Neyi Göremiyoruz? -2



Benzer belgeler
İmam Tirmizi nin. Sıfatlar Hususundaki Mezhebi

فضل صالة الرتاويح اسم املؤلف حممد صالح املنجد

İsimleri okumaya başlarken- و ب س ي د ن ا - eklenmesi ve sonunda ع ن ه ر ض ي okunması en doğrusu.

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

الصيام برؤية واحدة اسم املؤلف حممد بن صالح العثيمني

KUR AN HARFLERİNİN MAHREÇLERİ (ÇIKIŞ YERLERİ)

Neyi Göremiyoruz?-10

Yasin sûresini okuduktan sonra duâ etmek için toplanmanın hükmü. Abdulaziz b. Baz

Müslümanlık ve İslam şeriatı, bilinenler-anlaşılmışlar-uygulanabilirler ve insan için olanlardan oluşmaktadır.

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Değerli Kardeşim, Kur an ve Sünnet İslam dininin iki temel kaynağıdır. Rabbimiz in buyruklarını ve Efendimiz (s.a.v.) in mübarek sünnetini bilmek tüm

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

1- EBEVEYNLERİN ÇOCUKLAR ÜZERINDEKİ HAKLARI

SELÂMIN ŞEKLİ. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Abdullah b. Abdurrahman el-cibrîn

Altı aylık iken anne karnından düşen ceninin cenaze namazını kılmanın hükmü

DUALAR DUANIN ÖNEMİ Dua

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

YARDIM HARİTASI-1. Nureddin Yıldız ın Dünya Nasıl Dönüyor? (30.) dersidir.

Terceme : Muhammed Şahin

(Dersini sabah namazından sonra yapmanı tavsiye etmekle birlikte, sana uygun olan en münasip bir vakitte de yapmanda bir sakınca yoktur.

Öğretim İlke ve Yöntemleri 1

GÖZ ÖNÜNDE NESİL-3. Nureddin YILDIZ Hoca efendinin Dünya Nasıl Dönüyor? (17.) dersidir.

EĞER NEBİ MUHAMMED, BENDEN YAHUDİLİĞİ VE HIRİSTİYANLIĞI İNKÂR ETMEMİ İSTESE; YAHUDİLİĞİ VE HIRİSTİYANLIĞI İNKÂR ETMEM, MUHAMMED'İ İNKAR EDERİM

Namazlardan sonra yapılan duâ ve zikirleri, sünneti edâ ettikten sonraya ertelemenin hükmü

Adak Hakkında Bilinmesi Gerekenler

YERYÜZÜNDE ALLAH A EN SEVİMLİ YERLER: CAMİLERİMİZ

Hâmile kadın için haccın hükmü

Cidde'de yaşayan ve hac için Mekke'den ihrama giren kimsenin hükmü. Muhammed Salih el-useymîn

Zekatın Fazileti Gönderen Kadir Hatipoglu - Haziran :57:10

İnsanlar arasında akrabalık bahşeden Allah Teala ya hamd, akrabalığın hükümlerini beyan eden Resulü Peygamber Efendimize salât-u selam olsun.

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şu an hayatta ve yeryüzünde hazır mıdır? Abdulkerim el-hudayr

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

ŞABAN'IN 30. GECESİ HİLAL GÖRÜLMEDİĞİ ZAMAN (NE YAPILIR?)

Her elini uzatana (isteyene) zekât verilir mi?

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- nurdan mı yaratılmıştır? İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi

GÖZ ÖNÜNDE NESİL-3. Nureddin Yıldız ın Dünya Nasıl Dönüyor? (17.) dersidir.

Davetçinin İşi Acildedir, Poliklinik Hizmeti Sonra Gelir

Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in doğum gününün müslümanlar için önemi

Kabirleri ziyaret etmenin, Fatiha sûresi okumanın ve kadınların kabirleri ziyaret etmelerinin hükmü

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

REHBERLİK VE İLETİŞİM 1

215) Misvak Kullanmak (Misvak Kullanmanın Ve Yaratılış Özelliklerinin Faydası)

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

Böyle Dönecek Dünya-2

Mağaradan Arşa-4. Nureddin Yıldız ın Dünya Nasıl Dönüyor? (63.) dersidir.

حديث توسل آدم نليب وتفس : {وابتغوا يله الوسيلة} şeyh Muhammed Salih el-muneccid

5. Ünite 1, sayfa 17, son satır

YÖRÜNGEMİZİN TESPİTİ. Nureddin Yıldız ın Dünya Nasıl Dönüyor? (33.) dersidir.

İSİMLER VE EL TAKISI

Okul Öncesi İçin DUÂLAR SÛRELER. Melek BOZDOĞAN Murat BOZDOĞAN

İki secde arasında otururken ellerin durumu nasıl olmalıdır?

