T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI MÜKELLEF HİZMETLERİ GELİR VERGİLERİ GRUP MÜDÜRLÜĞÜ



Benzer belgeler
TEKNİK İFLAS DURUMUNDA SERMAYE TAMAMLAMA FONU ( ZARAR TAZMİN FONU) VE İDARENİN GELİR VERGİSİ KARŞISINDAKİ BUGUNKÜ UYGULAMASI

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

Özelge: Yurt dışı mukimi 硸rmalardanشى alınan hizmetlerin gelir ve kurumlar vergisi ile KDV karşısındaki durumu ve belge düzeni hk.

Özelge: Şirket hissedarlarına ait arsanın kiralanarak arsa üzerine yapılacak binanın inşaasına ilişkin harcamaların GV ve KDV karşısındaki durumu.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

ADİ ORTAKLIK KASASINDAKİ NAKİT FAZLASININ ORTAKLARA

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Know-how mı, danışmanlık mı? (Stopaj var mı, yok mu?)

Yurt dışındaki rmadan uydu yayını için hizmet alımında ödenen bedelin vergisel durumu.

/47 KONUT FĐNANSMANI KAPSAMINDA KULLANDIRILAN KREDĐLER ĐLE ĐLGĐLĐ BSMV NĐN ĐADE EDĐLMESĐ ÖZET :

KATILIMCILARA TAHSİSLİ VE TAPUSU VERİLMİŞ ARSALARIN DEVİR VE SATIŞINDA KURUMLAR VERGİSİ İSTİSNASI

KURUMLARIN, İŞTİRAK HİSSESİ ve GAYRİMENKUL SATIŞINDAN DOĞAN KAZANÇLAR

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü. Sayı :

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI SAKARYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

Özelge: BTC Boru Hattı Projesi kapsamında verilen toprak analizi ve danışmanlığı hizmetinin vergi mevzuatı karşısındaki durumu hk.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI KOCAELİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü. Sayı : [ /5]

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

5 SERİ NO LU KURUMLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ YAYIMLANDI

266 SERİ NO'LU GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ

Özelge: Hollanda mukimi şirketten alınan hizmetler için kurumlar vergisi stopajı yapılıp yapılmayacağı hk.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

273 SERİ NO'LU GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

Özelge: Üyelerinize verilen kredi ve emekli ikramiyelerinin KDV Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu karşısındaki durumu hk.

LİMİTED ŞİRKET ORTAKLARININ PAY (HİSSE) DEVRİNDE DAMGA VERGİSİ VE HARÇ UYGULAMASI

Arkan & Ergin Uluslararası Denetim ve Y.M.M. A.Ş.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

Özelge: Bilgisayar oyunları için lokalizasyon, tercüme, uyarlama faaliyetinin gelir vergisi ve çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasına göre durumu

5 SERİ NOLU KURUMLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ

TAM MÜKELLEF KURUM TAM MÜKELLEF GERÇEK KİŞİ DAR MÜKELLEF KURUM (1) DAR MÜKELLEF GERÇEK KİŞİ

Nakit Sermaye Arttırımında Faiz İndirimine İlişkin 9 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği Resmi Gazetede Yayımlandı

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 285)

: 2015 Takvim Yılında Uygulanacak Olan Maktu Had ve Tutarlara İlişkin Gelir Vergisi Genel Tebliği

252 seri numaralı GVKGT nden özellik önem arz ettiğini düşündüğümüz bazı noktaları hatırlatmakta fayda görüyoruz.

AA BAĞIMSIZ DENETİM VE YMM A.Ş. Şehit Ersan Cad. No:28/5 Çankaya Ankara, TURKEY. Tlf: Fax:

DEĞER YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

SERMAYE DÜZELTİLMESİ OLUMLU FARKLARI R A P O R 09/ MART

ŞİRKET ORTAKLARININ SİGORTALILIĞI VE HUZUR HAKKI

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

-Satış konusunun taşınmaz, iştirak hissesi, kurucu senetleri,intifa senetleri, rüçhan hakkı olması,

YILINDA UYGULANACAK OLAN GELİR VERGİSİ KANUNU NDAKİ BAZI MAKTU HAD VE TUTARLAR İLE VERGİ TARİFESİ:

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

YURTDIŞINDA MUKİM KURUMLARIN TÜRKİYE DEKİ TAŞINMAZ SATIŞLARININ VERGİLENDİRİLMESİ

Özelge: Yurt dışından Liesing ile kiralanan uçağın Türkiye'ye getirilmeden başka bir ülkede yerleşik bir rmaya kiraya verilmesi hk.

Murat KÖSEOĞLU Serbest Muhasebeci Mali Müşavir

Kurumlar Vergisi Genel Tebliği TASLAĞI (Seri No: )

YURTDIŞI İNŞAAT ONARIM - MONTAJ VE TEKNİK HİZMETLERDEN SAĞLANAN KAZANÇLARIN VERGİLEME SORUNLARI. Şefik ÇAKMAK Eski Hesap Uzmanı

Özelge: Mükelle yet Tesisi hk.

Özelge: Yabancı plakalı araç kiralamada KDV tevkifatı hk.

No: 2013/6 Tarih:

Söz konusu Kanunun 3. maddesi ile gelir vergisi tarifesi aşağıdaki şekilde yeniden belirlenmiştir TL'ye kadar % 15

TAŞINMAZLARIN, İŞTİRAK HİSSELERİNİN VE RÜÇHAN HAKLARININ BANKALARA VEYA TMSF YE DEVRİNDEN SAĞLANAN KAZANÇLARA İLİŞKİN YENİ K.V.K

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Özelge: İnternet üzerinden verilen hizmetlerin vergilendirilmesi hk.

6111 SAYILI KANUN GENEL TEBLİĞİ

Gayrimenkul Sermaye İratlarında Uygulanan İstisna Tutarı

KAPSAM YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK LTD. ŞTİ.

RASYO YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK LTD.ŞTİ.

Özelge: OSB gelirlerinin Kurumlar ve KDV den muaf olup olmadığı hk.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI KOCAELİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü) Sayı : [5/h-2014/21]

Arkan & Ergin Uluslararası Denetim ve Y.M.M. A.Ş.

Yeni Düzenlemeler Doğrultusunda Kamu İhaleleri Kapsamında Taşıt Kiralamalarından KDV Tevfikatı Yapılacak mıdır?

KISMİ BÖLÜNME SONUCU ELDE EDİLEN HİSSELERİN ELDEN ÇIKARILMASI

SİRKÜLER SAYI : 2016 / 21 İstanbul, KONU : Nakit Sermaye Artırımı Uygulamasına İlişkin Tebliğ Resmi Gazete de Yayımlandı.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

Özelge: Rusya'da mukim grup rması tarafından Türkiye'de görevlendirilen personele ödenen ücretlerin vergilendirilmesi hk.

T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sirküler Tarihi : Sirküler No : 2016/005

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2012/31. KONU: Gerçek Kişi Bireysel Yatırımcılar Tarafından Beyan Edilmesi Gereken Menkul Sermaye Gelirleri.

