istemediğini biliyorum. Çok merak ettim bu kötü olan şeyi. Dışarı çıkma isteğim dayanılmaz boyutlara ulaştı.



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

ISBN :

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

Bir Ayakkabı Hikayesi - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

CİN ALİ İLE BERBER FİL

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir.

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

TEST. 7. Dişer ne zaman fırçalanmalıdır? A. Yemeklerden sonra B. Okuldan gelince C. Evden çıkmadan önce

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Herkese Bangkok tan merhabalar,

Söyleyiniz. 1- Çağdaş caddeye neden koştu? 2- Kazadan sonra Çağdaş a kim yardım etti? Sözcük Sayısı : 56

Çok Mikroskobik Bir Hikâye

Kızım, evde köpek. bu köpeği eve? dedi. annesi. Zaten hep beni suçlarsın! dedi Cimcime. Mıyk! diye sızlandı köpek. Hemen gidecek bu köpek!

TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) almıştır?

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler.

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

Bu kitabın sahibi:...

ŞAHISLAR: Anne:Zişan, Baba:Orhan, Abla:Fehiman, Abla:Güzin, Abi:Osman, Küçük Kardeş:Fikret

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI

HAYAT BİLGİSİ. Bulutların her birinde özellikler yazmaktadır. İyi bir arkadaşta bulunması gereken özelliklerin olduğu bulutları boyayın.

DEMET İN PAMUK DEDESİ İLE AŞÇI NİNESİ

kanaryamın öyküsü Ayla Çınaroğlu Resimler: Yaprak Berkkan

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN!

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

ÖN OYUN Yer, ağustos böceklerinin yuvası. Cici ve Mimi aynanın karşısında son hazırlıklarını yapmaktadır.

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe

SATILMAZ EĞİTİM AMAÇLI KULLANILMAK İÇİN ÇOĞALTILMIŞTIR

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir?

Babamın Ardından. Yazar Leyla Hüseyin

timasokul.com / bilgi@timasokul.com

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

Asuman Beksarı. Türkiye nin İlk ve Tek Kadın Karides Yetiştiricisi. Yaşamdan Kesitler Sema Erdoğan. J. Keth Moorhead

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba.

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

Derleyen: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Mert Tugen

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. FARE NİN DERS VEREN ÖYKÜSÜ

23 Yılllık Yazılım Sektöründen Yat Kaptanlığına

Samed Behrengi. Sevgi Masalı. Çeviren: Songül Bakar

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

HİKÂYELERİMİZ FEN VE MATEMATİK ETKİNLİĞİ

Umutla, harabelerde günlük turuna çıkmış olan bekçi Hilmi Efendi yi aramaya koyuldu. Turist kalabalığı Efes sokaklarına çoktan akmaya başlamıştı.

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

En güzel 'Anneler Günü' şiirleri

Halk arasında "Ufak atta civcivler yesin" diye bir deyim var. İşte bu söz aşağıdaki röportaja cuk oturmuş.

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

tellidetay.wordpres.com

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

En Güzel Hediyesi Noel

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

Herkes Birisi Herhangi Biri Hiç Kimse

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

ÇOCUK VE YETİŞKİN HAKLARI

3 YAŞ BİRİMİ EKİM BÜLTENİ

Barınak Gönüllüleri ve Hayvanlara Yaşam Hakkı Derneği Tavşan Harry

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

Şehirdeki Yeni Hayatımız Başlıyor

SAGALASSOS TA BİR GÜN

Turkiye' ye dönmeden önce üniversiteyi kazandığımı öğrenmistim. Hayatımın en mutlu haberini de orada almıştım.

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama

Ö.Ç BİLFEN ANAOKULU 5 YAŞ GRUBU GÜNLÜK EĞİTİM PROGRAMI

MERAKLI KİTAPLAR. Alfabe

KAVRAMLAR RENK KAVRAMI SAYI KAVRAMI ZIT KAVRAMLAR DUYU KAVRAMLARI. Geometrik Şekil. Yön Mekanda Konum BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR.

OKU, ANLA, CEVAPLA! 2. Minnoş un fiziksel özellikleri nelerdir?

Bu testi yapın, kendinizi tanıyın!

