AÇIK KONUŞALIM!... ANTİ EMPERYALİZM SÖYLEMİYLE FALAN MASKELENMEYE ÇALIŞILSA DA BUNUN ADI RESMEN DEVLETÇİ MİLLİYETÇİLİKTİR!



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

PYD, PKK nin Suriye kolu olarak da biliniyor.

Cumhuriyet Halk Partisi

Uluslararası Üniversiteler Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Darbeci Kurşununa Hedef Oldu

değildir. Ufkun ötesini de görmek ve bilmek gerekir

Referandum ve tezkere

Sudan'da Türk-Sudan İlişkileri Sempozyumu düzenlendi

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek!

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

SİSTEM BİLİMİ AÇISINDAN TÜRK TİPİ DEVLET ANLAYIŞIYLA MARKSİST- LENİNİST DEVLET ANLAYIŞI ARASINDAKİ İLİŞKİ VE BUNUN ELEŞTİRİSİ!..

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

BÜLTEN İSTANBUL B İ L G İ AZİZ BABUŞCU. NOTU Yeni Dünya ve Türkiye 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

ABD'nin iki seçeneği kaldı: Ya gücünü artır ya da Taliban'a göz yum

Eslen: Stratejik İnisiyatif Ayrılıkçılarda

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016


MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ - 8 ÇÖZÜM SÜRECİ ÖZEL ARAŞTIRMASI

Beyaz Saray'daki Trump-Erdoğan Zirvesinden Ne Çıktı?

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011

Oylar bölünmesin Türkiye bölünmesin!..

Yavuz Bayülken Tarafından Hazırlanıp Sunulan Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmeleri Başlıklı Rapor Üzerine Görüşler


Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

Siyasette kutuplaşma. Ahval 13/8/2018

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

Güncel Jeo-Politik ve D-8 Cuma, 08 Aralık :55

İKİNCİ BİNYILIN MUHASEBESİ İÇİNDEKİLER

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

İnsan değer üretir Eylemlerine anlam katar Duyguları ile çalışır Hata yapar. Sosyal ihtiyaçları vardır. Değerli hissetmek ister

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

Başbakan Yıldırım, 25. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı sonrası basın çadırını ziyaret etti

tellidetay.wordpress.com

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Sayın Yönetim Kurulu Üyesi/ ve Meclis Üyesi Arkadaşlarım,/

KPSS'de çok konuşulan 'vitamin' sorusu ve çözümü

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Hükümet ile Gülen cemaatinin tartışması neyi ifade ediyor?

Çarşamba İzmir Gündemi

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, Kapitalist Sömürü Sistemini Yıkmak için Örgütlenme ve Mücadelenin adıdır!

İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Fransa Cumhurbaşkanı Macron

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

SAVAŞ, GÖÇ VE SAĞLIK. 18 Mayıs 2015 İstanbul Şeyhmus GÖKALP

EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ

ekonomi olduğu görülüyor. Erken seçim olma ihtimalinin zor olduğu, AKP'nin ekonomide rahatlama yaşatmadan seçimi tekrarlatmasının mümkün olmadığı görü

Fransa'da, Hz. Muhammed'e hakaret içeren karikatürleri yayınlayan Fransız Dergisi'ne baskın düzenlendi ve 12 kişi öldürüldü.

KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ

2000 li Yıllar / 6 Türkiye de Dış Politika İbrahim KALIN Arter Reklam Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011

Irak taki Gelişmeler ve Türkiye (II) Irak ta Bugünkü Durum

Yak ndo u Medyas nda Türkiye ve AB Müktesebatlar - srail örne inde

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi

Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği Yayınları Araştırma Eserleri Serisi Nu: 7. Emeviler den Arap Baharı na HALEP TÜRKMENLERİ

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te


Müslüman kadın futbolcular Berlin'de buluştu ALMANYA...

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

tellidetay.wordpress.com

Sadece 2 İstekle MySQL Blind SQL Injection. Canberk BOLAT canberk.bolat[-at-]gmail[-dot-]com

"Obama'nın Suriye politikası utanç verici"

Doğa, dostlarına karşı daima cömerttir.

İZMİR TİCARET ODASI MECLİS TOPLANTISI

5 bin PKK lı ve peşmergeye terör eğitimi

KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ -6-

Her milletin dili kimliğidir eğer dilinizi yozlaştırırsanız kimliğiniz erozyona uğrar.

