Düzeltme-şikayet başvurusunun zımnen reddine ilişkin işleme karşı davanın zımmi ret süresinden itibaren 30 gün içinde açılması gerektiği hk.



Benzer belgeler
T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire. Anahtar Kelimeler: Abonelik Sözleşmesi, Gecikme Faizi, Tahsil Edilince Beyanname Verilmesi

Sirküler Rapor /108-1

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş.K. /18-21 DAVACI YARARINA KAZANILMIŞ HAK

DANIŞTAY Vergi Dava Daireleri ESAS: 2014/304 KARAR: 2014/563

: Kazan Malmüdürlüğü - Kazan/ANKARA

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S. TSK/25

Danıştay Dördüncü Daire Başkanlığından. Karşı Taraf: Denizli Vergi Dairesi Başkanlığı DENİZLİ (Pamukkale Vergi Dairesi Müdürlüğü)

KARARLARI YARGI KARARLARI YARGI

T.C. D A N I Ş T A Y Üçüncü Daire Esas No : 2010/5785. Karar No : 2012/3582

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/18-21

T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire Esas No : 2010/8630 Karar No : 2013/4481 Anahtar Kelimeler : Haciz, Ödeme Emri, (BS) Formu Özeti : sayılı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /112

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ S. BK/100

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

İlgili Kanun / Madde 4847 S. İşK/22

T.C. DANIŞTAY Vergi Dava Daireleri Kurulu. Anahtar Kelimeler: Katma Değer Vergisi, Vergi İndirimi, Vekalet Ücreti

T Ü R M O B TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ SİRKÜLER RAPOR MEVZUAT

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, 18-21

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /6, S. İşK/14 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/1888 Karar No. 2015/6201 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STK/25

VERGİ SORUMLUSUNUN İDARİ DAVA AÇMA HAKKININ BULUNDUĞUNA İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZULMASINA İLİŞKİN KARAR YAYIMLANDI

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ 2, 18-21

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BARIŞ DERİN BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/13462)

T.C. D A N I Ş T A Y Yedinci Daire

T.C. D A N I Ş T A Y. Vergi Dava Daireleri Kurulu

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /2

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

Anahtar Kelimeler : Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşen mahkeme kararı, özel tüketim

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

İlgili Kanun / Madde 4857.S. İşK/ 2,18-21 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2013/21049 Karar No. 2013/19112 Tarihi:

ONÜÇÜNCÜ DAİRE USUL KARARLARI. Anahtar Kelimeler : Dava Açma Süresi, Yazılı Bildirim, Başvuru Mercii ve Süresi, Hak Arama Hürriyeti

DANIŞTAYIN SÜRESİNDE AÇILMAYAN DAVAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

Sirküler Rapor /70-1 ANAYASA MAHKEMESİNİN ÖZEL USULSUZLUK CEZASIYLA İLGİLİ BAŞVURUYA İLİŞKİN KARARI

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK. /Geç. 3.

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/6 İŞYERİ DEVRİ İŞYERİ DEVRİNİN İŞÇİ ALACAKLARINA ETKİSİ

Sirküler Rapor /163-1

: Av.Tezcan ÇAKIR Meşrutiyet Cd. N:3/15 - ANKARA

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İŞK. /8

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S.İşK/14

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/53,54,57

EMLAK VERGİSİNDEN MUAF OLAN TAŞINMAZLA İLGİLİ DÜZENLENEN ÖDEME EMRİNE İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZMA KARARI

İlgili Kanun / Madde 6356 S. TSK/41-43

DANIŞTAY Vergi D.Gen.Kur. ESAS: 2014/26 KARAR: 2014/52

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21,25

T.C. DANIŞTAY Yedinci Daire. Anahtar Kelimeler : Katma Değer Vergisi, Müteselsil Sorumluluk, Ek Tahakkuk, İdari İşlemin İcrailiği

Yargıtay 13, Hukuk Dairesinden:

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /81

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /88

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/46 HAFTA TATİLİ

KIDEM ZAMMI ÜCRETE UYGULANAN AYRI ZAMDIR ÖNCE KIDEM ZAMMI UYGULANIR DAHA SONRA TOPLU SÖZLEŞMEDEKİ NISBİ ZAM UYGULANIR Y A R G I T A Y İ L A M I

