Değerli ilk yar'larımızın Sevgili Dostları, Bu akşam ilkyar'ın fedakar emekçilerinden sevgili Özdenur sorguluyor, ailemizin gelecegi kendi çocuklarımıza sevgi ve ilgi dolu yaklaşımımız neyse, ülkemizin gelecegi bütün çocuklara da benzer sevgi ilgi ve imkan veren bir yaklaşım içinde olmamız gerektigini Ayşe ve Ali'lerin de bizim çocuğumuz olduğunu düşünmemiz gerektiğini vurguluyor... Eylül de Şemdinli Yüksekova Başkale Gürpınar Bahçesaray Çatak Gevas Tatvan Muş M Solhan Bingol M Puturge Battalgazi 'deki güzel çocuklarımızı kucaklamak için hazırlıklar yapıyoruz. Buradaki çocuklara hediyeniz olsun ister misiniz? Okul kitaplıklarına güzel kitaplar, kendilerine birer Tübitak kitabı hediye edebilirsiniz; üstelik bunları bir büyüğünüz veya sevdiginiz biri anısına da yapabilirsiniz... Diğer taraftan bayram bağışlarınızı Soma'da babacıklarını kaybeden ilk yar'ların okulları için yönlendirmek için hazırlıklarımızı yapıyoruz... Destekleriniz için çok teşekkür ediyor, selam sevgi ve saygılarımızı yolluyoruz... İLKYAR Güzel çocuklarımızın geleceğine güzellikler katmak için belki bir kitap, belki de büyüğünüzün anısına bir kitaplık için, belki de daha fazlası için: (lütfen bağışınızın açıklama kısmına isminizi yazin) İş Bankası ODTÜ Şubesi (4229) 706968 TL - TR26 0006 4000 0014 2290 7069 68 Euro Hesabı: TR920006400000242293507426 Dolar Hesabı: TR910006400000242293576217 http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/130528_nasil_destek_olabilirsiniz.pdf Çocuklarımız, ilk göz ağrılarımız, ilk yarimiz; hele ki uzaklardaki, YİBO lardaki çocuklarımız, kardeşlerimiz site: http://www.ilkyar.org.tr e-posta: ilkyar.yonetim@gmail.com Vural Beyimiz> http://vuralaltin.blogspot.com/ Kas Gücüyle Devri Alem Erden> http://www.kaslagit.com
Ayşeler ve Aliler Bu akşam sizin canınızı biraz acıtacak, biraz vicdanınızı sorgulatacak şeyler anlatmak istiyorum. Yakınınızda ortaokula giden bir çocuk varsa onu temel alın kendinize bu sizin çocuğunuz olabilir, kardeşiniz olabilir, kuzeniniz veya yeğeniniz olabilir, ya da bir komşunuzun çocuğu Benim anlatacaklarımla sizin çocuğunuzun benzerliklerini farklılıklarını hep beraber gözlemleyelim. Hazırsanız başlıyorum. Benim anlatacağım 2 kişi. Kişi dediysem de tek bir kişi değil aslında. 4 yıl boyunca duyduğum bildiğim çocukların hayatları, hikayeleri. Birinin adı Ali olsun, diğerinin adı Ayşe. Ayşe tek bir kız değil yani, onlarca Ayşe nin hikayesi var yazacaklarımda. Ayşe 7.sınıfa gidiyor. 1. sınıftan beri yatılı okumuş. Sanmayın ki öyle kolay kolay okula göndermiş babası. Hani biz çocuğumuz okula özensin diye gider yüzlerce liralık alışveriş yaparız ya okul için öyle bir şey de beklemeyin. Ayşe babasını polislere şikayet etmiş okumak için. Polis nezaretinde gidip kendini bir okula yazdırmış. Daha 7 yaşındaki çocuğun gösterdiği cesareti şu yaşınızda gösterebilir misiniz bir sorgulamanızı istiyorum kendinizi. Sonrası da güllük gülistanlık değil elbet. 7 yaşında tek başınıza demir ranzaların ve dolapların olduğu bir yerde uyuyorsunuz bir düşünün. Yanınızda da kimse yok saçınızı tarayacak kıyafetlerini yıkayacak. Hepsini kendiniz yapmak zorundasınız ya da şanslıysanız sizi koruyup kollayan bir ablanız vardır, o yapacaktır. Abla dediysem de öyle büyük bir abla değil elbet Ayşe den olsa olsa 3 5 yaş büyük bir çocuk. Siz hala çocuğunuzla yatarken onu masallarla ninnilerle uyuturken bu çocuk ağlayarak uyuyor. Özlem ve hasret içinde Kimi annesini kimi yeni doğan kardeşini düşünüyor kimi de ineğini tavuğunu Bizim çocuklarımız kuş görünce bile korkup kaçan çocuklarken bu çocuklar inek sağıyor, yumurta topluyor kümeslerden.