ABD Ordusu günde Türkiye'nin yarısı kadar yakıt tüketiyor.

PKK'nın silah bırakması siyasi bir mesele

Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir.

MÜSİAD İSVİÇRE Değerli Yönetim Kurulu Üyelerim, Şube Başkanlarım,

American Tank Company (Ruhi) vs Afrika Schützenkompanie (Levent) 1750 pts & Mid-War Hold the Line

Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 60

SURİYE SORUNU VE TÜRK DIŞ POLİTİKASINA TOPLUMSAL BAKIŞ *

Devrim Öncesinde Yemen

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Lübnan ve Filistin Çat flmalar ve ran Ortado u da Türkiye nin Yeni bir D fl ve Güvenlik Politikas mevcut mu?

TERÖR ÖRGÜTLERI TARAFINDAN SOSYAL MEDYANIN KULLANILMASI: IŞİD ÖRNEĞI KONFERANSI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.10, ARALIK 2016

SİSTEM BİLİMİNİN ESASLARI... MERKEZİYETÇİLİK, ADEM-İ MERKEZİYETÇİLİK TARTIŞMALARI ÜZERİNE-2-

SOSYOEKONOMİK BOYUTLARIYLA TÜRK-F. ALMAN İLİŞKİLERİ (VI2)

BLOG ADRESİ :

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Aşağıdaki 5 cümlenin hepsine evet demiyorsanız, bu pdf dosyasını incelemek için gereken 3 dakikayı ayırmasanız da olur

Trinidad ve Tobago 1990: Latin Amerika'nın ilk ve tek İslam devrimi

Mutluluğun formülü kalbimizdedir

1974 Kıbrıs Barış Harekatı ndan sonra uygulanan silah ambargosu, ülkemizde savunma sistemlerinin temininde ve askeri haberleşme ihtiyaçlarının

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

Transkript:

1 AÇIK KONUŞALIM!... ANTİ EMPERYALİZM SÖYLEMİYLE FALAN MASKELENMEYE ÇALIŞILSA DA BUNUN ADI RESMEN DEVLETÇİ MİLLİYETÇİLİKTİR! Münir Aktolga Haziran 2015 7 Haziran seçim sonuçlarından ders çıkarmakmış, biz nerede hata yaptık falan diyerek aklını başına toplamakmış, bunlar hep hikaye!... Bir kere o virüs girmiş beyinlere, çaresi yok!... Azıcık eti budu kanlanan bir ülkenin, vay anasına ben ne imişim demeye başladığı an ortaya çıkan bir kendi nefsini kutsama hastalığıdır bu; dünyanın kendi etrafında döndüğünü düşünme çağına özgü bir ergenlik dönemi hastalığıdır! Adına ister milliyetçilik deyin, ister benim dediğim gibi yeni tipten Devletçi bir milliyetçilik, sonuçta hepsi aynı kapıya çıkıyor. Ancak, terminolojide ayrım yapmak şunun için önemli; Türkiye öyle sadece aşağıdan yukarıya doğru gelişerek bugünlere gelen bir ülke değil. İkili bir yapısal gelişme yanımız var bizim. Yukardan aşağıya doğru Devlet eksenli olarak gelişen yanımız ve aşağıdan yukarıya doğru Anadolu burjuvazisi eksenli olarak gelişen yanımız. Bu yapısal ikilik, iki tip milliyetçiliği de beraberinde getiriyor. Kökleri ittihatçılığa-kemalizme kadar uzanan yukardan aşağıya doğru gelişen milliyetçiliğin temsilcisi bugün MHP ve öteki ulusalcılardır. Aşağıdan yukarıya doğru Anadolu burjuvazisi eksenli olarak gelişen yeni tipten milliyetçilik ise AK Parti nin içinde palazlanıyor. Ancak, ne zaman ki AK Parti Devleti ele geçirmeye başladı, o andan itibaren, bunların arasında, aynı Devletçi ekseni paylaşmaktan kaynaklanan paradigmal bir yakınlaşma da ortaya çıkmaya başladı. Ama henüz daha aradaki senkronizasyonu da tam olarak sağlamış değiller. Aralarında şu an varolan çelişki de bununla ilgili zaten... Dikkat ederseniz, varolanı -Devletçi, merkeziyetçi yapıyı- olduğu gibi muhafaza etme konusunda hiçbir ayrım yok aralarında. Sadece, onu genişletme, büyütme konusunda, yapısal farklılıklardan kaynaklanan stratejik ayrılıklar söz konusu... Batı yla ilişkiler konusunda, yukardan aşağıya doğru, Devleti temel alarak gelişen milliyetçiliğin temsilcileri daha temkinli. Çünkü onlar, tarihsel tecrübelerine dayanarak Batı - emperyalizm falan nedir, ötekilere göre bunları daha iyi biliyorlar! Aşağıdan yukarıya doğru gelişen yeni tipten Devletçi milliyetçiler ise daha gözü dönmüş -jakoben- bir ruh haline sahipler!.. Bu ikincilere göre, bugün halâ ortada -19. ve 20. Yüzyıllar da olduğu gibi- bütün kötülüklerin nedeni olan bir Batı var, emperyalist bir Batı. İsterseniz buna eski solcu terminolojiyi kullanarak finans oligarşisi falan da diyebilirsiniz!.. Bunlar, üst akılı temsil eden bu emperyalistler oturuyorlar, kendi egemenlik alanlarını koruyabilmek için gizli servisleri aracılığıyla örgüt mühendisliği yaparak PKK, IŞİD vb. gibi taşeron örgütleri kurup-kurdurup bunlar aracılığıyla, tavşana kaç tazıya tut mantığıyla malı götürüyorlar! Kim ki emperyalist sömürü mekanizmasına karşı çıkarsa, karşısında bu türden taşeron örgütleri buluyor!... Türkiye nin bugün içinde bulunduğu sıkıntıların nedeni de bu aslında. Örneğin, Türkiye, ne zaman ki kendisi için bir ülke olmaya karar vermiş, bu yönde adımlar atmaya başlamıştır, karşısına hemen bir PKK belası çıkarılır!... Aynı oyun bugün bütün o eski Osmanlı ülkelerinde de oynanmaktadır. Bir yanda emperyalist Batı, öte yanda da buna karşı kurtuluş savaşı vermeye çalışan bütün o eski Osmanlı ülkeleri... Dikkat ederseniz öyle yerli egemenler-egemen Devlet sınıfı falan yoktur bu tahlillerin içinde. IŞİD gibi örgütler de hep bu mücadelede kullanılan yapay-taşeron örgütlerdir. Batı, kendi çıkarlarının korunması için -ve de tabi İsrail in güvenliği için- bu türden örgütleri kullanarak bölgeyi yeniden şekillendirmekte, sınırların yeniden çizilmesini

