İran Sinema Tarihi Övgü Gökçe ile İran Sineması Toplu Gösterimi Üzerine



Benzer belgeler
Uluslararası İzmir Film Festivali ilk kez 1990 yılında düzenlenmeye başladı. 11 kez düzenlenen Festivale 2000 yılında ara verildi.

T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIĞI

SİNOPSİS. Fragmanın Youtube Fragmanı: Fragmanın İndirme Linki:

ANTALYA ALTIN PORTAKAL'DA JÜRİ HEYECANI!

14. New York Türk Film Festivali

BİR ACAYİP SOYGUN ADANA İŞİ. - Basın Toplantısı Haber Küpürleri Ocak 2015 Adana Hilton Otel

Festivalin Tarihçesi

Yönetmen: Cate Shortland Oyuncular: Saskia Rosendahl, Kai-Peter Malina Senaryo: Cate Shortland, Robin Mukherjee Görüntü Yönetmeni: Adam Arkapaw

Uçan Süpürge İçin Ankara'ya Geliyorlar

BASIN SPONSORLUĞU DOSYASI

Beşiktaş Gazetesi. Her Cuma yeni bir film

ULUSAL UZUN METRAJ FİLM YARIŞMASI YÖNETMELİĞİ

BABA NERDESİN KAYBOLDUM

13. New York Türk Film Festivali

Yapabileceğim en iyi iş bu. Dünyanın pek çok farklı yerinden filmleri Avustralya da yaşayanların izleyebilmesini sağlayabilmek benim tutkum.

3. Unvanı: Doçent E-posta :

Sıraselviler Caddesi No: 78/2 Cihangir, Beyoğlu İstanbul T F imre@m3film.com.tr okan@m3film.com.

Portakal'a 'Türkiye sineması' damga vurdu!

Yönetmen VIJAY KRISHNA ACHARYA. Yapımcılar ADITYA CHOPRA. Türü Aksiyon. Oyuncular AAMIR KHAN KATRINA KAIF TABRETT BETHELL

Benim görevime gelince, festivalin programlama direktörüyüm. Dokuz yıldır festivalde çalışıyorum. Artistik direktör Cameron Bailey ile beraber

ULUSAL UZUN METRAJ FİLM YARIŞMASI YÖNETMELİĞİ

Seyfi Teoman Kısa film çekmeyi düşünmüyorum, çünkü maliyeti çok yüksek, geri dönüşü yok.

17. UÇAN SÜPÜRGE ULUSLARARASI KADIN FİLMLERİ FESTİVALİ 8-15 Mayıs 2014

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

İDİL DİZDAR, HEM OYUNCU HEM YÖNETMEN

ULUSAL UZUN METRAJ FİLM YARIŞMASI YÖNETMELİĞİ

1. SINIF BAHAR DÖNEMİ

Brighton Ekolü. Film d'art (yapımevi)

Kırkayak Kültür - Sinema Atölyesi Çarşamba gösterimleri Mart ayı programı açıklandı. Saklı Yarı: Kadın

Günlük Kent Gazetesi üzere ayrılan Bilim iddiaya göre, aniden dengesini kaybederek üzeri eksik ve telle kapatılan mazgaldan

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

ULUSAL ve ULUSLARARASI FİLM FESTİVAL YÖNETMELİK. TUFFEST Trabzon Uluslararası Film Festivali Ağustos 2017 tarihlerinde yapılacaktır.

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ

Nicola Falcinella: Merhaba, öncelikle bu buluşmayı organize ettiğiniz ve beni davet ettiğiniz için teşekkür ediyorum. İstanbul'a ilk gelişim.

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

BELGESEL FİLM YARIŞMASI YÖNETMELİK. TUFFEST Trabzon Uluslararası Film Festivali Ağustos 2017 tarihlerinde yapılacaktır.

Ahmet Uluçay ın Ardından

26. ANKARA ULUSLARARASI FİLM FESTİVALİ 23 Nisan - 3 Mayıs 2015 ULUSAL BELGESEL FİLM YARIŞMASI YÖNETMELİK

36. İFSAK ULUSAL KISA FİLM YARIŞMASI BAŞVURU FORMU

4. ULUSLARARASI VAN GÖLÜ FİLM FESTİVALİ

Araştırma Notu 15/179

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Bu ödül veda için olmasın

ABDULLAH UÇMAN PROF. DR. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun oldu.

''Hepimiz Atatürk'üz''

Beşiktaş Gazetesi. Zirveye tırmananlar!.. genç girişimcileri Beşiktaşlı gençlerle buluşturmayı amaçlıyor.

Avrupa nın en cesur ülkesi Türkiye

LOJISTIK SEKTÖRÜNÜN PÜF NOKTALARI ANLATILDI

Kendi bünyesinde oluşturduğu kortej ekiplerinin yanı sıra dünyaca ünlü performans sanatçıları ile başarılı işlerde bir araya gelmiştir.

