istiklâl Aylık siyaset, ekonomi, toplum dergisi ALMANYA Mart 2012, Sayı: 30 www.istiklaldergisi.com TÜRKİYE DEN NE İSTİYOR
İstiklal Dergisi ne ücretisiz abone olun, her sayı e-posta adresinize gecikmesiz gönderilsin... Abone olmak için; www.istiklaldergisi.com/abone adresindeki formu doldurmanız yeterli olacaktır.
istiklâl Merhaba 3 ALMANYA DAKİ TÜRK CİNAYETLERİ Almanya devleşen endüstrisine gerekli olan işçi açığını kapatabilmek amacıyla çeşitli ülkelerden işçi alımına yeşil ışık yakmıştı. O günden buyana yıllar geçti. Almanya ya çalışmaya giden Türkler çeşitli şehirlere yerleştiler ve çoluk çocuk hatta torun torba sahibi oldular. Bugün Almanya da yaşayan Türkler'e nerelisin sorusu sorulduğunda Almanyalı Türküm cevabını alırsanız şaşırmayın. Muhammed Faruk Bulut 4 İstiklalDergisi / Mart 2012 Yıl: 3, Sayı: 30 KurumsalE-Posta: iletisim@istiklaldergisi.com Dizgi-Tasarım: Hisar Ajans www.hisarsoft.com
istiklâl Ayna 4 Ayna Muhammed Faruk Bulut mfbulut@istiklaldergisi.com ALMANYA DAKİ TÜRK CİNAYETLERİ Almanya devleşen endüstrisine gerekli olan işçi açığını kapatabilmek amacıyla çeşitli ülkelerden işçi alımına yeşil ışık yakmıştı. O günden buyana yıllar geçti. Almanya ya çalışmaya giden Türkler çeşitli şehirlere yerleştiler ve çoluk çocuk hatta torun torba sahibi oldular. Bugün Almanya da yaşayan Türkler'e nerelisin sorusu sorulduğunda Almanyalı Türküm cevabını alırsanız şaşırmayın. Son dönemlerde Almanya da yaşayan Türkler'in sosyal statüsü tartışma konusu olmuştu. Kalabalık Türk nüfusu Almanya da yaşam standartları açısından daha rahat olabilmek amacıyla azınlık hakkı istemektedirler. Bu durum Alman yöneticilerini büyük bir sıkıntıyla baş başa bırakmıştır. Almanya nın ekonomik ve yönetimsel tavizler vermeden, Alman vatandaşlığına geçmiş Türkler in oy potansiyelini de göz ardı etmeden bir çözüm bulmaları gerekmekteydi. Alman yetkililerine azınlık statüsü ve hakları konusunda yöneltilen sorulara karşılık verilen cevaplar genellikle, Türkler i geçici işçi olarak gördükleri ve zamanı gelince geri döneceklerini umdukları şeklinde olmaktadır. Yetkililer sorunu basit(!) bir yanlış anlama olarak lanse etmişlerdir. Yıllardır o topraklarda yaşayan, o topraklarda düzenini kuran, varlık edinen, eş dost edinen bir halkın, elbette böyle kolay bir şekilde kalkıp geri dönmeleri söz konusu olamazdı. Yapılacak belliydi. Yıldırma politikasıyla insanlar bezdirilip korkutulmak istedi. Bu amaç için Avrupa da yükselen ırkçılık çok kolay bir araç olarak kullanılabilirdi. Türk evleri kundaklanmaya başlandı. Başta, çoğunlukla Türkler in hedef alınmasını veya yanan evlere geç gelen itfaiye rastlantı olarak nitelendirildi. Alman derin devleti ve gizli polisinin bu işler için biçilmiş kaftan olan ırkçıları kullandıkları nereden bilinecekti ki? Hem böylece siyasi otorite istediği zaman suçlu olarak ırkçıları gösterebilecek, çaresiz olduklarını ve ellerinden geldikçe ırkçılarla mücadele edeceklerini söyleyebileceklerdi. Bu durum yakın bir zamanda ortaya çıkan kundaklama görüntülerinde tespit edilen Alman gizli servis elemanları fark edilinceye kadar devam etti. Artık şapka düşmüş kel görülmüştü. Acilen bir veya birkaç günah keçisi ilan edilmeliydi. Bazı Alman istihbarat yöneticileri görevlerinin gereğini yapamadıkları için, bazılarıysa diğerlerinin istifasını bahane ederek koltuklarını boşalttılar. Ancak bu durum zedelenen Alman anti-ırkçı itibarını(!) düzeltmekten çok uzak görülüyor. Bakalım zaman neyi gösterecek ve o çok kültürlü elit(!) Alman halkı nasıl bir duruş sergileyecek.