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /20

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/32 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2008/14944 Karar No. 2010/2311 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

A. VERGİLENDİRME DÖNEMİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/17

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /32,46

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/115,120

14. Daire 2012/679 E., 2014/2401 K. "İçtihat Metni"

SÜRESİNDE VERİLMEYEN BEYANNAMELERE KESİLEN ÖZEL USULSÜZLÜK CEZALARININ İPTALİ HAKKINDA DANIŞTAY KARARI

S İ R K Ü L E R. KONU : İkale Sözleşmesi Kapsamında 27 Mart 2018 den Önce Ödenen Tazminatlardan Kesilen Vergilerin İade Usulü Açıklandı.

Ba ve Bs FORMLARININ VERİLMEMESİ NEDENİYLE ADİ ORTAKLIK ADINA KESİLEN CEZAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI YAYIMLANDI

İlgili Kanun / Madde 854 S. DİşK/1

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

Anahtar Kelimeler: Emlak vergisi, arsa m2 birim değeri, takdir komisyonu, süre aşımı

ANAYASA MAHKEMESİNDEN GVK GEÇİCİ 73 ÜNCÜ MADDEYLE İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

İlgili Kanun / Madde 6098 S. TBK/ S. İşK/14

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü. Sayı : KDV /07/2014

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /29

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BURSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü. Sayı : [I

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/ S.İşK/14 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2009/12918 Karar No. 2011/12793 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/18-21

YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLERİN SORUMLULUĞU HAKKINDA DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU KARARI

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /21 T.C YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/8707 Karar No. 2015/8125 Tarihi:

T.C. DANIŞTAY Sekizinci Daire Esas No : 1992/2271 Karar No : 1993/1754

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/8

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/41

İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE. Stj. Av. Belce BARIŞ ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. / S. İşK. /14

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. / S.STSK/25

UZUN SÜRELİ ARAÇ KİRALAMA - FİNANSAL KİRALAMA

Uzun Sok. Kolotoğlu İşhanı Kat: 3 No:75 - TRABZON Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davalı) : Karayolları Genel Müdürlüğü - ANKARA

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/21

DAVACI : Nesrin Orhan Şahin vekilleri Av.Serap Yerlikaya ve Av.İlter Yılmaz

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /5,41

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/53,57

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Ek 1 Nolu Protokol

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /26, 53 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/11497 Karar No. 2015/15217 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ 2 ALT İŞVEREN MUVAZAA

ANAYASA MAHKEMESİNDEN VERGİ USUL KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/18-21

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2019/078 Ref: 4/078

İlgili Kanun / Madde 1475 S.İşK/14

VERGİYE UYUMLU MÜKELLEFLERE VERGİ İNDİRİMİ UYGULAMASI.

Transkript:

DANIŞTAY KARARLARI Danıştay 3. Dairesi Tarih : 20.06.2012 Esas No : 2010/5021 Karar No : 2012/2585 2577 s. İYUK Md. 7 DÜZELTME-ŞİKAYET BAŞVURUSUNUN ZIMNEN REDDİ HALİNDE DAVA AÇMASÜRESİ Düzeltme-şikayet başvurusunun zımnen reddine ilişkin işleme karşı davanın zımmi ret süresinden itibaren 30 gün içinde açılması gerektiği hk. Davanın Özeti: Davacı adına, 2004 ve 2008 yıllarının muhtelif dönemlerine ilişkin beyannamelerin elektronik ortamda verilmemesi nedeniyle kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istemiyle yapılan düzeltme-şikayet başvurusunun zımnen reddine ilişkin işleme karşı açılan davayı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu nun 7. maddesinin 1. bendinde dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün olduğunun hükme bağlandığı, davacının şikayet başvurusunun zımnen reddine ilişkin işleme karşı açılan davada mahkemece dava açma süresinin tespit edilememesi nedeniyle dilekçenin reddine karar verildiği, yenilenen dilekçede davalı idarenin kayıtlarına 16.03.2009 tarihinde giren başvurunun zımnen reddedilmesine ilişkin işleme karşı dava açıldığının belirtildiği, zımni ret süresi olan 15.05.2009 tarihinden itibaren 30 gün içinde bir başka ifadeyle 14.06.2009 gününe kadar dava açılması gerektiği, ancak davanın 17.11.2009 tarihinde açıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle süre aşımı yönünden reddeden Vergi Mahkemesinin kararının; işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenmiştir. Karar: Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup, temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına, oybirliğiyle karar verildi. Yargıtay 17. Hukuk. Dairesi Tarih : 07.06.2012 Esas No : 2012/1406 Karar No : 2012/7467 DAVA DİLEKÇESİNDE TALEBİN AÇIK OLMAMASI Dava dilekçesi içeriğinden davacının talebinin ne olduğunun açık ve net bir şekilde anlaşılamaması halinde, mahkemece davacı tarafa isteğinin ne olduğunun açık ve net bir şekilde açıklattırılması ve ondan sonra karar verilmesi gerektiği hk. İstemin Özeti: Davacı vekili davalı (A) Ltd. Şti. nin müvekkiline kamu borcu bulunduğunu bu şirketin diğer davalı şirket içerisinde eritilerek yok edildiğini, bu nedenle her iki şirketin tek tüzel kişilik üzerinden faaliyetini sürdürdüğünün, her iki kurum arasındaki devrin yapıldığına ilişkin hukuki ilişkinin varlığının ve her iki şirketin tüm amme borcundan müteselsilen sorumlu olduklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece eda davası açılması mümkün olan hallerde tespit davası açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Karar: Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin davalı (M) Ltd. Şti. nden olan alacağı için hakkında icra takibi başlattıklarını, alacağın tahsil edilemediğini, ancak borçlu şirketin varlıklarının diğer davalı şirkete devredilip borçlu şirket varlıklarının eritildiğini öne sürerek her iki şirket faaliyetinin tek tüzel kişilik içinde sürdürüldüğünün, iki şirket arasında devir yapıldığının ve her iki şirketin amme borcundan müteselsilen sorumlu olduklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece eda davası açılması mümkün olan hallerde tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Dava dilekçesi içeriğinden davacının talebinin aslında 6183 sayılı Yasa uyarınca borçlu şirket hakkında yapılan icra takibi sonucu alacağın tahsil edilmediği, bu nedenle şirket mal varlığı ile diğer varlıklarının üçüncü kişi konumunda olan davalı (A) Ltd. Şti. ne devrinin iptaline ilişkin olduğu anlaşılabilir ise de davacı tarafın hangi yasa maddesi uyarınca iptal istediği ve borçlu davalının hangi tasarruflarının iptal edilmesi gerektiği hususu yeterince açık olmadığı da görülmektedir. Talep soncu açık değilse, 1086 sayılı HUMK nun 75/2 (6100 sayılı HMK nın 31.) maddesi uyarınca mahkemenin davacı tarafa talep sonucunu açıklattırması gerektir. Bu madde hükmünde, hakim müphem ve mütenakız gördüğü iddia ve sebepler hakkında izahat isteyebilir denilmekte ise de bunu sadece hakime tanınan bir yetki şeklinde değil, aynı zamanda hakime verilen bir görev olarak anlamak gerekir. Somut olayda mahkemece davacının isteğinin ne olduğunun açık ve net bir şekilde belirlenmesi için açıklama yapılmasına izin verilmeden davanın reddine karar verilmiştir. Bu durumda mahkemece davacı tarafa 1086 sayılı HUMK nın 75/2 (6100 sayılı HMK nın 31.) maddesi uyarınca davacı tarafın isteğinin ne olduğu, davayı 6183 