Transkript:

Van Güzeli Babamı bilmiyorum. Annemi hiç görmedim. Her ikisininde Van lı olduklarını biliyorum ama. Annem beni ve diğer iki kardeşimi doğururken ölmüş. İlk doğan kardeşim de ölmüş sonra. Annemle birlikte gömmüşler onu. Beni ve diğer kardeşimi Antalya da iki ayrı aileninin yanına yerleştirmişler. Kardeşimi de hiç görmedim. Ama görürsem hemen tanırım, ikizim gibi benziyormuş bana. Belki birgün bir sokakta ya da bir evde karşılaşırız diye umut ediyorum. Yalana gerek yok ailem bana çok iyi bakıyor. Hele evin minik kızı beni kucağından hiç indirmez. Pamuk gibi yumuşak ve beyaz. Adını Pamuk koyalım demiş. Babamız karşı çıkmış önce nedir o sıradan bir isim demiş. Annemiz karışma, kızım nasıl istiyorsa öyle olacak deyince adım konulmuş. Kısa zamanda palazlandım. Kemiklerim etle sarıldı. Evin kızı çok mızmızdı onun yemeklerini de ben yutuyordum. Annemiz gördüğünde ikimizi de seviyordu yemeklerimizi bitirdik diye. Ben en çok sütü seviyordum, hem benimkini hem kızın sütünü içiyordum kimseler görmeden. Evde bize yasak yoktu istediğimiz yerde oynuyorduk. Babamızın koltuğunu çok seviyordum. O evde olmadığı zamanlar koltuğa evin kızından başka kimseyi oturtmuyordum. Bir sabah evin kızı yataktan kalkmadı. Merak ettim gidip yanına uzandım. Çok sıcaktı teni, yanakları da al al olmuştu. Bana sarılmadı bile, yüzüme de bakmadı. Bir gariplik olduğunu sezinledim. Annemiz yukarıya sesleniyordu, kahvaltıya çağırıyordu bizi. Ben koşarak indim merdivenleri, beni tek görünce hemen yukarı koştu ben de peşinden. Ateşler içinde yanıyor bu çocuk diyerek koltuk altına termometreyi koydu. Aman tanrım dediğini duydum elindeki telefonın tuşlarına basarken. 2 Almanya dan geldiğini söylediler beni kucağında tutan beyin. Sürekli okşuyordu beni ağzı laf yaparken. Sevmesine sevdim kendisini ama benim aklım hep evin kızında idi. İçime bir korku girdi. Ailemden ayıracaklardı beni. Mutlu günlerim son buluyordu ne yazikki. Ölüm ayırmıştı beni anne ve kardeşlerimden, şimdi de hastalık nedeni ile yine bir ayrılık vardı kaderde. Olmaz demiş doktor. Olmaz, bu kızın astımı azmış. Üstelik kedi köpeğe karşı da alerjisi var Anlaşılan beni Almanya ya gönderecekler. Hadi hayırlısı. İyiki canım kaynadı bu adama. Önce bir doktora gittik. İlk aşılarımı oldum, bağıra çağıra. Ertesi gün uzun kanatları olan kocaman bir makinaya bindik. Adının uçak olduğunu öğrendiğim bu gürültülü aracı hiç sevmedim fakat buradan İstanbul a gitmenin en kısa ve en rahat yol olduğunu söyledi beyim. Yanında oturdum usluca. Uçak havalanırken çok korktum. Hani salıncakta çok yukarılara çıkınca için kalkar, kusacak gibi olursun aynen öyle oldum. Gözlerimi yumup gideceğim yerleri düşlemeye başladım. Uçak garip sesler çıkarmaya başladığında açtım gözlerimi. Kaptan pilot inişe hazırlandığımızı söylüyordu. Bu kez kulağımın ağrıdığını hissettim. İnanılmaz bir sancı kafatasımı patlatmak üzereyken, utanmayı mutanmayı bir kenara bırakıp şimdiye dek hiç kullanmadığım sesimle bağırmaya başladım. Bir eliyle kafamı tutan beyim az kaldı canım, birazdan ineceğiz diyordu ki kulağımdaki ağrının azaldığını hissettim. Boynumu uzatıp pencereden baktım, keşke bakmaz olaydım. Havada 1

