Sorularlarisale.com FİLİPİNLERDEN HİZMET MEKTUBU II Assalamu alaikum wa rahmatullahi wa barakatuhu... Muhterem Agabeylerimiz; Evvela; Binler selam ediyor, müstecap dualarınızı bekliyoruz. Saniyen; bizleri şükre sevk eden, sevkimize medar olan, sürur gözyaşlarına gark eden bazı hizmet-i imaniye haberlerini arz etmek istiyoruz...birincisi; 29 Aralık`ta Filipinler`in kuzey eyaletlerine doğru yola çıktık. Esasen bir düğün davetiyesi seyahatimize vesile olmuştu, fakat normal bir düğün değil, evliliklerinin 50.yılında tekrar nikah tazelemek isteyen bir ailenin düğün davetiyesiydi bu, bizi de köylerine davet etmişlerdi, ailenin en büyük oğlunun evinde daha evvel bir gün kalmıştık, Johann Chirst`in babası... Yanımızda burada bastırdığımız "23.Söz, iman Hakikatleri, bazı sempozyum tebliğleri ve sair risalelerden bir çantayı doldurduk... Aksam saat 9`da yola çıkmıştık, sabaha karsı 6 gibi Ifugao eyaletinin başkenti olan Lagawe`ye, buradan da bizleri davet eden Kiangan ilçesine vardık... kaldığımız ev, ahşaptan iki katli bir ev, bize üst kati hazırlamışlar, her evde olduğu gibi burada da 9-10 çocuk var, hemen etrafımızı sardılar, biz de şefkatle kucakladık... Burası tarihi noktadan çok ehemmiyetli bir merkez, zira 2.Cihan harbinin bittiği nokta olarak kabul ediliyor, Japon Orduları başkumandanı burada ABD ye teslim olmuş.. Burada hemen hemen herkesin, hususan ihtiyarların ya Japonlarla, ya Amerikalılar`la alakalı 2.cihan harbi hatırası var.. Pencereden dışarıya baktığınızda bulutlarla kaplı plato, pirinç tarlaları, koy evleri, yemyeşil dağlar... ve bu güzel manzarayı itmam eden tertemiz hava... Ayetul Kübra`nın ingilizcesinden bulutlar ve dağlarla alakalı kısımları ev sahibimizle okuduk... Kiangan... buraya 1910 senesine kadar bir çok misyoner gelmiş, fakat hemen hemen hepsini öldürmüşler, 1910`dan evvel tabiatperest, 13 tanrılı bir dinleri var ve çıplak yasıyorlar... Bu tarihte Father Morman isminde 20 yaslarında, çok zengin Belçikalı bir ailenin tek çocuğu bu köye geliyor... Ve vefat ettiği tarih olan 1958`e kadar burada kalıyor, 48 sene... Simdi Kianganla beraber bütün Ifugao Hıristiyan, 48 sene burada kalıyor ve mezarının da burada olmasını istiyor... CIHAN HARBINDE Köylülerle beraber O da evini terk ediyor, dağlara kaçıyor, 2 sene dağlarda perişan bir hayat sürüyorlar, ağaç kovuklarında yahut mağaralarda yaşıyorlar... Bizler ziyaret ettiğimiz her evde, önce bu hatıraları dinliyor, sonra ya 23.Söz`den ya da iman hakikatlerinden bir ders okuyor ve 2.cihan harbiyle alakadar 4.meseleyi de page 1 / 5
yanımızda getirdiğimiz Nur mecmuasından okuyorduk... Burada bulunduğumuz günlerde aksamları çeşitli evlere gidip misafir olduk ve Islamdan, Risalelerden ve Hz.Nur Üstadımız`dan bahsettik, böyle bir ev ziyaretinden döndüğümüzde üç genç (Puguman, Say Tayaban ve Pallangan isimlerinde lise talebesi üç genç) bizim nasıl namaz kıldığımızı, niçin rüku ve secde ettiğimizi sordular, biz de biraz izah ettik, sonra mevzu dinlere, peygamberlere ve İslam`a geldi, yas itibariyle bunlardan büyük olduğumuz için önce biraz Filipinler tarihinden, dünya tarihinden sorular sorduk, neşelendiler, sonra peygamberleri sorup bildiklerini anlatmalarını