Seslenis. Nisan 2012 Yıl: 11 Sayı: 121 Ücretsizdir Ayda bir çıkar. Motorize denetim ekibine iki haftalık eğitim verildi

Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ın, Saray Engelsiz Yaşam, Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini Ziyareti

2014 YILI AİLE VE DİNİ REHBERLİK BÜROSU FAALİYETLERİ ELAZIĞ KADIN KONUK EVLERİ VE SEVGİ EVLERİNDE AİLE SEMİNERLERİ DEVAM EDİYOR

BURDUR VE ISPARTA OSB LERİ İÇİN ATIKSU ARITMA TESİSİ YAPIMI İLK ADIM ATILDI

Bir Kadın 3 Sanat Sergisi açıldı

ETKİNLİKLERİN İLK HAFTASINDA AŞAĞIDA BELİRTİLEN ÇALIŞMALAR GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR.

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

İntikam. Ölüm Allah ın Emri

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

ilkokulu E-DERGi si 23 Nisan ın Önemi Sorumluluk Okulumuzda 23 Nisan Hedef Siir: Egemenlik Ulusundur 2017 Nisan Sayısı Bu Sayımızda:

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Cemil Meriç Yılı Muhteşem Bir T örenle Tamamlandı

AYVALI ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ EĞTİM ÖĞRETİM YILI FAALİYET RAPORU

NİSAN KONYA İLİ KONYA GENÇLİK MERKEZİ 2014 YILI 3 AYLIK (Nisan-Mayıs- Haziran) FAALİYET RAPORU

Akın Uyar. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

1.TEOG Öncesi Test Çözüm Teknikleri ve Son 2 Haftayı Nasıl Değerlendirmeliyiz.

Selman DEVECİOĞLU. Gönül Gözü

İNSANLIĞIN SAVAŞI YENDİĞİ YER; ÇANAKKALE SAVAŞ ALANLARI PROJESİ (TR R5)

EMİN GEÇİN PROJELERİ ANLATTI

Şerif Kocadon için mevlit

ÇALIŞKAN ARILAR EKİM AYI EĞİTİM PROGRAMI 1.HAFTA NELER ÖĞRENECEĞİZ HAFTANIN KONUSU:OKULUMUZ

Fethiye den 7 Kooperatif Ulaşımda Dönüşüme Katıldı

"15 Temmuz Şehidimiz hemşehrimiz Mustafa Cambaz ın kendisi artık belki aramızda değil, ancak onun Fotoğrafları Batı Trakya da sergileniyor.

FAALİYET BÜLTENİ FAALİYETLERİMİZ FETHİYE ŞUBESİ. Temmuz 2017

24 Kasım Öğretmenler Günü Beykoz'da Coşkuyla Kutlandı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

Herkesin Kalbi Çanakkale de Attı

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Türkiye Diyanet Vakfı Afyonkarahisar Sosyal Tesisi Yılı Faaliyet Raporu

Arapgirli Haşim Koç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Şehit yakınları ve gaziler için iş kurası

29 Ekim Cumhuriyet bayramı okulumuzun bahçesinde coşkuyla kutlandı.

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

23 Mart Dünya Meteoroloji Günü Kutlandı

.~ ". EXPO . \J. f ~ ~ ~ c... ~ ı5-2 ı Mayıs 2015 tarihleri arasında kutlanacak olan programı ekte sunulmuştur. .:~. :... T.C.

OKULUMUZDA DEĞERLER EĞİTİMİ ÇALIŞMALARI. Sevgi Etkinlikleri Sunum Planı

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.


Başkent Üniversitesi nde Mezuniyet Coşkusu

OKUL/KURUM ÇALIŞMA PLANI

ÇANKIRI MÜFTÜLÜĞÜ 15 TEMMUZ 2018 PROGRAMLARI

Selam size ey yüce şehitler, Yahya Çavuşlar, Koca seyitler. Uyuyan nice adsız yiğitler, Adınızı tarihe yazmaya geldim.

Ü N İ T E L E N D İ R İ L M İ Ş Y I L L I K D E R S P L A N I

Beykozlu Şehidimiz Er Erhan TERLETME ye Son Görev - Özgün Haber

Buse Akbulut. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Amiral Turgut Reis 449 nci ölüm yıl dönümünde anıldı

KAYI OKULLARI. Haftalı NİSAN Her çocuk bir fidan; hepimiz bir orman!

25. Aşağıdaki deyimlerle anlamca üçlü bir grup oluşturulduğunda hangisi dışta kalır? A) eli bol B) eli açık C) eli geniş D) eli kulağında

GAZ ANTEP KOLEJ VAKFI ÖZEL OKULLARI

Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı

20 Mart Vızıltı. Mercanlar Sınıfından Merhaba;

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

KURTULUŞUN 95. YILI COŞKUYLA KUTLANDI

MANİSA'DAN KUDÜS İZLENİMLERİ

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ BU HAFTA ÜNLÜ ŞAİRİMİZ MEHMET AKİF ERSOY A AYDIN BAKIŞLAR KONFERANS DİZİSİNİN İKİNCİ OTURUMUNU GERİDE BIRAKTI.

Başkan Kocadon, personelinin yeni yılını kutladı

SOSYAL VE KÜLTÜREL HAYAT ANASINIFI FAALİYET TAKVİMİ

Vali Çiçek: Sağlıklı yaşamı ilke edinmiş öğrencilerin yetişmesini istiyoruz

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU

Afyonkarahisar Chamber E- BÜLTEN of Commerce and Industry

EVDE ÇOCUK BAKIM PROJESİNİN TANITIMI İZMİR DE GERÇELEŞTİRİLDİ.

Başbakan Yıldırım, Keçiören Metrosu nun Açılış Töreni nde konuştu

Rize de Kutlu Doğum Haftası Kutlama etkinlikleri başladı. Bugün Rize Lunaparkı tüm çocuklara ücretsiz hizmet verecek...

ARDAHAN İL MÜFTÜLÜĞÜ AİLE İRŞAT VE REHBERLİK BÜROSU FAALİYETLERİ 2012

Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor


ORDU SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI


GAZİANTEP KOLEJ VAKFI ÖZEL OKULLARI

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

2016 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

Sanatçılara Desteğimiz Devam Ediyor Nisan 2014 Hamdi Öner Kişisel Resim Sergisi

Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama:

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

BİLİM MERKEZİ GEZİMİZ

Çarşamba İzmir Basın Gündemi

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan :15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,

BODRUM EMNİYET MÜDÜRÜ HALUK BAŞ HAKKARİYE TAYİN OLDU

BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Şiir BEZ BEBEKLE KUKLASI. 2. basım. Resimleyen: Burcu Yılmaz

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ MART 2014 ÇANAKKALE İLİNDE ÇALIŞTAYI OLİMPİK VE BAŞARILI SPORCU YETİŞTİRME UYGULAMALARI:

Kütahya Gazeteciler Cemiyeti Ziyareti:

İlçe Hayat Boyu Öğrenme, Halk Eğitimi Planlama ve İş Birliği Komisyonu Toplantısına Hoş Geldiniz. 24 Eylül 2012

Sayın Okul Müdürüm, Saygıdeğer Basın Mensupları, Değerli Misafirler, Sevgili Öğrenciler,

Kökü Mazide Olan Âtiyim

Aktivitem Catering ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi ve ISO 22000:2005 Gıda Güvenliği Sistemi standartlarına sahiptir.

