Biz Özgürüz. Barış Terkoğlu. Pazar, Mart 31, Sayfa 1 / 5

Benzer belgeler
Cumhuriyet Halk Partisi

Nedim Şener'den belgelerle Fetullah Gülen kitabı

FETÖ cü polisler onlar hakkında da istihbarat toplamış

AK PARTi Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat ın düzenlediği basın toplantısının tam metni:

CHP'lilerin telefonlarının izlenme skandalında kritik bilgiler

Türkiye'de ilan edilen olağanüstü hal uygulaması dünya basınında geniş yer buldu / 11:14

Türkiye Cezasızlık Araştırması. Mart 2015

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

ÖZET. Mayıs 2018 tarihindeki duruşmalarda sona erdi ve ceza evinden çıkarıldılar: Ali Bulaç, Mehmet Özdemir ve Şahin Alpay.

10 Ocak 2013 BASIN AÇIKLAMASI

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 3 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU BİLANÇO 05 MAYIS 2017 İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ

Cumhuriyet Halk Partisi

FETÖ elebaşının ByLock'taki 'yeğen' grubu

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-

2016 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

2016 YILI DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

Hüseyin Yıldırım Danıştay şemasına Aslı gibidir' imzası atmıştı.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-

2016 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

AYŞEGÜL ARSLAN IN KATİL ZANLISI MÜEBBET YEDİ

Türkiye Cezasızlık Araştırması. Mart 2015

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

SAVUNMA: Ben sizin sanığınız değilim AHMET ALTAN

özlü bir medya kazası işledi. Yıldırı m

TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ

ÖNSÖZ 3 EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YAZISI 5 İÇİNDEKİLER 7-12 KANUNLAR VE KAYNAKLAR BİRİNCİ BÖLÜM Genel Bilgiler Dersin adı ve konusu 17

Fransa da ki saldırıya Bodrumdan tepki

2016 YILI İLK 3 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

Tecavüz veya diğer cinsel saldırıya uğramış 18 yaşından küçük gençler için

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE DEKİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ VE STK LARIN DURUMUNU TARTIŞTI!

MİT'ten yurt dışındaki FETÖ'cülere 3 aşamalı operasyon

Hükümet ile Gülen cemaatinin tartışması neyi ifade ediyor?

(BENGÜTÜRK TV DE KURTULUŞ ADANA TVLERİ NE İŞ) Adana'nın düşman işgalinden kurtuluşunun yıldönümünde Adana televizyonlarında ilginç bir olay yaşandı.

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5

2006 Yılı Türkiye Đnsan Hakları Đhlalleri Bilançosu

Beyaz Saray'daki Trump-Erdoğan Zirvesinden Ne Çıktı?

Türkiye. İfade, Örgütlenme ve Toplanma Özgürlüğü

2010 YILINA DAMGASINI VURAN OLAYLAR. Avrupa Birliği ve Avrupa Birliği ne giriş süreci. Terör olayları. Türkiye-İsrail krizi

OHAL Bilançosu, Hak İhlalleri Raporu

Uluslararası Üniversiteler Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Darbeci Kurşununa Hedef Oldu

Ben bir yazarım demek, kullanacağım kelimeleri ben seçerim demektir.

Taha Akyol OHAL. ANAYASA Mahkemesi nin denetimsizlik kararı üzerine OHAL hiçbir denetim ve denge olmadan çalışıyor.

BALYOZ ZULMÜ KARŞISINDA SUSUP SİNENLER UTANSIN

Trinidad ve Tobago 1990: Latin Amerika'nın ilk ve tek İslam devrimi

16 ŞUBAT 2011 CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ÇETİN SOYSAL IN DİNLEMELERLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

OSMAN KAVALA DOSYASI YARGIYI YARGILAMA

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te

DÜŞÜN (Düşünce Özgürlüğü Derneği) Nacak Sok. 21/11 TR ISTANBUL

Oktay Ekşi Çetin Emeç'i anlattı : Suikast listesindeydi koruma istemedi

Sınırda korkulu anlar

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Yer altı şehrine açılan kapı, Kayıp İncil, cinayet ve MİT : Tarsus taki gizemli evde ne oluyor?

