TEMMUZ - ΙΟΥΛΙΟΣ 2011 Sayı: 65 Fiyatı: 3

TEMMUZ - ΙΟΥΛΙΟΣ 2011 Sayı: 65 Fiyatı: 3 Azınlıkça 1

BU AY AZINLIKÇA AZINLIKÇA BATI TRAKYA AYLIK HABER YORUM DERGİSİ TEMMUZ 2011 YIL:7 SAYI:65 Azınlıkça Online www.azinlikca.net ΑΖΙΝΛΙΚΤΣΑ ΜΗΝΙΑΙΟ ΤΟΥΡΚΟΕΛΛΗΝΟΦΩΝΟ ΠΟΛΙΤΙΚΟ ΠΕΡΙΟΔΙΚΟ ΤΗΣ Δ. ΘΡΑΚΗΣ ΙΟΥΛΙΟΣ 2011 ΕΤΟΣ:Η NO:65 SAHİBİ-SORUMLUSU ΙΔΙΟΚΤΗΤΗΣ-ΕΚΔΟΤΗΣ- ΔΙΕΥΘΥΝΤΗΣ EVREN DEDE GENEL KOORDİNATÖR ΓΕΝΙΚΟΣ ΣΥΝΤΟΝΙΣΤΗΣ AYDIN BOSTANCI YAYIN YÖNETMENİ ΣΥΜΒΟΥΛΟΣ ΕΚΔΟΣΗΣ İBRAM ONSUNOĞLU BU SAYIDA YAZARLAR Aydın Bostancı Dimostenis Yağcıoğlu Evren Dede Γιώργος Δούδος Herkül Millas İbram Onsunoğlu ADRES Anemonis 12 69100 Komotini e-mail: azinlikca@yahoo.com Tel: +30 6947866196 +30 6944749374 Fax: +30 25310 63345 ΕΤΗΣΙΕΣ ΣΥΝΔΡΟΜΕΣ Ιδιώτες. : 36 Τραπεζες, Οργανισμοί: 98 Ν.Π.Δ.Δ, Α.Ε: 98 Δήμοι: 98 Euro Κοινότητες: 72 İbram Onsunoğlu Ülke iflas ederken Onlarca yıldır çalışanların elde ettikleri çeşitli hak ve kazanımlar, sosyal devlet kazanımları ve daha nice refah endeksleri iki yıldan beri toz olup gidiyor. Bu inişin nerede duracağı, yani sıfır noktası henüz belli değil, ister yürürlükteki yumuşak iflas süredursun, isterse denetimsiz bir iflas patlak versin. Ordan öte, anlaşılan o ki, 2008 yılı düzeyine ulaşmak için öyle üç beş değil, onlarca yıl gerekecek. İçindekiler D. Yağcıoğlu Ekonomik kriz azınlığın geleceğe bakışını değiştiriyor mu? Hiç kuşkusuz azınlık da ekonomik krizden etkilenmiş durumda. Azınlığın büyük bir kesiminin geliri tütün üretimine dayanıyor. Tütün de geleceği olmayan bir ürün. 2013 yılında primlerin tamamen kesilmesi bekleniyor. Azınlık mensupları bir yandan ekonomisi krizde ve iyi bir gelecek vaat etmeyen bir Yunanistan, öte yandan ekonomisi en azından şu aşamada güçlü, hızla kalkınan, dinamik bir biçimde gelişen bir Türkiye ile karşı kaşıyalar. Azınlıkça65 İrfan Uzun dan ziyaret İrfan Uzun, Atina dan Batı Trakya ya altın madalyayla dönen özel azınlık çocuklarını ziyaret etti Doğu Makedonya Trakya Eyalet Başkan Yardımcısı İrfan Uzun, Uluslararası Atina 2011 Special Olimpiyat Oyunları nda düzenlenen bantminton müsabakalarında Yunanistan adına yarışan ve altın madalya kazanan Batı Trakyalı Özcan Kıyıcı ve Mehmet Abdullahoğlu nu evlerinde ziyaret ederek tebrik etti. 3 Sibel Mustafaoğlu na hak vermemek mümkün mü! Editör 4 CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu BATI TRAKYA DAYDI 5 Ο Γενικός Πρόεδρος του CHP κος Κιλιτσαντάρογλου επισκέφθηκε τη Δ. Θράκη 13 Kılıçdaroğlu nun PASOK açılımı Evren Dede 14 Başbakan Yorgo Papandreou CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile Atina da bir araya geldi 16 Ekonomik kriz ve azınlık Aydın Bostancı 18 Ülke iflas ederken İbram Onsunoğlu 20 İrfan Uzun özel azınlık çocuklarını ziyaret etti 22 Ο Ιρφάν Ουζούν επισκέφθηκε τα παιδιά με ειδικές ανάγκες της μειονότητας 24 Yakarlı İbram Onsunoğlu 26 Sevmeyip tutmak, sevip tutamamak Herkül Millas 28 Prof. Anna Frangoudaki, Ozan Ahmetoğlu na cevap verdi 31 Ekonomik kriz ve krizle hayatımıza giren terimler Fatih Nazifoğlu 33 Ekonomik kriz azınlığın geleceğe bakışını değiştiriyor mu? Dimostenis Yağcıoğlu 36 ΕΛΛΗΝΟΤΟΥΡΚΙΚΕΣ ΣΧΕΣΕΙΣ, ΜΕΡΙΚΕΣ ΔΥΣΠΕΠΤΕΣ ΑΛΗΘΕΙΕΣ! Γιώργος Δούδος 2 Azınlıkça AZINLIKÇA - BATI TRAKYA AYLIK HABER YORUM DERGİSİ ΑΖΙΝΛΙΚΤΣΑ - ΜΗΝΙΑΙΟ ΤΟΥΡΚΟΕΛΛΗΝΟΦΩΝΟ ΠΟΛΙΤΙΚΟ ΠΕΡΙΟΔΙΚΟ ΤΗΣ Δ. ΘΡΑΚΗΣ www.azinlikca.net

Sibel Mustafaoğlu na hak vermemek mümkün mü! Batı Trakya da yerel siyasetle uğraşan pek çok politikacının sesinin, soluğunun kesildiği bir dönemde Sibel Mustafaoğlu, yaptığı açıklamalarla ve faaliyetlerle göz doldurmaya devam ediyor. Sibel Mustafaoğlu tecrübeli bir politikacı, vali yardımcılığı yaptığı dönemden kalma yerel siyasette ciddi bir deneyimi var. Yaşanan ekonomik krize rağmen devletin zihinsel engelli merkezine yaptığı maddî yardımlarla veya bölgeyi ilgilendiren önemli konularda Gümülcine Belediye Meclisi nde yaptığı çıkışlarla azınlığa heyecan getirdi Mustafaoğlu. Geçenlerde yaptığı bir açıklamasında, Küçük parti çıkarlarıyla hareket etme dönemi eskilerde kalmıştır. Bölgemizde huzurun ve sükunetin korunması amacıyla hep birlikte yeni çözümler üretmeli, bölge halkının refahı adına el ele vererek yeni bir kalkınma rotası çizmeliyiz diyen Sibel Mustaoğlu na hak vermemek mümkün değil. Ülkenin yaşadığı ekonomik çıkmaza rağmen, bu çıkmazı aşabilmek, tekrar belimizi doğrultabilmek için toplumu yönlendiren, halka moral veren siyasetçilere ihtiyacımız var. Muhalefetteyken felaket tellallığı yapmak en kolayıdır. Oysa bugün zor olanı yapmak marifettir. Muhalefette olsa bile ülkenin kalkınması için yapıcı müdahalelerde bulunmak, yeni bir vizyonla halkın tekrar refaha kavuşması için mücadele vermektir doğru olan. Bölgemizde siyasetle uğraşanlar, (bu sözümüz elbette İskeçe deki siyasetçileri de kapsıyor) Gümülcine Belediye Meclisi nde muhalefet listesi başkanı olmasına rağmen kolayına kaçmayan Sibel Mustafaoğlu nu örnek almalılar. Meclis te gündeme getirilen konulara hâkim, sorunlar hakkında bilgili ve bu sorunlara çözüm önerileri sunan Mustafaoğlu bu açıdan göz dolduruyor. Sibel Mustafaoğlu nun beğendiğimiz bir diğer yanı ise, her hafta yaptığı basın açıklamalarıyla Belediye Meclisi nin nabzını, yerel, genel veya azınlık sorunlarını gündeme getiriyor, tartışılan konuları kamuoyuna duyuruyor olması. Maalesef azınlık bu tür siyasetçilere pek alışık değil. Genelde siyaset sahnesinde muhalefette kalanlar, ya sessizliğe bürünür, ya kahvelerde dedikodu şeklinde rakibini kötüler, ya da önümüzdeki seçimlere kadar kafalarını kuma sokarlar. Kadın olmasına rağmen azınlıkta alışılagelmiş muhalefet anlayışıyla politika yapmayan Sibel Mustafaoğlu ndan diğer siyasetçilerin öğrenecek çok şeyi var. Kabul etmeseler de gerçek bu! editör Azınlıkça 3

