KANSER DERNEKLER İÇİN YILLLIK BEYANNAME VERME ZAMANI NİSAN AYI ÖNEMLİ GÜN VE HAFTALARI SÖZDER GAZETESİ SAYFA 2 05 NİSAN 2012



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

KANSER TANIMA VE KORUNMA

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

10SORUDA AİLE SİGORTASI

Bir Kadın 3 Sanat Sergisi açıldı

HUKUK VE ADALET DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI (Ortaokul 6, 7 veya 8. Sınıf)

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Yargı Örgütü Dersleri

BİR AVUKAT YANINDA AYLIKLI OLARAK ÇALIŞAN AVUKATIN DURUMUNUN AVUKATLIK YASASI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Destek Personeli Eğitimleri

T.C. TOROSLAR KAYMAKAMLIĞI Toroslar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Çağdaşkent Anadolu Lisesi EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÇALIŞMA TAKVİMİ

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

TARİHİ ADI OCAK. 10 Ocak Gazeteciler Günü ŞUBAT. 19 Şubat Milli Eğitim Vakfı Kuruluş Günü. 28 Şubat Sivil Savunma Günü MART. 1-7 Mart Deprem Haftası

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Fransa da ki saldırıya Bodrumdan tepki

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

BODRUM DA SAĞLIK ÇALIŞANLARI GREVDE

R E H B E R L Đ K B Ü L T E N Đ - 3

SAVUNMA: Ben sizin sanığınız değilim AHMET ALTAN

Malüliyet Yönetmeliği Değişti

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

ACIBADEM BODRUM HASTANESİ

Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı

HUKUKSAL ETİK (LEGAL ETHICS) DERS NOTLARI

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA

Turizm Fakültesi Dekanı ndan ziyaret

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

Organ bağışında bulunan herkesin organları kullanılabilir mi?

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

FASIL 23 YARGI VE TEMEL HAKLAR

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

ANKET ve BİLGİ FORMU

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Yorumluyorum. Ceza Hukuku Perspektifinden Güncel Olaylara Bakış

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

(BENGÜTÜRK TV DE KURTULUŞ ADANA TVLERİ NE İŞ) Adana'nın düşman işgalinden kurtuluşunun yıldönümünde Adana televizyonlarında ilginç bir olay yaşandı.

Avukatlık Mesleğinin Tanımı ve Özellikleri

BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Trans Grup Terapisi Devam Ediyor. SPoD LGBTİ, Stajyer Avukat ve Hukuk Öğrencilerine Yönelik Bir Eğitim Düzenledi

NİSAN 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Mevzuat Kroniği CEZA HUKUKU

Yeşilcan la. Temiz Hava. İlkokul

BODRUM, RES LERE KARŞI BİRLİK

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ

KPSS'de çok konuşulan 'vitamin' sorusu ve çözümü

T.C. OTLUKBELİ KAYMAKAMLIĞI İlçe Emniyet Amirliği. Belgelendirme Büro Amirliği Hizmet Standartları

Çok Mikroskobik Bir Hikâye

KANUNEN OLMAYAN, AMA İLİMİZDE UYGULANAN HAYAT STANDARDI.? Yeni bir haftada yine beraberiz.geçen haftaki

Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi Eylül Ayı Toplantısını Yaptı

Engelliler ve Sosyal Güvenlik

2:Ceza muhakemesinin amacı nedir? =SUÇUN İŞLENİP İŞLENMEDİĞİ KONUSUNDAKİ MADDİ GERÇEĞE ULAŞMAK

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

ilkokul Yeşilcan la Temiz Hava

ISBN :

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri...

TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

: ANKARA BAROSU BAŞKANLIĞI

Başbakan Sayın Binali YILDIRIM KANAAT ÖNDERLERİ VE STK İLE BULUŞMASI KAYSERİ

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

BODRUM EMNİYET MÜDÜRÜ HALUK BAŞ HAKKARİYE TAYİN OLDU

6331 SAYILI KANUN SONRASI İŞ KAZALARININ BİLDİRİLECEĞİ SÜRELER VE BİLDİRİM YAPILACAK KURUMLAR

18 KASIM PAZARTESİ İZMİR GÜNDEMİ. -Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı - Basın Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü

Başkent Üniversitesi nde Mezuniyet Coşkusu

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

MAHÇİÇEK TEN ENGELLİLERE MÜJDE

Perşembe İzmir Gündemi

T.C. SAMSUN BAROSU BAŞKANLIĞI

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN

HASTA HAKLARI VE SORUMLULUKLARI. Bir Sağlık Kuruluşuna, Sağlık Hizmeti Almak İçin Başvurduğunuzda;

GÜL-AY Basın-Meslek İlkelerine Uyar. Yazı ve ilanlar imza sahiplerine aittir. Köşe yazılarına ücret ödenmez. Makalelerinden kendileri sorumludur.

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2019/078 Ref: 4/078

AYŞEGÜL ARSLAN IN KATİL ZANLISI MÜEBBET YEDİ

4Baronun Taraf Olduğu Bazı Davalar

İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI NA. : Şüpheli hakkında suç duyurusu dilekçemizin sunumudur.

