir, ancak bu maddeler maruziyetin ortadan kalkmasý ile beraber görülmemeye baþlar. Bu nedenle, geç dönemde AN-hemoglobin seviyesinin GC-MS ile ölçülmesi daha uygun bir yöntem olarak görülmüþtür. Bu yöntemi uygulamak amacý ile alýnan kanlarýn eritrositleri yýkanmýþ ve -200 C dondurularak saklanmýþtýr. Bundan sonraki adýmda eritrositler GC-MS yöntemi ile incelenecektir. Araþtýrmanýn Bulgularý: Alýnkum S., Baþak S. ve Taþköprü'de araþtýrmaya katýlanlarýn bildirdiði yakýnmalardan depremin ardýndan ortaya çýkanlar deðerlendirmeye alýnmýþtýr. Bulgular, AKSA'ya olan uzaklýklarýna ve yerleþim özelliðine göre gruplandýrdýðýmýz bölgelerde ayrý ayrý incelenmiþ ve bulgularýn daðýlýmlarý bölgelere göre karþýlaþtýrýlmýþtýr. Buna göre, kazaya en yakýn yerde Altýnkum Sitesi sakinleri vardýr ve yakýnmalarýn en sýk ifade edildiði bölge de burasýdýr. Baþak Sitesi, Altýnkum'dan sonraki sitedir ve yakýnmalarýn sýklýðý burada azalmaktadýr. Kaza bölgesine en uzakta ve daha yüksek rakýmda olan Taþköprü'de ise ayný yakýnmalar en az oranda ifade edilmiþtir. Bu bulgularýn ayrýntýlý dökümü bildirilen bulgularýn oranlarý ve yerleþim yerine göre daðýlýmý yukarýdaki gibidir (Tablo 1). Altınkum S. Başak S. Taşköprü Toplam 87.9 81.8 81.8 78.8 57.6 69.7 66.7 51.5 48.1 40.7 33.3 18.5 44.4 25.9 37.0 25.9 30.3 24.7 22.5 20.2 20.2 20.2 18.0 9.0 46.3 40.3 37.6 32.9 32.9 32.2 32.2 21.5 Araþtýrmanýn Bundan Sonraki Aþamalarý ve Ulaþýlmasý Beklenen Hedefler: Bundan sonraki aþamada, akrilonitrilin kiþilere ne kadar ulaþtýðýný anlamak için kanda AN-hemoglobin seviyesini ölçmeyi planlamaktayýz. Bu ölçüme hazýrlýk olarak kanlarýn eritrositleri yýkanarak dondurulmuþtur. Bu yöntemi geliþtiren bilim adamlarý ile beraber yapacaðýmýz ölçümler için gerekli koþullarý saðlamaya çalýþmaktayýz. Sonuç ve Öneriler Þimdiye kadar edindiðimiz bulgular ýþýðýnda, kazanýn olduðu bölgede yaþayan insanlarýn erken dönemde (akut etki) akrilonitrilden çeþitli derecelerde etkilendikleri ve ifade edilen yakýnmalarýn büyük çoðunluðunun bu etkilenmeye baðlý olduðu kanaatine varýlmýþtýr. Bildirilen yakýnmalar dünyadaki bilimsel araþtýrmalarda elde edilen bulgularla uyum içindedir. Ayrýca, kazanýn olduðu bölgenin yakýnýnda yaþayanlarýn bildirdiði yakýnmalarýn sýklýðýnýn, kaza merkezinden uzaklaþtýkça azalmasý bu kanaatimizi güçlendirmektedir. Doðal afetin ardýndan oluþan bu endüstriyel kazanýn, çevrede yaþayan insanlar üzerinde katlanan bir travmatik etki yarattýðý ve gelecekte ortaya çýkabilecek saðlýk sorunlarýndan büyük endiþe duyulduðu çalýþmalarýmýz sýrasýnda açýkça gözlenmiþtir. Bu endiþe ve korkunun baþlýbaþýna bir saðlýk sorunu olarak deðerlendirilmesi gerekmektedir. Þimdiye kadar yürüttüðümüz çalýþmalar, çevreye sýzan akrilonitrilin erken dönemdeki (akut) saðlýk etkilerini ortaya çýkarmaya yönelik planlanmýþtýr. Akrilonitrilin uzun dönemdeki saðlýk etkilerini (kanserojen etki, teratojenik etki - doðumsal anomali - gibi) incelemek için bölgede aktif izlem yapýlmasý gerekliliði saptanmýþtýr. Yýllarca sürmesi gereken bu çalýþmayý, kamu kuruluþlarý ve üniversiteler birlikte yapmalýdýr. Ýstanbul Tabip Odasý bu çalýþmalarýn takipçisi olmalýdýr. Bir sonraki rapor, kan analizlerinin sonuçlarý alýndýktan sonra yapýlan deðerlendirmeleri içerecektir. Bu deðerlendirmelerin, maruziyeti daha iyi anlamamýzý saðlayacaðýný düþünmekteyiz. 14

