* Yas, sevdiği bir kişiyi kaybeden insanın acısını, içinde yaşadığı topluluğa karşı davranışlarıyla, giydikleriyle belli etmesidir Yas süresince gerek kadın gerek erkek aile bireyleri birtakım şeyleri yapmaktan kaçınırlar. Yas tutanlar genellikle renkli ve süslü giysiler giymez, gezmeye ve eğlenceye gitmez, yıkanmaz, tıraş olmaz, radyo ve televizyon açmazlar. Komşuları ve akrabaları da yası olanlara saygı gösterir, onun acısına ortak olmaya çalışırlar. İlkel topluluklardan günümüze kadar gelen toplumlarda, ölüm karşısında çaresiz kalan insanın birtakım tepkilerle acısını dile getirdiğini görürüz. Göktürklerde, ölümün ardından geride kalanların bıçakla, yüzlerini keserek akan kanla birlikte gözyaşı döktüklerini, saçlarını kestiklerini, Kırgız-Kazaklarda dul kadınların saçlarını kesmelerinin yas işareti olduğunu, kadınların ağıt söyleyip ağlarken yüzlerini duvara dönüp ters oturduklarını ve elbiselerini ters giydiklerini, çok yaygın bir adet olarak da ölenin atının kuyruğunun kesildiğini, ayrıca Dede Korkut hikâyelerinde de eski Oğuzların yas adetlerinin ayrıntılı bir şekilde anlatıldığını "...yedi kız kardeşi ak çıkardılar, kara elbiseler giydiler." gibi, anlatımlarla yazılı kaynaklarda görülür. 1 Anadolu'da yas süresi, ölenin yakınlığına, genç veya yaşlı oluşuna, erkek veya kadın oluşuna, kişiliğine, toplumsal yerine, ölüm biçimine göre değişmekte ve üç günden başlayarak yıllarca sürebilmektedir. Anadolu insanının yas giyiminin rengi karadır. Çok seyrek olarak da ak giyildiği, elbiselerin ters çevrilip giyildiği olur. Yaslı olmanın bir diğer belirtisi de saçların kesilmesidir. Gaziantep dolaylarında Türkmen ve Baraklar'da ölenin yakın akrabası kadınlar saçlarını keserler. Yasın kaldırılmasında, yas giysileri, kara yazmalar çıkarılır, al veya ak yazmalar bağlanır, giysiler düzeltilerek düzü giyilir. Şanlıurfa'da ve Erzincan'da, ölümden bir hafta veya on gün sonra komşular ölü evini hamama çağırır. Zara'da, komşu kadınlar, yaslı ailenin kadınlarını evlerine çağırır, yıkarlar. Merzifon'da ve Kayseri'de, ölünün kırkından sonra, komşular ve akrabalar ölü evini hamama götürürler. Çorum'da, ölünün kırkıncı gününden sonra, ölü evi "acımız sönsün" diye hamama gider. Şanlıurfa ve Siverek'te, kırk gün *Ayşe BAŞÇETİNÇELİK, Adana Halk Kültüründe Doğum-Evlenme-Ölüm, Altın Koza Yayınları:50, Ulusoy Ofset, Aralık 2009, Adana. 1 Abdülkadir İNAN, Tarihte ve Bugün Şamanizm, AKDTYK, TTK Yayınları, VII. Dizi Sa: 24c, TTK Basımevi, 1995 Ankara, s.176-200
sonra ölü evi, komşularını hamama davet eder. 2 Gaziantep te, ölüm olayının ardından üç gün erkekler tıraş olmaz, kadın erkek kırk gün eğlence ve geziye gitmez. 3 Van/Karahan'da, erkekler bir ay tıraş olmaz, kadınlar başına kara yazma bağlayarak, elbiselerini ters giyerler. Bir ay sonra, yas kaldırma töreni yle, köyün ileri gelenlerinden birinin evinde elbiseler düzeltilir, kara yazmalar çıkartılır, erkekler tıraş edilir. 