şeyh Abdulaziz b. Abdullah b. Baz

Hor görme, aşağılama, hakir kabul etme günahını ilk işleyen şeytandır.

Başörtüsünün üzerini mesh etmede aranan şartlar. Muhammed Salih el-muneccid

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

İslâm da Meşrû Mülk Edinme Yolları

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

ORUCA BAŞLAMADA ASTRONOMİK HESABA MI GÜVENİLMELİ YOKSA HİLALİ GÖRMEK Mİ GEREKİR? İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi

Kar veya yağmur sebebiyle Cuma namazını terk etmenin hükmü. Muhammed b. Salih el-useymîn. Terceme: Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Borçlunun sadaka vermesinin hükmü

Çocuğunuza Söylemeniz Gereken 99 Olumlama - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

tyayin.com fb.com/tkitap

ه: د ع ل ض ب او ت ن ل ه ب م ذ ت خ أ إن ا م م كي ف ت ر ك ت د ق ي فإ ن يت للا س ن و با ك ت

(40 Hadis-7) SEÇME KIRK HADİS

İNSANLARA İLİM ÖĞRETMENİN VE ONLARI İYİLİĞE DÂVET ETMENİN FAZÎLETİ. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Neyi Göremiyoruz? -7

ON EMİR الوصايا لعرش

Mukaddime-7. Nureddin Yıldız ın Tıbba Müslümanca Bakış (7.) dersidir.

İLLÜZYON DEĞİL İSTİDRAC-2

Bayram hutbesi nasıl okunur? - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

40 HADİS YARIŞMASI DİKKAT 47'DEN 55'E KADAR Kİ HADİSLERİN ARAPÇA METİNLERİ DÜZELTİLMİŞTİR. SINIFI 5-6,7-8 1-) 9-10,11-12 SINIFI 5-6,7-8 2-) 9-10

118. SOHBET Kadir Suresi SÛRE VE MEÂLİ:

Teminatımızın Yüzde Ellisi

EV SOHBETLERİ 135. Sohbet SOHBET BİZİ ALDATAN BİZDEN DEĞİLDİR! 1

Allah Teâlâ ya hamd eder, Hz. Muhammed (Sallalahu Aleyhi ve Sellem) e, âl ve ashabına selam ederiz.

هل الا نبياء متساوون. şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

SAHABE NİN ÖNDERİ HZ. EBU BEKİR

ÂLİM ÂMİLDİR. Nureddin Yıldız ın Hadislerle Diriliş (34.) dersidir.

Şiddetli soğuk günlerde cünüplükten arınmak için teyemmüm almanın hükmü. Abdulaziz b. Abdullah b. Baz

Âlemlerin rabbi Allah a hamd, Efendimiz Muhammed aleyhisselama, ailesine, ashabına salat ve selam olsun.

Fatiha Suresi'nin Tefsiri ve Faydaları

Arafat'ta vakfenin vakti

Kabir azabı kıyâmet kopuncaya kadar devam eder mi?

YARDIM HARİTASI-2. Nureddin Yıldız ın Dünya Nasıl Dönüyor? (31.) dersidir.

Rükû halinde iken secde yerine bakılacağına dâir delil nedir?

BAZI AYETLER ÜZERİNE KÜÇÜK Bİ R TEFEKKÜR ( IV)

Teravih namazının hükmü ve rekât sayısı

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.) İN MEDİNE DEKİ İCRAATLARI PEYGAMBER (S.A.V.) MEDİNE DE

İHLAS VE NİYET. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Cenaze namazının kılınışı

Genç İslam ın Gençleri

İnsan ve Sağlığı-3. Nureddin Yıldız ın Tıbba Müslümanca Bakış (11.) dersidir.

Ayetlerin Mealleri: الله لا ا ل ه ا لا ه و ال ح ي ال ق ي وم لا ت ا خ ذ ه س ن ة و لا

Transkript:

Neyi Göremiyoruz? -2

ب س م الل الر ح ن الر ح يم ا ل ح م د لل ر ب ال ع ال م ني. و ص ل الل و س ل م ع ل س ي د ن ا م م د و ع ل ا ل ه و ص ح ب ه ا ج ع ني. Âlemlerin rabbi Allah a hamd, Efendimiz Muhammed aleyhisselama, ailesine, ashabına salat ve selam olsun. Aziz kardeşlerim, Medine ye mesafemizi ve hangi Medine nin ismine hayran olduğumuzu tespit etmek isteriz. İsteriz ki biz, Allah ın Peygamber olarak gönderdiği Muhammed aleyhisselamın şeriatını devletleştirip hayatın rengi hâline getirdiği Medine nin adamı olalım. Bulunduğumuz yer Medine olsun. Biz Medine ye gidemesek de bulunduğumuz yeri Medine yapmaya çalışıp gayret ederken Rabbimiz bizi görsün isteriz. Bunun da yapılabilecek en pratik çalışması, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz in hadis-i şeriflerini ashab-ı kiramın yaptığı gibi hayatımıza uygulamak olacaktır. Onu uyguladıkça Allah ın kitabı Kur an-ı Kerim i de hayatımızda uygulayacağız demektir. Ne biz bilgimizle ne de bizden öncekiler tahminleriyle Kur an-ı Kerim i yaşama tarzımızı belirleyemeyiz. Kur an-ı Kerim, Allah ın kitabıdır ve Muhammed aleyhisselam da Kur an ı açıklamakla görevlendirdiği Peygamberi dir. Biz burada veya dünyanın herhangi bir yerinde Allah ın Peygamberi nin üzerinden Kur an ı yaşarız. O ne yaptıysa yapar, ne konuştuysa konuşur ve ne söyleyin dediyse söyleriz: Ortaya Kur an çıkar. Yoksa Kur an-ı Kerim, bizim adını kullandığımız ama pratiğini yapamadığımız bir kitap olarak karşımızda durur maazallah. Burada Peygamber Efendimiz in temizlikle ilgili ya da namaz konusuna dair bir başlığını açmayacağız. Sıradan, kura ile çekip çıkmış gibi hadis-i şerif okuyacağız. Tıpkı ashab-ı kirama yaptığı gibi Efendimiz in. Kul hakkı diye bir kitap yazmadı Peygamber imiz aleyhisselam. Birinin bir başkasına zulmettiğini görüp ona tepki gösterdi; bunun üzerine kul hakkı maddesini çıkardı ashab-ı kiram. Bunun sonucu ne oldu peki? Çocuk, annesinden süt emer; o süt bazen kemik bazen kas bazen deri olur; ama o süt çocuğu büyütür. Anne, çocuğunu emzireceği zaman bugün çocuğumu tırnakları büyüsün diye emziriyorum diyerek vermez, doğal bir şekilde verir sütünü. Ashab-ı kiram da bizim yaptığımız gibi okula gidip programlı bir eğitim görmediler. Kur an bile programlı olarak inmedi. En kolay bileceğimiz örnek, alkolle ilgili ayettir. Her inişinde bir hüküm verdikten sonra bir kere gelip yasakladı. Bu gösteriyor ki ashab-ı kiram şeriatı, tabii bir biçimde nefes alır, su içer gibi özümsedi.

