8. SINIF 2. ÜNİTE (TEEN LIFE) KONU ANLATIMI Yeni müfredat ile uyumlu 8. Sınıf 2. Ünite (Teen Life) Konu Anlatımı... 8. sınıf 2. ünite kapsamında sırasıyla Stating personal opinions, Expressing preferences, Expressing daily routines (Describing the frequency of actions), Expressing likes and dislikes başlıklı MEB-TEOG kazanımları hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Belgenin son kısmında ünitede geçen önemli kelimelere yer verilmiştir. 1. STATING PERSONAL OPINIONS İngilizcede şahsi düşünce ve fikirlerimizi belirtirken kullanabileceğimiz ifadeler şunlardır: I think = bence, bana kalırsa, sanırım I agree with you = seninle aynı fikirdeyim. I agree = kabul ediyorum, fikrine katılıyorum In my opinion = benim fikrime göre, bence, bana göre I guess... = sanırım, sanırsam, sanıyorum ki I guess so = sanırım öyle, galiba It seems to me (that) = bana öyle geliyor ki I believe so = sanırım öyle I believe that... = inanıyorum ki... In my view = fikrimce, benim açımdan If you ask me,... = Bana kalırsa, bana sorarsanız... Biriyle aynı veya zıt fikirde olduğumuzu belirtirken kullanabileceğimiz bazı İngilizce ifadeler şunlardır: Of course. (Elbette.) You're absolutely right. (Sen kesinlikle haklısın.) Yes, I agree. (Evet, aynı fikirdeyim.) I think so too. (Ben de öyle düşünüyorum.) Exactly. (Aynen, tamı tamına) I don't think so either. (Ben de öyle düşünmüyorum.) So do I. (Ben de) - olumlu anlamda kullanılır. Neither do I. (Ben de) - olumsuz anlamda kullanılır.
That's true. (Bu doğru.) i don't think that's true. (Bunun doğru olduğunu sanmıyorum.) I agree with you entirely. (Seninle tamamen aynı fikirdeyim.) I don't agree with you. (Seninle aynı fikirde değilim.) That's not entirely true. (Bu tam olarak doğru değil.) Birine bir konu hakkında fikrini sorarken kullanabileceğiniz soru kalıpları genel olarak şunlardır: What do you think about...? =...hakkında ne düşünüyorsun? What s your opinion on? =...konusunda fikrin ne? Please tell me your opinion on = Lütfen bana... konusunda fikrini söyle. Do you think...? = Sence...? Would you agree that...? =...konusunda hemfikir misin? A: What do you think about the movie? (Film hakkında ne düşünüyorsun?) B: It's terrific. I have a great time. (Müthiş. Çok güzel zaman geçiriyorum.) A: Do you think that she has an impressive voice? (Sence sesi etkileyici mi?) B: I think it's awesome. (Bence müthiş!) Bazen bir şey hakkında fikir sorarken konuşmanın akışına göre "what about..." kalıbı da kullanılabilir. A: What do you think about the show? (Gösteri hakkında ne düşünüyorsun?) B: It's impressive. (Etkileyici.) A: What about the singer? (Ya şarkıcı hakkında?) B: I think she is very energetic. (Bence çok enerjik.)
2. EXPRESSING PREFERENCES İngilizcede tercihlerimizi ifade ederken, genellikle PREFER (tercih etmek) fiili kullanılır. Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz. I prefer English to German. (Ben İngilizceyi Almancaya tercih ederim.) I prefer going for a walk to going online. (Yürüyüşe çıkmayı, İnternete girmeye tercih ederim.) She prefers watching TV to reading newspaper. (O, televizyon izlemeyi, gazete okumaya tercih eder.) Yine tercihler ifade edilirken özel veya belirli durumlarda would prefer ('d prefer) yapısı da kullanılabilir. Örnekleri inceleyiniz: I'd prefer to go to the cinema on Monday rather than on Wednesday. (Sinemaya Çarşamba gitmektense Pazartesi gitmeyi tercih ederim.) I would prefer to do homework now rather than in the evening. (Ödevi akşam yapmaktansa şimdi yapmayı tercih ederim.) 3. EXPRESSING DAILY ROUTINES AND FREQUENCY OF ACTIONS İngilizcede günlük rutinler ifade edilirken Simple Present Tense (Geniş Zaman) ifade edilir. Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz: I get up at seven o'clock. (Sabah yedide kalkarım.) I do homework after school. (Okuldan sonra ödev yaparım.) I have dinner at six p.m. (Akşam altıda akşam yemeği yerim.) Bir eylemi ne kadar sıklıkta yaptığımızı ifade etmek için sıklık zarfları kullanabiliriz. I always have breakfast in the mornings. (Sabahları her zaman kahvaltı yaparım.) I rarely go online. (Nadiren İnternete girerim.) I brush my teeth twice a day. (Dişlerimi günde iki defa fırçalarım.) Always, usually, generally, often, sometimes, rarely, hardly ever ve never gibi sıklık zarfları genel olarak cümlede özne ile yüklem arasında yer alır. He usually watch thrillers. (O genellikle gerilim filmleri izler.) We often study together. (Biz sıklıkla birlikte çalışırız.)