sayılı Yasa nın 24 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davası mı yoksa salt, tespit davası olarak mı açtıklarının açık ve net bir şekilde açıklattırılması ondan sonra taraf delillerinin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir, kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü bozulmasına oybirliğiyle karar verildi. Danıştay 9. Dairesi Tarih : 23.05.2012 Esas No : 2008/7281 Karar No : 2012/2865 VUK Md. 359 DÜZENLENEN FATURALARIN SAHTE OLDUĞU KONUSUNDA SOMUT TESPİTLERİN GEREKLİLİĞİ Bir mükellefin alışlarının bir kısmının veya tamamının sahte olmasından hareketle satışlarınında sahte olduğu sonucuna ulaşılmak suretiyle yapılacak yorumun, ticari yaşamın gerçekleriyle örtüşmediği gibi iyi niyetli mükellefleri de zor durumda bırakacağı; bir mükellefin vergi ile ilgili sorumluluklarını yerine getirmeyerek yasal olmayan fiillerden doğan mali sonuçlardan iyi niyetli ve olayla irtibatlı olup olmadığı somut olarak ortaya konulmadan bir başka mükellefi sorumlu tutmanın hukukun temel ilkeleriyle bağdaşmayacağı; düzenlenen faturaların sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı olduğu hususunun açık ve somut şekilde ortaya konulması gerektiği hk. İstemin Özeti: Davacı hakkında bir kısım alışlarını sahte faturalarla belgelendirdiği yolunda düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden 2002/Ocak-Mart dönemlerine ilişkin olarak re sen tarh edilen üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ile kesilen özel usulsüzlük cezasının terkini istemiyle açılan davayı, dosyanın incelenmesinden, davacının sahte fatura aldığı iddia edilen ( ) Vergi Dairesinin ( ) vergi numaralı mükellefi ( ) Ltd. Şti. hakkında düzenlenen 04.10.2006 tarih ve VDENR-2006- sayılı vergi tekniği raporu ile aynı Vergi Dairesinin ( ) vergi numaralı mükellefi Tasfiye Halinde ( ) Ltd. Şti. hakkında düzenlenen 13.04.2007 tarih ve VDENR-2007- sayılı vergi tekniği raporu ve eklerinin incelenmesi sonucu adı geçen mükellefler tarafından düzenlenen ve davacının kayıtlarına yansıtmış olduğu faturaların gerçek bir mal teslimi ve hizmet ifasına dayanmadığı sonucuna varıldığından dava konusu cezalı tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı, özel usulsüzlük cezası kesilebilmesi için, 213 sayılı Kanun un aradığı şartların olayda gerçekleşmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle cezalı tarhiyata ilişkin kısmı yönünden reddeden, özel usulsüzlük cezasına ilişkin kısmı yönünden kabul eden Vergi Mahkemesinin kararının; davacı tarafından, dava konusu cezalı tarhiyatın terkini gerektiği, davalı idare tarafından ise, kesilen özel usulsüzlük cezasının hukuka uygun olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir. Karar: Davacı hakkında düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden 2002/Ocak-Mart dönemlerine ilişkin olarak re sen tarh edilen üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ile kesilen özel usulsüzlük cezasının terkini istemiyle açılan davayı kısmen kabul eden kısmen reddeden vergi mahkemesi kararının taraflarca aleyhlerine olan hüküm fıkraları yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Davalı idare tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, vergi mahkemesi kararının özel usulsüzlük cezasına ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. Davacının vergi mahkemesi kararının cezalı katma değer vergisine ilişkin hüküm fıkrasına yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu nun 29. maddesinin (a) bendinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri belirtilmiştir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu nun 3. maddesinin (B) bendinde ifade edildiği üzere vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. Bu kuralın gereği olarak yükümlülerin Katma Değer Vergisi Kanununun yukarıda sözü edilen 29. maddesi hükmünden yararlanabilmelerinin ön şartı fatura ve benzeri vesikaların gerçeği yansıtmasıdır. Bu madde hükümlerine göre mal alışları nedeniyle yüklenilen katma değer vergilerinin indirim ve iade konusu yapılabilmesi için faturaların gerçek bir mal alım satımı karşılığı düzenlenmesi gerekmektedir. Anılan madde hükümlerinin değerlendirilmesinden, vergilendirme işlemi yapılırken, Kanuna uygun olarak biçimlendirilen muamelelerin bu biçimselliğinin ötesine geçilerek, muamelenin tarafları arasında oluşan maddi ve hukuki ilişkinin gerçek mahiyetinin