Tutuklu ve Hükümlü Hakları Nefret Söylemi ve İfade Özgürlüğü Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Hakkı ÇALIŞTAYI



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Mahpus Hasta Bölümü İnceleme Raporu

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

Her türlü alıkonulma yerinin düzenli ziyaretler yolu ile denetlenerek kişilerin işkence ve kötü muameleye karşı etkin biçimde korunması amacını

MAHPUS SAYISI: 246 BİN 416!

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

15 Ekim 2014 Genel Merkez

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

FİRMALARIN PLAKA TAHDİTİ GÖRÜŞLERİ

Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir.

Birleşmiş Milletler Kadın Mahpuslar için. Bangkok Yasaları El Rehberi

TÜRKİYE DE DENİZ STRATEJİSİ ÇERÇEVE DİREKTİFİ KONUSUNDA KAPASİTE GELİŞTİRME PROJESİ ( )

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

Altın Ayarlı İslâmi Finans

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

Her yıl kaç vize veriliyor? Türkiye deki Alman temsilcilikleri her yıl yaklaşık 160 bin vize veriyor.

Necla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

T.C. CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ DIŞ İLİŞKİLER BİRİMİ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Sayın Komiser, Saygıdeğer Bakanlar, Hanımefendiler, Beyefendiler,

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

T.C. İSTANBUL KALKINMA AJANSI

TABURCUYUZ, YA SONRASI?

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

Üniversiteler İş Sağlığı ve Güvenliği Platformu İzmir KOÇ ÜNİVERSİTESİ

BÖLGESEL TİCARET TOPLANTISI İZMİR

Temiz üretimin altı çizilmeli ve algılanması sağlanmalıdır

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

* Kuruluşunuzun Adı. 1) STK ya İLİŞKİN BİLGİLER 2) 1. BAĞLANTI KİŞİSİNE İLİŞKİN BİLGİLER. Page 1

Yavuz Bayülken Tarafından Hazırlanıp Sunulan Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmeleri Başlıklı Rapor Üzerine Görüşler

20. RİG TOPLANTISI Basın Bildirisi Konya, 9 Nisan 2010

KİŞİSEL "GÜÇ KİTABINIZ" Güçlenin!

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

Türkiye-Yunanistan İş Forumu. İzmir, 8 Mart Ömer Cihad Vardan DEİK Başkanı

KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

Sayı: 2009/18 Tarih: Aileler krize borçlu yakalandı; sorunu işsizlik katladı

Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart!

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 60

15 Nisan 2013 PAZARTESİ Resmî Gazete Sayı: YÖNETMELİK GEDİK ÜNİVERSİTESİ AVRUPA BİRLİĞİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

EVDE ÇOCUK BAKIM PROJESİNİN TANITIMI İZMİR DE GERÇELEŞTİRİLDİ.

Forex Ek Kazanç Sistemi

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

Çin in Avrupa da Pazar Kaybı Devam Ediyor Yazar: Mithat Aracı/Da Kong

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ ABDULLAH GÜL ÜN YILI TÜBİTAK BİLİM, HİZMET, TEŞVİK ÖDÜLLERİ ve TÜBİTAK ÖZEL ÖDÜLÜ TÖRENİ KONUŞMA METNİ 23 ARALIK 2008

Dr. Mustafa KURUCA Isparta da Sosyal Güvenlik Reformunun Yansımaları ve Sosyal Güvenlikte Teşvik Uygulamaları konulu konferans verdi

15 Eylül 2013 PAZAR Resmî Gazete Sayı: YÖNETMELİK GEDİK ÜNİVERSİTESİ ASYA ÇALIŞMALARI UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

Sayın Konuklar; Saygıdeğer konuklar,

Bayraktar Kayıtdışı yüzde 53 ten yüzde 33 e düştü bu bir rekordur

VAW 56 GÜVENLİ BİR HAYAT VAR PROJESİ KADIN DOSTU KENT ÇALIŞMASI- GÖLCÜK DUVAR BOYAMA-EL BASMA FAALİYETİ RAPORU

Sivil toplum KAMU HARCAMALARINI İZLİYOR

5 soru-cevap:layout 1 4/28/11 12:14 PM Page 201 CEVAPLAR VE PARALEL OTURUM I SORULAR 201

LGBTİ MAHKUMLARA HAPİSHANEDE İŞKENCE GİBİ TECRİT

Cumhuriyet Halk Partisi

Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı


LOGO. Özel Dedektiflik Eğitimi Kocaeli Üniversitesi Hereke Ö.İ.U. MYO İsmail Yetimoğlu w w w. d e d e k t i f. o r g. t r

Yeni Performans Yönetmeliği neler içeriyor? Ne zaman yürürlüğe girecek?

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

Ceza İnfaz Hukuku Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun Düzenlemesi Işığında. Yard. Doç. Dr. Fatma KARAKAŞ DOĞAN

Doğa, dostlarına karşı daima cömerttir.

DENETİM MESLEĞİNDE MEVZUAT PARADOKSU - YETKİ PAYLAŞIMI. Prof. Dr. Ünal TEkİNaLP. İhsan Uğur DELIkaNLI Yücel akdemir Nazmi karyağdi

SAYIN BAKANIM SAYIN BAŞKAN OTOMOTİV SANAYİİ DERNEĞİ NİN SAYGIDEĞER TEMSİLCİLERİ DEĞERLİ MİSAFİRLER VE KIYMETLİ BASIN MENSUPLARI

TOPLUMSAL RAPORLAR CEZALANDIRILIYORUZ ( ) Türkiye nin cezalı kentleri

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI KORUMA DERNEĞİ ÇALIŞMA GRUPLARI VE KOMİTELER YÖNETMELİĞİ

Sevgi evlerinde kalan kardeşlerimize konser düzenledik. Huzurevi ziyaretlerimiz ara sıra oluyor,gönül Köprüsü diye bir proje de yer alıyoruz.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ. Human Rights Association. Komeleya Mafén Mirovan MARDİN ŞUBESİ. 13.Mart Mah.karaman Apt. Kat1/2 Yenişehir MARDİN