idik, binerken gördüğüm tekerler yoktu artık, içime yine bir korku girdi ki sormayın. Kulağımın patlamasından korkuyorken ödüm patladı. Altımı ıslattım. Utancımdan gözlerimi sıkıca kapayıp çişimin üstüne kıvrıldım. Akrabası olduğunu öğrendiğim ailenin evine girmemizle beyimin çıkması bir oldu. Vize işlemleri ile uğraşmaya gittigini soylediler. Bu evin de küçük bir kızı vardı ama beni sevmediğini bakışlarından anladım. Burada fazla kalmayacağımıza sevindim. Almanya da bizi sabırsızlıkla bekleyenlerin olduğunu bilmek rahatlattı beni. Bir hafta sonra şu hiç sevmediğim uçak yolculuğuna başlayacaktık. Aşı olduğum yerde bana pasaport çıkartmışlardı, doğrusu kendi resmimi pek beğendim. Onda gözlerimdeki korku ve bilinmezlik okunuyordu. Bir an evvel yeni aileme kavuşmak için günleri sayıyordum ki beyim seyahat kartı vermiyorlar. Bakanlıktan özel izin çıkartmamız lazımmış demez mi. Umutlarım söndü, sevincim kursağımda kaldı işte. Beni kıskanan bu kızla kalacaktım. En kısa zamanda beni Almanya ya götüreceğini söyleyerek ayrıldı beni seven bey. Ayıp olur diye ağlamadım ama boğazımdaki yumru canımı yaktı. Yine düştüm dibi görünmez bir kuyuya. Beklemekten başka çarem yoktu. 3 Tekme tokat uyandırıldım kıvrılıp yattığım köşeden. Babamız sen nasıl kızımın canını acıtırsın ha? Al bakalım diyerek ordan oraya savuruyordu beni. Neye uğradığımı anlayamadım. Kendimi savunacak durumda değildim. En çok sevdikleri biricik kızlarının canını acıtmışım, ama onun bana yaptıklarını gören, duyan olmadı. Kimsenin görmediği zaman beni çimdikleyen, tekmeleyen bu şımarık kızı tek annesi görüyordu. Ona sarılıp birşeyler anlattıktan sonra kız biraz düzelir gibi oluyordu ama annesi görmediği zamanlar bana yapacağını yine yapıyordu. Bir akşam babasının kucağında sevişip öpüşürken elini gösterip Pamuk parmağımı ısırdı demez mi? Daha neler? Oysa parmağını gözüme sokmak isterken ısırır gibi yaparak izin vermedim. Annemiz şahit işte. Bunu duyar duymaz usulca diğer odaya gidiyordum ki ensemden bir el yapıştığı gibi beni duvara fırlattı. Dünyam karardı. Beyin sulanması ne demek olduğunu o zaman anladım. Ayıldığımda kendimi o nazik, sevecen annemizin kucağında buldum. Bir eliyle kafamı tutuyor diğer eliyle eşini uzaklaştırıyordu yanımızdan. O geceyi zindandaymışım gibi inleyerek, acılar içinde kıvranarak, yemeden içmeden geçirdim. Sabah annemizi telefonda konuşurken gördüm. Olmuyor hala, bizim kız çok kıskanıyor. Yazık zavallı her akşam dayak yiyor. Ruh hali bozulmadan al kurtar onu diyordu. Teşekkür edip hafta sonu görüşürüz dedikten sonra ahizeyi kapattı. Hem sevindim hem üzüldüm. Bana yine yol göründü, başka bir ailenin yanına gidecektim. Bundan daha kötü olamaz diye kendimi teselli ederek bekledim hafta sonunu. 4 Kucağında beni okşayan bir bayan Aldığım beş on kuruşluk maaşla hem kira verip, hem üniversitede çocuk okutarak zar zor geçiniyorum. Nasıl bakacağım ben buna? Aldığım para mamasına yetmez diyordu. Biz yardım ederiz hala ne olur kurtar onu dedi annemiz. Ne sevineceğimi ne de ağlayacağımı bilemeden bindik asık suratlı babamızın sürdüğü otomobile. Dupleks dedikleri bir apartmanın önünde durduk. Yeni annemin 2