ABD ile vize krizine neden olan Metin Topuz kimdir? İşte gündeme getirilmeyen gizemli geçmişi

: Av. Hüseyin ERSÖZ. Eski Büyükdere Cad. No: 22. Park Plaza Kat: 11 Maslak Sarıyer Istanbul. Tel: 0 (212) Pbx Fax: 0 (212)

MİT Tasarısı ve Yasin El Kadı lar Fatih Saraç lar ve M.Latif Topbaş lar

İSTANBUL 37. AĞIR CEZA MAHKEMESİ SAYIN BAŞKANLIĞINA. : Sözlü ifadem yerine geçmek üzere yazılı ifademin sunulmasıdır.

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

MAHPUS SAYISI: 246 BİN 416!

Günlük Kent Gazetesi

İNSAN HAKLARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI ARALIK AYI İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU ARALIK 2012

BİLGİ NOTU TANER KILIÇ A YÖNELİK YARGILAMA

Düşün, düşün Haftalık Düşünce Özgürlüğü Bülteni (Sayı 17/17, 28 Nisan 2017) Geçen hafta neler oldu?

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi

İDARİ YARGI DERSİ (VİZE SINAVI)

Yorumluyorum. Ceza Hukuku Perspektifinden Güncel Olaylara Bakış

ANTALYA İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ. Tarih Aralığı: Haber Sayısı: 31

ISTANBUL ÜNIVERSITESI BGD'YE BELÇIKALI RAKIP

Düşün, düşün Haftalık Düşünce Özgürlüğü Bülteni (Sayı 48/17, 8 Aralık 2017) Geçen hafta neler oldu?

Davanın selameti için sürgün

ANTALYA İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ. Tarih Aralığı: Haber Sayısı: 34

Maya takvimi hurafe!..

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...V ÜÇÜNCÜ BASKIYA SUNUŞ... VII İKİNCİ BASKIYA SUNUŞ... IX SUNUŞ... XI İÇİNDEKİLER... XIII KISALTMALAR...XIX

BİR GRUP EĞİTİM-SEN ÜYESİ GÖREVİNDEN AYRILAN MUSTAFA ÖZCAN ALEYHİNE EYLEM YAPTI

AKP HÜKÜMETİNİN 2014 İTİBARSIZLIK ENDEKSİ

İnternetin Gerçekleştirdiği Dönüşümün Sonucunda Şeffaflık ve Bilgi Kirliliği Arasında: Yurttaş Gazeteciliği

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

İstanbul 13. Müebbet çıktı

10 Ağustos. Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Yazılı Medya Araştırması. 18 Ağustos Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimi Yazılı Medya Araştırması

ANTALYA İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ. Tarih Aralığı: Haber Sayısı: 47

ANTALYA İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ. Tarih Aralığı: Haber Sayısı: 31

Son 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi. Şubat 2015

KADINA ŞİDDET SAATLİ BOMBA MI? ERAY KARINCA

ANTALYA İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ. Tarih Aralığı: Haber Sayısı: 35

3- Hareketimizin; Ankara'da Musab bin Umeyr Derneği dışında hiçbir grup, dernek, cemaat ya da örgütle bir bağlantısı bulunmamaktadır.

MEDYA'DA YER ALAN HABERLERLE ALAKALI KURTUBA GENÇLİK HAREKETİ AÇIKLAMASI

ABD İLE YAPTIĞIN GİZLİ ANLAŞMAYI AÇIKLA -(TAMAMI) Çarşamba, 03 Temmuz :11 - Son Güncelleme Perşembe, 04 Temmuz :10

Ankara Garı Saldırısında Dava Süreci Ne Durumda?

2 Kasım Sayın Bakan,

Ben gözaltına alındım - şimdi ne olacak?

Düşün, düşün Haftalık Düşünce Özgürlüğü Bülteni (Sayı 35/17, 8 Eylül 2017) Geçen hafta neler oldu?

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİNDE KÜRT VE ERMENİ MESELELERİNİ TARTIŞTI!

ABD'li Büyükelçi: Suçlamalar Nedeniyle Derinden İnciniyorum

Bu sefer ki setimizde TERÖR, ERGENEKON ve DERİN DEVLET konusuna değindik. Oldukça kapsamlı bir çalışma oldu desek abartmış olmayız.

Taşeron işçinin hakları mutlaka düzenlenecek

CONSEIL DE L'EUROPE AVRUPA KONSEYĐ AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ KONUK - TÜRKĐYE DAVASI. (Başvuru no: 49523/99) KARAR STRAZBURG.

