insanın liarakterî, o insanın en nelere güldüğünden belli ol-ur...



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

tellidetay.wordpress.com

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül :55

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 6 (ΔΞΙ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR. Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak)

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

EKİM AYINDA NELER ÖĞRENECEĞİZ?

PİNOKYO EĞİTİM KURUMLARI MART AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI 1. HAFTA

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

Einstufungstest / Seviye tespit sınavı

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

ATATÜRK'Ü ANIŞ. Adım-Soyadım:...

Seçelim ve yerleştireli. Kutlu : Merhaba. Sophie : Kutlu :. Kutlu... e?

Bu konuda daha kim bilir ne yöntemler bulunacak? Tüm Kişisel Gelişim Uzmanı Meslektaşlarımı ve dostlarımı WC-TERAPİ çalışmalarına bekliyorum!

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler.

Akhisarlı Hakkı Baba, 1934 yılında Akhisar da doğdu. Ailesi Aslen Makedonya nın PİRLEPE şehrinden gelmiş Arnavut kökenli bir ailedir.

A2 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: PASAPORT NO:

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Ürünü tüketmesini/satın almasını/kullanmasını ne tetikledi?

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI


YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba.

Doğum günün kutlu olsun Büyük Usta

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir?

Başbakan Yıldırım, Keçiören Metrosu nun Açılış Töreni nde konuştu

Umutla, harabelerde günlük turuna çıkmış olan bekçi Hilmi Efendi yi aramaya koyuldu. Turist kalabalığı Efes sokaklarına çoktan akmaya başlamıştı.

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

Fatma Atasever.

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi UĞUR BÖCEKLERİ ŞUBAT

2- Takside. Türk kadınla Alman kadın aynı yerden taksiye bindiler aynı mesafeyi gidip aynı yerde indiler.

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

.com. Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ

Berk Yaman. Demodur. Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΠΤΑ (7) ΣΕΛΙΔΕΣ

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

İÇİNDEKİLER FARE İLE KIZI 5 YUMURTALAR 9 DÜNYANIN EN AĞIR ŞEYİ 13 DEĞİRMEN 23 GÜNEŞ İLE AY 29 YILAN 35 ÇINGIRAK 43 YENGEÇ İLE YILAN 47

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz

1 Anne çocuğuna ne öğütlüyor?

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

Mehmet Ali Aktar. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

TAVŞANCIK A DOĞUM GÜNÜ SÜRPRIZI

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

1. Her şeklin diğer yarısını aynı renge boyayalım.

Ali VAROL'un Blog Sitesi

UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

Mutlu Haftalar! Mutlu Ramazanlar! ilkokul1.com

kanaryamın öyküsü Ayla Çınaroğlu Resimler: Yaprak Berkkan

HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ.

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

5 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, fiziksel özelliklerim nelerdir? Vücudumuzun bölümleri ve iç organlarımız nelerdir? Ne işe yarar?

EKİM AYINDA NELER ÖĞRENECEĞİZ?

HİKÂYELERİMİZ FEN VE MATEMATİK ETKİNLİĞİ

.com. Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN

œ œ œ. œ œ œ œ œ œ œ œ

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

kural tanımayan cafer Adı-Soyadı:...

DALKARA'DAN PAZARCIK TA GÖVDE GÖSTERİSİ

AVUKAT Skeç-Komedi Tiyatro Metni

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

Transkript:

- lâ TA FÎSEyeRLESL-

insanın liarakterî, o insanın en nelere güldüğünden belli ol-ur... C O E T H E peğerüü okuyuculanım z; Yeni bir sayıda sîzlerle beraber olmanın sevinci ve neşesi içindeyiz. Bu sayıdada her sayfada «Gületıken düşünecek komünizme ve kapitalizme verdiğim iz cevaplarla bir nebze olsun ferahlayacaksınız. M em leket ve dünya m eselelerine kendi fikir açım ızdan mizah alanında olsun eğilerek sîzlerin sesini ikjih' m akam lara (!) elimizden geldiğince duyuracağız... Sınırlı duyurma imkanlarımıza rağmen siz bize öylesine sahip çıktınızki 1. ve 2. sayılardan elim izde kalmadı, pek çoğunuzun taleplerine cevap verem edik... Derginiz, malf imkânlarının sınırlı olması nedeniyle, belirli bir sayıda b asılabilm ektedir... V e ancak büyük şehirlerde gazete bayilerinde dağıtılabilm ektedir. Dergim ize abone olunuz, gazete bayilerine ve kitapevlerine ısrarla belli bir sayıdan fazla ödemeli isterlerse indirimli gönderdiğimizi hatırlatınız ki GOCLENE-!L.İM... t Güçlenelim ki:; piyasa derg'ilerinin tekeline son v e re lim... Sizinle beraber, sizin için sürdürdüğümüz mücadelemizde daha iyiyi, en güzeli gerçekleştirelim... Serm aye çevrelerinin, solkişotların canını sıkalım... Çaylağın pençesinin enselerinde olduğunu hissetsinler ve her çeşit haşerata aman verm iyeceğini tüm ilgili bilgililer! b ilsin ler...

e.h.tı tm tâa»buibmm(l) Rahşan E csv lt kocasıyla seçim seyahatlerine gitmekten o kadar zayıflamış ki-. B ir gün kahvaltıda bir zeytin çekirdeg-l yutunca herkez onu hamile zannetmiş-. SUZURUMVA»İPENEM 7300 «İtU yetç.! GEMÇrEH V ESİR t5wc- İ.ETO M «e haber? - O U R ü i^ V A U O Y E M E - V "^ İVC\M\2 '0 ^ V E R V a r... P A R T İ L İD E R L E R İ D O ST G E Ç İN S E L E R D İ ; t e r i n e k ( f ^ Ç ÎK 6 Î A İ

O VU»JtAK _ OEvitıiAtîıS«^ Bîi- lm 6 X- Cl) E^ÎTÎM J E T U Ç A K L A R I B ir Sovyet işçisi diğerine «Bir düşün, dedi. Hükümetimizin Londra ya iki saatte gidebilecek jet uşakları war!> D iteri cevap verdi, cancak üç yılda pasaport alabilirsen bunun ne faydası olur kl?»

