MEHMET EROĞLU Mermer Köşk

Benzer belgeler
İletişim Yayınları 2462 Çağdaş Türkçe Edebiyat 423 ISBN-13: İletişim Yayıncılık A. Ş. 1. BASKI 2017, İstanbul

TÜLİN KOZİKOĞLU - UĞUR ALTUN Mıstık, seni anlamıyoruz! Noktalama İşaretlerinin Öyküsü

KEREM ASLAN Her Şey Dahil

HAKAN BIÇAKCI Otel Paranoya


İletişim Yayınları 2472 Çağdaş Türkçe Edebiyat 426 ISBN-13: İletişim Yayıncılık A. Ş. 1. BASKI 2017, İstanbul

MEHMET EROĞLU Edebi Aforizmalar

ŞEBNEM İŞİGÜZEL Sarmaşık

MELİKE UZUN Soğuk ve Temiz

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO

PELİN BUZLUK Deli Bal ve Kanatları Ölü Açıklığında

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO Κρατύλος

ECE ERDOĞUŞ Tuhaf Hikâyeleri Sever misiniz?

ATTİLÂ ŞENKON Gökkuşağına İki Bilet

Senem ÖZTÜRK / senem.ozturk@alem.com.tr YANSIMALARIN BÜYÜSÜ

MEHMET EROĞLU Kıyıdan Uzakta

MENEKŞE TOPRAK Temmuz Çocukları

WILHELM SCHMID Arkadaşlıktaki Saadete Dair

JOHN BERGER Leylak ve Bayrak

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO

Arne Bellstorf. ALMAN SEVGİLİ Astrid Kirchherr ve Stuart Sutcliffe in Hikâyesi. Çeviren: Tanıl Bora

Yaşamınızda isteyeceğiniz tüm seçenekler bir arada!

ŞEBNEM İŞİGÜZEL Eski Dostum Kertenkele

BURCU ŞENTÜRK Bu Çamuru Beraber Çiğnedik

BARIŞ BIÇAKÇI Baharda Yine Geliriz

BOĞAZA. sevgiyle gülümseyen bir ev... Özlem ve Halit Akyürek ten Boğaz da bir restorasyon çalışması...

Em neller İnşaat modern ve güvenl mekanlar... Dört Dörtlük Bir Yaşam...

Delal Arya HEYECANLI KİTAPLAR. Serüven. Resimleyen: Mert Tugen YEDİ DENİZLERDE 2. 2 Basım İSKELET SAHİLİ NDEKİ SIR

Farklılıklarıyla ve detaylardaki zenginlikleriyle sizleri seçkin bir yaşam alanına davet ediyoruz.

S C.F.

Düşlerinizin ötesinde bir gerçek var...

Merkezi konum, sessiz sakin bir yaşam...

MEHMET EROĞLU Yarım Kalan Yürüyüş

Derleyenler YASEMİN İNCEOĞLU SAVAŞ ÇOBAN Haber Okumaları

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Cihan Demirci. Şiir ŞİİR KÜÇÜĞÜN. 2. basım. Resimleyen: Cihan Demirci

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO

CHRISTOPHE ANDRÉ - FRANÇOIS LELORD Kendine Saygı

KURALLI VE DEVRİK CÜMLELER. --KURALLI CÜMLE: İş, hareket, oluş bildiren sözcükler cümlenin sonunda yer alıyorsa denir.

şimdi mavi ve yeşili zamanı

Bağlıca nın en lüks konsepti

Arda Alyanak Daniela Palumbo Filiz Özdem Carla Manea

MİRKET NİNELER. Parti Veriyor

N L O NİYİSİNE LAYIK OLDUĞUNUZ İÇİN... 3 F T

SEVAL ŞAHİN Cinai Meseleler

Dokuları ile öne çıkan evler

Yapıda uzman imzası. Make. projesi

Pırıl pırıl güneşli bir günde, içini sımsıcak saran bir mutlulukla. Cadde de yürüyordu. Yüzü gülümseyen. insanların kullandığı yoldan;

ŞEHİRLERE ALIŞAMADI Sabahattin Ali nin Şehirleri

BARIŞ BIÇAKÇI Seyrek Yağmur

Erçal Fındık Otomotiv San. Tic. A.Ş.

