İDEAL GENÇLİK NEREDE?

FİKRE SANATA RUHA... www.tohumdergisi.com OCAK - ŞUBAT - MART 2015 SAYI: 152 UYANIŞ... TIPKI BİR TOHUM GİBİ İDEAL GENÇLİK NEREDE? MUSTAFA CANBEY İDEAL VE ÖNCÜ BİR GENÇLİK ALİ ERKAN KAVAKLI İMAM HATİPLİYE MEKTUP NURETTİN YILDIZ İDEAL GENCİN NİYETİ MEHMET YAŞAR HEY DOSTUM, NEYİN PEŞİNDESİN ÖLÜM VAR HACI ÖRNEK OLMAK YA DA OLMAMAK İŞTE BÜTÜN MESELE BU TÜLAY DEMİRCAN KOYUNCU AVRUPA DA MÜSLÜMAN GENÇLİĞİN İDEALLERİ RAİF NAS YÜZME SUDA ÖĞRENİLİR YASEMİN BİLNUR ERENCİ GENÇLİK VE SPOR SALİHA ŞAHİN SORU/YORUM KÜBRA TOKUŞ MÜZELERİMİZ ASLIHAN ŞİMŞEK DOĞUDAN BATIDAN H.FAHRİ DURAN ÖZLEDİKLERİM

Rahman ve Rahim olan Allah ın adıyla; Üzerinde çok fazla düşünülmeden, yeterince araştırma yapılmadan genellemelerle konuşulan konular vardır. Her sohbette, her cemiyette mutlaka değinilen konular Onların başını sıklıkla Gençlik ve sorunları konuşmaları çeker. Çoğunlukla nostaljiyle karışık, gençlerin enerji sinden, heyecan ından, dinamizminden, ideallerinden yahut hedefsizliklerinden dem vurulur. En nihayetinde konu; Ne olacak bu gençlerin hali? yakınmasıyla bir neticeye varamadan havada bırakılır. Topyekûn bir 80 sonrası gençlik kategorileştirilmesiyle birlikte de genç sözcüğünün yanına bolca tüketim, apolitiklik, bireycilik vb. kavramlar eklenir. ÖNDER ADINA İMTİYAZ SAHİBİ Dr. Hüseyin Korkut YAYIN DANIŞMANI İsmihan Şimşek YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Tuba Sel YAYIN KURULU Mustafa Canbey, Halit Bekiroğlu, Sabri Otağ, Saliha Şahin GRAFİK TASARIM Origami Reklam (0212) 266 43 93 - (0544) 792 91 93 www.origamireklam.com BASKI TOHUM Dergisi, ÖNDER İmam Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği yayınıdır. 1958 ADRES Alemdar Mh. Hükümet Konağı Sk. No: 7 34110 Cağaloğlu - İstanbul Tel: (0212) 519 09 53-519 12 76 Faks: (0212) 519 09 57 onder@onder.org.tr tohum@tohumdergisi.com Bu ülkenin geleceği siz gençlerin elindedir diyerek, gençliğe seslenen İmam Hamaney, bu mesajıyla İran gençliğinin şahsında tüm gençliğe hitap etmiştir. Ülkelerin, fikirlerin, hareketlerin altyapısını oluşturarak, canlı kalmasını sağlayan etkin bir güçtür gençlik. Genç, çağların dinamik mesajının öncü ruhu, gaflet perdesini yıkarak uykuya dalan milletlerin cesaretli ikazcısıdır. Kavramsal olarak şöyle bir bakmak gerekirse; Birleşmiş Milletler Örgütü nün tanımına göre genç; 15-25 yaşları arasında, öğrenim gören, hayatını kazanmak için çalışmayan ve ayrı bir evi bulunmayan kişidir. Psikoloji kaynaklarında ise gençlik, ergenlik çağı (büluğ) öncesinden başlayarak 20-25 yaşlarına kadarki yılları kapsayan zaman dilimi olarak kabul edilmektedir. Buna göre, yaklaşık 10-13 yıllık dönemi ifade eden bir kavramdır gençlik... Bu bağlamdan bakıldığında, hareketin ve enerjinin üretildiği gençlik konusunu konuşanların gençlik dönemini geride bırakmış, tabiri caiz ise ununu elemiş eleğini asmış insanlardan oluştuğunu görebiliriz. Toplum mühendislikleri, büyük tarihsel gelişimler de gençlik çağını tamamlamış insanlarca, gençler üzerinden kurgulanır, olaylar gençler üzerinden yargılanır. Tarih boyunca gençlik, bütün tarafların, güçlerin, iktidarların hedef kitlesi olagelmiştir. Hak yolcularının aydınlatmaya çalıştığı ve karanlık güçlerin yozlaştırmaya çalıştığı öncelik her daim gençliktir Peki, özünü kaybetmek, apolitiklik, asosyallik, tembellik ve daha pek çok olumsuz sıfat ile etiketlenen/nitelenen gençlik gerçekten ne durumda? Hedeflerini gerçekten kaybettiler mi? Yoksa değişen yalnızca hedefe varış yöntemleri mi? Gençlik çağını aşmış bireyler, yeni nesli yargılamakta ne denli haklı? Bizler Tohum ekibi olarak, yargılamadan ve itham etmeden hepimizin zihninde beliren bu soru işaretlerine cevaplar aradık ve sorduk; idealler gençler için ne ifade ediyor, idealden yoksun bir nesil mi yetişiyor, yoksa gençlerin idealleri de dünyanın değişimi gibi şekil mi değiştiriyor Kelamımızı, ünlü yazar George McDonald ın bir sözü ile bitirelim; Gençliği anlamadığımız an, dünyadaki işimiz bitmiş demektir. Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz. Yazılarda kısaltma yapılabilir. Hukuki sorumluluk yazara aittir. Selam ve dua ile Tuba SEL EDİTÖRDEN TOHUM 01