ANTALYA İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ. Tarih Aralığı: Haber Sayısı: 44

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ. Human Rights Association. Komeleya Mafén Mirovan MARDİN ŞUBESİ. 13.Mart Mah.karaman Apt. Kat1/2 Yenişehir MARDİN

Başkan Kocadon basına yemek verdi; tarafsızlığınızdan taviz vermeyin

TÜRK YE NSAN HAKLARI HLALLER B LÂNÇOSU YAŞAM HAKKI ĐHLALLERĐ

Transkript:

Bu salonda Türkiye de basın özgürlüğünü konuşmak için toplandık.* Türkiye de 68 gazeteci tutuklu. Yüzlerce gazeteci tutuklanma korkusu yaşıyor. Sansür ve otosansür artık açıktan yapılıyor. Eleştirel gazeteciler çalıştıkları gazetelerden ve televizyonlardan kovuluyor. Elbette böyle bir ülkede basın özgürlüğü konuşmaya değer bir konu. Ancak şunu söylememe izin verin. Bir ülkede özgürlük varsa gazeteciler için de vardır. Yoksa gazeteciler için de yoktur. Adalet, demokrasi, hukuk gibi değerlerle ifade özgürlüğü doğru orantılıdır. Türkiye de bütün yurttaşlar adına bu değerleri kaybettiğimiz bir dönemdeyiz. Gazeteci, muhalif bir siyasi parti yöneticisi, aykırı bir akademisyen ya da görevini yapan bir asker olmanız fark etmiyor. Türkiye de birgün sabaha karşı eviniz basılabilir, inandırıcı hiçbir delil olmadan tutuklanabilirsiniz. Tanımadığınız insanlarla birlikte terör örgütü kurmakla suçlanabilirsiniz. Benim başıma gelen de buydu. TÜRK BASININDA KARANLIK GÜNLER Bunları söyledikten sonra özel olarak Türk basının durumuna geçebilirim. Biz gazetecilerin en büyük gücü kuşkusuz yazdığımız yazılarla, yaptığımız haberlerle kamuoyunu etkileyebilmemiz. Bizler yolsuzlukları ortaya çıkararak temiz bir toplumun oluşmasını sağlayabiliriz. Hukuksuzlukları anlatarak adaletin sağlanmasına katkıda bulunabiliriz. İşte bu etkimizden dolayı gazeteciliğin çıkar gruplarıyla, güç sahipleriyle arası her zaman iyi olmaz. Bir katilin cinayet tanıklarını düşman sayması gibi, yozlaşmış iktidarlar da gazetecileri düşman kabul eder. Gerçekleri yazmasını istemezler. Kendileriyle barışık, sorgulamayan, araştırmayan bir gazetecilik yaratmaya çalışırlar. Türkiye de bugün tam da bu oluyor. ERDOĞAN VE GÜLEN TEHDİT Ülkede demokrasiye, hukuka ve elbette bununla birlikte basın özgürlüğüne yönelik iki tehdit var. İlki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın baskıcı politikaları. İkincisi bir dini cemaatin lideri olan ve bugün ABD de himaye edilen Fethullah Gülen in polis ve yargı teşkilatında yasadışı bir şekilde örgütlenen takipçileri. Bu tehditlerin daha iyi anlaşılması için Başbakan Erdoğan ın kamuoyu önünde yaptığı birkaç konuşmadan örnek vermek istiyorum. Başbakan Erdoğan, kendi partisinin üyelerinin de karıştığı Türkiye nin son yıllarda gördüğü en büyük yolsuzluk olayını yazan Doğan Medya Grubu nun yayınları için seçmenlerine 19 Eylül 2008 tarihinde şu sözlerle boykot çağrısında bulundu: "Partimin mensupları olarak yalan yanlış haberleri yapan medyaya karşı sizler de kampanyanızı yapın, bu gazeteleri evlerinize sokmayın. Erdoğan aralıklarla gazeteleri boykot çağrısını yineledi. 20 Aralık 2008 de Akşam gazetesi bir haber yaptı. Haberde seçimlerde daha çok oy almak için dağıtılan kömürlerin hava kirliliğine neden olduğu anlatılıyordu. Başbakan kürsüye çıktı ve gazetenin sahibine şöyle seslendi: Yazıklar olsun. Ya gazeteni kapatacaksın ya da yalan yazmayacaksın 26 Şubat 2010 tarihinde kendisini eleştiren köşe yazarlarını çalıştırmamaları için medya patronlarını şöyle uyardı: "Şimdi o gazetelerin patronlarına sesleniyorum, 'Ne yapayım, köşe yazarı, hâkim olamıyorum' diyemezsin. Köşende yazı yazanın maaşını sen veriyorsun. Yarın feryat etmeye geldiği zaman da feryat etmeye hakkın yok. O insanlara o kalemleri teslim edenler de der ki Kusura bakma kardeşim, bizim dükkânda sana yer yok. Çünkü herkes vitrinine layık olanını koyar." BATSIN O GAZETECİLİK Ben buraya gelirken Türkiye, Başbakan Erdoğan ın başka bir medya operasyonunu tartışıyordu. PKK örgütü lideri Öcalan ın devlet yetkilileriyle yaptığı görüşmelerin tutanaklarını haber yapan gazeteye karşı Başbakan bir kez daha kürsüye çıktı. Şunları söyledi: Böyle bir manşeti atamazsınız, atmamanız gerekirdi. Neymiş gazetecilik yapıyorlarmış. Böyle gazetecilik yapıyorsan, batsın o gazetecilik. Çok açık olarak görüyorsunuz. Başbakan Erdoğan hiç tereddüt etmeden gazetecileri ve onlara iş veren patronlarını tehdit ediyor. Perde arkasında ise Başbakan ın danışmanları doğrudan gazete yöneticilerini arayarak, eleştirel gazetecilerin isimlerini veriyor ve işten çıkarılmalarını istiyor. BAŞBAKAN GENEL YAYIN YÖNETMENİ TAVSİYE EDİYOR Peki Başbakan ın bu tehdidine kulak asmayan medya patronuna ne olur? Size Türkiye nin en büyük medya grubuna (Doğan Grubu) http://www.mgkmedya.com Pazar, Mart 31, 2013 - Sayfa 1 / 5