araştırılması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. Kanun, gerçek mahiyetin ortaya çıkarılmasında yemin hariç her türlü delile izin vermiştir. Bu deliller, tarafların ikrarı, vergiyi doğuran olayla ilişkisi doğal ve açık bulunan tanık ifadesi, muamelenin taraflarının ekonomik ve ticari konumları, işyerlerinin durumu, arandığında bulunup bulunamamasına ilişkin tespitler olabilir. Gerçekleşmemiş teslim ve hizmetler dolayısıyla katma değer vergisi ödenmesi ve bunun sonucu olarak da bir vergi indirimi sözkonusu olamayacağından, vergi indirimine dayanak teşkil eden faturaların gerçeği yansıtıp yansıtmadığının ortaya konulması icap eder. ( ) Vergi Dairesi Müdürlüğünün ( ) vergi numaralı mükellefi ( ) Ltd. Şti. hakkında düzenlenen 04.10.2006 tarih ve VDENR-2006- sayılı vergi tekniği raporunun incelenmesinden, anılan şirketin her hangi bir mal alım satımı olmadan, komisyon karşılığında fatura alıp verdiği yolundaki bir ihbar üzerine ( ) Emniyet Müdürlüğünce yapılan arama sonucunda bu şirketin fatura ve belgelerine el konulduğu, bu şirketin tarh dosyasında yapılan inceleme sonucunda 10.07.1997 tarihinde mükellefiyet tesis ettirdiği, 20.02.2001 tarihinde şube açtığı, bu şubesini 31.05.2001 tarihinde kapattığı, 2001, 2002 ve 2003 takvim yıllarına ilişkin defterlerini tasdik ettirdiği, belgelerini anlaşmalı matbaada bastırdığı, 2001 yılı için 4811 sayılı Yasadan yararlandığı, 2001, 2002 ve 2003 yıllarına ilişkin kurumlar, muhtasar, geçici vergi ve katma değer vergisi beyannamelerini verdiği, 2001 yılında 7.604.624.467.000 TL, 2002 yılında 7.588.942.690.000 TL, 2003 yılında 7.137.291.100.000 TL toplam katma değer vergisi matrahı beyan ettiği, bu şirketin mal alış faturaları üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 2001 yılında 7.343.017.731.700 TL, 2002 yılında 6.989.451.414.000 TL, 2003 yılında ise 6.832.038.737.000 TL toplam alışının, (katma değer vergisi hariç) haklarında sahte fatura düzenlediği yolunda rapor bulunan veya gerçek faaliyeti olmadığına dair tespit bulunan mükelleflerden temin edildiği, küçük miktardaki mal alışlarının ise gerçeği yansıttığı, buna göre şirketin kar marjının 2001 yılında % 1,2, 2002 yılında % 1,9, 2003 yılında ise % 2,5 olduğunun tespit edildiği, bu şirketten alınan fatura bedellerinin yükümlü tarafından kısmen çek ile kısmen nakit olarak ödendiği tespitlerine dayanılarak ( ) Ltd. Şti. nin davacıya düzenlediği belgelerin sahte olduğu sonucuna varıldığı anlaşılmaktadır. ( ) Vergi Dairesinin ( ) vergi numaralı mükellefi Tasfiye Halinde ( ) Ltd. Şti. hakkında düzenlenen 13.04.2007 tarih ve VDENR-2007- sayılı Vergi Tekniği Raporunda ise; 13.12.2001 tarihinde mükellefiyet tesis ettirdiği, işe başlamanın saptanması amacıyla düzenlenen yoklama fişinde, işyerinin kiralık olup işçi çalıştırmadığı, işyerinde 20 ton emtia bulunduğunun görüldüğü, ancak bu emtiaya ilişkin alış faturasının ibraz edilmediği, davacı şirketin adres değişikliğinden sonra düzenlenen 07.03.2003 tarihli yoklamada, işyerinde 40.000.000.000 TL emtia bulunduğunun görüldüğü, 26.12.2003 tarihinde yapılan yoklamada da, 2 işçi çalıştırdığı ve 10.000.000.000 TL emtia bulunduğu, şirket tasfiyeye girmiş olmasına rağmen şirket müdürü, ortakları ve tasfiye memurunun adreslerinde bulunmadığı, şirket ortaklarının aynı zamanda ( ) Ltd. Şti. nin de ortağı olduğu, ayrıca ortaklardan (HS) nin her iki şirketin faaliyet konusu ile ilgili olarak mükellefiyet tesis ettirdiği, bu şekilde anılan şahıs ve firmalar tarafından sahte fatura organizasyonu oluşturduğu, mükellefin B formlarını boş olarak vermesine rağmen haklarında sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenledikleri yolunda vergi inceleme raporu bulunan mükelleflerden alışlarının olduğunun saptandığı, tahakkuk eden vergi borçlarının ödenmemiş olduğu, bu hususların değerlendirilmesinden adı geçen mükellef tarafından düzenlenen faturaların tamamına yakın kısmının gerçek bir emtia satışını ifade etmediği, cüz i de olsa bir kısım gerçek satışları olduğu yolunda rapor düzenlendiği sonucuna varıldığı görülmektedir. Ticar yaşamda malı satın alan mükellefin, malı satanın, vergi ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği hususunda bilgi sahibi olması, bir başka deyişle, bir mükellefin katma değer vergisi beyannamelerini verip vermediği, hasılatının ne kadar olduğu, kullandığı belgelerin (şekil şartlarının doğru olması kaydıyla) vergi dairesinin izniyle