4 Erzurum'da, üç günün sonunda, ölü sahipleri yakınları tarafından davet edilerek, tıraş ettirilir. Kadınlar yıkanır, her birinin başına beyaz tülbent örtülür. Şehirde, ölü sahipleri hamam kiralayarak, yas süresince kendilerine yemek gönderen komşularını yas hamamı na davet ederler. 5 Adana ve çevresinde yasla ilgili uygulamalardan bazıları şunlardır: Yas tutma yoktur. K 78 K 82 K 86 K 43 Yas süresi üç gün (K 78 ) kırk gündür. K 82 K 117 K 38 K 116 K 101 K 105 K 37 Yas süresi ölen kişi gençse uzun tutulur, yaşlıysa çabuk unutulur. K 17 K 37 Yas insanın içinden gelen acıyla tutulur. Oğlum genç yaşta öldü, hâlâ yasını tutarım. K 32 Yas süresi, ölenin aile içindeki konumuna göre değişir. K 58 En az kırk gün tutulur, altı ay tutan da vardır. K 101 Yaşlılar yas tutar. Gençler umursamaz. K 43 Radyo ve televizyon açılmaz, başa siyah örtülür. K 34 K 43 Yaşlı kimseler karalar giyer. K 75 K 19 Yasta erkekler 7 gün tıraş olmaz, kırk gün eğlenceye gidilmez. 41.gün baş açılır, neşelenilir. K 82 Köyde ölen olunca 30 40 gün nişan, düğün yapılmaz. AK 4 Kimisi bir sene kendisini yaslı görür. Düğüne çağrılsa bile "yol"unu gönderir, kendisi gitmez. K 142 2 Sedat Veyis ÖRNEK, Anadolu Folklorunda Ölüm, A..Ü., DTCF Yay: 218, DTCF Basımevi, Ankara, 1979, s.81-87. 3 Cahit.C. GÜZELBEY, Gaziantep te Ölüm Adetleri,TFA, 16.cilt, Kasım 1975, No:316, İstanbul.s.7479-7481 4 Nail Kaya TAN, Karahan da Ölü Gömme ve Yas Tutma, TFA, 9.cilt, Nisan 1965, No:189, İstanbul, s.3712-3713. 5 Lütfi SEZEN, Erzurum Şehir Folkloru, Basılmamış Doktora Tezi, A.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum,1993, s.109-111. 2
Evde genç birisi ölmüşse, erkekler bir ay tıraş olmaz. Kocası ölen kadın saçının bir bölüğünü keser, karalar giyer. K 142 Eskiden kocası ölen kadın bir süre yıkanmazdı. Komşuları onu yıkanmaya ikna ederler, ona rağmen yıkanmazsa, zorla elbiselerini çıkarırlar, hazırladıkları suyla onu yıkarlardı. K 142 Yas, aile büyüğünün dışarı çıkmasıyla kalkar. K 43 İlk bayramda yaslı taraf, sabah mezarlığa gider, döner. Sonra gelenleri kabul eder. İlk yaslı bayramlarıdır. K 43 İlk bayramda önce mezar ziyaret edilir, sonra evde oturulur, kimseye gidilmez. K 82 İlk bayramda ölenin eşyaları bir köşeye konur, gelen misafirlerin hatırlaması sağlanır. K 86 Adana ve çevresinde Şanlıurfa, Erzincan, Kayseri ve Merzifon'da olduğu gibi "yas hamamı" geleneği yoktur. Ancak, acısından dolayı günlerce yıkanmayan kadını komşuları ikna ederek yıkarlar. Adana'da da diğer illerde olduğu gibi yas süresi üç günden başlayarak elli ikinci güne kadar değişmektedir. Adana ve çevresinde ölenin arkasından yakınlarının yas tutma süresi üç gün, kırk gün, elli iki gün veya yıllarca devam etmektedir. Ölen kişinin aile içindeki konumu, genç veya yaşlı oluşuna göre yas süresi de değişmektedir. Çocuğu ölen kadın yıllarca yas tutarken, yaşlı birisinin ölümü durumunda, yas süresi bu kadar uzun olmamaktadır. En sık görülen yas süresi kırk gün ile elli iki gün arasında değişmektedir. Bu süre içerisinde erkekler sakal tıraşı olmamakta, kadınlar kara yazma örtmekte ve kara giysiler giymektedirler. Bu arada nişan, düğün gibi eğlencelere gidilmemekte, radyo ve televizyonlar açılmamaktadır. Yası