4734 SAYILI KAMU İHALE KANUNUNA GÖRE İHALE EDİLEN MAL ALIMLARINDA UYGULANACAK FİYAT FARKINA İLİŞKİN ESASLAR

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

Yatırımların ve İstihdamın Teşviki İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunu, Yasası

YENİ KURUMLAR VERGİSİ KANUNU TASARISINA GÖRE TAŞINMAZLAR VE İŞTİRAK HİSSELERİ SATIŞ KAZANCI İSTİSNASI. İrfan VURAL Gelirler Kontrolörü

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2015/176 Ref: 4/176. Konu: TAHSİLAT VE ÖDEMELERDE TEVSİK ZORUNLULUĞU HADDİ TL NA İNDİRİLMİŞTİR

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sirküler no: 013 İstanbul, 3 Şubat 2009

SİRKÜLER NO: POZ-2009 / 38 İST,

SAYI : 2014 / 26 İstanbul,

MENKUL KIYMETLERDEN ELDE EDİLEN KAZANÇLARIN VERGİLENDİRİLMESİ (2014 YILI)

2009/ Konu: 15 ve 30 ncu Maddedeki Tevkifat Oranlarıyla İlgili Düzenlemeleri Açıklayan Kurumlar Vergisi Sirküleri

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2013/96 Ref: 4/96

KDV TEBLİĞİ DEĞİŞİKLİK TABLOSU

2014 Takvim Yılında Uygulanacak Olan Maktu Had ve Tutarlara İlişkin Gelir Vergisi Genel Tebliği Yayımlandı

KAPLAMİN AMBALAJ SANAYİ VE TİCARET A.Ş. ESAS SÖZLEŞME DEĞİŞİKLİK TASLAĞIDIR. Madde 4-

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2011/15 TARİH: Gelir Vergisi Kanununun Mükerrer 80 inci maddesinde değer artış kazançları ile ilgili olarak;

Sirküler, 2012/03

Özelge: GSM abonelerine verilecek yurt dışında bulunan içerik platformuna erişim hizmetinin vergilendirilmesi hk.

Özelge: Arsa devri karşılığı inşaat yaptıran konut yapı kooperati nin vergisel yükümlülükleri hk.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2015/81. Vergi İnceleme Esaslarını Düzenleyen Yönetmelikte Değişiklikler Yapıldı.

İştirak Kazançları İstisnası Kontrol Edilen Yabancı Şirket

DEĞER YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

No: 2015/67 Tarih: Konu: 2016 yılında kullanılacak yasal defterlerin tasdikine ilişkin açıklamalar Hk.

No: 2012/21 Tarih: Konu: 5 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği yayımlanmıştır.

1. Asgari ücret desteğinden faydalanabilecek işverenler kimlerdir?

Transkript:

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI MÜKELLEF HİZMETLERİ GELİR VERGİLERİ GRUP MÜDÜRLÜĞÜ Tarih : 05/06/2014 Sayı : 84098128-125[5-2013/8]-343 Konu : Serbest bölgede faaliyet gösteren şirketin devir alınması durumunda istisna uygulaması ve ruhsat değişimi İlgi :... tarihli özelge talep formunuz. İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; - Şirketinizin Ege Serbest Bölgesinde sahip olduğu üretim, alım-satım ve Ar-Ge konulu 3 adet ruhsat kapsamında motor pistonları, pimleri, yedek parçaları, motor silindir gömlekleri vb. imalatı ve ticareti faaliyeti ile iştigal ettiği, - Kurumunuzdan farklı bir sektörde faaliyet gösteren ve kendi faaliyetleri kapsamında 06.02.2004 tarihi öncesi düzenlenmiş alım-satım konulu faaliyet ruhsatı olan bir kollektif şirketin devralınmasının planlandığı, - Devralınacak kollektif şirketin faaliyet konuları arasında şu anda yürüttüğünüz mevcut faaliyetlerinizin yer almaması nedeniyle, devralınacak kollektif şirkete ait alım-satım faaliyet konulu ruhsatın firmanızın mevcut alım-satım faaliyet konuları da ilave edilerek revize edilmesinin öngörüldüğü belirtilmiş olup, birleşme neticesinde kurumunuzun faaliyet konuları da eklenmek suretiyle revize edilecek olan alım-satım ruhsatı kapsamında gerçekleştirilecek alım-satım faaliyetlerinden elde edilecek kazançlara kurumlar vergisi istisnasının uygulanıp uygulanmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir. 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun geçici 3 üncü maddesinde; "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla serbest bölgelerde faaliyette bulunmak üzere ruhsat almış mükelleflerin; a) Bu bölgelerde gerçekleştirdikleri faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri kazançları, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla faaliyet ruhsatlarında belirtilen süre ile sınırlı olmak üzere gelir veya kurumlar vergisinden müstesnadır....avrupa Birliğine tam üyeliğin gerçekleştiği tarihi içeren yılın vergilendirme döneminin sonuna kadar; a) Serbest bölgelerde üretim faaliyetinde bulunan mükelleflerin bu bölgelerde imal ettikleri ürünlerin satışından elde ettikleri kazançları gelir veya kurumlar vergisinden müstesnadır. hükmüne yer verilmiştir. 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "5.12.3.8.2. Serbest bölgelerde gerçekleşen birleşme ve devir hallerinde istisna uygulaması" başlıklı bölümünde ise; "Serbest bölgede faaliyet gösteren bir şirketin, Türk Ticaret Kanununun ilgili maddeleri ile Kurumlar Vergisi Kanununun 18 inci maddesiyle 19 uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında düzenlenmiş bulunan birleşme ve devir hallerinde infisah eden kurum adına

düzenlenmiş bulunan faaliyet ruhsatının, Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından devralan kurum adına yenilenmesi ve yenileme işlemi sonrası da devralan şirketin bölgede faaliyet gösteriyor olması durumunda, devralan şirket 3218 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesi hükmünden yararlanabilecektir. Yalnızca faaliyet ruhsatının devri veya satın alınması şeklinde gerçekleşen işlemler, 3218 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesi ile öngörülen istisnalar kapsamında değerlendirilmeyecektir." açıklamaları yer almıştır. Kurumlar Vergisi Kanununun 18 inci maddesiyle 19 uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında ise, sadece kurumlar vergisi mükellefleri arasındaki devir ve birleşme işlemleri sayılmıştır. Bu hüküm ve açıklamalara göre, kurumlar vergisi mükellefi olmayan kollektif şirketin kurumunuzca devralınması işlemi, Kurumlar Vergisi Kanununun 18 inci maddesiyle 19 uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında düzenlenmiş bulunan birleşme ve devir olarak nitelendirilemeyeceğinden, devralacağınız kollektif şirkete ait serbest bölge ruhsatının kullanılması suretiyle kurumlar vergisi istisnasından faydalanmanız mümkün değildir. Bilgi edinilmesini rica ederim.

T.C. MALİYE BAKANLIĞI GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI Tarih : 01/06/2012 Sayı : B.07.1.GİB.0.06.49-010.01-11 Konu : İştirak edilen şirkete yapılan sermaye tamamlama fonu ödemelerini müteakip, sahip olunan hisselerin elden çıkarılması halinde vergileme hk. 31.12.2008 tarih ve 689 sayılı dilekçenizin incelenmesi neticesinde; - Şirketinizin, 1.000.000.- TL sermayesi olan bir anonim şirketin %30 oranında pay ile kurucu ortaklarından olduğu, iştirak olunan şirketin devamlı zarar etmesi sonucu sermayesini kaybettiği, şirketiniz tarafından alınan 13.05.2008 tarihli olağan genel kurul kararı ve 02.06.2008 tarihli olağanüstü genel kurul kararı ile şirket ortaklarınca sermaye tamamlama fonu oluşturulmasının oy birliği ile kabul edildiği, şirketiniz payına düşen 1.081.455,82.-TL tutarındaki sermaye tamamlama fonu bedelinin iştirak edilen şirkete ödendiği, iştirak edilen şirketin ödenen sermaye tamamlama fonu bedellerini geçmiş yıl zararlarına mahsup ederek herhangi bir sermaye artırımı yapmadığı belirtilerek, - İştirakçisi olduğunuz şirkete ödediğiniz sermaye tamamlama fonu bedelinin, iştirakler hesabına mı yoksa dönem zararı hesabına mı kayıt edileceği, - İştirak edilen şirketin hisselerinin daha düşük bedelle başka bir kuruluşa devir edilmesi durumunda ortaya çıkan zararın, sermaye tamamlama fonuna ödenen tutar da dikkate alınarak ne şekilde hesaplanacağı hususlarında görüş talep ettiğiniz anlaşılmıştır. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm uyarınca tespit edilecek kurum kazancından Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde sayılan giderlerin indirilebilmesi mümkün bulunmaktadır. Kurumlar Vergisi Kanununun 9 uncu maddesiyle her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek ve beş yıldan fazla nakledilmemek koşuluyla geçmiş yılların beyannamesinde yer alan zararların kurumlar vergisi matrahının tespitinde, kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek üzere kurum kazancından indirilebileceği hüküm altına alınmıştır. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunun; 466-469 uncu maddelerinde, yedek akçelere ilişkin hükümlere yer verilmiş olup şirketlerin mecburi veya ihtiyari olarak ayırabileceği yedeklerin neler olduğu, bu yedeklerin şirketin kârından ayrılması gerektiği açıkça belirlenmiş olup Türk Ticaret Kanununda zarar telafisi fonu ile ilgili bir düzenleme bulunmadığı gibi bu ad altında

