www.atsovizyon.org.tr

Benzer belgeler
2011 de KOBİ ye BAKK. 2011'de

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği. Yeni Teşvik Sistemi. 4. Bölge Teşvikleri

Gayri Safi Katma Değer

T.C. B A Ş B A K A N L I K STEMİ YATIRIMLARDA DEVLET YARDIMLARI

KONU : YENİ TEŞVİK SİSTEMİ

Ulusal Gelişmeler. Büyüme Hızı (%) a r k a. o r g. t r * II III IV YILLIK I II III IV YILLIK I II III IV YILLIK I II III

AR& GE BÜLTEN ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ HAZİRAN. Teşvik Yasasındaki Değişiklikler Ekonomiyi Nasıl Etkileyecek?

Ulusal Gelişmeler. Büyüme Hızı (%) Türkiye ekonomisi 2017 itibariyle dünyanın 17. Avrupa nın 6. büyük ekonomisidir. a r k a. o r g.

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

SON DÖNEM DEVLET DESTEKLERİ VE TEŞVİKLERİ

-TÜRKİYE DE KİŞİ BAŞINA TÜKETİCİ BORCU 4 BİN TL YE YAKLAŞTI

SON EKONOMİK GELİŞMELERDEN SONRA ESNAF VE SANATKARLARIN DURUMU

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 2015

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

Ulusal Gelişmeler. Büyüme Hızı (%) a r k a. o r g. t r 11,5 7,5 5,8 7,4 7,4 7,3 7,2 3,6 6,1 5,3 3,2 5,3 5,3 4,9 4,8 4,2 2,6 1,8 -3, ,8

1. KDV İstisnası. 4. Faiz desteği

AR& GE BÜLTEN ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ. Teşvik Yasasındaki Değişiklikler Ekonomiyi Nasıl Etkileyecek (II)?

Türkiye'nin en rekabetçi illeri "yorgun devleri"

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Aralık 2013

Tablo Yılında İnternet Erişimi Olan Girişimlerin, İnterneti Kullanım Amaçları

Yerel yönetimler, Kamu ve Sivil toplum kurum/kuruluşları, İşletmeler, Üniversiteler, Kooperatifler, birlikler

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

DİYARBAKIR TİCARET VE SANAYİ ODASI YENİ TEŞVİK MEVZUATI HAKKINDA EKONOMİ BAKANINA HAZIRLANAN RAPOR 2012

TURIZM OTEL YÖNETICILERI DERNEĞI TANITIM DOSYASI

Karşılıksız İşlemi Yapılan Çek Sayılarının İllere ve Bölgelere Göre Dağılımı (1) ( 2017 )

İSTİHDAM İZLEME BÜLTENİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı. Mayıs Düzce 1

İSTİHDAM İZLEME BÜLTENİ

Bu eserin tüm telif hakları Samsun Ticaret ve Sanayi Odası na aittir.

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Bu eserin tüm telif hakları Samsun Ticaret ve Sanayi Odası na aittir.

Ali GÜNAYDIN Zonguldak Bölge Müdürü V. 04 Nisan 2018

M. SALİH URAS TÜİK DİYARBAKIR BÖLGE MÜDÜRÜ 10/08/2015

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

Doğal Gaz Sektör Raporu

Doğal Gaz Sektör Raporu

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 09/09/2015

ÜZEYİR KARAKUŞ TÜİK NEVŞEHİR BÖLGE MÜDÜRÜ 08/09/2014

Turizm Ekim Özge YALÇIN - Mali Analiz. TSKB Araştırma

Değerli İhracatçılar, Değerli Basın Mensupları,

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Türkiye nin cezalı kentleri

KOBİ ler Nefes alacak / Ankara. TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ortaklığında hayata

Turizm sektörü olarak çok sıkıntılı bir yılı geride bıraktık yılına

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

ŞEREF DEMİRTAŞ TÜİK ZONGULDAK BÖLGE MÜDÜRÜ 07/07/2014

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 08/07/2014

TÜİK BURSA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 10/03/2015

DR. MEHMET AKYOL TÜİK MANİSA BÖLGE MÜDÜRÜ 07/11/2014

Ekonomi Bülteni. 15 Haziran 2015, Sayı: 15. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

TOPLUMSAL RAPORLAR YATIRIM TEŞVİKLERİ VE İSTİHDAM ( ) Yatırımlar büyürken istihdam küçülüyor

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (MAYIS 2015)

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU DR. MEHMET AKYOL TÜİK MANİSA BÖLGE MÜDÜRÜ 09/04/2015

HÜSEYİN AVNİ DIZMAN TÜİK MALATYA BÖLGE MÜDÜRÜ 09/07/2015

Ekonomi Bülteni. 22 Mayıs 2017, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Osman BİNİCİ Balıkesir Bölge Müdürü 10/05/2017

Ekonomi Bülteni. 3 Ekim 2016, Sayı: 38. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 05/02/2019

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ercan ÇELİK Zonguldak Bölge Müdürü 06 Ağustos 2018

PROGRAM EKİNİN GAYRİ RESMİ ÇEVİRİSİDİR. E K L E R EK DAİMİ İKAMET EDENLERİN SAYISI, TOPLAM NÜFUS, İLLERE GÖRE ŞEHİR VE KIRSAL

MEVCUT TEŞVİK SİSTEMİ

BÖLGESEL VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİ METAVERİ

Dr. Mehmet AKYOL Manisa Bölge Müdürü 6 Şubat 2018

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 10/05/2017

Ekonomik Rapor Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği / 307

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 09/10/2015

KENAN ÇELEBİ TÜİK EDİRNE BÖLGE MÜDÜRÜ 07/11/2014

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 09/02/2015

K R Ü E R SEL L K R K İ R Z SON O R N A R S A I TÜR Ü K R İ K YE E KO K N O O N M O İSİND N E D İKT K İSAT A P OL O İTİKA K L A AR A I

İSTİHDAM İZLEME BÜLTENİ

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

KENAN ÇELEBİ TÜİK EDİRNE BÖLGE MÜDÜRÜ 09/09/2015

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 10/03/2015

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 09/04/2015

Adnan BEDLEK TÜİK Kars Bölge Müdürü 12 Nisan 2017

METİN ÖCAL TÜİK BALIKESİR BÖLGE MÜDÜRÜ 09/06/2015

İSTİHDAM İZLEME BÜLTENİ

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ. Stratejik Yatırımların Teşviki KDV İstisnası ü ü ü ü. Bölgesel Teşvik Uygulamaları

TÜİK BURSA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 09/09/2015

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Dr. Mehmet AKYOL Manisa Bölge Müdürü 11 Ekim 2017

Sağlık Sektörünün Olmazsa Olmazı: Tıbbi Malzeme Alt Sektörü

SAMSUN TİCARET VE SANAYİ ODASI EKONOMİK BÜLTEN

ADNAN BEDLEK TÜİK KARS BÖLGE MÜDÜRÜ 13/07/2016

YENİ HÜKÜMET PROGRAMI EKONOMİ VE HAZIR GİYİM SEKTÖRÜ İÇİN DEĞERLENDİRME EKONOMİ VE STRATEJİ DANIŞMANLIK HİZMETLERİ 30 KASIM 2015

Doğal Gaz Sektör Raporu

Mart 2012 SAGMER İstatistikleri

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 09/07/2015

İZMİR TİCARET ODASI MECLİS TOPLANTISI

ALANYA NIN BAZI EKONOMİK VE SOSYAL VERİLERİNİN MEVCUT İLLER İLE KARŞILAŞTIRMALI ANALİZİ

Transkript:

Şubat 2008 ATSO

ATSO Şubat 2008 2

vizyon.org.tr www.atsovizyon.org.tr www.atsovizyo zyon.org.tr www.atsovizyon.org.tr www.atsovizyon. on.org.tr www.atsovizyon.org.tr www.atsovizyon.or on.org.tr www.atsovizyon.org.tr www.atsovizyon.or n.org.tr www.atsovizyon.org.tr www.atsovizyon.org.org.tr www.atsovizyon.org.tr www.atsovizyon.org. org.tr www.atsovizyon.org.tr www.atsovizyon.org.tr rg.tr www.atsovizyon.org.tr www.atsovizyon.org.tr w.tr www.atsovizyon.org.tr www.atsovizyon.org.tr w.tr www.atsovizyon.org.tr www.atsovizyon.org.tr w w.atsovizyon.org.tr www.atsovizyon.org.tr www. o www.atsovizyon.org.tr www.atsovizyon.org.tr www ww.atsovizyon.org.tr www.atsovizyon.org.tr www. ww.atsovizyon.org.tr www.atsovizyon.org.tr www.a w.atsovizyon.org.tr www.atsovizyon.org.tr www.ats.atsovizyon.org.tr www.atsovizyon.org.tr www.atso atsovizyon.org.tr www.atsovizyon.org.tr www.atsov tsovizyon.org.tr www.atsovizyon.org.tr www.atsoviz ovizyon.org.tr www.atsovizyon.org.tr www.atsovizy ovizyon.org.tr www.atsovizyon.org.tr www.atsovizy vizyon.org.tr www.atsovizyon.org.tr www.atsovizyo zyon.org.tr www.atsovizyon.org.tr www.atsovizyon. on.org.tr www.atsovizyon.org.tr www.atsovizyon.or on.org.tr www.atsovizyon.org.tr www.atsovizyon.or n.org.tr www.atsovizyon.org.tr www.atsovizyon.org.org.tr www.atsovizyon.org.tr www.atsovizyon.org. org.tr www.atsovizyon.org.tr www.atsovizyon.org.tr rg.tr www.atsovizyon.org.tr www.atsovizyon.org.tr w.tr www.atsovizyon.org.tr www.atsovizyon.org.tr w.tr www.atsovizyon.org.tr www.atsovizyon.org.tr ww w.atsovizyon.org.tr www.atsovizyon.org.tr www. o www.atsovizyon.org.tr yayında Derginiz ATSO Vizyon la artık sanal dünyada da buluşabileceksiniz. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası nın 1987 yılından bu yana aralıksız yayınlanan ve her ay 13 bin adet basılarak Antalya iş dünyasının yanı sıra, devlet protokolü, özel sektör kurum ve kuruluşlarına dağıtılan dergi, bir yeniliğe imza atarak, sanal dünyada da okuyucuyla buluşuyor. Derginin, www.atsoviz yon.org.tr adresiyle internetten yayınına başlandı. ATSO Vizyon Dergisi, artık www.atsovizyon.org.tr ile internet sayesinde dünyanın her yerinden okuyucular tarafından takip edilebilecek. www.atsovizyon.org.tr sitesinde ATSO Vizyon un son iki yılda yayınlanmış sayılarının tamamına ulaşmak mümkün. Site dergi kalitesini, bilgisayar ekranına da taşıyor. Dergi sayfalarını birebir inceleme ve okuma fırsatı sunarken, dilenirse PDF formatında yayınlanan sayfaları, bilgisayara indirmeyi de mümkün kılıyor. Antalya da çeşitli konulardaki araştırma dosyaları, kültür sanat, edebiyat, çevre konularında yayınları ile iş dünyasının yakından takip ettiği dergi, ekonominin yanı sıra, Antalya tarihine yönelik yayınları ile adeta kentin belleği ve kaynak yayın niteliği de taşıyor. Şubat 2008 ATSO

Krizin azı yarar, çoğu zarar Kemal ÖZGEN ATSO Yönetim Kurulu Başkanı TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Sayın Ege Cansen in geçenlerde kullandığı bu sözü bir süreden beri bizler sürekli tekrar etmeye başladık. Artık ekonomide durgunluğa ve yüksek enflasyona yol açmayacak bir kur düzeltmesini hepimiz ister hale geldik. Ekonomide ince ayar yapılamaması ve yapısal reformların gecikmesi nedeniyle, dünya ekonomisindeki kredi sıkışmasının Türkiye ekonomisinde bir düzeltme hareketi sağlamasından medet umar hale geldik. Bizler hep birlikte cari açığa önlem derken, cari açık bir kez daha sıçrama kaydetti. Ekonominin % 4 lerde büyüdüğü yıl cari açık % 18 oranında artarak, cari açığın yüksek büyümeye değil, rekabet gücü kaybına bağlı olduğunu net bir şekilde gösterdi. Dünya enflasyon ve durgunluğu, yani stagflasyonu birlikte yaşamaya başlarken, Türkiye de bu soruna bir de yüksek cari açık ve özel sektörün kur riski ekleniyor. Para ve maliye politikalarında fazla hareket alanı kalmamış durumda. Merkez Bankası enflasyon hedefine sadık kalırsa büyüme % 3 lere doğru gidecek. Büyüme öncelikli olursa enflasyonda çift haneye doğru dönüş söz konusu olabilecek. Para politikasında gevşeme yerine maliye politikası gevşetilirse enflasyonda artış kesin olur, büyüme etkisi ise sınırlı kalır. Bu yılı da yabancı sermaye ile kurtarmaya çalışırsak ekonominin rekabet gücü kaybı devam eder, sorun artar, çözüm ertelenmiş olur. Kısa vadede ideal bir çözüm yolu bulunmadığı için daha düşük büyüme, daha yüksek enflasyon, yüksek bir kur volatilitesi ile sert rüzgarlarla sürekli sallanan bir gemi gibi devam edileceği görülmektedir. Ekonomi iyi giderken temel sorunlar göz ardı edilmektedir. Krize gelindiğinde ise temel sorunların çözümü uzun vadeli konular olduğu için krize çare değildir. İhmal edilmiş hastalığın acısı büyük, ilacı ağır oluyor. Bu çerçevede temel sorunlara dönecek olursak, bir kez daha tekrarlamak zorundayız ki, Türkiye ekonomisinin en önemli sorunu maliyetlerin yüksek olmasıdır. Yüksek maliyetin kaynağı Kamunun tümünde, ATSO Şubat 2008 2

özel sektörün bazı bölümlerindeki düşük verimliliktir. Düşük verimlilik sorunu yapısal reformların ve mikro reformların yapılamamış olması nedeniyle artmıştır. Bunun temelinde ise zihniyet-siyaset ve kurumsal yapıların geri kalması vardır. Küresel rekabet şartlarında etkin olmayan, küresel standardın gerisinde olan her yapı verimliliği aşağı çekmektedir. Bu yapı bir Bakanlıktaki bürokrasi, bir kanunun hazırlanış süreci, bir kurumun veya bir işletmenin kötü yönetilmesi gibi her aşamada mevcut olabilir. Bürokratik geleneğin güçlü olduğu ülkemizde bir çok sorun kanun veya mevzuatla çözülmek zorundadır. Ancak, ülkemizde kanun değişikliği veya yeni bir kanun için yıllar gerekmektedir. Bu süreç hem çok uzun hem de eksik bir şekilde gelişmektedir. Türkiye de kanunlar hazırlanırken, kurumlar önemli kararlar alırken, toplum, özel sektör, bürokrasi, kanunla ilgili büyük işletmeler ve ilgili her kesimin çıkarları arasında kamu yararı temelinde bir uzlaşma yaratmak ve bunu hızlı bir şekilde yapmak geleneği oturmadıkça hiçbir sorun kesin olarak çözülemeyecektir. Değerli Üyelerimiz, Yaklaşık iki yıldan bu yana, Türkiye nin istikrar programının yerine yeni bir büyüme programı koyması gerektiğini konuşuyoruz. Bir de yapısal reformları bekliyoruz. Yeni bir programın geliştirilmesi, köklü bir reform yapılması birkaç kişilik bir çalışma ile veya sadece bir kurumun çalışması ile yapılacak iş değildir. Bunlar ancak birkaç kurumun iyi bir organizasyonla birlikte çalışması ile mümkün olabilir. En basit bir kanun hazırlığında dahi birkaç bakanlığın, sivil toplum örgütlerinin kişilere bağlı olmayan kurumsal bir işbirliği yürütmeleri gereklidir. Ülkemizde bürokrasi, özel sektör ve bilgi üretmesi gereken üniversite gibi kurumlar arasında kişilerden bağımsız, sürekli ve kurumsal işbirliği organizasyonu yeterince gelişmemiştir. Oysa yeni vizyonlar, yeni düşünceler ancak güçlü geleneklerle ortaya çıkar. Ekonominin mevcut sorunları karşısında alternatif programlar çıkarılamıyorsa, bunun temelinde yeni düşünce üretecek kurumsal bir yapıya sahip olunmaması yatmaktadır. Bu durumda ekonominin sorunlarına kurumlar çözüm üretemedikçe, çözüm sadece piyasadan, gerekirse kriz şeklinde gelecektir. Değerli Üyelerimiz, Son verilere göre, Türkiye de 21 milyon çalışanın 1 milyon 159 bini işveren, 4,7 milyonu kendi hesabına çalışan konumundadır. 2004 yılında işveren sayısı 1 milyon, kendi hesabına çalışan sayısı 5,3 milyondu. Ülkemizde işveren sayısı az, fakat esnaf olarak kendi hesabına çalışan sayısı çoktur. Esnafın şirketleşmesi, işveren statüsüne geçmesi, küçük işletmelerin ortaklıklarla büyümesi, sermaye yapılarının yine ortaklıkla güçlendirilmesi zorunludur. Türkiye ekonomisinde pasta az da olsa büyümektedir. Krizler yaşansa da büyümeye devam edecektir. Önemli olan pastadan pay almaktır. Son yıllarda büyük işletmelerin pastadan aldıkları pay daha hızlı artmakta, bu da KOBİ lerin hayatını son derece zorlaştırmaktadır. Ekonomi ne kadar iyi giderse gitsin bu sorun devam edecektir. Devletin yapısal reformları veya mikro reformları verimli çalışan, belirli bir rekabet gücüne sahip olan işletmelere avantaj sağlar. Aksi halde verimliliği düşük olan işletmeler için çözüm değildir. Esnaf ve küçük ticaret sektörünü koruyacak çeşitli önlemler, Büyük Mağazalar Kanunu veya yerel yönetim politikalarıyla geliştirilebilir. Fakat uzun dönemde bunlar da nihai çözüm değildir. Bir piyasada yaratılan katma değerle orantısız kazanç bir nevi ranttır. Verimsiz bir yapının yaşayabildiği ekonomilerde ve piyasalarda rant vardır. Kamu kesiminde rekabet eksik olduğundan rant çoktur. Çözümü şeffaflık ve demokrasidir. Piyasa ekonomisinde ise rantın ilacı rekabettir. Kamu müdahalesinin, enflasyonun ve kayıtdışı ekonominin yüksek olduğu ekonomide rant yüksektir. Piyasa ekonomisi kısa dönemde rantlara izin verebilir. Fakat uzun dönemde artan rekabet rantı yok eder. Sevgi ve saygılarımla 3 Şubat 2008 ATSO