2 istemektedir.. Bu nedenle, yapılması gereken, canımızı dişimize takarak, sırtımıza birer kefen giyip Batı ya karşı ikinci bir kurtuluş savaşı için mücadeleye girmektir... Aşağıda, K. Tayiz ve C. Ertem in makalelerinden alıntılar var, önce bunları bir okuyun isterseniz, sonra tartışmayı bunları da dikkate alarak devam ettirelim: K. Tayiz den başlıyoruz: Batı'nın yüz yıl önce Ortadoğu için kurguladığı siyasal sistem büyük sarsıntı geçiriyor. Yani başımızda büyük bir kargaşa hüküm sürüyor. Hakimiyetini kaybeden Batı'nın en büyük silahı ise kaos ve çatışma. Batı önce kaosu bölgeye saldı, sonra da düzen kurucu olarak inisiyatif aldı. Afganistan, Irak ve Suriye örneği ortada. El-Kaide, Taliban ve IŞİD gibi örgütler, bugüne kadar hep Batı'nın müdahaleci varlığını meşrulaştırıcı bir işlev gördü. Önce gözü dönmüş şiddet grupları sahada beliriyor, ardından Batılı devletler. Batı'nın elinin altında hep hazır tuttuğu bir Pandora kutusu var. Batı'nın Türkiye için tutumu da farklı olmadı. Seçilmiş hükümetle arası bozulduğunda yıllardır elinin altında hazır tuttuğu Pandora'nın kutusunu açıverdi. Bütün kötülükleri AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın üzerine saldı. Gezi ayaklanması ve paralel darbe girişimiyle önce gözdağı verdi. AK Parti'yi teslim alamayınca da yüz yıl önce kurulmuş bir saatli bombayı, Kürt kartını devreye koydu. IŞİD üzerinden PKK, PYD ve HDP'yi aktörleştirdi. Türkiye'deki destekçilerini AK Parti'ye karşı bir araya getirdi. AK Parti ya teslim olacak ya da Türkiye kaosa ve çatışmaya terk edilerek bölünmeye sürüklenecek! Batı, Türkiye'yi bu tehlikeli seçenekle karşı karşıya getirmeyi başardı. (http://www.marmarayerelhaber.com/kurtulustayiz/35414-pandoranin-kutusu-acilinca) Bir de C.Ertem ne diyor ona bakalım şimdi:... düzenli ulusal orduların yapamadığını paramiliter örgüt ve yapılar yapıyor. Bu taşeron paramiliter örgüt ve yapılar, ülkelerin ve bölgenin özelliklerine göre, sağ ya da sol maskeli olabiliyordu. Kimi, sol bir şehir ve kır silahlı örgütü, kimi de DEAŞ gibi, düzenli orduya yaklaşan taşeron yapılar olabiliyordu. Afrika daki paramiliter örgütler, El-Kaide gibi şehir ve kırda örgütlü terör yapıları ve DEAŞ gibi düzenli ordu seviyesinde paramiliter örgütler... İşte DEAŞ, yeni paylaşım savaşının en çarpıcı ve en mükemmel aracı ve tasarımı olarak ortaya çıktı. DEAŞ, yeni pazar ve paylaşım savaşıyla ve sınırların yeniden Batı nın eski hegemon güçleri tarafından belirlenmesinin aracıdır... Şimdi ise yaptıkları tam olarak şudur; bütün bu bölgede mikro devletçikler oluşturacaklar, bu mikro devletçikler, Avrupa da Almanya egemenliğindeki derin AB ye ve tabii Okyanus ötesinde de ABD ye bağlı olarak devam edecektir. Bakın, doksanlı yıllarda Almanya nın Balkan ve Doğu Avrupa coğrafyasında yaptığı Balkanlaştırma stratejisi, tam şimdi Ortadoğu koşullarında Suriye ve Irak ta uygulanıyor. Miloseviç in Bosna daki katliamcı ordusu ile DAEŞ arasında çok fark yoktur. Ancak koalisyon uçaklarının yardımı ile kurulmaya çalışılan Kürt mikro devletçiği de hiçbir zaman egemen olamayacaktır. Bunun iktisadi şartları yoktur ilk önce... Bugün ne Alman Balkanlaştırması sonucu Avrupa da ortaya çıkan ne de Ortadoğu dahil, dünyanın herhangi bir yerinde ortaya çıkan/çıkacak olan etnik temelli mikro devletler günün gereklerine uygun bir kapsam ekonomisi geliştirip, konvansiyonel olanı aşabilir. Bu devletler, kaçınılmaz olarak, 20. yüzyıldan kalma eski sermayenin ancak oyuncağı olurlar ki, zaten bunun için ortaya çıkarılıyorlar... Tabii ki, Suriye nin Türkiye sınırındaki yeni oluşum yeni bir pazar ve enerji kapışmasıdır ve bu Türkiye nin şimdiki-gelecekteki etkinliğine karşıdır. Aynı şekilde, Almanya nın, tam şu sıralar, Türkiye karşıtlığı da aynı nedenledir. Almanya, Doğu Almanya yı içine aldığı 1990 dan beri, Doğu Avrupa ve Balkan coğrafyasını kendi arka bahçesi ve doğal sömürgesi olarak görüyor. Doksanlarda Yugoslavya nın parçalanması Almanya kökenli bir Balkanizasyon sürecidir ve aslında bir post-nazi işgalidir....

