06-08 Moda 16-18 34-38. 44-47 Yarışma. Gezi 40-43. Sinema. Müzik



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Jamie Foxx J

FESTİVAL HAKKINDA. Magical Fest Türkiye'de en çok biletli seyircinin ağırlayacağı bir festival olacak.

HELLENİSTİK DÖNEM UYGARLIĞI 2.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. İSKENDER Gençlik yılları

İDİL DİZDAR, HEM OYUNCU HEM YÖNETMEN

86. Gazi Koşusu nda Coşku Sel Olup Aktı

NEW YORK (2)-SAN FRANCİSCO (2) - LAS VEGAS (2) -LOS ANGELES (3)!!!İNANILMAZ AMA GERÇEK-BU FIRSATI KAÇIRMAYINIZ!!!

STRES ATMAYA GELDİLER, DENİZ TEMİZLİĞİ YAPTILAR

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Haftalı NİSAN Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun!

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

BİR ACAYİP SOYGUN ADANA İŞİ. - Basın Toplantısı Haber Küpürleri Ocak 2015 Adana Hilton Otel

ANKARA TARİHİNDE BÖYLE DÜŞÜK FİYATLAR GÖRÜLMEDİ

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

BİLİM MERKEZİ GEZİMİZ

Habere göre. Quaresma sözü ortalığı karıştırdı

Dünyanın en büyük sosyal dil öğrenme ağı busuu şimdi Türkiye de!

Kampın iyi bir. Kendimi İspatlamak İstiyorum

Bodrum Sutopu Takımı, Başkan Kocadon u ziyaret etti

UR 2430.Bölge Ordu Rotary Kulübü Ünye Rotary Kulübü

Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor

Siyah-beyazlılar, Beşiktaş Antalyaspor'u devirdi

2014 ARALIK DIŞ TİCARET RAPORU

Rutinler temamız kapsamında sabah sporu yaptık, grup sohbetleri ile paylaşımlarda bulunduk. Sabah sporunda reçel yaptık, hayali reçellerimizi

SINIF İÇİ ETKİNLİKLER

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

2016'nın ilk 5 ayını geride bırakıyoruz. Grup Göktürkler için bu dönem nasıl geçti?

Sivasspor maçında. Veli Kavlak derbide. derbisinde oynayamayacağı

Yalıkavak Spor İlk Maçını Kaybetti.

ANTALYA ALTIN PORTAKAL'DA JÜRİ HEYECANI!

2015 OCAK DIŞ TİCARET RAPORU

KAYI OKULLARI. Haftalı NİSAN Her çocuk bir fidan; hepimiz bir orman!

HOLLANDALI ENGELLİ FUTBOLCULAR BODRUM DA DOSTLUK MAÇI YAPTI

BİLİM MERKEZİ GEZİMİZ

7. VE SPONSORLUK DOSYASI.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

2014 TEMMUZ DIŞ TİCARET RAPORU

Benimle Evlenir misin?

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

Beşiktaş Gazetesi. Günlük web Gazetesi Müziği kriz vurdu

Nükhet YILMAZ TÜRKÇE Ayın Kitabı: KÜTÜPHANE

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

BODRUM BASKET KIRÇİÇEKLERİ SEZONA, MERHABA DEDİ

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

Gençlerin Doğu Ekspresi keyfinde usulsüzlük iddiası

Türk Hava Yolları nın TK 1793 sefer sayılı uçuşu ile saat 08:15 de Atatürk Havalimanı ndan hareket ediyor ve yerel saatle 10:45 de Stockholm

Özel gereksinimli çocuklar

Es Es'i geçemediler

Portakal'a 'Türkiye sineması' damga vurdu!

Kartal turu geçti. dışında müdahale etti, dönen topu Kaan ağlara gönderdi (1-2). İlerleyen dakikalarda başka gol olmayınca ilk yarı 1-2 rakibin

Eğitimde en pahalı ülke ABD en ucuz Kazakistan

Araştırma Notu 15/179

2016 HAZİRAN DIŞ TİCARET RAPORU

2014 HAZİRAN DIŞ TİCARET RAPORU

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

Günlük Spor Gazetesi. Holebas rotası tutmadı

ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (19 Aralık Şubat 2017)

Oğuzhan'dan iyi haber!..

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

22-27 EYLÜL 2014 FİNLANDİYA GEZİMİZ 22,09,2014 PAZARTESİ - BULUŞMA VE PISA SALI - ALVAR AALTO SAĞLIK VE SPOR FAKÜLTESİ

Birinci Medya Reklam. Markanıza Değer KATALIM. Yeni Nesil TV - GençTVExpress Apple Ipad Online SMS EXPRESS CEP ABONE 2399

SEDAŞ LI ÇOCUKLAR İŞGÜVENLİĞİ VİDEO YARIŞMASI ÖDÜLLERİNİ ALDILAR

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

Beşiktaş Gazetesi11 EKİM Antalya kampı başladı

İÇ TİCARET MÜDÜRLÜĞÜ. HAZIRLAYAN : CENK KADEŞ Ekonomik Araştırmalar Şefi

İÇ TİCARET MÜDÜRLÜĞÜ. HAZIRLAYAN : CENK KADEŞ İç Ticaret ve Ekonomik Araştırmalar Şefi

Orhan benim için şarkı yazardı

20 Mart Vızıltı. Mercanlar Sınıfından Merhaba;

Bunu herkes yapıyor! -Gerçekten herkes mi? Nasıl korunmam gerektiğini biliyorum! -Kalbini, gönlünü nasıl koruyacaksın?

Siyahın Tasarımlardaki Önemi Nedir?

İtalya nın Üç Büyüğü: Roma, Floransa, Venedik.

