F TİPİ HAPİSHANELERDE TECRİT KALDIRILSIN! 10 SAATLİK SOHBET HAKKI UYGULANSIN!



Benzer belgeler
F TİPİ HAPİSHANELERDE; HAK İHLALLERİ ARTARAK DEVAM EDİYOR, 45/1 SAYILI GENELGE İHLAL EDİLİYOR

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

F TİPİ HAPİSHANELERDE; HAK İHLALLERİ ARTARAK DEVAM EDİYOR, 45/1 SAYILI GENELGE İHLAL EDİLİYOR

Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Mahpus Hasta Bölümü İnceleme Raporu

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

13.Mart Mah. Karaman Apt.Kat1/2 Yenişehir MARDİN Tel/faks

HAPİSHANELERDE TECRİT SÜRÜYOR; GENELGE UYGULANMIYOR!

ADALET BAKANLIĞI SESSİZLİĞE BÜRÜNMÜŞ DURUMDA

Ceza İnfaz Hukuku Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun Düzenlemesi Işığında. Yard. Doç. Dr. Fatma KARAKAŞ DOĞAN

LGBTİ MAHKUMLARA HAPİSHANEDE İŞKENCE GİBİ TECRİT

TMMOB TEMSİLCİLERİNE AÇILAN DAVALAR

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 3 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU BİLANÇO 05 MAYIS 2017 İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM

BURSA TABİP ODASI YÖNETİM KURULU KARARLARI

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI NA. : Şüpheli hakkında suç duyurusu dilekçemizin sunumudur.

İKİNCİ BÖLÜM. Mübeyen POLAT / TÜRKĠYE DAVASI. (Başvuru no. 3143/12) KABUL EDĠLEBĠLĠRLĠK HAKKINDA KARAR

Danıştayın yürütmesini durduğu konular: 1. Mesai dışı çalışma,

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Şikâyetinizle ilgili polis soruşturması hakkında itirazda bulunma

EYLÜL-EKİM / 2005 HAK İHLALLERİ RAPORU:

Sayı: Ankara, 24 /03/2014 ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA

ÖZET : 353 Sayılı Kanunun 10/^ maddesi uyarınca asker kişi sayılan. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ CEZA BÖLtMÜ. sanıkların askerî cezaevinde işledikleri

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-

2016 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

D.B. / Türkiye (33526/08) AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARI. Aşağıdaki metin kararın resmi olmayan özetidir. Özet

Hava-İş: İşten atılanlar işe alınana kadar mücadeleyi bırakmayacağız!

Alipour ve Hosseinzadgan / Türkiye. (6909/08, 12792/08 ve 28960/08) AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARI

NEJAT İŞLER İSTANBUL'A SEVK EDİLDİ

Cezaevi Çalışmaları. Sohbet hakkı

7-10 ŞUBAT 2002 TARİHLERİ ARASINDA TRABZON DA YAPILAN İNCELEMELER HAKKINDAKİ ALT KOMİSYON RAPORU

2016 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

HAPİSTE SAĞLIK POLİTİKA BELGESİ

ULUSAL YARGI AĞI PROJESİ-II

Şirketin Son Durumunu Gösterir Ticaret Sicil Gazetesinin Verilmemesi Eksiklik Midir?

Trans Olmak Suç Değildir!

HÜKÜM GİYMEMİŞ BİR TUTUKLUNUN HASTANEYE SEVKİ (KISITLAMALI YA DA KISITLAMASIZ)

Karşılıksız Çek için Para ve Hapis Cezası Var

Örselenebilir Gruplar Hekim Tutumu. Doç.Dr. Aysun Balseven Odabaşı Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp AD

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU İKİNCİ DAİRE KARARI Esas No 2012/299. Karar No 2013/422

ÖĞRENCİ DİSİPLİN SORUŞTURMASI ÖRNEKLERİ

Bilimsel Kurul un çalışma yapması engellenmektedir! Wednesday, 13 August :40 - Last Updated Wednesday, 13 August :17

ÜÇÜNCÜ KOLORDU KOMUTANLIĞI ÖZEL TİP ASKERİ CEZAEVİ VE TUTUKEVİ (HASDAL) İNCELEME RAPORU

Federal İdare İş Mahkemesi

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığı

ÖZEL GÜNLER. Doğum günü/kadınlar günü/anneler günü/babalar günü/sevgililer günü/ Öğretmenler günü

Günlük Ulusal Gazete. yapılar da elbette bu işi bitirmemek için kendilerince bir şey yapacaklardır'' diye konuştu.

2016 YILI DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE. Stj. Av. Belce BARIŞ ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

HASTA DEĞERLENDİRME FORMU

BURSA TABİP ODASI YÖNETİM KURULU KARARLARI

Alman Federal Mahkeme Kararları. Hessen Eyalet Sosyal Mahkemesi

CONSEIL DE L'EUROPE AVRUPA KONSEYİ AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ. Zülfikar TARAF- TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no:14292/04) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM KABUL EDİLEBİLİRLİK HAKKINDA KARAR

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

NOT: 16 ŞUBAT 2017 PERŞEMBE 18 ŞUBAT 2017 CUMARTESİ

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

ULUSAL YARGI AĞI PROJESİ-II

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI

: Av.Tezcan ÇAKIR Meşrutiyet Cd. N:3/15 - ANKARA

HASAN BALIKÇI ONUR ÖDÜLÜ PROF. ONUR HAMZAOĞLU NA

DANIŞTAYIN SÜRESİNDE AÇILMAYAN DAVAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

T.C. GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI AÇIKTAN PERSONEL ALIM İLANI

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM

Yüz Nakli Doktorları Birbirine Düşürdü

Davanın selameti için sürgün

Zorbalıklarına karşı verilen hapis cezası da paraya çevrilemeyeceği gibi ertelenmeyecek.

ANAYASA MAHKEMESİNDEN VERGİ USUL KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

Hüseyin Yıldırım Danıştay şemasına Aslı gibidir' imzası atmıştı.

COUNCIL OF EUROPE AVRUPA KONSEYİ AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ ÜÇÜNCÜ DAİRE. Nezir KÜNKÜL/TÜRKİYE (Başvuru no /00) KARAR STRAZBURG

ı.t. TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM KARAR CANAN TOSUN BAŞVURUSU (Başvuru Numarası: 2014/8891)

KOVUŞTURMA ve SONRASI Tanık, polise veya savcıya ifade vermek zorunda mıdır?

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

ANAYASA MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU MÜRACAAT SÜRECİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR:

İKİNCİ DAİRE KABUL EDĠLEBĠLĠRLĠK HAKKINDA KARAR

İZMİR 1 NOLU F TİPİ YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU ZİYARET RAPORU

CİNSEL SALDIRILAR ACİL HEKİMİNİN SORUMLULUKLARI. Dr. Serhat KOYUNCU Gaziosmanpaşa Üniversitesi Acil tıp A.D

İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ TRAFİK TESCİL VE DENETLEME ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ HİZMET STANDARTLARI

Birleşmiş Milletler Kadın Mahpuslar için. Bangkok Yasaları El Rehberi

İNSAN HAKLARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI HAZİRAN-TEMMUZ-AĞUSTOS AYLARI İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

ANTİDEMOKRATİK UYGULAMALAR BİRER BİRER YARGIDAN DÖNÜYOR!

4+4+4 YAVRULARIMIZIN ÖZGÜVENSİZ, BAŞARISIZ VE MUTSUZ OLMASINI İSTER MİYİZ? Zeynep okula başlıyor. Canımdan çok sevdiğim kızım.

İNSAN HAKLARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI ARALIK AYI İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU ARALIK 2012

KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU TÜZEL KİŞİLER İÇİN ŞİKÂYET BAŞVURU FORMU

KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU TÜZEL KİŞİLER İÇİN ŞİKÂYET BAŞVURU FORMU

Prof Dr Veysel Eroğlu:Aksaray Belediye Bakımevinde üretilen cins köpekler, öldüren ilaç listeton Son Güncelleme Çarşamba, 27 Mart :54

BALIKESİR TABİP ODASI EYLÜL 2016 ETKİNLİK RAPORU

İNFAZ VE KORUMA MEMURU (GARDİYAN)

TABURCUYUZ, YA SONRASI?

BURSA TABİP ODASI YÖNETİM KURULU KARARLARI

Tarafıma yöneltilen suçlamaların hiç birini kabul. Üzerime atılı suçu işlemedim, ş işlemekş için bir kastım, düşüncem dahi olmadı.

ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR S. R. BAŞVURUSU

ARAŞTIRMA GÖREVLİSİ SERCAN ÇALCI NIN MARUZ KALDIĞI MOBBİNG SÜREÇLERİ. 1. İmza Çizelgesi Uygulaması Adı Altında Mobbing Sürecinin Başlangıcı:

İFADEYE ÇAĞRI YAZISI (Şikayetçi için)

LOGO. Özel Dedektiflik Eğitimi Kocaeli Üniversitesi Hereke Ö.İ.U. MYO İsmail Yetimoğlu w w w. d e d e k t i f. o r g. t r

İlgili Kanun / Madde 6356 S. TSK/41-43

Transkript:

1

F TİPİ HAPİSHANELERDE TECRİT KALDIRILSIN! 10 SAATLİK SOHBET HAKKI UYGULANSIN! F tipi hapishaneler tüm dünyada TECRİT hapishaneleri olarak bilinen model hapishanelerin Türkiye ye uyarlanmış halinden başkası değildir. Bu hapishaneler daha 1999 yılında açılma aşamasında iken geniş bir toplumsal muhalefet bu hapishanelerdeki TECRİT koşullarının ortadan kaldırılması için ayaklanmıştır. Halk örgütlülükleri, bilim F tipi hapishanelere karşı idi. Ancak AB, ABD desteği ile F tipi TECRİT hapishaneleri açıldı. Açıldığından bugüne de öngörülen sorunların tümü yaşandı, fiziki ve psikilojik hastalıklar en ağır şekilde F tipi hapishanelerde bulunan siyasi ve adli tutuklu ve hükümlüleri etkiledi. Bugüne kadar 122 insan tecrite karşı direndikleri için hayatlarını kaybettiler, 600 den fazla insan ise ciddi anlamda sağlıklarını kaybederek sakat kaldı. Bu hapishanelerin kurulma mantığı tecrit ve izolasyondur. Bu ise işkenceyi yaşamın tümüne yayan insanın insan olmasına karşı yapılmış bir saldırıdır. Bu hapishanelerde bilinen mantık kurallarının hiç biri mevcut değildir. Öyle ki okuma yazma bilmeyen ve bu nedenle okuma yazma öğrenmek isteyen bir tutukluya bu konuda bir program istediğinde verilen yanıt bir dilekçeyle idareye başvur olmuştur. Ayakkabı araması yaptırmak istemediği için çıplak ayakla revire çıkan bir tutuklu ise doğal olarak zaten çıplak olan ayaklarını aratmayı reddettiği için revire götürülmemiştir. F tiplerinde işkenceyle yıldırma ve teslim alma tutumu daha bu hapisanelere ilk ayak atıldığında başlamaktadır. Tutuklulara hapishaneye girişte çırılçıplak soyularak onur kırıcı şekilde üst araması dayatılmakta bu dayatmaya karşı çıkan tutuklular ilk küfürlerini ve ilk dayaklarını burada yemektedirler. Bu durum her mahkemeye gidiş dönüşte yinelenmektedir. Aynı aramalar hastane sevklerinde de tekrarlanmakta mahkemeye gidiş gelişler ve hastaneye sevkler bir işkenceye dönüştürülmektedir. F tipi hapishanelerde bulunan tutsakların birbirleriyle ve yakınlarıyla iletişimleri her fırsatta mektup ve görüş yasaklarıyla engellenmekte bu yolla tecrit ve izolasyon daha da derinleştirilmektedir. Bunun kâfi gelmediği yerde mektup okuma komisyonları devreye girmekte tutuklulara moral verdiği hakaret içerdiği vb. bahanelerle mektuplar alıcılarına ulaştırılmamaktadır. Öyle ki bir hapishaneden diğerine gönderilirken sakıncalı bulunmayan ve iki hapishaneninde görülmüştür kaşesi üzerinde olan el yazması bir mizah dergisi alıcısı tarafından başka bir tutsağa ulaştırılmak istendiğinde devlet büyüklerine hakaret içerdiği gerekçesiyle ulaştırılmamıştır. Tüm bunlar bir tarafa tutuklulara moral verdiği gerekçesiyle bir mektubun alıcısına ulaştırılmamasının izahı mümkün değildir, tutukluların morallerinin bozuk olması mı istenmektedir? Bunun mantığını açıklamanın başka bir izahı olabilir mi? 2

Hakkında toplatma kararı olmayan birçok süreli yayın keyfi olarak engellenmekte ya da komisyonlarda bekletilerek aylar sonra alıcılarına ulaştırılmaktadır. Özellikle sosyalist yayınların tümü bu engellere takılmaktadır.sosyalist dergi ve gazeteler hemen tüm hapishanelerde herhangi bir toplatma kararı yada yasal bir engeli olmadığı halde komisyonlarca sakıncalı ilan edilip tutuklu ve hükümlülere keyfi olarak verilmemektedir.bu konuda yaşanan bir çok örnek vardır..raporumuza elimize ulaşan bilgilerin sadece küçük bir kısmını örneklendirdik. Sağlık sorunları yaşayan çok sayıda tutuklunun sağlık hizmeti alması engellenmektedir. Kronik ilerleyici rahatsızlıkları olan çok sayıdaki tutuklunun düzenli tedavi ve düzenli takip yaptırmalar engellendiği için durumları her geçen gün daha da kötüye gitmektedir. Kalp damar hastalığı, böbrek yetmezliği ve diyabet hastalığı gibi kronik rahatsızlığı bulunan ve bunun sonucu olarak özel diyetlerle beslenmek zorunda olan tutukluların f tipi hapisane koşullarında bunlara ulaşması ya çok güç ya da hiç mümkün olmamaktadır. Hapisanelerdeki sağlık sorununun boyutunu anlamak açısından psikolojik sorunlu hastaların yaşadıkları özellikle dikkat çekici. 18 Ekim de Mehmet Güçlü adlı adli tutuklu kendisini asarak intihar ediyor. Güçlü nün ileri derecede psikolojik sorunları olduğu biliniyor öyle ki hayali bir köpeği olduğunu sanıyor ve buna rağmen bu tutuklu tek başına kalıyor. Tahliyesine bir kaç ay kala intihar eden bu tutuklunun durumu hapishane idaresince de biliniyor. Üstelik intihardan çok değil 2 gün önce adalet bakanlığının müfettişleri sorunları yakından ve yerinde görmek için hapishaneye gelip teftiş yapıyor tüm hücreleri geziyor zamanımız dar diyerek her hücrede en faza bir dakika duran bu müfettişlerin gitmesinden 2 gün sonra bu olay yaşanıyor. Bu durumda bir kişinin hapishanede olması bir yana bir de üstüne üstlük tek başına kalıyor olması akla zarar bir uygulama ve sözde denetçilerin de uygun bulduğu bir durum. Bir başka akıl hastası ise sürekli giysilerini yakan bir adli tutuklu yatağını da yakınca buna soruşturma açılıp yatağın parası isteniyor. Yukarda sıraladığımız örneklerin cımbızla seçildiği sanılmasın raporun tamamını okunduğunuzda buna eminiz sizde tanık olacaksınız. Son 7 yılda f tipi hapishanelerde yaşanan tecrit ve izolasyon nedeniyle direnişte yaşamını yitirenler bir yana onlarca tutuklu ve hükümlü intihar etti yada intiharı denedi yüzlercesi tecrit ve izolasyon kaynaklı psikolojik veya bedensel rahatsızlıklar yaşıyor. Söz konusu olan f tipi hapishanelerde yaşanan sorunlar birkaç infaz koruma memurunun ya da birkaç idarecinin iş güzarlığının ötesinde bir durumdur. F tipi hapishaneler gündeme geldiğinden bu yana bu hapishanelerin tecrit ve izolasyon hapishaneleri olduğu tek başına bu durumun bile bu hapishanelere karşı olunmasını gerektirdiği sadece bizler tarafından değil TTB, TMMOB, çeşitli insan hakları örgütleri ve uzman psikologlarca da yazıldı çizildi. 3