Yine yapmak istediklerimizden birisi olan, spesifik sektörlerde, belki daha az, ama daha etkin iş adamları seyahatlerini önemsiyoruz ve buna

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin Arabuluculuk Kanunu Tasarısı Hakkındaki Görüşü - Arabulucu.com

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Perşembe İzmir Gündemi

10SORUDA AİLE SİGORTASI

BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU

İLEDAK AKREDİTASYON SÜRECİ ÖZETİ. İLEDAK Program Değerlendiricileri Eğitim Çalıştayı 10 Aralık 2016, İstanbul

GÖÇ İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TAŞRA TEŞKİLATI KURULUŞ, GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ. Resmi Gazete Tarihi: , Sayısı: 28821

Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız ve Değerli Konuklar,


«MOBBİNG»E UĞRAYANI KORUMAYA YÖNELİK YAPILABİLECEKLER

İdari Yargının Geleceği

Sayın Kazakistan Uluslararası Ticaret Odası ve Türkiye Kazakistan İş Konseyi Kazak Tarafı Başkanı

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI

Bu resmi ne yönden yada nasıl gördüğünüz,nasıl yorumladığınız çok önemli! Çünkü medya artık hayatımızın her alanında ve her an yanı başımızda!

Yaz l Bas n n Gelece i

Türkiye ve Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler. 15 Ekim 2015, İzmir. Sayın Bakanlarım, Valim. Sayın MV'lerim,

TBD Antalya Şube Başkanı Akyelli: Özellikle yazılımcıların yatırımlarını Antalya da yapmamaları için hiçbir neden yok

Sivil Toplum Geliştirme Merkezi KATILIMCI DEMOKRASİDE YEREL YÖNETİM-STK İŞBİRLİĞİ 1. TOPLANTI

T.C. AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI Trabzon Koza Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi PINAR ÖŞME PSİKOLOG

TANDEM - KÜLTÜR YÖNETİCİLERİ DEĞİŞİM PROGRAMI TÜRKİYE - AVRUPA BİRLİĞİ

Transkript:

Tutuklu ve Hükümlü Hakları Nefret Söylemi ve İfade Özgürlüğü Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Hakkı ÇALIŞTAYI 0312 472 37 73 0312 472 37 73 12.12.2013

Tutuklu ve Hükümlü Hakları Nefret Söylemi ve İfade Özgürlüğü Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Hakkı ÇALI TAYI ANKARA, 12.12.2013

Türkiye İnsan Hakları Kurumu 0312 472 37 73 TÜRKİYE İNSAN HAKLARI KURUMU Tutuklu ve Hükümlü Hakları Nefret Söylemi ve İfade Özgürlüğü Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Hakkı ÇALIŞTAYI ANKARA, 12.12.2013 0312 472 37 73 0312 472 37 73 Tasarım-Baskı 0312 472 37 73 SFN Televizyon Tanıtım Tasarım Yayıncılık Ltd. Şti. Tel: 0312 472 37 73-74 www.sfn.com.tr ISBN: 978-605-65258-1-0 Baskı Tarihi: Kasım 2014 Türkiye İnsan Hakları Kurumu Başkanlığı Yüksel Caddesi No: 23, Kat 3, Yenişehir 06650 Ankara / Türkiye Telefon: +90 (312) 422 29 00 / 20 Faks: +90 (312) 422 29 96 E-Posta: tihk@tihk.gov.tr

Tutuklu ve hükümlü hakları... Çalıştayı İÇİNDEKİLER Açılış Konuşması... 7 Dr. Hikmet TÜLEN Birinci Oturum: Tutuklu ve Hükümlü Hakları... 11 Türk Ceza İnfaz Sistemi ve Uygulaması... 14 Hakan UMUT Hapsedilmiş İnsan MAHPUS ve Hakları... 20 Zafer KIRAÇ Katılımcıların yorum ve katkıları... 27 İkinci Oturum: Nefret Söylemi ve İfade Özğürlüğü... 41 "Nefret Söylemi: Teoride ve Uygulamada Ortaya Çıkan Sorunlar"... 43 Yrd. Doç. Dr. Ulaş KARAN Nefret Söylemi Olarak İslamofobi"... 50 Selvet ÇETİN Katılımcıların yorum ve katkıları... 55 Üçüncü Oturum: Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Hakkı... 69 Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Bakımından Yakalama, Tutuklama ve Koruma Tedbirleri... 72 Prof. Dr. Mahmut KOCA Kişi Özgürlüğü Hakkı Bağlamında Tutukluluk ya da Tutuklama Pratikleri... 78 Av. Öztürk TÜRKDOĞAN Haksız Tutuklama Pratikleri... 83 Av. Kaya KARTAL Katılımcıların yorum ve katkıları... 87 Genel Değerlendirme... 96 ÇALIŞTAYDAN FOTOĞRAFLAR...101 3

TÜRKİYE İNSAN HAKLARI KURUMU Nefret Söylemi ve İfade Özgürlüğü, Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Hakkı, Tutuklu ve Hükümlü Hakları ÇALIŞTAYI PROGRAM Tarih Yer : 12.12.2013 Perşembe : Rixos Grand Ankara Oteli 09.30-10.00 : Kayıt 10.00-10.10 : Açılış Konuşması, Hikmet TÜLEN, Türkiye İnsan Hakları Kurumu Başkanı BİRİNCİ OTURUM: TUTUKLU VE HÜKÜMLÜ HAKLARI Moderatör: Feray SALMAN 10.10-10.30 : Türk Ceza İnfaz Sistemi ve Uygulaması, Hakan UMUT, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü 10.30-10.50 : Hapsedilmiş İnsan 'MAHPUS' ve Hakları, Zafer KIRAÇ, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği 10.50-11.10 : Çay - Kahve Arası 11.10-12.10 : Katılımcıların yorum ve katkıları 12.10-13.30 : Öğle Yemeği 5

