Mahmut ŞİRİNOĞLU Körfez Kaymakamı Erozyonla Mücadele Etmeyelim!!! E-Erozyon, I-Erozyon Gençlik-Kadın, Aile, Spor; Şiddet - Eş, İş, Aş; Başarı (Hükümsüz yazı 3) Kafalardaki ve yüreklerdeki erozyonla mücadele edelim. Ne Ş ymiş bu Ş ler ama çekmeyen bilmez Neler çekti bu toplum bu beş Ş den. Birinciyi yok etmek,diğerlerinde ideali yakalamak için ne mücadeleler ne mücadeleler! Bunlar yetmiyormuş gibi şimdi altıncı Ş nin kahrını çek bir de!( Şirinoğlu) Yazma kardeşim böyle şeyleri Allah Allaah!... -O kız gitti başka kız geldi. Sahi nasıl oldu bu iş? Almış öğretmeninden taktiği Gitmiş evine annemiz Kızı ile, O hiç anlaşamadığı her sözüne itiraz eden, her adım başında aralarında olumsuz elektriklenme yaşadıkları kızı ile ilgili.. Başlamış uygulamaya! Daha ilk gün. -Ne güzel de mavi gözleri varmış benim kızımın! Allah Allaahh Daha önce hiç duymadığı bir söz annesinden. Bir böyle iki böyle onuncu gün ve annemiz yukarıdaki müjdeyi vermiştir öğretmenimize. Aha da burdan teklif ediyom. Gelin Aile Eğitim Proğramını (AEP) 81 Vali ve 932 Kaymakam ve tüm Vali Yardımcılarımızın birinci görevi yapalım. Milli Eğitim Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığımızın, Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın en büyükleri bir fotoğraf versinler birlikte kamuoyuna bu yönde Bakalım gerek kalıyor mu bu kadar hastane bu kadar polis bu kadar adliye bu kadar hakim savcıya Hele görelim, spor polisine, telefonla aramayla korunmaya çalışılan! kadınlara yer kalıyor mu? Hele görelim bakalım oluyor mu bu kadar boşanma, hele bakalım oluyor mu bu kadar -0- (sıfır) kahramanı LGS- LYS-SBS gazilerimiz yitirdiklerimiz Bir işten bir işe uyumsuz uyumsuz gezenlerimiz İdrak yolları iltihabı olanlarımız Hele bir sen önemlisin değerlisin diyelim daha doğduğu ocakta insanımıza bakalım kalıyor mu her şeyden bağımsızlık isteyenimiz, koruyalım derken evlattan kocadan ettiklerimiz Kalıyor mu ses vereyim derken gürültü çıkaranımız, ses vermekle gürültü çıkartmayı karıştıranlarımız Metropollere okusun diye gönderip beyaz zehir sonu ile kefenlediklerimiz O tür kefenlemelere her kesimden evet ama her kesimden kaptırdıklarımız 64 idarecinin sesi - Mart - Nisan / 2013
deneme Huzur evi köşelerinde unuttuklarımız Bakalım kalıyor mu seviyorum zannederken eline silah alanımız. Kalıyor mu KİTAP deyince, OKUMAK deyince, ÖĞRENMEK deyince 40 fersah öte kaçanlarımız Hem de bunlar bütün dertlerimize ilaç olabilecekken!!! ANNE-BABALARI eğitmedikçe çocukları eğitemeyeceğiz. Anne-babaları eğitmedikçe ayakları üzerinde durabilen-dikleşmeden dik durabilen kızlarımız-kadınlarımız olamayacak ne yazık ki! (O kızlarımızın çocuklarımızın kolunu kanadını onları değersizleştiren anne-babaları kırıyorlar demek istiyorum, anne-babaları İki saattir başınızı bunun için ağrıtıyorum Dinlemeyerek onları, söz hakkı vermeyerek, değersizleştirerek, dış kapının dış mandalının bir kulpu bile saymayarak onları ) Hadi sende ordan Kaymakam Toplum bilimcisi misin, sosyolog mu, psikolog mu, pedagog mu, Kaymakamolog (bunu da ben uydurdum) mu ne!. Neysen ne!. İşini yap sen kardeşim!. Sonra ne o öyle aep-maep deyip duruyosun!?.