Bu gün f tipi hapishaneler bir insanlık ayıbıdır. İnsanı tanımlarken önce sosyal bir varlık olduğu vurgulanır. Bu gün f tipi hapishanelerde insan olmak için olmasa olmaz kabul edilen sosyal varlık olma durumu ortadan kaldırılmak isteniyor. İnsanın insanca yaşayabilmesi için yani sosyal bir varlık kabul edilebilmesi için bu konunun uzmanları kişilerin yetkinlik derecelerini de dikkate alarak 9 ila 18 kişinin bir arada olması gerektiğini söylüyorlar. Yani insanların insan olmaya devam edebilmelerinin koşulu toplu halde en az 9 ila 18 kişilik bir grubun içinde bulunması. Bu koşul gerçekleşmediğinde ise doğal olarak psikolojileri bozulacak ve insani yetilerini yitirmeye başlayacaklardır. İşte herkesin karşı olması gereken durumda tam bu durumdur. F tipi hapishaneler insana ve bilime rağmen yapılmıştır. Adalet bakanlığı ve iktidar bilime ve insanlığa kulaklarını tıkamaya daha ne kadar devam edecek? 45\1 sayılı adalet bakanlığı genelgesiyle tanınan 10 kişilik grupların 10 saatlik sohbet hakkı samimi olarak yaşama geçirilir ve söz verildiği üzere imkânlar dâhilinde bu haklar genişletilirse hapishanelerde yaşanan sorunların aşılması için önemli bir adım atılmış olacaktır. Ancak aradan geçen 10 ayı aşkın sürede 10 saatlik sohbet hakkının uygulanmasına ilişkin hapishane idarelerinin ve adalet bakanlığının tutumu bizleri kuşkuya düşürecek bir samimiyetsizlik boyutundadır. Bu hak ya hiç yaşama geçirilmemekte ya da zamandan kişi sayısına dek pazarlık konusu yapılmaya çalışılarak kısıtlanmaktadır. Bizler tutuklu yakınları ve demokratik kitle örgütleri olarak var olan tecrit koşullarının ortadan kaldırılmasını ve buna bağlı oluşan rahatsızlıkların bir an önce ortadan kaldırılmasını istiyoruz. Nazi toplama kamplarında bile eşi benzeri görülmemiş böylesi uygulamalara bir an önce son verilmesini istiyoruz tecrit uygulamasını insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak görüyor ve adalet bakanlığını bilime kulak vermeye davet ediyoruz. İnsanlığın yaşanacak yeni acılarla daha fazla yara almasının önüne geçmek atılacak doğru gerçekçi adımlarla mümkünken vakit geçirilmeden bu adımların acilen atılmasını bekliyoruz. F TİPİ CEZAEVLERİNDE; 45/1 SAYILI GENELGEDEKİ 10 SAATLİK SOHBET HAKKI UYGULANMAMAKTADIR Cezaevlerinde süren Tecrite Karşı Ölüm Orucu direnişi 22 Ocak 2007 tarihinde 10 saatlik sohbet hakkının kazanımı ile sona ermiştir. 22 Ocak 2007 tarihinden itibaren 45/1 sayılı Genelgede yer alan 10 saatlik sohbet hakkının hapishanelerde hayata geçirilmesi için atılacak adımları bekledik ve izledik. Ancak gördük ki, 10 saatlik sohbet hakkının hayata geçirilmesi ancak birkaç hapishanede uygulanmış birçok hapishanede ise hayata geçirilmemiş, kazanılan haklar uygulanmamıştır. 4

Bu sonuçtan hiç kuşkusuz birinci derece sorumlu olan Adalet Bakanlılığı ve HÜKÜMETTİR. Altında kendi imzasının bulunduğu bu genelgeyi uygulatmak bakanlığın görevi olduğu gibi, iradesinin ve inisiyatifinin de göstergesidir. Türkiye de halen faal durumda 12 Adet F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi bulunmaktadır. (Kandıra 2 Adet; Tekirdağ 2 Adet; Kırıklar 2 Adet; Sincan 2 Adet; Edirne; Bolu; Van, Adana) Adalet Bakanı nın aynı sözlü taahhüt kapsamında belirttiği toplu bir araya gelme süresinin yirmi saate çıkarılabileceği ve on saatle sınırlı sürenin imkanlar çerçevesinde geçici olarak kabul edilmesi gerektiği görüşü konusunda iyimser olamıyoruz. Çeşitli cezaevlerinde; neden göstermeksizin veya fiziksel imkânsızlık iddiasıyla sürenin on saatin altında kabul ettirilmeye çalışıldığı görülmektedir. On saatin yetersizliği tespiti ve arttırılması taahhüdü karşısında bu gibi uygulama girişimlerinin öncelikle genelgeye aykırılık teşkil ettiği ve hemen ardından da dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek tarafından kamuoyu önünde taahhüt ettiği çerçeveyi yok kabul ettiğine dikkat çekilmelidir. EDİRNE F TİPİ CEZAEVİ 25.01.2007 tarihinde 10 SAATLİK SOHBET HAKKI nı içeren genelgenin örneği tutuklu ve hükümlülere dağıtılmıştır. - Bir üst yazı ile tutuklu ve hükümlülerin birlikte sohbet etmek istedikleri 9 kişiyi belirtmeleri istenen bir form dağıtılmıştır. - Cezaevi idaresi söz konusu hakkın kullanımı esasları ve koşulları üzerine çeşitli tutuklu ve hükümlülerle sözlü görüşmelerde bulunmuştur. - Bu tarihi izleyen sürede herhangi bir gelişme yaşanmamıştır. Tutuklu ve hükümlüler söz konusu hakkın kullanımını talep eden dilekçeleri ve istenen diğer isimleri havi formları idareye teslim etmişlerdir. - Ekim ayı itibariyle 10 saatlik sohbet hakkı uygulanmamaktadır. TEKİRDAĞ 1 NO LU F TİPİ CEZAEVİ Tutuklu ve Hükümlülere 10 saatlik sohbet hakkına ilişkin herhangi bir resmi bildirim yapılmamıştır. (Tutuklu ve hükümlüler radyo ve televizyondan bilgilenmişlerdir) - Talep dilekçeleri verilmiştir. - Bu dilekçeler üzerine 02.02.2007 tarihinde Cezaevi İdaresi tutuklu ve hükümlülerle görüşerek sohbete çıkacak kişilerin talebe göre belirleneceğini ve böyle bir liste yapılarak idareye sunulmasını talep etmişlerdir. Bu liste yapılarak cezaevi idaresine teslim edilmiştir. 5

- 05.02.2007 tarihinde DHKP-C davaları tutuklu ve hükümlülerinden oluşan 42 kişi yedişer (7) kişilik altı (6) grup haline getirilmiş ve haftalık sekiz (8) saat sohbet imkânından faydalanacakları sözlü olarak kendilerine bildirilmiştir. - Bu gruplandırmanın; yan yana bulunan üç kişilik kapatma mekânlarının mevcuduna yedinci bir tutuklu veya hükümlünün eklenmesiyle oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Bu gruplandırma biçimi tutuklu ve hükümlülerin taleplerine aykırı bir biçimde cezaevi idaresi tarafından oluşturulmuştur. - Söz konusu grup dışında kalan ve talepte bulunan bir kısım tutuklu ve hükümlülerin taleplerine rağmen genelge uygulamasına dâhil edilmedikleri ve bu kişiler yönünden genelge öncesi (onbeş günde bir saat) uygulamasına devam edileceği sözlü olarak belirtilmiştir. - Haftada toplam sekiz (8) saat yapılacağı bildirilen sohbetin iki ayrı güne bölünerek dörder saat halinde gerçekleştirileceği 05.02.2007 tarihinden itibaren gerçekleştirilen uygulamadan görülmüştür. Bu uygulama 1 (bir) hafta devam ettikten sonra idare tarafından askıya alınmıştır. - Haktan yararlanacak tutuklu veya hükümlünün; kapatılma mekanı ile ortak alan arasında üç ayrı üst aramasına maruz bırakıldığı, yanlarında herhangi bir eşya bulundurmalarına (sigara, kağıt, kalem vb..) izin verilmediği görülmüştür. - Ortak alan kapısı 7 (yedi) tutuklu ve hükümlünün üzerinden kilitlenmekte ve dört saat süreyle kapalı tutulmaktadır. Ortak alanda tuvalet bulunmamaktadır ve tuvalet ihtiyacı nedeniyle dışarı çıkmak isteyen tutuklu ve hükümlülere dışarı çıkarlarsa görüşün sona ermiş sayılacağı ve tekrar ortak alana getirilmeyecekleri belirtilmiştir. - Uzun süre sohbet hakkı uygulanması konusunda adım atılmamıştır. - Eylül ayı itibariyle 10 saatlik sohbet hakkı bu hapishanede uygulanmaya başlanmıştır. Ancak Ekim ayı itibari ile tekrar uygulanmamıştır. TEKİRDAĞ 2 NO LU F TİPİ CEZAEVİ Tutuklu ve Hükümlülere genelgeye ilişkin herhangi bir resmi bildirim yapılmamıştır. (Tutuklu ve hükümlüler radyo ve televizyondan yahut avukatlar tarafından getirilen genelge örneklerinden bilgilenmişlerdir) Talep dilekçeleri verilmiştir. Ekim ayı itibariyle, bu cezaevinde de 10 saatlik sohbet hakkı uygulanmamıştır. 6

