Amerika'nın sözde Terörle Mücadele'si bilindiği gibi 2001 yılından sonra başladı. Afganistan, yoğun hava bombardımanı sebebiyle çabucak düştü. Bu düşüşten sonra Afganistan'da ki birçok grubun geri çekildiği bölgelerden birisi de Veziristan'dı. (Veziristan;Pakistan ile Afganistan arasında bulunan ve Pakistan'ın kendi topraklarından saydığı bir kabile bölgesi. Amerika bu grupların peşini orada da bırakmadı. Yaklaşık 3 yıl sonra yani 2004 yılında, bölgedeki ilk insansız hava aracı saldırısını gerçekleştirdi. Bu, Amerika'nın yaptığı ilk insansız hava aracı (Drone) saldırısı değildi. 2004 yılından önce de Yemen'de bir drone saldırısı gerçekleştirmişti. Drone saldırılarının diğer saldırı çeşitlerine kıyasla daha etkili ve kolay olması, ve dolaylı yollardan da insan gücünün kullanılmaması sebebiyle Amerika, askeri yatırımlarını bu alanda arttırmaya başladı. Halid Abdurrahman tarafından hazırlanan raporda, Artık yorulan, yemek yiyen, pilotlara ihtiyaç yoktu. Droneları yönetim merkezinden yöneten pilotlar, istedikleri zaman bunları
otomatik pilota alıp, kendi özel ihtiyaçlarını giderebiliyorlardı. Ve ayrıca askeri olarak getirdiği avantajlar çok üst seviyedeydi. Bir kaç drone kullanılarak bir gölge günlerce izlenebiliyor, gerektiğinde de hedefler kolayca vurula biliyordu. Veziristan'a dönecek olursak; Veziristan, dünya üzerinde en fazla drone saldırısının gerçekleştiği bölgelerden birisidir. 2001 yılında Amerika'nın Afganistan'ı işgalinden sonra bölgeye yerleşen birçok grup, bu drone ların hedefi olmuştur. Amerika için öncelikli hedef her zaman olduğu gibi El Kaide'dir. Bölgede bulunan El Kaide yönetim tabakası ve askerleri, her zaman Amerika için bir tehdit olarak görüldüğünden, saldırılar El Kaide üzerinde yoğunlaşır. Gerçekleşen bu drone saldırıları elbette sadece havadan yönetilmiyor. Şimdi olayın biraz daha yerdeki kısmına inelim. Sivil halkında yaşadığı Veziristan coğrafyasında bu tarz drone saldırılarını gerçekleştirebilmek için gerçek anlamda bir istihbarat çalışması gerekmektedir. İlk önce şunu belirtmeliyim ki El Kaide ve Taliban yöneticilerinin hedef alındığı drone saldırılarının çok çok büyük bir kısmı CIA tarafından yönetilmektedir. Yani vurulacak hedeflerin konumları/koordinatları CIA ve bölgedeki yerel istihbarat kuruluşu ajanlarının ortaklığı sonucunda belirlenir. Özellikle El Kaide liderlerinin hedef alındığı drone operasyonları çok özel operasyon statüsündedir. ABD ordusuna ait drone ları kullanan pilotlar, bu tarz operasyonlarda sadece tuşlara basarlar. Gerekli bütün yer belirleme ve hedefin vurulması emri gibi işler CIA tarafından verilir. Bu tarz liderlerin vurulması operasyonları gayri askeri hedef statüsündedir. Dolayısı ile hedefin yerinin tespit edilmesi keşif uçakları, uydular ve benzeri cihazlar ile mümkün değildir. Hedefin yerini size gösterecek olan, bölgeden gelen anlık istihbarat bilgileridir. Yani sahadaki casuslardır. Pakistan topraklarında bu tarz drone saldırıları düzenleyen Amerika'nın doğal olarak Pakistan istihbaratı ile de yoğun bir çalışma içerisinde olması gerekmektedir. Ki böyledir de Pakistan istihbarat birimi olan ISI Veziristan'da Amerika'nın izlediği drone sadırıları siyasetinin en büyük destekçisidir. Daha önce de dediğim gibi yerdeki gayri askeri hedeflerin yerinin belirlenmesi zor bir iştir. İşte Veziristan'da bu işi yürüten/hedeflerin yerlerini belirleyen casusluk şebekesinin başı ISI dır. Tabi ki diğer ülkelerin istihbarat kuruluşlarının da payı var. Ancak genel olarak meseleyi ele aldığınızda ve hedefi de El Kaide ile sınırlandırdığımızda, bölgede CIA ile en fazla ortak çalışan istihbarat birimi ISI dır. (Veziristan, içerisinde birçok milletten olan yabancı savaşçıları barındırmaktaydı. O yüzden de birçok ülke istihbaratının ajanı bu bölgedeydi. Ancak bu başlı başına ayrı bir konu olduğu için burada buna değinmeyeceğiz.) Bölgede El Kaide hedeflerine yapılan birçok drone saldırısının ardından yakalanan yerli casusların itirafları bunu doğrular niteliktedir. Her çözülen casusluk şebekesinin ardından ISI bağlantıları çıkmıştır. Biraz daha derine inecek olursak;