kucağında birinci kattaki, önü kocaman ayakkabılarla dolu küçücük bir eve girdik. Az eşyalı, duvarları postere benzeyen resimlerin süslediği mütavazi bir evdi burası. Bir sıcaklık ve huzur kapladı içimi bu üçüncü evime girdiğimde. Yeni annem süt verdi ama içemedim, ağzımın içi yanıyordu nedense. Üniversiteli ablam sevip okşayarak karşıladı beni. Kucağında okşarken ben bu adı sevmedim buna ipek ismi yakışır. İpek gibi yumuşak ve güzel. Gözleri de harika, ne tatlı şey böyle dedi. O akşam onunla yattım. 5 Yeni evimde huzurlu idim ama bütün gün evde tek başıma kalıyordum. Ablam ve annem erkenden gidiyorlardı. Şu şımarık kızı aramaz değildim hani. Hiç olmazsa oyun oynuyorduk birlikte. Burada hiç bir yere çıkamıyorum, dışarı bırakmıyorlar beni. Demir parmaklıkla çevrili ufak bir balkon çıktığım tek yer. Buna da şükür dedik hiç olmazsa yoldan gelen geçenleri izliyordum. Akşam eve ilk gelen annemiz oluyordu. Onu balkonda görür görmez kapının arkasına koşup bekliyordum. İlk işi beni kucağına alıp okşamak olurdu. Hadi in aşağı Van güzelim, yemek yapacağım diyerek mutfağa koşardı. Bacaklarına sarılarak ben de peşinden tabi. Sonra ablam gelirdi, bir fasıl da onunla sevişirdik. Yemekten sonra ablam bilgisayarının başına, ben kucağına geçerdim. Çok iyi insanlardı, annem kendi yemeyip bana yedirirdi. Sevdiğim yemekleri alırdı, pahalılıktan yakınarak hemde. İlkbaharı müjdeleyen günlerden biriydi, Cumartesi olmalıydı annemiz bahar temizliği yapmaya karar verdi. Bütün pencereler açıldı kilim halı dışarı çıkarıldı. Kuşların cıvıl cıvıl sesleri doldurdu ortalığı. Canım dışarıyı çok çektiki ama annemiz ablamı uyardı sakın kapıları açık bırakma. Ablası gelecekmiş yurt dışından, beni çok sevecekmiş o yüzden beni de yıkaması gerekiyormuş. Bir de bu eksikti, hiç te sevmem suyu. Annem seve, okşaya soktu beni su dolu küvete. Ablamın şampuanını kullandı güzel kokayım diye. O gece bebek gibi uyudum ablamın koynunda. Sabah annemizin hazırladığı yemek kokularıyla uyandık. Ablam beni okşarken Bak Pamuk bugün teyzem geliyor, seni çok sevecek bundan adım gibi eminim. Sese karşı çok hassastır ama, sakın şu çirkin sesinle onu rahatsız edeyim deme. Şapkaları değişiriz sonra tamam mı diyerek o da beni uyardı. Tabi ki yapmam yeni ailemi seven herkesi ben de severim. Akşam üzeri görmeye alışık olmadığım, ellerinde bavullar iki tip geldi. Annem ve ablam sevinç çığlıkları atarak sarıldılar kır saçlı, güleç yüzlü bu insanlara. Ben de burdayım diye bağıracak oldum ama ablamın tembihini hatırlayarak teyzeciğim dediği bu bayanın yanına usulca yanaştım. Beni kaptığı gibi kucağına alıp sevmeye başladı. Çok güzel kokuyordu, kucağından hiç inmek istemedim. Ama annem girdi araya hadi yemeğe oturalım açsınızdır diyerek mutfağa aldı onları. Durur muyum ben de peşlerinden gittim. Teyzenin kucağında yerimi aldım. Beni öperken yanaklarımı okşayan pamuk gibi yumuşak, bembeyaz saçlarıyla oynadım. Keşke hep burada olsa diye içimden geçirmedim desem yalan olur. Bu güzeli dışarı çıkar arada. Temiz havaya koşup oynamaya ihtiyacı var diyordu teyze. Bırakamam abla. Dışarda ona tecavüz ederler. Kendini koruyamaz ki oluyordu yanıtı. Bu sözcüğü ilk kez duydum tecavüz. Annemizin anlattığına bakılırsa kötü birşey olmalı. Çünkü onun beni çok sevdiğini, canımın acımasını 3