KANDIRA 1 NO LU F TİPİ CEZAEVİ Tutuklu ve Hükümlülere 45/1nolu genelgede yer alan 10 saatlik sohbet hakkına ilişkin herhangi bir resmi bildirim yapılmamıştır. (Tutuklu ve hükümlüler radyo ve televizyondan bilgilenmişlerdir) - 29.01.2007 tarihinden itibaren tutuklu ve hükümlüler tarafından hakkın kullanımına yönelik dilekçeler verilmeye başlanmıştır. - Eylül ayı itibariyle; Sosyal Hizmet Uzmanı, tutuklu ve hükümlülerle görüşerek ortak kullanım alanlarının sınırlı olduğunu, tutuklu ve hükümlü sayısının fazla olduğunu, ancak haftada dört saat ortak alanlara çıkarmanın mümkün olacağını belirtmiştir. - 10 saatlik sohbet hakkına aykırı uygulama tutuklu ve hükümlülerce kabul edilmemiştir. Söz konusu hukuka aykırılık hakkında Adalet Bakanlığına üç ayrı yazılı başvuru/şikâyet yapılmıştır. - Ekim ayı itibariyle sohbet hakkı uygulanmamaktadır. KANDIRA 2 NO LU F TİPİ CEZAEVİ Tutuklu ve Hükümlülere 10 saatlik sohbet hakkına ilişkin herhangi bir resmi bildirim yapılmamıştır. (Tutuklu ve hükümlüler radyo ve televizyondan bilgilenmişlerdir) Talep dilekçeleri verilmiştir. - Ekim ayı itibariyle, hiçbir uygulama yapılmadığı gibi herhangi bir görüşmede gerçekleşmemiştir. BOLU F TİPİ YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZAEVİ Tutuklu ve Hükümlülere 10 saatlik sohbet hakkına ilişkin herhangi bir resmi bildirim yapılmamıştır. (Tutuklu ve hükümlüler gazeteden bilgilenmişlerdir) Talep üzerine kurum idaresince böyle bir genelge çıkmadığı öne sürülünce bir kısım tutuklu ve hükümlü gazeteden kestikleri haberi kurum idaresine iletmişlerdir. - Kurum İdaresi 20.02.2007 tarihinden itibaren günde 2 (iki) saat olmak üzere haftada 10 (on) saat uygulamanın yapılacağını bildirmiş ve bu uygulama başlamıştır. Ancak kısa sürede disiplin cezası alanların sohbete çıkarılmamasıyla birlikte bu hak yeniden engellenmiştir. 7

- Ekim ayı itibariyle; haftada on saatlik uygulama sohbet yeri olarak idare ortak alanlara ( spor salonu, kütüphane vb. ) çıkmama yasağı geldiğinde tutuklu ve hükümlüleri sohbete çıkarmamaya başladı. Bunu da tutuklu ve hükümlüler kabul etmedikleri için sohbete çıkmadılar. KIRIKLAR 1 NO LU F TİPİ CEZAEVİ Tutuklu ve Hükümlülere 10 saatlik sohbet hakkına ilişkin herhangi bir resmi bildirim yapılmamıştır. (Tutuklu ve hükümlüler radyo ve televizyondan bilgilenmişlerdir) - Talep dilekçeleri verilmiştir. - Cezaevi İdaresi, talepte bulunan tutuklu ve hükümlülerin Disiplin Cezaları bulunduğu iddiasıyla uygulamaya geçmeyi reddetmiştir. Daha sonra sorun çözülmüş ve Ekim ayı itibariyle; tutuklu ve hükümlüler sohbete çıkmaktadır. SİNCAN 1 NO LU F TİPİ CEZAEVİ Tutuklu ve hükümlülere 10 saatlik sohbet hakkı tebliğ edilmiştir. - Cezaevi idaresi söz konusu hakkın kullanımı esasları ve koşulları üzerine çeşitli tutuklu ve hükümlülerle sözlü görüşmelerde bulunmuştur. - Bu tarihi izleyen sürede herhangi bir gelişme yaşanmamıştır. Tutuklu ve hükümlüler söz konusu hakkın kullanımını talep eden dilekçeleri ve istenen diğer isimleri havi formları idareye teslim etmişlerdir. - Pilot Cezaevi olduğu bildirilen Edirne Cezaevi uygulamasının bekleneceği bildirilmiştir. - Ekim ayı itibariyle; 10 saatlik sohbet hakkı uygulanmamaktadır. SİNCAN 2 NO LU F TİPİ CEZAEVİ Tutuklu ve Hükümlülere 10 saatlik sohbet hakkına ilişkin herhangi bir resmi bildirim yapılmamıştır. (Tutuklu ve hükümlüler radyo ve televizyondan bilgilenmişlerdir) - Talep dilekçeleri verilmiştir. - Ekim ayı itibariyle; hiçbir uygulama yapılmadığı gibi herhangi bir görüşmede gerçekleşmemiştir. SONUÇ : Haftalık toplamı 10 (on) saatin ve günlük toplamı 2 (iki) saatin altına çekmeye çalışan girişimler genelgedeki ilgili maddenin özüne olduğu 8

kadar amacına da aykırı bulunmakta, hakkın kullanılmasını zorlaştırmakta veya imkânsız hale getirmektedir. Aynı genelge ile açıkça düzenlenen ve ortak mekan yetersizliği sorunu çözülünceye kadar kapatılma birimleri de dâhil olmak üzere her türlü kapalı alanın kullanılabilmesine imkan tanıyan düzenleme hayata geçirilmelidir. Bu yönde bahane üretmek genelge koşullarında maddi ve hukuki anlamdan yoksundur. Genelgenin açık hükmü karşısında, uygulayıcılar yönünden görevi suiistimal suçu oluşturacak bu tutum derhal terk edilmeli, bugüne kadar ileri sürüldüğü örneklerde adli ve idari soruşturma yürütülmelidir. 9

HAPİSHANELERDE HAK İHLALLERİNDEN ÖRNEKLER BOLU F TİPİ CEZAEVİ SAĞLIK SORUNLARI Ali Baba Arı; Hepatit B hastası. Son 2-3 yıldır kafasında kramp şeklinde bazı ağrılar. Işığa, sese karşı duyarlı olma, aşırı tepki, unutkanlık, okuduğunu anlamada güçlük çekme. Boyun ve bel fıtığı rahatsızlıkları var. Nihat Yağız; göz, bel, böbrek ağrıları. Taylan Baltacı; midede gastrit ve bir bölgede iltihaplanma, bağırsaklarda kronik iltihaplanma ve su kaybı, her iki bacakta kısmi hissizlik, bel fıtığı, kronik faranjit ve sinüzit, ÖO sonrası vücdun çeşitli yerlerinde iltihaplı sivilce ve yaralar, hepatit geçirmiş, unutkanlık (ilacını almayı bile unutabiliyor), el ve ayak tırnaklarında döküntü ve morartı var. KEYFİ YASAKLAR- UYGULAMALAR 12 Şubat tan bu yana posta alındıları verilmiyor. Gerekçe olarak İnfaz Hakimliğinin; bir nüshası idarede denetim amacıyla kalsın. Tutuklular isterlerse, masrafını kendilerini karşılamak koşuluyla, fotokopisini çekip verirsiniz şeklinde ifade ettiği, cezaevi idaresi tarafından tutuklulara bildirilmiştir. Bu durumdan dolayı tutuklular gönderilerinin postaya verilip verilmediğini, emanetteki paralarının ne kadarından kesintiler yapıldığı takip edilemiyor. (Bolu F Tipi Cezaevi nden Halil Gündoğan ın 04.03.2007 tarihli mektubu) Son dönemlerde tutuklu ve hükümlüler revire götürülmüyor. Doktor hücreye gelip neyin var diye soruyor. Buna gerekçe olarak personelin yoğun iş temposu gösteriliyor. Revire verilen dilekçelerin acil olup olmadığına bakılmaksızın birkaç gün sonra cevaplandırılıyor. (Mehmet Kulaksız ın 23.08.2007 tarihli mektubundan.) Genel aramalarda parayla satın aldıkları pet şişelerin boşları kağıt kesmek için kullandıkları permatikler amaç dışı kullanılıyor bahanesiyle tutuklu ve hükümlülerden genel aramalarda geri alınıyor. (Mehmet Kulaksız ın 23.08.2007 tarihli mektubundan) DİSİPLİN CEZALARI Bolu F Tipi Cezaevinde bulunan Taylan Balatacı nın, 2 ay mektup 8 ay açık görüş cezası bulunmaktadır. (Kaynak; Halil Gündoğan ın 08.05.2007 tarihinde mektup) Murat Güneş isimli tutukluya kapı dövmeden dolayı disiplin cezası olarak sosyal faaliyetlerden men cezası verilmiştir. (Ümit İlter in 01.08.2007 tarihli mektubundan) Nurettin Erenler, Mehmet Kulaksız ve Baki Yaş a iki yıl önce hücrelerinde iki santimlik maket bıçağı parçası bulunması nedeni ile 6 ay hapis cezası verilmiştir. 10