olan aileye komşuları da saygı duymakta ve onun acısına ortak olmaktadırlar. Ölenin ardından yaşlılar, yas tutmaya daha çok önem verirken, gençler bu durumu fazla umursamamaktadırlar. Yas tutma adetleri arasında, yaslı kişinin ölümün verdiği acıyla saçından bir bölük kesmesi veya günlerce yıkanmaması gibi davranışlara da rastlanmaktadır. Bu durumlarda, saçını kesmek isteyen kadına, çevresindekiler engel olmaya çalışmaktadırlar. Günlerce yıkanmayan kadın eş ve dostlarının zoruyla yıkanmaya zorlanmakta, yıkanmamakta ısrar ederse, ısıtılan sularla üstündekiler parçalanarak zorla yıkanmaktadır. Yas süresi aile büyüklerinin onaylaması ile sona ermektedir. Evden dışarıya çıkan televizyon veya radyoyu açan aile büyüğüyle birlikte yas da kalkmaktadır. Yaslı aile ilk dini 3
bayramda ölüsünün mezarını ziyaret ettikten sonra, bir daha evden çıkmamakta, herkes bu ilk bayramda onlara ziyarete gelmektedir. Adana ve çevresinde ağıt söyleme ile ilgili uygulamalar: Ağıt söylenir. K 45, K 37, K 58, K 38, K 110, K 114, K 109, K 29, K 100 Ağıt söylemek caiz değildir, ama acıya dayanamayıp söyleyenler vardır. K 101, K 119 Ağıtçıların görevi, bağırarak ölene övgüler yağdırmaktır. Köylerde bu işi yaşlılar yapar. K 43 Ağıtçıların görevi, orada bulunanları hüzünlendirmek ve ağlatabilmektir. K 75 Önceden çok ağıtlar yakılırdı, günah olduğunu öğrenen halk artık ağıtlardan uzak durmaya çalışıyor.k 32 Adana da sağ-sol çatışmasının yoğun olduğu dönemde, iki çocuğunun gözleri önünde vurularak öldürülen bir kişi için eşinin söylediği bir ağıt: Sabahleyin yolcu ettim Ak kâkülünü sıvaşladı Düşman yuvaya girince Mevla m sizi bağışladı Mahmut da Ali den küçük Ne var büyüseydi azıcık Kahrolası zalim düşman İstediğini al da çık Mahmut umla Ali mi Samet kucaklayıp gitti Bekliyorum gelmez amcan Size mi emanet etti Ağlarım gözlerim dolu Bitirdim gittiğin yolu Eşimin haberi geldi Çifte kuzularım hani Yola çıksam görünürüm Ele baksam yerinirim Mahrum kalan kuzularım Arkanızda sürünürüm K 44 Ölen ablasının arkasından kardeşinin söylediği bir ağıt: Sabahleyin er kalkardı Tavuklara yem dökerdi Kurban olam babam kızı Kusursuz hizmet ederdi K 62 4
Bir kadının ölen kocasının ardından söylediği bir ağıt: Ne yatıyon hecin gibi Karabıyık sicim gibi Başucunda ben ağlarım Anan kızı bacın gibi K 62 Komşunun ölümüne yakılan ağıtlar: 1. Ağıt Bayram Beyin meclisinde sesi var Açın bakın bohçasında nesi var Bir çift kundurayla bir de fesi var Koca evde Bayram Beyin yası var K 13 2. Ağıt Aşağıda sekisi var Yukarıda fakısı var Yuma gelin o göyneği Ali Bey in kokusu var K 13 Göç sırasında kartalın aldığı bebeğin ardından, bebeğin anasının söylediği bir ağıt: Kara köyün kayaları Zil dövüyor mayaları Bek mi değdi ağ bebeğim Kara kuşun soyaları Deveyi deveye çattım Zincirini üstüne attım Kayınbabamdan sakladım Bebek düştü diyemedim AK 48 Adana ve çevresinde ölen birinin ardından ağıt yakma geleneğine rastlanır. Her kadının bildiği bir ağıt mutlaka vardır. Köylerde bu işi yapan ağıtçı kadınlar vardır. Bunlar, cenaze evinde ölenin giysilerini odadakilere