- Annatıcam efendim annatıcam Hani şu genelge var ya 1 Konusu; 14 haftalık ve haftada bir yapılan süper interaktif, en zor aşaması katılımcıların ikna edilip kursa başlatılması olup, başladıktan sonra katılımcıların hayran oluşuyla bir diğerine, bir diğerine daha katılmak için can atması derecesinde kolaylaşan aile eğitimleri olan Halk Eğitim faaliyetlerinin anlatıldığı.. İşte o! Hani şu etrafını cami ağyarını mani paragraf ile başlayan; Aile toplumun temel yapı taşıdır. Ailenin, çocukların ve toplumun gelişmesine hayat şartlarının iyileştirilmesine yönelik önemli hizmetler verilmektedir. Aile eğitimlerine ilişkin araştırmalar çocuklara yapılan yatırımların toplumsal faydaya dönüştüğünü, bireysel ve toplumsal kalkınmaya destek sağladığını aile içi iletişimi güçlendirdiğini, şiddet cinsiyet ayrımcılığını, ihmal ve istismarı önlediğini, annelerin/ kadınların kendilerine güven kazandığını, çocukların okula devam kazandığını, çocukların okula devamının ve başarısının artmasına büyük katkılar sağladığını göstermektedir. Hem ne öyle duyuyoruz anne-babalar için ÇOCUĞUM OKUYOR BENDE OKUYORUM falan diyormuşsun. Ne yani şimdi çocuklar her gün 50 anne babayla aynı çatı altında okuma saatine katılmalarıyla ruhlarındaki okuma aşkı hemen kuvvetlenecek mi?! yoo valla ben öyle bir şey demiyorum,bu işler peyderpey olur zaten Ne o bir de 3 haftada bir planlamaya tutmuşsun bütün velileri. Hehh Geçebildin mi %65 katılımı, 2-3 yıl geçmeden çıkabildi mi bunun sonuçları ortaya bir de anlatıyosun Ne yapalım yani (söylenenlere göre) Türkiye çapında uygulanan ve birçok kurumun da ortak olduğu en can alıcı bazı eğitim faaliyetlerine %5 miş velilerin katılma oranı da sende %65 olmuşsa.. Ne o öyle giderek de sanki matah bir şeymiş gibi ÇO- CUĞUM İÇİN 55 DAKİKA şeklinde geliştirmişsin uygulamayı. İlk 15 dakika ortak okuma, sonra toplumsal kaynaşma adına 15 dk. birebir sohbet, sonra da okul müdürü tarafından anne-baba-çocuk ilişkileriyle ilgili 3 er -5 şer anektod anlatımı demişsin. Hem duyuyoruz da, haftada iki gün kendin gidip milletin başını ağrıtıyormuşsun bu tür paylaşımlarla.her hafta 50-100 veliyle sohbet ediyormuşsun.. Allah Allaahhh Ne olacakmış yani 55 dakikanın son 10 dakikasında (ilk teneffüsde) her sınıftan gelen 2 şer velinin çocuğunun öğretmeni ile 5 er dakika merhabalaşması, çocuğun o günlerindeki aşkı, şevki coşkusu, arkadaş ilişkilerini, hayata katılımını irdelemesiyle Ne yani şimdi önlemiş mi olacaksın böylelikle çocuklardaki kişilik sorunu tortulaşmalarını?!. -Peki efendim!.. Çocuklarımızın duygu ve davranış özelliklerini iyi izlersek onları sıkıntılara bulaşmadan kazanma fırsatı bulabiliriz. diye ben mi söyledim, yoksa TBMM nin ilgili komisyonlarına defalarca danışmanlık yapan, çocuk ve genç suçluluğu alanı uzmanlığında ön saflarda olanlar mı!? Ve yine şiddet duyguları birden bire ortaya çıkmaz. Herşey bir birikimin sonucudur. Çocukları bedensel gelişimleri yanında duygusal boyutta da anlamak ailenin en önemli işidir. Eğitim söz konusu olduğunda yol uzun ve zordur diyen ben miyim yoksa bahsi geçen zevat mı.? Tabi efendim tabii haklısınız, biz devam edelim 6 ayda bir kere bile görüşmeyen buluşmayan iki kale burcu (anne-baba ve öğretmen) diyaloğu için bütün nüfuzumuzu kullanmamaya.. Varımız, yoğumuz, topumuz, tüfeğimiz neyimiz varsa bu uğurda harcamamaya devam edelim. Çekiştirelim, çekişelim, heba edelim gücümüzü kuvvetimizi... Zaten seneler yıllar, yetkiler etkiler heba edilmek için verilmiştir insana - 1 20 Eylül 2010 tarih 118.04/4314 sayılı Çıraklık Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü Genelgesi idarecinin sesi - Mart - Nisan / 2013 65
