26.10.2015 Pazartesi İzmir Basın Gündemi
Prof.Dr. Durmuş Günay: YÖK'ü kapatamazsınız YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Durmuş Günay, "Her ne kadar herkes, siyasi partilerde dâhil 'YÖK'ü kaldıracağız' diye yazsalar da olmuyor. Sebebi böyle bir kuruma ihtiyaç var. Nasıl ki Maliye Bakanlığını kapatamazsınız, YÖK'ü de kapatamazsınız" dedi. Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Yürütme Kurulu üyesi Prof.Dr. Durmuş Günay, 'Tarihsel Bağlamda Yükseköğretimin Anlamı ve Geleceği' başlıklı konferansını vermek üzere İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi'nin konuğu oldu. Rektör Prof.Dr. Galip Akhan'ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen toplantıya Ege Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Candeğer Yılmaz, E.Ü. Rektör Yardımcıları Prof.Dr. Semih Ötleş, Prof.Dr. Yeşim Kirazlı, E.Ü. Tıp Fakültesi
Dekanı Prof.Dr. Cemil Gürgün, Dokuz Eylül Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Recep Yaparel, İKÇÜ Rektör Yardımcıları; Prof.Dr. İbrahim Kocabaş, Prof.Dr.Saffet Köse, Prof.Dr. Turan Gökçe, Genel Sekreter Gülten Gültekin, dekanlar, enstitü müdürleri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Tarihsel olarak YÖK'ün gelişim süreçlerini anlatan YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Günay, Yükseköğretimin ya tek parti ya da askeri darbeler sonucunda yapılan düzenlemelerle dizayn edildiğini aktardı. YÖK'ün kuruluş tarihinin 1981 değil 1973 yılı olduğunu belirten Prof.Dr. Günay, şöyle dedi: "Dolayısıyla YÖK 12 Eylül ürünü değildir. En çok eleştirilen YÖK Kanunu, 34 yıldır yürürlükte olan 1981 yılı YÖK Kanunu'dur. Bu kanunda YÖK tarafından sürekli dönüşüm yapılıyor. Bir nevi evrim geçiriyor. Kanunun giriş tarafları hariç değişmedik maddesi kalmadı. O bakımdan sistem ayakta duruyor. Her ne kadar herkes, siyasi partilerde dâhil 'YÖK'ü kaldıracağız' diye yazsalar da olmuyor. Sebebi böyle bir kuruma ihtiyaç var. Nasıl ki Maliye Bakanlığını kapatamazsınız, YÖK'ü de kapatamazsınız. Bunu diyenler YÖK'ün işleyişini görünce uzaktan görüldüğü gibi olmadığını görüyorlar." YÖK'ün sistematik bir bütün olduğunu belirten Prof.Dr. Günay, güncel YÖK verileriyle ilgili de bilgi verdi. 109'u devlet, 76'sı vakıf olmak üzere 185 üniversitenin olduğunu belirten Prof.Dr. Günay, şöyle konuştu: "Öğrenci sayımız; 6 milyon 62 bin 886. Okullaşma oranımız yüzde 88,34. 2003 yılına kadar 77 üniversitemiz yani 70 yılda 77 üniversite varken; 13 yılda 108 üniversite kurduk. YÖK'ü sayısal olarak patlattık. Kalite konusunda eleştiriler alıyoruz. 1955 yılında gazete başlığı, 'İş zıvanadan çıktı, Ege Üniversitesi de kuruldu. İzmir'e de üniversite kuruldu' şeklindeydi. Bugün Türkiye'de tıp fakültelerinde bir hoca başına 4.77 öğrenci düşüyor. Almanya'da bu oran 19.6'dır." Prof.Dr. Durmuş Günay, YÖK e ihtiyaç var, kapatamazsınız Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Durmuş Günay, Tarihsel Bağlamda Yükseköğretimin Anlamı ve Geleceği başlıklı konferansını vermek üzere İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi nin konuğu oldu. Rektör Prof.Dr. Galip Akhan ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen toplantıya Ege Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Candeğer Yılmaz, E.Ü. Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Semih Ötleş, Prof. Dr. Yeşim Kirazlı, E.Ü Tıp Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Cemil Gürgün, Dokuz Eylül Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Recep Yaparel, İKÇÜ Rektör Yardımcıları, Prof.Dr. İbrahim Kocabaş,Prof.Dr.Saffet Köse, Prof.Dr. Turan Gökçe, Genel Sekreter Gülten Gültekin, dekanlar, enstitü müdürleri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Rektör Prof.Dr. Galip Akhan, YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Durmuş Günay ın sunumunun kendilerine ufuk açacağını belirterek, kendisini İKÇÜ de ağırlamaktan mutluluk duyduğunu paylaştı. Rektör Prof.Dr.
