Lise 2. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Video Ders Anlatımları İbadette Temel İlkeler Video İbadette Temel İlkeler Ders Notu 4.İbadetler ile İlgili Temel İlkeler Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'de, insanları kendisine ibadet (kulluk) etmek için yarattığını belirtmiştir. İnsan yaratıcısını tanımalı, onun verdiği nimetlerin şükrünü yerine getirmek için ibadet etmelidir. Yapılan ibadetlerin, amacına ulaşması için kişinin istekli, samimi ve gösterişten uzak olması gereklidir. a-isteklilik İbadetler, gereğine inanarak ve isteyerek yapılmalıdır. Zorlama ve tehdit sonucunda, istemeyerek yapılan ibadetin Allah katında bir değeri yoktur. Mesela, çeşitli baskılarla, isteksiz kılınan bir namaz spor yapmaktan öteye geçmez; tutulan oruç da aç ve susuz kalmaktan başka bir anlam taşımaz. İbadetlerde gönüllülük esastır. Dinde zorlama var mıdır? 1 / 5
Yüce Allah şöyle buyurur: "Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. O hâlde kim tağutu tanımayıp Allah'a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir." (Bakara suresi, 256. ayet) Bu ayete göre dinde zorlama ve zorbalık yoktur. Bir insanı inanması için zorlamak yasak olduğu gibi, ibadet etmesi için de zorlamak doğru değildir. Çünkü yaptığı ameller ibadet değeri kazanmaz, sevap da elde edemez. İbadetler zorlama olmaksızın, iyi niyet, rıza ve gönüllülük esasına göre yapılmalıdır. Zorlama ile yapılan iman da ibadet de geçersizdir. Allah insanlara doğru yolu gösterir. İbadet etmelerini emreder, ama kullarının birbirine bu yönde baskı yapmalarına rıza göstermez. İnsanlar, çevresindekilere ancak öğüt verir, ibadet etmeleri yönünde tavsiye ve telkinde bulunur; kendi yaptığı ibadetlerle başkalarına güzel örnek olur. İnsanlar ibadet etmek için aslında gönüllü olmalıdırlar. Allah'ın kendilerine verdiği hayat, akıl, konuşma, görme, sevme, sevilme, yeme, içme gibi sayısız nimetlere karşı şükran borcunu öderken zorlanmamalıdırlar. "Nokta kadar menfaati için başkaları önünde virgül gibi eğilen", "bir acı kahvenin hatırını kırk yıl unutmayan" insanoğlu her şeyini borçlu olduğu yaratıcısına, istekle ibadet etmek durumundadır. b- Samimiyet İbadet, temiz bir kalp ile samimi olarak yapılmalıdır. İbadet içtenlikle, maddi çıkar gütmeden, yalnız Allah'ın rızasını kazanmak için yapıldığında gerçek amacına ulaşır. Bu duyguya "ihlâs" denir. ibadetlerde samimi olmak zorunlu mudur? Samimiyet bir kalp hareketi ve ruhsal bir tutumdur. İbadetteki niyetimizin ne olduğunu, samimi olup olmadığımızı Allah bilmektedir. Ona hiçbir şey gizli kalmaz. Allah ibadetlerimizi niyetler 2 / 5
niyetlerimizdeki samimiyetimize göre değerlendirecektir. Çünkü "Ameller niyetlere göredir. Herkesin niyetine göre işlem yapılır."(buhari, Bed'ül-vahy) Allah'ın rızasını kazanmak, ibadetlerimizde ve günlük hayatımızda samimi olmakla mümkündür. Samimiyet ibadetin hem ruhu hem de özüdür. Samimi olmayan ibadetler, cansız ceset ve kuru bir ağaç gibidir. Allah, kendisine samimi olarak ibadet etmemizi (Zümer Suresi, 2. ayet) emretmektedir. Peygamberimiz de "Şüphesiz Allah, sadece kendisi için ve ancak kendisinin rızası gözetilerek yapılan amellerden başkasını kabul etmez." (Nesai, Cihat) ibadetlerde samimi olmak kişiye ne kazandırır? Samimiyet, ibadetlerden zevk almamızı, yaratıcımızla yakınlaşmamızı sağlar. İçimizdeki fenalığın ve kötülüğün giderilmesine yardımcı olur. Şeytan kötülükleri insanlara süslü gösterip azdıracağını; ancak samimi Müslümanlara etki edemeyeceğini (Hicr suresi, 40. ayet, - Sa'd suresi, 83. ayet) belirtmiştir. Bütün peygamberler samimiyet örneği göstererek, mücadelelerinde başarılı olmuşlardır. Allah'ın rızasını kazanmak için, Müslümanların samimi olarak yaptığı her güzel iş, bir ibadet gibidir ve kendisine sevap kazandırır. Bu bakımdan insanlar, öğrenciliğinde, iş hayatında, mesleki çalışmalarında, ailevi ve sosyal ilişkilerinde daima niyetini samimi tutmalı, Allah'ın rızasını gözeterek hareket etmelidir. c- Gösterişten Uzak Olmak İş, söz ve davranışlarda gösterişe yer verme; bir iyiliği veya bir ibadeti Allah'ın rızasını kazanmak için değil, insanların beğenisini kazanmak için yapmaya riya (gösteriş) denir. İbadetlerin geçerli olması için gösterişten uzak olması gereklidir. Diğer insanların beğenisini Allah'ın beğenisinden üstün tuttuğumuz zaman Allah'a ortak koşmuş (şirk) oluruz ki, en büyük günah budur. Peygamberimiz Müslümanlar için en çok korktuğu şeyin gizli şirk, yani gösteriş olduğunu belirtmiştir.(tirmizi, Hudut) 3 / 5