H A V H A V Semiz bir köpek mis gibi taranmış süslenmiş boynu tasma'iı Ankara sokaklarmda o kaldırım senin bu kaldırım benim geziyordu.. Poposunda ki Rus vizesi AnkaralI bazı köpeklerin dikkatini çekmiş olacak ki, büyük bir merak içinde cici köpeğin etrafını aldılar ve Rusyadaki yaşantısını sordular. Şahane bir külübem vardı- îk i katlı, İçinde puflar yastıklar.. Köpekçe yayın yapan televizyon, her gün üç öğün yemek, kemik, et suyu.. Akşam saatleri gezinti özel araba, özel şöför v-b. Eeee- Yine de kaçtım.. Neden ' B ir tek gün köpekçe havlıyamadıktan sonra, başlarım ben böyle yaşantıya. Haavvv Haavv Haavv--.- S A T R A N Ç C I Düşük Kremlin başbakanın eski bir arkadaşı «Nikita Kruohev ile sık sık santraç oynardık» dedi ve şunuda söylemeliyim ki politikada olduğu kadar satranç tada kabiliyetliydi- Daha önceden birkaç hareketi tasarlıyabilirdi ve hücumları çok şiddetliydi. H iç sıteştığı olmazmıydı. O zaman da satranç majasını söylemeliyim ki politikada olduğu kadar satranç tatakımımla oynardı O T V E SA M A N i Belgrad sokaklarında saman yiyerek gezen bir işçi tevkif edllereik. M areşal T ito nun huzuruna çıkarrılmıştı. Maraşal, işçiye neden saman yediğ-ini sordu îşçi; E f f U u s â ^ n a ıiıs ı eiknua taklidi O SLO - B ir Sovyet G snizaltısı Bareû ts Denizi ods b ir N erveç b alıkçı gem isinin eğîar»tia ta- Sav ^Ne olacskb ydnjj! *.H ep i?ü6y a- fllf2.3 f/a5 c ^ e u ie tl e r m.1 ishiscskit a e r KwRT K. ' Aç olduğum için-, cevabını verdi. Ne feci! Gel buraya karnını doyur dedi. tşçi, kilerde yiyip İçtikten sonra Tlto Görüyor musun dedi- 5 yıllık plan tamamlandıktan sonra her işçinin böyle bir kileri olacak. Fevkalede memnun kalan işçi başından geçenleri tanıdiiiklarına anlattı. Günün birinde de Rusya da da 1 taneden fazla yıllık plan uygulandığını hatırlayarak trenle Moskova nın yolunu tuttu. Moskova ya gelince. Saman yiyerek Kızılmeydan da dolaşmaya başladı. Nihayet K G B tarafından tevkif edilerek. SttaiM nin karşısına çıkartıldı. Stalln, isçiye tevkif edilişinin sebebini sorunca lişçi; Soman yedim! cevabını verdi. Biunun üzerine Stalin bağırmaya başladı. Sen b fr sabotörsün. Yazın ot yenir,: Saman kışa saklanır.