KADIN VE AİLE BİREYLERİNİN ŞİDDETTEN KORUNMASINA DAİR KANUN TASARISI. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Tanımlar

MADDE 2 : Bu Yönetmelik, Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince müdafi veya vekil görevlendirilmesi ile bu kişilere yapılacak ödemeleri kapsar.

NEVŞEHİR VALİLİĞİ İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

ARABULUCULAR MERKEZİ BODRUM DA

DETAY Fuarcılık Organizasyon ve Tanıtım Hizmetleri Ltd. Şti

AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ

En büyük gücümüz teşkilatlarımız

Sosyal Güvenlik Haftası Çeşitli Etkinlik ve Ziyaretlerle Kutlandı

: İstanbul Barosu Başkanlığı

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

Baki olan Rabbimiz ve davamızdır

129 KADINI TEMSİLEN 129 KADIN MHP YE ÜYE OLDU

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet Meslek Yüksekokulu DAMGA VERGİSİ ve HARÇLAR BİLGİSİ DERSİ Açık Ders Malzemesi

: ANKARA BAROSU BAŞKANLIĞI

Emanetiniz Emanetimizdir

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Bodrum a gönül veren ünlüler Trafo da buluştu

YENİ VAKIFLAR KANUNUNA VE VAKIFLAR YÖNETMELİĞİNE SİVİL DEĞERLENDİRME

Transkript:

SAYFA 2 KANSER. Kanserle Savaş Kanser bir hücre hastalığıdır. Hücre, canlıların yapı taşıdır. Yapıları ve işlevleri birbirine benzeyen hücreler bir araya gelerek dokuları, dokular birleşerek organları ve sistemleri oluştururlar. Hücrenin ana özelliği bölünüp çoğalmasıdır. Bölünüp çoğalan hücreler vücuttan atılır. Kanser, hücrenin olağandışı bölünüp çoğalmasıdır. Kanserli hastalarda hücre, canlının zararına çoğalır. Organların işlevlerini yapmalarını engeller. Halk sağlığı yönünden kanserin önemi; hastalığın öldürücü olması ve sık görülmesidir. Bu açıdan bakıldığında kanser hastalığı dünyanın en önemli sağlık sorunudur. Kanserle savaşabilmek, zararlarını azaltabilmek için halka hastalığın önemini ve kanserle savaş yollarını anlatmak gerekir. Tıp biliminin gelişmesi, insanların eskiye göre daha bilinçli yardım istemeleri, pek çok insanı kanserden kurtarıyor. Gün geçtikçe, kanserden kurtulanların oranı daha da artacaktır. Kanser konusunda hastaya yardımcı olmak, hastalıkla ilgili araştırmaları desteklemek, doktorların eğitimine yardımcı olmak için 1947 yılında Ankara'da Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu adı ile bir dernek kuruldu. Dernek kuruluşundan bu yana yurttaşları kanserin erken tanımı ve iyileştirme konularında uyarıyor. Kanser hakkında bilgili olmamız için çalışmalar yapıyor. Bu kuruluş 1952 yılından beri Türk Kanser Haberleri adlı bir dergi çıkarmakta, isteyenlere dergiyi parasız göndermektedir. 1956 yılında Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu'nun önerisi ile Nisan ayının ilk haftası ülkemizde Kanser Savaş Haftası olarak kabul edildi. Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu'nun çabaları ile yurdumuzda ilk kanser hastanesi, 1956 yılında Ankara'da açıldı. Kanser hastalığının gerçek nedeni tam olarak bilinmiyor. Ancak çok alkol ve sigara içenlerde, boya işlerinde çalışanlarda, kimyasal maddelerle uğraşanlarda, güneş ve röntgen ışınları altında uzun süre kalanlarda hastalık daha çok görülmektedir. Kanserin Ön Belirtileri Vücudun herhangi bir yerinde nedeni bilinmeyen şişkinlikler, sertlikler, iyileşmeyen yaralar, Vücudun çeşitli yerlerindeki benlerde ve siğillerde, renk ve büyüklük değişmeleri, Durdurulamayan kanamalar, Ses kısıklığı Geçmeyen öksürük Nedeni anlaşılamayan ateş ye zayıflama, Büyük aptes alışkanlıklarındaki değişiklikler. Bir