AILE KURULTAYı. "DEGİşİM SÜRECİNDE AİLE; TOPLUMSAL KATILIM VE DEMOKRATİK DEGERLER" BİRİNCi 16-18 KASIM 1994 \,11: \KA [995



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

Atatürk Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü Müdürlüğü Öğretim Üyesi

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı

2013 YILI Faaliyet Raporu

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir.

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ÖMER GÜNEY CHP MENEMEN BELEDİYE BAŞKAN A.ADAYI

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ ABDULLAH GÜL ÜN YILI TÜBİTAK BİLİM, HİZMET, TEŞVİK ÖDÜLLERİ ve TÜBİTAK ÖZEL ÖDÜLÜ TÖRENİ KONUŞMA METNİ 23 ARALIK 2008

DTİK TÜRK GİRİŞİMCİLER KURULTAYI. Açış Konuşması. Ömer Cihad Vardan, DEİK Başkanı. 26 Mart 2016, İstanbul

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUSTAFA GÜÇLÜ NÜN KONUŞMASI

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

Biz yeni anayasa diyoruz

MÜSİAD Başarılı Öğrenciler Ödül Töreni KARADENİZ EREĞLİ 7 HAZİRAN 2018 Sayın Kaymakamım, Sayın Milletvekilim, Sn Rektörüm, Belediye Başkanlarım,

IUA. Ortak yönetim kültürünü paylaşan ülkelerdeki devlet taşra temsilcileri arasında bilgi birikimi ve. Uluslararası. İdareciler Birliği IUA

T.C. ANTALYA MÜFTÜLÜĞÜ Aile İrşad ve Rehberlik Bürosu HUZUR AİLEDE BAŞLAR AİLE HUZURU, KADINA ŞİDDET

ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

TÜSİAD KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ ÇALIŞMA GRUBU BAŞKANI NUR GER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

Türkiye Milli Eğitim Sisteminin Yasal Dayanakları. 2. Eğitim ve Öğretimi Düzenleyen Yasalar. 3. Milli Eğitim Şuraları. 4.

Yine yapmak istediklerimizden birisi olan, spesifik sektörlerde, belki daha az, ama daha etkin iş adamları seyahatlerini önemsiyoruz ve buna

TBD Antalya Şube Başkanı Akyelli: Özellikle yazılımcıların yatırımlarını Antalya da yapmamaları için hiçbir neden yok

Bunu herkes yapıyor! -Gerçekten herkes mi? Nasıl korunmam gerektiğini biliyorum! -Kalbini, gönlünü nasıl koruyacaksın?

Vakıfların toplumsal yaşamımızdaki hizmetlerini şöyle sıralayabiliriz. 1. Dini hizmetler. 2. Sağlık hizmetleri. 3. Eğitim ve öğretim hizmetleri

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

5 Dk. Ülke Ile Ilgili Giriş Konuşması. Değerli katılımcılar hepinizi ülkem adına saygıyla selamlıyorum,

İLK TÜRK DEVLETLERİNDE HUKUK

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA

Cumhuriyet Halk Partisi

10SORUDA AİLE SİGORTASI

Şehit yakınları ve gaziler için iş kurası

Değerli misafirler, Kıymetli iş insanları... Basınımızın değerli temsilcileri... Hanımefendiler... Beyefendiler...

MAHİR ÜNAL DÜNYA TURİZM FORUMU AÇILIŞINA KATILDI

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

Başarının Yöntem i İLKOKUL KOLEJİ.

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü. Kadına Şiddet Raporu

HASAN KABLI GÖREVE BAŞLADI, PERSONEL İSTİFA DİLEKÇESİ VERDİ

Başbakan Sayın Binali YILDIRIM KANAAT ÖNDERLERİ VE STK İLE BULUŞMASI KAYSERİ

Patronun hizmetini yapıyor Çalışan kadından bahsediyorum. Ben kocama muhtaç değilim diye evvela ailesini dağıtıyor.

Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Dizeleriyle başladı.

EŞLER ARASI SAĞLIKLI. İLETİŞİM Asiye Türkan

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN ÇÖZÜM SÜRECİNİN İKTİSADİ BOYUTUNA KATKI: ALTERNATİF TURİZM KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI

Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber

Matematik Öğretimi. Ne? 1

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı

8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ 1 MAYIS 10 KASIM ATATÜRK Ü ANMA ETKİNLİĞİ SANATSAL ETKİNLİKLER

ÖZEL KIRAÇ ORTAOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DEĞERLER EĞİTİMİ RAPORU (NİSAN 2015) KARŞILIKSIZ İYİLİK YAPMAK

DTİK TÜRK GİRİŞİMCİLER KURULTAYI. Gala Yemeği Konuşması. Ömer Cihad Vardan, DEİK Başkanı. 26 Mart 2016, İstanbul

Karaman Ticaret ve Sanayi Odası Bülteni

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ

2 Ekim 2013, Rönesans Otel

(09-11 Mayıs 2016, Ankara) Kıymetli İslam İşbirliği Teşkilatı Üye Ülkeleri Temsilcileri, Değerli Katılımcılar,

Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ÇOCUK HAKLARI

ordumuhtarlarderneği tarafından yazıldı Pazartesi, 03 Kasım :00 - Son Güncelleme Perşembe, 06 Kasım :10

Türkiye nin 81 ilinden gelen 100 muhtar, çözüm sürecine destek için Mardin de toplandı. Muhtarlar, barışa destek için beyaz güvercin uçurdu.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

SPOR HUKUKU 1.Ders. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER

Böylesine anlamlı ve sevinçli bir günde sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum. Türkiye İş Bankası adına sizleri kutluyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi

Bu metin Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunca 10 Mayıs 1933 tarih ve 101 sayılı karar ile öğrenci andı olarak uygulamaya başlanmıştır.

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

OSMANCIK KAYMAKMLIĞI NENAHTUN ORTAOKULU MÜDÜRLÜĞÜ AİLEM OKULDA PROJESİ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

Çocuklara sahip çıkmak geleceğe sahip çıkmaktır

Yardımlaşma ve Dayanışma Nedir? Yardımlaşma ve Dayanışmanın Önem ve Faydaları Nelerdir?