İletişim Yayınları 2738 Çağdaş Türkçe Edebiyat 475 ISBN-13: İletişim Yayıncılık A.Ş. / 1. BASIM 1. Baskı 2019, İstanbul

Doğa ile iç içe, hayallerinizin ötesinde...

süper ev kdeniz deki Hazırlayan Çiğdem HASANOĞLU

KUŞADASI KARAOVA, HAVUZLU,MANZARALI,MÜSTAKİL SIFIR 4+1 VİLLA Aydın / Kuşadası

Antre 6,73 m 2 Salon + Mutfak 17,64 m 2 Banyo 4,40 m 2 BANYO. Yatak Odası 12,90 m 2 Banyo 4,88 m 2 Net 34,39 m 2

BAHÇEŞEHİR İN EN GÜZEL BAHÇESİ MAHALLE KÜLTÜRÜYLE BULUŞUNCA

Korkulu Bir Gün Yalvaç Ural Rana Mermertaş

MENEKŞE TOPRAK Arı Fısıltıları

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Babamın Sihirli Küresi AYTÜL AKAL

1000 m² alan üzerinde toplam 1 blok, 10 daire ve 3 dükkandan oluşmaktadır. Papatya Evlerinde 2 Adet 2+1 (98,45 m²), 4 Adet 3+1 (110,66 m²), 4 Adet

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

Fotoğraf Rehberi: Booking Home Tesisleri

poliyapi.com YILMAZ ALEMDAR inşaat

HAYATTAN KEYİF ALMANIZ İÇİN HER ŞEY DÜŞÜNÜLDÜ...

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

S C.F.

AYLA ÇINAROĞLU. Mavi Boya

Küçük Hasır Sapka. Korkut Erdur 1980 İstanbul doğumlu. İstanbul Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı mezunu.

Yapı ve Emlak Projeleri Tasarım Kategorisi Kazananı

Yaşam Standartlarınız Çok Yükseklere Taşınıyor

Modern Çizgiler. Doğa. Biz Sizi Oscar a Layık Gördük. Güvenlik. Modern Çizgile. Konforlu Yaş OSCAR CITY

parkresidencescadde.com

Belmin Dumlu SAVAŞKAN,

ZEMİN KAT: 1. NORMAL KAT: 2. NORMAL KAT: ÇATI KATI: ÇATI ARASI KATI: 230 ADA 22 PARSEL :

Geleceğe yapılan en huzurlu yatırım...

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

KEMAL SELÇUK Cemiyet Kaçkını

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Şiir BEZ BEBEKLE KUKLASI. 2. basım. Resimleyen: Burcu Yılmaz

TOMBALAK ı HIÇKIRIK TUTTU!

YAŞAM ALANINIZ SİZE ÖZELDİR

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

HAYATI ŞİMDİ İSTEDİĞİNİZ GİBİ YAŞAYIN. Remley Land, bir Remley Grup projesidir.

AHMET KARCILILAR Mavinin Reddi

DİLŞA DENİZ Yol/Rê: Dersim İnanç Sembolizmi

Yaşamın renklerinden çoğalan

5603 m² alan üzerinde toplam 5 blok, 54 daire ve 14 dükkandan oluşmaktadır. Papatya Evlerinde 14 Adet 2+1 (89,83-101,37-101,90 m²), 20 Adet 3+1

YÖNETMEN, SENARİST, YAPIMCI DERVİŞ ZAİM İN ÖZGEÇMİŞİ

ikonu bir yeşilçam (ev dekorasyon)

MERDİVENİ OLUŞTURAN ELEMANLAR

YAŞAM BURADA BAŞLIYOR...

Transkript:

MEHMET EROĞLU Mermer Köşk

İletişim Yayınları 2419 Çağdaş Türkçe Edebiyat 412 ISBN-13: 978-975-05-2131-7 2017 İletişim Yayıncılık A. Ş. 1. BASKI 2017, İstanbul EDİTÖR Levent Cantek KAPAK Suat Aysu KAPAK İLLÜSTRASYONU Ethem Onur Bilgiç UYGULAMA Hüsnü Abbas DÜZELTİ Aybars Yanık BASKI Ayhan Matbaası SERTİFİKA NO. 22749 Mahmutbey Mahallesi, Devekaldırımı Caddesi, Gelincik Sokak, No: 6/3 Bağcılar, İstanbul Tel: 212.445 32 38 Faks: 212.445 05 63 CİLT Güven Mücellit SERTİFİKA NO. 11935 Mahmutbey Mahallesi, Devekaldırımı Caddesi, Gelincik Sokak, Güven İş Merkezi, No: 6, Bağcılar, İstanbul, Tel: 212.445 00 04 İletişim Yayınları SERTİFİKA NO. 10721 Binbirdirek Meydanı Sokak, İletişim Han 3, Fatih 34122 İstanbul Tel: 212.516 22 60-61-62 Faks: 212.516 12 58 e-mail: iletisim@iletisim.com.tr web: www.iletisim.com.tr