BURAY DAN 2 İNCİ ALBÜM MÜJDESİ

Yazan : Osman Batuhan Pekcan. Ülke : FRANSA. Şehir: Paris. Kuruluş : Vir volt. Başlama Tarihi : Bitiş Tarihi :

Türkiye nin En Fazla İzlenen Çizgi Filmi. Türkiye nin En Sevilen Çizgi Filmi. Türkiye nin En Kaliteli Çizgi Filmi

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

2013 EYLÜL DIŞ TİCARET RAPORU

ODTÜ SPOR KULÜBÜ SPORCU KAYIT FORMU

2014 KASIM DIŞ TİCARET RAPORU

BuranoVenedik denince akla ilk

Beşiktaş Gazetesi. Günlük web Gazetesi Salkım Söğüt Saç

Türk Hava Yolları ile. Batı Amerika. Batı Amerika. San Francisco - Las Vegas - Los Angeles. 07 Ekim - 14 Ekim 2017 (8 gün - 7 gece)

VODAFONE RED VE HTC SPONSORLUĞUNDA FAMOUS CUP TA ŞAMPİYON BELLİ OLDU

Tarih: 13 Temmuz 2012 Daha fazla bilgi için Nurgül Usta Genel Md. Yardımcısı Tel: E mail:nurgul.usta@dorinsight.


2015 HAZİRAN DIŞ TİCARET RAPORU

Bodrum Yıldırım Satranç Birinciliği

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

2016 ŞUBAT DIŞ TİCARET RAPORU

Oxford Big Read İç Anadolu Bölge Finalistleri. Yabancı Diller Festivali 2016

Türk filmleri günü!..

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Kartal, Kuvvet çalışması

Transkript:

İçindekiler 06-08 Moda 16-18 Gezi 40-43 20-24 Biyografi Sinema 26-30 Tarih 2 34-38 72-73 Oyun Müzik 44-47 Yarışma

50-51 Spor Künye Pamukkale Turizm Adına İmtiyaz Sahibi C.Sadık Bababalım Genel Yayın Yönetmeni Müge Bababalım Başkan Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ahmet Bababalım Yayın Danışma Kurulu Sadık Bababalım Mustafa Özdalgıç Hakan Özder Av. Uğur Burak Duru Dr. Jale Akın Denizci Editör Alper Şahin Grafik Tasarım Sorumlusu Levent İnanç 54-58 Dizi 62-66 Kaybettiklerimiz 74-75 Sinema 70-71 Otomobil Reklam iletişim reklam@pamukkale.com.tr 0530 540 87 01 İletişim reklam@pamukkale.com.tr Baskı: Umur Basım ve Kırtasiye A.Ş. Tel : (+90) 216-645 62 00 Faks : (+90) 216-420 04 35 Yayın Türü : Ulusal, süreli Baskı Tarihi : Haziran 2012 Pamukkale Dergi, Pamukkale Turizm in lisanslı yayınıdır ve TC yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır. Pamukkale Dergi de yayınlanan yazı, fotoğraf ve illüstrasyonların her haklı saklıdır. Dergimizde yayınlanan yazı ve makaleler kaynak göstermek kaydıyla kullanılabilir. Dergimizde yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahibine aittir. 3

Başyazı Sadık Bababalım Pamukkale Turizm Yönetim Kurulu Üyesi Hepimizin heyecanla beklediği 50 yılın en iyi Pamukkale Turizm fotoğraflarını aradığımız Pamukkare yarışmamız geçtiğimiz ay sonuçlandı. Ve bize ulaşan binlerce fotoğraf karesi arasından Facebook sayfamızdaki hayranlarımızın oylarıyla en beğenilen Pamukkare ler ortaya çıktı. Yarışmaya katılan ve ödüle hak kazanan bütün Pamukkale severlere teşekkür ve tebriklerimi iletmek istiyorum. En başından beri büyük keyifle dahil olduğumuz ve sektörümüzde öncüsü olduğumuz sosyal medya iletişimlerimize hız kesmeden devam edeceğiz. Pamukkale ailesi olarak yeni sosyal medya proje ve yarışmalarımız için sıkı bir şekilde çalışmaya devam ediyor; yakın gelecekte sizlerin beğenisine sunacak olmanın heyecanını yaşıyoruz. Seyahat etmek özgürlüktür sloganıyla yola çıktığımız 50. Yılımızda gerçekleştirdiğimiz Dönüş bileti 2TL kampanyalarıyla tam olarak 612.348 yolcumuzun ulaşımını oldukça makul bilet bedelleriyle gerçekleştirilmesine destek olduk. Sektörünün referans markası olarak yolcularımızın seyahat özgürlüklerine sağladığımız desteğin mutluluğunu yaşıyoruz. İlerleyen dönemlerde yeni kampanyalarımızla yine yolcularımızın yanında olacağız. 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası başladı. Milli takımımızın olamayışı sebebiyle biraz buruk takip edeceğimiz bu büyük organizasyonun Haziran ayımıza keyif katacağından şüphemiz yok. Koltuk arkası ekranlarımızdaki uydu yayını aracılığıyla bu futbol şölenine tüm Pamukkale yolcularımız ortak olacak. Bir eğitim dönemimiz daha sonlandı; öğrenci arkadaşlarımızı uzun bir tatil dönemi bekliyor. Yüksek tempoda gecen 8 ayın yorgunluğunu iyi bir tatille atmanızı diliyorum. Ayrıca hayat yolculuklarının en önemli virajlarından birinde olan YGS ye girecek öğrenci arkadaşlarımıza da başarı dileklerimi paylaşıyorum. Türk Tiyatrosu na büyük emek veren duayen oyuncu Cüneyt Türel ile Türk televizyonu ve sinemasının kilometre taşı Orhan Boran ın ölüm haberleri hepimizi çok üzdü. Birçok gence yol gösteren bu 2 büyük duayeni unutmayacağız. Hepimizin başı sağolsun. Herkese mutlu bir Haziran ayı diliyorum. 05

