tarih ve 689 sayılı dilekçenizin incelenmesi neticesinde;

Benzer belgeler
SPOR KULÜPLERİNE YAPILACAK BAĞIŞ VE YARDIMLAR. Sayfa1. Mevzuat Yazıları: 2017/09 YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİR & BAĞIMSIZ DENETÇİ ASIM GEZER

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü. Sayı : KDV /07/2014

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BURSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü. Sayı : [I

İstanbul, SİRKÜLER ( )

KURUMLAR VERGİSİ BEYANNAMESİ ÜZERİNDE YAPILACAK SOSYAL İNDİRİMLER

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Özelge: Şirket hissedarlarına ait arsanın kiralanarak arsa üzerine yapılacak binanın inşaasına ilişkin harcamaların GV ve KDV karşısındaki durumu.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

-Satış konusunun taşınmaz, iştirak hissesi, kurucu senetleri,intifa senetleri, rüçhan hakkı olması,

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI SAKARYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI KOCAELİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü. Sayı : [ /5]

AKTİFE KAYITLI TAŞINMAZLARIN BAŞKA ŞİRKETLERE AYNİ SERMAYE OLARAK KONULMASINDA KDV

SİRKÜLER RAPOR 2 SERİ NO LU KURUMLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ. Sirküler Tarihi: Sirküler No: 2008/53

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

YENİ KURUMLAR VERGİSİ KANUNU TASARISINA GÖRE TAŞINMAZLAR VE İŞTİRAK HİSSELERİ SATIŞ KAZANCI İSTİSNASI. İrfan VURAL Gelirler Kontrolörü

KATILIMCILARA TAHSİSLİ VE TAPUSU VERİLMİŞ ARSALARIN DEVİR VE SATIŞINDA KURUMLAR VERGİSİ İSTİSNASI

BAKIŞ MEVZUAT. KONU: Limited Şirket Pay Devirlerinde Damga Vergisi Ve Harç Uygulaması Değişikliği

86 SERİ NO'LU GİDER VERGİLERİ GENEL TEBLİĞ TASLAĞI

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

HİSSE SENEDİ SATIŞLARINDAN DOĞAN KAZANÇLARIN VERGİLENDİRİLMESİ

RASYO YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK LTD.ŞTİ.

Arkan & Ergin Uluslararası Denetim ve Y.M.M. A.Ş.

6728 SAYILI KANUNLA KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU İLE DİĞER BAZI VERGİ KANUNLARINDA YAPILAN DÜZENLEMELER 09/08/2016 tarih ve sayılı Resmi Gazete

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Yaklaşım Dergisinin 252 Sayısında Yayınlanmıştır.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

KATMA DEĞER VERGĠSĠ GENEL UYGULAMA TEBLĠĞĠNDE DEĞĠġĠKLĠK YAPILMASINA DAĠR TEBLĠĞ (SERĠ NO:8)

Yurt dışındaki rmadan uydu yayını için hizmet alımında ödenen bedelin vergisel durumu.

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2012/41 Ref: 4/41

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2012/182 Ref: 4/182

Özelge: Yurt dışı mukimi 硸rmalardanشى alınan hizmetlerin gelir ve kurumlar vergisi ile KDV karşısındaki durumu ve belge düzeni hk.

MAKALE I-GİRİŞ: M. İrfan AKŞEHİR

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü

Sat Geri Kirala İşlemi ile Sağlanan Vergisel Avantajlar. Sat Geri Kirala İşlemi ile Sağlanan Vergisel Avantajlar

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI SAKARYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

5746 SAYILI ARAŞTIRMA, GELİŞTİRME VE TASARIM FAALİYETLERİNİN DESTEKLENMESİ HAKKINDA KANUN GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 5) YAYIMLANDI

Murat KÖSEOĞLU Serbest Muhasebeci Mali Müşavir

DEĞER YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

5746 SAYILI ARAŞTIRMA, GELİŞTİRME VE TASARIM FAALİYETLERİNİN DESTEKLENMESİ HAKKINDA KANUN GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 5)

SİRKÜLER 2015/39. Söz konusu özelgeye göre özetle e-fatura olarak düzenlenmesi gerekirken kağıt ortamında alınan fatura;

Sirküler no: 013 İstanbul, 3 Şubat 2009

YÜKLENİLEN KDV YE AİT FATURANIN GEÇ DÜZENLENMESİ HALİNDE KDV İADESİ YAPILABİL

KONU : 5746 Sayılı Araştırma, Geliştirme Ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI MERSİN VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü. Sayı : [ /9]

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)

Sirkülerimizin konusunu 6824 Sayılı Vergi Kanunlarında Gerçekleştirilen Düzenlemeler oluşturmaktadır.

MALİ MEVZUAT SİRKÜLERİ NO: 2017 / 28

- Birden Fazla Takvim Yılına Sirayet Eden Yıllara Sari İnşaat ve Onarım İşleri Geçici Vergi Beyannamesinde Beyanı Yapılmalı Mı?

Duyuru No: 2016/23 İstanbul,

2009/ Konu: 15 ve 30 ncu Maddedeki Tevkifat Oranlarıyla İlgili Düzenlemeleri Açıklayan Kurumlar Vergisi Sirküleri

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

A. VERGİLENDİRME DÖNEMİ

GİDERLERLE İLGİLİ ÖZEL DOSYALAR

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

ŞİRKET ARSASININ HASILAT PAYLAŞIMI YÖNTEMİYLE SATIŞINDA KURUMLAR VERGİSİ VE KDV İSTİSNASI UYGULAMASI

KURUM KAZANCININ TESPİTİNDE KANUNEN KABUL EDİLMEYEN GİDERLER

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU

SİRKÜLER. Tarih: Sayı:2017/20 KATMA DEĞER VERGİSİ GENEL UYGULAMA TEBLİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPAN 10 SERİ NOLU KDV TEBLİĞİ HAKKINDA

SON DÜZENLEMELER ÇERÇEVESİNDE SİGORTA VE KAMBİYO İŞLEMLERİNDE BSMV UYGULAMASI

İştirak Kazançları İstisnası Kontrol Edilen Yabancı Şirket

C) I-II-III D) IV-III

FAALİYETİNE SON VEREN KURUMLARDA DEVREDEN KDV

Matrah Ve Vergi Artırımı (Madde: 5)

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNDA ÖZELLİK ARZ EDEN HUSUSLAR

SİRKÜLER RAPOR ( )

DEĞER YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

NO: 2012/96. Limited şirketlerde kar payı avansına ilişkin 509 uncu maddenin üçüncü fıkrasının uygulanacağı

Özelge: Mükelle yet Tesisi hk.