içindekiler 22 Nureddin YILDIZ İdeal Gencin Niyeti 04 Dr. Hüseyin KORKUT Hepimiz Âdem in Çocuklarıyız! 06 Mustafa CANBEY İdeal ve Öncü Bir Gençlik 20 56 58 66 68 72 Necip Fazıl KISAKÜREK Gençliğe Hitabe Ziya GÜNDÜZ İdeali Olan Geçlik Güçlü Olan Gençliktir! Yasemin Bilnur ERENCİ Gençlik ve Spor H. Fahri DURAN Özlediklerim Mehmet Akif GÜLER PANORAMA Afganistan ın barışı Kübra TOKUŞ - MÜZELERİMİZ Büyülü Kent: Jerash Antik Kenti 10 Sabri OTAĞ Allah a Ta zim, Mahlûkatına Şefkat 18 Ayşe ÇOBAN İdeal Gençlik mi, İdeolojik Gençlik mi? 14 Ali Erkan KAVAKLI İmam Hatipliye Mektup 24 Mehmet YAŞAR Hey Dostum! Neyin Peşindesin? 02 TOHUM EYLÜL - EKİM - KASIM 2014

Gençler Ne Düşünüyor? 26 41 İsmail Emanet Derdini Seven Gençlik 42 Mahmut BALCI Kadim Değerlere Sahip Bir Gençliğin, İnşası İçin Neler Yapmalı? 46 Ölüm Var Hacı Örnek Olmak ya da Olmamak İşte Bütün Mesele Bu 48 Saliha ŞAHİN SORU-YORUM Raif NAS Yüzme Suda Öğrenilir 52 54 Tülay Demircan KOYUNCU Avrupa da Müslüman Gençliğin İdealleri 62 Aslıhan ŞİMŞEK DOĞUDAN -BATIDAN Ali Şeriati Nietzsche 76 Tuba SEL - SİNEMA Hollywood un Elinde Oyuncak Olan İnançlarımız 80 - KİTAP 82 - KÜLTÜR-SANAT İÇİNDEKİLER TOHUM 03