Biz şimdi geldiğimiz noktada bir gün oturup namaz, öbür gün oruç dersi yapıyoruz. Dinimizi konulandırmak zorunda kaldık biz. Bu şüphesiz ki Müslümanlar a dinini öğretiyor, âlim yetiştiriyor ve bu tarza mecburuz zaten. Kardeşlerim, İlk olarak ele alacağımız, Ebu Hureyre radıyallahu anhın rivayet ettiği, Beyhakî nin Sünen-i Kübra sındaki 6918, Buharî de de 1337 numaralı hadis-i şerif. Bir hadisin Buharî de ve başka kaynaklarda zikredilmesi durumunda, ilk olarak Buharî nin adını vermek uygun düşer. Ama bizim tercih ettiğimiz, daha kolay anlaşılır üslubundan dolayı Beyhakî nin rivayetidir; bu sebeple birinci olarak onu zikrettik. Aynı hadis, bizim daha kolay anlayacağımız bir dille ulaşmış Beyhakî ye. Peygamber aleyhisselamın mescidini temizleyen siyah bir kadını vardı. Peygamber aleyhisselam onu görmeyince, O kadın nerededir? diye sordu. O öldü, diye cevap verdiler. Bana haber vermeli değil miydiniz? buyurdu. Dediler ki: Gece vefat etmişti, gece de defnedildi. Sizi rahatsız etmek istemedik. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, onun kabrine gitti ve namazını kıldı. Sonra da buyurdu ki: Müslümanlar dan biri vefat edince bana muhakkak haber verin. Şimdi biz bunu Peygamber aleyhisselama ait sıradan bir bilgi olarak okuduk. Peygamber aleyhisselamın mescidini temizlemeye çalışan, siyah derili bir kadının hatırası bu. Duygusallık ihtiva ediyor, aynı zamanda Peygamber aleyhisselam Efendimiz in diğer sahabilerle olduğu gibi kadın bir sahabiyle de ilgilendiğini, derisinin siyahlığının bir ayrıcalık olmadığını ortaya koyuyor. Bu hadisi herhangi bir yerde arasak, kabrin başında cenaze namazı kılmakla ilgili bölümde bulabiliriz. Ashab-ı kiram ise bunu günün içindeki olaylardan biri olarak yaşadılar ve bundan dört büyük ders çıkardılar ayrıntılarıyla beraber yedi. Bu sahih hadis-i şeriften biz yedi ders çıkarırsak, dinimizi yedi damardan beslemiş oluruz. Ashab-ı kiram da böyle beslenerek dindarlıklarını kuvvetli hâle getirdiler. Biz bunu siyah bir kadının cenazesi kılınmış diye geçiştirirsek beslenme kaynaklarımızdan birini daraltmış oluruz. Peygamber aleyhisselamın bu tavrından nelerin anlaşıldığını sayalım: Bir: İyi bilinen insanların cenazesine gidip namazını kılmak gerekiyor. Akraba ya da zengin olduğundan değil, müminlerin sevilenlerinden ve fazilet sahiplerinden birinin cenazesinde bulunmak gerekiyor. İki: Demek ki Resûlullah aleyhisselam, kadın-erkek ayırmadan ashabıyla ilgileniyormuş. Kadın hayrına bu işi yapıyordu; sigortalı bir görevlisi değildi mescidin. Efendimiz aleyhisselam, Mescid-i Nebi de hizmet yaptığı için onu hatırlıyor. O kadın, Efendimiz in gözüne giriyordu. Müminlerin mümin olma özelliği olur, kadın-erkek özelliği olmaz demek ki. Üç: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin hayatında mescit ne mescitle ilgilenmek, müminler arasında fazilet konusu. Kadının özelliği de mescidin temizliğiyle ilgilenmesi. Mescidin temizliğiyle ilgilendiği için Efendimiz onu arıyor. Mescidine hizmet eden birine vefa borcu hissediyor ve mezarına gidiyor. Demek ki mescitlerimizle ilgilenmek Müslümanlar arasında vefayı gerektirir konulardan biri.

Cami yapmak, caminin tuvaletini temizlemek-halısını süpürmek-camını silmek, camiye gençlerin gelmesi için yardım etmek, gelen gençlerle ilgilenen ihtiyar olmak, imama-müezzine yardımcılık, caminin propagandasını veya hoş görüntüsünü sağlayacak iş yapmak bu kadının yaptığı işlerdi bunlar. Bunlar, ümmetin içinde takdir görmesi gereken işler. Efendimiz aleyhisselam bunun için o mezara gitmek istedi. Eğer bir caminin sadece imamı dikkat çekiyor ve diğer hizmetleri dikkat çekmiyorsa sünnete aykırı yaşıyoruz demektir. Çünkü sahabeyi eğiten Peygamber imiz aleyhisselam, camiden çöp toplayan kadını da önemli konuma getirdi. Sünnet üzere ve Medine ye yakın bir hayat yaşamak, yaşadığın şehri Medineleştirmek ve mesafeleri kısaltmak bu mantıkla mümkün. Dört: Bu kadın siyah derili. Medine nin yerlileri (Evs ve Hazrec) ise siyah derili değildir. Bilal-i Habeşî ler oraya siyah derili olarak geldiler. Bu kadın bir sebeple Medine ye gelmiş ve Medine toplumu, erkek ağırlıklı bir toplum; cihadı erkekler yapıyor, mescide beş vakit erkekler gidiyor, ticareti büyük oranda erkekler yapıyor, hâkimiyet ve hizmet erkeklerin üzerinde. Ama bu kadın, işin garip tarafı şu ki adı da belli değil, üzerine görev olmadığı ve toplumun böyle bir baskısı olmadığı ve Müslümanlığı bunu ona mecbur etmediği hâlde Resûlullah ın dinine yapacağı tek alternatif katkı olan mescit temizliğini göre v edinmiş. Bu ne eğitimi verir: Müslüman, aktif olmanın yollarını bulmak zorundadır. Yalvarma ve ricaya gerek bırakmadan dinine hizmet edecek bir şeyleri kendisi bulmalıdır. Belki de onu Peygamber aleyhisselamın Beni onun mezarına götürün ilgi odağı hâline getiren bu hassasiyetiydi. Çünkü bu kadın evinde otursa ve namazını kılsaydı Efendimiz aleyhisselam, O siyah kadın gelsin de camimizi temizlesin demeyecekti. Kadın, bu görevi kendisi oluşturdu, görev üretti kendine ve ihmal edildiğini, kimsenin vakit bulamadığını düşündüğü bir işi yaptı: Mescit temizliği. Eğer o yapmasaydı, Efendimiz aleyhisselam mescidi Ashab-ı Suffa ya temizletecekti. Ashab-ı Suffa dersleriyle meşgul oldular, bu kadıncağız da o boşluğu doldurdu. Kadının hem misyonu değil hem de ondan böyle bir beklenti yok. Üretti, çalıştı ve Resûlullah ın gözünde, cenazesi için kabrine gidilecek hâle geldi. Beş: Bu kadın Bedir de mücahit ya da Uhud da gazi biri değil. Hassan ibni Sabit radıyallahu anh gibi şiirleriyle Peygamber i müdafaa eden biri ya da fakirlere yemek pişirip imaret işleten biri de değil. Bir defa mescit, çamurdandı ve yıllar sonra çakıl döşendi. Son senelerde çakıl döşendi, belki bu kadıncağız çakıl olan döneme de rastlamamıştır. Çamurdan bir mescidin neresini süpürecek? Çatıdaki hurma yapraklarından dökülenleri toplayacaktır. Yani bir piknik yeri ne kadar temizlenecekse mescidi de o kadar temizliyordu. Yaptığı çok büyük bir iş yoktu ya da aciliyet gerektirmiyordu; ama Resûlullah aleyhisselamın mescidinin temiz olması nazik bir iş. Duygusal. Kadın bunu başarmış ve Resûlullah ın gönlünü kazanmış. Bir kadın, Resûlullah ın gönlünü kazandıysa Allah ondan razı olmuş mudur olmamış mıdır? Böyle bir soru sorulur mu! إ ن ص الت ك س ك ن ل ه م Senin onların üzerine namaz kılman, onlar için rahmettir buyuruyor Allah. Kabrinin başına gitmiş ve namaz kılmış Efendimiz. Peygamber aleyhisselamın o kadından razı olması, Allah ın ondan razı olduğunu gösteriyor.

