MODERN EDEBÎ METİNLERİ BESLEYEN GELENEK UNSURLARININ HİCVİNDE KİŞİSEL HUSUMETİN VE SİYASAL DÜŞÜNCENİN ROLÜ (VEYA) YAHYA KEMAL İN LEYLASI NA BİR NAZAR



Benzer belgeler
YAHYA KEMAL BEYATLI ( )

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

1950 yılında yayımlamaya başladıkları derginin adına atfen Hisarcılar

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ Gönderen admin - 31/01/ :14

temlerini işlediği şiirlerinden bazıları: Yol Düşüncesi, Sessiz Gemi, Rintlerin Akşamı, Ufuklar, Mehlika Sultan.

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Türk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ...

MEHMET RAUF - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ( )

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

Metin Edebi Metin nedir?

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17

CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü

İntikam. Ölüm Allah ın Emri

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III

NECİP FAZIL KISAKÜREK

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ

NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN

03 Temmuz 2013 tarih ve 51 sayılı Üniversite Senato toplantısının 1 nolu karar ekidir.

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Edebi metin, dilin estetik amaçla kullanıldığı metindir. Bir Metnin Edebi Oluşunu Şu Şekilde özetleyebiliriz:

MHP TURGUTREİS SEÇİM İLETİŞİM MERKEZİ AÇILDI

Mehmet Akif Ersoy; Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? Gömelim gel seni tarihe desem, sığmazsın! Mısralarını şehitlerimize, gazilerimize, en

Yıl Sonra. Yahya Kemal ULUSLARARASI NURETTİN TOPÇU KÜLTÜR MERKEZİ

PARAGRAFIN BÖLÜMLERİ

Sevgili dostum, Can dostum,

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

TANZİMAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER. Ufuk KÜSDÜL Arhavi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI KDZ.EREĞLİ ANADOLU LİSESİ 11. SINIF DİL VE ANLATIM DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI

Aruzla şiire başlayan sanatçılar, Ziya Gökalp in etkisiyle sonradan hece ölçüsüyle yazmaya başlamışlardır.

HALK EDEBİYTI IV AŞIK EDEBİYATINDA ÜSLUP

İnci Hoca TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM

Çileler sıkıntı yoldaşın oldu Ömrüne her zaman kahırlar doldu Henüz açan gülün çok çabuk soldu Dört mevsim bitmeyen kış mıydın anne

TLL Uygulama. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde Hüseyin Rahmi Gürpınar a ilişkin bilgi doğru değildir?

İBRAHİM ŞİNASİ

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Nafiz Diba. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

Türkiye nin köklü şirketlerinden PET HOLDİNG 40 yaşında

Türk Dili ve Edebiyatı Kaynak Sitesi

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

EĞİTİM DÖNEMİ DENİZYILDIZI GRUBU EKİM AYI BÜLTENİ

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) almıştır?

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER

Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı

GARİP AKIMI (I. YENİ)

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

DERSLER VE AKTS KREDİLERİ

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

BEP Plan Hazırla T.C Ceyhan Kaymakamlığı ALTI OCAK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ Müdürlüğü Edebiyat Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı

tellidetay.wordpress.com

EĞİTİM-ÖĞRETİM DÖNEMİ DENİZYILDIZI GRUBU EKİM AYI BÜLTENİ

-rr (-ratçi KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI YAYINLARI: 961 HALDUN TANER. Mustafa MİYASOĞLU TÜRK BÜYÜKLERİ DİZİSİ : 98

Türkçe. Cümlede Anlam Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Doç. Dr. Rıza BAĞCI

LYS 3 DENEME-5 KONU ANALİZİ SORU NO LYS 3 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI TESTİ KAZANIM NO KAZANIMLAR. 26/05/2014 tarihli LYS-3 deneme sınavı konu analizleri

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ BAHAR DÖNEMİ BÜTÜNLEŞİK DOKTORA DERS PROGRAMI DERS DERS DERS DERS. Karahanlıca I.

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR)

Ece Ayhan. Kardeşim Akif. Akif Kurtuluş'a Mektuplar. Hazırlayan Eren Barış. "dipnot

Final Honour School of Oriental Studies, 2014 NEW LIST OF TURKISH SET TEXTS FOR BA OS (TURKISH) Paper4: Ottoman Historical Texts

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

Fen - Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ BU HAFTA ÜNLÜ ŞAİRİMİZ MEHMET AKİF ERSOY A AYDIN BAKIŞLAR KONFERANS DİZİSİNİN İKİNCİ OTURUMUNU GERİDE BIRAKTI.

KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127

Örnek alınacak en güzel insan Hz. Muhammed hayatı boyunca görüntüsüne ve hareketlerine dikkat etmiştir.