Akhan, Özellikle bizim gibi yeni kurulmuş üniversiteler için kendisinin bilgi paylaşımı çok önemli. Kendileri kuruluş aşamamızda sürekli destek veren, önümüzü açan bir hocamız. Hocamıza bu desteklerinden ötürü teşekkür ediyorum dedi. YÖK e ihtiyaç var, kapatamazsınız Tarihsel olarak YÖK ün gelişim süreçlerini anlatan YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Günay, Yükseköğretimin ya tek parti ya da askeri darbeler sonucunda yapılan düzenlemelerle dizayn edildiğini aktardı. YÖK ün kuruluş tarihinin 1981 değil 1973 yılı olduğunu belirten Prof.Dr. Günay, Dolayısıyla YÖK 12 Eylül ürünü değildir. En çok eleştirilen YÖK kanunu, 34 yıldır yürürlükte olan 1981 yılı YÖK kanunudur. Bu kanunda YÖK tarafından sürekli dönüşüm yapılıyor. Bir nevi evrim geçiriyor. Kanunun giriş tarafları hariç değişmedik maddesi kalmadı. O bakımdan sistem ayakta duruyor. Her ne kadar herkes, siyasi partilerde dâhil YÖK ü kaldıracağız diye yazsalar da olmuyor. Sebebi böyle bir kuruma ihtiyaç var. Nasıl ki Maliye Bakanlığını kapatamazsınız, YÖK ü de kapatamazsınız. Bunu diyenler YÖK ün işleyişini görünce uzaktan görüldüğü gibi olmadığını görüyorlar. dedi. 70 yılda 77 üniversite varken; 13 yılda 108 üniversite kurduk YÖK ün sistematik bir bütün olduğunu belirten Prof.Dr. Günay, güncel YÖK verileriyle ilgili de bilgi verdi. 109 u devlet, 76 sı vakıf olmak üzere 185 üniversitenin olduğunu belirten Prof.Dr. Günay, Öğrenci sayımız 6 milyon 62 bin 886. Okullaşma oranımız %88,34. 2003 yılına kadar 77 üniversitemiz yani 70 yılda 77 üniversite varken; 13 yılda 108 üniversite kurduk. YÖK ü sayısal olarak patlattık. Bu, Türkiye nin biriktirmiş olduğu potansiyeli, kinetik enerjiye çevrilmesidir, toplumun beklentilerine cevap vermektir. Kalite konusunda eleştiriler alıyoruz. 1955 yılında gazete başlığı, İş zıvanadan çıktı, Ege Üniversitesi de kuruldu. İzmir e de üniversite kuruldu şeklindeydi. Bugün Türkiye de tıp fakültelerinde bir hoca başına 4.77 öğrenci düşüyor. Almanya da bu oran 19.6 dır. diye konuştu. YÖK ün görevi iş bulmak değil, uluslararası ölçütlerde eğitim vermektir YÖK rakamlarına göre okullaşma ve öğrenci sayısı bakımından Avrupa ülkelerinin geride bırakıldığını belirten Prof.Dr. Günay, Bizden bir şey olmaz demeyin. Önümüzde Finlandiya, Güney Kore ve Amerika var. Sayısal olarak iyiyiz. Okumak isteyen herkese cevap vermemiz lazım. Bir toplumda yükseköğretim görmüş nüfusun oranı başlı başına o toplumun gelişmişlik parametresi olarak değerlendirilir. Bu noktada her şehirde üniversite olmasını, okumuş işsizler oluyor diyerek eleştirenler çıkıyor. Bizim görevimiz iş bulmak değil. Bizim görevimiz yüksek vasıfta öğrenciler yetiştirmek. dedi
İzmir'de İlk Ve Tek!
