CUMHURİYETİN İLK YILLARINDA KADIN KIYAFETİ MESELESİ



Benzer belgeler
Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

8. SINIF T C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ

29 EKİM TÖRENLERİ. Cumhuriyet Bayramı Republic Day OFFICIAL HOLIDAY. Cumhuriyetin ilanı ve Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim

* Cümle içinde, tırnak içinde verilen cümleler büyük harfle başlar. Tolstoy, Amaç olmayınca hayatın da bitmesi gerekir. demiştir.

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ BU HAFTA ÜNLÜ ŞAİRİMİZ MEHMET AKİF ERSOY A AYDIN BAKIŞLAR KONFERANS DİZİSİNİN İKİNCİ OTURUMUNU GERİDE BIRAKTI.

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı.

Hazırlayan: «Benim ayrı odam olduğu gibi, yazı masam, kitap dolabım bile var idi.» Fatma ALİYE. Enes PALA

PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN

4. Habib-i Neccar Hz. Anma Etkinlikleri

Yönetici tarafından yazıldı Cumartesi, 06 Kasım :14 - Son Güncelleme Cumartesi, 06 Kasım :36

Mustafa Kemal Atatürk ün Hayatı

Dil Belge Konu Tanım Kişi Adları Anahtar Kelimeler Belge Tarih

Yrd.Doç.Dr. AYTEN CAN

MEHMET RAUF - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ( )

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

ESKİ TÜRK BOYLARINDA KADIN ÖZGÜR VE EŞİT BİR TOPLUMSAL KONUMA SAHİPTİ. ZİYA GÖKALP E GÖRE ESKİ TÜRKLER HEM DEMOKRAT, HEM DE FEMİNİST İDİLER.

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük SANAT VE SPOR - ÇAĞDAŞ TÜRK KADINI - SOYADI KANUNU

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

ÖZGEÇMİŞ Profesör Tarih/Yakınçağ Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fak. 2014

13. Aşağıdakilerden hangisi yeni Türk alfabesinin kabul edilme nedenlerinden biri değildir?

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm:

Türklerin İslamiyeti kabul etmeleriyle birlikte hukuk sisteminde değişiklikler yaşanmıştır. Töre devam etmekle birlikte Şeri Hukuk ta uygulanmaya

Selman DEVECİOĞLU. Gönül Gözü

NECİP FAZIL KISAKÜREK

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA

Tufan Buzpmar H ÍL A FE T

En İyisi İçin. Cevap 1: "II. Meşrutiyet Dönemi"

İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17

L 1 S E ... TURKIYE CUMHURiYETi INKILAP TARiHi VE ATATURKÇULUK KEMAL KARA ÖNDE YAYINCILIK

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan :15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,

MANİSA'DAN KUDÜS İZLENİMLERİ

Kazanım: : Vatanımız için mücadele eden insanların fedakarlıklarını öğrenerek vatanseverlik duygusunu artırır.

ÇOK AMAÇLI SALONUMUZA KAVUŞTUK OKUL MÜDÜRÜMÜZ TURGAY YOLCU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINI DEĞERLENDİRDİ. Hazırlayan: MÜCAHİT KARAKUŞ Sayfa: 1

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1

GELİRLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ NÜN TARİHİ GELİŞİMİ

SAHABE2 İSLÂM MEDENİYETİNİN KURUCU NESLİ PROGRAM - DAVETİYE NİSAN SAHABE VE RİVAYET İLİMLERİ- TARTIŞMALI İLMÎ TOPLANTI

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

T.C. MUĞLA İLİ MUSKİ GENEL KURULU

TEVHİDİ DÜŞÜNCE IŞIĞINDA İLİM DALLARININ YENİDEN İNŞASI ŞURA PROGRAMI. Açılış Oturumu (10:45 / 12:15)

EYÜP SABRİ HAYIRLIOĞLU SEMPOZYUMU ARALIK 2017 Akdeniz Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Kampüs / ANTALYA. Düzenleyenler

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

HALİDE EDİB ADIVAR VURUN KAHPEYE ROMAN

Taliban Esaretinden İslam a

ÇERKEZKÖY BELEDİYESİ YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ NE AİT TEŞKİLAT GÖREV VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA YÖNETMELİK İKİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, HUKUKİ DAYANAK, KURULUŞ


TÜRKİYE'DEKİ MUHTARLAR ANITKABİR'DE BULUŞTU. hüseyin akdeniz tarafından yazıldı Pazar, 13 Şubat :49 - Son Güncelleme Pazar, 13 Şubat :06

1-MERKEZ TEŞKİLATI. A- Hükümdar B- Saray

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... iii GİRİŞ A-İNKILÂP KAVRAMI 1-İnkılâp Türk İnkılâbının Özellikleri Atatürk ün İnkılâp Anlayışı...

Mehmet Akif Ersoy ve Çağdaş Bilim Mısraları Videosu Pazartesi, 29 Haziran :54 - Son Güncelleme Çarşamba, 25 Kasım :12

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

ABDULLAH UÇMAN PROF. DR. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun oldu.

İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ. Neslihan Erkan

6. DİYANET İŞLERİ REİSİ HASAN HÜSNÜ ERDEM SEMPOZYUMU

MARMARA ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM FAKÜLTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ BÖLÜMÜ PDR ANA BİLİM DALI 2018 BAHAR YARIYILI TÜRK EĞİTİM TARİHİ DERSİ İZLENCESİ

BOSNA-HERSEK TEKİ KÜLTÜR, BİLİM VE EĞİTİM ÜZERİNDEKİ OSMANLI ETKİSİ: MEVCUT DURUM

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ LİSANS PROGRAMI BAHAR YARIYILI (ATA152)

Osmaniye Belediyesi Osmaniye Kent Konseyi Eğitim, Kültür ve Sağlık Meclisi Sayfa 44

Bacıyân-ı Rum. (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları)

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Kuzguncuk. Madam Agavni Muratyan Yalısı, 1993 Madam Agavni Muratyan Yalısı, Madam Agavni Muratyan Yalısı, Çiğdem PAKER, Mimarlık Fakültesi

T.C. ÇORUM İLİ ORTAKÖY İLÇESİ BELEDİYE BAŞKANLIĞI MECLİS KARAR TUTANAĞI. Karar Tarihi : Gündem : 01 Karar No :22

T.C. ADANA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ M E C L İ S K A R A R

KUR AN ve SAHÂBE SEMPOZYUMU

Orta Asya Türkleriyle ilgili yukarıdaki kavramlardan hangisi varlığı sürekli olmayan toplumsal ve siyasal birimi ifade eder?

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

FATİH MH. KORDONBOYU CD. NO:7 BÜYÜKÇEKMECE / İSTANBUL. Telefon: 0 (212) Faks: 0 (212) E-posta:

Beykoz Muhtarlar Derneği'nden...

İBRAHİM ŞİNASİ

HAZİRAN 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

5393 Sayılı Belediye Kanunu nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi gerekçeleri ile birlikte ekte sunulmuştur.

T C. GÜRSU BELEDİYESİ MECLİS KARARI. Esas No : 2014/128 ÖZETİ : Yatırım Teşvik Belgesi


Türkiye Diyanet Vakfı Afyonkarahisar Sosyal Tesisi Yılı Faaliyet Raporu

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Özel Çocuklar Kültür Sanat Yaşam Merkezi açıldı

Merkez Turgutreis İlköğretim Okulunun Tarihi Gelişimi

Adaylar Seçim Takvimini Bekliyor

Bakanımız, Çocuk Bakım Kuruluşları Öz Değerlendirme Toplantısında

Okul Başarısı Anne Babalardan Dualar İster (2) Perşembe, 06 Aralık :11. Dualar Beddualar

İşe önce TÜRKİYE'YE SAHİP ÇIK, KAYDINI YENİLE sloganıyla yola çıkıldı.

Gümüşlükspor Futbol Okulu açıldı

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

3- Hareketimizin; Ankara'da Musab bin Umeyr Derneği dışında hiçbir grup, dernek, cemaat ya da örgütle bir bağlantısı bulunmamaktadır.

Transkript:

CUMHURİYETİN İLK YILLARINDA KADIN KIYAFETİ MESELESİ Yrd. Doç. Dr. Sadık SARISAMAN* GİRİŞ İslâm öncesi Türk kadını tesettürlü bir giyiniş içerisinde olmamıştır. Saçı açık ve örgülüdür. O, erkeği ile beraber at biner, ok ve yay kullanırdı 1. Türkler İslâm dinine girdikten sonra karşılarında üstün bir İslâm medeniyeti ve bu medeniyetin unsurlanm hazır olarak buldular. Hazır olarak bulunan ve benimsenen unsurlardan bir tanesi de konumuzu teşekkül eden tesettür idi. Ahzâb suresinin 59. ayetinde "Ey peygamber eşlerine, kızlanna ve müminlerin kadınlarına, dışan çıkarken üstlerine örtü almalarını söyler, bu onların hür ve namuslu bilinmelerini ve bundan dolayı incitilmemelerini daha iyi sağlar. Allah bağışlar ve merhamet eder" denilmektedir 2. Örtünmede çarşaf ve peçe kullanılmasının İslâm kültürüne İranlılar'dan sirayet etmiş bir husus olduğu Prof. Dr. Afet İnan hanımefendi tarafından ifade edilmektedir**. Müslümanlığın ilk devirlerinde sosyal sınıf farkını belirtmek üzere yalnız asil kadınlar tarafından uzun elbise giyiliyor ve cilbab denilen yüz örtüsü takılıyordu. Hazreti Ömer sosyal dengeyi bozucu sınıf farklannın bariz bir şekilde ortaya çıkmaması için bu giysiyi yasaklamıştır. Fakat Abbasiler'den itibaren tarikatlar ve medreselerin kuvvetli etkisi altında bulunan şehirlerde kadınların kapalı gezmesi dinin gereği olarak görülmeye başlanılmıştır 3. * KTÜ Giresun Fen-Edebiyat Fakültesi, Öğretim Üyesi. 1. İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, (17. Baskı), istanbul-1998, s. 229; Afet inan, Atatürk ve Türk Kadm Haklarının Kazanılması, Tarih Boyunca Türk Kadm Haklan ve Görevleri, (4. Baskı), istanbul-1982, s. 26, 29, 34. 2. Diyanet işleri Başkanlığı, Kuran-ı Kerim ve Türkçe Anlamı, (Meali), (15. Baskı), Ankara-1988, s. 425. ** Çarşaf kelimesi Farsça çarşebden bozmadır. Çarşebin aslı da gece uykusu anlamına gelen çaderşebdir (Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü I, istanbul-1993, s. 327). 3. Afet İnan, a.g.e., s. 33.