15. TÜRKISCHES FILMFESTIVAL FRANKFURT/M KISA FİLM YARIŞMASI YÖNETMELİĞİ

Günlük Kent Gazetesi

52. ULUSLARARASI ANTALYA FİLM FESTİVALİ ULUSAL UZUN METRAJLI FİLM YARIŞMASI YÖNETMELİĞİ

ANTONOV AN-225 MRIYA: EN BÜYÜK UÇAK (18 EKİM

Yönetmen / İnci Balabanoğlu Ahıska Senaryo / Özgür Ağaoğlu TERRA FİLMCİLİK

PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN

Beşiktaş Belediyesi. Beşiktaş Gazetesi. Özgürlüğe olta attılar GÜNLÜK INTERNET GAZETENİZ... KENT

Panzehir 9 Mayıs ta Sinemalarda - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

Vizyon Tarihi: 12 Temmuz 2013 Yönetmen: Shawn Levy Oyuncular: Vince Vaughn, Owen Wilson, Rose Byrne, Max Minghella, Will Ferrel Yapımcı: Shawn Levy,

Filistin'den özgürlüğe bedel çizimler

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

Sanatın adresi Fulya!..

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ NE HOŞGELDİNİZ

Müslüman kadın futbolcular Berlin'de buluştu ALMANYA...

Jamie Foxx J

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2012, No: 44

1940'lar: Savaş ve Sinema

İLHAM VEREN KONUŞMACILAR ALEM-İ İŞ İLE HERKES BİRBİRİNİ DAHA İYİ ANLAYACAK!

SİNEMA YÖNETMENİ TANIM

Pepee den Önce Pepee den Sonra P.Ö- P.S

Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Sinema Bilim Dalı Doktora Programı:

20-23 MAYIS 2017 SPONSORLUK DOSYASI

bir ORHAN ESKİKÖY filmi MUHAMMET UZUNER JALE ARIKAN BESTE KÖKDEMİR AHMET VARLI

İHL'yi Ne Kadar Tanıyoruz?

Eki Papatya. filminin özeti, yorumları, oyuncuları ve seansları hakkında bilgilere ulaşmak, film fragmanını izlemek için tıklayın!.

Eki Papatya. Papatya. Papatya cehennemi- savas-f. Maymunlar Cehennemi: Savaş Film izle film 18. Papatya

Kitabı mı Çıkmış, Dizisi mi?

Filmin çıkması için öngörülen tarihlerde vizyonda olacak diğer filmlerin analizi; 27 Şubat ta vizyona girecek olan etkisi 2-3 hafta sürecek filmler;

NİSAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

R ü z g a r l a r - Basın Bülteni - s.1

İletişim Fakültesi(İ.Ö.) Radyo-Televizyon ve Sinema Lisans 2011 Yılı Müfredatı

Patronun hizmetini yapıyor Çalışan kadından bahsediyorum. Ben kocama muhtaç değilim diye evvela ailesini dağıtıyor.

15. TÜRKISCHES FILMFESTIVAL FRANKFURT/M FİLM YARIŞMASI YÖNETMELİĞİ

Ömür Çelikdönmez : İran ve İsrail istihbaratı birlikte çalışıyor, MOSSAD casusları İran'da...

MADAM CURIE VE 2011 KİMYA YILI

DEVİNİMİN GÖRSEL DİLİ SERGİSİ VE KİTABI (VISUAL LANGUAGE EXHIBITION OF MOTION AND ITS BOOK)

Türkiye Film Sektörü 2016 Özet Raporu

HAZİRAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

İktisat Tarihi II. XI. Hafta

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Beyoğlu Sineması, seksenlerin sonunda Beyoğlu nda sinema salonları. Temel Kerimoğlu: Dünyayı Anlatan, Derdi Olan Filmleri Gösteriyoruz

AGRT DEN TARİHİMİ ÖĞRENİYOR, TABİATI SEVİYORUM SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ

STREET ART/SOKAK SANATI

SiNEMA ESERi YAPIMCILARI MESLEK BiRLiGi

2014 BOX OFFICE RAPORU

JUDITH LIBERMAN ÇAĞDAŞ BİR HALK OZANI

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okullarda okudunuz? Nerelerde çalıştınız bugüne kadar?

53. ULUSLARARASI ANTALYA FİLM FESTİVALİ ULUSAL UZUN METRAJLI FİLM YARIŞMASI YÖNETMELİĞİ

Vergide son gün yarın

İletişim Fakültesi Radyo - Televizyon ve Sinema Lisans 2011 Yılı Müfredatı (Radyo - Televizyon ve Sinema B)

Transkript:

İran Sinema Tarihi Övgü Gökçe ile İran Sineması Toplu Gösterimi Üzerine Söyleşi tarihi ve saati daha sonra duyurulacaktır