Edebiyat Mevsimi 2012 de Tasavvuf Rüzgarı. Tasavvuf Ve Gelenek. Seminerleri

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA

Dr. Mustafa KURUCA Isparta da Sosyal Güvenlik Reformunun Yansımaları ve Sosyal Güvenlikte Teşvik Uygulamaları konulu konferans verdi

AK Parti mazlum coğrafyaların umudu

NİSAN AYI BÜLTENİ 3. Tarım ve Hayvancılık Fuarı göz doldurdu

ÇORUM SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI YÖNETİM KURULU ( ) DÖNEMİ FAALİYET RAPORU

OKULUMUZDAN ZİYARETLER

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127

MEVSİM İLKBAHAR SAĞLIKLI YAŞAM. İlkbahar mevsiminin özelliklerini öğreniyoruz.

Transkript:

Seslenis Gençler! Vatanın bütün ümidi ve geleceği size, genç kuşakların anlayış ve enerjisine bağlanmıştır. Nisan 2012 Yıl: 11 Sayı: 121 Ücretsizdir Ayda bir çıkar Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Yayınıdır Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Metris R Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda incelemelerde bulundu Öz bakım becerilerinden yoksun hükümlü ve tutukluların tedavilerini R Tipi Ceza İnfaz Kurumunda yapıyoruz ADALET Bakanı Sadullah Ergin, Metris 2 No lu T ve R Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunu ziyaret ederek, incelemelerde bulundu. Bakan Ergin, basın mensuplarıyla birlikte, öz bakım becerilerinden yoksun hükümlü ve tutukluların kalabileceği şekilde yenilenen ve rehabilitasyon faaliyetlerinin yürütüleceği R Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunu gezdi. BAKAN Ergin, yenilenen R Tipi Ceza İnfaz Kurumunda, öz bakımlarını gerçekleştiremeyecek durumda olan hükümlü ve tutukluların kaldığını ve burada 3 ü doktor olmak üzere 26 sağlık personelinin görev yaptığını söyledi. Ergin, 138 hükümlü ve tutuklunun barınabildiği bu Kurum, modern bir ceza infaz kurumunda bulunması gereken ve günümüz hastenelerinin bir çoğunun sahip olmadığı imkanlara sahip durumdadır. Üç kişilik hastane odası olarak düzenlenen koğuşlarda hükümlü ve tutuklularımız bir yandan cezalarını infaz ederken, bir yandan da bozulan sağlıklarına tekrar kavuşmaları için çalışmalar yürütülüyor. Bakım ve öz bakım becerilerinden yoksun ama infazlarına devam edilebilecek tutuklu ve hükümlüler buradan yararlanabilecek. diye konuştu. 9 da Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Ankara 2 No lu F Tipi Ceza İnfaz Kurumunda incelemelerde bulundu Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ve üyelerinden oluşan heyet, Ankara 2 No lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda incelemelerde bulundu. 3 Nisan 2012 tarihinde Kurumu ziyaret eden Başkan Kılıç ve beraberindeki heyete Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Mustafa Onuk eşlik etti. Kurum Müdürü İsmail Gül den Kurumun işleyişi ile ilgili bilgi alan heyet, sosyal-kültürel faaliyet alanları, sazbağlama, bilgisayar ve okuryazarlık kurslarının verildiği sınıflar ile ahşap teknolojisi atölyesi, seramik-çini atölyesi, yüzey süsleme atölyesi, mozaik atölyesi, bağlama yapım atölyesi, yağlı boya resim atölyesi, serigrafi atölyesi, hükümlü-tutuklu odaları ve reviri gezerek, incelemelerde bulundu. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Görmez in Sakarya L Tipi Ceza İnfaz Kurumunu ziyareti DİYANET İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Sakarya Valisi Mustafa Büyük ile birlikte Sakarya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna ziyaret gerçekleştirdi. Kurumun ortak yaşam alanlarını gezen Başkan Görmez 21 Mart 2012 tarihindeki ziyaretinde hükümlü ve tutuklularla da bir süre görüştü. 6 da Ceza İnfaz Kurumları Sağlık Semineri yapıldı TÜRKİYE de Model Cezaevi Uygulamalarının Yaygınlaştırılması ve Cezaevi Reformunun Desteklenmesi Projesi kapsamında düzenlenen Ceza İnfaz Kurumları Sağlık Semineri Antalya da gerçekleştirildi. 7 de Buca da geleneksel toplu nikâh töreninin 7 ncisi yapıldı İZMİR Kapalı-Açık Ceza infaz Kurumunda bu yıl 7 ncisi düzenlenen toplu nikâh töreninde 7 çiftin nikâhı kıyıldı. Törende, çiftlere birer çeyrek altın takıldı. Törende, TRT İzmir Bölge Müdürlüğü Türk Halk Müziği Sanatçısı Emine Akmeşe bir konser verdi. 12 de Motorize denetim ekibine iki haftalık eğitim verildi Ardahan da çocuklara yönelik SODES Projesi hayata geçti ARDAHAN Cumhuriyet Başsavcılığı Koruma Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlanan Ben de Bir Çocuğum Diğerleri Gibi, Ellerimden Tutsun Büyüklerim isimli SODES Projesi hayata geçti. Proje kapsamında çocuk ve gençlere gitar, bağlama ve satranç kursları, voleybol ve futbol kursları başta olmak üzere çeşitli etkinlikler gerçekleştiriliyor. 10 da Malatya E Tipi Ceza İnfaz Kurumundan el emeği göz nuru sergisi MALATYA E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu hükümlü ve tutuklularının hobi atölyesinde ürettikleri el işi ürünleri ile SODES Projesi kapsamında açılan kurslarda yaptıkları yağlı boya resim, ebru ve ahşap boyama ürünleri, Malatya Alışveriş Merkezinde sergilendi. Açılışa; Vali Yardımcısı Abdullah Abit Öztoprak, Cumhuriyet Başsavcısı Muzaffer Sayın, Belediye Başkanı Ahmet Çakır ve çok sayıda davetli katıldı. DENETİMLİ serbestlik müdürlüklerince şüpheli, sanık ve hükümlülerin toplum içerisinde denetim ve takibinin etkin bir şekilde yapılması amacıyla oluşturulan motosikletli denetim ekibine iki haftalık eğitim verildi. Eğitimde başarılı olan motosikletli denetim memurlarına başarı belgeleri; Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Sefa Mermerci, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdür Yardımcısı Cevat Gül, Tetkik Hâkimleri Adem Bayrak ve Turan Kuloğlu ile Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanı Mehmet Tüzel ve Başkan Yardımcısı Özer Zeyrek, Eğitim Şube Müdürü İbrahim Sarı ve Ankara İl Emniyet Müdür Yardımcısı Oktay Keskin in katıldığı törenle verildi. 11 de

