İSTANBUL DA EĞLENCE. Derleyenler VOLKAN AYTAR KÜBRA PARMAKSIZOĞLU



Benzer belgeler
Zenginliğin mekânda yeni yansımaları: İstanbul da güvenlikli siteler

REKTÖRÜMÜZÜN MESAJI ÖĞRENCİ KONSEYİ BAŞKANI MESAJI KAMPÜS'TEN NOTLAR YENİ BİR ORYANTASYONUN ARDINDAN ÖZGÜN, DİSİPLİNLER ARASI VE ARAŞTIRMAYLA

TMMOB MİMARLAR ODASI ANKARA ŞUBESİ ARALIK mimarlığı sosyolojik olarak anlamak

PROF.DR. ÖMER ÇAHA İLE MÜLAKAT

Bellekleri Taze Tutalım. Onlar Cumhuriyet ve demokrasi adına şehit oldular

yirmibirinci sayı, ocak ikibinonüç süreli yayın ISSN:

ORTA DOĞU DAKİ GELİŞMELERİN IŞIĞINDA TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ ÜYELİK PERSPEKTİFİ

Van da hayatın ritmi farklı

TÜRKİYE DE POPÜLER KÜLTÜR GÖRÜNÜMLERİ VE GENÇLİĞE YANSIMALARI. Gülay ERCİNS

İndeks, Türkiye nin yerli ve yabancı seçkin konuşmacı profiline sahip tek konuşmacı ajansı.

Özışık'a stratejik görev

Açılış Konuşması, Davut Kavranoğlu

Enerji sektöründe riske dayalı karar verme artıyor! House da buluştu

Edebiyat Tarihinin Kendi Tarihini Yazmaya İhtiyacımız Var

TÜKETİM ALIŞKANLIKLARINDAKİ DEĞİŞİMLER VE BU DEĞİŞİMLERİN ALIŞVERİŞ MEKÂNLARINA ETKİSİNİN ESKİŞEHİR ÖRNEĞİNDE İRDELENMESİ

1 Tan Morgül, Toplumsal Baskı ve Mahallenin Muhtarları, Birikim, Sayı 238, Şubat 2009,

şahin: Pendik in yapısı kültür ve sanatla değişecek

Panel: Aynı Toprakta Öteki Olmak Eğer sürekli dostluktan bahsetme ihtiyacı hissediyorsanız, bu ortada öyle bir dostluk olmadığı anlamına gelir.


Kafkas Dernekleri Federasyonu. YOK OLMA TEHLİKESİ ALTINDAKİ DİLLER ve ADIGE-ABHAZ DİLLERİNİN KONUMU

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine doğru К ПРЕЗИДЕНТСКИМ ВЫБОРАМ В АЗЕРБАЙДЖАНЕ. towards presıdentıal electıons ın azerbaıjan. hazarworld.

Filantropi Seminerleri. "Başrolde Ödüllü Kadınlar Var"

Logist Eurasia Fuarı nın ilgi odağı olduk

ERGOBizK fl 2010-Say. ERGO SV ÇRE N N ücretsiz yay n d r Üç ayda bir yay nlan r

Başka Bir Yapılaşma Hayali

ÖZEL TUNÇSİPER OKULLARI

Yabancı öğrencilerin en çok tercih ettiği üniversite olduk

Türkiye Lisansüstü Çalışmalar Kongresi, sosyal bilimler alanında 2002 yılından beri kurumsal faaliyetler yürüten İlmi Etüdler Derneği (İLEM) nin

Transkript:

İSTANBUL DA EĞLENCE Derleyenler VOLKAN AYTAR KÜBRA PARMAKSIZOĞLU

İstanbul Kültür Mirası ve Kültür Ekonomisi Envanteri Projesi, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, Kültürel Miras ve Müzeler Direktörlüğü tarafından yürütülmektedir. PROJE ORTAKLARI İstanbul Kültür ve Turizm Müdürü Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Yücel Kanpolat Proje Koordinatörü M. Hakan Tanrıöver Derleyenler Volkan Aytar - Kübra Parmaksızoğlu İSTANBUL DA EĞLENCE İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları 321???? İstanbul Kültür Mirası ve Kültür Ekonomisi Kültür Ekonomisi ISBN 978-605-399-176-2 Tasarım ve Kapak Mehmet Ulusel 1. Baskı İstanbul, Aralık 2010 T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı www.bilgiyay.com E-posta yayin@bilgiyay.com Dağıtım dagitim@bilgiyay.com Dizi Editörü Doç. Dr. Abdulkadir Emeksiz????? Yayına Hazırlayan Z. Özgün Forta Dizgi ve Uygulama Maraton Dizgievi Baskı ve Cilt Sena Ofset Ambalaj ve Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti. Litros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi B Blok Kat 6 No: 4 NB 7-9-11 Topkapı İstanbul Telefon: 0212 613 03 21-613 38 46 - Faks: 0212 613 38 46 İstanbul Bilgi University Library Cataloging-in-Publication Data İstanbul Bilgi Üniversitesi Kütüphanesi Kataloglama Bölümü tarafından kataloglanmıştır. Ilıcak, Nezire Gamze. Sadi Yaver Ataman ın Gözüyle İstanbul Folkloru / Nezire Gamze Ilıcak. P.m. ISBN 978-605-399-176-2 1. İstanbul İli (Turkey) Social life and customs History. 2. İstanbul İli (Turkey) Folklore. 3. İstanbul (Turkey) In Literature. 4. İstanbul İli (Turkey) Antiquities. 5. Folk Song, Turkish Turkey. I. Title. II. Ataman, Sadi Yaver. DR719.I45 S23 2010

İSTANBUL DA EĞLENCE Derleyenler VOLKAN AYTAR KÜBRA PARMAKSIZOĞLU

İçindekiler yeniden düzenlenecek????????????????? teşekkür var???? Teşekkür...7 Sunuş...7 Yazar Biyografileri... 11 Giriş ASU AKSOY ZEYNEP ENLİL... 17 İSTANBUL DA EĞLENCE: BİR BAŞLANGIÇ DENEMESİ VOLKAN AYTAR - KÜBRA PARMAKSIZOĞLU... 19 TARİHSEL BİR EĞLENCE TURU: BİZÁNTİON DAN İSTANBUL A SÜREKLİLİK VE KOPUŞ VOLKAN AYTAR... 29 OSMANLI DA EĞLENCE AKTÖRLERİ: ÇENGİLER, KÖÇEKLER, TAVŞANLAR Ş. ŞEHVAR BEŞİROĞLU... 45 CUMHURİYET DÖNEMİ İSTANBUL EĞLENCE HAYATINA BİR BAKIŞ MURAT MERİÇ... 55 İSTANBUL DA EĞLENCENİN ENTEL HALİ 1980 DEN GÜNÜMÜZE ÜST SINIF EĞLENCE HAYATINDAKİ DEĞİŞİMLER KÜBRA PARMAKSIZOĞLU... 67 İSTANBUL MÜZİK PİYASASI VE GAZİNOLAR MÜNİR N. BEKEN... 81 BATILI KLASİK DANS GELENEĞİNİN YERLEŞME SÜRECİ VE İSTANBUL DA ÇAĞDAŞ DANS ÇALIŞMALARI ZEYNEP GÜNSÜR YÜCEİL... 89 1940 LI YILLARDAN İTİBAREN İSTANBUL UN CAZ MEKÂNLARI ORHAN TEKELİOĞLU... 97

İSTANBUL DA ROCK MEKÂNLARI: İÇERİM BEN BURDA BU AKŞAM! MERVE EROL... 113 TÜRKÜ BARLAR Ş. ŞEHVAR BEŞİROĞLU... 119 ROMANLAR SAHNEDE: BİR DÖNÜŞÜM ÖYKÜSÜ ÖZGÜR AKGÜL... 129 MUHAFAZAKÂRLIĞIN EĞLENCELİ YANI NİHAL BENGİSU KARACA... 139 BEYAZ TÜRK DÜNYASINDA EĞLENCE NURAY MERT... 145 CİHANGİR DE EĞLENCE HAYATI HAYDAR ERGÜLEN... 151 BİR EĞLENCE VE TÜKETİM HATTI: ASMALIMESCİT, TÜNEL, GALATA AYÇA İNCE... 161 KÜLTÜREL ÜRETİM ALANI OLARAK MEYHANE VE İMAJ İMALATI: ASMALIMESCİT İN ÇAĞRILMAYAN YAKUP U AHMET UHRİ... 167 İSTANBUL UN KÜRESEL AKIŞLAR İÇERİSİNDEKİ DİJİTAL SESLERİ VE MEKÂNLARI CEREN MERT... 171 KENTİN SOLUK NOKTALARI: FESTİVALLER ERAY AYTİMUR... 179 GUSTOM STİLİM MÜZİĞİM EĞLENCEM SOBE... ERAY AYTİMUR... 183 COOL İSTANBUL: NEOLİBERAL KÜRESEL ŞEHİRDE BOŞ ZAMAN MEKÂN VE PRATİKLERİ DERYA ÖZKAN... 193 Dizin... 203