Türkiye İnsan Hakları Kurumu İKİNCİ OTURUM: NEFRET SÖYLEMİ VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ Moderatör: Prof. Dr. Ergun ÖZBUDUN 13.30-13.45 : "Nefret Söylemi: Teoride ve Uygulamada Ortaya Çıkan Sorunlar", Yrd. Doç. Dr. Ulaş KARAN, İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi 13.45-14.00 : Nefret Söylemi Olarak İslamofobi", Selvet ÇETİN, Stratejik Düşünce Enstitüsü 14.00-15.00 : Katılımcıların yorum ve katkıları 15.00-15.30 : Çay Kahve Arası ÜÇÜNCÜ OTURUM: KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ VE GÜVENLİĞİ HAKKI Moderatör: Prof. Dr. Abdurrahman EREN 15.30-15.50 : Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Bakımından Yakalama, Tutuklama ve Koruma Tedbirleri, Prof. Dr. Mahmut KOCA, İstanbul Şehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi 15.50-16.10 : Kişi Özgürlüğü Hakkı Bağlamında Tutukluluk ya da Tutuklama Pratikleri, Av. Öztürk TÜRKDOĞAN, İnsan Hakları Derneği 16.10-16.30 : Haksız Tutuklama Pratikleri, Av. Kaya KARTAL, İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği 16.30-17.15 : Katılımcıların yorum ve katkıları 17.15-17.30 : Genel Değerlendirme, Dr. Levent KORKUT, Türkiye İnsan Hakları Kurulu Üyesi 6

Tutuklu ve hükümlü hakları... Çalıştayı AÇILIŞ KONUŞMASI Dr. Hikmet TÜLEN Türkiye İnsan Hakları Kurumu Başkanı: Çok değerli misafirlerimiz, Uzaktan ve yakından teşrif ederek bizler için çok özel bir anlamı olan bu etkinlikte bizimle birlikte olan siz değerli konuklarımızı, İnsan Hakları Kurulu üyeleri ve tüm Kurum mensupları adına saygıyla selamlıyorum; hoş geldiniz, şeref verdiniz. Malumunuz olduğu üzere, Türkiye İnsan Hakları Kurumu Kanunu 30.6.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bilahare İnsan Hakları Kurulu üyelerinin seçimi gerçekleşmiş ve nihayet Kurul 24.1.2013 tarihinde ilk toplantısını yaparak fiilen çalışmalarına başlamıştır. Görüldüğü üzere, TİHK fiili çalışma dönemi itibariyle henüz bir yılını bile doldurmayan yeni bir Kurumdur. Katılımınızla onurlandırdığınız bu Çalıştay da Kurumumuzun bu türdeki ilk etkinliğidir. Bu yönüyle özel bir anlam taşıyan bu etkinliğe katılarak bizlere güç ve destek vermiş olmanız bizim için çok değerlidir. Sayın misafirlerimiz, Bilindiği üzere Ülkemizde kamu kesiminde insan hakları alanındaki kurumsallaşma çalışmalarının başlangıcı 1990 lı yılların başlarında Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun kuruluşuna kadar geriye götürülebilir. Bu alandaki çalışmalar ve oluşturulan kurumsal yapılar, burada ayrıntılarına temas edemeyeceğimiz çeşitli aşamalardan geçmiştir. Nihayet yaklaşık 20 yıllık bu arayış ve deneyimlerin sonunda kurulan TİHK, kısaca Paris Prensipleri olarak bilinen Birleşmiş Milletler ilkelerine uyumlu bir ulusal insan hakları kurumu oluşturma hedef ve iradesinin bir sonucudur. 1993 yılında BM Genel Kurulunda kabul edilen Paris Prensipleri, insan hakları ulusal kurumlarının taşıması gereken niteliklere dair genel çerçeveyi belirlemektedir. Buna göre ulusal insan hakları kurumları anayasayla ya da bir yasayla kurulmalı ve mümkün olduğunca geniş bir görev alanına sahip olmalıdır. Bu kurumlar, kendi bütçe, personel ve tesislerine sahip olmalı ve insan hakları alanında faaliyet gösteren sosyal ve mesleki kuruluşlar ile sivil oluşumlarla etkin bir iletişim içinde bulunmalıdırlar. Paris Prensipleri göz önünde bulundurularak oluşturulan ulusal insan hakları kurumları, anayasal ya da yasal temelde kurulan, bağımsız ve çoğulcu yapıdaki özerk kamu kurumlarıdır. Birer kamu kurumu olmakla birlikte hükümetten bağımsız olmaları ve toplumun farklı kesimlerinin temsiline imkân vermeleri, bu kurumları klasik kamu kurumlarından ayırmaktadır. Diğer yandan, yasayla kurulması, kamu gücünden yararlanması, üyelik koşulları ve seçim sürecinin yasayla belirlenmesi ve sahip olduğu 7