ANTALYA TİCARET VE SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI YIL:21 / ŞUBAT 2008 / SAYI:241 ATSO ADINA SAHİBİ: Yönetim Kurulu Başkanı Kemal ÖZGEN YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ: Sevim KAYAHAN YAYIN KURULU: Çetin Osman BUDAK Ali Rıza AKINCI Arif SELÇUK Özdağ ÇANCI YAYINA HAZIRLIK: Mete TEKİN Orhan ÇAKMUR TASARIM: Kaan ESİNGÜNER BASKI: ÇAĞDAŞ YAŞATAN Reklam Matbaacılık Tanıtım Organizasyon A.Ş. Kızılsaray Mh. 63. Sk. No:4, Yaşatan İş Merkezi, ANTALYA Tel.:0.242.244 19 52 Faks:0.242.244 19 67 DAĞITIM: ÖZYILDIRIM DAĞITIM Tahılpazarı Mahallesi 468.Sokak Kaymak Apt. No: 6/4 TEL:0.242.243 48 98 FAX:0.242.243 48 99 e-mail: yildirimkurye@hotmail.com ATSO: Kazım Özalp Caddesi 2. Sokak No: 4 ANTALYA Tel : 0.242.248 99 00 Faks : 0.242.242 66 80 URL : www.atso.org.tr e-mail : dergi@atso.org.tr www.atsovizyon.org.tr Unutulan Kent SAKLIKENT YENİ TÜRK TİCARET KANUNU 14 34 6 TÜROFED Başkanı Ahmet Barut: Turİzmde kişi sayısı kriter olmaktan çıkmalı. Bİz gelire odaklanmalıyız 24 OFİS ÇALIŞANLARININ ORTAK HASTALIĞI : GÖZ KURULUĞU Ayda bir yayınlanır Dergimizdeki yazılar kaynak gösterilerek alınabilir. Dergimizde yayınlanan yazılardaki görüşler yazarlarına aittir. Reklam ve diğer konularınız için lütfen basın bürosu ile irtibat kurunuz. 12 NACE SİSTEMİ 13 AB ÜLKELERİNİN VİZE UYGULAMASI 20 PİYASA S.O.S. VERİYOR 26 KÜRESEL ISINMA 28 EN İYİ AKARYAKIT İSTASYONLARI ÖDÜLÜ 30 NOSTALJİ 36 REKABET HUKUKU 42 ENFLASYON 43 AB DEN GÜNCEL HABERLER 47 KÜLTÜR - SANAT 50 ŞİRKET HABERLERİ 51 EKONOMİK DURUM RAPORU 68 FUARLAR 70 İŞBİRLİĞİ TEKLİFLERİ 72 ANTALYA DAN LEZZETLER ATSO Şubat 2008 4

Piyasa S.O.S. veriyor Sayın Üyelerimiz, Değerli Okurlarımız, Son dönemde, Antalya piyasasında ciddi bir sıkıntı var. Kentimizde özellikle karşılıksız çek ve senet olaylarında artış izleniyor. Bazı sektörlerde vadesi gelen ödemeler ertelenirken, vadeler giderek uzamaktadır. Bu sorun piyasada zincirleme bir reaksiyona, ciddi bir nakit darlığına neden olmaktadır. Bunlar üyelerimizle yaptığımız görüşmelerde de sık sık dile getirilen konular. Bizim ölen ölsün kalan sağlar bizimdir deme lüksümüz yok. Devletin de olamaz. Bir an önce gerekli önlemler alınmalıdır. ATSO Yönetim Kurulu olarak, ekonomik sıkıntılarla ilgili hazırladığımız deklarasyonu Bakanlara, TOBB ve Antalya Milletvekillerine gönderdik. Deklarasyonun ayrıntılarını dergimizde bulacaksınız. Sevgili Üyelerimiz, Gelişmiş ülkelerde birer ekonomik işletme gibi yerini alan, toplumsal rol oynayan ve birer istihdam kuruluşu olan kooperatifçilik, mevcut potansiyele rağmen ülkemizde istenilen düzeye ulaşamamıştır. Buna neden olarak da yasal düzenlemelerin zamanında yapılmamış olmasının yanı sıra, kooperatifçiliğin yeterince anlaşılamamış ve anlatılamamış olması gösterilebilir. ATSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi ve AKBİR Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa İssi, Kooperatifçiliğin Yapısal Değerlendirmesi başlıklı yazısında ülkemizde kooperatifçiliğin geldiği durumu gözler önüne seriyor. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası tarafından bu yıl ikincisi gerçekleştirilen En İyi Akaryakıt İstasyonu Yarışması nda dereceye girenlere ödülleri törenle verildi. Antalya Merkez, Gazipaşa, Serik, Korkuteli, Elmalı ve Kemer ilçelerinde, bir danışmanlık firmasınca gerçekleştirilen gizli müşteri projesi uygulaması sonucu yapılan değerlendirmede en yüksek puanı alan 28 akaryakıt istasyonu Örnek Akaryakıt İstasyonu sertifikası almaya hak kazandı. Antalya da bütün sektörlerde bu tür çalışmaların yapılması gerektiğini düşünüyor ve destekliyoruz. Sevgili Okurlar, Türkiye Otelciler Federasyonu Başkanı Ahmet Barut, Türk turizminin içinde bulunduğu durumu ATSO Vizyon a değerlendirdi. Türk turizminin 2007 yılında turist artışı bakımından rekor kırmasına karşın, gelir bakımından aynı artışın sağlanamadığını belirten Barut, Turizmde kişi sayısı kriter olmaktan çıkmalı. Biz gelire odaklanmalıyız diye konuşuyor. Antalya sahil bandında kış döneminde açık kalan tesis sayısının sınırlı olduğunu ifade eden Barut, kış dönemini oluşturan 5 ay boyunca ücretlerdeki verginin sembolik bir düzeye indirilmesi halinde, 10 bin kişiye daha istihdam sağlanabileceğini belirtiyor. Değerli Okurlar, Her fırsatta Antalya da alternatif turizm merkezleri, turist çekecek cazibe alanları yaratılması gerektiğini belirtiyoruz. Yeni cazibe alanları yaratmak bir yana elimizdeki mevcut yatırımları verimli kullanamıyoruz. Saklıkent, bu yatırımlara en iyi örnek. 1970 li yıllardan itibaren Çetin Osman BUDAK Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yayın Kurulu Başkanı Önce deniz, sonra kayak sloganı ile kurulan, Antalya nın Kış Sporları Merkezi maalesef gereken ilgiyi görmekten çok uzak. Yol, su, elektrik gibi altyapı hizmetlerinin kooperatif tarafından yürütüldüğü Saklıkent, Antalya nın vitrinine çıkmak istiyor. Son yıllarda Isparta Davraz ın gölgesinde kalan Saklıkent te turistik tesis için ayrılan araziler yatırımcı bekliyor. Bu ay sağlık dosyamızda, Ofis çalışanlarının ortak hastalığı: Göz kuruluğu konusunu işliyoruz. Gelişmiş ülkelerde nüfusunun yüzde 40 ında kuru göz hastalığı semptomları görüldüğü belirtiliyor. Hastalığın görülme sıklığı, birçok çalışma ortamında bulunan ortak faktörlere bağlı olarak artıyor. Bunlar bilgisayar kullanımı, ısıtma ve havalandırma sistemleri, okumak, toz ve alerji yapan maddeler, sıcak, kuru ya da rüzgarlı ortamlar, yükseklik; kontakt lens kullanımı ve araçta havalandırmanın yüze gelmesi de hastalık riskini artırıyor. Türkiye de kuru göz hastalığı görülme sıklığı dünya ile paralellik gösteriyor. Göz şikayetleri içinde göz kuruluğunun yüzde 15 oranında yer tuttuğu ifade ediliyor. Önümüzdeki sayıda görüşmek dileğiyle. 5 Şubat 2008 ATSO

