EBRÛ SANATINDA NECMEDDİN OKYAY IN MEHMET HATİP EFENDİ DEN ÖYKÜNME İZLERİ

Benzer belgeler
EBRU YAPIMINDA KULLANILAN MALZEMELER VE EBRU TEKNİKLERİ Asiye Yaman

GELENEKSEL TÜRK EBRU SANATINDA KRONOLOJİK GELİŞİM SÜRECİ İLE İLGİLİ BİR DEĞERLENDİRME

SOCIAL SCIENCES STUDIES JOURNAL SSSjournal (ISSN: )

SOCIAL SCIENCES STUDIES JOURNAL SSSjournal (ISSN: )

Anahtar Kelimeler: Ebrû sanatı, Psikoterapi, Rehabilitasyon, Ruh sağlığı, Sanat terapisi

DALGALANDIM DA DURULDUM. ÖMER FARUK DERE, YASEMİN ACAR KARA ve KURSİYERLERİ EBRU SERGİSİ

-DERS PLANI- Görsel Sanatlar Dersi. 2 Ders Saati (40+40dk)

NWSA-Fine Arts Received: January 2013 NWSA ID: D0140 Accepted: October 2013 E-Journal of New World Sciences Academy

SDÜ ART-E Güzel Sanatlar Fakültesi Sanat Dergisi Mayıs/Haziran 16 Cilt:9 Sayı:17 ISSN

İSMEK İN USTALARI VEFATININ 110. YILINDA HEZÂRFEN EDHEM EFENDİ ANISINA RAHMET DAMLALARI EBRU SERGİSİ

FIRÇADAKİ ÇİÇEKLER İSMEK TEZHİP ÖĞRETMENLERİ KARMA SERGİSİ

AÇIK - KOYU. Amaç: Açık-koyu karakalem tekniği ile objeleri hacimlendirmek

Moda ve Tekstil Tasarımında Temel Tasarım II (MTT102) Ders Detayları

İSMEK İN USTALARI DURUŞ İSMEK USTA ÖĞRETİCİLERİ EBRU, MİNYATÜR VE TEZHİP SERGİSİ

İLLÜSTRASYON KİTAP KAPAĞI RESİMLEME. Orta düzey

Algılama üzerinde etkilidir. Hareketi ve yönü belirleyici etki yaratırlar. Ayırma amaçlı. Kalın çizgiler daha etkilidir.

beste tarafından yazıldı. Perşembe, 06 Mart :31 - Son Güncelleme Cumartesi, 14 Ağustos :11

Yıl: 2, Sayı: 5, Aralık 2015, s

GÖRSEL SANATLAR. Mehmet KURTBOĞAN

EBRU SANATÇILARINDAN HĠKMET BARUTÇUGĠL ĠN EBRU SANATINA VE SANAT EĞĠTĠMĠNE KATKISI


T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ


T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EL SANATLARI EĞİTİMİ BÖLÜMÜ GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARI EĞİTİMİ BİLİM DALI

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ

4.SINIF DERS ADI YARDIMCI KAYNAKLAR YARDIMCI KAYNAKLAR YARDIMCI KAYNAKLAR KIRTASİYE YILDIZ YAYINLARI DİL BİLGİSİ TÜRKÇE

İÇİNDEKİLER 1.BÖLÜM: TASARIM ELEMANLARI

İçindekiler. Kurşun Kalemler. Pastel Boyalar. Suluboyalar. Keçeli Kalem. Blisterler ve Setler. Silgiler. Okul Setleri. Mekanik Kurşun Kalemler

-- \ SEMPOZYUMU BiLDİRİLERi ULUSLARARASI AHMET YESEVİ'DEN GÜNÜMÜZE İNSANLIGA YÖN VEREN TÜRK BÜYÜKLEIÜ ROMANYA-KÖSTENCE EYLÜL 2008.

NECMEDDİN OKYAY IN ESKİ EBRULARDAN ÖRNEKLER ALBÜMÜ. Ahmet Sacit AÇIKGÖZOĞLU*

ÖNSÖZ... İÇİNDEKİLER... RESİMLER LİSTESİ... ÇİZİMLER HİSTESİ... Birinci Bölüm TANIMLAR VE TÜRK ÇİNİ SANATININ TARİHİ GELİŞİMİ

CAM SÜSLEME DERSİ. Soğuk cam boyama tekniği uygulamak Kompresörle boya uygulamaları yapmak. Soğuk Cam Boyama. Kompresörle Boyama

İ ÇİNDEKİ LER 1. BÖLÜM

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI

ÖZEL EFDAL ERENKÖY ANAOKULU PENGUEN GRUBU EKİM AYI BÜLTENİ

Renk Anlatımı ve Uygulamalı Renk Çemberi

TEMEL GRAFİK TASARIM AÇIK-KOYU, IŞIK-GÖLGE

Desen II (GRT 104) Ders Detayları

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

SANATSAL DÜZENLEME ÖĞE VE İLKELERİ

Teknik Resim ve Perspektif (GRT113 ) Ders Detayları

KAYNAK: Birol, K. Bülent "Eğitimde Sanatın Önceliği." Eğitişim Dergisi. Sayı: 13 (Ekim 2006). 1. GİRİŞ

İSTANBUL UN PENÇ HALLERİ. TA NER A L A KU Ş ve Ö Ğ R E NC İ L E R İ Mİ N YATÜR S E RG İ Sİ

Üç Şerefeli Camii. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Özel Dekoratif Kaplamalar

3. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ. (16 Aralık Ocak 2014)

ADDIE MODELİ RENK RİTİM PROJESİ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi...

Fırça Ucu Şekilleri. KEDİ DİLİ Yuvarlak fırça ucu yapraklar ve çiçekler gibi yuvarlak hatlı çizimlerde kullanılır.