M U N T A Z A M A İL E S İ Yazılmasa da olur> cinsinden bir kaç evrakı hazırlar. Nokta, virgül, so. ru işaretlerine dikkat eder, soldan 1/5'ini dosyalama deliği kâğıdın için itina ile boş bırakır. Saat tam IT.OOüde daireyi, masayı boşalmış olarak terkeder. 17.15'e kadar K ızılay da bir tur atar. 17,26 te evindedir. Memduh Muntazam bey, M aliye de mümeyyizdir, Müll<iye mezunudur, yakası kolalı, kıravatı ve mendili çorabına uygun, saçı düzgün taranmış, papuou daima boyalıdır. H er gün saat 08,42 de evden çıkar tam 09 a 8 kala daireye ulaşır. Masasının üstü tertemizdir. Çok şekerli kahvesini İçer, oda arkadaşlarının hatırını kibarca sorar, 09,30 da M üdür beye arzda bulunur. Müdür bey kısaca talimatını verir ve onu savar. Aslında müdür beye bildireceği bir mesele yoktur. Maksat var lığını hatırlatmak ve hürmetlerini sunmaktır. Arasıra M üdüı bey Memduh B e y i hatırlar. Hazırladığı bir müsveddeyi vererek kelimelerin imla kılavuzuna uygunluğunu kontrol etmesini ve noktalamaları yerleştirmesini istec. Memduh Muntazam Bey'i en büyük saadeti budur. E v e döner ve Melâhat Hanım'a derin bir hazla olayı anlatır. Gece, sayısı bir kuruştan konken oynarlar. M elâhat hanım, kocasının önemini belirten vak ayı bütün dostlarına nakleder, Memduhçu ğum olmasa hiç bir şey yapamazlar. Müdür bey yapayalnız kalır.» der Hatta geçen hafta müdür Bey Memduhçuğuma demişti, -Memduhçuğumdemiş. -bir sana güveniyorum^ gözü kapalı senin kâğıtlarını imzalarım. Verdiğim müsveddeleri hiç kimse senin gibi beyaza çekemez, demiş. Amma kardeş, bir türlü terfi ettirmiyorlar işte. Hep diğerlerinin hasedi yüzün - den.» H er çarşamba sinemaya giderler. 15 Günde bir Müdür beyi ailece ziyaret ederler. Ayda bir defa Müdar B e y onlara gelir. Son gelişlerinde Müdür bey. Kerataya bir üst derece vermek için kadro istedim.» dedi. Bunu duyan M elâhat hanımla Memduh B ey ucuna iliştikleri koltuktan az daha kayacak - lardı. M usa Muntazam Bey, babasının aktar dükkânında çalışır. Yedi dükkân süprüntüsü havilcan, misk, karbiber kutularının yerini gözü kapalı bilir. H er sabah 07.30 de evden çıkar ve CG de de Bism illah çekerek kepengi açar, eşyaları gözüyle kontrol eder. İlk müşteriden aldığı parayı çenesine sürer ve kasaya kor. O gün ödenecek bonoların listesini alır, paraları sayar, her bono için kısım kısım ayırır saat 09,00 da bankaya yollanır. ve Abdullah B eyle arası açıktır. Bunca senedir dükkân komşuluğu yaptıkları adamı iyi tanıyamadığına ü- zülür. Efendim, geçen sene M usa dan «Öğleden sonra veririm» diye aldığı 500 lirayı taa İkindiden sonra iade etmiştir. Esnaflığa yakışırmı bu hâl Hani yüzüne gelmemiştir amma yinede belli etmiştir. O zamandan beri Abdullah B e y le mesafeyi açmış Ailece Adalet Partilidirler. Partinin ilçe merkezi lüzum gördükçe teberru ister ve 50 lirayı yollarlar. M iting, nümayiş, yürüyüş gibi şeylere karışmazlar. Dört yılda bir oylarını atarlar. O gün M usa B e y larclvort elbiselerini, Mücella Hanım şifon entarisini giyer, saçını maşa ile kıvırır başörtüsünü şenlerkâri bağlar, caminin avlusunda Adalet Partisi» ne rey verirler. Herbelkeyen efendi bayla buluşarak, kes kendileri gibi olsa Süleyman Bey in çok şeyler yapacağından şüpheleri yoktur. Ama gel gelelim, bu aşın sağcılarla aşırı solcular yok mu, hep onlar işte. B ir de Ecevit (1 ). Tabii, Ecevit olmasa her şey düzelecektir. Bunları düşünürler, yine de kim. seye söylemezler: ne olur ne olmaz. M ücella hanım Musa B e y in amcasının kızıdır. H elâl süt emmiş, yüzü gözü açılmadan Musa B e y le başgöz edilmiştir. Akça pakçadır. Tutumludur. Haftada iki gün Türkân Şoray ın filimlerine giderler. Kayınvalide, Ah bu zamane gençleri eğlencesiz edemezler» diye söylenir. Kayınpeder in himayesi oldukça programları bozulmaz. Musa bey Nakşibendi tari- katine girmek için arkadaşları tarafından teşvik edilmişse de sülük e t memiştir. Görünmez şeyleri düşün - mek, kendisinden geçip kûl içinde erimek; yüreğinin çarpıntısını değiştirmek; bütün bunlar ona akıl almaz gariplikler olarak görünmüştür. M ücella Hanım ın sandığında biriktirdiği harçlıklardan bozdurduğu 18 reşat altını vardır. M es ut Muntazam Bey milletvekilidir. Adalet Partisi ne girmek için çok düşünmüştür. D-P devrildikten sonra elini eteğini çekmiş, hatt.?. münasip yerlerde, onlar da ipin ucunu kaçırmışlardı.» diye bir iki defa ko. nuşmuştur. 1965 seçimlerine kadar da partilerden uzak durmuş, devrinden kalma parasıyla taşaronluk geçinmiş, göze batmamak için evden pek çıkmamıştır. Sonra ilçe idare heyetine seçilmiş, son seçimlerde de hizipler birbirini ezerken aradan sıyrılıp listede dördüncülüğe yükselmiştir. Halen H iç bir şeyi bozmama» komisyonuna azadır. Lacivert elbise giyer, şapkası rölövedir. Komisyon toplantılarına