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu BATI TRAKYA DAYDI CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve beraberindeki heyet 2 Temmuz Cumartesi günü Batı Trakya yı ziyaret etti. 1 Temmuz Cuma günü Atina da gerçekleştirilen Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı na katılan Kılıçdaroğlu, 2 Temmuz Cumartesi günü gerçekleştirdiği Selanik ziyaretinin ardından kara yoluyla Batı Trakya ya uğradı. CHP Genel Başkanı Batı Trakya ziyaretinde İskeçe (Xanthi) ve Gümülcine de (Komotini) azınlık temsilcileriyle ve halkla bir araya geldi. Kılıçdaroğlu nun Yunanistan ziyaretinin Batı Trakya ayağında, CHP Edirne milletvekili Recep Gürkan, CHP den İzmir milletvekili adayı gösterilen Batı Trakya kökenli avukat Aydın Özcan, CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, CHP Genel Başkan Başdanışmanı Ali Kılıç, CHP Genel Sekreteri Bihlun Tamaylıgil, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, Sarıyer Belediye Başkan 4 Azınlıkça

Ο Γενικός Πρόεδρος του CHP κος Κιλιτσαντάρογλου επισκέφθηκε τη Δυτική Θράκη Ο Γενικός Πρόεδρος του CHP κος Κεμάλ Κιλιτσντάρογλου, μαζί με την ομάδα που τον συνόδευε επισκέφθηκε τη Δυτική Θράκη, το Σάββατο 2 Ιουλίου 2011. Ο κος Κιλιτσντάρολγου συμμετείχε στη σύνοδο της Σοσιαλιστικής Διεθνούς, που πραγματοποιήθηκε την Παρασκευή 1 Ιουλίου στην Αθήνα. Μετά την επίσκεψή του στη Θεσσαλονίκη, έφτασε οδικώς στη Δυτική Θράκη το Σάββατο 2 Ιουλίου. Στα πλαίσια της επίσκεψής του στη Δυτική Θράκη, ο Γενικός Πρόεδρος του CHP συναντήθηκε σε Ξάνθη και Κομοτηνή, με τον κόσμο και τους εκπροσώπους της μειονότητας. Κατά την επίσκεψη του κου Κιλιτσντάρογλου στην Ελλάδα, στο κομμάτι της Δυτικής Θράκης, συμμετείχαν: ο βουλευτής του CHP στην Αδριανούπολη κος Ρετζέπ Γκιουρκάν, ο υποψήφιος βουλευτής του CHP στη Σμύρνη και Δυτικοθρακιώτης δικηγόρος κος Αϊντίν Οζτζάν, ο αντιπρόεδρος του CHP κος Φαίκ Οζτράρκ, ο αρχισύμβουλος του Γενικού Προέδρου του CHP κος Αλί Κιλίτς, ο Γενικός Γραμματέας του CHP κος Μπιχλούν Ταμαϊλιγκίλ, ο Δήμαρχος Σαριγιέρ Azınlıkça 5

Danışmanı Vasil Linardi, İpsala Belediye Başkanı Mehmet Karagöz ve CHP Zeytinburnu Yönetim Kurulu Üyesi Batı Trakya kökenli Asım Güven hazır bulundular. İLK ZİYARET İSKEÇE YE İskeçe ziyaretine ilk olarak İskeçe Türk Birliği (İTB) ile başlayan Kılıçdaroğlu nu, İTB Başkanı Ahmet Kara ve yöneticiler kapıda karşıladılar. Sevgi gösterileriyle karşılanan Kılıçdaroğlu na kız çocukları çiçek hediye etti. Biz sizi çok seviyoruz sözleriyle İTB deki konuşmasına başlayan Kılıçdaroğlu, Mekânlar farklı olsa da yüreklerin aynı olduğunu ifade ederek, Azınlığın Türkiye ye güvenebileceğini söyledi. Batı Trakya daki sorunları bildiklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, Sorunlarla elimizden geldiğince ilgilenmeye çalışıyoruz. Müslüman Türk olarak bu bölgelerde, buralarda yaşıyorsunuz. Biz bir şeye yürekten inanıyoruz. Türkiye ile Yunanistan arasındaki dostluğu, barışı, huzuru sağlayacak olan sizlersiniz. dedi. Türkiye de tutuklu iki CHP milletvekilinin tahliye talepleri reddedildiği için TBMM Genel Kurulu nda yemin etmeyen CHP ye Atina da gerçekleştirilen Sosyalist Enternasyonal toplantısında destek kararı çıktığını belirten Kılıçdaroğlu, Sosyalist Enternasyonal ın kararında, Seçilmiş parlamento üyelerinin halk tarafından kendilerine verilmiş görevleri yerine getirmelerinin yargı veya başka yollarla engellenemeyeceğinin teyit edildiğini ve Sosyalist Enternasyonal Konseyi Genel Kurulu nun, CHP nin karar tasarısını alkışlarla ve oybirliğiyle kabul ettiğini söyledi. İTB ziyaretinin ardından İskeçe Seçilmiş Müftüsü Ahmet Mete yi makamında ziyaret eden Kılıçdaroğlu, daha sonra Mete ile birlikte Seçilmiş Müftü Mehmet Emin Aga nın kabrini ziyaret etti. * Kılıçdaroğlu ayrıca İskeçe Türk Birliği nin kurucusu gazeteci Mehmet Hilmi nin mezarının başına giderek dua okudu. YASSIKÖY ZİYARETİ Kılıçdaroğlu ve beraberindeki heyet, Gümülcine ye giderken güzergâhı üzerindeki Yassıköy (Iasmos) Belediyesi ni ziyaret etti. Kılıçdaroğlu nu Belediye Başkanı İsmet Kadı ve çalışma arkadaşları kapıda karşıladı. Bir süre burada kalan Kılıçdaroğlu Yassıköy belediyesinin çalışmaları hakkında bilgi aldı. Başkan İsmet Kadı, CHP Genel Başkanına belediyenin amblemi olan bir tabak hediye etti. Kılıçdaroğlu Yassıköy Belediyesi ne gerçekleştirdiği kısa ziyaretin ardından Gümülcine ye geldi. GÜMÜLCİNE TEMASLARI Gümülcine de ilk olarak Türkiye nin Gümülcine Başkonsolosluğu nu ziyaret eden Kılıçdaroğlu, Tük Başkonsolos Mustafa Sarnıç la bir süre görüştü. Daha sonra Gümülcine Seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif ile makamında bir görüşme gerçekleştiren Kılıçdaroğlu görüşmeden sonra Gümülcine Türk Gençler Birliği ne (GTGB) geçti. Kılıçdaroğlu nu Gümülcine Türk Gençler Birliği Başkanı Koray Hasan ve diğer yöneticiler kapıda karşıladılar. Kılıçdaroğlu ve beraberindekiler GTGB salonunda Ayfer Bakioğlu ve öğrencilerinin hazırladığı Ab-ı Hayat adlı pirografi sergisini ziyaret etti. 6 Azınlıkça