yurt dışından gelen paraların yedek akçe olarak kabul edileceğine dair bir hüküm de bulunmamaktadır. Aynı Kanunun; 385-390 ıncı maddelerinde esas mukavelenin değiştirilmesine ilişkin hükümler, 391-395 inci maddelerinde esas sermayenin artırılmasına ilişkin hükümler ve 396-398 inci maddelerinde de esas sermayenin azaltılmasına ilişkin hükümler düzenlenmiştir. Dolayısıyla esas sermayenin artırım ve azaltım işlemlerinin bu hükümlere göre yapılacağı açıktır. Bu çerçevede, sermaye tamamlama fonu adı altında ödenen tutarlar, kurucu ortağı olduğunuz iştirakiniz tarafından Türk Ticaret Kanunu hükümleri kapsamında sermayeye ilave edilmediğinden, söz konusu tutarların iştiraklerin maliyet bedeline eklenmesi de mümkün değildir. Sermaye tamamlama fonunun ödendiği iştirakin ise söz konusu tutarların sermayeye ilave edilmemesi ve vergi mevzuatında bir istisna hükmü bulunmaması nedeniyle, bu tutarları kurum kazancına dâhil etmesi gerekmektedir. Ayrıca, şirketiniz tarafından sermaye tamamlama fonu adı altında iştirakinize ödenen tutarlar, Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı ve Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesinde sayılan giderler kapsamına da girmediğinden, gider yazılması veya zarar olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır. Öte yandan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların % 75'lik kısmının istisna olduğu hükme bağlanmıştır. Aynı maddenin üçüncü fıkrasında da iştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının, istisna dışı kurum kazancından indirilmesinin kabul edilmediği belirtilmiştir. Bu çerçevede, iştirak hisseleri satışından; kazanç doğması ve maddede belirtilen şartların varlığı halinde satıştan doğan kazancın % 75'inin istisnaya konu edilmesi mümkün olup zarar doğması halinde ise bu zararın %75'inin kurum kazancından indirilebilmesi mümkün bulunmamaktadır. Ayrıca, iştirak hissesi satışının ilişkili kişilere yapılması durumunda da satış bedelinin, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesine göre emsallere uygunluk ilkesine uygun tespit edilmesi gerekeceği tabidir. Bilgi edinilmesini rica ederim.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü Tarih : 12/02/2013 Sayı : 64597866-KDV-1/1-21 Konu : Yurt dışındaki ana firma tarafından Türkiye'deki firmanın faaliyetinin kesintiye uğramaması amacıyla aktarılan bedellerin vergi karşısındaki durumu. İlgi (a) da kayıtlı dilekçenizde; firmanızın bağlı olduğu yurt dışındaki ana firma tarafından, ekonomik kriz ve sektörel gelişmeler nedeniyle şirketinizin geçici finansal sıkıntılarının karşılanması ve Türkiye'deki faaliyetinizin kesintiye uğramaması amacıyla, karşılıksız olarak firmanıza aktarılacak bedellerin kurumlar vergisi ve katma değer vergisi karşısındaki durumu hakkında Başkanlığımız görüşü istenilmiş, konuya ilişkin Başkanlığımız görüşü ilgi (b) de kayıtlı yazımız ile şirketinize bildirilmiş ancak, konunun tekrar değerlendirilmesi sonucu, ilgi (b) de kayıtlı görüşümüzün aşağıdaki açıklamalar çerçevesinde değiştirilmesi uygun görülmüştür. 1- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN: 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Gelir Vergisi Kanununun 38 ve 39 uncu maddelerinde ise ticari kazancın tespitine ilişkin hükümlere yer verilmiş ve söz konusu maddeler ile ticari kazancın tespitinde tahakkuk esasının geçerli olduğu hükme bağlanmıştır. Gelirin elde edilmesinde; tahakkuk ilkesi, gelirin mahiyet ve tutar itibariyle kesinleşmesi yani geliri doğuran işlemin eksiksiz tekemmül etmesi olup, ticari kazancın elde edilmesinde tahakkuk esası benimsenerek gelirin mahiyet ve tutar itibariyle kesinlik kazanması aranmıştır. Buna göre, firmanızın bağlı bulunduğu yurt dışı mukimi ana firmadan karşılıksız olarak kullanacağı nakdi desteğin, mahiyeti itibariyle gelir olarak kabul edilmesi ve elde edilen bu gelirin içinde bulunduğu takvim yılının kurum kazancı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. 2- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN: KDV Kanununun;

-1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu, -4/1 inci maddesinde, hizmetin teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu ve bu işlemlerin, bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği, -5 inci maddesinde, vergiye tabi bir hizmetten, işletme sahibinin, işletme personelinin veya diğer şahısların karşılıksız yararlandırılmasının hizmet sayılacağı, -17/4 -e maddesi ile banka ve sigorta muameleleri vergisi (BSMV) kapsamına giren işlemlerin katma değer vergisinden istisna olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu hükümlere göre; firmanızın bağlı olduğu yurt dışındaki ana firma tarafından Türkiye'deki faaliyetinizin kesintiye uğramaması amacıyla firmanıza aktaracağı bedeller, Türkiye'de ifa edilen hizmetlerin karşılığı olduğundan, KDV Kanununun 1/1 inci maddesine göre katma değer vergisine tabidir. Bilgi edinilmesini rica ederim.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü) Tarih : 30/05/2014 Sayı : 38418978-125[6-13 /30]-533 Konu : Mahkeme kararına göre hükmolunan tazminatın temellük eden(devralan) şirket açısından hangi yılın geliri sayılacağı İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketinizin bir başka şirketten alacağı bulunduğu; alacaklı olduğunuz şirketin ASKİ ye karşı açmış olduğu tazminat davası sonucunda ortaya çıkacak tutarın, alacağınıza karşılık şirketinize temlik edildiği; Ankara 4. Asliye Mahkemesince de alacaklı olduğunuz şirket lehine tazminat ödenmesine karar verildiği ve söz konusu tazminat tutarının temlik nedeniyle şirketinize devredildiği; alacaklı olduğunuz şirketin kazandığı tazminat tutarının şirketinize olan borçtan fazla olduğundan bahisle söz konusu farkın temlik tarihinde mi, ilk derece mahkemesinin karar tarihinde mi yoksa söz konusu kararın üst derece mahkemesinde kesinleşmesi sonucunda mı gelir yazılacağı konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazancın konusunu teşkil eden 37 nci maddesinde, her türlü ticari ve sınaî faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiş ve ticari kazançta vergiyi doğuran olay tahakkuk esasına bağlanmıştır. Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinde, bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu hükmü yer almıştır. Aynı Kanunun 39 uncu maddesinde ise, işletme hesabı esasına göre ticari kazancın, bir hesap dönemi içinde elde edilen hâsılat ile giderler arasındaki müspet fark olduğu; elde edilen hâsılatın, tahsil olunan paralarla tahakkuk eden alacakları, giderlerin ise tediye olunan ve borçlanılan meblağları ifade ettiği hükmüne yer verilmiştir.