Tarihi Başlangıcı 1900 yılı sayılan İran Sineması, ilk kez 1971 de Venedik Film Festivali nde Dariush Merhjui nin aldığı ödülle dünyanın dikkatini çekti. İran da sinema; baskılar, ekonomik sorunlar, savaşlar/yıkımlar içinde varolma mücadelesini sürdürmüştür. Bu yönüyle; imkansızlıklardan yakınan sinemacılar için ders niteliğindedir. İran da sinema ile ülkenin koşulları arasında her dönem organik bağ bulunmaktadır; dinsel bakış, gelenekçi yapı, sansür, ambargolar, ekonomik dalgalanmalar, zaman zaman devlet eliyle sinemaya müdahale, ülkedeki çalkantılar İran a özel bu sıkı ilişkinin sebepleri olarak sayılabilir Her şeye rağmen, İran ın sinemacıları bugün, kendilerini, sadece kendi insanlarına değil; dünya halklarına da anlatabilecek seviyedeler. Ülkenin tarihsel süreci de göz önüne alınarak çözümlenebilen bu gelişim eğrisi, doğrusal yükselmeyle değil; düşe kalka, eksiğiyle/fazlasıyla çizilmiştir Sinemanın ülkeye gelişi İran da aşiret sistemiyle hükümet kuran son topluluk olan Gacar sülalesinin şahı, Muzaffererüddin Şah, ülkesindeki karışık duruma rağmen, 1900 yılının Mart ayında uzun bir Avrupa gezisine çıkmaya karar veriyor. Yanına, özel fotoğrafçısı Mirza İbrahim Han Akkasbaşı nı da alıyor. Avrupa da, sinematografla yapılan film gösterimlerini izleyen şah; bu hareketli fotoğrafları çok beğeniyor ve bunları çeken makinelerin alınmasını emrediyor. Böylece, alınan kameralar İran ın sinema tarihinin miladını oluşturuyor. Gezinin devamında, Ağustos ayında Belçika nın Ostend kentinde yapılan Çiçek Bayramı na katılıyor ve fotoğrafçısı Akkasbaşı bunu filme çekerek ilk İranlı sinemacı oluyor. Şahın ülkesine döndüğü ilk yıllarda sinema saray çevresi/zenginler için bir eğlence oluyor; şah da bu yeniliği halka tanıtmak için çaba göstermiyor Şahın fotoğrafçısı, Akkasbaşı, Paris te fotoğraf eğitimi aldıktan sonra sarayda fotoğrafçı oluyor; sonra da ilk sinemacı. Belçika dan sonra, şahla gittiği Fransa da filmler çekiyor, İran a döndükten sonra da şahın emriyle saray çevresinde çekimler yapıyor. Onun çektiklerini izletmek için sarayda kadınlara ve erkeklere ayrı ayrı iki seans halinde gösterim düzenleniyor; sadece saray çevresinin katıldığı bu etkinlik İran daki ilk film gösterimi olarak kayda geçiyor. Sarayda bu gelişmeler olurken, sivil sinemacılar da boş durmuyor... İbrahim Han Sahhafbaşı isimli tüccar dünya turuna çıktığında sinematografla tanışıyor ve bir projektörle dönüyor ülkesine. Bahçesinde, saray dışındaki ilk film gösterimini 1904 te yapıyor. Aynı yıl içinde, ilk olarak halka açık bir sinema salonu kuruyor 1. Pathe nin filmleri ve Rusya nın kısa haber filmleri ni gösteriyor; ancak bir imam sinemayı kafirlik olarak ilan edince salonun ömrü bir ay oluyor... Mehdi Rusi Han da 1906 da zenginlerin evlerinde gösterimler düzenliyor, 1907 de kendi fotoğraf stüdyosunu ve sinema salonunu kuruyor. 200 kişilik salonunda Rusya dan getirdiği filmleri gösteriyor, filmlere kemancı/piyanist eşlik ediyor; havalandırma sistemi ve büfesiyle bu salon; Rusi Han ın sinema işletmeciliğine kafa yorduğunu gösteriyor Fransa ya giden bir başka İranlı, Ardeşir Han ise 1912 de dönüp salon açıyor; Charlie Chaplin, Tarzan filmleri gösteriyor 1924 te Ali Vakili nin Tahran da kurduğu 1100 kişilik sinema salonu; 1930 un Ağustos ayında, çıkardığı ilk sinema dergisi sinemaya ilginin arttığının göstergesi. Dergide İran sinemasının durumu, salonların gösterimleri gibi bilgiler ve film tanıtımı yazılarına yer veriliyor 1920 ler İran da İlk Kuşak Yönetmenler in yetiştiği, sinemanın, eldeki imkanlar çerçevesinde, daha ciddi ele alındığı dönem oluyor aynı zamanda.2 Han Baba Han Moetazedi, Paris ten ülkesine kamerasıyla dönüyor. Ülkenin yedinci sinema salonunu açıyor; kadınlara ayrı kısım açması büyük ilgi görüyor. Ülkenin ilk film stüdyosunu kuruyor. 20 li yıllarda; Şah ın Atatürk ü Ziyareti, Taç Giyme Töreni gibi filmler çekiyor; dönemin saray ritüellerini belgeliyor. Yabancı filmlerin halk tarafından anlaşılması için onlara Farsça altyazılar ekliyor. 1928 de açtığı büyük salon ise yakılıyor. O dönemden, eserleri günümüze kalmış sayılı isimlerdendir... 38