hastalıktan korunmak için o hastalığın nedenlerinin bilinmesi önemlidir. Bugün kanserin nedeni tam olarak bilinmemektedir. Kansere karşı alınacak önlemlerde, yapılacak savaşta temel ilke; kanser etkenlerinden kaçınmak ve hastalığın erken tanımıdır. Kanser konusunda sık sık uluslararası konferanslar, seminerler, kongreler düzenlenir. Bu toplantılarda kanserin nedenleri, kanserden korunma yöntemleri, hastalığın erken tanımı ve iyileştirme yolları tartışılır. Yeni bulgular, yeni ilaçlar tanıtılır. Ülkemizde de son yıllarda bu tür çalışmalara ağırlık verilmiştir. Doktorlarımızın kanser konusundaki araştırmaları, uluslararası toplantılarda ilgiyle izlenmektedir. Tıp biliminin gelişmesi, insanların eskiye göre daha bilinçli yardım istemeleri, pek çok insanı kanserden kurtarıyor. Gün geçtikçe kanserden kurtulanların oranı daha da artacaktır. Kanser hemen her organda görülmektedir. Ancak bazı organlarda daha çok dikkati çekmektedir. * Akciğer Kanseri : Ölüm oranı en fazla olan kanserdir. Sigara içenlerde daha sık görülür. * Sindirim Sistemi Kanseri : Mide ve Kalın bağırsak kanseri önemli organ kanserleridir. * Meme Kanseri : Elle tanımı yapılabildiğinden tedavi ve iyileşme oranı en çok olan kanser türüdür. Kanser Savaş Haftası boyunca sergiler açılır. Hastalığın halka tanıtılmasına çalışılır. Gazetelerde, dergilerde, radyo ve televizyonda hastalıktan korunma yolları anlatılır. Yapılan araştırmalar yeni buluşlar, yeni ilaçlar açıklanır. Halk bu konuda aydınlatılır. Bu hafta öğrendiklerimizi yaşamımız süresince unutmayalım. Bu konuda çevremizdeki insanları uyaralım. Kanserle ilgili en küçük kuşkuya düşüldüğünde hemen doktora başvurmak gerektiğini anlatalım. Unutmayalım; kanserin erken belirlenmesi, iyileşmesini çok kolaylaştırır. NİSAN AYI ÖNEMLİ GÜN VE HAFTALARI 1-7 Nisan Kanserle Savaş Haftası 4 Nisan NATO Günü 5 Nisan Avukatlar Günü 7 Nisan Dünya Sağlık Günü 7-13 Nisan Sağlık ve Sosyal Güvenlik Haftası 8-14 Nisan Sağlık Haftası 10 Nisan Polis Teşkikatı'nın Kuruluş Günü 14 Nisan Şehitler Haftası 15-22 Nisan Turizm Haftası 20-26 Nisan Kutlu Doğum Haftası 21-28 Nisan Ebeler Haftası 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı 23 Nisan gününü içine alan hafta Dünya Kitap Günü ve Kütüphaneler Haftası 25 Nisan Türkiye İstatistik Günü DERNEKLER İÇİN YILLLIK BEYANNAME VERME ZAMANI Kurulu derneklerin gelir-gider işlemlerini ve diğer bilgilerini içeren DERNEK BEYANNAMESİ nin, 5253 Sayılı Dernekler kanunu nun 19 maddesi ve Dernekler Yönetmeliğinin 84. Maddesi uyarınca her yılın Nisan ayı sonuna kadar dernek ve birliklerin yönetim kurulu başkanları tarafından doldurularak mülki idare amirliklerine verilmesi gerekmektedir. Doldurulan bu beyanname formunun doğruluğu da,yönetim kurulu tarafından karar altına alınacaktır.2011 yılı beyannamelerini, Kaymakamlık veya Valiliğe, belirtilen süre içimde vermeyen dernek başkanları, Dernekler Kanunu nun 32, maddesinin (L) bendine göre 679,00 TL idari para cezası ile, beyannamelerini gerçeğe aykırı olarak verenler ise yine aynı yasanın ilgili hükümlerince ağır para cezası ile cezai-adli adli işleme tabi tutulur. Söz konusu para cezaları dernek başkanlarını ilgilendirdiğinden, başkanların beyannamelerini mutlak suretle zamanında vermeleri kanun gereği ve menfaatlerinedir. Konu ile ilgili olarak ta 19 Nisan 2012 perşembe günü Nazilli Belediye Tiyatro salonunda Aydın İl Dernekler Müdürlüğü ve Nazilli Kaymakamlığı dernekler Büro Şefliği tarafından organize edilen bir eğitim semineri verilecek. SÖZDER