istiklâl Biliyor Musunuz 5 TOPLUMSAL ŞİDDET VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Hüseyin BOZKURT İşlenen suçların, toplum içinde yaşanan sorunların ilk gözlem noktası olan polis merkezleridir. Toplumsal Şiddete bu pencereden bakıp görebildiğimiz şekliyle çözüm önerilerinden bahsedeceğim. Polis merkezi olarak en çok karşılaştığımız şikayetçi başvuruları aile içi şiddet ve kavgadır. Biraz daha açarsak, karı-koca, kayınvalide-gelindamat, baba-oğul ve gençler arası yaşanan kavgalardır. Aile içi şiddet olaylarında şikayetçilerin ve şüphelilerin ifadelerinde görülen sorun sevgi eksikliği, maddi sıkıntılar ve buna bağlı psikolojik problemlerdir. Gençler arası şiddette ise eğitim eksikliği ve ebeveyn ilgisizliği ön plandadır. Aile olabilme olgusunun tam olarak yerleşmesi beklenmeden, ailelerde çocukların evlilik kurumu hakkındaki bilgi ve görgüleri verilemeden küçük yaşlarda yapılan bozuk zeminli evlilikler; maddi sıkıntılar başta olmak üzere sosyal ve kültürel uyuşmazlıklarla birleşince aile içi şiddet olaylarında ciddi bir artış gözlenmesi kaçınılmaz olmaktadır. Çoğu zaman polis merkezine intikal eden aile içi şiddet vakarı yaşanan basit bir olayı dahi tarafların yakınlarının öğrenmesiyle içinden çıkılamaz bir hale sokmaktadır. Tüm bu sorunların temelinde insanların birbirlerini tolere edememeleri, sevgi ve anlayış eksikleri ve genel olarak toplumun ruh halindeki gerginlik vardır. Aile içi şiddet vakalarında genel olarak kadınlar ezilmektedir. Sıkça tekrarlanan bu tür vakaların çözümü ne her aileye bir bekçi atamak ne de kadınlara koruma tahsis etmekle mümkün olabilir. Şiddet vakalarının önüne geçilmesi en temelde aile kurumunun toplumumuzda sahip olduğu o kutsal değerinin iadesiyle mümkündür. Gençler arasında yaşanan kavgaların önüne geçebilmek için ise, öğrenim gördükleri kurum idarelerine makul ölçüde ceza yetkisi verilmesi gerekmektedir. Ayrıca alkolün şuç işlemeye sebep olabildiği göz önüne alındığında, İsveç polisinin uyguladığı yöntem de değerlendirilebilir. İsveç te 18 yaşın altındaki gençler alkol alırken görüldüğünde direkt ailesi olay yerine çağrılarak ailesine teslim edilmektedir. 18 yaşın altındaki gençlere alkol satan işyerlerine de ciddi cezalar verilmektedir. Şiddet vakalarının önüne geçebilmek adına sevgiyle yaklaşmanın, bu çerçevede eğitim verirken disiplini de sağlamanın faydalı olacağı kanaatindeyiz. Bununla birlikte ailesi olmayan çocuk ve gençlerimize destek olmak; ancak devlet kurumları işbirliği içinde olursa, şiddet ve diğer toplumsal problemlere çözüm getirebilir. Toplumsal huzur ve refah; şiddet olaylarına anında müdahale edilmesinden, cezai müeyyidelerin caydırıcı olmasından ziyade bu vakaların görülmemesi ile sağlanabilir. Her toplumda suç ve şiddet olabilir fakat gerekli içtimai önlemlerle, eğitim ve aile kurumunun iyileştirilmesi ile suç ve şiddet olayları yok sayılabilecek düzeye indirilebilir.
İncitme Gölgesinde otur amma Yaprak senden incinmesin. Temizlen de gir mezara Toprak senden incinmesin. Yollar uzun, yollar ince Yol kısalır aşk gelince Yat kurban ol İsmail ce Bıçak senden incinmesin. Burdayım de ararlarsa Doğru söyle sorarlarsa Tabutuna sararlarsa Bayrak senden incinmesin. İl göçsün göçtüğün vakit Yol yansın geçtiğin vakit Suyundan içtiğin vakit Kaynak senden incinmesin. Toz konmasın sakın sana Hakkı geçer halkın sana Gücenmesin yakın sana Uzak senden incinmesin. Abdurrahim Karakoç
hisarsoft Hisar bilgi teknolojileri ve iletişim hizmetleri hisarsoft.com
Hayatın İçinden Cüneyd Suavi Zafer Yayınları Küçük kız, annesiyle yürürken birden durdu. Yağmur damlacıklarıyla ıslanan gözlüğünü çıkartarak baktığı şey, babasıyla birlikte bisiklette giden bir başka kız çocuğuydu. Bisikletteki kız, düşmemek için babasına sıkı sıkı sarılmış ve soğuktan pembeleşen yanaklarını, onun sırtına dayamıştı. Adamın ara sıra yana dönerek söylediği sözler, küçük kızı kıkır kıkır güldürüyordu. Kaldırımdaki kız, bisikletin arkasından bakarken; annesi durumu fark edip: - Baban, günde on dakikasını ayırıp seni okula bırakıyor, dedi. Hem de mersedesiyle. İstersen seni bisikletle götürsün ha, ne dersin? Küçük kız, buğulanan gözlerini annesinden saklarken: - Çok isterdim, diye karşılık verdi. Belki de böylelikle, babama sarılırdım. Bir hikayeden beklenen mesaj eğer bir çırpıda veriliyor ve kalpleri yumuşatırken, gönül pusulalarını manevi güzelliklere çeviriyorsa; hele hele bunu dudaklardaki sıcak bir tebessüm veya gözlerdeki birkaç damla yaş ile gerçekleş-tiriyorsa, biliniz ki bu hikayeler HAYATIN İÇİNDEN dir. Bitirmeden elinizden bırakamayacağınız bu kitapta, kendi hayatınızdan sayfalar bulacaksınız.