Yusuf Ziya Ortaç ve Tiyatro Eserleri

YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ LİSANS TEZİ

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM 11. SINIF MF-DİL GRUBU GRUBU TÜRK EDEBİYATI DERSİ III

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 10. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Yayın Değerlendirme / Review. Aktaş, Şerif (2009). Şiir Tahlili (Teori-Uygulama). Ankara: Akçağ Yayınları, 280 sf., ISBN:

bez gez sez tez biz çiz diz giz boz roz koz poz toz yoz çöz göz köz söz buz muz tuz büz düz güz

Sevda Üzerine Mektup

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

EKİM ÜNİTE II ÖĞRETİCİ METİNLER

FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

2014 LYS-3 TESTLERİNE YÖNELİK STRATEJİLERİ

Kategori: EDEBİYAT Öngörülen ders saati: 60 Alt Kategori Program İçeriği Özel Hedefler Kazanımlar. Edebiyatına

GELENEKTEN SAPMALARIN KİTABI: OSMANLININ GÖRSEL ŞİİRLERİ

TANZİMAT EDEBİYATI ( ) HAZIRLAYAN: Döndü DERELİ D GRUBU-105

ÖZGEÇMİŞ Yaşar Kemal in Romanlarında Toplumcu Gerçekçilik (devam ediyor)

ANA DİL Mİ, ANA DİLİ Mİ? IS IT PARENT LANGUAGE OR OR MOTHER TONGUE?

Transkript:

339 MODERN EDEBÎ METİNLERİ BESLEYEN GELENEK UNSURLARININ HİCVİNDE KİŞİSEL HUSUMETİN VE SİYASAL DÜŞÜNCENİN ROLÜ (VEYA) YAHYA KEMAL İN LEYLASI NA BİR NAZAR BOZDOĞAN, Ahmet TÜRKİYE/ТУРЦИЯ ÖZET Gelenek unsurlarının modern metinlere yansımasıyla ilgili Türk Edebiyatındaki değerlendirmeler, kimi zaman, edebiyat biliminin nesnel ölçütlerine göre değil; eleştiriyi yapanın öznel değer yargılarına bağlı hükümler içermektedir. Üstelik bazen, değerlendirilen edebî metnin sahibi ile değerlendirmeyi yapanın ikili ilişkileri ya da dünya görüşleri ve siyaset anlayışlarındaki benzerlik veya farklılık, eserin estetik değeri hakkında verilen hükmü etkilemektedir. Bu durumda yapılan değerlendirme, geleneğin modern edebî metinlere taşınmasının objektif eleştirisinden ziyade alelade bir övgü ya da sövgü metni durumuna düşmektedir. Cumhuriyet yıllarında Divan Şiirine ve bu şiir geleneğinden faydalanan şairlere yöneltilen eleştirilerin çoğu bu bağlamda değerlendirilebilir. XX. yüzyıl Türk Şairlerinden Yahya Kemal in bazen bu tarz ithamlara maruz kaldığı görülür. Peyami Safa nın particilik güdüsüyle yönelttiği saldırıları perdelemek amacıyla eskiyi devam ettiren şair ithamında bulunması gibi, Sovyet Dönemi Azerbaycan Türk Şiirinin önemli şairlerinden Samed Vurgun ve Cumhuriyet Dönemi Türk Şiirinin kalburüstü şairlerinden Nâzım Hikmet de siyasal görüş farklılığı sebebiyle Yahya Kemal in şiirlerindeki gelenek unsurlarını eleştirir görünerek ona saldıranlar arasında yer alırlar. Gelenekten büyük oranda istifade eden; hatta geleneği çağdaş Fransız şiiriyle harmanlayarak yeni bir şiir anlayışı oluşturmayı başaran Yahya Kemal, Nazar şiirinde tasvir ettiği kadının adını Leyla koyar. Adın Leyla olması, klasik şiirdeki Leyla ve Mecnun hikâyesinin kadın kahramanı Leyla nın güzel kadın imajından faydalanmak içindir. Hem Nâzım Hikmet hem de Samed Vurgun, klasik şiirin en çok faydalanılan unsurlarından Leyla yı şiirine taşımış olmasını vesile bilerek

340 birer şiirinde fırsat düşürüp Yahya Kemal e, saldırırlar. Üstelik Yahya Kemal e yönelttikleri hücumda, onu kadın teninden istifade etmeye çalışan şehevî duygulara kapılmış bir erkek olarak tasvir ederler. Gerek Samed Vurgun un gerekse Nâzım Hikmet in Yahya Kemal e karşı sergilediği bu tavır, estetik ve ahlakî kaygılardan değil; siyasal görüş farklılığından ve kişisel husumetten kaynaklanmaktadır. Çünkü her iki şairin de Yahya Kemal i eleştirirken öne çıkardıkları gerekçelerle aynı paralelde şiirleri vardır. Yani Samed Vurgun ve Nâzım Hikmet in kadını cinsel bir obje olarak kullandıkları mısralar bulmak hiç de güç değildir. Üstelik fütürist çizgiye yakın durmakla birlikte Samed Vurgun ve Nâzım Hikmet in de gelenekten faydalandığı bilinmektedir. Hatta gelenekten faydalanma bakımından Vurgun un bütün XX. yüzyıl Türk şairleri içinde ilk sıralarda yer aldığı rahatlıkla söylenebilir. Öyleyse her ikisinin de Yahya Kemal e karşı bilinçlerinde taşıdıkları kişisel kini, onun gelenekten çıkarları doğrultusunda istifade eden bir şair olduğu kisvesiyle dile getirdikleri sonucuna ulaşılabilir. Bu ve benzer tavırlar, Modern Türk Şiirinin zengin bir kaynağından faydalanarak onu daha da zenginleştirecek şairleri girişimlerinde tereddüde sevk eden bir tavır olmasının ötesinde sanat ve bilim etiği açısından yanlış bir tercihtir. Anahtar Kelimeler: Yahya Kemal, Nâzım Hikmet, Samed Vurgun, Peyami Safa, Ercüment Behzat, gelenek eleştiri, kişisel husumet. ABSTRACT Tradition is one of the important sources of modern poetry. But, the poets who benefit from the tradition are criticized by reason of holding the ancient. These criticsm are sometimes turned not to the work of art but to the personality of the poet by influence of personal hostility. One of the poets who is exposed to the said criticisms is Yahya Kemal Beyatlı. These kind of criticisms which aren t oriented to the work of art, but are oriented to the poet who composed it carry unacceptable quality in respect of the ethics of art and criticism. Literature scientists shouldn t take up reference these criticisms for the evaluations which they will make about the literary competence of the poets and should pass judgment in accordance with objective criterion. Key Words: Yahya Kemal, Nâzım Hikmet, Samed Vurgun, Peyami Safa, Ercüment Behzat, tradition, criticism, personal hostility.