H İ K AY E ANASININ KIZI Hüsnü Hakan Tanrıkut Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonunda bir izdiham yaşanıyordu. Değil oturmak ayakta durmak için boş bir alan yoktu. Salonun dışında içindekinden fazla insan, kulaklarını açık salon kapısına dayamış adeta nefes almıyordu. Sanık sandalyesinde oturan 70 yaşında kısa boylu, yeşil gözlü, temiz yüzlü bir adamdı. Bu kadar izleyicinin önünde öyle bir oturuşu vardı ki insanın etkilenmemesi mümkün değildi. Sanki Mahkemede değil de bir dağın tepesinde oturuyor aşağıdaki ovayı seyrederken dalmış gitmiş aklından geçirdiği bir olayı, bir hatırayı yeniden yaşıyordu. Gözleri açıktı karşısındaki insanlara bakıyordu ama sanırsınız ki baktığı yerde hiçbir yeri, hiçbir kimseyi görmüyordu. Hakimler dahil etrafındaki insanların hiç birini ciddiye almadığı açıktı. Hakim sanığa ayağa kalkmasını söyledi. Aslında sanık salona alındığında kimse ona otur dememişti ama o jandarma erinin eliyle sandalyeyi işaret ettiğini görünce hiç tereddüt etmeden oturuvermişti. Jandarma belki ayakta durması gereken noktayı göstermişti. Sanığın hiçbir şeyi ciddiye almadığı, hiçbir şey düşünmediği yüz ifadesinden açıkça belli idi. Hakim sanığın savunmasını üstlenen avukata doğru konuştu: Sağlık raporu sağlığı yerinde olduğunu yazıyor. Geçen duruşmada söylediklerinizin hiçbiri doğrulanmadı dedi. Avukat Raporu kabul etmiyoruz. Müvekkilimin yeniden uzmanlar heyetince muayene edilmesini talep ediyoruz. Gerekçelerimizi ve taleplerimizi yazılı olarak arz ediyorum, efendim müvekkilim olayın şokunu üzerinden atamamış ve kalıcı travma yaşamaktadır, acilen tedaviye alınması gerekmektedir. Cezaevi şartlarında daha da kötüleşeceği aşikardır dedi. Salonun dışında kapıya yakın duran bir kadın yanındaki tanımadığı adama soruyordu: Kızını mı öldürmüşler Adam: İyi de kızını dört kişi mi öldürdü, dört kişiyi vur-muş ayrıca kızının öldüğü filan yokmuş diye cevap verdi. Meraklı kadın devam etti: Gazetede kendim okudum, beni kızımdan ettiler, öldürdüler diyordu. Cezaevinden sağ çıkamaz, zavallı oldukça da yaşlıymış. Adam: Sen ne diyorsun ya, adam dört kişiyi temizlemiş sen zavallı diyorsun, sus çevreden kızan olur zaten çoğunun öfkesi tepesinde dedi. Kadın hiçbir şey söylemeden etrafına bakındı ve sustu. Sanık ayakta hakimin kendisine soru sormasını bekliyordu. Hakim bey sordu: Geçen celse konuşmadın. Sorularımıza cevap vermelisin. Kendini savunmak istemediğini söylüyorsun. Avukatını azletmeye kalkmışsın, neden? Sanık İnsanlar kendi iç dünyalarında yaşarlar. Kimsenin dış görünüşü sizi aldatmasın. Eğer hakimlerin insanların içini okuma gücü olsaydı bu çatıdan yanlış karar çıkmazdı. Verdiğiniz kararların yarıdan fazlası yanlış. Siz çok iyi niyetli olduğunuz ve yanlış yapmamak için çırpındığınız halde yanlış kararlara imza atıyorsunuz. Çocukluğumda rahmetli babamdan duyardım. iki yalancı şahitle adam asıyorlar derdi. Evet mahkemelerde taraf ve tanık durumunda olan insanların inanın tamamı olaylara subjektif bakıyor. Kişiye özel bakıyor. İki kere ikinin tartışıldığı bir yer burası. Ben 5 yıl önce bir gazetede şöyle yazmıştım. Kendimi savcının hakimin önünde Allahın huzurunda gibi hissederim. Tanrı insanları yaratır ama insanları adalet yaşatır. Ben bunca yıl dan sonra özellikle bunca olaydan sonra ister inanın ister inanmayın kendimi şu anda sizin karşınızda Allahın huzurundaymışım gibi hissetmek istiyorum ama insanlar adaleti arıyor, bulamıyor. Yani yaşamıyor. Bana gerekçesi nedir diye sorarsanız demin söyledim. İnsanlar zaaf içinde. Sokakta gezen insanların her biri öyle SÖZDER BAĞIMSIZ GAYRİ SİYASİ GAZETE İMTİYAZ SAHİBİ GENEL YAYIN YÖNETMENİ: SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ: ALTINTAŞ MAH.