3 Bu noktaya nasıl gelindi? İnanılması gerçekten çok zor! Yani şimdi şu yukarda yazılıp söylenilenlerin anlamı nedir; solcu bir maskeyle piyasaya sürülüyor olsalar da Devlet eksenli yeni tipten bir milliyetçilik anlayışı değil midir bütün bu düşüncelerin altında yatan! Küreselleşmeymiş, 21. Yüzyılmış, yeni bir dünyaya doğru yelken açmakmış, artık gelişmenin, ilerlemenin, dünya pazarlarında daha fazla yer tutabilmenin yolu eskiden olduğu gibi savaşlar değil, daha iyi kalitede malları -katma değeri daha yüksek olan malları- daha ucuza üretmekmiş, bütün bunların hepsi hikaye bu mantığa göre!... Çünkü, geçerli olan halâ eski paradigmadır! Ortada halâ 19.-20. Yüzyıl kalıntısı bir üst akıl, emperyalist bir Batı vardır! Ve bu üst akıl, eski sömürge ve yarı sömürge ülkeler uyanmaya başladıkça bunların üzerine kendi kurdurduğu paramiliter- taşeron örgütleri sürmektedir!... Gerçekten tam bir paranoya hali bu! Gelişmekte olan bir ülkenin, olayları ve süreçleri 20.Yüzyıl kafa yapısıyla ele alan Devletçi milliyetçilerinin ruh hali!.. Kendisini, tıpkı bir zamanların Almanya sı falan gibi kapitalizmin gelişmesinin eşit oranda olmaması kanununa göre yükselen bir kapitalist ülke olarak tanımlayarak, dünya pazarlarında yer kapmak için gelişmiş ülkelere karşı hegemonya mücadelesine girişipte sonra hiçbir başarı şansının bulunmadığını gören milliyetçilerinin ruh hali!.. Yahu kardeşim, atın bu düşünceleri artık kafanızdan! Çünkü dünya artık öyle eskiden olduğu gibi dönmüyor! Bakın, Türkiye bugün 160 milyar dolara yakın ihracat yapar hale geldi. Kimse çıkıpta size ürettiğiniz malları yurtdışında satabilmeniz konusunda öyle bir sınır falan koyuyor mu!? Kimse tutupta size katma değeri yüksek mallar üretmeyin diyebiliyor mu!?... Yap daha iyisini, rakiplerinle mücadele et ve arttır pazar payını, olay bu kadar basit!.. E, cari açık falan mı diyorsunuz, petrolümüz, gazımız yok bizim mi diyorsunuz! Tamam ama, onun da yolu var. Petrol, gaz kaynaklarına el koymaya çalışarak, buna göre Osmanlıcılık falan adı altında yeni tipten milliyetçi-yayılmacı bir strateji izleyerek bir yere varamazsınız ki!... Böyle bir yol sizi ve bütün bir ülkeyi sadece çıkmaza götürür. Bu nedenle, sen de tut, güneşini, rüzgarını, doğal kaynaklarını değerlendirerek kapat bu açığını; yeni modern bir Eğitim Sistemi yaratarak ezberci-ideoloji peşinde koşan pozitivist gençler yetiştirmek yerine bilgi üreten gençler yetiştirmeye odaklan. Engel mi var bütün bunların önünde? Hangi emperyalizm engelliyor sizin bilgi üreten nesiller yetiştirmenizi?... (http://www.marmarayerelhaber.com/cemil-ertem/35413-yeni-tbmmnin-gormesi-ve-yapmasigereken) http://www.marmarayerelhaber.com/munir-aktolga/28986-nereye-geldik-nerededuruyoruz-1 İkide bir tutup Almanya veya Avrupa Birliği düşmanlığı yapmayı da marifet biliyor bunlar. Neymiş, AB Nazi işgalinin modern şekliymiş!!.. E peki kardeşim madem öyle de biz niye yırtınıyoruz bu modern Nazi örgütüne girmek için!!.. Niye Almanya ya kızıyoruz bizim AB ye girişimize engel koyuyor diye?? Yani şimdi Almanya öteki AB ülkelerini işgali altında mı tutuyor? Yahu bunların hepsi gönüllü olarak girmedi mi AB ye?... Yarın isterlerse de çıkabilirler... Ama çıkmıyorlar, çünkü AB içinde kalmak daha avantajlı onlar için... Yani bu kadar olur!... İstanbul a hava alanı yaparsın, bunu Almanya yla kavga aracı yapmaya çalışırlar. Yok efendim doğal gaz hattı çekilir, bunu Alman emperyalizmine örnek olarak gösterirler. Kardeşim herkes kendisi için elverişli olan ne ise onu yapıyor. Senin o emperyalist dediğin Almanya senin en çok ihracat yaptığın, sana en çok turist gönderen ülke değil mi?.. Sana uygun olunca iyi, olmayınca emperyalist oluyor öyle mi?... Nedir bu şimdi, bunun adı solculuk mu yoksa Devletçi bir milliyetçilik mi?... Evet, nedir o sizin taşeron dediğiniz örgütler?