2012 Plaj Modası Moda 06 Deniz sezonu yaklaşıyor. Plajlarda çok daha trend ve çekici görünmek istiyorsanız, alışverişe çıkmadan önce bu yaz nelerin moda olacağını öğrenmek istemez misiniz? İşte 2012 yaz sezonu plaj trendleri! Retro ve Fırfır Sezona damgasını vuran retro ve fırfır akımı, mayo ve bikini tasarımlarını da etkisi altına almış. Yüksek belli, 50 lerin siyah beyaz filmlerinden görmeye alışık olduğumuz birbirinden şık modeller, bu yaz plajlarda sıkça göreceğiz. Ayrıca birçok modele uygulanan fırfır detayları da bu yaz kadınların vazgeçilmezleri arasında olacak. Asimetri Tek omuzlu asimetrik kesim bikini ve maya modelleri de bu yaz plajlarda sık sık göreceğimiz modeller arasında. İster çiçek desenli, ister fırfır detaylı ya düz renkli olsun, eğer göğüs ölçüleriniz el veriyorsa ve omuzlarınız yeterince genişse, bu yaz mutlaka asimetrik kesim bir bikini ya da mayo almalısınız. Mayokiniler Mayokiniler bu sezon da oldukça moda. Eğer vücudunuza güveniyorsanız, 2012 yazını çok daha seksi, cesur ve farklı tasarlanmış mayokini modelleri tam size göre.

Moda 08 Egzotik desenler Bu yaz tasarımcıların favorisi olan çiçek desenleri plaj koleksiyonlarını da etkisi altına aldı. Ancak eğer bu tip bir bikini ya da mayo almaya karar verdiyseniz, vücut tipinize göre tercih yapmayı ihmal etmemeli, dikkati çekmek istediğiniz bölgede desenlerin yoğun olmasına özen göstermelisiniz. Mono color etkisi Eğer bikini ve mayo seçiminizi yaparken sadelikten yanaysanız, bu sezon çok şanslısınız. Çünkü bu yaz desenler kadar düz renkli mayo ve bikiniler de oldukça moda. Plaj kıyafetleri 2012 yaz sezonunda plaja giderken giyebileceğiniz birbirinden şık tasarımlara rastlayacak, seçim yapmakta oldukça zorlanacaksınız. Transparan uzun elbiselerden, bol tişörtlere, fırfırlı pareyolardan püskül ya da payetlerle detaylandırılmış tasarımlara kadar birçok alternatif bulunuyor. Size düşen sadece hangisinin sizin tarzınıza daha uygun olduğunu bulmak!

Moda Kollarda parti var 10 Bu sezonun trendi arm party yani ne kadar bilekliğiniz varsa takıp kolları şenlendirmek. Arm party'nin kuralı kuralsızlık. Farklı renkte ve tarzda deri, ip, boncuk bilekleri ve saatleri kombinleyerek trendi yakalayabilirsiniz. Uzun kayışlı, kola birden çok sarılan saatler de kombinlerin önemli bir parçası. Johny Depp'in yıllardır görmeye alışık olduğumuz bileklikleri bu trendin öncüsü olabilir. Trendin takipçileri fotoğraflarını #armparty etiketiyle Instagram üzerinden paylaşıyor. Ünlüler de bu trendin yakın takipçisi.

Teknoloji Mini ipad sürprizi Galaxy S III 12 çılgınlığı başladı Kullanıcının göz hareketlerini takip ederek ekranın kararmasını kontrol edebilen özelliğe sahip olan Galaxy S III, Avrupa ve Ortadoğu da 28 ülkede piyasaya sürüldü. Almanya ve İngiltere de, S III ü elde etmek isteyen tüketiciler Samsung mağazalarının önünde uzun kuyruklar oluşturdu. S III, Samsung un Çarşamba günü İstanbul da üç noktada düzenlenen organizasyonla Türkiye piyasasına merhaba dedi. Telefonun Türkiye'deki fiyatı henüz belli değil. Samsung, Galaxy S III ile son derece iddialı. Şirket, 2012 in üçüncü mali çeyreğinde iphone ile arasında olan farkı iyice kapatmak istiyor. 2012 yle birlikte yeni ipad modelini çıkaran Apple ın, ipad mini adında bir tablet PC nin hazırlıklarını yaptığı belirtiliyor. Apple ın yeni model hazırlığının detayları grupla birlikte çalışan Güney Kore, Çin ve Tayvanlı parça üreticilerine dayandırılıyor. Şu anda 9.7 inch ekranlı modelle piyasada rekabet eden Apple ipad, art arda çıkardığı serilerde bu zamana kadar (son 2 yıl) ekran boyutuyla oynamadı. Milliyet'te yer alan habere göre, yeni geliştirilen ve daha uygun fiyatlı olması beklenen modelin 7.8 inch boyutunda olacağı ve Samsung un bu boyuttaki tabletin yakaladığı çıkışı durdurma adına etkili olacağı ifade ediliyor. Bununla birlikte ekran boyutundaki değişiklik birçok firmayı üzen bir haber olacak. Çünkü ipad için hazırlanan uygulamalar bu kez farkl bir ekran boyutu için de tasarlanacak. Fiyat tarafında 500 dolarlardan Apple ın mini modeliyle 250-300 dolar seviyesine kadar ineceği yönünde bilgiler de var. Tarih olarak da bu yılın sonuna işaret ediliyor.

