Kur an-ı Kerim in Şifresi Kur an ın Tahrifi - KURAN'IN SIRLARI - Gizli ilimler Sitesi



Benzer belgeler
5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

Sıra no Sûre Adı. Âyet sayısı O.B.E.B

11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Kur ân-ı Kerîm sûrelerinin sondan sayılması 1

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesin olarak inanırlar. Bakara suresi, 4. ayet.

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır

KURAN YOLU- DERS 3. (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti)

BESMELE VE ALLAH LAFZ-I CELÂLİ'NİN SAYIMLARI

Islam & Camii Diyanet İşleri Türk İslam Birliği

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

1- Aşağıdakilerden hangisi suhuf gönderilen peygamberlerden biri değildir?

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok

EK: Mucize Avcısı nı yayına hazırlarken, çok

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

MERYEM SURESİNDEKİ MUKATTAA HARFLERİ كهيعص

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetü l-arz Kur an da Dabbetü l-arz Kaynakça. Dabbetü l-arz

İsra ve Miraç olayının, Mekke de artık çok yorulmuş olan Resulüllah için bir teselli ve ümitlendirme olduğunda da şüphe yoktur.

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Tefsir II ILH

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

22:40 AYETİNİN KURAN DAKİ KOORDİNATLARI

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Question. Kur an ın (Defaten Ve Tedricî) İnişi. Dr.İbrahimiyan

Herkes bir arayış içinde

ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan

1. EÛZÜ ÖĞRENELİM ANLAMI. 1. Kovulmuş Şeytan dan Allah a sığınırım.

Yaz l Bas n n Gelece i

Birinci İtiraz: Cevap:

Zengin Sayılar (abundant numbers or excessive numbers) σ(n) > 2n

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

E-KİTAP SATIŞLARINIZLA, SÜREKLİ BİR GELİRE NE DERSİNİZ? By Alia RİOR. Alia RİOR

başlıklı bir dersine dayanarak vermeye çalışacağız.

OKUNMAMIŞ ÜÇ MESAJINIZ VAR

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor.

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

Question. Masumların (Allah ın selamı üzerlerine olsun) velayet hakkına sahip olduklarının delili Nedir?

İkili Simetrik Kitap ❸


7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

Âyet Sayısı Sıra umarasından Büyük Olan Sûreler



Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HİCRİ-2 YAHUDİLERLE İLİŞKİLER KAYNUKAOĞULLARININ MEDİNEDEN ÇIKARTILMASI

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

İlmihal 1 Siyer 1 Ahlak 1 İlmihal 2 Siyer 2 Ahlak 2 İlmihal 3 Siyer 3 Ahlak 3 İlmihal 1 Siyer 1 Ahlak 1 İlmihal 2 Siyer 2 Ahlak 2 İlmihal 2 Siyer 3

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir.

Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetül-Arz Kur an da Dabbetül-Arz Kaynakça. Dabbetül-Arz دابة االرض

İHSAN SOHBETLERİ İHSAN SOHBETİ. Kovulmuş şeytandan Allah a sığınırım,

İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma

19 lu gruplar halinde sûrelerin sondan sıra numaraları ile âyet sayıları 1

Hz. Peygamber'in ilk muhatapları olan Mekkelilerle mücadelesini anlatan Kur'ân'da tam

Kur an ın Özellikleri

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

6. SINIF DERS: DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÜNİTE:1 KONU: DEĞERLENDİRME SORU VE CEVAPLARI

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23)

HAC SURESİ İniş Sırası: 103 Mushaf Sırası: 22 Medeni Sure 78 Ayettir. Rahmân ve Rahîm Allah ın adıyla


KUR'AN SÛRELERİNİN RESMİ VE İNİŞ SIRALAMASI

Sıra umaraları Kümesi ve Âyet Sayıları Kümesi

YASIYOR. MUYUZ. SASIYOR.. MUYUZ? Bismillahirrahmanirrahim MUHİDDİN YENİGÜN. (e-posta: yayınevi sertifika no: 14452

HESAP. (kesiklik var; süreklilik örnekleniyor) Hesap sürecinin zaman ekseninde geçtiği durumlar

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

- 1 - Hz. Bahaullah-ın hicri yılı olarak mübarek doğumu 1233 suudu ise 1309 mübarek yaşı 76 yıldır.


Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP:

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

Hafta Konu Ön Hazırlık Öğretme Metodu

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

İman. Çalışmanın ana fikri. İsa ya iman etmek, zihin, duygu ve iradeyle O na güvenmek, dayanmak demektir. Çizimler: Meghan Burns

AKP'li Başkan, Peygamberin oğlu Tayyip dedi mi? Sözcü yalan mı söylüyor?

Acaba İslam dini Kadın ın sünnet olması doğrultusunda bir destur vermiş midir?

..Mesela Google-Youtube-Messenger'a girmeyin. Apple ve Microsoft ile alakalı hiç bir cihazı, programı kullanmayınız.

KİTAPLARA İMAN. 1 Vahiy nedir? Allah Teâla nın Cebrail (aleyhisselam) vasıtasıyla peygamberlerine bildirdiği ilahî emirlerdir.

Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre

İkili Simetrik Kitap ❷

MATEMATİK VE ZEKA KİTABI

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

Transkript:

Kur an ın tahrif edilmemiş yegane vahiy olması, dostlarını (=velilerini: mü minleri) alabildiğine sevindirirken, düşmanlarını da alabildiğine kahretmektedir. Fakat kahrolan düşman, üzüntüyü bırakıp, yine de, "elden gelecek bir şeyler olabilir mi?" diye arayışını sürdürmektedir. Belki de, Kur an ın şifreli bir kitap olduğu, 1400 senedir bu şifreleri kimsenin anlamadığı ve çözemediği gibi iddialar bu kabil değerlendirmeye müstehaktır... Bu yazıyı kaleme alırken, "bir delinin bir kuyuya attığı bir taşı çıkartmaya çalışan kırk akıllı"dan biri konumuna düşmek gibi bir riski göğüslemek gerektiğinin farkındayım. Bununla beraber, susmakta ikrar anlamına gelebilirdi... Eylül/2002 tarihinden beri (on aydır) gündemde, bir tıp öğrencisi olduğu söylenen Ömer Çelakıl ın imzasını taşıyan, KUR AN-I KERİM İN ŞİFRESİ adında bir kitap var. Bu kitapla ilgili kanaatlerimi İKTİBAS okuyucusu ile paylaşmak istiyorum. Kitabı kim, niçin yazdı? "Kur an-ı Kerim in Şifresi" adını taşıyan sözde kitabın yazarı kimdir? Her ne kadar kitabın yazarı Ömer Çelakıl görünüyorsa da, bu, bildiğimiz anlamda bir yazarlık değildir. Çünkü kitabın künye sayfasında şöyle bir not yer almaktadır: "Bu kitap, Ömer Çelakıl ın çalışma notlarından Ergun Candan tarafından hazırlanmıştır." Bu kadarcık kısa bir not, kitabın serüvenini anlatmaya yetmektedir. Zaten hatırladığım kadarıyla Ceviz Kabuğu programında da Hulki Cevizoğlu nun sorgulamalarıyla, kitabın tamamının kendisi tarafından yazılmadığını, kendisinin verdiği notlarda bazı(?) değişiklikler yapıldığını Ömer Çelakıl itiraf etmişti. Şu halde kitabın bir kısım dökümanları ve belki bazı bölümleri Ömer Çelakıl a aitse de, asıl yazarı Ergun Candan imzasını atan kişidir. Kitabın niçin yazıldığına ilişkin kanaatimi ise, yazının sonuna saklıyorum. Nasıl Reklam Ama?! Çağımız gerçekten bir cilalı imaj devri. Gücü elinde bulunduran bir şebeke, dilediğini vezir ediyor, dilediğini rezil. Bir zamanlar benim kuşağım, (müslümanlar) sırf radikallik olsun diye Cumhuriyet gazetesi okurdu. Ama bunu niye yapardı, kimse tam olarak izah edemezdi. Şimdi de, "Kur an-ı Kerim in Şifresi" türünden kitaplar, kapitalizm tapınağının ezanları olan reklamlar sayesinde herkes tarafından tüketiliyor. Hiçbir ilmi değeri olmayan, biçiminden başka hiçbir kitap özelliği taşımayan bir sözde kitap, çok ciddi tartışma ve haber programlarına konu(k) olabiliyor. İzleyiciler ise, bunda bir keramet olduğuna inandırılıyor. 1 / 11

Eskiler "edep ya hû" derlermiş. Evet, insan biraz edepli olmalı değil mi? Şu cümleleri okursanız, edebin neden gerekli olduğunu anlarsınız: "Lise yıllarında TÜBİTAK matematik birinciliğini kazanan yazarımız, 1400 yıldır fark edilmeyen, geleceğe ait gizli bilgilerin Kur an-ı Kerim de bulunduğunu, kendisinin çözdüğü bir şifreyle ortaya çıkarttı.... Şifre herkes tarafından kolaylıkla uygulanabilme özelliğine sahip olduğu için bundan sonra, bu şifreyle çalışacakların, daha fazla bilgiye de ulaşılabileceğini [ ulaşabileceklerini olmalıydı-m.d] tahmin ediyoruz. Gerçekten inanılmaz... Gerçekten çok çarpıcı..." (Kitabın arka kapak yazısından). Dikkatinizi çekmiştir, yirmili yaşlarda bir delikanlı, 1400 senedir fark edilmeyen, geleceğe ait gizli bilgileri keşfetmiş! Çünkü o, lise yıllarında, TÜBİTAK matematik birincilik ödülü almışmış! Matematik her sırrı çözermiş! Başta, Kur an ın yed-i emin i, Kur an la özdeşleşen, Kur an uğruna, katlanmadığı sıkıntı kalmayan peygamber Muhammed (a.s) bu sırları bilememiş, ondan sonra gelen binlerce Kur an öğrencisi ve hatta Kur an ı pek çok müslümandan daha titiz bir bilimsel tedkikten geçiren oryantalistler de keşfedememişler ve bu büyük mucize, matematikten anlayan bir genç öğrenciye nasip olmuş! Bu söze ne demeli? Bu ne kadar büyük reklam böyle! Bu nasıl da boyundan büyük laftır öyle! Haddi nasıl da aşmaktır öyle! Ne cüretkarlıktır! İnanılmaz, çok çarpıcı denilen iddialar, yığınlarca yanlış yumağından başka bir şey değil. Bilimsellik Görüntüsünde Kur an a Saldırı Kitapta, Kur an ın güya gelecekte olacağını haber verdiği hadiselerden bahsedilirken "Kur an-ı Kerim in Kehanetleri" başlığıyla, Kur an ın bir kehanetler kitabı olduğu söylenmiş olmaktadır. Bu söz, yazarın en büyük saygısızlığıdır ve aslında kitabın yazılış amacı bu kelimelerin arkasında gizlidir. Çünkü kehanet, gelecekten haber verdiğini iddia eden falcıların işidir. Bu kimselere kâhin denmektedir. Bunlar, vahye dayanmadan bu bilgileri verdiklerini iddia etmektedirler. Orta çağ, bir aşağılama sıfatı olarak kullanılmasına rağmen, modern putperest cahiliyye toplumları da modern kehanetlere inanmaktadır, tıpkı ortaçağ toplumları gibi. Mekke kafirleri Peygamberimize "sen bir kâhinsin, ya da mecnunsun (cinlenmiş)" demişlerdi. Arkasından, "Şairdir, bekliyoruz, görün bakın ( Muhammed e) zaman neler yapacak!" sözleriyle, peygamber (a.s)ın türlü belalara maruz kalacağı beklentisine girmişlerdi. (52/Tur, 29-30) Kur an da kâhin sözü iki yerde geçmektedir. Bunlardan biri Hakkâ suresindedir: 2 / 11