T Ü R O F E D B a ş k a n ı A h m e t B a r u t Turizmde kişi sayısı kriter olmaktan çıkmalı. Biz gelire odaklanmalıyız Türk turizminin önümüzdeki 5 yıl talep yönünden sıkıntı yaşamayacağını ifade eden TÜROFED Başkanı Ahmet Barut; Bizce yapılması gereken, bu talep yönünden bir sıkıntı yaşamayacağımızı tahmin ettiğimiz bu büyüme periyodunu en iyi şekilde değerlendirmektir. Amacımız turizmimize sınıf atlatarak verimliliği arttırmak olmalıdır. Tüm stratejilerimizin omurgasını bu oluşturmaktadır: Sadece kişi sayısı kriter olmaktan çıkmalıdır. Biz gelire odaklanmalıyız. Bunun için de hem özel sektör, hem de kamu kesimi üzerine düşeni yapmalıdır dedi. TURİZM ATSO Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Ahmet Barut, Türk turizminin 2007 yılında turist sayısı bakımından iyi, ancak, turistik işletmelerde kârlılığın, verimliliğin son derece düşük olduğu bir sezon geçirdiğini söyledi. 2007 yılının değerlendirmesini ve 2008 öngörülerini ATSO Vizyon a açıklayan Barut, 2007 Turizm yılını rakamsal verilere göre değerlendirirsek oldukça iyi gibi gözükmektedir. Çünkü 2006 yılında geçirilen çok kötü bir sezon sonunda 20 milyon turiste bile ulaşamamışken, 2007 yılında beklentilerin üzerinde bir artışla ilk defa 23 milyon sınırının üzerine çıkılmıştır. Burada dikkatle analiz etmemiz gereken 3 nokta var : 1) Bu artış maalesef homojen olmamıştır. Yani tüm bölgelerimiz artıştan aynı oranda faydalanamamışlardır. 2) Son üç yılda devreye giren yeni yatak kapasitesinden dolayı doluluklar turist sayısı artış oranlarında artmamıştır. 3) Dolulukları iyi olan bölge ve otellerde dahi bu iyileşme, düşük seyreden döviz kurları nedeniyle işletmelere yansımamıştır. Makro / genel anlamda iyi bir turizm sezonu geçirilmiştir. Ülkeye yaklaşık 18 milyar dolar döviz kazandırılmıştır. Turizm sektörüne hizmet ve ürün satan 54 farklı sektöre de milyarlarca dolar (tahmini 13 milyar $) katkı sağlanmıştır. Ancak, turistik işletmelerde kârlılığın, verimliliğin son derece düşük olduğu bir sezon geçirilmiştir. Bizim 2008 turizm yılından beklentilerimiz kişi sayıları olarak oldukça iyimserdir. Hatta bu öngörümüz önümüzdeki 5 yılı kapsamaktadır. Bizce yapılması gereken talep yönünden bir sıkıntı yaşamayacağımızı tahmin ettiğimiz bu büyüme periyodunu en iyi şekilde değerlendirmektir. Amacımız turizmimize sınıf atlatarak verimliliği arttırmak olmalıdır. ZİYARETÇİLERİN MEVSİME GÖRE DAĞILIMI 7. ve 12. AYDA GELENLERİN SAYISI TEMMUZ 2007 ARALIK 2007 ANTALYA 1,292,011 164,068 İSTANBUL 754,539 447,000 MUĞLA 546,483 11,335 İZMİR 174,523 20,376 AYDIN-KUŞADASI 70,861 237 Tüm stratejilerimizin omurgasını bu oluşturulmalıdır: Verimlilik Yani sadece kişi sayısı kriter olmaktan çıkmalıdır. Biz gelire odaklanmalıyız. Bunun için de hem özel sektör, hem de kamu kesimi üzerine düşeni yapmalıdır dedi. Vizyon değişikliğine ihtiyaç var Ahmet Barut un sektörle ilgili değerlendirmesi şöyle; Daha düne kadar hafif meşrep, bir elinde içki bardağı ayağında sandaletle dolaşırken, kolay para kazanılan bir iş dalı olarak algılanan turizm, son 20 yılda inanılmaz bir gelişim göstererek ülkeye neredeyse 20 milyar $ gelir getiren dev bir sanayi halini almıştır. Dünyada olduğu gibi turizm Türkiye de de artık endüstri olarak algılanmalı ve yönetilmelidir. Hedeflerimize ATSO Şubat 2008 6

Şu anda kış döneminde açık kalan tesis sayısı tüm sahil bandında sadece 94 tür. Açık olan tesis sayısı ile yeni açılan tesis sayısı maalesef doğru orantılı artmıyor. Bu tablonun değişebilmesi için hükümetten çok küçük bir desteğe ihtiyacımız var. Bu da kış dönemini oluşturan 5 ay boyunca ücretlerdeki verginin sembolik bir düzeye indirilmesidir. Bu konuda sağlanacak bu kadar küçük bir destek ile 50 otelin daha kış döneminde açık kalması sağlanabilir. Bu da 10 bin kişiye istihdam demektir. Kâr Oranları düşüyor amortisman süresi uzuyor Vergi Öncesi Kar Oranı (%) Yatırımın Kendini Amorti Süresi (Yıl) Ülke 2000 2005 2000 2005 Türkiye 45 25 5-7 Yıl 10-12 Yıl İspanya 18 10 9-11 Yıl 12-14 Yıl Bulgaristan 30 20 10-12 Yıl 13-16 Yıl Yunanistan 45 34 10-13 Yıl 14-17 Yıl ABD 41 35 11-13 Yıl 14-18 Yıl Kaynaklar : Türkiye : Merkez Bankası Sektör Analizi Raporu Bulgarian : American Credit Bank (BACB) İspanya : Otelciler Konfederasyonu (CEHAT) Yunanistan : HotelBenchmark/Deloitte ulaşmamız için böyle bir vizyon değişikliğine ihtiyaç vardır. Ülkelerdeki durum Türkiye gibi ağırlıklı olarak incoming, yani turist ağırlayan ülkelerde (İspanya, Yunanistan gibi) turizm, konaklama odaklıdır. Almanya, İngiltere gibi ülkelerde ise yıllık 65 milyonun üzerinde outgoing kapasiteleri ile turizm, tur operatörü merkezlidir. Son yılların yükselen destinasyonlarından olan Dubai de de turizm hareketi ulaşım merkezlidir. Emirates in taşıma kalitesi ve yoğun ağı olmaz ise Dubai turizmi göçer. Bu iddiamızı rakamlar da teyit etmektedir. Türkiye de turizme yapılan yaklaşık 35 milyar dolarlık yatırımın, altyapı, havaalanları vb. gibi kamu yatırımlarını çıkarırsak, tamamı konaklama tesisleri, yani otellerdir. Bu duruma istihdam, tüketime olan katkı gibi parametreleri de ekleyebiliriz. Dolayısıyla seyahat endüstrisinin Türkiye de konaklama ağırlıklı olması son derece doğal bir gelişimdir. Verimlilik Türkiye de turizmde bundan sonra yapılması gerekenlerin başında verimliği arttırmak geliyor. Verimlilik de bir slogan olmaktan çıkartılarak somut olarak ele alınmalı ve bunun için bir strateji belirlenmelidir. Uluslararası konjonktür de buna uygundur. Kış Döneminde Açık Olan Tesislerin Bölgelere Göre Dağılımı Belek 22 Lara - Konyaaltı 17 Side - Manavgat 17 Alanya 16 Kemer 10 Diğer Bölgeler 12 Toplam 94 7 Şubat 2008 ATSO

Turizm yatırımları devam etmeli. Ama bunun türü ve yatırım alanı bölgesi, kıyıdan iç Anadolu ya yöneltilerek Anadolu ya yayılmalıdır. Bu anlamda Antalya da, mevcutların benzeri olan, yalnız yeni yatak kapasitesi yaratmayı öngören tipte yatırım yapılmasına gerek yoktur. Turizm yatırımlarında öncelikli hedefimiz verimliliği artırmak ve mevsime bağlı turizm hareketini bölgelere yayarak sezonu uzatmaktır. DOĞU-GÜNEYDOĞU BÖLGESİ İŞLETMEDEKİ OTELLER Tesis Oda Yatak 1 ADIYAMAN 6 327 656 2 AĞRI 4 226 449 3 BİNGÖL 1 24 48 4 BİTLİS 1 75 152 5 DİYARBAKIR 13 823 1 667 6 ELAZIĞ 4 269 547 7 ERZİNCAN 1 87 186 8 ERZURUM 8 821 1 703 9 GAZİANTEP 24 1 354 2 736 10 HAKKARİ 3 125 253 11 KARS 6 417 863 12 MALATYA 9 465 918 13 MARDİN 6 276 567 14 MUŞ 4 211 434 15 ŞIRNAK 1 20 37 16 TUNCELİ 1 18 36 17 ŞANLIURFA 6 258 518 18 VAN 11 617 1 268 TOPLAM 109 6 413 13 038 KARADENİZ BÖLGESİ İŞLETMEDEKİ OTELLER Tesis Oda Yatak 1 ARTVİN 7 368 737 2 GİRESUN 12 466 911 3 GÜMÜŞHANE 1 37 73 4 KASTAMONU 6 257 694 5 ORDU 11 482 980 6 RİZE 9 406 819 7 SAMSUN 9 481 958 8 SİNOP 1 32 64 9 TRABZON 21 1 039 2 111 10 ZONGULDAK 8 330 648 11 BARTIN 5 208 424 12 AMASYA 10 265 530 13 BAYBURT 1 44 75 14 BOLU 14 1 251 2 759 15 ÇORUM 8 330 645 16 DÜZCE 7 270 560 17 KARABÜK 15 278 543 18 TOKAT 9 294 575 TOPLAM 154 6 838 14 106 Sezonun uzatılması Şu anda kış döneminde açık kalan tesis sayısı tüm sahil bandında sadece 94 tür. Açık olan tesis sayısı ile yeni açılan tesis sayısı maalesef doğru orantılı artmıyor. Bu tablonun değişebilmesi için Hükümetten çok küçük bir desteğe ihtiyacımız var. Bu da kış dönemini oluşturan 5 ay boyunca ücretlerdeki verginin sembolik bir düzeye indirilmesidir. Bu talebimiz sadece kışın faaliyetlerine devam eden tesislerimiz içindir. Bu konuda sağlanacak bu kadar küçük bir destek ile 50 otelin daha kış döneminde açık kalması sağlanabilir. Bu da 10 bin kişiye istihdam demektir. 300 odalı 50 otel açık kalsa 5 ay boyunca 100 bin yeni turist üretir bu da yaklaşık 850 milyon $ demektir. Zaten otellerin kış döneminde açık kalmasının esas nedeni kâr değil, personeline 12 ay süreyle ücret vererek elde tutabilmektir. Buradan meydana gelebileceği savunulan SSK prim kaybı ise elde edilecek diğer vergilerle fazlasıyla telafi edilecektir. Ürün geliştirerek farklılık yaratma Sezonu uzatacak bir diğer konu da yeni ürün geliştirilerek farklılık yaratılmasıdır. Üründen kastettiğimiz oteldir, bölgedir hatta ülkedir. Birinin iyi olması yetmez, hepsinin toplam kalitesi uyumlu olmalıdır. İstanbul ve Çeşme de son dönemle yaşanan gelişmeler buna güzel örnektir. Talep artışı ile birlikte gelirin de artmasını sağlayacak olan budur. Ayrıca ülke genelinde ve bölgelerde turistik hareket yaratabilmek için buralarda yeterli sayıda konaklama tesisi ve yatak kapasitesi olması gerekiyor. Konaklamanın yetersiz olduğu yerde turizmin gelişmesi mümkün değildir. Türkiye de turizmin az geliştiği bölgelerde yatak kapasitesinin yetersizliği bunu gösteriyor. Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki yatak kapasitemiz milyonlu rakamlarda turist ağırlayabilmek için yeterli değildir. İşte bu nedenlerle de turizm yatırımlarının bu bölgelere yöneltilmesi gerekir. Bunun için de yatırımcıları cezbedecek teşvik yöntemleri geliştirilmelidir. Bunun yanında bizim somut önerimiz şöyledir: Bu yöntemlerden biri turizmde gelişmiş bölgelerinde yapılacak tahsislerde yatırımcıdan kullanım hakkını parayla vermek yerine diğer bölgelere yatırım yapma şartı konulabilir. ATSO Şubat 2008 8

