Birlikte ve mutlu yaşamanın sırları SEVGİ, SAYGI VE HOŞGÖRÜ



Benzer belgeler
Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.


Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm:

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

Islam & Camii Diyanet İşleri Türk İslam Birliği

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti

BEP Plan Hazırla T.C Ağrı Valiliği ALPASLAN ORTAOKULU Müdürlüğü Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı

Cenab-ı Hakk neden insanları yarattı, imtihan olmadan cennete gönderseydi olmaz mıydı, insanın Yaratılış Gayesi Nedir?

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

Selam vermekle karşımızdaki kimseye neyi ifade etmiş oluruz?

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

D İ N H İ Z M E T L E R İ G E N E L M Ü D Ü R L Ü Ğ Ü AİLE VE

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

ÇANAKKALE İLİ GELİBOLU İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2016 YILI 1. DÖNEM (OCAK-ŞUBAT-MART) VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

TEOG 2. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ DERSİ BENZER SORULARI

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor.

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar

AİLE KURMAK &AİLE OLMAK


İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

(Seni sevdiğim için eğer benden bedel isterlerse, iki cihânın mülkünü versem bile bu bedeli ödemeye yetmez.)

Güzel Ahlâkı Kazanmak

kaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Nefsini Bilen Rabbini Bilir

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

2016 YILI 1. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAAZIN

CEVAP ANAHTARI. Meleklerin Özellikleri ve Görevleri - Meleklere İman, Davranışların Güzelleşmesine Katkıda Bulunur

Edeb Ya Hu! Cumartesi, 03 Ocak :31

Sevgili dostum, Can dostum,

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir insan, nefs kılıcını ve hırsını çekip hareket edecek olursa, akıbet o kılıçla kendi maktül düşer. Hz. Ali

M. Sinan Adalı. İllustrasyonlar: Sevgi İçigen. yayın no: 114 NASIL MÜSLÜMAN OLDULAR? / 2

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Üç kişi vardır ki, Allah kıyamet gününde onlarla ne konuşur, ne onlara nazar eder, ne de onları günahlarından arındırır, onlara elim bir azap vardır:

2. Haramı ve helali tayin etmek Allah ın hakkıdır. Bir harama helal demek vebal olduğu gibi helale haram demek de vebaldir.

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün. Dua. Dua İbadetin Özüdür. Niçin ve Nasıl Dua Edilir? Kur'an'dan ve Hz. Peygamber'den Dua Örnekleri BÖLÜM: 2

Azrail in Bir Adama Bakması

KIRŞEHİR MÜFTÜLÜĞÜ 2018 YILI RAMAZAN AYI ÖZEL VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE ORUÇ

Üstat Hazretlerinin, çok hakikatleri aydınlatan güneş-ayna misalinden bu konuda da faydalanabiliriz.

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

Muhammed Aleyhisselam ın Dilinden Dualar

İZMİR İL MÜFTÜLÜĞÜ BAYAN VAAZ ÇİZELGESİ ( 2014 YILI 1. DÖNEM )

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

Küçüklerin Büyük Soruları-2

Okul Çağı Çocuğunda Sevgi Yetersizliği Çalma Davranışına mı Neden Oluyor? Pazartesi, 02 Eylül :14

dinkulturuahlakbilgisi.com

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Ü N İ T E L E N D İ R İ L M İ Ş Y I L L I K D E R S P L A N I

Diyanet'in yaz Kur'an kursları bugün başladı

0-3 Yaş Grubu Çocuklarda Ahlâkî. Gelişmenin Temel Taşları

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

Değerli büyüğümüz Merhum Fatma ÖZTÜRK ün ruhunun şad olması duygu ve dileklerimizle Lisans Yayıncılık

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR?

M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI. lar aha beteri. dir veya 7 2. Y. 4. a bakarak " " dersek h 6. olarak sadaka verme.

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17

2018 Yılı 1. Dönem Vaaz Listesi

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

NİLÜFER İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2012 YILI RAMAZAN AYI ÖZEL VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ

Psikoloji, Din ve Eğitim Yönüyle İNSANÎ DEĞERLER

BÖLÜM: 2. Oruç Tutarken Nelere Dikkat Etmeliyiz? Orucu Bozan Durumlar. Orucun Kişiye ve Topluma Kazandırdıkları. Ramazan Bayramı Sevinci

LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Deneme Sınavı

AYRILMAMAK ÜZERE İNKIYAD ETMEK.

Hz.Resulüllah (SAV) den Dualar

2016 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

Herkes bir arayış içinde

Risale-i Nuru Samsat-ta Lise öğrencisi iken Teyzem oğlu vasıtasıyla tanıdım.

RIZIK VE ZENGİNLİK DUASI (ESMAÜL HÜSNA ŞİFRELERİ-2)

Siz, Kimi Seviyorsunuz? Perşembe, 07 Ekim :38

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

İnsana imtihanın gereği olarak fücur ve takva programı birlikte yüklendi.(şems,91/8)

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

İÇİNDEKİLER. Pano Görselleri. Şefkat ve Merhamet İle İlgili Sözler ve Hikayeler. Etkinlikler ve Boyamalar

Transkript:

DEĞERLER EĞİTİMİ-2 Birlikte ve mutlu yaşamanın sırları SEVGİ, SAYGI VE HOŞGÖRÜ Prof. Dr. Âdem TATLI Dr.İdris GÖRMEZ ANTALYA - 2014

De erler E itimi-2 Sevgi, Sayg ve Hoflgörü Türdav Yay n Grubu Ad na Editör Bask ya Haz rl k Bask ve Cilt Mehmet Dikmen Türdav Ajans Çevik Matbaac l k Davudpafla Cad. Besler fl Merkezi No: 20/18-19 Topkap / stanbul Tel: (0212) 501 30 19 e.mail: cevikmatbaacilik@gmail.com sertifika no: 12095 stanbul / 2014 ISBN 978-9944-995-82-5 Yay nc Sertifika No: 16440 TÜRDAV YAYIN GRUBU Göztepe Mh. Mahmutbey Yolu Orhangazi Cd. No:16 Ba c lar / STANBUL Tel: (0212) 446 08 88 (pbx) Fax: (0212) 446 00 15 www.elityay.com bilgi@elityay.com www.kitapkutusu.com Elit Kültür markas ile üretilen bu eserin bas m ve yay n haklar Türdav Bas m ve Yay m Ticaret ve Sanayii A.fi. ye aittir.

DEĞERLER EĞİTİMİ-2 Birlikte ve mutlu yaşamanın sırları SEVGİ, SAYGI VE HOŞGÖRÜ Prof. Dr. Âdem TATLI Dr. İdris GÖRMEZ

4

Ç NDEK LER TAKDİM...9 I. BÖLÜM DEĞERLER EĞİTİMİNİN GEÇMİŞİ VE BUGÜNÜ 13 Değerler Eğitiminin Muhtevası...14 Değerler Eğitiminin Önemi...18 Değerlerin Kaynağı Ne Olmalıdır?...22 Değerlerin Yaşanmasında Model İnsan...24 II. BÖLÜM ERGENLİK ÇAĞI PROBLEMLERİ VE DEĞERLER EĞİTİMİ...29 İnsan Hayatının Bir Gayesi Olmalıdır...39 5

III. BÖLÜM SEVGİ VE MUHABBET...41 Allah Sevgisi...44 Yiyeceklere Muhabbet Nasıl Olmalıdır?...46 Anne Ve Babaya Muhabbet Nasıl Olmalıdır?...49 Çocuklara Muhabbet Nasıl Olmalıdır?...50 Dost Ve Ahbaplara Muhabbet Nasıl Olmalıdır?...52 Bir İnsanın Eşine Karşı Muhabbeti Nasıl Olmalıdır?...53 Enbiya Ve Evliyaya Muhabbet Nasıl Olmalıdır?...55 Hayata Muhabbet Nasıl Olmalıdır?...58 Bir Gencin Gençliğine Muhabbeti Nasıl Olmalıdır?...61 Bahara Muhabbet Nasıl Olmalıdır?...67 Dünyaya Muhabbet Nasıl Olmalıdır?...70 İbadet, Dünya İşlerine Mani Değildir...71 Dünyanın Kaç Yüzü Vardır?...75 Nefse Muhabbet Nasıl Olmalıdır?...77 Güzel Şeylere Muhabbet Nasıl Olmalıdır?...87 6

IV. BÖLÜM SAYGI VE HÜRMET...91 DİNE VE DİNCE MUKADDES SAYILAN ŞEYLERE SAYGI VE HÜRMET...92 a) Allah a saygı ve hürmet...92 b) Peygamberlere saygı ve hürmet...93 c) Kur an a saygı ve hürmet...97 d) Kâbe ye saygı ve hürmet...98 İNSANLARDAN SAYGI VE HÜRMET GÖSTERİLMEYE LAYIK OLANLAR...99 a) Sahabe ye saygı ve hürmet...99 b) Evliya ya saygı ve hürmet...109 c) Âlimlere saygı ve hürmet...112 d) İdarecilere saygı ve hürmet...115 e) Anne-babaya saygı ve hürmet...119 f) Misafirlere saygı ve hürmet...125 g) Yaşlılara saygı ve hürmet nasıl olmaldır?...128 ŞEFKAT VE MERHAMET...131 Çocuklara şefkat ve merhamet etmek...139 Kadınlara şefkat ve merhamet etmek...142 7

Hastalara ve musibete düşenlere şefkat ve merhamet etmek...144 HOŞGÖRÜ...162 TEVAZU (ALÇAK GÖNÜLLÜLÜK)...166 SON SÖZ...172 KAYNAKLAR...174 8

TAKDİM Günümüz toplumları, yaklaşık iki yüz yıldır manevî değerler eğitiminden mahrum Batı Eğitim sisteminin sebep olduğu; anarşi, terör, zararlı alışkanlıklar, toplu intiharlar ve harplerin kıskacından kurtulmanın yollarını aramaktadır. Aslında bu, geçmişte manevî değerleri ihmal etmiş olmanın kaçınılmaz bir sonucudur. Bugün, toplumun fertlerini ve özellikle gençleri isyana, itaatsizliğe sürükleyen, onları anarşiye sevk eden ve toplumun huzur ve saadetini bozan ve geleceğini tehdit eden tehlikelerden cemiyeti kurtarmanın, fertlere manevî değerlerin verilmesiyle mümkün olabileceği anlaşılmıştır. Manevî 9

değerlerin verilmesiyle toplum fertleri arasında; merhamet, hürmet ve emniyet yaygınlaşacak, haram ve helalın mahiyeti nazara verilmesiyle, haramdan uzak durma temin edilecek, gelişigüzel davranışlar yerine, bir takım kaidelere itaat sağlanmış olacaktır. Manevî değerlerin topluma kazandırılması ve yaşanılır hale getirilmesi, Allah ın (celle celâluhu) tanınmasıyla ve ahirete kuvvetli bir şekilde imanla mümkündür. Çünkü iman, yapılanın karşılıksız kalmayacağını devamlı telkin ederek, kalplerde ve gönüllerde bir yasakçı bırakır. Öldükten sonra mutlaka yaptıklarının hesabını vereceği düşüncesi ve onun getirdiği sorumluluk duygusuyla; fertlerin yanlış davranışlarından kaynaklanan; anarşiye, teröre, zulüme, adaletsizliklere ve kul hakkına tecavüze mani olur. Değerler Eğitimi-I kitabında; insanın kendine karşı, Allah a karşı topluma ve çevresine karşı sorumlulukları işlenmişti. Burada ise, toplum fertleri arasında; sevgi ve muhabbet, saygı ve hürmet, şefkat ve merhamet, hoşgörü ve tevazunun mahiyeti, tesisi ve yaşanılır hale gelmesinin şekli ve prensipleri, bunların hakiki ve mecazi değerleri verilmeye çalışılmıştır. Ayrıca, ergenlik çağı 10

problemlerine ve bunların çözüm yollarına temas edilmiştir. Bu kitabın öğretmenler ve öğrenciler başta olmak üzere, toplumun her kesimine faydalı olacağını ümit eder, Allah ın (celle celâluhu) tevfik ve inayetini dua ederiz. Prof. Dr. ÂdemTATLI Dr. İdris GÖRMEZ 11

12

1. BÖLÜM DEĞERLER EĞİTİMİNİN GEÇMİŞİ VE BUGÜNÜ Kültürle ilgili olan maddî ve manevî değerlerin gençlere verilmesi, değerler eğitimi olarak tanımlanır. Kültürün değerler eğitimi olarak, ilk defa gündeme gelmesi Avrupa da, 1995 li yıllarda olmuştur. Bizde ise, kültür değerlerinin eğitimi, son bir kaç yıl içerisinde ele alınmış ve pilot olarak bazı vilayetlerde uygulamaya başlanmıştır. Uygulama yapılan iller sayısı takriben 20 yi geçmiştir. Ulusal ve uluslararası sempozyumlarla konu aktüalitesini korumaktadır. Aslında bu değerler, ilk insan Hz. Âdem le başlamıştır. Ona gönderilen 10 sayfalık Semavî metin, insanlık için gerekli olan değerlerle ilgili hükümleri ihtiva etmekte idi. Dolayısıyla, bu değerler, insanlık için yeni değildir. Musevilik ve Hıristiyanlık da, ilk başlangıcında, insanlara dünya ve 13

ahiret saadetinin yollarını göstermişti. Yedinci yüzyıldan itibaren de İslâmiyet, insanlığa külli manada değerler sunmuştu. Ne var ki, günümüz toplumları, medeniyetin ve tekniğin getirdiği imkânlardan faydalanırken, kendisine dünya ve ahiret mutluluğunu sağlayacak bir takım değer hükümlerinden uzak kalmıştır. Bu manevî değerlere uzak kalmanın faturası insanlığa çok ağır olmuş ve insanlık bilhassa, Birinci ve İkinci Dünya harpleriyle, anarşi ile, terörle, uyuşturucu ve zararlı alışkanlıklarla tanışmıştır. Buna ilave olarak, cemiyet fertleri giderek yalnızlaşmış, sadece kendi menfaatini ve nefsini düşünür hale gelmiştir. Bunun çıkış yollarını arayan insanlık, çareyi manevî yönü ağırlıkta olan kültür değerlerinin başta gençler olmak üzere, toplumun her kesimine verilmesinde görmüştür. DEĞERLER EĞİTİMİNİN MUHTEVASI Değerler eğitimini teşkil eden konulardan bazıları; sevgi, saygı, merhamet, hürmet, adalet, sorumluluk, barış, özgürlük, tutumluluk, alçak gönüllülük, birlik ve beraberlik, barış ve yardımseverlik dir. Bu değerlerin, okullarda sadece teorik bir ders olarak işlenmesi yeterli görülmemektedir. Esas olan, her değerin, ilgili dersle bütünleşti- 14

rilerek verilmesi ve böylece o değerlerin yaşanılır hale getirilmesidir. Mesela, matematik dersinde, insanların birlikte oldukları zaman kuvvet kazanacakları, ayrıldıkları zaman da kuvvetlerinin düşeceğini rakamlarla ifade etmek mümkündür. Sözgelimi, iki tane bir yan yana gelip omuz omuza vermesiyle on bir, üç tane bir yüz on bir, dört tane bir bin yüz on bir kuvvetinde iken, bir tanesinin ayrılmasıyla bin kuvvet zayıflayacakları, ayrı ayrı oldukları zaman, kuvvetlerinin; on kat, yüz kat ve bin kat gibi düşecekleri söylenebilir. Nitekim bu hususu şu ifade gayet güzel bir şekilde açıklamaktadır: Cemaatte vahid-i sahih (tam bir birlik ve beraberlik) olmazsa, cem ve zam, kesir darbı (kesirlerde çarpma ve toplama) gibi küçültür. Hesapta malûmdur ki, darb ve cem ziyadeleştirir. Dört kere dört, on altı olur. Fakat kesirlerde, darb ve cem, bilâkis küçültür. Sülüsü sülüsle darb etmek (bir bölü üçü, bir bölü üçle çarpmak), tüsu olur, yani dokuzda bir olur. Aynen onun gibi, insanlarda sıhhat ve istikamet ile vahdet olmazsa, ziyadeleşmekle küçülür, bozuk olur, kıymetsiz olur 1. 15

Demek ki, toplumda sıhhatli bir birlik ve beraberlik olmazsa, sayı çokluğu, bir değer ifade etmez. Tam aksine, fertlerin sayısının artması, kesirli rakamların çarpımı gibi, toplumun kuvvetini düşürür. Bir bölü üç ile bir bölü üç ün çarpımı bir bölü dokuz olduğu gibi, sayı artarken kuvvet, sayının çarpımı kadar küçülmektedir. İşte bir cemiyetin en büyük ihtiyacı olan birlik ve beraberliğinin sağlanmasında, matematik dersinde bu ve buna benzer misaller verilerek bazı değerlerin kazandırılması sağlanabilir. Diğer taraftan, bir fen dersinde; güneşin, havanın ve suyun bitkilerin yardımına koşması, bitkilerin hayvanların yardımına, hayvanların da insanların yardımına gönderilmesi, cemiyetteki fertlerin birbirlerinin yardımlarına koşmasına güzel bir misal teşkil eder. Bir başka misal de, sevgi ve muhabbetle ilgili olarak, kâinattaki varlıkların teşkilinde görülmektedir. Mesela, atomun etrafındaki elektronları atoma bağlayan çekim kuvveti, bir bakıma muhabbetin bir tezahürü olarak değerlendirilebilir. Atomları birbirine bağlayarak moleküllerin teşekkülüne de, yine bu karşılıklı çekim kuvveti sebep 16

olmaktadır. Muhabbetin bir yansıması şeklinde görülen bu çekim kanunu, bütün moleküllerin meydana gelmesine sebep olduğu gibi, güneş sistemindeki gezegenler de, güneşe bu çekim kanunu ile bağlanmıştır. İşte toplumun fertlerini de birbirine bağlayan, aralarındaki sevgi ve muhabbettir. Bu muhabbet ne kadar fazla olursa, aradaki bağ da o nisbette kuvvetli olacaktır. Kimyadan coğrafyaya, fizikten astronomiye, sosyolojiden psikolojiye kadar her derste, o dersin konusu ile değerler eğitimi arasında paralellik kurmak mümkündür. Aynı şekilde, insanın hayatının devamı için, bütün organların ve duyguların el ele vermiş olması da, birlik ve beraberliğin, yardımlaşmanın önemini göstermektedir. Bu ve benzeri örneklerin, her derste verilmesi ve gençlerde ve toplumun diğer kesimlerinde, davranış alışkanlığı haline getirilmesiyle, değerler eğitiminden beklenen netice sağlanmış olacaktır. Diğer taraftan, okullarda her ay farklı bir konu ele alınarak, konferans, güzel ve özlü sözler ve duvar yazılarıyla bu değerler işlenmeli ve ayrıca, konu ile ilgili olarak, her seviyede kitaplar telif edilmelidir. 17

DEĞERLER EĞİTİMİNİN ÖNEMİ Cemiyet hayatında değerler eğitimi son derece önemlidir. Toplum hayatını karıştıran, aile, mahalle, şehir ve memlekette, insanları ve bilhassa gençleri isyana, itaatsizliğe sürükleyen, onları anarşiye sevk eden ve toplumun huzur ve saadetini bozan ve geleceğini tehdit eden tehlikelerden cemiyeti kurtarmanın çaresi, bilhassa aşağıdaki değerlerin onlara kazandırılmasıyla mümkündür. Bunlar: Birincisi: merhamet. İkincisi: hürmet. Üçüncüsü: emniyet. Dördüncüsü: haram ve helâlı bilip haramdan çekilmek. Beşincisi: Serseriliği bırakıp itaat etmektir 2. İşte bu değerlerin topluma kazandırılması ve yaşanılır hale getirilmesi, Allah a (celle celâluhu) ve ahirete kuvvetli bir şekilde imanla mümkündür. Çünkü iman, yapılanın karşılıksız kalmayacağını telkin edip, kalplerde ve gönüllerde bir yasakçı bırakarak, insana sorumluluk hissini her an hatırlatmaktadır. İmanlı bir insan, devamlı 18

Allah ın (celle celâluhu) gözetimi altında olduğunu, öldükten sonra yaptıklarının hesabını vereceğini düşünür. İşte ahirete imanın, toplum hayatına düzen getirmesi bakımından ne kadar önemli olduğu anlaşılmaktadır. Bu husus, şu şekilde dile getirilmektedir: Hem her bir şehir kendi ahalisine geniş bir hanedir. Eğer iman-ı âhiret o büyük aile efradında hükmetmezse, güzel ahlâkın esasları olan ihlâs, samimiyet, fazilet, hamiyet, fedakârlık, rıza-yı İlâhî, sevab-ı uhrevî yerine garaz, menfaat, sahtekârlık, hodgâmlık, tasannu, riya, rüşvet, aldatmak gibi haller meydan alır. Zâhirî âsâyiş ve insaniyet altında anarşistlik ve vahşet mânâları hükmeder; o hayat-ı şehriye zehirlenir. Çocuklar haylâzlığa, gençler sarhoşluğa, kavîler zulme, ihtiyarlar ağlamaya başlarlar. Buna kıyasen, memleket dahi bir hanedir ve vatan dahi bir millî ailenin hanesidir. Eğer iman-ı âhiret bu geniş hanelerde hükmetse, birden samimî hürmet, ciddî merhamet, rüşvetsiz muhabbet, muave- 19

net, hilesiz hizmet, muaşeret, riyâsız ihsan, fazilet, enaniyetsiz büyüklük, meziyet o hayatta inkişafa başlarlar. Çocuklara der: Cennet var, haylazlığı bırak. Kur ân dersiyle temkin verir. Gençlere der: Cehennem var, sarhoşluğu bırak. Aklı başlarına getirir. Zâlime der: Şiddetli azap var, tokat yiyeceksin. Adalete başını eğdirir. İhtiyarlara der: Senin elinden çıkmış bütün saadetlerinden çok yüksek ve daimî bir uhrevî saadet ve taze, bâki bir gençlik seni bekliyorlar. Onları kazanmaya çalış. Ağlamasını gülmeye çevirir. Bunlara kıyasen, cüz î ve küllî herbir taifede hüsn-ü tesirini gösterir, ışıklandırır. İşte, iman-ı âhiretin binlerce faydalarından, işaret ettiğimiz beş altı nümunelerine sairleri kıyas edilse, kat î anlaşılır ki, iki cihanın ve iki hayatın medar-ı saadeti yalnız imandır 3. Demek, iman ahiretteki huzur ve sadetti temine vesile olduğu gibi, dünyadaki huzur ve saadetin de vesilesidir. İşte bu bakımdan, günümüz 20

toplum bilimi ve ahlakıyla ilgilenen sosyolog ve psikologların, hassasiyetle bu imanın toplum hayatına tesiri üzerinde durmaları gerekir. Bütün insanlığın içine düştüğü sosyal ve ahlâki bunalım ve çıkmazın, bu ve benzeri maddî ve manevî değerlerin yeterince verilememesinden kaynaklandığını gören Batı toplumu, bunu 1990 lı yıllarda daha ciddi olarak ele almıştır. Demek, insanlığa kazandırılması gereken değerlerin en başında Allah a (celle celâluhu) ve ahirete iman başta olmak üzere, imanın altı esası ve haram-helal gibi ahlâkî değerler gelmektedir. Dikkate değer bir tespit Bir vesile ile Almanya da bulunduğumuz 2010 yılında, Alman polisinin, camilere devam eden Türk gençlerinin, diğerlerine göre suç işleme oranının çok düşük olduğunu tespit ettiklerini nakletmişlerdi. 1982 Anayasa sına din derslerinin konma gerekçesi 1980 yılında Devlet İdarecileri, gençlerin anarşiye bulaşmalarının sebeplerini, manevî değerlerden uzaklaşmaları olarak tespit etmişler 21

ve anayasayla okullarda din derslerinin eğitimini mecbur kılmışlardır. DEĞERLERİN KAYNAĞI NE OLMALIDIR? Bir ferde kazandırılacak davranışın iyi, ya da kötü olarak vasıflandırılabilmesi için, bir ölçünün bulunması gerekir. Bu noktada felsefî düşüncenin ortaya koyduğu değer hükümleri çok değişkendir. İyi ve güzel gibi tanımlar, adeta her düşünüre göre değişmektedir. Hâlbuki konulacak prensipler, ferdin, ailenin ve toplumun huzur ve saadetini dikkate almalı ve insanın yaratılışına, istidat ve kabiliyetlerine uygun olmalıdır. Bu da ancak, Yapan bilir, bilen konuşur kaidesince, insandaki istidat ve kabiliyetlerin, müspet şekilde inkişafını en iyi bilecek, elbette onu Yaratan dır. Dolayısıyla, insanı en cami kabiliyetlerle donatarak ve en güzel şekilde yaratan Allah ın (celle celâluhu) bildirdiği prensipler, insan fıtratını müspet yönde inkişaf ettirecek en uygun değer hükümleridir. Cenab-ı Hakk ın, insanın fıtratına koyduğu meleke ve duygulardan önemlileri şunlardır: 1. Akıl melekesi, 22

2. Hiddet ve öfke duygusu, 3. Şehvet duygusu. İnsanın teorik ve pratik her türlü kabiliyetinin kaynağı, bu meleke ve duygulardır. Bunların üç mertebesi vardır. İkisi aşırı, yani ifrat ve tefrit, birisi de vasat, yani istikametli olan doğru yoldur. Meselâ, akıl melekesinin, doğru ve istikametli yolu, hikmet, yani, hakkı hak bilip ona tâbi olmak ve batılı batıl bilip ondan kaçınmaktır. Bu melekenin ifrat mertebesi, hakkı batıl, batılı hak suretinde gösterecek kadar aldatıcı olur. Bu melekenin tefrit mertebesinde de, hiçbir şeyden haberi olmaz. Aynı şekilde hiddet ve öfke duygusu, doğru ve istikametli yol olan şecaat ile, yani namusu, vatanı ve dini için her türlü fedakarlığı yaptığı halde, meşru olmayan şeylere karışmaz. Bu duygunun ifratıyla ne maddî ve ne de manevî hiçbir şeyden korkmaz. Bütün istibdatlar, tahakkümler, zulümler bu mertebenin mahsulüdür. Tefritle ise, korkulmayacak şeylerden bile korkar. İnsandaki şehvet duygusu, istikametli ve doğru, yani vasat mertebesi olan iffetle, helale razı olup, haramdan kaçınır. Bu duygunun ifrat 23

mertebesinde musibetli ve rezaletli fücura, yani namusları payimal etmek gibi şeytani iştihaya, tefrit mertebesinde de, nimetlerdeki zevk ve lezzetten mahrumiyete düşer. Şimdi, her insanın yaratılışında var olan bu meleke ve duyguların; ifrat, tefrit veya vasat hallerinin, davranış haline dönüşmesi, ferdin bulunduğu ortama ve aldığı eğitim sistemine bağlıdır. Kültür ve ahlâk değerleri, sadece zahirde yaşanan ve görünen iş ve davranışlarla ilgili değildir. Aynı zamanda, kalp, zihin, vicdan ve niyetle de ilgilidir. Çünkü fiil ve davranışlar, ancak aklın, iradenin ve iyi niyetin sonucu olarak vücuda gelirse, bir değer ifade eder. DEĞERLERİN YAŞANMASINDA MODEL İNSAN İnsandaki meleke ve duyguların vasat mertebelerinin, davranış haline dönüştürülmesi çok önemlidir. Bu konuda örnek alınacak en kâmil insan, Hz. Muhammed (sallallâhu aleyhi ve sellem) dir. Bu sebepledir ki, O nun hakkında Kur an-ı Kerim Şüphesiz sen yüce bir ahlâk üzeresin 4 buyurmaktadır. Hz. Aişe (r.a.) da: O nun 24

ahlâkı Kur an dır. demiştir. Yani, Kur an nın beyan ettiği ahlâkî güzelliklerin misali, Hz. Muhammed (sallallâhu aleyhi ve sellem) dir. O nda, güzel ahlâkın her türlüsünün en üst düzeyde tecelli ve tezahür ettiği görülmektedir. Bu durumu Hz. Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) kendisi şu şekilde ifade etmektedir: Rabbim beni en güzel şekilde edeplendirmiştir. İşte böyle bir zatın; davranışları, sözleri ve hareketlerinin her birisi, insanlığa birer modeldir. İnsan medenî olarak yaratılmıştır. Bunun için diğer insanlarla teşriki mesai etmeye, yani bir arada çalışmaya muhtaçtır. Bunların temininde ve mübadelesinde fertler arasında adalete ve adaletin tatbikinde ahlâkî değerlerin bilinmesine ihtiyaç vardır. Hâlbuki insandaki, gadabiyye ve akliye gibi kuvvetler bir hat altına alınmadığından, muamelatta bir takım adaletsizlik ve zulümler söz konusudur. İşte ahlâkî değerlerin bilinmesi ve yaşanmasıyla, toplumda adaletle birlikte huzur ve sükûn temin edilmiş olur. Ahlâkî değerler, insan hayatının bütün yönlerini ıslah etmek, insanların ıslahıyla da toplumların ıslahını gerçekleştirmek içindir. 25

Ahlâkî değerlerin hâkim olduğu bir toplumda, iyilikleri ve güzellikleri emretmek, kötülük ve çirkinliklere karşı çıkmak esastır. Böyle bir toplumun fertleri, iyilik ve hayırda yardımlaşacak, kendisi için istediğini başkası için de isteyecek, kendisinden ziyade toplumun menfaatini gözetecek, kötülükleri örtecek, iyiliklere çağıracaktır. Bu ahlâkî değerlerin ve bilgilerin meleke haline gelmesi, ancak ibadetlerle mümkündür. Bu yüzden iman, ibadet ve ahlâkî değerler arasında çok sıkı bir münasebet vardır. Ahlâkî değerlerin yaşanması, imanın kuvvetine ve ibadet sevgisine bağlıdır. İman ve ahlâkî değerleri bir bütün olarak gören İslâm, iman yönünden en muteber insanın, ahlâkî değerler bakımından en iyi kimse olduğunu beyan eder. Nitekim hem imanın, hem de ahlâkın nasıl olması gerektiğini, Hz. Peygamber bizlere göstermiştir. O, Ben ahlâki güzellikleri tamamlamak için gönderildim demiştir. Demek ki, ahlâkî değerler bakımından model insan, Peygamberimiz Hz. Muhammed (sallallâhu aleyhi ve sellem) dir. 26

İbadetler, hem kalbimizdeki imanı güçlendirir, hem de ahlâkî değerleri kazanmamızı sağlar. Meselâ beş vakit namaz bize daima Allah ı (celle celâluhu) hatırlatır, her türlü çirkin davranışlardan vazgeçirir. Oruç, şefkat ve merhamet duygularını geliştirir, elimizi haramdan, dilimizi yalandan korur. Zekât cimrilikten kurtarır, başkalarına karşı iyilik ve yardımseverlik duygularını geliştirir, topluma faydalı bir insan haline getirir. Böylece ibadetlerle beslenen inanç, iyi ahlâk meyvelerini vermiş ve insana gerçek değerini kazandırmış olur. İslâm ın getirdiği ahlâkî değerleri benimseyen model insan; iyi ve övülen tutum ve davranışları yaparken, kötü ve yerilen davranışlardan sakınır. Model insan, iyilik ve doğruluk üzere, başkalarına maddî yardımda bulunan, namuslu, emanete riayet eden, hoşgörü ve bağışlama sahibi, sabırlı, tevazu sahibi, daima sözünde duran, görgülü, insanlarla iyi geçinen, onlara güzel söz söyleyen, yardımsever biridir. Bu ahlâkî değerleri benimseyen ve yaşayan insan; cimrilik yapmaz. İftira etmez, yaptığı iyilikleri başa kakmaz. Başkalarını çekiştirmez, kibirli 27

davranmaz. İnsanlar arasında bozgunculuk etmez, haset etmekten uzak durur. Malını saçıp savurmaz, gösterişten sakınır. Zina ve fuhşa tevessül etmez, sarhoşluk ve kumardan uzak durur. Büyücülük vb. işlere meyletmez, herhangi bir iş yaparken rüşvet vermez ve almaz. BİRİNCİ BÖLÜM DİPNOTLARI 1 Nursi, B.S. Mektubat. Sözler Yayınevi, 2011, s.459. 2 Nursi,B.S.Kastamonu Lahikası, rnk Neşriyat, 2013, s. 240. 3 Nursi, B.S. Şualar. Sözler Neşriyat, İstanbul, 2000, s.194. 4 Kalem Suresi, 4. 28

II. BÖLÜM ERGENLİK ÇAĞI PROBLEMLERİ VE DEĞERLER EĞİTİMİ Ahlâkî değerlerin özellikle gençlere eğitim çağında verilmesi çok önemlidir. Bu ahlâkî değerlerin, hem bilgi ve hem de davranış alışkanlığı kazandıracak tarzda gençlerin âleminde yer etmesi gerekir. Gençlik, bütün milletlerin geleceğini şekillendiren ve her milleti istikbale taşıyacak olan çok önemli bir değerdir. Bu bakımdan gençliğin problemlerinin bilinmesi ve bunlara uygun ahlâkî değerleri içine alan bir eğitimin verilmesi büyük önem arz etmektedir. Biyolojik olarak gençlik yaşı genelde 15-40 arasıdır. Gençliğin başlangıcı olan ergenlik çağı, iniş-çıkışlarıyla en problemli bir devredir. Bu devrenin, çoğu kötü alışkanlıkların edinildiği bir dev- 29

re olması ve gencin bundan sonraki hayatına yön vermesi itibariyle, üzerinde ciddiyetle durulması gerekir. Bunun için gençliğin iyi tanınması ve psikolojisinin bilinmesine ihtiyaç vardır. Gençliği en çok etkileyen problemler Gençliği en çok etkileyen problemler, çocukluk döneminden ergenliğe geçişte yaşanan problemlerdir. Bir ortaöğretim kurumunda gençlerle ilgili yaptığımız bir ankette, gençlerin ortak problemlerinin şunlar olduğunu tespit ettik: Bu çağdaki gençler içine kapanıktırlar ve kendilerini yalnız hissederler, duygusallıkları artar. Tripler çok olur. Yani, nazlanmalar artar. Okula gitmek ve ders çalışmak istemezler. Kafalarına göre yaşamak isterler. Anne- baba baskısında kalmak istemezler. Anne-babanın, onların yaptıkları davranışlarla ilgili soru sormalarından rahatsız olurlar. Bu sorular onları strese sokar. Her zaman aileleriyle beraber olmak istemezler. Arkadaşlarıyla olmayı daha çok arzu ederler. 30

Her gün müzik dilemek, oyun oynamak, internette gezmek isterler. Karşı cinse karşı yakınlık duyarlar. Onlara karşı kendini ispat etmeye çalışırlar. Bazen küçük şeyleri büyüterek, bulundukları ortamı rahatsız edebilirler. Ekseriyetle kendilerinin dinlenilmediği ve isteklerinin lüzumsuz görülerek reddedildiği gibi düşünceler onlarda hâkimdir. Bilhassa ilk gençlik döneminde, yüzlerindeki sivilcelerden bile kendilerini çirkin göstereceğini düşünerek rahatsızlık duyarlar. Hatta alınlarında veya burunlarında çıkan bir sivilce yüzünden ortalığı yıkacak hareketlerde bulunabilirler. Bu dönemde çok sinirlenirler ve çevrelerindekileri üzülebilecek hareketler yaparlar. Ergenlik çağı problemlerinin çözüm yolları Gençleri en çok etkileyen problemlerin başında; kendi kafalarına göre yaşama arzuları, annebabaya karşı duruş sergilemeleri, karşı cinse yakınlık duymaları, kafalarına göre müzik ve eğlenceye düşkünlüklerinin geldiği görülmektedir. 31

İşte bütün bu arzu ve istekler belirli kayıt ve kurallara bağlanmazsa, fertlerin âleminde ve yaşayışlarında düzensizlik ve olumsuzluklar, toplumu da doğrudan etkileyecektir. Yani, ergenlik çağına gelen gençlerin gelişigüzel hayat tarzı benimsemeleri, kendi âlemlerini alt-üst edeceği gibi, cemiyetin huzur ve sükûnunu da bozacaktır. Bütün bunların çaresi, gençleri doğru yöne kanalize edecek ahlâkî değerlerin zamanında kazandırılmasıyla mümkündür. Dolayısıyla gençlerin mevcut potansiyellerine, beklenti ve arzularına, hissiyat ve duygularına cevap verecek değerlerin en başında gelen iman ve güzel ameldir. Güzel amelden maksat ise, cemiyet içerisinde yaşamaya mecbur olan insanın, çevresindeki insanların maddî ve manevî haklarını gözetmesi ve onlara tecavüz etmemesi ve aynı zamanda kendisini yoktan yaratan Allah ın (celle celâluhu) hakkı olan emir ve yasaklarına uymasıdır. Âlemde nizam ve intizam hâkimdir. Yani, kâinatta her şey belirli kural ve kaideler çerçevesinde şekillenmektedir. Bunun gibi, cemiyet hayatında, okulda, evde, devlet dairelerinde ve özel hayatta her birimin kendisine göre koyduğu bir 32

takım kural ve kaideler mevcuttur. O kaidelere uyulmadığı, herkesin kendi kafasına göre hareket ettiği zaman, o evde, dairede ve toplumda düzensizlik ve karışıklık kaçınılmaz olur. İşte insanların toplumda nizam ve intizamı sağlamak için kaideler koyduğu gibi, Allah ın (celle celâluhu) da helal-haram, emir-yasak gibi koyduğu, insanların uyması lazım gelen bir takım kural ve kaideleri vardır. Bunlar hem ferdin kendi hayatının tanzimine, hem aile hayatının tanzimine ve hem de toplum hayatının tanzimine yöneliktir. İnsanlar üzerindeki Allah ın (celle celâluhu) hakkının yerine getirilmesi, bunlara uyulmasıyla mümkündür. İşte bu hukukları bilen ve gözeten bir genç, kafasına göre takılamaz. Anaya, babaya ve büyüklerine itaatsizlik edemez. Toplum, fertlerinin hukuklarını, hürmet ve saygı haklarını gözetir. Karşı cinsten olan arkadaşlarıyla münasebetlerinde, haram olan davranışlardan kaçınır, helâli tercih eder. Müzik ve eğlencelerde de bu ölçüyü esas alır. İşte bütün bu ahlâkî değer hükümlerinin, ibadet, haram ve helallerin ergenlik çağı başlangıcı olan ortalama 15 yaşına kadar öğretilmesi, genç- 33

lerin emir ve yasakları dinlemeye alıştırılması gerekir. Bunlar belli yaşa kadar yapılmadan, gençlerin kendi kafalarına göre yaşama arzularına karşı çıkma, hızla giden bir arabayı, birden frenleme gibi, bir takım olumsuzlukların meydana gelmesine sebep olacaktır. Ergenlik çağı sorumlulukları Ergenlik çağına gelen gençlere bir takım sorumlulukların yüklendiği de hatırlatılmalıdır. Bunların başında gelenler şöyle sıralanabilir: Gençliğe adım attıkları, çocukluktan çıktıkları, Bu çağın getirdiği, ibadet gibi sorumluluklarının bulunduğu, Hatalarından dolayı, hesap verme sorumluluklarının olduğu, Evde ve cemiyette, kendilerine düşen bir takım vazifelerin bulunduğu, Kendilerine özgüven duymaları gerektiği. Bu ahlâkî değerlerin ergenlik çağından önce verilmesi gerekir. Şayet bunlar zamanında verilmezse, daha 34