Ohanes Oganyans, Moskova sinema okulundan sonra İran a geliyor. Oyunculuk okulu açıyor. Ülke sinemasının sessiz uzun metrajlı ilk filmini çekiyor: Abi ve Rabi (1930).3 Filmin ilk kısmı, gelişmesiyi anlatan; eski/yeni İran ı kıyaslayan bir propaganda filmi; ikinci kısmı ise komedi türünde. 1932 de çıkan yangınla filmin tek kopyası yanıyor 1932 de Oganyans, Hacı Ağa Sinema Aktörü filmiyle, halkın geleneksel görüşlerini değiştirmesinin önünü açmak amacında. Filmde; başta sinemaya karşı bir hacı, sonunda sinemanın ülke için yararlı olduğunu anlar ve kızını sinema okuluna göndermeye razı olur. Filmin getirdiği anlatım yeniliği, film içinde film tarzının İran daki ilk örneği olmasıdır. Filmin ticari başarısızlığının nedeni ise, o dönem sesli filmin ülkeye girmesiyle sessiz olan bu filmin izleyicisini çalmasıdır.4 İbrahim Moradi, Rusya da eğitim aldıktan sonra, kamerayla ülkesine dönüp stüdyosunu kurdu; iki erkek kardeşin bir kıza aşık olduğu Kardeşin İntikamı (Entegam-u Birader, 1930)5 filmini çekti; bu film İran sinemasının ilk konulu filmi oldu. 1933 te de geleneksel dramatik anlatımla çekilen ilk İran filmini yaptı: Çok Hevesli (Bolheves). Ancak bu film de Oganyans ın filmi gibi sesli sinemaya yenik düştü Abdolhoseyn Sepenta ise ilk filmi Lor Kızı (Dohter-i Lor, 1933) ile ülkenin ilk sesli filmini de çekmiş oluyordu. 7 ayda hazır hale getirilen film 2 saat 10 dakikaydı ve haydutlardan kaçan iki aşığı anlatıyordu. Sonrasında, 1933 te İran başbakanının, Türkiye başbakanı ile yaptığı konuşmayı sesli kaydettiği filmi de ilgi gördü. Edebiyata meraklı olan yönetmenin ikinci uzun filmi Firdevsi, şairin bininci doğum yılında (1934) gösterilecekti; ancak bazı sahneleri şüpheli bulunarak sansürlendi. Böylelikle A.Sepenta, İran da sansürlenen ilk filmi çekmiş oldu. Leyla ile Mecnun (1936), Sepenta nın şair Nizami nin şiirlerinden esinlenerek yazdığı yönetmenin son filmidir ve ülkede dönemin en büyük yapımlardandır Bu dönemde belgesel filmler de çekilmiştir; fakat çoğu İran a gelen yabancıların çektiği, oryantalist bakışlı filmler olmaktan öteye geçememişlerdir. En bilinen örneklerinden biri The Grass (1924, Merian Cooper ve Ernest Schoedsack) filmidir; göçe ilişkindir. Genel olarak bakarsak; 1930 a geldiğimizde ülkede, 18 i Tahran da olmak üzere, 43 sinema salonu vardı. İthal filmler gösteriliyordu; şeriata karşı/ahlaksız filmler yasaktı. 1930 da ise devlet sinemayla ilgili ilk yasasını hazırladı; salon açmak için/gösterimler için izin alınması, hasılattan vergi verilmesi, halkın modernleşmesini anlatan filmlerin çekilmesi gibi sınırlamalarla İran sinemasının sansürle imtihanı resmi olarak başlamış oldu Ayrıca İran da ilk film eleştirisi de Abi ve Rabi filmiyle ilgili olarak 1930 da yapıldı. 1934-1950 1934 e gelindiğinde ülkede patlak veren -1950 nin başına kadar etkisini sürdüren- karışıklıklar sinemayı da etkiledi. Şah ın tahttan düşürülüşü, İkinci Dünya Savaşı, ülkenin yönetimindeki yolsuzluklar, işgal ve bunca karmaşanın arasında halkın yeni dünyaya ayak uydurmaya çalışması... Yerli filmlerin yapımı durgunlaştı; yabancı film ithali arttı, 1940 ta 250 film ithal edildi. Dublaj çalışmaları başladı; 1945 te İran da ilk kez dublaj yapıldı. 1947 de ilk renkli film denendi İkinci Dünya Savaşı sırasında ise Almanlar/İngilizler propaganda filmlerini İran da gösterirken; Lenin/ Stalin sempatizanları belli bölgelerde Rus propaganda filmlerini gösteriyorlardı. Böylelikle İran da sinema kitlesel olarak yaygınlaşmaya başladı. 1949 da Amerika ile siyasi yakınlaşma sonucu6 Amerikalı bir ekiple İranlılar yüzlerce haber filmi çektiler. Bu sıkıntılı koşullar yeni sinema anlayışlarını da yarattı. 1948 den 1978 e kadar ele alınabilecek üç akımlı yeni bir dönem doğmak üzereydi. O yıllarda, İsmail Kuşan, sinemanın teknik sorunlarına dikkat çekiyordu. Yönetmenin filmi, Utangaç (Şermsar, 1950), aileyi konu eden; teknik açıdan gelişkin bir filmdi. Uluslararası bir festivalde gösterilen ilk İran filmi oldu (1950 Bombai, Hindistan İlk Film Festivali). Ayrıca bu film 102 gün gösterimde kalarak sinemaya para yatırmayı düşünenlere de cesaret verdi. Kuşan, ülke sinemasının durgunluğuna gerek kendi çektiği, gerek yapımcısı7 olduğu filmlerle son vermiş; İran Sineması nın adete yeniden doğuşuna8 ortam hazırlamıştır. Almanya, Türkiye, Fransa gibi 39