COOL İSTANBUL: NEOLİBERAL KÜRESEL ŞEHİRDE BOŞ ZAMAN MEKÂN VE PRATİKLERİ DERYA ÖZKAN Almanya da yayınlanan Bild gazetesi yakın zamanlarda seyahat sayfalarında Helge Timmerberg imzalı Der Beat vom Bosporus (Boğaziçi nin Ritmi) başlıklı yazıda İstanbul u Şark ın New York u olarak niteledi. 1 Hatta daha da ileri giderek, Paris, Londra ve Berlin i bir tarafa bırakıp, aslında İstanbul un pekala Avrupa nın da New York u olduğunu iddia etti: İstanbul gibi başka bir şehrimiz yok ki bizim ; aynı anda hem bu kadar yaşlı hem bu kadar modern, bu kadar dinamik ve güzel, bu kadar çalışkan ve bu kadar keyfine düşkün, hem bu kadar gürültülü hem bu kadar sessiz bir şehrimiz yok. 2 Bild in iddiası, beş sene önce Newsweek dergisi İstanbul u kapağına taşıyıp onu Avrupa nın en cool şehri ilan ettiği yazıyı hatırlatıyor. Newsweek şöyle diyordu: Bunca on yıldır Batılılaşmaya çalışan İstanbul bugünlerde gayet modern bir kimliği yeniden keşfetmenin sevincini yaşıyor. Avrupalı veya değil, İstanbul dünyanın en cool şehirlerinden birisi. 3 2005 yılında Newsweek in açtığı yoldan giderek İstanbul un cool luğunu alkışlayan uluslararası yayınların sayısı hızla arttı. Hip tatilcileri hafta sonu kaçamakları için İstanbul a gitmeye teşvik eden The Observer ın seyahat sayfaları İstanbul u şöyle tanıtıyordu okuyucularına: Eğer İstanbul a sırf göbek dansı beklentisiyle giderseniz şaşıracaksınız: kendinizi Boğaz da bir gece kulübünde güneşin doğuşunu seyrederken bulmanız işten bile değil. İstanbul da kebaplardan ibaret bir mönü mü hayal ediyorsunuz? Hemen vazgeçin çünkü geleneksel Türk yemekleriyle en gözde uluslararası tarzları bir araya getiren göz alıcı bir mutfağın size sunduğu seçenekler karşısında şaşkına döneceksiniz. 4 1 H. Timmerberg, Der Beat vom Bosporus, Bild 27 Haziran 2010 (http://www.bild.de/bild/lifestyle/reise/bams/2010/06/27/istanbul/new-york-des-orients-helge-timmerberg-metropoleam-bosporus.html## 17 Temmuz 2010). 2 A.g.e. 3 O. Matthews ve R. Foroohar, Turkish delight, Newsweek, 29 Ağustos 2005 (http://www. newsweek.com/2005/08/28/turkish-delight.html 17 Temmuz 2010). 4 V. Able, Cool Istanbul, The Observer, 27 Ağustos 2006 (http://www.guardian.co.uk/travel/2006/aug/27/istanbul.turkey.observerescapesection 17 Temmuz 2010). 201