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

20. RİG TOPLANTISI Basın Bildirisi Konya, 9 Nisan 2010

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı. Dr. Vahdettin Ertaş. Finansal Erişim Konferansı. Açılış Konuşması. 3 Haziran 2014

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI CANSEN BAŞARAN SYMES IN " TÜRKİYE DE ENFLASYON DİNAMİKLERİ: FIRSATLAR VE RİSKLER KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE NİN DEMOKRATİKLEŞME SINAVINI DERİNLEMESİNE TARTIŞTI!

ÜLKEMİZDE HUZURU BOZMAK İSTİYORLAR

UGLA nın AÇILIŞI Türkiye den, İstanbul dan ve 14 ülkeden gençler

AÇIK SİSTEM. Sistemler, çevrelerinden girdiler alarak ve çevrelerine çıktılar sunarak yaşamlarını sürdürürler. Bu durum, sisteme; özelliği kazandırır.

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

Cumhuriyet Halk Partisi

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

Kadınlar kimsenin namusu değildir

Çok Yönlü ve Kapsamlı Ele Alınması Gereken Bir Konu

Sevgili Rotary Ailem merhaba,

ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

MKÜ de İftar Coşkusu. Akademik ve İdari Personel İçin Düzenlenen İft ara Büyük Kat ılım Oldu

MOTİVASYON. Nilüfer ALÇALAR. 24. Ulusal Böbrek Hastalıkları Diyaliz ve Transplantasyon Hemşireliği Kongresi Ekim 2014, Antalya

TED İN AYDINLIK MEŞALESİNİ 50 YILDIR BÜYÜK BİR GURURLA TAŞIYAN OKULLARIMIZDA EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLADI

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

Transkript:

AILE KURULTAYı "DEGİşİM SÜRECİNDE AİLE; TOPLUMSAL KATILIM VE DEMOKRATİK DEGERLER" 16-18 KASIM 1994 BİRİNCi \,11: \KA [995

T.C. BAŞBAKANLıK AİLE ARAŞTIRMA KURUMU BAŞKANLIGI AILE KURULTAYı "DEGİşİM SÜREcİNDE AİLE; TOPLUMSAL KATILIM VE DEMOKRATİK DEGERLER" 16-18 KASIM 1994 * AÇIŞ KONUŞMALARı * GENEL BİLDİRİLER * OTURUMLAR BİRİNCİ KİTAP

BAŞBAKANLıK AİLE ARAŞTIRMA KURUMU BAŞKANLIGI Genel Yayın No 83 Seri Bilim ISBN 975-19-0994-5 (Tk No) ISBN 975-19-0995-3 (1. Cilt) Redaksiyon Komitesi: Başkan Dr. Reşide KABADAYı Üye Doç. Dr. Nilgün SARP Server Baker GİRİTLİOGLU Nihai İldeş AKDOGAN Rahime Beder ŞEN Nesrin AVŞAR Nükra ÇELEBİ Erdal BOZKURT Ahmet R. KALAYCI M. Nuri NURUAN Lütfıye KILIÇ Meşrutiyet Cad. No: 19 Tel: 429 29 79 * Fax: 419 29 70 Kızılay, 06650 - ANKARA

İçİNDEKİLER ÖNSÖZ... 5 AÇIŞ KONUŞMALARı...... 7 DEVLET BAKANı ÖNAY ALPAGO'NUN KONUŞMASı... 9 BAŞBAKAN TANSU ÇİLLER'İN KONUŞMASı... MECLİs BAŞKANı HÜSAMETTİN CİNDORUK'UN AÇıKLAMASı... 14... 17 CUMHURBAŞKANı SÜLEYMAN DEMİREL'İN KONUŞMASı... PLAKET TÖRENi... GENEL BiLDİRİLER...... 18... 25 PROF. DR. OLCAY İMAMOGLU.. PROF. DR. ÇiGDEM KAGITÇIBAŞI... DOGAN CÜCELOGLU.. OTURUMLAR...... 31... 33... 52... 69 99 AİLE VE DEMOKRASi... 101 DEGİşİM SÜREcİNDE AİLE i... 135 DEGİşİM SÜREcİNDE AİLE II... ı 79 DEGişİM SÜREcİNDE AİLE III..... 229 AİLEDE ŞİDDET... AİLE VE PSiKOLOJİK DESTEK... EK: AİLE KURULTAYı PROGRAMI........ 283... 333... 373

ÖNSÖZ Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde "Aile toplumun doğal ve temel birimi" olarak tanımlanmakta, ailenin toplum ve devlet tarafından korunmasının gereği üzerinde durulmaktadır. Anayasamızın 41. maddesinde ise "Aile, toplumun temelidir. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlaması ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır" ifadesi yer almaktadır. Ülkemizde, ailenin toplumun temel taşı olarak kabulü, bunun yasa ve normlarla desteklenmesi sonucu aileye özel bir önem verilmektedir. Aileyi toplumun temel birimi kabul eden ve aileye, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmesi ve Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi ile ilgili sözleşme hükümlerine uygun şekilde en büyük koruma ve desteğin sağlanmasının gereğini vurgulayan Birleşmiş Milletler, 8 Aralık 1989 tarihli kararlarıyla 1994 yılını Uluslararası Aile Yılı olarak ilan etmiştir. Aile Yılının ilanıyla ilgili kararda, yıl içerisinde yürütülecek etkinliklerin yerel, bölgesel ve ulusal düzeylerde yoğunlaştırılmasının yararı belirtilirken Uluslararası Aile Yılının ilanına temel teşkil eden ilkelerden birisi de "Etkinlikler, bireylere Uluslararası Antlaşmalarla tanınan temel insan hakları ve özgürlüklerin desteklenmesi amacını taşıyacaktır." şeklinde söylem bulmuştur. Aile Yılının Türkiye genelinde koordinasyonundan sorumlu Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı, ı 994 Uluslararası Aile Yılı içerisinde düzenlediği çeşitli etkinliklerin yanı sıra 16-18 Kasım ı 994 tarihlerinde "Değişim Sürecinde Aile; Toplumsal Katılım ve Demokratik Değerler" konulu Aile Kurultayı'nı düzenleme gereğini duymuştur. Aile Kurultayı'nda; konuyla ilgili uzmanlar ile kuruluş temsilcilerinin görüş, öneri ve yaklaşımlarının saptanması, tartışılması ve sonuçlandırılması amaçlanmış ve böylelikle, Toplumumuzun gerçekleri doğrultusunda, aile politikaları oluşturmaya temel olacak ilke ve programların belirlenmesinin yerinde olacağı düşünülmüştür. Bu kitapta, Türk ailesinin sorıınlarının irdelendiği Aile Kurultayı'na katılanlarca sunulan çok değerli bildirilerin bir bölümü otururnlar halinde toplanmış olup, sözkonusu bildirilerdeki görüş, öneri ve yaklaşımların aileye hizmet götüren tüm kurum, kuruluş ve kişilere rehber olacağı ve aile politikalarının oluşumuna katkıda bulunacağı düşünülmektedir. Kurultay'da sunulan diğer bildirilerin bu kitapta olduğu gibi oturumlar halinde ikinci bir kitapta yayınlanmasına devam edilecektir. Kurultayın hazırlık çalışmalarında emeği geçenlerle, katkı ve katılımlarıyla bizleri destekleyen tüm kurum, kuruluş ve kişilere teşekkürü bir borç bilirim. ÖnayALPAGO Devlet Bakam 5