.. da yer istasyonlarý, kütüphane, Mühendislik-Mimarlýk Fakültesi, alýþveriþ merkezi ve yurt binasýna yerleþtirildi. Prof. Dr. H. Hilmi SABUNCU Ýstanbul Üniversitesi,Ýstanbul Týp Fakültesi, Ýþ Saðlýðý Bilim Dalý Baþkaný. MESKA (Meslek hastalýklarý ve Ýþ kazalarý araþtýrma, önleme) Vakfý Baþkaný I. TANIMLAR : Elektromanyetik radyasyonlar (EMR) dalga özellikli radyasyonlar olarak tanýmlanýr. Elektromanyetik radyasyonlar (EMR), boþlukta yayýlma özelliðine sahiptir. Bu tür dalgalar, dalga boylarý ve frekanslarý ile belirlenir. Tüm elektromanyetik dalgalar, boþlukta ayný hýzla yayýlýrlar. Bu hýz, ýþýk hýzýna eþit olup, saniyede 300,000 km' dir. Böylece bu dalgalarýn hýzý ile, frekans ve dalga boyu arasýndaki iliþki: Iþýk Hýzý (3x 10 10 cm/sn)= Frekans (1/sn) x Dalga Boyu (cm) olarak belirlenir. Dalga boyu son derece küçüldüðünde, Elektromanyetik radyasyonlar (EMR), madde ile karþýlaþtýðýnda, dalga olmaktan çok partikülmüþ gibi davranýr. Bu enerji demetlerine "kuantum" veya "foton" denir. Bu tipteki EMR' ler, X ve gamma ýþýnlarýdýr. Enerjileri çok yükselen bu ýþýnlar, moleküllere çarptýðýnda onlarý iyonlaþtýrarak, moleküllerin yapýsýný ve yaþamsal fonksiyonlarýný bozarak, hastalýklarýn, kanserlerin oluþumunu kolaylaþtýrýr. Yapýlan bir çok çalýþmada, X ve gamma ýþýnlarýna maruz kalan insanlarda, kanserlerin (relatif riski) oluþumu artmýþtýr. Bu iyonlaþtýrýcý özelliði dolayýsýyla, bu ýþýnlar, "Ýyonlaþtýrýcý Elektro Manyetik Radyasyonlar" olarak tanýmlanmaktadýr. Bir diðer Elektromanyetik radyasyon (EMR) grubu ise, "Ýyonlaþtýrmayan Elektromanyetik Radyasyonlar" grubudur. Bu gruba giren dalga özellikli EMR'ler, uzun dalga boyludan, kýsa dalga boyluya doðru, Radyo dalgalarý, Mikro dalgalar, Ýnfrared ýþýnlarý, görünür ve ELEKTROMANYETÝK RADYASYONLARLA VEYA ELOKTROMANYETÝK ALANLARDA ÇALIÞANLARIN SAÐLIK RÝSKLERÝ laser ýþýnlarý, Ultraviyole ýþýnlarý olmak üzere sýralanýrlar. Dalga boyu olarak insan vücut kalýnlýðý içine düþen mikro dalgalar ve altýndaki ýþýnlarýn (Ýnfrared radyasyon, görünür ve laser ýþýnlarý, utraviyole ýþýnlarý) insan vücuduna verdiði zararlar, yapýlan çok sayýda araþtýrma ile kanýtlanmýþtýr. Mikro dalgalarýn piþirme özelliði, Ýnfrared ýþýnlarýnýn göz merceðine, Görünür ýþýnlarýn göz dibine, Ultraviyole ýþýnlarýnýn deriye verdiði zararlar artýk halk tarafýndan dahi bilinmektedir. Bu gün üzerinde en çok tartýþýlan konu, Radyo frekanslarýndaki dalgalarýnýn yarattýðý zararlardýr. Cep telefonlarýnýn kullaným frekanslarýnýn yükseltilmesi ve dalga uzunluklarýnýn mikro dalga özelliði göstermesi, bu günlerde tartýþmayý daha da arttýrmýþtýr. Cep telefonlarýnda, dolayýsýyla baz istasyonlarýnda kullanýlan iletiþim frekanslarý 900 MHz (0,9 GHz, Dalga uzunluðu=33,3 cm) ve 1800 MHz (1,8 GHz, Dalga uzunluðu=16,7 cm)' dir. Ülkemizde bu geliþme 900 MHz ile baþlamýþ, bugün 1800 MHz ile devam etmektedir. Mutfaklarýmýzdaki mikro dalga fýrýnlarýmýzda kullandýðýmýz dalganýn frekansý ise 2400 MHz (2,4 GHZ, Dalga uzunluðu=12,5 cm)' dir. Ýþte frekanslarýn bu denli birbirine yakýn olmasý tedirginliklerin rahatsýzlýklarýn artmasýna neden olmuþtur. Bu nedenle kullanýlan elektromanyetik dalgalarýn fiziksel özelliklerinin çok iyi bir þekilde anlaþýlmasý ve bilinmesi gerekmektedir. Bir elektromanyetik dalga, maksimum deðeri ile "0" deðeri arasýnda salýnan manyetik ve elektrik alanlar içerir. Bu alanlarýn büyüklüðü, bir ortalama deðer veya tepe (Peak) deðerinin büyüklüðü ile belirtilir. Elektrik alanlar (E), V/m (metrede volt) olarak ; Manyetik alan- 15

lar (B) ise, T (Tesla) olarak ölçülür. Bir elektromanyetik dalganýn þiddeti (I) veya güç yoðunluðu, 1 m 2 ' lik bir alandan geçen gücü ifade eder. Güç, W (Watt) olarak ifade edildiðine göre, þiddet (I) veya güç yoðunluðu W/m 2 olarak ölçülür. Bir cep telefonunun anteninden 2,2 cm uzaklýktaki elektrik alanýn maksimum deðeri, 900 MHz kullanan ve 2 W'lýk bir telefon için 400 V/m; 1.800 MHz kullanan 1 W'lýk bir telefon için 200 V/m'dir. Her iki tip telefon için ise hesaplanan manyetik alan deðeri 1 µt civarýndadýr. Yine her iki tip telefonun anteninden 2,2 cm mesafedeki güç yoðunluðu (Þiddet), 200 W/m 2 'dir. Elektromanyetik dalgalarýn, Radyo frekanslarý (RF) alanýnda, biyolojik dokular üzerine etkilerini anlayabilmek için, maruz kalmýþ olan vücudun farklý bölümlerinde alan büyüklüðünün ölçülmesi gerekir. Bir cep telefonu radyasyonunun vücut üzerindeki E ve B deðerlerini hesap etmek mümkündür. "m" gibi bir vücut kütlesinde soðurulan enerjinin hýzý = MσE 2 /ρ 'dýr. Buradaki σ ve ρ, sýrasýyla dokunun iletkenliði ve yoðunluðudur. E ise elektrik alan deðeridir. "σe 2 /ρ" deðerine, dokunun "spesifik enerji soðurma hýzý (Specific Absorption Rate), SAR" denir ve birimi W/Kg' dir. Bu deðer, elektrik alandaki veya dokunun iletkenliðindeki deðiþiklikler nedeniyle vücudun farklý bölgelerinde farklýdýr. Bu enerji soðurma ile oluþan zararlarý önlemek için oluþturulan belli standartlar vardýr. Hatta bu standartlar, bazý temel standartlara baðlanmýþtýr. Temel standart olarak "insan vücut sýcaklýðýný ortalama olarak 1 o C arttýran Elektromanyetik enerji yutulmasýnýn zararlý olduðu" ifade edilmiþtir. Bu standarda göre kilogram baþýna dokularýn yutabileceði maksimum güç 4 Watt olarak saptanmýþtýr. Yani 4 Watt gücündeki bir elektromanyetik dalga, vücut sýcaklýðýný yaklaþýk 1 o C arttýrmaktadýr. Belirlenen bu düzeyin 1/10'u olan, 0,1 o C gibi vücut sýcaklýk artmasýnýn zararsýz olacaðýndan yola çýkýlarak, bu deðer, çalýþanlar için 0,4 W/kg SAR (1/10), genel halk için 0,08 W/kg SAR (1/50) deðerine, yani güvenlik sýnýrlarýna çekilmiþtir. Genel halk limit deðerlerinin 1/50 düzeyine çekilmesi bu grup içerisinde, çocuklarýn, yaþlýlarýn ve hastalarýn bulunmasýndandýr. GSM þebekelerinde oluþturulan Baz istasyonlarý, 10-30 m yüksekliðinde kuleler üzerine yerleþtirilir. Genelde her kulede aralarýnda 120 o 'lik açý bulunan 3 adet anten vardýr. Antenler, yere en yakýn 50 m 'de, en uzak 200 m 'de deðen, 5-6 o 'lik bir huzmeye sahiptirler. Her antende 2-16 arasýnda kanal bulunmaktadýr. 120 o 'lik bir bölge içinde 60 W'lýk bir dalga yayan 10 m yüksekliðinde bir antenin 50 m uzaðýndaki bir noktadaki, ana huzmenin maksimum güç yoðunluðu 100 mw/m 2 'dir. Bu deðer, 5 V/m'lik bir elektrik alana ve 0,02 mt manyetik alana sahip bir dalganýn güç yoðunluðudur ve bir cep telefonunun anteninden 2,2 cm uzaðýnda oluþan güç yoðunluðundan 50-100 kez daha küçüktür. Ayrýca yine bu dalgalarýn oluþturduðu ýsý etkileri, cep telefonu anteninden yine 2,2 cm uzaðýnda oluþan ýsýdan 5000 kez daha küçüktür. Çeþitli alýcý verici antenleri birbiri ile kýyaslama yapabilmek amacý ile farklý amaçlý dalga taþýyýcýlarýn güçlerini þöyle sýralayabiliriz. Televizyon vericileri (UHF), 40.000 W ; Radyo ve televizyon vericileri (VHF), 2.000 W; Kýrsal alandaki Baz istasyonlarý, 40 W ; Kentsel alandaki baz istasyonlarý, 10 W; Bina içi baz istasyonlarý, 0,5 W. Cep telefonu þebekeleri için kabul edilen limit deðerler, bazý ülkelerde bir takým farklýlýklar da göstermektedir. Tablo 1'de bu farklýlýklar kolaylýkla görülebilmektedir. Türkiye için limitler, Çevre Bakanlýðýnýn 11 Mayýs 2000 tarihinde yayýnlanan genelgesinde belirlenmiþtir. Görüldüðü gibi limit deðerlerimiz, Avrupa Birliði ile ayný, diðer ülke limitlerinden oldukça yüksektir. II. SAÐLIÐA ZARARLARI Elektromanyetik radyasyona veya alana maruz kalanlar üzerine yapýlan epidemiyolojik araþtýrmalar, aþaðýda Tablo 2 ve Tablo 3'de özetlenmiþtir. Tablo 2'de araþtýrma sonuçlarý Standardize mortalite oraný olarak verilmiþ, Tablo 3'de yapýlan araþtýrma sonuçlarý ise hastalýklar ve hastalýk ölümlerinin relatif riskleri olarak belirtilmiþtir. Bu tablolarda verilen araþtýrmalar, EMR'ye maruz kalan çalýþan sayýsý, bir araþtýrma için yeterli sayýlardýr. Tablo 1'de elektromanyetik alanlara maruz kaldýðý varsayýlan iþçilerin standardize mortalite oranlarý bazý gruplarda yüksek bulunmasýna raðmen, toplumdan anlamlý düzeyde yüksek olmayan, eþit olan, hatta küçük olanlar da vardýr. Tablo 1: GSM þebekeleri için verilen limit deðerler Ülkeler Türkiye Avrupa Birliği Rusya İtalya 2010 yılı (önerilen) Limit Değerler Elektrik Alan (v/m) Güç Yoğunluğu (µw/cm 2 ) 900 MHz 1800 MHz 900 MHz 1800 MHz 42 41 6 6 0,15 57 58 6 6 0,06 450 450 10 10 0,005 900 900 10 10 0,001 Tablo 3'de görülen manzara da aþaðý yukarý aynýdýr. Yani özet olarak araþtýrma sonuçlarýndaki bu deðiþkenlik, Radyo frekanslarýnýn genel populasyonda kanser riskini arttýrdýðý konusunda yeterli ipuçlarýný kesin olarak vermemektedir. Fakat, radyo frekanslarýnda veya mikrodalga frekanslarýndaki elektromanyetik dalgalara maruz býrakýlmýþ deney hayvanlarýnda, bir çok sistemde oluþmuþ zararlar araþtýrmalar tarafýndan bildirilmektedir. Farklý frekanslarda, enerji düzeylerinde ve maruziyet sürelerinde, farklý deney hayvanlarý ile yapýlan çalýþmalarda, örneðin beyin dokusundaki Kalsiyumun hareketleri üzerine yapýlan çalýþmalarda, sinir dokularýnda Kalsiyum akýþýnda artýþ görüldüðü gibi, hiçbir etki görülmeyen çalýþmalar da vardýr. Deney hayvanlarýnýn öðrenmesi üzerine yapýlan 16

Tablo 2: Elektromanyetik alana maruz kalanlarda lösemi ve beyin kanseri ölümlerine ait standardize mortalite oranlarý (1) Araştırıcılar Araştırma Tipi Standardize Mortalite Oranı (SMR) Lösemi Ölümleri Calle (1985) Flodin (1986) Stern (1986) Matanoski (1989) Milham (1985) Olin (1985) Milham (1988) Beyin Kanseri Ölümleri Lin (1985) Olin (1985) Milham (1988) Speers (1988) Thomas (1987) Vagero (1985) Orantılı ölüm oranı Olgu-Kontrol Olgu-Kontrol Standardize İnsidens Oranı Orantılı Ölüm Oranı Standardize Mortalite Oranı Standardize Mortalite Oranı Olgu-Kontrol Standardize Mortalite Oranı Standardize Mortalite Oranı Olgu-Kontrol Olgu-Kontrol Standardize İnsidens Oranı Kohort Kohort Olgu-Kontrol Olgu-Kontrol Kohort Kohort Kohort Kohort 81/78,3=1,0 8/2,1=3,8 11/3,7=3,0 3/0,4=7,0 146/107,5=1,4 2/2,3=0,9 36/29=1,2 48/25,5=1,9 2/1,9=1,0 29/20,8=1,3 17/4,3=3,9 51/14,4=3,5 5/5,1=1,0 0,61 (0,13-1,78) 1,0 (0,3-2,3) 1,39 (1,01-1,90) 1,6 (1,0-2,4) 1,39 (0,93-2,00) 1,18 1,23 (0,99-1,52) 0,54 (0,33-0,83) EMR ye Maruz Kalan Gruplar Elektrik İşçileri (1963-1978) Elektrik İşçileri Elektrik Teknisyenleri (Deniz Kuv.) Telefon Kablo Döşeyicileri Elektrik İşçileri Elektrik Mühendisleri Kısa Dalga Radyo Operatörleri Elektrik İşçileri Elektrik Mühendisleri Kısa Dalga Radyo Operatörleri Elektrik İşçileri Elektronik Sanayiinde Çalışanlar 2047 Telekominikasyon İşçisi Tablo 3: Elektromanyetik alana maruz kalanlarda lösemi ve beyin tümörleri ile beyin kanseri ve lenf veya hematopoetik kanser ölümlerine ait relatif riskler.(2) Araştırıcılar Araştırma Tipi Relatif Risk (%95 Cl) EMR ye Maruz Kalan Gruplar Lösemi Pearce and Fraser (1989) Garland (1990) Tynes (1992) Olgu-Kontrol Kohort Kohort 7,9 (2,2-29) 1,1 (0,3-2,8) 2,85 (1,30-5,41) Radyo Televizyon Tamircileri Radyo Elemanları Norveç Elektrik İşçileri Beyin Tümörü Tynes (1992) Tynes (1996) Grayson (1996) Beyin Kanseri Ölümleri Thomas (1987) Milham (1988) Lemfatik veya Hematopoetik Kanser Ölümleri Robinette (1980) Milham (1988) Morgan (2000) Norveç Elektrik İşçileri Norveç Kadın Radyo ve Telgraf Operatörleri US Hava Kuvvetlerindeki Erkekler Radyo Frekanslarına Maruz Kalanlar Amerika da Amatör radyo Operatörleri US Deniz Kuvvetlerinde Radar Teknisyenleri USA da Amatör Radyo Operatörleri Elektronik Cihazlar Üreten İşçiler çalýþmalarda çeþitli etkilenmeler görülmesine raðmen, bir fark görülmeyen çalýþmalar da vardýr. Genel olarak ayný yorumlarý Baðýþýklýk, Sinir, Nöro-endokrin, Kalp ve damar sistemi ve kan parametreleri için de yapabiliriz. Sonuç olarak; bir çok araþtýrmada, laboratuar koþullarýnda Elektromanyetik alanlara maruz býrakýlan deney hayvanlarýnda, bir çok yaþamsal sistem üzerinde olumsuz etkiler ifade edilmektedir. Bu nedenledir ki saðlýða zararlý bir etken olarak kabul edilen Elektromanyetik radyasyon veya alanlar için yaþamsal alanlarda bir takým limitler oluþturulmuþtur. Bu limitler tanýmlar kýsmýnda olduðunca belirtilmiþtir. III. SONUÇ ve ÖNERÝLER Elektromanyetik ýþýnlar veya alanlarýn saðlýðýmýza getirdiði riskleri de belirterek, bu etkiler karþýsýnda yapmamýz gerekenleri sýralayýp, makalemizi daha yararlý bir hale getirelim. Elektromanyetik Radyasyonlarýn (Radyo frekanslarý, Mikro dalgalar, Ýnfrared, görünür ve Ultraviyole ýþýnlarýnýn (Yani genel olarak iyonize etmeyen radyasyonun) ve bu ýþýnlarý kullanan veya yayýnlayan cihazlarýn, etrafa yaydýðý Elektromanyetik alanýn, biyolojik sistemler ve insan saðlýðý üzerine olumsuz etkileri, yapýlan çok sayýda deneysel çalýþmayla kanýtlanmýþtýr. Cep telefonlarý ve baz istasyonlarý gibi EM Radyasyon veya alan oluþturan cihazlarýn etkilerinin genel halk saðlýðý açýsýndan çok ciddi saðlýk riskleri oluþturabileceðini; bu olumsuzluklarýn ortaya konmasýnýn uzun yýllar alabileceðini, bu durumun, bu gün önlem almama nedeni olmamasý gerektiðini, önemle ifade etmeliyiz. Ayrýca bu fiziksel etkilenmeler yanýnda, konu ile ilgili bilgi noksanlýðýna baðlý rahatsýzlýklarýn oluþturduðu ruhsal sorunlar da kesinlikle göz ardý edilmemelidir. Cep telefonu baz istasyonlarý, oluþturduðu saðlýk riskleri dolayýsýyla, okul bahçeleri, kreþler, hastaneler, parklar gibi yaþlýlarýn, çocuklarýn, hastalarýn daha çok bulunduðu toplu yaþam ve kullaným alanlarýna kesin- 17

Resim 1: Bir bilgisayar firmasýnýn pencerelerinin yanýna yerleþtirilen istasyonlar. likle kurulmamalýdýr. Ýnsanlarýn toplu yaþadýðý bina tepelerine baz istasyonlarýnýn kurulmasý iþlemi, kat maliklerinin kararýna býrakýlmamalýdýr. Baz istasyonlarýnýn kurulmasý iþlemi, bir kurum tarafýndan mutlaka denetlenmeli ve belirli kurallar çerçevesinde yapýlmalýdýr. Kurulan baz istasyonlarýnýn civarýnda yaþayan insanlarý ne düzeyde etkileyebileceði hususu kolayca belirlenmelidir. Bu ölçümleri kolayca yapabilecek kurumlar derhal oluþturulmalý, çoðaltýlmalý ve baþvurulara süratle cevap verilmelidir. Hatta bir olumsuzluk durumunda, bu kurumlara vatandaþ adýna dava açma yetkisi verilmelidir. Son zamanlarda Baz istasyonu oluþturma alanýndaki firma sayýsýnýn artmasý ve bu firmalarýn yaptýklarý iþlerin denetlenmemesi dolayýsýyla son derecede yanlýþ iþler yapýlmaktadýr. Baz istasyonlarý, meskun alanlara, insanlarý etkileyecek biçimde sorumsuzca yerleþtirilmektedir. Resimde bir bilgisayar firmasýnýn köþe pencerelerine böyle iki istasyonun nasýl yerleþtirildiði açýkça görülmektedir. Þu anda piyasada kullanýlan cep telefonlarýnýn SAR deðerleri kullanýcýlara ilan edilmeli ve kullanýcýlarýn uluslararasý standartlarla karþýlaþtýrarak cihaz seçimi konusunda bilinçlenmesi saðlanmalýdýr. Ayrýca yayýnladýklarý elektromanyetik alan dolayýsýyla, cep telefonlarýnýn mümkün olduðu kadar az kullanýlmasý önerilmeli, koruyucu araç ve gereçler tavsiye edilmelidir. Özellikle Elektromanyetik radyasyona ve elektromanyetik alana maruz kalan çalýþanlarýn, maruziyetleri sonucu ortaya çýkacak olumsuzluklarýn saptanabilmesi için, iþyeri hekimleri tarafýndan yapýlmasý gereken periyodik muayeneler, bu alanlarýn etkilerine yönelik, yani riske yönelik organize edilmelidir. En ufak bir þüphede, iþletme içinde derhal çalýþma ortamýndaki elektromanyetik alan ölçümleri yapýlmalý ve gerekli önlemler alýnmalýdýr. Ýþletme içi personeli ile açýk bir þekilde bu konularda iletiþim kurulmalý ve çalýþma ortamýnýn güvenli olduðu anlatýlmalýdýr. Böylece görünmeyen ve saðlýðýný sinsice etkileyen bu etkene karþý emniyetle çalýþan bir iþçinin verimliliði de artmýþ olacaktýr. Belki de Elektromanyetik radyasyona veya alana en fazla maruz kalan meslek gruplarýndan birisi hekimler grubudur. Bu nedenle hekimlerin bu maruziyetleri konusunda süratle bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Aðýr ve tehlikeli iþlerde çalýþan bir iþçi kadar saðlýk riskine sahip hekimlerin, çalýþma ortamlarýndaki saðlýk risklerinin belirlenmesi ve önlemlerinin alýnabilmesi için Saðlýk kurumlarýnda çalýþan personel sayýsýna göre Ýþyeri Hekimliði Kurumu derhal oluþturulmalýdýr. Yaydýklarý elektromanyetik alan dolayýsýyla, Hastanelerde, ameliyathane ve yoðun bakým üniteleri gibi hayati önem taþýyan elektronik cihazlarýn bulunduðu yerlerde, hastanýn yaþamsal fonksiyonlarýný denetleyen cihazlarda yaratabileceði olumsuz etkileþim nedeniyle, bu tür yerlerde, cep telefonlarýnýn kullanýlmasý kesinlikle yasaklanmalýdýr. Cep telefonlarýnýn, toplu taþýma araçlarýnda, elektronik haberleþme yapan sistemleri, olumsuz yönde etkilemesi nedeniyle, oluþabilecek kazalarýn önlenmesi amacýyla, "cep telefonlarýnýn bu tür araçlarda kesinlikle kapalý tutulmasý" konusunda gerekli uyarýlarýn, sadece görsel uyarýlar þeklinde deðil, araçlarda gerekli anonslar yapýlarak da halkýn uyarýlmasý ve bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Bu bilinçlendirme eðitiminin araç sürücülerinden baþlatýlmasý en öncelikli konulardan biridir. Kaynaklar : 1. William N. Rom, : "Environmental and Occupational Medicine". Second Edition, Little,Brown and Company,. USA, 1992. 2. IEGMP (Independent Expert Group on Mobile Phones) Raporu : "Mobil Phones and Health", (http:// www.iegmp.org.uk) 18

İşgücünün korunması ve geliştirilmesinde temel etken olan sağlıklı olma hali insan varlığının en doğal hakkıdır. Dr. Levent KOÞAR Ýþyeri Hekimi 15-16 HAZÝRANIN HATIRLATTIKLARI... Üretimde çalýþanýn saðlýðýný tehdit eden, hayatýný olumsuz etkileyen pekçok faktör vardýr. Ayrýca çalýþaný sadece iþliðinde deðil fiziksel ve toplumsal çevresiyle bir bütün olarak düþündüðümüzde çalýþma ortamý saðlýðý iþ-iþçi, hekim-hasta arasýndaki tek boyutlu bir iliþki olmaktan çýkýp, yoksulluðun ileri aþamasýný simgeleyen iþsizlik, elveriþsiz ve saðlýksýz konutlar ve iþlikler, beslenme yetersizliði ve bozukluðu, bilgi yetersizliði ve daha ekleyebileceðimiz karmaþýk bir iliþkiler bütünüyle deðerlendirilir. Böyle olunca iþçi saðlýðý ve iþ güvenliði çalýþanlarýn hak talepleri eylemleri içinde ve sosyal sorunlarý arasýnda gittikçe önem kazanýr. Öyleki iþçi saðlýðý ve iþ güvenliði sorunu üretim ya da hizmet iþlevi içindeki emekçinin fizik ve moral, saðlýðý için 19

zorunlu týbbi-teknik önlemlerin alýnmasýyla çözülemez olur. Sorun; konuttan, iþyeri ve çalýþma koþullarýnýn iyileþtirilmesine, beslenme, yaþamýn niteliðinin yükseltilmesinden, eðitim sanat ve kültüre kadar moral, sosyal ve biyolojik saðlýðýn tüm bileþenlerinin saðlanmasý yoluyla çözüme girecektir. Bu bütünsel bakýþ açýsýyla bakamayan anlayýþlar sorunu kendi içinde parçalayarak çözme savý içindedirler. Ne yazýk ki bu yaklaþým egemen bir anlayýþ olarak sendikalarýmýza kadar girmiþtir. Ülkemizde