98 SADıK SARıSAMAN Tesettürü oluşturan çarşaf, peçe*** ferace gibi giysiler İslâmiyete girişten sonra Türk kadınları tarafından da yüzyıllarca giyildi. Hatta Türklerle birlikte yaşayan Rum ve Ermeniler dahi bu kıyafetleri benimsemeye başladılar. Örneklemek gerekirse, 1847 Ağustosu'nda Tirebolu'yu ziyaret eden Fransız gezgini Xavier Hommaire de Hell'in seyahatnamesi zikredilebilir. Hell, Tirebolu'daki Rum ve Ermeni kadınlarının da Türk kadınlan gibi vücudanm saran mavi kare desenli büyük çarşaflar örtündüklerini kaydetmektedir 4. Hell'in kaydettiği örtünün çarşaf değil başka bir giysi olması muhtemeldir. Zira, Mehmet Zeki Pakalın, çarşafın tanzimatdan sonra hacılar vasıtasıyla Arabistan'dan Osmanlı toplum hayatına intikal eden bir giysi olduğunu belirtir. Onu esas alan Sebahattin Türkoğlu'da aynı ifadeleri tekrarlar. Ancak, bu iki araştırmacı çarşafın yaygınlaşmasını sağlayan gelişmeler hakkında biraz farklı ifadeler kullanırlar. Türkoğlu yaşmak ve ince feraceyi yasaklayan emirnamenin tarihini 1870 olarak verirken, Pakalın 1889 olarak gösterir. Pakalın'a göre 1889 Ramazan'ın da paşa rütbesindeki bir kişinin yakınlan bayanlara vuku bulan bir tasallut nedeniyle Sultan II. Abdulhamit yaşmak ve feraceyi yasaklamıştır. Bundan dolayı İstanbul'da çarşaf yaygınlaşmıştır 5. Öte yandan Tanzimat sonrasında Osmanlı toplumunda ve Devlet düzeninde meydana gelen batıya açılma politikaları bir süre sonra tesettürün de sorgulanması sonucunu meydana getirmiştir. Abdullah Cevdet, 1908 Meşrutiyet inkılâbından sonra Ictihad'da peçe ve çarşaf meselelerini tartışmaya açtı. Bu tartışmalara erkekler dışında bayan yazarlar da katıldı. Tesettür meselesi bilhassa İctihad ve Sebilüreşad dergileri arasında uzun tartışmalara yol açtı. İctihad yazarları tesettür meselesini sadece bir örtünme sorunu olarak değil, kadının sosyal, kültürel ve iktisadi hayatta yer almasını engelleyen bir problem olarak da değerlendirdiler. Tesettürden kurtulmanın kadının kurtuluşu anlamına geleceğini ifade ettiler. *** ismail Hakkı Danişmend'in belirttiğine göre Osmanlı'da peçe ilk defa Sultan I. Murat devrinde Bursada ortaya çıkmıştır. Karamanoğlu Aladdin'in Hamitoğlu Ilyas Bey'in memleketinde katliama başlaması üzerine buradan üç aşiret Osmanlı topraklarına firar ettiler. Sultan Murat bunları temiz ve uslu adam oldukları için Bursa'ya yerleştirdi. Ancak bu aşiretlerin kadınlan çok güzel olduğu için Bursa'nın erkekleri bunları seyretmeye başlayınca ulemalar tarafından bu kadınların yüzlerinin örtülmesine karar verildi. Sonraları bu kıyafet diğer kadınların da hoşuna gittiğinden herkes peçe örtmeye başladı (İsmail Hakkı Danişmend, Türk Irkı Niçin Müslüman Oldu, Konya-1978, s. 85, 86). 4. Mustafa Aydın, "XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Bazı Seyyahların Tirebolu izlenimleri", Giresun Kültür Sempozyumu, İstanbul-1998, s. 37. 5. Mehmet Zeki Pakalın, a.g.e., s. 327, 329; Sebahattin Türkoğlu, "Çarşaf', Türkiye Diyanet Vakfı islâm Ansiklopedisi VIII, Istanbul-1993, s. 231. Çarşaf ile ilgili bir başka gelişme Sultan II. Abdülhamit'in 1892'de bu giysiyi yasaklaması olmuştur. II. Abdülhamit çarşaf altına gizlenen bazı erkeklerin çeşitli suçlar işlemeleri ve saraya girmeye teşebbüs etmeleri üzerine 2 Nisan 1892 tarihli bir emirname ile çarşafı yasakladı. Ancak bu yasak sadece saraya girenler için tatbik edildi. Bunun dışındaki insanları kapsamadı (Sebahattin Türkoğlu, a.g.m., s. 231).