Açış KONUŞMALARı

DEVLET BAKANı ÖNAY ALPAGO'NUN KONUŞMASı Sayın Cumhurbaşkanım, Sayın Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanım, Sayın Başbakanım, Toplantımıza Katılan Değerli Konuklar, Değerli Basın Mensupları, Hepinizi Bakanlığımız, Kurumumuz adına saygıyla selamlıyor, hoş geldiniz diyorum. Anayasamızın 41. maddesi "Aile Türk toplumunun temelidir" der. Bu madde "Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimiyle uygulanmasını sağlamak için, gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar" hükmünü getirmektedir. Öte yandan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 8 Aralık 1989'da, 1994 yılını Uluslararası Aile Yılı ilan etmiştir. Birleşmiş Milletlerin bu yılla ilgili aile tanımı "Aile, toplumdaki en küçük ölçekli demokrasi birimidir." şeklinde yapılmıştır. Bizim Toplumumuzda da aile yüzyıllardır ürettiğimiz en yüce kurum, en saygın kurumdur. 1994 Uluslararası Aile Yılının teması, "Değişen Dünya Kaynakları ve Sorumlularıdır." Bu tema çerçevesinde İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmesi'nin Sosyal Gelişme ve Kalkınma Deklerasyonu'nun hükümlerine ve Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesiyle ilgili anlaşmaya uygun olarak, ailelerin toplum içindeki sorumluluklarını tam olarak kavrayabilmeleri için mümkün olan en büyük koruma ve desteğin verilmesini sağlamak, devlet olarak en önemli görevlerimizden biridir. Çünkü aile, sevginin, barışın, eşitliğin ve dayanışmanın öğrenildiği en önemli kurumdur. Ailede yerleşip filizlenen bu unsurlar, olumlusuyla, olumsuzuyla topluma yansır. Örneğin, kadına ve çocuğa yönelik şiddet olayları önce aile yapısında, sonra toplumda en büyük olumsuzlukları yaratır. Ailede demokrasi varsa, toplumda demokrasi var demektir. Kendi ailesinde eşitliği, dayanışmayı, paylaşmayı öğrenmeyen bireylerin toplumda bu özelliklerin gelişmesi için çalışması inandırıcı ve gerçekçi olamaz. Oysa ailenin tabiatında, yapısında bu güç vardır ve bizce bu güç ciddi olarak desteklenmelidir. Aile bireylerinin, konuşurken, karar alırken, bu süreçlere eşit katılımı, ailenin güçlü ve sağlıklı olmasını, ailenin katılımcılığını önemli bir demokratik değer olarak yerleştirecektir. 9

Sayın Cumhurbaşkanım, Değerli Konuklarımız, Bu Kurultayı düzenleyen Bakanlığımız şu anda hukuki boşluk içinde çalışmalarına devam etmektedir. Kanun Hükmündeki Kararnamelerin iptalinden sonra, Kurumumuz şu anda kuruluş yasası olmadan çalışmaktadır. Buna rağmen i 994 yılının başından bu yana sürdürülen bütün çalışmalar devam etmekte ve yıl sonuna kadar değişik etkinlikler kamuoyunun bilgisine, izlenmesine takdim edilmektedir. Yasamızın bir an önce çıkması için bütün ilgililerden, gönüllülerden destek beklediğimizi de ifade etmek istiyorum. Eşit birey, saygılı aile, mutlu çocuk. Bu kutlamamızda bir güzel söylev olarak bu üçlüyü yanyana getirdik. Aile birliği, "Bir sevgiyle doğar, bin sevgi üretir" dedik. Gönlümüzden ve ülkemizden sevginin eksik olmaması dileğiyle teşekkür ediyorum, hepinizi saygıyla seliimlıyorum. 10

