I
II EMRAH SERBES Behzat Ç.
EMRAH SERBES 1981 Yalova doğumlu. Akdeniz Üniversitesi Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu nu yarım bıraktı, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü nü bitirdi. Öğrencilik yıllarında BirGün gazetesi için söyleşiler kaleme aldı, Radikal 2 için tiyatro eleştirileri yazdı, Hayvan dergisinin Ankara muhabirliğini yaptı. Kitapları: Her Temas İz Bırakır (roman, 2006), Son Hafriyat (roman, 2008), Erken Kaybedenler (hikâye, 2009), Hikâyem Paramparça (seçki, 2012), Deliduman (roman, 2014), Müptezeller (roman, 2016). EMRAH SERBES Behzat Ç. Her Temas İz Bırakır Son Hafriyat 10. YIL ÖZEL BASKISI RESİMLEYEN Deniz Karagül İletişim Yayınları 2389 Çağdaş Türkçe Edebiyat 403 ISBN-13: 978-975-05-2101-0 2016 İletişim Yayıncılık A. Ş. 1. BASKI 2016, İstanbul EDİTÖR Levent Cantek KAPAK VE SAYFA TASARIMI Suat Aysu DÜZELTİ Aybars Yanık, Melis Oflas BASKI Sena Ofset SERTİFİKA NO. 12064 Litros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi B Blok 6. Kat No. 4NB 7-9-11 Topkapı 34010 İstanbul Tel: 212. 613 38 46 CİLT Güven Mücellit SERTİFİKA NO. 11935 Mahmutbey Mahallesi, Devekaldırımı Caddesi, Gelincik Sokak, Güven İş Merkezi, No: 6, Bağcılar, İstanbul, Tel: 212.445 00 04 İletişim Yayınları SERTİFİKA NO. 10721 Binbirdirek Meydanı Sokak, İletişim Han 3, Fatih 34122 İstanbul Tel: 212.516 22 60-61-62 Faks: 212.516 12 58 e-mail: iletisim@iletisim.com.tr web: www.iletisim.com.tr
BİRİNCİ KİTAP AS İZ BIRAKIR HER TEMAS İZ BIRAKIR HER TEMAS İZ BIRAKIR HER TEMAS İ R TEMAS İZ BIRAKIR HER TEMAS İZ BIRAKIR HER TEMAS İZ BIRAKIR HER TE HER TEMAS İZ BIRAKIR HER TEMAS İZ BIRAKIR
Gökçen e... 7
1. Y eni yıla kırk beş dakika kalmıştı. Behzat Ç. nöbeti devretmiş, Hüseyin in meyhanesine giderken, değdiği yerde çamura dönen berbat bir kar yağıyordu. Hüseyin zahmetsiz dostluğuyla, Gel de iki duble içelim, yeni yıla birlikte girelim, demişti. Arabayı Mithat Paşa Caddesi nden Sakarya ya doğru sürerken bir şey unuttuğunu biliyordu, ne olduğunu o an hatırlayamayacağını da. Yapacağı bir işi mi unutmuştu yoksa bir sözcüğü mü, bunun ayrımına varsa hatırlaması işten bile değildi. Bu unutulan şey kaygıdan çok bir eksiklik duygusu yaratıyordu. Kaygılanacak olsa, gece eve dönüşte bu karda Dikmen e nasıl çıkacağını düşünürdü. Kaymamak için yavaşlayıp vitesi ikiye aldı. Kalabalığın barlara, birahanelere sığmayıp sokaklara taştığı Sakarya ya sapmak üzereyken kucağında acayip bir yük taşıyan adamın biri ön kaputa çarptı. Çarpar çarpmaz da hiçbir şey olmamış gibi can havliyle koşmaya devam etti. Dikiz aynasından baktı, adamın peşinden başka biri koşuyordu. Sarhoş kavgasıdır diye düşündü, ayıracak mecali yoktu. Kaçan adamın kuca- 9