ülkelerle ortak yapımlara imza atmış, ülkenin ilk sinemaskop/renkli sinemaskop filmlerini çekerek öncü olmuştur. Sonrasında sinemacılar üç dalda filmler üretmeye başladılar: Ticari amaç güden filmler, Entelektüel Sinema ve Yeni Akım Sineması Ticari Filmler in filmleri hikayesine gelince Kuşan ın ticari başarılarından sonra yine sinema izleyicisi azaldı. Bu düşüşün, ABD destekli 1953 Darbesi, çatışmalar, ekonominin kötüye gitmesi gibi nedenleri vardı. Darbeyle; sansür arttı. Filmlere; komünist propaganda yaptığı, fakirleri gösterdiği için sansür uygulandı. Yerli sinema da polisiye türüne yöneldi; çünkü o tür filmler sansürden geçiyordu. Samuel Haçıkıyan ın bu tarzdaki iki filmi9, İran yapımı olduğunun anlaşılmasın diye isimler değiştirilerek İtalya da televizyonda yayınlandı. Yüzeysel melodramlar da üretilmeye başlandı; köyden şehre gelenlerin hazin sonları, kötü yola düşmeleri işlendi... 1950 lerin ortasına gelindiğinde, üretilen yerli filmler niteliksiz, devletin vergileri çok ağırdı. Bunu protesto eden sinemacılara; gazeteler, Devlet vergiyi daha da arttırmalı, bari sinemadan anlamayan sizin gibiler film yapmayı bırakır. gibi cevaplar veriyordu... O dönemde, İran ın ilk kadın yönetmeni Şahla Riyani nin çektiği Mercan (1956) filmi de eleştiriler almıştı; ancak bir köylü kızının başından geçenleri anlatan filmin Döneminden yüksek bir sosyolojik bakışa sahip olduğu da belirtilmişti... O dönem, İran da satamayan İran filmleri; Arap Ülkeleri, Orta Asya ve Sovyetler de kısmen daha başarılı olmuşlardır.10 1950 lerin sonlarında ise İtalyan Yeni-Gerçekçiliği nin etkisi artıyordu. 1962 deki Beyaz Devrim ile araziler ağadan çiftçiye geçince de, İran toplumunda orta sınıf denilen kesim belirdi. 60 lardaki filmlerin konuları bu iki etkiye göre şekillendi. Ağayı kötüleyen, köyden gelen insanların şehirde güzelce yaşamasını konu alan filmler çekilmeye başlandı. Fabrikalarda çalışan işçilerin şehrin çeperlerindeki yaşamı, yüzeysel bir bakışla, namuslu, kahraman tipler sunarak ele alındı; bu filmler yaklaşık 900 bin gişelere ulaşmaya başladı.11 Onlardan biri olan Karun un Hazinesi (Genc-e Garun, 1965, Siyamek Yasemi) nin yönetmenini; bu filmlerin içeriğini de, ticari amacını da açıklıyor: Bizim ülkemiz maddi yönden sınıflara ayrılmıştır. Ben bu ikisini karşılaştırdım ve fakir bir işçiyi veya para düşünmeyen cesur, doğru yoldan ayrılmayan birini, kendi gibi özelliklere sahip birini ekranda gördüğünde filmden büyük zevk aldığı sonucuna vardım. Halka etki eden şey, filmde onların dertlerine yer verilmesi ve sonunda umut vaat edilmesi.. Seyirci bulamayan İran yönetmenleri böylelikle zengin kesimlere onların lüks hayatını anlatan; ülkenin fakir kesimlerine de zor/namuslu hayatları, ibadet edenleri anlatan filmleri birbiri ardına çekti, sinema tekrar kısırdöngüye girdi 1965 te Şah ın bütün gücü eline almasıyla sinema salonları arttı; ancak salonlarda yerli filmlere gizli yasak uygulandı; ithal filmler tekrar iç piyasaya hakim oluyordu. 1973 te komedi furyası12 gişede tutunca, konfeksiyon yapım komediler türedi. Entelektüel sinema, ticari sinemanın yolunu bulamadığı bu yıllarda, akademik kökenli entelektüellerin sinema anlayışını anlatır. Zemberek (1975, Feroh Gaffari), iki yıl bekledikten sonra, gösterime 1975 te girdi ve Cannes Film Festivali ile Paris Sinematek te gösterildi. İbrahim Güllistan ın iki belgeseli Venedik Film Festivali nde 2 yıl art arda ödüller aldı.13 Forug Ferrohzad ın Ev Karadır (Hane Siyah Est, 1963) filmi, Cannes Film Festivali yarışma bölümünde gösterildi; Almanya da en iyi film ödülü aldı. Feridun Rahnama nın Sivayeş Taht-ı Cemşid de (Sivayeş Der Taht-ı Cemşid, 1960) filmi birçok festivalde gösterildi ve Fransa da Sinematek gösteriminin ardından, Sinematek in kurucusu: En az malzeme ile efsanevi dünyayı gösteren fevkalade bir film. dedi. Genç Çehov Sohrab Şehid Sales in 11 günde çektiği Cansız Tabiat (Tabiat-e Bican), 1975 Berlin Film Festivali nde En İyi Yönetmen dahil birçok ödül aldı. Mostefa Ferzane nin İran Minyatürleri (Miniyatorhaye İrani,1958) belgeseli, Cannes Film Festivali nin yarışma bölümünde gösterildi. 40