kesilen 2 buçuk milyar dolarlık vergi cezasını hatırlatabilirim. Gazetelerini ve televizyonlarını mali operasyonlarla kaybeden medya patronlarından söz edebilirim. Ergenekon davaları sürecinde tutuklanan dört kişinin televizyon sahibi olmalarını örnek verebilirim. Erdoğan ın medya patronlarıyla ilişkisi öyle bir halde ki, Milliyet ve Vatan gazetelerini satın alan Erdoğan Demirören in yeni gazetesinin CEO sunu nasıl seçtiğini bizzat Başbakan Erdoğan şöyle anlattı: Satın aldıktan sonra bana kimi tavsiye edersin diye sordu. Akif Bey i tavsiye ettim. Bazen her şeyi mizah anlatır Türkiye nin en çok satan mizah dergisinin kapağı bu hafta şöyleydi: Sonuçta Erdoğan ın basına yönelik baskılarının bir sonucu var. Sermayelerini kaybetmekten korkan patronlar bunun yerine gazetecileri kaybetmeyi tercih ediyorlar. Yayınlarını hükümetin politikalarıyla uyumlu hale getiriyorlar. Başbakan ın her tehdidinden sonra Başbakan ın hedef aldığı gazetecileri işten çıkarıyorlar. Halen çalışanlar ise sansürleniyor. Türkiye de piyasaya çıkan Bağımsız dergisi için bu hafta Hürriyet ten atılan Cüneyt Ülsever isimli yazarla söyleşi yaptım. Bana kovulmadan önce gazetenin görevlendirdiği sansürcü tarafından her gün aranarak yazılarının nasıl değiştirildiğini anlattı. Sansüre öyle alışmıştı ki bir gün yazısı değiştirilmeyince sansürcüsünü arayarak bugün yazımı değiştirmeyecek misiniz diye soruyordu. Böyle trajikomik bir basın hikayesinin içindeyiz. TÜRKİYE DE SİLAHSIZ TERÖRİZM Elbette daha kötüsü de var: tutuklanmak. Ben, Odatv davası kapsamında 20 ay Silivri Cezaevi nde tutuklu kaldım. Odatv davası, 14 Şubat 2011 günü polisin Odatv yöneticilerinin ev ve iş yerlerine yaptığı baskınla başladı. Davada 14 sanık var. Yapılan suçlama Ergenekon örgütünün amaçları doğrultusunda hükümete karşı haberler yapmak, yazı ve kitap yazmak. İddianamede hiçbir şiddet eylemi yok. Bomba yok, silah yok, birilerine zarar vermek yok. Buna rağmen yapılan suçlama terörizm. Bizim tutuklanmamızın ardından hükümet üyeleri sık sık yargılanmalarının gazetecilik faaliyetiyle alakası yok dediler. Bu açıklamaya basit bir istatistikle yanıt vereyim. 134 sayfalık Odatv iddianamesinde 361 kez haber kelimesi, 280 kez kitap kelimesi, 53 kez yazı/köşe yazısı kelimesi, 26 kez röportaj kelimesi ve 5 kez makale kelimesi geçiyor. Buna karşılık polis ve savcıların bize öfke duymasının bir nedeni var. Takipçileri poliste ve yargıda örgütlenen Fethullah Gülen in adı 134 sayfalık iddianamede tam 111 kez yer alıyor. BİRBİRİNİ TANIMAYAN ÖRGÜT (Başbakanın eşi hamburger yiyen Başbakan a yere kırıntı dökme diyor. Başbakan kucağına mendil gibi serdiği adamı göstererek dökmem gazete patronu serdim diyor.) Meselenin daha ilginç bir yanı var. Davanın sanıkları birbirini tanımıyor. Örgüt olmakla suçlanmalarına rağmen birçoğu ilk kez duruşma salonunda karşılaştılar. İddianamede aralarında irtibat olduğuna dair hiçbir delil de yok. GAZETELERDE SANSÜRCÜ KADROSU http://www.mgkmedya.com Pazar, Mart 31, 2013 - Sayfa 2 / 5

