İNSAN ALLAHIN HALİFESİ Mİ? (HALEF- SELEF OLAYI) Allah Teâlâ şöyle buyurur: و ا ذ ق ال ر ب ك ل ل م لا ي ك ة ا ن ي ج اع ل ف ي ا لا ر ض خ ل يف ة ق ال وا ا ت ج ع ل ف يه ا م ن ي ف س د ف يه ا و ي س ف ك الد م ا ء و ن ح ن ن س ب ح ب ح م د ك و ن ق د س ل ك ق ال ا ن ي ا ع ل م م ا لا ت ع ل م ون (30) 30- Bir gün Rabbin meleklere: Yeryüzünde bir halifelik oluşturmaktayım dedi. Melekler: Orada karıştırıcılık yapacak ve kan dökecek birilerini mi oluşturuyorsun? Ama neylersen, güzel eylersin; biz bu sebeple sana boyun eğeriz. Sen en temizini yaparsın[1] dediler. Allah dedi ki: Ben sizin bilmediklerinizi bilirim. (Bakara 2/ 30) Başkasının yerine geçene halife veya halef denir. Her insan, öncelikle aile büyüklerinin yerine geçer. Hayatı boyunca, bir çok kimsenin malını, makamını ve imkanlarını ele geçirebileceği gibi elinde olanı da kaptırabilir. Bütün karışıklıklar, elindekini kaybetme korkusundan veya başkasının yerine geçme arzusundan kaynaklanır. Peygamberlere karşı gelenler de ellerindekini kaybetme korkusu ile hareket etmişlerdir. Buna karşılık her bir peygamber şunu söylemiştir: Ben sizden bunun bir karşılığını beklemiyorum. Alacağım karşılığı alemlerin Rabbi verecektir. (Şuarâ 26/127) Melekler; Orada karıştırıcılık yapacak ve kan dökecek birilerini mi oluşturuyor sun? derken bu sistemden duydukları endişeyi aktarmışlardır. Allah Teâlâ bunun olmayacağını söylememiş ama meleklerin bilmediği şeyler olduğunu belirtmiştir. 1 / 5
Bu âyete dayanılarak insanın, Allah ın halifesi olduğu iddia edilir. Halife, kendinden öncekinin yerine konan ve onun makamına geçen kişidir[2]. Önceki kişi ya orada bulunmamalı veya aciz yahut ölmüş olmalıdır. Bunlar Allah hakkında düşünülemez. Öyle ise insan Allah ın değil, ancak, bir başka insanın halifesi olabilir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: Bak Davûd! Biz seni bu toprağa halife yaptık. İnsanlar arasında gerçekçi kararlar ver. Arzuna uyma, bu seni Allah ın yolundan saptırır. Çünkü Allah yolundan sapanlar, hesap gününü unuttukları için kendilerine çok şiddetli bir azab vardır. (Sâd 38/26) Çünkü Davûd, kendinden önce o toprağa hakim olan Talut un yerine geçmişti. Konu ile ilgili âyetlerin tamamı insanların birbirlerine halife olmasını anlatır[3]. Onlardan ikisi şöyledir: Kavmi, Nuh u yalancı yerine koydu. Biz de onu ve gemide kendisiyle beraber olanları kurtardık. Onları ötekilere halifeler yaptık. Âyetlerimizi yalan sayanları da suda boğduk. Bak bakalım, uyarılan o kimselerin sonu nasıl olmuş. (Yunus 10/73) İsrail oğulları Musa aleyhisselama demişlerdi ki: "Sen gelmeden önce de işkence gördük, geldikten sonra da." Musa dedi ki: "Belki Rabbiniz düşmanlarınızı yok eder de bu toprakta sizi onların halifesi yapar. Sonra da nasıl davranacağınıza bakar." (A raf 7/129) Bilgisine güvendiğim bir kişi ile aramızda şu konuşma geçti[4]: Sordum: İnsan Allah ın vekili olabilir mi? Dedi ki: Hayır, Allah, peygamberini vekil etmemiştir; bizi eder mi? O, Peygamberine şöyle demiştir: 2 / 5