Sayfa 2 Seslenis Nisan 2012 ÇANAKKALE DESTANI Bu gün onsekiz mart, mevsim ise ilkbahar; Yeniden canlandırıyor o destanı hafızalar. Aradan geçen yıllar söylerken dile kolay, Hele bir de milletime sor unutmaz öyle kolay. Çanakkale ruhla bedenin birleşip bütünleşip Hak için hakka yürüdüğü yer. Çanakkale Rasulullah ın (SAV) tabiriyle Şehitlerin yüz defa ölüp dirildiği yer. Akif in tabiriyle Kimi hindu kimi yamyam Kimi bilmem ne bela yetmiş iki buçuk millet. Karşılarında imanlarını siper etmiş asırlardır Zulme boyun eğmeyen koca millet. Her biri çelikten heykel, atılan mermiler Çarptığında dönüp sahibini vuruyor. Çanakkale de bu büyük millet İlahi rahmetin gücüyle haykırıyor. (...) Çanakkale Bedir in Arslanlarının bir kez daha dirilip, yan yana milletimle beraber, Ezeli düşmanların bitirme hırslarına rağmen, Bitap düşüp, parça parça oldukları yer. Kaçarken darmadağın; her biri korkarak, Titreyerek, arkalarından hışımla gelen Ensar bir milletin imanıyla; Ensarla, Muhacirlerle kucaklaştığı çelikleşmiş tabyalar. Her biri tarihlere sığmayan ikiyüz ellibin şehit Çanakkale nin bağrında yatıyor. Kuran ın izanıyla onlar ilahi lütfün gölgesinde yaşayıp, Ölmediklerini haykırıyor. Çanakkale savaşı; büyük Türk milletinin Tarihleri yeniden yazdığı koca bir destan. Çanakkale Savaşı; kahramanların kanlarıyla Bayrakları bayraklaştırdığı destan. Ey şehit oğlu şehit, sen doğarken alnına Halik (c.c) tarafından şehitlik beratı yazılmış. Payeler sana yetmez övgüler sana az; Sen ki arşı alanın en asil misafiri... Adın şehittir. Ne alem seni unutur ne toprak eritir bedenin, Gökkubbenin altında sedaların silinmez. Senin yükselen başın Allah için yapılan Rükû ve secdelerin haricinde eğilmez. İmanınla, ihlasınla, dimdik duruşunla Gösterdin aleme İslam ın bitmediğini. Öğrettin dehhaşların soyuna İffetin kolay kolay çiğnenemeyeceğini. Sen sinelerini hakka açanların Gönüllerinden silinemeyecek kadar asilsin. Sen zulme yenik ruhların, kan kusan gaddarların Bunaltamayacağı kadar adilsin. Sen ki Osmanlının son kalesi, Bu ecdat yurdunun kahraman yiğidi. Vuruşunla, duruşunla, heybetinle Ağlattın yediden yetmişe ecnebileri. Sen ki Selahaddin Eyyubi nin Beklenen rüyası oldun asırlar sonra. Seni tarihler altın harflerle yazdı Ebedi silinmeyecek şayialarına. (...) Sen ki düşürmedin elinden asırlardır taşıdığın O ilahi tevhit ve tekbir sancağını. Canın son haddine geldi çıktı çıkacak Denildiği anda bile düşürmedin al bayrağını. Kaptırmadın yurdunu Garbın O cani, o serkeş, o düzenbaz, o hilebaz avarelerine. Bu zaferinle sapladın hançerini Medeniyet denilen Garbın o hayasız sinelerine. Fatihin torunuydun Onun gibi olduğunu gösterdin İbreti alem için yedi düvele. Çanakkale de hatırlattın Mohaç ı, Varna yı, Niğbolu yu, Kosova yı; Ateş düştü sinelerine. Sen ki Bilali bir ses ile Allahüekber Allahüekber diyerek İnlettin tüm cihanı. İşte o ilahi tekbir sesinle Kırdın nice zamandır kırılamayan prangaları Sen ki Şarkın asil, yiğit kahraman evlâdı Olduğunu gösterdin tüm cihana. Hürriyeti istiklâli yeniden tattırdın Ölüm uykusundaki alemi İslama. Sen ey senelerdir beklenen Asil ve kahraman bir milletin Bağrından çıkan yiğit; Göğsünü siper ederek Gösterdiğin yiğitliğe; Dağlar, taşlar, denizler; Tüm alemler şahit. Mustafa İbiş İkinci Müdür Kars Kapalı Ceza İnfaz Kurumu FETİH DESTANI Sultan Fatih karar aldı, alacaktı İstanbul u, İslambol yapacaktı, şirkteki isyanbolu. Kutlu söze mazhar olmaktı tek gayesi, Mal, mülk değil, cennetti onun bir tek payesi. Mahmuzladı atını sürdü denize doğru, Aklında fethin, acaba nerdedir yolu? Hocası Akşemseddin seccadesinde duada, Fethi nasip et şu kutlu orduya burada, Ulubatlı, sabırsız dikmek için sancağı, Karanlık Avrupanın bitmektedir son çağı, Mehteran çalmaktadır bütün cenk marşlarını, Melekler dinlemekte ordumun arşlarını, Kalyonlar çekilecek biraz sonra karadan, Yardımı, müyesser kıldı bizi yaradan, Döküldü savaş için yüzlerce top ve havan, Ordumun askerleri, atlı, denizci, yayan, Maksatları alemi İslamın sınırları, Geçtiler bu uğurda, dağları ve kırları, Yürü, dedi Fatih, başlasın artık savaş, Koşun tam ercesine kalmasın kimse yavaş, İslamın sancağını surlara dikin şimdi, Meleklerin hepsi gökte cezbeye geldi, Eyüp Sultan duymakta atların seslerini, Haykırmakta topraktan Yezdan a hislerini, Sultan Fatih almıştı İstanbul u genç yaşta, Akıl yaşta değilmiş, doğru demişler başta, Sürdü atını yavaş yavaş doğru Ayasofya ya, Bundan sonra seferimiz Venedik, İtalya ya, Günlerce