Suçlamalar daha da garip. Eski bir Emniyet Müdürü olan Hanefi Avcı, poliste ve yargıda Fethullah Gülen in takipçilerinin nasıl örgütlendiğini anlatan bir kitap yazdığı için bu davada sanık oldu. İddianamedeki suçlamaya göre Hanefi Avcı nın yazdığı kitabı aslında gazeteci Nedim Şener yazmış. Şener e ise gazeteci Soner Yalçın yazmasını söylemiş. Ona da Prof. Dr. Yalçın Küçük emir vermiş. Böylece dört kişi bir kitap üzerinden terörizm ile suçlanıyor. Hanefi Avcı nın bu kitabı ben kendi başıma yazdım demesi, yayıneviyle bütün yazışmalarını ortaya koyması, taslaklarını göstermesi durumu değiştirmiyor. Hanefi Avcı, neredeyse üç yıldır tutuklu. Davada ben, Yalçın Küçük ve Soner Yalçın ın talimatıyla haber yapmakla, yazı yazmakla suçlanıyorum. Buna dair de iddianamede hiçbir delil yok. İÇİNDE GEÇEN KELİMELERE DAVA AÇTILAR Peki suçlanan haberlerde ne var? Savcı şöyle bir sınıflandırma yapmış. Sivil toplum örgütlerinin, meslek odalarının, sendikaların tamamen yasal eylem ve basın açıklamalarının haber yapılmasını halkı tahrik le, Ergenekon ve Balyoz gibi Türkiye nin son dönemine damga vuran davalarda yaşanan hukuksuzluklara ilişkin haberleri yargılamayı etkilemeye teşebbüs le, hükümetin politikalarına ilişkin haberleri hükümeti darbe yoluyla düşürmek le suçluyor. Biliyor musunuz haberler savcı tarafından okunmamış bile. Sadece devrim, savaş, Ergenekon kelimeleri arama motorunda aratılmış ve çıkan sonuçlar iddianameye alınmış. Bunu nereden biliyoruz? Örneğin Devrimden Sonra isimli filmi anlatan bir sinema eleştirisi, içinde devrim kelimesi geçtiği için iddianamede. Stockholm Barış Enstitüsü nün insanlığın tarih boyunca 300 günü savaşsız geçirdiğini anlatan araştırması Odatv de İnsanlar Kaç Gün savaşmadan Durabilmiş başlığıyla haber yapılmış. Başlığında savaş kelimesi geçtiği için iddianameye girmiş. Öyle ki ABD nin eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton un bir açıklamasının haberi bile içinde geçen kelimelerle iddianamede suçlama konusu oldu. Bunun gibi yüzlerce saçma nedenle Türk kamuoyu iddianamenin yayınlanmasının ardından Odatv davasının bir gazetecilik davası olduğuna inandı. BELGELENMİŞ SAHTE DELİLLER Peki sanıklar birbirlerini tanımadığı halde nasıl örgüt olmakla suçlanabiliyor? İddianamede bunun tek dayanağı polisin yaptığı baskının ardından üç bilgisayarda bulduğunu iddia ettiği dijital notlar. Bu notlar kanıt sayılarak sanıkların haber, kitap ve yazıları organize olarak yazdığı iddia ediliyor. Peki bu notlar gerçek mi? Biz bu notları hayatımızda ilk kez tutuklandığımız gün gördük. O andan itibaren bizlere ait olmadığını ispatlamaya çalıştık. Bunun için suçlama konusu olan bilgisayarların bilirkişilerce incelenmesi için çaba sarfettik. Ancak savcılar bunu engellemek için her şeyi yaptı. Hatta bilgisayarların kopyalarını teslim ettiğimiz bir üniversite laboratuvarında bu kopyalara da el koydu. Bir cinayet sanığı olsanız kullandığınız silah balistik incelemeye tabii tutulur. Suçlama buradan elde edilen bulgulara dayandırılır. Türkiye nin son dönem bütün terörizm davalarında suçlamalar hep şüpheli bilgisayar notlarına dayanıyor. Sanıklar bir dijital dosyada adı geçtiği iddiasıyla tutuklanıyor. Bugüne kadar Türkiye de üç üniversiteden ve ABD de bulunan Data Devastation adlı bilişim şirketinden dört ayrı rapor aldık. Dördü de bu verilerin bilgisayarlarımızla virüslü saldırıyla yüklendiğini ortaya koyuyordu. Yetmedi. Mahkeme Başbakan a bağlı Türkiye deki bir bilim kuruluşu olan TÜBİTAK tan rapor istedi. Tutukluluğumuzun 18. ayında rapor mahkemeye geldi. Rapor, bu notların suçlama konusu olan bilgisayarlarda oluşturulmadığını, değiştirilmediğini ve hiç açılmadığını söylüyordu. Bilgisayarlara dışarıdan müdahale eden virüslerin varlığını da tespit ediyordu. Buna rağmen dava devam ediyor. Adil olmayan bu mahkemenin hepimize ceza vereceğini şimdiden söyleyeyim. BUNLAR SUÇ DEĞİL Peki gerçekten de bu notlar gerçek olsaydı, sanıklar organize olup yazılar yazsalardı, haberler yapsalardı, kitaplar hazırlasalardı ve bununla hükümeti düşürmeye çalışsalardı bu suç muydu? Bana sorarsanız iyi gazetecilik, hükümetleri yerinden bile edebilir. Washington Post un ortaya çıkardığı Watergate skandalı Nixon ı koltuğundan etmedi mi? Bizim ülkemizde de geçmişte birçok iktidar basında çıkan skandallarla http://www.mgkmedya.com Pazar, Mart 31, 2013 - Sayfa 3 / 5