4 Nedir PKK, IŞİD vb. gibi örgütler? Sizin, şeytan olarak nitelendirdiğiniz o Batı nın bizi bölmek için, bizim gelişmemizi engellemek için kurdurarak piyasaya sürdüğü taşeron - paramiliter örgütler midir bunlar? IŞİD i ele alalım: Soruyorum ben şimdi, eğer Amerika Irak ı işgal etmeseydi böyle bir İslami- Sünni reaksiyon örgütü olacak mıydı bugün ortada? Taliban ı ele alalım: Tamam doğru; Amerika bugün orada da, reaksiyon olarak ortaya çıkmasına kendisinin neden olduğu bir örgütle savaşıyor; ama bu demek değil ki, üst akıl dediğiniz o Amerika-Batı öyle örgüt mühendisliği yapar gibi bu türden örgütler kurup, sonra da bunlarla savaşarak ülkeleri işgal altında tutuyor!!.. Diyorsunuz ki, Amerika IŞİD i gizli servisi aracılığıyla kasten yarattı!!... Öyle ki, amaç bu örgütü Kürtlerle savaştırarak Kürtleri öne çıkarıp bir Kürt devletinin kurulmasının yol açmak!! Sorarım şimdi, Afganistan ı işgali altında tutmak için kendi yarattığı Taliban la da bir şike savaşı mı yapıyor Amerika!!.. Taliban, El Kaide, IŞİD, PKK bunların hepsi sahte-paralı-şike örgütler midir?? Ne kadar kolay yahu! Otur masanın başına, koy kendini merkeze, etrafında olup bitenleri kendine göre değerlendirerek bir dünya görüşü oluştur!!.. Senin işine yarayanlar iyi, güzel, yaramayanlar ise üst akılın sana karşı kurdurduğu taşeron yapılar!!.. Kusura bakmayın ama bunun adı paranoyadır!!.. Kafanızda öyle bir üst akıl icat ediyorsunuz ki, kendi hatalarınızı, bunların sonuçlarını falan hep bu herşeye kadir üst akıla yükleyerek temize çıkacağınızı sanıyorsunuz!!.. Kardeşim eğer bu üst akıl böyle herşeye kadir bir meretse, o zaman zaten boşuna sizin o mücadeleleriniz falan!!... 7 Haziran dan sonra kapitalizme alternatif İslami bir sistem kuracaktınız da üst akıl onu farkederek önünüze takoz koydu, öyle mi?... Yarabbim sen akıl fikir ihsan eyle!!.. Bunları görünce insanın neredeyse o üst akıla Allah razı olsun falan diyesi geliyor!!... Geçin bunları geçin!... Savaş bitti, inin artık saklandığınız o dağlardan aşağıya!.. Soğuk Savaş dönemi sona erdi ama sizin haberiniz yok!!.. Bakın, Soğuk Savaş sona erip de Berlin deki o Duvar yıkıldığı an artık yeni bir dünya çıktı ortaya. Sizler ise, halâ savaşın bittiğinden habersiz olarak dağlarda saklanan o Japon askerlerine benziyorsunuz!... Çünkü, geç kalmış bir 20. Yüzyıl milliyetçiliği ufkunuzu karartıyor. Yeni bir dünyanın ortaya çıktığını anlamakta zorluk çekiyorsunuz!... Eskiden iki kutuplu bir dünya vardı ortada. Ve ülkeler de, yaşamı devam ettirme mücadelelerini, şu ya da bu nedenle, bir tarafın koruyucu kanatları altında kalarak sürdürmek zorundaydılar. Ama, Soğuk Savaş sona erince bu durum değişti. Ülkeler ve halk grupları, etnik, dini azınlıklar, kısacası baskı altında tutulan bütün alt kimlik grupları, daha önce hangi tarafta -kutupta- yer almış olurlarsa olsunlar, kendilerini baskı altında tutan yapılar anlamını kaybedince birden açığa çıkarak biz de varız demeye başladılar. Üzerlerini örten, onları belirli kalıplar içinde kalmaya zorlayan faktörler ortadan kalkınca bu insanlar kendi kaderlerini kendileri tayin etmek için seslerini yükseltmeye başladılar, ortaya döküldüler... Olay budur... Alın PKK yı... Şu ya da bu ülke bugün onu, onun mücadelesini Türkiye ye karşı kullanmak için destekliyor olabilir; ama bu, PKK nın sırf Türkiye nin ayağına taş koymak için onlar tarafından taşeron bir örgüt olarak kurdurulduğu-ayakta tutulduğu anlamına gelmez. Böyle düşünürseniz sadece kendinizi aldatmış olursunuz. Diyorsunuz ki, Suriye deki olaylar PKK yı cesaretlendirdi, bu yüzden de bir türlü silah bırakmaya yanaşmıyorlar. İyi güzel de, siz ne yapıyorsunuz peki?.. Hepsi bir yana, Kürt sorununu da içine alan yeni demokratik bir anayasanın yapımı konusunda en azında açık ve net bir irade beyanınız oldu mu şimdiye kadar?... Tam adamlarla anlaşıp el sıkışmaya başlarken bir anda Kürt sorunu da neymiş, öyle birşey yok ki deyip masayı devirerek çıkan siz değil misiniz?... Ondan sonra da, yok efendim üst akılmış da falan diye hikayeler anlatıyorsunuz!... Gördük işte, 7 Haziran da halkımızın bu hikayelere ne kadar inandığını!... Aklınızı başınıza toplayın beyler, bu türden demagojilerle Kürtleri kaybediyorsunuz!... Kendiniz inşa etmeye başladığınız o barış sürecini gene kendiniz yok ediyorsunuz!... Ateşle oynadığınızın farkında mısınız?...