Ne şimdi yani; bütün Türkiye, velilere ayda bir çocuğunun gerçek dünyası olan okulunu ziyaret, çocuğunun öğretmeni, okulunun müdürü ve idarecileri ile merhabalaşma uygulamasına mı geçsin demek istiyosun?... Ha, ne diyosun ha? Yüksek müsadelerinizle efendim aynen öyle demek istiyorum Ve bunun özelliklede ilköğretim çağı için böyle olmasını istiyorum Yüksek müsaadelerinizle efendim! Tam da; ** 2012 LYS Çalıştay Raporu 3 Özellikle annelerin eğitim ve rehberlik sürecine dahil olması, annenin eğitime katılmasını teşvik edici önlemlerin alınması demişken, ** 2011-2012 SBS deneme testleri analiz sonuçlarında (Ve konunun uzmanı birçok yazarın ifadelerinde) başarının %50 si aileye aittir denmişken, ** Başarıya Götüren Aile başlıklı kitap bu işin ordünaryüslerinden biri tarafından yazılmışken Evet efendim evet.. aynen öyle söylüyorum. ** Tam da 20 küsür senelik meslek hayatımız boyunca en başarılı okulların (liseler de dahil olmak üzere) veli ilgisinin en iyi en olgun derecede sürdüğü okullar olduğu görülmüşken Gel de sen bunu avaz avaz bağırma burada olacak şey değil. Bağır, bağır, bağır Mahmudum bağır. Avazın çıktığı kadar bağır. ( Hay senin dilini eşek arısı!..) *Ve olur olmadık saatlerde karmakarışık-zamansız geliş gidişlerle olumsuz etkilenime yol açılmasın veli öğretmen diyaloğunda ve ve öğretmen performansında kayıplar yaşanmadan veli-öğretmen diyaloğu olgunlaşması yaşansın, böyle olsun, bu büyük rüya gerçekleşsin istiyorum. *Hem hali nicedir konuşulsun bu buluşmalarda, bırakalım matematik-fen-sosyal bilgileri sona bunlar arkadan gelir nasıl olsa temel sağlam olunca Değil mi dostlar!? Hem öğretmenlerimiz Veli ilgisini yanımızda bulamıyoruz demiyorlar mıydı yıllar boyunca!? Hem birikip kriz haline dönüşmeden çocuğumuzun problemcikleri zamanında onarılsın istiyorum Çözemiyoruz da sonradan efendim.. çözemiyoruz. Görüyoruz işte hepimiz.. görüyoruz bu gerçeği. Kötü mü söylüyorum dostlar çok mu şey istiyorum, çok mu acaba!... Bak birde çocuğu da özelleştirelim diyomuşsun. Senin ceberrutluğun yüzünden öğretmenler kar altında şemsiye ile GÜNAYDIN GÖREVLİLİĞİ yapıyorlarmış. Günaydınla karşılıyorlarmış bütün çocukları sabah evlerinden okullarının bahçesine ilk adımlarını atarken. -Tabi efendim ceberrutluktandır.! Kahramanlarımız diye övgü dizilen öğretmenlerimizin sevgiye dayalı saygı diyaloğu ile bu görevi içtenlikle yapabilecekleri hiç düşünülemez bu güzel ülkemde zaten - Tutmuşsun birde anne babasını ya da bunlardan birini kaybetmiş ya da parçalanmış ailelere mensup olan ya da anne babası veya bunlardan birisi ceza evinde olan çocukları tesbit etmişsin Yapılan milli tarihi yer, milli maç büyük takımlar maçları vs. gezilerde bunlara özel önem vermiş özel yer ayırmışsın Bırak kardeşim bu işleri girme insanların özel işlerine akışına bırak, akışına bıraak otur oturduğun yerde... Ee.. kim çare olacak bu derde!??!.. Ha ne o öyle duyuyoruz 2 senedir tutturmuşsun öyle LYS velileri- Kaymakamlık buluşmaları yapıyosun. 29.sunu yapmışsın geçenlerde.. Başarının %50 si aileye aittir E madem başarıya götüren aile ortamının sağlanması bu kadar önemli, öyleyse bunu ilçedeki devletin en büyük temsilcisinden duysun veliler, milletin Kaymakamından da duysun bunları diyomuşsun Yapma kardeşim bırak bu işleri, uğraşma, işine bak, işine bak, bak, bak,bak,baak...bak hala şuna bak. Ne yapalım kardeşim ilçende 5-6 olan Aile Eğitimi uzmanı sayısını Kalkınma Ajansıyla yaptığın işbirliği ile 40 lara, Rehberlik öğretmenlerine de belge aldırarak 50 lere 60 lara çıkardıysan Ne yapalım sahiplenme ve motivasyon desteği verip de bunların %100 e yakınına kurs açtırdın, Aile Eğitimine gelenlerin sayısı yılda 2000 leri aştı, yaptığın törende bin kişilik salonun katılımcılarla dolup taşmasına cümle alem şaştı ise!!! Hem de bütün kurumlar