Ülkemizde de insanların dinleri, dilleri, ırkları, mezhepleri ve hatta gelenekleri yok sayıldı. Kimliklerinde ısrar edenlere, çok ağır bedeller ödetildi. Camiler ahıra çevrildi; Arapça, Kürtçe konuşmak suç sayıldı, Osmanlıca yazmak yasaklandı; ciddi kitlesel mağduriyetler yaşandı. Dr. Hüseyin KORKUT ÖNDER Genel Başkanı Hepimiz Âdem in Çocuklarıyız! Kıymetli İmam Hatip sevdalıları! İslam dünyasının büyük acılar yaşadığı bir dönemde, hemen hemen bütün dinlere ve medeniyetlere beşiklik yapmış bir coğrafyada çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bunu büyük bir nimet ve imkân olarak değerlendiriyoruz. İslam dünyası 18.yy dan itibaren Batı nın baskısına maruz kaldı, 19.yy da çözülme sürecine girdi ve 1923 te hilafetin kaldırılması ile tam anlamıyla dağıldı. Bu dönemde iktidara gelen yönetimler, Müslüman halkın bütün kimliklerini reddederek, bir ulus kimliğinde birleştirmeye çalıştılar. Batı menşeli bu modeli acımasız biçimde neredeyse tüm İslam dünyasına uyguladılar. Bunun neticesi olarak, ülkemizde de insanların dinleri, dilleri, ırkları, mezhepleri ve hatta gelenekleri yok sayıldı. Kimliklerinde ısrar edenlere, çok ağır bedeller ödetildi. Camiler ahıra çevrildi; Arapça, Kürtçe konuşmak suç sayıldı, Osmanlıca yazmak yasaklandı; ciddi kitlesel mağduriyetler yaşandı. On yılda bir yaşanan darbelerle, coğrafyamızdaki her kesim defalarca haksızlığa maruz kaldı ve büyük travmalar yaşandı. Daha belirgin olarak dindarlar, Kürtler ve aleviler yaygın mağduriyetler yaşadılar. Son olarak 28 Şubat darbesi ile bir kez daha bu ülkenin sorunlarının çözümü engellendi ve başta İmam Hatip okulları, Kur an öğretimi ve yerel-kültürel eğitim kurumları alanında, yeni mağduriyetlere sebebiyet verildi. 28 Şubat a en iyi cevabı, tüm farklı kimlikleriyle halkımız verdi ve mağdur edilenlerin temsilcilerini iktidara taşıdı. 04 TOHUM OCAK - ŞUBAT - MART 2015

Bugün mağduriyetlerin giderilmesi için önemli adımların atıldığını görüyoruz. Bazı provakatif eylemler dâhil, zaman zaman sıkıntılar çıksa da çözüme ilişkin kararlılık bugüne kadar devam etti. Şüphesiz bundan sonra da problemler çıkacaktır, ama biz İmam Hatip Mezunları Ve Mensupları olarak, her halükarda kardeşliğimizi perçinleyecek bu sürece devam edilmesini, on binlerce insanımızın hayatına mal olmuş sorunun kesin olarak çözülmesini savunuyoruz. Değerli kardeşlerim! Tarihimize baktığımızda, 1950 lerden bu yana İmam Hatip mücadelesi ile sivilleşme süreçleri beraber ilerlemiştir. Bu yönüyle imam hatip mücadelesi öteden beri normalleşmeye katkıda bulunmuştur. Ülkemizdeki mağduriyetlerin giderilmesini de yine en çok İmam Hatipliler ister ve üzerlerine düşen sorumlulukları almaktan da kaçınmayacaklardır. İmam Hatip Okulları, kurulduğu günden bugüne dek kardeşliğin ve dayanışmanın teminatı olmuştur. Her türlü çatışma ve kargaşa ortamından özenle kaçınmışlardır. Bundan sonra da İmam Hatip camiası, Hakkın ve haklının yanında olacak, ne zulmedecek ne de zulme rıza gösterecektir. Doğudan batıya, güneyden kuzeye, derneklerimizin de yoğun çalışmaları ile ortak paydaya dönüşen İmam Hatipler, ülkemizin harcı olmaya devam edecek ve her türlü ırkçılıktan, asabiyetten uzak duracaktır. Hızla artan İmam Hatip Okulları, nicel artışla beraber bundan sonra niteliğe yoğunlaşacak, örnek davranış ve faaliyetlerle ülkemizin ve bölgemizin huzuruna katkıda bulunacaktır. Bahsini etmiş bulunduğumuz, tüm bu hassas konuların özetini Veda Hutbesi yle yapalım. En önemli insan hakları mesajı olan son konuşmasında Peygamberimiz (sav) bizlere şu mesajı verir: Ey insanlar! Rabbiniz birdir, babanız da birdir. Hepiniz Âdem in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap olana üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyaha, siyahın da kırmızı tenliye herhangi bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir. Allah yanında en kıymetli olanınız O ndan en çok korkanınızdır. Yürüdüğümüz yolun uzun ve meşakkatli bir yol olduğu biliyoruz, içeriden ve dışarıdan gelen engelleyici tüm girişimlere karşı dikkatli olarak; duygusal ve tepkisel değil, kalıcı kardeşlik yaklaşımı sergilenmek için elimizden gelen tüm çabayı gösteriyoruz. Allah ın rahmet, bereket ve mağfireti hepinizin üzerine olsun. BAŞKAN DAN TOHUM 05