Yeni Akım ise 1968-69 yıllarında başladı; ticari sinemayla entelektüel sinemanın sentezini ifade ediyordu; halk tarafından anlaşılan aynı zamanda da entelektüel seviyesi yüksek filmler... 1970 lerin başından Devrim e kadarki sürede İran Sineması nda parlak bir dönem yarattı 1969 da Dariush Mehrjui nin İnek (Gaav) filmi önemli bir adım oldu. Film, edebiyat uyarlamasıydı14 ve sürrealistik temayla, kendini inek sanan bir adamın üzerinden hayatın karmaşık ilişkilerini sorguluyordu. Filmin başına, fakirleri göstermesi nedeniyle, Bundan 40 yıl önce yaşanmıştır. ibaresi konulması istendi. Filmin uluslararası festivallere gitmesi engellendiyse de, iki yıl sonra, Venedik Film Festivali ne katıldı. Uluslararası Eleştirmenler Ödülü nü alırken, Fellini, Visconti ve De Sica nın verdiği plakette şöyle yazıyordu: Bu ödül, çok güzel bir gösterime sahip, insani ve şairane düşüncelerle küçük bir toplumu göstermeye çalışmasından dolayı İnek filmine veriliyor.. Avrupa gazetelerinde, İnek filmi ve Mehrjui, Venedik Film Festivali nin bu yılki en büyük keşfidir., Mehrjui, yeni bir Passolini dir. gibi yorumlarla İran Sineması dikkat çekti. Mehrjui nin Postacı (Postçi, 1972) filmi de 1972 de Cannes da yer aldı. 1977 ye gelindiğinde Abbas Kiarostami ilk uzun metraj filmini çekti: Rapor (Gozareş, 1977). Filmde 2 yaşında bir çocuğun rol alması ve çekimlerin sesli yapılması İran Sineması için yenilikti.15 Behram Beyzai, Yabancı ve Sis filmiyle 1975 te Cannes ta ilgi odağı oldu. Karga (Kelag, 1978) ile teknik düzeyi yüksek bir film çekerken; kadının yerini sosyolojik çözümlemelerle sorguladı. Beyzai, İslam Devrimi sonrasında da güçlü kadınları anlatan filmlerine devam etmiştir. 1975 te Mesut Kimyayi nin Geyikler (Gevenzh, 1975) filmi solcu iki gencin mücadelesini anlatırken, o zamana kadarki en siyasi nitelikli film oldu. İran Sineması nın ilk partizan filmi diye anılan Geyikler de sansüre takılınca, solcu gençler hırsız olarak değiştirildi 1977 de İran Devleti nde izin mekanizmalarının durumunu anlatmak için sinemacıların yaptığı bir açıklama: Moliere nin bir oyunu için izin almaya gidildiğinde, Moliere in gelmesi gerektiği söyleniyor. oldu. 1978 de muhalif sesler arttı; hükümet, sinemalara baskısını artırdı, Tahran da 108 sinema kapatıldı. Artan şiddet olayları sinemalara da sıçradı; Geyikler filminin gösteriminde yakılan salonda 700 kişiden 370 i öldü. 78 Ekim de Tahran da 25 sinema daha yakıldı. Ülkedeki 524 sinemadan 313 ü kapatıldı. 1979 Şubat ayında İslam Cumhuriyeti nin kurulmasıyla olaylar azaldı; ABD karşıtı gösteriler sonunda Amerikan filmleri yasaklandı. Ülkedeki birçok sinemaya devlet el koydu; sinemayla uğraşan insanlar yargılandı. Otoritenin en üstündeki kişi, Ayetullah Humeyni, Biz sinemaya karşı değiliz, fesatlık içeren işlere karşıyız. dedi ama sınırlar hiç açıklanmadı. 1979-80 de İran filmlerinin gösterim izni iptal edildi; 346 Rus filminden 209 u gösterim izni alamadı; filmleri yapım aşamasında kontrol etmek için birimler kuruldu. 1981 Eylül ayında kadınların sinemaya başı açık girmesi yasaklandı; 1980-83 arasında üniversiteler kapatıldı. 1981 de senaryo yazımı için de izin alınması zorunlu hale getirildi. İzin için, filmlerin içeriğinin İslami şartlara göre inceleneceği belirtildi; sinemacılara zorunlu İslami eğitim verilmesi bile teklif edilir oldu... Bu olayları, ülkeye uygulanan büyük ambargolar, İran-Irak savaşı takip edince ve İran Sineması birkaç yıl daha kaybetti. Bu dönemin etkisi yıllar sonra sinemaya yansıdı.16 Devrimin hemen sonrasında böyle belirsizlik yaşayan sinema, sonra devletin eline geçti. Devletin kontrolünden ticari sinemaya sığınarak kurtulmayı denedi ve sonunda günümüzde de devam eden bir sosyal sinema olarak kendini buldu(1978-2010) 1978-1982: Sinema; İslam ın yüzeysel anlatımı, Batı ya karşı çıkan fedailerin idealleştirilmesi gibi konular üzerinde yoğunlaştı. Bu dönemde, muhalif işçi belgeselleri, Almanya ve Sovyetler deki festivallerden ödüllerle döndü.17 1980 da Irak la başlayan savaşı çekmeye çalışanların çoğu savaşta öldü. Savaş döneminin kurmaca filmleri ise cepheye davet özelliğindeydi. 1982-1990: 1982 itibarıyla devlet sinema organları kurdu; İslami propaganda filmleri üretmeye başladı; yüzeysel ve teknik açıdan düşük bu filmler başarılı olamadı. Bunlarla, savaşın şehitlik/ 41