İSTASYON BULVARI No:45 NAZİLLİ NAZİLLİ TEL:0 256 314 09 40 FAX: 0 256 314 08 04 GSM:0 506 852 89 19 E MAİL hasangormezefe@hotmail.com Gazetemize verilen yazı ve fotoğraflar yayınlansın yada yayınlanmasın geri verilmez. Yayınlanan yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir. Özel anlaşması olmayan yazarlara ücret ödenmez. SAYFA 3- cinayetler işliyorlar ki bu eylemleri ile katiyen adli soruşturmaya tabi tutulmuyorlar. Çünkü onların işledikleri cinayetleri cezalandıracak bir yasa metni yok. Henüz insanların zaafları nedeniyle başkalarına verdikleri zararların önemli bir kısmını muhatap almış ceza kanunu mevcut değil. İki kere iki tartışılır mı? Ben veya beni temsil eden değerli avukat neyi savunacak. Her şey ortada, ben gözümü kırpmadan 4 kişiyi öldürdüm. Saklısı gizlisi yok. Zaman geriye gitse o anı yeniden yaşasam yine aynı şeyi yapar 4 kişiyi yine gebertirdim. Ben onları vurmakla bok çukurundan bir tane çöpü, bir parça pisliği alıp çukur dışına atmış gibiyim. Balığın suda yaşayıp sudan şikayet etmesi gibi bir şey oluyor benim bakış açım ancak, inandığım gerçek bu. Ben 40 yılı aşkın süre önce uğruna canımı verebileceğim bana en yakın olması gereken bir kadın tarafından can evimden vurulmuş, ölümcül yara almıştım. Ölüme en yakın bir nokta da bana müdahale ettiler, beni kurtardılar. Kırkından sonra yeniden hayata dönmüştüm. Hayata döndüm ama yaşadığım her saniyenin gayesi ben değildim. Ben kendim için yaşamıyordum. Hayatımı çevremdeki sınırlı insanlara adamıştım. Bunların başında elbette çocuklarım geliyordu. Bu geberttiğim şerefsizler iki kızımı birden öldürdüler Burada hakim bey sanığa üslubun yanlış, üstelik sen tahsilli bir insansın ve sen onların canlarını aldın, arkalarından hakaret etme! Ayrıca senin öldü dediğin kızların yaşıyor. Onlar hakkında neden öldü diyorsun. Maktuller ne yaptılar da güya sana göre kızlarını öldürdüler diyerek müdahale etti. Sanık hakimin bu sorusuna cevap vermek için elini kaldırdı tam o sırada sanığın arkasında oturanlardan birkaç kişinin sanığa sövdüğü duyuldu. Yine aynı sıradan bir kişi ayağa kalkarak hakime karşı eliyle sövenleri gösterdi ve efendim bu şerefsizler abime sövüyor. Söylediklerini aynen kendilerine iade ediyorum dedi ve kendisini kızdıran insanların üzerine yürüdü. Hakim sinirlenmişti, dört kişiyi eliyle işaret ederek Jandarma Tim Komutanına hitaben bunların hepsini salon dışına çıkarın dedi. Sanığı savunan sanığa Abim diyen kişi salon dışına çıkar çıkmaz diğer 3 kişinin üzerine saldırdı ve ilk anda birini vurduğu yumrukla yere devirdi. Yanındaki genç bir delikanlı da ona yardım ediyordu. Salonun dışı da içi gibi çok kalabalık olduğu için insanlar birbirinin üzerine yıkıldı, ortalık iyice karıştı. Alt kattan polisler geldi, kavga edenlerin tamamını götürdüler. Sanık olaylardan hiç etkilenmemişti. Hakim bey sanığa yönelik gördün mü, bu kavganın sebebi sensin üslubunla ortalığı karıştırdın dedi. Hakimin bu son sözü sanığın moralini bozdu. Biraz önce hakimin öldü dediğin kızların yaşıyor. Onlara niçin öldü diyorsun sorusuna cevap vermek için yapacağı konuşmadan vazgeçti. Kendisine otur diyen olmadığı halde önünde dikildiği sandalyeye oturdu. Hakim bey daha çok sinirlendi ve sanığa derhal ayağa kalkmasını emretti. Sanık yine düşünen bir heykele dönmüştü. Hakimden daha aşağı düzeyde oturan duruşma katibine doğru sabit bir noktaya bakıyordu. Hakimi duymadığı kesindi. Biraz önce ders verir gibi konu şan insan sanki bu değildi. Hakim bey sanığın kendisini dinlemediğini görünce jandarmalara doğru sert bir sesle kaldırın şunu ayağa diye bağırdı. İki jandarma sanığın her iki koluna girerek onu ayağa kaldırdılar. Sanığın durumunda hiçbir değişiklik olmadı. Jandarmalar onu ayağa kaldırabilmişti ama hakimin soracağı sorulara karşı cevap vermesini, yani konuşmasını sağlayabilecekleri şüpheliydi. Hakim konuşmana devam ama üslubuna dikkat et dedi. (Devamı gelecek sayıda) BASIM YERİ Nazilli Ajans & Matbaa 0.256 312 77 88 EVİNİZ KADAR RAHAT ORTAMDA HER TÜRLÜ FATURA ÖDEMELERİNİZDE GÜVENECEĞİNİZ ADRES TELEFON VE İNTERNET ABONELİK İŞLEMLERİ HER TÜRLÜ KONTOR YÜKLEME İLŞLLEMLERİ BAĞKUR VE SSK PİRİM ÖDEMELERİ UĞUR MUMCU PARKI GÜNEYBATI KÖŞESİ PTT KARŞISI ALTINTAŞ MAH.İSTASYON BUL.NO 45 NAZİLLİ TL:0 256 314 09 40 FAX:0256 314 08 04