CUMHURIYETIN ILK YıLLARıNDA KADıN KıYAFETI MESELESI 99 Kılıçzade Hakkı Bey, tesettürün kalkmasının sağlayacağı yararlan şu şekilde sistemleştirmiştir: 1- Kızlanmız ve kadınlanmız serbestçe öğretim yapabileceklerdir. 2- Genel hayata katılabilecek, vatan hizmetinde bulunabileceklerdir. 3- Herkes gördüğü kişi ile evlenecek, aile kuracak, boşanmalar azalacaktır. 4- Görgü artacak, çocuklar iyi geçinecektir. 5- Kadın, savaşa giden kocasının, biraderinin dükkanını, mağazasını çalıştırabilecektir. 6- Kadınlar meclislere devam edeceklerinden erkekler terbiyeli ve fedakar hale gelecektir. 7- Kadınlar, haklannı aramaya başladıkça hastalıklar azalacaktır. Diğer taraftan Zekâ, Şehbal gibi dergiler de batılı kadının resimli giysi modellerini yayınlayarak, Türk kadınını giyim, kuşam, cilt bakımı ve davranış biçimi olarak tam bir batılı kadın gibi eğitmeye çalışmışlardır. Karşı tarafın görüşlerine gelince, Sebilüreşad yazarlan İctihad'ın fikirlerinin 350 milyonluk bir İslâm devletinde (?) savunulmasını hayretle karşıladıklannı ifade ederler. Onlar İctihad'ın basın hürriyetini ağzına geleni söylemek olarak algıladığını ve bunu kötü yönde kullandığını iddia ederler. Kılıçzade Hakkı'nin sistemleştirdiği maddeleri tek tek cevaplandırarak tesettürün kadımn hiçbir hakkına engel olmadığı gibi tesettürlü olarak tahsil edilip çalışabileceğini belirtirler. İslâmcılardan tesettüre uymak için başı örtmenin, vücut çizgileri belli olmayacak şekilde kıyafet giymenin yeterli olduğu görüşünü savunanlar da olmuştur. Bu görüşü savunanlar yaşmak, terace, çarşaf, peçe gibi giysilerin dine sonradan giren adetler olduğunu kabul ederler. İslâmcılara göre kadının açılmasını isteyenler hürriyet adına, kadınlann örtülerini çıkanp balolara, tiyatrolara gitmelerini, erkeklerin şehveüi bakışlanna maruz kalmalannı, kocalanndan başkalanyla raks etmelerini, istedikleri yerlere serbestçe gidebilmelerine arzu etmektedirler. Oysa, tesettür kadının namusunun iffetinin simgesidir. Ayşe Mediha, "Müslüman Kadını Hürdür, Mesuttur", başlıklı bir yazısında "Bizim gayri mesut olduğumuzu iddia edenler, bizim lane-i ismetimize (masum yuvamıza) kadar duhul edebilmişler midir?", diye sormaktadır. Yine İslâmcılar tesettürü kaldırma gayretlerini Müslüman mahallesinde salyangoz satmak şeklinde yorumlamışlardır 6. Ünlü Şair Mehmet Akif (Ersoy) da bu tartışma- 6. Şefika Kurnaz, "II. Meşrutiyet Döneminde Türk Kadını", Istanbul-1996, s. 48-57.

100 SADıK SARıSAMAN larda İslamcı kesimin keskin kalemleri içerisinde yer almıştır. O, Safahatı'ndaki bir şiirinde şu mısralarla sert bir şekilde fikir ve duygulannı ifade etmektedir. Kızımın iffeti batmakta rezilin gözüne Acırım tükrüğe billahi tükürsem yüzüne 7 Osmanlı Devleti'nin tesettür konusundaki politikalan da İslâmcılarla uyuşmakta idi. 1909 yılında hükümet kadınlann tesettüre uygun şekilde sokağa çıkmaları konusunda karar almıştır. Bu karara uymayanların içişleri bakanlığı tarafından takibata uğrayacaktan uyansında bulunulmuştur 8. 1911 yılında da şeyhülislâmlık makamından kadınlann Avrupalı hanımlar gibi giyinmemeleri konusunda bir ihtar geldi. Yine Mehtap Mecmuası'nda Müslüman kadınlann örtünmesi aleyhinde yazı yazan Kafkasyalı Mehmet Hadi Efendi ülke dışına çıkanldı 9. İttihat ve Terakki'nin lideri olan Enver Paşa'da kadın kıyafetinde tesettürden yana olmuştu. Nitekim, 1916 Ekimi'nde kuruluş hazırlıklanna başlanılan Birinci Ordu Kadın İşçi Taburu için düzenlenen talimâtnamede kadın işçilerin, kıyafet olarak şalvar, ceket ve başörtüsü taşımalan kararlaştırmışken Enver Paşa bunu yeterli görmemiş, yeldirme tarzında uzunca bir elbise giymelerini de şart koşmuştur 10. 1. ATATÜRK KADIN KIYAFETİ MESELESİNE NASIL BAKI- YORDU Atatürk'ün kadın kıyafeti meselesine nasıl baktığını anlayabilmek için bu konudaki konuşmalannı kronolojik bir sıra ile aktarmak lazımdır. O, Ocak 1923'de yaptığı bir konuşmada din gereği olan tesettürün kadınlara sıkıntı çektirmeyecek ve adaba muhalif olmayacak şekilde basit olmasını tavsiye etmiştir 11. Yine aynı yılın Mart ayında yaptığı bir konuşmada da tesettürün kadınlara zorluk vermeyecek, iktisadi ve sosyal hayatta erkeklerle birlikte bulunmalannı engel olmayacak basitlikte olmasını önermiştir 12. O, kadın kıyafetinde yenilik yapmayı düşünmediklerini de kaydetmiş, milletin temayül göstereceği kıyafetlerin yaygınlaşmasının doğru olacağını ifade etmiştir 13. Görüldüğü üzere kıyafette yenilik için teşvik edici bir tutum söz konusudur. 7. Mehmet Akif Ersoy, Safahat, Istanbul-1996, s. 196. 8. Şefika Kurnaz, a.g.e., s. 55, 57, 121. 9. Şefika Kurnaz, a.g.e., s. 121. 10. Sadık Sansaman, "Birinci Ordu Birinci Kadm işçi Taburu", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, XIE/39, Kasım 1997, s. 700. 11. 12. Enver Ziya Karal, Atatürk'den Düşünceler, istanbul-1986, s. 57. Enver Ziya Karal, a.g.e., s. 57. 13. Enver Ziya Karal, a.g.e., s. 58.