Türk Ebru Tarihi nde Ustalar ve Üslup Değişimi

İÇİNDEKİLER. ÖN SÖZ... ix BİRİNCİ BÖLÜM... 1 OKUL ÖNCESİNDE RESİM EĞİTİMİ Okul Öncesi Eğitim... 1

Estetik (MTT194) Ders Detayları

BiLECiK KIRSALDA TASARIM ETKiNLiĞi KURŞUNLU KÖYÜ

KARPA & VENA ORTAK GIRIŞIMI

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ DERS/MODÜL/BLOK TANITIM FORMU. Dersin Kodu: GSM 1003

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU DERS 11 HELLEN SERAMİK SANATI

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ:

DANTEL BASKILI TABAK MERVE KUTLU

CUMHURİYET ORTAOKULU 7. SINIF GÖRSEL SANATLAR GÜNLÜK DERS PLANI

CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI

Türk Sanat Tarihi (GRT241 ) Ders Detayları

İlkbahar zamanı: Gökyüzü masmavi,

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI

EGE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR, TASARIM VE MİMARLIK FAKÜLTESİ GÖRSEL İLETİŞİM TASARIMI BÖLÜMÜ DERS İÇERİĞİ

Mehmet Necmeddin BARDAKÇI

Fırça Ucu Şekilleri. KEDİ DİLİ Yuvarlak fırça ucu yapraklar ve çiçekler gibi yuvarlak hatlı çizimlerde kullanılır.

FOTOĞRAF PLANI TARİH KONU AÇIKLAMA Atölye Atölyenin sokaktan görünüşü Atölye Atölyenin girişinde bulunan vitrin

ALİ ÜSKÜDÂRÎ Uluslararası Kalite Güvencesi ÇİÇ E KLE R

DOĞRUDAN TEMİN İLANI BALAKGAZİ ORTA VE YÜKSEK EĞİTİM VAKFI

SERİGRAFİ BASKI TEK RENKLİ SERİGRAFİ BASKI TEKNİĞİNİ

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Programları ve Öğretimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı.

Kurşun Kalemlerin Teknik ve Mesleki Resimde Kullanıldığı Yerler

EBRUDAN YEŞERENLER SERGİ KATALOĞU

1. YARIYIL/GÜZ DÖNEMİ

GELENEKSEL TÜRK SÜSLEME SANATLARI AÇISINDAN BEDRİ NOYAN DEDE BABA. Lâlifer Balibeyoğlu. Bilim Tarihçisi

axia tohum Axia Tohum

KONSERVASYON UYGULAMALARI

Wabi Koleksiyonu - Koru

Renkler Test Çözümleri. Test 1'in Çözümleri. Sarı renkli kumaş parçası mavi ışığı yansıtmadığı için siyah görünür.

Türk Sanat Tarihi (GRT 209) Ders Detayları

Konu : Atatürk Heykelleri, anıtlar ve bunları yapan heykeltıraşlar.

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

BU AY ÖĞRENDİKLERİMİZ ATATÜRK Atatürk kim olduğunu hatırladık. Atatürk ün hayatını inceledik. Atatürk ün kişisel özelliklerini ifade ettik. Atatürk ün

Renkler Test Çözümleri. Test 1'in Çözümleri. Kırmızı renkli kumaş parçası mavi ışığı yansıtmadığı. için siyah görünür.

Medresetü l Hattâtîn Yüz Yaşında M.Uğur Derman, İstanbul, Kubbealtı Neşriyat, Mayıs 2015, 224 sayfa, ISBN:

Boyada Son Moda. Functional. Evinizin Bir Köşesi Değişir, Modunuz Değişir

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EL SANATLARI EĞİTİMİ BÖLÜMÜ GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARI EĞİTİMİ BİLİM DALI

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Temel Tasarım I (MTT101) Ders Detayları

Mimarlık Tarihi ve Kuramı I (MMR 517) Ders Detayları

ÖZEL EFDAL ANAOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM DÖNEMİ DENIZYILDIZI GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ

Teknik Resim Perspektif (GRT 109) Ders Detayları

İSTANBUL UN İZDÜŞÜMLERİ

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN TÜRBESİ

SÜHEYL ÜNVER ARAŞTIRMA MERKEZİ RESSAM HOCA ALİ RIZA BEY KOLEKSİYONU KONSERVASYONU

MÜREKKEP İs Mürekkebi

Sanatsal Okul Etkinlikleri 12. Bülten

HAT SANATINDAN ENSTANTANELER İSMEK HÜSN-İ HAT HOCALARI KARMA SERGİSİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ TEMEL TASARIM İLKELERİ VE MİMARLIK

Transkript:

EBRÛ SANATINDA NECMEDDİN OKYAY IN MEHMET HATİP EFENDİ DEN ÖYKÜNME İZLERİ ÖZET Öğr. Gör. Ünal ERDİNÇ Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü, ISPARTA Tel : 0246 2113455 E-mail: uerdinc@sdu.edu.tr Ebrû tarihimiz içinde bilinen en önemli ustalardan biri 1778 yılında evinde çıkan yangın nedeniyle hayatını kaybeden Hatip Mehmet Efendi dir. Hatip Ebrûsu diye bilinen figüratif ebrû yapma tekniğini geliştiren odur. Boyaları fırçayla atmak yerine iğne ucuyla astar yüzeyine indirir. İç içe halkalar biçiminde açılan bu boyalara, aynı iğne ucuyla müdahale ederek soyut da olsa figür yapmayı başarmıştır. Böylece, günümüzde Hatip Ebrûsu adı ile bilinen, ancak çağının ebrûlarından oldukça farklı çalışmalar yapmıştır. Günümüzün en önemli Ebru ustalarından Necmeddin Okyay (1883-1976), Hatip Mehmet Efendi den yaklaşık bir asır sonra doğmuştur. Hezarfen lakabıyla bilinen Okyay, hatip ebrûlarına öykünerek ebrûya çiçek motiflerini uygulayan ilk sanatçıdır. Çiçek ebrûlarının soyut bir şekil biçiminde ilk kez üstad Necmeddin Okyay tarafından yapılmış olması nedeniyle, Necmeddin Ebrûsu denilmiştir. Türk ebrû sanatı üzerine figür yapmayı başaran Hatip Mehmet Efendi nin bu yenilikçi, araştırıcı ve yaratıcılığı daha sonraki ebrû sanatçılarına esin kaynağı olmuştur. Bir yüzyıl sonra Necmeddin Okyay, Hatip ebrûlarından yola çıkarak, izleksel olarak kendi ebrûlarını ortaya koymuştur. Bu çalışma Ebru sanatının ilk ustalarından Hatip Mehmet Efendi nin Ebru anlayışını ortaya koymakta ve günümüzün en önemli ustası Necmettin Okyay ın çalışmalarını, yaklaşımını ve çalışma tarzını irdelemektedir. Bu çerçevede Mehmet Hatip Efendi nin Ebru sanatı anlayışının Necmeddin Okyay üzerine etkileri ile figüratif Ebru yapımından çiçekli Ebru yapmaya geçiş incelenmektedir. Anahtar Kelimeler: Ebrû, Necmeddin Okyay, Hatip Mehmet Efendi, figüratif ve çiçekli ebru yapımı. The Imitation Traces of Necmeddin Okyay from Mehmet Hatip Efendi in the Marbling Art ABSTRACT It is not well known who found it and when it was first developed. The most important master in our marbling history is Hatip Mehmet Efendi. He died in 1778 when his home was burned down in a fire. He developed the figurative marbling making technique known as Hatip Marbling. In this technique, paints are dropped to the face of lining by a tip of needle instead of using brushes. Therefore, he produced Hatip Marbling art works different from the present marbling works. The most important Marbling art master today, Necmettin Okyay (1883-1976) was born approximately one century after Hatip Mehmet Efendi died. He is known with the nickname of Hazarfen and is the first marbling artist applying the flower patterns inspired by hatip marblings. Flower marblings as an abstract form was firstly made by Necmettin Okyay. Therefore, this marbling was nowadays named as Necmeddin Marbling. This innovative, explorative and creative manner of Hatip Mehmet Efendi, who accomplished to make a figure on Turkish Marbling Art, set an example for later marbling art researchers. After one century, Necmeddin Okyay has thematically exposed his own marbling skills from the Hatip Marblings. This study presents the marbling art style of Hatip Mehmet Efendi, who was one of the founding marbling artists, and of Necmettin Okyay, who is the prominent marbling artists of current times. In this respect, the paper also explores influence of the marbling style of Mehmet Hatip Efendi on Necmeddin Okyay, and the transition from figurative marbling making to marbling making with flower figures or pictures. Keywords: Marbling, Necmeddin Okyay, Hatip Mehmet Efendi, figurative and pictural marbling making. 53

1.GİRİŞ Ebrû sanatı, en eski Türk kâğıt süsleme sanatlarından biridir. Türk sanat tarihinde özel bir yeri olan ebrû, bizim güzellik anlayışımızdan doğup, bizim güzellik arayışımızla gelişmiş kâğıt süsleme sanatlarının en önemlilerindendir. Geleneksel sanatlarla uğraşan sanatkârlar, yaptıkları eserlerin kalıcı olmasına özen göstermişler, bu uğurda akla hayale gelmeyecek girişimlerde bulunmuşlardır. Bu yolda geliştirdikleri yöntemler sayesinde bilginin ve bilimin sanata katkısını da ortaya koymuşlardır (Sungur, 1994: 54). Günümüzde ebrû sanatı, diğer soyut ve plastik sanatlar gibi değerlendirilmektedir. Ebrû, uyumlu renkler dünyasının göze hoş gelen görsel zarafetin yanı sıra, ilginç ahenk ve güzelliklerini de karşımıza sanat olarak sunmaktadır. Geleneksel Türk Ebrû sanatı tarihine bakıldığında, klasik ebrû örnekleri dışında, Necmeddin Okyay ile Hatip Mehmet Efendi nin, kuşaklar arasında köprü olduğunu, farklı teknik ve boyut kazandırdıklarını görmek olağandır. Hatip Mehmet Efendi nin bulduğu teknikten öykünerek geliştirdiği, çiçek figürü yapmayı başaran sanatçıların en başarılısı Necmeddin Okyay dır. İşte bu nedenle araştırmada, Hatip Mehmet Efendi ebrûlarından Necmeddin Okyay ın çiçekli ebrûlarını çalışırken, nasıl öykünmeler yaptığı izleri üzerinde durulmaya çalışılacaktır (Şekil 1). 2. EBRÛ SANATI Şekil: 1. Mustafa Düzgünman ın Lâle Ebrû Kompozisyonu ( Derman 1977: 53) Türk sanat tarihinde özel bir yeri olan Ebrû, bulutumsu, bulut gibi manasına gelen Farsça Ebrî adını alan kâğıtlar, yüzyıllar boyunca böyle anılmştır. Ancak, ebrû kelimesi daha ahenkli bulunduğu için, isim değiştirmiş ve galat olarak ebrû kâğıdı veya ebrûculuk denilmeye başlanmıştır (Derman, 1977: 8). Ebrû, güzellik anlayışımızdan doğup, yine güzellik anlayışımızla gelişmiş kâğıt süsleme sanatlarının en önemlilerinden biridir (Şekil 2). 54