ağıt yaktı, Avrupanın açları, Çan çalmayı kesti, sustu tüm zangoçları, Peygamber duasını almıştı Oğuz soyu, Dünyaya hakim oldu küçücük kayı boyu, Türkün oğlu ibret al tarihteki atandan, Biraz haberin olsun şehit olup yatandan, Unutma, Malazgirt i deden Alparslan ı Haçlılar karşısında, cengaver Kılıçarslanı, Bu vatan şüheda yeri, her yanı kanla dolu, Ataların olmadı üç-beş soysuzun kulu, Aç, bak şanlı tarihine neler neler görürsün, Bu vatan uğruna sende hemen ölürsün, Sultan Fatih sana emanet etti bu yurdu, Bu vatanı dedelerin at sırtında kurdu, Fatihanı eksik etme, oku daim Kuranı, Unutma hiçbir zaman, bizi sırttan vuranı, Doğacaktır hakkın elbetteki güneşi, Fatih in ordusunun yoktur dünyada eşi, Hakkını helal et, atam sen rahat uyu, Bu vatanı çiğnetmez, Türk oğlu Türk ün soyu... Fatih Erdem Niğde E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu UMUTTUN Yakındın bana, Şah damarımdan daha yakın. Düşüncem kadar hakikattin, Ve amansız bir hastalıktan sonra. Gelen ölüm gibi güzel bir şeydin Yani candın, sevdaydın. Yani içimde umuttun hep. Eğer bir gün sevgiyi anlatmam gerekseydi; Tek kelimeyle seni anlatırdım. Anneye karşı duyulan özlem, Ve ona karşı büyütülen sevgi kadar kutsal bir şeydin. Yani candın, sevdaydın. Yani içimde bir umuttun hep. Hiçbir bahaneye sığınmadan, Gözyaşı ticareti yapmadan, Düşüncemin ateşinde pişen aş gibi; Helâl, temiz, tertemiz bir şeydin. Yani candın, sevdaydın; Yani içimde bir umuttun hep. Umut ettim, umut ektim; Yani umut gibi güzel bir şeydin. Ümit Özmal Oltu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu BAŞA DÖNDÜM Hayalinle şafak söktüm, Kalan ömrüm yaprak döktüm, Ecel geldi yol göründü, Bu dünyada başa döndüm. Hançer yedi yedi gönül bağım, Hazan oldu gençlik çağım, Ben yaşarken ölen sağım, Mezarlıkta taşa döndüm. Köle oldum hatırana, Boz bulanık aktım sana, Yürüdükçe senden yana, Tağ yeniden başa döndüm. Aydoğan Doğanay Cevizkıran Nazilli E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ÖZLEDİM Yağan yağmurda sensiz ıslandım, Rüzgar değdi yanağıma bir an sen sandım. Yokluğun beni benden aldı gitti, Ben yine senli hayallere daldım... Özledim sensiz gecelerde, Oturup dertleştim hayalinle. Sensizlik varlığından vefalı, Terketmiyor beni bir an bile... Özledim bebeğim çok özledim, Elini tutmayı, gözlerine bakmayı... Sana sarılırken sarhoş olmayı, Özledim bebeğim çok özledim... Ben seni kendin kaybederken buldum, Şimdi sen mutlusun ama ben kayboldum. Bize mutluluğu vaat ederken Şimdi özleminle yanıyorum... Tuğba Ertürk Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ÇANAKKALE Tarih 18 Mart 1915 idi. Türk Ulusu tek yürek birleşti. Düşman o gün Türk askeriyle yüzleşti. Fransa, İngiltere donattı gemilerini, Seddül- Bahir de Seyit Onbaşı kesti nefeslerini. Çanakkale yi sardı kan kokusu, Düşmanı aldı ölüm korkusu. Seyit Onbaşı sırtladı top mermisini, İman gücünü sürdü namluya, Asla sektirmedi hedefini; Püskürttü İngiliz i, Fransız ı. Çoluk çocuk genci yaşlısıyla, Allah Allah edalarıyla yürüdüler ölüme, Bir vatan uğruna başını dik tuttu tüm ulus, Eğmedi düşmana kafasını asla. 19. Tümen Komutanıydı Mustafa Kemal Atatürk, Cesaretiydi, en büyük ordusu. Korkmaz dedi asla düşmandan Türk Ulusu, Bütün dünyaya gösterdi, Çanakkale Geçilmez diyen Türk Ulusunu. İsmail Zengin Pınarhisar Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ÖMÜR Yaşamla ömür arasında salınır Ömür dediğimiz dilber. Kaç gönül terk-i diyar etti kimbilir Bu dilberin koynunda? Kaç dudak son verdi susuzluğuna? Kimbilir kaç can yandı? Kaç beden eriyor hâlâ? Koşar adım aşarız yollarını ömrün; Ölümdür bu yolun sonu halbuki. Bile bile koynuna gireriz her gün; Irzına geçeriz bu görülmez dilberin. Ne aylar dayanır ne uzun görünen yıllar, Ne can dayanır ne beden... Gıdım gıdım biteriz yollarında... Bir nefeslik de kalsa tükenir yaşam Ömür dediğimiz bu dilberin dudağında... Cüneyt Sarıkabak Tarsus Kapalı Ceza İnfaz Kurumu SENİ ANLATIR Ay gecede, şafak seherde, Güneş gün içinde zamanı taşır. Gözlerin yüreğimde, kalbin ellerimde Sözlerin şiirlerimde, aşkımızı taşır. Kartal dağlarda, serçe saçağında, Gül dalında, seni anlatır. İstiridye yatağında, şelale aktığında, Gökkuşağı çıktığında, seni anlatır. Sevdamız kurda kuşa bulaşır, Dere tepe aşar denizlere karışır. Efsane olur nesillere ulaşır, Öldüğünde bil ki cennete yakışır. Zafer Altan Maltepe 1 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Fotoğraf: Sertan Mutan - Psikolog CTE Genel Müdürlüğü