Teknoloji Titanyumdan sert 'zırh' geliyor 14 Register sitesinin, Güney Kore elektronik sanayisindeki kaynaklardan elde ettiği bilgiye göre, Liquidmetal (sıvı metal) olarak bilinen teknoloji, düzensiz cam yapısına sahip bir metal alaşım. 1990 lı yıllardan beri mevcut olan alaşım, süper hızlı nabız kaplama teknolojisi sayesinde metal benzeri çok sağlam bir cam haline getirildi. Söylentiler, Apple ın 11 milyon dolar karşılığında Liquidmetal Techologies şirketiyle anlaştığı yönünde. Apple, bu konuda açıklama yapmayı reddetti. Apple ın gizli anlaşması hakkında bilgi sızdıran G.Koreli elektronik perakendecisi, Samsung un da 3 Mayıs ta tanıtılacak Galaxy S III modelinin, yüksek teknoloji ürünü seramik kaplama içerebileceğini iddia etti. METALURJİ MUCİZESİ Süper hızlı nabız kaplama teknolojisi, uçaklarda, mobil cihazlarda kullanılabilecek cam kaplamaların, metal özelliğinde olmasını sağlayacak. Bu alanda yatırım yapan şirketlerin verdiği bilgiye göre, 1960 lardan bu yana bilinen metalik camlar, 1990 larda üretilmeye başlandı. Metal alaşım olan meralik cam, birçok metalde rastlandığının aksine kristal formunda değil ancak bozuk bir cam yapısı bulunduruyor. Metalik cam, ilk olarak eritiliyor, ardından 1000 Santigrat derecenin üzerinde ısıtılıyor, böylece kristal yapısını kaybediyor. Eritilen metal, çelik bir kaplamaya dökülüyor ve kristal yapısını almadan soğutuluyor. Camın kristal yapısını kazanamadan soğutulması ve metal kaplamaya aktarılması, normal metalden farklı olarak yeni bir metalik çelik ortaya çıkarıyor. Ortaya çıkan materyal, plastikten 20 kat daha güçlü ve sert. Bu teknolojiyle ilgilenen Caltech firması, Metalik cam titanyum ve çelikten daha sert ve onlar kadar sağlam. Bu materyal uçaklardan, mobil cihazlara kadar birçok alanda kullanılabilir açıklamasını yaptı.

İguazzu Gezi 16 Suyun gücünün ne kadar farkındasınız bilmiyorum ama şimdi size anlatacağım yer dünyanın 3 önemli şelalesinden biri. Zimbabwe deki Victoria ve Amerika daki Niagara şelalelerine henüz gitme fırsatım olmadı ama Brezilya daki İguazzu yu gördüğüme çok memnun oldum. Tabi önce oraya ulaşma hikayemi anlatacağım sizlere. Sao Paolo dan Rio ya yola çıkarken dedim ki burası yabancı memleket ben en iyisi biletimi alayım da Rio da bilet falan kalmaz diye düşündüm. Niye öyle düşündüm bilmiyorum. Belki de Brezilya nın bayram tatillerine denk gelirim diye korktum herhalde. Her neyse, gittim Sao Paolo da otogara. Aldım Rio ya biletimi. Dedim ordan bir tane de Foz do İguacu bileti verin. (Foz do İguacu şehrin adı. Şelalerin adı İguazzu.) Dediler veremeyiz. Burası kuzey hattı otogarı. Orası için güney hattına gideceksin. İki havaalanını gördüm, hatta üç havaalanı bile gördüm ama bu iki otobüs terminali de ne iş falan diye söylene söylene bir saatlik otobüs yolculuğu sonrası vardım otogara. Aldım biletimi, ödedim kredi kartıyla, koydum cüzdana. Gittim Rio da geziyorum yiyorum, içiyorum falan Bir tekne turunda iki Türkle tanıştım. Hemen tabi sarıldık birbirimize, kan kanı çekiyor. Sohbet muhabbet derken, dediler sen kuzeyden güneye iniyorsun ama biz güneyden kuzeye gidiyoruz. İguacu dan otobüsle 23 saatte geldik. Mahvolduk. Biz ettik sen etme Ben tabi o saatten sonra tutuştum. Otobüs yolculuğuma 4 gün var. Dedim olmaz öyle, hemen gittim Rio da otogarı buldum. Dedim alın bileti iade, ben uçakla gidecegim. Dediler olmaz. Dedim neden, dediler kredi kartıyla almışsın. İşte o an başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Beş dakika falan kendime gelemedim. Pekiyi deyip ayrıldım ordan. Sonra biraz toparlandım geri döndüm, zaten adamla anlaşamıyoruz. Adam iyi bir hareket yaptı, google translate sayfasını açtı, ordan güzelce anlaştık. Bazen kızıyorum kendime ama zekama hayran olduğum anlardan birini orada yaşadım. Güç bela aklıma geldi, biletimi İguacu- Floripa hattına çevirdim. Floripa daha sonraki durağımdı. Hatta arada fark doğuyordu, dedim üstü kalsın, ben buna razıyım. Hemen koşarak İguacu ya bir uçak bileti aldım. Yalnız mesafe o kadar uzak ki, aktarmalı gideceğim uçakla. Daha sonra İguacu ya gitme günü geldiğinde