Ticari kazancın tespitinde geçerli olan iki temel ilke "dönemsellik" ve "tahakkuk esası" ilkeleridir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar veya mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin eksiksiz tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Ticari kazancın elde edilmesi, tahakkuk esasına bağlanmış bulunduğundan; bir gelir unsurunun özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. Dönemsellik ilkesi ise bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasıdır. Şirketiniz ile... arasında düzenlenen... tarihli "Alacağın Temliki Sözleşmesi" nde; temlik alanın dilediği tarihte gerekli görürse bu temlik sözleşmesini mahkeme dosyasına, Yargıtay dosyasına, icra dosyasına ibraz ederek söz konusu dosyaları bizzat takip etmek, dosyalara yatan paraları tahsil etmek konusunda tek başına yetkili kılındığı belirtilmektedir. Alacağın temliki alacağın devredilmesi anlamına gelmekte olup, temlik işlemi ile alacak başkasına geçmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 367 nci maddesinde, temyizin kararın icrasını durdurmayacağı ifade edilmiştir. Buna göre; söz konusu karar, kesinleşmeden icra edilebilecek yani kararın verilmesiyle tahsil edilebilecek bir karar olduğundan, kararın alacaklıya tebliğ edildiği tarih itibariyle alacaklı alacağın tahsili için harekete geçebilecek, dolayısıyla ilk derece mahkemesi karar tarihi itibariyle alacak tahakkuk edecek ve tahsil edilebilir aşamaya gelecektir. Dolayısıyla, doğmuş ve tahsil edilebilir aşamaya gelmiş alacak ilk derece mahkemesi karar tarihi itibariyle tahakkuk edeceğinden bu tutarın şirketinize olan borçtan fazla olan kısmının söz konusu tarihin içinde bulunduğu yılın kazancı olarak dikkate alınması gerekmektedir. Bilgi edinilmesini rica ederim.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü) Tarih : 29/05/2014 Sayı : 38418978-125[30-13/19]-532 Konu : Yurt dışında mukim firmalardan alınan hizmetler karşılığında yapılan ödemelerden tevkifat yapılıp yapılmayacağı İlgi : 20.11.2013 tarihli özelge talep formunuz. İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Bölge Müdürlüğünüz doğal gaz istasyonlarında doğal gaz iletiminde kullanılan gaz trübünlerinin üretim yerine göre, bakım-onarım için Almanya, Ukrayna,İngiltere,Rusya ve A.B.D. de yerleşik üretici firmaların fabrikalarına gönderildiği, ihtiyaç halinde yedek malzemeler de kullanılarak üretim fabrikasında "bakım- onarım" çalışması tamamlandıktan sonra, daha önce Türkiye'de kurulu olduğu istasyonlarınıza anılan firma elemanlarınca da montaj işleminin yapılabildiği, "Bakım-onarım-montaj", "Bakımonarım", "Montaj" sözleşmelerinin, doğal gaz trübünlerinin bakım-onarımından sonra, tarafınıza teslimi ve işletmeye alınması ile başlayan, belirli süreli garanti kapsamında her üç usulde de imzalanabildiği belirtilerek, gaz trübünleri için alınan bakım-onarım hizmetine ait söz konusu sözleşmelerine istinaden yapılan ödemelerden Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları hükümleri de dikkate alınarak tevkifat yapılıp yapılmayacağı konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir. KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, Kanunun birinci maddesinde sayılı kurumların kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye' de bulunmayanların sadece Türkiye' de elde ettikleri kazançları üzerinden dar mükellefiyet esasında vergilendirileceği hükme bağlanmış ve üçüncü fıkrasında da dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar bentler halinde sayılmıştır. Aynı Kanunun 30 uncu maddesinde, dar mükellefiyete tabi kurumların maddede bentler halinde sayılan kazanç ve iratlar üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiş olup, maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde serbest meslek kazançlarından, ikinci fıkrasında ise ticari veya zirai kazanca dahil olup olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayrimaddi hakların satışı, devir ve temliki karşılığında nakden veya hesaben ödenen veya

tahakkuk ettirilen bedeller üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmıştır. Vergi kesintisi oranları, 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 03.02.2009 tarihinden itibaren petrol arama faaliyetleri dolayısıyla sağlanacak kazançlarda % 5, diğer serbest meslek kazançlarında % 20, gayrimaddi hak bedeli ödemelerinde de % 20 olarak belirlenmiştir. ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMALARI YÖNÜNDEN Türkiye Cumhuriyeti - Birleşik Krallık arasında imzalanan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması 01.01.1989, Türkiye Cumhuriyeti - ABD Hükümeti arasında imzalanan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması 01.01.1998, Türkiye Cumhuriyeti - Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması 01.01.2011, Türkiye Cumhuriyeti - Ukrayna Hükümeti arasında imzalanan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması 01.01.1999, Türkiye Cumhuriyeti - Rusya Federasyonu arasında imzalanan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması ise 01.01.2000 tarihlerinden itibaren uygulanmaktadır. Doğal gaz istasyonlarında doğal gaz iletiminde kullanılan gaz trübünlerinin üretim yerlerine göre bakım-onarım için Almanya, Ukrayna,İngiltere,Rusya ve ABD de yerleşik üretici firmaların fabrikalarına gönderilmesi, bu çalışma tamamlandıktan sonra daha önce Türkiye'de kurulu olduğu istasyonlara anılan firma elemanlarınca montaj işleminin yapılmasını içeren "Bakım-onarım-montaj", "Bakım-onarım", "Montaj" sözleşmelerine istinaden alınan hizmetlerin serbest meslek kazancı niteliğinde kabul edilmesi gerekmektedir. Buna göre söz konusu hizmetlerin İngiltere, ABD ve Ukrayna ÇVÖ Anlaşmalarının "Serbest Meslek Faaliyetleri" başlıklı 14 üncü maddeleri kapsamında, Almanya ve Rusya ÇVÖ Anlaşmalarının serbest meslek faaliyetlerini düzenleyen 14 üncü maddeleri yalnızca gerçek kişilere yönelik olarak düzenlenmiş olduğundan söz konusu anlaşmaların sırasıyla "İşyeri" ve "Ticari Kazançlar" başlıklı 5 ve 7 inci maddeleri kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. İngiltere, ABD ve Ukrayna ÇVÖ Anlaşmalarının "Serbest Meslek Faaliyetleri" başlıklı 14 üncü maddeleri kapsamında, anılan ülke mukimi firmaların Türkiye dışında icra edeceği serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla elde edecekleri gelirleri vergileme hakkı yalnızca bu ülkelere aittir. Eğer bu faaliyetler İngiltere ve ABD mukimi firmalar tarafından Türkiye'de herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde toplam 183 günü aşarsa veya anılan ülke mukimi firmalar bu faaliyeti icra etmek üzere Türkiye'de bir işyerine sahip olursa Türkiye'nin bu gelirleri iç mevzuatımız hükümleri çerçevesinde vergileme hakkı bulunmaktadır. Ukrayna mukimi firmadan alınan serbest meslek hizmetleri kapsamında elde edilen gelirin vergilendirilebilmesi için Türkiye'de bulunan bir işyeri vasıtasıyla elde edilmesi durumunda bu işyerine atfedilen gelirle sınırlı olmak üzere vergileme hakkı Türkiye'ye ait olacaktır. Ukrayna ÇVÖ Anlaşması'nın 5 inci maddesinde hangi hallerde diğer devlette bir işyeri oluşacağı ve oluşmayacağı açıkça belirtilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti - Almanya Federal Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti -Rusya Federasyonu arasındaki ÇVÖ Anlaşmalarının 7 inci maddesinin 1 inci fıkraları uyarınca Almanya ve Rusya mukimi şirketin Türkiye'de, ilgili Anlaşmaların "İşyeri"ne ilişkin 5 inci