Yani Belek, Marmaris te bir tahsisten 10 milyon dolar almak yerine aynı yatırımcıya bir doğu ilimizde yeni otel yaptırmak daha doğru olur. Bu kapsamda Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin şu andaki yatak kapasitelerinin milyonlarla ifade edilecek sayıda ziyaretçi ağırlaması mümkün değildir. Kitle turizmi - Kültür turizmi Bu arada çok sık duyduğumuz bazı önyargılardan da bahsetmek istiyorum. Bunların başında gelen de, kişi başı gelirlerimizin düşük olduğu ile ilgili tartışma, değerlendirme ve eleştirilerdir. Türkiye nin turizmden elde ettiği gelirin düşük olduğu dile getirilirken buna neden olarak 3 S ile simgelenen Deniz-Güneş-Kum turizmi yapılması ve otellerdeki her şey dahil sistemi uygulaması yayılırken, kültür turizmine ağırlık verilmemesi gösteriliyor. Hemen şunu söyleyelim. Hiçbir tüccar hiçbir işletme daha çok gelir elde edip, daha yüksek oranda kâr edebilecekken gelirini azaltıp kârını düşürmek istemez. Bu anlamda turizm gelirini artırmak ülkenin yararı ile birlikte bizim de yararımızadır. Ancak burada uluslar arası alandaki gelişmeler, değişen müşteri profili ve pazarı belirleyen eğilimleri dikkate almak zorundayız. Şöyle ki, şu anda dünyada 900 milyona ulaşan yıllık seyahatlerin büyük bölümünü paket turlar oluşturuyor. Paket turlar içinde kültür turları ile ilgili olanların toplam içindeki payı ise yüzde 20 civarındadır. Yani dünya turizminin ana gövdesini çok eleştirilen Güneş-Deniz-Kum ürününün oluşturduğu kitle turizmi oluşturmaktadır. Kitle turizmi ağırlıklı olan ülkeler ile karşılaştırıldığında ise Türkiye nin durumu iddia edildiği gibi çok kötü değildir. Kendimizi eleştirelim ama geldiğimiz noktayı da küçümsemeyelim. Kişi başına turizm geliri Turizminde sayılar arttıkça kişi başı gelirler azalıyor. Örneğin dünyanın en çok ziyaretçi çeken ülkesi Fransa dır. Ama Fransa da kişi başına turizm geliri Türkiye den de düşüktür. Türkiye nin sahip olduğu zengin kültürel varlıkların daha iyi değerlendirilmesi gerekir. Ülke Ülkelerin Kişibaşına Turizm Geliri (2006) Turist (Milyon Kişi) Ama kültür turizmi ile kitle turizmi birbirlerinin alternatifi olarak sunulmamalıdır. Bu noktada Türkiye nin yapması gereken, sahip olduğu zengin potansiyeli en iyi biçimde değerlendirmektir. Bunun için de bir vizyon değişikliğine gerek vardır. Bu konuda Hükümetten istediğimiz tek şey, bizi uluslararası pazarda rakiplerimiz karşısında zayıflatacak ek maliyetlerden kaçınması, mevcut maliyetleri azaltmasıdır. Bunlardan biri istihdam vergileri üzerindeki ağır yükü hafifletecek düzenlemeler yapılması, diğeri de rakip ülkelerden hiç birisi ile karşılaştırılmayacak kadar yüksek olan ÖTV oranlarının düşürülmesidir. Sektöre sağlanan her kolaylığın ülke ekonomisine fazlasıyla geri döndüğü uygulamalar ile sabittir. Şunu da söyleyeyim: En gelişmiş Avrupa ülkelerinde bile turizmde özel teşvikler vardır. Turizm (Milyar $) Kişibaşına ($) Fransa 79.1 46.3 585.3 Avusturya 20.2 46.7 826.7 İspanya 58.5 51.1 873.5 Türkiye 18.9 16.9 894.1 İtalya 41.1 38.1 927.0 Kaynak : Dünya Turizm Örgütü İstihdam ve turizm Bunun ana sebebi de turizmin istihdam yaratmada oynadığı roldür. Turizm en az yatırımla en fazla istihdam yaratan sektörlerin başında geliyor 10 milyon dolar ile motorlu araçlarda 37, çimento sanayinde 46, turizmde 119 kişiye iş alanı yaratılabilmektedir. Sanayide çalışan sayısı azalırken, konaklama tesislerinde çalışan sayısı artıyor. 500 büyük sanayi kuruluşunda 1993 de çalışan sayısı 626.701 iken, bu sayı 2006 da 93.000 kişi azalma ile 533.395 e düşmüştür. Aynı dönemde konaklama tesislerinde çalışanların sayısı ise 167.525 kişiden 319.288 kişiye yükselmiştir. Bundan dolayı da senede 55 milyon turisti, 51 milyar $ turizm geliri, 1.500.000 yatağı, kişi başı milli geliri 23.000 olan İspanya da Türkiye den daha fazla turizm teşviği vardır. 9 Şubat 2008 ATSO