341 Özgünlük, sanatın vazgeçilmezlerinden olduğu hâlde gelenekten faydalanma, sanatın; bilhassa da şiirin her zaman gündeminde olagelmiştir. Sanatta özgünlüğün esas olmasıyla gelenekten faydalanma teamülü ilk başta bir paradoks gibi durmaktadır. Oysa şiirin estetik değerini yükselten unsurlardan birinin de aynı şey i farklı gözle görmek ve farklı açıdan göstermek olduğu düşünülürse şiir in gelenekten faydalanırken aynı zamanda özgün olmanın da yollarını aradığı ve böylece söz konusu paradoksa düşmekten kurtulduğu anlaşılmış olur. Tarihin her döneminde ve Dünya coğrafyasının her yerinde şiir, geleneğin yardımını alarak yükselir. Hatta şiir gelenekle bağlarını fütursuzca kopardığı zamanlarda bocalamış, tökezlemiş; gelenekten şu ya da bu açıdan faydalandığı zaman yeniden dengesini sağlamıştır. Bunun tipik bir örneğini Türk şiiri, Tanzimat sonrasındaki aşağı yukarı yarım yüz yıllık zaman içinde yaşamıştır. Divan şiiri geleneğini reddeden Tanzimat sonrası şairlerinin ürettikleri eserlerin estetik boyutunun, aynı zaman diliminde divan şiiri geleneğine bağlı olarak üretilen şiirlerin estetlik boyutundan daha geride olduğu bu gün birçok araştırmacının ve eleştirmenin kabul ettiği bir durumdur. Örneğin Şinasi nin sergilediği kuru didaktizmin, gelenekten ayrılmanın bir sonucu olduğu; Mehmet Emin Yurdakul ve Ziya Gökalp gibi ilk kuşak hececilerin şiirlerindeki sathîliğin de Türk şiirinin yüzyıllardır biriktirdiği aruz geleneğini terk etmekten kaynaklandığı sık sık dile getirilen gerçeklerdendir. Türk Şiiri ancak, XX. yüzyılın ilk yıllarında hece geleneğini oluşturduktan sonra şekil bakımından yeniden sağlam bir duruş sergileyebilmiştir. Esasen geleneğe bütünüyle ters düşen denemeler, sonunda mutlaka tükenmişlerdir. Servet-i Fünun, Sosyal Şiir, Garip, İkinci Yeni.. bugün edebiyat tarihlerinde yerlerini almışlarsa da, bir daha dönülmesi düşünülemeyecek denemelerdir (Ayvazoğlu, 1989: 340). Şiir sanatına yaptığı olumlu katkıya rağmen Türk şiirinde gelenekten faydalanma eğilimine zaman zaman itirazlar gelmiştir. Namık Kemal den itibaren görülen bu itirazların büyük kısmı divan şiirinin devam ettirilmesine yöneliktir ve poetik mahiyet taşır. Bu tarz değerlendirmeler sırf poetik karakterli oldukları için bir noktaya kadar anlaşılabilir. Fakat bir de eskinin devam ettirilmesine veya modern metinlere yansıyan gelenek unsurlarına yöneltilmiş gibi durmakla birlikte müessiri hedef alan itirazlar vardır. Bu tarz itirazlar, kimi zaman, edebiyat biliminin nesnel ölçütlerine değil; eleştiriyi yapanın öznel değer yargılarına bağlı hükümler içermektedir. Üstelik bazen, değerlendirilen edebî metnin sahibi ile değerlendirmeyi