Türkiye İnsan Hakları Kurumu yetkiler ulusal insan hakları kurumlarını sivil toplum örgütlerinden farklılaştırmaktadır. Öte yandan, ulusal insan hakları kurumları yargı organlarından da farklıdırlar. Bu farklılık, ulusal kurumların insan haklarını hem korumak hem de geliştirmek işlevine sahip olmalarında; kararlarının kesin hüküm niteliği taşımayıp tavsiye niteliğinde olmasında ve nihayet ulusal kurumların yalnızca ihlal sonrası uyuşmazlığı çözmekle görevli olmayıp aynı zamanda ihlalleri önleyici, toplumu eğitici roller üstlenmesinde belirginleşmektedir. Ulusal insan hakları kurumları için uluslararası belgelerde öngörülen bu çerçeveye uygun olarak kurulan Türkiye İnsan Hakları Kurumu da, en genel ifadesiyle insan haklarını korumak ve geliştirmekle görevlidir. Bu genel ifadeyi biraz daha açmak ve Kurumun görevlerini somut olarak belirlemek adına şunları söyleyebiliriz: Kurumun ilk akla gelen görevi, insan hakları ihlali iddialarını başvuru üzerine ya da re sen araştırmak ve incelemektir. Kurumun bir diğer görevi ise insan hakları bilincini geliştirmek üzere eğitim ve kampanya faaliyetleri yürütmektir. Ayrıca, mevzuat ve uygulamayı izlemek, ilgili kurum ve kuruluşlara görüş bildirmek, öneri ve tavsiyelerde bulunmak da Kurumun görevleri arasında yer almaktadır. Kurumun çok kapsamlı bir diğer görevi ise işkence ve kötü muameleyle mücadele etmek ve bu kapsamda özgürlüğünden mahrum bırakılan kişilerin alıkonuldukları yerlere önleyici ziyaretler gerçekleştirmektir. Görüldüğü üzere, insan haklarının sınıflandırılmasına yönelik teorik ayrımların hiçbiriyle sınırlı olmaksızın her kategorideki insan hakları sorunları Kurumumuzun ilgi alanına girmektedir. Bu bağlamda, işkence ve kötü muameleyle mücadele etmekle görevli olduğumuz gibi, ifade, din ve vicdan ya da örgütlenme özgürlüğü alanında ortaya çıkabilecek sorunlarla da ilgilenmek zorundayız. Keza, şu veya bu nedenle ayrımcılığa uğrayanların derdi bizi ilgilendirdiği gibi, işsizlerin ve yoksulların ıstırabı da bizi ilgilendirir. Eğitim hakkından mahrum bırakılanların derdine çare aramak durumunda olduğumuz gibi, mülkiyet hakkı ihlal edilenlerin sorunlarına da kayıtsız kalamayız. Örnek kabilinden sözünü ettiğim bu hakların yanında, burada sayamadığım diğer hak ve özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesinin de bizim meselemiz olduğunu söylemeye bile gerek yoktur. Kurumumuza verilen görev ve yetki çerçevesinde korumak ve geliştirmekle yükümlü olduğumuz şey; insanın hakları ve son tahlilde bu hakların da dayanağı olan insanın onurudur. Kurum faaliyetlerinin kapsamak durumunda olduğu insan hakları alanın genişliği ve çeşitliliği dikkate alındığında yükümüzün ağırlığı ve sorumluluğumuzun büyüklüğü de ortaya çıkmaktadır. 8

Tutuklu ve hükümlü hakları... Çalıştayı Şüphesiz ki, bütün bu konuların tek sahibi Kurumumuz değildir. İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesi aynı zamanda tüm devlet organlarının da görevidir. Keza, insan hakları alanındaki sivil toplum örgütlerinin gayreti olmaksızın insan hakları mücadelesinin eksik kalacağı açıktır. Bu bakış açısıyla hareket eden Kurumumuz ilgili tüm kamu kurumları ve sivil toplum örgütleriyle düzenli istişareler gerçekleştirmeyi ve etkili bir işbirliği yürütmeyi hedeflemektedir. Türkiye İnsan Hakları Kurumu görev ve yetkileri açısından bağımsız, idari ve mali açıdan özerk, kendi bütçe ve personeline sahip bir kamu kurumudur. Kurumun karar organı olan İnsan Hakları Kurulu 11 üyeden oluşmaktadır. Üyelerden ikisi Cumhurbaşkanı, yedisi Bakanlar Kurulu, biri Yükseköğretim Kurulu, biri de baro başkanları tarafından seçilmektedir. Başkan ise üyelerce kendi aralarından seçilmektedir. Kurul üyelerinin ve Başkanın görev süresi dolmadan herhangi bir nedenle görevlerine son verilemeyeceği hükmü yasada yer almaktadır. Sayın Misafirlerimiz, Konuşmamın sonuna yaklaşırken, izninizle, Kurumun fiilen çalışmaya başladığı günden bu yana geçen sürede yapılan çalışmalardan başlıklar halinde kısaca bahsetmek istiyorum. Bu sürede öncelikle kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi için çalışmalar yapılmıştır. Bu kapsamda Kurumun ihtiyaçlarına uygun yeni bir hizmet binasının temini için gerekli araştırmalar yapılmış ve gerekli girişimlerde bulunulmuştur. Şu anda bu sürecin tamamlanması beklenmektedir. Keza Kurumun ikincil mevzuatının hazırlanmasına yönelik çalışmaların da sonuna gelinmiştir. Bunların yanında Kuruma yapılan ve çeşitli konulara ilişkin insan hakları ihlali iddialarını ya da çeşitli talep ve şikâyetleri içeren yaklaşık 1000 civarındaki başvurunun incelemesi ve takibi yapılmıştır. Ayrıca re sen ya da başvuru üzerine alınan kararlar doğrultusunda kimi olaylar hakkında yerinde inceleme ve araştırmalar yapmak üzere Heyetler oluşturulmuştur. Bu bağlamda kamuoyunda Gezi Parkı Olayları olarak bilinen hadiselerle ilgili olarak re sen inceleme kararı alınmış; konuyla ilgili olarak kamu kurumlarından ve mesleki kuruluşlardan bilgi ve belgeler toplanmış; ilgili sivil toplum kuruluşları ziyaret edilmiş ve görüşmeler yapılmıştır. Aynı şekilde kimi cezaevlerinde meydana geldiği iddia edilen insan hakları ihlali iddialarını araştırmak üzere Antalya, Isparta ve Kütahya cezaevlerinde, oluşturulan heyetlerce incelemeler yapılmıştır. Son olarak da Urfa ili Siverek ilçesinde bir inşaatın temel kazısı sırasında ortaya çıkan kemiklerin kayıp kişilere ait olabileceği yönündeki iddiaların yerinde incelenmesi için de bir heyet oluşturulmuştur. Anılan heyetler inceleme konularıyla ilgili olarak yerinde incelemeler yapmış ve muhatap kişi ve kurumlarla görüşmüşlerdir. 9