"Hayır, görebildiklerinize ve göremediklerinize yemin ederim: Şüphesiz o (Kur an) Şerefli bir Elçi nin sözüdür. O, bir şairin sözü değildir. Ne de az inanıyorsunuz! O bir kâhin sözü de değildir. Ne de az düşünüyorsunuz!" (69/Hakkâ, 38-42) Bu ayetlerde Kur an ın bir kehanet kitabı, Muhammed in de bir kâhin olmadığı beyan edilmektedir. Daha doğrusu bu vehimi taşıyan Mekke müşrikleri paylanmaktadır. Şimdi, "Kur an-ı Kerim in Şifresi" gibi iddiaları nasıl yorumlamak gerekir? Ben bu çabaların kesinlikle sıradan bir bilgi eksikliği, basit bir cehalet olduğu kanaatini taşımıyorum. Bunun, Kur an a yapılmak istenenlerle bir ilgisi olduğunu düşünüyorum. Kitapta Kur an a saygısızca ve pervasızca atfedilen kehanetler cümlesinden olarak I. Ve II. Dünya savaşları, helikopter, telefon, telgraf ve otomobilin icadı, Suriye ve Filistin in fethi, Rum Devleti nin fethi, Mısır ın fethi gösterilmektedir. (s.71-163) "Kur an-ı Kerim in Şifresi" kitabının yazar(lar)ının Kur an bilgisi sıfır düzeyinde. Dolayısıyla, Kur an a iftira attığının farkında bile değil. Bu olaylardan sadece Rumlarla ilgili haber Kur an da geçmektedir, fakat onu da yanlış vermektedir. Çünkü Kur an Rumlar ın (Bizans ın) yenildiklerini ama bilahare (birkaç yıl içinde) galip geleceklerini bildirmektedir. Bu durumda ayetlerin akışından, Persler in yıkılacağı anlamını çıkartmak mantıklı iken, o, Bizans ın yıkılacağını haber verdiğini iddia etmektedir. Bunun dışındaki, "Kur an ın Kehanetleri" olarak adlandırdığı olay ve icatların tamamı uydurmadır, Kur an a yakıştırmadır, Kur an ı batıl bir tevile alet etmektir. Bilimsel tefsir saplantısının en kötü bir versiyonudur. Bence bu tür kitaplar, Şeytanın sağdan, soldan, önden, arkadan yanaşma taktiklerinin, sağdan olanıdır. Bir şekilde Kur an şurasından burasından çekiştirilerek özgünlüğü zedelenmek, tıpkı Tevrat ın akıbetine uğratılmak istenmektedir. Kur an bir kehanetler kitabı derekesine indirildiği zaman, özgünlüğü bitmiş demektir. Kur an ı açıkça inkar etmenin mümkün olmadığını bilen mihraklar onu, şifre, kehanet, sır gibi şeytani oyunlarla tahrif etmek istemektedirler. Kısacası Kur an a kehanet sıfatını yakıştırmak, müsteşriklerin bile yapamadıkları çok ciddi bir cüretkarlık ve haddini bilmezliktir. Kur an-ı Kerim in Şifresi Kehanet ve Ebced Hesabına Dayanmaktadır Kitap tamamen sırcılığa, ebced hesabına, kehanet masallarına dayanmaktadır. Yazar ebced hesabının temelde Fisagor a dayandığını, İbranice de bunun Gematria dendiğini, Arapça ya ebced hesabı adıyla geçtiğini açıkça belirtmektedir. (s.12) İslam hakkında ortaya atılan bir çok sapık fikrin, Allah ın gayb olarak adlandırdığı alanlarda fikir yürütmelerin tamamı işbu uydurma ebced hesabına dayanmaktadır. Kitapta da değinildiği gibi, bu tür kehanet yöntemleri ezoterizmde (batınîlik) ve tasavvufta bolca kullanılmıştır. 3 / 11

Ebced hesabı, Said Nursi nin kitaplarında da çokça bulunmaktadır. Kur an-ı Kerim in Şifresi kitabına benzeyen, çok büyük ihtimalle müstear isimle aynı kişilerin yazdığı, KUR AN DA GİZLENEN TARİHLER isimli bir kitap nokta yayınları logosuyla, (güya farklı bir yayınevi tarafından) yayınlanmış. Bu kitap, Ömer Çelakıl ın kitabının yayın tarihinden (İst-Eylül/2002) sadece iki ay sonra (İst-Kasım/2002) yayınlanmış gözükmektedir. Kitabın yazarı olarak Serkan Tekin ismi bulunmaktadır. İşte bu kitap da tıpkı Kur an-ı Kerim in Şifresi ile özde aynı konuları, aynı bakış açısıyla işlemekte olup, baştan sona akıl almaz ebced hesaplarıyla doludur ve sık sık Said Nursi nin kitabındaki ebced hesaplarına atıfta bulunmaktadır. Kur an-ı Kerim in Şifresi kitabının GİRİŞ bölümünde Sayıların Gizli Dili başlığı altında 1, 2, 3, 4, 5, 7, 12, 22, 23, 40, 41, 50 sayılarının gizli dili ve ezoterik değerleri(!) üzerinde durulmaktadır. Tabi, 1 den 50 ye kadar olan sayılardan oniki tanesi var da, otuz sekiz tanesi neden yoktur, neden 50 sınır olmakta, 50 den sonrası da yer almamaktadır, bu seçim hangi kurala dayanmaktadır, bunun herhangi bir açıklaması yok. Yukarıdaki rakamlarla ilgili açıklamalar da Yahudi kabalizmine ve başka ezoterik mitolojilere ait bilgiler olup, Kur an gibi yüce bir kitapla en küçük bir alakası bulunmayan hurafelerdir. Bu bahsi muğlaklıklarla kapatan yazar bundan sonra, "Matematiğin Kur an daki Yeri"ne lafı getirmekte ve 1400 senedir kimsenin ( peygamber as ın bile) keşfedemediği sırları keşfetmenin dayanılmaz hafifliğiyle mucizeleri birer birer sıralamaktadır: "Birbirleriyle ilintili sözcüklerin tekrarlanış oranları" başlığı altında yer verilen büyük sırlar şunlardır: Yedi Gök-Göklerin yaratılışı; Dünya-Ahiret; Şeytan-Melek; De-Dediler; Gün-Günler-Ay; Bitki-Ağaç; Ceza-Affetmek; Zekat-Bereket; Rahmet-Hidayet; İyiler-Kötüler; Yaz Sıcak-Kış Soğuk; Sizi Yarattı-Kulluk; Şarap-Sarhoşluk; Zenginlik-Fakirlik. Yazar, bu konu ve kavramların, (kendi deyimiyle, "birbirleriyle ilintili sözcüklerin") Kur an da tekrarlanış sayılarının aynı olduğunu ileri sürüyor ve buradan, daha önce hiç kimseye nasip olmamış müthiş sırlar keşfediyor! Her şeyden önce, "birbirleriyle ilintili sözcükler" sözü oldukça kıytırık bir tanımlama. Çünkü birbiriyle ilinti kurulması gereken sözcükler sadece bunlar değildir. Yukarıdaki gibi sadece iki kelime arasında ilinti kurulmasını yazara kim söyledi, bunu hangi gerekçeyle yapmakta, hangi ilkeye dayanmaktadır? Mesela, şeytan-melek arasında ilinti kuruyor da, cinlerle neden ilinti kurmuyor? Veya İblis kelimesini neden işin içine katmıyor? Kur an da sadece bu kelimeler arasında mı ilinti kurulabilir? Mesela, birbiriyle ilintisi/alakası, ilgisi çok daha bariz olan mü min-kafir; mü min-müşrik; müslüman-kafir/müşrik; mü min-münafık; haram-helal; hidayet-dalalet; hizbullah-hizbuşşeytan; cennet-cehennem; kitap-kalem gibi kelimeler arasındaki ilintiye neden dikkat çekilmemiş? Üstelik, aralarında sayısal bir ilinti sırrı keşfettiğini söyleyen yazar hem yanlış bilgi vermekte, hem de yanıltmaktadır. Şimdi bunların bir kısmını görelim. Kitaptaki iddiaya göre Kur an da Yedi Gök yedi defa geçmekte, "Göklerin Yaratılışı" da yedi defa geçmektedir. Tamam burası doğru. Fakat, Kur an da "Göklerin Yaratılışı"ndan sadece bu yedi ayette bahsediliyor değil ki. Bunun dışında, onsekiz ayette "gökleri (ve yeri) yarattı" deniyor. Aradaki tek fark, "yaratılışı" ile "yarattı"da mı? Birincisi masdar, ikincisi mazi (geçmiş zaman) fiil sîgasındadır. Madem Kur an, iddia edildiği gibi sırlar içeriyorsa, bunun kamil manada bir sır(!) 4 / 11