κος Σουκρού Γκέντς, ο σύμβουλος του Δημάρχου Σαριγιέρ κος Βασίλης Λινάρδης, ο Δήμαρχος Υψάλων κος Μεχμέτ Καραγκιόζ και το μέλος του διοικητικού συμβουλίου του CHP στο Ζεϊτίνμπουρνου, Δυτικοθρακιώτης κος Ασίμ Γκιουβέν. Ο κος Κιλιτσντάρογλου, ξεκίνησε την επίσκεψή του στην Ξάνθη με την επίσκεψη στην Τουρκική Ένωση Ξάνθης, κατά την οποία ο πρόεδρος της Αχμέτ Καρά τον υποδέχθηκε στην είσοδο. Μικρά κορίτσια προσέφεραν στον κο Κιλιτσντάρογλου λουλούδια σε ένδειξη αγάπης. Ο κος Κιλιτσντάρογλου ξεκίνησε την ομιλία του με τη φράση: «Εμείς σας αγαπάμε πολύ» και δήλωσε: «Αν και τα μέρη είναι διαφορετικά, οι καρδιές είναι ίδιες» προσθέτοντας: «Η μειονότητα μπορεί να εμπιστεύεται την Τουρκία». Ο κος Κιλιτσντάρογλου τόνισε ότι τα προβλήματα στη Δυτική Θράκη τους είναι γνωστά και πρόσθεσε: «Προσπαθούμε να ασχολιόμαστε με τα προβλήματα όσο περνά από το χέρι μας. Ζείτε σε αυτή την περιοχή ως μουσουλμάνοι Τούρκοι, εμείς ένα πράγμα πιστεύουμε ολόψυχα: εσείς είστε αυτοί που θα διασφαλίσετε τη φιλία, την ειρήνη και την ηρεμία μεταξύ Τουρκίας και Ελλάδας». Ο κος Κιλιτσντάρογλου, δήλωσε ότι λόγω της απόρριψης της αίτησης αποφυλάκισης δύο βουλευτών του CHP, δεν ορκίστηκε στην τουρκική Βουλή και αποφάσισε να μεταβεί στην Αθήνα για να υποστηρίξει με την παρουσία του τη Σοσιαλιστική Διεθνή. Ισχυρίστηκε ακόμα ότι η Σοσιαλιστική Διεθνής με απόφασή της δέχτηκε ότι: «Δεν είναι δυνατόν εκλεγμένα μέλη του κοινοβουλίου, να εμποδίζονται μέσω δικαστικών ή άλλων οδών, από το να αναλάβουν τα καθήκοντά που τους έχει παραχωρήσει ο λαός» και πρόσθεσε ότι η σοσιαλιστική Διεθνής δέχθηκε ομόφωνα και με χειροκροτήματα την απόφαση του CHP. Ο κος Κιλιτσντάρογλου μετά την Τουρκική Ένωση Ξάνθης επισκέφθηκε τον εκλεγμένο Μουφτή Ξάνθης κο Αχμέτ Μετέ, συνοδεία του οποίου επισκέφθηκε το μνήμα του Εμίν Αγά. Ο κος Κιλιτσντάρογλου, επισκέφθηκε επίσης το μνήμα του ιδρυτή της Τουρκικής Ένωσης Ξάνθης, δημοσιογράφου Μεχμέτ Χιλμί, όπου προσευχήθηκε. Στο δρόμο του για την Κομοτηνή, ο κος Κιλιτσαντάρογλου και η ομάδα που τον συνόδευε, επισκέφθηκαν και το Δήμο Ιάσμου. Τον κο Κιλιτσντάρογλου υποδέχθηκε στην είσοδο ο Δήμαρχος Ιάσμου κος Ισμέτ Καντί και οι συνεργάτες του. Ο κος Κιλιτσντάρογλου που έμεινε στο χώρο για κάποιο χρονικό διάστημα, ενημερώθηκε επί των εργασιών του Δήμου. Ο Δήμαρχος Ιάσμου κος Ισμέτ Καντί του προσέφερε ως δώρο ένα πιάτο με το έμβλημα του Δήμου. Ο κος Κιλιτσντάρογλου, μετά από τη σύντομη επίσκεψη που πραγματοποίησε στο Δήμο Ιάσμου, έφθασε στην Κομοτηνή. Στην Κομοτηνή επισκέφθηκε τον Πρόξενο της Τουρκικής Δημοκρατίας στην Κομοτηνή κο Μουσταφά Σάρνιτς, με τον οποίο είχε συνομιλία. Στη συνέχεια, επισκέφθηκε τον εκλεγμένο Μουφτή Κομοτηνής κο Ιμπραήμ Σερίφ και έπειτα μετέβη στην Ένωση Τουρκικής Νεολαίας Κομοτηνής. Τον κο Κιλιτσντάρογλου υποδέχθηκαν στην είσοδο της Ένωσης ο πρόεδρος της Ένωσης Τουρκικής Νεολαίας Κομοτηνής κος Κοράι Χασάν και άλλοι αρμόδιοι. Ο κος Κιλιτσντάρογλου και η ομάδα που τον συνόδευε επισκέφθηκαν την έκθεση πυρογραφίας του Αϊφέρ Μπακίογλου και των μαθητών με τίτλο «Αιώνια Ζωή». Ο κος Κιλιτσντάρογλου απευθυνόμενος στους παρευρισκόμενους στην αυλή της Ένωσης Τουρκικής Νεολαίας Κομοτηνής, δήλωσε ότι για αυτόν η ημέρα αυτή αποτελεί ιστορική ημέρα ενώ ισχυρίστηκε ότι: «Πάντοτε επι- Azınlıkça 7

GTGB bahçesinde katılımcılara hitap eden Kılıçdaroğlu, bugünün, kendisi için tarihi bir gün olduğunu ifade ederek, Her zaman Türkiye dışındaki bütün soydaşlarla birlikte olmak isterdim ancak sizler de takdir edersiniz ki birlikte olmanın bazı koşulları var. En azından mekânlarımız farklı ama unutmayın ki aynı acıları paylaşıyoruz. Yeri geldiği zaman sevinçlerimizi paylaşıyoruz. Bunun için hiç unutmayın, yüreğimiz her zaman sizinle beraber. Birliği birlik yapan şeyin, birliğin kurulması değil, o birliğe tarihsel derinlik veren süreçtir. 1928 den bu yana inançla, kararlılıkla, sabırla bir olay sürdürebiliyorsa, kimse onun önünde duramaz. Bu açıdan Türk Gençler Birliğini bütün yüreğimle kutluyorum. İstiyoruz ki dostluğun, barışın egemen olduğu bir dünyada hepimiz yaşayalım. Bugün, hemşeriniz, bizim kurtarıcımız büyük insan Mustafa Kemal in doğduğu eve gittik. Bugün onun topraklarında, onun doğduğu yerdeyiz. Duygulanmamak mümkün değil. O bize hedef olarak çağdaş uygarlığı gösterdi. Dar kalıplar içinde bir dünyayı bize vaat etmedi. Ufku geniş, derinliği olan, kültürel zenginliği olan bir dünya için bize hedef göstermiştir ve demiştir ki Çağdaş uygarlığa ulaşın. Onun mücadelesini veriyoruz. O mücadeleyi sadece Türkiye de değil, aslında bütün dünyada veriyoruz. Ona tekrar yürekten minnet ve şükran duygularımızı ifade ediyoruz, Allah tan rahmet diliyoruz. Ege Denizi nin bir barış ve dostluk denizi olmasını arzuluyoruz. Yüreğimizde ve gönlümüzde yatan odur. Atina da Başbakan Yorgo Papandreou ile de görüştüğünü ve kendisini mütevazı bir insan ve iyi bir sosyal demokrat olarak bulduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, Sayın başbakanınız ile görüştüm. Yunanistan ın zor bir süreçten geçtiğini biliyoruz ama o süreci, ancak sizin başbakanınız aşabilir. Birikimli, deneyimli güçlü bir başbakan. Umuyoruz, Türkiye ile Yunanistan arasında dostluk köprüsünü en iyi şekilde kurar. Kendisine bir teklifte bulundum. Türkiye deki ve buradaki gazeteciler zaman zaman karşılıklı gidip gelebilseler, halklar biraz daha kaynaşabilse, bu dostluk köprüsünü gerçekten de güçlendireceğiz. Ben kesinlikle eminim. Siyasetçiler ayırsa bile halk mutlaka buluşturacaktır, halk mutlaka bu dostluğu sağlayacaktır. dedi. GTGB den ayrılan Kılıçdaroğlu Dostluk, Eşitlik, Barış Partisi ni (DEB) ziyaret etti. Kendisini DEB Partisi Genel Başkanı Mustafa Ali Çavuş ve parti yetkilileri karşıladı. Parti yöneticileriyle bir süre sohbet eden Kılıçdaroğlu DEB Partisi hakkında bilgi aldı. Görüşmenin sonunda DEB partisi Genel Başkanı Mustafa Ali Çavuş, Kılıçdaroğlu na DEB partisinin rozetini taktı. Daha sonra Dr. Sadık Ahmet in mezarını ziyarete geçen Kılıçdaroğlu nu Sadık Ahmet in eşi Işık Ahmet ve kızı Funda Sadık Ahmet karşıladılar. Sadık Ahmet in mezarına çiçek bırakan Kılıçdaroğlu merhuma dua okudu. BABAOCAĞINI ZİYARET Gümülcine den Türkiye ye hareketi öncesi son genel seçimlerde CHP den İzmir milletvekili adayı olan ve az bir oy farkıyla milletvekili seçilemeyen avukat Aydın Özcan ın köyü Köse Mecid de onuruna verilen yemeğe katılan Kılıçdaroğlu, yemeğin ardından Yunanistan dan ayrıldı. 8 Azınlıkça

