Kadına Yönelik Siddete Karsı Uluslararası Dayanısma Günü 25KASIM Stj. Av. Selcen BAYÜN Stj. Av. Narin Ceren DİNÇER 110 Hukuk Gündemi 2013/2
İnsan Hakları herkes içindir; yalnız erkekler için değil. sözleri ile hatırlanıp yaşatılan Flora TRISTAN ile yazıya başlamak daha uygun geldi. Çünkü Kadının da insan olduğu gerçeğini korkmadan söyleyen Flora TRISTAN ın yaşadığı dönem Fransa sında, Napolyon tarafından çıkarılan kadın düşmanı olarak nitelendirilen Medeni Kanun yürürlükte olup bu Kanuna göre, Her kadın kocasının mülküdür; kadınların okul ya da meslek eğitimi alması olanaksızdır; kadınlar loncalara sokulmuyordu yani bağımsız olarak çalışma olanağından yoksundur. 1 Kısacası kadın, insan dışında herhangi bir şey olarak nitelendirilmektedir Kadına yönelik şiddet, yüzyıllardır süregelen bir 1 Dünyayı Değiştiren Kadınlar-Norgard KOHLHAGEN Erdemlilik ya da suçluluk, ön koşul olarak iyi ya da kötü davranmak arasında bir seçim yapma özgürlüğüne bağlıdır. Hiçbir şeye sahip olmayan, hiçbir şey yapmayan kadının, yaşamı boyunca ya kurnazlık ya da baştan çıkarma yoluyla açlıktan nasıl kurtulacağını kollamaktan başka ne çaresi vardır? Kadınlar özgürleşene kadar fahişelik artacaktır. Flora TRISTAN Maria, Patria, Minerva Mirabel insan hakları sorunudur. Toplumdan topluma değişmekle birlikte tüm dünyada baş gösteren bir problemdir. Çoğu zaman kadına yönelik şiddet denildiğinde sadece fiziksel şiddet düşünülmektedir; oysaki eşi tarafından harçlığa bağlanan kadın kendi parasını kazansın veya kazanmasın ekonomik şiddete maruz kalmaktadır. Kadın, eşi tarafından hareketleri kıskançlık gibi şirin şirin isimleştirilen davranış veya ifadelerle kısıtlandığı ya da erkeğin bilinçli hareketleri ile aşağılandığı zaman duygusal şiddete maruz kalmaktadır. Burada sayılan ve sayılmayan bütün şiddet türleri göz ardı edilirken kadın nasıl özgürleşecek ve birey olacaktır sorusu burada devreye giriyor; ancak bu soru her okuyucunun kendi kendine cevaplaması gereken bir soru olarak kalacaktır. 2013/2 Hukuk Gündemi 111
Kadınların, şiddete maruz kalmalarının önlenmesi için çeşitli uluslararası anlaşmalar imzalanmış ve bildirgeler yayınlanmıştır. Bunlardan biri de Birleşmiş Milletler (BM) Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesidir. Bu bildirgenin 1. maddesinde kadına yönelik şiddet ; İster kamusal isterse özel yaşamda meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel veya psikolojik acı veya ıstırap veren veya verebilecek olan cinsiyete dayanan bir eylem veya bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlamaya veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma şeklinde tanımlanır. Bu tanımdan yola çıkarak kadının her alanda farklı şekillerde şiddete maruz kalabileceği söylenebilir. BM verilerine göre kadınların tüm dünyada şiddete maruz kalma oranı ülkelere göre değişmekle birlikte %17-75 arasında değişmektedir. Kadına karşı şiddete sessiz kalınmaması, bu konuda farkındalık yaratılması ve önlenmesi için BM nin 1999 tarihli bir kararı ile her yıl 25 Kasım tarihi Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma Günü olarak anılmaya başlanmıştır. Tarihin 25 Kasım olarak belirlenmesinin nedeni ise trajik bir olaya dayanmaktadır. 25 Kasım 1960 ta, Dominik Cumhuriyeti nde ülkeyi diktatörlükle yöneten Rafael Trujillo ya karşıtlığıyla bilinen Mirabel Kardeşlerin, Trujillo nun: ülkede iki tehlike var kilise ve Mirabel kardeşler gibi söylemlerinden sonra Mirabel Kardeşlerin tecavüz edilerek vahşice öldürülmesidir. Bunun ardından tüm dünyada kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve şiddete dur demek için kampanyalar düzenlenmiş, 1981 yılında Kolombiya da toplanan 1. Latin Amerika ve Karayip Kadınlar Kongresinde 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dayanışma Günü ilan edilmiştir. Mirabel Kardeşler, vahşice öldürülmeden önce ülkelerinde yaşanan sorunlar için diktatör Rafael Trujillo ya karşı gelirler ve bunun yüzünden defalarca zulme uğrayıp hapsedilirler. Mirabel Kardeşleri bunlarla yıldıramayacağını anlayan diktatör son olarak 25 Kasım 1960 ta Kardeşleri öldürme yoluna gitmiştir. 3 kız kardeşten birinin kod adının kelebek olması nedeniyle kız kardeşler dünyada Kelebekler olarak anılmaktadır. Kadına yönelik şiddete ülkemiz açısından bakıldığında ortaya iç açıcı sonuçlar çıkmamaktadır. Her yıl birçok kadın şiddete maruz kalmakta ve şiddete bağlı olarak ölümler gerçekleşmektedir. 2013 yılının ilk 10 ayında öldürülen kadın sayısı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı verilerine göre, 136 dır. Bu sadece öldürülen kadın sayısı olup tecavüze, tacize maruz kalan kadın sayısı da eklenince ortaya akıl almaz rakamlar çıkmaktadır. Ülkemizde kadına karşı şiddetin artması üzerine 2011 yılında Ankara Barosu nda şiddete maruz kalmış kadın ve çocuklara hizmet vermek amacıyla sosyal dönüşüm projesi ile Gelincik Merkezi kurulmuştur. Gelincik Merkezi kurulduğu günden bugüne şiddet mağdurlarına her türlü desteği sağlamaya çalışmaktadır. Kadına karşı şiddetin önlenmesi için her şeyden önce devlete büyük sorumluluklar düşmektedir. Çıkarılan kanunlarla 2 kadın bir birey olarak görülmeli, aile içinde ele alınmamalı, hakları bu şekilde verilmeli ve uygulayıcılar iyi eğitimden geçirilip duyarlılıkları artırılmalı, bu şekilde devletin yeterli özeni göstermediği için kadınların mağdur olmalarının önüne geçilmelidir. Ayrıca uzun vadede toplumun yıllardır süre getirdiği algı değiştirilmeli, kadın toplumda erkeğin eşi, evladı, kardeşi olarak değil bir BİREY olarak algılanmalıdır. 2 Misal 5237 Sayılı TCK gibi bir genel kanun varken kadın ve erkek için çıkarılmış bir kanun iken; 6284 Sayılı Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ile kadına karşı şiddet uygulayanlara ayrı cezalar getirilmesi; toplumsal bakımından kadının birey olarak kabul edilmesini engelleyici bir tutumdur. 112 Hukuk Gündemi 2013/2