bastırılıp bastırılmadığı konularında diğer mükelleflerin bilgisinin olmaması olağan bir durumdur. Esasen vergi mevzuatında bu düşüncenin aksine bir hüküm olmadığı gibi Vergi Usul Kanunu nun Vergi Mahremiyeti başlıklı 5. maddesi de bu düşünceyi destekler niteliktedir. Sahte fatura kullanan mükellefler arasında; alış ve satışlarını sahte fatura ile belgelendirerek tamamen sahte fatura komisyonculuğu yapan mükelleflerin yanısıra, maliyetlerini yükseltmek ve daha az katma değer vergisi ödemek amacıyla, sadece sahte mal alış faturası kullanan mükellefler de vardır. Bu nedenle bir mükellefin alışlarının bir kısmının veya tamamının sahte olmasından hareketle satışlarının da sahte olduğu sonucuna ulaşılmak suretiyle yapılacak yorum, ticari yaşamın gerçekleriyle örtüşmediği gibi iyiniyetli mükellefleri de zor durumda bırakacaktır. Bir mükellefin vergi ile ilgili sorumluluklarını yerine getirmeyerek yasal olmayan fiillerinden doğan mali sonuçlardan iyiniyetli ve olayla irtibatı olup olmadığı somut olarak ortaya konulmadan bir başka mükellefi sorumlu tutmak hukukun temel ilkeleriyle bağdaşmayacaktır. Olayda, her ne kadar ( ) Ltd. Şti. ve Tasfiye Halinde ( ) Ltd. Şti. hakkında yapılan tespitlere göre, anılan şirketlerin sahte fatura düzenlediği konusunda kuşkular bulunmakta ise de, anılan şirketlerin düzenlediği tüm faturaların sahte olduğu şeklinde bir genelleme yapılması mümkün olmayıp, anılan şirketlerin davacı adına düzenlediği faturaların sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı olduğu hususunun açık ve somut bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir. Yukarıda belirtilen tespitlerde, beyannameleri verdiği, faturalarını anlaşmalı matbaaya bastırdığı anlaşılan, ( ) Ltd. Şti. nin faaliyetinin olup olmadığı, işyerinde ticari emtiasının bulunup bulunmadığı hususlarında, ihtilaflı yılda yapılmış yoklamaların bulunmaması, bunun yanısıra Tasfiye Halinde ( ) Ltd. Şti. hakkında düzenlenen yoklama tutanaklarının incelenmesinden, şirketin faaliyetine devam ettiği, işyerinde alım satımını yaptığı emtianın bulunduğu ve işçi çalıştırdığının görülmesi karşısında, anılan şirketlerin davacı adına düzenlediği faturaların sahte olduğu sonucuna varılması varsayıma dayalı bir yaklaşım olacaktır. Bu durumda, davacı şirkete fatura düzenleyen ( ) Ltd. Şti. ile Tasfiye Halinde ( ) Ltd. Şti. hakkında düzenlenen vergi tekniği raporlarında mükelleflerin davacıya düzenlediği faturaların sahte olduğu konusunda somut bir saptama bulunmadığından, vergi mahkemesi tarafından, davanın cezalı tarhiyata ilişkin kısmının reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davalı idare temyiz isteminin reddine, davacı temyiz isteminin kabulüne Vergi Mahkemesinin kararının cezalı katma değer vergisine ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına, özel usulsüzlük cezasına ilişkin hüküm fıkrasının onanmasına, oybirliğiyle karar verildi. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi Tarih : 06.12.2011 Esas No : 2011/10824 Karar No : 2011/6789 4857 s. İş K. Md. 18, 21 İŞE İADE DAVASI SONUCU İŞE BAŞLATILMAYAN İŞÇİYE İHBAR TAZMİNATI ÖDENİP ÖDENMEYECEĞİ İşe iade davası sonucu işe başlatılmayan işçiye geçersiz sayılan fesih bildirimi ile bildirim süresi verilmemiş veya bildirim süresine ait ücret peşin ödenmemişse ihbar tazminatının ödenmesi gerektiği; ihbar öneli verilmiş veya önele ait ücret peşin ödenmiş ise ihbar tazminatının ödenmesi gerekmeyeceği hk. İstemin Özeti: Davacı işçi, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedilmesi üzerine açtığı işe iade davasının lehine sonuçlandığını, davalı işverene süresinde başvurduğu halde işe başlatılmadığını belirterek ihbar tazminatının davalıdan alınmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur. Davalı işveren, davacının iş sözleşmesinin usulüne uygun önel verilerek feshedildiğini, işe başlatmama tazminatının ödendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece feshin geçersizliğine ilişkin verilen kararın kesinleşmesinden sonra davacının süresinde başvurusuna rağmen işe başlatılmadığını, davacıya daha önce ihbar öneli kullandırılmış ise de, işe iade kararı ile yapılan feshin geçersiz sayılması nedeni ile ihbar önelinin hükümsüz kaldığı gerekçesi ile ihbar tazminatı isteğinin kabulüne karar verilmiştir. Karar davalı işveren tarafından temyiz edilmiştir.