Ama bu razılığı bu kadıncağız, Osman ibni Affan ın Tebük gazvesinde yaptığı gibi binlerce askeri donatıp ordunun gıda ihtiyacını karşılayarak elde etmemiş. Hurma liflerini ve odun parçalarını haftada bir ya da iki günde bir, neyse, toplamış; on dakikalık iş. Mescit dediğimiz de hepsi bir dönümlük yer. Küçücük bir iş, Peygamber in gönlünü kazanmış ve ona kabri başında rahmet temennilerinde bulunmuş. Tereddüt etmeyiz ki kadın şimdi cennetinde keyif sürüyordur. Bundan ashab-ı kiram şu dersi çıkardılar: Demek ki Allah ın terazisi çok hassas tartıyor. Bize göre küçük; Allah a göre cennet. Bize göre çabucak yapılıyor; Allah a göre bütün asırları kuşatıyor. Küçüklük-büyüklük bize göre olursa çok zarar ederiz. Allah ın terazisine göre olunca ise karşılığı cennet olacak kadar büyüyebiliyor o. Ashab-ı kiram, Allah ın ne dediğine bakılacağını ama işin küçüklük-büyüklüğüne bakılmayacağı kuralını bu kadın sayesinde öğrendiler. Bugün bu hadisi dinleyenler olarak biz de aynı sonuca ulaşmak zorundayız. Bir Müslüman ın Allah senden razı olsun sözünü basit görürsek bu hadise hâlâ ihtiyacımız var demektir. Bir Müslüman, camisinin kirlenmesinden rahatsız olmuyorsa bu hadisten ders çıkarmalıdır. İçtiği sigaranın izmaritini camiye -atmaz ya, atacak olsa- atan Müslüman, bu kadınla hangi cennette buluşacak? İşte eğitim böyle; anne sütü gibidir. Sana bir fincandan daha az süt içirir; altmış yaşındayken tırnağındır, dişlerinden o senin. Ashab-ı kiram bu eğitimi aldıkları için 23 senede cihana meydan okuyan bir nesil oldular. Altı: Bir ders daha veriyor bize Ebu Hureyre, bu hadis sayesinde. Efendimiz aleyhisselam, filanca nerede? demiyor, o kadın nerede? diye soruyor. Demek ki o da adını bilmiyor. Biliyorsa da ihtiyaç hissetmiyor söylemeye. Ne öğretiyor bize hadis-i şerif? Biz isimler ve markalar peşinde değiliz. Kim Allah ın rızasının peşindeyse onun ismi-cismi-markası önemli değildir. Allah o kadından razı olsun ki bize bu dersleri verdi. Yedi: Bu kadın, insanlık tarihine şöyle bir perçin vurdu: İnsanın yüreğinin rengi önemli, derisinin rengi önemli değil. Yüreği bembeyaz imandı bu kadının, simsiyah da derisi vardı. Resûlullah aleyhisselamın derisi beyazdı ve nur gibiydi. Ashab-ı kiramın büyük bölümü de beyaz deriliydi. Beyaz derili bir Peygamber, beyaz derililerin yaşadığı bir toplumda siyah derili bir kadını önemsiyor ve mezarına gidiyor. Bu bir derstir ve bu dersi ashab-ı kiram aldı. Bu hadis-i şeriften belki yedi hüküm daha çıkarmak mümkündür ancak onlar zaten ilmihâl kitaplarında var: -Gece cenaze kılınır mı? Ashab-ı kiram kılmış. -Peygamber aleyhisselamı ne kadar seviyormuş ashab-ı kiram? O kadar seviyorlarmış ki cenazemiz var deyip üzmemişler onu. -Demek ki cenaze bekletilmez; gece ölmüş kadın ve gece gömülmüş. -Bir insanın cenazesi, mezarı başında kılınır mı? Ashab-ı kiram kılmış.