havaalanında dedim bir e-maillara bakayım. İyi ki bakmışım. Kalacağım yerde bir terslik çıktı. Yalnız Brezilyanın çözemediğim şeylerinden biri de telefon şebekeleri oldu. Çok enteresan. Bizde bir mahalli kodlar vardır, işte Denizli Ankara İstanbul neyse, bir de cep telefonları 532 542 555 neyse. Ama orda o kadar garip ki, eğer aradığın numara senin operatör değilse ayrı bir çıkış kodu ekliyorsun, birde o kişi başka bir şehirdeyse birde o kişinin kodunu ekliyorsun. Yani şöyle örnekliyim. Denizli den İzmir deki birini cep telefonumdan ararken kodladığım tuşlarla, aynı kişiyi Antalya dan ararsam farklı rakamlar tuşluyorum. Bu kişi İstanbul a giderse daha bir garipleşiyor. Uzun lafın kısası hiçbir şey anlamadım telefon sistemlerinden. Havaalanında son dakika bu kalacak yer problemini yaşayınca internetten acilen bir hostel numarası buldum ama gelin görün ki arayamıyorum. Beceremedim. Uçağın kalkış vakti geldi. Neyse bindik uçağa. Aktarma yapacağız ya, dedim orda hallederim. Aktarma noktasında aradım hosteli. Allah ta yardım etti, nasıl tuşladım bilmiyorum. Mantığı az biraz o zaman anlamıştım, şimdi hiç hatırlamıyorum. Diyeceksiniz niye sağdan soldan yardım almadın Denedim, defalarca denedim. İngilizce bilen adam sayısı az, onlara da bu kod olayını anlatamadım. Her neyse hostelden dediler havaalanında sizi karşılarız. İndim İguacu ya. Adım yazılı kağıdı görünce rahatladım. Hemen gittik hostele. Foz do İguacu öyle bir noktadaki Paraguay, Arjantin ve Brezilya nın kesiştiği yer tam. Hostelde 55 yaşında bir tane yarı Polonyalı yarı Amerikalı yı ertesi günü şelalenin Arjantin tarafına götüreceklermiş. (Pardon Amerikalı dedim ama Amerika Birleşik Devletleri diyecektim. Güney Amerikalılar acaip sinir oluyorlar. Onlar Amerika ise biz neyiz diyorlar. Haklılarda.)Daha önce yaptığım ufak sohbetlerde herkes şelalenin Brezilya tarafında panaromik görüntü olduğunu söylüyordu, fakat şelale Arjantin topraklarındaymış. Mutlaka Arjantin kısmına geç demişlerdi. Bende hemen atladım dedim o adamla beraber beni de götürün. Tamam dediler. Bindik sabah erkenden minibüse sınırı geçtik, pasaportlara mühürleri vurdular. Türklere Arjantin için de vize gerekmiyor. Tabi daha önce de söyledim. Turistken bir çok yer var görülebilecek ama sınırlı para var. Adamlar bir çok aktivite yapmışlar. Bunlardan benim ikna olduğum boat tour vardı. İyi dedik ödedik parasını. Düşündüm ki botla yaklaşacağız şelalelere aşağıdan da fotoğraf çekeceğiz. Bekledik biraz. Bizi bindirdiler bir tane kamyonun arkasına, başladık ormanın içinde asker gibi ilerlemeye. Tur rehberi var. Bize börtü böcekten bahsediyor. Dedim ayvayı yedik, saçma bir şeye para verdik. Meğerse bot turu aşağıdan başlıyormuş, bizi oraya götürüyorlarmış. Cahillik çok zor. Hele ki artık gezmekten algı kapasiteniz garipleştiyse daha zor. Botlara bindik, bize çantalar verdiler. İçine ıslanmasını istemediğiniz şeyleri koyun dediler. Bir de baktım herkes böyle yağmurluk gibi şeyler giyiyorlar. Düşündüm yağmurluğa ekstra para falan veremem. Zaten bot devrilecek olsa can simitleri var üzerimizde. Tüm bunları niye yapıyorlar anlamadım. Sonra bot hareket etti. Baya güzel fotoğraflar çektik. Müthişti şelaleler. Zamanında çok savaşlar olmuş bu topraklara daha doğrusu sulara sahip olmak için. Tam artık gezi bitti indirirler bottan bizi derken anladım ki o insanlar başkalarından duymuşlar botun suyun altına sürüldüğünü. Kaptan bizi sokabildiği kadar altına soktu suyun defalarca. Kuru hiçbir yanım kalmadı. Ama acaip eğlendik. 10 dakika falan sürdü herhalde ama inanılmaz keyifliydi. Bidaha bidaha Yusuf Tümay yusuftumay@gmail.com diye bağırırız ya konserlerde sevdiğimiz şarkılardan sonra, biz de orda otra otra diye defalarca bağırdık. Otra Portekizce de anladığım üzere bidaha demek heralde. Belki de bir küfürdür, bilemiyorum. O an başka bir şeyde bağırmış olabiliriz. 17