şahadet kavramlarıyla anılması, düşmana karşı savaşmanın dinen farz olduğunu anlatıyordu. Behram Beyzai in 1985 yapımı Başo Küçük Yabancı filmi, Müslüman çocuk savaştan kaçmaz, mücadele eder. gerekçesiyle sansürlendi. Bu tip sansürlere rağmen İran Sineması devletten bağımsız filmler de üretiyordu; bu bir kozadan çıkma çabasıydı 1986 da Naser Tvgai nin Kaptan Hurşit filmi Locarno Film Festivali nde; Abbas Kiarostami nin Arkadaşımın Evi Nerde? filmi Cannes ta ödül aldı. Rahşan Beni İtimad dönemin kadın yönetmeniydi ve toplumdaki adaletsizlikleri anlatmaya çalışıyordu. Bu yılların sinemasında çocuklar, karanlığın içinden barış isteyen seslerini yükseltiyorlardı; basit ama insani isteklerin peşinden koşan çocukların gerçekçi hikayeleri anlatılıyordu.18 Jafar Panahi nin Ayna (Ayneh, 1997) filminde slogan atmayan, şakalaşmayan, sakin, kendilerini bulmaya çalışan çocukların öyküsü anlatılıyordu. 1990-1997: 1990 a gelindiğinde, devletin maddi desteğine sırt çevirenler ticari sinemayla çıkış yolu aradılar. O yıl, Gelin filmi hem gişe rekoru açısından, hem de makyajlı bir kadını göstermesi açısından yenilikti. Rahşan Beni İtimad ın Nergis filminde cinsiyete toplumsal bakışı sorgulandı. Abbas Kiarostami, Arkadaşımın Evi Nerde? filmini üçlemeye çevirdi.19 Dönemin savaş filmleri ise sivil yapıtlardı. Hosro Sinayi nin Aşkın Sokaklarında filmindeki replik, ülkedeki sinemanın savaşa yaklaştığı yeni yeri belli ediyordu: Savaş bitti, daha bombalar üstümüze yağmaz; ama burada da bir daha yaşam olmaz. Bu replik, yeni bir döneme -sosyal sinema dönemine- girilmek üzere olduğunu da anlatıyordu. 1997- : Sosyal Sinema; bağımsız yönetmenlerin, çağdaş insanın sorunlarını, gerçekçi bakışla anlatmaya başladıkları, evrensel ve insani değerleri ele aldıkları dönemi temsil eder. Dijital olanakların artması da, ekonomik zorluklardan kurtulamayan İran Sineması na kazanç sağlamıştır. Rahşan Beni İtimad ın 1998 yapımı Mayıs Kadını filminde kadının toplumsal ahlaktaki yeri değil; istekleri merkezdedir. Savaşta yaralananların kimse tarafından destek görmemesi20, gençlerin eğilimleri21, kadının konuşma özgürlüğü22, gençlerin cinsel ihtiyaçları23 gibi konular anlatılırken; kadınlar artık sansüre rağmen- kısa saçlı, başı açık olarak ekranda görünüyordu. Jafar Panahi, ABD de aldığı Konuşma Özgürlüğü Ödülü nden sonra şöyle diyor: Ben siyasi film yapmam çünkü bir partinin ya da grubun üyesi değilim. Sosyal bir sinemacı olarak toplumun çelişkilerine tepki gösteriyorum. Örnek: Daire (2000). Rıza Mirkerimi, ilk filmiyle (Ay Işığı Altında, 2000), İran da din adamlarının hayatını anlatan ilk sinemacı oluyordu. Samira Makhmalbaf ın Kara Tahta (2000), Bahman Gobadi nin Sarhoş Atlar Zamanı (1999) ve Kaplumbağalar da Uçar (2004) filmleri, Kürtlerin Saddam zamanında gördüğü zulmü anlatıyordu. 1997 de Abbas Kiarostami, Kirazın Tadı ile Altın Palmiye kazandı; yönetmene 1999 da Fransa Kültür Bakanlığı ndan nişan verildi. Rahşan Beni İtimad, 2000 yılındaki Şehrin Derisinin Altında filmiyle aile ve toplum ilişkilerini sorgulamaya devam etti: Filmlerimde karakterle kaderci değiller, Kazanamasalar bile kaderin karşısında dururlar; onunla mücadele ederler. sözleriyle kendi sinema tarihini özetledi. Merziyeh Meshkini, The Day I Became A Woman (2000) ile üç hikaye üzerinden kadının kimliğini sorguladı ve Venedik Film Festivali nden ödülle dönenler arasında yer aldı. Mazyar Miri, Yarım Şarkı (2000), Yavaşça (2005) filmleriyle yasakları/önyargıları eleştirdi. Suskunluğun Bedeli (2006) filmiyle savaşın kutsal kavramlarını sorguladı. Mohsen Makhmalbaf ın Kandahar (2001) filmi, Time dergisi tarafından tüm zamanların en iyi 100 filmi arasında gösterildi. Dariush Mehrjui, Senturzen (2006) filminde aile baskısı ve müzik sevgisi arasında kalan bir gencin dramını anlattı.24 Asghar Farhadi nin About Elly (2009) filmi İran daki toplumsal ilişkileri anlatıyordu; Berlin Film Festivali başta olmak üzere birçok ödül aldı Tarihsel süreçte, baskı dönemlerinin İran sinemasına kazandırdığı yetkinlik; onun (s)imgelere ustaca ve kendine has üslupla yönelmesi, bunun sonucunda da tektipleşen dünyada farklı bir ses yaratması olarak özetlenebilir. Bugün İran Sineması, minimalist anlatımla evrensel ve insani değerlere yönelerek hayatın içinden kavramlarla; şiddet ve seks gibi müşterisi hazır çekicilikleri de reddederek yepyeni bir anlayışla serpiliyor Ama karşı açıdan bakınca İran Sineması nın 42