Nisan 2012 Seslenis Sayfa 3 SOLDAN SAĞA 1) Baharda beklenen renkli bitkiler - Çalışma öncesi yapılan girişim. 2) Büyükbaş hayvan-ikaz 3) Bir asalak-odaklanma-tutacak yer. 4) İdea - Mekke yerlileri. 5) Vatan-Osminyum un simgesi-koku. 6) Bir hata - bir kumaş türü - Utanma - İlgi eki. 7) Namaz vaktinin takvimde yazılışı-hatırlamamak. 8) Bir makyaj malzemesi - Sarılı kağıt-iz. 9) Kilometre - Bir ekmek türü - Bir burç adı. 10) Lahza - Cami hocası - Son söz. 11) Zehirli böcek-havai. 12) Mikroskop camı-roma ın eski adı - bir bölgemiz. 13) Uzaklaşmak - Eritici bir madde. 14) bir ilimiz - İlgi eki. 15) Oksijenin simgesi - Çözümlü - Bir ırk. Geçen Sayıdaki Bulmacanın Çözümü BULMACA YUKARIDAN AŞAĞIYA 1) Kemal Sunal ın bir filmi. 2) bir sayı-gerekli-siyah. 3) Bozuk (meyveler) - Amerikyumun simgesi - Denizcilik terimi. 4) de deli gönül türküsünü tamamlayınız - Şey - Seslenme sözü (argo) 5) Bin gram - Balık oltası. 6) Kırışık giderici-bir nota- Üretim. 7) Celse - Geçmiş. 8) İskambilde papaz - Bir şeyin... gelmek - Makam, mevki. 9) Göz - Konulmaz kelimesinin ortası - Işıtma aracı - Gri nin son iki harfi. 10) Bir otomobil aksamı - Doymuş olan- Eski bir ayakkabı türü. 11) Türkiye nin simgesi-su (tersi eski dilde)-kari. 12) Bir soru takısı (tersi) - Dizin - Mekanik kibrit. 13 Gözlem - İlgi eki - Soylu. 14) Cılız hayvan - Modern. 15) Ağrıcı kesici bir ilaç - Asker - Bunalım. Selma Tulun / Ankara Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ŞİRİN KÖYÜME Esme garip garip dur seher yeli, Şahinbey den gelir bulanık seli, Komşudur köyüme Budak Çiftliği, Benden selam olsun şirin köyüme. Uzamış gidiyor Sulular Ovası, Çamlarla geliyor mis havası, Rahmetli dedem M.Ali idi ağası, Benden selam olsun şirin köyüme, Cezaevinden köyüme şiir yazarım, Hayal edip ben köyümde gezerim, Sorsanız ben Abdullah Yılmaz ım, Benden selam olsun şirin köyüme. Abdullah Yılmaz Ankara Açık Ceza İnfaz Kurumu BOMBOŞ SOKAKLAR Yağmur yağar çiseliye çiseliye Bir ben ıslanırım bir de sokaklar. Kimsenin olmadığı bomboş sokaklar; Bir ben ıslanırım, Bir de sokak lambaları. Sırılsıklam yürürüm bomboş caddelerde, Bir sokak kedisi ıslanır bir de ben Alırım haberini kuytu köşelerde, Bir ben ıslanırım bir de bitmeyen hayalin Sigara yaktırmaz bana yağmur, Canıma dokunmaz hayallerin. Bedenimi ıslatır yağmurlar, Gizler olmuş bomboş sokaklar. Murat Çağlar Oltu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu HAYAT Özgürce bir günü yaşamaktır Bir ömre bedel. Bir sabah uyanmaktır Daha güneş doğmadan. Camdan rüzgara sarılıp Bir nefes almaktır sabahtan. Bir çubuk alıp çocuk yaramazlığıyla Duvar dibindeki karıncalarla oynamaktır. Sonra bir kelebeğin peşinden koşmaktır Gözündeki ışığa konmasını sağlamaktır. Sonra sıcak bir ekmek alıp Sıcak bir anne öpücüğüyle Ucunu koparıp yemektir. Sonra yare koşmaktır. Adımları kalp atışıyla hesaplamaktır. Kırmızı ışığı etkileyip, Yeşilin yanmasını sağlamaktır. Sonra yanaklarını avuçlarına alıp yarin Öpmektir alnından. Sebepsiz ağlamaktır yağmurla. Sevgi sözcüklerini rüzgara savurup Taç yapıp takmaktır yarin başına. Sonra korkusuzca uyumaktır kollarında. Hayat bir günü özgür yaşamaktır Bir ömre bedel. Erdoğan İba Kartal H Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ÖZLÜ SÖZ Yüksek tepelerde hem yılana, hem kuşa rastlanır; birisi sürünerek, öteki uçarak yükselmiştir. (Cenab Şahabettin) Söz yuva gibidir, mana kuş gibi, cisim ırmak gibidir ruh akıp giden su gibidir. (Mevlana) Yalan söylemek kılıç darbesi gibidir, yara geçse de izi kalır. (Sadi) Samimiyetin dili yoktur. O gözlerden anlaşılır. (Atatürk) Bilgi bir ışık gibidir. Onu kullanırsanız daha parlak olur, kullanmazsanız söner. (Alexander Everett) Ceza infaz kurumlarında temel eğitimden üniversiteye kadar geniş bir yelpazede eğitim ve iyileştirme çalışmaları sürdürülmektedir. Mahkemelerce verilen cezaların infaz edilmesi, ceza infaz kurumlarının misyonunu; eğitim ve iyileştirme faaliyetleri de bu kurumların vizyonunu oluşturmaktadır. Bir ceza infaz kurumunun başarısı, kurumda yapılan eğitim ve iyileştirme faaliyetlerindeki başarısı ile doğru orantılıdır. Herhangi bir sebeple ceza infaz kurumuna girmiş kişilerin, kurumda bulunduğu süre içerisinde eğitim imkanlarından mahrum kalmaması ve dışarıdaki yaygın eğitim faaliyetlerine katılan öğrencilerle eşit bir biçimde eğitim haklarından faydalanmaları gerekmektedir. Çünkü karşımızdaki kitle, toplum tarafından dışlanmış ve dezavantajlı konumdadır. Bu nedenle, ceza infaz kurumlarındaki bireylerin, daha fazla eğitim almaları gereklidir. Çünkü, toplumdaki bakış açısı ve önyargılardan dolayı, bu kişilerin tahliye sonrası iş bulma imkanları son derece zor olmaktadır. Ceza infaz kurumlarındaki insanlar için eğitim lüks değil, tam anlamı ile şart tır. Takdir edilir ki insanın olduğu yerde potansiyel olarak da suç da vardır. Suçun olduğu yerde de ceza infaz kurumları. Ancak ceza infaz kurumları, tahmin edilenin aksine sadece suçun cezalandırıldığı kurumlar değil bireylerin rehabilite edildiği, ceza sonrası yaşama hazırlandığı, sosyal sorumluluk misyonu bulunan önemli kurumlardır. Eğitim, insanın var olduğu her yerde yaşamsal bir ihtiyaç haline gelmiştir. Ceza infaz kurumlarındaki eğitim faaliyetleri de giderek önem kazanmaktadır. Dışarıdakilerin yararlan(a)madığı hak ve imkanlar hükümlü/tutuklulara tanınmaktadır. Örneğin çoğu vatandaşımız İngilizce kursu, badminton kursu, bilgisayar kursu, bağlama kursu veya Kur an kursu na devam etme fırsatı bulamazken, hükümlü ve tutuklular bu haklardan yararlanabilmektedirler. İnsanı diğer canlılardan ayıran temel özellik akıl ve düşünebilme yeteneğidir. Değişim de düşünme yeteneği sayesinde gerçekleşen bir süreçtir. Sosyal bir varlık olan insanın toplumdan ayrı yaşaması mümkün değildir. Olayı sadece bu yönüyle ele aldığımızda bile kişinin sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için, beraberce yaşama kurallarını öğrenmesi ve kendine saygı duyabilmesi, toplumda saygın bir yer edinebilmesi için de sürekli öğrenmesi, kendini yenilemesi ve toplumsal değişime ayak uydurması gerekir. Unutulmamalıdır ki, Öğrenmek akıntıya karşı kürek çekmek gibidir, ilerleyemediğin takdirde HÜKÜMLÜ VE TUTUKLULARIN EĞİTİM İMKÂNLARI VE ENGELLER gerilersin. Ünlü filozof Sokrates, Atina kanunlarına göre yargılanıp ölüme mahkum edildiğinde, kendisini son kez görmeye gelen öğrencilerinden birinin