bu işe kapılarını açtı ise - Vatandaşlar ile birlikte emniyetten sağlığa, tarımdan yazı işlerine bilumum kurum mensupları da katıldı, Hükümet Konağından Ticaret Odasına, Küçük Sanayi Sitesinden Kuran Kurslarına kadar bütün alanlar aile eğitim alanı oldu ise Katılımcılar: Siz de benim ve diğer arkadaşlar gibi bu güzel duyguları gerçekten yaşamak isterseniz haftada 3 Kocaeli Valiliği Kocaeli Üniversitesi Kocaeli İli 2012 LYS Sonuçları Değerlendirme Çalıştayı Raporu-28/29 Ağustos 2012 - Kocaeli 66 idarecinin sesi - Mart - Nisan / 2013
deneme sadece iki saatinizi ayırarak bu kurslara katılabilirsiniz. Kaybınız sadece doğru bildiğiniz yanlışlarınız olacak, kazancınızı ise geldiğinizde anlayacaksınız ancak Yoksa sen! sen, şunu mu demek istiyosun yoksa!: Aile eğitimiyle alakalı, evlilik eğitimiyle alakalı, genç eğitimiyle alakalı birden çok kurum ve kuruluşu ilgilendiren ve tabana yayılması gereken işlerin istenilen seviyeye ulaşmasında en önemli etken; bu işlerin başında Mülki İdare Amirlerinin olmasıdır. Seni gidi seniii bilirim ben seni. Allah Allaaah seni mi dinleyeceğiz kardeşim seni mi?! Katılımcılar salonu coşkuyla doldurdu.sertifika töreninde Hayat Boyu Eğitimi Genel Müdürü Doç. Dr. Mustafa Kemal Biçerli ve İl Protolü de vardı. Ne kardeşim çıkıp 3-5 yılda bir Allah-Allaaah Yazıp durma kardeşim böyle hükümsüz yazıları İyi ki de İlçen 8.-4.-1. diye bi yükseldi yani 3 yıl ard arda, bu mahiyette birkaç şey yapılınca İyi ki de ha iyi ki de. Seni mi dinleyeceğiz kardeşim Bi de tutmuş teklif ediyo; Neymiş efendim evlilik öncesi evlilik kursu anayasal mecburiyet haline getirilecekmiş! Neymiş efendim belli periyotlarla Aile Danışmanına uğrayan ailelere kamu hizmetlerinde indirimler yapılacakmış!. Heh. Önlem Almak Tamir Etmekten Çok Daha Ucuzdur. Aha da yazıyom Madem kimse yazmadı Erken kalkan yol alır!.. Yine kalktım erkenden yazıyom... Aaahh benim güzel insanım ah!.. Ne zaman bir tepki olduğunda tepkiyi yapana karşı çözümler geliştirmekten vazgeçip tepkinin de haklı sebepleri olabileceğini düşünmeyi ilkleştireceksin!... Ne zaman şiddete, saldırganlığa, suçluluğa düşenlerin sebebinin bizler olduğunu, kendi içsel kargaşalarımız kendi hatalarımız olduğunu kabul edecek ve ne zaman o tepkiye karşı savunma sporları! öğrenmek yerine savunma gerekliliğini bertaraf eden önlemler, onu doğuran sebepleri bertaraf eden davranışlar, tutumlar geliştirmeyi her durumda-sorunda ilk birinci ilke yapmayı gerçekleştireceksin. Hoşumuza gidiyo diye kolay yerde aramak çözümü Halbuki bazen, zulümatın karanlığın,zorluğun içinde oluyorken aradığımız. Her alanda Ar-ge, ama yanlışa gidene, psikolojik-psişik sorunu olana darbe kötek, patak, kovalamak Kim dayanır böyle harbe Yoksa sakın doğmasın bir harabe Olmasın sonra güzel ülkem harab ve türabe doğmasın sonra cümle alemde harabat, türabat, (Anahtarı bodrumda kaybet daha ışık diye kapının önünde ara -Yok öyle bi dünya değilmi dostlar!) Evini mi düzeltsek yoksa bu çocukların ne!?; hem fiziki, hem kavli, hem de hali olarak (fiziksel, sözel,halsel demek istiyom efennim!?!annadınız siz onu ) Eğer bir gençse söz konusu olan; Yok mudur o gencin suçluluğunda onun onurunu hiçe saymanın büyük etkisi, İnsanın vazgeçemeyeceği birkaç şeyden birisi önemli sayılma tutkusu değil midir!?, [ONLARIN İSTEKLERİNİN MAKBULÜMÜZ OLDUĞU- NU, kararlı ve makul olduğu taktirde makbulümüz olduğunu hissettirmek Biz de o zevkleri hissetmedik mi vakti zamanında, bizde genç değil miydik yoksa bi zamanlar kardaşlıklar ] Gençlerle konuşmayı bileceksin