MEHMET EROĞLU Mermer Köşk

MEHMET EROĞLU 1948 de İzmir de doğdu. 1971 yılında ODTÜ den mezun oldu. Aynı dönemde, 12 Mart Darbesi ardından kurulan Sıkıyönetim Mahkemesi nce altı yıl hapse mahkûm edildi. 1974 yılındaki genel aftan sonra yazmaya başladı. İlk romanı Issızlığın Ortası, 1979 Milliyet Roman Ödülü nü kazanmasına karşın 12 Eylül sıkıyönetim döneminde solcu ve antimilitarist unsurlar taşıdığı gerekçesiyle yayımlanamadı. Romanları ancak 1984 yılından itibaren basılabildi. Milliyet Roman Ödülü nün ardından Madaralı Roman Ödülü ve Orhan Kemal Roman Armağanı nı da kazanan Issızlığın Ortası ve Geç Kalmış Ölü yü sırasıyla, Yarım Kalan Yürüyüş (1986), Adını Unutan Adam (1989), Yürek Sürgünü (1994) adlı romanlar izledi. Mehmet Eroğlu 1994-2000 yılları arasında senaryo yazımı ve müzik çalışmaları nedeniyle romana ara verdi. Bu dönemin ardından Yüz: 1981 (2000), Zamanın Manzarası (2002), Kusma Kulübü (2004), Düş Kırgınları (2005), Belleğin Kış Uykusu (2006), Fay Kırığı Üçlemesi nin ilk kitabı Mehmet 2009, ikinci kitap Emine 2011 yılında, son kitap Rojin ise 2013 yılında yayımlandı. Yazarın Gezi Direnişi sırasında geçen 9,75 Santimetrekare adlı kitabı ise 2014 yılında yayımlandı. Eroğlu nun öğrencileri tarafından kitaplarından seçilmiş Edebi Aforizmalar (2016) adlı bir kitabı daha vardır. Mehmet Eroğlu nun senaryo çalışmaları, televizyon için yazdığı dizilerin (Sızı, Issızlığın Ortası, Tutku) yanı sıra, 1996 yılında İstanbul Film Festivali nde En İyi Türk Filmi ve FIPRESCI (Uluslararası Sinema Eleştirmenleri Federasyonu) ödüllerini kazanan 80. Adım ve 1997 Antalya Altın Portakal Jüri Özel Ödülü ile 1997 Adana Altın Koza En İyi 3. Film Ödülü nü kazanan Solgun Bir Sarı Gül gibi sinema filmi senaryolarını da içermektedir.

BİRİNCİ KİTAP

(AŞK) İnsan, nasıl Tanrının var olmasıyla yetinmez, onun tek olmasını da dilerse, aşkının da öyle olmasını ister. Ama nedense aşkın Tanrı dan önce icat olduğunu unutur...

Birinci Bölüm - 1 - Evet, emindi; bahardan çok mayısın habercisi olduğu için seviyordu nisanı. Öykü, köşkün gösterişli ön cephesini bir çift şefkatli kol gibi saran balkona açılan, dört bükümlü, Fransız stili yüksek kapıya doğru yürürken sanki mayısla kucaklaşacakmış gibi neşeliydi. Dün kırk altı; bugün kırk beş... Güneydoğu da, bir kasabada askerlik yapan yeğeninin terhis edilmesini bekleyen Remzi gibi gün sayması komikti ama sabahları dudaklarında vaat dolu bir mırıltıyla dönüşen rakamlar ona umutlu bir mutluluk veriyordu. Çıplak ayağı, yatağı çevreleyen uzun tüylü yumuşak halıdan sonra mermer zemine temas edince hoş bir duyguyla ürperdi. Duş alırken gece gördüğü rüyayı hatırlayınca banyodan aceleyle fırlamış, havluya sarınmamıştı. Saçlarından süzülen sular omuzlarından, sırtından, kalçalarından yere damlıyordu. Ayağının altındaki mermerin kayganlaşmasına aldırmadan ilerledi ve son iki haftadır her sabah yaptığı gibi kapının yanındaki pencereye yaslanıp çocuksu merakla yüklü bakışlarını havuzun arkasındaki erguvan ağaçlarına çevirdi. On gündür, bütün yıl beklediği o büyüleyici pembe rengi görme umuduyla uyanıyordu. On sekiz yıl önce, Ezgi nin ha- 9