θυμούσα να βρεθώ με τους ομογενείς εκτός Τουρκίας, ωστόσο όπως καταλαβαίνεται και εσείς υπάρχουν για αυτό κάποιες προϋποθέσεις. Τα μέρη στα οποία βρισκόμαστε μπορεί να είναι διαφορετικά αλλά μην ξεχνάτε ότι μοιραζόμαστε τον ίδιο πόνο. Όταν έρθει ο καιρός μοιραζόμαστε και τη χαρά μας. Για το λόγο αυτό, μην ξεχνάτε: οι καρδιές μας είναι πάντοτε μαζί σας. Αυτό που κάνει μια ένωση αυτό που είναι, δεν είναι η ίδρυσή της αλλά η διάρκεια στο χρόνο που της δίνει ιστορικό βάθος, εάν κάτι μπορεί να συνεχίζεται από το 1928 μέχρι και σήμερα με πίστη, αποφασιστικότητα και υπομονή, κανείς δεν μπορεί να το σταματήσει. Από αυτή την άποψη, συγχαίρω την Ένωση Τουρκικής Νεολαίας με όλη μου την καρδιά. Επιθυμία μας είναι να ζήσουμε όλοι μαζί σε ένα κόσμο όπου θα βασιλεύει η φιλία και η ειρήνη. Σήμερα επισκεφθήκαμε το σπίτι όπου γεννήθηκε ο Κεμάλ Ατατούρκ, ο συντοπίτης σας, ο απελευθερωτής μας, αυτή η μεγάλη προσωπικότητα. Σήμερα βρισκόμαστε στα χώματα, στην περιοχή όπου γεννήθηκε. Δεν είναι δυνατό να μην συγκινούμαστε. Αυτός μας έθεσε ως στόχο το σύγχρονο πολιτισμό. Δεν μας άφησε ενέχυρο ένα κόσμο μέσα σε στενά καλούπια. Μας έθεσε ως στόχο ένα κόσμο με διευρυμένο ορίζοντα, με πολιτισμικό πλούτο και βάθος και μας προέτρεψε να ενστερνιστούμε ένα σύγχρονο πολιτισμό. Εμείς δίνουμε τον δικό του αγώνα. Τον αγώνα αυτόν, δεν τον δίνουμε μόνο στην Τουρκία αλλά και σε όλο τον κόσμο. Εκφράζουμε και πάλι τις ευχαριστίες και την ευγνωμοσύνη μας προς το πρόσωπό του. Ας τον ελεήσει ο Θεός. Θέλουμε το Αιγαίο να αποτελέσει μια θάλασσα ειρήνης και φιλίας. Αυτή είναι η επιθυμία που βρίσκεται στην καρδιά και την ψυχή μας. Ο κος Κιλιτσντάρογλου δήλωσε ότι στην Αθήνα συναντήθηκε με τον Πρωθυπουργό κο Γιώργο Παπανδρέου και εξήγησε ότι «πρόκειται για έναν μετριοπαθή άνθρωπο και έναν σωστό σοσιαλδημοκράτη» και πρόσθεσε: «Συναντήθηκα με τον Πρωθυπουργό σας. Είναι γνωστό ότι η Ελλάδα διανύει μια δύσκολη περίοδο την οποία μόνο ο Πρωθυπουργός σας μπορεί να τη διανύσει. Πρόκειται για έναν δυνατό, πεπειραμένο πρωθυπουργό. Ελπίζουμε η γέφυρα φιλίας μεταξύ Τουρκίας και Ελλάδας να οικοδομηθεί με τον καλύτερο τρόπο. Του έκανα και μια παράκληση. Εάν πραγματοποιούνται κατά καιρούς αμοιβαίες επισκέψεις τούρκων και ελλήνων δημοσιογράφων, εάν ο κόσμος μπορεί να «αναμειχθεί» περισσότερο, μπορούμε πραγματικά να ενισχύσουμε αυτή τη γέφυρα. Εγώ είμαι πολύ σίγουρος επ αυτού. Ακόμα και αν οι δρόμοι των πολιτικών χωρίσουν, ο λαός θα συναντηθεί. Μετά την Τουρκική Νεολαία Κομοτηνής, ο κος Κιλιτσντάρογλου επισκέφθηκε το κόμμα Ισότητας, Ειρήνης και Φιλίας (DEB). Εκεί συναντήθηκε με το Γενικό Πρόεδρο του κόμματος Ισότητας, Ειρήνης και Φιλίας κο Μουσταφά Αλίτσαβους και άλλους υπευθύνους του κόμματος. Αφού συνομίλησε για λίγο με τους υπευθύνους του κόμματος, ενημερώθηκε σχετικά με το κόμμα DEB. Μετά το τέλος της συνομιλίας, ο Γενικός Πρόεδρος του κόμματος DEB κο Μουσταφά Αλί Τσαβούς του παρέδωσε την κονκάρδα του κόμματος. Ο κος Κιλιτσντάρογλου συναντήθηκε στη συνέχεια με την Ισίκ Αχμέτ, σύζυγο του εκλιπόντος Σαδίκ Αχμέτ και την κόρη του Φούντα Σαδίκ Αχμέτ και επισκέφθηκε το μνήμα του Σαδίκ Αχμέτ, όπου άφησε λουλούδια και προσευχήθηκε για τον θανόντα. Ο κος Κιλιτσντάρογλου, λίγο πριν αναχωρήσει για την Τουρκία από την Κομοτηνή, παρευρέθη σε γεύμα που παραχωρήθηκε προς τιμήν του στο χωριό από το οποίο κατάγεται ο δικηγόρος Αϊντίν Οζτζάν, υποψήφιος βουλευτής Σμύρνης που δεν εκλέχθηκε για περιορισμένο αριθμό ψήφων. Μετά το γεύμα αναχώρησε από την Ελλάδα. * Azınlıkça 9

10 Azınlıkça CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu nun Batı Trakya gezisi / GTGB

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu nun Batı Trakya gezisi / GTGB Azınlıkça 11

12 Azınlıkça CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu nun Batı Trakya gezisi

Vitrin Evren Dede evrendede@gmail.com Kılıçdaroğlu nun PASOK açılımı Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yanılmıyorsam, en son 16 Kasım 2010 tarihinde Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreou ile Paris te görüşmüştü. Aradan yaklaşık yedi ay geçtikten sonra, 1 Temmuz 2011 tarihinde, bu sefer Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı münasebetiyle bir kez daha Papandreou ile Atina da baş başa görüşme fırsatı yakaladı Kılıçdaroğlu. Yunanlı siyasîler sosyalist CHP ye, Türkiye deki dinci veya milliyetçi olarak adlandırılan partilere göre daha olumlu gözle bakmışlardır uzun zaman. Gelgelelim AK Parti nin iktidar olmasıyla birlikte başlayan yeni dönemde, Yunan siyasetçileri AK Parti yi CHP ile kıyasladıklarında, iktidar partisinin daha Avrupalı olduğunu, daha çağdaş bir dış politika yürüttüğünü gözlemlemişlerdir. Bu yüzden de Yunanistan ın kaderini tayin eden iki büyük parti, biri sağ görüşlü Nea Dimokratia (ND), diğeri de sol görüşlü PASOK partisi kurmayları olmak üzere AK Parti hükümetiyle sıcak ilişkiler kurdular. Bir taraftan Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunların görüşüldüğü istikşafi görüşmelerdeki trafik hız kazanırken, diğer yandan iki ülke hükümet kurmaylarının karşılıklı ziyaretleri de artarak devam etti. Yıllar sonra ilk defa bir Yunan Başbakanının, dönemin başbakanı Kostas Karamanlis in Ankara ziyareti veya Başbakan Erdoğan ın Atina ziyaretleri derken inanılmaz sıcak bir döneme girildi. Yunanistan da yapılan son genel seçimlerde sağ görüşlü ND yerine, iktidara sol görüşlü PA- SOK partisi gelince Türkiye ile yürütülen yakın ilişki bozulmadı. PASOK kurmayları da AK Parti ile sıcak ilişkileri sürdürdüler. CHP li siyasetçilere mesafe koydular. AK Parti nin Yunanistan da in olmasının nedenleri olduğu gibi, CHP nin bu süreçte out olmasının da nedenleri var. Belki de en basit nedeni, Avrupa vizyonuna sahip Türk partisinin, CHP yerine AK Parti olduğunu düşünmeleridir. Kılıçdaroğlu her ne kadar Türkiye de ana muhalefet lideri olarak siyasi sahnenin baş aktörleri arasında yer alsa da, Yunanistan açısından yeni bir lider. Kendisini Yunan siyasetçilerine, Yunan kamuoyuna anlatması gerekiyordu. Dolayısıyla Atina daki Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı, bu açıdan kendisini ve elbette siyasi görüşlerini Yunan politikacılarına tanıtma anlamında bulunmaz bir fırsat niteliğindeydi denebilir. Yapılan ikili görüşmenin ardından başta Yorgo Papandreou olmak üzere PASOK hükümeti kurmaylarının Kılıçdaroğlu ve ekibi hakkındaki desteğini gördüğümüzde bu fırsatın iyi değerlendirildiğini söyleyebiliriz. Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı ndan CHP ye çıkan destek açıklamasıyla başlayıp Yorgo Papandreou ile yapılan verimli görüşmeyle devam eden başarılı tablo, Kılıçdaroğlu açısından önemli bir başarı olarak sayılabilir. Kılıçdaroğlu nun Atina, Selanik ve Batı Trakya ziyaretleriyle tamamlanan Yunanistan gezisi bu açıdan kayda değerdir. Kılıçdaroğlu nun Gümülcine de yaptığı konuşmada, Yunanistan ın zor bir süreçten geçtiğini biliyoruz ama o süreci, ancak sizin başbakanınız (Papandreou) aşabilir. Birikimli, deneyimli güçlü bir başbakan. sözleri aşırı iddialı olmakla birlikte, CHP-PASOK ilişkileri açısından gelecekte daha samimi ilişkilerin kurulacağının işareti sayılmalıdır. * Azınlıkça 13

Başbakan Yorgo Papandreou CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile Atina da bir araya geldi Sosyalist Enternasyonal Başkanlığını yürüten Başbakan Yorgo Papandreou, Sosyalist Enternasyonal toplantısı münasebetiyle Atina da bulunan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile bir araya geldi. Başbakan Papandreou, CHP Liderini ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Papandreou ile Kılıçdaroğlu görüşmeleri öncesinde yaptıkları açıklamada, iki ülke ilişkilerindeki dinamizme vurguda bulundular. CHP Lideri Kılıçdaroğlu, iki ülke halkları arasındaki yakınlaşmaya örnek olarak her iki ülkede haklarının karşılıklı olarak birbirlerinin ülkelerine gerçekleştirdikleri ziyaret yoğunluğunu gösterdi. Genel başkan, halkların kardeşliğine olan inancını da vurguladı. İki ülke arasındaki ilişkilerde daha da ilerleme kaydedilmesi arzusunu da dile getiren Kılıçdaroğlu, Başbakan Papandreou ya gerek misafirperverliği, gerekse Konsey Toplantısı ndaki mükemmel organizasyon için teşekkürlerini sundu. Kılıçdaroğlu ayrıca, Papandreou nun liderliğinde Yunanistan ın Mali krizle mücadelede başarılı olacağına dair inancını da ifade etti. 14 Azınlıkça