efennim Bakın nasıl; hani var ya bir hikaye; Yaşlı adam çöp fıçısına vura vura geçen gürültücü liselilerden rahatsızdır; Ne güzel gürültü yapıyorsunuz der onlara Bu gürültü karşılığında her gün 1 er TL verir. Sonra 50 şer kuruşa, sonra 25 şer kuruşa düşürür. Daha fazla param yok der size verecek. Bu kadar gürültü bu paraya yapılmaz babalık der gençler ve artık gürültü yapmayı bırakırlar!!! Ne olmuştur şimdi sizce burada. Bu akıllılığın içerisinde, yanında bir şey dikkatinizi çekiyor mu? Acaba bu adam kafanızı kırarım, gürültü yapmayacaksınız deseydi Durdurur muydu o gençler bu işi Ne yapılmadı burda. Onurları kırılmadı efendim onurları Ya sen önemsiz sayarsan çocuğunu, gencini ve ve ve müracaatçını, hizmet alan fertlerini!!! Onlar üzmeyecekler mi seni, üzmeyecekler mi, üzmeyecekler mi?... Yoksa hala neden kaybettiğimizi bilmeden kazanabileceğimizi mi düşünüyoruz gençlerimizi dostlar! idarecinin sesi - Mart - Nisan / 2013 67
Ah şu aileler içerisindeki pervasızca yapılan horlanmalar, umursamazca sergilenen sert ve kırıcı sözler... Ne zannediyoruz?!... Kol kırılır yen içinde mi kalır yoksa?!... -Hayır efendim hayır Kol kırılmıyor yen içinde kalmıyor. Kol, mızrak oluyor yürekte saplanıp kalıyor Sonrada kanırta kanırta toplumdan çıkıyor. Bütün bunlar toplumun sırtına yük olarak biniyor. Hani önlem almak tamir etmekten çok daha ucuzdu, hani!? O halde hala niye duruyoruz! Harekete geçmeyelim mi yani; * Düzeltmeyelim mi çocuk, anne-baba ilişkilerini, düzeltmeyelim mi polis-vatandaş, hasta-doktor-sağlıkçı, öğretmen-veli ilişkilerini Güçlendirmeyelim mi,yayıp büyütmeyelim mi AEP çalışmalarımızı!!! Yönlendirmeyelim mi bu en interaktif çalışmaya annebabaları. Hala marketçi amca görürse kızar- Fatma teyzen görürse kızar kalıplarıyla mı büyütsün anne-babalar çocukları.(eee herkes bana kızabiliyorsa sen ne halta yarıyosun; ne söylemek istiyosun bunu akılla izah et, ben potansiyel filozofum -seni bilmem ama- demesin sonra çocuklarımızın o parıltılı yürekleri bizlere. -Keşke sonuç bununla kalsa -) * Göstermeyelim mi bir ebeveynle-çocuk arasında var olan uçurumu anneye-babaya, Sormaya devam mı etsinler öğretmen adayı gençlerimiz; Bu bana yapılanlar duygu cinayeti değilse nedir diye * Şiddet deyince sadece fiziki şiddet mi sansınlar bunu anne-babalar hala Bilmesinler mi asıl %95 daha ağır ve etkin olan şiddetin sözel şiddet olduğunu!?... * Bir çocuk yalpalıyorsa mecbur tutmayalım mı o annebabayı Bilimsel anne-babalık eğitimine, bunun en iyi verileceği AEP kursuna Kardeşimin 6 yılına yazık etmişim (Kırıntılarını anlatan bendenizin naçiz anlatımı neticesinde -bugün hala adını bile bilmediğim bir öğretmen tarafından altı yıldır yanında okuttuğu kardeşi için- söyleniyorsa varın gerisini siz düşünün) *Bıraktırmayalım mı insanımıza (özellikle de evlere hapsettiğimiz! Kadınımıza) yeşil reçeteleri. Evet evet dostlar gördüm duydum anladım iletişim bilgilerinin iletişimi düzeltmenin verdiği ilaçı farmakoloji henüz üretmedi, farmokoloji bu kalıcı etkiyi oluşturamadı. Çünkü bu dert farmokoloji ile halledilesi bir dert değil ve bence farmokoloji bu etkiyi asla sağlayamaz. *Koymayalım mı Anayasa ya; evlilik öncesi evlilik eğitimi çocukları ilköğretim ve orta öğretimdeki anne-babalara düzenli aralıklarla anne-babalık eğitimi ve devlet bunları düzenler.., (hatta ve hatta) bunları zorunlu kılabilir yönünde hükümleri!.. 