Mustafa CANBEY Eğer ÖNDER in sorumluluğunu üzerimizde taşıyorsak, yetişecek her bir gencin nitelikli, derinlikli bireyler olarak yetişmesinde büyük bir sorumluluğun sahibi olduğumuzu da bilmek zorundayız. İdeal ve Öncü Bir Gençlik İmam Hatip camiası olarak milli ve manevi değerlerine önem veren, sırtını kadim geçmişine yaslayarak günümüz koşullarında kendini yeniden ihya eden ve modern toplumun yaşadığı ve yaşattığı bunalımları aşmak için yeni teklifler sunan bir yapıyı oluşturmak zorundayız. 06 TOHUM OCAK - ŞUBAT - MART 2015

Maneviyatı güçlendirilmiş şuurlu, hayatın anlamını vahyin önemini kavrayan adaleti ve vicdanı önceleyen dindar bir gençlik bizim ideal gençlik kavramımıza yaklaşacak ve bulunduğu topluma büyük değer katacaktır. Gençlik kelimesi maziden atiye dirliği, dinamizmi ve gücü temsil eder. Bu nedenle de yapılan her çalışmada, atılımda, perspektifte ve planlamada temel olarak gençliğe ve dinamizme vurgu yapılır. Allah ın canlılara verdiği önemli bir sıfattır gençlik... Gençlik varsa güç vardır, yürek vardır. Ancak güç ve yürek varsa, yapabilirlik, heyecanın sürekliliği ve amaca ulaşmak mümkündür. Geçmişten geleceğe atılan sağlam bir düğümdür gençlik... İşte bu nedenle gençlik özellikle gönüllü çalışmalarda lokomotif niteliğinde bir çarpandır. Gençliğin dinamizmi bulunduğu her ortama enerji katar. Ülkemizde yakın tarih konjonktürünün bıraktığı özet tecrübe, sivil toplum kuruluşlarında gençliğin yapacağı çalışmaların, gençlerin yapılan işlere katacağı ruhun ve yine yapılan çalışmaların gençlere katacağı değerlerin; sadece yerel coğrafya ile sınırlı olmayıp, dünya toplumlarının tümü için büyük bir çağrı niteliğinde olduğunu apaçık göstermiştir. ÖNDER açısından bu konuya baktığımızda, aslında ne kadar büyük bir zenginlik içerisinde olduğumuzu açık ve net bir şekilde görebiliriz. ÖNDER bugün bir milyona yakın öğrenciye hitap edebilecek bir güce ve potansiyele sahiptir. Bu güç ve potansiyel doğru değerlendirildiğinde, ortaya çıkacak enerjinin boyutunu hesap etmek güçtür. Peki, bu gerçek karşısında bize düşen görev nedir? Aslında bu büyük güç aynı zamanda çok büyük bir sorumluluğu da ifade ediyor. Eğer ÖNDER in sorumluluğunu üzerimizde taşıyorsak, her bir gencin nitelikli, derinlikli bireyler olarak yetişmesinde büyük bir sorumluluğun sahibi olduğumuzu da bilmek zorundayız. ÖN- DER bu nedenle işleri zamanlarından fazla olanlardan mürekkep bir ümmete çağrıdır. ÖNDER çok önemli bir misyon STK sı, hak adına, hukuk adına, kardeşlik adına, birlik ve beraberlik adına verilen büyük bir mücadelenin temsilidir Derneklerden bir dernek, STK lardan bir STK değildir. Zaman gelmiş, bu ülkenin çocuklarının uğradığı zulme karşı bir duvar olmuş, zaman gelmiş ülkenin birliği ve beraberliği için öne çıkmıştır. Ülkenin selameti ve bekası için atılması gereken adımları atmaktan asla imtina etmemiştir. Bu vesile ile büyük mücadelede öne çıkan, tavır alan bütün büyüklerimizi minnetle anıyorum. GÜNCELE DAİR TOHUM 07