Azınlıkça 15

Genç Bakış Aydın Bostancı bostanciaydin@yahoo.com Ekonomik kriz ve azınlık Son 50 yılın belki de en derin ekonomik krizini yaşayan ülkemiz Yunanistan, içinde bulunduğu çıkmazı bir nebze olsun aşabilmek amacıyla, Avrupa Birliği, Avrupa Merkez Bankası ve IMF üçlüsünün onayladığı ve 12 taksit olarak verilecek 110 milyar evroluk destek paketine tam anlamıyla bel bağlamış durumda buluyor. Kredi dilimlerinin serbest bırakılmaması durumunda ise ülkede maaşlar ve giderlerin karşılanamayacağı açık ve net olarak hükümet tarafından deklere edildi. Başbakan yardımcısı Theodoros Pangalos, ulusal ve uluslararası düzeyde dillendirilmeye başlanan Yunanistan ın evro bölgesinden çıkacağı yönündeki söylentilere karşın böyle bir durumda tanklar yollara dökülür uyarısında bulundu. Alınan mali tedbirlere karşı gün geçtikçe büyüyen protestolar, hükümetin kabine değişikliğine gitmesine yol açtı. Haziran ayı ortalarında Atina nın Sindagma meydanında toplanan göstericilerin meclise girmek istemeleri ancak çevik kuvvet ekipleriyle önlenebildi. Başbakan Papandreou, geniş tabanlı bir koalisyon hükümeti kurulması amacıyla parti liderleriyle telefon görüşmeleri ve toplantılar düzenledi. Bunun neticesinde Cumhurbaşkanı Karolos Papulias ın riyasetinde mecliste bulunan tüm parti liderlerinin katılımıyla bir toplantı gerçekleştirildi. Toplantıdan uzlaşı çabalarıyla ilgili bir sonuç çıkamayınca, Başbakan tek başıma yoluma devam edeceğim diyerek hükümette kabine değişikliğine gitti. Kabine değişikliği ile yenilenen hükümetin sunduğu Orta Vadeli Çerçeve Stratejisi 2012-2015 adlı program taslağı, parlamentoda yapılan oylamanın ardından 155 evet oyu ile kabul edildi. Oylama esnasında PASOK tan bir milletvekili hayır oyu kullanırken, ana muhalefet Nea Dimokratia partisi milletvekillerinden Elsa Papadimitriu ise evet oyu kullandı. İktidar ve ana muhalefet partileri, çizgileri dışına çıkan milletvekillerini bir çırpıda ihraç etti. Parlamentoda onaylanan Orta Vadeli Program, 28 milyar Euro luk ek önlem içeren tasarruf tedbirlerini ve 50 milyar Euro luk özelleştirme yapılmasını öngörüyor. Orta vadeli bütçe programının uygulanmasını öngören mevzuat ve düzenlemeler ise parlamentodan geçti. Şimdi hükümeti zor günler bekliyor. Her ne kadar Orta Vadeli Program parlamentoda onaylanmış olsa da, öngörülen tasarruf tedbirlerini hayata geçirmek hiçte kolay değil. Çünkü ülkede özelleştirmeler, kamu istifade teşekküllerinin değerlendirilmesi, memur sayısının azaltılması ve kalkınmanın canlandırılabilmesi gibi gerekli tedbirlerin uygulamaya konulması yıllara mal olacak bir süreç demektir. Siyasi arenada tüm bunlar yaşanırken halkın tepkisi ve protestocuların gösterileri gün geçtikçe büyümeye devam ediyor. Herkes ülkede sosyal bir patlamanın yaşanmasından korkuyor. Protesto gösterilerinde çevik kuvvet ekipleriy- 16 Azınlıkça

le maskeli grupların işbirliği yaptığı yönünde video görüntüleri ise tüm kamuoyunu sarsmış durumda. Maskeli grupların göstericilere karşı kullanılması ve çoğu durumda polisin olaylara müdahale etmemesi, ülkede büyük tartışmalara yol açtı. Atina da yaşanan bu olayların turizm sektörüne verdiği zararın boyutu ise tahmin edilemeyecek kadar büyük. Televizyon kanallarında tüm bunları izleyen yabancı turistler, ülkeyi ziyaret etmekten vazgeçiyor. Sindagma meydanının Kahire deki Tahrir meydanından bir farkı yok. Hatta çadırlar bile mevcut. Bezgin ve öfkeli vatandaşlar parlamento nun bulunduğu Sindagma meydanını terk etmeden gösterilerine devam ediyorlar. Yunanistan İşçi Konfederasyonu ile Kamu Memurları Sendikası nın aldığı grev kararları kapsamında, ulaşım, elektrik, haberleşme ülkede durma noktasında geliyor. Özellikle Devlet Elektrik Teşkilatı çalışanlarının greve katılmalarıyla tüm ülke genelinde belirli aralıklarla elektrik kesintileri yaşanıyor. Halk panik halinde grevleri ve gösterileri endişe ile izliyor. Herkeste bir güvensizlik ve endişe duygusu hâkim. Ülkenin yakın zamanda krizi atlatabileceğine hemen hemen hiç kimse inanmıyor. Diğer yandan uluslararası düzeyde Yunanistan ın iflas edeceği ile ilgili yapılan olumsuz haber ve açıklamalar, halkı olumsuz yönde etkiliyor. Devlete karşı büyük bir güvensizlik var. Her gün ortaya çıkan skandal ve yolsuzluk haberleri ise bu güvensizliği tetikliyor. Vergi kaçıran ve paralarını yurtdışına aktaran zengin sınıfa karşı büyük bir nefret duygusu hâkim ve yolsuzluklarından ötürü cezalandırılmamaları halkı çileden çıkarıyor. İsviçre bankalarında yüzlerce milyar Yunanistanlı işadamlarının varlığı hükümeti bile harekete geçirdi. Son yıllarda İsviçre bankalarına ve yurtdışına aktarılan paraların vergisinin verilmesi konusu inceleniyor. Ülkede yolsuzluk ve vergi kaçırma had safhaya ulaşmış durumda. Hükümetin kronikleşmiş bu sorunlarla mücadele edebilmesi için daha bir kaç defa iktidara gelmesi gerekir. Fakat ülkenin içinde bulunduğu bu durumu sadece siyasi arenayla da sınırlandırmak yanlış olur. Yunan halkının anlayış değişikliğine gitmesi gerekiyor. Asgari ücretle de olsa müreffeh hayat halkın adeta genine işlemiş. İktisat ve kanaat kavramları unutulmuş hatta zor savaş yıllarını hatırlatan kavramlar olarak zihinlerde yer ediyor. Parası olmadığı halde tatil yapabilmek için kredi çekenlerin sayısı küçümsenecek kadar az değil. Avrupalıların bu noktada hakları var. Bu anlayış tam anlamıyla devletin işleyişinde de hâkim. Bu sebeple hükümet önümüzdeki dönemde kamu memurlarının öğleden sonra da çalışmalarını öngören bir düzenlemeye gitmeyi düşünüyor. Örneğin Avrupa Birliği tarafından 2007-2013 Ulusal Stratejik Kalkınma Programı ESPA için tahsis edilen yüzlerce milyon evro ödeneğin ayrılmasına rağmen fizibilite çalışmaları yapılmadığından ötürü bu finansmanlar çekilemiyor. ESPA programı için kendisine tahsis edilmesine rağmen AB den en az ödenek çeken ülke maalesef Yunanistan. Bütün bunlar için ciddi çalışmalar ve fizibilitelerin hazırlanması gerekiyor. Bu diğer kamu projeli ve çalışmaları için de geçerli. Dolayısıyla halkın bu yöndeki algılama ve anlayışının değişmesi siyasi camianın değişmesine yol açacaktır. Ülkenin Atina ve Selanik gibi merkezi bölgelerinde bütün bunlar yaşanırken, azınlığımızda ise halk tütün, kiraz ve hayvan primlerinin ne zaman verileceği ile ilgili haberlere kulak kabartmış durumda. Herkes milletvekili Ahmet Hacıosman nın azınlık radyolarına çıkıp primlerin ve tazminatların ne zaman ve ne kadar verileceği ile ilgili açıklamaları yapmasını sabırsızlıkla bekliyor. Milletvekili Hacıosman ın Atina dan yarım saatliğine de olsa gelip radyolara bu açıklamaları yapacağı yönündeki söylentiler ise, milletvekili daha Atina dan ayrılmazdan evvel Batı Trakya ya ulaşıyor. Ülkede tam olarak ne olduğu ve nelerin yaşandığından pek te haberi olmayan azınlığımız, milletvekilimizin getireceği sevindirici haberleri bekliyor. Şimdiye kadar prim ve tazminatların büyük bir bölümü verilmiş değil. Her gün bakan ve bakan yardımcılarıyla bu konuları görüşen vekilimizden azınlık hayırlı haberler beklemektedir ona göre... Azınlıkça 17