CEMİL ÇİÇEK'İN KONUŞMASı Sayın Cumhurbaşkanım, Sayın T.B.M.M.'nin Sayın Başkanı, Sayın Başbakan, Sayın Bakanlar, Aile Kurultayı'nın çok değerli üyeleri, Değerli misafirler; Şahsım adına ve Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut YILMAZ adına hepinizi saygıyla sehimlıyorum. Bugün burada İkinci Aile Kurultayı'nı yapıyoruz. Birincisi bendeniz tarafından organize edilmişti. Bundan üç sene kadar evvel. O toplantıya, Sayın Başbakan ve bazı Sayın Bakanlar katılmıştı. Bugün o kompozisyona ilaveten, Sayın Meclis Başkanımız ve Sayın Cumhurbaşkanımızın da katılmasıyla bence bu mutlu aile tablosu tamamlanmış oluyor. Bu husus şükranla ve şükürle ifade edilecek bir husustur. Aile konusuyla ilgili yapılan toplantılar her zaman önemlidir. Ama bugünkü mutlu tablo karşısında bu toplantı daha da önemli ve anlamlı hale gelmiştir. Dolayısıyla bu toplantıyı tertip eden başta Sayın Bakan olmak üzere kurum yetkililerine huzurunuzda teşekkür ediyorum. Herhalde bu toplantı vesilesiyle üzerinde durulacak ve cevabı alınacak temel soru ya da konu şudur; Dünyada sayısız problemler varken neden aile konusu Birleşmiş Milletlerce bir yıl boyunca tartışılacak ve üzerinde durulacak bir konu olarak tespit edilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanım, bugün hemen her vesileyle ve herkes tarafından Dünyanın yeni bir yüzyıla girerken hızlı bir değişim yaşadığı söylenmektedir. Gerçekten de 2000'e beş kala ülke olarak biz de bütün dünyayla beraber bu değişimi yaşıyor ve müşahade ediyoruz. Bu değişim tabii olmayan, insani olmayan, bilimsel olmayan ve yaratılışın esrarına uymayan ne varsa hepsini silip süpürmektedir. İnsanları ve toplumları özellikle sosyal alanda yeni arayışlara sevk etmektedir. Şüphesiz bu değişimi sağlayan, hızlandıran teknolojik gelişmedir. Bilgi çağının insanlığa sunduğu bilme, ölçme ve değerlendirme alanındaki sayısız imkanlardır. Bu gelişmelerden memnuniyet duyanlar övünenler olduğu gibi, insanın ihmal edildiği ikinci plana itildiği, dev şirketlerin değirmenine su taşıyan, şimdilerde Batıda kullanılan bir ifadeyle teknolojiye kaynak üreten memeliler olarak görülmesinden dolayı, rahatsız olanlar var. İnsanın ve insan için lüzumlu vazgeçilmez temerbir kurum olan ailenin öne çıkarılması, bu düşüncede olanların inanılmaz 11

bir gayreti sonucudur. Bugün bu toplantının yapılması ve içinde bulunduğumuz 1994 yılının Dünya'da Aile Yılı olarak kabul edilmesi bu düşünce ve gayretlerin ürünüdür. İnsanlığın ve özellikle gelişmiş batı toplumlarının bu noktaya gelmesi kolay olmamıştır. Aslında tekrar aileye ve aile kavramına dönüş, bir yanılgının ve yanlış ın itirafıdır. Çünkü 1800'lerden itibaren başlayan ve gelişen sanayi devrimi maddi ihtiyaçların karşılanması açısından çok büyük yararlar sağlamasına rağmen toplumların geleneksel değerlerinde ve kurumlarında tabi olarak da en başta aile kurumunda ciddi değişmelere yol açmıştır. Sanayileşmeye paralel olarak gelişen ateist, pozitivist ve onun türevi niteliğindeki bazı fikir akımları değişmeyi bir sosyal depreme ve hatta yozlaşmaya dönüştürmüştür. Bir yandaki fiili ve fikri gelişmeler ailenin bir Nazi toplama kampı olarak görülmesine, nikalıın bir esaret zinciri olarak kabulüne kadar işi vardırmıştır. Aile dışı ve nikahsız birliktelikler alternatif bir yaşam tarzı olarak savunulmaya ve yaşanılmaya başlamıştır. Bunun sonucu olarak evlilik dışı doğan çocuklar, çocuk yaşta hamilelikler, tek ebeveyinli çocuklar, aynı cinsten olan beraberlikler ve bu beraberliğin ortasında kalmış çocuklar, boşanmalardaki hızlı artış, alkol ve uyuşturucu müptelası, kadının ve yaşlının sayısız problemleri, ailenin ihmali halinde toplumun nasıl bir sosyal çözülme tehlikesiyle karşı karşıya kalınacağını ortaya koymuştur. 1994 yılının Dünyada Aile Yılı olarak kabul edilmesi, bu neviden zaruretlerin hatta mecburiyetlerin sonucudur. Aile bütün marjinal iddia ve kabullere rağmen alternatifi olmayan tek kurumdur. Çünkü insanlık bir aileden gelmektedir. Hepimiz bir aileyiz. Anayasanın ifadesiyle "Aile toplumun temelidir. Toplumsal huzurun sigortasıdır." Neslin sağlıklı devamı bu şekilde mümkündür. Milli birlik ve bütünlüğümüz, kimlik ve kişiliğimiz, barış ve kardeşlik duygularımız, bu manevi atmosferde yeşerip, kök salacak. Çünkü insan en evvel bu kurumun çatısı altında sosyalleşir. Temel kavramları ve değerleri burada öğrenir. Uzlaşmayı, paylaşmayı, katılmayı aile içinde öğrenir ve yaşar. Bugün toplumda şikayet ettiğimiz pek çok sosyal yaranın temelinde ve çözümünde aile kurumu yatmaktadır. Aile eğitimindeki noksanlıklarımız yatmaktadır. Bu yalnız bizim için geçerli bir kural değildir. Aile evrenseldir. Ailenin önemi evrensel kabul görmüştür. Nitekim Aile Kurumunu savunan Cumhuriyetçilerin karşısında değişimi ve cinsel özgürlüğü savunarak iş başına gelen şimdiki Amerikan Cumhurbaşkanı Bill Clinton, seçildikten sonra Kongrede yaptığı "Birliğin Durumu" başlıklı ilk konuşmasında ülkenin üç büyük sorununun bulunduğunu, bunların da uyuşturucu, şiddet ve aile değerlerindeki aşınma olarak ifade etmiştir. "Sorunlarımızın kökeninde değerlerimizi 12

kaybetmek yatıyor, aileler dağılıyor, iş hayatımız bozuluyor. Yeni doğan çocukların yarıdan fazlası bir aile içinde değil de, evlilik kurumunun bulunmadığı bir ortamda dünyaya geliyor. Böyle bir ortamda, sorunun on yıl içinde çözümlenmesini bekleyerneyiz. Çünkü çocukları hükümetler değil aileler yetiştirir" demek durumunda kalmıştır. Aslında bu konularda bu hususlarda söylenecek çok söz, rakam, bilgi ve belge vardır. Biz kendi yönümüzden meseleyi değerlendirdiğimizde, bizim ailemiz, önündeki ve içindeki pek çok probleme rağmen halen en kuvvetli yanımızdır. Batı toplumlarının hiç birinde rastlanmayan güzellikler ve özellikler taşımaktadır. Devlet Planlama Teşkilatı'nın yaptığı Türk Aile Yapısıyla ilgili araştırma bu iddiamızı teyit etmektedir. Şimdi hepimize düşen görev bu kuruma ve onun problemlerine iflas etmiş ideolojilerin kriterleriyle değil, bilimin ve Dünya gerçeklerinin ışığında kavgaya, ayırmaya, parçalamaya yönelmeden birleştirici, uzlaştırıcı ve demokrat bir yaklaşımla eğilrnek ve çözümlernektir. Unutmayalım ki nikah temeline dayalı aile hepimizin mutluluğunun tek ve vazgeçilmez şartıdır. Ziya Gökalp'ın söylediği gibi bu dünyada sevilecek iki şey var. Yurtla yuva! Biz yuvayı şenletirsek cennet olur bu gök ova. Teşekkürler, saygılar. 13