olması için, göklerin yaratılmasından, bir biçimde bahseden ayetlerin tamamında bu sırrın içkin olması gerekmez miydi? Kaldı ki, eğer bu bir sırsa, körpe müneccim in iddia ettiği gibi bunu ilk defa nasıl o keşfetmiş olabilir? Anlaşıldığı kadarıyla yazar arapça bilmemektedir. Dolayısıyla ayetlerin sayısını, türkçe yayınlanmış Kur an fihristi kitaplarından edinmiş olmalıdır. Halbuki, Kur an kelimeleri fihristi deyince akla Muhammed Fuad Abdülbaki nin Mu cemül Müfehres li-elfazil Kur an adlı ölümsüz eseri gelmektedir. Eğer Çelakıl ın iddia ettiği gibi, ortada bir sır varsa, bu sırrı, Kur an ın dilini bilmediği halde, Kur an da hiç kimsenin bilemediği sırları keşfeden, yani Kur an a hariçten gazel okuyan birisi değil, en azından, Kur an a ömrünü vermiş bulunan M. F. Abdülbaki daha önce keşfetmiştir! Kaldı ki, tarihteki yüzlerce müfessir, ayetlerin bu kadar basit sayısal değerlerinden haberdardı. Mucizeyi (sırrı), gökler ve arzın (kainatın) yaratılmasında değil de, yedi rakamında arayan fikr-i sefîllere acımak gereklidir. Şimdi de, yazarın(!) kurduğu ilintiler in sıhhatine bir göz atalım. Şeytan-melek ilintisi: Çelakıl Şeytan kelimesinin Kur an da 88 defa geçtiğini ileri sürmekte. Halbuki benim kaynağım Mucem e göre, sadece Şeytan kelimesi 88 değil, 68 defa geçmektedir. İki kere de Şeytanen şeklinde (bir şeytan demektir, yani tekildir; diğer kullanımlar arasına dahil edilmesinde sakınca olamaz!); 17 kere "Şeyatîn" biçiminde çoğul olarak (şeytanlar) ve bir kere de "Şeyâtînihim" (şeytanları) şeklinde (yine çoğul formuyla) geçmekte, toplam 88 etmektedir. Melek kelimesine gelince, 68 defa "Melaike" şeklinde çoğul, 5 defa "Melaiketehu, melaiketühu, melaiketihi" şeklinde (yine çoğul), 13 defa "Melekun, meleken ve melekin" şeklinde tekil olarak geçmekte, toplam 88 i bulmaktadır. Yazar, okuyucuyu bir an için etkilemek maksadıyla çala kalem, tekiline çoğuluna bakmadan, müthiş bir sır keşfetmişçesine bu notları vermekte, herhangi bir açıklama da yapmamaktadır. De-Dediler ilintisi: Yazarın kaydettiği gibi, Kur an da 332 defa "de!" (qul) kelimesi geçiyor, fakat "dediler" (qâlû) kelimesi 332 defa değil, 331 defa geçiyor. (Bkz. Mucem) Arada bir fark var ve o farkı nasıl kapattığını bilmiyorum. Asıl dikkat çeken şey şudur: "qul" ile "qâlû" kelimeleri arasında bir ilinti kuruyor da, "qâle" (Kur an da kullanım sayısı: 529+43+1), "qâletâ" (2) "qâlehâ" (1), "yeqûlûne" (derler/diyorlar) (92), "yeqûlü" (der/diyor) (68) kelimeleri (daha başka türevler de var) neden es geçiliyor? Nedeni açık: Sadece "qul" ile "qâlû" kelimelerinin sayıları (o da bir farkla!) birbirine denk görülmüş ve mal bulmuş mağribi misali yapışılarak, bir sırrın keşfedildiği vehmine kapılınmıştır. Gün-Günler-Ay ilintisi: Yazar burada, ayetlerle ilgili sayısal verileri saptırmada daha da ciddiyetsiz bir tutum içindedir. Kitaba bakılırsa, Kur an da Gün: 365; Günler: 30 ve Ay: 12 kere geçmektedir. İşin garip tarafı yazar bu verileri(!) sunmakta fakat üzerinde hiçbir yorum yapmamaktadır. Fakat demek istiyor ki, bakın, Kur an da günlerin sayısı matematiksel olarak bir sır şeklinde verilmiş, yani günlerin sayısı 365 olarak verilmektedir! Bir ayın günleri sayısı 30 ve aylar 12 olarak tescil edilmektedir! demek istiyor. Halbuki Kur an, Allah katında ayların sayısının 12 olduğunu sır olarak değil, açık açık bildirmektedir. (9/Tevbe, 36) Nazil olduğu günden beri, onu okuyan herkese açık olan böyle bir apaçık bilgi nasıl sır olabilir?! Tabi Ömer Çelakıl Kur an ı okumadığı için, bu ayetten habersizdir 5 / 11