Bu sanat konusunda araştırma yapanlar aynı zamanda Ebrû nun, uyumlu renkler dünyasının göze hoş gelen harika eserlerinin sunmasının yanında, fiziğin ve kimyanın kanunlarının da uygulandığı bir sanat olarak karşımıza çıkmakta olduğunu ileri sürerler (Sungur, 1994: 54). Ebrû sanatının hangi tarihte başladığı ve kimin tarafından bulunduğuna dair elimizde kesin bir belge yoktur. Ancak çok eski tarihli kitap ciltlerinde yan kâğıdı, albüm içindeki yazıların zemininde ve yazı kenarlarında kullanıldığını da görmek olağandır. Ebrû sanatının tarihi hakkında elimizde bugün için iki eser bulunmaktadır. Bunlardan biri Arifi nin 1539 1540 tarihli Gûy-i Çevgan adlı eseridir (Sungur, 1994: 55). Eserin her yaprağının kenarları ebrûlu olup, bu da, Türk ebrûculuk tarihinin daha öncelere kadar uzandığını göstermektedir. İkincisi de, 1608 yılında Mehmet (Şebek) Efendi tarafından yazılmış olan ebrû yapımı ve ebrûculukta kullanılan malzemeyi anlatan Tertib-i Risale-i Ebri adlı eserdir (Şekil 3). Şekil: 2. Necmeddin Okyay ın Hatip Ebrûsu, (Derman, 1977: 18) Şekil: 3. Tertip-i Risale-i Ebrî Adlı Eserden Bir Sayfa, (Derman, 1999: 390) 55

Ebrû sanatı, XVI. ve XVII. yüzyılları arasında en parlak dönemini yaşamıştır. Bununda en büyük sebebi, Türk ebrû sanatçıları vasıtasıyla Türk kâğıdı, Türk mermer kâğıdı, Türklerin kâğıdı mermerleştirme sanatı diye tanıyan Avrupalılar olmuştur. Ciltçiliğin ve süslemenin o yıllarda rağbet görmesi, ayrıca birçok krala da ebrûlu hatıra defteri gönderilmesi Avrupalılar tarafından tanınmasına ve gelişmesine neden olmuştur. XVII. yüzyıldan sonra, matbaanın bulunuşu ve baskı kitapların ortaya çıkması, cilt ve ebrû sanatının azalmasına yol açmıştır. Ayrıca matbaayla birlikte, baskı ebrûların ortaya çıkması neticesinde ebrû sanatının tamamen gerilediği de görülmektedir. Ebrûnun, Cumhuriyet döneminde Sanayi-i Nefise Mektebi (şimdiki Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) nde ders olarak okutulmaya başlanmış olması, ebrû sanatı için önemli bir adım olmuştur. Hatip Mehmet Efendi den çiçek ebrûlarını öykünen Necmeddin Okyay, bu mektepte 1948 e kadar ebrû hocalığı yapmış ve bugün birçok sanatçının yetişmesine vesile olmuştur. Eskiden bir kâğıt boyama sanatı olan ebrû, artık gelişme göstermiş, kumaş, ahşap, porselen, cam ve benzeri malzemeler üzerine tatbik edilmektedir. Günümüzde Türk ebrû sanatı geçmişinden gelen birikimlerle en üst zirvesine oturmuş, artık klasik sanatlarımızdan en önemlilerinden birisi olmuştur (Başar ve Tiryaki, 2000: 3). 2.1. HATİP MEHMET EFENDİ VE HATİP EBRÛSU Ayasofya Camii nin hatibi Mehmet Efendi, 1778 deki Hocapaşa Mahallesinde çıkan yangın sonucunda, evinden eserlerini kurtarmak isterken kendiside ebrûları ile birlikte yanmıştır. Hatip Mehmet Efendi aynı zamanda iyi bir hattattır. Kendisinin yazmış olduğu hüsn-i hat pervazlarında kullandığı ebrû türü olması nedeniyle Hatip Mehmet Efendi Ebrûsu ya da kısaca Hatip Ebrûsu diye bilinen figüratif ebrû yapma tekniğini geliştirmiştir (Şekil 4). Şekil:4. 1729 Tarihli Hatip Mehmet Efendi nin Sülüs Meşk Etrafındaki Hatip Ebrûsu, (Derman, 1977: 30) Ebrû sanatının en önemli ustalarından biri sayılan Hatip Mehmet Efendi, çiçekli ebrûların atası sayılan, günümüzde Hatip adı ile anılan ebrû türünü çokça kullandığından bu adla anılır olmuştur. 56

Figüratif ebrû yapma tekniğini geliştirip ilk uygulayan kişidir. İyi bir ebrû ustası olan Mehmet Efendi, ebrû sanatını Şebek Mahlaslı ebrû ustasından öğrenmiş olabilir. Gelenekçi değil, yenilikçidir. Yaratıcı ve araştırıcılığı onu, ebrû da olsa, figür üretmeyi başarmıştır (http://ebruefa.wordpress.com). Böylece daha sonra çalışacak olan ebrû sanatçılarına da öykünme yolunu açmıştır. Hatip ebrûsunun boyalarını hazırlarken ve desenlerini yaparken çok özen gösterilmesi gerekir. Boyaların renk, öd ve su ayarlarının iyi yapılması; birbirini fazla iten veya hiç açılmayıp dibe çökme eğilimi gösteren boyaların olmamasına dikkat edilmelidir. Hatip ebrûsu, herhangi bir zemin ebrûsu üzerine uygulanabilir. Eski ustalar genellikle zeminde açık renkli battal ebrûsunu tercih etmişlerdir. Bu zemin üzerine istenilen kalınlıkta bir bız yardımı ile çapları 2 veya 4 cm geçmeyecek biçimde eşit aralıklı daireler şeklinde boyalar damlatılır. Görüntünün daha belirgin olabilmesi için zemin renginin açık, damlaların ise koyu renk seçilmesinde yarar vardır. İkinci, üçüncü ve hatta isteğe bağlı olarak dördüncü renk de damlatılabilir. Daha sonra bir bız yardımı ile bu noktalara hareketler verilir. Bunlar yürek, ters yürek, çiçek, yıldız ve çarkı felek gibi isimlerle anılırlar. Hepsinin bir arada araçlarını ustasından farklı kullanmaya götürür. Boyaları fırçayla atmak yerine, iğne ucuyla su yüzüne indirir. İç içe halkalar şeklinde açılan bu boyalara aynı iğne ucuyla müdahale eder. Soyut bulunmasına da hatip çeşitleri (Hatip-i Mütenevvia) denir (Şekil 5). Şekil: 5. Hikmet Barutcugil Hatip-i Mütenevvia Ebrûsu, (Barutcugil, 2001: 111) 2.2. NECMEDDİN OKYAY VE ÇİÇEK EBRÛSU Necmeddin Okyay (1883 1976), Hatip Mehmet Efendi den yaklaşık bir asır sonra doğmuştur. Hocalarının yapmış olduğu ebrûları, bir fotokopi makinesi gibi taklit etmek yerine içindeki yaratma dürtüsü Necmeddin Okyay ı hattatlık, ebrûculuk, mücellitlik, mürekkepçilik, okçuluk ve gülcülük gibi değişik mesleki çalışmalara itmiş ve bugün Hezarfen lakabıyla anılmaktadır. Ebrûculuğu Edhem Efendi den öğrenen Necmeddin Okyay, hatip ebrûlarından öykünerek ebrûya çiçek motiflerini çağımızda uygulayan ilk sanatçıdır (Şekil 6). 57

