2. Beyşehir Fotoğrafcılar Buluşması (14-16 ağustos 2009) Yazan ve fotoğraflayan: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr) 14-16 Ağustos 2009 tarihleri arasında 2. Beyşehir Fotoğrafcılar Buluşması ve Fotoğraf Maratonu na katılmak üzere Fotoğraf Sanatı Kurumu (FSK) organizasyonunda 15 kişilik bir grupla Beyşehir e gidiyoruz. Bu sene 2. düzenlenen Fotoğrafcılar Buluşması nı Konya Selçuklu Fotoğraf Sanatı Derneği ( FotoSel) organize ediyor. 14 Ağustos 2009, Cuma Saat 08.00 da özel aracımız ile Ankara dan yola çıkıyoruz. Kaptanımız Şenol Çınar. Beyşehir e, Konya üzerinden gidiyoruz. Saat 12.00 gibi Konya ya ulaşıyoruz. Yaklaşan 30 Ağustos gösterilerine hazırlanan gösteri uçakları Konya üzerinde renkli görüntüler oluşturuyor. Şehir merkezine girmeden Beyşehir istikametinde yolculuğumuzu sürdürüyoruz. Saat 13.00 gibi Beyşehir e ulaşıyoruz. Bizi, etkinliği organize eden FOTOSEL den Reha Bilir karşılıyor. Kayıt yaptırıyoruz. Katılım ücreti olarak 10 TL ödüyoruz. Bu ücrete dahil olanlar; bir adet T-şort, 2 kahvaltı, bir akşam yemeği ve bir de dondurma. Kayıt işleminden sonra etkinliğin üssü konumundaki belediye parkı ve parkın bitişiğindeki Atik restoranta giderek öğle yemeği yiyoruz. Ortalık fotoğrafcılarla şenleniyor, değişik bölgelerden gelen bir çok fotoğrafcı var, herkes tanıdık birileri ile bu etknlik vesilesi ile hasret gideriyor. Yemekte, belediye başkanı İzzet Taşcı ile tanışıyoruz. Bu etkinliğin gerçekleşmesine belediye büyük destek veriyor; başkan da fotoğraf sanatına değer veren, fotoğrafın Beyşehir i tanıtmanın iyi bir yolu olduğunun farkında. Yemek sonrası, çadırda konaklayacak olanlarımız park içinde uygun yerlerde çadırlarımızı kuruyor, FSK olarak toplam beş çadırımız var. Otelde ve pansiyonda kalacaklar ise yerlerine yerleşiyorlar. 1/8
Eflatunpınarı-Beyşehir Yerleştikten sonra, ayağımızın tozu ile civardaki görülecek yerlere belediyenin eskortluğunda gidiyoruz. Bizimle gelen Halil Dişli, İz TV için program hazırlığında olduğundan belediyenin görevlendirdiği kişiler, ilçenin ilginç yerlerini göstermek bize eşlik ediyorlar. İlk durağımız, Beyşehir e 22 km uzaklıktaki Eflatunpınarı Hitit anıtı. Beyşehir Eşrefoğlu Camii 2/8
Üstünde tanrı Teşup ve tanrıça Sibel in kabartmalarının olduğu kesme taşlardan yapılan bu Hitit anıtı, su kaynağının hemen yanında. Biraz bakımlı olsa çok daha etkileyici olacak. Burada bir süre oyalanarak anıtı ve serinlemekte olan köylü çocukları fotoğraflıyoruz. Eflatunpınarı ndan sonra ilçeye dönerek Eşrefoğlu camisini geziyoruz. 1296-1299 yılları arasında Eşrefoğlu Süleyman Bey in yaptırmış olduğu bu camii, Anadolu da ahşaptan yapılmış ulu camiilerin en büyüğü. Camii ziyaretinin ardından ilçede dolaşarak, ilginç bulduklarımızı fotoğraflıyoruz. Geçen yıl ödül alan fotoğraflar bilbordlarda, bizden de geçen yıl ödül alan Gülcan Acar ın fotoğrafı var. Akşam üstü belediyenin yaptığı ilaçlamayı başlangıçta zamansız olduğı için yadırgasak da dumanın fotoğraflarımıza mistizmi katmasından dolayı bundan pek de şikayetçi olmuyoruz. Akşam yemeğini park içinde, belediyenin ikramı olan kazanlarda hazırlanmış pirinç pilavı ve kavurma yiyoruz. Yemeğin ardından etkinlik açılışı ve konuşmalar yapılıyor, etkinliğe davet edilen usta fotoğrafcılara plaketleri veriliyor. Bizden de Dursun Ali Sarıkoç ve Adnan Ataç plaket alan ustalardan. Kendisi de bir fotoğrafcı olan Konya milletvekili Mustafa Kavakçı kürsüye gelerek bir konuşma yapıyor. Mersin vali yardımcısı Ahmet Soley, Irgat Çadırları adlı sergisini burada, bu etkinlik çerçevesinde açıyor. Konuşmaların ardından büyük kedileri fotoğraflamayı kendine ciddi uğraş edinen Süha Derbent in (suhaderbent.com) büyük kedileri konu alan gösterisini keyifle ve hayranlıkla izliyoruz. Çok güzel bir çalışma. Bence Türkiye nin böyle ne istediğini bilen insanlara ihtiyacı var. Hep alıştığımız üzere bu tür işleri batılılar yaparken artık bizden de birilerinin, özel bir konuda uzmanlaşarak büyük emek ve zamanını bu işe verip profesyonelce iş çıkarması çok etkileyici, gurur duydum doğrusu. Çadırlarımıza girmeden önce, bir kaçımız bir süreliğine kamp ateşinin başına gidiyor; ben ise gece fotoğrafı çekmek için bugün dolaştığımız yerlerden bir kez daha geçerek fotoğraf yokluyorum. Henüz içime sinen bir fotoğraf yok ortada. Çadıra dönmeden kamp ateşinin başına ben de kısa bir süreliğine uğruyorum. Sabahın erken ışığında fotoğraf yakalamak için erken kalkacağımdan çok geç olmadan uyumaya, çadıra dönüyorum. 15 Ağustos 2009, Cumartesi Saah 05.45 da gün doğumu ile uyanıyorum, akşam sözleştiğimiz gibi Mehmet Bey ile fotoğraf çekmeye gölün batısına gidiyoruz. Beyşehir çok güzel bir yer ama fotoğraf konusunda hala cömert davrandığını düşünmüyorum(uz). Gün doğumu ile birlikte sadece birkaç balıkçının fotoğrafını çekebiliyorum. Organizasyonun ikramı olan Atik restorantdaki sabah ahvaltısının ardından saat 09.30 da tarihi Beyşehir Regülatörü ne giderek katılımcılarla grup fotoğrafı çektiriyoruz. Saat 10.00 gibi organizasyonun sağladığı araçlarla katılımcılar Beyşehir in gözde noktalarına fotoğraf toplamaya gidiyor; biz ise daha devingen olacağımızı düşünerek kendi aracımızla dolaşmayı yeğliyoruz. 3/8
İlk durağımız yamaç paraşütünün yapıldığı yamaç. Bugün beyşehir de aynı zamnda yamaç paraşütü festivali de başlıyor. Fotoğraf maratonunda yamaç paraşütü dalında da özel ödül verilecek, iki etkinliği fotoğraf ile bağlamaları güzel. Aracımızla yamaç paraşüt alanına gidiyoruz. Protokol konuşmalarını dinlemekten sıkılıyoruz, rüzgar da atlamaya uygun görünmüyor, en az birkaç saat boyunca atlayan birilerini göremeyeceğiz demektir. Zamanımızı daha verimli kullanmak için buradan ayrılarak Leylekler Vadisi ne gitmeye karar veriyoruz. Vadinin bulunduğu köyde yemek bulamama ihtimalini düşünerek önce ilçe merkezine uğrayarak karnımızı doyurup ardından vadiye gitmeyi planlıyoruz. İlçe merkezinde, Konya ya özgü etli ekmeği en iyi yapan yer olduğunu öğrendiğimiz Öz Adana lokantasına giderek, etli ekmek söylüyoruz. Bu lokanta, etkinlik katılımcılarına %10 indirim de yapıyor. Leylekler Vadisi nin olduğu Yeşilada köyü istikametinde gidiyoruz. Köyün yol ayrımına geldiğimizde yol kenarında, Antalya dan gelen mevsimlik işcilerin kurduğu çadırları görünce fotoğraf iştahımız kabarıyor birden, dayanamayıp araçtan iniyoruz. Araçtan indiğimizi gören çadır sakinleri de hareketlenmeye başlıyor, öyle ki aracımıza geri döndüğümüzde ortalık düğün alanına dönmüş oluyor, defini tutan çadır sakinleri oynamaya ve her türlü hünerlerini fotoğraf makinelerimize göstermeye çalışıyorlar. 4/8
Leylekler Vadisi nin olduğu Yeşilada köyünden önce, Adaköy de olduğunu öğrendiğimiz ve çalışır durumdaki su değirmenini görmenin daha akılcı olacağını düşünerek önceliği Adaköy e veriyoruz. Yeşilada-Adaköy yol ayrımından yaklaşık 3 km giderek Adaköy girişindeki değirmenin yanında duruyoruz. Su değirmeni- Adaköy 5/8
Dedegöl dağ sırasının sularını toplayan Kargılı deresinin sularının döndürdüğü bu değirmeni ve derenin içinden geçtiği vadiye dağılarak ilginç bulduklarımızı fotoğraflıyoruz. Değirmenin üstündeki köy mezarlığındaki ağaçlara yuva yapmış leylekleri görünce, bir an Leylekler vadisinin bir içinde olduğumuzu düşünüyoruz. Adaköy den ayrılarak Yeşildağ köyüne gidiyoruz. Köyde, leyleklerin olduğu vadiye giderek leylekleri fotoğraflamaya çalışıyoruz, burda yapaçak fazlaca bir şey de yok galiba. Umduğumuz leylek fotoğraflarını maalesef çekemiyoruz. Beyşehir e dönmeden, köy kahvesinde günün yorgunluğunu atmak için oturup birer çay içiyoruz. 6/8