-Ashab-ı kiram bu cenazeyi kılmıştı; Efendimiz tekrar kıldı. -Demek ki bir Müslüman öldü diye birbirimize haber vermemiz lazım. -Efendimiz sadece düğünlere gitmiyordu demek ki; cenazelere de katılmış. Sevgide-nefrette, bolluktadarlıkta her şeyde ashabıyla beraberdi. Onların her derdiyle ilgileniyordu. Kardeşlerim, Bu hadis üzerinden nefis muhasebesi yapmaya kalksak Medine ye olan mesafemiz ortaya çıkar. Bizim teğet geçebildiğimiz ve bir kenarda durdurduğumuz hadis, aslında ashab-ı kiramın karne aldıkları uygulamalardan biriymiş. Eğer biz de ashab-ı kiram gibi Allah a yakın ve rızasına uygun bir hayat yaşamak, Medine yle aramızdaki mesafeyi kısaltmak istiyorsak bu hadis-i şerifi evimizde, işyerimizde ve her yerde hayat pratiğine dökeceğiz. İlla cenaze olması şart değil; mümin kardeşlerimizle ilişkilerimizi ihtiva ediyor bu hadis, Resûlullah aleyhisselamın mescitlerine alakayı ve aktif Müslüman olmanın temellerinden birini gösteriyor. Kendine iş üreten Müslüman la verilen işi bile hantal şekilde yapan Müslüman arasındaki farkı ortaya koyuyor. Oturup Resûlullah sağken ben Medine de olsaydım ne yapmıştım şimdiye kadar? diye sorabiliriz. Resûlullah sağ değil ama sünneti sağ. Mesela hadisi kendime uyarlasam; ne yapabilirim: Medrese, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin sünnetinin ve Kur an ın öğrenildiği yerdir. Bir medreseye gidip talebelerin çamaşırlarını yıkayabilir miyim? Neden olmasın? Bir medreseye gidip müdüre, Selamunaleyküm, her cumartesi günü bu kapıya siz on talebenin çamaşırlarını koyun, ben de pazartesi yıkanmış-ütülenmiş olarak getireyim desen, vallahi bu o kadındır işte. Peki, bu kadın ölürse cenazesine kim gelecek? Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin kendisi gelmese bile ruhaniyeti bu kadının cenazesindedir. Eğer bu kadın, o zenci kadını taklit ederek yapıyorsa işini, aynı şey bunun için de hepimiz için de geçerlidir. O kadının kıldığı namazı kılıyoruz ve kabul oluyor da yaptığına benzer bir işi yapınca niye kabul etmesin Allah Teâlâ? Bir talebenin çamaşırını yıkıyorum, iki talebeninki çok olur, belim ağrıyor olabilir. Bir Kur an kursunu haftada bir temizlerim. Çocuklar ne zaman tatile çıkıyor; cuma günü. O gün gidip temizleyeyim de kadın elinden temizlik görsün medrese-mescit Yapılacak o kadar iş var ki. Bu işlerin hepsi Medine yle aramızdaki mesafeyi sıfırlar, Allah ın izniyle. Fakat biz her şeyi profesyonel leştirdik; cami temizliği şirketlere veriliyor, Kur an kursuna hademe alınıyor, çocukların çamaşırları zaten kursun makinesinde yıkanıyor Korkarım ki cennete girmeyi de bir sigorta şirketine havale edeceğiz. Kala kala bir o kaldı. Hayır! Bu kadın gösteriyor ki Allah ın rızasını kazanacağımız binlerce iş var ve bunların hepsi masrafsız. Bu, Medine ye yakın olmak diye derdi olanların işidir. Böyle bir derdi olmayan için zaten mesele yok. İkinci hadis-i şerifi Ömer bin Hattab radıyallahu anh ile ilgili bir hatıra olarak dinleyeceğiz. Zeyd bin Eslem isimli tâbii, babasından naklediyor. Bu da Ebu Davud da 1678, Tirmizî de de 3675. hadis-i şerif. Bildiğiniz bir hatıra; ama bakın neler çıkaracağız bu olaydan.