içtima saatinde katılır. H iç bir söze i<arı tıi:ı görülmemiştir. Reylerini Komisyon Başkanlığmm dediği yönde kullanır. Umumi hey et grup toplantılarına kuruvaze ceketi ilikli olarak kesiksiz devam eder. 41 lerle uzlaş - mak taraflısıdır. Ecevit den (2 ) korkar. İçin için düşünür : «Türkeş E cevit'i bertaraf etse, komandolar da solcuları ezse. Sonra da kendilerini denize atsalar: Feyzioglu A P ye girse, Bilgigle Sükan, Süleyman B ey den özür dilese, Süleyman B e y de onların gözünü öpse. Halk partililerin basında hemşehrisi Mutlu Muntazam bey gibi birisi olsa; Meclis müzakerelerinde meb uslar Başvekile teşekkür etmek için söz alsalar ne kadar iyi olacak..» Amma bu düşüncelerini hiç söylemez. Kim bilir, belki yanlış anlayan çıkar, ne olur ne olmaz.. M eclis dağılır dağılmaz ilk dolmuşla evine dönüp pijamalarını giyer ve Son Havadis gazetesini eline alır, Adviye Fenik ve Panpan ın yazılarım okur. Komisyon çalışmalarını hanımına anlatır. Hamdiye Hanım, kocasını can kulağı ile dinler. B ir defa gittikleri operayı sıkıcı, tiyatroyu berbat bulmuştur, amma yine de gitmeleri gerektiğini düşünür. Fakat hep ötiye tehir eder. E v işlerinde başı traşlı, entarisi belden robalı eteği yerde sürünen 9 yaşındaki evlâtlık «Raziye» kendisine yardım e- der. Halinden memnundur. B u ser yazlığa gitmeyi düşünmektedirler. B ir de «Yuva Yapı Kooperatifi>ne hissedar oldular. Yalnız M eclis müzakerelerinin saat 07,00 den sonra da devam ettiği nadir günlerde hayatının intizamı bc zulmakta, M es ut beyin pijaması yatağın ayak ucunda melûl melûl Hamdiye Hanım a bakmaktadır. Bu teessürünü hattâ kocasına bile açıklamaz. «Tabii ya Ferruh bey duyarsa, sonra bu uzatmalı oturumları belki de sa - yın Başbakan istemiştir^ neme lâzım der, susar. Şimdi bir televizyon aldılar. Artık sinemaya gitmek zahmeti de olmayacak. Yalnız Cuma günleri Anafartalar' da vitrine bakacaklar, yorulunca da hemşehrileri A li Razi bey In dükkânında bir kahve içerler, sonra da bir taksiyle eve dönerler. Anafartalar iyidir. Orada boykot, işgal yürüyüş yoktur. Esnaf, bütevekkildir, meb us beyi incitecek şeyleri düşünmezler. Ara sıra bir işleri için kart isterler. M es ut bey adı, bölgesi, komisyonu yazılı kartının arkasına «Kardeşim> hitabıyla başlayan bir kaç söz yazarak verir. Hamdiye Hanım buna övünçlü gözlerle bakarak sevinir ve kocası gözünde biraz daha büyür. Muntazam bey aileleri memnun, mesut ve rahattırlar. Güne saati gibi hiç şaşmayan bir hayatları vardır. Günebakan çiçeği gibi ışığa dönerler. Gözleri daima yere bakar.. Gözleri kudrete dik bakamaz, kamaşır. Y ü - reklerinin atışı hiç değişmez. Onlar L Ü K S f H A Y A T İşin sükseslindeyliz, mlnilsf' nıaksisiyle, Ç oğu çajım peşlinde, fingatar taksisiyle, Kimii lilişk- ikurar, fallamn karisiyle, için düşünmek zahmetli, söylenvek külfetli, yapmak imkânsızdır. Meçhul korkunçtur. Teslim olmuşlardır, önde bulunan kâsemen arkasırida giden koyun gibi. Hayalleri yoktur, hakikati de in celemezler. Sadece yasarlar, daha doğrusu «tenebbüt» ederler. N e korkarlar ne de korkulurlar. Sadece «Başkaları kullansın» diye yaratılmışlardır. (1 ) (2 ) B u yazı yazıldığı zaman O H P Genel Başkanı ism et İnönü idi. Bugünkü değişikliğe göre değiştiril - miştir. Dündar T A Ş E R Pervasıizca veritir,, mercimekler firma, Nelere katlanılır, gizli bir ask uğruna. K.misı? ar yüzündisn, çıkaram az sesini. Kimi baştan içikatlır, leıvin efendisini. Kimi iş oiisun düye, tavlar hizmetcisiiriıi. Pervasızca vertlir, m ercim ekler fırına, Nelereı katlanılır, gizli bir laşk tuğruna. Hanım gece kumarda, beyi bir pavyondadır, Tüıiü dollaplar döner, km in umurundadır, SekreSori yüzünden, patron zor durumdadlır, Pervasızca verilir, mercimekler frnna. N elere katlanılır, gizli bir aşk uğruna. YaşSİiiar gençisk taslar, güveniir parasına, Pervasızcaı verilir, meroinmelkler fırına, Nellere katlanır, g'izii bir aşık uğruna. Bunlaılın laikıllan, burnunun ucundadır, Seksten yaına, çlbiklan, hep aşk oruojndadır. Bu tiplerin ipferi, kadim avucundadir. Pervasızca vediir, merölmeıkler fırına. Nelere katlanılır, gıizlıi bir asık uğruna. T E M E L T E M Ü R C Ü

o p - T Ü R K M tz A H U S T A L A R I - I I I - N ia S R E D D İN H O C A - 1208-128S - B ^ a s ı imam olan Nasreddln Ho. ca BIvrIhIsar m Horto köyündo doğdu. Medrese tahsili gördü, köylerde imamilık yaptı. Sonra Akşehlre yerlegtl, bu şehirde kadılık yap tıtı söylenir. Halkın içinden geldih, köy ya - şantısmı olanca sadeliğiyle yansıttıfı için yalnız Türkiye de deg'il bütün dünyada milyonların sevgisini kazan - dı.. Günümüzde bile herkes Nasreddin H oca nın adı geçince en az bir kaç fıkrasını hatırlar ve gülümser.. Görlerimizin önünde Nasreddin Hoc$ ve ters binditl ihtiyar eşeg^i canlanır. Onu size tanıtmak bu yüzden bize düşhıez, olsa bir kaç çizgi bir kaıs fıkra We sizo hatırlatabiliriz... -O - B ir cenaze merasiminde hocanın etrafını alıp sormuşlar ; Hoca.. Tabutun sağında mı, solun da mı yürümeli? Yoksa önünde mi arkasında mı olm alı? Hoca gülerek cevap vermiş- İçinde olma da neresinde o- lursan o l!.. Nasreddin Hocanın eşeği kaybolmuş, büyük bir merak içinde kıyı-köşe ararken, bir ukalâ sataşmak istemiş.. Hoca, eşefi boş yere arama.. Çekmiş gitmiş Sivrihisara, Kadı olmuş. Hocada cevap mı yok? Belliydi kâfirin kadı Olacağı.. B en vaaz verirken kulaklarını dikip beni dinlivordıı..