1916 da Medresetü l - Hattatin de hocalığa başlayan Okyay, Cumhuriyet sonrası da Devlet Güzel Sanatlar Akademisi nde 1948 yılına kadar görevine devam etmiştir. Çiçek ebrûlarının soyut bir şekilde (lâle, karanfil, hercai menekşe, gelincik, goncagül, sümbül) ilk kez üstad Necmeddin Okyay tarafından yapılmış Şekil: 6. Necmeddin Okyay Ebrûsu, (Barutcugil, 2001: 115) olması nedeniyle, Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver in önerisi doğrultusunda bu ebrûlara Necmeddin Ebrûsu denilmiştir. Daha sonralar da da yeğen Mustafa Düzgünman Necmeddin Okyay ın çiçekli ebrûlarından öykünerek, bu çiçeklere papatyayı eklemiştir (Şekil 7). Şekil: 7. Mustafa Düzgünman Ebrûsu, (Barutcugil, 2001: 125) 58

Çiçekli ebrû yapımında ilk önce açık veya aynı rengin bir koyu ve bir de açık tonu zemine atılır. Tekne büyüklüğüne göre çiçek sap ve yaprakları hesaplanır. Daha önce hazırlanan yeşil boya bir bız yardımı ile tekne ortalanarak damlatılır. Bu yuvarlak halkalara yine bız yardımı ile yaprak ve dal formu verilir. Yapılan bu dal veya sap uçlarına çiçeğin rengine göre renk damlatılır. Uygun bız yardımı ile çiçeğe istenilen form verilir. Bu şekilde elde edilen ebrûlara çiçekli ebrû ya da yukarıda bahsedildiği gibi Necmeddin ebrûsu adı verilir. 3.ÖYKÜNME (PASTİŞ) Öykünme, Birinin yaptığı çalışmayı başka biri tarafından yeniden yapma veya taklit etmektir (M.E.B. Örnekleriyle Türkçe Sözlük 1996: 2237). Öykünme bir bakıma öğrenmedir. Birey kişiliğini öykünerek kazanır, önce başkası ya da başkaları olur, sonra kendisi olur (Afşar, 2000: 263). Bu bakımdan öykünme, bir sanatçının çalışmasındaki anlatım özellikleri, taklit edilerek gerçekleşir. Bir sanatçı başka bir sanatçının biçemini kendi biçemiymiş gibi benimseyerek, sanat izleyicisinin üzerinde oluşturmak istediği etkiye göre kendi eserine sokarak ya da özgün bir sanat eserinin içeriğini kendi eserine uyarlayarak yeni bir sanat eseri ortaya çıkarır. Ancak öykünme biçemsel olarak sınırlanmamalıdır; bir sanat eserinin özgün içeriği, izleği de taklit edilebilir. Öykünme, sanatçıyı yalın bir tasarıdan ya da konudan yola çıkararak, onun biçeminden yeni bir yapıt oluşturabilir ve böylece bir taklit ilişkisi kurulur. Öykünme yöntemiyle sanatçı, bir yapıtın türü ve özgün bir eserin biçemini taklit edebilir. Bir sanatçıya özgü, bir eseri belirleyen özellikler yinelenir ve taklit edilir. Öykünme bir metni değil biçemi taklit eder. Bir yapıtın biçemi, ya da anlatım biçimi (idéolecte) dolaylı taklit edilir. Genette in söylediğine bakılırsa, bir metin doğrudan taklit edilemez. Çünkü taklit etmek; aynısını yapmak, yani kopyalamaktır. Bu nedenle metin yerine ancak bir biçem, bir tür, bir çağda ortaya çıkan bir yazınsal okulun bir ürünü, öne çıkan belirgin özellikleri; XVIII. yüzyıl biçemi, barok biçemi, romantik biçem vb.; ya da, yukarıda hatırlattığımız gibi, bir yazarın yapıtı, onun kendine özgü söylemi taklit edilebilir (Aktulum, 1999: 134). Özgül bir yapıtın biçemini taklit etmek demek onun biçemsel özellikleri yanında kendine özgü izleksel özelliklerini de taklit etmektir. Aynı zamanda öykünmenin eleştiri değeri de taşıması ve hatta biçimsel çözümleme yapması da gerekir. Böylece öykünmenin taklit özelliğine ciddi bir boyutta katmış olur. Sonuçta öykünme, aynı biçemde başka bir eseri, aynı ölçütler içinde kopyalayarak yeni bir örnek yapıt üretmektir. Bu makalede amaç hatip ebrûsunun biçeminin bir asır sonra başka bir sanatçı tarafından nasıl öykünerek farklı şekillerde uygulandığını örneklemelerle açıklamaktır. Aynı zamanda XVIII. yüzyılın başlarında çalışılmış olan hatip ebrûsunu XIX. ve XX. yüzyıla uyarlayarak yaşadığı çağın sıradan biçemiyle yeniden tasarlayarak, bir yakınlık, bildik etki yaratmak; eski bir ebrû yapıtını, yeniden yapıldığı dönemdeki biçemine uygun, yeni bir tasarıma dönüştürerek onu daha anlaşır kılmak ve sonuçta sanatseverlerin beğencesine sunmaktır. Ancak bazı sanat dallarında öykünme, malzemelerden dolayı tam gerçekleşmez. Bunu diğer sanatlarda olduğu gibi, ebru sanatında da görebiliriz. Çünkü ebrû, birebir taklidi mümkün olmayan bir sanat dalıdır. 3.1.NECMEDDİN OKYAY IN MEHMET HATİP EFENDİ DEN ÖYKÜNME İZLERİ Günümüzde hatip adı ile anılan ebrû çeşidi, 1700 lü yıllarda Mehmet Efendi tarafından uygulandığını ve yaşadığı çağın ebrûlarından oldukça farklılık gösterdiği belirtmiştik. Bu yüzyıla kadar klasik (battal, gelgit, şal, somaki, taraklı, bülbülyuvası, akkase, hafif, kumlu) ebrû çalışmaları dışında, değişik her hangi bir uygulama olmadığı, ancak Mehmet Efendi nin hatip ebrûsu, yaşadığı çağın plastik sanat yapıtlarına oldukça ışık tutduğu görülür. Geleneksel Türk ebrû sanatı üzerine figür yapmayı başaran Hatip Mehmet Efendi nin bu yenilikçi, araştırıcı ve yaratıcılığı daha sonraki ebrû sanatçılarına da öykünme yolunu açmıştır. Hatip Mehmet Efendi nin ebrû çalışmaları, genellikle fazla koyu olmayan açık zemin üzerine, düzgün aralıklarla battal (ebrûnun ilk kademesi olup, tekneye serpilen boyalara hiç müdahale edilmeden alındığı şekil) ebrûsu olarak görülmektedir. Hatip ebrû çeşitleri genellikle, bir kâğıt üzerinde hep aynı motiflerin oluşturulmasıyla meydana getiriliyor. 59

Mütenevvia (çeşitli) tarzdaki Hatip ebrûlarında ise bir kâğıt üzerinde bütün motiflerin bir arada bulundurulmasıdır. Hatip Mehmet Efendi ye ait Süleymaniye kütüphanesinde bulunan Hamidiye, 31 yazılı kitabın cilt kapağı buna iyi bir örneklemedir (Şekil 8). Bu cilt kapağında kullanılan ebrû kâğıdı motifleri dengeli, homojen ve tek renk mavi zeminli klasik battal ebrûsunun üzerine çalışılmıştır. Ebrûya bakıldığında, sanatçının gelenekçi değil yenilikçi olduğu görülecektir. Boyaları klasik zemin üzerine fırçayla atmak yerine, zemin üzerine iğne ucuyla yüzeye indirilmiştir. İç içe halkalar şeklinde farklı ve uyumlu renklerde damlatılmış olan bu boyalara aynı iğne ucuyla müdahale edilmiş ve yıldız biçimi verilmiştir. Bazı yıldız örgelerin alt kısmına yaprak şeklini andıran figürler çalışılmış olup çiçek motiflerinin Şekil: 8. Hatip Mehmet Ebrûsu, (Derman, 1977: 31) nasıl geliştiğini göstermek açısından önem arz etmektedir. Dolayısıyla Hatip Mehmet Efendinin, soyut da olsa su yüzeyine klasik ebrû sanatı dışında figür üretmeyi başardığı görülmektedir. Ne var ki, Hatip Mehmet Efendi nin evinin yanması ve kendinin de bu yangın neticesinde ölmesi sonucunda birkaç orijinal işi gelebilmiştir günümüze. Birde geliştirdiği tekniği (http://ebruefa.wordpress.com) (Şekil 9). 60

Hatip ebrûsu, ortaya çıkışından bugüne kadar çeşitli dallarda birçok aşamalar geçirmek suretiyle mükemmeliyete ulaşmıştır. Hatip ebrûları ilk olarak yapıldığında gerek teknik gerekse diğer hususlarda bugünkü seviyesinde değildi. Bu örgelerin zenginleşmesi ve teknik yönden bazı standartlara ulaşması büyük üstat Necmeddin Okyay tarafından başlatılmıştır. Hatip ebrûsu diye bilinen bu ebrû çeşidi, sanat tarihimizde Hatip Ebrûsu denilmekle, O nun buluşu olan daha önce tanıttığımız- ebrû tarzı anlaşılır. Hatibin ebrûsu denilirse, hangi tarzda olursa olsun, O nun tarafından yapılmış, O nun elinden çıkmış ebrû kâğıdı anlatılmak istenir (Derman, 1977: 32). Kısacası, Hatip in elinden çıkmadığı halde, onun tarzında yapılmış ebrûlara da Hatip ebrûsu adı verilmektedir (Resim 5). Bir asır sonra Necmeddin Okyay, Hatip Mehmet Efendi nin ebrûlarından izleksel olarak, kendi ebrûlarını ortaya koymuştur. Burada öykünme yöntemiyle Necmeddin Okyay, bir ebrû çeşidini, özgün bir eser biçimini taklit etmiştir. Hatip ebrûlarının biçimsel özelliklerin yanında yinelenen Necmeddin Okyay ebrûlarında bazı izleklere de rastlanır öykünmede. (Örneğin, hatip ebrûlarındaki sert çizgiler ve büyük motifler, Necmeddin Okyay da yumuşamış ve küçülmüştür vb.). Şekil: 9. Hatip Mehmet Efendi Ebrûsu, (Barutcugil, 2001: 110) Üstat Necmeddin Hoca, çiçekli ebrû yapmaya başlamasını veya öykünmesini şöyle açıklar; Medresetü l Hattatin deki hocalığım sırasında bir zat gelerek Çiçekli ebrû yapmanızı istiyorum dedi Efendi beyim dedim. Bu sanatta çiçek falan olmaz, gerçi eskiler tecrübe etmişlerdir ama o da çiçeğe pek benzemez adam hoca değil misiniz yapmanız lazım deyince eve geldim, tekneyi kurdum, çiçek şekillerini çıkartmak için uğraşmaya başladım. O esnada bize, çok sevdiğim arkadaşım Hattat Macid Ayral geldi. Ben lâle yapmaya çalışıyordum. Macid birden Birader şu uçları yukarı doğru çeksene dedi. Ben hayatta, bir işi bilmeyenlerden o iş hakkında çok şey öğrenmişimdir. Bu da öyle oldu. Elimdeki tek atkuyruğunu teknenin içinde yukarıya doğru çekince, çiçek tıpkı lâleye benzedi. Çok heyecanlandım ve zevklendim. Günlerden Cuma olduğu için, camiye namaza indik. Namazdan sonra lâle, sümbül, karanfil, o mevsimde hangi çiçekler varsa hepsinden aldım ve eve dönüşte onlara bakarak teknede aynını resmetmeye başladım (http://ebruforum.com) diye, paragraf içinde daha önceki ebrûzenlerin (Hatip Mehmet Efendi) çalışmalarını incelediğini ve bu çalışmalardan öykündüğünü vurgulamak istemektedir (Şekil 10). 61

Literatüre bakıldığında çiçekli ebrû motiflerini ilk çalışanın Necmeddin Okyay Hoca olduğu görülecektir. Ebrûda cesaretle denediği yenilikler ve yaratıcılık ruhu, bugünlere ışık tutmuştur. Hatip Mehmet Efendi nin bulduğu tekniği daha da ileri aşamalara taşıyan, farklı çiçek figürlerini yapmayı başaran sanatçıların başında gelen Necmeddin Okyay, daha sonraki ebrûzenler tarafından da taklit ve öykünmeye çalışılmıştır. Mehmet Efendi den yaklaşık bir asır sonra doğmuş olan Okyay, usta veya hocalarının yaptıkları çalışmaların bir tekrarını yapmamış, ancak o çalışmalardan öykünerek yeni ürünler meydana getirmiştir. Okyay, Osmanlı döneminden Cumhuriyet dönemine ebrû sanatının geçişini bugünlere gelmesini ve yükselmesinin zeminini hazırlamıştır. Her iki ebrûcu arasında ki süreçte ebrû yapanlar öyle çoğalmış ve üretmişlerdir ki, zamanla Şekil: 10. Necmeddin Okyay Ebrûsu, (Derman, 1977: 17) Osmanlı Devleti, Avrupa ya ebrû ihraç eder duruma gelmiştir. Ancak, hiçbir sanatçı veya ebrûzen Hatip ebrûlarının benzerlerinden ileri gidememişlerdir. Üstat Necmeddin Okyay ise öykünme yoluyla yalın bir tasarıdan ya da konudan esinlenerek, Hatip ebrûlarının biçeminden yüz yıl sonra yeni bir yapıt oluşturabilmiş ve böylece bir taklit ilişkisi kurmuştur. Bu bağlamda, hatip ebrûlarında Necmeddin Okyay ın yansılamasının, özgün ve soylu bir şekilde taklit ilişkisi kullanılarak uygulandığı görülmektedir. Necmeddin Okyay Hocanın ebrûları, genellikle tek renk battal zemin üzerine çalışılmış, bazen zeminde aynı rengin farklı tonlarını kullandığı da olmuştur (Şekil 11). Çiçek hatları oldukça yumuşak fakat uç kısımları da oldukça küt bir şekilde bitmiştir. 62

Hatip ebrûlarında örgeler iri bir görünüm kazanırken Okyay ın ebrûlarında motifler küçülmüş, yüzey ve figürler arası dengeler sağlanmıştır. Akkase (Bir kâğıdın yazı yazılacak kısmının ayrı, etrafının ayrı renge boyanmasıdır. Şekil: 11. Necmeddin Okyay Ebrûsu, (Derman, 1977: 29) Bu şekilde yapılan kâğıtlara ise akkaseli kâğıt denir.) ebrû tekniğini de geliştirmiş olan Okyay, bu çalışmaların etrafında da yine farklı olarak Hatip Ebrû motiflerini kullanmıştır (Şekil 12). Şekil: 12. Necmeddin Okyay Hatip Tarzında Yazılı Ebrûsu, (Derman, 1977: 22) 63

4. SONUÇ Necmeddin Okyay Efendi nin, Hatip ebrûlarından oldukça etkilendiği görülmekte ve yukarıda bahsedildiği gibi, kendisi ile yapılan görüşmelerde dile getirmektedir. Türk sanat tarihine bakıldığında, hem Hatip Mehmet Efendi hem de Necmeddin Okyay Hocanın kuşaklar arasında köprü olduğu görülecektir. Bunun da tek sebebi bu kişilerdeki yaratıcılık ruhu ve gelişime açık olmalarıdır. Ebrû, sanat olarak gelişime açık olduğu gibi öykünmeye de oldukça müsaittir. Ancak yapılan araştırma ve çalışmalarda Türk plastik sanatlarının, Batı plastik sanatları gibi günümüzde değerlendirme ve analizlerinin fazla yapılmadığı gözlenmektedir. Bunun sebebi sanatkârın işini başkasına söz bırakmayacak bir şekilde ortaya koyması, yorumu ise seyredene veya anlayana bırakmasıdır. Böyle olmakla birlikte, bizim sanat yapıtlarımızın hiç değilse ön yapı bakımından değerlendirilmesi ve analizi için yeni arayışlar yani anlatım yolları gerekmektedir. Ebrû nedir? Süsleme midir, yoksa plastik bir anlatım mıdır? Veya ebrû bizim kültürümüze özgü, başlı başına bir sanat mıdır? Eğer ebrû sanatının süsleme yönü ağır bastığı kabul edilecek olursa, bu alandaki araştırmaların gerçekten az olduğu görülecektir. Öncelikle bu sorulara cevap bulabilmek için ebrû sanatının önyapı bakımından yazma eserlerde yan kâğıt olarak kullanılan türlerinin tespit edilmesi ve daha sonrada bu çeşitler üzerindeki analizlerin yapılmasının uygun olacağı düşünülebilir. Diğer sanat dallarında olduğu gibi, ebrû sanatının da kendine has malzemelerinin olduğu bilinmekte olup, acaba konu sadece bu malzeme veya ebrûnun nasıl yapıldığı meselesi midir? Tabii ki bunlar çok önemli. Fakat burada daha da önemli olan ebrûnun, bir sanat eserinde aranılan değerler açısından analizidir. Ebrû renk, leke (ton), yön, biçim, espas gibi önyapı elemanları seviyesinde olduğu kadar, bu elemanlarının birbiriyle olan ilişkileri sonucu görünüşe ulaşan birlik, tekrar, ahenk, kontrast gibi estetik ilkeler açısından da incelenmesi gerekmektedir. Ebrû sanatının güzelliğini, önyapı elemanlarının ve bu unsurların birbirleriyle olan ilişkilerinde aranması lazımdır. Bu açıdan ebrû ne kadar zenginse, bu bakış açısına yönelik araştırmalar da o kadar eksik ve yetersizdir. Oysaki elimizde konuyla ilgili bir hayli bilgi ve dokümanlar bulunmaktadır. Bu tür bilgiler, hiçbir yenilik katılmadan tekrarlanıp durmaktadır. Bu da Türk sanatı ve özellikle ebrû sanatı için bir engel oluşturmaktadır. Ebrû sanatı, geçirdiği yüzyıllarca yıllık süreç içinde, yapımında kullanılan malzemede olduğu kadar elde edilen motifler ve ebrû kâğıdının kullanım alanları bakımından devamlı olarak değişime, yeniliklere ve öykünmelere açık bir sanat dalı olduğunu bu yüzyılda görmek mümkündür. Zamanımıza ulaşmış en eski ebrû örnekleri ile günümüze ait olan ebrû örneklerine karşılaştırıldığında tekneden sadece klasik ebrûların çıkmadığı, öykünme veya taklitle, farklı boyutlara taşındığı görülecektir. Kısacası, Türk sanatlarının Batı plastik sanatları gibi analizinin yapılması ve Hatip Mehmet Efendi ebrûlarından Necmeddin Okyay nasıl öykünme (pastiş) gerçekleştirdiyse, günümüz sanatçıları da, Hoca Efendi nin çalışmalarından etkilenip, bundan sonra gelecek kuşak sanatçılarının öykünmelerine ışık tutacak eserlerin ortaya çıkmasına kaynaklık oluşturması gerekmektedir. 64

KAYNAKLAR Aktulum, Kubilây (1999), Metinlerarası İlişkiler. Basılmamış ders notları. Barutcugil, Hikmet (2001), Suyun Rüyası Ebrû Yaşayan Gelenek, Ebristan Yayınları, İstanbul. Başar, Fuat ve Yavuz Tiryaki (2000), Türk Ebrû Sanatı, Gözde Yayınları, İstanbul. Boytaş, Nihat (1994), Ta lik Yazıyla Plastik Değerler Açısından Bir Yaklaşım, M.E.B. Yayınları, İstanbul. Çoktan, Ahmet (1992), Türk Ebrû Sanatı, Emekçin Matbaası, İstanbul. Derman, M. Uğur (1977), Türk Ebrû Sanatı, Ak Yayınları Türk Süsleme Sanatları Serisi 5. Derman, M. Uğur (1999), Gecikmiş Bir Vaad, Prof. Dr. Nihad M. ÇETİN e Armağan, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Basımevi, İstanbul, s. 371 380. Diyarbakırlı, Necdet, Oktay Aslanapa, Metin Sözen, Ömür Bakırel, Gönül Öney, Şerare Yetkin, Ülker Erginsoy, Fuat Bayramoğlu, M. Uğur Derman, Zeren Tanındı, Rüçhan Arık, Günsel Renda (1993), Başlangıcından Bugüne Türk Sanatı (Koordinatör. Mehmet Önder), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara. Edgü, Ferit, Türk Hat Sanatı (Karalama Meşkleri), Ada Yayınları. Emre, İsmet (2006), Postmodernizm ve Edebiyat, Anı Yayıncılık, Ankara. Gombrich, E. H. (1992), Sanat ve Yanılsama, Resim Yoluyla Betimlemenin Psikolojisi, Remzi Kitabevi, İstanbul. http://ebruefa.wordpress.com/catagory/ebruustadlari/ Er. Tar. 01.11.2010. Lynton, Norbert (1982), Modern Sanatın Öyküsü, Remzi Kitabevi, İstanbul. Millî Eğitim Bakanlığı Örnekleriyle Türkçe Sözlük (1996), Ankara. Necmeddin Okyay, http://www.ebruforum.com/index.php?topic=12.0, Er. Tar. 01.11.2010. Ovalıoğlu, İlhan (2007), Osmanlı Belgelerinde Ebrû ve Etiket, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul. Sungur, Necati (1994), Sanat ve Kimya Birarada Ebru, Bilim ve Teknik, Mart/ Sayı:316, s. 53 59. Timuçin, Afşar (2000), Felsefe Sözlüğü, Bulut Yayınları. Türkmenoğlu, Turan M. (1999), Sudaki Nakış Ebrû, Milenyum Yayınları, İstanbul. Uyar, Yılmaz (1992), Günümüzde Ebrû ve Ustaları, AKBANK Türkiyemiz Kültür ve Sanat Dergisi, Yıl: 22, Ekim/ Sayı: 68, s. 26 41. 65