342 yapanın ikili ilişkileri ya da dünya görüşleri ve siyaset anlayışlarındaki benzerlik veya farklılık, eserin estetik değeri hakkında verilen hükmü etkilemektedir. Bu durumda yapılan değerlendirme, geleneğin modern edebî metinlere taşınmasının objektif eleştirisinden ziyade alelade bir övgü ya da sövgü metni durumuna düşmektedir. Cumhuriyet yıllarında divan şiiri geleneğinden faydalanan şairlere yöneltilen eleştirilerin bir kısmı bu bağlamda değerlendirilebilir. XX. yüzyıl Türk şairlerinden Yahya Kemal in zaman zaman bu tarz ithamlara maruz kaldığı görülür. Onu, birçok kimse XX. yüzyıl Türk şiirinin zirvelerinden biri olarak kabul ederken; kimileri de büyüklüğünü kabul etmekle birlikte, beyhude yere maziyi devam ettirmeye çalışan şair olarak görür. Örneğin onu Türk Edebiyatının zirvelerinden biri olarak görmesine rağmen Harâbîsin harâbâtî değilsin Gözün mazidedir âtî değilsin diyen Ziya Gökalp, Y. Kemal i maziye düşkün olmakla eleştirir. Bu eleştiri, şairin sanatına yöneliktir ve kabul edilmese bile anlayışla karşılanabilecek bir üslup taşır. Hâlbuki bir de Yahya Kemal hakkındaki kişisel kanaatlerinin saikiyle onu eleştirenler vardır. Bu tarz eleştirileri yapanların asıl amacı Yahya Kemal in şiirini değil kendisini hırpalamaktır. Sovyet Dönemi Azerbaycan Türk şiirinin önemli temsilcilerinden Samed Vurgun ve Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinin kalburüstü şairlerinden Nâzım Hikmet, siyasal görüş farklılığı sebebiyle Yahya Kemal in şiirlerindeki gelenek unsurlarını eleştirir görünerek ona saldıranlar arasında yer alırlar. Gelenekten büyük oranda istifade eden; hatta geleneği çağdaş Fransız şiiriyle harmanlayarak yeni bir şiir anlayışı oluşturmayı başaran Yahya Kemal, geleneksel bir motifi şiirine taşımış olması vesile kılınarak hem Nâzım Hikmet, hem de Samd Vurgun tarafından şiddetle eleştirilir. Ayrıca, Nâzım Hikmet ve Samed Vurgun, Yahya Kemal e yönelttikleri hücumda, onu kadın teninden istifade etmeye çalışan şehevî duygulara kapılmış bir erkek olarak göstermeye çalışırlar. Konuyu daha iyi anlamak adına önce Yahya Kemal in şiirini; ardından da Nâzım Hikmet ve Samed Vurgun un onu eleştirmek için kaleme aldıkları şiirlerini okumakta fayda var.

343 NAZAR Gece, Leylâ yı ayın on dördü, Koyda tenhâ yıkanırken gördü. Kız vücûdun ne güzel böyle açık! Kız yakından göreyim sahile çık! Baktı etrafına ürkek ürkek Dedi: Tenhâda bu ses nolsa gerek, Kız vücûdun sarı güller gibi ter! Çık sudan kendini üryan göster! Arqnırken Ayın ölgün sesini, Soğuk ay öptü beyaz ensesini. Sardı her uzvunu bir ince sızı; Bu öpüş gül gibi soldurdu kızı. Soldu, günden güne sessiz, soldu! Dediler hep: Kıza bir hâl oldu! Tâ içindendi gelen hıçkırığı, Kalbinin vardı derin bir kırığı. Yattı, bir ses duyuyormuş gibi lâl. Yattı, aylarca devam etti bu hâl. Sindi sîmâsına akşam hüznü. Böyle yastıkda görenler yüzünü, Avuturlarken uzun sözlerle, O susup baktı derin gözlerle. Evi rüzgâr gibi bir sır gezdi, Herkes endîşeli bir şey sezdi. Bir sabah söyledi son sözlerini, Yumdu dünyâya elâ gözlerini; Koptu evden acı bir vâveylâ Odalar inledi: Leylâ! Leylâ! Geldi köy kızları el bağladılar Diz çöküp ağladılar, ağladılar! Nice günler bu şeâmetli ölüm, Oldu çok kimseye gizli bir düğüm; Nice günler bakarak dalgalara, Dediler: Uğradı Leylâ Nazara! (Beyatlı 1990: 143-144) AYAĞA KALKIN EFENDİLER Behey! Kaburgalarında ateş bir yürek yerine idare lambası yanan adam! Behey armut satar gibi San`atı okkayla satan san`aktâr!