«í / t e c a / e r ; h í ] r í 5 í í o í a r v i a í / i f i c a y «r,

Enver ORHAN Dikkat din Doğurur.'. Aman dikkat edin. Sayın H alk partili yöneticiler ve do yönetici olmak isteyenler. Nasılsa yurt içinde bulunduğxı bir gür* sayın Genal Başkanınız beliki de dünya siyasi partiler tarihinde ilk defa olaraik sîzlerden ne rica etti biliyorsunuz.. «Halk partisine bu kadar dokunmayın-- Yapmayır»> B iliyo r ve hatırlıyor adamcagrız Güven Partileri daha öncekileri. ve «Yapmayın.. Dokunmayın.. Dikkat din-- Dog:urur> demek istiyor. M evsim in en popüler şarkısını hatırlatıyor bu durum bize : Neden hep yurt dışındasın arkadaş Partıi içi özgürlükten yana derdin mi var K ie ö iü r...y a p ı^ a Y '» i- A c / y «ı,... Faşist rüzgarlar İBir solcu kazara nezle olmuş faşist rüzgârlardan dem vuran aslanlar! Kaplanlar- Vatan kurtaran Şabanlar (! ) V e de Tarafsız (! ) basın mensupları neredesiniz.. H ali partisine on yüzbinlerce komando girdi de yoksa haberiniz mi yök.. Hangi il ilçe kongreleri olsa kafalar gözler yarılıyor sopalı baskınlar sonucu karakolluk olunu yor ve suçlar bulunamıyor da! siz ortada yoksunuz,. Kendi seçimlerine bile kariitırıidihmı yine kendîlerinden olanlar iddia ediyor, sizden ses yok---- Ama Ayaş lı bir köylü bakın bize neler yazıyor---- Yahu bu adamlar kendi aralarında oturup anlaşamıyor, bir koltuk için kavga ediyorlar-- Birbirlerini anlayışla karşılamayıp idare demeyenler yarın işbaşına gelirlerse memleketi nasıl barışa-huzura kavuşturup idare edecekler- -? Bilem eyiz elinden öpülmesi ve nice doktrin çocutunu eğitmesi gerakli_ köylüm-- Onlar da bilemezlerse artık bir bilene sorarlar... 'Görüyorum ki gün aşırı Türkiye haricindesin Karaog-lanım (! ) Umudum (! ) dlyip de bir üzen mi va r... İ j J U E L ö e n u k t d i î. t^çisi destekte(r m i? Türk-iîş in bir partiyi (Hangisi malûm) destekleyip desteklememesi meselesi yine ortaya atıldı. B ir kere pişip de altı yedi kere ısıtılan pilav gibi pek tad vermiyor artık ya pratik düşünceli vatandaş düş-ünüyor-- Düşünüyor ve kendi kendine soruyor.. «Türk-İş karar alıp bir partiyi destekler desteklemes ne ama, o zaman işçisi ıtünk-iş i destekler mi-» Tabii bu sorunun cevabını vermek İşçiyi doktrin kitaplarında tanıyonlarla gazetelerde resmini görenlere düşmez. 10

