T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI MÜKELLEF HİZMETLERİ KDV GRUP MÜDÜRLÜĞÜ



Benzer belgeler
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü. Sayı

Bedelsiz mal teslimi belge düzeni ve Form Ba-Bs Hk.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü

Özelge: AR-GE harcamalarında istisna uygulaması ve söz konusu harcamaların muhasebeleştirilmesi hk.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü. Sayı : KDV /07/2014

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü. Sayı :

Özelge: Şirket hissedarlarına ait arsanın kiralanarak arsa üzerine yapılacak binanın inşaasına ilişkin harcamaların GV ve KDV karşısındaki durumu.

YURTDIŞI EĞİTİM KURUMLARINA VERİLEN ARACILIK VE DANIŞMANLIK HİZMETLERİNİN KATMA DEĞER VERGİSİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ VE BELGE DÜZENİ

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI SAKARYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

İNTERNET ÜZERİNDEN VERİLEN ARACILIK HİZMETLERİNİN VERGİ UYGULAMALARI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI KOCAELİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü. Sayı : [ /5]

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü. Sayı: [ ]-15442

Konut teslimlerinde Satıcı Müteahhit Tarafından Fazla Hesaplanan KDV nin Konut alıcısına İade Edileceği

SOSYAL PAYLAŞIM SİTELERİ ÜZERİNDEN REKLAM VERİLMESİ

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

ELEKTRİK ABONELERİNDEN TAHSİL EDİLEN GÜVENCE BEDELLERİNİN İADE EDİLMESİ

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BURSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü. Sayı : [I

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü)

SİRKÜLER 2015/39. Söz konusu özelgeye göre özetle e-fatura olarak düzenlenmesi gerekirken kağıt ortamında alınan fatura;

Özelge: İnternet üzerinden verilen hizmetlerin vergilendirilmesi hk.

T.C. ORDU VALİLİĞİ Defterdarlık Gelir Müdürlüğü. Serbest Meslek Kazancından İndirilebilecek Giderler.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

FON DENETİM YMM. VE BAĞIMSIZ DENETİM A. Ş. nin müşterilerine özel bir hizmetidir. İzinsiz çoğaltılamaz. İktibas edilemez.

Özelge: Yurt dışı mukimi 硸rmalardanشى alınan hizmetlerin gelir ve kurumlar vergisi ile KDV karşısındaki durumu ve belge düzeni hk.

YÜKLENİLEN KDV YE AİT FATURANIN GEÇ DÜZENLENMESİ HALİNDE KDV İADESİ YAPILABİL

Yurt dışındaki rmadan uydu yayını için hizmet alımında ödenen bedelin vergisel durumu.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI MERSİN VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü. Sayı : [ /9]

KREDİ KARTIYLA KONTÖR SATIŞLARINDA BELGE DÜZENİ

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

FİİLİ İHRACI/TESLİMİ ERTESİ DÖNEME/YILA SARKAN YURT İÇİ VE DIŞI SATIŞLARDA MALİYETİN VE HASILATIN AİT OLDUĞU DÖNEM

Özelge: Belediyeden Büfe Kiralanması İşleminin KDV'ne Tabi Olup Olmadığı hk.

ŞİRKET AKTİFİNDE KAYITLI ARSANIN KAT KARŞILIĞI MÜTEAHHİDE VERİLMESİ

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

5 SERİ NOLU KURUMLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ

GİDER PUSULASI UYGULAMASINDA YAŞANAN TEREDDÜTLER

SAYI : 2014 / 26 İstanbul,

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

SERBEST MESLEK FAALİYETİNİN ŞAHIS VE SERMAYE ŞİRKETİ ORGANİZASYONU DAHİLİNDE İCRASININ VERGİSEL AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

YURT DIŞI FAALİYETLERE İLİŞKİN OLARAK MATRAHTAN İNDİRİLEN GÖTÜRÜ GİDERLERİN TEVSİK ZORUNLULUĞU VAR MI?

86 SERİ NO'LU GİDER VERGİLERİ GENEL TEBLİĞ TASLAĞI

SİRKÜLER İstanbul,

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

Duyuru No: 2016/23 İstanbul,

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Özelge: Kat karşılığı inşaat işi yapan yapı kooperatifinin vergilendirilmesi hk.

RASYO YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK LTD.ŞTİ.

Arkan & Ergin Uluslararası Denetim ve Y.M.M. A.Ş.

Tarih: Sayı: 2012/86. Konu:

Sayısı : VUK-40/2009-2/POS Belgesi -2, Katılım Payı -1. İlgili Olduğu Madde : Gelir Vergisi Kanunu Madde 61, 65 ve 94,

T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

İNTERNET ORTAMINDA VERİLEN REKLAM HİZMETLERİNDE VERGİ KESİNTİSİ UYGULAMASINA İLİŞKİN KURUMLAR VERGİSİ TEBLİĞİ

2009/ Konu: 15 ve 30 ncu Maddedeki Tevkifat Oranlarıyla İlgili Düzenlemeleri Açıklayan Kurumlar Vergisi Sirküleri

Sirküler no: 013 İstanbul, 3 Şubat 2009

Aşağıda, mal iadelerinde belge düzeni ve KDV yönünden yapılması gereken işlemler incelenecek, bu konudaki kişisel görüşlerimiz açıklanacaktır.

SİRKÜLER NO: POZ-2015 / 5 İST, yılında geçerli olacak VUK nda yer alan bazı tutar ve hadler belirlendi.

Kurumlar Vergisi Genel Tebliği, Tevkifat Uygulamalarına İlişkin (Seri, Sıra Numarası, No : 81 Sayılı)

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

HEDİYE ÇEKİ UYGULAMASI VE KDV KARŞISINDAKİ DURUMU

Yaklaşım Dergisinin 252 Sayısında Yayınlanmıştır.

Özelge: Vergi mükelle 䎘晐 olmayan kişilerden mal ve hizmet alınması halinde yapılacak ödemelerden hangi oranda tevkifat yapılacağı ve belge düzeni hk.

Konu : Bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları ile şahıs sigorta primleri

Özelge: Mükelle yet Tesisi hk.