Biri Almanca, diğerleri İngilizce olan bu üç yayında ortak olan, İstanbul u yeniden tarif etmeye dair bir çaba. Sanki elbirliğiyle İstanbul a dair yerleşik tahayyülleri değiştirme işine girişilmiş gibi görünüyor. Okuyucuya İstanbul a dair klişe tasvirlerden bir an önce kurtulması öğütleniyor ve bunun yerine ona alıp kullanabileceği yeni bir tasavvur çerçevesi sunuluyor. Bu yeni çerçeve, İstanbul un büyüleyiciliğine yeni boyutlar eklenmesini öneriyor. Artık İstanbul onu ziyaret edecek olan turistlere Şark şehri tahayyülüyle ilişkili egzotik duygulanımlar, göz kamaştırıcı tarihi ve bunu yansıtan mimarisi ile büyüleyici bir atmosfer sunmakla kalmıyor; küresel standartları aratmayan 21. yüzyıla özgü tüketim deneyimleri de vaat ediyor. Bu yeni tüketim kalıplarının merkezinde çok da şaşırtıcı olmayan bir biçimde yemek ve eğlence var. Kapitalizmin arzu ekonomisinin hâlâ en hızlı harekete geçirici iki öğesi: Ölçülü yemek yiyerek ve çalışarak geçirdiğimiz normal zamanların telafisi, bu arzuları çaresizce tatmin etmeye çalışarak geçirdiğimiz tatillere havale ediliyor. Ama ben bu yazıda çağdaş kapitalizmin arzu ekonomisinden değil, cool İstanbul tahayyülünün kurulmasında boş zaman tüketiminin oynadığı rolden bahsedeceğim. Daha sonra ise, yukarıda dışarıdan İstanbul a bakışlarla örneklediğim bu tahayyülün üretiminin içeride nasıl ve kimler tarafından gerçekleştirildiğine değinmek istiyorum. İddiam şu: Adına ister cool İstanbul deyin, ister başka bir şey, üretilmeye hâlâ devam edilen bu yeni İstanbul tahayyülü, aslında Bild, Newsweek ve The Observer dan çok önce, İstanbul da yaşayan belirli bir zümre tarafından yerinde üretilmeye başlanmıştı. Bu iddiayı, o zümrenin gayri ihtiyari bir üyesi olarak biriktirdiğim gözlemlere, İstanbul da süre giden neoliberal kentsel dönüşüm e ve şehirle ilgili Türkçe iki popüler yayına göndermelerle gerekçelendirmeye çalışacağım. İstanbul Harikalar Diyarında Bu bölümün başlığını İstanbul da harcayacak zamanı ve parası olanların dergisi TimeOut İstanbul un 2009 Ocak sayısından ödünç alıyorum. 5 Bu sayıda derginin 10. ve 22. sayfaları arası, Gelsin, Gitsin ve Ne olur geri dön! başlıkları altında, İstanbul da bulunmayan ama İstanbulluların var olmasını istediği, İstanbul da bulunan ama İstanbulluların istemediği ve gitse daha memnun olacağı, bir de İstanbul da eskiden var olan, artık yok olan ve İstanbulluların geri gelmesini arzu ettikleri şeylere ayrılmış... İstanbul da yaşayan dergi okuyucularının gündelik hayatlarından tanıdık olduğu bu yerler ve pratikler, şehrin kültürüne özgü olduğu düşünülen- 5 Ç. Uzsoy ve S. Yılmaz, İstanbul harikalar diyarında, TimeOut İstanbul, Ocak 2009. 202

ler gelsin ya da geri gelsin kategorisine giriyorlar. Gitsin istenenler arasında her açıdan kirlilik teşkil eden minibüsler, Tepebaşı ndaki utanç verici çirkinlikteki TRT binası, naylon poşet, abartılı ezan sesi, bangır bangır oyun havası çalan gezi tekneleri, Moda iskelesindeki içki yasağı, selpakçı çocuklar ile açık alanlardaki toplu kurban kesimi var. Gelsin istenenler arasında ise bisiklet yolları, kiralanabilir opera dürbünü, açık havada buz pateni, etnik mutfaklar, butik seks shop lar, sokak sanatı ile bitpazarları var. Geri dönsün istenenler arasında ise New York a taşınan Orhan Pamuk, Amerikan otomobillerinden bozma İstanbul dolmuşları, içilebilir çeşme suları, balık-ekmek tekneleri ve Beşiktaş iskelesindeki çay bahçesi var. Burada Gelsin, Gitsin, Ne olur geri dön! diyen öznenin kim olduğu ise epey muallak. 15 milyonluk şehirde kimin arzuladığı İstanbul dan bahsettiğimize dair herhangi bir ipucu verilmiyor. TimeOut un bu sayfaları beni, yazının başında sözünü ettiğim, yaklaşık olarak 2005 senesinden bu yana yükselen bir küresel söylem trendi halini alan ve benim bir süredir üzerinde çalıştığım cool İstanbul tahayyülüne geri götürüyor. Harikalar diyarı biz isteyince arzu ettiklerimiz geliverecek, arzu etmediklerimiz de gidiverecekmiş gibi davranmaya, kendimizi bu masala kaptırmaya, arzu ettiğimiz İstanbul u hayal etmeye açık bir davet. Peki, bu davete kendi kendilerine cevap verenler, yani derginin bu bölümünün üretilmesine katkıda bulunanlar nasıl bir İstanbul arzuluyorlar? TimeOut un İstanbul u nasıl bir İstanbul? Bu soruları cevaplamadan önce, bir başka yayına daha bakmak istiyorum, çünkü TimeOut un ideal İstanbul u, Pukka Living in hazırladığı İstanbul Keşif Rotaları isimli alternatif rehber in gösterdiği İstanbul a da benziyor kimi taraflarıyla. 6 Rehberin sunuş yazısında çizgi dışına çıkabilme cesareti nden, nevi şahsına münhasır olmanın kıymetinden, kişiye özel hizmetin tek tipliğe olan üstünlüğünden, kullan-at yerine el emeğine saygı dan dem vuruluyor. Bu rehberde keşfedilmesi önerilen mekânların en önemli özelliği satılan malların türlerinin tek örneği olmaları... Beklenmedik yerlerde karşımıza çıktığı söylenen bu ticarethaneler, zincir markaların dikte ettiği yapay kalite ve standartlaşmaya karşı duruyor ve bakıp da göremediğiniz bir İstanbul u yaşamaya çağırıyorlar dergi okuyucularını. Pukka Living in İstanbul da keşfe çıkmayı önerdiği yerler arasında envai çeşit gurme shop, tasarım dükkânı, biyodans ile homeopati tedavisi görebileceğiniz Şifahane, organik ürünler satan dükkânlar, Galata daki 6 I. Yorulmaz (der.), İstanbul Keşif Rotaları, İstanbul: Pukka Living, 2010. 203