ğında taşıdığı yükün altı yedi yaşlarında bir çocuk olduğunu görünce frene basıp dörtlüleri yaktı, hafif kayan araba biraz yan dönerek durdu. Arabadan çıkarken kovalayan adamın elinde parlayan bıçağı gördü, geç kalmıştı, otuz metre ötedeydiler. Silahını yoklayıp koşmaya başladı, adamlar Yenişehir Postanesi nin önünde gözden kaybolmuştu. Yer yer buz tutmuş kaldırımdaki kalabalığın arasında kaymamak için büyük bir çaba sarf ederek, olabildiğince hızlı koşuyordu. Omzundan ittiği adamın biri küfretti, dönüp cevap vermedi. Ankara da yayalar böyledir, acelesi olanın yolunu keserler. Silahını çıkarınca homurtular azaldı, önü biraz açıldı. Gözden kaybettiği iki adamı bir mağazanın önünde gördü. Adamlardan biri iki büklüm olmuş, art arda inen bıçak darbelerini savuşturmak ister gibi kollarını öne uzatmıştı. Yüzü acıdan kasılmış, ağzından kan gelmişti. Hemen yanlarındaki küçük kız çığlık çığlığa bağırırken, bıçak darbeleri adamın kum torbasına dönen karnına inmeye devam ediyordu. Behzat Ç. Bıçağı at! Polis! diye bağırdı. Soluk soluğaydı, nabzının boynunda attığını duyuyordu. Silahın emniyetini açıp, kurşun sürdü. Nişangâh bıçaklayan adamın bacağını görüyordu, tetikteki parmağı kasılmıştı. Havaya bir el ateş edip silahı tekrar adama doğrulttu. Yakınlarda olayı izleyen bir kadın silah sesi üzerine tiz bir çığlık attı, bıçaklayan bir an durdu. Polis! Bıçağı at! Adam elindeki bıçakla aptal aptal bakıyordu. Behzat Ç. yineledi: Bıçağı at! Polis! Adam bıçağı bıraktı. Yere yat! Yat yere! Yat lan! Yat! Adam yere yatınca hızla yanına vardı. Kafanı kaldırma, sakın kafanı kaldırma! Yerdekinin kıpırdar gibi olduğunu görünce ayağının dışıyla öyle bir tekme çıkardı ki, adam top olsa kaleciyi de içeri sokardı. Az önce silah sesi üzerine çığlık atan kadın, yanındaki adamın kolunu çekiştirdi: Gidelim, şahit yazarlar! İsmet, ilerlemiş yaşına rağmen bütün yaralama ve cinayetlere ilk elden giden Cinayet Bürosu komiseriydi. Hatta biraz tıptan da anlar, hangi yaralının ölüp Cinayet Masası na kalacağını iyi tahmin ederdi. Bu yüzden uzun zamandır kendisine Akbaba lakabıyla hitap edilir olmuş, o da bu durumdan fazla rahatsız olmadığı için adının unutulmasına ses çıkarmamıştı. Ellerindeki kanı silen Behzat Ç. ye bir ıslak mendil daha uzattı. Sen izinli değil miydin bu gece? diye sordu. Elini sildiği mendili atıp 216 sını yakan Behzat Ç. O da ne? dedi. Akbaba güldü, ardından yüzündeki korkunç ifadeyle sordu: Minibüsteki çocuk ölenin kızı mı? Evet. Nereden duymuş? Bıçaklanırken yanındaydı. Polis kordonunun arkasındaki meraklı kalabalık yılın son cinayetine bakıyordu. Daha doğrusu cinayetten artakalanlara. Yakası yırtık, üstü başı kan ve çamur içinde kalmış adam, mağazanın önünde, bıçaklandığı yerde sırtüstü yatıyordu. Karnından sızan kan, karın üstünde bir birikinti oluşturmuştu. Behzat Ç. kanı durdurmaya çalışmış ama adamın bağırsakları elinde kalınca vazgeçmişti. Akbaba önce adama baktı sonra da Behzat Ç. nin içtiği 216 ya; iç geçirirken Bir tane de bana versene, dedi. Bu taksici milleti iyice psikopat olmuş, kızının yanında babasını bıçaklıyor. Sebep neymiş? Anama küfretti diyor ama tam bilmiyorum, para tartışması da olabilir. Suat telsizle, Ekip göndereyim mi amirim? diye sordu. Yok, biz buradayız. Kim var başka? Akbaba telsizi alıp Kim olacak ben, dedi. Behzat Ç., onun ölecek insanların kokusunu aldığı yönündeki efsaneye iyiden iyiye inanır olmuştu. Sen ne arıyorsun burada? diye sordu. 10 11