MUHTEREM CEMAAT! Kadir KORKMAZ M.Zait Kotku Camii M-K/Başakşehir İ S TAN B U L SAYFA 4 SPORLA YAŞA PROJESİNİ PROTOKOL TANITTI Bu çocuklarımızın kendilerine alternatif ortam bulabilmeleri amacıyla Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığı Başkanlığında Yüce Allah insanlara sayısız nimet vermiştir. Ama bazı insanlar doğuştan veya daha sonra bu nimetlerin bir kısmından mahrum kalabilmektedir. Herkes her şeye sahip olamıyor. İnsanın gözleri görmeyebilir, kulakları duymayabilir veya herhangi bir organı sakatlanabilir. Dünyanın her yerinde olduğu gibi, ülkemizde de engelli insanlarımız bulunmaktadır. Nice insanlar sağlıklı iken bir hastalık veya kaza sonucu engelli olabilmektedir. Bütün bunlar bizim için bir imtihandır. Nitekim Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: Andolsun sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma ile deneriz. (Ey peygamber!) Sabredenleri müjdele! O sabredenler, başlarına bir musibet geldiği zaman: Biz Allah'a aidiz ve sonunda O'na döneceğiz derler. İşte Rablerinin bağışlaması ve rahmeti hep onlaradır. Ve doğru yolu bulanlar da onlardır. Aziz Kardeşlerim! İnancımıza göre insan dünyaya suçsuz ve günahsız olarak gelir. Ayrıca her sıkıntı, ceza olsun diye insanın başına gelmez. Öyle olsaydı Allah'ın seçkin kulları olan peygamberlerin başına onca sıkıntı gelir miydi? Peygamber efendimiz: Musibetlerin en ağırı enbiyaya, sonra evliyaya daha sonra da derecelerine göre diğer müminlere isabet eder buyurmuştur. Başa gelen musibetlere karşı sabırlı olunmalı, bunun bir imtihan olduğu, sabırlı olanında mükafata ereceği bilinmelidir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) görme yeteneğini kaybeden bir sahabiye Gözlerin bu şekilde kalırsa ne yaparsın diye sormuş, o da: Sabreder, Allah'ın rızasını dilerim diye cevap vermişti. Bunun üzerine: Rusül-i Zişan Efendimiz, Sabreder, Allah'ın rızasını dilersen, O'nun huzuruna günahsız olarak varırsın buyurmuştur. Bela ve musibetlere sabretmek, derdine deva aramamak, tedavi olmamak manasına gelmez. Başa gelen beladan dolayı ümitsizliğe düşmek, isyan etmek insana daha çok zarar verir. Değerli Müminler! İnsan muhterem bir varlık olarak yaratılmıştır. İster sağlıklı, isterse engelli olsun, bütün insanlar hürmete layıktır. Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde: Bir kimsenin mümin kardeşini küçümsemesi günah olarak ona yeter buyurmuştur. Şu halde engelli insanları eksik ve kusurlu olarak görmemeliyiz. Herkese karşı gösterdiğimiz olağan ilgi ve saygıyı onlara da göstermeliyiz. Engelli veya sağlıklı olsun herkes bu dünyada Allah'a ibadetle mükelleftir. Ancak dinimizde engellilere ibadetlerde kolaylıklar sağlamıştır. Ayrıca peygamberimiz, engel li insanlara iyi davranılmasını emretmiş, Amânın yolunu şaşırtana Allah lânet etsin buyur-muştur. Görme engelliye yol tarif etmeyi, işitme engelliye yardımcı olmayı sadaka olarak değerlendirmiştir. Peygamberimiz, engelli Müslümanlara resmi görevler de vermiştir. Engelli kardeşlerimize yapabilecekleri işler vererek hem akıl, zekâ, yetenek ve düşüncelerinden istifa de edilmeli hem de düzenli bir gelire sahip olmaları sağlanmalıdır. Aziz Kardeşlerim! Engelli çocukları toplumdan saklamak, onlardan dolayı utanıp eziklik hissetmek, engelli doğa cak diye kürtaj olmak asla doğru bir davranış değildir. Kul Allah'tan gelene razı olmalıdır. Dünyanın bir imtihan yeri olduğu, imtihanı başaranların ilahi mükafata erecekleri ve bakıma muhtaç kimselere yardım etmenin büyük sevap olduğu unutulmamalıdır. Allah Teâlâ mümin kulunu belki bu sayede cennetine koyacaktır. Kamu kurum kuruluşlarına ve sivil toplum örgüt lerine engelli çocukların rehabilitasyonu konusunda destek verilmesi dini ve insanı bir görevdir. Hutbemi şu hadis-i kudsi ile bitiriyorum: Kulumun iki gözünü alarak onu imtihan ettiğimde sabrederse karşılığında ona cenneti veririm. Kaynak:Hüsnü Hakan TANRIKUT yürütülen projede kurumlarımızın iyi bir diyalogu olmuştur. Özellikle çocuklar için Nazilli Kaymakamlığı büyük destek vermektedir. Kaymakamlığımız tarafından alınan eşofman ve ayakkabıların proje süresince çocuklarımızın kullanmaları sağlanmıştır. Ayrıca bu çocuklarımızın ailelerine de büyük görevler düşmekte ve bizlere çalışmalarımızda yardımcı olmalarını beklemekteyiz dedi. Düzenlenen törene Aydın Valisi Kerem Al ın yanı sıra Nazilli Kaymakamı Mehmet Okur, Sultanhisar Kaymakamı Cevdet Ertürkmen, Bozdoğan Kaymakamı Mahmut Kaşıkçı, Karacasu Kaymakamı Ahmet Gencer, Kuyucak Kaymakamı Alp Arslan, Buharkent Kaymakamı Osman Bilgin, Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Nazilli Belediye Başkanı H.Haluk Alıcık, Aydın Alay Komutanı Kurmay Albay Bülent Bulut, Aydın Cumhuriyet Başsavcısı Ekrem Yiğit, Denetimli Serbestlik Hizmetlerinden sorumlu C.Savcısı İlkay Özçelik, Denetimli Serbestlik Müdürü Özgür Bozat ve Adnan Menderes Üniversitesi Bölüm Başkanı Dç.Dr.Reşat Kartal ile çok sayıda protokol üyesi katıldı. Çocuklar için alınan çok sayıda spor malzemesi de protokol üyelerince öğrencilere teslim edildi. Sözder NAZİLLİLİ İŞ ADAMLARINA TEŞVİK VE YARDIMLAR ANLATILDI İŞ ADAMLARINA DEVLET TEŞVİKLERİ, İHRACAT VE ÜRETİMDE DEVLET YARDIMLARI ANLATILDI Ege İhracatçılar Birliği Devlet Yardımları Şube Müdürü Mustafa San; Birlik olarak tüm Ege Bölgesinde iş adamlarımıza gerekli tüm yardımları yapmaya hazırız. Yeter ki üyelerimiz bizlerle irtibata geçsinler dedi. Nazillili işadamlarına yönelik Devlet Teşvikleri, İhracat ve Üretimde Devlet Yardımları konusunda eğitim semineri düzenlendi. Seminerde konuşan Ege İhracatçılar Birliği-Devlet Yardımları Şube Müdürü Mustafa San ise Gerçekten şu anda o kadar çok hibe ve teşvik programı var ki tüm iş dünyası bunlardan istifade etmeli. Şu anda bizler birliğimiz olarak tüm Ege Bölgesinde iş adamlarımıza gerekli tüm yardımları yapmaya hazırız. Yeter ki üyelerimiz bizlerle irtibata geçsinler dedi. Toplantının devamında programa katılan dernek üyelerine, iş araştırma, fuar, iş gezisi, yurt dışı iş gezisi, şube açma, belgelendirme, tanıtım ve reklamlarla alakalı devlet teşviklerini içeren bilgilendirme ve sunum yapıldı.