Konu istihdamdan açılmışken son günlerde gündeme gelen Doğu Anadolu da 1 milyon kişiye iş yaratma projesini bizim de desteklediğimizi belirtmek isterim. Terörü sadece askeri yöntemlerle engelleyemeyiz. Ekonomik tedbirler de hayata geçirilmelidir. Ama 10 Ocak günü yayınlanan eylem planında istihdam yaratmada turizmin çok da düşünülmemiş olmasını yadırgadığımızı söylemek zorundayız. 1 milyon kişiye yeni iş yaratacaksak turizm yatırımları da bu projenin önemli bir parçası olmalıdır. Bu konuda bizim 2 noktada katkımız olabilir. Turizm en az yatırımla en fazla istihdam yaratan sektörlerin başında geliyor. 10 milyon dolar ile motorlu araçlarda 37, çimento sanayinde 46, turizmde 119 kişiye iş alanı yaratılabilmektedir. Sanayide çalışan sayısı azalırken, konaklama tesislerinde çalışan sayısı artıyor. 500 büyük sanayi kuruluşunda 1993 de çalışan sayısı 626.701 iken, bu sayı 2006 da 93 bin kişi azalma ile 533.395 e düşmüştür. Aynı dönemde konaklama tesislerinde çalışanların sayısı ise 167.525 kişiden 319.288 kişiye yükselmiştir. a) Doğrudan otel yatırımları. Bizce bölgeye yapılacak konaklama yatırımları için özel SANAYİDE ÇALIŞAN SAYISI AZALIRKEN KONAKLAMADA ÇALIŞANLAR ARTIYOR Yıllar 500 Büyük Sanayi Kuruluşunda çalışan sayısı Otellerde Çalışan Sayısı 1993 626.701 167.525 1994 596.701 174.302 1995 539.238 183.484 1996 545.988 188.689 1997 578.333 199.072 1998 585.433 203.126 1999 549.825 203.997 2000 558.288 211.428 2001 526.314 216.688 2002 504.796 224.576 2003 518.532 246.277 2004 530.77 289.887 2005 514.642 294.113 2006 533.395 309.678 2007 --- 319.288 Kaynak : İstanbul Sanayi Odası ve SSK bir teşvik gereklidir. İşletmelere de elektrik, SSK, Kurumlar Vergisi vb alanlarda kolaylık sağlanmalıdır. b) Turizme yönelik mal ve hizmet üreten yatırımların bir plan dahilinde bu bölgelere yönlendirilmesi için bir teşvik sistemi getirilmelidir. Turizm ile gelişen sektörler Turizm öyle bir sanayi ki, ondan pay almak için doğrudan o işi yapmak zorunda değilsiniz. Otellere hizmet veren bir mandıra veya et fabrikası bir otel kadar para kazanabilir. Yaptırdığımız son araştırma bunun somut kanıtıdır. Konaklama tesisleri ile ağırlama birimlerinin, mal ve hizmet alışverişinde oldukları sektör sayısı 30 dan 54 e yükseldi. Sektörde yeni bir yapılanma Türkiye de turizmin geldiği noktadan haklı olarak hepimiz gurur duyuyor ve öğünüyoruz. Bizler bu noktadan daha ileriye gitmek, bir üst aşamaya çıkmak için kendimize daha büyük hedefler koyuyoruz. Artık bu kadar büyük bir mekanizmayı daha doğru, planlı, az hata ile yönetecek kurumsal ve hukuksal altyapıyı da hazırlamalıyız. 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanunu bu büyüklüğe gelmiş bir sektör için yeterli değildir. Kamunun ve özel sektörün politikalarının bir eşgüdüm içinde planlanacağı, ortak sinerji yaratabilecek bir organizasyona ihtiyaç vardır. Kur politikası Bugün sektörün düşük verimle çalışmasının ana sebebi maalesef son yıllarda yaşadığımız düşük kâr sorunudur. Genel rakamlar iyi olmasına rağmen bu iyileşme işletmelerimize yansımamıştır. Hiçbirimiz 1980-90 lı yılların enflasyonist ortamını arzulamıyor, enflasyondan para kazanalım demiyoruz. Ancak, son 5 yıldır izlenen kur politikası, geliri dövize bağlı olan bu sektörde ciddi sıkıntılara neden olmuştur. Harcamaları YTL üzerinden olan, bu nedenle fiyatları artan, geliri ise döviz bazlı olan sektörde kurlardaki gerileme işletmeleri zora sokmaktadır. Açıkça söylemek gerekirse bu ortam devam ederse bu güne kadar olan kalite standartlarımızı hem hizmette, hem de fiziki standartlarda koruyamayabiliriz. Biz diğer ihracat sektörleri gibi aramalı ithal etmiyoruz. Tüketimimiz tamamen TL cinsinden olup yüzde yüz kendi üretimimizdir. Kur düşüşü önlenemiyorsa yapılacak iş devlet tahvillerine ve hazine bonolarına uygulanan faiz oranlarının düşürülmesidir. Kur politikasına bağlı olarak konaklama tesislerinin kâr oranları ve tesislerin yatırımlarını amorti süresindeki değişim, bu alandaki gelişmeyi somut biçimde gösteriyor. ATSO Şubat 2008 10

TÜFE YÜKSELİYOR DÖVİZ KURU DÜŞÜYOR T.C. Merkez Bankasının yayınladığı 2003-2007 Yılları Arasında Yıllarda TÜFE Artışı (Tablo I) Kümülatif Artış Oranı (TÜFE %) Yıllık ortalama Değeri ($) 2002 100.0 2003 111.9 1.50 2004 122.4 1.42 2005 131.8 1.34 2006 144.5 1.43 2007 156.6 1.30 --- 2003 2007 yılları arasındaki TÜE (Tüketici Fiyat Endeksinin) artış oranı % 56,6 dır. --- 2003 2007 yılları arasındaki ABD $ YTL karşısındaki azalma oranı % 15,4 dür. Türkiye de turizm yatırımlarının geri dönüş süresi uzarken, kurdan kaynaklanan kayıpların da etkisiyle yatırımın cazibesi azalmıştır. Turizmde yabancı yatırımlarının az olmasının bir sebebinin de bu tablo olduğunu düşünüyoruz. Sun Express; Lufthansa ile THY ortaklığında yaklaşık 20 yıl önce kurulmuş, ülkeye milyonlarca turist taşıyan bir havayolu şirketimizdir. Onlar Avrupa pazarının gelişmesinin kilometre taşlarıdır. Ülke turizminin en vizyoner projelerindendir. Kendi gücümüzün yetmediği yerde birleşmelere yönelmeliyiz. Öncellikle alımlarda birleşerek sinerji yaratabiliriz. Maliyetlerdeki artış bizi buna zorluyor. KDV indirimiyle gelen enerji zammıyla gitti Uzun yıllardır sıkıntısını çektiğimiz yüksek KDV derdinden artık kurtulduk. Son yılların turizm sektörü açısından vergisel anlamda en radikal ve pozitif yaklaşımı olan KDV indirimi, bize artık rakiplerimizle bu konuda aynı şartlarda rekabet etme şansı vermiştir. Sayın Başbakana bu konuda gösterdiği kararlı tavrı nedeniyle tüm konaklama sektörü adına teşekkürlerimi iletirim. Öte yandan, indirilen KDV nin maliyetlerimizde yaratabileceği düşüş daha gerçekleşmeden, başta elektrik olmak üzere enerjiye yapılan son zamlar bu avantajı alıp götürdü. Yenileme yatırımları Kur politikası yüzünden kalitede meydana gelebilecek kayıplar, aynı zamanda Türkiye nin turizmde rekabet gücünü artıran yeni tesislere sahip olma avantajını yitirmemize neden olabilecektir. Bunu önlemek için hızla yenileme yatırımları yapılması gereklidir. Yenilemeler için mutlaka bir finansman modeli geliştirilmeli ve destek sağlanmalıdır. Yeni destinasyonlar Turizm gelirlerimizi 30 milyar dolar seviyelerine çıkarmak istiyor isek Antalya ve İstanbul un yanında yeni bölgeleri de devreye sokmalıyız. Çünkü tüm yükü bu 2 bölgemiz kaldıramaz ve taşıma kapasitelerinin de bir sınırı vardır. Bu iki bölgeden sonra en kolay kapasite yaratabileceğimiz bölge, yıllardır dünya turizminde yeralan ama son yıllarda bir düşüş yaşayan Ege bölgesidir. Havayolu ulaşımı Bu noktada üzerinde durulması gereken bir nokta da havayolu ulaşımıdır. İzmir, Bodrum, Antalya ve Dalaman havaalanlarına THY nin tek bir seferi yoktur. Bu da münferit seyahat etmek isteyen zengin turisti çekmemizi engellemektedir. Biz THY den ayrıca başka açılımlarda bekliyoruz. Bu kapsamda THY den Türkiye nin turizmde en hızlı gelişen pazarı Rusya için bir açılım bekliyoruz. THY, Avrupa ülkelerinde Sun Express Lufthansa yapılanmasında olduğu gibi, Rusya da, yabancı charter şirketlerinin uçuşuna izin verilmeyişini THY - Aeroflot işbirliği ile aşacak bir formül geliştirebilir. Sektörün görev ve sorumluluğu Turizmin Türkiye ye bir üst lige atlaması için, kamu yönetiminin yanında sektörün kendisine de düşen önemli görevler vardır. Sektör her alanda yeni bir vizyon geliştirmelidir. Sektör bugüne kadar öncelikli olarak kapasite arttırmaya odaklandı. Bu, bir dönemin gereği olarak doğruydu. Ama şimdi artık yalnız kapasite artırarak turizmde gelişme dönemi bitmiştir. Uluslararası alandaki gelişmelerin de etkisiyle, günümüzde artarak var olabilmek ve kâr oranlarını koruyabilmek için yatırımcı ve işletmecilerin yeni ürün geliştirmek ve bu yolla farklılık yaratmaktan başka yolu yoktur. Artık 300 oda yerine 400 oda yaparak para kazanamayız. Para kazanmanın yolu kaliteyi yükseltmekten geçiyor. Etrafımızda onlarcası yüzlercesi olan tesislere yenilerini ilave etmektense, küçük farklılıklar için uğraşmalı, markalaşmaya yatırım yapmalıyız. Çevre ve turizmi Yeni dönemdeki çevreyi korumak çevreye duyarlı turizm yapmak ana hedeflerimizden olmalıdır. Turizmin çevreye zarar verdiği gibi bir ortam maalesef yaratılmıştır. Bu imajın oluşmasına, bizden kaynaklanan kötü örneklerin de katkısı olmuştur. Ama bunu tüm sektöre mal etmek de bizce insafsızlıktır. Bugün herkes Ege bölgesi betonlaştı diyor. Bölge turistik merkezlerden olduğu için de kamuoyu betonlaşmaya neden olarak sadece turizm görüyor. Oysa geçtiğimiz günlerde günlük gazetelerde yer alan bir haberde sadece Bodrum da 200.000 ikinci konut olduğunu okuduk. Turizm öyle bir noktaya geldi ki kişisel performansımız başarılı olmak için artık yetmiyor. Bundan dolayı kişisel menfaatleri bırakarak ortak hareket etmek zorundayız. Hem meslek olarak, hem de kalıcılık anlamında biz bu sektörün hancılarıyız. Konaklama turizmin lokomotifi ise, bu kesimin temsilcileri olarak bizler de kendimizi buna göre sürekli geliştirmeliyiz. Kamu yönetiminden de beklentimiz, turizm bu anlayışla ele almasıdır. 11 Şubat 2008 ATSO