1-Özel Kartlar veya Yemek Çekleri Kullanılmak Suretiyle Lokanta veya Hizmetlere İlişkin Belge Düzeni

Kurumlar Vergisi Genel Tebliği TASLAĞI (Seri No: )

12/1/2009 TARİHLİ VE 2009/14580 SAYILI KARARNAMENİN EKİ KARAR

SİRKÜLER. Tarih: Sayı:2017/20 KATMA DEĞER VERGİSİ GENEL UYGULAMA TEBLİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPAN 10 SERİ NOLU KDV TEBLİĞİ HAKKINDA

DEĞER YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

Sirküler Tarihi : Sirküler No : 2011/24 : Stok Beyanları, Kasa Mevcudu ve Ortaklardan Alacaklar Hk.

F- DÜZELTME Özel Tüketim Vergisi Kanununun 15 inci maddesinin (1) numaralı fıkrası uygulamasında, Kanuna ekli (II) sayılı listedeki mallar için

MEVZUAT BİLGİLENDİRME SERVİSİ

Özelge: Elde edilen gelirin alım miktarına bağlı olarak değişen oranlarda bir bölümünün şirkete üye olan gruplara aktarılması hk.

İNTERNET ORTAMINDA VERİLEN REKLAM HİZMETLERİNDEN GELİR-KURUMLAR VERGİ KESİNTİSİ YAPILMASINA İLİŞKİN TEBLİĞ YAYINLANDI

SİRKÜLER RAPOR GİDER VERGİLERİ GENEL TEBLİĞİ. ( Seri No : 86 ) Sirküler Tarihi: Sirküler No: 2008/87

DEĞER YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

Özelge: Arsa devri karşılığı inşaat yaptıran konut yapı kooperati nin vergisel yükümlülükleri hk.

BANKA KREDİSİ İLE BİNEK OTO ALIMI VE MUHASEBESİ

SİRKÜLER: 2014/041 BURSA,

25/12/2015 SİRKÜLER 2015/36. Sayın Yetkili; Tahsilat ve Ödemelerde Tevsik Zorunluluğu Haddi TL ye İndirildi.

TEBLİĞ. Hazine ve Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)ndan:

ADİ ORTAKLIK KASASINDAKİ NAKİT FAZLASININ ORTAKLARA

SİRKÜLERİMİZİN KONUSUNU GELİR VERGİSİ KANUNU UYGULAMASINDAKİ YENİLİKLER OLUŞTURMAKTADIR.

Özelge: Kredi kullanılarak satın alınan gayrimenkulün, kiralanması ve satışının KDV, KV ve Vergi Usul Kanunu karşısındaki durumu hk.

Özelge: GSM abonelerine verilecek yurt dışında bulunan içerik platformuna erişim hizmetinin vergilendirilmesi hk.

Özelge: Yurt Dışında Yapılan İnşaat Onarım Montaj Teknik Hizmet İşlerinin Vergi Kanunları İle Ba ve Bs Bildirim Formları Karşısındaki Durumu hk.

459 SIRA NO.LU VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ DUYURUSU

SON DÜZENLEMELER ÇERÇEVESİNDE SİGORTA VE KAMBİYO İŞLEMLERİNDE BSMV UYGULAMASI

SİRKÜLER. TARİH KONU Çalışanlara ramazan paketi verilmesi hk. ÖZET ÇALIŞANLARA RAMAZAN PAKETİ VERİLMESİNİN VERGİSEL BOYUTU

Özelge: Belediyeden kiralanan gayrimenkullerin kiraya verilmesi hk.

1.1. Satıcı ÖTV Mükelleflerinin ÖTV Tevkifatına Tabi Mal Teslimlerinin Beyanı

SĐRKÜLER Đstanbul, Sayı: 2009/32 Ref: 4/32

Konu: Gelir Vergisi Kanunu nda 6728 Sayılı Yasa İle Yapılan Değişiklikler Hakkında

TEBLİĞ. ÖTV tevkifatı uygulaması ihtiyari bir uygulama olmayıp, imalatçılar tarafından tevkifat yapılması zorunludur.

A. VERGİLENDİRME DÖNEMİ

15 NO LU 5520 SAYILI KURUMLAR VERGĐSĐ KANUNU SĐRKÜLERĐ YAYIMLANDI

SİRKÜLER 2009 / 5. 03/02/2009 tarihli ve Sayılı Resmi Gazete de aşağıda yer alan vergi tevkif oranları yayımlanmıştır.

Transkript:

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI MÜKELLEF HİZMETLERİ KDV GRUP MÜDÜRLÜĞÜ Tarih : 12/03/2012 Sayı : B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV.29-986 Konu : inşaat taahhüt işlerinde indirim ve iadenin konutların teslimi ile mi yoksa kesin yada geçici kabul ile mi gerçekleştirilebileceği İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, yıllara sari inşaat işlerinde indirimli orana tabi teslimler nedeniyle oluşan iade hakkının talep edilebileceği dönemle ilgili (hak ediş faturalarının düzenlendiği tarih itibariyle mi yoksa işin bitirilme tarihi itibariyle mi iadenin doğacağı hususunda) tereddüde düşüldüğü belirtilmekte, konuyla ilgili olarak bilgi istenilmektedir. Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 29/2 nci maddesi ile Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup teslim ve hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan verginin, mükelleflerin bu maddede sayılan borçlarına yılı içinde mahsuben, izleyen yıl içerisinde ise mükellefin talebine bağlı olarak nakden veya bu borçlarına mahsuben iadesine imkan tanınmıştır. KDV Kanununun 28 inci maddesinin Bakanlar Kuruluna verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi eki (I) sayılı listenin 13 üncü sırası uyarınca " belediyelere yapılan sadece net alanı 150 m2 ye kadar konutlara ilişkin inşaat taahhüt işleri "ne % 1 oranında KDV uygulanmaktadır. İndirimli orana tabi işlemlerde iade hakkı, işlemin gerçekleşmesi ile doğmaktadır. Yıllara sari işlerde iş tamamlanmadan hak ediş düzenlenmesi ve % 1 katma değer vergisi tahsil edilmesi halinde işlemin hak ediş kapsamına giren kısmı ile sınırlı olmak üzere iade hakkı ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, işin tamamen bitirilmesi beklenmeden, yıl içindeki hak edişlere bağlı olarak ve hak ediş kapsamında ifa edilen hizmetin bünyesine giren vergilerle sınırlı olmak üzere, KDV Kanunun 29/2 nci maddesi uyarınca Bakanlığımıza verilen yetkiye dayanılarak yayımlanan muhtelif KDV Genel Tebliğlerindeki açıklamalar çerçevesinde iade talep edilmesi mümkün bulunmaktadır.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI MÜKELLEF HİZMETLERİ KDV GRUP MÜDÜRLÜĞÜ Tarih : 05/03/2012 Sayı : B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV 12-851 Konu : yurtdışına yapılan e-kitap satışının hizmet ihracı olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği İlgide kayıtlı özelge talep formunda; yurtdışına yapılan e-kitap satışının hizmet ihracatı kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir. Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 11/1-a maddesinde, yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin, KDV den istisna olduğu hükme bağlanmıştır. Aynı Kanunun 12/2 nci maddesi uyarınca da bir hizmetin yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmet sayılabilmesi için; - Hizmetlerin yurtdışındaki bir müşteri için yapılmış olması ve - Hizmetten yurtdışında faydalanılması, gerekmektedir. Öte yandan, 26, 30 ve 113 Seri No.lu KDV Genel Tebliğlerinde hizmet ihracatının kapsam ve niteliği konusunda gerekli açıklamalar yapılmıştır. Bu hüküm ve açıklamalara göre; yurtdışında mukim bir firmaya şirketinizce yapılan elektronik kitap satışının, ilgili Tebliğlerdeki şartların da yerine getirilmesi kaydıyla hizmet ihracı kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmaktadır.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ADANA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü Tarih : 18/04/2012 Sayı : B.07.1.GİB.4.01.17.02-VUK.231-59 Konu : Erken ödeme veya avaslarda faturanın ne zaman düzenleneceği ve hangi dönemde vergilendirileceği İlgi özelge talep formunda, turizm seyahat acenteliği faaliyetinden dolayı vergi numaralı mükellefi olduğunuz, erken rezervasyon dönemlerinde müşteriden nakit veya kredi kartıyla tahsil edilen erken ödeme veya avanslar (kapora) için fatura düzenlediğiniz, bu işlemlerde müşterinin tatile gideceği dönemin 3-6 veya 9 ay sonra olduğu belirtilerek, bu durumda faturanın ne zaman düzenlenmesi ve hangi dönemde vergilendirilmesi gerektiği hususlarında Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir. Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229'ncu maddesinde fatura, "...satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır." şeklinde tanımlanmış, aynı Kanunun 231/5'inci maddesinde ise "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azamî yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır." hükmü yer almıştır. Diğer taraftan, 3065 sayılı KDV Kanununun 1/1'inci maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu; 10/b maddesinde, malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi ile vergiyi doğuran olayın meydana geleceği hüküm altına alınmıştır. Buna göre, fatura düzenlenmesi ödemeye bağlı olmayıp mal teslimine veya hizmet ifasına bağlı olduğundan, faturanın esas olarak malın teslimi veya hizmetin ifasından itibaren en geç yedi gün içinde düzenlenmesi gerekmektedir. Ancak, malın tesliminden veya hizmetin ifasından önce de fatura ve benzeri belgelerin düzenlenmesi mümkün bulunmakta olup, bu durumda, fatura ve benzeri belgelerde gösterilen tutarla sınırlı olmak üzere vergiyi doğuran olay meydana gelecektir. Dolayısıyla, malın teslimi veya hizmetin ifasından önce alınan avanslar, henüz teslim veya hizmet gerçekleşmediğinden işlemlerin karşılığını teşkil eden bir bedel olarak değerlendirilmeyecek ve avans tutarları üzerinden KDV hesaplanmayacaktır. Ayrıca, faturanın hizmetin ifasını müteakip düzenlenmesi gerektiğinden, avans mahiyetindeki tahsilat için fatura düzenlenmesine de gerek bulunmamaktadır. Bu durumda, teslim veya hizmetin ifasından itibaren yedi gün içinde düzenlenecek işleme ait faturada alınan avans tutarı dahil toplam işlem bedeli üzerinden KDV hesaplanacağı tabiidir.

Ancak, avansın alınması sırasında avans tutarları için fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi halinde, teslim veya hizmet gerçekleşmemiş olsa dahi KDV Kanununun 10/b maddesi hükmü uyarınca alınan avans tutarı üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü Tarih : 13/04/2012 Sayı : B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-1362 Konu : İhraç edilen malların yurt dışında imhası ve muhasebe kayıtlarına gider olarak intikal ettirilip ettirilemeyeceği hk. İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda,... ihracatı işi ile iştigal ettiğinizi, ihraç ettiğiniz ürünlerden hatalı üretilenlerden tamir imkânı olanların ve geri gönderilmesi çok maliyetli olmayanların iade olarak alındığı, iade edilmek istenen ama geri getirilme maliyeti yüksek olanların ise yurt dışında alıcı şirket tarafından imha edildiği, yurt dışındaki şirketin imhaya ilişkin belgeleri tarafınıza gönderdiği belirtilerek, yurt dışındaki şirket tarafından şirketinize iade edilmek amaçlı olarak tutulan ancak geri gönderme maliyetinin yüksek olması nedeniyle yurt dışındaki şirket tarafından o ülkede imha ettirilen ürünlerin iade edilen mallar kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, imha işleminin tevsiki açısından yurt dışındaki şirket tarafından nasıl bir belge düzenlenmesi gerektiği, iade edilecek ürünlerin yurt dışında imha edilmesi durumunda imhaya ilişkin herhangi bir oran olup olmadığı ve imha edilen bu mallara ilişkin maliyetlerin kurumlar vergisi yönünden indirilip indirilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde kurum kazancının, gelir vergisinin konusuna giren gelir unsurlarından oluştuğu hüküm altına alınmıştır. Anılan Kanunun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Diğer taraftan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinde, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükmü yer almaktadır. Aynı Kanunun 38 inci maddesinde ise, bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükmü bulunmaktadır. Mezkur Kanunun 40 ıncı maddesinde safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış olup, anılan maddenin 1 inci fıkrasında ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde indirilebileceği hükmüne yer verilmiştir.