Türkiye İnsan Hakları Kurumu Takdir edileceği üzere Kurum olarak henüz yolun başındayız. Ülke olarak insan hakları alanındaki eksikliklerimizin farkındayız ve önümüzde alınması gereken uzun mesafelerin olduğunun bilincindeyiz. Bu yolculuğun zorluklarını aşmada, kendi alanlarında temayüz etmiş üstün niteliklere sahip kişilerden oluşan ve üst düzeyde dayanışma duygusuyla hareket eden bir İnsan Hakları Kuruluna sahip olmamız en önemli güvencemizi teşkil etmektedir. Keza hâlihazırda Kurum çalışmalarına emek veren Kurumumuz personelleri ile önümüzdeki dönemlerde bünyemize dâhil edeceğimiz arkadaşlarımızla da bu yolculuğun hem yükünü hem de onurunu paylaşma düşüncesindeyiz. Sözlerimin sonunda, etkinliğimize moderatör ve tebliğ sahibi olarak katılan sayın misafirlerimize; insan haklarının gönüllü savunucusu olan sivil toplum örgütlerimizin kıymetli temsilcilerine; bakanlıklarımızın, yüksek mahkemelerimizin ve diğer kurumlarımızın değerli temsilcilerine katılım ve katkıları için tekrar teşekkür ediyor, bugünün huzurlu ve verimli bir çalışma günü olmasını diliyorum. Önümüzdeki dönemlerde başka vesilelerle sağlık ve mutluluk içinde tekrar beraber olmayı temenni ediyorum. Sağolun. 10

OTURUM I.TUTUKLU VE HÜKÜMLÜ HAKLARI Moderatör: Feray SALMAN, İnsan Hakları Ortak Platformu Hakan UMUT, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Türk Ceza İnfaz Sistemi ve Uygulaması Zafer KIRAÇ, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği Hapsedilmiş İnsan MAHPUS ve Hakları Katılımcıların Yorum ve Katkıları 11

Tutuklu ve hükümlü hakları... Çalıştayı Sunucu: Değerli konuklar, hava muhalefeti nedeniyle programda bir değişiklik oldu. Konuklarımız henüz yoldalar. Şimdi, tutuklu ve hükümlü hakları başlıklı oturumu yönetmek üzere Sayın Feray SALMAN ı ve bu oturumun konuşmacılarından Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünden Hakan UMUT u davet ediyorum. Feray SALMAN İnsan Hakları Ortak Platformu: Bir parça izninizi rica edeceğiz başlamak için. Ben bu arada sizi angaje edeyim burası hazırlanırken. Türkiye İnsan Hakları Kurumu şimdi bir bilgilendirme yaptı: Aslında açılışa Başbakan yardımcısı, insan haklarından sorumlu devlet bakanı Sayın Beşir ATALAY da katılacaktı ama kendisi, Güney Afrika Cumhuriyetinin bizler bakımından da çok değerli olan, mücadelesi olan, aslında bir dizi ülkeye ışık tutmuş olan Mandela nın cenaze törenine katılmak için Güney Afrika da olduğu ve bugün döneceği için programa yetişmesi mümkün olmadı, bunu iletmemi istediler. Aslında tabii Mandela deyince epey ömrünü cezaevinde tüketmiş ama ona rağmen ayakta kalmış olan birisinden bahsediyoruz ve tesadüf oldu, ilk oturumu tutuklu ve hükümlü hakları üzerinden yapacağız. Her konuşmacının 20 dakikalık sunuşu olacak. İki konuşmacının sunuşları bittikten sonra bir çay ve kahve arası vereceğiz, saat 12.30 da öğlen yemeğine çıkacağız. Programı biraz esneterek çay-kahve arasını belki daha kısa tutup tartışmalara ve katkılara ayrılan bölümde herkesin görüşünü almaya gayret edeceğim. Öğleden sonraki oturumu sabaha alma nedenimiz tamamen kış koşulları ile alakalı; aslında normal olarak nefret söylemi ve ifade özgürlüğü ile başlayacak olan programın iki konuşmacısının Ankara dışından geliyor olması ve her ikisinin de uçaklarının rötarlı olarak geliyor olması nedeniyle daha hazır bir yerden başladık. Zafer bey de, aslında yolda, onun teyidi alındı, kendisine konuşma sırası geldiğinde o salona girmiş olacak, dolayısıyla hemen buraya oturtacağız onu, o nedenle böyle bir değişiklik oldu ama bunun programının mantığını çok değiştirmeyeceğini umuyorum. Cezaevleri meselesi, oturumun adı tutuklu ve hükümlü hakları, yani aslında kapalı kurumlarda yaşayan ve hak sahibi insanlar ile ilgili bir oturuma başlıyoruz. Türkiye bakımından aslında tutukluların ve hükümlerinin alıkonuldukları koşullar çok uzun süredir Türkiye de bir problem alanı ve bu probleme yönelik olarak da bir takım çalışmalar sürüyor olsa bile problemin halen daha devam ettiğini biliyoruz. Ben korsan konuşma yapıyorum, yapmayacaktım aslında, hani bu teknik şey bana yaradı gibi görünüyor. Neyse benim korsan konuşmam burada bitecek ama insan hakları alanında, insan hakları hareketinin en kaygılandığı alanlardan bir tanesi ve gözünü ayırmadığı 13