elinde bir saz görür. Sazın nasıl çalınacağını öğrenmek istediğinde öğrencisi hayretle: Üstadım! Ama nasıl olur? Az sonra zehiri içeceksiniz, çalmaya vaktiniz olmayacak ve bir zevk duymayacaksınız. der. Sokrates ölmeden önce son dersini verir: Evladım, asıl zevk çalmakta değil, çalmayı öğrenmektedir. Öğrenmenin hayat boyu süren bir eylem olduğunu bundan daha iyi açıklayan bir örnek olabilir mi? Uşak E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda, hükümlü ve tutukluların yaş dağılımı şu şekildedir: 15-18 yaş arası tutuklular mevcudun % 2 sini; 18-30 yaş arası hükümlü ve tutuklular mevcudun % 40 ını; 30-40 yaş arası hükümlü ve tutuklular mevcudun % 31 ini; 40-50 yaş arası hükümlü ve tutuklular mevcudun % 17 sini; 50-60 yaş arası hükümlü ve tutuklular mevcudun % 7 sini; 60 yaşından büyük hükümlü ve tutuklular da mevcudun % 3 ünü oluşturmaktadır. Tabloda da açıkça görüldüğü gibi burada kalan insanlar, aktif iş gücü piyasasındaki kişilerden oluşmaktadır. Eğitim, sportif ve sosyal - kültürel faaliyetlere, üretim faaliyetlerine katılan hükümlü ve tutukluların birbirleri ile tartışmadıkları ve daha sosyal davranışlar sergilediği görülmüştür. Bu açıdan, eğitim faaliyetlerine ağırlık verilmesinin hem sosyalleşme hem beceri kazanma hem de kurum içi dinamik güvenlik açısından önemli olduğu görülmektedir. Hükümlü ve tutukluların eğitiminde yaşanan en önemli zorluklar şunlardır: 1- Aşırı alınganlık: Bazı hükümlü ve tutuklular havadan nem kaparcasına en ufak bir sözden alınıp başlamış olduğu kursu yarım bırakabilmektedirler. Bunun için hükümlü ve tutuklunun psikolojisini bilmek, empati yapabilmek, hoşgörülü olmak ve sınıf ortamının dozunu ayarlamak açısından öğretmen veya usta öğreticiye çok önemli görevler düşmektedir. 2- Odasından dışarı çıkmama: Herhangi bir eğitim-öğretim faaliyetinden yararlanan hükümlü ve tutuklular ilerleyen zamanlarda eğitim ile ilgili var olan tüm haklardan ve imkanlardan istifade etme yoluna gitmekte; hiç ulaşılamayan insanlar ise maalesef odasından dışarı çıkmamaktadırlar. 3- Ümitsizlik: Hayata dair beklentisi olmama, karamsarlık, öğrendiklerinin işine yaramayacağını düşünme, eğitimin önündeki engellerdendir. Eğitimin yaşam boyu devam ettiği bilinci ile mahkûmların umutlarını taze tutması ve aktif olarak eğitim haklarından ve imkanlarından en iyi şekilde yararlanması için gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Eğitim ve iyileştirme faaliyetlerine katılan hükümlü ve tutuklunun hayattan beklentisi var demektir. Boise nin dediği gibi Umudunu kaybedenin başka kaybedeceği kalmaz 4- Özellikle sabahtan öğleye kadar ki zaman diliminin değerlendirilememesi: Hükümlü ve tutukluların büyük bir bölümü televizyon seyretmek vb. nedenler ile gecenin ilerleyen saatlerine kadar uyumamakta; sabahtan öğleye kadar olan zaman dilimini uyuyarak geçirmektedirler. Böyle olunca da tersine çevrilmiş bir zaman anlayışı ceza infaz kurumlarında hüküm sürmektedir. Özellikle sabahtan öğleye kadar yapılan kurslarda hükümlü ve tutukluların kurslara devamı konusunda sıkıntılar yaşanmaktadır. 5- Hasımlılık durumu: Bazı hükümlü ve tutuklular odalarını değiştirebilmek için kalmakta olduğu odadaki bir kişiyi hasım yazdırmaktadır. Kayıtlara hasımlı olarak geçen kişinin de sosyal-kültürel faaliyetlere çıkarılması sınırlandırılabilmektedir. 6- Uyum sağlayamama: Psikolojik ve ailevi nedenlerle kursa uyum sağlayamama bir diğer engeldir. 7- Devam ve istikrar: Bazı hükümlü ve tutuklular bazen aldığı bir haberin etkisi ile, bazen yaklaşan mahkemesinin stresi ile bazen de hoşlanmadığı kişinin aynı kursa çıkması nedeniyle onunla aynı ortamda bulunmak istememesi vb. etkenler ile açılan kurslara istikrarlı bir şekilde devam etmemektedirler. 8- Sadece odasından dışarı çıkmak için kurslara katılma: Bu durumdaki kişi, kursun faydasından çok diğer odalardan gelen arkadaşları ile görüşebilmek için kursa çıkmakta, istediği rahat ortamı bulamayınca kursa katılmaktan vazgeçmektedir. 9- Alay edilme, dalga geçilme korkusu: Özellikle okuma-yazma kursuna devam eden hükümlü ve tutuklulara topyekün destek verilmesi gerekmektedir. Kursa devam ettiğinden dolayı odasındaki bir-iki kişinin kendisi ile dalga geçmesi hükümlü ve tutuklunun kursu bırakmasına yol açabilmektedir. Bu durumdaki kişi kursla ilgili defter-kitabı odasına götürmemekte, sınıfta sıranın altında bırakmaktadır. Halbuki bir öğretim faaliyeti içerisinde yer alan kişi ayıplanmayı değil, desteklenmeyi hak etmektedir. Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıptır. Öğrenmenin yaşı yoktur. Sınıf ortamında arkadaşları tarafından kendisine gülünmesi, böylece küçük düşürülme korkusu da eğitimin önündeki engellerdendir. Bazı hükümlü ve tutuklular hayırlı bir işe başlayacağı zaman odasındaki bir arkadaşı tarafından geçmişi hatırlatılarak Dışarıda şunları şunları yapmıştın, şimdi dönüş mü yapıyorsun vb. ifadeler ile vazgeçirilebilmektedir. Tabi ki eğitim faaliyetlerine aktif olarak katılan hükümlü ve tutuklulara destek olan çok sayıda arkadaşı da vardır. Bu nedenle, herhangi bir diploma, sertifika, başarı belgesi alan veya herhangi bir etkinlikte aktif olarak görev alıp örneğin türkü-şarkı söyleyen veya tiyatroda rol alan hükümlü ve tutukluyu diğerleri elleri patlarcasına alkışlamaktadır. Olması gereken de budur. Yani her fert, İçimizdeki yetenekler ile gurur duyuyoruz şeklinde düşünmeli ve hayırda yarışmalıdır. Yukarıda sayılan engellere rağmen eğitim ve iyileştirme çalışmaları giderek yükselen bir eğilim ile devam etmektedir. Hükümlü ve tutukluların önemli bir oranı da bu çalışmalara aktif olarak katılmaktadırlar. İnanıyorum ki ilerleyen süreçte daha fazla hükümlü ve tutuklu eğitim ve iyileştirme faaliyetlerinden yararlanacaktır. Unutmamak gerekir ki, ceza infaz kurumları kaybederse, tüm toplum bunun faturasını öder. Tersini düşünecek olursak hükümlü ve tutuklular kazanırsa tüm toplum kazanır. Sonuç olarak ceza infaz kurumlarındaki potansiyel öğrenici kitlelerin doğru biçimde düzenlenmiş eğitim çalışmaları ile topluma kazandırılmalarını ve cezalarını çekerken daha kaliteli zaman geçirmelerini sağlamak, ceza infaz kurumlarının öncelikli meselesi olmalı; hükümlü ve tutuklular da eğitim haklarının ve imkanlarının farkına vararak bundan en iyi şekilde yararlanmanın yollarını aramalıdır. Metin Kartal Öğretmen Uşak E Tipi Kapalı-Açık Ceza İnfaz Kurumu