BAŞBAKAN TANSU ÇiLLER'İN KONUŞMASı Cumhurbaşkanım, Çok değerli katılımcılar, hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Bugün, bu sabah Devletin meselelerinden bir an için sıyrılıp sevgiyi ve aileyi yaşamak beni çok mutlu etti. Bu konuda hep beraber olduğumuz bir gerçek. Aile bir sevgiyle doğar, bin sevgi üretir. Türk toplumunun bence temel taşı olan ve herşeyin bağlayıcı, bağlatan ve barış getiren konumunda olan ailede, Türk ailesinde, belki sevgiden sonra gelen en önemli şey de değişime açık bir Toplum olduğumuzu düşündüm biraz önce. Çünkü toplum; değişimi ve süratli bir kalkınmayı, gelişimi özlemiştir Türkiye'de. Buna baktığımız zaman demokraside ve değişimde ailenin ne kadar etkin olduğunu görüyoruz. Geleneksel bir toplumdan ve aile yapısından, bir kaç yıl içerisinde demesem bile bu kadar kısa sayılabilecek bir dönemde, çekirdek aileye dönüşen bir toplum. Bir anda kırsal kesimden kentlere giden, kentlerin etrafında kendilerine yaşam düzeyi kurmaya çalışan, yeni yaşam şekilleri yakalamaya çalışan aileler ve gelişmeye özlem, kalkınmaya özlem ve kendini yetiştirmeye ve çok yüksek seviyelere çıkarmaya özlem. İşte bence Türk toplumunun dinamizmi de bu değişim sürecinde olan ailenin sağlam yapısından geliyor. Çünkü böyle bir değişimi sağlam bir aile yapısı olmayan bir toplum başaramaz. Biz de birleştirici bağlayan, sevgi üreten bir birim, değişime açık bir biçimde götürebilir. Bence son derece önemli meseledir bu. Baktığımız zaman ailenin demokrasi içinde önemli bir temel taş olduğunu görüyoruz. Değişim ve demokrasi dediğimiz zaman ikili olarak yine eksik birimlerin ailenin içinde birimlerin konuşan birbirini anlayan, meselelerini ortaya koyabilen, birbirlerini koruyan ve korurken özveride bulunabilen bizim Toplumumuzun, diğer önemli ögesi, karakteristiği hiç kuşkusuz özverili olabilmesi. Geçenlerde, bir toplum içerisinde dediler ki "Siz nasıl yapıyorsunuz?" Yani, bu kadar çok fedakarlık isteyen programları uyguluyorsunuz? Bu çok süratli gelişmelere ve değişime açık tutabiliyorsunuz toplumunuzu; Fedakarlık istiyorsunuz ve yapıyorlar. Nasıl oluyor bu iş! Dedim ki olay baştaki insanlarda değil, başta bu işi çekenlerde değil, bizim farkımız, bizim toplumumuzun sağduyusu n da, fedakarlık yapabilme ögesinde, kişiliğinde. Bu nerden geliyor. Bu aileden geliyor. Çünkü bizim ailemizde sevgi çok fazla vardır. Çocuklarımızı koruyabilmek, okutmak için herşeyimizden kısarak onlara yönelme vardır. Bu, toplu- 14

mun çok sağduyulu olmasında, özverili olmasında, sevgi dolu olmasında, ufkunun geniş olmasında ve değişime açık olmasında ne kadar etkin olduğunu gösteriyor. Tabi bütün bunlara bakarken toplumdaki önemli gelişmelerde eğitim olsun, koruma olsun, destekleme olsun, büyüklerimizi - özürlülerimizi koruma olsun, bunları yaparken aile birimini dışlayarak yapamayacağımızı görüyoruz. Yani sosyal meselelere eğilirken, sosyal meselelerin eğitiminden özürlüleri korumaya, yaşlılarımızı korumaya kadar birçok sosyal meseleyi ele alırken bunu aileden bağımsız olarak da ele alamıyacağımızı görüyoruz. Onun için bizim yaklaşımlarımızda, hükümetlerin yaklaşımlarında sosyal yaklaşımlar, sosyal içerikli programları aileden başlayarak ele alma geleneği her zaman olmuş. Bir de Dünya'da globalleşme var. Bu globalleşme bizim ailelerimizi, toplumumuzu da etkiliyor. Bu nasıl böyle oluyor? Çok uzun zamandan beri, zaten aile, evrensel değerleri ile birlikte, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca i 948 yılında kabul edilmiş. Yani ailenin uluslararası boyutu var. Aile değerlerini ve bir takım şeyleri korumaya çalışmışlar. Batı toplumunda bana göre bu değişim süreci bir rüzgar gibi gelip geçti. Bu rüzgar ile toplumun belki de en temel taşı olan ve batı toplumlarında da yine temel taşı olan aileyi bir an için arka plana atan bir sosyal yaklaşım yaşandı. Yani acaba aile çocukları yetiştirmek için illa da gerekli değil mi? Veya birçok toplumsal meseleyi illa da aileden ele almak gerekli mi? Veyahutta aile kavramı ve tanımı değişiyor mu? gibi bir çok sual ortaya çıktı. Ama bence tekrar doğru yol, işin doğrusu yakalanmıştır. Ve ailenin değeri, kutsallığı sevgi için barış için uluslararası boyuttaki gereği bir kez daha ön plana çıkıyor. Nitekim i 994 Uluslararası Aile Yılı çerçevesinde; aileyi destekleyin; en önemli mesele yeniden aileyi desteklemek ve onun toplumun ve demokrasinin vazgeçilmez unsuru olduğunu kabul etmekdir şekliyle bir yaklaşım ortaya çıkmıştır. Biz ise hiç kaybetmedik. Biz kendi toplumumuzda ailenin yerini hiç kaybetmedik. Bizim hükümetlerimiz aile konusuna çok önem vermiştir. Anayasamız "Aile Türk Toplumunun ana birimidir" der. Anayasamız ve hükümetler her zaman bu konulara eğilmek istemişlerdir. Bunun nedeni hükümetlerin kendi politikaları değildir. Çünkü vazgeçilmez olarak aile, Türk Toplumu için o kadar önemlidir ki ve o kadar kutsaldır ki hiç bir hükümet veya politik girişim onu zaten dışlayamaz. Ama bizim başka bir övünç kayağırnız var, o da şudur: Biz hükümetlerimizde, özellikle son iki hükümet sırasında bu konuyu daha ciddiyetle ele aldık ve kurumsaııaştırmaya çalıştık. Bu kurumsaııaşma özellikle 1920-1991 yılları arasında kurulan hükemetlerden biraz daha farklı bir biçimde ele alındı. Kadın, Aile ve Çocuk Hakları Bakanlığı olarak ortaya çıktı. Bunu daha çok geliştirebilmek lazım. Çünkü açık bir biçimde ortaya çıkmıştır ki toplumun bütün meselelerini 15