valar serinlediğinde de yüzebilmesi için tasarlanan ve havuzun üzerine her eylül sonunda geçirilip mayıs başında tekrar toplanan portatif cam yapı, güneş ışıklarını bir ayna gibi yansıtarak gözünü alıyor, ağaçların dallarını gümüşi bir cilayla kaplayıp belirsizleştiriyordu. Gözlerini kıstı: Hayır, baharı onaylayacak o gizemli pembeden yine haber yoktu. Sabahları onu aldatmayı alışkanlık haline getiren umudunu kapıda bırakarak hızlı adımlarla banyoya geri döndü, havluyu aldı, vücuduna sararak gece uyumadan önce verdiği kararı doğrulatmak istercesine, bu kez tatlı bir öfkeyle pencereye yürüdü. Bu yılki partide masaların geniş çim düzlüğü çevreleyen söğütlerin doğu tarafında kurulmasını önerecekti. Biliyordu, Neli önce katılmayacak, karşı çıkacak ama fikrin iyi olduğunu sonunda kabul edecekti: İtirazları duyabiliyordu: Kızım, evden çok uzak! Davetin merkezi mutfaktan kopacak, servis zorlaşacak. Sen anneni dinle... Ama hem geceyle birlikte ortaya çıkacak ışıltılı Boğaz manzarası hem de saat yirmi bir onda atılacak havai fişeklerin gökyüzünün ağaçlardan kurtulduğu kısmından yükseleceği için daha uzun seyredilebilecek olması, bu zahmete değecekti. Üç ya da dört ilave garson sorunu çözer... Bahçeyle ilgili her konuda son ve kesin söz sahibi annesini ikna etmek için vereceği cevabı bulmanın mutluluğuyla kollarını iki yana açtı. Yatağın karşısındaki, çerçevesi altın varakla kaplı antika boy aynasında görünen yarı çıplak bedenini, postürünü, yuvarlak omuzlarını, uzun, beyaz boynunu, ışıltılı gözlerini, kısacası kendini, odasını, bu köşkü, ailesini ve tabii bunların tümünü kucaklayıp sarmalayan o harika hayatını seviyordu. İçini dolduran güven duygusunun coşturduğu neşeyle geri döndü. Kahvaltıya geç kalmamalıydı. Ancak bakışları komodinin üzerindeki parlak, beyaz kartona rastlayınca sevinci gölgeleniverdi. Neden odaya getirmiş, neden yırtıp atmamıştı ki? Aynadaki kadını bırakarak komodine doğru iki adım attı. Gece göz ucuyla baktığı davetiye bıraktığı yerde duruyordu. Neslihan Hanım, sevgili validem, bak! Suzan bile âşık olmuş! Ezgi, artık evde kaldığı düşünülen kuzenlerinin önceki gün Neli nin yorum yapmadan verdiği evlilik haberini duyar duymaz ona dönerek alaycı 10