Sayfa 4 Seslenis Nisan 2012 USTALARDAN SEÇMELER AHMET HAMDİ TANPINAR BİR ADIN KALMALI... Bir adın kalmalı geriye Bütün kırılmış şeylerin nihayetinde Aynaların ardında sır Yalnızlığın peşinde kuvvet Evet nihayet bir adın kalmalı geriye Bir de o kahreden gurbet Sen say ki ben hiç ağlamadım Hiç ateşe tutmadım yüreğimi Geceleri koynuma almadım ihaneti Hele nihavend hele buse hiç geçmedi aklımdan Ve hiç gitmedi bir topak kan gibi adın İçimin nehirlerinden Evet yangın Evet salaş yalvarmanın korkusunda talan Evet kaybetmenin o zehirli buğusu Evet isyan Evet kahrolmuş sayfaların arasında adın Sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı Bu sevda biraz nadan Biraz da hıçkırık tadı Pencere önü menekşelerinde her akşam Dağlar sonra oynadı yerinden Ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca Sen say ki yerin dibine geçti geçmeyesi sevdam Ve ben seni sevdiğim zaman bu şehre yağmurlar yağdı Yani ben seni sevdiğim zaman Ayrılık kurşun kadar ağır gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın Yine de Bir adın kalmalı geriye Bütün kırılmış şeylerin nihayetinde Aynaların ardında sır Yalnızlığın peşinde kuvvet Evet nihayet, bir adın kalmalı geriye Bir de o kahreden gurbet Beni affet Kaybetmek için erken Sevmek için çok geç Ahmet Hamdi TANPINAR HAYATI Ahmet Hamdi Tanpınar, 23 Haziran 1901 tarihinde İstanbul da doğdu. İstanbul da Ravaz-i Maarif İbtidaisi nde, Sinop ve Siirt Rüşdiyelerinde, Vefa, Kerkük ve Antalya sultanilerinde öğrenim gördü. Baytar mektebini bırakarak girdiği İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi nden 1923 yılında mezun oldu. Erzurum, Konya ve Ankara Liseleriyle, Gazi Eğitim Enstitüsü ve Güzel Sanatlar Akademisi nde edebiyat öğretmenliği yaptı, aynı akademide estetik ve sanat tarihi dersleri verdi (1932-1939). 1939 yılında İstanbul Üniversitesi ne Yeni Türk Edebiyatı Profesörü olarak atandı. Maraş Milletvekili olarak 1942-1946 yıllarında Türkiye Büyük Millet Meclisi nde bulundu. Bir süre Milli Eğitim Müfettişliği yaptıktan ve Güzel Sanatlar Akademisinde eski görevinde çalıştıktan sonra 1949 yılında İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü ne yeniden döndü ve bu görevde iken 24 Ocak 1962 tarihinde İstanbul da öldü. Mezarı Aşiyan dadır. Eserleri Şiir (Şiirler, 1961; Bütün Şiirleri adıyla genişletilmiş olarak 1976, yeni basım: YKY 1999) Hikâye (Abdullah Efendinin Rüyaları, 1943; Yaz Yağmuru, 1955; Hikâyeler, 1983, Dergâh Yay. 2002) Roman (Huzur, 1949, Dergâh Yay. 2004; Saatleri Ayarlama Enstitüsü, 1962, Dergâh Yay. 2004; Sahnenin Dışındakiler, 1973; Mahur Beste, 1975, Dergâh Yay. 2003; Aydaki Kadın, 1987) Deneme (Beş Şehir, 1946, Dergâh Yay. 2004; Yahya Kemal, 1967; Edebiyat Üzerine Makaleler, 1969; Yaşadığım Gibi, 1970) Monografi (XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi, 1949) PİLOT OLMAK Fıkra Temel ile Cemal pilot olmaya karar vermişler. Bu amaçla kursu bitirip diplomalarını almışlar. Ve ilk seferlerini yapmak üzere uçakla havalanmışlar. İnişe geçecekleri sırada Temel, Cemal e dönüp: - Şimdi kuleden haber geldi Bu hava limanının pisti oldukça kısaymış. Bu yüzden tekerlekler yere değer değmez, frenlere sonuna kadar asıl ki, pistin dışına çıkmayalım, demiş. Az sonra inişe geçmişler. Tekerlekler yere değer değmez, Cemal frenlere asılmış. Uçak, kıl payı pistten çıkmadan durmuş. Temel alnındaki terleri silerken Cemal e dönüp: - Bu ne biçim pist? 50 metrelik yerde uçak durur mu? Cemal başını iki yana sallayıp cevaplamış: - Haklısın Temel... Bir de şu yanlara baksana... Eni de en az 10 km var... Bir arkadaşım vardı, severdim onu. Yakında-uzakta, öfkelisakin, hoşnut-kızgın olsun; temiz kalpliliğini, iç aleminin saflığını, ayrıca doğruluk ve vefakarlığını severdim onun. Bu duygularla yaşarken, zaman bizi birbirimizden ayırdı. Ölmüş olsa bu kadar üzülmezdim. Yaşıyor olması beni daha çok kederlendiriyor. İşin doğrusu bir zamanlar düğümlenircesine bağlanmıştık birbirimize. Bu esnada ben onu, o da beni tanıdı. Daha sonra o kendisine başka bir yol seçti. Neticede ondan soğudum. O da hatırlamamak için benimle olan ilişkisini kesti. O ilk kadehle müptelası olduğu içki, gönlünde ondan ve bağımlılarından başka hiçbir şeye yer bırakmamıştı. Kim bilir belki de hayalinde canlandığım zaman, beni zihninden kovuyordu. Çünkü beni zihninde canlandırdığında yeni yaşam tarzının başlarında ona söylediğim acı sözleri hatırlıyordu. Öyle ya, zihninde canlandırdığı mutluluk atmosferinde gezinip dururken, bu hayalin berraklığını böylesi bir hatıra ile bulandırması doğru olmazdı. Daha sonra artık ondan haber alamaz oldum. Esasen alkoliklerin hayatı monotondur. Bu hayatın sabahıyla akşamı, dünüyle yarını arasında fark yoktur. Başı ve sonu bilinmeyen bir labirent misali; meyhaneye gidiş, içki, ardından sarhoşluk, uyku ve tekrar meyhaneye dönüş... Bu alışılmış manzara dikkatleri çekmemekte ve zihinleri meşgul etmemektedir. Hatta kimi insanlar değirmen taşının gürültüsünde uyudukları halde, durmasıyla uyanmaktadırlar. Oysa değirmenin gürültüsünün böylelerini uyandırması gerekmez miydi? Ancak ortalıklarda görünmez olunca bu zavallı arkadaşım zihnimi meşgul etmeye başladı. Artık onu meyhanelerde başkalarını rahatsız ederken, yol ortasında atılmış vaziyette, ya da polislerce göz altına bir durumda göremez olmuştum. Bu nedenle onu aradım. Hasta olduğu söylendi. Güneş tutulmasını ve gezegenlerin birbiriyle karşılaşmasını yakalamak için saat ve dakikaları sayan bir gökbilimci gibi, böyle bir haberi günlerce, hatta yıllarca beklediğimden doğrusu hiç şaşırmadım. Ziyaretine gittim... Etrafında ne bir doktor ne de bir arkadaşı vardı. SEN HİÇ BENİM OLMADIN Kİ İLK KADEH Sen hırçın dalgalarla