Amerika, düzenlenen drone saldırılarındaki sivil kayıplarını en aza indirmek için çok seçici davranmaktadır. Ancak yine de yerdeki casusların güvenilirsizliği ve bu casuslar ile tam bir koordine sağlanamaması sebebi ile saldırılarda birçok sivil hayatını kaybetmektedir. Amerika gerçekleştirdiği drone saldırılarında hedeflerini ayırır, yani hedefleri arasında seçici davranır. En fazla tehdit unsuru olarak gördüğü hedefleri yok etmenin peşindedir. Amerika için bir tehdit unsuru sayılabilmeniz, elinize bir silah almanızı gerektirmemektedir. Veya bunun için Amerikan topraklarında bir saldırı yapmanıza gerek yoktur. Bunu, bir ses kaydı veya bir video kaydı ile, Amerika'yı tehdit ederek de yapabilirsiniz. Nitekim Amerika'nın Veziristan'da düzenlediği drone saldırılarına baktığınızda çoğunun El Kaide liderlerini hedef aldığını görürsünüz. Askeri olarak, bir çatışmanın veya bir askeri merkezin hedef alındığı saldırı sayısı çok azdır. İşte hedefler arasında seçici davranması dediğim şey budur. Amerika dünya üzerinde "Terörle Mücadele" derken, bir ideoloji ile savaştığını çok iyi bilmektedir. O yüzden bu ideolojiyi yayan ideologları tek tek hedef almıştır. Baktığınızda El Kaide yapılanmasının ne kadar meşhur yöneticisi/ideoloğu varsa Amerika'nın gerçekleştirdiği drone saldırılarında hedef olmuşlardır. Peki Hedefler Nasıl Belirleniyor? Önce de söylediğim gibi hedeflerin belirlenmesi işini yerdeki casuslar yapmaktadır. Silsile şöyledir, CIA bölgede hedef olan kişinin bilgilerini yerel istihbarat birimi ile (ISI) paylaşır. (Bu istihbarat birimi saldırının düzenleneceği ülkeye göre değişir. Bizim konumuz Veziristan olduğu için Pakistan istihbaratını kastediyorum) Bu bilgi, hedef çok meşhur birisi ise onun ismidir. Orta ayarda meşhur birisi ise kişinin hem ismi hemde resmidir. CIA'nın yerel istihbarat ile paylaştığı bu bilgileri, yerel istihbarat kuruluşu da sahadaki casusları ile paylaşır. Bu sahadaki casusların da bir başı vardır yani bu şebeke hiyerarşi şeklinde yönetilir. Genelde bu bilgi paylaşımı, sahadaki casus şebekesinin başı ile yapılır. Ve bu baş sahada uygun gördüğü bir casusa gerekli bilgileri verir. Hedefin belirlenme işi tamamlandığında, bir de işaretleme süreci vardır. Bu işaretleme de özel bir takım cihazlar ile sağlanmaktadır. Hedef bir ev ise işaretleme cihazı hazırlanıp eve yerleştirilir. Yerleştirme derken, öyle evin içine girip yerleştirilen bir cihaz zannetmeyin. Genelde bu cihazlar 9 volt pil ile çalışırlar ve pil takılıp cihaz çalışır duruma geldikten sonra evin duvarının dibine bırakılırlar. Hedef bir araç olduğunda da durum böyledir. Aracın içerisine bu cihaz bırakılabiliyor ise bırakılır. Ancak bazen casusların bu cihazı kullanamama durumları oluyor. Bu zamanlarda ise başka türlü işaretleme teknikleriyle işi gerçekleştiriyorlar. Başka türlü işaretleme teknikleri, bir tür kalem ile hedef olacak aracın belli yerlerinin çizilmesidir. Hedefler bazen bir ev, bazen bir araba, bazen bir motosiklet ve hatta bazen yürüyen birisi bile olabiliyor. Tüm bu işaretleme işlemleri sırasında genelde zaten Amerika droneları havada gezmektedir. İşaretlemeden sonra bazen dronelar birkaç saat takip yapıp hedefi vururlar. Bazen ise bu takip süresi birkaç güne kadar çıkabilir.