bir tavırla gülümsemiş, ardından her sözcüğü ayrı ayrı vurgulayarak böyle demişti. Kendisinden bile gizlenen o sinsi eksiklik duygusu, o acısız hüzün habersiz yayılan bir gölge gibi az önceki mutluluğunun yerini aldı: Otuz dört yaşın kapısını aralamasına kırk beş gün kalmıştı; aşk dışında her şeyi vardı... Birkaç adım attı, tekrar yansımasına yaklaştı. Suzan ın bile bulduğu aşk, sanki bilmediği bir dildeki, telaffuz edemediği yabancı bir sözcüğe benziyordu. Ezgi nin Floransa ya gitmeden önce açtığı serginin tanıtımı için hazırladığı o itici afişin üstüne, âşık olmayanları teselli edercesine, gotik harflerle yazdığı cümleyi aforizmayı andıran sözlerin amcasına ait olduğuna emindi tekrarlarken buldu kendini: Aşk, sadece saflar ve budalalar için bir mutluluk arzusudur. Bakışlarını aynadaki yarı çıplak ikizinden ayırmadan biraz geriye, yatağa doğru çekildi. Şu gözlerle mi? Hayır, ne saftı ne de budala! Her ne kadar küçültücü, kendine yakıştırmadığı bu sıfatlardan uzak durmaya kararlı olsa da banyoya dönerken aklında yeni sorular vardı: Ya Ezgi nin ne zaman aşktan söz edilse alaycı bir tavırla mutlaka tekrarladığı gibi, âşık olmadığı, olamadığı için hayıflanmıyor, sadece elde edemediği için öfkeleniyorsa? Ailenin genetik sınırsız sahip olma isteğinin doyurulmaması! Ablasını iğneleme fırsatını hiç kaçırmayan sivri dillinin sözlerinde gerçek payı var mıydı? Doğduğundan beri istediği her şeye kolayca sahip olan birisi için katlanılması zor bir durum olurdu bu diye düşündü. Tutku eksikliği! Bence kızınızın sorunu bu! Belki de piyano hocasının yıllarca önce ders vermekten vazgeçtiğini annesine bildirirken salondaki gölgelere saklanıp utanarak vurguladığı bu kişilik özelliğiydi sorun. Tutku eşittir acı: Yüzünü buruşturdu: Acı çekmekten hep korkmuştu. Şanslı ablasının aksine yazgısı hastalıkla biçimlenen Ezgi, onun acı çekmesini bilmediğini söylemez miydi? Granit kaplı geniş tezgâhın üzerine yan yana dizilmiş kremlerin arasından vücut sütüne uzandı. Kaygılar insanı aşktan uzak tutar mı, sorusuna yine Ezgi nin öfkeli sesi cevap verdi: Narsistler kendilerinden başkasını sevemezler... Karar vermesi uzun sürmedi: Küçük ca- 11

dı ne derse desin, kendini beğeniyor olması narsist olduğunu kanıtlamazdı. Yarım saat sonra geç kaldığı kahvaltıya katılmak için telaşlı adımlarla merdivenlerden inerken her yıl yazı da karşılayan geleneksel doğum günü partisinin sevincini bölerek keyfini kaçıran o mutsuzluğu çoktan geride bırakmıştı. Etrafını ve hayatını çevreleyen sevecen, şefkatli ve sarsılmaz güven duygusu onu her türlü mutsuzluğa karşı koruyacak kadar güçlüydü. Tırabzanına tutunarak inen kişiyi köşkün sahibi kılan merdivenleri ikişer ikişer adımlarken aklında tek şey vardı: On beş gün süren yurtdışı yolculuğundan dün gece, geç saatte dönen babasını köşkten ayrılmadan yakalamak. İki yanını abanoz küpeşte giydirilmiş ferforje tırabzanların süslediği görkemli merdivenler, geçen yüzyılın başında köşk yapılırken İtalya dan getirtilen mermerlerle kaplanan, görüntüsüyle bir tabloyu andıran antreye iniyordu. Evi ikiye ayıran bu geniş, daire şeklindeki boşluk, gösterişli ahşap kapıdan gireni kucaklamaya hazırlanan hilal şeklindeki renkli bir motifle süslenmişti. Bordo renginde mermer ve pirinçten oluşan motifin tam üzerinde, Neslihan Hanım ın müzayedede kıyasıya rekabetten sonra bir servet ödeyerek aldığı ve altı metre uzunluğundaki bir zincirle, bin bir zorlukla tavana asılan antika avize sallanıyordu. Antrenin sağ tarafında biri misafir, diğeri yemek davetleri için kullanılan iki geniş salon, sol tarafında ise genişliğinden dolayı oda diye adlandırılamayacak bir oturma mahalli, ortasına bilardo masanın yerleştirildiği kütüphane ve kış bahçesine dönüştürülen camlı kahvaltı balkonu yer alıyordu. Her iki kapının yanında Neslihan Hanım ın, köşkün iç bölümlerine açılan geçitleri koruyan muhafızları hatırlatan, sayısız dekorasyon dergisine konu olmuş, ünlü Çin vazoları duruyordu. Merdivenin son basamağında annesi tarafından onu çağırmak için yukarıya yollanan Kevser Bacı ya rastladı ancak adımlarını yavaşlatmadan kadına gülümseyip güneye bakan duvarı yıkılarak cam bir bölmeyle bahçeyle bütünleştirilen kahvaltı odasına yöneldi. 12