ve hem Kur an a hem de Peygamber e iftira atmaktadır. Bir ay miladi takvimde tam olarak 30 gün olmadığı gibi, kameri takvimde hiç değildir. Kameri takvimde ayların bir kısmı 29, bir kısmı 30 gündür. Yılın günleri sayısı ise kameri takvimde 354 gündür. Çelakıl ın ilk defa keşfettiği sır oysa, miladi takvime işaret olarak algılanabilir. Halbuki Kur an miladi takvimi esas almış değildir. Şimdi gelelim, verdiği rakamların tutarsızlığına: Kur an da tekil olarak "yevm" (gün) kelimesi: 348+16=364 defa geçmektedir. Ayrıca, 5 yerde "yevmiküm" (gününüz); 5 yerde "yevmihim" (onların günü); 68+2=70 defa "yevmeizin" (o gün) şeklinde geçmektedir. Bunların hepsinde de yevm kelimesi, (zamirler ne olursa olsun) tekildir ve 364 sayısına eklenmelidir. Eklendiğinde 364+80=444 sayısına ulaşılmaktadır. İşte Çelakıl arayacaksa bu rakamda bol bol sır aramalıdır... Günler (eyyam) kelimesi ise, Çelakıl ın yazdığı gibi 30 defa değil, 24+4=28 defa geçmektedir. Hiç değilse 28 rakamı üzerinden tezini yürütseydi, "az bir farkla" mucizeye yaklaşmış olurdu... Öte yandan, günler (eyyam) kelimesi çoğuldur ve ikiden fazla bütün sayılar çoğuldur. Yazar, eyyam ı nasıl olup da bir ay a tekabül ettirmektedir, anlamak mümkün değildir. Ay (şehr) kelimesine gelince: Çelakıl ın iddia ettiği gibi, ay kelimesi sadece 12 defa geçmiyor. Tekil olarak "eş-şehru" 10, "şehran" iki defa geçmekte, toplam 12 etmekte; 2 yerde "şehrayn" (iki ay); bir yerde "eş-şühur" (aylar), 6 yerde de "eşhur" (aylar) olarak geçmekte; çoğulların sayısı 7, tesniye (ikili)nin sayısı 1, tekillerin sayısı da 12 olmak üzere toplam 20 etmektedir. İşte mucize, çıkacaksa bu 20 rakamından çıkmalıydı... Yukarıda şeytan ve melek konusunda tekil-çoğul demeden hepsini karıştırıp ama tekilmiş gibi işlem yürüten yazar, ay konusunda tekille-çoğulu tefrik etme gereği duymakta. Bu konunun asıl can alıcı noktasına gelince: Kur an da yevm kelimesi çoğunlukla, Çelakıl ın zannettiği gibi şu an bilinen anlamda, yani 24 saatlik bir zaman dilimi anlamında değil, kıyamet ve ahiret anlamında kullanılmıştır. Çok az yerde, mesela 2/249, 5/3 (burada iki defa), 3/155, 166 gibi ayetlerde, bu dünyaya ait bir zaman birimi (24 saatlik zaman dilimi) anlamında kullanılmaktadır. Şehr (ay) kelimesi ise, tek bir defa bile ahiretle ilintili değildir, bilinen bir ay anlamında kullanılır. Şimdi, biri ahiret diğeri bu dünyaya ait, yılın 1/12 si demek olan bir ay ı birbiriyle nasıl ilintilendiriyor? Buradaki yevm kelimesini mesela saat kelimesiyle, veya ölüm (mevt) kelimesiyle, veya yeniden dirilme (ba s) kelimesiyle, veya hesap, mizan, cennet ve cehennem gibi kelimelerle ilintilendirseydi belki mucizeyi tutturma şansı olabilirdi... Argo tabirle bunlar birer tüyodur, değerlendirmelidir bence... Zekat-Bereket ilintisi Bereket kelimesi bizzat bu formuyla Kur an da hiç geçmemektedir. Bereket in çoğulu (berakât) olarak ise üç ayette yer almaktadır. Fakat be-ra-ke kökünden türeme kelimelerin (bârake-tebârake-bâraknâ-mübârek-mübâraken gibi) geçtiği ayet sayısı toplam olarak 32 dir. Herhalde, Çelakıl ın bilgisinden(!) istifade ettiği Kur an uzmanı ona bu şekilde fısıldamış, buradaki her kelimenin bereket anlamına geleceğini söylemiş olmalıdır. Şimdi burada, Kur an la ilgili çok ciddi bir samimiyetsizlik, bir bilimsel(!) ikiyüzlülük örneği sergilenmektedir: Bereket söz konusu olunca, -Çelakıl ın anladığı manada- bereket le alakalı-alakasız bütün türevleri hesaba katıyor, ama zekat söz konusu olunca, sadece ez-zekat kelimesini esas alıyor, türevlerini atlıyor. Oysa, zekat kelimesi 32 ayette geçmesine karşın, 27 ayette zekat ın türevleri kullanılmaktadır. Eğer burada ez-zekat la yetinmek gerekiyordu ise, bereket de de aynı yöntem 6 / 11