îtle r susmuşlardıya, zafer eşeğin İdi, Yiğitler söylenmedi, eşek daha ünledi. B ir elinde güverc'n, öbür elinde silâ(h Başında miğfer, bir poz: mübarelk sanki İLAH!-- «İpek böceği,» namlı bir örümcek bulmuştu. Koydu «ıd EV BLÎZ Y O N > 'a rahatına kavuştu. Devalizyoncağızı ağla sardı örümcek. Ağladı garip bülbül, bu halleri görüncek. Heryıl güzel bir bülbül bura yuva yapardiy Örümcek ördü ördü, heryanını kapadı. Örümceği eşek sardı, bu yuvanın başına, Sonra, örümcek öldü, çattık mezar taşına- Bülbül şakımasaydı, millet uyanmıyordu. Üç kağıdı bilmeyen, «Eşek haklı» diyordu. Zavallıcıik kimseye birşey yapamıyordu. Bırakmıştı sahneyi, bir «iş>'e koşuyordu. Ö yle bir iştiki bu; «E B K E N G E Ç İM» di adı Rengârenk birşey idi, pek güzel idi tadı Sahnelerden jübile yapmadan ayrılmıştı Güldü glder^ken bile, buyer gitmez sanmıştı Evdeiki hesapları uyamadı çarşıya. Sahneler boş kalınca, gelip kondu kanarya-. Herkes eg k devrinden yeni kurtulmuş idi, Pek geçicide olsa kuşlar geri gelmlişti, özlemiş idi herkes bülbülün ötüşünü, Güvercinin enginde, gökte süzülüşünü. Eşdkçik kederinden birzaman anırmadı ölecekti derdinden, dostlan aldırmadı. Eşeikçik bağrı yanık gözleri ateften birkor, Agzmda dertli türkü; gitmekmi, kalmakmı zor? Uzun zaman birşeyler tasarlamakla geçti. En sonunda kuşlar savaş açmayı seçti!.- Dolaştı ormanları, anırdı, durdu hergün. Heryerde çifte attı, sakin geçmedi birgün. Diyor idiki, «bana saldırıyor kanarya. Saldırınca karşımda gidiyor hep anayasa» Halbuiki bu işlerde, görevliler var idi. Eşekse hep bunları itham etmekte idi. Diyordukl «Meydanda okurken rübâiler, Mazareti hazırdı, saldırttı ayıları Eşek yalnız değil, doluydu dayrlan, İnsanları keıruma başkanı sayın tilki. Verdiği beyanatta eşek haklı demişti- Sözüm onp,- bakardı, bir takım sahte gözler Duvmazlardı densede hoşa gitmeyen sözler Belki böyle demiştir, diye koruyorlardı, îtten medet umanlar, salta duruyorlardı. Güniler geçti, aylar oldu, çamurlu sular duruldu, G eçte olsa, güçte olsa, sahne yeniden kuruldu. Zavallı kalpten gidecek, ne dediyse tersi çıktı, Yedi ay sahnede kaldı, sz zamanda millet bıktı. Kurulmaz dedi kuruldu, eflskçik deli olacak. Anırdı, dediki! sahne yıkılacak, yıkrlacak. AMı yetmedi çelmeye, çifteyle yıkarım dedi, Ç*ifteside sökmeyince, hırstan semerini yedi-- Girdi balçığın içine, çifteledi, çifteledi Çamurlar yapışmasada, biraz izi kalır dedi. Güneş balçıkla sıvanmaz, tutmadı doğrular çamur. İştedikleri güzeldi; biryuva; beş başı mâmur.. D ağıttığı o haltları, cahildi, bilemiyordu, Anlamıştı hatasını, mahçuptu gü'lemlyordu. Bizler ne desek beyhude, kendi gizdi dertlerini. D ost sanıp sarıldıkları. Paylaşmadı dertlerini. B ir zaman sa'ltanat sürdü, rağbet gördü yâdı ellerde, Zavaılh, şimdi bir düştü, kepaze oldu dillerde-- Üm it kalmadı sahnede, öyle beyaz perde desen, Gazinolarda hayat yok. istikbali oldu yengen. Saltanattan düştü eşek, tekrar yükselmesi gerek. Ahırda tatlı bir uyku, önce dinlenmesi gerek.- Fakat heyhat! N e boş rüya imkân yokki uyumaya Sirkten kaçan domuz, ayı, ahırdalar, yokki hâya--. Eşekçik nasihat etti, ne gezer anlamaz ayı, Domuz tangoya ba'<lamış, koparıyor yaygarayı!-- Sözde yardımcılarıydı, sıkıştı, sihir gidecek Ne yapsın zavah eşek, tasfiye edecek!-. Diğerilerinin yerirji oynatmıştı bizim eşek. Bağırdı domuz ayılar, bu pis»şek değişecek..! iyilik yaparken hoştu, dalma eşek haklı idi Şimdi eşek haksız idi. kendi hakları saklıydı Eşeğin bütün işleri, arap saçına dönmüştü. Yıkılm ıştı hayalleri, tüm ümitleri sönmüştü. K ara kara rengi tüm kararmış, kederili gözler yaşarmış. K ıp kızıl ümitler sönük, mavi semerse sararmış. B ir yiğit demişti «Eşek, dur! B ir kaplanın sırtındasın. B u gidisin gidiş değil, yakanı kurtaramazsın!> Hak bildiler, söylediler, aldırmadı, aldırmadı, Kanlan bir-lkl tuttuya tokmuş, iyi saldırmadı. İş te böyle geçti koca bitmez tükenmez seneler. Eşek boşuna, geçirdi, neler yapılmazdı, neler-- Şimdi garip anırmalar geıllr bazen kulağıma, Sokfikta qört\noe, gelip yüz sl'rerm iş avas-ına-. E*!ftk hoşaftan ne anlar, suc adam yerine koyanda, Gözünü ot bürüm iştü aörmezdi karnı dovanda-. Bövle duyduk, böyle bildik, bu destanı söyledik Sabır ile, azim ile doksan dokuz eyledik. H alil Nejat A L T IN D A Ğ 1OT6 A N K A R A 12