Plastik Pabuç gibi sadece tek tür ürün satan dükkanlar var. Beni bunlardan daha çok ilgilendiren ise, bunların yanı başında Pukka Living in rehberine dahil edilmiş başka bazı yerler. Mesela, Eminönü ndeki Temiz Peynirci, Fatih Camii yakınlarındaki Fatih Sarmacısı, Göztepe deki Uysal Tuhafiye, Çengelköy deki Has Ekmek Fırını, Taksim deki Saat Tamircisi Recep Usta, Ortaköy deki Motifli Taşçı ile Beşiktaş taki kahvaltıcı Bulgar Pando nun Yeri. İkinci gruptaki yerlerin birincilerle birlikte keşif rotaları na dahil edilmiş olması neler anlatıyor? Öncelikle, İstanbul da harcayacak zamanı ve parası olanların ilgilerinde meydana gelen bir değişiklikten bahsedebiliriz. Aslında 1990 lardan itibaren, bu satırların yazarının da aralarında bulunduğu moda başlatıcıları (trend-setters) ya da yaratıcı sınıf (creative class) diye adlandırılan yeni zümreye ait, yaratıcılıkla hayatını kazanan, ilgi ve beğenileri Türkiye standartlarına pek uymayan, yabancı dil konuşan bir insan grubu, bu değişikliğe önayak olmaya çoktan başlamıştı. Alışveriş merkezlerindense Boğaz köylerindeki deniz kenarı çay bahçelerini tercih eden, kenarda köşede kalmış köfteci, tatlıcı, fırın ve börekçileri keşfetmeyi seven, eşine dostuna bahsederek hatta onları alıp oralara götürerek bu yerlerin ününün kulaktan kulağa yayılmasını sağlayan biz den başka kimse değildi son yirmi yılda. Bu yerlere dair beğenilerimiz üzerinden bir tür seçkinlik üreten de biziz. Bu yolla kendimizi, oraların kıymetini bilmek için sahip olmak gereken kültürel sermayeye sahip olmayan alt sınıflardan da, eski tarz beğenileri olan eski üst sınıflardan da ayırmaya dikkat eden yine bizdik/biziz. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti projeleriyle ayyuka çıkan, sadece İstanbul un kültür endüstrisinde kalıcı profesyonelleşmeler yaratmak, sanat ve kültürü senelerdir sıkışıp kaldığı Beyoğlu ndan çıkarıp kitlelere yaymaktan ibaret değil. Bütün bunlar olup biterken bir yandan da var olan değerler hatırlanıyor, keşfediliyor, yeniden ambalajlanıp tüketime sunuluyor. Yukarıda da söylediğim gibi burada yeni olan şey ise şu: Senelerdir İstanbulluların hayatında zaten bulunan, yanı başımızda her gün gördüğümüz yerler, yediğimiz içtiğimiz şeyler birden bire bambaşka bir mercek altında görünüyor gözümüze. Kendimizi ayırmaya dikkat ettiğimiz eski tarz üst sınıfların burun büktüğü Eminönü ndeki Temiz Peynirci biz im yeni keşfimiz ve lezzet durağımız oluveriyor. Temiz Peynirci den ucuz olduğu için alışveriş eden Haliç in alt orta sınıflarından farklı bir ilgiyle seviyoruz biz onu. Burada değer haline getirilen, satılan, peynirden öte, Temiz Peynirci nin sahiciliği sanki. Fakat sahiciliğe olan bu ilgi konu Ortaköy de babasından devraldığı 204