takip edilmeli değil miydi? Bu kurala uyulsaydı, zekat-bereket ilintisi şöyle olacaktı: zekat: 32, bereket: 0. Şarap-Sarhoşluk ilintisi Kitapta sayfalar ilerledikçe yazarın Kur an hakkındaki cehaleti de derinleşmektedir. Kitapta iddia edildiği gibi, Kur an da şarap kelimesi 6 yerde geçmekte değildir. Şarap kelimesi 11 yerde geçmekte, fakat bunların hiçbiri de sarhoş edici (alkol) anlamında değildir. Bilindiği gibi Kur an da alkolün karşılığı hamr kelimesidir. şarap kelimesi içecek demektir ve ancak Türkçe de bir tür alkol anlamına gelmektedir. Kur an da kullanılan ve KUR AN-I KERİM İN ŞİFRESİ kitabının yazarının alkol saydığı 11 adet şarap kelimesi arasında, hayvanların karınlarından çıkan süt de bulunmaktadır. 1400 Senelik sırları ilk defa keşfeden Çelakıl, süt le şarabı birbirinden ayıramamaktadır. Üstelik burada yine şarap ın türevlerini görmezlikten gelmiştir. Sarhoşluk olarak adlandırdığı sekr kelimesi ise evet, türevleriyle birlikte toplam olarak 7 defa kullanılmaktadır, fakat birinde (15/15) büyülenmek anlamında, birinde (50/19) ölüm sarsıntısı anlamındadır. Kuran ın Şifresi Çözülüyor! Sansasyonel kitabın 51. sayfasından itibaren, "İlk kez bu kitap vasıtasıyla kamuoyuna duyurduğumuz şifre" palavrasıyla, tamamen uydurma, yakıştırma ve çocuk oyuncağı türünden işlemler başlıyor. Yazar ilk olarak Kamer suresinden işe başlıyor, Kamer suresinde aya çıkış tarihini arıyor ve tabi bu büyük sırrı buluyor! Yazarın bu sırları nasıl keşfettiği(!) bakınız şu cümlelerde nasıl ifşa oluyor: "Bu sayı dizileri üzerinde yüzlerce alternatif matematiksel işlemler yaparak bir şeyler bulmaya çalışırken..." (s.56) Anlaşılan o ki, bu genç adam, aydan (kamer) bahseden bir surede mutlaka aya ilişkin bir şeyler bulurum inancıyla işe koyulmuş, sonra surenin mealini bir-iki kez okuyup, tekrar eden cümlelerdeki 1400 senelik büyük sırrın ve bu işin sonundaki "büyük reklam pastası"nın kendisini beklediğini çakmakta gecikmemiş ve 15-17-22-32-40-51; 16-18-21-30; 37-39 sayılarıyla adeta boğuşmuş. Mutlaka çok sayıda çarpma-toplama-çıkartma-bölme işlemi yapmış, aza koymuş dolmamış, doluya koymuş almamış, hasılı ancak bula bula 1423 sayısını bulmuş. Fakat, meğer ki bu sayı da, aya çıkış tarihi olan Hicri 1389 tarihinden 34 yıl daha fazlaymış! Mucize olmadı! Fakat ümitsizliğe düşmek Ömer Çelakıl a yaraşmaz! Bir düşünsün bakalım, mutlaka bir çare bulunmalıdır: Evet keşfetti Çelakıl, hani daha önce, yukarıdaki birinci ve ikinci grup sayılardan birtakım hokus-pokuslarla 51-54-62-73 sayılarını elde etmişti. Bu sayıların basamak değerlerini ( niye diye sormayın; hikmetinden sual olunmaz) toplayıp 1423 den çıkartırsa işte mucize orada durmaktadır: 51-54-62-73 sayılarının basamak değerleri toplamı 33 ediyor. 1423-33=1390. Hay Allah, mucize tuttu tutmasına ama, bir yıllık ( az bir ) farkla. Miladi olarak 1970, hicri olarak 1390 çıktı. (s.60) Halbuki 1389/1969 çıksaydı tam isabet olacaktı... Ama neyse, yine de mucizedir, hiç yoktan iyidir... İşte Çelakıl ın Kamer suresinden çıkarttığı "aya gidildiğini haber veren mucize", 1400 senedir kimsenin keşfedemediği büyük sır... KUR AN-I KERİM İN SIRLARI kitabında, daha önce dediğimiz gibi, "Kur an-ı Kerim in 7 / 11