Ömer bin Hattab radıyallahu anh diyor ki: Bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize, sadaka vermemizi emir buyurdu. O gün de benim verecek malım vardı. Geçebileceksem bugün Ebu Bekir i geçerim, dedim. Malımın da yarısını getirdim. Resûlullah aleyhisselam, Ailene ne bıraktın? buyurdu. Bu kadarını bıraktım, dedim. Yarısını evde bıraktığı için bu kadarını demiş. Ebu Bekir ise ne kadar malı varsa hepsini getirdi. Resûlullah aleyhisselam ona da Ailene ne bıraktın? buyurdu. O da Onlara Allah ı ve Resûlü nü bıraktım dedi. Ben de bunun üzerine dedim ki, artık seninle hiçbir şeyde yarışamam. Bir gün Ebu Bekir i geçmeye niyet etmiş, o gün Ebu Bekir yine geçmiş onu. O da anlamış ki Ebu Bekir le yarış olmaz. Allah ikisinden ve bütün ashab-ı kiramdan razı olsun. Bu hatırayı, elli sene cuma namazı kılmış bir insan yüz defa dinlemiştir. Ebu Bekir malının hepsini getirdi Ebu Bekir malının hepsini getirdi Bazı nakillerde, üzerinde bir tek gömleği kaldı denir ama bu bir abartı elbette; izah edeceğiz ki öyle değil. Ama her hâlükârda bu hadis-i şerif, ashab-ı kiramın Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi, ondan süt emer gibi emdikleri konulardan bir tanesidir. Bu sadece Ebu Bekir le Ömer arasındaki bir yarışı anlatmıyor. Bu onlarca sahabinin önünde olmuş bir olay. Aynı eğitimi hepsi aldılar. Bu Ömer in aktör olduğu bir konu ama ders, hepsine verildi orada. Bu dersler nelerdir ve bugün bize mesaj olarak neler vermelidir hadis-i şerif? Bir: Mal, hayatın özüdür ve malı herkes sever. Ömer de seviyordu, yarısını verebildi. Dolayısıyla mal sevgisi, ithal değildir, Siyonizm den bize bulaşmış bir hastalık değildir. İnsan, topraktan yaratıldığı için mal tutkusu içinde vardır ve bu bir ayıp-suç-günah değildir. Çocuğun harçlık biriktirmesi, hayatın gereklerinden biridir. Neden? Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, Ömer in malının yarısını verecek kadar infak edecek durumda olduğunu, gerisini de çocuklarına bıraktığını duyuyor orada. Ona Senin Müslümanlığın yarımdır buyuruyor mu? Hayır. Bir verme yarışı yapılıyor ve bu yarışı Ebu Bekir kazanıyor her yarışı kazandığı gibi. Birinci ve birdir Ebu Bekir, hem ilk hem tek. Belki Ebu Bekir in getirdiği -sözgelimi- 40 dirhemdi ama Ömer in getirdiği 100 dirhemdir; Ömer belki rakam olarak daha fazla getirmiştir ama bütünün yarısını getirmiş, Ebu Bekir ise tamamını getirmiş. Dolayısıyla Ebu Bekir az da vermiş olsa geçiyor. Allah bizim ne verebileceğimize bakıyor, ne kadar verdiğimize değil. İnsan, topraktan yaratıldığı için malı sever ama cana sempatik duran o maldan Allah için verebilme duygusu, işte o imandır. Bu iman, Ebu Bekir de farklıydı, Ömer de, Osman da, Ali de daha farklıydı. Mesela İnsan suresindeki... و ي ط ع م ون الط ع ام ع لى ح ب ه م سك ينا و ي ت يما و ا س يرا ayetinin Ali radıyallahu anh için indiği söylenir. Fatıma anamız, sahuru yemedikleri bir günün iftarı için sofra kurmuş. Yemekte de ne vardır tahmin edersiniz; bir çömlekte sıcak yemek, içine beş on lokma ekmek Kapıları vurulmuş, birisi çok açım, yiyecek bir şeyim yok, Allah için bir şey verin demiş. Ali radıyallahu anh da çömleği getirip vermiş. Ali radıyallahu anh da Biz bunu Allah ın hatırı için verdik demiş, teşekküre de ihtiyacımız yok. Bir çömlek vermiş hâlbuki. Ama ne kadar verdiğin önemli değil; verme kapasiten önemli. Allah görüyor ki,