Ticari kazancın tespitinde iki temel ilke geçerli olup, bunlar "dönemsellik" ve "tahakkuk esası" ilkeleridir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Bu esas dikkate alındığında bir gelir unsurunun, özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 72 nci maddesinde takdir komisyonlarının kuruluşu, 74 üncü maddesinde takdir komisyonlarının (yetkili makamlarca istenilen matrah ve servet takdirlerini yapmak ve vergi kanunlarında yazılı fiyat, ücret veya sair matrah ve kıymetleri tespit etmek gibi) görevlerine ait hükümler yer almaktadır. Anılan Kanunun 267 nci maddesinde ise, emsal bedelinin gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değer olduğu, anılan maddenin üçüncü fıkrasında emsal bedellerinin ilgililerin müracaatı üzerine takdir komisyonunca takdir yolu ile belli edilebileceği, takdirlerin maliyet bedeli ve piyasa kıymetleri araştırılmak ve kullanılmış eşya için ayrıca yıpranma dereceleri nazara alınmak suretiyle yapılacağı, aynı maddenin yedinci fıkrasında kaza mercilerinin re'sen biçtikleri değerler ile zirai kazanç ölçülerini tespit eden kararnamelerde yer alan unsurların emsal bedeli yerine geçeceği hükme bağlanmıştır. Mezkur Kanunun 278 inci maddesinde ise yangın, deprem ve su basması gibi afetler yüzünden veyahut bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi haller neticesinde iktisadi kıymetlerinde önemli bir azalış vaki olan emtia ile maliyetlerin hesaplanması mutad olmayan hurdalar ve döküntüler, üstüpü, deşe ve ıskartaların emsal bedeli ile değerleneceği hükmü yer almaktadır. Bu hükme göre, emtianın kıymeti düşen mal olarak emsal bedeli ile değerlenebilmesi için, emtianın iktisadi kıymetindeki önemli azalışın, yangın, deprem, su basması gibi tabii afet veya bozulma, çürüme, kırılma, çatlama, paslanma gibi haller nedeniyle olması gerekmektedir. Emtiaların imhasında genel kural imhanın takdir komisyonu nezaretinde yapılmasıdır. Ancak, yurt dışına gönderilip de geri getirilemeyen malların imhasının takdir komisyonu nezaretinde yapılması mümkün olmadığından, söz konusu imhanın gerçekleştirildiği ülkedeki konuyla ilgili yetkili makamların bilgisi veya gözetimi dahilinde yapılmış olması halinde o ülke makamlarından alınacak tutanak ve benzeri resmi evraklar takdir komisyonunca veri olarak kullanılabilecektir. Öte yandan, söz konusu imha işleminde herhangi bir oran söz konusu değildir. T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü Tarih : 03/04/2012 Sayı : B.07.1.GİB.4.35.18.02-1741-397 Konu : Arge kapsamındaki proje için amortisman İlgide kayıtlı dilekçenizin incelenmesinden, şirketinizin... Başkanlığından "... ve fonksiyonel mamullerin geliştirilmesi ve üretimi" için yapılacak araştırma ve geliştirme faaliyetleri ile ilgili destek başvurusunda bulunduğu ve bu kapsamda yapılan harcamaların "263 Araştırma ve Geliştirme Giderleri" hesabında aktifleştirildiğinden bahisle proje bitiminde gayrimaddi hakkın bir patente bağlanmaması nedeniyle aktifleştirilmiş olan harcamaların doğrudan gider yazılmasının mümkün olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır. 5520 Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde; mükelleflerin, işletmeleri bünyesinde gerçekleştirdikleri münhasıran yeni teknoloji ve bilgi arayışına yönelik araştırma ve geliştirme harcamaları tutarının %100'ü oranında hesaplanacak "Ar-Ge İndirimi"ni kurumlar vergisi matrahının tespitinde, kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla, kurum kazancından indirebilecekleri, araştırma ve geliştirme faaliyetleri ile doğrudan ilişkili olmayan giderlerden ve tamamen araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde kullanılmayan amortismana tabi iktisadi kıymetler için hesaplanan amortisman tutarlarından verilen paylar üzerinden Ar-Ge indirimi hesaplanmayacağı, matrahın yetersiz olması nedeniyle ilgili dönemde indirim konusu yapılamayan tutarın sonraki hesap dönemlerine devredeceği hükme bağlanmış, Ar-Ge indiriminden yararlanacak harcamaların kapsamını ve uygulamadan yararlanılabilmesi için gerekli belgeler ile usulleri belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır. Konuya ilişkin açıklamaların yapıldığı 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "10.2.6. Ar-Ge harcamalarının kayıtlarda izlenmesi" başlıklı bölümünde kurumların, hesap dönemi içinde gayrimaddi hakka yönelik yaptıkları araştırma ve geliştirme harcamalarının tamamını aktifleştirmek zorunda oldukları ancak, gayrimaddi hakka yönelik olmayan ve Vergi Usul Kanunu hükümleri çerçevesinde aktifleştirilmesi gerekmeyen harcamaların doğrudan gider yazılabileceği; ayrıca projeden, daha sonraki yıllarda vazgeçilmesi veya projenin tamamlanmasına imkan kalmaması durumunda, kurumun Ar-Ge faaliyeti kapsamında yapmış olduğu ve önceki yıllarda aktifleştirilmiş olan tutarların doğrudan gider yazılabilmesinin mümkün bulunduğu belirtilmiştir. Diğer taraftan, 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 313 üncü maddesinde, "İşletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle 269 uncu madde gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edavat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin birinci kısımdaki esaslara göre tespit edilen değerinin bu Kanun hükümlerine göre yok edilmesi amortisman mevzuunu teşkil eder...