göstererek, ölenin iyiliklerini, güzelliğini, yiğitliğini anlatarak ağıtlar söylerler. Etrafta bulunanları ağlatırlar. Her çağda ölümün karşısında çaresiz kalan insan, sevdiği birinin ölümünün ardından acı çekmiş, bu acısını davranışlarıyla ve söyledikleriyle dile getirmiştir. Türkler İslamiyet öncesi Türk toplumlarından günümüze kadar, ölen birinin ardından, acılarını karalar giyerek, belli etmişlerdir. Kara renk Türklerde acının, matemin sembolü olmuştur. İlkel toplumlardan günümüze kadar, insanlar, ölenin ardından feryat ederek, saçlarını yolarak, ağıtlar söyleyerek acılarını hafifletmeye çalışmışlardır. Ölenin ardından yas tutma süresinde, ölenin içinde yaşadığı toplumun gelenekselliği ve dinselliği belirleyici olmuştur. Bu süre içerisinde yas 5
çevresinde, belirli zamanlar, belirli giyimler, belirli şeyleri yapmaktan kaçınmalar gibi birtakım adet ve inanmalar oluşmuştur. Özellikle gelenekselliğin ağır bastığı toplumlarda yas tutan bireylerin, içinde yaşadığı toplumun geleneklerine göre yaşaması beklenmiş, geleneğin dışına çıkanlar kınanmıştır. Sözlü Bilgi Kaynakları K 13 : Cennet Nazik; 82 yaş, Çatalan/ Cevherli, okumamış, ev hanımı, Çatalan K 19 : Gülsüm Aktaş, 37 yaş, Kozan/ Akçalıuşağı, ilkokul, ev hizmetlisi, Adana K 29 : Elif Güneşer, 65 yaş, Tufanbeyli/ Fatmakuyu, okumamış, ev hanımı, Adana K 32 : Fatma Ünal, 77 yaş, Pozantı/ Ömerli, ilkokul, ebe, Pozantı K 34 : Lütfiye Binboğa, 42 yaş, Maraş, ilkokul, ev hanımı, Adana K 37 : Hayırlı Özkan, 40 yaş, Karataş/ Tuzla, lise, emekli, Adana K 38 : Şükran Yarıkkaya, 35 yaş, Kadirli, ilkokul, ev hanımı, Adana K 43 : Makbule Karagöz, 71 yaş, Adana, ilkokul, ev hanımı, Adana K 44 : Yüksel Bozdoğan, 59 yaş, Karataş/ Sırınsı, okumamış, ev hanımı, Adana K 45 : Cennet Eken, 70 yaş, Karka Kekeç Köyü, okumamış, ev hanımı, Adana K 58 : Elif Çağımlar, 50 yaş, Adana, lise, ev hanımı, Adana K 62 : Fatma Süzer, 46 yaş,osmaniye/endel (Koçyurdu), lise, memur, Adana, K 74 : Hatice İlek, 70 yaş, Kozan/ Akçalıuşağı,okumamış, ev hanımı, Adana K 75 : Fadime Yıldız, 78 yaş, Balcalı, okumamış, ev hanımı, Adana K 78 : Nuriye Bakariş, 90 yaş, Selanik, okumamış, ev hanımı, Adana K 82 : Semiha Zöhre, 56 yaş, Adana, ilkokul, ev hanımı, Adana K 86 : Yasemin Başçı, 58 yaş, Karataş, okumamış, ev hanımı, Adana K 101 : Havva Yurdakul, 63 yaş, Malatya, lise, ev hanımı, Adana K 102 : Hayriye Mert, 45 yaş, Adana, okumamış, ev hanımı, Adana K 105 :Fevziye Yalım, 41 yaş, Adana, ilkokul, ev hanımı, Adana K 109 : İsmihan Kaya, 39 yaş, Elazığ, okumamış, ev hanımı, Adana K 110 :Muhittin Topal, 38 yaş, Ceyhan, yüksekokul, memur, Adana K 114 : Asiye Şafak, 38 yaş, Tarsus, ilkokul, ev hanımı, Adana K 115 : Muhittin Topak, 38 yaş, Ceyhan, Yüksekokul, memur, Adana K 116 : Mahmut Safçi, 58 yaş, Adana, ortaokul, elektrikçi, Adana K 117 : Döne Çalık, 60 yaş, Osmaniye, ilkokul, ev hanımı, Osmaniye/ Hasanbeyli K 142 : Fatma Ketre, 60 yaş, Adana, okumamış, ev hanımı, Adana Adana Fen Lisesi Arşivi Bilgi Kaynakları AK 4 : İsmail Yılmaz, Yeniköy AK 48 : Nimet-Orhan Karahan, Oruçlu Köyü 6