2 Hala İlköğretimle mi sınırlayalım mecburi eğitimi, yoksa zamanın, realitenin gerekleriyle mi! Düzeltmeyelim, güçlendirmeyelim derseniz ben de bu yazıyı Hükümsüz Yazı 3 sayıyorum. Kalın sağlıcakla diyorum. Vazgeçtim yazı yazmaktan artık (zaten 3-5 yılda bir yazıyordum ya!... İşte onu da ) İsterseniz yine hükümsüz olsun benim yazı. Varsın olsun, yine olsun Biz Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğünün AEP Projesine bakar sıradan bir şey zanneder, Sayın Bakanımız Fatma ŞAHİN in harika icraatlarını izler dururuz Bize!, hepimize!... düşen bir şeyler yoktur belki de Birde benim yazı yayınlanana kadar yapılıversin mi bunlar sana Olsun mu şimdi bu yazı da hükümsüz! Hükümsüz kardeşim hükümsüüz senin bütün yazıların hükümsüz sen boşuna yazıp durma artık Türkiye çoktaaan aştı gitti bunları çoktan ( Bak zaten Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının ilgili dairesi başladı bile Evlilik Eğitimlerine hatta daha bugünlerde AEP isimli bir site açıldı bile ilgililerce) E inşallah beyim inşallah. Ben de onu istiyom zaten. Sadece, hayatta okuduğumu buraya yazdım hepsi o kadar dostlar! Efendim?... Bir reklama mı benzedi bu?! Olsun reklam da bizim, çocuklar da gençler de, gelecek de Hepimizin saha biziim, alan bizim! Ne Oluyor Bu Gençlere?!: Hergün geliyorlaar, geliyorlar Evlerinde bütün kurallara isyanla geliyorlar Evet. Evde anne babasına başkaldıran çocuk bütün toplum kurallarına başkaldırmış olur. Hayata isyan etmiş olur. (Ben demiyorum valla işin uzmanları söylüyor.) 2 29 Haziran 2010 tarih ve 6527 sayılı Kocaeli Valiliği yazısı ile Türk İdareciler Derneği Başkanlığına gönderilen, Körfez Kaymakamlığı 11/06/2012 tarih ve 946 sayılı (Anayasa değişikliğine ilişkin görüş) yazısı. 68 idarecinin sesi - Mart - Nisan / 2013
deneme Ya el atmazsak!.. Ya biz barıştırmazsak teker teker onları hayatlaa, toplumlaa Hele de ergenlik çağı başlarında, 12-13-14 lerde!!! Ya öğretmenler sadece öğretmek derdinde iseler!!! Ya halleri nicedir bilimi gerçekten önem görmüyor Ya da ya da Açık söylüyorum Feryat ediyorum Özellikle o çağlarda 5 er 10 ar, danışman öğretmenlere tahsis edilmiyorlarsa Yürüyüşlerine kadar tecessüs gösterilmiyor, dikkate alınmıyorlarsa!?! Varın siz hesap edin!.. Varın gördüklerimizi ölçün biçin Nerelerden topluyoruz Nasıl, nasıl serseri mayın gibi dolaşan tehlikeler haline sokuyor, sonra da tuhaf tuhaf başlıklar atıyoruz; Ne oluyor bize!... Ne oluyor bu gençlere!... Ne olacak, olacağı olduğu bu; hazır elimizde iken bu pırıl pırıl ruhlar; işin başına bakmaz, tamire yaptığımız masrafı önlemeye ayırmazsak Ne olacak başka bize?!? (Bu arada hesaplamalara göre suçlu bir çocuğun devlete olan maliyeti 20-30 bin $ imiş. Tabi bu sadece hapiste tutma masrafı vs. Toplumda oluşturduğu manevi etkinin, tedhiş duygusu, toplumsal düzensizlik vs nin bedeli yok bunda ) Hissedilmelik Bilgiler: Bizim Temel naapıyordu her gün arabaya binince, hatırlarsınız Torpidodan çıkardığı bir kağıda bakıyordu durmadan Bir gün hak vaki olduğunda dostları merak ediyor ne yazıyor acaba bu özel kağıtta! ve açıp bakıyorlar: -Debriyaj solda gaz pedalı sağda Meğer bizim Temel hepimizin yemek içmek gibi bildiğimiz hususu her gün yeniden hatırlamak istiyor E ne olur ne olmaz. E peki şimdi hayatının her gününde 100 tane kaza! yapabilecek çocuklarımız için vermeyelim, verdirmeyelim mi birer 14 haftamızı??? Tekrarlamayalım mı O çok iyi bildiğimizi sandığımız şeyleri!?!... Pekiştirmeyelim, hissettirmeyelim, içselleştirmeyelim mi! Ben bilgileri ikiye ayırıyorum dostlar; BİLİNMELİK bilgiler ve HİSSEDİLMELİK bilgiler. -Yeterince içselleştirmedikleri halde ben bunlarda anlatılanları biliyorum deyip de bu