istemediğini biliyorum. Çok merak ettim bu kötü olan şeyi. Dışarı çıkma isteğim dayanılmaz boyutlara ulaştı. 6 Bu teyze ne şeker şey, eve gelir gelmez nasılsın Van Güzelim diyerek beni kucağına alıyor. Hiç tatmadığım yiyecekler veriyor bana. Gece yatağına giriyorum kızmıyor. Keşke onun kızı olsaydım. Dişi olmasaydı götürürdün Amerika ya demişti annemiz. Demek o yüzden Almanya ya gidememiştim. Bu dişilik çok kötü bir şey olmalı. Bilmem annem beni neden dişi doğurdu. Kendisi gibi acı çekeyim diye mi? Kardeşimin böyle sorunları yoktur umarım. Onu görebilme umudumu yitiriyorum yavaş yavaş. Dişi olduğum için bir yığın şeylerden yoksun bırakılıyorum. Adil değil ama. Bize haksızlık bu. Bir dışarı çıkabilsem. Belki benim gibi diğer dişilerle arkadaş olur birlikte mücadele ederiz tecavüzlere karşı. Nerdeeeeeeee o günler? Her defasında kapılar sıkı sıkı kapanıyor yüzüme. Mutfakta kahvesini yudumlayan teyzenin kucağında otururken, az önce hoşçakal deyip giden ablam gerisin geri geldi. Pasom. Pasomu unutmuşum diyerek merdivene koştu. Bende ablamın yanına varmak için mutfaktan çıktım. O da ne? Aman tanrım ablam kapıyı açık bırakmış. Bu fırsat kaçırılır mı? Ya şimdi ya hiç, tecavüzle mücadelenin tam zamani işte diyerek süzüldüm dışarı. Arkama bakmadan doğruca arka bahçeye koştum. Mis gibi çayır çimen kokusu yaktı genzimi. Evin, balkonun havasına hiç benzemiyordu burası. Kuşlar, böcekler ordan oraya uçuşup duruyorlar. Ağaçlar rengarenk çiçeğe bürünmüş. Cennete girdim sandım. Hemen çimenlerin üstüne attım kendimi. Bir sağa bir sola yuvarlanarak çayır çimene karıştım. Şöyle derin bir nefes alayım derken tepemde iri yarı alaca bir kedi belirdi. Tüylerini dikmiş beni izliyordu. Hemen ayağa kalktım. Eve doğru yönelince hırlayarak önümü kesti. Sağa döndüm hırladı. Sola döndüm sesini yükselterek hırladı. Kendi kendime Bu benim gibi dişi olamaz. Tecavüz bu heralde dedim. Geriye döndüm, arkamda iki tane daha iri yarı kedi bıyıklarını uzatarak geliyor. Etrafımı tecavüzler çevirmişti. Birbirlerine uzun uzun gırlayıp, hırlamaya başladılar. Fırsat bu fırsat deyip sıvışmak istedim. Sarımtırak, pala bıyıklı iri yarı olanı kesti önümü. Beni azarlar gibi sert hırlamasını sürdürdü. Ben de cılız sesimle onlara hırlamaya başladım ama sarı olan yanıma yanaşıp ayağını attı sırtıma. Kaplana benzeyeni çirkin sesler çıkararak sarmana saldırdı. Sıyrılıp kurtulmuştum ki sarman sırtıma bindi. Çember içine almışlardı beni.hırlama ile miyavlama arasında garip sesler çıkarıyorlardı. Zavallı ben kaçmaya çalıştıkça enseme yapışıyordu sırtımdaki sarı. Dişlerini geçirmişti boynuma, canım yanıyordu. Olanca gücümle bağırmak istiyordum. Bağırdıkça dişlerin bıçak gibi boynuma girdiğini hissediyordum. Biliyordum teyze beni görse koşup gelirdi. Sesimi çıkaramıyorum. Olanca ağırlığı ile üstümdeki sarının tırnakları sırıtımı bıçak gibi deliyordu. Diğer iki kedi birbirleriyle kavga ederken içimde birşeyin parçalandığını hissettim, sonra da ılık birşeyin aktığını. Sarman tırnaklarını batırmıyordu artık, ama dişleri boynumda idi hala. Kaplana benzeyeni koşarak gelip sarmanı iterek atladı üstüme. Aynı şeyleri o da yaptı. Sesim soluğum çıkmadan bütün bu olup bitenleri titreyerek sineye çektim. O da indi sırtımdan, ayağa kalkmak istedim ama dizlerim titriyordu. İki adım atamadan çuval gibi yığıldım yere, hemen üçüncü olanı bindi üstüme. Artık ağrının acının farkında bile 4