yıkıldı. Odatv davasında yapılan suçlamalar yasalara göre bile suç olmayan eylemler. Türkiye yi dışarıdan izleyen biri Türkiye deki davalara bakarak her gün bir isyanın, bir darbe girişiminin olduğunu sanabilir. Ancak bu kadar davaya rağmen Türkiye de fiili hiçbir isyan ya da darbe teşebbüsü yok. Bu nedenle davaların esası darbe yapmaya değil, darbe ortamı oluşturma ya dayanıyor. İddianameye yansıyanlara göre davayı kurgulayan akıl, şöyle düşünüyor: ülkede istikrar bozulursa kaos ve kargaşa olur, kaos ve kargaşa darbe getirir, öyleyse ülkede istikrarı bozan açıklama ve eylemler yasal da olsa darbeye zemin hazırlamaktadır. İşte bu zihniyet hiçbir suç unsuru taşımamasına rağmen Odatv yazılarını suçlama konusu yaptı. ORTAK ÖZELLİKLERİ CEMAAT Size Türkiye de basın özgürlüğünü tehdit eden ikinci gücün Fethullah Gülen in polis ve yargı içinde illegal örgütlenen takipçileri olduğunu söylemiştim. Bu konuda bizim davamızı ilgilendiren önemli bir ayrıntı var. Davada yargılanan Haliç te Yaşayan Simonlar adlı kitap Fethullah Gülen in takipçilerinin polis ve yargıda yasadışı örgütlenmesini anlatıyor. Kitabın yazarı Hanefi Avcı, bu örgütlenmenin muhalefetteki kimseler aleyhinde yasadışı dinleme, izleme ve sahte delil üretme faaliyetlerinde bulunduklarını somut örneklerle açıklıyor. Hayatı boyunca polislik yapan Hanefi Avcı hakkında bu kitap nedeniyle dört farklı terör soruşturması açıldı. Odatv olarak bizim yaptığımız haberler; Türkiye de gündemde olan davalarda polis içinde cemaat bağlantılı bir grubun sanıklar aleyhine sahte delil ürettiğini ortaya koyuyordu. Sadece birkaç örnek vereyim. Polisin gözaltındaki bir sanığın telefonunu açarak onu örgüt üyeleriyle bağlantılı göstermek için 139 tane telefon numarası yüklediğini Odatv de belgeleriyle haberleştirdik. Balyoz Davası na konu olan delillerin sahte olduğuna dair yüzlerce somut örneği haberleştirdik. Örneğin çok tartışma yaratan Kafes Planı davasında savcıların plan bulunmadan 10 gün önce bazı sanıklara planla ilgili soru sorduğunu gösterdik. Polisin çeşitli kazılarda bulduğunu iddia ettiği bombaların yanında yaptıkları konuşmaları yayınladık. Emin olun bunlara ulaşırken mahkeme belgelerinden faydalandık. Ne oldu biliyor musunuz? Bu hukuksuzluklarını anlattığımız polisler Odatv operasyonunu yaptı. O savcılar Odatv operasyonunu soruşturdu. O hakimler karar verdi. Davanın bir diğer sanığı gazeteci Nedim Şener, Agos gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant Dink cinayetini araştırdı. Bu cinayette polis içinde Gülen in takipçilerinin rolünü aydınlattı. Bu polisler Odatv operasyonu yapan polislerdi. Sanıklardan gazeteci Ahmet Şık ın tutuklanmasına neden olan kitap, polis içinde Gülen in takipçilerinin örgütlenmesini anlatıyordu. Şık ın işaret ettiği isimler Odatv operasyonunu yaptı, Ahmet Şık ın kitabı yasaklandı. Yalçın Küçük Türkiye de bu meseleyi televizyonda dile getiren popüler bir aydındı. Gülen in takipçileri onu hedef alan açıklamalar yapıyorlardı. O da bu operasyonda tutuklandı. Kısacası birbirimizi tanımıyorduk ama ortak bir özelliğimiz vardı. Aynı grubun hedefindeydik. YARGI VE POLİS ARAÇ OLARAK KULLANILIYOR Sonuçta söylemek istediğim şu, Türkiye de gün geçtikçe daha baskıcı bir idare kuruluyor. Erdoğan ve Gülen in takipçileri polis teşkilatını ve yargı gücünü bu dönüşüm için silah gibi kullanıyor. Associated Press in araştırmasına göre dünya üzerinde en çok terör hükümlüsü Türkiye de. Uluslararası basın kuruluşlarının verdiği rakamlar da dünyada en çok gazeteci tutuklayan ülkenin Türkiye olduğunu gösteriyor. Tutuklananların çoğu da terör yasalarıyla suçlanıyor. Bunun nedeni elbette Türk insanının doğasında terörizm olması değil. Sebep, Türkiye de iktidar sahiplerinin, biz gazeteciler dahil, engel olarak gördüğü kimseleri yargı eliyle ortadan kaldırması. Bunun için de en çok terör yasalarına başvurması. Terör yasaları öyle tanımlanmış ki ülkede konuşmaktan ve yazmaktan başka bir şey yapmayan insanlar ömür boyu hapisle yargılanıyor. Ülkede çıkarılan yargı paketleri tecavüz, cinayet gibi suçlardan hapse girenleri kapsıyor ama bu şekilde terörizmle suçlananları kapsamıyor. Bakın çarpıklık öyle bir boyutta ki benim tutuklandığım ay içerisinde Odatv ve Balyoz davalarında savcılık 175 kişi hakkında tutuklama talep etti. Hakimler hepsini tutukladı. Yani savcı ne dediyse mahkeme onu yaptı. Mahkemeye gelen 176. kişinin tutuklanma talebini mahkeme heyeti reddetti. Kimdi o biliyor musunuz? Adı faili meçhul cinayetlere, yargısız infazlara karışmış ve bu yüzden hüküm giymiş Ayhan Çarkın isimli bir polis. Çarkın, o günlerde ortaya çıktı ve birçok muhalifi öldürdüğünü itiraf etti. Ama mahkeme bu itiraflara rağmen onu serbest bıraktı. Ancak Odatv davasında ifadeye çağrılınca yurtdışından kalkıp gelen sanığı kaçabilir diyerek tutukladı. Yargının ne kadar politik olduğunun fotoğrafını göstermiyor mu? http://www.mgkmedya.com Pazar, Mart 31, 2013 - Sayfa 4 / 5