344 Ettiğin kâr kalmıyacak yanına! Soksan da kafanı dükkânına, dükkânını yedi kat yerin dibine soksan; yine ateşimiz seni yağlı saçlarından tutuşturarak bir türbe mumu gibi damla damla eritecek! Çek elini san`atın yakasından çek! Çekiniz! Bıyıkları pomadali ahenginiz süzüyor gözlerini hâlâ koyda çıplak yıkanan Leylâ ya karşı! Fakat bugün ağzımızdaki ateş borularla çalınıyor yeni san`atın marşı! Yeter artık Yenicami tıraşı, yeter! Ayağa kalkın efendiler (Ran 2002a: 141) LEYLA 1 Bu ad şairlere çohdan tanışdır, Bu adla çohları tutulmuş derde Bekle deyilecek söz galmamışdır? Doğdu Leyla sını bizim günler de Füzuli çatarag sıh gaşlarını Leyli nin eşgine saldı Mecnun u Ahıtdı hesretle göz yaşlarını, Bize heber verir tarihler bunu. Kamal soyundurdu Leyla nı çılpag Çıhardı sahile ay ışığına; Bahdı döne döne hezzler alarag, Açıg bir bedenin yaraşığına Yazıg ki, Leyla nı tutan setelcem Gızcığın ganına işledi birden, Heyatı terk etdi o taleyi kem, Şair ilham aldı bu facieden (Vurgun 1985a: 250-251) 1 Metnin tamamı değil; yalnızca ilgili kısımları alıntılanmıştır.

345 Görüldüğü gibi Yahya Kemal, Nazar şiirinde tasvir ettiği kadının adını Leyla koymuştur. Bu şiirde Leyla adının seçilmesi, klasik şiirdeki Leyla ve Mecnun hikâyesinin kadın kahramanı Leyla dan mülhem olarak âşık olunan/olunacak kadın imajına vurgu yapmak içindir. Böylelikle Yahya Kemal, Türk şiir geleneğindeki bir motifi, Nev-yunanîlik çizgisine teğet geçen üslupla kendi şiirine taşımış olur. Hem Nâzım Hikmet hem de Samed Vurgun, klasik şiirin en çok faydalanılan motiflerinden Leyla yı şiirine taşımış olmasını vesile bilerek birer şiirinde fırsat düşürüp Yahya Kemal e, saldırırlar. Ayağa Kalkın Efendiler başlıklı şiirdeki Bıyıkları pomadali ahenginiz süzüyor gözlerini hâlâ koyda çıplak yıkanan Leylâ ya karşı! mısraları, Nâzım Hikmet in Yahya Kemal i hedef aldığını açıkça göstermektedir. Nâzım ın annesi Celile Hanım ile Yahya Kemal in evlilikle taçlandırılması düşünülen; ama sonuçsuz kalan bir aşk yaşadıkları ve Nâzım ın bu aşkı öğrendikten sonra Yahya Kemal e karşı kin beslemeye başladığı edebiyat çevrelerinde bilinen bir durumdur (Vâ-Nû 1969: 30-32). Dünya görüşleri ve edebiyat anlayışları farklı olan iki şairin arasında bir de böyle kişisel husumet bulunuyor olması, Nâzım ın Yahya Kemal e şiir yoluyla saldırması sonucunu doğurmuştur. Bir çalışmada Ayağa Kalkın Efendiler başlıklı şiirin, sanatı toplumun gelişmesi için değil, kişisel duyguların anlatımı için kullananları yermek, insanları yeni sanat anlayışına çağırmak amacıyla kaleme alındığı ifade edilir (Karakuş 2002: 39). Bu değerlendirme, toplumcu gerçekçi sanat anlayışını benimsemiş Nâzım ın şiiri için doğru bir tahlil olarak kabul edilebilir; ama Ayağa Kalkın Efendiler şiirinde konunun kişileştirilmiş olması, Nâzım ın yalnızca poetik düşüncelerini ortaya koymakla yetinmediği; başka bir amaç peşinde daha koştuğu izlenimini vermektedir. Yukarıda belirtildiği gibi Nazar şiirindeki Leyla yı vesile kılarak Yahya Kemal e saldıran bir diğer şair de Samed Vurgun dur. Sovyet Dönemi Azerbaycan Türk şairi olarak Samed Vurgun un sosyalist Nâzım ı tanıdığı, sevdiği ve onun eserlerini okuduğu bilinmektedir (Bozdoğan 2005: 105). Nâzım ın Ayağa Kalkın Efendiler şiirinin ilk yayım tarihi 1925 (Ran 2002a: 141); Vurgun un Leyla şiirinin ilk yayım tarihi ise 1935 tir (Vurgun 1985a: 422). Bu veriler dikkate alınırsa Vurgun un, Yahya Kemal in Nazar şiirine ve orada işlenen temaya Nâzım Hikmet