BU PLAKET BAŞKA Büyük onur duydum bu vesile ile vatanımızın bütünlüğ doğrultusunda canlarını seve seve feda eden tüm şehitlerimizi rahmetle arıyorum.ayrıca Gazilerimize de sağlıklı ömür diliyor şükranlarımızı sunuyorum iye konuştu. Gaziler için ayrı bir mezarlık talep eden Muharip Gaziler Derneği Başkanı Hasan Karataş'ın bu istegini yerine gerirme sözü veren Başkan Alıcık,Yardımcılarına bu konuda çalışma yapma talimatı verdi. Plaket vermeye yönrtim kurulu üyeleri Tahsin kaya,seydi Evran, Ali akıncı,ve Osman Sağıroğlu.katıldılar. Kaynak Nazilli Yeni Haber AVUKATLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN Hukukçunun seçkinliği ve üstün nitelikler taşıması, hem kamunun hem de yargının beklediği bir husustur. Bu gün kamuda görev alabilmek için sınav ve mülakatta başarılı olmak bir zorunluluk olduğu halde,kişilerin hak ve özgürlüklerini temsil etmek gibi çok önemli bir görevi üstlenen avukatlık mesleğine kabulde ise hale bir sınav sözkonusu değildir. Anayasa mahkemesinin bu konuda verdiği karar ve gerekçesi çerçevesinde ivedilikle yasal düzenleme yapılması bir gerekliliktir.bununla birlikte; * Hazırlanacak yeni anayasada savunmanın,yargı erki içinde düzenlenerek,iddia ile savunma makamları arasında eşitliğin sağlanması *Avukatlık kanununda yer alan;avukat kimliğinin resmi belge olduğuna dair yasal düzenlemenin artık fiili uygulamaya da yansımasını, * Ceza muhakemesi kanunundan doğan zorunlu müdafilik hizmetleri için belirlenen ücretlerin düzenli ödenmesini ve tarifenin de en azından avukatlık asgari ücret tarifesi düzeyine çıkartılmasını, * Yargının kurucu unsuru olmasına rağmen avukatların, UYAP sistemindeki bazı hizmetlerden bedel karşılığında yararlandırılması uygulamasından vazgeçilmesini, * Belli bir süre fiilen görev yapmış olan avukat meslektaşlarımızın yeşil pasaport imkanından yararlandırılmasın, * Bir çok mesleğin stajında olduğu gibi, avukat stajyerlerininde staj süresince sosyal güvenlikten yararlandırılması gerekmektedir. * Yukarıda bir kısmını saydığım sorunları sadece avukatların sorunları olarak değil, yargının ve savunma hakkının sorulanaları olarak değerlendirilmesini ve ivedilikle çözüm getirilmesini bekliyoruz. Ülkemizde davaların, hızlı,basit,en az giderle ve etkin bir biçimde görülmesini sağlamak için gerekli değişikliklerin mutlaka yapılması gerektiği yönündeki düşüncelerimizi, önceki yıllardaki konuşmalarımızda da ifade etmiş idik.ancak; son günlerde yargının hızlandırılması amacı ile yapılan veya yapılması planlanan yasal değişikliklerin, birtakım sorunlarıda beraberinde getirdiği veya getireceği kuşkusuzdur.bu nedenle Baroların ve uygulayıcıların bu konudaki görüş ve eleştirileri mutlaka değerlendirmeye alınmalıdır.bu bağlamda; *Çek yasasında yapılan ve icra iflas yasasında yapılmak istenen değişikliklerin alacaklıları madur edeceği, alacağın tahsilini zorlaştıracağı, hatta imkansız hale getirebileceği dikkate alındığında, bu alanın mafya ve benzeri yapılar tarafından doldurulabileceği, ekonomik ve ticari hayatın bundan büyük zarar görebileceği endişesini, * Hukuk davalarında; yargılama boyunca yapılacak masrafların tamamının gider avansı adı altında dava açılırken peşin olarak alınması uygulamasının,ekonomik yönden dar gelirli olan vatandaşlarımızın hak arama özgürlüklerinin önünde büyük bir engel teşgil edeceği, * Hukukçu olmayanların da alacakları ek dersler ile içinde olabilecekleri arabuluculuk sisteminin gerek vatandaşın hak ve hukuku bakımından, gerekse yargı birliği ve bütünlüğü açısından sakıncalar doğuracağı bunun yerine avukatlık yasasının 35/A maddesinde yer alan uzlaşmaya ilişkin hükmün işlerlik kazandırılması gerektiği düşüncesindeyiz. Biz avukatlar,yaşanılan her türlü sıkıntı ve zorluğa rağmen insan haklarının korunması,adil yargılamanın güvencesi ve savunucuları olacağımızı