istedik, bundan sonra onlar İncil`den bildiklerini anlatıyorlar, biz de müttefik noktaları kabul ediyor, muhalif noktaları, "Kuran ise, böyle diyor" diye tashih ediyorduk... Gece çok geç olduğu halde, bırakmak istemiyor; Risale okumak istiyorlardı, hususan Puguman, ısrarla Kuran`i ve Hz.Peygamber`i soruyordu, ben ise Yatsı namazını eda etmediğimden müsaade istedim, fakat onlar da bizim gibi secde etmek istediklerini söylediler ve abdest alıp yatsı namazını kildik.. Ertesi sabah kalktığımızda bir çocuk geldi, "sizi çağırıyorlar" dedi, çağırılan yere gittiğimizde, 4 ihtiyar amca bizi bekliyordu, bu insanlara kitaplardan verdikten sonra, Haşir Risalesi`nin bas taraflarından okuduk, birisi "bana ne olur Kuran verin; ben Muhammed`in Allah`in Peygamberi olduğuna inanıyorum" dedi, diğer birisi "bu misaller, hikaye ile mevzuyu izah, HZ, Isa`nin usulü.. siz okuyunca ben, HZ.Isa`nın hikayelerini (parabol veya mesellerini) okuyorsunuz zannettim, sanki Ondan mektup ve siz Onun havarileri (appostle). Bu Zat`a sorduk; "Yani, kabul ediyor musunuz okuduğumuz her şeyi?" Dedi ki: "Hem de Isa`nın sözleri gibi kabul ediyorum." Bu ifadeler, bize Barla Lahikasi`ndaki su mektubu derhatir ettirdi; "USTADIMIZIN KURAN-I HAKIM`DEN ALDIGI VE NESRETTIGI RISALE-I NUR VASITASIYLA NASARANIN BIR KISMI ISLAMIYETI KABUL EDECEK VE NASARA MUSLUMANLARI VEYA HRISTIYAN MUMINLERI HUKMUNE GECIP USTADIMIZIN SOZLERINI ISA ALEYHISSELAMIN SOZLERI NEVINDEN HUSN-U KABUL EDECEKLERINE ISARETTIR. EVET RISALE-I NURDA OYLE BIR KUVVET VAR KI, AVRUPANIN EN MUANNID FEYLESOFLARINI DAHI TESLIME MECBUR EDER. HER RUHUN BIR IHTIYAC-I HAKIKISI OLAN HAKIKI IMAN NURUNU ARAYAN HRISTIYAN MUVAHHIDLER ELBETTE RISALE-I NURU GORSELER (HZ.ISA ALEYHISSELEMIN VESAYASI NEVINDEN) KABUL EDIP SARILACAKLARDIR." Bu mektubun nasıl tahakkuk ettiğinin bir numunesini burada gözlerimizle musahabe ettik elhamdülillah... İlçede pek çok kişiye ulaştık, Risalelerden dersler okuduk, burada olduğumuzu duyanlardan bazıları evlerine hususi davet ettiler, bunlardan birisi, bir profesördü, diğer bir zat, belediye başkanı julian Dalawan, bir aksam da bu Zatin evine gidip yine 20. Mektub`u okuduk, mukaddimesi bitince, "her bir cümlesi için ciltlerle kitaplar yazılır" dedi... Bu Zat, duyduk ki, biz Manila`ya döndükten sonra, bize uzunca bir mektup yazmış, inşallah ulaştıracaklar... page 2 / 5
Biz Başkanın evinden döndüğümüzde, bir dükkanın önünde 12 yaslarında bir kız çocuğu seslice risale okuyor, ingilizcesinden. Etrafını da insanlar cevirmişler, gittiğimizde, ders bittikten sonra, çocuğa sorduk: "ne okuyorsun" diye, dedi ki "benim dedem iyi göremiyor, iki günden beri her gün dedeme okuyorum, bana okutuyor, sesimi duyanlar da toplanıyor dinliyorlar..." Bu manzarayı nasıl ifade edebileceğimizi bilmiyoruz, hakikaten hissiyatımıza lisanımız tercüman olamıyor... Biz bu ihtiyar amca ile oturduk, gençlerin hayata, İslam`a dair sorularını cevaplandırdık, yine vakit hayli geç olmuştu, eve döndüğümüzde, küçük bir ışık altında, bizimle gece geç saatlere kadar oturan ve tartışan Lise Talebesi Puguman`in 23.sözü okuduğunu gördük, biz namazı kildik, biraz Onunla sohbet ettik, Resulüllah`a ve Hz.Isa`ya dair, sonra