değildim. Utanç ve ter içindeydim. Ne birşey duyuyor, ne de görüyordum. Demek annemizin korktuğu tecavüzdü bu olanlar. Acılar içinde kıvranarak kalaklaldım yığıldığım yerde. Bu sokakta benden başka dişi yokmuydu? Neden yardıma koşmadılar? Sorup sorguladım kendi kendime. Teyze çağırıyordu Pamuuuuuk. Kızım nerdesin gel buraya. O sesi duyar duymaz nasıl utandım nasıl mahçup oldum anlatamam. Sevinmem gerekirdi oysa. Ses veremedim, bildirmedim yerimi. Telaş içindeydiler içeri dışarı girip çıkıyorlardı. Ne yapacağız şimdi? Pamuk u bulmadan nasıl gideriz? diyordu teyze sağa sola koşarak. Sarı bir taksi bekliyordu apartmanın önünde. Daha fazla dayanamadım apartman kapısını açık görünce kimseye görünmeden içeri gireyim istedim ama teyzenin eşi gördü beni. Pamuk kızım ne oldu sana böyle gel bakalım diyerek beni kucağına almak istedi. Nasıl oldu bilmiyorum, ya korkudan, ya da utancımdan olsa gerek elini tırmaladım. Tamam tamam anlaşılan senin canını acıtmışlar gel içeri diyordu. Ama ben ayakkabılığın arkasına girerek evin kapısının açılmasını bekledim. Kapı açılır açılmaz saklandığım yerden çıktım Eyvah eyvah ne yapmışlar benim Van güzelime, sırtı başı kan içinde, boğmuşlar zavallıyı canım benim diyerek elini uzattıyordu ki, ona da tırnak attım. Kirli vücuduma dokunmasını istemedim. Ve hemen açık duran kapıdan süzüldüm içeri. Teyze de peşimden geldi, korkma Pamuk gel canım. Her tarafın kan revan içinde diyerek yaralarıma bakmak istiyordu ki dokunmasına fırsat vermeden bulduğum ilk yere saklandım. Teyze eline kolanya ararken utancımdan yerin dibine giresim geldi. Aşağıdan eşi geç kaldık, taksi şoförünün de acelesi varmış hadi in aşağı diye sesleniyordu. 7 Kapıların teker teker kapandığını duydum. Ortalığa sessizlik çöktü. Gitmişlerdi. Yapayalnızdım. Kin ve acı içinde kendimi temizlemeye başladım. Keşke annemle birlikte ben de ölseydim diye söylenerek kan lekelerini yok etmeye çalıştım. Peki akşam eve gelecek olan hanımımın yüzüne nasıl bakacaktım. Beni tecavüzcülere karşı uyardığı halde çıktım dışarı ve belamı buldum işte. Suçluydum. En iyisi saklandığım yerde kalmak. Telefon ziliyle açtım gözlerimi. Zifiri karanlıktı gördüğüm. Alışılmış telefon sohbetinden sonra Sen üzülme ablacağım. Bu olacaktı bir gün. Bizim sakar Kızın dikkatsizliği, ne yapalım diyordu hanım. Bir kez daha yerin dibine girmek istedim işte. Devam ettiler konuşmaya, sürekli göz altında tutamazdım ki onu. Dışarı çıkmak oynamak onun da hakkı. Hayır görmedim henüz, ortalıkta yok. Saklanıyor galiba, utancından ya da acısından bize görünmek istemiyor. Çıkar ortaya sen merak etme. Yaraları derinse gereğine bakarız. Başa gelen çekilir artık, sorarım doktora belki kürtaj yaparlar. Ya da doğurmasına izin verirler. Bakarsın çok değişik ekzotik van güzelleri doğurur demesiyle yeni bir bilinmezin içine daha girdim. Kürtaj. O da neyin nesi? Tecavüz kadar kötü olamaz heralde diye düşünmeden edemedim. Kısa sürede çok soru geçti aklımdan. Kim di doğuracak olan? Ben olamazdım heralde. Annemiz anlatıyordu habire plana göre bir Van kedisiyle döllenmesini sağlayıp, yavruları olduktan sonra Almanya ya gönderecektik. Kafam iyice karıştı, aklım şaştı. Karanlığın dibinde başıma gelenleri ve gelecek olanları düşünerek suskun, ıslak, biraz da korkak bekledim aydınlığı. Morgantown, Nisan 2008 5