ÔLÜMPÎYAT 13

14 m r í

\H4KAYE : A L IŞ V E R İŞ İN B Ö Y L E S İ K ö y kahvesinin tek masası etrafına toplan3ni<öyiüi6r, heyacanla dört 'İçişinin oynadı :ı oyurt seyrediyoriardı. Güiü;4meler, küfürler, takılmalar gırla gidiyor arada bir garsonun gevrek sesi hepsirvi bastırıyordu: < ^Yap biir!..> Köse Durmuş da, faltaşı gibi açtığı gözleriyle, neredeyse omuzuna çıkacak diğer meraklılara aldırmadarı, oyunu seyrediyordu. B ir ara 5-6 yaşlarında pasaklı bir oğlan çocugru ağlayarak yanına yaklaştı. Birşeyler anilatnîak istediği belliydi. K ö se D urmuş. küçük oğlunun bu zamansız ziyaretinden ziyadesiyle rahatsız olmu, kimsenin anlamadığı bir takım acaip sesler çıkarmağa, homurdanmağa baş lamiıştı. N ihayet: «Gene ne var lan?--> diyebildi, yutkunduktan sonra: «^Ahmert emmim.-» dedt. «'Ee. n olmuş Ahmet emmine?» «lahmet emmim G arib i dövdü. Ansm seni istiyor..» B ir lahavle çekti K ö se Durmuş, Garib, çok sevdiği köpeğinin adı idi. Bu Ahmet'e de ne oluyordu acep? Delirmiş miydi yoksa? Zaten son günlerde abuk-<ssbuk konuşrhaya başlamıştı. En iyisi gidip bir bakmalıydı. Birkaç lâhavle daha çektikten sonra yürümeye başladı. 'Eve vardığında nerdeyse küçük dilini yutacaktı. Ahmedin elinde uzunca bir sopa, önde Garib, ikiside kan ter içinde evin etrafını dört dönüyorlar. K ö se Durmuşun tepesi atmıştı: «^Ulan Ehmot!.» diye güriledi. «N e istersin dağın hayvanından?» Ahmet durdu. Şaşırm ıştı. «Ş e y y..» dedj, «Valla-bUla benim suçum y o k...» «Y ıkıl karşımdan hergele!. H ay van ne hale gelmiş.» «^Valla ağam-. Şeyy.. Ben şey yapacaktım Turis var ya turis?» «Oğlum sen kafayı mı üşüttün? N e turisi, turis k im?..» işte canım. Şeeriiler ona öyle diyonlar y a?..» «Ee, nolmuş turise?» «Oğlum ney dedi?» «^Bana it getir, herbirini kaada alacam dedi-.» kırk K ö se Durmuş şapkasını kaldırıp, dazlak kafasını şöyle bir kaşıdı, sonra «^Yani şimdi Garibi götürsem bana kırk kâat verecek he mi?» «^Hah tamam. Ben iki it göyürdüm birini almadı. Ufak tefek istiyo. Kulağıda uzun olm alıym ış..» «ÎBöyle Garib gimi ne kadar o- iursa olsun, alacah he mi?» «ıhe ya.» Köse Durm uşun tüysüz yüzü gerildi, Allah vermesin cinsinden burnu gerbişledi, pis, sarı dişleri meydana çıktı. Senelerden beri ilk defa sırıtıyordu. Doğrusu bu hesap aklına yatmıştı. Ö yle ya sermayesiz para kazancaktı. B ir hesap etti köylüde e- peyi köpek vardı. Komşu köylerede gittimi tamam. Zengin olmuştu işte. Ahmede döndün ' «^Haydi lis başına» dedi, «yan yarıya ortağız.» K ö se Durmuş la kardeşi Ahmet, hafta demeden köyde köpek bırakmamışlar, komşu köylerden ithalata başlamışlardı. İşin iç yüzünü bilmeyen köylüler, İk i kardeşin delirdiğine hükmetmişjerdi. Nihayet köpek toplayıcısı turis «yeter» demiş, yirm iye yakın küçük, uzun kulaklı köpekle çekip gitmıişıti. Aradan uzun yıllar geçmiş, ylnö bir bahar günü, köye sık sık gelen gezi otobüs>lerinden biri daha köy kah. vesinin önünde durmuştu. Köyün yol üzerinde bulunması, tabii güzelliklerden fazlaca nasiplenn>esl, bu mevsimde yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri olmasına sebep olmuştu. Bilhassa okul gezilerinde otobüs'lerle gelen öğrencilere hemen hergün rastlamak mümkündü. Ama bu defaki bir okul gesizi değil. Kasaba zenginlerinin ve idarecilerinin birlikte düzenledikleri hem ziyaret hem ticaret cinsinden bir kır gezisiydi. XDtobüsün kapısı açılır açılmaz mini-mini bir köpek aşağıya atlamış arkasından kadınlı erkekli Ibir kalabalık avluya dolmuştu. K ö se Durmuş hızla yerinden kalk tı. köpeğin yanına doğru yürüdü. Ağzı bir karış açılmış, çimenler üzerinde zıplayan köpeği seyrediyordu. «Allah, Allaiı, öiur şey değil» diye söylendi. E v e t ta kendisi 'idi. G arib in ta kondisiydi bu. Ama olamazdı. O yaşlanmıştı şimdiye-. O zaman onun yavrusu olmalıydı bu. Emindi buna.. Nasıl, beğendiniz mi köpeğim i? Ama ne kadar şiirin değil m İ?» K ö se Durmuş döndü baktı, iyi giyimli bir bayandı bu. Konuşmasından, hareketlerinden oldukça itibarlı ve zengin biri olduğu anlaşılıyordu. «^Aa, sahi size tanıştırmayı u- mıttum.» dedi kibar bayan. «Adı Kukuta dır köpeğimin. Geçen ay Pransadan getirttim. Hemde yirmi bin liraya-» K ad ın birşeyler daha söyledi ama dinlemedi K ö se Durmuş. Gözlerini yerde oynayan köpeğe dikip söylendi: «Tuh.. G âvr oğlu gâvur, bizi kandırmış...» A L Î Y U R T G E Z E N / K. M A R A Ş 15