Gerçekleşen Kehanetleri" başlığı altında I. Dünya Savaşı (Enfal suresinden), Helikopterin icadı (Nahl Suresi), Telgrafın bulunuşu (Kalem suresi), Telefonun icadı (Sa d suresi), Suriye ve Filistin in fethi (Fetih suresi), II. Dünya savaşı (Ahzap suresi), Rum Devleti nin yıkılışı (Rum suresi), Otomobilin icadı (Fatır, 27; Sebe, 1-54), Mısır ın Fethi (Yusuf, 99) gibi icad, keşif ve hadiseleri, daha doğrusu büyük sırları işlemektedir! Buraya kadar olan kısım, kitabın hemen hemen yarısını teşkil etmektedir. Bundan sonraki bölümünde "KUR AN-I KERİM İN ŞİFRESİ NDE GİZLENEN BİLİMSEL VE ASTRONOMİK BİLGİLER"; "KUR AN-I KERİM İN SURE NUMARALARINDAN ÇIKAN SAYISAL MESAJLAR" VE "KUR AN-I KERİM İN 2000 Lİ YILLARLA İLGİLİ ŞİFRELİ MESAJLARI" başlığını taşıyan üç bölüm daha bulunmaktadır. Ancak, bu bölümleri detaylı şekilde incelemeyi ne gerekli görüyorum, ne de bir okuyucu olarak buna tahammülüm var. Bununla beraber, çok kısa bir iki garabete daha değindikten sonra bu işkenceye son vermek istiyorum. Kitabın 178. sayfasında, Demirin atom numarası incelenirken bakınız, 1400 yıldır keşfedilmemiş olan, büyük sırlar nasıl da keşfediliyor: "Felyevme la yu hazu minkum fidyetun" "Hadid suresi nin bir başka ilginç özelliği de surenin tam merkezindeki ayetin, demirin kimyasal sembolü olan Fe harfleriyle başlamış olmasıdır." (s.178) İşte, Kur an ın şifresi hakkında bilimsel bir kitap yazan, 1400 senedir keşfedilmemiş büyük sırları ilk kez açıklayan bir yazarın bilgi seviyesi... Kur an ın dilinin arapça olduğunu, demirin sembol harflerinin latince olduğunu bilmeyecek kadar bilgi yoksunu, belki de bildiği halde, kastı mahsusa ile böyle davranan bir şarlatan... Bilmek zor. Kur an Şifreler Kitabı değil, İman ve Amel Kitabıdır Kur an, bu kitaplarda ortaya konulan safsatalardan, sinsi tuzaklardan münezzehtir. Kur an, Rabbul alemîn in yeryüzüne müdahalesidir, insanı eğitmek, terbiye etmek için gönderdiği buyruklarıdır. O bir hayat projesidir. Kendisi Allah ın bir kulu olan insana, kendisini yoktan var eden Allah ın, nasıl yaşayacağını tarif etmek üzere elçisi Muhammed (s.a.v) vasıtasıyla inzal ettiği bir akide ve amel ilkeleridir. Kitabun mubîn dir. Kur an, yine kendisinin tanımlamasıyla bir urvetül vüskâ dır. Yani, kopmak bilmeyen, insanoğlunun rahatlıkla güvenebileceği, saptırması olmayan, insana tuzak kurmayan, aldatmayan, kandırmayan, kötü olan hiçbir şeyi tavsiye etmeyen, iyi (salih/hayırlı) olan hiçbir şeyi yasaklamayan gerçek bir kurtuluş programıdır. Peygamberimiz Muhammed (a.s) ise, Kur an ın, iki ayağı üzerinde yürüyen hareketli timsalidir. Kur an asla bir sırlar kitabı değildir. Şifreler kitabı değildir. Kur an ın bir tane bile şifresi bulunmaz. Kur an ın emir ve yasakları herkese açıktır. Herkes açar okur ve anlar. Elbette anlama özrü bulunanlar, ya da kast-ı mahsusa ile Kur an ı anlamamak isteyenler anlamazlar. Kur an ın mevcut kompozisyonuna göre, fatihadan sonraki hemen ilk sayfada, "İşte bu Kitap; onda hiçbir kuşku yoktur!" buyurulmaktadır. Kur an ı bir şifreler kitabına dönüştürmek ona kuşku düşürmek, şüphe sokmak değil midir? Kur an da en az on ayette Kur an için "Kitabun mübîn" (apaçık kitap) denmektedir. Bundan daha fazla ayette de Peygamber (a.s) için "Rasulun mübîn" (apaçık bir elçi) ya da bu mealde bir sıfat kullanılmaktadır. Şu halde, "apaçık" bir Kitab ı, kırk dereden kırk su getirerek, kelimelerin altından girip üstünden çıkarak, en olmadık matematik hesapları yaparak ancak çözülebilen bir şifreler kitabı na dönüştürmek, Kur an a hizmet değildir, olsa olsa ihanettir. Kur an ancak böyle inkar edilir. 8 / 11

Yaşayanları uyarması için Rasulü Muhammed e Allah ın inzal ettiği kitabı apaçık değil de kapalı/şifreli bir kehanetler kitabı olarak algılamak, Allah a yapılabilecek en büyük bir iftiradır. Böyle bir girişimin bence Ehl-i Salip in "Allah üçün üçüncüsüdür" sözüyle özetlenen teslis akidesinden farkı yoktur. Kur an ın sözde şifrelerini 1400 senedir kimsenin anlamadığını iddia etmek, bir açıdan doğru, bir açıdan ise çok ciddi bir ilhaddır. Doğrudur, çünkü olmayan şifreyi kimsenin, ve bu arada Peygamber (a.s)ın anlamasını beklemek safdillik olur. Yanlıştır (ilhaddır) çünkü, bu sözle verilmek istenen mesaj, bu birinciden farklı bir şeydir. Verilmek istenen mesaj şudur: Bu Kur an ı bugüne kadar kimse anlamadı, Peygamber Muhammed (a.s) de dahil! Kur an, bilindiği ve iddia edildiği gibi bir vahiy kitabı değildir! Kur an hakkında kesin kanaat sahibi olanlar [ barbar müslümanlar!] bilmeliler ki Kur an, şifrelerle ancak çözülür. Şifreler çözüldükçe, sizin kara bildiğiniz ak, ak bildikleriniz kara çıkacaktır! Bu şifreleri de ancak, matematik bilen, TÜBİTAK ödüllüsü büyük bilim adamları anlarlar! Öyleyse ey barbar müslümanlar! Kur an kaynaklı bütün imanınızdan kuşkulanabilirsiniz! Mü minleri Kur an hakkında vesveseye sevketmek, kafirlerin en büyük arzusudur. Bunun için bazı çevreler, bilinçli bir şekilde Kur an ın Tevrat ve İncil le aynı türden bir kitap olduğu kanaatini yaymaya çalışmaktadırlar. Bu cümleden olarak son yıllarda Dinler arası diyalog faaliyetleri atak üstüne atak yapmaktadır. Bu konsillerde "Üç Büyük Din" gibi sözlerle, İslam dini, muharref Yahudilik ve Hristiyanlıkla aynı seviyede gösterilmek istenmektedir. Bugün yeryüzünde, dine dayalı bir medeniyet, müslümanca bir toplum oluşturmaya elverişli, daha doğrusu bunu emreden yegane kaynak Kur an dır. Kur an ı, "radikal İslam", "siyasal İslam" gibi adlarla andıkları müslümanların referansı olmaktan çıkartmak, İslam düşmanlarının en ciddi projesidir. Zaten Kur an da şifre arayan saçı uzun aklı kısa körpe müneccimler, dikkat edilirse, bir kelimeyle bile, Kur an ın iman ve amel prensiplerine atıfta bulunmamaktadırlar. Kur an ın nasıl bir toplum oluşturmak istediği, bu kişileri hiç alakadar etmemektedir. Bütün yaptıkları, tıpkı İsrailoğullarının kurban (inek) kesmemek için Allah ın emrini sulandırmaları, lafı yokuşa sürmeleri gibi çekiştirmek, Din i zorlaştırmak ve kapalı hale getirmekten ibarettir. Kısacası Kur an, iman etmeyi ve müslümanca yaşamayı gerektiren bir kitaptır. Kehanet kitabı değildir. Bilakis o, kehanet gibi beşeri sapıklıkları ortadan kaldırmak için gelmiştir. Peki bu kitap ne amaçla yazılmıştır? Şüphesiz kalpleri bilen Allah dır, ama benim galip zannım odur ki, bu kitabı, Ergun Candan ve Sınır Ötesi Yayınevi(?)nin -varsa- başka yetkilileri, imzasını kullanmak üzere birilerini aramışlar, oltaya Ömer Çelakıl adındaki genç bir öğrenci takılmıştır. Çok büyük ihtimalle Ömer Çelakıl da ne yaptığının farkında olamamıştır. Bu kitabın sırf para kazanmak amacıyla yazıldığını da düşünmüyorum. Asıl amaç, Kur an üzerinde tasarlanan bir projeyi gerçekleştirmektir. Yani birazcık komplocu düşünmenin pek bir sakıncası yoktur... Sonuç Ben, "KUR AN-I KERİM İN ŞİFRESİ" kitabının yazarına ve bundan sonra çıkması muhtemel benzeri yayınların sahiplerine, Kur an dan hareketle küçük bir hatırlatma yapmak istiyorum, o da 9 / 11