Denge İbram Onsunoğlu ibram@tellas.gr Türkiye deki 12 Haziran seçimleri mi, onları hiç yorumlayamadım. Yoksa Yunanistan daki ekonomik bunalım mı? Ülkedeki ekonomik bunalım yaşamımızı daha çok etkiliyor, yeni aşamalar geçiriyor, bu sayıdaki yazımda onu yorumlamaya çalışacağım. Konuya bir anıyla gireyim. 1980 li yılların başlarında Yüksek Kurul da oluşturulan heyetlerle azınlık sorunları için Bakanlarla görüşmek üzere, daha sonra 1989-1991 döneminde siyasî görüşmeler yapmak üzere birçok kez Atina ya gittiğimiz oldu. Bu ziyaretler sırasında başkentte Türk basınının o yıllarda sayısı bir ikiyi geçmeyen muhabirleriyle de bir araya gelirdik. Ahmet Baran bunlardan biriydi, uzun yıllar Atina da Anadolu Ajansı muhabirliği yaptı, ölümüne dek, 1994 te mi rahmetli olmuştu, şimdi iyi anımsamıyorum. Böyle bir karşılaşmamızda sohbet ediyoruz, ülkede yine ekonomik bunalım var, Ahmet abi şöyle konuşmuştu: Bunca yıldır Atina dayım, defelarca ekonomik krizler yaşandı. Her defasında Yunanistan bu krizin altından kalkamayacaktır deniliyordu, iflas kapıda, ama sonunda ve kısa bir süre sonra bir de bakıyordun kriz aşılmış. Yunanistan bunu nasıl beceriyor, akıl erdiremediğim konulardan biri. Bu krizi de kolay atlatacaktır, merak etmeyin. Yunanistan bunun reçetesini biliyor. Nitekim öyle olmuştu. Ama bugün hayatta olsaydı, 2008 de başgösteren ve 2009 da iyice hissedilmeye başlayan ekonomik krizi Yunanistan nın bir türlü atlatamadığını, gün geçtikçe batağa daha çok saplandığını görecekti. * Ülke iflas ederken İki yıldır, alınan bütün önlemlere ve Troykanın verdiği 110 milyar evroluk krediye rağmen, gittikçe derinleşen bir bunalımla karşı karşıyayız. Kamu gelirlerinde konulan hedeflere bir türlü ulaşılamıyor ve kamu açığı kapatılamıyor. Troykadan alınan kredi ülkeyi iflastan kurtardı, ama geçici olarak, ve orta ve uzun vadeli dış borç yükünü altından kalkılmaz bir hale soktu. Yunanistan ın para piyasalarına yeniden ne zaman girebileceği kayıp. Ülkenin ayakta durması AB den gelecek yardıma bağlı. 110 milyarlık yardım bile kurtaramadı, ya kendi başına kalsaydı, ordan ötesini siz düşünün. Halktan gerçekleri gizleyen ve popülist politikaları sorumsuzca devam ettiren, bu arada gelmekte olan felakete işaret eden birkaç politikacıyı yuhalattıran Yunan politik sistemi iktidarı ve muhalefeti ile tüm olarak suçlu demekten başka çare yok. Politik sistem halk ile karşılıklı etkileşim içinde olduğuna göre, halkın kendisi de sorumluluktan muaf değil elbette. Şimdi AB, İMF ile birlikte, 100 milyar evroluk yeni bir yardım paketi hazırlıyor. Bunun da ilk paketten daha olumlu sonuçlara yol açabileceğine pek inanılmıyor. Bu çerçevede kamu borçlarının yeniden yapılandırılması süreci başladı bile, bunun bir başka adı yumuşak iflas. Borç krizinin süresi, vatandaşı inleten önlemlerin devam etmesi koşuluyla 30 yıl olarak hesap ediliyor. Yunanistan, ucunda ışık görülmeyen bir tünele girmiş bulunuyor. Her altı ayda bir maaşlarda yapılan kesintiler ve vergilerde yapılan artışlar bir yandan Yunan halkının refah düzeyini kertik kertik aşağı çekerken, öbür yandan piyasayı kurutuyor, işyerleri kapanıyor, işsizlik gittikçe artıyor, yatırım- 18 Azınlıkça

lar azalıyor, kaçınılmaz olarak resesyon sürüp gidiyor. Ufukta yeniden canlanma görülmüyor. Bir kısır döngü. Sonra eleştiriler ve tepkiler. Hükümet, (Troykayla imzaladığı Memorandumda da öngörülen) gerekli önlemleri ve reformları uygulamada kararsız davranmak ve konulan mali hedefleri tutturamamakla eleştiriliyor. Eleştiriler başlıca iki noktada odaklanıyor: Kamu harcamalarında yeterli ve gerekli kısıtlamalara gidilmiyor, bu çerçevede yapısal reformlar yetersiz kalıyor. Ve rekor düzeydeki vergi kaçakçılığıyla mücadele edilmiyor. Artan vergi yükünü, bir kez daha, vergi kaçırmayan veya kaçıramayan dar ve orta gelirli vatandaş sırtlıyor. Ekonomiyi canlandıracak yeni yatırımlar yapılmıyor, kalkınmayı hedef alan planlar yok, bu eleştiriyi Samaras yineleyip duruyor. Ama devlette para mı var ki bunlar olabilsin? Özel sektörde yürek mi kaldı ki? Yabancı sermayenin önündeki engelleri kaldırmaya kim cesaret edebiliyor ki? Bu günlerde Mecliste görüşülen orta vadeli program, kemer sıkma politikasını ve vergi saldırılarını iyice sertleştiriyor ve buna karşı tepkiler, başta Atina olmak üzere ülke çapında kent meydanlandırındaki bıkkınlar hareketini başbakan Papandreu yu istifaya zorlayacak ve hükümeti devirecek boyutlara ulaştırıyor. Ardarda yapılan grevler ve potesto gösterileri, ülkedeki hayatı felç ediyor. Muhalefet artık bir ağızdan erken seçim istiyor, erken seçimlerin iflası kaçınılmaz kılacağı itiraf edilmesine rağmen. Bundan kısa bir süre önce PASOK un eski maliye bakanlarından Alekos Papadopulos bir söyleşide kendisine yöneltilen İflas tehlikesi görüyor musunuz? sorusuna şoke edici şu yanıtı veriyordu: Ne tehlikesi. Yunanistan iflas etmiş durumda. Şimdi sorun, ülkenin tamamen çüküp çökmeyeceği. Ekonominin bu noktaya nasıl geldiği konusunda çeşitli nedenler sıralanıyor ve çeşitli saptamalar yapılıyor. Yunanlılar uzun süre olanaklarının üstünde yaşadılar. Bir yerden sonra bunun sürdürülemiyeceği ortaya çıkacaktı. OAKKE li dostlardan bir başka ilginç iddia ileri sürülüyor: Ne müsriflik ne de yolsuzluklar, Yunanistan ın iflasında bunların rolü büyük değildir. Asıl neden, onlarca yıldan beri değişik güçlerin oluşturduğu bir blok tarafından ülkedeki üretimin sabote edilişidir, sanayinin çöktürülmüş olmasıdır, yatırımların engellenişidir. Bir örnek te Trakya dan, Şapçı bölgesinde altın üretimi için yapılacak yatırımın 10 yıldan beri engellenmesi gösteriliyor. Orta vadeli plan Mecliste onaylanmamış olsaydı, AB ve İMF yürürlükteki yardım paketinin 5. taksidi 12 milyar evroyu tehdit ettikleri gibi devretmiyecekler miydi? Yoksa bazı popülistlerin iddia ettiği gibi bir blöf müydü bu? Ülkenin kaderiyle poker mi oynuyoruz diyeceği geliyor insanın. Son dilim verilmeyecek olsa, Yunanistan derhal ödemeleri durdurduğunu ilan etmek zorunda kalacak ve denetimsiz bir iflas sürecine girecek. Kriz, anında tüm evro ülkelerine sıçrayacak ve uluslararası bir boyut kazanacak... Bazı güçlerin Yunanistan ın iflasına yatırım yaptığına işaret etmeye gerek yok. AB, Yunanistan ın denetimsiz bir iflasından korktuğu için buna müsaade etmeyecektir ve bu kararlılığını yineleyip duruyor, şimdilik. Ancak bu arada yardımların devam etmesi için yeni kemer sıkma önlemlerini dayatacak, kısacası Yunan halkının ensesinde boza pişirecek. Başkaca bir kurtuluş yolu yoksa, Yunan politik sisteminin dıştan dayatma olmadan bu yolu izlemesi mümkün değildi. Diğer bir kötü senaryo da şu: Kent meydanlarındaki bıkkınlar hareketi galip gelir ve hükümet aldığı önlemleri uygulamaya koyamazsa veya yeni önlemleri geçiremezse, bir başka deyişle Yunanistan üstüne düşeni yapmazsa, bu arada zaman kazanmış olan AB, bir iflasın yol açacağı sarsıntıları en aza indirmek için gerekeni de yapmış olacaktır, o zaman bir de bakmışsın, boğulmaktan kurtarmak için tuttuğu eli bırakıvermiş. Özetle: Onlarca yıldır çalışanların elde ettikleri çeşitli hak ve kazanımlar, sosyal devlet kazanımları ve daha nice refah endeksleri iki yıldan beri toz olup gidiyor. Bu inişin nerede duracağı, yani sıfır noktası henüz belli değil, ister yürürlükteki yumuşak iflas süredursun, isterse denetimsiz bir iflas patlak versin. Ordan öte, anlaşılan o ki, 2008 yılı düzeyine ulaşmak için öyle üç beş değil, onlarca yıl gerekecek. * Azınlıkça 19