kamu oyuna duyururuz dedi. HABER SAYFA 5 HEP TEK YÖN Toplum yapımızda var tek yönlülük. Hemen her konuda kararlarımızı tek yönlü veren, geniş düşünmeyen anlık Kararlar verip sonrada bunları düzeltmeye çalışan insanlarız genel olarak. Nasıl mı? Hemen birkaç örnek verelim. Bir olaya şahit olsak, ya tanıdığımızdan yana oluruz,yada karışmamayı tercih ederiz. Hayvanları korumak için uğraşırız, ancak köpeğin ısırdığı adamı hesaba katmayız, kadını korumaya çalışırız, ama adamı çileden çıkaran kadını hesap etmeyiz, işçiyi korumaya çalışırız patronu hesap etmeyiz, bu sıralamayı istediğiniz kadar genişletebilirsiniz. Bu konu nereden çıktı diyenleri duyar gibiyim. Geçenlerde hepimizi üzen bir olay yaşandı. Bir şantiyede bir çok işçi ekmek parası kazanmaya çalışırken feci bir şekilde hayatını kaybetti. Hepsine de Allah tan rahmet diliyorum. Allah ailelerine sabır versin. Çok üzücü bir olay. Işverenin kusurları var, kabulü zor, affı zor hatta belki de mümkün olmayan kusurlar. Olayı sadece hayatını kaybeden vatandaşlarımız ve aileleri açısından düşündüğümüz de tek suçlu işveren firma. Ama ben olaya biraz daha geniş açı ile baktığımda çok farklı şeyler görüyorum. İhaleyi A firmasının alıp, B firmasına verdiği B firmasının taşeron diye C firmasına aktardığı C firmasının da adını yüklenici yada başka bir şey koyup D firmasına verdiği, daha doğrusu bunların olabildiği bir çalışma sistemi varken siz ne tedbir alırsanız alın bu tür olaylardan kaçamazsınız. İhaleler kendi işini kendisi yapan firmalara verilmediği, iş yapan firmaya tavuğun suyunun suyu kaldığı bir çalışma şekli ile bundan fazlası olmaz. Iş bilenin kılıç kuşananındı bir zamanlar, ama günümüzde, iş, adamı olanın, hamallık işi yapanın haline geldi. Adaletli bir ticaret hayatı için şartların da eşit olması gerekli. Adaletli bir insanlık içinde şartların eşit olması gerekli. Işveren olarak en küçükten en büyüğe, işçi alımı kesinlikle resmi kanaldan yani işkur dan olmadığı, cama asılan yazılara, gazete ilanlarına, insanların iş başvurusu yaptığı bir ortamda, işkur aracılığı ile işçi alan bir firmaya, aynı işçi binikiyüz liraya malolurken, sokaktan işçi alan beş altı yüz liraya malediyorsa, olacak olan nedir tahmin edebilirsiniz. Işte bahsettiğimiz üzücü olayda olduğu gibi işi güçlü görünen firma alır, ama el değişe değişe vasat bir firma uygulayan olur, iş ona gelene kadar tüğleri yolunmuş tavuğa döner, sonuç ortada. Çok basittir, almayıversin, yapmayıversin, demek. Ama diyemeyizki! iş ilk alan firma yerine son uygulayan firmaya kalsaydı, o da hakkı olan parayı kazansaydı, gerekli her türlü tedbiri alırdı. Kısacası, işçiyi korurken patronu unutan, kadını korurken, erkeği yok sayan, hayvanı korurken, insanı umursamayan yani tek yönlü bir düşünce anlayışı olan toplumuz. Ama bilirsiniz ki tek yönlü yollar, durmanız gerektiğinde durmazsanız, oraya yeniden gelebilmek için, bir çok yoldan tekrar geçersiniz, bunu yaparken zamanda kaybedersiniz, imkanda. Tüm bunları ifade ederken, kesinlikle kimseyi korumayalım demiyorum, elbette zayıf olanı güçlü karşısında korumamız gerekli. Sadece bunu yaparken ölçüyü kaçırmayalım, birini korurken bir başkasını mağdur etmeyelim, yeni mağdurlar yaratmayalım diyorum. Olaylara geniş bakalım, sadece son noktada yapacağımız değişiklikler ile bir şeyi çözemeyiz, diyorum. Bir başka örnek vereyim çok kısaca. Sigara sağlığa zararlı, toplumu korumamız gerekli. Ama bunu nasıl yapıyoruz? Sigara fabrikasına dokunmuyoruz, ama en son satıcı esnafı canından bezdiriyoruz. Sanki çocuklar büyüklerin elinde sigarayı görmüyor da, biz markette görmesinler diye olmadık şeyler istiyoruz. Çocukların girmediği kahvehane, birahane, meyhanelerde sigarayı yasaklıyoruz ama sokakta tüm çocukların gözünün önünde serbest diyoruz. Sizce de çelişki değilmi? Yorum sizlerin, saygılarımla.