maddesi kapsamında bir işyerine sahip olmaksızın elde edeceği geliri vergileme hakkı Almanya'ya ve Rusya'ya aittir. Söz konusu gelirin Türkiye'de bulunan bir işyeri vasıtasıyla elde edilmesi durumunda ise bu işyerine atfedilen gelirle sınırlı olmak üzere vergileme hakkı Türkiye'ye ait olacaktır. Anlaşmaların 5 inci maddesinde hangi hallerde diğer devlette bir işyeri oluşacağı ve oluşmayacağı açıkça belirtilmiştir. Bu itibarla Bölge Müdürlüğünüzce gaz trübünlerinin üretim yerlerine göre yurtdışına gönderilmek suretiyle yurtdışında mukim firmalardan almış olduğu serbest meslek hizmetleri nedeniyle bu firmaların elde ettiği geliri Türkiye'nin vergileme hakkı bulunmadığından, söz konusu hizmet bedeli üzerinden de tevkifat yapılmayacaktır. İngiltere ve ABD mukimi teşebbüslerin Türkiye'de icra edecekleri serbest meslek faaliyetleri, bu teşebbüslerin personelleri vasıtasıyla Türkiye'de yapacakları serbest meslek faaliyetlerini ifade etmektedir. Faaliyetlerin Türkiye'de icra edilmesi durumunda, yaptıkları serbest meslek ödemeleri üzerinden vergi tevkifatı yapmak zorunda olan vergi sorumluları, tevkifat yükümlülüğünün doğduğu sırada, istihkak sahibi teşebbüsün faaliyet icrası amacıyla Türkiye'de herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde toplam 183 günü (Almanya Anlaşması için altı ayı) aşan bir süre kalıp kalmama durumunu bilemeyeceğinden söz konusu ödemeler üzerinden vergi tevkifatını yapmak durumundadırlar. Kendilerine yapılan ödemelerden vergi tevkifatı yapılan teşebbüsler Anlaşma hükümleri çerçevesinde bu ödemelerin Türkiye'de vergilendirilmemesinin gerektiği durumlarda, bizzat veya vekilleri vasıtasıyla, tevkif edilen vergilerin iadesi için ilgili vergi dairesine başvurabileceklerdir. İngiltere ve ABD mukimi firmaların Türkiye'de serbest meslek icrası için kaldığı sürenin ilgili Anlaşma maddesine göre herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde toplam 183 günü veya 6 ayı aşıp aşmadığının tespitinde; Türkiye'de birden fazla teşebbüse serbest meslek faaliyeti sunuluyorsa bu faaliyetlerin tamamı ve hizmetin Türkiye'ye gönderilen birden fazla personel vasıtasıyla icra edildiği durumda, bunların Türkiye'de toplam kalma süreleri dikkate alınacaktır. Diğer taraftan, söz konusu hizmetler kapsamında İngiltere, ABD, Ukrayna Almanya ve Rusya'dan gönderilecek personelin elde ettiği ücret gelirlerinin vergilendirilmesi konusunun ise ilgili Anlaşmaların 15 inci maddeleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Buna göre İngiltere, ABD, Ukrayna Almanya ve Rusya mukimi firmaların personelinin, söz konusu hizmetler karşılığında elde edecekleri ücretlerin Türkiye'de vergilendirilmesi için anılan maddenin 2 nci fıkrasında belirtilen koşullardan en az birinin ihlal edilmesi gerekmektedir. Bu üç şartın topluca gerçekleştiği durumda ise vergileme ilgili ülkede yapılacaktır. Bununla birlikte, Türkiye - Almanya Anlaşmasına ek Protokol'ün bir örneği ekli 6 ncı maddesinde belirtilen koşulların gerçekleşmesi halinde ise Almanya Anlaşmasının 15 inci maddesinin 2 nci fıkrasının uygulanmayacağı açıktır.

Yukarıda belirtilen ülkelerde mukim şirketlerin veya ücret erbabının ilgili Anlaşma hükümleri çerçevesinde Türkiye'de vergi ödemeleri durumunda söz konusu vergiler söz konusu Anlaşmaların "ÇifteVergilendirmenin Önlenmesi" başlıklı maddeleri çerçevesinde duruma göre istisna veya mahsup edilecektir. Anlaşma hükümlerinin iç mevzuata göre değişiklik getirdiği durumlarda, Anlaşma hükümlerinden yararlanabilmek için söz konusu İngiltere, ABD, Almanya,Rusya ve Ukrayna mukimi şirketlerin ve ücret erbaplarının bu ülkelerde tam mükellef olduğunun ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülkelerde vergilendirildiğinin yetkili makamlarından alınacak bir belge ile kanıtlanması ve bu belgenin aslı ile noterce veya bu ülkelerdeki Türk Konsolosluklarınca tasdik edilen Türkçe tercümesinin bir örneğinin vergi sorumlularına veya ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi gerekmektedir. Bilgi edinilmesini rica ederim.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü) Tarih : 28/05/2014 Sayı : 62030549-125[6-2013/48]-1479 Konu : Döviz karşılığı mal alımlarında kur riskini azaltmaya yönelik yapılan anlaşmaların kurumlar vergisinin hesaplanmasında nasıl dikkate alınacağı. İlgi :.../.../... tarihli özelge talep formunuz. İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketinizin yurt dışı mal alımları nedeniyle maruz kaldığı kur (döviz) riskini en aza indirmek amacıyla yurt dışında mukim bankalar ile forward anlaşması yapmayı planladığı belirtilerek yurt dışındaki bankayla yapılacak ileri vadeli döviz alım sözleşmesine bağlı olarak sözleşmede belirlenen kur üzerinden döviz alım taahhüdü nedeniyle vade tarihinde oluşacak cari kur ile sözleşme kuru arasındaki lehe veya aleyhe oluşan farkın kurum kazancının tespitinde nasıl dikkate alınacağı ile söz konusu forward işleminin yurt dışında mukim bir banka ile gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceği hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ticari kazancın tespitinde "dönemsellik" ve "tahakkuk esası" olmak üzere iki temel ilke geçerlidir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, bu işlemin miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Dönemsellik ilkesi ise, bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasıdır. Dönemsellik, tahakkuk etmiş bir gelir için söz konusudur. Bu esaslar dikkate alındığında, bir gelir unsurunun, özel bir düzenleme olmadığı sürece mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "6.1.1. Forward işlemleri" başlıklı bölümünde; "Forward sözleşmesi, taraflardan birinin sözleşmeye konu olan fmansal varlığı sözleşmede belirlenen fiyat üzerinden gelecekteki belirli bir tarihte satın almasını, karşı tarafın da sözleşmeye konu finansal varlığı satmasını şart koşan bir sözleşme türüdür.