Karar: İhbar öneli verilerek iş sözleşmesi feshedilen ve fesih bildirimine itiraz davası lehine sonuçlandığı halde işe başlatılmayan işçiye ihbar tazminatının ödenmesinin gerekip gerekmediği uyuşmazlık konusudur. 4857 sayılı İş Kanunu nun Geçersiz Feshin Sonuçları başlığını taşıyan 21. maddesinin Birinci ve İkinci fıkralarında işçinin işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat belirtilmiş; Üçüncü fıkrasında ise kararın kesinleşmesine kadar işçinin çalıştırılmadığı en çok dört aylık ücret ve diğer haklar düzenlenmiştir. Maddenin dördüncü fıkrasında işçinin işe başlatılması halinde varsa peşin ödenen ihbar ve kıdem tazminatının işçiye yapılması gereken ödemelerden mahsup edileceği belirtildikten sonra devamında İşe başlatılmayan işçiye bildirim süresi verilmemiş veya bildirim süresine ait ücret peşin ödenmemişse, bu sürelere ait ücret tutarı ayrıca ödenir hükmüne yer verilmiştir. Buna göre işçiye geçersiz sayılan fesih bildirimi ile bildirim süresi verilmemiş veya bildirim süresine ait ücret peşin ödenmemişse ihbar tazminatının ödenmesi gerekecektir. Bir başka anlatımla, ihbar öneli verilmiş veya önele ait ücret peşin ödenmiş ise ihbar tazminatının ödenmesi gerekmeyecektir. Geçersizliğine karar verilen fesih bildirimi ile işçiye daha önce usulüne uygun olarak verilmiş olan ihbar önellerine geçerlilik tanınması İş Kanunu nun sözü edilen açık hükmü gereğidir. Bu nedenle davacı işçinin ihbar tazminatı talebinin yerindeliği kabul edilemez. Gerçekten mahkeme veya özel hakem tarafından belirlenen tazminatı ödemeyi göze alıp, işçiyi işe başlatmama yolunu tercih eden işverene ihbar öneli tanımasını istemek işin mahiyeti ile bağdaşmamaktadır. Somut olayda, davalı işverence daha önce davacıya usulüne uygun olarak ihbar öneli verilmiş olup, feshin geçersizliğine karar verildikten sonra işe başlatılmayan davacıya İş Kanunu nun 21. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca tekrar ihbar öneli verilmesine gerek olmadığından ihbar tazminatı isteğinin reddine yerine yazılı gerekçe ile kabul hatalı olmuştur. Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten bozulmasına, oybirliği ile karar verildi.