Değeri (01.01.2012'den itibaren) 770 TL'yi aşmayan peştemallıklar ile işletmede kullanılan ve değeri (01.01.2012'den itibaren) 770 TL'yi aşmayan alet, edevat, mefruşat ve demirbaşlar amortismana tabi tutulmayarak doğrudan doğruya gider yazılabilir." hükmü bulunmaktadır. Bu hükme göre bir iktisadi kıymetin amortismana tâbi tutulabilmesi için, işletmenin aktifinde kayıtlı olması, kullanıma hazır halde bulunması, işletmede bir yıldan fazla kullanılması, yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunması ve değerinin yukarıda belirtilen haddin üzerinde olması gerekmektedir. 1 Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğinde 263-Araştırma ve Geliştirme Giderleri Hesabı işletmede yeni ürün ve teknolojiler oluşturulması, mevcutların geliştirilmesi ve benzeri amaçlarla yapılan her türlü harcamalardan, aktifleştirilen kısmının izlendiği hesap olarak tarif edilmiş ve söz konusu hesabın işleyişine ilişkin olarak "Maliyet değerleri ile bu hesaba borç kaydedilir..." açıklaması yapılmıştır. Mezkur Kanunun 5024 sayılı Kanunla değişen 315 inci maddesinde "Mükellefler amortismana tabi iktisadi kıymetlerini Maliye Bakanlığının tespit ve ilan edeceği oranlar üzerinden itfa ederler. İlan edilecek oranların tespitinde iktisadi kıymetlerin faydalı ömürleri dikkate alınır." hükmü bulunmaktadır. Bu hükmün Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden amortismana tabi iktisadi kıymetler için uygulanacak "Faydalı Ömür ve Amortisman Oranları" tespit edilmiş ve bu oranlar 333, 339, 365, 389, 399 ve 406 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile açıklanmıştır. Bu itibarla, şirketinizce aktifleştirilmiş olan araştırma ve geliştirme giderlerinin, söz konusu giderler neticesinde bir gayri maddi hak elde edilmesi halinde 339, 365, 389, 399 ve 406 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik 333 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği eki listenin "57. Araştırma ve Geliştirme Giderleri" sınıflandırması uyarınca beş yılda ve % 20 amortisman oranı ile itfa edilmesi gerekmektedir. Öte yandan, her ne kadar ar-ge projesinin bitiminde gayrimaddi hakkın patente bağlanmasıyla ilgili bir talebiniz bulunmasa da, yalnızca ar-ge projesinden vazgeçilmesi veya projenin tamamlanmasına imkan kalmaması hallerinde, gayrimaddi hakka yönelik olarak yapılan ve aktifleştirilen harcamaların doğrudan gider yazılmasının mümkün olacağı tabiidir.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü Tarih : 23/03/2012 Sayı : B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-1136 Konu : Komisyoncunun satıcı adına müşteriden kendi POS cihazıyla yapacağı tahsilatta düzenlenecek belge ve tevkifat yapılıp yapılamayacağı ile kendisine ait aracın satışında uygulanacak KDV oranı. İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, araç alım satım işi ile iştigal ettiğiniz belirtilerek, vergi mükellefi olmayan kişilerden yapılan araç alımlarında gider pusulası düzenlenip düzenlenmeyeceği, düzenlenmesi halinde tevkifat yapılıp yapılmayacağı ile vergi mükellefi olmayan kişilere ait araçların satışında Kurumunuza ait POS cihazının kullanılması halinde düzenlenecek faturada komisyon tutarına yer verilip verilmeyeceği hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir. GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 94'üncü maddesinin birinci fıkrasında, kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hüküm altına alınmış olup anılan fıkranın 13 numaralı bendinde esnaf muaflığından yararlananlara mal ve hizmet alımları karşılığında yapılan ödemelerden hangi oranlarda tevkifat yapılacağı belirlenmiştir. Bu madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, esnaf muaflığı kapsamı dışında kalan, diğer bir ifade ile vergi mükellefi olmayan kişilere yapılan ödemeler üzerinden tevkifat yapılması gerekmemektedir. KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1/1'inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu hükme bağlanmıştır. Öte yandan, katma değer vergisi oranları, KDV Kanunu'nun 28'inci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesine ekli I sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 1, II sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 8, bu listelerde yer almayan vergiye tabi işlemler için % 18 olarak tespit edilmiştir. Söz konusu Bakanlar Kurulu Kararnamesine ekli I sayılı listenin 9'uncu sırasına göre, Türk Gümrük Tarife Cetvelinin 87.03 tarife pozisyonundaki binek otomobilleri ve esas itibarıyla