Ekonomik Faaliyetlerin İstatistikî Sınıflama (NACE) Sistemi ile şirketlerin envanteri çıkarılacak Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu düzenledikleri basın toplantısında, ülkedeki her şirketin, yaptığı faaliyete ilişkin uluslararası tanınırlığı bulunan bir kodu olmasını içeren NACE kodlama sistemine ilişkin bilgi verdi. TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, söz konusu kodlama sisteminin ülkenin ticari ve sanayi envanterlerini üretecek bilgi sistemlerinin oluşturulmasına ve buradan üretilecek bilgilerin güvenilirliğine büyük katkı sağlayacağına inandıklarını söyledi. Hisarcıklıoğlu şunları kaydetti; Günümüzün gelişmiş ülkeleri, ekonomilerini hayatın akışına bırakmış ülkeler değil, ekonomilerini önceden belirlenen politikalar doğrultusunda yönlendirebilen ülkelerdir. Bunu mümkün kılan da, her türlü verinin, sağlıklı bir biçimde ve belirli standartlarda kayıt altında tutulabilmesidir. Bu sayede iktisadi politikalarını, sağlıklı verilerden çıkardıkları bilgilere dayanarak üretmektedirler. Şimdi biz de, ülkemizin ticari ve sanayi envanterlerini üretecek bilgi sistemlerinin oluşturulmasına ve buradan üretilecek bilgilerin güvenirliğine büyük katkı sağlayacağına inandığımız, yeni bir kodlama sistemini kullanmaya başlıyoruz. Zira bugüne kadar kullandığımız meslek kodları, faaliyet veya sektör bazında, uluslararası karşılaştırılabilirliği olan bir bilgiyi üretmek bir kenara, ulusal bazda bile standart bilgi üretebilmemize imkân tanımamaktaydı. Çünkü ülkemizdeki birçok kurum, firmaların faaliyetlerini kodlama gereği hissetmemekte ya da kendi oluşturdukları bir kodlama sistemi kullanmaktaydılar. Hatta oda ve borsalarımız arasında bile, bu standardın sağlandığını söyleyebilmek mümkün değildi. İşte bu amaç doğrultusunda, eski sınıflama sistemini, günümüz ekonomisine uyum sağlamasına yönelik olarak, AB nin başlattığı revize edilme çalışmalarına, muadil kuruluşumuz olan TÜİK ile birlikte TOBB dâhil olmuştur. Avrupa Birliği tarafından geliştirilen, kısa adı NACE olan bu kodlama sistemi, ekonomik faaliyetlerin istatistikî sınıflandırılması anlamına gelmektedir. TOBB ve TÜİK in koordineli bir biçimde yürüttüğü çalışmalar neticesinde, yeni kodlama rehberi hazırlanmış ve 14 Ocak 2008 tarihindeki Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi nde oda ve borsalarımızda mesleklerin gruplandırılması rehberi adı altında yayınlanmıştır. Artık her bir işletmemiz, bu rehberdeki bir faaliyet koduna denk gelecektir. Uluslararası kodlama sistemine uyumlu olarak, meslek gruplarının belirlenmesi, devrim niteliğinde bir karardır. Zira artık tarihimizde ilk defa, sektör ve faaliyet bazında, şirketlerimizin envanterinin elde edileceği bir Ticaret Bilgi Sistemi oluşturulabilecektir. Yine buna bağlı olarak ilk defa, ülkemiz sanayisinin sektör ve ürün bazında envanterinin elde edileceği sanayi bilgi sisteminin oluşturulmasında önemli bir aşama kat edilmiştir. Bu güncel bilgi sistemlerinden üretilecek sağlıklı ve tutarlı bilgiler, sanayi politikalarının yanı sıra, makro ve mikro ekonomi politikalarının oluşturulmasında kullanılacaktır. Ayrıca, sektör, faaliyet ve ürün bazında ülkemiz ile başka ülkelerin karşılaştırılması ve kıyaslama yapılması sağlanmış olacaktır. Yine ülkemiz firmalarına uluslararası ihale takibi ve katılımı konusunda büyük kolaylık sağlayacaktır. Zira her bir firmamız, tek tip ve standart faaliyet ile ürün kodları sayesinde, kendi faaliyetine uygun işleri, küresel bazda takip etme imkânına kavuşacaklardır. Firmalarımızın, kendi faaliyetlerine ve ürünlerine uygun şekilde, uluslararası işbirlikleri kurmaları da, çok daha kolay hale gelecektir. Kısa bir süre içinde Odalarımız her bir şirkete, kendi NACE kodunu postayla iletecek. Şirketlerimizin kendilerine gönderilen bu duyuruları takip edip, varsa itirazlarını en kısa süre içinde bağlı oldukları Oda ya iletmeleri gerekiyor. Aksi halde bu sistemin sağlayacağı faydalardan istifa edemeyecekler. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Sisteme ilişkin işlemler ne kadar süre içinde tamamlanacak? şeklindeki soru üzerine, şirketlerin 6 ay içinde bu kodlamayı yapmak durumunda olduklarını kaydetti. İtiraz süresinin ise duyuru alındıktan itibaren 10 gün olduğunu anlatan Hisarcıklıoğlu, sanayi envanterinin doğru düzgün yapılabilmesi için herkesin bu sisteme uyması gerektiğini söyledi. Hisarcıklıoğlu, bir başka soru üzerine de, bu standartla Türkiye deki bardak üreticileriyle Fransa daki, Almanya daki bardak üreticilerinin aynı kodda buluşacağını ve aynı dili konuşabilir hale geleceğini söyledi. BAKAN ÇAĞLAYAN: CUMHURİYET TARİHİNDE ÖNEMLİ BİR DÖNEM Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan ise, ekonominin bütünüyle kayıt altına alınmasının önemine işaret ederek, yeni sistemle ülkede kaç işletme var, bunlar nerede, ne kadar üretim yapıyorlar, ne üretiyorlar, ne kadar kazanç sağlıyorlar, ne pazarlıyorlar? sorularının yanıtının bulunacağını söyledi. Gelişmiş ülkelerin hemen hepsinde bunu sağlayacak ulusal kayıt sistemleri bulunduğunu anlatan Çağlayan, Şimdi ülkemizde de sanayi envanteri başta olmak üzere ekonomik aktivitelere ilişkin istatistiklerin üretilebilmesine imkan verecek, firmalarımızın faaliyetlerinin sınıflandırılmasında kullanılacak uluslararası bir kodlama sistemi kuruyoruz dedi. Bu çalışmaların, ekonominin sağlıklı bir biçimde izlenmesi, değerlendirilmesi ve uluslararası karşılaştırmaların yapılabilmesi açısından büyük önem taşıdığına işaret eden Çağlayan, NACE kodlama sisteminin, sanayi envanteri çalışmasının da altyapısını oluşturacağını söyledi. Çağlayan, sistemin neleri değiştireceğinin sorulması üzerine, şöyle konuştu: Bu dönem Cumhuriyet tarihinde çok önemli bir dönem olacak. Sanayi envanteri için bu kodlamaya ihtiyaç var. Mevcut bilgilerin sürekli güncellenmesi gerekiyor. Sanayi envanteriyle beraber Türkiye nin ticaret envanteri de ortaya çıkacak. ATSO Şubat 2008 12