Gösteriş yapanlara Allah'ın bakışı nasıldır? Allah, Bakara suresi 264. ayette gösteriş yapanlar (riyakâr) için şöyle buyurur: "Ey iman edenler! Sadakalarınızı, insanlara gösteriş için malını harcayan, Allah'a ve ahiret gününe inanmayan kimse gibi başa kakmak ve eziyet etmek suretiyle boşa çıkarmayın. Çünkü onun bu gösterişinin hali, üzerinde az bir toprak bulunan bir kaya parçasının haline benzer ki, ona şiddetli bir yağmur isabet edince üzerindeki toprağı temizleyip kendisini katı bir taş hâlinde bırakır." Gösteriş çok değişik şekillerde olabilir: Bilgili desinler diye ilimle uğraşmak, dindar görünmek için ibadet etmek, cömert desinler diye zekât ve sadaka vermek gibi. Benzer davranışların ortak özelliği, dindarlık ve dürüstlük görüntüsü altında insanlar arasında çıkar sağlamak, şan ve şöhrete ulaşmak arzusudur. Bu amaçlarla yapılan salih amellerin ve ibadetlerin, Allah katında hiçbir değeri yoktur. Gösteriş yapan insanlar, diğer insanlar arasında da sevilmezler ve saygı görmezler. Gerçek Müslüman, ibadetini reklam ederek yapmaz. Gösterişten uzak ve gizlice yapar. Yoksullara, ihtiyaç sahiplerine bir şey verdiğinde "sağ elinin verdiğini sol eli duymayacak kadar gizli" verir ki, Peygamberimiz böyle kimselerin kıyamet gününde özel olarak ödüllendirileceğini (Müslim, zekât) bildirmiştir. O hâlde ibadetlerimizde ve günlük yaşantımızda Allah'a ve insanlara karşı samimi davranarak gösterişten uzak durmak; mümkün olduğu kadar ibadetleri gizli yapmak, Allah'ın rızasını insanların övgüsünden ve benzeri çıkar düşüncelerinden üstün tutmak gerekmektedir. d- Kolaylık ve Güç Yetirebilirlik İbadetlerle ilgili temel ilkelerden birisi de ibadetlerin "kolaylık ve güç yetirebilirlik" esasına dayalı olmasıdır. İslam dininin evrensel niteliklerinden birisi de kolaylık dini olmasıdır. İslam, insanı zora ve sıkıntıya sokmak için gelmemiştir. Yüce Allah şöyle buyurur: "Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez." (Bakara suresi, 185. ayet) "Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez."(maide suresi, 6. ayet) 4 / 5
İbadette önemli olan gücümüzün yettiği kadar ve zora sokmadan ibadet etmektir. İslam'a göre "Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar." (Bakarasuresi, 286. ayet) "Bu din kolaylık dinidir. Kimse dini geçmeye çalışmasın. Yapamadığı eksiklikler kalır ve üstünlük dinde kalır." (Buhari, İman) Peygamberimiz iki şey arasında karar vereceği zaman günah olmadığı sürece mutlaka en kolayını seçerdi. (Müslim, Fedail) İbadetlerde kolaylık örnekleri nelerdir? Cuma namazı, oruç, hac gibi ibadetler bazı özürler sebebiyle düşebilir. Namazı ayakta kılmaya sağlığı elvermeyen oturarak, yatarak ya da gözü ile ima ederek kılabilir. Su bulunmadığı zamanlarda teyemmüm ile abdest alınabilir. Uzun yolculuğa çıkanlar namazların farzını 4 rekâttan 2 rekâta düşürerek kılarlar. Kışın soğuk havalarda ayak yıkamak yerine mest üzerine mesh etmek kolaylığı vardır. Hasta ve yolcular oruçlarını sonradan kaza etmek üzere tutmayabilirler... İbadet yaparken gücümüzün yettiğini en iyi Yüce Allah ve kendimiz biliriz. Zora girdiğimiz takdirde kolaylık ölçülerini kullanırız. Önemli olan bu kolaylık ilkelerini menfaatimize göre değil, gücümüzün yettiği şartlar çerçevesinde uygulamaktır. Dinde esas olan zorlaştırmak değil kolaylaştırmak ve sevdirmektir. Peygamberimizin şu öğüdünü aklımızdan çıkarmayalım: "Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz."(buhari, İlim) 5 / 5