Gezi İndiğimizde bir süre güneşte kurulanmaya çalıştım ama beceremedim. Islak ıslak gezmeye karar verdim. Bol bol fotoğraf çektim. Ama sonra yine manzaraya sahip olabilme adına fotoğraf çekmeyi bırakıp anı, o anı yaşamaya karar verdim. Boş boş yürüdüm şelalelerin üstünde dinlenerek. Şeytan boğazı dedikleri bir yer var. İçerde trenle oraya da götürüyorlar. Şelalelerin tam birleştiği bir yer tam üstlerinde. Bir platform yapmışlar. Acaip bir şey. Kelimelerle anlatılabilecek gibi değil. Günün sonu geldiğinde çok yoruldum ama her anına değdi doğrusu. Brezilya kısmına geri döndüğümüzde dediler Brezilyanın en büyük barajı İtaipu var. Ama sen önce şelaleleri gördüğün için gitme şelalelerden sonra seni mutlu etmez. Gitmedim o yüzden ama ilk gidenler beğeniyorlarmış. Siz gidecek olursanız ilk oraya gidin. Ertesi gün İguacu da bulunan kuş parkına gittim. 3 saat her türlü kuşu inceledim. Kocaman kafeslere giriliyor. Kuşlar sizle beraber uçuyor. Onlara yem veriyorsunuz. Kimisi sevdiriyor kendini. Hele ki Tucano diye bir cins var. Uzun gagalı şapşal bir kuş. Sembol kuşlardan biri. Kuşun yurt dışına çıkarılması yasak. Çok sevimli bir şey. Her yerde oyuncakları satılıyor. Adettenmiş çıkışta yılanlarla papağanlarla fotoğraf çekiliniyor. Birkaç pozda ben harcadım. 18 Parktan çıkınca şelalelerin Brezilya tarafının giriş kapısı çok yakın. Şeytan dürttü beni. Oğlum buraya bir daha gelebileceğin meçhul. Gir bir daha ne olacak ki diye. Ama ben daha güzel bir şey yaptım. Bir önceki yazıda anlatmıştım. Rio da SugarLoaf ta helikoptere binememiştim. Bu sefer İguacu da şelalelerin üstünde tur atmayı denemeye karar verdim. Oradaki turla anlaştım. Hayatımda ilk defa helikoptere bindim ki hala her anını hatırlıyorum. Uyanıklık yaptım, pilotun yanına oturdum. 10 dk uçtuk. Hani orda helikopter düşse ölsek bundan mutlu ölüm olmazdı herhalde. Tabi artık o helikopter uçuşu sonrası gece uyuması çok zor oluyor. O müthiş sahneler gözleriniz önünden gitmiyor. İguacu daki son günümde ise Paraguay çok yakın olduğu için oraya gitmeyi istedim. Gidilecek şehrin adı Cuidad del Este. Paraguay o kadar yakın ki. Orda çalışıp Brezilya da oturan bir çok insan var. Hong Kong tan sonra dünyanın en büyük ikinci açık pazarı. Vergi yok. O yüzden elektronik aletler revaçta. Adeta cennet bu konuda. Alışveriş için harika bir yer. Ama tehlikeleri de var. Dolandırılma ihtimali yüksek. Ayrıca Güney Amerika nın uyuşturucu merkezi gibi bir yermiş aynı zamanda. Pek tekin değil. Ben tabi korkuyorum her şeyden. Pasaport kontrolden falan sakın geçme dediler bir de bana bunun üstüne. Dedim vize yok bize. Olsun dediler. Görevliler rüşvet ister falan uğraşırsın. Zaten kapılar açık. Sanki mahalle değiştiriyor gibi arabalar boğaz köprüsünden çıkıyor gibi. Kalabalığın içinden taksiyle geçtik gittik bizde. Paraguay çok enteresan bir yer. Acaip ucuz. Yemekler de ucuz. Elektronikte ucuz. Pek fazla inceleme fırsatım olmadı korkudan dolayı çünkü ne olduğu tam belli değil. Daha sonra araştırdım aslında ama pek sıkıntı olmuyormuş ara sıra olan olaylar dışında. Benim sayılı saatlerim olduğu için pek karışmadım sağa sola. Akşam dönüş vakti yine aynı kalabalıkta ben korkuyorum da bir taraftan ama bir sorun olmadan geçtik gittik. Hiçbir sıkıntı olmadı. Son olarak söylemek istediğim Foz do İguaçu da bir Türk dönerci var. Gazi abi. Uğrarsanız dönerini yiyin. Öyle devam edin seyahate

Biyografi Jeffrey Scott Buckley 20 Jeff Buckley, 1966 doğumlu, ünlü Amerika lı şarkıcı, besteci ve söz yazarı. Çıkardığı ilk albümü Grace den itibaren, döneminin en çok gelecek vaat eden sanatçılarından biri olarak görülen Buckley, şöhretinin doruğundayken geçirdiği bir kazayla 1997 yılında hayata gözlerini yumdu. Vokal çeşitliliğiyle tanınan Buckley, aynı zamanda 1960 lı yılların ünlü folk rock şarkıcısı Tim Buckley nin oğludur. Jeffrey Scott Buckley, 17 Kasım 1966 da Tim Buckley ve Mary Guibert in oğlu olarak Anaheim, Kaliforniya da dünyaya geldi. Yunan, Fransız ve Panama asıllı olan annesinin çocuğunu evlilik dışı doğurduğu Tim Buckley ise, İrlanda asıllı ünlü bir şarkıcı ve söz yazarıydı. Annesinin evlendiği Ron Moorhead ve yarı-üvey kardeşi Corey ile bir süre Güney Kaliforniya da yaşadılar, fakat bu evlilik yaklaşık 2 yıl sürdü. Scotty Moorhead olarak bilinen Jeff, üvey babasının ölümünden sonra, doğum sertifikasında yazılı olan Buckley soyadını kullanmayı seçti. Klasik piyano eğitimi alan annesi ve müziği seven üvey babasıyla Led Zeppelin, Jimi Hendrix, Pink Floyd gibi şarkıcı ve grupları dinleyerek büyüyen Jeff, daha 5 yaşındayken büyükannesinin dolabında bulduğu gitarı çalmaya çalışıyordu. Erken dönemlerinde Kiss hayranı olan Jeff in aldığı ilk albüm Led Zeppelin in Physical Graffiti siydi. Söylediğine göre bir müzisyen olmaya 12 yaşındayken karar vermişti. 14 ündeyken ilk elektro gitarını (bir Gibson Les Paul gitarı) alan Buckley, lisesindeki Jazz grubunda çalıyordu. Jazz Fusion gitaristi Al Di Meola nın yanısıra Rush, Genesis, Yes ve Jethro Tull un hayranıydı. Liseden 1984 de mezun olduktan sonra oradaki Müzisyen Enstitüsü ne (Musicians Institute) devam etmek için Los Angeles, Hollywood a gitti. Burada aldığı 1 yıllık kurs sırasında en çok teorik müzik çalışmaktan hoşlanan Jeff, okulun en büyük zaman kaybı olduğunu söylemekten de geri kalmadı. Bir otelde çalışmaya başlayan; jazz ve reggae