boğuşurcasına hayata meydan okudun mu? Her zorluğa rağmen ayakta kalıp sevdiğin için yaşama tutundun mu? Dönüşü olmayan yarınlara haykırıp sevdiğinin gözlerinde, hayale dalıp uzun bir yolculuğa çıktın mı? Ve sen sevdiğin için bütün engellere göğüs gerip feleğe kafa tuttun mu? Gecenin karanlığında yıldızların parlaklığında kaybolup seher vakti kendini uçurumun kenarında güneş doğarken denizin dalgalarında sevdiğinin gül yüzünün yansımasını gördün mü? Sen hiç yağmur yağdığında sırıl sıklam ıslanıp sevdiğinin yanına koşarken sevinçten göz yaşlarının o sağanak yağmura galip geldiği oldu mu? Denizleri gökyüzüne taşıyıp gökyüzünün semalarından yıldızları sürgün ettin mi? Sen hiç kışın ayazında ilkbaharın güzelliğini yaşayabildin mi? İşte ben tüm bu güzellikleri tam olarak yaşayamasam da bütün bunları tüm benliğimle duygularımda yaşamaya çalışıyorum. İşte ben böylece seni hesapsız, yalansız ve gerçekten sevdim. Dünü ve yarını hiçe sayarak, ben seni başka sevdalara çelme takarcasına karanlık dünyama, gülmeyen bahtıma inat, ben seni senden habersiz sevdim. Ben seni önüme çıkacak engelleri, ayağıma vurulacak prangaları ve kollarıma vurulacak kelepçeleri hiç düşünmeden öylece sevdim. Ben seni delice sevdim, gecelerce gözümü kırpmadan sabahlara kadar hayaller kurarak, ben seni senden habersiz sevdim ve ben seni her şeyi göze alarak sevmiştim. Ama artık sen yoksun yanımda; Hem de hiç ama hiç gelmeyeceksin. Artık ben de seni beklemiyorum Çünkü bundan sonra kalbimi Yeni sevdalara açıyorum. Ayhan Yapıcı Seydişehir Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Artık o fakirdi! Arkadaşımın evine girdim ama bu ev o eski ev, sahibi de eski sahibi değildi! Odalarında ve salonlarında dolaşan o yüksek ruh yok olmuştu. Artık mutfakta ocak yanmıyor, çocuklar ağlamıyor, zil sesi duyulmuyordu... Sanki o evde, yaşayan bir canlıyı değil, kabirde yatan bir ölüyü ziyaret ediyordum. Derken hastanın yatağına doğru ilerledim. Bir deri, bir kemik kalmış siluetini gördüm. Şöyle dedim: Ey gözünü semaya dikmiş olan! Bu derinin altında sevgili bir arkadaşım vardı, beni ona götürür müsün? Kısa süren bir sessizlikten sonra dudaklarını kıpırdattı ve Falan kimsenin sesini duyuyorum dedi. Evet... şikayetin nedir? diye sordum. Öyle bir nefes aldı ki, ciğerleri sökülecek sandım. Ardından, ilk kadeh diye sorumu cevapladı. Hangi kadeh dedim. Malımı, aklımı, sağlığımı ve şerefimi verdiğim, şimdi de yoluna canımı vermekte olduğum kadehi kastediyorum dedi. Seni uyarmış ve sonunun böyle olacağını söylemiştim. Ancak hiçbir yarar sağlamadı dedim. Bana nasihat ettiğinde bu faydasız yaşam tarzının zararlarını senden daha iyi biliyordum. Fakat ilk kadehle birlikte durum kontrolümden çıkmıştı!.. Daha sonra içtiğim her kadeh, o ilk kadehin mahsulüydü. İlk kadeh ise kötü arkadaşların aldatmacasına karşı koymadığım zayıflık ve akılsızlığın ürünüydü. İçki arzusunu, nefsin diğer istekleri gibi her insanda bulunmaz. Dolayısıyla içki bağımlılığı diğer isteklere düşkünlük gibi mazur görülemez. Bu arzu ancak ilk kadehten sonra etkisini gösterir. Peki insan ilk kadehi niçin içer? Hain ve yalancı dostlar arkadaşları aralarındaki muhabbetin ancak kadeh tokuşturarak ve kalabalığın gürültüsüne katılmakla tamam olacağı gerekçesiyle onu aldatırlar. Arkadaşlarımın beni nasıl kandırdıkları ve şeytanın hoş gösterdiği şeyler bana nasıl güzel gösterdiklerini dinle: Hayatın acı ve keder dolu. Bu kötü yaşamdan kurtulmanın tek çaresi içmektir. dediler. Dahası, İçki vücudu güzelleştirip, güçlendirir. Ayrıca dilini açar ve güzel konuşmayı öğretir. Bundan başka içki korkağı cesaretlendirir, kalbe cüretkarlık ve girişkenlik duygusunu yerleştirir. dediler. İçki hakkındaki bu sözlere kulak verip aldandım. İçkide dört meziyet bulunduğunu sandım: Mutluluk, sağlık, güzel konuşma ve girişkenlik. Ancak gerçekte içkide dört dörtlük buldum: Fakirlik, hastalık, kaybediş ve delilik. Sağlık yönünden içki, bağırsaklarda dolaşırken ardından organlarda bıraktığı pembe hayallerle bağımlılarını aldattı. Güzel konuşma adına; gevezelik, saçmalık, küfür ve kötü söz; girişkenlik bakımından ise, sonu hapishanede biten tartışma ve kavgalar vardı. Ve nihayet alkolik, mutluluk olarak da, aklının uyuştuğu geçici sürede etrafındaki şeyleri göremez. Bu nedenle gözünde gerçekler ters yüz olur. Neticede sövgüyü övgü, ensesinde patlayan tokadı selam sanır. Böylece delilerin güldüğü saçmalıklara gülüp eğlenirler. Sakinlerinin dudaklarına tebessümün uğramadığı bir evde yaşamak mutluluk olabilir mi? Ailesinin sabahları özlemle uğurladığı, akşamları ise ah çekerek karşıladığı kimse sevinebilir mi? Yürürken sürekli yalpalayan, köşelerden ve dar sokaklardan giden, kasabın bakışlarından, bakkalın kızgınlığından ve meyhanecinin bağırıp çağırmasından kaçmak için duvar kenarları ve çitlere sığınarak yoluna devam eden kişi nasıl mutlu olur? Bu mutsuz yaşam tarzının ilk dönemlerinde böyle zavallıları görünce, diğer insanlar gibi, onların içkinin değil de içki bağımlılığının kurbanları olduklarını düşünürdüm. İleride şayet böyle bir durum başıma gelirse, o zaman bu bedbahtların seviyesizliğine düşmemek için dikkatli davranmam gerektiği kanaatini taşırdım. Ancak içince sayı şaştı, hesap tutmadı, düzen bozuldu, takdir değişti. Neticede aldanan her insan gibi ben de yenik düştüm. İlk kadeh olmasaydı helak olmaz, şuan ki yakınmalarda bulunmazdım. Arkadaşlar hor görmez, akrabalar terk etmezdi o olmasaydı! Bana: Sen daima iyi ve kötü gün dostu kal dedi. Böyle kalacağıma söz verip: İşiteni sağır, göreni kör eden ve benzerinden Allah a sığınılan bir durumda bıraktım onu. Özgür Şahin İnebolu M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu