I. ÜNİTE Milli Gelir Hesapları



Benzer belgeler
BÖLGESEL VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİ METAVERİ

Ulusal Gelişmeler. Büyüme Hızı (%) Türkiye ekonomisi 2017 itibariyle dünyanın 17. Avrupa nın 6. büyük ekonomisidir. a r k a. o r g.

Ulusal Gelişmeler. Büyüme Hızı (%) a r k a. o r g. t r * II III IV YILLIK I II III IV YILLIK I II III IV YILLIK I II III

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Ulusal Gelişmeler. Büyüme Hızı (%) a r k a. o r g. t r 11,5 7,5 5,8 7,4 7,4 7,3 7,2 3,6 6,1 5,3 3,2 5,3 5,3 4,9 4,8 4,2 2,6 1,8 -3, ,8

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

M. SALİH URAS TÜİK DİYARBAKIR BÖLGE MÜDÜRÜ 10/08/2015

Makro İktisat 1 N.K.Ekinci, 2017 I. ÜNİTE: MİLLİ GELİR HESAPLARI. Örneğin buğday üretiminde kullanılan tipik girdileri (basitleştirerek)

ÜZEYİR KARAKUŞ TÜİK NEVŞEHİR BÖLGE MÜDÜRÜ 08/09/2014

DR. MEHMET AKYOL TÜİK MANİSA BÖLGE MÜDÜRÜ 07/11/2014

Tablo Yılında İnternet Erişimi Olan Girişimlerin, İnterneti Kullanım Amaçları

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

KENAN ÇELEBİ TÜİK EDİRNE BÖLGE MÜDÜRÜ 09/09/2015

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

ADNAN BEDLEK TÜİK KARS BÖLGE MÜDÜRÜ 13/07/2016

TÜİK BURSA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 10/03/2016

TÜİK BURSA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 10/03/2015

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

METİN ÖCAL TÜİK BALIKESİR BÖLGE MÜDÜRÜ 09/06/2015

Osman BİNİCİ Balıkesir Bölge Müdürü 10/05/2017

SON EKONOMİK GELİŞMELERDEN SONRA ESNAF VE SANATKARLARIN DURUMU

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 10/05/2017

KENAN ÇELEBİ TÜİK EDİRNE BÖLGE MÜDÜRÜ 07/11/2014

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 09/10/2015

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 09/02/2015

TÜİK BURSA BÖLGE MÜDÜRÜĞÜ 09/02/2015

ŞEREF DEMİRTAŞ TÜİK ZONGULDAK BÖLGE MÜDÜRÜ 07/07/2014

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 10/06/2016

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 11/10/2017

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 10/03/2015

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 12/12/2017

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 04/01/2018

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU DR. MEHMET AKYOL TÜİK MANİSA BÖLGE MÜDÜRÜ 09/04/2015

TÜİK BURSA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 10/08/2015

Fren Test Cihazları Satış Bayiler. Administrator tarafından yazıldı. Perşembe, 05 Mayıs :26 - Son Güncelleme Pazartesi, 30 Kasım :22

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 09/09/2015

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Arif ŞAHİN Balıkesir Bölge Müdürü 09/11/2017

ADNAN BEDLEK TÜİK KARS BÖLGE MÜDÜRÜ 10/05/2016

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 08/07/2014

Yatırım Teşvik Uygulamalarında Bölgeler

TÜİK BURSA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 09/10/2015

Dr. Mehmet AKYOL Manisa Bölge Müdürü 11 Ekim 2017

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 09/12/2015

Ali GÜNAYDIN Zonguldak Bölge Müdürü V. 04 Nisan 2018

Karşılıksız İşlemi Yapılan Çek Sayılarının İllere ve Bölgelere Göre Dağılımı (1) ( 2017 )

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 05/06/2018

ARİF ŞAHİN TÜİK BALIKESİR BÖLGE MÜDÜR V. 13/07/2016

TÜİK BURSA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 08/01/2016

Dr. NURETTİN KAYA TÜİK ANKARA BÖLGE MÜDÜRÜ 06/02/2018

Ercan ÇELİK Zonguldak Bölge Müdürü 06 Ağustos 2018

KENAN ÇELEBİ TÜİK EDİRNE BÖLGE MÜDÜRÜ 09/02/2015

HÜSEYİN AVNİ DIZMAN TÜİK MALATYA BÖLGE MÜDÜRÜ 09/07/2015

Yrd. Doç. Dr. Tahsin KARABULUT

OSMAN BİNİCİ TÜİK BALIKESİR BÖLGE MÜDÜR V. 12/04/2017

KENAN ÇELEBİ TÜİK EDİRNE BÖLGE MÜDÜRÜ 10/11/2015

TABLO-4. LİSANS MEZUNLARININ TERCİH EDEBİLECEĞİ KADROLAR ( EKPSS 2014 )

TABLO-3. ÖNLİSANS MEZUNLARININ TERCİH EDEBİLECEĞİ KADROLAR ( EKPSS 2014 )

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 09/04/2015

3. basamak. Otomobil Kamyonet Motorsiklet

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 06/03/2018

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 09/06/2015

METİN ÖCAL TÜİK BALIKESİR BÖLGE MÜDÜRÜ 08/01/2016

OSMAN BİNİCİ TÜİK BALIKESİR BÖLGE MÜDÜR V. 09/02/2017

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 09/08/2017

KENAN ÇELEBİ TÜİK EDİRNE BÖLGE MÜDÜRÜ 10/03/2016

Gayri Safi Katma Değer

KENAN ÇELEBİ TÜİK EDİRNE BÖLGE MÜDÜRÜ 09/10/2015

Dr. Mehmet AKYOL Manisa Bölge Müdürü 6 Şubat 2018

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 06/02/2018

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

AHMET MERT AKTAŞ TÜİK NEVŞEHİR BÖLGE MÜDÜRÜ 10/08/2015

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Doğal Gaz Sektör Raporu

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 04/04/2018

Doğal Gaz Sektör Raporu

OTO KALORİFER PETEK TEMİZLİĞİ - VİDEO

METİN ÖCAL TÜİK BALIKESİR BÖLGE MÜDÜRÜ 02/12/2015

TÜİK BURSA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 10/02/2016

Adnan BEDLEK TÜİK Kars Bölge Müdürü 12 Nisan 2017

METİN ÖCAL TÜİK BALIKESİR BÖLGE MÜDÜRÜ 10/02/2016

TÜİK BURSA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 09/04/2015

ŞEREF DEMİRTAŞ TÜİK ZONGULDAK BÖLGE MÜDÜRÜ 11/04/2016

YEREL SEÇİM ANALİZLERİ. Şubat, 2014

GSMH (Gayri Safi Milli Hasıla) GSYH (Gayri Safi Yutiçi Hasıla) GSMH = GSYH ± NDAFG

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Transkript:

I. ÜNİTE Milli Gelir Hesapları

I.1 Katma Değer Üretimde genel olarak iki tür girdi kullanılır: ara girdiler (ya da ara mallar) ve faktör girdileri. Ara malları üretim sürecinde tamamen kullanılarak değeri üretilen ürüne geçen girdilerdir. Faktör girdileri işgücü, sermaye malları (makineler, fabrikalar, kamyonlar ), arazi gibi üretim sürecinde hizmetleri kullanılan, bu hizmetler karşılığında kendilerine bir kira bedeli ödenen girdilerdir. Örneğin buğday üretiminde kullanılan tipik girdileri (basitleştirerek) Faktör Girdileri Ara Mallar İşgücü Tohumluk Buğday Tarla Gübre Traktör ve Ekipmanları Mazot Kredi İlaç biçiminde sınıflandırabiliriz. Ara mallarına bunların edinme değeri olan piyasa fiyatı ödenirken, faktör girdilerine kira bedelleridir. Genel prensip olarak bir üretim sürecinde üretilen malın değeri kullanılan girdilere yapılan ödemelere eşit olur. Üretilen malın miktarı X, fiyatı p x ise üretilen malın değeri p x X olur. O halde prensibi p x X = X kadar mal üretmek için kullanılan ara malların toplam değeri + süreçte kullanılan faktör girdilerine yapılan toplam ödeme (bu girdilerin kira bedelleri) olarak ifade edebiliriz. Buna göre faktör girdilerine yapılan toplam ödeme üretilen malın değeri ile ara mallarına yapılan toplam ödemenin farkıdır ki biz buna katma değer diyoruz: Katma Değer = p x X X kadar mal üretmek için kullanılan ara malların toplam değeri = süreçte kullanılan faktör girdilerine yapılan toplam ödeme Örneğin 100 dönüm tarlada bir yılda 2 ton tohum (fiyatı 900 TL/ton) 2 ton gübre (fiyatı 600 TL/ton) 10 kutu ilaç (fiyatı 50 TL/kutu) 4 ton mazot (fiyatı 400 TL/ton) kullanılarak X = 25 ton buğday üretildiğini ve buğdayın satış fiyatının p x = 600 TL/ton olduğunu varsayalım. Bu süreçte Katma değer = 600*25 (900*2 + 600*2 + 50*10 + 400*4) = 9900 TL olur. Buna göre 100 dönüm tarlanın kirası, tarlayı işlemek için kullanılan traktör ve ekipmanın kirası, varsa faiz ödemeleri ile yıl boyunca çalışan işçilerin kirası yani onlara yapılan ücret ödemelerini toplamı 9900 TL olacaktır. Buna göre katma değeri gelirin türlerine göre 1

Katma Değer = ücret + rant + faiz + kâr olarak bölüştürebiliriz. Burada ücret emek geliri; rant, üretimde kullanılan gayrimenkullerin (tarla, bina) kira gelirlerini; faiz, üretimin finansmanında kullanılan finansal varlıklar için yapılan kira yani faiz ödemelerini; kâr ise üretimde kullanılan sabit sermaye (traktör ve ekipmanları gibi) girdi sahiplerine yapılan ödemelerdir. Eğer bir çiftçi kendi tarlasını, kendi traktörüyle kendisi işliyor ve faiz ödemesi yapmıyorsa, yaratılan katma değer çiftçinin o yılki geliridir. Genel olarak katma değer faktör girdilerinin üretim dönemi içindeki geliridir. İktisatta gelir deyince katma değer anlamında gelir anlaşılır. Dikkat edileceği gibi üretim bir dönem üzerinden tanımlıdır yani bir akım değişkendir. Akım değişkenler birim/dönem olarak tanımlıdır: 25 ton/yıl buğday gibi. Öyleyse katma değer de bir akım değişkendir ve veri bir dönem üzerinden ölçülür. Örneğimizdeki işletmenini katma değeri 9900 TL/yıl olarak ifade edilir. Şimdi yukarıdaki örnekte işletmenin traktör ve ekipmanlarının sahibi olduğunu; ama tarlayı kiralayarak ücretli işçi çalıştırdığını, işletme sermayesi ve ekipman alımı için kredi kullandığını düşünelim. Burada 100 dönüm tarlanın yıllık kira (icar) bedeli = 3000 TL/yıl 100 dönüm tarlayı işlemek için çalıştırılan işçilerin ücreti = 1000 TL/yıl İşletme kredisi faizi = 400 TL/yıl Traktör kredisi faiz bileşeni = 500 TL/yıl olduğunu düşünelim. Buna göre işletmenini yıllık kârı 9900 3000 1000 400 500 = 5000 TL olacaktır. Kâr olarak tahakkuk eden bu ödemenin işletmenin sahip olduğu sermaye mallarının (zımni) kiraları ile işletme sahiplerinin kendi emeklerinin karşılığı olduğunu düşünebiliriz. Dikkat edilirse kredi borç servisinin (anapara ve faiz ödemesi) sadece gelir saydığımız faiz bölümü bu hesaplamada yer alır. Traktör kredisinin yıllık geri ödemesi, diyelim, 5500 TL olabilir. Ama bunun 5000 TL si anapara ödemesidir ve sermaye hesaplarında görünecektir. Buraya kadarki açıklamada hesaplamalarda hangi fiyatların kullanılacağı konusunda özenli davranmadık. Bilindiği gibi piyasadan aldığımız malların fiyatları dolaylı vergileri içerir. Bazı mallara ise sübvansiyon nedeniyle daha az ödeme yaparız. Örneğin tarımsal hibe programı çerçevesinde bir alet alan çiftçi KDV hariç ürün bedelinin yarısını öder. Bir mal/hizmetin alıcı (ya da piyasa) fiyatı mal/hizmetin bir birimine alıcı tarafından ödenen miktardır. Bu fiyata mal/hizmet üzerindeki her türlü vergi ve ulaştırma bedeli dahil, her türlü sübvansiyon ise hariçtir. Buna göre piyasa fiyatı = mal/hizmetin temel fiyatı + dolaylı vergiler sübvansiyon olur. Yani bir mal/hizmetin temel fiyatı (daha eski terminoloji ile faktör fiyatı) alıcının ödediği fiyattan mal/hizmet üzerindeki her türlü dolaylı verginin düşülmesi ve mal/hizmete verilen sübvansiyonun eklenmesi ile hesaplanır. Dolayısı ile katma değer hesaplanırken piyasa fiyatları kullanılırsa elde edilen katma değer dolaylı vergileri içerir, sübvansiyonları dışlar. 2

Milli gelir hesaplarında işletmelerin katma değeri TÜİK in de yaptığı gibi üretimin temel fiyatlarla değerinden ara tüketimin piyasa fiyatlarıyla değerinin düşülmesi yoluyla hesaplanır. Çünkü işletmenin eline geçen fiyat sattığı malın temel fiyatıdır; ama girdilere yaptığı ödemeler piyasa fiyatlarıyladır. Baştaki örneğimize dönerek buğdayın satış fiyatının %18 KDV içerdiğini varsayalım. Buna göre 1 ton buğdayın piyasa fiyatı = 600 TL/ton = 508.5 (temel fiyat) + 91.5 KDV olur. Örneğimizde: olur ki buradan Üretimin değeri (temel fiyatla) = 508.5*25 = 12712.5 TL Ara girdilere yapılan ödemeler = 900*2 + 600*2 + 50*10 + 400*4 = 5100 Katma Değer (temel fiyatla) = 7612.5 TL olarak hesaplanır. Daha önceki hesaplamamızla bunun arasındaki fark 9900 7612.5 = 2287.5 TL dir ki bu da 25 ton buğdayın satışına tahakkuk ettirilen KDV olmaktadır. Bu durumda faktörlere yapılacak ödemeler (ücret + kâr ) sadece 7612.5 TL olur. Dolayısı ile dolaylı vergileme yoluyla devlet katma değerde pay sahibi olmaktadır. Eğer buğdayın piyasa fiyatı sübvansiyon içerseydi buğdayın temel fiyatına piyasa fiyatından dolaylı vergileri düşüp, sübvansiyonu ekleyerek ulaşırdık. Genel olarak ya da olur. Faktörlere yapılan ödemeler = Katma Değer (piyasa fiyatlarıyla) Dolaylı Vergiler + Sübvansiyon Katma Değer (piyasa fiyatlarıyla) = Katma Değer (temel fiyatla) + Dolaylı Vergiler Sübvansiyon I.2. Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) GSYH (piyasa fiyatlarıyla) bir ekonomide yerleşikler tarafından bir dönem içinde üretilen (piyasa fiyatlarıyla) toplam katma değerdir. Bu tanımda ekonomi bir ülke, bölge ya da şehir gibi üretim yapılan alanı, yerleşik ise bu alanda bir yıldan fazla bir süre için iktisadi faaliyette bulunan (özel ya da tüzel) birimi ifade eder. Örneğin GSYH Türkiye, Türkiye de Marmara bölgesi ya da Erzurum şehri için hesaplanabilir. Yerleşiklik vatandaşlıktan farklıdır. Almanya daki TC vatandaşları Almanya da yerleşiktir ve bunların yarattığı katma değer Alman GSYH sında hesaplanır. TC Ziraat Bankasının Londra şubesi İngiltere de, City Bank ın Türkiye bölümü ise Türkiye de yerleşik tüzel kişiliklerdir. GSYH katma değer gibi bir dönem için hesaplanan akım değişkendir. Dolayısı ile veri dönem için ekonomide 3

GSYH (piyasa fiyatlarıyla) = Toplam Ücret + Toplam Rant + Toplam Faiz + Toplam Kâr + (Toplam) Dolaylı Vergiler Sübvansiyonlar olacaktır. TÜİK in 2011 yılı için hesaplamaları Tablo 1.1 de gösterilmiştir. TÜİK 17 sektör için temel fiyatlarla hesapladığı katma değerler toplamına (vergi sübvansiyon) kalemi ekleyerek alıcı (ya da piyasa) fiyatlarıyla GSYH yı tahmin etmektedir. Tablonun başlığında yer alan cari fiyatlarla açıklaması hesaplamanın ilgili yılın, burada 2011, fiyatları kullanılarak yapıldığına dikkat çekmektedir. Burada akılda tutulması gereken husus yapılan işin bir tahmin olduğudur. Şöyle ki diyelim ülkenin tamamında faaliyet gösteren yüz binlerce çiftçinin buğday üretimini ve katma değerini işletme bazında tek tek hesaplamak mümkün değildir. Bunun yerine TÜİK toplam buğday ekilen alanı il ve ilçe tarım müdürlüklerinden topladığı veriler ve diğer yöntemlerle tahmin edip gene bu kaynaklardan elde ettiği veriler temelinde o yıl için ortalama üretim miktarları tahmin ederek toplam üretimi tahmin eder. Sonrasında buğday üretimi için daha önce oluşturulmuş katsayılar ile ekili alanda kullanılmış olması gereke girdi miktarlarını ve bir fiyat seti (tabloda cari fiyatlar) kullanarak buğday üretiminde toplam katma değeri tahmin etmiş olur. Bu işlem tabloda yer alan sektörlerin her birinde ayrı ayrı tekrarlanarak sektörler toplamına ulaşılır. Bu yolla yapılan hesaplamaya TÜİK üretim yöntemi ile GSYH demektedir. Tablonun devamında (Tablo 1.1(a)) GSYH nın gelirler yöntemi ile hesaplanması 2006 yılı için (bu not hazırlanırken 2011 yılı tahmini henüz resmen yayınlanmamıştır) gösterilmiştir. TÜİK burada toplam işgücü ödemelerini tahmin edip bunu üretim yöntemi ile tahmin edilen GSYH dan, vergi sübvansiyon için düzelttikten sonra, çıkararak işletme artığına ulaşmaktadır. İşletme artığı ücret dışında katma değerin diğer unsurlarının toplamıdır ve artık olarak hesaplanır (TÜİK henüz bunu ayrıştırmamaktadır). Dikkat edilirse işletme artığı doğrudan tahmin edilmediği için aslında üretim yoluyla GSYH Türkiye de hesaplanamamaktadır. I.3 Harcamalar Yoluyla Gayrisafi Yurtiçi Hasıla Katma değer mal ve hizmet üretimi sonucunda oluştuğuna göre GSYH nin karşılığı olarak ekonomide çeşitli mal ve hizmetler üretilir. GSYH faktör gelirleri olarak ilgili birimlere ödenir ve bu birimler de elde ettikleri geliri üretilen mal ve hizmetleri almak için harcarlar. Faktör geliri elde eden birimler nihai kullanıcılardır ve bunların satın aldıkları mallara da nihai mallar denir. Üretilen bir mal ya işletmeler tarafından ara malı olarak kullanılır ya da nihai kullanıcılar tarafından nihai mal olarak kullanılır. Buna göre bir malın toplam üretimi = nihai kullanımı + ara malı olarak kullanımı olur. Örneğin toplam elektrik üretiminin bir kısmı sanayide ve diğer işyerlerinde ara malı olarak bir kısmı da evlerde, okullarda nihai mal olarak kullanılır. Benzer şekilde bir lokantanın aldığı domates ara malı, bizlerin aldığı domates ise nihai mal olarak kullanılır. Kısaca, bir malın ara ya da nihai mal oluşu jenerik bir özelliği değildir ve kullanan birime bağlı olarak belirlenir. 4

Tablo 1.1 Türkiye'de GSYH, 2011, (cari fiyatlarla) Milyon TL (Üretim Yoluyla GSYH) Sektörler Katma Değer Tarım, ormancılık 102.570,5 Balıkçılık 2.528,5 Madencilik ve Taşocakçılığı 19.248,8 İmalat Sanayi 211.669,8 Elektrik, gaz, buhar ve sıcak su üretimi ve dağıtımı 28.848,1 İnşaat 57.869,6 Toptan ve perakende ticaret 152.181,0 Oteller ve Lokantalar 29.684,6 Ulaştırma, depolama ve haberleşme 172.482,8 Mali aracı kuruluşların faaliyetleri 23.318,2 Konut Sahipliği 129.910,9 Gayrimenkul, kiralama ve iş faaliyetleri 61.212,6 Kamu yönetimi ve savunma, zorunlu sosyal güvenlik 52.516,1 Eğitim 42.916,1 Sağlık işleri ve sosyal hizmetler 19.476,6 Diğer sosyal, toplumsal ve kişisel hizmet faaliyetleri 21.485,4 Ev içi personel çalıştıran hanehalkları 2.389,7 Sektörler Toplamı 1.130.309,2 Vergi-Sübvansiyon 164.583,7 Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (Alıcı fiyatlarıyla) 1.294.892,9 Kaynak: TÜİK Tablo 1.1 (a) Türkiye'de GSYH, 2006, (cari fiyatlarla) Milyon TL (Gelirler Yöntemi İle GSYH) %PAY İşgücü Ödemeleri 151.230,89 26,24% İşletme Artığı (Gayri Safi) 324.484,01 56,30% Üretim ve İthalat Vergileri 101.870,35 17,68% Sübvansiyonlar (Eksi) 1.263,02 0,22% GSYH 576.322,23 100,0% Kaynak: TÜİK 5

Şimdi ekonomide toplam m tane mal üretiliyor olsun. Bir j malı için katma değer KD j = p j X j p 1 X 1j p 2 X 2j p 3 X 3j.. p j X mj olur. Burada X ij j malının üretiminde bir i malının ara malı olarak kullanılan miktarını gösterir. Birçok j ve i için X ij = 0, yani i malı j malının üretiminde ara malı olarak kullanılmıyor olacaktır. Örneğin elektrik (j) üretiminde buğday (i) için X ij = 0 olur. Şimdi, GSYH = KD 1 + KD 2 +. + KD m olduğuna göre GSYH = KD 1 + KD 2 +. + KD m = (p 1 X 1 p 1 X 11 p 2 X 21 p 3 X 31.. p m X m1 ) + (p 2 X 2 p 1 X 12 p 2 X 22 p 3 X 32.. p m X m2 ) + (p 3 X 3 p 1 X 13 p 2 X 23 p 3 X 33.. p m X m3 ) + +.. + (p m X m p 1 X 1m p 2 X 2m p 3 X 3m.. p m X mm ) = (p 1 X 1 p 1 X 11 p 1 X 12 p 1 X 13.. p 1 X 1m ) + (p 2 X 2 p 2 X 21 p 2 X 22 p 2 X 23.. p 2 X 2m ) + (p 3 X 3 p 3 X 31 p 3 X 32 p 3 X 33.. p 3 X 3m ) + +.. + (p m X m p m X m1 p m X m2 p m X m3.. p m X mm ) = p 1 (X 1 X 11 X 12 X 13.. X 1m ) + p 2 (X 2 X 21 X 22 X 23.. X 2m ) + p 3 (X 3 X 31 X 32 X 33.. X 3m ) + +.. + p m (X m X m1 X m2 X m3.. X mm ) olur. Ama son gruptaki (X 1 X 11 X 12 X 13.. X 1m ) ifadesi 1 malının toplam nihai kullanımını gösterir. Çünkü malın toplam üretimi X 1, kendi ara malı kullanımı X 11 (buğday üretiminde buğday gibi), 2 malının üretiminde ara malı olarak kullanımı X 12, vb olur. Aynı şey diğer ifadeler için de geçerli olduğuna göre GSYH = KD 1 + KD 2 +. + KD m = Nihai malların toplam değeri olduğu görülür. GSYH (piyasa fiyatlarıyla) bir ekonomide yerleşikler tarafından bir dönem içinde üretilen nihai malların (piyasa fiyatlarıyla) toplam değerdir. İşte GSYH nın bu tanımından giderek hesaplanmasına harcama yöntemi ile hesaplanma denir. 6

Örnek 1.1 Üç mal üreten bir ekonomide X 1 = 50, X 2 = 100, X 3 = 30; p 1 = 5, p 2 = 2, p 3 = 3 olsun. Birinci malın 10 biriminin kendi üretiminde; ikinci malın 20 biriminin birinci malın, 10 birimi üçüncü malın; üçüncü malın tamamının ise birinci malı üretiminde ara malı olarak kullanıldığını varsayalım. Buna göre: X 11 = 10, X 12 = 0, X 13 = 0 X 21 = 20, X 22 = 0, X 23 = 10 X 31 = 30, X 32 = 0, X 33 = 0 olur. Buradan 1. malın nihai tüketimi = X 1 X 11 X 12 X 13 = 50 10 = 40 2. malın nihai tüketimi = X 2 X 21 X 22 X 23 = 70 3. malın nihai tüketimi = X 3 X 31 X 32 X 33 = 0 ve Harcamalar yoluyla GSYH = 5*40 + 2*70 = 340 olarak hesaplanır. Burada sektörel katma değerleri hesaplarsak KD 1 = p 1 X 1 p 1 X 11 p 2 X 21 p 3 X 31 = 5*50 5*10 2*20 3*30 = 70 KD 2 = p 2 X 2 p 1 X 12 p 2 X 22 p 3 X 32 = 200 KD 3 = p 3 X 3 p 1 X 13 p 2 X 23 p 3 X 33 = 70 olur ki Üretim yoluyla GSYH = 70 + 200 + 70 = 340 bulunur. Pratikte harcamalar yoluyla hesaplama yapılırken nihai kullanıcıların harcamalarını tahmin edilerek toplam harcamaya yani GSYH ya ulaşılır. Zaten hangi malın ne kadarının nihai kullanıma gittiğini bulmak mümkün de değildir. Milli gelir hesaplarında nihai kullanıcılar şu şekilde gruplanır: Nihai Kullanıcı Kullanımına verilen ad Hanehalkları ve Kâr Amacı Gütmeyen Kuruluşlar Tüketim (C) İşletmeler Yatırım (I) Devlet Kamu (nihai mal ve hizmet) harcamaları (G) Dış Sektör İhracat (X) Buradan anlaşılacağı gibi nihai malları kullanıcıları itibariyle gruplayıp adlandırıyoruz. Birinci gurupta hepimizi içeren hanehalkları ve Kızılay, yardım kuruluşları STK lar vb. gibi kâr amacı gütmeyen kuruluşlar yer alır ve bunların her türlü nihai mal ve hizmet kullanımına tüketim diyoruz ve bundan sonra C sembolü ile gösteriyoruz. İkinci gurupta kâr amacı güden işletmelerin başka mal ve hizmetlerin 7

kullanımında bir yıldan daha fazla bir süre için kullanmak üzere satın aldıkları mallara yatırım malları ve bunlara yapılan harcamaya da yatırım (ya da gayri safi sabit sermaye oluşumu) (I) diyoruz. Başka mal ve hizmetlerin kullanımında bir yıldan daha az bir süre için kullanılan mallara ara malı dediğimize göre burada bir yıldan daha fazla bir süre için nitelemesi önemlidir. Örneğin bir lokanta domates alırsa bu üretim döneminde kullanılan bir ara malı; yeni bir masa alırsa bu önümüzdeki birkaç yıl boyunca kullanılacak bir yatırım malıdır. Aynı masayı ben ya da yeni bir şube açan bir STK alırsa bu tüketim harcamasıdır. Üçüncü grupta ise Türkiye deki tanımıyla Genel Bütçeli Kuruluşlar, Katma Bütçeli Kuruluşlar, Mahalli İdareler (Belediyeler ve İl Özel İdareleri), Bağımsız Bütçeli Devlet Kuruluşları, Sosyal Güvenlik Kuruluşları, Döner Sermayeli Kuruluşlar ve Fon İdarelerini kapsayan Kamu kesimi yer alır (Kutu 1.1) Kamu nihai mal ve hizmet harcamalarının tümünü G ile göstereceğiz. Ama bazı durumlarda G toplamını kamu tüketimi (C g ) ve kamu yatırımı (I g ) olarak ayırmak faydalı olacaktır. Son olarak yerleşik olmayanların toplamından oluşan kesimin yerleşiklerin ürettiği nihai mal ve hizmetlere yaptığı harcamalara da ihracat (X) diyoruz. Bir Alman turistin Antalya da içtiği bira ihracat olarak sınıflandırılır. Çünkü turist burada yerleşik değildir. Aynı Alman Almanya da buradan giden bir bira aldığında da yaptığı harcama X içindedir. Şimdi, yerleşiklerin ürettiği nihai malları yerleşik olmayanların kullandığı gibi yerleşikler de yerleşik olmayanların ürettiği nihai malları kullanır. Bu tür kullanımların toplamına ithalat diyoruz (M). Yani C, I, G içinde ithal mallara yapılan harcamalar da vardır. Örneğin ithal bir arabaya yapılan harcama yapanın kim olduğuna bağlı olarak tüketim, yatırım ya da kamu harcaması olarak ölçülecektir. Dolayısı ile GSYH ya esas olan yerleşiklerin ürettiği nihai mal ve hizmetlerin toplamına ulaşmak için yerleşiklerin toplam harcamasından ithalata yapılan harcamayı düşmemiz gerekir. Buradan GSYH = Yerleşiklerin ürettiği nihai mal ve hizmetlerin toplam değeri = Yerleşikleri yaptığı toplam harcama ithalat + ihracat = C + I + G + X M temel özdeşliğini elde ederiz. TÜİK in harcamalar yoluyla GSYH hesaplaması Tablo 1.2 de gösterilmiştir. Tablo 1.2 Harcamalar Yöntemiyle GSYH, 2011, (cari fiyatlarla) milyon TL Yerleşik Hanehalklarının Tüketimi (C) 920 792,38 Yatırım (I) 234 582,09 Kamu Harcamaları (G) 229 251,09 (*) Stok Değişmeleri 25 056,70 Mal ve Hizmet İhracatı (X) 308 293,72 (Eksi) Mal ve Hizmet İthalatı (M) 423 083,09 Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (C+I+G+X M) 1 294 892,90 (*) Stok Değişmeleri kalıntı yöntemiyle hesaplanmış olup istatistikî hatayı da içermektedir. Kaynak: TÜİK TÜİK GSYH, C, I, G, X ve M kalemlerini bağımsız olarak tahmin eder. Dolayısı ile GSYH = C + I + G + X M özdeşliğinin tam olarak tutması çok zayıf bir olasılıktır. Bu nedenle üretim yoluyla GSYH 8

tahminini esas alan TÜİK (C + I + G + X M ) ile oluşan farkı istatistikî hata olarak kaydeder. Bu her ülkede yapılan genel bir uygulamadır. Ama burada hata teriminin stok değişimlerini de içerdiği belirtilmektedir ki bunu anlamak için yatırım harcamalarına daha detaylı bakmak gerekir. Daha uygun deyimle Yatırım = Gayri Safi Sabit Sermaye Oluşumu olarak bilinir. Bir lokanta yeni bir masa aldığında, yeni bir kamyon satın alındığında, yeni bir bina yapıldığında, yeni bir fabrika açıldığında sermaye stokuna ekleme yapılmış olur. Sermaye ya da yatırım malları stoku diğer malların üretiminde bir yıldan uzun süreli kullanılan mallardan oluşan bir stoktur. Bu stoku, diyelim, 2010 yılı sonu itibariyle 500 000 kamyon, 12 milyar m 2 kapalı fabrika alanı, 60 000 dokuma tezgâhı vb. olarak ya da o anki fiyatları kullanarak bir toplam değer olarak ifade edebiliriz. Stok değişkenler veri bir an için ölçülür: 31 Aralık 2010 akşam 5 itibariyle gibi. Yatırım akım bir değişkendir ve bu stoka yapılan eklemeleri ifade eder. Milli gelir anlamında yatırım sermaye stokuna yapılan eklemeleri (sermaye oluşumu) ifade eder. Dolayısı ile günlük kullanımda bireysel anlamda yatırım yaptım denildiğinde ima edilen milli gelir anlamında yatırıma karşı gelmeyebilir. İkinci el bir kamyon alan birisi bireysel anlamda yatırım yaptım diyebilir ama bu milli gelir anlamında yatırım değildir çünkü ekonomideki kamyon sayısı ve sermaye stoku artmamıştır. Sermaye stoku hiç ekleme yapılmazsa zaman içinde azalmaya başlar. Çünkü stoku oluşturan mallar zaman içinde kullanıma bağlı olarak eskir ve üretkenlikleri giderek azalarak sonunda üretime katkı yapamaz duruma gelir. Dolayısı ile sermaye stoku arttırılmasa bile mevcut stokun üretkenlik anlamında muhafaza edilmesi için yatırım harcaması yapılması gerekir. Bu harcamalara sabit sermaye tüketimi ya da amortisman harcaması denir. Örneğin bir takım kamyon tekeri 18 ay gidiyorsa, her yıl bazı kamyonların tekerleri yenilenir. Yapılan bu harcama sonucunda kamyon sayısı artmaz ama mevcut stokun üretkenliğini korumak anlamında bir katkıdır ve sabit sermaye tüketimi adı altında yatırım harcamalarının bir parçasıdır. Öte yandan bazı ara malı ve yarı mamul malların stokları üretimin düzgün akışı için gereklidir. Bir araba üreticisi lazım olduğunda ekmek alır gibi ara malı alarak üretimi sürdüremez. Gene aynı üretici sipariş gelince kebap yapar gibi çalışmaz. Belirli bir plan çerçevesinde üretim yaparlar ve gelen her talebi anlık üretimle karşılama durumunda değildirler. Bu nedenle bazı üreticiler bazı ara mallarının ve kendi ürettikleri malların stoklarını taşırlar. Bir yılsonunda diyelim araba fabrikasının stokları 1000 adet araba + 200 ton çelik + 500 yarı mamul gövde + olarak verilmiş ve bu stokların değeri o günkü fiyatlarla X o TL olsun. Bir yıl sonra stoklar 900 adet araba + 300 ton çelik + 750 yarı mamul gövde + ve değeri de X 1 TL ise firmanın stokları X 1 X o kadar değişmiş olur ki bu değişme de yatırım harcaması sayılır. Çünkü nihai malların başka nihai kullanıcılara atfedilemeyecek kullanımına karşı gelmektedir. Stok değişmeleri çok ciddi değerleme problemi yaratır ve hesaplaması hem firma düzeyinde özellikle de makro düzeyde çok zordur ki TÜİK in aşamadığı problem de budur. Özetle, 9

I = Gayri Safi Sabit Sermaye Oluşumu = Net Yatırım + Sabit Sermaye Tüketimi + Stok Değişmeleri olarak tanımlanır. Burada Net Yatırım sermaye stokuna yapılan yeni eklemeleri (bu sene üretilen bir kamyonun satın alınması, yeni yapılan bir bina) ifade eder. Bu arada konut stokunun sermaye stoku sayıldığını ve yeni yapılan konutlara yapılan harcamaların (yapan hanehalkları bile olsa) yatırım sayıldığını belirtmiş olalım. Dolayısı ile Tablo 1.2 de yer alan yatırım rakamı Net Yatırım + Sabit Sermaye Tüketiminden oluşur. Stok değişmeleri istatistikî hatayı da içerecek şekilde artan olarak bulunmuştur. Kutu 1.1 Kamu Kesimi ve Genel Devlet İstatistiklerinin Kapsamı Kamu kesimi istatistikleri; merkezi yönetim bütçesi içerisinde yer alan kurum ve kuruluşlar, mahalli idareler, sosyal güvenlik kuruluşları, genel sağlık sigortası, fonlar, döner sermayeler ve İşsizlik Sigortası Fonu ve KİT leri kapsamaktadır. Bu kapsamdan KİT ler çıkartıldığında ise Genel Devlet kapsamına ulaşılmaktadır. Kamu kesimi ve genel devlet kapsamında önemli bir yer tutmakta olan merkezi yönetim bütçesi; genel bütçe kapsamındaki 47 kamu idaresini, içerisinde yükseköğretim kurulu, üniversiteler ve yüksek teknoloji enstitüleri ve özel bütçeli diğer idarelerin bulunduğu özel bütçeli 144 idare ile düzenleyici ve denetleyici kurumlar kapsamındaki 9 kurul ve kurumu kapsamaktadır. Mahalli idareler dengesi; il özel idareleri, belediyeler, büyükşehir belediyeleri bağlı idareleri, belediyelerin oluşturduğu birlikler ve İller Bankası hesaplarını kapsamaktadır. Döner sermayeli işletmeler tanımı içinde yer alan kurumlar iki grupta toplanmaktadır. Birinci grupta, merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki idarelere bağlı olarak faaliyet gösteren işletmeler yer almaktadır. İkinci grupta ise bu işletmelerin dışında kalan ve kendi özel bütçeleri olan Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, Milli Piyango İdaresi ve Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü bulunmaktadır. Sosyal güvenlik kuruluşları kapsamında Sosyal Güvenlik Kurumu, Türkiye İş Kurumu ve İşsizlik Sigortası Fonu yer almaktadır. Ancak, sosyal güvenlik kuruluşları gelir-gider dengesine, Türkiye İş Kurumunun sadece yatırımı dahil edilmekte olup, İşsizlik Sigortası Fonu dengesi ayrıca izlenmektedir. Fon dengesi; Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu, Savunma Sanayi Destekleme Fonu ve Özelleştirme Fonunu kapsamaktadır. KİT dengesi 19 tanesi 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi, 8 tanesi ise 4046 sayılı Özelleştirme Kanuna tabi olmak üzere 27 kamu iştirakini kapsamaktadır. Kaynak: Kalkınma Bakanlığı WEB Sitesinden 10

I.4. GSMH, Harcanabilir Gelir GSYH yerleşiklerin kendi alanlarındaki faaliyetlerinde yarattıkları toplam katma değerdir. Ama yerleşikler yerleşik olmayanlarla da faktör hizmetleri alış verişinde bulunarak faktör geliri yaratırlar. Bir inşaat şirketi Rusya da konut yapıp kazançlarını Türkiye ye getirdiğinde müteahhitlik hizmetleri karşılığında yerleşik olmayanlardan gelir elde etmiştir. Aynı şirketin yurtiçinde kazandığı gelirler GSYH içindedir, ama Rusya dan gelen geliri GSYH ya katamayız. Bu tür gelir/giderlere dış alem faktör gelir/giderleri denir. Yerleşik bir bankanın yerleşik olmayan bir bankadan kredi kullanımı karşılığı ödediği faizler dış alem faktör gideridir. Buradan Yerleşiklerle olmayanlar arasında başka bir işlem yoksa bu aynı zamanda yerleşiklerin toplam harcanabilir geliridir. Harcanabilir gelir bir birimin istediğinde kullanabileceği hazır imkânı ifade eder. NFG = Net Dış Alem Faktör Gelirleri = Dış Alem F. Gelirleri Dış Alem F. Giderleri tanımlarsak GSMH = Gayri Safi Milli Hasıla (Milli Gelir) = GSYH + NFG olmak üzere yerleşiklerin bir dönem içinde yarattıkları toplam faktör gelirlerine ulaşırız. Şimdi, Almanya daki oğlundan her ay 500 alan bir yerleşik birimi ele alalım. Bu miktar bir faktör geliri değildir ama birimin elde ettiği faktör gelir gibi istediğinde harcayabileceği bir miktardır. Yani harcanabilir gelirinin bir parçasıdır. Harcanabilir gelir bir birimin istediğinde kullanabileceği hazır imkânı ifade eder. Bu örnekte 500 birimin transfer geliridir. Transfer bir mal/hizmet karşılığı olmadan yapılan karşılıksız ödemedir. Genel olarak bir birimin için Harcanabilir Gelir = Faktör Gelirleri + Transfer Gelirleri olur. Aynı şey ekonominin tümü için de geçerlidir. Avrupa daki işçilerin Türkiye deki yakınlarına gönderdikleri paralar bu kapsamdadır. Suriye sınırındaki mülteci kamplarında yapılan harcamalar yerleşiklerin olmayanlara yaptıkları transfer niteliğindedir. Van depreminde dünyanın dört bir yanından gelen nakdi/ayni yardımlar da yerleşiklerin aldıkları transferdir. Burada NTR = Net Karşılıksız Transferler = Yerleşiklerin Aldıkları Trans. Yerleşiklerin Yaptıkları Trans. tanımlarsak Y = GSHG = Gayri Safi Harcanabilir Gelir = GSMH + NTR = GSYH + NFG + NTR elde ederiz. Bu miktar yerleşik birimlerin kullanımına açık olan toplam kaynağı ya da toplam harcanabilir geliri gösterir. Kutu 1.2 de hesaplama detayları gösterilmiştir. Ekonomiyi iki ana kesime ayırabiliriz: kamu kesimi (Kutu 1.1) ve kamu kesimi dışındaki bütün yerleşikleri kapsayan özel kesim. Böyle olunca bir kesim için harcanabilir olan diğeri için olmayacaktır. Genel olarak toplam harcanabilir gelirin paylaşımı Y = Özel Harcanabilir Gelir (Y d ) + Kamu Harcanabilir Geliri (T) 11

olacaktır. Önce kamuyu ele alalım. Dolaylı vergileme yoluyla kamunun katma değerde nasıl pay sahibi olduğunu gördük. Kamunun katma değer içindeki toplam payı bununla sınırlı değildir. Türkiye de kamu kesimi hesaplarının detayları Kutu 1.2 de gösterilmiştir. Kamu Genel olarak vergiler (dolaylı ve gelir), zorunlu sosyal güvenlik kesintileri, ceza ve harçlar, kendi sahip olduğu işletmelerin kârları gibi diğer yollarla da gelir (katma değer anlamında) elde eder. Kamunun toplam gelirlerini KG ile göstereceğiz: KG = Gelir vergileri + Dolaylı Vergiler + SGK Kesintileri + Diğer Gelirler. Öte yandan kamu bu gelirlerin bir bölümünü özel kesime transfer olarak, yani herhangi bir mal ve hizmet karşılığı olmadan, verir. Bu harcamaları Tr olarak göstereceğiz ve en temel kalemleriyle: Tr = SGK ödemeleri + Sübvansiyonlar + İç borç faiz ödemeleri olur. Buna göre emekli maaş ödemeleri, SGK üyelerinin sağlık harcamalarının kamu tarafından karşılanan kısmı, tarımsal destekler gibi harcamalar kamu transfer harcamalarıdır. Harcanabilir gelir ilgili kesimin kendi iradesi ile kullanabileceği gelirdir. Kamu transfer harcamaları bu nedenle kamu açısından harcanabilir değildir: kimin ne zaman hasta olacağı belli değildir, emekli maaşları ve faiz ödemeleri geçmişten gelen yükümlülüklerdir ve bugün itibariyle kamu açısından ihtiyari (isteğe bağlı) değildir. Kamu harcanabilir geliri kamu gelir transfer harcamaları farkına eşittir: T = Kamu Harcanabilir Geliri = KG Tr. O halde Y d = Özel Harcanabilir Gelir = Y T olur. Kutu 1.2 de kamu ve özel harcanabilir gelirinin nasıl hesaplandığı gösterilmiştir. I.5. Tasarruf ve Yatırım Dengesi Genel prensip olarak Harcanabilir Gelir = Tüketim + Tasarruf olur. Buna göre tasarruf tanım gereği harcanabilir gelirin tüketilmeyen bölümüdür. Öyleyse S = Özel Tasarruf = Y d C olur. Benzer şekilde kamu tasarrufu da tanımlanabilir (Kutu 1.2). Şimdi, Y = GSHG = GSYH + FG + NTr ve GSYH = C + I + G + X M olduğuna göre Y = Y d + T = C + I + G + X M + NFG + NTR = C + I + G + CID olur. Burada 12

CID = Cari İşlemler Dengesi = X M + NFG + NTR olarak tanımlanır. CID yerleşiklerle olmayanlar arasındaki (cari) işlemlerin (mal&hizmet alım/satımı, faktör hizmetleri ve transferler) net dengesidir. Dikkat edilirse X M = GSYH (C + I + G) = Dış Ticaret Dengesi (toplam mal ve hizmetler) CID = Y (C + I + G) = Cari İşlemler Dengesi olmaktadır. Yani kendi ürettiğimiz nihai mal ve hizmetten toplamından daha fazla kullanıyorsak (C + I + G > GSYH) dış ticaret (toplam m&h) açığı [X M < 0], daha az kullanıyorsak da dış ticaret (toplam m&h) fazlası veririz. Toplam harcanabilir gelirimizden daha fazla harcıyorsak da (C + I + G > Y) cari işlemler açığı veririz. Bu özdeşlikler toplam tasarruf yatırım açığı cinsinden de ifade edilebilir. Önce (Y d C) + T = I + G + CID S + T = I + G + CID ve CID = (S + T) (I + G) olarak yazabiliriz. Buna göre CID = Y (C + I + G) = (S + T) (I + G) olur. Bu son şekli daha iyi ifade edebilmek için: G = C g + I g = kamu tüketimi + kamu tasarrufu dersek S g = T C g ve CID = (S + S g ) (I + I g ) = toplam yurtiçi tasarruf toplam yatırım olur. Yani toplam yurtiçi tasarruflar (kamu + özel) toplam yatırımı (kamu + özel) karşılamaya yetmiyorsa cari işlemler açığı verilir. Kutu 1.2 de gösterilen hesaplamalar bu özdeşlikleri temel almaktadır. 13

Kutu 1.2 Toplam Harcanabilir Gelir, Tasarruf ve Yatırım Kaynak: Kalkınma Bakanlığı - 2012 Yılı Programı (1) Gerçekleşme Tahmini, (2) Program Not: Toplam Yurt içi Talep = C + I + G Kamu harcanabilir gelirinin hesaplanma detayları ise aşağıdaki gibidir: 14

Kutu 1.2 (devam) Kaynak: Kalkınma Bakanlığı - 2012 Yılı Programı (1) Gerçekleşme Tahmini, (2) Program I.6. Sabit Fiyatlarla GSYH Önce p y p y p y... p k t 1 k notasyonunu tanımlayalım. Burada k ve t alt-endeksleri dönemi (yılı) göstermek üzere y it = nihai i-malının t yılındaki üretim miktarını p ik = nihai i-malının t yılındaki fiyatını 1t olur. Buna göre p kyt t-yılının nihai mal miktarlarının k-yılının fiyatları ile değerlerinin toplamıdır. Bu notasyonla t-yılının cari fiyatlarla GSYH si ptyt olacaktır. Açıktır ki cari fiyatlarla GSYH nın zaman içinde değişmeleri hem fiyatlardan hem de miktarlardan kaynaklanıyor olabilir. Fiyat ve miktar hareketlerini ayırmanın ilk akla gelen yolu sabit bir fiyat seti kullanmaktır. Şimdi, her yılın nihai 15 2k 2t nk y nt

mal/hizmet miktarlarının toplam değerini (GSYH) hem cari fiyatlarla hem de bir 0 ile göstereceğimiz bir baz (temel) döneminin fiyatlarıyla hesaplarsak: Yıl 0 1 2 t Cari fiyatlarla: p oyo p 1y1 p 2y2... p tyt Sabit fiyatlarla: p oyo p oy1 p oy2... p oyt GSYH serilerini elde ederiz. Sabit fiyatlı serisinin bütün öğeleri aynı fiyat setiyle hesaplandığı için zaman içindeki değişmelerini, ağırlıklı ortalama değişme anlamında, miktar değişmesi olarak yorumlayabiliriz. Herhangi iki yıl için sabit fiyatlı GSYH değerlerinin yüzde değişmesi aradan geçen zaman içinde gerçekleşen reel büyüme hızını verecektir. Yukarıdaki bilgilerden ayrıca P t p y p t o y t t olmak üzere GSYH zımni deflatörü denilen fiyat endeksini de elde ederiz. Baz yıl için P o = 1 olacağı açıktır. Bu P t serisindeki değişmeler ise bize fiyatlardaki ağırlıklı bir ortalama değişmeyi izleme olanağı verecektir. Örnek 1.2 Üç nihai mal (x, y, z) üreten bir ekonomide 4 yıl için fiyatlar ve üretim miktarları aşağıdaki gibidir. Yıl 0 Yıl 1 Yıl 2 Yıl 3 Nihai Mal Fiyat Miktar Fiyat Miktar Fiyat Miktar Fiyat Miktar x 1,0 10,0 1,1 11,0 1,2 12,0 1,4 12,5 y 2,0 15,0 2,05 16,0 2,2 19,0 2,2 20,0 z 1,5 25,0 1,6 26,0 1,8 28,0 1,9 30,0 GSYH Cari Fiyatlarla (A) 77,5 86,5 106,6 118,5 %Değişme 11,6 23,2 11,2 GSYH Sabit 0 Yılı Fiyatlarıyla (B) 77,5 82,0 92,0 97,5 %Değişme 5,8 12,2 6,0 P = A/B 100,0 105,5 115,9 121,5 %Değişme 5,5 9,8 4,9 Burada örneğin Yıl 1 için cari fiyatlı GSYH = = 1.1*11+2.05*16+1.6*26 16

Yıl 2 için sabit fiyatlı GSYH = = 1*12+2*19+1.5*28 olarak hesaplanmıştır. Ardışık yıllar için (reel) büyüme oranı sabit fiyatlı serinini yüzde artışlarıdır. Burada y = GSYH sabit fiyatlarla dersek ardışık yıllar için büyüme oranı olarak hesaplanır. Örneğin Yıl 1 için g 1 = [(82 77.5)/77.5]*100 olarak hesaplanmıştır. Yıl 3 ile Yıl 1 arasındaki büyümeyi ise olarak hesaplarız. Burada bu hesaplama %18.9 luk bir birikimli büyüme verir. Yıl 1 ile Yıl 3 arasında birikimli büyüme bileşik faiz formülüyle (1 + g 2 )*(1 + g 3 ) 1 = 1.122*1.06 1 = 18.9 olarak da hesaplanabilir. Ardışık iki yıl arasındaki enflasyon oranı da zımni deflatörün yüzde değişmesi olarak hesaplanmıştır: Cari fiyatlı serinin artış oranının yaklaşık o yılın büyüme ve enflasyon oranlarının toplamı olduğuna dikkat ediniz. Geleneksel olarak kullanılan bu yaklaşımın temel kusuru baz yıldan uzaklaştıkça ortaya çıkan göreli fiyat değişmeleri, yeni malların ortaya çıkması, var olan malların kalitelerinde (özellikle fiyata oranla) büyük değişiklikler olması gibi nedenlerle baz yıl fiyat setinin anlamını yitirmesidir. Buna verilen klasik örnek bilgisayarlardır. Kullanımı ve kalitesi (hesaplama gücü itibariyle) hızla artarken fiyatı da hızla düşen bilgisayarları kullanımının çok az olduğu bir yılın (Türkiye de 1987 yılı gibi) fiyatlarıyla bilgisayar kullanımının yaygınlaştığı yıllarda hesaplama yapmak pek anlamlı olmayacaktır. Bu nedenle olanakların elverdiği durumlarda baz yılın her beş yılda bir ileriye alınması önerilmiştir (bilgisayar dünyasında beş yılın da uzun bir süre olduğu bilinmektedir). Öte yanda her baz yıl yenilenmesinde ortaya çıkan yeni büyüme rakamlarının kamuoyuna açıklanması ve serilerin devamlılığı için geriye götürülmesi gerekliliği ciddi sorunlar yaratabilmektedir. Özellikle baz yıl yenilemesi geciktikçe bu sorunların boyutu büyümekte ve yenilemenin daha da ötelenmesine yol açabilmektedir. Bu nedenlerle son yıllarda zincirleme endeks yöntemi benimsenmiştir. Zincirleme endeks her yıl için bir önceki yılın fiyatlarını kullanma esasına dayanır. Bu yolla aşağıdaki gibi bir seri oluşturulur. 17

Yıl 0 1 2 3 4 t Cari fiyatlarla: p oyo p 1y1 p 2y2 p 3y3 p 4y4... p tyt Zincirleme sabit fiyatlarla p oy1 p 1y2 p 2y3 p 3y4... p t1yt Bu seride her yılın GSYH sı cari fiyatlarla ve bir önceki yılın fiyatlarıyla hesaplanmaktadır. Yani her yıl için baz yıl bir önceki yıldır ve daha önceki anlamıyla bir baz yıl yoktur. Dolayısı ile bu sabit seriden sadece ardışık iki yıl arasındaki büyüme oranı (g) doğrudan hesaplanabilir. Uzak aralıklı iki yıl arasındaki birikimli büyümeyi zincir kuralıyla büyüme hızlarını çarparak hesaplayabiliriz. Örneğin 1 yılı ile 4 yılı arasındaki birikimli büyüme oranı (1 + g 1 )(1 + g 2 )(1 + g 3 ) 1 olacaktır. Bu metot daha sağlıklı büyüme oranları verir ama serinin bir baz yılı olmadığından bu yöntemle elde edilen sabit fiyatlı serinin değerlerini, ardışık yıllar dışında, biri biriyle karşılaştıramayız ve serinin sunumunda bu değerleri vermenin pratik bir değeri olmayacaktır. TÜİK 2008 yılından itibaren 1998 bazlı GSYH hesaplamalarında zincirleme endeks yöntemi kullanmaya başlamıştır ve bazı ayarlamalarla daha önce olduğu gibi cari ve sabit fiyatlı seriler hazırlamaktadır. TÜİK in 1998 sonrası serisi Tablo 1.3 te gösterilmiştir. Tablo 1.3 Gayri Safi Yurtiçi Hasıla, 1998 sonrası Yeni Seri, Milyon TL 1998 Temel Cari g P Fiyatlarıyla Fiyatlarla Enflasyon 1998 70203,1-70203,1 100-1999 67840,6-3,4 104595,9 154,2 54,2 2000 72436,4 6,8 166658,0 230,1 49,2 2001 68309,4-5,7 240224,1 351,7 52,9 2002 72519,8 6,2 350476,1 483,3 37,4 2003 76338,2 5,3 454780,7 595,7 23,3 2004 83485,6 9,4 559033,0 669,6 12,4 2005 90499,7 8,4 648931,7 717,1 7,1 2006 96738,3 6,9 758390,8 784,0 9,3 2007 101254,6 4,7 843178,4 832,7 6,2 2008 101921,7 0,7 950534,3 932,6 12,0 2009 97003,1-4,8 952558,6 982,0 5,3 2010 105885,6 9,2 1098799,3 1037,7 5,7 2011 114874,0 8,5 1294892,9 1127,2 8,6 Kaynak: TÜİK 18

Örnek 1.2 (devam) Örnekteki verilerle zincirleme endeks aşağıdaki gibi hesaplanır: Yıl 0 Yıl 1 Yıl 2 Yıl 3 Zincirleme Sabit Fiyatlarla py 77,5 82,0 97,0 113,0 g 5,8 18,2 16,6 Burada hesaplanan ardışık büyüme oranlarının örneğin ilk bölümündeki sabit 0 yılı fiyatlarıyla bulunan oranlardan (Yıl 1 hariç) çok farklı olduğuna dikkat ediniz. Yıl 3 ile Yıl 0 arasındaki birikimli büyüme (1 + g 1 )*(1 + g 2 )*(1 + g 3 ) 1 = 0.458 yani %48.5 bulunur. Halbuki sabit fiyatlı seride aynı birikimli büyüme %25.8 bulunacaktır. I.7. Fiyat Endeksleri Yukarıda gördüğümüz P t p y p t o y t t formülüyle hesaplanan zımni deflatör bir fiyat endeksidir. Bu endeks GSYH kapsamına giren bütün nihai malların fiyatlarını kapsar. Formül incelendiğinde anlaşılacağı üzere bu endeks iki yıldaki nihai mal fiyatlarını cari dönem miktarları ile ağırlıklandırarak oranını almaktadır. Genel olarak her fiyat endeksi bir fiyat kümesinin ağırlıklı toplamı olarak hesaplanır ve endekslerin farkı kullanılan fiyatlar ve ağırlıklardan kaynaklanır. Bunlardan en çok kullanılanı TÜFE olarak bilinen Tüketici Fiyat Endeksi ve ÜFE olarak bilinen Üretici Fiyatları Endeksidir. TÜFE tipik bir tüketici birimin kullandığı malların fiyatlarını kapsar ve kapsamı zımni deflatöre göre çok dardır. Kullanılan ağırlıklar ise bir baz yılı itibariyle ilgili malın tipik bir tüketici bütçesindeki payıdır. Basitleştirerek üç mal gurubu (gıda, giyecek, sağlık) olduğunu ve tipik tüketicinin gelirinin, sırasıyla, %50, %30, %20, oranında üç mal grubuna harcandığını varsayarsak endeksin bir t yılı için değeri yıl değeri 0.5*p 1t + 0.3p 2t + 0.2p 3t olarak hesaplanır ve iki farklı yıl değerlerindeki değişme tüketici fiyatlarında ortalama artış olarak değerlendirilir. 19