çalışmalara ilgi göstermeyen anne-babaların kulakları çınlasın. (E nereden oluyorsa bu kadar yanlış tutum ve davranışlı gençlik manzaraları Artık!?!... Çok bildiğimizden herhalde!!!) Halbuki gelseler de hiç yoktan bilmeyenleri(!) cezbetseler bu konuya değil mi dostlar!!!. Biz de bütün gücümüzle tahşidat yapsak!!!..interaktiflik özelliğiyle maruf bu çalışmalara bütün insanlarımızın katılımını sağlasak da; tehlikeyi baştan hissettirsek güzel yurdumun altın yürekli anne babalarına ve baştan düzgün yürüse çocuklarımız gençlerimiz hayata, daha ilk günden itibaren gösterilen doğru ve ölçülü tutum ve davranışlarla ne de muhteşem olur dünya E ne yapayım dostlar. Bende böyle biriyim Mazur görün Hani vardır ya susuz, çaresiz, çileli, dertli dertli giderken bir yığın insan, farklı yönde bir şey görüp onun o kuruluğa çare, ab-ı hayat olduğunu gören biri nasıl çağırır diğerlerini Buraya geliin, buraya geliiin, buraya geliin İşte benimkisi o cinsten bir şey. Kim bilir!..belki de seylap görüyorumdur!!!belkide gittiğimiz yol çöl değildir.!. güllük gülistanlıktır her yer Kim bilir! Ee ne yapalım efendim; Aşk ağlatır Dert söyletir diye ben demedim ki! Yani,yani,yani dostlar demem o kiii; Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şeyler var-okuduklarımdan öğrendiğim bir şeyler var: Anne-babalık bilimsel bir iştir ve bu bilimsel yanını bilmeden çocuk büyütmek kör baltayla çiçek bahçesine girmek demektir. Ve bunu önemsemediğimiz sürece bugün yaşadığımız birçok dert tekrar tekrar başımıza gelmeye devam edecek Ne yazık ki böyle!... (Mesele onu bunu suçlamak değil sorunun altında yatan duyguyu bulmak ve onu bertaraf eden çözümlemeler geliştirmektir. -Sorun varsa sorunun temeline inmektir yani sorunun sonuçlarını temizlemek yerine- Topu ileriki nesillerin düzeltilmesine atmak da değildir yapılmasını istediğim Tam aksine şimdi mevcut olanı da tamir etmektir. Çözüme giden yollar bellidir.) Ateşi yükselip düşen insana ateş düşürücü vermek sadece sonuçla ilgilenmek değil midir? Şiddete, saldırganlığa düşen hatta suç işleyen çocuğa kızmak, hiddetlenmek, tü kaka demek sonucu bastırmaya çalışmak değil midir!?.- Tıbbın asıl ilgilendiği o yüksek ateşin altında yatan sebep değil midir!?... idarecinin sesi - Mart - Nisan / 2013 69
-Bizim ilgilenmemiz gereken yada- önlememiz gereken şey; saldırganlığın, şiddetin, suçluluğa düşmenin altında yatan nedenler değil midir,sorun çözme yeteneği yoksunluğu, ego yönetimi yeteneği yoksunluklarının altında yatan neden değil midir.!?. Duygu yönetimi becerisi değilmidir güçlendirmemiz gereken!? Yoksa, yoksa, yoksa tüm bunların en iyi yapılabileceği yol, -tehlikeye karşı ilk ve en etkin tedbir- aile içi iletişimin düzeltilmesi; bunun da en iyi yolu, ilk ve temel adımı AEP değil midir?!! Bak sen fazla konuşuyorsun Kaymakam! Ne yani şimdi biz hepimiz yanlış mı yaptık bugünlere kadar Heh Bunu sen mi bileceksin yani!. Biz dururken hem de Bunlar yetmiyor gibi bir de diyomuşsun ki temelden bunları yaparsak şayet, ne Kadın Koruma Evlerine ne Sporda Şiddetle mücadeleye, ne Rehabilitasyon Merkezlerine vs. ihtiyaç kalmaz. Bak hele sen bak! Bak birde seviniyormuşsun artık Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kuruldu, Hayat Boyu Eğitim Genel Müdürlüğünün bu çabaları Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile birlikte güçlü bir şekilde yürütülecekmiş diye. Gidip gidip başını ağrıtıyormuşsun Hayat Boyu Eğitim Genel Müdürlüğü mensuplarının Rahat bırak insanları kardeşim Sen demesen yapmayacaklar mı sanıyorsun