Üstü başı saçları da dağınık çünkü gel de saçını toplayalım diyen saçını düzgünce tarayacak kimsesi yok. Bazen anne baba rolünü öğretmenler üstleniyor olsalar da, yatılı okullarda çok yoruldukları için öğretmenlerin enerjileri o kadar çocuğa yetmeyebiliyor. Öyle süslü püslü cicili bicili kıyafetleri de hiç olmamış zaten. Büyüklerinden hangi kıyafet kaldıysa onu kabullenmiş sorgulamadan. Bizim Ayşe çok şanslı olmadığından öğretmeninden azar yemiş, dayak yemiş sürekli. Hep aşağılanmış. ʺSenin baban seni zaten okutmayacak sen şimdiden bırak okumayı git köyüneʺ sözleriyle bitirmiş ilkokulu. Çevresindeki herkesle mücadele eden ve inadına okumak isteyen bir kız Ayşe. Şimdi bu yıl mezun olacak, babası bekliyor 4 gözle evlensin de bari bu şekilde katkısı bulunsun diye. Bir diğer Ayşeyi anlatacağım şimdi okula erken göndermişler Ayşe yi. Ama Ayşe nin kimseye anlatamadığı bir sırrı var; altını ıslatıyor Ayşe hala daha. Utanıyor da bu yaptığından ama elinden bir şey gelmiyor. Neyse ki öğretmenleri her gece bez dağıtıyor bağlıyor kendi kendine bezini. Evet kendi kendine bağlıyor çünkü çok utanıyor bu yaptığından. Koca kız oldu nasıl ıslatır ki altını Ayşe? Sonra diğer Ayşe geliyor aklıma ve aklımdan çıkmayan o sözler ʺAbla bizim orda uzun boylu kızları okuldan alırlar sen artık olgunlaştın erkeklerle okuyacağına git koca bekleʺ diye. Düşünsenize biz kızlarımız boylu poslu endamlı olsunlar diye uğraşır çabalarız ama bu çocuklar eğer boyları uzamazsa okuyacaklar. Bir empati kurmaya çalışalım şimdi okumaya çok hevesli bir çocuksunuz ve biliyorsunuz ki süt boy uzatır. Bu durumda çok sevseniz bile süt içmekten vazgeçmez miydiniz? Ben olsam her gece boyum uzamasın diye dua ederdim sanırım. Yani bizim çocuklarımızın yaptığının tam aksine. Ve bir diğer Ayşe Abisi üniversitede okuyan Ayşe. ʺBaba Ayşe kız, onu üniversitede okutmaʺ diyen bir abisi var Ayşe nin. Kendi üniversitede okuduğu halde bu zihniyette olan bir abi. Üniversite okumak da hiçbir meziyet kazandırmıyormuş insana bunu verme amaçlı bu kısa hikaye de.