küçük imalathanesinde motifli karo taş üreten Ermeni ustaya gelince değişiyor. Babası Berç Yoldaş ın zanaatını devam ettiren Aram Yoldaş usta, senelerdir sessiz sedasız çalıştığı atölyesinde birdenbire keşfediliyor. Ermeni taş ustasının bu literatüre dâhil edilmesi ise ancak The House Cafe dekorunun yaratıcısı Autoban adlı tasarım firması taşlarını buradan ısmarladıktan sonra mümkün oluyor. İstanbul un çok kültürlü renklerinden temsilî bir renk olarak anılıyor Aram Usta, 7 fakat dedelerinin 95 sene evvel yaşadıklarından hiç bahsedilmiyor. Ustanın biyografisi burada pek az rol oynuyor, o İstanbul resminin içinde bizim onu koyduğumuz yer kadar var ancak; kendisi, tarihi, hikâyesi ölçüsünde değil. 8 Ermeni ustayla ilgili sorunlu tarihten söz edilmiyor olması, metaların metalaşırken içerdikleri çatışmalardan arıtılma sürecini hatıra getiriyor. Kapitalizmin kendini geliştirmek ve kapitalist pazarı genişletmek için kullandığı belli başlı yöntemlerden biri olan metalaşma, daha önce alınır satılır, paraya çevrilebilir olmayan, ticari ilişkilerin dışında kalmış bulunan eşya, hizmet, fikir, deneyim ve düşüncelerin değişim değeri olan mallara dönüştürülmesiyle gerçekleşiyor. Böylece ticaret eskiden pazara dahil olmayan alanları da içine alarak genişlemeye devam ediyor. Burada Marksist literatüre derinlemesine girecek değilim, ama metalaşma tarifinin ışığında aşağıda alıntılayacağım bir reklam ajansının yöneticisi ve yaratıcı direktörünün bambaşka bir bağlamda söylediklerine dikkat kesilmeyi öneriyorum: Turkish coffee dediğin birşeyi, lokum dediğin birşeyi, içinden çıkmış bir değeri, bütün dünyanın arzulayacağı bir iyilik olarak sunabiliyorsan, (...) yani, kendinde iyi olanı, bütün insanlık için iyi olabilecek olanı, alıp parlatıp bir başarı hikayesine çevirmek. (...) Bakın ey insanlık biz bunu böyle güzel yaptık buyrun, hepiniz için yaptık bunu. (...) Topla tüfekle saldırmak değil, fikirlerle, ürünlerle, ticaret kültürü içerisinde saldırmaktan bahsediyorum. Biraz Turgut Özal ın 80 lerde uçağa binip işadamlarını alıp yanına, hadi bakalım gidiyoruz, mal satacağız, demesi gibi. 9 7 Burada Aret Gıcır ın Ben Topik Değilim (İstanbul: Aras Yayınları, 2005) başlıklı çizgi-kitabını düşünüyorum. Gıcır bu kitapta yazıp çizdikleriyle İstanbul da doğmuş büyümüş bir Ermeni olarak İstanbul un çokkültürlülüğünün topik i haline getirilmeye haklı olarak itiraz ediyor. 8 Aynı şey Temiz Peynirci için de başka bir açıdan geçerli. Önemli olan Temiz Peynirci nin kendi hikâyesinden çok bizim ona yüklediğimiz anlam ve değer. 9 Yazarın başka bir yayını için 2 Eylül 2004 tarihinde Serdar Erener le yaptığı söyleşiden alınmıştır. Sözkonusu yayın için bkz. Özkan, D. & Foster, R. J. Consumer Citizenship, Nationalism and Neoliberal Globalization in Turkey: The Advertising Launch of Cola Turka Advertising and Society Review Sayı 6/3, Eylül 2005. 205

