Kasabanın uzağında küçük bir kulübe vardı.



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

TEST. 7. Dişer ne zaman fırçalanmalıdır? A. Yemeklerden sonra B. Okuldan gelince C. Evden çıkmadan önce

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi ARILAR GRUBU

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

YARATICI OKUMA DOSYASI. En sevdiğiniz tatil kitabını anlatan bir resim çiziniz.

2) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde daha kelimesi yerine henüz kelimesi getirilebilir?

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

Violet Otieno Catherine Groenewald Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 4

KURALLI VE DEVRİK CÜMLELER. --KURALLI CÜMLE: İş, hareket, oluş bildiren sözcükler cümlenin sonunda yer alıyorsa denir.

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

Umutla, harabelerde günlük turuna çıkmış olan bekçi Hilmi Efendi yi aramaya koyuldu. Turist kalabalığı Efes sokaklarına çoktan akmaya başlamıştı.

Her hakkı saklıdır. Ticarî amaç ile basılamaz ve çoğaltılamaz. Copyright

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI. Nİsan AYI BÜLTENİ. Sevgİ Kİlİmlerİmİz

HİKÂYELERİMİZ FEN VE MATEMATİK ETKİNLİĞİ

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

PİNOKYO EĞİTİM KURUMLARI MART AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI 1. HAFTA

Adım-Soyadım:... Oku ve renklendir.

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Derleyen: Halide Karaarslan / Uzman Pedagog Görsel Tasarım: Semra Bolat / Sanat Dersleri Zümre Başkanı

2016 Tudem Edebiyat Ödülleri Öykü Yarýþmasý Mansiyon Ödülü

Bu kısa Z Nesli tanımından sonra gelelim Torunum Ezgi nin okul macerasına.


C A NAVA R I N Ç AGR ISI

ŞEKİL KAVRAMI TEMA ÇALIŞMALARIMIZ KAVRAMLAR RENK KAVRAMI SAYI KAVRAMI SES KAVRAMI ÖZEL BİLGİ İLKÖĞRETİM OKULU ANASINIFI

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN!

KAVRAMLAR RENK KAVRAMI SAYI KAVRAMI ZIT KAVRAMLAR DUYU KAVRAMLARI. Geometrik Şekil. Yön Mekanda Konum BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR.

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΠΤΑ (7) ΣΕΛΙΔΕΣ

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Tanrı Herşeyi Yarattığı Zaman

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

1) O, bu işin. Yukarıdaki cümle aşağıdakilerden hangisi ile tamamlanırsa zor bir işi başarmak anlamına gelir?

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmamıştır?

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

Tanrı Herşeyi Yarattığı Zaman

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI ARALIK AYI BÜLTENİ

Ilgaz (14 Şubat 2010) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr)

.com. Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır.

PoloStart2 Istituto Comprensivo Marcello Candia Milano. ESEMPI DI PROVE DI INGRESSO IN LINGUA MADRE a cura di Emanuela Crisà

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)

yuvarlak masa yeşil erik üç kalem ihtiyar adam

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Koray Avcı Çakman. Öykü FLAMİNGO GÜNLÜĞÜ. 1. basım. Resimleyen: Reha Barış

Bir Ayakkabı Hikayesi - Genç Gelişim Kişisel Gelişim


ŞİİR, HİKÂYE, MAKALE. Ekim 2013 Sayı 1. Yazar; HARUN ŞEN

3. Yazma Becerileri Sempozyumu. Çağrışım: Senden Kim Çıkacak?

5. Et et içinde, et fit içinde Dünya dümeni, onun içinde.

27 ŞUBAT 03 MART OKULDA YAPACAĞIMIZ ÇALIŞMALAR

Aşağıdaki parçayı okuyalım. Ardından soruları yanıtlayalım.

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

3. Sınıf Noktalama İşaretleri

kural tanımayan cafer Adı-Soyadı:...

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi 2018 ARALIK AYI EĞİTİM BÜLTENİ

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

2. Sınıf Cümle Oluşturma Cümle Bilgisi

EKİM AYI BÜLTENİ YARATICI DÜŞÜNME ATÖLYESİ (3 YAŞ) 2-6 EKİM

OKU, ANLA, CEVAPLA! 2. Minnoş un fiziksel özellikleri nelerdir?

SAKA (SAtır KApama) Ağustos Umut & Yeşim Uludağ SAKA V. 1.0

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır:

CÜMLE BİLGİSİ. ( Cümle değildir. Anlamı yok)

İLK OK UMA KİT APLARI

ÇALIŞMANIN ÖNEMİ ÇALIŞ

En güzel 'Anneler Günü' şiirleri

AĢağıdaki sözcüklerle tümceler kurunuz! 6

5. SINIF TÜRKÇE KELİME TÜRLERİ TESTİ. A) Ben ise yağmur yağmasını bekliyordum. Cümlesindeki isimlerin hepsi tekildir.

Sıkıntılarda/Zorluklarda Dua [Ruhsal ve Fiziksel Baskı Zamanlarında]

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

Çiğdem Başar. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

ÇALIŞKAN ARILAR EKİM AYI EĞİTİM PROGRAMI 1.HAFTA NELER ÖĞRENECEĞİZ HAFTANIN KONUSU:OKULUMUZ

Pırıl pırıl güneşli bir günde, içini sımsıcak saran bir mutlulukla. Cadde de yürüyordu. Yüzü gülümseyen. insanların kullandığı yoldan;

5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) almıştır?

EKİM AYINDA NELER ÖĞRENECEĞİZ?

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

MAYIS 2017 EĞİTİM PROGRAMI ŞİRİNLER & YILDIZLAR SINIFLARI

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri

2. Sınıf Çarpma işlemi Problem çözelim

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ VAKFI ADIGÜZEL ANAOKULU GÖKYÜZÜ SINIFI KASIM AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

Mutlu Haftalar! Mutlu Ramazanlar! ilkokul1.com

Transkript:

Kasabanın uzağında küçük bir kulübe vardı. Büyük babasıyla küçük bir kız yaşıyordu burada. Başka kimseleri yoktu, yapayalnızdılar, insanlardan uzaktılar, tabiatla baş başaydılar. Mutluydular. Memnundular hallerinden. Kıt kanaat geçiniyorlardı. Ele güne muhtaç değillerdi. Sütünü içtikleri, yoğurt mayaladıkları bir koyunları, yumurtasını yedikleri birkaç tavukları, kedileri, köpekleri ve dağdan odun taşıdıkları eşekleri bir de. Hikayelerini bilen de yoktu aslında. Birkaç sene önce gelmişler, dağın eteğine küçük bir kulübe yapıp yerleşmişlerdi. Kimseye zararları yoktu. Dede, her gün koyunu sağar, kümesten yumurtaları toplar, kendi yiyeceklerini ayırır, gerisini biriktirirdi. Haftada bir gün kasabaya gider, yumurta ve sütü, mayaladığı peynir ve yoğurdu satar, evin ihtiyaçlarını alır dönerdi geriye. Kimi zaman da odun götürürdü satmak için. Ormanın eteklerinde, çiçek kokuları arasında, yeşilin değişik tonlarıyla sarmaş dolaş, gök mavinin altında yaşayıp gidiyorlardı. Dede torun, hayvanlarıyla beraber, sevgi dolu yürekleri, gülen gözleri, içinde bulundukları anla sınırlı düşleri, güzel düşünceleriyle farklı bir hayat yaşıyorlardı. Bir gün büyük baba hastalandı. 1 / 11

Küçük kız ne yapacağını şaşırdı. Dedesinin durumu ağırlaşıyordu. Nesi vardı, bilmiyordu. İşin kötüsü, elinden bir şey gelmiyordu. Fakat böyle boş oturamazdı. Acılar içinde kıvranan dedesi için bir şeyler yapmalı, bir çare bulmalıydı en kısa sürede. Kasabaya gitmeliydi. Orada doktor bulunurdu. Alıp gelse, muayene etse, ilaç verse, iyileşirdi dedesi. Kedisi ve köpeği dedenin yanındaydılar. Küçük kız bir koşuda varmayı hayal etti kasabaya. İlk defa gidecekti oraya. Dedesinin anlattığı yolu ezberlemişti neredeyse. Dağın eteklerinden sapmadan yürüyecek ve varacaktı kasabaya. Doktoru buldu mu tamamdı iş. Büyük babası kurtulacaktı Allah ın izniyle. Hastalığı veren yaratıcı, şifasını da verirdi. Yeter ki arayıp bulmayı bilsin insan. Sebepleri yerine getirsin, üzerine düşeni yapsın bir tamam. Gerisini Allah a bıraksın yeterdi. Bu düşünceler içinde yola çıktı küçük kız. Kasaba bir hayli uzaktı. Onun yürüyüşüyle daha da uzamıştı yollar. Yorucu bir yürüyüştü. Yolculuk hali, ne olur ne olmaz, diyerek yanına az bir ekmek ve içecek su almıştı. 2 / 11

Yürüdü, yürüdü, yürüdü. Ayaklarını sürüdü. Az gitti, uz gitti, dere tepe düz gitti. Tıpkı masallardaki kırmızı başlıklı kıza benzetiyordu kendisini. Bir tek sepeti eksikti kolunda. Korkuyor ve ürperiyordu yapayalnız yürürken. Ya bir kurt çıkarsa önüne, ne yapardı o zaman? Aman, boş ver, olacak olan olur, kimseye engelleyemez, dedi içinden. Açlıktan ölmek üzere olan bir köpek gördü yolda. Daha ekmeğini yememişti. Ona verdi. Yiyişini seyretti. Canlanmıştı hayvan, gözleri parlamaya başlamıştı, hayat bulmuştu yeniden sanki. Yürüdü, acelesi vardı. Dere kenarından geçiyordu. Bir de ne görsün, kıyıya vurmuş bir balık, çırpınıyordu ölmemek için. İyi bir akşam yemeği olabilirdi. Dedesine götürmeyi düşündü. Sonra acıdı, vazgeçti. O da bir can sahibiydi. Yaşamak hakkıydı. Bir balıkla karın doymasa da olurdu. Varsın yaşasın. Balığı eline aldı, yavaşça suyun içine bıraktı. 3 / 11

Yoluna devam etti. Fakat o da nesiydi, ortalık kararıyordu, akşam mı oluyordu yoksa. Bu kadar çabuk mu geçmişti vakit, çok mu yavaş yürümüştü, uzak mıydı çok? Akşamın eli kulağındaydı kasabaya vardığında. Doktor sordu rastladıklarına. Tarif ettikleri eve vardığında akşam ezanı okunuyordu. Doktor yoktu, büyük şehre gitmişti, bir haftadan önce dönmezdi. Ümitler tükeniyordu, zaman boşa geçiyordu küçük kız için. Ne yapacağını bilemiyordu. Çaresizdi. Geldiği yoldan geriye yürümeye başladı. Kasabanın dışına çıktığında karanlık bastırmıştı. Oturup ağlamaya başladı. Nasıl dönecekti? Korku doldu içine. Hiçbir şey yapamamıştı. Büyük babası ne haldeydi kim bilir? O iyileşemezse, ölürse yahut, ne yapar, nereye gider, kime sığınırdı? Onu büyük babası gibi kim sevebilirdi? Hüngür hüngür ağlıyordu. Yanaklarına süzülüyordu göz yaşları. Büzülüp kalmıştı çaresizlikten. Allah tan başka kimse yardım edemezdi ona. Allah ım bana yardım et, kimim var ki senden başka, kime varayım, diye yalvardı gözleri dolu dolu, elleri yücelere dönük, kalbi tertemiz, düşünceleri sadece O na dönük 4 / 11

Biraz ötede onun bu halini seyreden bir yaşlı kadın vardı. İçli niyazını duymuştu. Yardım etmek istedi bu kimsesiz çocuğa. Gözyaşlarını silmek, yaransa merhem olmak düşüncesiyle yaklaştı yanına. Dedi ki: -Güzel kızım, derdin nedir, söyle bana, yardımcı olayım sana. Derdini söylemeyen derman bulamazmış. Bu saatte burada ne arıyorsun? Evini, yurdunu, yuvanı ve yolunu, aileni mi kaybettin yoksa? O gün kasabanın pazarıydı. Alış veriş zamanıydı. Böyle şeyler oluyordu bazen. Çocuklar kayboluyordu kalabalıkta. Bu da onlardan birisi olabilirdi. Küçük kız olanı biteni, burada oluş nedenini anlattı bir nefeste. Çaresizliğini, yıkılmışlığını, dedesinin hastalığını, çektiği sancıları açıkladı bu iyi yürekli kadına. Onu karşısına Allah çıkarmıştı besbelli. 5 / 11

Kadın küçük kıza bir dal çiçek verdi ve dedi ki: -Al bakalım cici kız, bu çiçeği götür, kaynat, suyunu dedene içir, sağlığa yararlı bir çiçektir bu. Umarım büyük babanı iyileştirir. Şifayı veren Allah tır insana. Ne istersen O ndan isteyeceksin sadece. O vermek dilerse verir. Haydi git hemen, bir solukta ulaş dedene. Gecikme yollarda. Allah yolunu açık etsin ve korusun seni! Elinde çiçek, sımsıkı sarıldı ve yürüdü koşar gibi. Ne koşması, uçuyordu besbelli. Rüzgar gibi geçiyordu yolların üzerinden. Masallar gerçek, gerçekler masal gibi yaşanır hayatta kimi zaman. Birbirine karışır her şey. Yaşanır işte! Hayatın rüzgarı, fırtınası, kar ve boranı bitmez. Beklenmedik bir anda eser bir şiddetli rüzgar, sürükler götürür umutlarını ve hayallerini kişinin. Elleri bomboş kalakalır dikenler arasında kanadı kırık bir kuş misali. Bir rüzgar esti karanlığın içinden, uçup gitti elindeki çiçek dereye bir lahzada. Uyanık düş mü görüyordu, yoksa hayal miydi gördüğü. Bir balık, ağzında çiçek, kıyıya gelmiş ve bırakmıştı. Gördü ki bu o balıktı. Kasabaya giderken suyun içine saldığı balık. Şaşkınlıktan küçük dilini yutacaktı neredeyse. 6 / 11

İyilik yap denize at, balık bilmezse hâlık(yaratıcı) bilir, diye beyhude söylenmemiş demek ki. Balık ta biliyordu iyiliğin kıymetini ve karşılık veriyordu işte. Sanki bir zaman tünelinde, harikalar diyarında, uçan halının üstünde bir masal kahramanıydı küçük kız. Gidiyordu bir başına. Hayat karşısında hep tek başınaydı insan. Yalnız doğuyor, yalnız yaşıyor kalabalıkların arasında, yalnız ölüyor, mezarda yalnız yaşıyor, yalnız diriliyor ve yalnız hesap veriyordu mahşerde. İnsan bir yalnız süvariydi dünya meydanında. Ötelerden gelip öteler, O ndan geliyor ve O na gidiyordu. Bir sınavdı yaşamak, sınavdı en zorundan.kazanmak ve kaybetmek insanın elindeydi, çalışma ve çabasının ürünüydü eline geçen. Gidiyordu büyük babasına küçük kız. Her an bir köşe başında bir başka sürpriz bekler kişiyi. Tehlikelerle doludur yollar. Nereden neyin çıkacağı bilinmez. 7 / 11

Hazırlıklı olmak gerekir her duruma karşı. Harikaları ve handikapları bitmez hayatın. Gidiyordu dedesine küçük kız. Çok engelli bir uzun koşuydu yürüdüğü dağ yokuşu. Aşıp tepeleri, karlı dağları, geçilmez çölleri, varacaktı hedefine sonunda. Korkmak, yılmak ve yıkılmak, geri dönmek, pes etmek ve vazgeçmek yoktu hesabında. Yürüyordu cici kız. Ne kalmıştı şunun şurasında. Bekleyeni vardı darda kalmış. İlaç bu çiçekteydi. Kurt uluması duydu uzaktan. Yine mi beklenmeyen ve istenmeyen? 8 / 11

İstemesen de olacak oluyordu. Uyuyup kalmış mıydı bir köşede? Gerçeklerle düşler karışıyor muydu? Sahiden bir kurttu bu en yırtıcısından. Geliyordu üstüne doğru son sür at. Mesafeler kısalıyordu, tehlike büyüyordu her adımda. Korkunç son yaklaşıyordu. Büyüdükçe büyüyordu küçük kızın gözleri. Eyvah yandım, demeye fırsat bulamayacaktı, ilacı dedesine ulaştıramayacaktı. -Allah ım, yetiş imdadıma Allah ım! Kul sıkışmayınca Hızır yetişmezmiş. 9 / 11

Sıkışan kulu da, Hızır ı da yaratan ve imdada gönderen yaratıcıya şükür. Kim bilir hangi kılıkta, nerede, ne zaman ve kimlerin yardımına koşar Allah dostu. Yetişir de onun eliyle giderilir sıkıntılar. Küçük kız bir baktı ki, kurtla arasında sabah ekmeğini verdiği köpek, var gücüyle ürüyor ve kovalamaya çabalıyor kurdu. Sonunda çekip gidiyor kurt. Az sadaka çok belayı gideriyor. İyiliklerle kötülükler savılıyor insandan. İyilik eden iyilik buluyor. Hiçbir iyilik boşa gitmiyor. Bir gün mutlaka karşılığı alınıyor. Köpekle kız yan yana yürüyor. Sürüyor hayat masalla karışık. Dedesinin kulübesini görüyor kız. Ortalık ağarıyor, güneş karanlığın arasından süzülüyor ve gönderiyor ilk ışıklarını. Dünya küçük kızın oluyor. Artık evine gelmiştir. Sıkıntılı saatler geride kalmıştır. Sevinme zamanıdır. Kulübenin kapısını açıyor kız. Dedesinin inlemelerini duyuyor. Çok şükür ki yaşıyor,yaşıyor hele. Sevinçten uçuyor kız, uçuyor sevinçten ve mutluluktan. Çiçek çayını kaynatıyor. Soğutuyor içilecek kıvamda. Ağaç kaşıkla içiriyor büyük babasına. Tatlı bir uykuya dalıyor adam. Vücut 10 / 11

haritasını saran ılıklık rahatlatıyor, sancılarını gideriyor, dinginlik veriyor. Adam kendine geliyor, gözlerini açıyor. Görüyor ki başucunda beklemededir çiçek kız. Sevgiyle gülümsüyor gönlünün gülüne. Eski sağlığına kavuştuğuna inanamıyor. Bir an öleceğini sanmıştı. Gözleri arkada ve açık gidecekti ölseydi. Bu can elmasını, hayat çiçeğini bir başına bırakıp gitmek ne hallere düşeceğini kestiremeden ne zor şeydi. Öldürmeyen Allah öldürmüyordu işte. Henüz vakit tamam değildi demek ki, vade dolmamıştı daha. Yenilecek ekmek, içilecek su, çekilecek çile, sürülecek sefa, teneffüs edilecek hava vardı alemde. Hayat sürdü bir masal gibi, gerçekten daha gerçek. Küçük kız büyüdü bir iyilik meleği gibi. Evlendi, çoluk çocuğa karıştı. Büyük baba bir süre daha yaşadı ve bir daha ölmemek üzere öldü, gerçekten yaşamak için Yeşim SATAN www.gencgelisim.com 11 / 11