insan taşımak üzere imal edilmiş diğer motorlu taşıtlardan kullanılmış olanlarının teslimi % 1 oranında KDV'ye tabidir. Buna göre; - 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesine ekli I sayılı listenin 9'uncu sırasına istinaden 87.03 tarife pozisyonunda yer alan binek otomobillerinden kullanılmış olanlarının satışında % 1 oranında KDV uygulanması gerekmektedir. 87.03 tarife pozisyonunda yer almayan araçların satışında ise %18 oranında KDV hesaplanacaktır. - Söz konusu araçların satışında, satıcının gerçek usulde KDV mükellefi olmaması halinde, bu satış KDV'ye tabi olmayacaktır. - Başkasına ait binek otomobillerin satışında teslim satıcı ile aracı arasında gerçekleşmekte olup bu satışlara aracılık edilmesi nedeniyle komisyon vb. adlar altında alınan bedel % 18 oranında KDV'ye tabi olacak ve komisyoncu tarafından beyan edilecektir. Diğer taraftan, 83 Seri No'lu KDV Genel Tebliği uyarınca komisyoncuya ait POS cihazı kullanılmak suretiyle kredi kartıyla tahsil edilerek banka hesabına geçen, ancak doğrudan aracılık hizmeti verilen şahıs veya firmalara aktarılan mal ve/veya hizmet bedellerinin, aracı firma tarafından ilgili döneme ait katma değer vergisi beyannamesinin "Kredi Kartı ile Tahsil Edilen Teslim ve Hizmet Bedelleri" satırında beyan edilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede, "Kredi Kartı ile Tahsil Edilen Teslim ve Hizmet Bedelleri" ile katma değer vergisi beyanları arasındaki uyumsuzluğun vergi dairesince sorulması durumunda, farklılığın aracılık hizmeti verilen şahıs veya kurum adına aracı firmaya ait POS cihazı kullanılmak suretiyle kredi kartı ile tahsil edilen mal ve/veya hizmet bedellerinden kaynaklandığı izah gerekçesi olarak belirtilebilecektir. Öte yandan, POS cihazıyla yapılan tahsilatlar hakkında 60 Seri No'lu Katma Değer Vergisi Sirküleri'nin 7.2.'nci bölümünde gerekli açıklamalar yapılmış bulunmaktadır. VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 227'nci maddesinde, bu Kanun'da aksine hüküm olmadıkça bu Kanun'a göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait kayıtların tevsikinin mecburi olduğu, 231'inci maddesinin 5 numaralı bendinde faturanın, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenleneceği hükme bağlanmış olup aynı Kanun'un 229-242'nci maddelerinde de bu Kanun'a göre düzenlenmesi ve alınması gereken vesikalara ait hükümler yer verilmiştir. Aynı Kanun'un 234'üncü maddesinde ise tüccarların, vergiden muaf esnafa yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulasının vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmünde olduğu hüküm altına alınmıştır.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, noter satış senedinin Vergi Usul Kanunu'nda yer alan vesikalardan biri olmaması nedeniyle, vergi mükellefiyeti olmayan kişilerden yapmış olduğunuz taşıt alımlarınızı gider pusulası ile belgelendirmeniz gerekmektedir. Kurumunuzun, vergi mükellefi olmayan kişilere ait araçların alım satımına aracılık etmesi nedeniyle sadece komisyon adı altında sağladığı ve kredi kartı ile tahsil ettiği gelirler için hizmetin yapıldığı tarihten itibaren yedi gün içinde komisyon faturası düzenlemesi ve aracılık bedeli üzerinden hesaplanacak bu tutarın Kurumunuz tarafından beyan edilmesi gerekmektedir.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü Tarih : 22/03/2012 Sayı : B.07.1.GİB.4.34.19.02-105[265-2012/VUK-1-...]-1119 Konu : Bankalardan alınan altın kredisinin dönem sonu veya geri ödeme tarihinde baz alınacak değerleme ölçüsü İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, kıymetli maden rafinasyonu ve alım-satımı yaptığınız, dönemler itibariyle bankalardan altın kredisi kullandığınız, altın kredisini muhasebe kayıtlarınıza intikal ettirirken kredi kullanım günündeki İstanbul Altın Borsası altın fiyatını baz aldığınız belirtilerek, kullanılan altın kredisinin dönem sonu veya geri ödeme tarihinde baz alınacak değerleme ölçüsünün ne olacağı hususunda görüş talep ettiğiniz anlaşılmıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 262 nci maddesinde, "Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder." hükmüne yer verilmiş olup anılan Kanunun 274 üncü maddesinde, emtianın, maliyet bedeliyle değerleneceği ifade edilmiştir. Mezkur Kanunun 265 inci maddesinde, "Mukayyet değer, bir iktisadi kıymetin muhasebe kayıtlarında gösterilen hesap değeridir.", 285 inci maddesinde, "Borçlar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit borçlar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır." hükümlerine yer verilmiştir. Anılan Kanunun 289 uncu maddesinde ise, değerleme esasları bölümünde yazılı olmayan veyahut yazılı olup da kendi ölçüleriyle değerlenmesine imkân bulunmayan iktisadi kıymetlerden bina ve arazinin vergi değerleriyle, diğerlerinin ise, varsa borsa rayici, yoksa mukayyet değerleri, o da yoksa emsal bedeliyle değerleneceği ifade edilmiştir. Bu kapsamda, Vergi Usul Kanununda ayni bir borç niteliğinde bulunan altın kredisinin değerlemesi konusunda özel bir hüküm bulunmamakla birlikte, mezkur Kanunun 289 uncu maddesine göre değerleme yapılabilmesi, kendi ölçüsüyle değerlenmesine imkân bulunmaması halinde söz konusu olacaktır. Ancak, altın kredisi işletme açısından bir borç niteliği taşıdığından değerleme ölçüsü olarak borçlar için belirlenen ölçünün kullanılması ve anılan Kanunun 285 inci maddesi uyarınca mukayyet değerle değerlenmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin 2008-32/35 No.lu Tebliğin 8 inci maddesinde, "Bankalar depo hesapları karşılığı altın, gümüş veya platin ile satın aldıkları altın, gümüş veya platinin teslimi suretiyle, yurtiçinde veya yurtdışında yerleşik gerçek veya tüzel kişi müşterilerine bankacılık mevzuatı dahilinde altın, gümüş veya platin kredisi kullandırabilirler. Altın, gümüş veya platin kredisi uygulamasında miktar, bu Tebliğ'in 5 inci maddesinde belirtilen usule göre tespit edilir.", 9 uncu maddesinde, "Altın, gümüş veya platin kredisi hesaplarına bankalarca tespit edilecek oranlar üzerinden tahakkuk ettirilecek faizler, altın, gümüş veya platin olarak hesaplarda