DEĞER YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI. Konya Vergi Dairesi Başkanlığı. Sayı :

Bedelsiz mal teslimi belge düzeni ve Form Ba-Bs Hk.

15 NO LU 5520 SAYILI KURUMLAR VERGĐSĐ KANUNU SĐRKÜLERĐ YAYIMLANDI

Özelge: Kredi kullanılarak satın alınan gayrimenkulün, kiralanması ve satışının KDV, KV ve Vergi Usul Kanunu karşısındaki durumu hk.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü. Sayı

5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 1) nde Değişiklik Tebliğ Adı. Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 14)

Konu: 17 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği ile Yapılan Açıklamalar.

İHRAÇ KAYDIYLA TESLİM ALDIĞI MALI SÜRESİNDE İHRAÇ EDEMEYEN İHRACATÇI İMALATÇIYA ÖDEDİĞİ KDV Yİ İNDİRİM VE İADE KONUSU YAPABİLİR Mİ?

SĐRKÜLER Đstanbul, Sayı: 2009/32 Ref: 4/32

SİRKÜLER RAPOR GİDER VERGİLERİ GENEL TEBLİĞİ. ( Seri No : 86 ) Sirküler Tarihi: Sirküler No: 2008/87

SİRKÜLER: 2014/021 BURSA, Konu: E-Beyanname Sistemindeki 2013 Yılı Kurumlar Vergisi Bildirimindeki Yenilikler Hakkında

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI KOCAELİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü) Sayı : [5/h-2014/21]

I. GİRİŞ. Suat ÇİÇEK. Bağımsız Denetçi Mali Müşavir. Yayınlandığı Kaynak: Lebib Yalkın Mevzuat Dergisi

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2009/24 TARİH: Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanuna İlişkin 2 Seri Numaralı Genel Tebliğ

SAYI : 2014 / 26 İstanbul,

Kurumlar Vergisi Genel Tebliği, Tevkifat Uygulamalarına İlişkin (Seri, Sıra Numarası, No : 81 Sayılı)

Özelge: Yurt dışından Liesing ile kiralanan uçağın Türkiye'ye getirilmeden başka bir ülkede yerleşik bir rmaya kiraya verilmesi hk.

Ö z e t B ü l t e n Tarih : Sayı : 2018/59

DEĞER YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

SİRKÜLER RAPOR ( )

Maliye Bakanlığı, istisna kapsamına girecek teslim ve hizmetleri tanımlamaya, istisna ve iadeye ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.

BAĞIMSIZ DENETİM VE YMM LTD. ŞTİ.

Vergi Bülteni Gayrimenkul ve İştirak Hisseleri Satışında Zararın Tamamı İndirilebilir mi?

5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu*

TAM MÜKELLEF KURUMLARA YAPILAN ÖDEMELERDE VERGİ KESİNTİSİ

Transkript:

T.C. MALİYE BAKANLIĞI GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI Tarih : 01/06/2012 Sayı : B.07.1.GİB.0.06.49-010.01-11 Konu : İştirak edilen şirkete yapılan sermaye tamamlama fonu ödemelerini müteakip, sahip olunan hisselerin elden çıkarılması halinde vergileme hk. 31.12.2008 tarih ve 689 sayılı dilekçenizin incelenmesi neticesinde; - Şirketinizin, 1.000.000.- TL sermayesi olan bir anonim şirketin %30 oranında pay ile kurucu ortaklarından olduğu, iştirak olunan şirketin devamlı zarar etmesi sonucu sermayesini kaybettiği, şirketiniz tarafından alınan 13.05.2008 tarihli olağan genel kurul kararı ve 02.06.2008 tarihli olağanüstü genel kurul kararı ile şirket ortaklarınca sermaye tamamlama fonu oluşturulmasının oy birliği ile kabul edildiği, şirketiniz payına düşen 1.081.455,82.-TL tutarındaki sermaye tamamlama fonu bedelinin iştirak edilen şirkete ödendiği, iştirak edilen şirketin ödenen sermaye tamamlama fonu bedellerini geçmiş yıl zararlarına mahsup ederek herhangi bir sermaye artırımı yapmadığı belirtilerek, - İştirakçisi olduğunuz şirkete ödediğiniz sermaye tamamlama fonu bedelinin, iştirakler hesabına mı yoksa dönem zararı hesabına mı kayıt edileceği, - İştirak edilen şirketin hisselerinin daha düşük bedelle başka bir kuruluşa devir edilmesi durumunda ortaya çıkan zararın, sermaye tamamlama fonuna ödenen tutar da dikkate alınarak ne şekilde hesaplanacağı hususlarında görüş talep ettiğiniz anlaşılmıştır. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm uyarınca tespit edilecek kurum kazancından Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde sayılan giderlerin indirilebilmesi mümkün bulunmaktadır. Kurumlar Vergisi Kanununun 9 uncu maddesiyle her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek ve beş yıldan fazla nakledilmemek koşuluyla geçmiş yılların beyannamesinde yer alan zararların kurumlar vergisi matrahının tespitinde, kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek üzere kurum kazancından indirilebileceği hüküm altına alınmıştır. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunun; 466-469 uncu maddelerinde, yedek akçelere ilişkin hükümlere yer verilmiş olup şirketlerin mecburi veya ihtiyari olarak ayırabileceği yedeklerin neler olduğu, bu yedeklerin şirketin kârından ayrılması gerektiği açıkça belirlenmiş olup Türk Ticaret Kanununda zarar telafisi fonu ile ilgili bir düzenleme bulunmadığı gibi bu ad altında yurt dışından gelen paraların yedek akçe olarak kabul edileceğine dair bir hüküm de bulunmamaktadır.