SERBEST KALSAK DA DAVALAR DEVAM EDİYOR Ben hapishanede 20 ay tutuklu kaldım. Tutuklandığım gün bana savcı sadece 5 soru sordu. Bana ve diğer sanıklara sorulan soruların hiçbirinin ama hiçbirinin terörizmle ilgisi yoktu. 20 ay boyunca mahkemeye gittim. Beklediğim şeylerden biri bana soru sorulmasıydı. Ama 20 ay boyunca ne hakim ne savcı tek bir soru sormadı. Sonra serbest bıraktılar. Ne tutuklanmamı ne de bırakılmamı hukukla açıklayamıyorum. Uluslararası kuruluşların da üzerinde durmadığı bir ayrıntı var. Biz serbest bırakılsak da tehdit devam ediyor. Halen yargılanıyoruz. Halen tutuklanma tehlikesini yaşıyoruz. Dava dosyaları, haber yaparken bize göz kırpmaya devam ediyor. DEVRİMLERİMİZ ORTAK Burada, Washington da bütün bunlara eklemem gerekenler var. Kuşkusuz aranızda ABD yurttaşları da oturuyor. Sizin atalarınız 18. Yüzyılda monarşiden ve sömürgecilerden koparak bütün dünyada çığır açan bir devrim yaptı. Bu devrim ateşi Fransa dan başlayarak bütün Avrupa yı sardı. 20. Yüzyılın başında özgürlük dalgası benim ülkeme geldi. Ülkem verdiği mücadeleyle monarşiden koptu. Halkım modern değerlerle tanıştı. ülkenin en çok satanları arasında yer aldı. Beraber kitap yazdığım arkadaşımla birbirimizi hiç görmeden, birbirimize gönderdiğimiz notlarla, bilgisayar kullanmamız yasak olduğu için kağıt ve kurşun kalem kullanarak kitap yazdık. İnandıklarımızı yazma konusundaki tutkumuz her şeye rağmen daha da arttı. Gerçekleri yazma konusundaki cesaretimiz, inadımız büyüdü. O nedenle her ne kadar Türkiye de basın özgürlüğünü tartışsak da ben kendimi hiç olmadığım kadar özgür hissediyorum. Son dönem Türk basınında yükselen medya patronu Başbakan benim idolümdür dedi. Son dönem Türk basınında yükselen genel yayın yönetmeni Başbakan benim atamdır ifadelerini kullandı. Gazeteciliğini iktidarlara hediye eden bu insanların özgürlüğünü kaybettiğini düşünüyorum. Beni dinleme sabrını gösterdiğiniz için teşekkür ederim. *Barış Terkoğlu nun Amerika Atatürk Derneği nin davetlisi olarak gittiği Washington da yaptığı konuşmanın metnidir. Benim ülkemde o gün yaratılan değerler bugün tehdit altında. Adalet ve özgürlük gibi tarihi değerlere sahip çıkanların da sizin hükümetinize eleştirileri var. Bu eleştirilerin nedeni Türkiye yi bir baskı coğrafyasına dönüştüren güçlerin sizin hükümetlerinizden aldığı açık destek. Bu nedenle hapishanelerde yatan tüm insanlar ABD yi yönetenlerin sadece ekonomik çıkarları uğruna bu hukuksuzluğa göz yumduğunu düşünüyor. Ben haksız olmadıklarına inanıyorum. BİZ ÖZGÜRÜZ Sonuca gelirsem bugün Türkiye de basın özgürlüğü dahil bütün hak ve özgürlüklerin ortadan kaldırıldığı dönemdeyiz. Şundan emin olunuz, bizler bedeli ne olursa olsun haklarımız ve özgürlüklerimiz için mücadele edeceğiz. Biliyoruz ki insanlık bu değerler için birçok bedel ödedi. Biz de ne olursa olsun asla vazgeçmeyeceğiz. Yargılandığım mahkeme önünde şunları söylemiştim: Eğer bugün buradan çıksam adliyenin merdivenlerinde oturup aynısını yazacağım. 100 yıl hapiste kalsam, çıktığım gün aynı fikirlerde ısrar edeceğim. Sağ kolum olmasa sol kolumla düşündüklerimi anlatacağım. Gerçekten yaptık da. Hepimiz hapishaneden birer kitap sahibi olarak çıktık. Tamamı http://www.mgkmedya.com Pazar, Mart 31, 2013 - Sayfa 5 / 5