"Allah dile seydi şirke düşmezlerdi. Biz seni onların üzerinde bir koruyucu yapmadık. Sen onların üzerinde bir vekil de değilsin." (En'am 6/107) "Sen sadece bir uyarıcısın. Her şeye vekil olan Allah'tır." (Hûd 11/12) Sordum: İnsan Allah ın halifesi olabilir mi? Dedi ki: Evet, çünkü Allah meleklere, Yeryüzünde bir halife var edeceğim buyurmuştur. Sordum: Halifelik mi üst görevdir, yoksa vekillik mi? Dedi ki: Halifelik. Vekil bazı konularda temsile yetkili olur ama halifenin yetkisi fazladır. Sordum: Allah ın vekili olamayan, halifesi olabilir mi? Dedi ki: Peki sen o âyeti nasıl anlıyorsun? Dedim ki; ilgili âyetlere bakınca Bakara 30. âyette, bir kişinin diğerinin yerine geçeceğinden, halef-selef sisteminden bahsedildiği ortaya çıkar. Yoksa insan Allah a halife olamaz. Bu, kelimenin hem sözlük anlamına; hem de terim anlamına aykırıdır. Ayrıca çok çirkin bir durumun ortaya çıkmasına da yol açar. Çünkü Melekler; Allah ın yerine geçecek birinin karıştırıcı ve kan dökücü olacağını söylemekle, Allah ın karıştırıcı ve kan dökücü olduğunu ima etmiş olurlar. Allah Teâlâ da Melekler de böyle şeylerden uzaktır. Dedi ki: Beni susturdun. 3 / 5
6. TESBİH VE TAKDİS Allah Teâlâ şöyle buyurur: و ن ح ن ن س ب ح ب ح م د ك و ن ق د س ل ك ق ال ا ن ي ا ع ل م م ا لا ت ع ل م ون (30 Melekler: Neylersen, güzel eylersin; biz bu sebeple sana boyun eğeriz. Sen en temizini yaparsın. dediler. Dedi ki: Ben sizin bilmediklerinizi bilirim. (Bakara 2/30) Tesbih, sebh kökündendir. Sebh, havada veya suda hızla akıp gitme, yüzme, yıldızların kendi yörüngelerinde dönmesi anlamlarına gelir. Hızla işe koşma veya atın hızla koşması anlamına da gelir. Tesbih, terim olarak, Allah a kul olmada hızlı davranma anlamında kullanılmıştır[5]. Buna göre nusebbihu bi hamdike cümlesi, Hamdin sebebiyle sana kul oluruz demek olur. Hamd in Türkçe[6] karşılığını katınca anlam şöyle olur: Neylersen güzel eylersin, biz bu sebeple sana kul oluruz. Takdis, kuds kökündendir. Kuds, temiz olma anlamına gelir. Takdis ise, teksir kalıbında tertemiz saymak demektir. Kuddüs, Allah ın isimlerinden, lekesiz, tertemiz demektir[7]. Allah ın lekesiz ve tertemiz olduğunu, yaptığı işlere bakarak görebiliriz. Nukaddisu lek (seni takdis ederiz) sözünü, en temizini yaparsın diye tercüme etmemiz bundandır. -------------------------------------------------------------------------------- [1] Bkz. "Tesbih ve Takdis" başlıklı yazı. 4 / 5
[2] الخليفة من استخلف مكان من قبله و يقوم مقامه,Ayn-el h.) (100-175 Ahmed b. Halil-el Tahkik;: Mehdî el-mahzûmî, İbrahim es-sâmrâî, خلف İran 1409 mad., c. IV, s.267. [3]Halef kökünden kelimeler şu ayetlerde geçer. Bakara 2/30,66, Al-i İmran 3/170, Nisa 4/9, En am 6/133,165, A raf 7/69,74,129,169,Yunus 10/14,73, Hud 11/57, Ra d 13/11, İsra 17/76 Meryem 19/59, Nur 24/55, Neml 27/62, Fatır 35/39. Sad 38/26. Toplam 20 ayet. [4]Bu zat, uzun süre İstanbul Müftülüğü nde Fetva Kurulu Üyesi olarak çalışmış ve bu görevden emekli olmuş olan Celal Börühan dır. [5] Mufredât, سبح mad. [6] Bkz: "Hamd" başlıklı yazı. [7] Mufredât, قدس mad; Muhammed b. Yakub el-firuzâbâdi, Besâiru zevi t-temyiz, Beyrut tarihsiz, قدس mad. 5 / 5