yani Sussana, sussana (E hani konuşan Türkiye olsun, katılımcı Demokrasi diyordunuz amaa Olmasın mı yoksa!?... Nasıl katılacaktım başkaa!!) Sosyal Hizmet uzmanlarına siz çok önemli bir görev yapıyorsunuz maaşı verir de bu işe rağbeti arttırır; böylece onarırız kırılan, dökülenlerimizi Ve böylece düzelir sağlımız, eğitimimiz, tarım, asayiş ve trafiğimiz ve sağlıklı ekonomik gelişmemiz diyomuşsun bir de. Ve umarım bu sahada çaba gösterenlerden proje gelince finans kuruluşları bunu her şeyin üstünde tutar ve bakmazlar şekle-şarta-şurta-zamana Çünkü hepimiz bu gemide yaşıyoruz!!! diyomuşşun. Allah korusun sen Maliye ya da Milli Eğitim Bakanlığı ya da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığında etkili yetkili biri olsan var yaa!!!. Tutar bu Sosyal Hizmet Uzmanları ve bu konuda görev alan öğretmenler bu yazdığın açılardan en önemli görevi yapıyorlar bunların maaşını iki katına falan çıkaralım, nasıl olsa huzurdan kaynaklanan tasarruflarla ve üretkenlik artışıyla bunu karşılarız falan dersin!!! Yaparsın yaparsın sen bunu da yaparsın maazallah! Bilirim ben seni Ha bu arada dostlar sakın gülmeyin bana onu da anlatayım. O kızımız vardı ya hani Hani gözleri mavi olan Dönüp demiş ki annesine: -İyi ama anne benim gözlerim mavi değil ki, yeşiil. Talihsizliğe bakın siz! meğer annemiz kızının göz rengini en son doğduğunda görmüş.! biyolojik vaka mıdır ne Dönüşmüş herhalde gözlerinin rengi kızımızın. İşin biyolojik yanı bir tarafa ortada vahim bir vaka var dostlar.. Birbirimizin yüzüne fazla bakmıyomuşuz meğer Öyle söylüyor uzmanlar, meğer ailede ki problemlerin temelinde yatan sebep de buymuş... Uzmanlar söylüyo ben ne yapayım. Bir de İLGİ yarışmaları mı düzenlesek yoksa BİLGİ yarışmaları yerine; En çok, en düzenli ve en kararlı veli-öğretmen görüşmelerinin yarıştırıldığı, bunun için bütçeden ödüller verildiği pırlanta etkili düzenlemeler mi yapsak ne!!! Fark ettik, düşündük, elimizden geleni yaptık mı desek yoksa ha Haydin dostlar haydin. Bir destek te siz atın, bir omuz da siz atın...haydin ha, haydin. Sağlam yapılar sağlam zeminlerde yükselir efendim... Gelin hep birlikte toplumumuzun zemini olan ailelerimizi sağlamlaştıralım AEP lendirelim, çocuklarımızıgençlerimizi VELİLENDİRELİM! Haa erozyon mu dediniz?!... Duygusal erozyonu ve dolayısıyla akli erozyonu önleyelim, toprak erozyonu diye bir şey de kalmayacak zaten efendim Kalın sağlıcakla dostlar KAYNAKÇA Cüceloğlu Doğan-İçimizdeki Çocuk Remzi Kitap Evi 39.Baskı İstanbul 2008, Solak Adem-Çocuklarda ve Gençlerde Şiddet, Saldırganlık ve Suçluluk Duyguları Açısından Anne Baba Eğitimi 19. Baskı Ankara Aralık 2011, Sekman Mümin- Başarı Üniversitesi- Alfa Basım Yayın Dağıtım Yayın Evi 32.Baskı İstanbul Nisan 2012, Kayaoğlu Mehtap- Siz Siz Olun-Nesil Yayınları 8.Basım İstanbul 2008, Şenol Özkan- Farkında Mısınız-Çalış Ofset İstanbul 2011, Carnegie Dale-İşten ve Yaşamdan Zevk Almanın Yolları- Epsilon Yayıncılık Özel Baskı 2004, Cüceloğlu Doğan-Başarıya Götüren Aile-Remzi Kitabevi 1.Basım İstanbul 2006, Üstün Dökmen, Alişen Kapaklıkaya, İdris Gürsoy ve Sadık Gültekin gibi çok değerli eğitimci pedagog ve yazarlarımızın anlatım ve konferansları, Hayat Boyu Eğt.Gn.Md. AEP dokümanları, Körfez İlçesindeki fedakar cefakar AEP öğretmenleri, Okullarda Suçun Önlenmesi başlıklı çalışma-.dr.yasemin Karaman Kepenekçi-Ankara Üni. Eğt. Bil.Fak.Arşt Gör, Dr. Arfe Yücedağ Özcan-Arizona State Uni.Arizona Travention Resource Center Post Doctoral Research Associate 70 idarecinin sesi - Mart - Nisan / 2013