Burada kültürün metalaşması sürecinin çok ikna edici örnekleriyle karşı karşıyayız. Artık kültürel değer dediğimiz şeyin, ancak küresel pazaryerinde alınır satılır olması ölçüsünde kıymeti var. Neoliberal dönemde kültürün metalaşmasının aldığı yeni şekillere bakılırsa, yakın zamanda İstanbul da gecekondu turizmi başlarsa şaşırmayacağız. Bir yandan neoliberal şehirleşmenin İstanbul da gerçekleştirdiği geri döndürülemez uygulamalardan söz ediyoruz. Öte yandan ise bu uygulamalar anında gösteri leştiriliyor. Şehrin hem iç hem dış mahallelerinde bütün şiddetiyle gerçekleşmeye devam eden, adına içeriğinden çok kopuk bir biçimde kentsel dönüşüm denen sürecin meşhur ettiği Sulukule ve Tarlabaşı gibi mahallelerde olan bitenler bunun tohumlarını mı içeriyorlar diye sormadan edemiyorum. Evleri yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olanların direnişini desteklemek üzere bu mahallelere gelen aktivistler, ya da akademik alan araştırması yapmak amacıyla bu yerleri ziyaret eden öğrenciler, akademisyenler olarak istemeden de olsa bu mahallelerin popülerleşmesi ne katkıda mı bulunuyoruz acaba diye düşünmeden edemiyorum. Bu popülerleşmenin, adına slum tourism denen, yoksulluğu sergilenebilir bir nesneye, bir gösteriye dönüştürme işlevini alttan alta yerine getirdiğini söylemek çok mu ileri gitmek olur? Bu işin başlangıcının aşağı yukarı böyle olduğunu Güney Amerika ülkelerine gidenler bilirler. İstanbul da harcayacak parası ve zamanı olanların bunu nasıl yaptığı sorusunun cevabı sanki ciddi bir değişim geçiriyor. Eğlence veya boş zaman tüketimi olarak adlandırabileceğimiz aktivitelerin dokusunda kayda değer değişiklikler meydana geldi, geliyor. Eskiden esamesi okunmayan, değer den sayılmayan şeyler hızla değer haline geliyor, para ediyor ve cool Istanbul vitrinindeki yerini alıyor. Gerçekleştirileceğine dair herhangi bir işaret olmasa da, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti projeleri kapsamında iki haftalığına bir gecekondu mahallesinin aydınlatılması ihtimalinin bir ara konuşulduğu şehirde kulaktan kulağa dolaşıyor. Bu süreçte gecekondu mahallesinin içinde olan bitenin önemi kalmıyor ve mahalle bir resme, bir gösteriye, hatta yavaş yavaş üzerinden para da kazanılan bir nesneye, alınıp satılan bir deneyime, bir boş zaman eğlencesine dönüşüyor. Bunun ahlaken biz i nerelere götüreceği sorusunu burada sormayacağım bile. Reklamvari bir slogan belki en münasibi: Metalaşmada gelinen son nokta: Yoksulluğun metalaşması. 10 10 Dipnotta da olsa, ahlâken oldukça şaibeli bir noktada durduğumuzu düşündüğümü belirtmeden geçemeyeceğim! 206

Yeni İstanbul Markası - Kimin Markası? Yukarıda irdelenen İstanbul tasavvurları önümüze, herhangi başka bir meta gibi dolaşıma giren, pazarlanabilir ve tüketilebilir bir şehir imgesi koyuyor. Burada pazarlanan elle tutulabilir bir mekândan çok bir şehir deneyimi. Neoliberal küreselleşmenin getirilerinin en önemlilerinden ikisi, pazarda artarak daha fazla rol sahibi olan hizmet ve deneyim. Joseph Pine ve James Gilmore, Deneyim Ekonomisi adlı kitaplarında, satış gücünün geleceğinin basitçe elle tutulabilir metalardan, eski model eşyalardan çok pazarlanabilir güce sahip olan, hafızalarda yer eden deneyimlere kaydığını söylüyorlar. 11 Pine ve Gilmore a göre deneyim ekonomisi, gündelik hayatın estetize edilmesi üzerinden işliyor ve bu süreçte gündelik deneyimler tüketim pratiklerinin ayrılmaz parçası haline geliyor. Böylece, tüketici dediğimiz aktör kimliğini pazaryerinde buluyor ve sahnelenen tüketim oyununda aktif role sahip bir oyuncu haline geliyor. Bu yeni tüketim kültürü Don Slater a göre 1980 lerden sonra ortaya çıktı ve tüketiciliğin en etkili yeniden keşiflerinden birini oluşturdu. Slater bunu şöyle açıklıyor: Tüketici günün kahramanıydı artık; sadece ekonomik büyümeyi körükleyecek satın alma gücünün pasif tedarikçisi değil, modern özne ve vatandaş modelinin ta kendisiydi. Tüketicinin pasif alıcıdan tercih yapabilen bir aktöre dönüşmesi bütün toplumsal ilişkiler için bağlayıcılığı olan bir model haline geldi; hatta toplumsal hayatla ilgili dinamizmin ve özgürlüğü bu tarif etmeye başladı. 1980 ler aynı zamanda üretimin pazarlama aracılığıyla tüketime tabi kılınmasına yol açtı: tasarım perakendeciliği, reklamcılık ve ürün konseptleri yükselişteydi. Kapitalist üretimin 1980 lerden sonra gerçekleşen yeniden örgütlenmesi ve bunun devletle ilişkisi konusunda öne sürülen bütün teorik açıklamalar (post-fordizm, gayrı-organize kapitalizm, esnek birikim) bir noktada anlaşıyordu: Fordist kitle tüketimi yerini yeni ve daha hakiki bir tüketim kültürüne bırakıyor. Buna hedef kitle veya niş tüketimi diyoruz. Bu yeni modelde, çoğul, biçimlendirilebilir, oyuncaklı tüketici kimliklerinin üretilebildiği bir dünya ve bu süreci yöneten imge, üslup, arzu ve işaretler var. 12 Slater ın 1990 ların sonunda söylediklerinin tezahürlerini bugün cool İstanbul da görmek mümkün. Değişen İstanbul tahayyüllerinde cool İstanbul un kendisi bir marka haline geliyor ve bu markanın içi tüketilebilir bir kültürle dolduruluyor. Yeni İstanbul imgesi, aynı Şark şehri ta- 11 B. J. Pine ve J. Gilmore, The Experience Economy: Work Is Theatre & Every Business a Stage, Cambridge: Harvard Business School Press, 1999. 12 Don Slater, Consumer Culture and Modernity, Oxford: Polity Press, 1997, s.10. 207