sonra verilmesi zorlaşacağı gibi, onların bu değerlere yabancılaşmalarına da sebep olur. Öyleyse bu ahlâkî değerlerin nerede ve ne zaman kazandırılacağı önemlidir. Gençlere ahlâkî değerlerin kazandırılacağı yerler Bu ahlâkî değerlerin kazandırılacağı yerlerin başında aile gelmektedir. Çünkü küçük yaşta ailede alınacak ahlâkî değerler, o çocuğun şahsiyetinin ve karakterinin teşkilinde çok önemli rol oynayacaktır. Çocuk küçük yaşta anne ve babanın bu değerleri yaşadığını görerek şekillenir. Bediüzzaman gibi bir İslâm âlimi, hayatı boyunca edindiği bilgi ve değerlerin, annesinden küçük yaşta aldığı derslerinin üzerine bina edildiğini söylemesi çok manidardır. O bu konuda şöyle demektedir: Evet, insanın en birinci üstadı ve tesirli muallimi, onun validesidir. Bu münasebetle, ben kendi şahsımda kat î ve daima hissettiğim bu mânâyı beyan ediyorum: Ben bu seksen sene ömrümde, seksen bin zatlardan ders aldığım halde, kasem edi- 35

yorum ki, en esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi, merhum validemden aldığım telkinat ve mânevî derslerdir ki, o dersler fıtratımda, adeta maddî vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş. Sair derslerimin o çekirdekler üzerine bina edildiğini aynen görüyorum. Demek, bir yaşımdaki fıtratıma ve ruhuma merhum validemin ders ve telkinâtını, şimdi bu seksen yaşımdaki gördüğüm büyük hakikatler içinde birer çekirdek-i esasiye müşahede ediyorum. Ezcümle: Meslek ve meşrebimin dört esasından en mühimi olan şefkat etmek ve Risale-i Nur un da en büyük hakikati olan acımak ve merhamet etmeyi, o validemin şefkatli fiil ve halinden ve o mânevî derslerinden aldığımı yakînen görüyorum 1. Çocuklara değerlerin kazandırılmasında aile ve okula büyük görev düşmektedir. Özellikle gençlere küçük yaşta verilecek olan değerler, onları hayata hazırlayacaktır. Bununla ilgili olarak da Bediüzzaman ın aşağıdaki açıklamaları oldukça dikkat çekicidir. 36

Bir çocuk, küçüklüğünde kuvvetli bir ders-i imanî alamazsa, sonra pek zor ve müşkül bir tarzda İslâmiyet ve imanın erkânlarını ruhuna alabilir. Âdetâ gayr-ı müslim birisinin İslâmiyeti kabul etmek derecesinde zor oluyor, yabani düşer. Bilhassa, peder ve validesini dindar görmezse ve yalnız dünyevî fenlerle zihni terbiye olsa, daha ziyade yabanilik verir. O halde o çocuk, dünyada peder ve validesine hürmet yerinde istiskal edip çabuk ölmelerini arzu ile onlara bir nevi belâ olur 2. Ergenlik çağından önceki devre, çocukta his ve duyguların şekillendiği devredir. Çocuğun ruh ve hissiyatı hangi değer hükümleriyle eğitilmişse, ergenlik çağında davranışlar ona göre şekillenmektedir. Dolayısıyla, ergenlik çağında değer hükümlerinin verilmesi zorlaşmaktadır. Bu değerlerin kazanılmasında, anne ve babanın yaşayışı ve sergilediği örnek davranışlar çok önemlidir. Bir şeyin, anne ve baba tarafından çocuğa vaat edilmesi ve daha sonra yerine getirilmemesi, çocuğun âleminde, sözünde durulmayabileceğini ve yalan söylenebileceğini telkin etmektedir. Anne ve babanın merhametli oluşu, 37

davranış olarak aynen çocuk tarafından taklit edilmektedir. Tersi de doğrudur. Yani, ebeveynin merhametsiz ve acımasız davranışları, çocuklar tarafından benimsenmektedir. Böyle bir ortamda yetişen genç, toplum hayatında benzer davranışlar sergileyecektir. Hatta anne ve babası yaşlandığı zaman, yetişme tarzına bağlı olarak; ya hürmet edip ebeveynlerinin gönlünü alacak, ya da, onlara hürmetsizlik edecektir. Anne ve babanın dindar olması, çocukların da dini yaşayışa sıcak bakmasına, anne ve babanın bu konudaki davranışlarını taklit etmelerine sebep olmaktadır. Demek ki, her aile, evini bir eğitim yuvası ve irfan mektebi haline getirmelidir. Yani, bu değerleri yaşayarak çocuklarına örnek olmalıdır. Çünkü yaşama dili, her zaman konuşma dilinden daha tesirlidir. 38

İNSAN HAYATININ BİR GAYESİ OLMALIDIR Gayesiz bir insan, pusulasız, yönü belli olmayan bir gemi gibidir. Kâinatta her şey belirli bir plan, hikmet ve gayeye göre tanzim edilmiş ve vazifelendirilmiştir. Aydan güneşe, atomdan galaksilere kadar bütün varlıklar belirli bir plan çerçevesinde görevini yerine getirmektedir. Bu âlemin, en kıymetli ve en akıllı, en şuurlu ve en şerefli mahlûku olan insan plansız, gayesiz, hedefsiz ve başıboş olamaz. Hayat, şuur ve akıl insana verilmiş en kıymetli nimetlerdir ve insana yapılmış olan en büyük iyiliktir ve Allah ın (celle celâluhu) insana en büyük hediyesidir. Böyle bir nimet, onu verene karşı şükrü, muhabbeti ve kulluğu gerektirir. Bunlar da hayatın en önemli gayesidir. Bunun meyvesi de dünya ve ahiret saadetidir. Bunların bilinmesi ve yerine getirilmesi, değerlerin bilinmesi ve yaşanmasıyla mümkündür. Eğer bu gaye bilinmezse, o zaman hayat, sadece rahatça yaşamak, nefsanî lezzetlerin ve eğlencelerin peşinde koşmaktan ibaret kalır. Hâlbuki insan, canlıların en mükemmeli, en yükseği ve duygu ve hissiyat bakımından en zengini iken, 39