izlenir. Bu kredi hesapları, müşteriler tarafından altın, gümüş veya platin teslimi suretiyle veya banka ile müşteri arasında varılacak anlaşmaya göre Türk Lirası veya döviz geri ödemesi yapılarak kapatılabilir.", 10 uncu maddesinde, "Altın, gümüş veya platin alış ve satış fiyatları bankalarca, serbestçe tespit edilir." hükümlerine yer verilmiştir. Buna göre; -Bahsi geçen Tebliğin 10 uncu maddesine göre, bankalar altın alış ve satış fiyatlarını serbestçe belirleyebildikleri için, altının İstanbul Altın Borsasındaki değerinin değil, krediyi kullandıran bankanın altın kredisi için tespit etmiş olduğu satış fiyatının esas alınması, -Bankadan alınan altın kredisi, kredi sözleşmesine dayanan bir borç niteliği taşıdığından mukayyet değerle değerlenmesi, geçici vergi dönemi ve hesap dönemi sonundaki dönem için altın olarak hesaplanan faizin de mukayyet değere eklenmesi, -Kredinin geri ödemesi sırasında mukayyet değerle geri ödeme tarihinde bankanın hesapladığı değer arasındaki farkın, gelir veya gider hesaplarına intikal ettirilmesi, -Kredi olarak alınan altının, işletme için emtia niteliğinde olması sebebiyle aktife maliyet bedeli ile kaydedilmesi, geçici vergi dönemi sonları itibariyle stokta bulunan fiziki altın mevcudunun maliyet bedeli ile değerlenmesi ve satılmadığı sürece gelir veya gider hesaplarını etkilememesi gerekmektedir. Ancak, Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesinin A fıkrasının 9 numaralı bendine göre, münhasıran sürekli olarak altın alım-satım ve imali ile iştigal eden mükellefler şartlara bakılmaksızın dönem sonlarında enflasyon düzeltmesi yapacakları için, kredi olarak alınıp aktifte bulunan altının da diğer altın stokları gibi dönem sonlarında enflasyon düzeltmesine tabi tutulacağı tabiidir.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü Tarih : 22/03/2012 Sayı : B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-1128 Konu :... Kart Puan Sistemi kapsamında toplanan puanların müşterilere kullandırılması karşılığında bayilere yansıtılan bayi gider payının gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı ile belge düzeni. İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Şirketinizin... nin akaryakıt istasyonu işleten bayisi olarak faaliyetlerini sürdürdüğü, satışlarınızı arttırmak amacıyla... Kart Puan Sisteminde toplanan puanların müşterilerinize kullandırmanız karşılığında Şirketinize yansıtılan bayi gider paylarının... A.Ş. tarafından düzenlenen gider dekontuna istinaden gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde kurumlar vergisinin, Kanunun 1 inci maddesinde yazılı mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin (1) numaralı bendinde ise ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde, indirim konusu olarak dikkate alınabileceği belirtilmekte olup pazarlama satış ve dağıtım harcamaları genel giderler kapsamında değerlendirilmektedir. Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesinde faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu belirtilmiştir. Aynı Kanunun 231 inci maddesinin 5 numaralı fıkrasında faturanın, malın teslimi veya hizmetin yapılmasından itibaren azami yedi gün içinde düzenleneceği, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı, aynı Kanunun 232 nci maddesinde ise birinci ve ikinci sınıf tüccarlarla, kazancı basit usulde tespit edilenlerin ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin; birinci ve ikinci sınıf tüccarlara, serbest meslek erbabına, kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere, vergiden muaf esnafa sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunların da fatura istemek ve almak mecburiyetinde oldukları, yine aynı Kanunun 233 üncü maddesinde birinci ve ikinci sınıf tüccarlarla, kazancı basit usulde tespit edilenlerin ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin fatura vermek mecburiyetinde olmadıkları satışların ve yaptıkları işlerin bedellerinin perakende satış fişleri, makineli kasaların kayıt ruloları veya giriş ve yolcu taşıma biletlerinden biri ile tevsik olunacağı hüküm altına alınmıştır. Diğer taraftan, 3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkındaki Kanunla da birinci ve ikinci sınıf tacirlere, Vergi Usul