Deniz canlılarının tanıtımı anlamında ülkemizdeki eksikliği gidermek üzere İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi tarafından kurulan Deniz Canlıları Koleksiyon Merkezi, YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay'ın katılımıyla açıldı. Sergide olmayan türler ile birlikte toplamda 600 farklı türün yer aldığı merkez; deniz kaplumbağası, beyaz köpekbalığı, mersin balığı gibi doğadaki sayıları oldukça azalmış ve nesilleri tehdit altında olan türleri bünyesinde bulunduruyor. İzmir'in ilk ve tek deniz canlıları merkezi olma özelliği olan Deniz Canlıları Koleksiyon Merkezi'nin açılış törenine Rektör Prof.Dr.Galip Akhan, Rektör Yardımcıları Prof.Dr.İbrahim Kocabaş, Prof.Dr.Turan Gökçe, Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Abdullah Diler, Dekan Yardımcısı, Prof.Dr.Ahmet Adem Tekinay, Genel Sekreter Gülten Gültekin, akademisyenler, idari personel ile öğrenciler katıldı. Açılışta konuşan İKÇÜ Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Abdullah Diler, merkezde emeği geçen herkese teşekkür etti. "İzmir, Körfezden daha fazla yararlanmalı" Rektör Prof.Dr.Galip Akhan ise İzmir'in ihtiyacı olan bu merkezi kente kazandırmaktan gurur duyduklarını ifade etti. Körfeze sahip bir İzmir olarak denizden yeterince faydalanılmadığını söyleyen Rektör Prof.Dr.Galip Akhan, "Hem deniz ürünleri açısından, deniz sporları açısından körfezden yeterince faydalanmıyoruz. Körfez denilince akla ilk gelen kokuydu. Son zamanlarda kokuyu hissetmemiz sevindirici bir gelişme. Denizimiz rahatlıyor. Umuyoruz ki artık denizimizde müzede yer alan yok olmaya yüz tutmuş canlıları göreceğiz. Su Ürünleri Fakültemizin bu noktada öncü olacağını düşünüyorum. Umut ediyorum ki İzmir bundan sonra denizinden daha çok istifade edecek, deniz canlılarına sahip çıkacak, deniz sporlarıyla tanışacak ve ulaşımdan da daha fazla yararlanacaktır." dedi. "İzmir'e örnek olsun" YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr.Durmuş Günay, İzmir'in eski çağlardan bu yana anlatan eserlerde yeryüzünün en güzel yeri şeklinde tasvir edildiğini aktararak; İzmir'in yaşanılması gereken büyülü bir şehir
olduğunu söyledi. Prof.Dr.Durmuş Günay, "Denizlerimizden yeterince faydalanamıyoruz. İstanbul ve Antalya'da hayranlıkla gezilen devasa boyutta deniz akvaryumları var. Bu merkezin İzmir'e örnek olması gerek. Umarım bu bir başlangıç olur. Daha büyük boyutlara doğru gider."diye konuştu. Açılış sonunda misafirlere Su Ürünleri Tanıtım Grubunca dağıtılan balık ekmek ikram edildi. Deniz Canlıları Koleksiyon Merkezi hakkında 20 kişilik seminer salonu, laboratuvar ve 225 metrekarelik sergi alanından oluşan müzede, Karadeniz, Marmara Denizi, Ege Denizi ve Akdeniz'den temin edilen balık, ve diğer omurgasız canlılara ait örnekler sergilenmektedir. Merkezde, köpekbalıkları, vatozlar, yılanbalıkları gibi nadir ve ilgi çekici balık türlerinin yanı sıra, ahtopot, yengeç, deniz kabukları, mercanlar, süngerler gibi omurgasız türler de yer alıyor. Koleksiyon Merkezinde kurutularak veya koruyucu sıvıların içerisinde tahnit edilmiş 38 adet kıkırdaklı balık türü köpekbalıkları ve vatozları içerir), 175 adet kemikli balık türü, 40 adet eklem bacaklı (yengeç, karides ve istakoz) türü, 83 tür yumuşakça (deniz kabukları=salyangoz ve midye türlerini içerir), 20 adet sünger ve derisidikenli canlı türü (deniz hıyarı, denizkestanesi ve deniz yıldızı içerir, mercan ve deniz anası ) olmak üzere 356 farklı canlı türü sergilenmektedir. Sergide bulunan kurutularak tahnit edilen obje sayısı 130 adettir.