iþ saðlýðý hizmet örgütlenmesinin yetersiz olduðu ve bu konudaki eksikliklerin giderilmesinde iþçilerin örgütlü gücü olan sendikalarýn çabalarýnýn büyük önem taþýdýðý genel kabul görmesine raðmen sendikalarýn önemli savaþým aracý olan Toplu Ýþ Sözleþmelerinin iþ saðlýðý alanýnda etkin kullanýlmadýklarý da bir gerçektir. Ýþ ve çalýþma ortamý saðlýðýna yönelik yasal mevzuatlar ülkemizdeki uygulandýðý kadarýyla iþvereni denetlenebilir bir yükümlülüðe sokamamaktadýr. Yaygýn sendikasýzlaþtýrma da bu alanýn esas özneleri olan çalýþanlarýn güçsüzleþtirilmesine neden olduðu için sorun sadece uluslararasý basýnçlar ILO, WHO ve bu "15 Haziran 1970 günü İstanbul ve Gebze'de 70 bin işçi sabah saatlerinde iş bıraktı. Yollara kurulan barikatlar aşıldı. Sokaklar, meydanlar işçilerle dolup taşıyordu. DİSK, TÜRK-İŞ üyesi işçilere, bağımsız sendikalardan bazıları, devrimciler aydınlar sendikal örgütlenmeye vurulan darbeye karşı direnişte hep birlikte olmaya başladılar. 16 Haziran 1970 günü yeni katılımlar oldu. 150 bine yakın insan kurulan barikatları aşarak Taksime doğru çeşitli kollardan yürüyüşe geçti. O gün ayrıca bir çok ilde daha iş bırakıldı. Prosotso gösterileri düzenlendi... 16 Haziran günü saat 21:00'da direnişin en yoğun olduğu illerden biri İstanbul ve Kocaeli'nde sıkıyönetim ilan edildi. Fabrika ve işyerleri askerler tarafından sarıldı. Hızla sistemin denetiminin dışına kayan mücadeleci sendikal hareket bir yanda cebri uygulamalarla tasviye çabalarına muhatap olurken, diğeryandan ise yasalar yeniden düzenlenerek durdurulmak istendi. İşte 15-16 Haziran işçi direnişlerine neden olan bu yasa değişikliğidir. 15-16 Haziran ve sonrası direnişlerle yasa uygulamaya konulmadı, önce TİP ardından CHP yasayı Anayasa Mahkemesine götürdüler. Anayasa Mahkemesi, yasayı Anayasaya aykırı olarak iptal etti. Ancak 15-16 Haziran da püskürtülen Antidemokratik yasalar 10 yıl sonra 12 Eylül'de tekrar daha kapsamlı olarak yürürlüğe konmuştur. 12 Eylül'de yürürlüğe sokulan yasalar örgütlerin ve sendikaların bakımı düzenlemekten çok, bu hakkı yasaklamak ve sınırlamak işlevini görmektedir." Tayfun Görgün DİSK Ankara Merkez Temsilcisi 20 alanýn birebir öznesi olmayan örgütlerce sahiplenilmeye çalýþýlmaktadýr. Olmasý gereken ise; iþçi saðlýðý ve iþ güvenliði sorununun üretenlerin mücadelesinde önemlice bir yer iþgal etmesidir. 18. yüzyýlýn ikinci yarýsýnda Avrupa'da endüstriye makinenin girmesi sonucunda küçük sanayi birimlerinin yerini fabrikalar aldý. "Bu sanayileþmenin yarattýðý olumsuz yaþam ve saðlýk koþullarýna karþý 19. yüzyýl baþlarýndan itibaren bazý insancýl görüþlü aydýnlar, hekimler ve iþverenler koþullarýn düzeltilmesi için önerilerde bulundular. Örneðin, Rovert OWEN ütopik sosyalist görüþleri olan bir iþverendi. Kendi tekstil fabrikasýnda 10 yaþ altýndaki çocuklarýn çalýþmasýna izin vermedi, çevre koþullarýný düzeltti. Diðer iþyerlerinde de uygulanmasý gereken önerilerde bulundu. Hekim C.T. TRACKARH meslek hastalýklarý ile ilgili bir kitap yayýnladý. Fakat iþçi saðlýðýnýn önemine deðinen hekimler azýnlýktaydý." (I. Ulusal Ýþçi Saðlýðý Kongresi'nden 1978)