Forward işlemi esas itibarıyla, bir "taahhüt" niteliğinde olduğundan ve gelirin elde edilmesi sözleşmenin sonuçlandırılması ile gerçekleştiğinden, vadeye kadar dönem içinde yapılan değerlemelerin (reeskont işlemlerinin) kurum kazancı ile ilişkilendirilmemesi gerekir. Kurum kazancına dahil edilecek kâr veya zararın vade sonunda tespit edilmesi gerekmektedir. Örnek: (A) Kurumunun 4/1/2011 tarihinde (F) Bankası ile yapmış olduğu 3 ay vadeli forward USD alım sözleşmesine ilişkin veriler aşağıdaki gibidir: İşlem Tarihi : 4/1/2011 Vade Tarihi : 4/4/2011 Sözleşme Tutarı : 1.000.000 USD Sözleşme Kuru : 1,4890 Vadede Spot Kur : 1,5268 Sözleşmeye baz alınan Kazanç = kıymetin piyasa fiyatına - göre oluşan değeri Sözleşmeye baz alınan kıymetin işlem (kullanım) fiyatına göre oluşan değeri Kazanç = 1.000.000 USD x (1,5268-1,4890) = 37.800.- TL Bu forward işleminden (A) Kurumu lehine doğan 37.800.- TL kazanç tutarı sözleşmenin vade tarihinde (F) Bankası tarafından (A) Kurumuna ödenmiş olup bu tutar anılan tarih itibarıyla (A) Kurumunun kurum kazancına dahil edilecektir. Sözleşmenin vadeden önce bozulması halinde ise forward işleminden doğan kâr veya zararın sözleşmenin bozulma tarihinde kurum kazancına dahil edilmesi gerekecektir. Öte yandan, forward sözleşmesinin teslimat ile sonuçlanması halinde, yapılan işlem esas itibarıyla bir varlığın alım-satım işleminden farklı olmayacağından, sözleşmenin vade tarihi itibarıyla alınan veya satılan varlıkların değerinin, sözleşmede belirtilen birim değer üzerinden kayıtlara intikal ettirilmesi gerekmektedir." açıklamaları yer almaktadır. Buna göre, forward işlemleri esas itibariyle bir taahhüt niteliğinde olup gelir veya gider tahakkuku sözleşmenin sonuçlandırılması ile mümkün olabilecektir. Ticari faaliyetiniz nedeniyle kur farkından doğacak riskleri azaltmak üzere yurt dışında mukim bir banka ile yapacağınız sözleşme kapsamındaki forward işlemlerinin fiziki teslimatla sonuçlandırılması halinde sözleşmenin vade tarihinde satın alınan döviz, sözleşmede belirtilen birim değer üzerinden kayıtlara alınacak olup bir mal alışından farksız olan bu işlem dolayısıyla kâr veya zarardan söz edilemeyecektir. Ancak, bu forward işlemiyle fiziki teslimat olmaksızın sadece fark rakamının karşı tarafa ödenmesi sonucunu doğuran nakdi uzlaşı öngörülmüşse, işlemden doğan kâr veya zararın sözleşmenin vade tarihinde, sözleşmenin vadeden önce bozulması halinde ise bozulma tarihinde kayıtlara intikal ettirilmesi ve kurum kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. Ayrıca vergi mevzuatımızda forward sözleşmelerinin tam mükellefler ile yurtdışında mukim bankalar arasında düzenlenmesini yasaklayıcı bir düzenleme bulunmamaktadır. Bilgi edinilmesini rica ederim.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü) Tarih : 27/05/2014 Sayı : 62030549-125[19-2013/370]-1456 Konu : Kısmi bölünmeye konu edilen iştirak hisselerinin yeni bir kısmi bölünmeye konu edilip edilmeyeceği. İlgi :.../.../... tarihli özelge talep formunuz. İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Şirketinizin 09/02/1970 tarihinde kurulduğu, hissedarlarınızın gerçek kişilerden oluştuğu ve ortakların hisse edinim tarihlerinin 2010 ve öncesine ait olduğu, 2005 ve 2006 yıllarında iktisap etmiş olduğunuz bir kısım gayrimenkulleri 20/03/2013 tarihinde Kurumlar Vergisi Kanununun 19 ve 20 nci maddeleri kapsamında kısmi bölünme yoluyla... devrettiğiniz ve karşılığında bu şirketin iştirak hisselerinin iktisap edildiği belirtilerek söz konusu kısmi bölünme işlemi sonucunda Şirketinizce iktisap edilen iştirak hisselerinin Kurumlar Vergisi Kanununun 19 ve 20 nci maddeleri kapsamında yeni bir kısmi bölünmeye konu edilip edilmeyeceği ile kısmi bölünmeye konu edilmesi halinde bu iştirak hisselerinin elde tutulmasına ilişkin olarak iki yıllık sürenin hesabında hangi tarihin dikkate alınacağı hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinde, "Kısmî bölünme: Tam mükellef bir sermaye şirketinin veya sermaye şirketi niteliğindeki bir yabancı kurumun Türkiye'deki iş yeri veya daimî temsilcisinin bilânçosunda yer alan taşınmazlar ile en az iki tam yıl süreyle elde tutulan iştirak hisseleri ya da sahip oldukları üretim veya hizmet işletmelerinin bir veya birkaçını kayıtlı değerleri üzerinden aynî sermaye olarak mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef bir sermaye şirketine devretmesi, bu Kanunun uygulanmasında kısmî bölünme hükmündedir. Ancak, üretim veya hizmet işletmelerinin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesi zorunludur. Kısmî bölünmede devredilen varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisseleri, devreden şirkette kalabileceği gibi doğrudan bu şirketin ortaklarına da verilebilir. Taşınmaz ve iştirak hisselerinin bu bent kapsamında devrinde, devralan şirketin hisselerinin devreden şirketin ortaklarına verilmesi halinde, devredilen taşınmaz ve iştirak hisselerine ilişkin borçların da devri zorunludur." hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun 20 nci maddesinin üçüncü fıkrasında ise bu Kanunun 19 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde belirtilen işlemlerden doğan karların hesaplanmayacağı ve vergilendirilmeyeceği hükme bağlanmıştır. 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "19.3.3. Devir ve bölünmelerde elde edilen hisselerin iktisap tarihi" başlıklı bölümünde, Kurumlar Vergisi Kanununun 19 ve 20 nci maddeleri kapsamında gerçekleştirilen devir ve bölünme (kısmi bölünme dahil) hallerinde, devir olan veya bölünen şirketin ortaklarına verilen hisselerin iktisap tarihi olarak, bu yeni hisselerin verilmesine neden olan devir olan veya bölünen şirketin hisselerinin iktisap edildiği tarihin esas alınması gerektiği belirtilmiştir. Kısmi bölünme müessesesinin temel amacı, şirketlerin yeniden yapılanma yoluyla verimlilik ve kârlılıklarını artırmalarına imkan sağlamak olduğundan kısmi bölünmenin bir şirkete ait iştirak hisselerinin parça parça elden çıkarılması sonucunu doğurmaması bir bütün olarak kısmi bölünme işlemine tabi tutulması gerekmektedir. Bu hüküm ve açıklamalara göre, Şirketinizce Kurumlar Vergisi Kanununda belirtilen şartlara uygun olarak yapılacak kısmi bölünme işlemi nedeniyle,... tarafından bu şirkete ait hisselerin ortaklarınıza verilmesi halinde söz konusu hisselerin iktisap tarihi olarak ortaklarınızın şirketinizin hisselerini iktisap ettikleri tarihin esas alınması gerekmektedir. Ancak, söz konusu kısmi bölünme işlemi sonucunda... ait hisselerin ortaklarınız yerine doğrudan şirketinize verilmesi halinde iktisap tarihi kısmi bölünme işleminin gerçekleştiği tarih olarak dikkate alınacaktır. Şirketinizin ortağı olduğu... ile... tarafından gerçekleştirilen kısmi bölünme işlemleri sonucunda... ile...nin hisselerinin "ortak" olmanız hasebiyle şirketinize verilmiş olması halinde... ile...nin hisselerinin şirketinizce iktisap edildiği tarihin... ile... hisselerinin iktisap edildiği tarih olarak kabul edileceği tabidir. Öte yandan, söz konusu kısmi bölünme işlemleri neticesinde doğrudan veya ortak olmanız nedeniyle şirketinize devredilen hisseler, Kurumlar Vergisi Kanununda belirtilen şartların taşınması halinde kısmi bölünme işlemine konu edilebilecektir. Bilgi edinilmesini rica ederim.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü Tarih : 27/05/2014 Sayı : 64597866-125[5/1-e-2014]-78 Konu : Şirket adına tahsis edilen arazi üzerine yapılan binanın maden ruhsatı ile birlikte devrinden elde edilen kazancın KV ve KDV'den istisna olup olmadığı İlgi : a) 20.02.2013 tarihli özelge talep formunuz. b) 21.02.2013 tarih ve 74255 sayı ile kayda alınan dilekçeniz. İlgide kayıtlı özelge talep formu ve dilekçenizde,... Orman Bölge Müdürlüğü tarafından şirketinize mermer kesme ve işleme yapmak üzere tahsis edilen maden ruhsatlı arazi üzerine inşa edilerek 31.12.2010 tarihinde aktifleştirilen binanın satışının maden ruhsatının devri ile birlikte yapılacağı belirtilerek, iki yıldan fazla aktifinizde kayıtlı olan söz konusu binanın satışının Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-r, satıştan doğacak kazancın da Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-/(e) maddeleri kapsamında istisna olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir. KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN: 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun "İstisnalar" başlıklı 5 inci maddesinde; "(1) Aşağıda belirtilen kazançlar, kurumlar vergisinden müstesnadır: e) Kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların % 75 lik kısmı. Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançlar istisna kapsamı dışındadır." hükmü yer almıştır. Konuyla ilgili olarak, 03/04/2007 tarih ve 26482 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nde, 5.6.2.2.1. Taşınmazlar "İstisnaya konu olan taşınmazlar, Türk Medeni Kanununda "Taşınmaz" olarak tanımlanan ve esas niteliği bakımından bir yerden başka bir yere taşınması mümkün olmayan, dolayısıyla yerinde sabit olan mallardır.