CUMHURIYETIN ILK YıLLARıNDA KADıN KıYAFETI MESELESI 101 Atatürk Ağustos 1925'de şapka inkılâbı için gittiği Kastamonu'da yaptığı konuşmada kadın kıyafeti hakkındaki düşüncelerine biraz daha açıklık getirmişür. O, Türk kadınına yüzünü gözünü kapatan kıyafetleri yakıştıramadığını ifade etmektedir. Yine yakınından geçen erkeklere sırtını dönen veya yere oturarak yumulan kadınların bu tavırlarını medeniyetle bağdaşmayan gülünç tavırlar olarak değerlendirmektedir 14. O, Türk kadınının yüzünü dünyaya göstermesinde ve gözleri ile dünyayı incelemesinde korkulacak bir durum olmadığını da kaydetmektedir 15. Atatürk bir başka konuşmasında ise teşvik edici tavrını daha da netleştirmiş "kadın meselesinde cesur olalım. Kuruntuyu bırakalım... açılsınlar, onlann zihinlerini ciddi ilimler ve fen ile süsleyelim. Namusu, bilimsel ve sağlıklı bir şekilde açıklayalım. Şeref ve gurur sahibi olmalarına birinci derecede önem verelim" 16 ifadelerini kullanmıştır. Görüldüğü üzere bu zamana kadar açıkça tesettüre karşı çıkmayan Mustafa Kemal Paşa bu defa kadınlann açılmasını şiddeüe önermektedir. Atatürk'ün sohbetlerinde genellikle kadınlar da yer almıştır. O, böylece kadını sosyal hayata dahil etmek için öncülük görevi yapmış olmaktadır. Eşi Latife Hanım da zamanının en modern kadını görüntüsüyle Gazi'nin yanında yer almış ve ona destek olmuştur. 2. BASINDA MODERN KADIN KIYAFETİ LEHİNDE KAMU- OYU OLUŞTURMA GAYRETLERİ Bazı basın organları Şeyh Sait isyanının bastınlmasından sonra şapka inkılâbı, tekke ve zaviyelerin kapatılması, medeni kanunun kabulü gibi peşpeşe yapılan inkılâplarla muhalif zihniyetin tamamen sindirildiği bir zamanda kadın kıyafeti meselesini özellikle gündeme getirmeye çalıştılar. Hükümeti kadın kıyafeti konusunda da bir kanun çıkarmaya teşvik ettiler 17. Kadın kıyafetinde zorlama yapılmasının şart olduğunu hatta bu konuda geç bile kalındığını ifade ettiler 18. Erkek kıyafetinde nasıl fes rejim için tehlike teşkil eden bir zihniyetin sembolü olarak değerlendirilerek karşı çıkılmışsa, kadın kıyafetinde de çarşaf ve peçenin hedef alınması gerektiğine işaret ettiler. Çarşafı sadece kadının yüzünü örten bir örtü değil, sosyal, kültürel ve iktisadi ha- 14. Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri II, (4. Baskı), Ankara-1989, s. 227. 15. Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri II, s. 221. 16. Genel Kurmay Başkanlığı, Atatürkçülük (3. Kitap) Atatürkçü Düşünce Sistemi, Istanbul-1984, s. 161; Afet inan, M.K. Atatürk'ün Karlsbad Hatıralar, Ankara-1983, s. 45. 17. Yeşil Giresun, Numro: 39, 6 Kanunisani/Ocak 1927; Numro: 40, 13 Kanunisani/ Ocak 1927; Numro: 41, 20 Kanunisani/Ocak 1927; Numro: 130, 13 Eylül 1928. 18. Yeşil Giresun, Numro: 130; Yeşil Giresun, Numro: 131, 20 Eylül 1928; Numro: 141, 29 Teşrinisani/Kasım 1928.