İrfan Uzun, Atina dan Batı Trakya ya altın madalyayla dönen özel azınlık çocuklarını ziyaret etti Doğu Makedonya Trakya Eyalet Başkan Yardımcısı İrfan Uzun, Atina dan Batı Trakya ya altın madalyayla dönen zihinsel engelli özel azınlık çocuklarını ziyaret etti. Doğu Makedonya Trakya Eyalet Başkan Yardımcısı İrfan Uzun, Atina dan Batı Trakya ya altın madalyayla dönen zihinsel engelli özel azınlık çocuklarını ziyaret etti. nanistan adına yarışan ve altın madalya kazanan Batı Trakyalı Özcan Kıyıcı ve Mehmet Abdullahoğlu nu evlerinde ziyaret ederek tebrik etti. Doğu Makedonya Trakya Eyalet Başkan Yardımcısı İrfan Uzun, Uluslararası Atina 2011 Special Olimpiyat Oyunları nda düzenlenen bantminton müsabakalarında Yu- Aslen Ketenlikli olan gençlerin, eğitim aldıkları Yenice deki engelliler okuluna gidebilmek için taşındıkları Koyunköy deki evlerinde ziyaret eden Eyalet Başkan Yardımcısı 20 Azınlıkça

İrfan Uzun, Gençlerimizin Atina daki Özel Olimpiyat Oyunları nda kazanmış oldukları başarı ve aldıkları altın madalyalar hepimizi gururlandırmıştır. Çocuklarımızın azim ve gayretlerinden dolayı kendilerini bir kez daha kutluyorum. Bu altın madalyalar bizlere hiçbir şeyin başarılamaz olmadığını, ne olursa olsun hayata dört elle sarılmak gerektiğini bir kez daha ispatlamıştır. Çocuklarımızın onuruna Doğu Makedonya Trakya Eyalet Başkanlığı olarak özel bir tören düzenleyeceğiz. 12 Temmuz Salı günü bu iki özel evladımızı düzenlenecek olan törenle bir kez daha onurlandıracağız. Ben buradan, evlatlarını şefkatle yetiştiren ve onlar için her türlü fedakârlığı yapmaktan çekinmeyen anne ve babalara da bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Altın madalya kazanarak hepimizi sevince boğan Özcan ve Mehmet i canı gönülden tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum. açıklamasında bulundu. İrfan Uzun afetzedeleri yalnız bırakmadı Doğu Makedonya Trakya Eyalet Başkan Yardımcısı İrfan Uzun doludan zarar gören afetzede çiftçileri yalnız bırakmadı. Doğu Makedonya Trakya Eyaleti nde 3 Temmuz Pazar günü etkili olan dolu ve sağanak yağışlar yüzünden birçok çiftçi zarar gördü. Doğu Makedonya Trakya Eyalet Başkan Yardımcısı İrfan Uzun dolu ve sağanak yağışlardan zarar gören vatandaşlarla birlikte 4 Temmuz Pazartesi günü yaşanan felaketi yerinde inceledi. Yapılan inceleme sonrası basına açıklamalarda bulunan Eyalet Başkan Yardımcısı İrfan Uzun, Dolu ve sağanak yağıştan zarar gören vatandaşlarımızla birlikte yaşanan felaketi yerinde inceledim. ELGA kurumu tarafından yapılacak zarar tespit çalışmaları sonucunda ürünleri zarar gören vatandaşlarımız tazminat hakkı kazanacaktır. Eyalet Başkanlığı olarak yaptığım görüşmeler neticesinde ELGA kurumunun önümüzdeki Pazartesi günü itibariyle çalışmalara başlayacağını belirtmek isterim. dedi. Çiftçilerimiz zarar tazmini için belediyelere başvuru yapmayı ihmal etmesinler 4 Temmuz Pazartesi günü yaşanan dolu ve sağanak yağışlardan zarar gören bölge çiftçisinin zarar tazminatının karşılanması için bağlı bulundukları belediyelere giderek başvuru yapmaları gerektiğinin altını çizen Eyalet Başkan Yardımcısı İrfan Uzun, ELGA kurumu bu başvurular doğrultusunda gelip zarar tespit çalışması yapacaktır. O yüzden çiftçilerimizin belediyelere giderek başvuruda bulunmaları son derece önem arz ediyor. açıklamasında bulundu. Çiftçilerin her türlü problemlerinin çözümlenmesi için yanlarında olduğunu vurgulayan İrfan Uzun, Çiftçilerimiz karşılaşabilecekleri olası sorunları aşmak için hiç çekinmeden bana ulaşabilirler. Ülkemizin yaşadığı büyük ekonomik sıkıntının ancak ülke olarak üretime önem verilmesiyle aşılabileceğine inanmaktayım. Bu noktada çiftçilerimizin önemi bir kat daha artmaktadır. Ekmeğini taştan çıkartan ve ülkemiz için çok büyük önem arz eden çiftçimize desteğim tamdır. dedi. Azınlıkça 21

Ο Ιρφάν Ουζούν επισκέφθηκε τα παιδιά με ειδικές ανάγκες της μειονότητας που επέστρεψαν από την Αθήνα στη Θράκη με χρυσό μετάλλιο O αντιπεριφερειάρχης Ανατολικής Μακεδονίας-Θράκης κος Ιρφάν Ουζούν επισκέφθηκε τα παιδιά με ειδικές ικανότητας που επέστρεψαν από την Αθήνα στη Δυτική Θράκη με χρυσό μετάλλιο. Ο αντιπεριφερειάρχης κος Ιρφάν Ουζούν, επισκέφθηκε κατ οίκον τους Οζτζάν Κιγιτζί και Μεχμέτ Αμπντουλάχογλου που εκπροσώπησαν την Ελλάδα στους αγώνες μπάντμιντον στον παγκόσμιο διαγωνισμό των Special Olympics 2011 στην Αθήνα και κέρδισαν το χρυσό μετάλλιο. Ο κος Ιρφάν Ουζούν επισκέφθηκε τα παιδιά στα σπίτια τους στα Κιμμέρια όπου μετακόμισαν από τον τόπο καταγωγής τους, το χωριό Κένταυρος για να μπορούν να έχουν πρόσβαση στο ειδικό σχολείο όπου φοιτούν στη Γενισαία. Σε δηλώσεις που έκανε είπε τα εξής: «Η επιτυχία και τα χρυσά μετάλλια που κατέκτησαν στους 22 Azınlıkça

αγώνες Special Olympics 2011 στην Αθήνα οι νέοι μας, μας κάνουν όλους περήφανους. Συγχαίρω για ακόμα μια φορά τα παιδιά μας, για την αποφασιστικότητα και την προσπάθειά τους. Τα χρυσά αυτά μετάλλια, μας αποδεικνύουν εκ νέου ότι τίποτα δεν είναι ακατόρθωτο και ότι πρέπει να αγκαλιάσουμε σφιχτά τη ζωή». Η Περιφέρεια Ανατολικής Μακεδονίας-Θράκης θα οργανώσει προς τιμήν των παιδιών μας, μια ειδική τελετή. Την Τρίτη 12 Ιουλίου, θα τιμήσουμε για και πάλι τα δύο αυτά παιδιά μας, στα πλαίσια ειδικής τελετής. Θα ήθελα από εδώ να ευχαριστήσω για ακόμη μία φορά τους γονείς αυτών των παιδιών, που τα μεγάλωσαν με στοργή και δε δίστασαν να πράξουν κάθε θυσία για αυτά. Ευχαριστώ από βάθη καρδιάς τον Μεχμέτ και τον οζτζάν που μας γέμισαν ευχαρίστηση με τα χρυσά μετάλλια που κέρδισαν και τους εύχομαι οι επιτυχίες τους να έχουν συνέχεια». Ο Ιρφάν Ουζούν δεν άφησε μόνους τους πληγέντες O αντιπεριφερειάρχης Ανατολικής Μακεδονίας Θράκης κος Ιρφάν Ουζούν δεν άφησε μόνους τους πληγέντες αγρότες. Λόγω της νεροποντής και του χαλαζιού που έπληξε την περιοχή την Κυριακή 3 Ιουλίου πολλοί αγρότες υπέστησαν ζημιές. Ο αντιπεριφερειάρχης κος Ιρφάν Ουζούν, μαζί με τους πολίτες που ζημιώθηκαν από τη νεροποντή και το χαλάζι, έκανε τη Δευτέρα 4 Ιουλίου επιτόπιο έλεγχο. Έπειτα από την έρευνα που έγινε, ο αντιπεριφερειάρχης κος Ιρφάν Ουζούν, έκανε τις εξής δηλώσεις στο Τύπο: «Έκανα έναν επιτόπιο έλεγχο με τους πολίτες μας που ζημιώθηκαν από το χαλάζι και τη νεροποντή. Έπειτα από την αξιολόγηση των ζημιών που θα πραγματοποιήσει το ίδρυμα του ΕΛΓΑ, είναι βέβαιο ότι οι πολίτες μας των οποίων τα προϊόντα έχουν ζημιωθεί θα έχουν δικαίωμα αποζημίωσης. Έπειτα από συναντήσεις που είχα εκ μέρους της προεδρίας της Περιφέρειας, θα ήθελα να σας πληροφορήσω ότι οι εργασίες του ΕΛΓΑ θα ξεκινήσουν στην επόμενη Δευτέρα». Να μην αμελήσουν οι αγρότες μας να υποβάλλουν αίτηση στους δήμους για να πάρουν την αποζημίωση Ο αντιπεριφερειάρχης κος Ιρφάν Ουζούν, τόνισε ότι για να πάρουν τις αποζημιώσεις οι αγρότες που υπέστησαν ζημιές θα πρέπει να υποβάλλουν αίτηση στο δήμο στον οποίο υπόκεινται και πρόσθεσε: «ΤΟ ΕΛΓΑ με βάση τις αιτήσεις αυτές, θα έρθει και θα κάνει επιτόπια αξιολόγηση των ζημιών. Για το λόγο αυτό, είναι απαραίτητο οι αγρότες μας να πάνε στους δήμους τους και να κάνουν αίτηση». Ο κος Ιρφάν Ουζούν τόνισε ακόμα ότι βρίσκεται δίπλα στους αγρότες για τη λύση οποιουδήποτε προβλήματος προκύψει και δήλωσε: «Οι αγρότες μας θα πρέπει να απευθύνονται σε εμένα χωρίς δεύτερες σκέψεις, για οποιοδήποτε πρόβλημα τους προκύψει. Πιστεύω ότι το μεγάλο οικονομικό πρόβλημα που αντιμετωπίζει η χώρα μας, μπορούμε να το αντιμετωπίσουμε μόνο με την ενίσχυση της παραγωγής μας ως χώρα. Το γεγονός αυτό ενισχύει το ρόλο των αγροτών μας. Οι αγρότες μας, οι οποίοι παλεύουν για να βγάλουν τα προς το ζην και απαιτούν ιδιαίτερη σημασία για το όφελος της χώρα μας, έχουν την πλήρη υποστήριξη μας». Azınlıkça 23