5 Gelelim IŞİD olayına! O emperyalist Batı mı kurdurmuştur şimdi IŞİD ı da?... Yani ortada gene bir üst akıl var ve bunlar oturuyorlar, öyle toplum-örgüt mühendisliği yaparak Türkiye nin ve bütün Arap ülkelerinin önünü nasıl keseriz diye düşünüp bir IŞİD icat ediyorlar öyle mi?? Şaşarım sizin aklınıza!... Soruyorum ben şimdi, eğer Amerika Irak a saldırarak oradaki yapıyı parçalamasaydı bugün IŞİD diye bir örgüt olacak mıydı ortada? Amerika Saddam ı deviripte oradaki Sünniler e dayanan yapıyı yıkınca, işin içine Şii olduğu için daha sonra İran da girdi ve Sünniler bir tarafa atıldılar. Sonra, Esed de Suriye de olayı bir mezhep çatışması haline getirerek halkın üzerine ateş açmaya başlayınca, Sünniler kendilerini yok olma tehdidi altında gördüler ve bütün bunlara reaksiyon olarak da IŞİD denilen örgüt çıktı ortaya. Yaşamı devam ettirme mücadelesinin başka bir uç noktaya ittiği Sünniler çaresizlikten kaynaklanan bir ruh haliyle kısasa kısas diyerek kendi canavarlarını yaratmış oldular!... Yani öyle bir üst akıl tutup da paralı askerler olarak taşeron örgütler falan kurdurmuyor!!.. Bütün bu örgütlerin belirli bir alt yapısı, reaksiyona da dayansa, geçici de olsa maddi-toplumsal bir temeli var. Daha sonra başka ülkeler, başka çıkarlar da onları kullanıyorlarmış, tabii kullanıyorlar, bu ayrı bir durum. Düşmanımın düşmanı dostumdur diyerekten konjönktürel ittifaklar oluşuyor. Türkiye yapmıyor mu bunu? Yani o da kendisine ittifaklar bulmaya çalışmıyor mu? Olayı objektif olarak değerlendirebilmek lazım, yoksa kendinizi kandırmakla kalırsınız!!.. Alın şimdi IŞİD a karşı PKK-Amerika ittifakını: Yani şimdi, sizin mantığınıza göre, Amerika önce IŞİD adında bir örgüt yaratıyor, sonra da ona karşı mücadele ettiği için PKK yı destekliyor öyle mi? Bütün bunlardan amaç da Türkiye nin önünü kesmek?? Amerika nın PKK yı desteklemek için IŞİD diye bir örgüt kurmaya ihtiyacı mı var? Siz gerçekten kafayı yemişsiniz!!.. Adamlar-Batılılar- korkuyorlar yahu!... IŞİD, El Kaide gibi örgütleri kendileri için, herşeyden önce kendi can güvenlikleri için tehlike olarak görüyorlar. Unuttunuz mu, önce tuttular Türkiye yi sokmak istediler bu savaşın içine. Eğer Türkiye tamam diyerek IŞİD a karşı Suriye içinde kara harekatına evet deseydi, tamamdı. O zaman Kürtlere falan ihtiyaç kalmayacaktı!.. Ama Türkiye haklı olarak o bataklığa girmeyi kabul etmedi. O zaman