(Ümit İlter in 01.08.2007 tarihli mektubundan) İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE Av. Murat Vargün, müvekkili Zeki Bayhan ile yaptığı görüşmede müvekkilinin; 3 Ağustos 2007 tarihinde başgardiyan ve bir grup gardiyan tarafından bulunduğu odadan alınarak, cezaevi içerisinde götürüldüğü başka bir yerde 'Seni mahvederiz, burayı sana dar ederiz' şeklinde tehdit edildiğini bildirdi. (Avukat Murat Vargün ün yapmış olduğu açıklamadan) HABER ALMA ÖZGÜRLÜĞÜ Yürüyüş Dergisi nin tutuklu ve hükümlülere verilmediği belirtildi. Bu duruma itiraz edilmiş, tutuklu ve hükümlülerin itirazlarının reddedilme gerekçesi ise şu şekildedir: Hükümlü, hapis cezasının yerine getirilmesine katlanma ve bu amaçla düzenlenen infaz rejimine uygun tutum ve davranışlar içinde bulunmakla zorunlu dur. (Ümit İlter in 01.08.2007 tarihli mektubundan) EDİRNE F TİPİ CEZAEVİ SAĞLIK SORUNLARI Bayram ve Yılbaşı tatili başlamadan önce Rasim Özdemir in diş ağrısı tutmuş. Acil dilekçe yazarak revire çıkmış. Diş doktoru yokmuş bayramdan sonra geleceği söylenmiş. Ağrı kesici yazmaları istenmiş, yazmışlar. Ama ilacın tutarı hesabımdan kesilsin yazmadığı için dilekçeye ilaç verilmemiş. Bir hafta sonra doktor gelmiş ve diş çekilmiş. İlaç vermedikleri için bir hafta boyunca diş ağrısı çekmek zorunda kalmış. Enver Yanık ın beyninde ödem ve uzun süreli açlığa bağlı beyninde hasar var. Tedavi olması gerekiyor. Ancak kimi ilaçları Maliye Bakanlığı karşılamıyor denilerek verilmemektedir. Ağrılarını kesecek ağrı kesiciler ise Beyin Cerrahı Servisi ve Nöroloji doktorlarının reçeteyi yazdıkları alınmamakta, bunun yerine daha ucuz, etkisi olmayan ağrı kesiciler alınmaktadır. Enver nedenini sorduğunda: Kendi paranla alırsan o ağrı kesicileri alırız. Kurum öderse en ucuz olanını alırız demişlerdir. Ergün Akdoğan ın uzun süredir belinde ağrılar varmış. Revire çıkıp hastaneye sevk yapmalarını istiyor. Doktor sevke gerek yok diyor. Ağrı kesici yazıyor. Ergün Akdoğan ısrar edince tamam diyor. Ergün ağrı kesici de isteyince vermiyor. Ya sevk ya ilaç, ikisi birden olmaz diyor. Oysa sevk 10 15 gün içinde ancak çıkıyor. Yani, o süre içinde ağrılarınla baş başa kal deniliyor. Enver YANIK adlı tutuklu hidrosefali hastasıdır. İdare önceden haber vermeden Enver YANIK ı Edirne Devlet Hastanesine götürmüş. Enver YANIK Hastanede yaşadıklarını şöyle anlatmış: 11

...Hasta halimle asansörsüz bir boşlukta olan merdivenlerden birine çıkarıldım. Nefes nefese kaldım. Ayakta duramaz haldeydim. Ellerim morarmıştı. Doktor bir koltuğu gösterdi. Oturdum. Kelepçelerimi bile açtırmaya gerek duymadı. Bense konuşabilsem etik kurallarını hatırlatacaktım. Ama kalbim çarpıyor, ellerim kasılıyordu. Neyse... Sonunda kelepçeyi açtırması gerektiğini anlatabildim. Böyle muayene yapabilirim dedi. Benim ısrarım üzerine subaya sordu. Subay bizim için bir sakıncası yok. Siz aç derseniz açarım dedi. Doktor kelepçeli muayene yapabileceğinde ısrarlı idi. Ben o şekilde muayene olmayınca açtırdı. Kısacası böyle bir ortamda yapılan nörolojik muayene zaten muayene olmaktan öte işkence gibi oldu. Bir diğer sorun ise hücreli ring araçlarıdır. Hücreli ring tutuklu/hükümlülerin sağlığını kötü etkilemektedir Ring otobüslerinin içinde iki adet hücre vardır.. Bu hücreler çok havasız olmaktadır. Çünkü hava alınabilecek, dışarıyı görebilecek hiçbir yeri yoktur Yaz sıcaklarında tam bir fırın görevi yapmaktadır Hava giriş-çıkışı olmadığı, çok sıcak olduğu için tutuklu/hükümlüler bayılacak duruma gelmektedir. Tutuklu/hükümlüler için uzun yolculuklar ise adeta işkence olmaktadır. Ve en önemlisi de hastaneye bile hasta tutuklular bu araçla götürülmektedir. Değişik araçlarla gitmek için asker doktor raporu istemektedir. Doktor ise ancak yüksek tansiyonu vb. gibi rahatsızlıkları olanlar için böyle rapor veriyormuş Ki zaten sağlıklı insanlar dahi bu ringle yolculuk yaptıktan sonra kendilerini ancak bir iki gün içinde toparlayabiltedir. BEKİR ŞİMŞEK İN 21 EKİM 2007 TARİHLİ MEKTUBU: 18 Ekim tarihinde B1 Tek 25 no.lu hücrede kalan Mehmet GÜÇLÜ isimli adli hükümlü kendini asarak intihar etti yaşamını yitirdi. Mehmet GÜÇLÜ nün ileri derecede psikolojik sorunları olduğu biliniyordu. Öyle ki hayali bir köpeği vardı. Hayali köpeğinin ismini ise pırtık koymuştu. Bu derece ileri idi psikolojik sorunları... Tabi ki, bu psikolojik bozukluğun kaynağı TECRİT idi. Bu durumun bilinmesine rağmen hastanede değil hapishanede bulunuyordu. Akşam yemeğini almayınca görevli memurlar tarafından merak edilerek hücreye giriliyor ve hücrenin tuvalet bölümünde kendini asmış olarak bulunuyor. Kim bilir saat kaçta intihar etti ama ancak akşam yemeği dağıtımında bulundu! Mehmet in tahliyesine de bir kaç ay kaldığı söyleniyor. Mehmet GÜÇLÜ nün intiharından iki gün önce ise yani 16 ekimde hapishaneye Adalet Bakanlığı ndan müfettişler gelmişler hücreleri dolaşmışlar... Sorun dinlemeye geldiklerini söylemişler ama hiçbir hücrede zamanımız yok diyerek bir dakikadan fazla kalmamışlar!!! Yani tam bir dostlar alış-verişte görsün hali olmuş... 12