İS M A İL D U R A N : Resm e kaçan bir karikatür tokniğiniz var. Karikatürüdeki beyit, mizatıi anlaşınızın ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor, karikatürlerinizi bekleriz. V flt fin D flş flltî OKfl SÎJVfNMİ?TÎ NEVLESÎN» fîlti W IR VURULDU. AUlflH FftHHET.EYLESİN.» F İK R E T P A K İŞ : Cehennem Telefonu başlıklı fıkra yüze yakın fıkra arasından seçilen yegâne fıkra oldu! Aslında bu fıkrayı diğer fık - raların arasına koymak mümkündü ama, okurlarımızdan karikatür kadar, fıkra da beklediğimizi göstermek ama cıyla bu köşede yayınladık. Bizim için fıkra da karikatür kadar önemlidir, fıkra hakkında söylenecek tek söz «Dört dörtlük bir fıkra> ibaresidir. B A H R İ A K T O L G A. Espirileriniz güzel olmasına rağmen çizgileriniz için aynı şeyi söyleyemeyeceğiz. Ayrıca bu kadar büyük boyutlu kâğıtlar üzerinde çalışmayınız. Küçülen karikatürlerde bazı çizgileriniz kayboılabilir. F A T İH : Çok büyük boy kâğıt üzerinde çalışmanıza rağmen çizgileriniz, çok ince. Karikatürün boyutları küçüldüğü anda bazı çizgi'ler yok olabilir. Nitekim Fotoğraf makinesi Üzerindeki «foto» kelimesiyin birlikte bazı çizgileriniz de görünmez hale geldi. Y a çalışmalarınızı daha küçük kağıt ılara yapın ya da çizgilerinizi biraz daha ıkalmlaştınn....k E T E N : Karikatür üze - rinde uzun bir süre çalıç/madıgınız anlaşıyor. Ancak çizgileriniz acemi olmanıza rağmen kötü sayılmaz. Daha başarılı karükatürlerinizi bekliyoruz. F E R İD U N Espri için söylenecek hiçbirşey yok. Ancak, çizgilerinizin biraz daha gelişmesi gerek. Bu da ancak çok çok çizmekle olur. Yeni yeni karikatürlerinizi bekliyoruz. Karanlık eller tarafından kötü niyetlerle hoyratça soyulmamıza ve <s aa>nın isteği doğrultusunda yağlanarak bir anda yok edilmemize son verilsin- Yarınlar bizimdir.. Yaşasın özgür Hıyarlar.. Kahrolsun Faşistler Bilumum H iyar der K A R İK A T Ü R İS T A R K A D A Ş L A R A Ö N E M L İ N O T. Bazı arkadaşlar kara kalemle çizilmiş karikatür göndermektedir. Bazen de mavi mürekkeple çizilmiş karikatürler gelmektedir. E u türlü karikatürlerin klişesi aldırılamadığından, ne kadar güzel olursa olsun işe yaramamaktadır. Karikatürist arkadaşlardan ricamız, çini mürekebi, o da yoksa siyah tükenmez kalem ya da İspirtolu kalemle ^çalışmalarıdır. 16

C E H E N N E M T E L E F O N U Komünist Partisi Genel Sekreteri B>REIJNEiV_ birgün ABD içişleri Bakanının konuğu olarak Amerika ya gider. Yemekten sonra İçişleri Bakanının özel bürosunda BREJNEV bakana sorar: Saym bakan teknolojik alanda Amerikanın yeni buluşları var mı a- caba? Bakan elini masasının üzerindeki cihaza koyarak. Evet var. Brejnev şaşkın öne eğilir pürdükkat cihaza bakar ve tekrar sorar: B u nedir? Cehennemle konuşmak için telefon - İTelefon mu? Yani bununla Ceihennnenile mi konuşulur? Evet, der Bakan. Brejnev şaşkın döner vs ricada bulunur: Acaba konuşabilir misiniz? -- Konuşurum fakat çok şaşıracaksınız. Neden Çok ücretli. Ben ücretini öderim, der Brejnev- Neyse cehenneme telefon açilır- Konuşiuluır Brejnev tekrar sorar : Ü cret ne kadar? On bin dolar. Brejnev, cihazın bir kaç günlüğüne kendisine verilmesini İsrarla rica eder. Cihazı alır ve Rusya ya döner. Komünist Partisinin yetkililerini etragfına toplar. Yoldaşlar, bu elimdeki cihazla cehennemle konuşabîlıiyoruz. der. D i ğerleri şaşkınca Brejnev in elindeki cihaza bakarlar, etraflıca incelerler İçlerinden bir sorar : Sayın Brejnev yoldaş ne kadar acaba? ücreti - Ücreti şaşılacak kadar fazla, der Brejnev-. Neyse daha fazla beklemeden cehenneme telefon açarlar. Konuşurlar. Konuşma bittikten sonra Brejnev ücreti sorar Cehennem santralından üç kelimelik bir cevap gelir: B ir Ruble efendim Brejnev bunun üzerine Nasıl olur? Amerika'dan konuştuğumuzda onbin dolar iştemişti niz. Şehir içi bir Rubledir efendim. - Fikret P A K ÎŞ TEM SİLCİLİK; Dergimiz il ve ilçelerde sesimizi duyuracak yetenekli gençleri kadrosuna alacaktır.. Arzu edenlerin iki vesikalık fotoğrafla beraber şu bilgüeride bize göndermesi gerekmektedir... 1) Adı ve soyadı 2) Doğum tarihi 3) işi veya okuduğu okul 4) açık adresi... Temsilcimiz ayrıca her ay 10 dergiyi ödemeli olarak kabul edecek ve çe v resinde satmaya gayret edecektir... Buna karşılık kimlik kartı yollayacak eserlerinin yayınlanmasına öncelik verecek ve ilerde de kolaylıklar göstereceğiz... YAZIŞMA ADRESİMİZ Rüzgârlı Sok. No. 41 ULUS-ANKARA A B O N E OLUNUZ ABONE BULUNUZ 6 aylık 20 1 senelik 40. TL. Abone bedelini her hangi bir postaneden posta çekleri hesap no 100'129 a havale ettirerek kola\''ca abone olabilirsiniz... Gazete bayii, kitapevi ve derneklere duyurulur; Her ay en az 10 adet ödemeli talep etmek şartıyla dergimiz bir lira indirimli gönderilecektir. Yani dergi başına bir lira satışını yapacaklara bırakılacaktır--. dergimizin c a v l a k M İZ A H D E R G İS İ Ayda bir çıkar... Sahibi ve sorumlu Yazı işleri Müdürü Selam et K. BA Y H A N İdare yeri Rüzgârlı sok. Nu. 41 U LU S /A N K A R A Abone bedeli 6 aylık 20 S eo e lik 40 TL.. Ankara dağıtım Fikri Neğiş (Bab a) Dizgi tertip baskı Ankara Basım ve Ciltevi Tel : 11 26 77 Dergide çıkan yazı ve karikatürler hiç bir şekilde iktibasedllemez.

Piatı ISO Kuruş