biz odamıza çekildik, sabah namazına kalktığımızda ise, aman Ya Rabbi, hala o küçücük ışık altında, elinde risale, bir tarafta 6000 sayfalık bir İngilizce lügat, bir tarafta bizim diğer kitaplarımız, hala okuyor.. ve sordu bize: "Nasıl Müslüman olurum?" Önce biraz sasırdık, sevincimizden adeta dilimiz tutuldu, kelime-i şahadeti bile zor çıkarıyorduk, "en iyisi yazalım" dedik, bir mektup yazdık, kısaca ne yapması gerektiğini, ve kelime-i tayyib olan kelime-i şahadeti yazdık... Sonra bize tekrar etmesini söyledik, iste bu an herşeye değer... Dünya o kadar küçülüyor ki o an nazarınızda... O öyle bir an ki, Günesin üzerine doğup battığı her şeyden daha hayırlı bir an... O öyle bir an ki, semavat ve arz "LA ILAHE ILLALLAH MUHAMMEDEN RASULULLAH" diyen genci alkışlıyıorlar, hidayet aynen rızk gibi, şifa gibi, doğrudan doğruya mesiet-i ilah iyeye ve irade-i ilahiye ile vücut buluyor... bizler de, `dünyaya geldikten sonra ilk defa ALLAH diyen, ilk defa MUHAMMED diyen birisinin ilk deyişlerine` şahit oluyorduk... HAMD OLSUN O ALLAHA KI KENDISINE BIR ADIM ATANA HIDAYET KAPILARINI ACIYOR, KUCUCUK BIR CUZ-I IHTIYARININ SARFINDAN SONRA IRADE-I KULLIYESIYLE KULUNA IMAN NASIP EDIYOR... Biz köyden ayrıldıktan sonra O da mesaj atmıştı; THERE IS NO ALLAH BUT ALLAH, AND MUHAMMED AND JESUS ARE PROPHETS AND MESSENGERS OF HIM, HE IS ONE, HE HAS NO PARTNER..." ALLAH`TAN BASKA ILAH YOK, MUHAMMED VE ISA ONUN ELCISI VE PEYGAMBERLERIDIR, O TEKTIR, ONUN SERIKI, MISLI, MISALI YOKTUR" BU KOYDEN SONRA ifugao EYALETININ başşehri Lagawe ye gittik, burada bir Katolik, bir mormon ve bir de Iglesni Kristo kilisesine gidip kitaplarımızdan verip sohbetler edip, kiliselerde papazlara kitaplarımızdan okuduk, birisinde Papaz, "ben haftaya Pazar ahireti okuyacaktım, siz de bana ahireti çok güzel bir şekilde anlattınız, burasını pazar günü aynen okuyacağım" dedi( 10.söz 9.hakikat) Yeşil dağlar ve pirinç tarlalarıyla kaplı Banawa şehrinden diğer bir eyalet olan Mountain`e bir pikapin üstünde vardık... Burasının da başşehri Bontoc... Burada da tanıştıklarımıza Risalelerden verdik, bu arada bazen Erdem Ağabey Türkçe Risale okuduğu halde çocuklar ve gençler anlıyor gibi dinliyorlardı, bir avukat hususan çok alakadar oldu, verdiğimiz kitapları dikkatle okumuş, "en yakın zamanda Manila`da sizi ziyaret edeceğim" diye mesajlar atmıştı, biz buraya döndüğümüzden beri page 3 / 5
hemen hemen her gün bir kaç defa telefonla bazı hususları soruyor... Buradan sonra Sagada`ya geçtik, burada da tanıştıklarımız oldu, Risaleler`den verdik, adresler aldık, niyet etmiştik ki `iki gün kalıp başka bir eyalet olan Bagio ya geçelim` fakat saatinden önce hareket ettiğinden dolayı sabah otobüsü kaçırdık, o gece bir ateş etrafında Amerikalı bir kaç genç sohbet ediyorlardı, biz de katildik, felsefe, dinler hakkında, ahiret hakkında. Kimisi İncil`deki çelişkilerden dem vuruyor, kimisi Budha ve Konfucyus`tan bahisler acıyorlardı, biz Üstadımızın "bir koy muhtarsız olmaz, bir iğne ustasız olmaz, bir harf katipsiz olamaz..." vecizesini okuduk. Bir anda yüzler bize tevcih olundu, "basınızı kaldırın semaya bakin, yıldızlara, fezaya, bulutlara, dağlara, nehirlere, hayvanat ve