Şimdi Pakistan'da (Özellikle Veziristan) Amerikan İnsansız Hava Araçlarının Gerçekleştirdiği Saldırıları Grafiksel Olarak İnceleyelim: Grafik 1 Grafik 1: 2004 ile 2016 yılları arasında Pakistan topraklarında (Veziristan ağırlıklı) gerçekleşen Amerikan insansız hava aracı saldırıları rakamlar ile belirtilmiştir. En fazla saldırının gerçekleştiği yıl, 117 saldırı ile 2010 yılıdır. Grafik 2
Grafik 2: Yine belirtilen yıllar arasında (2004-2016) Pakistan toprakları içerisinde Amerika'nın gerçekleştirdiği 391 drone saldırısından 280 tanesi Kuzey Veziristan'da 90 tanesi Güney Veziristan'da dır. Diğerleri ise; 6 Hayber, 6 Kurram, 3 Bannu, 3 Bajaur, 2 Urukzay ve 1 Hangu bölgesidir. Grafik 3 Grafik 3: Yapılan saldırıların sayısı ve bölgelere göre dağılımı anlatılıyor.
Grafik 4 Grafik 4: Bu grafikte ise El Kaide ve Taliban güçlerinin verdiği kayıpların yanı sıra sivil kayıplarına ait rakamlar paylaşılmış. Yine verilere göre 2010 yılı El Kaide ve Taliban güçlerinin en fazla kayıp verdiği yıl. Sonuçlar: 1- Amerika, insansız hava araçlarına yönelik yatırımlarını son hızla devam ettiriyor. Bu da göstermektedir ki ilerleyen yıllarda bu teknolojiyi daha fazla kullanacak. Zaten verile de bunu ispatlar niteliktedir. Amerika'nın insansız hava araçları kullanım alanı bir hayli genişlemiştir. Bu sadece Amerika ile sınırlı değildir. Günümüzde birçok ülke ordusu insansız hava araçlarını yoğun olarak kullanmaktadır. Ve bu konuda ar-ge için önemli yatırımlar yapmaktadırlar. 2- Bu yazdıklarım Pakistan-Veziristan bölgesi içindi. Ancak şu zamanlarda Amerika, insansız hava araçlarını dünya üzerinde birden fazla bölgede kullanmaktadır. Özellikle Veziristan bölgesine Pakistan ordusu tarafından yapılan operasyonun ardından bölgedeki drone saldırıları azalmıştır. Bunun yerine drone saldırıları Yemen'de artış göstermiştir. Ayrıca Somali'de El Şebab hareketinin lider kadrosu ve bazı eğitim merkezlerine uzun bir zamandır aralıklar ile drone saldırıları düzenlenmektedir. Ayrıca yine Suriye'de de El Kaide'nin yönetim kadrosunu hedef alan saldırılar düzenlenmektedir. 3- Gelecekte Suriye'de oluşacak yapı ne olursa olsun, Amerika o bölgede insansız hava araçları ile El Kaide güçlerini hedef almaya devam edecektir. Bu saldırılar genellikle yönetim tabakasının hedef alınmaya çalışıldığı saldırılar şeklinde olacaktır. Bölge şu anda ciddi olarak istihbarat birimlerinin ajanları ile doludur. 4- Amerika müttefiki olduğu ülkeler ile bilgi ve istihbarat paylaşımının yanı sıra, askeri olarak da ortaklaşa hareket etmektedir. Örnek olarak Veziristan'a bakacak olursak, 2014
yılının yazında Pakistan hükumetinin bölgede başlattığı operasyon, %100 Amerika ile ortaklaşa gerçekleştirilen bir operasyondu. Yani karadan ilerleyen Pakistan askeriydi, havadaki güçler ise Amerikan insansız hava araçlarıydı. Bugün Amerika bu "karada taşeron güçler üretme" politikasını birçok ülkede gerçekleştirmektedir. Suriye'de ki PYD/PKK güçlerini silahlandırması bunun en büyük örneklerindendir. Halid Abdurrahman [status publish] [geotag on] [publicize off twitter facebook] [category güvenlik] [tags PENTAGON DOSYASI, CIA, ISI, AFGANİSTAN, DRONE, SALDIRI]