şudur: Kur an, "sarhoşken, ne dediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın" buyurmaktadır. Namaz kılmak, sonuçta Kur an okumaktan gayrı bir şey değildir. Öyleyse, insan "ne dediğini bilinceye kadar" Kur an okumamalı, Kur an dan anlamlar, kendince mucizeler, sırlar, şifreler vs.. çıkartmaya yeltenmemeli, hatta Kur an a el bile sürmemelidir... Evet, Kur an a abdestsiz el sürülebilir ama, ne dediğini bilmezken sürülmemelidir. Kişi (buna Zeyd de diyebilirsiniz!) ne zaman ki, ne dediğini, ne okuduğunu bilecek kadar ayık bir kafaya sahip olur, o zaman oturup, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah a sığınmalı, besmeleyi okumalı, Allah dan göğsünü açmasını, anlama yeteneğini geliştirmesini, dilindeki bağları çözmesini talep ederek ve Kur an ı anlamayı, ona gerçekten iman etmeyi umarak, dileyerek, niyaz ederek Kur an ı tertil ile okumaya başlamalıdır. Hatırlatalım, bunu yaparken abdest alması şart olmadığı gibi, kıbleye dönmesi, kafasına bir takke geçirmesi de gerekli değildir. Hatta masada oturması zor geliyorsa, şöyle hafiften yan yatarak da okuyabilir... İnsanların çoğu, "ne dediğini bilecek kadar" ayık bir kafayla Kur an okumadıkları için, her türlü sapık fikri ona dayandırabilmektedirler. Oysa Kur an, salim bir akılla ve gerçekten onu anlamak, iman etmek için okuyan kimselere kendini açacaktır. Kur an mü minlerin imanını artırır, kafirlerin de küfrünü. Kur an ancak mü minler için şifadır. Putperestler için ise, şeytanın insanı kuşkuya düşürmesi, şeytani emellere kapılması için kışkırttığı bir vesiledir. "Kur an-ı Kerim in Şifresi" kitabını yazanlar, Kur an ın Rabbi ne tevbe borçludurlar. Dipnotlar - Ömer Çelakıl, Kur an-ı Kerim in Şifresi, Sınır Ötesi yayınları, İst-2002, 1. Bsk. 341 sayfa. - Mesela Said Nursi Felak suresinin ilk ayetinin (qul euzü bi-rabbil felak) cifr hesabıyla 1352-1354 e tekabül ettiğini ve ikinci dünya savaşına delalet ettiğini iddia eder. (Şualar, Envar Neşriyat, İst-1994, s.267); 2/Bakara suresinin 256. ayetinin (Dinde zorlama yoktur) ebced hesabıyla (değeri: 1350) Laik cumhuriyetin kuruluşuna işaret ettiğini söylemektedir. (Şualar, s.271) (Bu örnek Said Nursi nin, laikliği dinde zorlama yapmamak olarak anladığını gösterir!). Bunun gibi yığınlarcası Risale-i Nurlarda mevcuttur. - Ergun Candan, "SON ÜÇ PEYGAMBER" adlı diğer kitabında, din bilgisini ele veriyor. Candan, Merve Kavakçı nın başörtüsü davasından rahatsız olduğunu gizlemiyor. Candan a göre, şekil yerine, dinin biraz da "ezoterik-batıni" tarafıyla uğraşılsa iyi olurmuş... (s.25) Candan, Şeriatın günümüzde uygulanamayacağı kanaatindedir. (s.236) Bu kişi, bilmediği sularda kulaç atmakta, Peygamber ve Kur an hakkında gerçekten iftiralar düzmektedir. Şeytan ayetleri masalını ısıtıp, "kamuoyunda dile getirilen ayet" gibi iddialar ortaya atmaktadır. (s.314-315) Bu konuyu işlerken Peygamber (a.s)ı bir medyum olarak lanse etmekte, şeytanın onun zihnine parazit tesirler kattığını ileri sürmektedir. SINIR ÖTESİ YAYINEVİ, başka isimler altında da yayın yapmaktadır. Kanaatimce nokta yayınları diye bir yayınevi de aynı şahıslara aittir. Bu yayınevinin elime geçen tek kitabı "KUR AN DA GİZLENEN TARİHLER" adlı kitaptır ve Serkan Tekin adında birisi yazmış. Fakat gerek yayınevinin amblem biçimi, gerek iç düzen ve dizgi biçimi, bilhassa sure meallerinin veriliş 10 / 11

tarzı, işlediği konular ve ebced hesabına olan vurgusu bu kitabın aynı kadroya ait olduğunu düşündürmektedir. Bu kitapta, Kur an da gizli olup ilk defa keşfedildiği iddia edilen büyük sırlara bakınız: Ampulün icadı; 5 vitesli otomobilin icadı (Adiyat suresi de gerçekten iyi seçim!!!); Biçerdöverin icadı (6/141; 2/286); sondajın icadı (2/60); 1969 da aya gidilmesi (İnşikak suresi ve Rahman suresi); İsrail devletinin kuruluş ve yıkılış tarihleri (17/İsra, 104 ve surenin tamamı) (İsrail devleti cifr hesabına göre 2008 de yıkılacakmış!). Bunların dışında kıyamet alametleri olarak mehdi, deccal, 2003 savaşı gibi sırlar ifşa edilmektedir. Son olarak duyuralım ki, Usame bin Ladin 2003 yılında öldürülecekmiş. Kaynak: İktibas Dergisi, Temmuz 2003, Sayı: 295 11 / 11