Bunlar Türk Medeni Kanununun 704 üncü maddesinde; Arazi, Tapu siciline ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar, Kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümler olarak sayılmıştır. Elden çıkarılacak taşınmazlardan doğacak kazancın, bu istisna uygulamasına konu olabilmesi için taşınmazın Türk Medeni Kanununun 705 inci maddesi gereğince kurum adına tapuya tescil edilmiş olması gerekmektedir. Bu nedenle, ilgili kurum adına tapuya tescili yapılmamış bir binanın satışından doğan kazanca bu istisna uygulanmayacaktır. Fiiliyatta cins tashihinin kurum adına tapuya tescilinin yapılmasında çeşitli nedenlerle gecikmeler olabilmektedir. Bu gibi durumlarda, taşınmazın işletme aktifinde iki yıl süreyle bulunup bulunmadığının, tespitinde, işletmede iki yıldan fazla süreyle sahip olunarak fiilen kullanıldığının, yapı inşaatı ruhsatı, vergi dairesi tespiti veya resmi kurum kayıtlarından birisi ile tevsik edilebilmesi mümkün olabilecektir. açıklamalarına yer verilmiştir. Buna göre, şirketinize tahsis edilmiş arazi üzerine inşa edilip aktifleştirilen fakat şirketiniz adına tapu kaydı bulunmayan binanın devir işleminden doğacak kazancın Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-(e) maddesi kapsamında istisna edilmesi mümkün bulunmamaktadır. KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN: 3065 sayılı KDV Kanununun - 1/1 maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu; - 17/4-r maddesinde, kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimlerinin vergiden istisna olduğu; istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimlerinin ise istisna kapsamında yer almadığı hüküm altına alınmıştır. Buna göre, şirketinize tahsisli arazi üzerinde inşa edilerek aktifleştirilen ancak tapu kaydı bulunmayan binanın taşınmaz olarak değerlendirilmesi ve söz konusu devir işleminin KDV Kanununun 17/4-r maddesi kapsamında KDV'den istisna tutulması mümkün bulunmamaktadır." Bilgi edinilmesini ve gereğini arz ederim.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü Tarih : 27/05/2014 Sayı : 64597866-125[6-2014]-81 Konu : Forward işlemi itibariyle oluşan kâr veya zararın KV ve KDV uygulaması. İlgi : 27.03.2013 tarihli özelge talep formunuz. İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketinizin her ayın son iş gününün iki gün öncesinde kayıtlarında yer alan döviz yükümlülükleri ve döviz varlıklarından arta kalan net tutar üzerinden, mensubu olduğu... Grubunun hazine şirketi ile forward işlemi yapmayı planladığı, grup şirketinin banka ve finans (kredi vermeye yetkili kurum) kurumu olmadığını, yapılacak forward işleminin fiziki teslimle sonuçlanmayacağı belirtilerek; vade kuru ile sözleşme kuru arasındaki farkın vade tarihinde kur farkı gelir veya gideri olarak dikkate alınıp alınmayacağı, kur farkı gideri oluşması durumunda kurumlar vergisi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı ile kur farkı gelir veya giderinin KDV ye tabi olup olmadığı, hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir. 1- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN: 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safî kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Aynı Kanununun 30 uncu maddesinde, dar mükellefiyete tâbi kurumların bu maddede yer alan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "6. Safi Kurum Kazancı" başlıklı bölümüne 5 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile eklenen "6.1.1. Forward işlemleri" başlıklı bölümünde; "Forward sözleşmesi, taraflardan birinin sözleşmeye konu olan finansal varlığı sözleşmede belirlenen fiyat üzerinden gelecekteki belirli bir tarihte satın almasını, karşı tarafın da sözleşmeye konu finansal varlığı satmasını şart koşan bir sözleşme türüdür. Forward işlemi esas itibarıyla, bir "taahhüt" niteliğinde olduğundan ve gelirin elde edilmesi sözleşmenin sonuçlandırılması ile gerçekleştiğinden, vadeye kadar dönem içinde yapılan değerlemelerin (reeskont işlemlerinin) kurum kazancı ile ilişkilendirilmemesi gerekir. Kurum