aileden başlayarak ele almak lazım. Eğer ailede şiddet varsa toplumda şiddet oluyor. Ailede adalet yoksa toplumda adaletsizlik oluyor. Ailede birlik ve bütünlük varsa ülkenin birlik ve bütünlüğüne sahiplik ortaya çıkıyor. Ailede kardeşlik beslenirse ülkenin her kesiminde kardeşlik duyguları üst düzeye çıkabiliyor. Bizim milliyetçiliğimiz, memleketimizin bölünmez bütünlüğü ve devletin bölünmez bütünlüğü, bütün bu hisler, bu heyecan hep ailede başlıyor. Okul öncesi eğitim birçok toplumun en fazla önem verdiği mesele olarak ortaya çıkmaktadır. Okul öncesi eğitim bizde tümüyle ailede başlıyor ve yaygınlaşmayan okul öncesi eğitimin yerini alıyoruz. Allah'tan çok sevgi dolu bir aile yaklaşımıyla ele alıyoruz. Kısaca söylemek gerekirse, bütün meselelerimizi demokrasiden katılımcılığa, adaletçiliğe, eşitliğe, kadın haklarına, insan haklarına, çocuk haklarına, özürlülerin birtakım imkanlara kavuşturulmasına, yaşlılarımızın meselesine eğilmemize kadar toplumu bütünleştiren, bizi bir ve bütün yapan bütün meselelere aile kanalıyla bakmak durumundayız ve bu anlayışa devam edeceğiz. Bu anlayış içerisinde Kurultayın ve bu toplantının ve bu çalışmaların hayırlı olmasını, nice mutlu, eşit, sağlıklı aile bireylerinin yetişmesine, yaşamasına katkıda bulunmasını diliyorum. Gelecek için nice sağlıklı mutlu evlatlar yetiştirınemize katkıda bulunmasını diliyorum. Sağolun. 16

HÜSAMETTİN CİNDORUK'UN AÇIKLAMASI* Meclis olarak görevimizi üstlendik. Çünkü Bakanın konuşmasında en çok alkışları toplayanı biliyorum. Bu görevi yerine getireceğiz. Şimdi bunu getireceğiz de ben Kurultay'ın bu "demokratik aile" kavramına biraz açıklık getirmesini diliyorum. Çünkü sanıyorum ki "demokratik aile" kavramından demokratik toplumun ipuçlarını çıkarabileceğiz. Hepinize saygılar sunarım. (*) Kurultay'ın açılışına katılan TBMM Başkanı Sayın Hüsamettin CiNDORUK bir konuşma yapmamış, ancak bu açıklamada bulunmuştur. 17

CUMHURBAŞKANı SÜLEYMAN DEMİREL'İN KONUŞMASı Değerli Misafirler, hepinizi sevgiyle selamlıyorum. Bu toplantıyı tertipleyen, Sayın Bakan Önay ALPAGO'ya ve arkadaşlarına tebriklerimi, teşekkürlerimi iletiyorum. 1994 yılı Birleşmiş Milletlerce Aile Yılı olarak seçilmiştir. Türkiye'de de Aile Y ılı çeşitli vesilelerle, çeşitli platformlarda kutlandı, konuşmalar yapıldı. Bugün de bir Kurultay biçiminde bu toplantı sürdürülüyor. Konu çok derin, geniş ve neresinden baksanız, içine girildiği zaman çıkılması güç bir konu. Ailenin önemini anlatmaya gerek yok. Ailenin korunması, ailenin yüceltilmesi için her türlü gayretler sarfedilmelidir dediğimiz zaman da önemli bir söz söylemiş oluyoruz. Aile aslında insanoğlunun ilk kurumudur ve devlet yokken vardır. Toplumda daha hiçbir yönetim yokken vardır ve insanoğl u nun doğuşuyla beraber başlayan bir olaydır. Cenab-ı Aııah insanları erkek ve dişi yaratmıştır ve insanoğlunun içine o çeşit gayri iradi arzular koymuştur ki insanoğlu nevin devamını ve nesi in devamını sağlamakla kendisini zorunlu görmüştür. Gayri iradi olarak yiyecek, içecek, ayakta duracaktır, nesi in devamı gerçekleşecek ve çoğalacaktır. İhsan eşref-i bir mahluktur. Mahluk yani yaratılmış en şerefli yaratılandır. Bu kavramlar fevkalede anlaşılınası zor olmayan kavramlardır. Şerefli, onurlu dendiği zaman "Bu nedir?" diye her halde kimse kimseye sormayacaktır. Zaten bu kavramları, içine sindirememiş kişilerden müteşekkil toplumlar dejenere toplumlardır. Yani toplum aslında aileyle başlıyor, aileler biraraya geliyor toplumu meydana getiriyor. Bir toplumun gücünü anlatmak için, işte biz bir aileyiz geniş ve büyük bir aileyiz, dendiği zaman, bir toplumun gücü anlatılıyor. Öyleyse bu güç nerden geliyor? Bir ailenin içine yerleşmiş bulunan değerler eğer her ailenin içine yerleşmişse ve bu ailelerden müteşekkil bir toplum gayet tabii ki güçlü bir toplum olur. Bugün aranan şey mutlu bir toplumdur. Mutlu bir toplum mutlaka güçlü bir toplumdan geçecektir. Gene mutlu bir topluma geldiğiniz vakit mutlu ailelerden, mutlu bireylerden, mutlu kişilerden müteşekkil bir toplum olur. Yalnız, acaba toplumun başlangıç ünitesi olan, başlangıç kurumu olan aileler mutlu olursa mı toplum mutlu olur? Yoksa toplum mutlu olursa mı.aileler mutlu olur? Bu tartışılabilir. Nasıl tartışılabilir? Aslında birbirine bağlı çok taraflar var. Bir toplumun mutluluğu gayet tabii ki ailelerin mutluluğuyla başlayacaktır. Yalnız onların bir araya gelişiyle meydana gelecek olan bu ortamın yüce değerleri korunmuş, 18