Aynı Kanunun; 385-390 ıncı maddelerinde esas mukavelenin değiştirilmesine ilişkin hükümler, 391-395 inci maddelerinde esas sermayenin artırılmasına ilişkin hükümler ve 396-398 inci maddelerinde de esas sermayenin azaltılmasına ilişkin hükümler düzenlenmiştir. Dolayısıyla esas sermayenin artırım ve azaltım işlemlerinin bu hükümlere göre yapılacağı açıktır. Bu çerçevede, sermaye tamamlama fonu adı altında ödenen tutarlar, kurucu ortağı olduğunuz iştirakiniz tarafından Türk Ticaret Kanunu hükümleri kapsamında sermayeye ilave edilmediğinden, söz konusu tutarların iştiraklerin maliyet bedeline eklenmesi de mümkün değildir. Sermaye tamamlama fonunun ödendiği iştirakin ise söz konusu tutarların sermayeye ilave edilmemesi ve vergi mevzuatında bir istisna hükmü bulunmaması nedeniyle, bu tutarları kurum kazancına dâhil etmesi gerekmektedir. Ayrıca, şirketiniz tarafından sermaye tamamlama fonu adı altında iştirakinize ödenen tutarlar, Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı ve Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesinde sayılan giderler kapsamına da girmediğinden, gider yazılması veya zarar olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır. Öte yandan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların % 75'lik kısmının istisna olduğu hükme bağlanmıştır. Aynı maddenin üçüncü fıkrasında da iştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının, istisna dışı kurum kazancından indirilmesinin kabul edilmediği belirtilmiştir. Bu çerçevede, iştirak hisseleri satışından; kazanç doğması ve maddede belirtilen şartların varlığı halinde satıştan doğan kazancın % 75'inin istisnaya konu edilmesi mümkün olup zarar doğması halinde ise bu zararın %75'inin kurum kazancından indirilebilmesi mümkün bulunmamaktadır. Ayrıca, iştirak hissesi satışının ilişkili kişilere yapılması durumunda da satış bedelinin, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesine göre emsallere uygunluk ilkesine uygun tespit edilmesi gerekeceği tabidir. Bilgi edinilmesini rica ederim.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI ( Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü ) Tarih : 23/05/2012 Sayı : B.07.1.GİB.4.06.16.01-120[42-12/5]-596 Konu : İnşaat işinde işin öngörülen süreden önce bitirileceğinin taahhüt edilmesi durumunda işin yıllara sari iş kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hk. İlgide kayıtlı özelge talep formunda, sözleşmede süresi 400 gün olarak belirlenen bir inşaat işinde, müteahhidin bu işi öngörülen süreden önce, aynı yıl içerisinde bitireceğini yazılı olarak taahhüt etmesi durumunda söz konusu işin yıllara sari iş kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği ve hakediş ödemeleri üzerinden kesinti yapılıp yapılmayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesinde; "Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde kar veya zarar işin bittiği yıl kati olarak tespit edilir ve tamamı o yılın geliri sayılarak, mezkur yıl beyannamesinde gösterilir." hükmüne yer verilmiştir. Bir işin Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesi kapsamına girmesi için, faaliyet konusu işin, inşaat ve onarma işi olması, işin taahhüde bağlı olarak başkaları hesabına yapılması ve birden fazla takvim yılına sirayet etmesi gerekmektedir. Aynı Kanunun "İnşaat ve onarma işlerinde işin bitimi" başlıklı 44 üncü maddesinde, inşaat ve onarma işlerinde geçici ve kesin kabul usulüne tabi olan hallerde geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylandığı tarihin; diğer hallerde işin fiilen tamamlandığı veya fiilen bırakıldığı tarihin bitim tarihi olarak kabul edileceği ve bitim tarihinden sonra bu işlerle ilgili olarak yapılan giderler ve her ne nam ile olursa olsun elde edilen hasılatın, bu giderlerin yapıldığı veya hasılatın elde edildiği yılın kâr veya zararının tespitinde dikkate alınacağı hükme bağlanmıştır. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinin birinci fıkrasında vergi kesintisi yapmak zorunda olanlarca kurumlara avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben yapılan ödemeler üzerinden vergi kesintisi yapılacağı; (a) bendinde de, Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan kurumlara bu işleri ile ilgili olarak yapılan hakediş ödemelerinden vergi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmıştır. Anılan maddenin verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan 2009/14594 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile de bahse konu vergi kesintisi oranı % 3 olarak belirlenmiştir. İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden;