Bir de Ayşelerin şöyle bir kaderi varmış benim yeni öğrendiğim. Evde her zaman en büyük kız çocuğunu bırakırmış aile yardımcı olsun diye annesine. En büyük kıza talip çıkıp evlenince hoop 2.en büyük kız alınırmış okuldan ev işlerine yardım etsin diye. Bu devran bu şekilde sürer gidermiş gittiğim yerlerde Bunlar sadece bir kaçı aslında anlatacaklarımın. Aliler var bir de elbet.bir tanesi ile aramızda geçen diyalogu aktarmak istiyorum size. A: Abla bizim buralarda ailenin en zeki çocuğu okutulmaz Ben : Aaa o neden? (genelde tam tersi olur diye düşünürdüm ) A: Ee abla zeki olan çocuk hayvanları daha iyi güder de ondan diğerleri de okula gönderilir bari okusunlar da adam olsunlar diye. En son karşılaştığım Aliler vardı 2 tane 1. Sınıf ama daha sayı saymaya bile ermiyor akılları 5 yaşında bir tanesi. O gün yemekte puding var yaşasın! Afiyetle ekmeğe banıp yiyor Aliler pudingleri. Tabi sadece kendileri değil ağızları, kıyafetleri de yiyor ama nerden bilecek ağzını yıkaması gerektiğini, kıyafetini silmesi gerektiğini öylece koşturuyor oyuna Aliler, öpüyor uzaktan onlar için gelmiş ablalarını ağabeylerini. Biraz can sıkıcı, moral bozucu hikayeler bunlar, şehirde oturan oturduğu yerde atıp tutan hiçbir şey bilmeden ahkam kesenler için. Ya da Türkiye nin hiçbir yerinde gerçekten yaşanmayacak bir hayal ürünü hikaye. Bu hikayeleri bu güzel çocuklara acıyın diye de anlatmadım. Hepsi çocuk onların nerede doğacaklarını kimlerin çocuğu olacaklarını da kendileri seçmedi üstelik. Ama inanıyorum ki hepimizin bu çocuklar için yapacak bir şeyleri var amacım bunu hatırlatmak sizlere. Düşündüğümde çocukluklarını yaşayan asıl bu çocuklar bizim çocuklarımız gibi 11
yaşındayken 18 yaş edasında değil hiç biri. Ellerinde son model telefonlarıyla birbirlerine hava atma derdinde de değiller. Eğer bundan 4 yıl önce bana da anlatsaydınız ben de aynı tepkiyi verirdim. El bebek gül bebek büyütülen liseye geçinceye kadar okul çantasını bile taşımayan şımarık öğretmen çocuğu olarak. Senden çok daha önce büyümüş ama sana abla diyen sana hayranlıkla bakam çocukları görünce büyümen gerektiğini anlıyorsun. Hemen orda abla oluyorsun. Bişiler yapmak gerek diyorsun ama henüz o kadar da büyümediğin için sadece hayatı sorgular oluyorsun. Sonra yapacağın en iyi işin bir yatılı okula atanmak olduğunu karar veriyorsun. Atanabilmek için de bir yıllığına yardan (ilkyardan) vazgeçmen gerektiğini fark ediyorsun. İşte o zaman bir yumru çöküyor boğazıma. Bitti mi yani diyorsun acaba bu son mu diyerek biniyorsun otobüse. Kaçırdığın her proje için ağlamaklı oluyorsun. Ama sen atanacaksın ve işte o zaman kendi yarların olacak elinden geldiği kadar faydalı olacağın okumalarını sağlayacaksın yarların diye avutuyorsun kendini Mezun olmaya yakın bir gönüllünün bir nasihati var yeni gelenlere ve geleceklere. Elinizden geldiği kadar çok projeye gidin, çok çocukla tanışın sonra gidemediğiniz her proje için pişman olmayın benim gibi. Özdenur Kulakçı Okul Öncesi 4 güzel çocuklarımızın ilk yarlarımızın geleceğine güzellikler katmak için belki bir kitap için, belki bir çanta dolu hediye, belki anısını yaşatmak istediğiniz büyüğünüz için bir kitaplık, belki de daha fazlası için İş bankası ODTÜ şubesi (4229) 706968 TL TR26 0006 4000 0014 2290 7069 68; Euro Hesabı: TR920006400000242293507426 Dolar Hesabı: TR910006400000242293576217 Lütfen bağışınızın açıklama kısmına isminizi mutlaka lütfen belirtin www.ilkyar.org.tr ilkyar.yonetim@gmail.com