102 SADıK SARıSAMAN yatta yer almasını ve haklarına sahip çıkmasını engelleyen bir tecrit aracı olarak da gördüler 19. Yine peçe ve çarşaf geri kalmışlığın sembolü olarak değerlendirilmiş 20, kadınların fikren olduğu gibi şeklen de medeni olmaları gerektiği üzerinde durulmuştur. Kapanmanın asri kıyafeti reddetmek olduğu kaydedilerek, saklanmak ve erkekten kaçmak usullerini kaldırmakta bir an bile tereddüt gösterilmemesi önerisinde bulunulmuştur 21. Öte yandan çarşaf ve peçenin İslâmın bir gereği olmadığı anlatılmış, namus ve iffetin peçede, çarşafta değil kadının öz benliğinde bulunduğu kaydedilmiştir. ERkekler nasıl ki başlanna şapka takmakla Hıristiyan olmadılarsa, kadınların da peçe ve çarşafı bırakmakla dinden çıkmayacakları ifade edilmiştir. Üstelik bu giysilerin İslâmi olmayıp Türklere Rumlar, Ermeniler ve iranlılardan intikal ettiği üzerinde durulmuş, Hazreti Muhammed zamanında kadınların yüzlerinin açık olduğu iddiasında bulunulmuştur 22. 6 Aralık 1928 tarihli Emel imzalı bir yazıda kadın giyiminde gerçek İslâmi tesettürün şapkalı, mantolu, kostümlü kıyafetierle temin edilebileceği belirtilerek şu görüşe yer verilmiştir: 19. Bu görüş. Şükrü Turgut tarafından kaleme alınan Peçe ve Çarşaf adlı bir şiirde de ifade edilmiştir. Bu şiiri aynen aktarmayı uygun görüyoruz. Birkaç senedir bu karanlıklar Teceddüde karşı bir duvar oldu. Bu siyah zindanda pembe yanaklar Güneşe gülmeden sarardı soldu Tam on asırdır ki bu siyah perde Kadının hakkını bir sıfır yaptı Küçük düşüyorken hemen her yerde inal edip yine beze taptı. PEÇE VE ÇARŞAF Ey kadın bu hayat sade süs değil Milli vazifeniz borçlarınız var. Bu koskoca ülke bu sevimli il Sizden de bir himmet bir hizmet umar. Ey Türk kızı haydi peçeyi fırlat Kavi ayağınla ez bir iyice ez. Çarşafı peşinden yırt da kaldır at Göğsün ilerde başın gökle gez. Evde ya bir vazo ya bir gül gibi Okşanır, koklanır, kırılır, solar Veyahut şen şakrak bir bülbül gibi Ruhundan pek perran nağmeler çağlar. 6.5.1929 Şükrü TURGUT 20. Yeşil Giresun, Numro: 40, 13 Kanunisani/Ocak 1927. 21. Yeşil Giresun, Numro: 131, 20 Eylül 1928. Bu konuda basında yer alan bazı mesajları burada aktarmak istiyoruz. "Necip, asil kadınlarımız ne düşünüyorlar ve neyi bekliyorlar, peçenin o zalim örtünün karanlıkları altında terleyen, sendeleyen Türk kadınları peçeyi kaldırıp atmanın artık zamanı gelmiştir ve geçmiştir. "Açık ve pak alnınızı şüpheli, lekeli insanlar gibi saklamayınız. Bu siyah perdenin, o geniş torbanın içinden çıkarak dünyaya hayata bakınız" (Yeşil Giresun, Numro: 142, 6 Kanunievvel/Aralık 1928). 22. Yeşil Giresun, Numro: 40, 13 Kanunisani/Ocak 1927.

CUMHURIYETIN ILK YıLLARıNDA KADıN KıYAFETI MESELESI 103 "Köylülerin peştemallerle yaptıklan tesettür ve şehirlilerin kara kefenlerle yaptıklan tadilatı (değişiklikleri) görmüyor musunuz? Kadınlann mahrem ve şehvetengiz yerleri, namahrem yerleri de el ve yüzü olduğuna nazaran, köylü kadının bacaklarını açarak gezmesi, bel ve göğüs kıvnm ve inhinalarını (kavislerini) hissettirecek derecede peştemallerini bağlayışı kara kefenlerle gezenlerin bir çoklannın da eteklerinin çok kısa oluşu gibi tamamen açık olan şekiller tesettür addediliyorsa da güzel bir kostüm ve manto ile vücudunu örten ve saçlanm derleyip, toplayıp şapka giyen ve bu suretle tesettüre tamamen riayet eden kadınlann kıyafetleri neden acayip görülüyor. "Kapalılık Müslümanın (İslâmın) emrettiği kapalılık kıyafeti sade bir tarzda giyinmiş olan şapkalı, mantolu, kostümlü kadının kıyafetidir. Açık kıyafet de peştemalli ve kara kefenli kadının kıyafetidir" 23. Kadınlanmızın hâlâ çarşaf giymeye devam etmelerinin onlan dış dünyada acayip kılıklı ve medeniyetten yoksun insanlar olarak tanıttığına dikkat çekilmiş olup, peçe ve çarşaf kullanımının pahalı olması nedeniyle iktisadi açıdan da sakıncalı olduğuna işaret edilmiştir 24. Aynca, çarşaf bilgisizlik ve cehaletin bir ürünü olarak değerlendirilerek aydınlanan Türk kadınında bu giysinin yaşamak ve tutunmak imkanı bulamayacağı kaydedilmektedir 25. Bu arada tesettüre karşı olmakla birlikte kadın kıyafetinde orta yolu önerenler de olmuştur. Kadınlann tesettür tartışmasına Şadan imzasıyla katılan bir bayan Türk kadınının Fransız ve Amerikan kadınına benzetilmemesini istemekte, çarşaflara bürünen kadınlann birdenbire tuvaletlerle sokağa çıkar vaziyete getirilmemesi gerektiğine işaret etmektedir 26. Yine bir başka yazıda da peçe ve çarşaftan sıynlan kadınlanmızın ahlak bozucu dans illetine yönelmemeleri tavsiye edilmektedir 27. O günlerin kimi aydın çevrelerinde dahi kadınlann dans etmesinin ahlak bozucu bir davranış olarak değerlendirilmesi dikkat çekicidir. 3. PEÇE VE ÇARŞAFI YASAKLAMAYA YÖNELİK BAZI TE- ŞEBBÜSLER Şapka inkılâbının akabinde yenilikçi görüşü benimseyenler kadın kıyafeti konusunda da bir inkılâp beklentisi içerisine girdiler. Hatta, bazı il ve ilçelerde peçe ve çarşaf giyilmesi yasaklandı. Ancak Ankara'nın desteği alınamadığı için bu teşebbüsler başansızlıkla neticelenmiştir. Tirebolu Belediyesi 7 Ekim 1926 günü aldığı bir kararla ilçede peçe takılmasını yasakladı. 48 saat içerisinde peçeyi terk etmeyen kadınlann cezalandınlacaklannı ilan etti. Diğer taraftan kadınlara öncülük etmek 23. Yeşil Giresun, Numro: 142, 6 Kanunievvel/Aralık 1928. 24. Yeşil Giresun, Numro: 131, 20 Eylül 1928. 25. 26. Yeşil Giresun, Numro: 130, 13 Eylül 1928. Yeşil Giresun, Numro: 143, 13 Kanunievvel/Aralık 1928. 27. Yeşil Giresun, Numro: 40, 13 Kanunisani/Ocak 1927.