-... Müdürlüğü hizmet binası inşaat işine ait tip sözleşmenin 26.1.2011 tarihinde imzalandığı, sözleşmenin "İşe başlama ve bitirme tarihi" başlıklı 9 uncu maddesinde, sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 3 (üç) gün içinde Yapım İşleri Genel Şartnamesi hükümlerine göre yer teslimi yapılarak işe başlanacağı, yüklenici ve idare yetkilisi/yetkilileri arasında düzenlenen yer teslim tutanağının imzalanmasıyla yer tesliminin yapılmış olacağı, yüklenicinin taahhüdünün tümünü işyeri teslim tarihinden itibaren 400 (dört yüz) gün içinde tamamlanarak geçici kabule hazır hale getirileceği, -İşyeri tesliminin 2.2.2011 tarihinde gerçekleştiği, -Müteahhit firmanın söz konusu işi 20.12.2011 tarihinde bitireceğine dair sözleşme tarihinde düzenlediği taahhütnameyi Kurumunuza aynı gün ibraz ettiği ve Kurumunuzca da taahhütte bulunulan süreye göre imalat iş planının düzenlendiği anlaşılmıştır. İnşaat sözleşmesi her iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme türü, taahhütname ise bir şeyi yapmayı üstüne aldığını bildiren yazılı beyandır. Bu nedenle, mevcut bir inşaat sözleşmesinin taahhütname ile değiştirilmesi mümkün değildir. Buna göre, taahhüt konusu işin, 2.2.2011 tarihinde başlanmış olması ve sözleşmeye göre ertesi yılda (400 takvim günü içinde) bitirileceğinin öngörülmesi nedeniyle, Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesi gereğince yıllara sari inşaat ve onarma işi kapsamında değerlendirilmesi ve ödenecek hakediş bedelleri üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 15/1-a maddesi uyarınca kurumlar vergisi kesintisi yapılması gerekmekte olup işin, 20.12.2011 tarihine kadar bitirileceğinin planlanması ve bunun taahhüt edilmesi durumu değiştirmemektedir. Ancak, sözleşmede belirlenen ve inşaat ve onarma işinin birden fazla takvim yılına sirayet etmesine neden olan iş bitim tarihinin, sözleşmede yapılacak bir değişiklik ile işin yıllara sirayet etmeyecek şekilde değiştirilmesi durumunda söz konusu işin, yıllara sari inşaat ve onarma işi kapsamında değerlendirilmeyeceği tabiidir. Bilgi edinilmesini rica ederim.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü Tarih : 02/05/2012 Sayı : B.07.1.GİB.4.99.16.02-KVK-5/1-e-112 Konu : Kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlara ilişkin giderlerin bulunması durumunda istisna tutarının nasıl hesaplanacağı hk. İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-e maddesinde düzenlenen istisna kazançla ilgili giderlerin bulunması durumunda fon hesabına aktarılacak istisna tutarın nasıl hesaplanacağı ile ilgili Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun "İstisnalar" başlıklı 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75'lik kısmının kurumlar vergisinden müstesna olduğu hükmüne yer verilmiş; maddenin üçüncü fıkrasında da iştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararların, istisna dışı kurum kazancından indirilmesinin kabul edilmeyeceği hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı belirtilmiş, maddenin ikinci fıkrasıyla da safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "5.6. Taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan hakları satış kazancı istisnası" başlıklı bölümünde istisna uygulamasına yönelik açıklamalara yer verilmiş olup, aynı Tebliğin "5.13. Kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlara isabet eden giderlerin diğer kazançlardan indirilememesi" başlıklı bölümünde de; "Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, iştirak hissesi alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının, istisna dışı kurum kazancından indirilmesinin kabul edilmeyeceği hükmü yer almaktadır. Maddenin üçüncü fıkrası hakkında, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen değişiklik önergesinin gerekçesinde, "...Kurumlar vergisinden istisna edilen kazançların elde edilmesi sırasında zarar doğması halinde bu zararlar gider fazlalığından kaynaklandığı için istisna kapsamındaki faaliyetlerden doğan zararların da giderlerde olduğu gibi kurum kazancından indirilmemesi gerekir. Dolayısıyla, kurumlar vergisinden istisna edilen kazancın

elde edilmesi sırasında giderlerin yanı sıra gider fazlalığından doğan zararlar da aynı kapsamda değerlendirilerek konuya ilişkin düzenleme önerilmektedir." denilmiştir. Dolayısıyla, söz konusu hüküm Kurumlar Vergisi Kanunu ile özel kanunlarda yer alan kurumlar vergisinden müstesna kazançları kapsamaktadır. İştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlara ilişkin giderlerin kanunen kabul edilmeyen gider olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Aynı şekilde, kurumlar vergisinden istisna edilen kazançların elde edilmesi sırasında zarar doğması halinde bu zararların da istisna kapsamı dışındaki gelirlerden indirilmemesi gerekmektedir. Kanunun anılan hükmü, kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlara ilişkin olarak yapılan giderlerin, kurumun vergiye tabi diğer kazanç tutarının tespitinde kurum kazancını azaltıcı veya kurum zararlı ise bu zararı artırıcı bir unsur olarak indirim konusu yapılamayacağını ifade etmektedir. Bu nedenle, bu gelirlerin elde edilmesi için yapılan giderlerin sadece kurumlar vergisinden istisna edilen söz konusu kazançların tespitinde indirim konusu yapılacağı tabiidir.... İstisna kazançlar ile diğer faaliyetlerden doğan kazançların, işletme kayıtlarında ayrımının yapılması ve istisna kazançlara ilişkin maliyet ve gider unsurlarının, diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlarla ilişkilendirilmemesi gerekmektedir. Diğer taraftan, istisna kapsamındaki faaliyetlerin zararla sonuçlanması halinde, zarar tutarı "kanunen kabul edilmeyen gider" olarak dikkate alınacaktır..." açıklamalarına yer verilmiştir. Bu hüküm ve açıklamalara göre, kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlara ilişkin giderlerin, istisna kapsamı dışındaki kazançlar ile ilişkilendirilmemesi gerekmektedir. Dolayısıyla, 5520 sayılı Kanunun 5/1-e maddesi uyarınca kurumlar vergisinden istisna edilecek olan tutar, bu kazancının elde edilmesi aşamasında yapılan giderler düşüldükten sonraki tutar olacak ve bu tutarın %75'i fon hesabına alınacaktır. Bilgi edinilmesini rica ederim.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü) Tarih : 30/04/2012 Sayı : B.07.1.GİB.4.06.16.01-125[8-12/3]-508 Konu : İsim hakkının sponsorluk harcaması olup olmadığı hk. İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda,... Vergi Dairesi Müdürlüğünün... vergi numaralı mükellefi olduğunuz, bankanız ile... arasında 2011 tarihinde "... Sponsorluk Sözleşmesi" imzalandığı, sözleşmenin isminde sponsorluk ifadesi yer alsa da esasen bankanız ile... Federasyonu arasında bir sözleşme imzalanmadığı ve söz konusu sözleşmenin bankanızın ticari açıdan tanıtım ve reklamının yapılmasına yönelik bir sözleşme olduğu ve 2010/2011 döneminde... ismi hakkı sponsorluğunun bankanızca kullanımının alındığı belirtilerek sözleşme bedeli olan 5.000.000,00 ABD Doları harcamanın reklam harcaması mı yoksa sponsorluk harcaması mı olacağı hususunda görüş bildirilmesi istenmektedir. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun "Diğer İndirimler" başlıklı 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, 21/5/1986 tarihli ve 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile 17/6/1992 tarihli ve 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun kapsamında yapılan sponsorluk harcamalarının sözü edilen kanunlar uyarınca tespit edilen amatör spor dalları için tamamı, profesyonel spor dalları için % 50'sinin kurumlar vergisi matrahının tespitinde, kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla kurum kazancından indirilebileceği hükme bağlanmıştır. Konuyla ilgili olarak 03/04/2007 tarih ve 26482 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "10.3.1. Sponsorluk harcamaları" başlıklı bölümünde; "3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun kapsamında yapılan sponsorluk harcamalarının; sözü edilen kanunlar uyarınca tespit edilen amatör spor dalları için tamamı, profesyonel spor dalları için %50'si kurumlar vergisi matrahının tespitinde, beyan edilen kurum kazancından indirilebilecektir. Sponsorluk harcamaları, ticari kazancın elde edilmesi ile doğrudan ilişkili olmayan veya ilişkisi ölçülemeyen, sosyal amacı öne çıkan harcamalar olup ticari kazancın elde edilmesi ile doğrudan ilişkili olan reklam harcamalarından farklılık arz etmektedir. Sponsor olan kurumun adının anılması koşuluyla, Resmi spor organizasyonları için yapılan saha, salon veya tesis kira bedelleri, Sporcuların iaşe, seyahat ve ikamet giderleri, Spor malzemesi bedeli,

Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün uygun göreceği spor tesisleri için yapılan ayni ve nakdi harcamalar, Sporcuların transfer edilmesini sağlayacak bonservis bedelleri, Spor müsabakaları sonucuna göre sporculara veya spor adamlarına prim mahiyetinde ayni ve nakdi ödemeler gibi harcamalar sponsorluk harcaması olarak değerlendirilecektir. Spor sahalarına, sporcuların veya diğer ilgililerin spor giysilerinin ya da spor araç ve gereçlerinin üzerine yazılı veya elektronik sinyaller yardımıyla sanal olarak kurumun tanıtımının yapılmasını sağlayacak amblem, marka, isim ve benzeri işaretler konulması gibi doğrudan ticari fayda sağlayan ve kurumun tanıtımını amaçlayan harcamalar ise reklam harcaması olarak değerlendirilecektir. Ayrıca, sponsorluk faaliyetinin yanında reklam ve tanıtım amacını da içeren işlemler nedeniyle yapılan harcamaların, sözleşmede belirtilmek ve emsaline uygun olmak şartıyla, reklam ve sponsorluk harcamaları olarak ayrıştırılabilmesi mümkündür. Örneğin, bir kurumun, bir kulübe bonservis bedelini karşılayarak transfer ettiği bir sporcuyu aynı zamanda şirketin veya ürünlerinin tanıtımına yönelik reklamlarda kullanması halinde, reklam faaliyetine ilişkin harcamalar, bonservis bedelinden sözleşmede belirtilmek ve emsallerine uygun olmak şartıyla ayrıştırılabilecek ve reklam gideri olarak dikkate alınacaktır. Sponsorluk uygulamasına ilişkin usul ve esaslar, 16/6/2004 tarih ve 25494 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Sponsorluk Yönetmeliğinde düzenlenmiştir. Buna göre, gerçek ve tüzel kişiler, federasyonlara, gençlik ve spor kulüplerine veya sporculara, spor tesisleri ve faaliyetlerine ilişkin olarak anılan Yönetmelikte belirtilen usul ve esaslar dahilinde sponsor olabileceklerdir...." açıklamalarına yer verilmiştir. Diğer taraftan sponsorluk uygulamasına ilişkin usul ve esaslar 16/06/2004 tarih ve 25494 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Sponsorluk Yönetmeliğinde düzenlenmiş olup, "Tanımlar" başlıklı 4 üncü maddesinde sponsorluk "Bu yönetmelik kapsamındaki alanlara gerçek veya tüzel kişilerce, dolaylı olarak ticari fayda sağlamak ya da sosyal sorumluluklarını yerine getirmek amacıyla iletişim olanakları karşılığında ayni ve/veya nakdi destekte bulunulmasını ifade eder." şeklinde tanımlanmıştır. Dolayısıyla, Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre federasyonlara, gençlik ve spor kulüplerine veya sporculara, spor tesisleri ile faaliyetlerine ilişkin olarak Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Sponsorluk Yönetmeliğinde belirtilen usul ve esasları dahilinde yapılan sponsorluk harcamaları kurum kazancından indirim konusu yapılabilecektir. İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve ekinde alınan "... İsim Hakkı Sponsorluğu Sözleşmesi" nin incelenmesi neticesinde;... ile bankanız arasında 2011 tarihinde imzalanan söz konusu sözleşme ile 2010/2011 yılı... sezonunda yayın hakları...'de bulunan Türkiye Kupası isim