Beyşehir e dönerken havada birkaç yamaç paraşütü görünce sabah gidip de fotoğraflayamadığımız yamaş paraşütcülerini gün batımına karşı fotoğraflamayı umarak tekrar pist başına gitmeye karar veriyoruz. Ancak gittiğimizde, gelirken havada gördüklerimizin son paraşütcüler olduğunu ve atlayışların bittiğini öğreniyoruz. Ellerimizde fotoğraf makineleri ile büyük bir iştahla fotoğraf çekmeye geldiğimizi gören bir paraşütcü bizi boş göndermek istemiyor, durumumuza açıdığından olsa gerek rüzgar elvermese de bizler için atlayacağını söylüyor. Hepimiz çok heycanlanıyoruz ve pistin altında paraşütü ve Dedegöl ün arkasındaki gün batımını aynı karede buluşturmak için konumlanıyoruz. Işığın ve rüzgarın yetersizliğinden çektiğimiz fotoğraflar kafamızda çekmeyi planladığımıza çok benzemese de hiç çekememiş olmaktan daha iyi olduğunu düşünüyoruz. Pist başından ayrılarak ilçeye geri dönüyoruz. Yemek için yine Öz Adana lokantasını tercih ediyoruz. Yemeğin ardından yürüyerek kamp alanına giderken fotomaraton için son fotoğraflarımızı da çekiyoruz. Yarıştıracağımız fotoğrafları bu akşam veya en geç yarın sabah saat 09.00 a kadar teslim etmemiz gerekiyor. Saat 22.00 de Atik restorantda toplanarak fotoğraflarımızı ayıklıyoruz, takım dayanışması ile yarışmaya katılacağımız fotoğraflara birlikte karar veriyoruz. Etkinlik boyunca çektiğimiz yüzlerce fotoğrafdan, yarışmaya katılacak beş adet fotoğrafa karar vermek biraz zor oluyor, fotoğrafları yarışmaya hazırlamada ustalarımızdan yardım alıyoruz. Geç vakitte işlerimizi bitirerek fotoğrafları teslim ediyoruz, bizim işimizin bittiğini, topun artık jüride olduğunu bilmek yorgunluğumuzu biraz hafiflletiyor. Herkesdeki kanı, yarışma için çok güçlü fotoğraflarımızın olmadığı yönünde; belki bu, her yarışmada hissettiğimiz mükemmeliyetçi olmanın getirdiği bir duygu. 7/8
Tarihi Beyşehir regülatörü 16 Ağustos 2009, Pazar Sabah kahvaltının ardından çadırlarımızı toplayıp, sohbet ederken bir yandan da yarışmanın sonuçlarını beklemeye koyuluyoruz. Saat 13.30 gibi ortalıkta bir hareketlenme başlıyor, herkesin heyecanla beklediği sonuçlar az sonra açıklanacak. Yarışma sonuçları, sergileme alan fotoğrafcıların adlarının okunması ile başlıyor, bizden ismi ilk okunan Aynur Ertegün oluyor, FSK olarak çok seviniyoruz çünkü elimizde vurucu karelerin olmadığını düşünüyorduk dünden beri. FotoSel özel ödülünü de Necip Evlice nin kazanması FSK olarak prestijimizi düze çıkartıyor, ki derken ikinciliğin de Mehmet Uçar a gelmesi, hepimize derin bir nefes aldırıyor, kurum olarak başımız yukarıda dolaşabileceğimizi düşünüp keyfimiz yerine geliyor; sonuçlar gayet iyi. Ödül törenin ardından, dönüş için hazırlanıyoruz. Öz Adana da yediğimiz öğlen yemeğinin ardından saat 15.45 de Beyşehir den ayrılıyoruz. Dönüş için yeterli zamanımızın olduğunu düşünerek Konya da Mevlana ya da uğruyoruz. Saat 18.20 de Konya dan ayrılıyoruz. Dönüş yolunda, etkinlik boyunca biriken anılar, özellikle de Füsun Hanımın sigarayı rekor sürede bırakıp rekor sürede başlaması, bu çok kısa süre içinde sigara soluma konusunda yaratıcılıklarını espirilere dönüştürüp, eğleniyoruz. Ataç ın Konya dan aldığı Mevlana nın özlü sözlerini içeren kitaptan herkesin söylediği bir sayfa numarasındaki sözü okuması eğlencenin yanısıra hayata ilişkin konularda bizleri düşündürürken, Mevlana ya duyduğumuz hayranlığımızı da tazeliyor. Saat 22.00 gibi Ankara da oluyoruz. Hüseyin Sarı 31 Ağustos 2009, Ankara 8/8