önünde pişmiş kuzu olsa onu verecektin. Mümin, dünyanın özü olan malı sever. Kâfir de sever malı. Ama mümin, Allah tan çok sevmez malını. Maldan vermek bir iman işaretidir ve herkes imanı kadar fedakârlık yapar. İki: Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin oradaki tepkisi ve karşılığından da anlaşılıyor ki sadaka, mümini temizliyor. Ebu Bekir, Ömer den takvada, imanda, kalp taharetinde daha yakın olduğu için Resûlullah a, daha fazla fedakârlık yaptı. Daha çok veren daha temiz oluyor. Üç: Efendimiz aleyhisselamın huzurunda Ebu Bekir, bütün malını verdiğini söylüyor. Efendimiz buna karşı çıkmıyor; alıyor üstelik. Hâlbuki Efendimiz in genel kuralı şudur: Bir insan malının üçte birini sadaka verebilir/vasiyet edebilir. Daha fazlası için çocuklarını aç bırakma ikazı var. Mesela bir müminin yüz bin lirası varsa, otuz küsur bin lirayı infak etmeli. Genel prensip bu. Ebu Bekir radıyallahu anh, malının tamamını da verse iki gün sonra gelip biz Allah için yaptık bu harcamaları! demeyeceğini biliyordu Resûlullah. İşler iyiyken biz vakfa apartman bağışlamıştık, şimdi vakıf bizim çocuğu almıyor demezdi Ebu Bekir; demedi zaten. Tükürdüğünü yalayacak tıynette değildi. İlk günden son güne kadar malının tamamını verdi Resûlullah a ve kovalamadı ardından. Bunun için Efendimiz, Ebu Bekir malının tamamını verince kabul etti; başkası getirince 1/3 ten fazla kabul etmedi ve vicdanları sıkıştırmaya sebep olacak tavırlardan kaçındı. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem dengeli, olabilir ve makuliyet üzerinden anlaşılabilecek sadaka mefhumu oluşmasını istiyor; bunun için de üçte bir kuralını koyuyor. Beş: Öyle anlaşılıyor ki ashab-ı kiram arasında kızışmış bir yarış hep vardı. Bu da Allah ın emriydi zaten: Yerler gökler arası kadar genişliği olan cennet için yarışın. Bu yarışı ashab-ı kiram, ön safa girmek için yaptı. Peygamber e daha yakın olmak için. Hucurat suresinin ilk ayetlerinde görüyoruz ki bu yarışmalar, yer yer tartışmalarına da sebep olmuş. Söz konusu Allah ın rızası olunca birbirlerine karşı bir kıskançlık içine girmişler; edebi, vakarı ve Peygamber aleyhisselamın huzuruna yaraşacak bir anlayışla. Ashab-ı kiram arasında bir fazilet ve Allah a yaklaşma yarışı hep var. Ayıplı bir konu değil bu; bilakis Rabbimizin emri. Bu yarışların sonucu olarak da farklı sahabiler, farklı alanlarda kazanmışlar. Mesela Sad bin ebi Vakkas, Efendimiz in sana anam babam feda olsun dediği tek kişidir. Gönül sevgisi olarak Aişe nin bir üstü yok. Hadice radıyallahu anha da en büyük takdirini kazanmış. Kahramanlıkta Ömer in karşısına kimseyi koymamış. Ona Sen bir vadiye girsen şeytan oraya uğramaz buyurmuş. Ebu Ubeyde yi sen ümmetimin eminisin diyerek övmüş. Huzeyfe yi sırdaşı olarak seçmiş. Ancak bütün sevgileri topluca Ebu Bekir in de yüreğine yığmış Efendimiz aleyhisselam. Sahabe-i kiram, Peygamber imizin evinin yakınlarında otururlar ve onun evine doğru bakan pencereler yaparlardı; bakacaklar, Efendimiz evinden çıkınca onlar da yanına gitmek için birlikte çıkmış olacaklar. Vefatına doğru Efendimiz, bu pencereleri kapatın, Ebu Bekir inki kalsın buyurmuş. Aile mahremiyeti açısından da böyle söylemiş olabilir. Allah ın tecellisine bakın ki kıyamete kadar da yan yana yatacaklar. ب سم للا الر حم ن الر ح يم ا لح مد هلل ر ب الع ال م ين. و ص لى للا و س ل م ع ل ى س ي د ن ا م ح م د و ع ل ى ا ل ه و ص حب ه ا جم ع ين.

Âlemlerin rabbi Allah a hamd, Efendimiz Muhammed aleyhisselama, ailesine, ashabına salat ve selam olsun.