nebatata, insana, kendimize bakalım, ilahi sanattan başka ne görebiliriz? Ve beşeriyetin yıldızları olan Peygamberlere bakalım bize ne ders veriyorlar, Onları dinleyelim, hepsi Allah diyorlar, ahireti ders veriyorlar." Ahiret deyince birisi; "niçin insan cehennemle korkutuluyor?" dedi. Dedim: "bakin Filipinler`e gelip binlerce insani katleden Yokitama. Veya 2.dünya savasında dünyayı kan golüne çevirip yüz binlerce insanin ölümüne sebeb olan Hitler, Rusya`da Lenin ve Stalin. Onlar da öldüler, masumlar da öldüler. Bu masumların hakki ne olacak? elbette bir cehennem olacak, ebedi bir hayat olacak. Eğer bu zalimlerin cezasız kalmasını kalbiniz kabul ediyorsa, Cehennem`in yokluğunu da kabul edebilir, fakat hiç bir kalb bu zulmü kabul edemez." Hem `ahirete imanın sadece dünyadaki faidelerine bakalım` deyip, 8.meselenin bir hulasası kısmından gençler için, ihtiyarlar için, aile hayati için, içtimai hayat için ahirete imanın faidelerini hulasa ettik... Ertesi sabah Bagio`ya geldik, burada Sebastian Tayaban diye bir Zat, bizi davet etmişti, Onun evinde kaldık... Sohbetler ettik, bu Zat bize HZ.İsa`nın son gününü sordu, kendisine ihanet eden (Judas) münafığın halinin Kuran`da nasıl anlatıldığını anlattık, Resulüllah`ın (ASM) "Ben Hz. Isa`ya herkesten daha ziyade yakınım" dediğini. ila ahir.. güzel bir sohbetimiz oldu. Inşallah bu Zat bizim dershaneye yine gelecek... Muhterem Ağabeyler; seyahatimizin bir hulasasını yapmak istedik... Bu seyahatte, öyle bir şevk Rabbim ihsan etmişti ki, ne her yanda duyulan yılbaşı tatilinin musiki sesi, ne de her tarafta pişen hınzırların kokusu, bizim alemimizde yer edemiyordu. Yer yer sadece meyve yiyorduk. Zira bizim için önemli olan, her gittiğimiz yeni köyde, "Acaba bu köyde, kimlerle tanışacağız?, Acaba bu ilçede kime Risale vereceğiz?" heyecanı idi. Döndükten sonra Manilaya, Ömer Abinin Malezya dan ve sizin Istan buldan Posta ile gönderdiğiniz kitapları aldık, hususan Korece Risale için Allah ebediyen razı olsun, inşallah burada çok hizmet edecek.. Elhamdülillah Tegalogca tercüme faaliyetleri de devam ediyor, fakat biraz hassas bir page 4 / 5
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org) mevzu, kolejdeki ağabeyleri de bundan haberdar ettik, onların da rızasını aldık, maddi-manevi arkamızda olacaklar inşallah, şimdilik 23.Sözün birinci kısmı tercüme edildi, aldığımız fotokopileri basta bizim Prof.Julwadi olmak üzere, çeşitli mercilere ve halka okutuyoruz. Korece küçük risalelerden şimdiye kadar Kore`de 10 adet basılmış, inşallah Kore`den bize gönderecekler. İngilizce ilmihal için de ayrıca teşekkür ederiz, burada Müslüman olan veya daha yeni İslam`la şereflenenlere gönderdik, inşallah akaide dair, fıkha dair bazı meseleleri de oradan öğrenecekler. Gönderdiğiniz Elifba`lari da Erdem abi kullanmaya başladı. şimdilik üç kişiyle çalışacaklar, Güney Afrika`daki Yunus ve Hasan Ağabeylerimiz, bize hüsn-ü misal oldular, bu hususta, yani gördük ki, `böyle hususların yazılması, bu hizmet haberlerinin intişarı bizim de ufkumuzu açıyor, yeni yeni hizmet sahalarının açılmasında bize rehber oluyor.` Binler selam ediyor dua bekliyoruz.. Filipinler`deki aciz kardeşleriniz E., M.R. page 5 / 5