Kanununa göre fatura vermek zorunda olmadıkları mal satışları veya hizmet ifaları için ödeme kaydedici cihaz fişi kullanma zorunluluğu getirilmiştir. Yukarıda yer alan kanun hükümleri çerçevesinde; satışların artırılması amacıyla... A.Ş.nin uyguladığı... Kart-Puan Sistemine üye olan (A) Bayisi,... Kart kullanıcısı müşteri (X)'e yapmış olduğu satışlarda borçlanılan meblağı gösteren ödeme kaydedici cihaz fişi düzenleyecektir.... Kart kullanıcısı (X), elde etmiş olduğu ödül puanları da kullanarak herhangi bir... üyesi bayiden (A, B, C,...) mal veya hizmet satın alması durumunda; üye bayi satmış olduğu mal veya hizmetin gerçek meblağı üzerinden ödül puan bedel tutarını düşmeksizin fatura veya perakende satış vesikası düzenleyecektir. Ödül puan bedellerinin... Kart-Puan Sistemindeki fona veya buradan ödül puan bedeli ile satış yapan üye bayilere aktarılması işleminde ise fatura veya perakende satış vesikası düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır. Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 228 inci maddesinde, "Aşağıdaki giderler için ispat edici kağıt aranmaz: 1. Örf ve teamüle göre bir vesikaya istinat ettirilmesi mutat olmayan müteferrik giderler; 2. Vesikanın teminine imkan olmayan giderler; 3. Vergi kanunlarına göre götürü olarak tespit edilen giderler. 1 ve 2 numaralı fıkralarda yazılı giderlerin gerçek miktarları üzerinden kayıtlara geçirilmesi ve miktarlarının işin genişliğine ve mahiyetine uygun bulunması şarttır." hükmü yer almaktadır. Buna göre, "... Kart Puan Sistemi" kapsamında bayiler vasıtasıyla sistemde toplanan puanların kullandırılması karşılığında... A.Ş. tarafından bayilere yapılan ödemelerin... A.Ş.nin kazancının tespitinde pazarlama satış ve dağıtım gideri olarak değerlendirilmek suretiyle gider olarak dikkate alınması mümkündür. Ayrıca, söz konusu ödemelerin bir kısmının yapılan hesaplamalar sonucunda bayilere aktarılması durumunda aktarılan tutarın bayilerce gider olarak dikkate alınabilecektir. Ödül puanlara isabet eden tutarların... A.Ş. tarafından daha evvel gider kaydedilmiş olması halinde, bu tutarlardan bayilere aktarılan kısmının anılan şirket tarafından gelir kaydedilmesi gerektiği tabiidir. Söz konusu ödül puanlara isabet eden bedellerin bayilere aktarılması işleminde ise fatura veya perakende satış vesikası düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır. Diğer taraftan,... A.Ş. tarafından gider kaydedilmiş ve kısmen bayilere aktarılan tutarlar (gider katılım payı) için fatura düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır. Ayrıca, anılan şirket ile bayiler arasında yapılan sözleşmeler ile ödül puan bedel tutarlarını gösteren (aylık hesap durumu özet tablosu gibi) evrakın, yasal defterlerle birlikte muhafazası ve istenildiğinde ibraz edilmesi gerekmekte olup, söz konusu işlemin tevsiki açısından anılan şirket tarafından düzenlenen dekontların da kullanılması mümkün bulunmaktadır.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü Tarih : 29/04/2011 Sayı :.4.35.16.01-176300-111 Konu : Serbest bölgede faaliyet gösteren A.Ş.'ye ortak olan limited şirkete yapılması muhtemel bir kar dağıtımında stopaj uygulanıp uygulanmayacağı hk. İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, serbest bölgede faaliyet gösteren bir anonim şirketin ortağı olduğunuz belirtilmekte ve muhtemel bir kâr dağıtımında şirketinize stopaj uygulanıp uygulanmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır. 5810 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi ile değişmeden önceki 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında, serbest bölgelerin gümrük bölgesi dışında olduğu hükme bağlanmışken, anılan Kanunun belirtilen maddesiyle yapılan değişiklikle serbest bölgeler Türkiye Gümrük Bölgesinin içine alınmıştır. Anılan kanunun 6 ncı maddesinin incelenmesinden de anlaşılacağı üzere, bu bölgelerde sadece gümrük ve kambiyo mükellefiyetine dair mevzuat hükümlerinin uygulanmayacağı hususunda düzenleme yer almakta, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları ile Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin uygulanmayacağı hususunda bir hüküm bulunmamaktadır. Ayrıca, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun iştirak kazançları istisnasının düzenlendiği 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin birinci alt bendinde kurumların, tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun sermayesine katılmaları nedeniyle elde ettikleri kazançlar kurumlar vergisinden müstesna tutulmuş, 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kanuni veya iş merkezi Türkiye'de bulunan kurumların tam mükellefiyet esasına göre vergilendirileceği belirtilmiş, ikinci fıkrasında da, Türkiye'de faaliyette bulunan, kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye'de bulunmayan kurumların, dar mükellefiyet esasında sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançlar üzerinden vergilendirileceği hükme bağlanmıştır. Buna göre, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş olan ve kanuni veya iş merkezleri serbest bölgede bulunan şirketlerin tam mükellef kurum olarak değerlendirilmesi gerekir. Diğer taraftan, aynı Kanunun "Vergi kesintisi" başlıklı 15 inci maddesinin birinci fıkrasında kamu idare ve kuruluşlarının, iktisadî kamu kuruluşlarının, sair kurumların, ticaret şirketlerinin, iş ortaklıklarının, derneklerin, vakıfların, dernek ve vakıfların iktisadî işletmelerinin, kooperatiflerin, yatırım fonu yönetenlerin, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabının, ziraî kazançlarını bilânço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin; maddede sayılan kurumlara avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben yaptıkları ödemeler üzerinden istihkak sahiplerinin kurumlar vergisine mahsuben % 15 oranında kesinti yapmak zorunda oldukları, maddenin ikinci fıkrasında ise; vergiden muaf olan kurumlara dağıtılan (Kârın sermayeye eklenmesi kâr dağıtımı sayılmaz.) Gelir Vergisi Kanununun 75' inci maddesinin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerindeki kâr payları üzerinden, bu maddenin üçüncü fıkrası uyarınca vergi

kesintisine tâbi tutulan kazançlar hariç olmak üzere (2009/14594 sayılı B.K.K. ile 03.02.2009 tarihinden geçerli olmak üzere) %15 oranında vergi kesintisi yapılacağı belirtilmiştir. Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde de ticaret şirketlerinin vergi sorumlusu sıfatıyla madde bentlerinde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir ve kurumlar vergilerine mahsuben tevkifat yapmaları gerektiği hüküm altına alınmış olup, aynı maddenin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b/i) alt bendinde ise, tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve bu vergilerden muaf olanlara dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarından (2009/14592 sayılı B.K.K. ile 03.02.2009 tarihinden geçerli olmak üzere) % 15 oranında vergi tevkifatının yapılacağı hükmü yer almaktadır. Ayrıca, serbest bölgelerde uygulanan kurumlar vergisi istisnasının açıklandığı 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "5.12.3.5.1. Kâr paylarının dağıtılması halinde vergi kesintisi" başlıklı bölümünde; "Serbest Bölgeler Kanununun geçici 3'üncü maddesinin birinci fıkrasının (a)bendindeki istisna hükmünün, kâr dağıtımına bağlı olarak yapılacak vergi kesintisine etkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla, serbest bölgelerde faaliyette bulunan kurumlar vergisi mükelleflerinin, bu bölgelerde elde ettikleri kazançları dağıtmaları halinde, dağıtılan kâr payları üzerinden elde edenin hukuki niteliğine göre Gelir Vergisi Kanununun 94'üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendi ile Kurumlar Vergisi Kanununun 15'inci maddesinin ikinci fıkrası ve 30'uncu maddesinin üçüncü ve altıncı fıkraları uyarınca vergi kesintisi yapmaları gerekmektedir." açıklamalarına yer verilmiştir. Bu itibarla, 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun geçici 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan istisna hükmünün, kâr dağıtımına bağlı yapılacak vergi kesintisine etkisi bulunmadığından, serbest bölgede faaliyet gösteren mükellefler tarafından kâr dağıtımı yapılması halinde, dağıtılan kâr payları üzerinden kârı elde edenin hukuki statüsüne göre, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 15 ve 30 uncu maddeleri ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendi gereğince tevkifat yapılacağı tabiidir. Ancak, yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalara göre, ortağı olduğunuz tam mükellef statüsündeki anonim şirketten elde edeceğiniz kâr payları, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin birinci alt bendine göre iştirak kazancı istisnası kapsamında olduğundan kurumlar vergisinden istisna tutulması gerekmekte olup, ayrıca, serbest bölgedeki ortağı olduğunuz tam mükellef anonim şirketten elde edeceğiniz kâr payından 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesi ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b/i) alt bendinde tam mükellef kurumlara dağıtılan kâr payları üzerinden vergi tevkifatı yapılacağına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığından, tevkifat yapılmaması gerekmektedir.