Türkiye İnsan Hakları Kurumu alanlardan bir tanesi tutuklu ve hükümlülerin kapatıldığı, tutulduğu, alıkonulduğu yerler. Biz buna sadece genel bir yerden doğru da bakmıyoruz, aslında kadınlar ve çocuklar bakımından da meselenin ele alınması gerektiğini düşünüyoruz. Son zamanlarda çocuk hakları hareketi, çocukların tutulma koşulları ile ilgili olarak bir ses yükselttiler, bunların görülmesi gerekiyor. Kadınlar tarafından baktığımız zaman ise halen daha kadınların tutulduğu yerler bakımından, koşulların birkaç gözlem üzerinden bunu söylüyorum-, alıkonmuş kişilerin hak ve özgürlüklerinin tam anlamıyla yerine getirilebilmesi bakımından sorunların yaşandığını biliyoruz. Bütün bunları da umuyorum ki konuşmacılar farklı özneler bakımından da sistemin nasıl çalıştığını ya da sorunların ne olduğunu ortaya koyabilecekler. Ben daha fazla uzatmadan gecikmeyi de önlemek bakımından, Sayın Hakan UMUT a söz vermek istiyorum. Kendisi Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünde görevli, Türk ceza infaz sistemi ve uygulaması konusunda 20 dakikalık sunuşunu gerçekleştirecek ve görüşlerini paylaşacak; umuyoruz ki kendisi, hem sistemdeki problemleri hem de bu problemlere yönelik olarak kamu idaresinin verdiği yanıtları, attığı adımları bizimle paylaşacak. HAKAN UMUT Adalet Bakanlığı - Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü: Türk Ceza İnfaz Sistemi ve Uygulaması Değerli katılımcılar hoş geldiniz. Yaklaşık sekiz yıldır Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünde çalışıyorum, inşallah sizi ceza infaz sistemindeki son gelişmeler ile ilgili yeterince aydınlatabilirim. Ceza infaz sistemi nasıl çalışır? Bunun üzerinde çok durmaya gerek yok kanaatindeyim; ceza infaz kurumlarına tutuklu olarak veya hükümlü olarak gelinmekte, tutuklamaya alternatif tedbirler olarak denetimli serbestlik uygulaması yapılabilmekte, bu da Cezaevleri Genel Müdürlüğüne bağlı denetimli serbestlik birimi tarafından yapılmakta; hakkında hüküm verilenler veya tutuklananlar da kapalı veya açık infaz kurumlarına konulmakta, bunu biliyorsunuz ama ben kısaca belirteyim istedim. Şimdi size genel istatistiki bilgiler vermek istiyorum: Şu anda 18 Kasım itibariyle ceza infaz kurumlarımızda 142.804 hükümlü ve tutuklu bulunmakta. Bunlardan 113.000 i hükümlü, yaklaşık 29.000 i de tutuklu olarak bulunmakta. 2010 da toplam sayımız 120.000 idi. Görüyorsunuz dik bir artış var hükümlü mevcutlarında, tutuklu sayılarımız azalıyor ama hükümlü sayısı çok önemli bir şekilde artıyor. Size şöyle bir örnek verebilirim. Mesela İngiltere de yılda 1000 civarında mahkûm sayısı artıyor, bu rakam hani 2010 dan, 2013 e bakarsanız yaklaşık 3000 lere filan geliyor. Bizde bu artış çok fazla, biraz sonra bunun sebepleri neler bunlarla ilgili de konuşacağız. Oran- 14

Tutuklu ve hükümlü hakları... Çalıştayı sal olarak hükümlüler toplam mevcudun %80 ini oluşturuyor, tutuklar ise %20 sini oluşturuyor. Burada grafik halinde tutukluların genel mevcuda oranını görüyorsunuz; bu 2000 li yıllarda yaklaşık %50 iken, 2013 de %20 lere kadar düştü. Burada cinsiyete göre ayırımını görüyorsunuz, önemli bölümünü erkekler oluşturmakta, kadınlar yaklaşık 5000 civarında, çocuklar 2000 civarında, bütün dünyadaki trende paralel şekilde, kadın oranımız yani dünya ortalamasının üzerinde değil, çocuklar da öyle. Burada da suç gruplarına göre dağılımı görüyorsunuz, en çok adam öldürme suçu var 25.000, ikinci olarak uyuşturucu var ama maalesef uyuşturucu suçları önemli oranda artıyor, bunun siz de farkındasınızdır herhalde. Burada da oransal olarak verilmiş %20 sini adam öldürme suçu teşkil ediyor, %19 unu uyuşturucu, daha sonra hırsızlık, yaralama gasp şeklinde gidiyor. Şimdi bu grafikte de ceza infaz kurumlarındaki normal ölümler ve intihar rakamlarını görüyorsunuz. Burada şuna dikkatinizi çekmek istiyorum: İntihar rakamları 2006 da 34, 2012 yine 34, aslında daha da gerilere gidersek 2002 li yıllara gidersek bu rakamlar aşağı yukarı hep 30 civarında seyrediyor; 34, 36 ve 38 civarında seyrediyor. Tabii ki hükümlü sayımız iki katına çıkmasına rağmen, hatta 2,5 katına çıkmasına rağmen intihar sayılarımız aşağı yukarı durağan şekilde devam ediyor. Burada hani Avrupadaki intihar oranlarını da görün istedik, karşılaştırma yapma açısından önemli. Türkiye de 10.000 mahkum için intihar oranı 3.2, görüyorsunuz Avrupa nın birçok ülkesinden daha aşağıda seviyede, tabii ki bizim Türk toplumunda intihar oranı daha düşük, bunu da kabul etmek lazım ama bizim için önemli olan şu: Hükümlü sayısı yaklaşık 2,5 kat artmasına rağmen intihar rakamlarımız aşağı yukarı aynı seviyede devam etmektedir. Şimdi değerli katılımcılar, fiziki yapı alanında son yıllarda Türk Ceza İnfaz sisteminde çok önemli çalışmalar yapıldı, hatta 2000 yılından bu tarafa çok önemli gelişmeler yaşandı. Tabii birçok yeni cezaevleri yapıldı, eski cezaevleri kapatıldı. Fakat kalabalıklaşma gibi çok büyük bir sıkıntımız var, Türk ceza infaz sisteminin en büyük sorunu ne derseniz kalabalıklaşmadır. Bunun tabii birçok sebebi var; bir tanesi suç sayılarında artış. Geçen günlerde Türkiye deki suç oranları ile ilgili bir araştırma vardı, üç-beş yıllık periyodda yaklaşık 3 katına çıkmış. Dolayısıyla bu, ceza infaz kurumundaki kişi sayısını tetikleyen en önemli faktörlerden biri. Tabii 2004-2005 li yıllardaki mevzuat değişikliğinden sonra birçok suçun cezası arttı, dolayısıyla bu da bir tetikleyici faktör oldu. Cezaevi mevcudunu arttıran diğer bir sebep suç ile mücadelede, emniyet veya jandarma görevlileri teknik takibe başladı, elektronik cihazları yeterince kullanmaya başladı; bu da yakalanan suçlu sayısını ve dolayısıyla mevcudu arttırdı. Tabii belki de en önemli değişiklik şartlı tahliye koşullarındaki değişiklik. Belki biliyorsunuz, 2005 15