Enver Yanık'ın vücudunda 26 Eylül 1999 tarihinde Ulucanlar hapishanesine yapılan operasyondan kalma, kurşun ve şarapnel parçaları var. Bunlar X-ray cihazından geçerken sürekli sinyal veriyor. Hapishane idaresi Enver Yanık'ın durumunu bilmesine rağmen hapishane geliş-gidişlerinde sorun yaşanıyor, keyfi bir biçimde cihaz sinyal vermeyene kadar defalarca x-ray dan geçmesi isteniyor. Ayrıca, durumuyla ilgili raporlar revirde de mevcut. HACI DEMİR İN 30 MAYIS 2007 TARİHLİ MEKTUBUNDAN; Hacı DEMİR mektubunda tecrit yüzünden akıl sağlığını iyice yitirmiş bir tutuklunun mektubundan alıntı yapmış:: Ben 10 gündür buradayım. Size daha önce anlattığım manyetik alan içinde manyetik dalgalarla kıvrandıracak kadar, bayıltacak kadar işkence yapıyorlar Doku örnekleri alınsın diye dilekçe yazdım, avukat bakıyor. Bu gece sabaha kadar işkence gördüm. Hücre su dolu ve ben su içindeyim. İdareye dilekçe yazdım. Başkanı çağırdım. Çekip gittiler. Beni bilgisayara kodlamışlar. Ses dalgalarıyla bağırıp öt ulan diyorlar ( ) (Bundan sonra yazısı okunmuyormuş..bu tutuklu tek tutuluyormuş.) Adli tutuklulardan Cemal Yalçın'ın akıl hastası ve bu durumu belgeleyen raporu da var. Bu tutuklu zaman zaman kriz geçiriyor. Camları kırıyor, elbiselerini hücrenin ortasına yığıyor, ve yakıyor. Bir süre önce de yatağını yakıyor. İdare Disiplin Kurulu "Cezai Ehliyeti Yoktur" diye "ceza" vermiyor ama 300 milyon yatak parası istiyor. Ödemiyor. Ödemeyince mahkemelik oluyorlar. Mahkeme ise "100 milyon ödeyin kapatalım" diyor. KEYFİ YASAKLAR UYGULAMALAR F Tiplerinde Komedi: 'Öfke Kontrol Programı' F Tipi hapishanelerde tutsakların taleplerine cevap vermeyen hapishane idareleri, ilginç ve aynı ölçüde de içi boş uygulamalara devam ediyorlar. Edirne F Tipi'nden Ali Osman Köse'nin 29 Temmuz 2007 tarihli mektubundan aktarıyoruz: "Burada 'Öfke Kontrol Programı!' adıyla psikolojik destek amaçlı uygulama başlatılmış. 10 kişilik gruplar halinde çıkarıyorlarmış. On oturum yapılacakmış. Oturumlar iki veya üç saatmiş. Programı yürütenler de buranın personeli ve gardiyanlarmış. Daha önce bu konuda eğitildiklerini söylüyorlarmış. Katılan adlilerden birinin söylediğine göre, sadece bir oturum yapılmış henüz, kızdığınızda karşınızdaki kişi ile ilgili neler düşünüyorsunuz? diye soruyorlarmış. Umarım sorunlar yaşayanlar için azıcık da olsa işe yarar diyeceğim de, öfkeyi yaratan tecrit koşulları oldukça, öfkeyi kontrol etmek mümkün olmaz ki... Kendilerince göz boyama işte..." Bekir Şimşek in Mektubundan ; Açık görüşte başkasının ziyaretçisiyle fotoğraf çektirmek yasaklanmış. 6 Ocakta Orhan Demir in (Orhan Demir 24 Ocakta tahliye oldu) babası, annesi ve kardeşi 13

gelmiş. Babası 2 ay önce boğazından ameliyat olmuş. Beslenmesi boğazına sokulu hortumdan yapılıyormuş. Böyle giremezsin o boğazındakini çıkar demişler. O da çıkarırsam ölürüm demiş. Yine de çıkaracaksın demişler. O sırada bir yetkili gelmiş sağlıkçımız kontrol etsin demiş.yarım saat sonra babası girebilmiş. Tartışma onu yormuş ve ziyaret sırasında fenalık geçirmiş. Hacı Demir ve Ergün Akdoğan a yeni yıl nedeniyle bir koli eşya hediye gelmiş. Koliden çıkan bereyi vermemişler. Şapka alıyorlarmış ama bere almıyorlarmış. Nedeni sorulunca Tüzükte şapka var bere yok demişler. Hacı Demir o zaman biz de şapka diyelim demiş. Ama yine de kabul etmemişler. Yine Canip Tarhan bu yaşadığı olayları anlatan bir mektubu Mehmet Güvel adına postalamak istemiş ama idare tarafından engellenmiş. Yapılan itiraza ve suç duyurusuna Disiplin kurulunun 19 02 2007 tarih ve 2007/134 no'lu kararıyla "asılsız" iddialar içerdiği gerekçesiyle göndermemiştir. Seçim bahane edilerek havalandırma kapıları 7.45 de açılacağı yerde 10.30 da açılıyor. En ufak bir şey bile tutuklu ve hükümlülerin haklarını gasp etmek için kullanılıyor. Zeki Şahin in Mektubundan ; ( ) İçinde bulunduğum koşullara gelince; pek bir olumlu değişiklik yok. Bildik uygulama ve dayatmalar tüm hızıyla sürüyor. İdare burada hücreleri dolaşarak ***** statüsünde olanlarda sınıflama yapacağız diyerekten, parmak izi vermelerini istemiş. Duyduğuma göre arkadaşlar da vermemişler. Ama işin garip tarafı bütün tutsakların hapisaneye girişlerinde kayıtla işlemleri için istisnasız parmak izleri alınıyor. Yani herkesin idarede zaten parmak izleri var. Ekstradan niye böyle bir ihtiyaç duyuluyor(?) anlayabilmiş değilim. Geçen hafta ziyaretçilerim cümbür-cemaat toplanıp gelmişlerdi. Ziyaret süresi sınırlı olduğu için gelen ziyaretçilerle (8 kişi) hal-hatır sormanın dışında doğru-dürüst bir şey konuşamadık. Bu ziyareti diğer ziyaretlerden ayıran bir değişiklik oldu. O da şu üç kişilik kontenjan çerçevesinde Sevim(Kalmaz) ziyaretime gelmişti. Uzunca bir aradan sonra Sevim i görmem iyi oldu. Ancak bu durumu birileri hazmedememiş olmalı ki, hemen ziyaretten iki gün sonra bana tabliğ edilen (kararın yazılı bir nüshası bana verilmedi. Sadece ayak üstü bir göz atabildim) bu yazıda Sevim e 1 yıl ziyaretten men cezası verildiği belirtiliyordu. Kararın altında sadece kurum müdürünün imzası vardı. Tek başına kurum müdürünün böyle bir karar alma yetkisi var mı(?), doğrusu bilemiyorum. Ama ziyaretten men ceza sı gerekçesi traji komik idaalara dayandırılmış. Sevim, İHD ve TUYAB aktivisti olduğu için, yasal ve demokratik etkinlik ve çabaları ziyarette, benim sormam üzerine bana aktarmasına Şemdinli olayı sonrası mahallelerde meşaleli eylemler yapıldığını belirtmesi, 19 Aralık için miting yapma hazırlık çalışmasının sürdüğünü söylemesi, yeterince duyarlılık göstermediğini vb,vb... şeyler aktarması ve benim de verilmeyen yasal dergiler için, kamuoyu baskısı oluşturulmaya çalışılırsa iyi olur vb,vb... söylemlerimi 14

gerekçe gösterek karar alınmış. Ben kararın yazılı bir nüshasını yasal itiraz kullanmam hakkımı kullanmam için, sözlü ve yazılı olarak istemem rağmen vermediler. Sevim e ceza verildiğini belirterek kararı yazılı olarak Sevim e ziyarete geldiğinde tebliğ edeceklerini söylediler. Sanki bu durumdan ben mağdur olmuyormuşum gibi, bana kararın bir nüshası verilmiyor.unutmadan, kararda yukarıda belittiğim ifadeleri sıraladıktan sonra örgütsel propaganda- faaliyet tespit edilmiştir hükmü oluşturularak sonuca varılmış. Karara şöyle bir göz attığım için, detaylarını hatırlayamıyorum. Ben kararın bir nüshasının tarafıma verilmesi için Baş Savcılığa suç duyurusunda bulunacağım. Bunun dışında yasal girişim olarak başka ne yapılabilinir bilmiyorum. Sevgili ablacığım, idarenimizin bir başka tartışmalı kararı da İHD Genel Merkezine tecrit yaşayanlar anlatıyor başlıklı çalışmalarıyla ilgili olarak, içinde bulunduğum koşulları, maruz kaldığım keyfi uygulamaları yazdığım için, örgütsel propaganda ve devlet kurum ve çalışanlarını aşağılayıcı ifadeler olduğu gerekçe gösterilerek yasaklandı. Aslında örgütsel propaganda ve diğer savlar içinde bulunduğum koşulları sunulduğu gibi kabul etmemem ve bilimsel eleştiri süzgecinden geçirerek bunları aktarmamdan kaynaklanıyor. Üstelikte B.B.G (biri bizi gözetliyor) misali gözetlendiğimizi bildiğimiz için, kendi kendime sansür uygulayarak ve değim yerindeyse suya-sabuna dokunmayan bir üslupla yazmıştım, ama gel-gör ki gözümün üstünde kaşım var misali zorlama gerekçelerle mektubum gönderilmedi. ( ) Sana daha öncekli yazıtımda bir çiçeklik kadar toprak oluşturduğumdan ve tohum bulamadığımı sanırım bahsetmiştim. İşte geçenlerde kısmi arama adı altında yapılan aramada üç yıldır binbir güçlükle biriktirdiğim ve şimdiye kadar karışmadıkları toprağımı alıp götürdüler. Tabi işin rengini birkaç gün sonra Erzurum dan gelen arkadaştan gelen mektubu okuyunca çözdüm. Ben Erzurum da ki yoldaştan çiçek tohumu istemiştim, o da tutup mektupla göndermiş. Tabi idare hem onun gönderdiği tohuma -hemde benim hücremdeki toprağa el koydu. Okuma yazma bilmeyen Murat KÖSTEKÇİ adli tutuklu, okuma yazma öğrenmek istediğini gardiyanlara iletiyor. Onların cevabı ise Dilekçe yaz oluyor. Okuma yazma bilmeyen birisinden bile dilekçe isteniyor. Aynı hücrede kalan Nurzet GÜNAL, Canip TARHAN ve Burhan GÜL Üçüne de, hücreye kondukları 16 Mart 2007 tarihinden beri yastık ve sandalye verilmiyor. Verilmeme gerekçesi olarak: Depoda kalmadı, ödenek yok. Denilmiş ve parayla kantinden satın almaları istenmiş. Bu konuda, Cezaevi İdaresine, Cumhuriyet Baş Savcılığına suç duyurusunda bulunmuşlar. En son 9 Nisan günü de Adalet Bakanlığına başvurmuşlar. Tüm faaliyetlerini yatak üstünde yapmak zorunda kalıyorlarmış ve yatamıyorlarmış. 24 saat boyunca ya ayakta ya da yatakta durmak zorunda bırakılıyorlarmış. 15