346 aracılığıyla vakıf olduğu anlaşılmış olur. Zaten Vurgun un: Kamal soyundurdu Leyla nı çılpag Çıhardı sahile ay ışığına; Bahdı döne döne hezzler alarag, Açıg bir bedenin yaraşığına mısraları, aynen Nâzım Hikmet inki gibi Yahya Kemal i pornografik bir metin ortaya koymuş olmakla itham etmektedir. Samed Vurgun un Yahya Kemal e karşı sergilediği bu menfî tavır, ilk bakışta, Azerbaycan edebiyatının XX. yüz yılda Rus edebiyatının etkisine girmesinden sonra gelişen proleterya edebiyatının eğilimlerinden biri durumundaki edebiyatta cinsellikten ve şehvet uyandıran konulardan uzak kalmak ilkesiyle açıklanabilir. Fakat Vurgun un kendisinin de Yahya Kemal i eleştirmesine sebep olan mısralara benzer söyleyişleri vardır (Bozdoğan 2005: 110). Benzer mısralara Nâzım Hikmet in şiirlerinde de tesadüf edilir. Yani Samed Vurgun ve Nâzım Hikmet in kadını cinsel bir obje olarak kullandıkları mısralar bulmak mümkündür. Nâzım Hikmet in Sıcaklarda başlıklı şiirindeki Bu sıcaklarda seni düşünüyorum çıplaklığını boynunu bileklerini minderde ak bir kuş gibi yatan ayağını senin söylediklerini. Bu sıcaklarda seni düşünüyorum bilmiyorum aklımda en çok kalan ne gözümün önüne gelen boynun mu bileklerin mi çıplak ayağın mı bana benim olurken söylediklerin mi? (Ran 2002b: 18) şeklindeki mısralar ile Samed Vurgun un İnce Hanım başlıklı şiirindeki İnce Hanım çoh güvenir özündeki gözeliyle, Seher çıhır yuvasından Gözellikde menem! deye O bir bahar havasıdır, tez deyişen halları var; Yanağında goşa-goşa, kiçik-kiçik halları var. Dodagları çoh incedir, dişleri var mercan kimi; O salanlar, sığallanar canlar alan bir can kimi.. Gızıl durna bahışları süzüldükce humar-humar, Ovcuların üreyinde yeller esib, tufan gopar Sözün özü, bu dilberde tebietin vergisi var, Gızıl güldür yanagları sifetinde gülür bahar;

347 Yol üstünde duran gencler bu dilbere bahar geçer Gızın oynag bahışları şimşek kimi çahar, geçer. (Vurgun 1985a: 336-337) Şeklindeki mısralar, her iki şairin de Nazar şiirindeki üslubu dolayısıyla Yahya Kemal i eleştirmesine rağmen kendilerinin de aynı üslupla şiir yazdıklarını göstermektedir. Buna ilaveten fütürist çizgiye yakın durmakla birlikte Samed Vurgun ve Nâzım Hikmet in de gelenekten faydalandığı bilinmektedir. Hatta gelenekten faydalanma bakımından Vurgun un bütün XX. yüzyıl Türk şairleri içinde ilk sıralarda yer aldığı rahatlıkla söylenebilir. Nâzım Hikmet in Kerem Gibi başlıklı şiirindeki -Kül olayım Kerem gibi yana yana Ben yanmasam sen yanmasan biz yanmasak nasıl çıkar karan- -lıklar aydın- -lığa.. (Ran 2002: 189) mısraları ile Samed Vurgun un Geleceyin Toy Bayramı başlıklı şiirindeki Yer küresi başdan-başa al şefege boyanacag Dağlar, daşlar yuhusundan şirin-şirin oyanacag. Ulu Hürmüz Ehrimen i öz elile boğacagdır, Her könülün öz muradı, öz güneşi doğacagdır. O alemin bayrağını biz görürük al gırmızı, Ferhad kimi külüng vuvran insan oğlu, insan gızı O alemin sevgisile cebhelerde sine gerir, Alovların gucağından geleceye yol gösterir. Dede Gorhud dediyimiz min bir yaşlı bir ozan da Goca vahtı öz sazını sinesine basacagdır,

348 Bütün halglar ve tayfalar ona gulag asacagdır. O açacag deniz kimi tükenmeyen ağılını, Söyleyecek öz yurdunun gehremanlıg nağılını. (Vurgun 1985b: 101) mısraları, her iki şairin de şiirlerinde gelenekten faydalandıklarını göstermektedir. Öyleyse Samed Vurgun ve Nâzım Hikmet in Yahya Kemal e karşı sergilediği menfî tavır, estetik ve ahlakî kaygılardan değil; kişisel husumetten veya siyasal görüş farklılığından kaynaklanıyor olmalıdır. Bu noktada, her ikisinin de Yahya Kemal e karşı bilinçlerinde taşıdıkları kişisel kini, onun gelenekten çıkarları doğrultusunda istifade eden bir şair olduğu kisvesiyle dile getirdikleri sonucuna ulaşılabilir. Samed Vurgun ve Nâzım Hikmet in Yahya Kemal e karşı sergiledikleri kişisel husumet kaynaklı bu menfî tavır, başka şairleri de etkilemiş ve onlar da Yahya Kemal i aynı örnekten hareketle hicvetmişlerdir. Örneğin Nâzım Hikmet i çok yakından takip edenlerden biri olan Ercüment Behzat (Kaplan 1984: 299), bir hicviyesinde, Böyle derinti, böyle yoz, böyle kaytarık sanat Böyle altı tabak, üstü yemyeşil dirlik, Sarmaz olaydı başımıza LEYLA yı ayın ondördü Görmez olaydık Ferhâd ile Şirin i beraber ve Parkotelden semt-i Cihangirden o Fakir Üsküdar ı o kallavî beyitler, savılmış kasideler O hadım hasreti: VUSLAT HÂŞİM e rahmet okuttu. Kıraçta dört ayak ter ekip, mihnet için kız-kızan ne köpek ola SİCİLYA KIZLARI URYÂN omuzlarında SEBU kırıtıp salınırken? Biz tüymedik mi Kral Alfonsla beraber Madritten? Atlarız Bükreşe Paristen Ak saçlı Turancıyla Gagavuzca dem çekeriz Yaran sofrasında içip durmadan Türk şiirinin babalık tahtına Pâkistanda MEHLİKA SULTAN la biz geçeriz (Lav 1950) der. Ercüment Behzat bu mısralarda, Yahya Kemal in şiirlerini eskinin devamı olmakla eleştirirken, aynı zamanda Sarmaz olaydı başımıza LEYLA yı ayın ondördü, o hadım hasreti: VUSLAT ve SİCİLYA KIZLARI URYÂN omuzlarında SEBU kırıtıp salınırken mısralarıyla da Yahya Kemal in şiirlerinde pornografik unsurlar bulunduğu imajını uyandırmaya çalışır. Böylelikle ilk anda, eskinin devamı veya gelenek unsurlarının modern metinlere taşınması eleştiriliyormuş gibi görünmesine rağmen aslında Yahya Kemal in şahsına hücum edilmiş olur. Bunda karşı tarafla Yahya Kemal in sanat anlayışlarındaki farklılığın etkisinin olduğu