dünyada gördüğü değer, sadece Hollywood un klişelerinden sıkılmış izleyicinin geçici ilgisinden kaynaklanıyor olabilir mi? Ya da, Batı nın kültürel değerlerine karşı kesimlerce, Batı sinemasına karşı tepki midir, kültür emperyalizmine karşı ideolojik bir sahiplenme midir bu ilginin sebebi?... Diğer taraftan; İran Sineması na baktığımızda, Batı daki festivallerden alınan ödüller, gelecek kuşak İranlı sinemacılarda, filmlerini Batı ya beğendirmek kaygısı yaratır mı, bunun sonucu olarak da İran Sineması, alternatif sinema olmaktan çıkıp kendi sesini kaybederek Batı sinemasının taklitçisi konumuna gelir mi?... Tüm bunlar araştırılması, cevapları izlenmesi gereken sorular Umarım, İran ın sinemacıları bu kaygılara/ hatalara düşmeden, büyüyerek/ devleşerek, tüm dünya seyircisine, başka bir sinemanın mümkün olduğunu anlatmaya devam ederler Can Sever 1 Ülkede, ticari amaç taşımayan ilk sinemayı 1900 de Katolik misyonerler açtı. 2 İlk Kuşak Yönetmenler: Han Baba Han Moetazedi, Ohanes Oganyans, İnrahim Moradi, Adolhoseyn Sepenta... Filmlerindeki kadın oyuncular -oynatacak Müslüman kadın oyuncu bulamadıkları için- Hıristiyan göçmenlerden oluşmuştur. 3 Han Moetazedi, filmin kameramanıdır. Film İbrahim Moradi nin Kardeşlerin İntikamı filmiyle aynı zamanda çekilmesine rağmen 2 ay erken vizyona girmiş ve ülkenin ilk uzun metrajlı filmi ünvanını almıştır. 4 Lor Kızı, o dönem vizyona giren, ilk sesli İran filmiydi. 5 Maddi imkansızlıklar yüzünden filmin yarısı (55dakikası) tamamlanabilmiştir. 6 1949 da Şah, ABD Başkanı Truman ile dört maddelik bir yardım sözleşmesi imzaladı ve ABD nin İran üzerindeki gücü arttı. 7 1979 a kadar 91 filmin yapımcılığını, 28 filmin yönetmenliğini yaptı. 8 Hayat Fırtınası(1948), Utangaç ve 1951 de çektiğ i-3ay boyunca gösterimde kalan- Anne filmleriyle bir hareketlilik yaratmıştır. 9 Geceyarısı Çığlığı (1961), Ölüme Bir Adım (1961) 10 Bahçenin Bülbülü(1957, Mecid Mohseni), Moskova da; Bozulmuş Büyü (1958, İsmail Kuşan), filmi Almanya ve Avusturalya da gösterime girdi. 11 O yıllarda Tahran ın nüfusu 1 milyondu. 12 1973 te Perviz Seyyad ın Samed Okula Gidiyor filminin gişe başarısı ile. 13 Yanan petrol borusunun söndürülüşünü kaydeden Yek Ateş(1961) filmi ve deniz altına petrol borusu döşenmesini denizin altında yaptığı çekimlerle- anlattığı Moc-Mercan-Hara (1962) filmi. 14 Golam Hüseyin Sadedi nin Azadaran-e Bil kitabından 15 1977 de İran da çekilen 8 filmden biri. 16 Daire (2000, Jafar Panahi), Yarı Gizli (1999, Tehmine Milani) gibi. 17 Yaşasın (1979, Hosro Sinai), Kale (1981, Karman Şirdel), Kiremit Ocağı(1981, Feride Şefai, Menuçehr Moşiri, Rıza Mugaddesiyen) dönemin ödüllü belgesellerinden örnekler. 18 Bir balık satın almak (Beyaz Balon, Jafar Panahi), ödev defterini sahibine ulaştırmak (Arkadaşımın Evi Nerde?, Abbas Kiarostami) gibi konular. 19 Kiarostami, ilk filmini çektikten sonra, filmin oyuncularının olduğu bölgede 1990 Ağustos ayında deprem olur ve 50 binden çok insan ölür. Depremden sonra oyuncularını bulmak için bölgeye giden yönetmen, o insanların umutlarını konu alan Yalnızca Yaşam ı çeker; sonra da bu filmin macerasını Zeytin Ağaçları Altında da anlatır. 20 İbrahim Hatemikiya nın Ajans-e Şişe i(1997) filmi 21 Ahmet Rıza Derviş in Eylül Ayında Doğanlar (1999) filmi 22 Resul Sadr Ameli nin Pamuk Ayakkabılı Bir Kız (1998) filmi 23 Ali Rıza Davut Nejat ın Şirin in Musibetleri (1999) filmi 24 Bu gelişmeler sonucunda 2006 yılında İran da 80 civarında film yapıldı ve iç piyasaya bunlar hakim oldu. 43