BEKİR ŞİMŞEK İN 24 NİSAN 2007 TARİHLİ MEKTUBU: Nisan ayında Edirne Hapishanesinde şu anons yapılmış: Hükümlü ve tutukluların dikkatine! Geçen ayın ve bu ayın elektrik faturalarını ödemeyenlerin elektrikleri kesilecektir. Duyurulur! Bu konuda, özellikle, Adli tutuklu ve hükümlüler ödeme zorluğu çekiyorlar ve zaman zaman kaçak elektrik kullanıyorlarmış. Bu tespit edilince de mahkemeye veriliyorlarmış. Bu nedenle yüzlü sayılara yakın kişi mahkemelik durumda. İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE Canip Tarhan, Onur Urbay ve Sezgin Zengin 08 02 2007 tarihinde hapishaneye girişte asker ve gardiyanların saldırısına uğramış, işkence görmüş, saatlerce çırıl çıplak beton üzerinde bekletilmiş, küfür ve hakarete maruz kalmışlar. Saldırıdan kaynaklı vücutta oluşan darp izleri revir doktoru tarafından da tespit edilmiş. Hapishaneye girişte yaşanan bu saldırıyı protesto eden tutuklulara idare tarafından 19 02 2007 tarih ve 2007/38 no'lu kararla 2 ay ziyaretten men cezası verilmiştir. DİSİPLİN CEZALARI Ramazan Bayramı nedeniyle açık görüş vardı. Cezası olanlar için ise kapalı görüş vardı... Normalde kapalı görüşe hala, yeğen vb. akrabalarda girebilmekte... Sezgin Zengin in halası ve yeğeni de kapalı görüşe gelmişti... Bayram diyerek almamışlar ziyarete!... BEKİR ŞİMŞEK'İN 30 HAZİRAN 2007 TARİHLİ MEKTUBUNDAN ; Bilindiği gibi, hücre hapishanelerde, bir de hücre cezası adı altında tecritin boyutlandırıldığı uygulamalar var. Hücre cezası nda hükümlü yada tutuklu tek kişilik bir hücreye konuluyor... havalandırma hakkı 1 saat oluyor ve kısmizorunlu bazı eşyalar dışında eşyalar verilmiyor. Yakın dönemde, adli tutuklu Orhan Aksoy hücre cezası alarak hücreye konuluyor. Orhan Aksoy içinde bulunduğu koşullara dayanamayarak 26 haziran günü bir kutu ilaç ve şişe şurup içerek intihar girişiminde bulunuyor. İdare Orhan Aksoy'u Trakya Tıp Fakültesi acil servisine sevk ediyor. Fakültede 2 gün tedavi gören Aksoy yine hapishaneye getiriliyor. ( SEZGİN ZENGİN İN 09.04.2007 TARİHLİ MEKTUBUNDAN) ; Sezgin Zengin, Canip Tarhan ve Onur Urbay a soruşturmalar açılmış. 09.02.2007 tarihinde disiplin soruşturması açılmış. Açılan disiplin soruşturmasının gerekçesi ise Kurum tesislerine, araç ve gereçlerine zarar vermek, Gereksiz olarak marş söylemek veya slogan atmak ve Aramaya karşı çıkmak. Onlara açılan disiplin soruşturmalarının sonucunda 5 gün hücre hapis cezası, ve 128 milyon para cezası verilmiş. Sezgin Zengin de bu cezalara karşı 30.03.2007 de Edirne Cumhuriyet Başsavcılığına itiraz etmiş. Ama Cumhuriyet Başsavcılığına 16

göndermiş olduğu itiraz dilekçelerine red cevabı gelmiş. 09.04.2007 tarihinde gelen red cevabıyla birlikte 10.04.2007 ile 10.06.2007 tarihleri arasında ziyaretçi kabulünden yoksun bırakıldı. Ayrıca, ona verilen 5 gün hücre hapsi ne zaman yürürlüğe sokulacak bilmiyor. Temmuz ayında cezalar yağıyor. En son Edirne ACM nin onayladıkları: Onur Urbay ve Sezgin Zengin e hapishaneye girişte soyarak onursuz aramayı kabul etmedikleri için 5 gün hücre cezası veriliyor. Bu iki tutuklu 5 Temmuz dan 10 Temmuz gününe kadar hücre cezası nı çekiyorlar. Ayrıca, 6 aylık açık görüşten men cezası da uygulanmaya koyulmuş oluyor. Edirne ACM nin onaylaması sonucu, Ercan Kartal, Hacı Demir, Olgun Uygun, Rasim Özdemir, Onur Urbay, Sezgin Zengin ve Canip Tarhan a iki ay spor faaliyetlerinden men cezası veriliyor. Yine bu tutuklu ve hükümlülere beşer ay açık görüşten men cezası veriliyor. Aynı nedenle Bekir Şimşek e ve Zeynel Abidin Şimşek e ise 1 ay sportif faaliyetlerden men cezası ve 3 ay Açık görüşten men cezası veriliyor. Bugüne dek ne infaz hâkimliğinden ne de Edirne ACM den tutuklular ve hükümlüler lehine verilmiş tek bir karar yoktur. HABER ALMA ÖZGÜRLÜĞÜNÜN KISITLANMASI Sezgin Zengin'in Bayrampaşa Hapishanesinden Burhan Gül'e ve Mehmet Güvel adına göndermek istediği mektuplar "asılsız" iddialar içerdiği gerekçesiyle gönderilmemiş. CANİP TARHAN IN EDİRNE F TİPİNDEN GÖNDERDİĞİ MEKTUBUNDAN; Tayad Başkanı Mehmet Güvel e gönderdiği 2 mektuptan birincisi verilmemiş. İkincisi ise ilk mektubun verilmemesiyle ilgili suç duyurusunu içeriyormuş. Ayrıca, birinci ziyaret cezası uygulamaya konmadan ikinci sohbet cezası verilmiş. Bununla ilgili suç duyurusunda bulunmuş. Ali Osman Köse nin Sercan GÜRENİN adına gönderdiği mektup Hapishane İdaresinin Mektup Okuma Komisyonu tarafından örgütsel talimat içerikli olduğu, örgütsel dayanışmayı arttıran beyanlarda bulunulduğu gerekçesiyle gönderilmemiş. Oysa mektup sohbet içerikliymiş. Lerzan TAŞÇIER İN Ali Osman KÖSE YE gönderdiği mektup verilmemiş. 17