104 SADıK SARıSAMAN üzere Tirebolu Kaymakamı Mehmet Emin Beyin hammı Tütün Tekeli memuru Hasan Bey'in kızı ve Merkez Kız İlkokulu öğretmen muavinlerinden Safiye Hamit Hanım sokak sokak dolaşarak tesettürden sıyrılma konusunda Tirebolulu bayanların cesaretini artırmaya çalıştılar. Ancak, bu çalışmalardan beklenen sonuçlar alınamadı. Tirebolulu bayanlar peçe takmaya devam ettiler 28. Trabzon Vilayet Meclis-i Umumisi de Aralık 1926'da kadınlann peçe takmalanm yasakladı. Halka 10 gün süre tanıdı. Bu sürenin bitiminde hâlâ yüzünde peçe görülecek kadınlann hüviyet tespiti için karakollara sevk edileceğini ilan etti 29. Ancak, belirtilen sürenin bitiminde de bayanlann peçe takmaya devam ettikleri görüldü. Bunlar hüviyet tespiti için karakollara sevk edildiler. Fakat hüviyet tespiti yapıldıktan sonra da peçe takmayı sürdürdüler. Diğer taraftan peçelerin kaldınldığı il ve ilçelerde kadınlar sokağa çıkmamayı tercih ettikleri için iktisadi hayatta da sıkıntılar yaşanmaya başlamıştı 30. Peçelerin kaldınlması meselesi Giresun'da da gündeme geldi. Ocak 1927'de Giresun valisi Rami Bey ile bu konuda bir röportaj yapılmıştır. Rami Bey Vilayet Umumi Meclisi'nin ilk toplantısında peçelerin kaldınlacağı sözünü vermiş olmasına rağmen 31 vilayet meclisinden böyle bir karar hiçbir zaman çıkmadı. Hatta gündeme dahi alınmadı. Valinin söz vermiş olmasına rağmen bu meseleyi meclis gündemine dahi getirmemiş olması Ankara'dan almış olduğu bir uyandan mı, yoksa yerel sebeplerden mi kaynaklanmış olduğu anlaşılamamıştır. Diğer taraftan Sivas'ta 1928 yılı Kasım ayında Türk Ocağı'nda toplantı yapan aydın ve tüccarlardan 50 kişi peçe ile mücadele kampanyası başlattılar. Bunlar kendi ailelerine peçe ve çarşafı çıkarttıklan gibi bütün Sivas halkını da bu giysilerden anndırma gayeti içerisine girdiler 32. Bu kampanya kısa zamanda etkisini göstermiş olup, Belediye Başkanı Hayri Bey'in daveti üzerine bütün mahallelerin ihtiyar heyetleri peçe meselesini görüşmek üzere bir toplantı yaptılar. Bu toplantıda peçe ve çarşafın kaldınlması meselesi umumiyetle kabul görmüş olup, bu konuda gayret gösterilmesi karar altına alınmıştır 33. Bundan takriben yedi yıl sonra 1935'deki Cumhuriyet Halk Partisi kurultayında çarşafın yasaklanmasına dair bir teklif verildi ise de kabul görmedi 34. Hiçbir zaman bu mesele Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne kanun teklifi olarak intikal etmiş değildir. 28. Yeşil Giresun, Numro: 30, 29 Teşrinievvel/Ekim 1926. 29. 30. Yeşil Giresun, Numro: 36, 10 Kanunievvel/Aralık 1926. Yeşil Giresun, Numro: 39, 6 Kanunisani/Ocak 1926. 31. 32. Yeşil Giresun, Numro: 39, 6 Kanunisani/Ocak 1927. Yeşil Giresun, Numro: 138, 8 Teşrinisani/Kasım 1928. 33. Yeşil Giresun, Numro: 141, 22 Teşrinisani/Kasım 1928. 34. Bernard Levvis, Modern Türkiye'nin Doğuşu, (Çev: Metin Kıratlı), (2. Baskı), Ankara-1984, s. 270.