kazancına dahil edilecek kâr veya zararın vade sonunda tespit edilmesi gerekmektedir." açıklamalarına yer verilmiştir. Yine 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "30.4.10.1. Forward işlemleri" başlıklı bölümünde; "Türkiye'de bir işyeri ve daimi temsilcisi olmayan dar mükellef kurumlar tarafından forward işlemlerinden elde edilen kazancın niteliği ticari kazanç olup bu kazançlar üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesi uyarınca vergi kesintisi yapılmayacaktır." denilmektedir. Bu hüküm ve açıklamalara göre, forward sözleşmesi çerçevesinde oluşan vade kuru ile sözleşme kuru arasındaki fark, vade sonunda kâr veya zarar olarak tespit edilip kurum kazancına dahil edilecektir. Ayrıca zarar doğması durumunda yurtdışındaki firmaya borçlandığınız bu tutar üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılmayacaktır. Diğer taraftan, yurt dışındaki grup şirketiyle gerçekleştirilecek forward işlemlerinde, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 12 nci ve 13 üncü maddelerindeki Örtülü Sermaye ve Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı hükümlerinin dikkate alınmasının gerektiği tabiidir. 2- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN: 3065 sayılı KDV Kanununun; - 1/1 inci maddesine göre, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu, - 4 üncü maddesinde hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu; bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği, - 17/4-e maddesinde banka ve sigorta muameleleri vergisi (BSMV) kapsamına giren işlemlerin KDV den istisna edildiği hüküm altına alınmıştır. Buna göre; grup firmaları arasında düzenlenen her bir sözleşme süresi sonundaki cari kur ile sözleşmede belirlenen kur arasındaki fark, lehine fark ortaya çıkan firmanın verdiği hizmet sonucu ortaya çıktığından bu fark üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir. Sözleşme sonunda oluşacak kur farkı Türkiye'deki firma lehine oluşursa, firma tarafından düzenlenen faturada KDV hesaplanarak 1 no.lu KDV beyannamesinde mükellef sıfatıyla beyan edilecektir. Yurtdışındaki firma lehine kur farkı oluşması halinde, Türkiye'de mukim firma kur farkı bedeli üzerinden hesaplanan KDV yi 2 no.lu KDV beyannamesi ile sorumlu sıfatıyla beyan ederek ödeyecektir. Bilgi edinilmesini rica ederim.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü) Tarih : 24/04/2014 Sayı : 38418978-125[19-13/283]-445 Konu : Devir tarihinden sonra yapılacak örtülü sermaye hesaplaması için esas alınacak öz sermaye İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; şirketinizin jeotermal elektrik üretimi faaliyeti ile iştigal ettiği,... tarihinde aynı sektörde faaliyette bulunan... nin tasfiyesiz infisah ederek şirketinizle vergisiz birleştiği, şirketinizin... tarihli açılış bilançosunda öz sermayesi negatif iken birleşme sonrası öz sermayesinin pozitife dönüştüğü belirtilmiş olup, birleşmenin gerçekleştiği tarih itibariyle hesaplanan şirketiniz öz sermayesinin bu tarihten sonraki örtülü sermaye hesaplamalarında dikkate alınıp alınmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesinde; "(1) Bu Kanunun uygulanmasında aşağıdaki şartlar dahilinde gerçekleşen birleşmeler devir hükmündedir: a) Birleşme sonucunda infisah eden kurum ile birleşilen kurumun kanuni veya iş merkezlerinin Türkiye'de bulunması. b) Münfesih kurumun devir tarihindeki bilanço değerlerinin, birleşilen kurum tarafından bir bütün halinde devralınması ve aynen bilançosuna geçirilmesi. (2) Kurumların yukarıdaki şartlar dahilinde tür değiştirmeleri de devir hükmündedir...." hükümlerine yer verilmiştir. Aynı Kanunun "Devir, Bölünme ve Hisse Değişimi Hallerinde Vergilendirme" başlıklı 20 nci maddesinde; "(1) Devirlerde, aşağıdaki şartlara uyulduğu takdirde, münfesih kurumun sadece devir tarihine kadar elde ettiği kazançlar vergilendirilir; birleşmeden doğan karlar ise hesaplanmaz ve vergilendirilmez: a) Şirket yetkili kurulunun devre ilişkin kararının Ticaret Sicilinde tescil edildiği tarih, devir tarihidir. Münfesih kurum ile birleşilen kurum;

1) Devir tarihi itibarıyla hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesi ile, 2) Devir işleminin hesap döneminin kapandığı aydan kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın sonuna kadar geçen süre içerisinde yapılması halinde, münfesih kurumun önceki hesap dönemine ilişkin olarak hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesini, birleşmenin Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde münfesih kurumun bağlı bulunduğu vergi dairesine verirler. b) Birleşilen kurum, münfesih kurumun tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer ödevlerini yerine getireceğini münfesih kurumun birleşme sebebiyle verilecek olan kurumlar vergisi beyannamesinin ekinde vereceği bir taahhütname ile taahhüt eder. Mahallin en büyük mal memuru, bu hususta birleşilen kurumdan ayrıca teminat isteyebilir...." hükümlerine yer verilmek suretiyle yukarıda belirtilen şartların oluşması halinde münfesih kurumun sadece devir tarihine kadar elde ettiği kazançların vergilendirileceği, doğrudan doğruya birleşmeden doğan karların ise hesaplanmayacağı belirtilmiştir. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun "Örtülü Sermaye" başlıklı 12 nci maddesinde; "(1) Kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılır.... (3) Bu maddenin uygulanmasında; a) Ortakla ilişkili kişi, ortağın doğrudan veya dolaylı olarak en az % 10 oranında ortağı olduğu veya en az bu oranda oy veya kâr payı hakkına sahip olduğu bir kurumu ya da doğrudan veya dolaylı olarak, ortağın veya ortakla ilişkili bu kurumun sermayesinin, oy veya kâr payı hakkına sahip hisselerinin en az % 10'unu elinde bulunduran bir gerçek kişi veya kurumu, b) Öz sermaye, kurumun Vergi Usul Kanunu uyarınca tespit edilmiş hesap dönemi başındaki öz sermayesini, ifade eder...." hükümleri yer almaktadır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun uygulanmasına ilişkin olarak yayımlanan 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "12.1.5. Borcun öz sermayenin üç katını aşması" başlıklı bölümünde; ortak veya ortakla ilişkili kişiden temin edilip işletmede kullanılan borçların örtülü sermaye olarak kabul edilebilmesi için bu borçların hesap döneminin başındaki öz sermayenin üç katını aşması durumunda bu kişilerden alınan borçların toplamının hesap dönemi başındaki öz sermayenin üç katı ile karşılaştırılması ve bu oranı aşan borç tutarlarının oranı aştıkları sürece ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye olarak dikkate alınması gerektiği, öz sermaye kavramının kurumun Vergi Usul Kanunu uyarınca tespit edilmiş olan hesap dönemi başındaki öz sermayesini ifade ettiği ve Vergi Usul Kanununun 192 nci maddesi uyarınca öz sermayenin, aktif (mevcutlar ile alacaklar) toplamı ile borçlar arasındaki fark olduğu, yeni kurulan kurumlar bakımından kuruluş tarihinde anılan Kanuna göre tespit edilen öz sermaye tutarının, hesap dönemi başındaki öz sermaye olarak dikkate alınacağı, kurumların yapmış oldukları borçlanmaların örtülü sermaye olup olmadığı yönündeki tespitin hesap dönemi başındaki bilançoda yer alan öz sermaye ile kıyaslanmak suretiyle yapılacağı, kurumun dönem başı öz sermayesinin sıfır veya negatif değerler taşıması durumunda da söz konusu kurumun ortak ve ortaklarla ilişkili kişilerden yaptığı borçlanmaların tamamının örtülü sermaye olarak değerlendirileceği, hesap dönemi başı kavramının öz sermayenin tespitinde dikkate alınacak tarihi ifade etmekte olduğu ve bu tarihin 12 aylık hesap döneminin başlangıç günü, yeni işe başlayanlarda ise işe başlama tarihi olduğu açıklamalarına yer verilmiştir. Buna göre,... nin Şirketinize devredilmesi işlemi, Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen şartların varlığı halinde "devir" olarak değerlendirilecek olup söz konusu devir işlemi sonucu örtülü sermaye tutarının tayininde, nezdinde birleşilen ve hükmi şahsiyeti devam eden Şirketinizin hesap dönemi başındaki bilançosunda yer alan öz sermayesinin esas alınması gerekmektedir. Bilgi edinilmesini rica ederim.