30 Mayıs 2007 tarihinde Elbistan hapishanesinden Besime Duru dan Zeynel Abidin Şimşek e mektup gelmiş. Ancak mektubun içinde bulunan el yapımı küçücük ateş böceği maskotu sakıncalı olarak bulunmuş ve verilmemiştir. Deniz Demirkapı nın Ercan KARTAL, Ali Osman Köse, Hacı Demir ve Zeynel Abidin Şimşek'e gönderdiği mektuplar "örgütsel haberleşme, örgüt propagandası tespit edilmiştir" gerekçesiyle verilmiyor. Ali Sinan Çağlar'ın Hacı Demir'e gönderdiği mektup'ta ise zarftan çıkan "Zelzeli" ve "Vız Gelir" adlı iki adet el yapımı derginin incelenmesi neticesinde, söz konusu dergilerin içerik olarak örgüt propagandası mahiyetinde olduğu, ayrıca, Devlet büyüklerine, Devlet Kurum ve çalışanlarına hakaret edildiği tespit edilmiş" denilerek "Zel zeli ve "Vız Gelir" adlı dergiler verilmiyor, el konuluyor. Burcu Demir'in Zeynel Abidin Şimşek'e gönderdiği mektupta, mektubun bir kısmı için (o kısımda Gencer Yurttaş ın sergisinden internetten indirdiği fotoğraflar ve Burcu nun yorumları var) " örgüt propagandası yapıldığı, ayrıca ölüm oruçlarını övücü mahiyette ifadeler bulunduğu tespit edilmiştir denilerek verilmiyor. Sezgin Zengin, aynı hapishanede bulunup farklı yerlerde kaldığı arkadaşı Burhan Gül e gönderdiği Masala, Vız Gelir ve Nüktedan adlı karikatür dergilerinden Nüktedan adlı karikatür dergisine Devlet Büyüklerini küçük düşürücü ve alay edici ifadeler olduğu gerekçesiyle alıkonulmuştur. Oysa alıkonulan Nüktedan adlı karikatür dergisi Uşak Hapishanesinden gelmiş. Uşak Hapishanesinin okuma komisyonunun mührüyle çıkmış. Oradan ve onlara verilmeden önce Edirne Hapishanesinin okuma komisyonunun elinden geçip verilmiş. Buraya kadar bir sorun yokmuş. Ama Sezgin Zengin başka blokta bulunan Burhan Gül isimli arkadaşına gönderince sorun çıkmış. İki yıl önce Uşak Hapishanesinden Nüktedan isimli bir dergi Eğitim Kurulu tarafından sakıncalı bulunmamış ve Hacı Demir e verilmiş. Ancak, bu ay içerisinde, aynı dergi hapishane içinde başka bir arkadaşımıza posta yoluyla gönderildiğinde Eğitim Kurulu tarafından Dergiye Devlet büyüklerine hakaret içermektedir denilerek el konulmuş. Yani aynı dergi iki yıl önce hakaret içermezken şimdi hakaret içeriyormuş. Telefon haklarını kullanmaya gelince, Bekir Şimşek ailesinden gerekli belgeleri istemiş. Belgeler gelmiş. Belgeleri idareye vermiş. Soy ismin yazımında Bilgisayar ş ve i harfi yerine garip işaretler yazmış. Bu yüzden İdare belgeleri kabul etmiyormuş. Görevliye açıklamasına ve Vukuatlı nüfus örneğini de vermesine karşın görevli Evet öyle, ama kabul edemiyoruz dan başka bir şey söylemiyormuş. Bekir Şimşek İdarenin bu tavrı yüzünden telefon hakkını kullanamıyor. 18

GEBZE M TİPİ HAPİSHANESİ SAĞLIK SORUNLARI Gebze M Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan ve 10-15 günlük aralarla geçici körlük ve işitme kaybı yaşayan Hatice Bolat, 1996 yılında gözaltına alınıp yoğun işkencelerden geçirilerek tutuklanmıştı. O dönemde ciddi sağlık sorunları yaşamaya başlayan Bolat, 1998 yılında tahliye edildikten sonra TİHV'de tedavi görmeye başladı. Bolat, 8 Eylül 2006 tarihinde yaşanan TMY terörü kapsamında tekrar tutuklanarak Gebze M Tipi Cezaevi'ne konuldu. Hatice Bolat ın hastalığına, doktorların hala bir teşhis koyamadığını bildirdi yakınları.bolat'ın şikayetleri hakkında bilgi veren yakınları, Vücudunun sağ tarafında komple uyuşma, karıncalanma, hissetmeme, güç kaybı ve ağrı var. Doktorlar sağ bacak ve kolda incelme olduğunu tespit ettiler. 10-15 gün arayla geçici körlük ve işitme kaybı yaşanıyor. Bir süre sonra uğultuyla birlikte duymaya başlıyor, ancak sınırlı duyuyor. Yürümede denge bozukluğu çekiyor dediler. KANDIRA 1 NO LU F TİPİ HAPİSHANESİ Kandıra 1 No lu F Tipi Hapishanesinde de diğer F Tiplerinde olduğu gibi hak gaspları, keyfi uygulamalar ve disiplin cezaları devam ediyor. İşte uygulamalar ; SAĞLIK SORUNLARI UFUK KESKİN İN CEZAEVİ MÜDÜRÜYLE İLGİLİ ŞİKAYETİNE KANDIRA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞININ KARARI ; Ufuk KESKİN 11.12.2006 tarihli şikayet dilekçesinde kendisinin diyabet hastası olması nedeniyle diyet yemekleri yemesi gerektiğini, bu durumun doktor raporu ile belirtildiğini, bu durumu kurum müdürünün de bildiğini ancak kendisine diyet yemeklerinin getirilmediğini, bu yüzden sağlık sorunları yaşadığını, bu suretle bulunmuş olduğu ceza evinin müdürü olan şüpheli Gürsoy Bilaloğlu nun görevini ihmal ettiğini belirterek şikayetçi olmuştur. SONUÇ: Şikâyet konusu iddia hakkında soyut müşteki beyanı dışında kamu davası açılması için yeterli delil bulunmadığından KOVUŞTURMA YAPILMASINA YER OLMADIĞINA denilerek Ufuk KESKİN in şikâyeti kabul edilmemiştir. 19

EDİP TARHAN'IN 26 HAZİRAN 2007 TARİHLİ MEKTUBUNDAN; Hastane sevkleri zamanında yapılmıyor: 3 hafta önce, Gökhan Gündüz göz için sevk istiyor. Ama hapishanede göz doktoru yok diye hastaneye sevk edilmiyor. Ezgin Engin burun ameliyatı için bir kaç kez Kocaeli Tıp Fakültesine gitmiş. Son olarak, ameliyat gününü kesinleştirmek için gidiyor. Ama kontrol bile yapmadan Ezgin Engin'i geri gönderiyorlar. Gerekçe: ellerindeki kelepçelerin çözülmesinde ısrar etmesi. Ufuk Keskin'in dış kantine yazdığı sebze-meyveler eksik gidiyormuş. Böyle olunca, Ufuk Keskin in diyeti de aksıyor. Bir yıl önce de, Ufuk Keskin'in sağlık malzemesi gasp edilmiş ve bu durumla ilgili yapılan suç duyurusunun akibeti bilinmiyor. Durumla ilgili idareyle konuşma talepleri de reddedilmiş. Mehmet Sağlık uğradığı saldırı sonucu vücudunda oluşan darp izlerinden dolayı rapor almış. Bu rapor eşliğinde Kocaeli Ağır Ceza mahkemesine suç duyurusunda bulunmuş. Fakat yapılan araştırmaların sonucunda, Mehmet Sağlık ın görevlilere zor kullanarak aramasını yaptırmaması, dahası da kendisini sağa sola vurarak vücudundaki izlere yol açması... Yani vücudundaki izleri kendisi yapmış. Bu olayda soruşturmaya gerek görülmüyor. Tam aksine Mehmet Sağlık a dava açılıyor. Gelen kararda ona hapis cezası verileceği yazıyor. KEYFİ YASAKLAR- UYGULAMALAR Geçen ay itibariyle, ayrı bir engelleme daha başladı. Tutuklu/hükümlü aileleri kendi yakınları dışında başka bir tutsağa eşya, kitap vb. yatıramıyor. Rögar kapağının kenarında kendiliğinden yetişen ya da tutsaklar tarafından büyüttülen çiçekler, yeşillikler arama sırasında jandarma tarafından yolunuyor.. Yer değiştirmede Veli Dikme nin eşyaları verilmemiş. Gerekçe olarak renk sorunu ve listede bulunmamaları ileri sürülmüş. İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE 18.05.2007 tarihinde yapılan genel aramada yine keyfi uygulamalar yapılmış. Dayatmalar ve zorlamalar olmuş. Bu duruma karşı çıkan Tamer ve Mete TUNCER isimli kardeşlerin, kapıya vurdukları için hücreleri basılmış ve dövülerek başka hücrelere götürülmüşler. Şimdiye kadar bir araya gelebilmek için yaptıkları başvurulardan bir sonuç 20