Once a day (günde bir kez), Twice a day (Günde iki kez), Three times a week (Haftada üç kere), every day (her gün) gibi zarflar ise cümlenin en sonunda kullanılır. He goes to the movies twice a week. (O haftada iki kez sinemaya gider.) I take a shower every day. (Ben her gün duş alırım.) Bir eylemin veya günlük rutinin ne sıklıkta yapıldığını sormak için HOW OFTEN sorusu kullanılır. A: How often do you go shopping? (Ne sıklıkta alışverişe gidersin?) B: I go shopping once a week. (Haftada bir alışverişe giderim.) 4. EXPRESSING LIKES AND DISLIKES Sevdiğimiz ve sevmediğimiz şeyleri ifade ederken kullanabileceğimiz ifadeler genel olarak şunlardır. Sevdiğimiz şeyleri ifade ederken: I like... =...severim. I love... =...çok severim. I enjoy... =...hoşlanırım. I'm crazy about... =...tutkusuyum,...delisiyim. I'm mad about... =...hastasıyım. I'm keen on... =...düşkünüyüm,...meraklısıyım. Örnek cümleleler: I like listening to music. (Müzik dinlemeyi severim.) I'm keen on pop music. (Pop müzik düşkünüyüm.) Sevmediğimiz şeyleri ifade ederken: I dislike... =...sevmem. I don't like...=...sevmem. I hate... =...nefret ederim. I can't stand... =...-e tahammül edemem. I can't bear... =...-e tahammül edemem,...-e dayanamam. I detest... =...-den tiksinirim. I loathe... =...-den tiksinirim, iğrenirim. Örnek cümleler: I hate horror films. (Korku filmlerinden nefret ederim.) I don't like coffee. (Kahve sevmem.)
8. SINIF 2. ÜNİTE KELİMELER Lesson 1 hiking: yürüyüş yapma, arazide yürüyüş bossaball: plaj futbolu ve voleybolunun ortak özelliklerine benzeyen kurallarla şişme bir trambolin üzerinde zıplanarak oynanan bir spor türü zorbing: büyük bir balon topun içinde özel hazırlanmış hafif eğimli bir arazide yuvarlanmak suretiyle yapılan spor mountain biking: dağ bisikleti sporu, dağda bisiklet sürme snowshoeing: kar raketi yürüyüşü snow tubing: kar tüpü üzerinde kayma exciting: heyecan verici interesting: ilginç, ilgi çekici unusual: olağandışı, alışılmadık trendy: son moda, modaya uygun ridiculous: gülünç boring: sıkıcı Lesson 2: bike/bicycle: bisiklet mudguard: çamurluk seat: koltuk, bisiklet selesi handlebar: yönelteç, bisiklet gidonu brake: fren gear: vites pedal: pedal, ayaklık frame: bisiklet kasası, üst veya alt boru chain: zincir tire: lastik brake lever: fren kolu, el freni Lesson 3 take the bus: otobüse binmek, otobüsle gitmek drive to work: işe arabayla gitmek early: erken late: geç every day: her gün at noon: öğleyin at night: geceleyin at midnight: gece yarısı in the morning: sabahleyin in the afternoon: öğleden sonra in the evening: akşamleyin on weekends: hafta sonları on weekdays: hafta içi günler always: daima, her zaman usually/generally: çoğunlukla, genellikle often: sık sık, sıklıkla sometimes: bazen rarely: nadiren hardly ever: neredeyse hiç never: asla work: çalışmak walk: yürümek study: ders çalışmak ride: binmek, sürmek hang out with friends: arkadaşlarla vakit geçirmek, arkadaşlarla takılmak fix: tamir etmek cycle: bisiklet sürmek
Lesson 4 daily routine: günlük rutinler get up: kalkmak wake up: uyanmak have a shower: duş almak brush teeth: diş fırçalamak have breakfast: kahvaltı yapmak go to work: işe gitmek do homework: ödev yapmak leave school: okuldan ayrılmak get home: eve varmak rest: dinlenmek have dinner: akşam yemeği yemek listen to music: müzik dinlemek watch TV: televizyon izlemek go to bed: yatmak, yatmaya gitmek sleep: uyumak Lesson 5 types of music: müzik türleri trendy: modaya uygun, son moda energetic: enerjik fun: eğlenceli loud: yüksek sesli, gürültülü boring: sıkıcı unbearable: çekilmez, dayanılmaz awesome: müthiş, harika terrific: müthiş, çok güzel impressive: etkileyici think about: hakkında düşünmek show: gösteri singer: şarkıcı prefer: tercih etmek go shopping: alışverişe gitmek go to the beach: plaja gitmek read the news: haberleri okumak watch the news: haberleri izlemek be alone: yalnız olmak Lesson 6 How often do you...? = Ne sıklıkta...yaparsınız? every day: her gün twice a day: günde iki defa once a week: haftada bir kez three times a week: haftada üç kere once a month: ayda bir kez leave your room untidy: odayı dağınık bırakmak forget: unutmak habit: alışkanlık change: değişmek lifestyle: yaşam tarzı what kind of music...?: ne tür müzik...? TELİF UYARISI: İlyas Hoca tarafından hazırlanan bu konu anlatımı telif haklarıyla korunmaktadır. İzinsiz yayımlanması ve çoğaltılması yasaktır. Öğretmenler kaynak belirtmek şartıyla öğrencileri için kullanabilir. Öğrenciler sınava hazırlanmak amacıyla bu konu anlatımının çıktısını alabilir ve derse hazırlık veya ders tekrarı amacıyla kullanabilirler. Bir hata tespit etmeniz durumunda veya bir öneride bulunmak için lütfen bizimle irtibat kurunuz. Kaynak: www.ilyascanbay.com