Kürtler dediler ki, burası bizim vatanımız, bize yardım edin biz de savaşalım. Olay budur. E, bu savaşın sonunda orada bir Kürt devleti kurulacakmış!... O zaman sen de bu insanları yalnız bırakma kardeşim, hani sen Osmanlı nın mirasına sahip çıkıyordun? Ne oldu şimdi? Osmanlı bir sürü otonom eyaletlerden oluşmuyor muydu?. Sen kendine en yakında duran Kürtlerden bile korkar durumdayken nasıl yeni Osmanlıcı bir yapı kuracaksın ki?? Arkadaşlar, affedersiniz ama tekrar ediyorum bunun adı paranoyadır, Osmanlı dan miras kalmış bir bölünme paranoyasıdır!!.. Gözünüzde öyle bir milliyetçilik gözlüğu var ki, dünyayı artık ben ve düşmanlar olarak siyah beyaz görür hale gelmişsiniz!... Daha işin başında, kaybetmeye mahkum olduğunu bilerek bir savaşa girmek insanı bu hale getiriyor demek ki!!... Peki o zaman ne yapmak lazım, nedir bu işin çözümü? Çok açık: Zamana, 21. Yüzyıl gerçeklerine uyum sağlayarak yeni, demokratik bir anayasa yapıp, adem-i merkeziyetçi bir yapılanmaya gitmektir... Başka yolu yoktur bunun! Ya, 20.Yüzyıl kafa yapısıyla Osmanlı artığı eski merkeziyetçi yapıyı-statükoyu muhafaza etmeye çalışarak zaman kaybedeceğiz, ya da olayların ve süreçlerin önünü alarak kendimizi 21. Yüzyıl paradigmasına-gerçeklerine uygun hale getirmek için iç dinamiklerimizi harekete geçireceğiz... Bunun ötesi yoktur... Yüz yıl da savaşsak varılacak yer sonunda gene budur... Çünkü artık dünya, 1915 ten çok farklı bir dünyadır!!.. Ne yapacaksınız, Kürtleri de tehcir mi edeceksiniz; ya da ne bileyim, 90 lı yıllara dönerek ülkeyi yeniden umutsuz bir savaşın içine mi atacaksınız?... Ve de bütün bunları anti emperyalizm falan gibi solcu sloganlar kullanarak mı yapacaksınız!!... Tekrar ediyorum, tek bir çözüm yolu vardır ortada: İçerde ve dışarda tarihsel bir uzlaşmanın yolunu açarak kendi varoluş koşullarımızla 21. Yüzyıl gerçekleri arasında kalıcı bir uyum sağlayabilmek...

6 Daha somut olarak ifade edersek de: 1-Kürt sorununa demokratik çözümü de içeren adem-i merkeziyetçilik temeli üzerinde yeni bir anayasa yapmak, 2-Küresel sermaye çevreleriyle iyi ilişkiler kurarak Türkiye yi güven içinde yatırım yapılabilecek bir ülke haline getirmek, 3-Yeni bir eğitim sistemi yaratarak bilgi üreten nesiller yetiştirir hale gelmek. İşte size üç temel nokta, üç altın anahtar. Bunun dışında gerisi boştur, hayalet taşlayarak vakit öldürmektir, zaman kaybıdır...