Biyografi 22 müzikten, rock ve heavy metale kadar değişik gruplarda çalan Jeff Buckley, geçen altı yıl süresince sadece geri vokallerde yeraldı. Şubat 1990 da New York a taşınan Buckley, kökleri 8. yüzyıla dayanan ve Qawwali adı verilen (Hindistan la Pakistan a kendini adayan) sufi müzikle ve bu türün en çok tanınan müzisyeni Nusret Fateh Ali Khan la tanıştı. Khan ı kendisine idol olarak belirleyen Buckley, eylül de Los Angeles a geri döndü. Tanınmış bir sanatçı olan ve 1960 larla 1970 lerde, oldukça beğenilen albümler yapan, öz babası Tim Buckley nin eski menajeri Herb Cohen den gelen teklifle, kendi parçalarından oluşan bir demo kaset doldurdu. Babylon Dungeon Sessions adını verdiği kasedi; Eternal Life ve Unforgiven'ın da (sonradan Last Goodbye olarak adlandırıldı) aralarında olduğu beş parçadan oluşturdu. 26 Nisan 1991 de Jeff Buckley, Tim Buckley den Sevgilerle adı verilen ve Brooklyn deki, St. Ann s Church de Tim Buckley i anmak için düzenlenen konserde sahne aldı. Bu onun da böyle bir kalabalık karşısındaki ilk performansıydı. Tim Buckley nin, öksüz oğlu Jeff ve onun annesi için yazdığı I Never Asked To Be Your Mountain parçasını, ünlü rock gitaristi Gary Lucas la birlikte çalan Buckley, ardından Sefronia The King s Chain ve Phantasmagoria in Two yu çaldı. Son olarak Once I Was ı akustik olarak çalan Buckley, parçanın ardından o an içinden gelen bir cappella son ekledi. Jeff, müzik endüstrisine ilk adım attığı ve tanınmasına büyük yarar sağlayan bu konserle ve son parçadaki enstrümansız söylediği kısımla ilgili şöyle konuşmuştu: Benim işim değildi, benim hayatım değildi. Ama cenazesinde olamamak beni üzdü, ona hiçbirşey söyleyememiş olmak. Bu konseri ona olan saygımı sunabilmek için yaptım. 1991 yazı boyunca New York da Gary Lucas la birlikte Grace, Mojo Pin gibi en sevilen parçalarını yazdı. Aynı zamanda Lucas ın grubu Gods and Monsters da da çalan Buckley, grubun mart 1992 de çıkardığı ilk albümün ardından gruptan ayrıldı. Aşağı Manhattan da çeşitli yerlerde, ama en çok da East Village daki Siné de kendine yer edindi. Burada birçok sanatçı ve grubun parçalarını çalan Buckley, o dönemlerde kendisini canlı bir müzik kutusuna benzettiğini söylemişti. Sin-é deki birkaç ayın ardından çeşitli plak şirketleri onu izlemek için gelmeye başlamıştı bile. Buckley, ekim 1992 de Bob Dylan ve Bruce Springsteen le de çalışan Columbia Records plak şirketiyle anlaştı ve araık 1993 de o dönemini yansıtan ve çalışmalarından dört parçayı içeren Live at Sin-é EP sini yayınlandı. Nirvana nın Nevermind albümünün yapımcılığını yapmış olan Andy Wallace la anlaşan Buckley, basçı Mick Grondahl ve baterist Matt Johnson la birlikte, 1993 yazında ilk albümünün çalışmalarına başladı. Dört hafta süren provaların ardından eylülde New York, Woodstock daki Bearsville Stüdyoları nda kayda girdiler. Buckley nin davetiyle, Gary Lucas da Grace ve Mojo Pin parçalarının kayıtlarında gitar çaldı. Ertesi yıl gitarist Michael Tighe de gruba dahil oldu.

Biyografi 24 İlk albümü Grace, 23 Ağustos 1994 de yayınlandı ve Buckley, bunu takiben çıktığı dünya turunu 2 yıldan fazla sürdürdü. Bu dönem boyunca Paris Olympia da dahil olmak üzere birçok önemli yerde de sahne aldı. Ardından aralık 1996 da Kuzey Amerika nın kafe ve barlarında (The Crackrobats, Possessed by Elves, Father Demo, Smackrobiotic, The Halfspeeds, Crit-Club, Topless America, Martha & the Nicotines ve A Puppet Show Named Julio) çalarak Phantom Solo Tour u gerçekleştirdi. Buckley, kafelerde ve yerel yerlerde çalmanın verdiği zevkin eksikliğini hissettiğine dair bir açıklama yapmıştı: Kısa süre önce hayatımda bir kafeye gidip, basitçe ne yapıyorsam onu yaptığım, müzik yaptığım, kendi müziğimi çalarak öğrendiğim ve benim için ne anlam ifade ettiğini keşfettiğim, beni tanımayan, naaptığımı bilmeyen seyirciyi, sıkarken ya da eğlendirirken zevk aldığım bir dönem vardı. Bu durumda kaybetmenin, riskin ve başarmanın değerli ve değiştirilemez lüksüne sahibim. Bu tür şeyleri, bu çalışma formunu biraraya getirmek için gerçekten çok uğraştım. Sevdim ve sonra ortadan kaybolduğunda onu kaybettim. Tek yaptığım bunu geri istemek. Buckley nin 1995 ve 1996 daki tur kayıtlarının birçoğu Mystery White Boy ve Live a l'olympia adlarıyla yayınlandı. Turu tamamlamasının ardından My Sweetheart the Drunk adını vereceği yeni albümünün çalışmalarına başlayan Buckley, 1997 de Memphis, Tennessee ye gitti. Burada bir silah evi kiraladı ve kendi kayıt cihazıyla demo kasetler yapmaya başladı. Tekrar stüdyo çalışmalarına başlayan grup için de, önlerindeki yeni albüm oldukça heyecan vericiydi.29 Mayıs 1997 de grubunun Memphis e ona katılmak üzere geldikleri gün, Buckley Mississippi Nehri ne bağlanan Wolf River da yüzmeye gitti. Eşyaları bulunan Buckley den hiç iz yoktu. Yapılan arama çalışmalarına rağmen Buckley bulunamadı. O günden bir hafta sonra bir turist tarafından görülen vücüdu karaya çıkarıldı. Alkollü olduğu ve intihar etmiş olabileceği iddialarına rağmen, herhangi bir uyuşturucu veya alkol almadığı polis raporlarında ortaya çıktı. Jeff Buckley nin son çalışmaları Sketches for My Sweetheart the Drunk adlı albümde yayınlandı, ayrıca canlı kayıtlardan oluşan Jeff Buckley-Live In Chicago adlı bir albüm ve 13 mayıs 1995 de Chicago daki The Cabaret Metro da kaydedilen, canlı konserin görüntülerini içeren bir dvd yayınlandı.