hakkı sponsorluğunun bankanıza verildiği, anılan sözleşmenin 3 üncü maddesinde sözleşmenin konusunun açıklandığı, 2010/2011 dönemi için isim kullanım hakkının bankanıza verilmesi sonucunda Türkiye Kupası yayınlarında "... Türkiye Kupası" isminin kullanıldığı ve...'de 2010/2011 dönemi için yayımlanan bütün Türkiye Kupası maçlarında yayın sırasında bankanızın sesli veya sessiz çeşitli logolarının yayınlanacağı, reklam ve tanıtımının yapılacağı, ayrıca... tarafından yayınlanacak çeşitli programlara bankanızın sponsor olacağı ve sözleşme gereği yapılacak yükümlülüklerin karşılığı olarak 5.000.000,00 ABD Doları tutarında ödemenin yapılacağı anlaşılmaktadır. Bu hüküm ve açıklamalara göre,... ile yapmış olduğunuz anlaşma gereğince doğrudan ticari fayda sağlayan ve bankanızın tanıtımını amaçlayan harcamaların sponsorluk harcaması olarak değerlendirilmesi mümkün olmamakla birlikte, anılan harcamaların kurum kazancınızın tespitinde reklam gideri olarak dikkate alınması mümkündür. Bilgi edinilmesini rica ederim.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü) Tarih : 19/04/2012 Sayı : B.07.1.GİB.4.34.16.01-KVK 5-1412 Konu : Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun denetimine tabi olan şirketin iştirak hisselerinin devir tarihi hk. İlgide kayıtlı özelge talep formunda,... Vergi Dairesi Müdürlüğünün... vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz,... Elektrik Üretim Ltd. Şti.'nin 599.999 adet hissesine isabet eden sermaye payınızın Türkiye'de yerleşik bir anonim şirkete devri amacıyla 06/07/2011 tarihinde hisse devir sözleşmesi imzaladığınız ve sözleşmenin noterce tasdik edildiği belirtilerek, bu iştirakin olması ve dolayısıyla noter tasdikli sözleşmeyle satışı yapılan iştirak hisseleri devrinin Kurulun onayına tabi olması nedeniyle söz konusu iştirak hisselerinin elden çıkarma tarihi olarak hangi tarihin esas alınacağı hususunda Başkanlığımız görüşünün bildirilmesi istenilmektedir. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ile kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların % 75'lik kısmı kurumlar vergisinden istisna edilmiştir. Anılan bentte, "... Bu istisna, satışın yapıldığı dönemde uygulanır ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmı satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulur. Ancak satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi şarttır. Bu süre içinde tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılır. (Taşınmazların kaynak kuruluşlarca kira sertifikası ihracı amacıyla varlık kiralama şirketlerine satışı ile bu varlıkların varlık kiralama şirketlerince taşınmazın devralındığı kuruma satışından doğan kazançlar için bu oran %100 olarak uygulanır ve bu taşınmazlar için en az iki tam yıl süreyle aktifte bulunma şartı aranmaz.) İstisna edilen kazançtan beş yıl içinde sermayeye ilave dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen ya da dar mükellef kurumlarca ana merkeze aktarılan kısım için uygulanan istisna dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılır. Aynı süre içinde işletmenin tasfiyesi (bu Kanuna göre yapılan devir ve bölünmeler hariç) halinde de bu hüküm uygulanır. Bedelsiz olarak veya rüçhan hakkı kullanılmak suretiyle itibarî değeriyle elde edilen hisse senetlerinin elde edilme tarihi olarak, sahip olunan eski hisse senetlerinin elde edilme tarihi esas alınır.

Devir veya bölünme suretiyle devralınan taşınmazlar, iştirak hisseleri, kurucu senetleri ve intifa senetleri ile rüçhan haklarının satışında iki yıllık sürenin hesabında, devir olunan veya bölünen kurumda geçen süreler de dikkate alınır. Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançlar istisna kapsamı dışındadır." hükmüne yer verilmiştir. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 520 nci maddesinde ise limited şirketlerde devre ilişkin olarak, "Bir payın devri, şirket hakkında ancak şirkete bildirilmek ve pay defterine kaydedilmek şartiyle hüküm ifade eder. Devir hususunun pay defterine kaydedilebilmesi için, ortaklardan en az dörtte üçünün devre muvafakat etmesi ve bunların esas sermayesinin en az dörtte üçüne sahip olması şarttır. Ortağın koymayı taahhüt ettiği sermaye ayın ise, payını şirketin kuruluşunu takip eden üç yıl içinde başkasına devredemez. Şirket mukavelesi payların devrini yasak edebileceği gibi yukarıki fıkralarda derpiş edilenlerden daha ağır şartlara da bağlı tutabilir. Payın devri veya devir vadi hakkındaki mukavele yazılı şekilde yapılmış ve imzası noterce tasdik ettirilmiş olmadıkça ilgililer arasında dahi, hüküm ifade etmez." hükmü yer almaktadır. Öte yandan, 04/08/2002 tarih ve 24836 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliğinin 15 inci maddesinin altıncı fıkrasında, lisans sahibi bir tüzel kişinin lisansı kapsamındaki üretim tesisini, Kurul onayı almak kaydıyla satış, devir veya diğer bir düzenleme ile lisans kapsamındaki faaliyete devam etmek isteyen bir diğer tüzel kişiye devredebileceği, bu suretle üretim tesisini devralacak tüzel kişinin, devir işlemi gerçekleşmeden önce Kurumdan lisans almasının zorunlu olduğu, üretim tesisini devralan tüzel kişinin lisansının, devir işlemlerinin tamamlanması ve eski lisansın sona ermesi ile yürürlüğe gireceği ifade edilmiştir. Bu düzenlemeler uyarınca, sahip olduğunuz...elektrik Üretim Ltd. Şti.'ne ait iştirak paylarının bir anonim şirkete devrinde, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun devre onay vermesi şartıyla, söz konusu hissenin devri ile ilgili hisse devri sözleşmesinde bir tarih öngörülmüş ise bu tarih, böyle bir tarih öngörülmemiş ise sözleşmesinin düzenlendiği tarih itibariyle devir gerçekleşmiş olacaktır. Bilgi edinilmesini rica ederim. T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü Tarih : 18/04/2012 Sayı : B.07.1.GİB.4.99.16.02-KVK-6-101 Konu : Vergi İnceleme Raporuna istinaden tarh edilen 2007 yılı gelir vergisi stopajının uzlaşma sonucu 2011 yılında ödenmesi durumunda, hangi dönemde giderleştirileceği. İlgide kayıtlı özelge talep formunda; şirketinizin büyük ortağı olan... Vakfı'nın sermaye artırımı sırasında rüçhan haklarını kullanmaması ve bu nedenle de boşta kalan hisselerin, şirketin aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olan diğer pay sahipleri tarafından satın alınması nedeniyle söz konusu payların nominal bedeli ile cari değerleri arasındaki fark kadar menfaat sağlandığı, bu menfaatin ayni ücret ödemesi niteliğinde olduğu ve gelir vergisi tarifesi uyarınca bu ayni menfaatin brüt tutarı üzerinden stopaj yapılması gerektiği düşüncesi ile hazırlanan vergi inceleme raporuna dayalı olarak, 2007/8-12 dönemleri için şirketinize gelir vergisi stopajı tarhiyatı yapıldığı, yapılan gelir vergisi stopajı ve ceza tutarı üzerinden Merkezi Uzlaşma Komisyonu'nda da 17.11.2011 tarihinde uzlaşma sağlandığı belirtilerek, 2011 yılında tahakkuk ettirilerek ödenen gelir vergisi stopajının hangi dönem beyannamesinde indirileceği konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içerisinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanunun, "Kanunen Kabul Edilmeyen İndirimler" başlıklı 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde de; "Bu Kanuna göre hesaplanan kurumlar vergisi ile her türlü para cezaları, vergi cezaları, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler ile Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen gecikme faizleri" nin kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılamayacağı hükme bağlanmıştır. Diğer taraftan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde indirim konusu yapılacak giderler sayılmış olup, maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde de, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği belirtilmiştir. Ticari kazancın tespitinde iki temel ilke geçerlidir. Bunlar "dönemsellik" ve "tahakkuk esası" ilkeleridir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar veya mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin eksiksiz tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Ticari kazancın elde edilmesi tahakkuk esasına bağlanmış bulunduğundan, bir gelir unsurunun özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve

tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. Dönemsellik ilkesi ise bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasıdır. Buna göre; vergi inceleme raporuna istinaden tarh edilen ve 17.11.2011 tarihinde yapılan uzlaşma sonucuna göre kesinleşerek aynı yıl ödenen gelir vergisi stopajının, 2011 yılı kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması gerekmektedir. Öte yandan, ödenen gecikme faizlerinin ise kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılamayacağı tabiidir. Bilgi edinilmesini rica ederim.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü) Tarih : 11/04/2012 Sayı : B.07.1.GİB.4.06.16.01-2011-KVK-19-4-471 Konu : Kısmi bölünme ve iştirak kazancı istisnası İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda;... A.Ş. olarak 2006 yılında... Ticaret A.Ş.'nin %100'lük hissesini iktisap ettiğiniz, 17.05.2007 tarihinde Amerikan menşeli ve tam mükellef olan... Ltd. Şti.'ne elinizdeki hisselerin %51'lik kısmının satışını yaparak ortaklık kurduğunuz (şimdiki ünvanı ile...-... Ticaret A.Ş.), satıştan doğan kazancı 2007 dönemi kurumlar vergisi beyannamesine intikal ettirdiğiniz, 2007-2011 döneminde...-... Ticaret A.Ş'nin portföyünde bulunan üretim lisanslarından üç adedinin inşasını tamamlayarak toplamda beş adet enerji üretim tesisine sahip hale geldiği ancak 2011 yılında bu şirketin ortakları olan...ltd. Şti. olarak ortaklığı sona erdirme iradenizi ortaya koyup şirketin bünyesindeki enerji üretim tesis ve lisanslarını paylaşma kararı aldığınız, bu kapsamda ortaklık yapısı...-... Ticaret A.Ş. şirketiyle aynı olan ve 25.11.2010 tarihinde kurduğunuz... Üretim A.Ş.'ye,...-... Ticaret A.Ş.'nin bünyesinde bulunan 5 adet santralden 3 adedinin kendisini veya bu santralleri bünyesinde bulunduran şirketlerin iştirak hisselerinin kısmi bölünme yoluyla ayni sermaye olarak konulmasını ve karşılığında çıkarılacak hisse senetlerinin... Üretim A.Ş.'nin ortakları olan... Ltd. Şti. ve... Holding A.Ş.'nin ortaklarına verilmesini kararlaştırdığınız belirtilerek,... Holding olarak 2007 yılından beri sahip olduğunuz ve kısmi bölünme yoluyla ayni sermaye konulması yöntemiyle oluşturulan ve hisse senetleri...-... Ticaret A.Ş.'nin ortaklarına verilen... Üretim A.Ş.'deki hissenizin... Ltd. Şti.'ne satılması işleminin Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci ve 19 uncu maddeleri hükümleri gereğince iştirak kazancı istisnası kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinde; "Kısmî bölünme: Tam mükellef bir sermaye şirketinin veya sermaye şirketi niteliğindeki bir yabancı kurumun Türkiye'deki iş yeri veya daimî temsilcisinin bilânçosunda yer alan taşınmazlar ile en az iki tam yıl süreyle elde tutulan iştirak hisseleri ya da sahip oldukları üretim veya hizmet işletmelerinin bir veya birkaçını kayıtlı değerleri üzerinden aynî sermaye olarak mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef bir sermaye şirketine devretmesi, bu Kanunun uygulanmasında kısmî bölünme hükmündedir. Ancak, üretim veya hizmet işletmelerinin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesi zorunludur. Kısmî bölünmede devredilen varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisseleri, devreden şirkette kalabileceği gibi doğrudan bu şirketin ortaklarına da verilebilir. Taşınmaz ve iştirak hisselerinin bu bent kapsamında devrinde, devralan şirketin hisselerinin devreden şirketin ortaklarına verilmesi halinde, devredilen taşınmaz ve iştirak hisselerine ilişkin borçların da devri zorunludur....

Bu maddeye göre yapılacak bölünmelerde aktifi ve pasifi düzenleyici hesaplar ilgili olduğu aktif veya pasif hesapla birlikte devrolunur." hükümlerine yer verilmiştir. 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "19.2.2.1. Üretim ve hizmet işletmelerinin ayni sermaye olarak konulması" başlıklı bölümünde ise; "Üretim veya hizmet işletmelerinin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesi zorunludur. Kısmi bölünme sonucu hem bölünen işletmenin hem de bölünme sonucunda varlıkları devralan işletmenin faaliyetine devam etmesi esastır. Bu kapsamda, söz konusu işletmelerin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli taşınmaz, her türlü tesis, makine ve teçhizat, alet, edevat, taşıtlar, gayrimaddi haklar ile hammadde, mamul, yarı mamul mallar gibi aktif kıymetler ile ilgili pasif kıymetlerin tümünün devredilmesi zorunludur..." açıklamalarına yer verilmiştir. Anılan düzenlemelerle getirilen kısmi bölünme müessesesinin temel amacı, şirketlerin yeniden yapılanma yoluyla verimlilik ve kârlılıklarını artırmalarına imkan sağlamak olup, kısmi bölünmenin bir üretim tesisinin veya hizmet işletmesinin parça parça elden çıkarılması sonucunu doğurmaması gerekir. Dolayısıyla, üretim tesisi ve hizmet işletmelerinin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesi zorunludur. Yine söz konusu Tebliğin "19.2.2 Kısmi bölünme" başlıklı bölümünde; iştirak hisselerinin kısmi bölünme kapsamında ayni sermaye olarak konulabilmesi için aktifte yer alan bu kıymetlerin en az iki tam yıl süreyle elde tutulmasının şart olduğu ifade edilmiş olup "19.3.3 Devir ve bölünmelerde elde edilen hisselerin iktisap tarihi" başlıklı bölümünde de "Kurumlar Vergisi Kanununun 19 ve 20 nci maddeleri kapsamında gerçekleştirilen devir ve bölünme (kısmi bölünme dahil) hallerinde, devir olan veya bölünen şirketin ortaklarına verilen hisselerin iktisap tarihi olarak, bu yeni hisselerin verilmesine neden olan devrolan veya bölünen şirketin hisselerinin iktisap edildiği tarihin esas alınması gerekmektedir." açıklamalarına yer verilmiştir. Öte yandan Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde; "Kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların % 75'lik kısmı.... Bu istisna, satışın yapıldığı dönemde uygulanır ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmı satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulur. Ancak satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi şarttır. Bu süre içinde tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılır İstisna edilen kazançtan beş yıl içinde sermayeye ilave dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen ya da dar mükellef kurumlarca ana merkeze aktarılan kısım için uygulanan istisna dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler

ziyaa uğramış sayılır. Aynı süre içinde işletmenin tasfiyesi (bu Kanuna göre yapılan devir ve bölünmeler hariç) halinde de bu hüküm uygulanır. Bedelsiz olarak veya rüçhan hakkı kullanılmak suretiyle itibarî değeriyle elde edilen hisse senetlerinin elde edilme tarihi olarak, sahip olunan eski hisse senetlerinin elde edilme tarihi esas alınır. Devir veya bölünme suretiyle devralınan taşınmazlar, iştirak hisseleri, kurucu senetleri ve intifa senetleri ile rüçhan haklarının satışında iki yıllık sürenin hesabında, devir olunan veya bölünen kurumda geçen süreler de dikkate alınır. Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançlar istisna kapsamı dışındadır." hükümleri yer almaktadır. Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde,...-... Ticaret A.Ş.'nin Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesinde belirtilen şartlara uygun olarak kısmi bölünmesi kaydıyla, bölünen şirketin ortaklarınca, yeni şirketten elde edilecek hisse senetlerinin iktisap tarihi olarak, kısmen bölünen...-... Ticaret A.Ş.'nin hisse senetlerinin iktisap edildiği tarihin esas alınması gerekmektedir. Ancak, henüz üretim tesisi haline getirilmemiş olan lisansların müstakil olarak bu madde kapsamında tam mükellef bir sermaye şirketine ayni sermaye olarak konulması mümkün bulunmamaktadır. Öte yandan,... Üretim A.Ş.'nin %49 ortağı olan şirketinizin sahip olduğu bu şirket iştirak hisselerinin... Ltd. Şti.'ye satışından doğan kazanç, bu Kanunun 5 inci maddesinin yukarıda yer alan hükümleri ile bu hükmün uygulanmasına ilişkin açıklamaların yer aldığı 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin ilgili bölümlerindeki şartların topluca sağlanması kaydıyla, kurumlar vergisinden istisna tutulabilecektir. Bilgi edinilmesini rica ederim.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü Tarih : 26/05/2012 Sayı : B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV.29-1724 Konu : İthal edilen malın gümrük bedelinin yüksek hesaplanması halinde indirimle giderilemeyen KDV'nin iadesi İlgi de kayıtlı özelge talep formunuzda, yurt dışından ithal edilen ve yurt içinde satışı yapılan elektrik malzemeleri için gözetim uygulaması nedeniyle ithalat sırasında gümrük idaresine ödenen KDV nin yüklenilen KDV olarak iadesini talep edip edemeyeceğiniz hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun; -1/2 maddesinde, her türlü mal ve hizmet ithalatının KDV ye tabi olduğu, -21/1 inci maddesinde, ithal edilen malın gümrük vergisi tarhına esas olan kıymeti, gümrük vergisinin kıymet esasına göre alınmaması veya malın gümrük vergisinden muaf olması halinde sigorta ve navlun bedelleri dahil (CIF) değeri, bunun belli olmadığı hallerde malın gümrükçe tespit edilecek değeri, ithalat sırasında ödenen her türlü vergi, resim, harç ve payların ithalatta verginin matrahını oluşturan unsurlar olduğu, -29/2 nci maddesinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV ile ithal olunan mal ve hizmetler dolayısıyla ödenen KDV yi indirim konusu yapabilecekleri, bir vergilendirme döneminde indirilecek KDV toplamının, mükellefin vergiye tabi işlemleri dolayısıyla hesaplanan KDV toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki farkın sonraki dönemlere devrolunacağı ve iade edilmeyeceği, ancak 28 inci madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup teslim ve hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan verginin, bu mükelleflerin vergi ve sosyal sigorta prim borçları ile genel ve katma bütçeli idareler ile belediyelere olan borçlarına ya da döner sermayeli kuruluşlar ile sermayesinin % 51'i veya daha fazlası kamuya ait olan veya özelleştirme kapsamında bulunan işletmeler ile organize sanayi bölgelerinden temin ettikleri mal ve hizmet bedellerine ilişkin borçlarına mahsuben ödenebileceği ve yılı içinde mahsuben iade edilemeyen verginin izleyen yıl içinde talep edilmesi şartıyla nakden veya mükellefin yukarıda sayılan borçlarına mahsuben iade edileceği, -34/1 inci maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV'nin alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği

-58 inci maddesinde, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan KDV ile mükellefçe indirilebilecek KDV nin, gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilmeyeceği, hükme bağlanmıştır. Buna göre, ithal ederek yurt içinde satışını yaptığınız mallar için gümrükte ödenen KDV nin indirim konusu yapılması, indirimle giderilemeyen KDV nin ise daha sonraki dönemlere devredilmesi gerekmekte olup, KDV Kanununun 29/2 inci maddesinde düzenlenen indirimli vergi oranına tabi teslim ve hizmetler ile 32 inci maddesinde sayılan istisnalar kapsamında bir tesliminizin bulunmaması halinde de iadesi mümkün bulunmamaktadır. Ayrıca, indirimle giderilemeyen KDV sonraki döneme devredileceğinden gider veya maliyet olarak kabul edilmesi de mümkün bulunmamaktadır. Bilgi edinilmesini rica ederim.