Eğer artık nitelik zamanı diyorsak ve gençlerin yetişmesinde büyük sorumluluklara sahipsek; zaman durma zamanı değil, harekete geçme zamanıdır Anadolu yu kuşatan, beş yüzün üzerinde derneğin şemsiye kuruluşu olarak, yeniden öncülük etme zamanı Bu büyük ve kutlu davanın bayrağını yüceltme zamanıdır Bu toplumun en vefakâr ve fedakâr insanlarından oluşan İmam Hatip camiası olarak, milli ve manevi değerlerine önem veren, sırtını kadim geçmişine yaslayarak günümüz koşullarında kendini yeniden ihya eden ve modern toplumun yaşadığı ve yaşattığı bunalımları aşmak için yeni teklifler sunan bir yapıyı oluşturmak zorundayız. Çıkar odaklı değil, değer odaklı bir bakış açısıyla hayata bakan, bugünü ve yarını kurgularken geçmişinden ders alan ama geçmişte takılıp kalmayan ve geçmişten güç alan bir gençlik tasavvurumuz olmak zorundadır. Günümüz insanının en önemli sorunlarında biri maddiyatın kutsanması, dünya hayatının hiç bitmeyecek sonsuz bir şeymiş gibi algılanması ve algılatılmasıdır. Bu algı hiç şüphesiz hem çocuklarımızı hem de gençlerimizi hayatın her aşamasında olumsuz etkilemekte ve psikolojik bunalımlara sürüklemektedir. İmam-ı Gazali hayat gerçeğini anlatırken yüzyıllar öncesinden bize şöyle sesleniyor: Dilediğin kadar yaşa, yine de öleceksin. Dilediğin kişiyi sev, yine de ondan ayrılacaksın. Dilediğin kadar çalış ve amel et, muhakkak onun karşılığını bulacaksın. Maneviyatı güçlendirilmiş şuurlu, hayatın anlamını vahyin önemini kavrayan adaleti ve vicdanı önceleyen dindar bir gençlik bizim ideal gençlik kavramımıza yaklaşacak ve bulunduğu topluma büyük değer katacaktır. İnsana sırf insan olduğu için Allah ın yarattığı bir kul olduğu için değer veren, Şeyh Edebali nin insanı yaşat ki, devlet yaşasın prensibinden ödün vermeyen bir gençlik kıymetli bir gençlik olacaktır. Hem ülkemiz hem de dünya Müslümanları önemli bir dönüm noktasından geçiyor. Algı operasyonları yapılarak Müslümanlar aleyhine kamuoyu oluşturulmaya çalışılıyor. Bu oyunların bozulması için çalışmak durumundayız. Bir İmam Hatipli olarak, ümmete öncülük eden Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ın Yeni ve Büyük Türkiye ideali için gayret sarfetmeliyiz. Nasihat vermek kolay ama düşünceleri hayata geçirmek kolay olmuyor. Yazıyı kaleme alırken aslında karşılıklı bir sohbet, dertleşme ve bu hayati konuyla ilgili bir beyin fırtınası yapma amacını önceledim. Bu yazı sadece dışa dönük değil aynı zamanda içe dönük bir yazıdır. Eğer bir hayal kuruyorsak bu hayali hep birlikte kurmak ve inanmak zorundayız. 08 TOHUM OCAK - ŞUBAT - MART 2015

Allah a Ta zim, Mahlûkatına Şefkat Sabri OTAĞ Peygamberler, Allah ın veli kulları ve alimler, dünyanın kıvamının, huzur ve sükûnunun Allah a tâzim, mahlukatına şefkat düsturuna uymak ve bu mefkureyi hayatın merkezine yerleştirmekle mümkün olabileceğini haykırdılar. 10 TOHUM OCAK - ŞUBAT - MART 2015

Rahman un çizdiği sınırları ihlal kulluk dairesinden sapma, mahlukatın hukukunu gözetmeme gibi isyan halleri, dünyamızı cehenneme çevireceği gibi, ebedi âlemimizi de muhv-u perişan edeceklerdir. Rahman, dünyayı yarattı, insana musahhar kıldığı sayısız mahlûkatı ve enva-i çeşit rızıkları- ikramları ile dünyamızı yaşanır kıldı. Dünyanın, ahretin tarlası olduğu gerçeğini Habib-i Edibi ile haber verdi. Hangimizin daha güzel amel işlediğimizi imtihan için hayatı ve (amellerimizin karşılığını göreceğimiz ebedi âlem olan ahret yolculuğunun ilk adımı olan) ölümü yarattı. Başıboş olmadığımızı, boşuna yaratılmadığımızı Kur an-ı Mübininde beyan eyledi. Peygamberler, Allah ın veli kulları ve alimler, dünyanın kıvamının, huzur ve sükûnunun Allah a tâzim, mahlukatına şefkat düsturuna uymak ve bu mefkureyi hayatın merkezine yerleştirmekle mümkün olabileceğini haykırdılar. Asr-ı Saadet, bu ideal neticesinde yaşandı. Allah Hiçbir Şeyi Boşuna Yaratmamıştır Dünyada huzur içerisinde yaşanan zaman dilimleri, bu mefkûre ile hayatın gergef gergef, nakış, nakış işlendiği kutlu zaman dilimine rastlamaktadır. Bu mefkûre, hayatı Müslüman kimliği ile dolu dolu yaşamak isteyenlerin hedefi olmalıdır. İnsanın yaradılış gayesi Allah a kulluktur. Allah ın çizdiği sınırlar, hûdudullah içerisinde bir hayat yaşamasıdır. İnsanı bir damla nutfeden en güzel suret ve biçimde yaratan, elbette insanın tüm ihtiyaçlarını da en iyi bilendir. Rabbimiz, katından gönderdiği ilahi hükümleri ile biz kullarının yaratılışımıza, fıtratımıza en uygun olanı ferman buyurmuştur. İlahi kaynaktan fışkıran, vahye müstenit hükümler hayatın hayatıdır. KAVRAMLAR TOHUM 11