hayyüllerinde olduğu gibi kültürel fark üzerinden kuruluyor. İs tan bul un üçüncü dünya şehri olarak tanımlandığı 1960 lar ve 70 lerde şehrin elit üst sınıflarının kıyasıya eleştirdiği ve hatta temiz pak Batı şehirleriyle karşılaştırıp aşağıladığı düzensizlik, kaotik şehir hayatı ve yıkık döküklük yeni İstanbul tahayyülünde birden bire sevilir özellikler haline geliyor. Cool İstanbul tahayyülünün üretiminde rol oynayan İstanbullu aktörlerin kimler olduğu sorusunun cevabını düşünmek için, okuyucuları geri dönüp yazımın başından beri tırnak içinde yazdığım biz lere bir göz atmaya davet ediyorum. Bence şöyle bir profil çıkıyor ortaya: Avrupalıyız, İs tan bul da yaşıyoruz, harcayacak paramız ve zamanımız var, kültürel üretime yakın duruyoruz, Temiz Peynirci yi seviyoruz. Buradan şunu çıkarabiliriz: cool İstanbul, yani yeni İstanbul biz im İstanbul umuz. Bu yeni İstanbul u biz im kılan, yukarıda sözünü ettiğim boş zaman mekân ve pratikleri. Yani biz aslında İstanbul la, onu ziyaret eden turistler misali, büyük ölçüde boş zaman tüketimi üzerinden ilişki kuruyoruz. Şehrin ortak mekânını paylaştığımız peynirciyi, yorgancıyı, karo taş ustasını ancak bizim cool İstanbul tahayyülüne dahil edilebildikleri ölçüde tanıyoruz. Yanı başımızda duran insan ve mekânları cool tahayyülü üzerinden yeniden keşfe çıkıyoruz. Onları cool olarak paketleyip o paketi seviyoruz ve tüketiyoruz. Sahicilik aradığımızı söylüyoruz ama aslında boş zaman pratiklerimizde sahicilikten pek eser yok. Son olarak eklemek istediğim nokta ise şu: Bu kadar yerel meraklısı gibi görünsek de, İstanbul da değil de küresel sermayenin ufku dahilinde bulunan başka herhangi bir yerde de pekala yaşayabilirdik çünkü İstanbul dakilere benzer, küresel tüketicinin beğenileri düşünülerekambalajlanmış yerel hoşluk lar oralarda da ziyadesiyle var. Bu anlamda cool, sadece İstanbul a özgü değil, küresel kapitalizmin yeni tüketim kalıplarıyla ilişkili bir adlandırma. Bunu görmek için cool Berlin veya cool Belgrad a bakmak yeterli. 13 Kim bilir, belki de cool İstanbul un sakini olmak bize ayrı bir hava veriyor ve bundan da vazgeçmeye niyetimiz yok. Çünkü zaten ürettiğimizi kendimiz tüketiyoruz, hatta bazılarımız bunları pazarlamakla da meşgulüz. İstanbul un taşı toprağı kadar hayali meyali de altınmış meğer! 13 The Cool Guide: Berlin, Germany, The Independent, 16 Ekim 2004 (http://www.independent.co.uk/travel/europe/the-cool-guide-berlin-germany-542619.html 17 Temmuz 2010); G. Scurlock, Europe s best nightlife in buzzing Belgrade, The Sunday Times, 4 Kasım 2008 (http://www.timesonline.co.uk/tol/travel/holiday_type/music_and_travel/article5082856. ece 17 Temmuz 2010). 208