AB ülkelerinin vize uygulaması, Türk işadamlarını mağdur ediyor TOBB, TİSK, TÜRK-İŞ, TESK, HAK-İŞ, KAMU-SEN, TÜSİAD, MÜSİAD, TÜGİAD, TUSKON, TÜRKİ- YE BAROLAR BİRLİĞİ ve İKV den oluşan 12 sivil toplum kuruluşu TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu nun başkanlığında TOBB da bir araya gelerek, AB üyesi ülkeler tarafından Türk vatandaşlarına uygulanmakta olan vize konusunu inceledi. Toplantıya ayrıca TÜBİTAK da katıldı. TÜGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Murat Saraylı, KAMU-SEN Genel Başkanı Bircan Akyıldız, TÜRK-İŞ Genel Başkanı Mustafa Kumlu, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, HAK-İŞ Genel Başkanı Salim Uslu ve MÜSİAD Başkanı Ömer Bolat. İki bölüm halinde gerçekleştirilen toplantının ilk bölümünde, İKV Başkanı ve Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof Dr. Haluk Kabaalioğlu, Avrupa Toplulukları Adalet Divanı nda Abatay Şahin Davası Avukatı Dr. Rolf Gutman, Düsseldorf Barosu ve İstanbul Barosu Avukatı, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Murat Uğur Aksoy ve Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Harun Gümrükçü, vize uygulamasını Türkiye-AT Ortaklık Hukuku açısından değerlendirdi. TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, AB üyesi ülkelerin Türk vatandaşlarına yönelik yürüttüğü vize uygulamasının, rahatsız edici bir hal aldığını, buna rağmen, bugüne sorunun çözümüne dönük kapsayıcı nitelikte somut bir adım atılamadığını söyledi. Hisarcıklıoğlu şunları kaydetti; Konuya ilişkin ilk Adalet Divanı kararı, vatandaşlarımızın Avrupa Topluluğu Adalet Divanına müracaatları üzerine, 1987 yılında Meryem Demirel davası ile alınmıştır. Bu olayda, Meryem Demirel evlendikten üç yıl sonra, 17 Mart 1984 tarihinde oğlu ile birlikte Almanya ya eşinin yanına gider. Demirel in sadece ziyaret amacıyla sınırlı olarak verilmiş vizesi, 9 Haziran 1984 tarihinde sona erer. Ancak Meryem Demirel, Türkiye ye geri dönmez. Bunun üzerine, izinsiz ikamet ettiği gerekçesiyle Demirel in Alman Makamlarınca sınır dışı edilmesi kararı alınır. Meryem Demirel, anılan kararı dava konusu yapar ve yargı süreci başlar. Sonuçta Adalet Divanı nın kararı, Meryem Demirel in aleyhine sonuçlanmıştır. Ancak, bu kararda, önem arz eden Adalet Divanı nın Türkiye-AT Ortaklık Hukuku nda kendini yetkili görmesi olmuştur. Avrupa Topluluğu Adalet Divanı, benzer davaların sonuncusu olarak, 20 Eylül 2007 tarihinde, vatandaşlarımız Veli Tüm ve Mehmet Darı davasına ilişkin kararını açıkladı. Bu kararla, Türk vatandaşlarına dönük vize uygulaması yeni bir boyut kazanmıştır. Aramızda, çok değerli hocalarımız ve hukukçularımız varken, elbette ben Adalet Divanı kararlarını irdelemeyeceğim. Ancak, Avrupa Topluluğu Adalet Divanı nın kararlarında, gelişmelerin vatandaşlarımız lehine seyrettiğinin altını çizmek istiyorum. Kuşkusuz, bugün bu kararların anlamını ve muhtemel sonuçlarını tartışacağız. Diğer yandan, Avrupa Komisyonu tarafından Türkiye ye bir vize kolaylaştırma anlaşması ve beraberinde de geri kabul anlaşması önerildiği bilinmektedir. Önerilen bu anlaşmalar, Ortaklık Hukuku ndaki kazanımlarımız açısından nasıl değerlendirilmelidir? Bu anlaşmaların önerilmesi, Ortaklık Hukuku ndaki kazanımlarımızdan yararlanmada ileri bir adım mıdır; yoksa bu kazanımlarımızı erozyona uğratacak bir girişim midir? Ayrıca, müzakere sürecindeki bir ülke olarak Türkiye, acaba bu anlaşmaları imzalamalı mıdır? Bugün, bu sorulara da cevap bulmaya çalışacağız. Bir başka husus ise, Türkiye-AB katılım sürecinde konunun ele alınış şeklidir. Vize konusu, Adalet Özgürlük ve Güvenlik başlıklı 24 üncü fasılda yer almaktadır. Bu fasılda, geri kabul anlaşması açılış kriteri olarak konulmuştur. Görüldüğü gibi, konu birden çok platformda ve fakat birbirine bağlı olarak gündemde tutuluyor. Ancak, her durumda da vatandaşlarımızın Ortaklık Hukuku ndan kaynaklanan haklarının gereği yerine getirilemiyor. İşadamlarımız mağdur durumdadır. Malları serbestçe AB üyesi ülkelerin piyasalarına girerken, işadamlarımız veya çalışanları, iş amacıyla seyahat edemiyor. Vize almak için, zaman alıcı çok sayıda formaliteyi tamamlaması ve ayrıca da ciddi bir masrafa katlanması gerekiyor. Bütün formaliteler tamamlansa bile vizenin alınıp alınmayacağı şüphelidir. Vizenin zamanında düzenleneceği konusu ise hiç garanti değildir. Nakliye şirketlerimiz ve sürücülerimiz de, haksız vize uygulamasının mağdurları arasındadır. Türk girişimcileri ve onların profesyonel çalışanları için, adeta bir tarife dışı engel söz konusudur. Diğer taraftan, Türkiye, AB nin çeşitli programlarına, katkı payı ödeyerek katılım sağlamaktadır. Bu çerçevede de araştırmacılarımızın vize alma konusunda sıkıntılar yaşadığı bilinmektedir. Maalesef bu nedenle programlardan yeterince istifade edilememektedir. Her fırsatta AB ile ilişkiler açısından, sivil toplum diyalogunun önemini vurguluyoruz. Ancak, işçi sendikaları temsilcileri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, sanatçılar, medya mensupları, sağlık nedeniyle hizmet satın almaya gitmek isteyenler, vize sorunu ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Bizim değerlendirmemize göre, vize konusunda, son derece haksız, ortaklık hukukuna aykırı bir uygulama ile karşı karşıyayız. Bugüne kadar vize uygulaması, aralarında Birliğimizin de bulunduğu çeşitli meslek kuruluşları, sivil toplum kuruluşlarımız ile Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi tarafından gündeme getirilmiştir. Çeşitli vesilelerle, Türk ve AB mercilerine aktarılmıştır. Ancak, maalesef, vize sorunun çözümü yönünde somut ilerleme sağlanamamıştır. 13 Şubat 2008 ATSO

Turizm başkenti Antalya nın Kış Sporları Merkezi ilgisizlik kurbanı Unutulan kent: SAKLIKENT Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü SAKLIKENT 2004 yılında hizmete giren sandalyeli telesiyej Saklıkent i yukarından seyretme olanağı sağlıyor. 1850 metreden 2 bin 400 metreye çıkılıyor. Kayak yapmayanlar da Saklıkent in muhteşem manzarasını yukardan seyretme imkanı buluyor. Zirvedeki kafeteryada şömine başında keyif yapıyor. ATSO Şubat 2008 14

Türkiye nin turizm başkenti Antalya da, 1970 li yıllarda bir kayak merkezi kurulması fikrinden yola çıkılarak kurulan Saklıkent, Antalya tarihinin en iddialı projelerinden biri. Kimilerine göre başarılmış, kimilerine göre ise amacına tam ulaşamamış bir girişim. Yol, su, elektrik gibi altyapı hizmetlerinin kooperatif yönetimince yürütüldüğü Saklıkent, vitrine çıkmak istiyor. Son yıllarda Isparta Davraz ın gölgesinde kalan Saklıkent te turistik tesis için ayrılan araziler yatırımcı bekliyor. Antalya Körfezi nin batısı boyunca uzanır Beydağları... Şehrin simgesi olmuştur. Antalya nın eşsiz doğasının en görkemli görüntüsüdür. Çocukluğumuzdan beri her tepesini, her kıvrımını baka baka ezberlediğimiz bu yüce dağlar bizleri ne hayallere sürüklemiş, türlü çağrışımlarla nerelere götürmüştür. Sabahtan akşama, mevsimden mevsime değişen renkler, gölgeler sunar seyredenlere. Bu dağlarda yaşam ise bambaşka bir serüvendir. Gür kaynaklar, eşsiz ormanlar, yemyeşil vadiler, yaz sıcağında kavrulan Antalya nın bunalmış insanlarına kucak açan serin yaylalar... Ve dünyanın bu en güzel dağlarında bir kayak merkezi ve yayla kasabası gizlidir; SAKLIKENT. Türkiye nin turizm başkenti Antalya da, 1970 li yıllarda bir kayak merkezi kurulması fikrinden yola çıkılarak kurulan Saklıkent, Antalya tarihinin en iddialı projelerinden biri. Kimilerine göre başarılmış, kimilerine göre ise amacına tam ulaşamamış bir girişim. Antalya ve kayak sevdalılarının, yayla ve kayak merkezi fikriyle ortaya çıkan Saklıkent, kuruluş döneminde tıpkı Dokuma Fabrikası ve Ferrokrom Fabrikası gibi Antalya da heyecan yaratan yatırımlardan biri. Saklıkent in temeli 37 yıl önce atılmış. seçimi, projelendirme, yapıların inşa edilmesi aşamaları çok sancılı geçer. Dönemin Antalya Valisi Hüseyin Öğütçen in olağanüstü gayretinin Saklıkent in kurulmasında payı büyüktür. S.S. Beydağları Saklıkent Konut Yapı Kooperatifi nin kurucuları, Antalya nın o dönemki tanınmış isimleri Mahmut Konuk, Muharrem Önal, Mehmet Ak, Aldemir Konuk, Adnan Selekler, Fuat Bakırlı, Özer Açıkalın, Özcan Kırmızıoğlu, Yalçın Olcay dır. Saklıkent te 1980 li yıllarda evler, 1985 yılında ise kayak liftleri hizmete girdi. Kooperatifin şu anda 480 üyesi var. Yaz aylarını Saklıkent te geçirenler doğayla baş başa her türlü gürültü ve kargaşadan uzak, serin bir mevsim yaşıyorlar. Bakkal, fırın, iki lokanta sürekli hizmet veriyor. Et ve sebze almak mümkün. Çevredeki köylerden düzenli olarak taze yoğurt, yumurta, peynir, süt ve benzeri ürünler getirilerek satılıyor. Her gün kente dolmuş seferi var ve günlük gazete geliyor. Gelen misafirler için 7 oda, 28 yataklı bir motel, kafe-restoran yaz kış hizmet veriyor. 15 Şubat 2008 ATSO