Denge İbram Onsunoğlu ibram@tellas.gr İskeçe, Balkan Savaşları ndan bu yana Müslüman Türk nüfusun Türkiye ye yoğun göç verdiği bir bölge, ta ki kent, Yaka ve Ova boşalıncaya dek. Bir büyük göç darbesini de, Menderes hükümetleri döneminde serbest göç ile yaşadı. Daha sonra, Cunta yılları ve 1998 e dek devam eden Cunta sonrası Büyük Kovma sürecinde, Vatandaşlık Yasasının 19. maddesinin de katkılarıyla, göç yarası hiç dinmeden kanadı. İskeçe Balkan Kolu nun göç öyküsü ise oldukça farklılık gösterir. Türkiye ye akın, Ovadaki gibi toptan bir hal almadı, bazı kısa süreli dönemler hariç, ve birkaçı dışında köyler boşalmadı. Bunun çeşitli nedenleri var. Bir tanesi de, Balkan Kolu nda Pomaklar arasında doğumların fazla oluşudur, öyle ki bu doğurganlık göçle verilen zaiyatı daha az hissettirmiştir. Balkan Kolu en çok iç göç yaşadı ve yaşamaya devam ediyor. İskeçe dağlıları, kente ve özellikle Yaka köylerine yerleşmeye başladılar, bu köylere İskeçe il sınırına yakın Rodopi köyleri de dahil. Böylece bazı köylerde göçle oluşan boşluklar dağdan inen nüfusla tamamen Yakarlı dolduruldu. Yaka da bunlar olurken, her nedense Ova köylerine yerleşim cılız kaldı. Son on beş yıldır Ova ya da ürkek ürkek yerleşim başladı. Dağlılar Ova ya kesin yerleşimden önce tütüncülük ve seracılık yapmak için indiler, ardından bazıları ev satın alıp veya yeni ev yaptırıp ovalı oldular. Aşağıda anlatacağım olay, dağlı nüfusu son yıllardaki yerleşimlerle oldukça kalabalıklaşmış olan bir İskeçe ova köyünde geçiyor, Musvaklı da. Dağlı nüfus üç dilli, Pomakçadan başka Türkçe ve Yunanca konuşuyor. Kendi aralarında genellikle Pomakça konuşuyorlar, ama bir dilden öbür dile kolaylıkla atlayıp, muhatablarına göre, bazen kendi aralarında bile, Pomakçadan Türkçeye, Türkçeden Yunancaya, veya tersine, zorlanmadan ve pek doğal bir şekilde geçiş yapıyorlar. Türkçeyi gittikçe daha çok konuşmaya yönelik bir eğilim hissediliyor. Ama bazılarının Türkçesi zayıf, Yunancası daha iyi, uzun yıllar Batı Trakya dışında çalışmış, sonra İskeçe ye dönmüş kişilerde böyle. Ve böyleleri köyde az değil. Kısacası bu köyde üç dilin de hakkı veriliyor. Köyün kahvesi ve bakkalı aynı dükkân, müşterilere hizmet eden tesettürlü bir genç kadın, Türkçesi gayet iyi, yalnızca küçük bir aksan farkı onu ele veriyor. 24 Azınlıkça

Hardallı hamsi çorbası yapacağım, Selanik te öğrendiğim, kızkardaşa da nasıl yapıldığını göstereceğim, ama Horozlu daki evde hardal yok. Hardal almak üzere komşu Musvaklı daki bakkala gittim. Hardal, Batı Trakya mutfağında kullanılmaz, biz onu sonradan öğrendik ve Yunanca olarak: mustarda. Tesettürlü genç kadına öyle sordum: -Sizde mustarda bulunur mu? -Bulunur, dedi ve yüklü raflardaki bir köşede sarı renkli hardal kutularını gösterdi. -Bana bir tane verir misin? -Yakarlı mı olsun, yakarsız mı? Yakarlı..., bu da ne demek, ilk kez işittiğim ve bilmediğim bu sözcük karşısında şaşırır gibi oldum, ama çabuk toparlandım. -Yakarlı, dedim hiç çaktırmadan ve içimden gülümseyerek. Yakıcı demek istiyordu, yani acılı. Besbelli Yunancayla etkileşimden uydurulmuş-türetilmiş bir sözcük. Yunancada acılı yiyecekler için ve acı biber için καυτερός sıfatı kullanılır, yakıcı anlamındadır. Ama Türkçede kullanılan acı veya acılı yerine veya Yunancanın etkisiyle yakıcı yerine yakarlı (!) diye türetilmiş bir sözcük. Türkçe dilbigisi kurallarına aykırı. Şimdi ben, Yunancayla etkileşim içinde ve dilbilgisi kurallarına aykırı olarak uydurulmuşluğu üzerinde durmuyorum sözcüğün. Beni olayın gloso-psikososyolojik içeriği ve yorumu ilgilendiriyor. İskeçe dağlılarının büyük çoğunluğunun anadili Pomakçadır, Rodopi ve Evros dağlılarının tersine. Bu ikincilerde artık egemen dil Türkçedir, Pomakça büyük ölçüde yerini Türkçeye terketmiştir ve 40 yaşın altındakilerde iyi Pomakça konuşana pek rastlayamazsınız. Rodop ili ve Evroslu Pomak Gümülcine ye veya ova köylerine yerleşince, öteden beri Pomakçayı terkedip zaten iyi bildiği Türkçeye kesin geçiş yapmaktadır. İskeçeli Pomaklar ise, kente, Yakaya ve Ovaya yerleştiklerinde bile, orada artık Türkçeyle daha sık karşılaştıkları ve onu daha çok kullandıkları halde, kendi aralarında genellikle anadilleri Pomakçayı konuşmayı tercih etmektedirler. Şimdi burada şöyle bir soru ortaya çıkıyor: İskeçe nin dağlısı, köyünde anadil olarak Pomakçayı öğrenirken, onunla beraber yine aile içinde ve sokakta ikinci bir dil olarak Türkçeyle tanışıyor, bazıları yakından tanışıyor, bazıları değil, daha sonra ilkokulda Türkçe bilgisini genişletiyor. Bu süreçte acaba Türkçe ne ölçüde içselleşip bir ikinci anadil şeklini alıyor veya bir yabancı dil olarak kalıyor? Az veya iyi bildikleri Türkçeyi yabancı dil düzeyinde tutanlar çok. Bunun ölçütleri nelerdir diye sormayın, söz uzayacak. Ama yine Türkçeyi içselleştirip onu ikinci anadil gibi kullananlar da az değil, hem de gittiçe artan bir eğilimle. Şimdi bunun ölçütleri nelerdir? Bu konuda ahkâm kesecek durumda değilim. Ancak herhalde bir ölçüt, dilsel bir ihtiyaç karşısında yeni bir sözcük, yeni bir deyiş üretebilmek, yaratıcı olabilmek. İçselleştirmediğin bir dilde bunu yapamazsın. Yakarlı sözcüğü bana bunları düşündürttü. Yine dağlı bir genç kadından yıllar önce işittiğim, Çocuklar nasıldır? sorusuna ağır bir Pomak aksanıyla verdiği yanıtta kullanılan ve pek hoşuma giden deyim, Eyidirler, başları yastıkta değil ya., bir başkasından ne işittim ne de okudum, böylesi bir içselleştirmenin ürünüydü. * Azınlıkça 25