CUMHURIYETIN ILK YıLLARıNDA KADıN KıYAFETI MESELESI 105 SONUÇ Mustafa Kemal Paşa kadın kıyafeti konusunda teşvik edici idi, zorlayıcı değildi. Şapka intılâbında olduğu gibi kadın kıyafeti konusunda da kanun çıkarılması gerektiği yolundaki önerilere olumlu bakmadı. Kadının sokaktaki giysisine karışmadı. Ancak, devlet dairelerinde kıyafet yönetmelikleri ile modern giyimi hakim kıldı. Şapka intılâbındaki olaylar nedeniyle peçe ve çarşafın kaldınlmasına yönelik bir kanun çıkartılmasından vazgeçilmiş olabilir. Mustafa Kemal Paşa meclislerinde çağdaş giyimli bayanlara yer verdi. Onlara iltifat etti. Onun bu tutumu modern giyimi özendirici oldu. Eşi Latife Hanım döneminin en çağdaş kadını görünümünde idi. İl ve ilçelerdeki bürokrat hanımlan, bayan öğretmenler ve memurlar da aynı yolu takip ettiler 35. Peçe, çarşaf ve tesettür meselesinin çözümünün kadınlann kültür seviyesinin yükselmesinde olduğu görülmüş ve bu yöne ağırlık verilmiştir 36. Ayrıca, halka benimsetilecek olan diğer inkılâpların tesirlerinin de zamanla bu problemin çözümüne katkıda bulunacağı düşünülmüştür 37. Bazı şehir ve ilçelerde vilayet meclisleri veya belediye ve idare heyetleri çarşaf ve peçenin kaldınlmasına dair kararlar aldılar. Ancak, bu kararlannı uygulayamadılar. Bu meselede sonuç alınamamasının sebeplerinden en önemlisi bir kanun çıkanlmamış olmasıdır. Yani alınan kararlann tatbikini sağlayacak hukuki zeminin oluşturulamamasıdır. Bir başka sebep ise, çarşaf örtmeyen kadının İslâmın emrettiği tesettürün dışına çıkmış olacağı inancı idi. Çarşaf ve peçelerini atan hanımlann iffet hislerini de bununla birlikte atmış olacaklan görüşü yaygındı 38. Öte yandan kadınlann çarşaf ve peçeyi giymeye devam etmelerinde gelenek ve alışkanlıklann rolünün bulunduğuna da şüphe yoktur 39. Bundan dolayıdır ki Medeni Kanun'un kabulünden sonra Giresun'da yapılan ilk resmi nikahta gelinin peçesi nikah süresince güçlükle çıkartılabilmişti 40. 35. Yeşil Giresun, Numro: 146, 3 Kanunisani/Ocak 1929. 36. izler, Sayı: 14, 1 Haziran 1926, s. 16; Yeşil Giresun, Numro: 67, 21 Temmuz 1927. Bir gazete yazısında "Aydınlanan bilgili ve kültürlü kadın her hakkını içinde boğdurduğumuz o esaret maskesi olan çarşafları dişleriyle yırtar", denilmektedir (Yeşil Giresun, Numro: 130, 13 Eylül 1928). 37. Sulhi Dönmezer, "Atatürk inkılapları ve Sosyal Değişme Teorileri", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi V/15, Temmuz 1989, s. 534. 38. Yeşil Giresun, Numro: 149, 24 Kanunisani/Ocak 1928. 39. Yeşil Giresun, Numro: 130, 13 Eylül 1928. 40. Yeşil Giresun, Numro: 142, 6 Kanunievvel/Aralık 1928.

106 SADıK SARıSAMAN Bu giysilerin kullanılmaya devam edilmesindeki bir diğer sebepte erkeklerin kıskançlıkları ve kadınlar üzerindeki baskılan idi. Erkekleri böyle davranmaya iten psikolojik nedenler içerisinde güven eksikliği de bulunabilir 41. 41. Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri II, (4. Baskı), Ankara-1989, s. 221; Yeşil Giresun, Numro: 141, 29 Teşrinisani/Kasım 1928. Bu iddiayı destekler mahiyetteki bir yazısında şu ifadelere yer verilmektedir. "Bugünlerde nereye gitseniz, herhangi bir mahallede otursanız herkesin ağzında işittiniz mi? Peçeler kalkıyormuş. Allah Allah bu işler Islâmiyete yakışır mı? Daha neler göreceğiz. Ben ailemi katiyyen sokağa çıkartmam. Akşama kadar evde otursun. Akraba ve komşularına gitmek ister ise geceleri gitsin, diyorlar" (Yeşil Giresun, Numro: 40, 13 Kanunisani/Ocak 1927).