349 düşünülebilir; ama Nâzım çizgisinde yürümeye çalışan Ercüment Behzat ın, üstadından etkilenerek Yahya Kemal e karşı kişisel bir tavır takınmış ve yukarıdaki mısraları bu tavrın etkisiyle kaleme almış olabileceği de gözden uzak tutulmamalıdır. Yahya Kemal i eskiyi devam ettiren şair olduğu gerekçesiyle eleştiriyor görünmekle birlikte, aslında ona karşı beslediği kişisel husumeti dillendirmiş olan başka isimlere rastlamak da mümkündür. Peyami Safa, particilik güdüsüyle yönelttiği saldırıları perdelemek amacıyla onu şair değil manzumeci olarak niteleyerek, eserlerinin yarıdan fazlasının eskiye nazire olmaktan öteye gidemediğini söyler (Yalçın 1951: 7).. Aslında daha önceleri aralarında sıkı bir dostluk bulunmasına rağmen (Safa 1958b) Yahya Kemal ile Peyami Safa nın dostluğu 1943 yılındaki milletvekilliği seçimleri sırasında günlük parti çekişmeleri sebebiyle bozulmuştur. Nevzat Yalçın, Peyami Safa nın Yahya Kemal aleyhindeki görüşlerinin edebî kaygılardan değil; günlük politik çekişmelerden kaynaklandığını Peyami Safa ya Açık Mektup başlıklı yazısında şu cümlelerle ifade eder: Vaktiyle İstanbul da yapılan bir milletvekili seçimi dolayısıyla, bağımsız aday Yahya Kemal aleyhine yaptığınız sistemli neşriyat, üstada olan düşmanlığınızın, kullandığı nazım tarzından ileri gelmediğini açıkça gösteriyor (Yalçın 1951: 7). İki edip arasındaki problemin kaynağını daha açık şekilde ortaya koyan Mehmet Çınarlı da konu hakkında şunları söyler: Peyami Safa, seçimden kısa süre önce Vakit gazetesine geçmiş, gazetenin sahibi H. Tarık Us u övmeye ve Y. Kemal i kötülemeye başlamıştı. Buna karşılık A. Emin Yalman Vatan gazetesinde Y. Kemal in büyük boy resimlerini yayınlıyor ve birinci sayfaya şöyle manşetler atıyordu: Ey İstanbul halkı büyük şair Y. Kemal kendisine olan sevgini göstermeni bekliyor. Seçim günü sandık başına git ve P. Safa ya gerekli cevabı ver! P. Safa nın yazılarında ise şu cümlelere rastlıyorduk: Ey İstanbul halkı, sen şair değil mebus seçeceksin. Sekiz sene Meclis te oturup bir defa söz almayan, senin dertlerini, meselelerini dile getirmeyen bu adamı Meclis e gönderme (Çınarlı 1984: 24-25). Nevzat Yalçın ve Mehmet Çınarlı nın değerlendirmelerinden yapılan bu alıntılar, Peyami Safa nın, Yahya Kemal in şairliği hakkında taşıdığı menfî kanaatlerinin, sanatsal kaygılardan değil; günlük parti çekişmelerinin yönlendirmesinden kaynaklanmış olduğunu göstermektedir. Nitekim 1958 de Yahya Kemal in ölümü üzerine Milliyet gazetesinde yayımlanan bir yazısında Peyami Safa Yahya Kemal yalnız geçmiş devirlerin şairi olarak kalmaz; geçmişin ebedî değerlerini geleceğe götüren tek şair