Tarih Büyük İskender 26 Büyük İskender, adı Doğu efsanelerinde yaşayan, o zamanki dünyanın yarısını 13 yılda fethetmiş, Pers İmparatorluğu'nun güçlü ordularını yenmiş, M.Ö. 336-323 yılları arasında Makedonya kralı ve tarihteki en büyük komutanlardan biri. Tarihin gelmiş geçmiş en ünlü atı sayılan Busefalus, satılmak üzere Kral Filip'e getirildiğinde, en usta biniciler bile hayvanı yatıştırmak için boşuna uğraştılar, Genç prens Iskender, bunun üzerine hayvanı yularından tutarak güneşe çevirerek gölgesinden ürkmesini önleyerek sakinleştirdi ve azgın ata egemen oldu. Kral Filip bunu görünce "Oğul" diye seslendi; "Sen kendine layık bir krallık kurmaya bak, çünkü Makedonya senin için pek ufak." Kralın sözleri adeta bir kehanet niteliğindeydi, çünkü azgın ata hakim olamayı beceren genç prens, aradan yirmi yıl bile geçmeden, Iran'ı da fethedecek ve Doğu'da çok büyük bir imparatorluk kuracaktı. Kral Filip, M.Ö. 356'da, parlak bir askeri başarı kazandığı sırada, üç ayrı haberciden, üç ayrı haber almıştı. Ünlü kumandanlarından Parmeinon, savaşta İlliryalıları altetmişti; atlarından biri Olimpiyat Oyunları'nda zafer kazanmıştı ve karısı Olempia, oğlu İskender'i dünyaya getirmişti. Kahinler krala, yeni doğan oğlunun savaşlarda yenilmek

nedir bilmeyen bir komutan olacağını söylediler. Genç İskenderin öğretmenleri arasında ünlü düşünür Aristo da vardı. Aristo'da aldığı eğitimin, İskender'in kişiliğinin oluşmasında büyük etkisi oldu. Genç prens, savaş sanatını iyice öğrenmişti. İlyada'nın bir kopyasını başucundan hiç eksik etmezdi. Savaş alanlarında ilk başarılarını kazandığında henüz 16 yaşında bir delikanlıydı. Babası seferdeyken ayaklanan Medyalıların üstüne yürümüş, şehirlerini yerle bir etmişti. M.Ö. 338 yılında Eski Yunan'ın en kuvvetli iki devleti olan Atina ve onun müttefiki Thebes'e karşı kazanılan Keronea Savaşı'nda da Makedonya ordusuna İskender komuta ediyordu. Kral Filip, suikaste kurban gidip öldükten sonra kral olduğunda İskender, henüz yirmi yaşına bile varmamıştı. Filip, yetenekli bir yönetici ve usta bir askerdi. Fakat sarayında dönen entrikalara engel olamamıştı. Eşi Olimpia'yı saraydan uzaklaştırmış, Kleopatra adında Makedonyalı bir kızla evlenmişti. Düğün sırasında, gelinin amcası Attalos içkiyi fazla kaçırıp sarhoş olunca, soyluları, tahta 'meşru bir veliaht' kazandırmaları için tanrılara dua etmeye çağırdı. İskender, bunun üzerine annesine hakaret eden adamın suratına öfkeyle şarap kadehini atmış, kendisini kaybeden Filip de oğluna hançer çekmişti. Ancak sendeleyip düştü ve bir şey yapamadı. Babasının öldürülmesinde İskender'in parmağı olduğunu ileri süren tarihçi ve yazarlar da vardır; fakat bu suçlamayı doğrulayacak sağlam ipuçları yoktur. Annesinin komploya karışmış olması daha akla yakın gelmektedir. Ayrıca Olempia'nın, Kleopatra'ya, intihar etmesi için emir verdiği bilinmektedir. Kleopatra'nın dünyaya getirdiği çocuk da tanrılara kurban edilmiştir. Tahta geçtiği zaman henüz yirmi yaşında bile olmayan İskender, öldüğü zaman da daha otuz üç yaşındaydı. Fakat aradaki on üç yıl boyunca öylesine parlak ve büyük fetihler gerçekleştirdi ki, ihtişamı yirmi üç yüzyıl boyunca dilden dile dolaştı. Tahta çıktığında, Trakya'da, Thebes'te, İlirya'da ve Teselya'da kargaşa vardı. İskender, duruma hemen el koydu. Teselyalıların üzerine yürüdü ve kansız bir zafer kazandı. Yalnız Teselya'yı almakla kalmadı aynı zamnda diğer Yunan devletlerinin de arasını buldu. Bunun üzerine Korent'te toplanan kongre, babası zamanında tasarlanan Asya'nın fethini gerçekleştirmek için Yunan ordularının baş kunamdanlığına İskender'i getirdi. İskender, Korent'te bulunduğu sırada ünlü düşünür Diogenes'le tarihe geçen konuşmasını yaptı. Genç kral, düşünüre kendisinden bir şey istemesini söyleyince, Diogenes, "Gölge etme başka ihsan istemem" karşılığını verdi. İskender'in bunun üzerine dostlarına, " İskender olmasaydım Diogenes olmak isterdim" dediği rivayet edilir. İskender'in, Pers İmparatorluğu üzerine sefere çıkmasından önce başkaldıran Trakyalılara bir ders vermesi gerekiyordu. Trakyalılar, Şipka diye bilinen geçitte savunmaya geçmişlerdi. Makedonyalılar'ın ise buradan geçmeleri gerekiyordu. Trakyalılar, savaş arabalarını istilacıların üzerine yuvarlamak için doruklarda toplanmışlardı. Fakat İskender'in kullandığı taktik, bu tehlikeyi kolayca ortadan kaldırdı; 27