Türkiye İnsan Hakları Kurumu yılından önce şartlı tahliye oranı yaklaşık %40 civarındaydı; bir mahkûm, cezasının ½ sini yattığı zaman tahliye olabiliyordu ama bu rakam şu anda 2/3 civarında, dolasıyla cezaevinde kalma süresi uzadı, bu da kalabalıklaşmayı tetikleyen diğer önemli bir unsur oldu. Şimdi kalabalıklaşmanın olumsuz etkileri nedir diye bakarsanız tabi ki yetersiz yaşam koşulları. 4 kişinin barınacağı bir odada ya da koğuşta diyelim, 10 kişi barınmak durumunda veya 15 kişi barınmak durumunda. Bu bizim sunduğumuz eğitim iyileştirme programlarını olumsuz olarak etkilemekte, her hükümlü tutukluya ulaşma şansımızı azaltmakta veya onlara ayırdığımız zaman miktarını azalmakta, aynı zamanda personel sıkıntısı doğurmakta, personel yetersizliği ile karşı karşıya kalmak durumundayız. Yine sağlık hizmetlerini de olumsuz olarak etkilemektedir. Tabii kalabalıklaşma için çözüm üretmeye çalışıyoruz, kısa dönemde yaptığımız çözümler, ekstra ranzalar koyuyoruz, nispeten mevcudu az olan ceza infaz kurumlarına hükümlü nakli yapıyoruz ve ek bina yapıyoruz. Ama tabii ki bunlar kısa vadeli çözümler; önemli olan uzun vadeli çözümler. Bu bağlamda yeni ceza infaz kurumları yapıyoruz. Yeni ceza infaz kurumları, hem maliyetli hem de yapım süreci uzun sürmekte ama çalışmalara hızla devam ediyoruz. Biraz sonra rakamları vereceğim. Tabii yasal değişiklikler yapılması gerekiyor. Belki şartlı tahliye oranları bilmiyorum, değiştirilebilir veya bazı suçlar için daha az şartlı tahliye oranları getirilebilir. Belki de en önemlisi hapis cezasına alternatif tedbirler konması gerekiyor. Hapsetmek, dünya da bunu biliyor hapsetmek bir çözüm değil. Geçen bir çalışma okudum, Danimarka da yapılmış bir çalışma, 30 yıllık süreçte ceza infaz kurumlarının mevcudu 500 kişi artmış, şunu söylüyor raporda diyor ki; hapis cezası çözüm değil. Hapse girenlerin tekrar suç işleyip, cezaevine dönme oranı %39; hakkında alternatif tedbirler olan uygulanan denetimi serbestlik gibi %24; ev hapsi uygulananların %19. Dolayısıyla bizim de artık alternatif tedbirlere yoğunlaşmamız gerekiyor. Belki kalabalıklaşmayı çözmek için en önemli adım da o olacak. Biraz önce bahsettim yeni cezaevi yapım çalışmaları hızla devam ediyor. 2012 yılında 14 ceza infaz evi yapıldı, açıldı daha doğrusu. Yaklaşık 11.000 kapasite yaratıldı. 2013 sonuna kadar 34 yeni kurum açılacak, 20.000 kapasite yaratılmış olacak. Son on yılda 235 ceza infaz kurumu kapatıldı, bunlar eski tip, iyileştirme faaliyetlerine imkân vermeyen ceza infaz kurumları, ilçe cezaevleri özellikle 20-25 kişilik kapasitesi olan kurumlardı ve bu süreçte 83 yeni cezaevi açıldı. Burada ceza infaz kurumlarından örnekler görüyorsunuz. 2012 de İzmir de ceza infaz kurumu kampüsü açıldı, Aliağa da. Burada kalabalık bir koğuştan eski tip kurumdan bir örnek, burada yerde yatan mahkûmları görüyorsunuz. Hani bizim amacımız bu değil, hani her şey çok gü- 16