350 olarak da hayranlık, minnet ve şükranla yad edilecektir. (Safa 1958a) diyerek onun hakkını teslim eder. Bu cümle, Peyami Safa nın Yahya Kemal hakkında daha önce ortaya koyduğu menfî kanaatlerinin, estetik kaygıdan uzak; politik çekişmelerin tesiriyle sarf edilmiş konjonktürel görüşler içerdiğini hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispat etmektedir. Sonuç Ayvazoğlu nun da bir çalışmasında örnekleriyle ortaya koyduğu gibi, eskiyi yıkmak adına geleneğin devamına şiddetle saldıranlardan bazıları, bunu gerçekten doğruluğuna inandıkları için değil, devrin havasına uyarak (Ayvazoğlu 1989: 324-326) veya eserlerinde gelenekten istifade edenlere karşı taşıdıkları kişisel öfkelerinin neticesinde yapmışlardır. Samed Vurgun, Nâzım Hikmet ve Nâzım çizgisinde yürüyen Ercüment Behzat gibi şairler benimsemiş oldukları toplumcu gerçekçi sanat anlayışını savunurken konuyu kişileştirmemiş olsalardı, nazmen ortaya koydukları görüşler poetik birer değer ifade edebilirdi; ama bu sanatçıların yukarıda verilen metinleri, Yahya Kemal e karşı taşıdıkları öfkenin açığa vurulduğu sövgüler olmaktan öteye geçmez. Aynı şekilde Peyami Safa nın Yahya Kemal e yönelttiği konjonktürel yergiler de sanat eleştirisi adına bir değer taşımaz. Böyle tavırlar, Türk Şiirinin zengin bir kaynağından faydalanarak onu daha da zenginleştirecek şairleri girişimlerinde tereddüde sevk eden bir tavır olmasının ötesinde, sanat ve eleştiri etiği açısından yanlış bir tercihtir; sanatın gelişmesine katkıda bulunmak şöyle dursun, sanat adına yapılan eleştirilerin iptizale uğratılmış olmasından başka bir anlam ifade etmez. KAYNAKÇA Ayvazoğlu 1989: Beşir AYVAZOĞLU, İslâm Estetiği ve İnsan, Çağ Yayınları, İstanbul, 1989. Beyatlı 1990: Yahya Kemal BEYATLI, Kendi Gök Kubbemiz, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1990. Bozdoğan 2005: Ahmet BOZDOĞAN, Samed Vurgun un Bakış Açısıyla On Bir Türk Şairi, Bilig Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi, Yaz 2005/34, 91-115. Çınarlı 1984: Mehmet ÇINARLI, Hatıraların Işığında, Cönk Yayınları, İstanbul, 1984, 24-25 ten naklen Öztürk EMİROĞLU, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında Hisar Topluluğu ve Edebî Faaliyetleri, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2000, 218. Kaplan 1984: Mehmet KAPLAN, Şiir Tahlilleri II, Cumhuriyet Devri

351 Türk Şiiri, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1984. Karakuş 2002: Hidayet KARAKUŞ, Nâzım ın Şiirinde Temalar, 100. Doğum Yıl Dönümünde Nâzım Hikmet e Armağan, (Editör: Alpay KABACALI), Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2002. Lav 1950: Ercüment Behzat LAV, Kol Kırılır Yen İçinde, Barış, 1.6.1950 den naklen Hilmi YÜCEBAŞ, Bütün Cephelerile Yahya Kemal, Ahmet Halit Yaşaroğlu Kitapçılık ve Kâğıdçılık T.L.Ş., İstanbul, 1958, 162-163. Ran 2002a: Nâzım Hikmet RAN, 835 Satır, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2002. Ran 2002b: Nâzım Hikmet RAN, Son Şiirleri, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2002. Safa 1958a: Peyami SAFA, Yahya Kemal, Milliyet, 2.11.1958 den naklen: Hilmi YÜCEBAŞ, Bütün Cepheleriyle Yahya Kemal, Ahmet Halit Yaşaroğlu Kitapçılık ve Kâğıdçılık T.L.Ş., İstanbul, 1958, 192. Safa 1958b: Peyami SAFA, Yahya Kemal ve Rumeli Hisarı, Milliyet, 4.11.1958 den naklen Hilmi YÜCEBAŞ, Bütün Cepheleriyle Yahya Kemal, Ahmet Halit Yaşaroğlu Kitapçılık ve Kâğıdçılık T.L.Ş., İstanbul, 1958, 192. Vâ-Nû 1969: Vâlâ Nureddin, Bu Dünyadan Nâzım Geçti, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1969. Vurgun 1985a: Samed VURGUN, Eserleri Yeddi Cilde Birinci Cild, (Tertib edenleri: O. SARIVELLİ ve E. HÜSEYNOV), Azerbaycan SSR Elmler Akademiyası Nizami Adına Halglar Dostluğu Ordenli Edebiyat İnstitütü Yayınları, Bakı, 1985. Vurgun 1985b: Samed VURGUN, Eserleri Yeddi Cilde İkinci Cild, (Tertib edenleri: O. SARIVELLİ ve E. HÜSEYNOV), Azerbaycan SSR Elmler Akademiyası Nizami Adına Halglar Dostluğu Ordenli Edebiyat İnstitütü Yayınları, Bakı, 1985. Yalçın 1951: Nevzat YALÇIN, Peyami Safa ya Açık Mektup, Hisar, Temmuz 1951/15, 7 den naklen Öztürk EMİROĞLU, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında Hisar Topluluğu ve Edebî Faaliyetleri, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2000, 217-218.