benimsenmiş ve kişinin içine sindirilmiş olmalıdır. Bu yüce değerler aileden başlayacaktır. Ama teker teker her ailede mevcutta olsa, toplumun tümüne, korunması, yüceltilmesi gerekli bir sahiplik şuuru içinde işlemiş olması lazımdır. Binaenaleyh aile bilinci dediğimiz olayı fevkalede önemsiyorum. Aile bilinci dediğimiz olay bir aileyi yapan moral değerlerdir. Bu değerler evvela insani değerlerdir. Yani aileyi karı koca yapıyorsa, karı kocanın, yani, iki insanın birbirine olan insani saygıyı, insani duyguyu fevkalade önemsiyorum. Bu cinselliğin çok ötesinde bir olaydır. Binaenaleyh ailenin temelinde yatan şey, gayet tabii ki cinsellik olacaktır. Çünkü neslin bekası ona bağlıdır. Ama bunu çok aşan bir olaydır. Aile, aslında cinsellikle bir araya gelmiş olmak olayını aştığınız yerde başlıyor. Çünkü o olay başka yaratıklarda da var. Başka yaratıklarda olmayan ne? İşte ondan sonraki kısmı, ondan sonraki kısmı değerlerdir. Yani insanı insan yapan değerlerdir. Ahtiıki değerlerdir. Moral, manevi değerlerdir. Güzel ahlak ve inançtır. Diğer bir kısmı. Yani iyi insan, güzel, ahlaklı insan, manevi, kültürel değerlere moral değerlere sahip insan. İşte aile çatısının altında aranması lazım gelen hava budur. Bu havayı meydana getirebilmişse aile mutludur. Bu ailenin çocukları da mutludur. Böyle ailelerden müteşekkil toplum da mutludur. Mutlu ise güçlüdür. Bu bu kadar basit mi? Hayır. Bunun bir formülü falan var mı? İlacı falan var mı? Bunun bir ilacı var, bunun ilacı, böyle reçete ile satılan bir ilaç değil. Bunun ilacı, her kişinin kendisinin yüce bir varlık olduğunu anlaması. Sahip çıkmaya kendiliğinden talip olmasıyla başlıyor. Şimdi bizim Anayasamız diyor ki; "Aile toplumun temelidir. " ve "Devlet ailenin refah bakımından huzur bakımından yücelmesi için her türlü tedbiri alır." diyor. Şimdi ben tabii arasını söylemiyorum. Arada çocuklar, ana var oraya geleceğim. Her türlü tedbiri alır. Ne tedbirini alır? Alacağı hiçbir tedbir yok mudur? Hayır vardır. Devletin yapacağı şey: aşı yapılır gibi bir huzur refah ve mutluluk için herkese birşey şırınga edecektir değil; devletin yapacağı şey: bir atmosferi meydana getirmektir. Bu atmosfer hür olacaktır ve kişiye dayanan bir atmosfer olacaktır. Yani, kişinin hukukunu koruyan, bir atmosfer olacaktır. Güven dolu olacaktır ve zihinlerin, gönüllerin hür ve serbest olduğu bir atmosfer olacaktır ve nihayet işleyen bir devlet, nizam içinde yoluna devam eden bir toplumu sağlayan bir atmosfer olacaktır. Devletin yapacağı budur. Sonra devletin yapacağı başka şeyler de vardır. Aileyi, ve kişileri rahatsız eden olay zulümdür, haksızlıktır, yoksulluktur. Devletin nihayet kurum olarak zulmü, haksızlığı, yoksulluğu kaldıracak tedbir ve çareleri toplumuyla beraber bulmuş olması lazımdır. Yine bunun da tümünü devlet yapamaz. Eğer bir toplumun içinde zulüm varsa, o toplum zulüme itaat ediyorsa hak ettiği idareye kavuşmuştur. Esasen burada yine insanın başka özellikleri başlıyor. Eğer bir toplumun içerisinde haksızlık varsa bu haksızlığa karşı tepki yoksa, hak- 19

sızlığı ortadan kaldırmak mümkün değildir. Onun içindir ki hür ve serbest bir toplum için, ailenin korunması, gelişmesi, devletin halkıyla beraber meydana getirmesi lazım gelen önemli ortamdır. Demokratik toplum dediğimiz olayda kişi asıldır. Demokratik toplum dediğimiz olayda kişinin en küçük kurumu olan ve en büyük kurumu olan bir yerde aile asıldır. Aslında kişi ve aile toplumun yükünü taşıyanlar değildir. Aksine toplum onların tümünü beraberinde götüren bir olaydır. Nerede ki kişiyi ve aileyi toplumun yükünü taşır farzedersiniz ve nerede ki devleti kişiılin ailenin ve toplumun bütün yükünü sırtlamış sayarsınız orada mutlu aile hür ve serbest toplum bulmak imkanları yoktur. İnsanoğlu bunların hepsini denemiş gelmiş, demokratik topluma gelmiştir. Demokratik aile olursa mı demokratik toplum olur. Yoksa demokratik toplum olursa mı demokratik aile olur. Bence bunu tartışmaya gerek yok. Çünkü zaten bir aileye "demokratik ol" diyemezsiniz. Yani bir takım şartları ihya edip toplum demokratikdir sen de böyle ol diye sırtına geçiremezsiniz. İçinden başlayacaktır. Ailenin içinden, evin içinden değil. Evin içindekilerin gönlünden başlayacaktır ve böylece aile meydana gelecektir. Ailenin yüceltilmesi, korunması her toplumun işidir. Aile evrensel bir kurumdur. Esasen gerek semavi dinlerde gerekse ondan sonraki hukuk devletlerinde aile hukukunun özel bir yeri var. Semavi dinler karı ile koca arasındaki ve karı-koca ile çocuklar arasındaki ve ailelerin birbiri ile arasındaki hukuku tanzim ediyor ve nihayet hukuk da bunu yapıyor. Semavi dinlerin tanzim ettiği, bu dünyevi faaliyetleri nihayet medeni kanun tanzim ediyor. Yani uygar alemde semavi dinlere dayalı olmaktan kopmuş toplumlarda, yani dünyaya ait işlerde, bunu aynı zamanda kanunlar tanzim ediyor. Ama yine din kurallarının toplum üzerinde, yani, toplum hukuku üzerinde aile hukuku üzerinde önemli tesirleri devam ediyor. Ve kanunların tanzim edemeyeceği husus her insanın nasıl olması lazım geldiğidir. Bunu kanunla tanzim etmek mümkün değil. İşte bu o toplumun yüceliğinin bir işaretidir. Eğer bir toplum, fertlerinin hareketlerini bir takım kurallarla, yani yazılı olmayan kurallarla ve demokratik tepkilerle, yani insani tepkilerle kontrol altına almışsa, o yücelmiş bir toplumdur. Fert istediğini yapmakta serbesttir. İstediğini yapmakta serbesttir ama başkalarının bakışı altında eziliyorsa, istediğini yapmakta herkes o kadar serbest değildir. Yani toplum olayı, demokratik toplum olayı, demokratik aile olayı, tümüyle beraber bir yücelme, gelişme ve ilerleme ile beraberdir. Kalkınma ile beraberdir. Hepsi beraberdir. Zaten kalkınma dediğimizde söylediğimiz şey topyekün kalkınmadır. Sosyal kalkınma, kültürel kalkınma, ekonomik kalkınma, hepsini beraberce mütaale edeceksiniz. Bunların hepsi onun içine girer. Yalnız; "Fukaralığın, yoksulluğun altında ezilmiş olan toplumda aile bağları sağlam olur mu?" gibi sorular sorulabilir. Aile bağlarının fukaralıkla zenginlikle 20

alakası yoktur. Aslına bakarsanız zenginledikçe aile bağlarında çözülmeler olduğunu da Batı Toplumunda görüyoruz. Ve zaman zaman da zenginleştikçe ailenin manevi kimlikten çıkıp başka kimlikler aranması, ailede meydana gelen dejenerasyonu ortaya koyuyor. Bu da korkulara sebep oluyor. Toplumlarda büyük bir takım reaksiyonlara sebep oluyor. Ama, ben inanıyorum ki insanoğlu kurmakla mükellef olduğu, kurmaya mecbur olduğu aile kavramını, aile kurumunu hiç bir şekilde dejenere edemez ve dejenere edilmesine de müsaade edemez. Aranan nedir? Aranan yücelmedir, yüceltilmedir, güçlendirmedir. Bir iki kelimeyle bizim konumuzdaki diğer bir mükellefiyete dokunmak istiyorum. Kanun diyor ki; "Ana ve çocuğun korunmasıyla ilgili tedbirleri alır, teşkilatı da kurar" diyor. Bizim Anayasamızdaki olay, ana ve çocuk dediği yerde birisi ailenin direğidir ana, öbürü de ailenin en değerli varlığıdır, çocuk. Anayasa bunun korunmasına kayıt getirmiş. Nasıl korunacaktır? Ben burada iki olayı zikretmek istiyorum. Bir tanesi dünya tatbikatında bir sağlık hizmetidir. Bu tatbikat şöyle gelişmektedir. Beş yaşına kadar olan çocuk ölümü veya sıfır ile bir yaş arasındaki çocuk ölümü nisbetlerine baktığınız takdirde, eğer bu nisbetler çok yüksekse, orada çocuk korunmuyor demektir. Veya çocuğun korunmaya ihtiyacı var demektir. Ve genel baktığınız takdirde genç ana ölümlerine -bilhassa doğum esnasında genç ana ölümlerine- baktığımız zaman nisbetler çok yüksekse, yine orada ana korunmuyor demektir. Bizim Toplumumuzda da işte burada başlıyor mesele. Aileyi aşıp topluma intikal etmesi lazım gereken kısmı bizim toplumumuzun en önemli sorunlarından birisi. Çocuk ölümü ve genç ana ölümüdür. Üzüntüyle söyleyeyim ki bunca gayretlerimize rağmen bu nispetler halen uygar ülkelerdeki nispetlerin on mislidir. Sıfırla bir yaşı söyleyeyim. Bu nispetlerin Batıda bin çocuktan altısı ile binde dokuzu arasında olduğu halde, bizim ülkemizde bu binde elli (50) ile binde altmış (60) arasındadır. Binaenaleyh bu nispetleri çok bulduğumuzu, çocuğun korunması dendiği zaman, ailenin korunması dendiği zaman, bu nispetler üzerinde önemle durulması gerektiğini, herkesin bunu kendisine iş edinmesi gerektiğini, meclislerin bunu kendisine iş edinmesi gerektiğini, siyasetçilerin bunu iş edinmesi gerektiğini, hükümetlerin iş edinmesi gerektiğini, ilim müesseselerimizin iş edinmesi gerektiğini, basınımızın, Toplumumuzun, vakıflarımızın, hertürlü kuruluşlarımızın bunu iş edinmesi gerektiğini, söylemeliyim. Ana ölümü de yüz binde yüz otuz üç kadar, başka ülkelerde bu iki ile dört arasında değişiyor. Bu da müşhiş bir olay. Binaenaleyh işte orada ailenin nasıl dağıldığını, yani çocuk doğururken ölen genç kadın, arkada üç tane çocukla bir adam bırakıp gitti mi işte o aile perişan oluyor. Ailenin korunması olayı orada başlıyor. Sonra tabii ki bir üvey ana gelecektir. Altı tane çocuk, işte birçok huzursuzluklar böyle olabiliyor. 21