Tutuklu ve hükümlü hakları... Çalıştayı zel gidiyor demek değil. Kalabalıklaşma sorunu var, özellikle bazı bölgelerde; Adana bölgesi gibi bazı yerler nispeten daha iyi. Evet bu da eski ceza infaz kurumlarından kapatılanlardan bir tanesi. Şimdi burada da ceza infaz kurumlarına ayırılan bütçeyi görüyorsunuz. 2008 den bu tarafa yaklaşık 3 katı artmış, önemli bir kaynak da ayrılmış durumda. Bir de şunu söylemek istiyorum, ceza infaz kurumu işletmek çok pahalı bir iş, bize bir mahkûmun maliyeti 47 lira civarında, buna jandarma giderleri dâhil değil. Bu evet pahalı ama dünyanın her yerinde pahalı. Mesela Amerika 20-25 bin dolar arasında harcıyor, eyaletlere göre değişiyor bu rakam, kişi başına düşen milli gelirin yarısını harcıyor; bizde aşağı yukarı kişi başına düşen gelir kadar bir parayı bir mahkûma harcıyoruz. Ben örnek olsun diye aldım, mesela İngiltere de 40 küsur bin dolar civarında kişi başına düşen milli gelir; 60.000 dolar civarında harcıyorlar bir mahkûma. Mesela Güney Afrika Cumhuriyeti, bu günlerde popüler, onlar da yaklaşık kişi başına düşen milli gelir kadar olan bir parayı bir mahkûma harcıyorlar. Toplam 362 tane kurumumuz var, bunlardan 305 i kapalı ve diğer ceza infaz kurumlarını görüyorsunuz. Değerli katılımcılar, eğitim ve iyileştirme alanında da önemli gelişmeler sağlandı, mesela çocuğu olan hükümlü ve tutukluklara aile eğitimleri verilmeye başlandı. Bunu bizim psikolog ve sosyal çalışmacı uzman ekibimiz vermeye başladı. Yani yaklaşık 10 yıldır veriyordu ama uzman personel sayısındaki artış ile beraber bu daha yoğun olarak verilmeye başlandı. Suçlulara uygulanan davranış programları vardı, bunları tekrar revize ettik; 2012 yılında bir AB projesi çerçevesinde bu programların daha profesyonelce sunulması sağlandı. Birde biliyorsunuz bizim önemli iş alanlarımız var ceza infaz kurumlarında, biz bunları iş yurtları olarak adlandırıyoruz. 2012 yılında yaklaşık 9000 mahkûm, tam zamanlı olarak çalıştı, 27.000 mahkûm yarı zamanlı olarak çalıştı. Bunlardan 550 tanesi kadındı. Her mahkûma günlük 7 lira civarında ücret ödendi. Bunlara sosyal güvence sağlandı, çalışanlara ve çalışan mahkûmlara yine ailelerinden sağlık bedeli alınmıyor. Bu uygulama devam ediyor. Birde diğer önemli husus cezaevinde meslek eğitime katılan ve bu niteliği kazanan kişilerin %38 i tahliyeden sonra iş buldu, burada da grafik halinde görüyorsunuz. Dikkat ederseniz 2009 dan 2012 yılına kadar önemli büyüme sağlandı. Burada da tekstil atölyesinden örnek görüyorsunuz, bu da gümüş işçiliği ile bir örnek Şaşmaz da belki bilen vardır, bir marketimiz var, bütün Türk ceza infaz kurumlarındaki ürünlerden, satış yapıyoruz, sizleri de bekleriz. Burada mantı üretimi bile var. Bu yılın en önemli yeniliklerinden birisi de bizim mahkûmlar için hazırladığımız, ödül mevzuatıydı. İlk defa eş ziyareti ödülü uygulanmaya başlandı, bu hususta olum- 17

Türkiye İnsan Hakları Kurumu lu geri dönüşler var, hükümlülerin iyileştirilmesine önemli katkılar sağlıyor. Biz tabii mevzuatta bu düzenlemeyi yaparken Avrupadaki birçok ülkeyi de inceledik, mesele İngiltere ve İtalya gibi ülkelerde bu uygulama yok. İran ve Sudi Arabistan gibi ülkelerde eş birleşmesi ödülü var. Bu sadece tabii eş birleşmesi değil, birçok ödülü birleştiriyor ama zaman sıkıntısı var hemen geçmemiz gerekiyor, en geç üç ayda bir eş ziyaret ödülü verilebiliyor. Burada da eş ziyareti odasından bir örnek var. Şimdi son zamanlarda yapılan önemli iyileştirmelerden birisi de çocuk ceza infaz kurumları: Modern çocuk eğitim evleri açıldı. Cezaevi değil eğitimevi diyoruz. Daha çok okul gibi çalışan kurumlar bunlar, İzmir ve Ankara da 2012 yılında açıldı, halen yapılmakta olanlar var. Şimdi bu sene yaptığımız önemli iyileştirmelerden birisi de iaşe bedellerini arttırdık. Günlük iaşe bedeli tüm mahkûmlar için 4 lira idi. Farklılaştırma yaptık, çocuklar ve çocuklu kadınlar için pozitif ayırımcılık yaptık. Çocuklar ve çocuklu bayanlar için 7,5 liraya yükseltildi. Diğer mahkûmlar için de iaşe bedeli 5 liraya yükseltildi. Bir örnek vereyim İngiltere de iaşe için günlük 1.90 sterlin harcanıyor; karşılaştırırsanız daha sağlıklı sonuçlara ulaşırsınız. Sağlık alanında tabii, sağlık giderleri, Sağlık Bakanlığı tarafından karşılanıyor ama gözlük, protez gibi cihazların alımında sorun vardı. 2012 yılından itibaren Bakanlığımız bunu ödemeye başladı, bu sorun da çözüldü. Bu hususa girmek istemiyorum. 5275 sayılı Yasadan kısaca bahseyim: Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun madde 16 da hasta hükümlülerin infazının geri bırakılması kolaylaştırıldı, ilk etapta bu şekilde 42 mahkûmun cezasının infazı ertelendi. Diğer bir düzenleme yapıldı yine akraba cenazelerine veya hastalık nedeniyle ziyarete imkân sağlandı, aslında kapsamı genişletildi. Bu izin esnasında mahkûmların kendi veya yakınlarının evlerinde kalmalarına imkân sağlandı. Personel sayısı 2009 da 27.000 iken 2013 de 45.000 e çıktı. Bizim amacımız 1 e 3 gibi bir hedefti. Bunu aşağı yukarı yakaladık diyebiliriz ama tabii hükümlü ve tutuklu sayısı çok yoğun bir şekilde artıyor. Size şöyle bir örnek verebilirim. Avrupa da 100 mahkûma düşen personel sayısı Danimarka da 138, Fransa da 50 (Fransa da 2 ye 1 gibi, bizde 3 e 1), mesela İspanya bizim gibi bir ülke, hani ekonomik olarak bizden biraz daha iyi ama bizimle aynı oranlara sahip, çalışan ve mahkûm oranı bakımından. Burada personelin dağılımını görüyorsunuz, bizim amacımız, sosyal çalışmacı ve psikolog gibi uzman personel sayısını özellikle arttırmak. Eğitim merkezlerimiz var, personeli eğiten, en sonuncusu Denizli de açıldı. Toplam bu yıl 9000 personele eğitim verdik. Tabii bu eğitimlerin sonuçları ne oluyor? Daha bilinçli personel ortaya çıkıyor ve mesela kötü muamele nedeniyle ceza alan personel sayısını görüyorsunuz. 2008 de 44 personel iken bu 2012 de 8 e düştü. Hani biraz önce intihar sayılarından bahset- 18