Zaten Allah ve Resulü de bizleri, bizlere hayat veren şeylere çağırmakta değil midir? Müslüman a, hatta insana düşen, bu çağrıya lebbeyk diyerek icabet etmek, kulluk dairesine girerek kurtuluşa ve huzura erebilmektir. Allah Hiçbir Şeyi Boşuna Yaratmamıştır Rabbimiz hiçbir şeyi boşuna ve zaid olarak yaratmamıştır. Tüm mahlûkata, Yardan adına şefkat göstermek ve Yaradan dan ötürü yaratılanı sevmek de, kutlu mefkûrenin ikinci halkasıdır. Bu iki halka iç içedir. Dünya hayatının huzuru, dünyanın gam ve kederinden kurtuluş, ahretin azabından uzak oluş, bu iki esası, hayatın hayatı olarak bilmekten, kabul etmekten ve Müslüman ca bu değerleri hayata hakim kılmaktan geçer. Rahman un çizdiği sınırları ihlal, kulluk dairesinden sapma, mahlukatın hukukunu gözetmeme gibi isyan halleri, dünyamızı cehenneme çevireceği gibi, ebedi âlemimizi de muhv-u perişan edecektir. Bugün dünyada yaşanılan huzursuzlukların temellerinde de, bu değerleri, bu görevleri ihmal yatmaktadır. Mefkûre Ve İdealden Uzak Oluşlar Huzursuzlukları Körükledi Temeli Kur an a saygı üzerine atılan, altı asırlık cihan hâkimiyetinin ekseri zaman dilimlerinde, Kur ani hükümleri baş tacı yapan Osmanlı, merhamet medeniyetini inşa etmiş ve 600 sene adalet timsali olarak hayatiyetini devam ettirmişti. Mefkûre ve idealden mahrumiyet, aşırı dünya sevgisi, Müslüman kimliği ile var olamama, Kuran dan ilham alıp asrın idrakine İslam ı söyletememe, Rahmanî ve Nebevî metodu terk ediş, fazilet mücadelesinin hayattan el çekmesi gibi olumsuzluklar, huzursuzlukları körükledi. Temeli Kur an a saygı üzerine atılan, altı asırlık cihan hâkimiyetinin ekseri zaman dilimlerinde, Kur ani hükümleri baş tacı yapan, Allah a kulluğu, mahlûkatına şefkati düstur edinen ecdadımız Osmanlı, bu değerler manzumesi ile merhamet medeniyetini inşa etmiş ve 600 sene adalet timsali olarak hayatiyetini devam ettirmişti. Osmanlı Devleti nin iç ve dış düşmanlarının entrikaları sonucu, tarih sahnesin- 12 TOHUM OCAK - ŞUBAT - MART 2015

den indirilişi sonrası, yerine kurdurulan genç cumhuriyetin temelleri, dedelerinin manevi mirasını red üzerine atılmıştı. Kuruluşu takip eden yıllarda, bu reddi miras kendini olanca şiddet ve zulmüyle gün yüzüne çıkardı. Peş peşe yapılan-yaptırılan devrimlerle, şanlı geçmişle olan irtibatlar, tamamen kesilmeye köklerimizden kopartılarak materyalist bir düzenin çarklarında şanlı geçmişimizden iz taşıyanlar öğütülmeye çalışıldı. Üstümüze Adeta Deli Gömleği Giydirildi Bizi, biz eden değerlere sünger çekildi. Fazilet mücadelesi yerini bencillik, dinsizlik ve sekülerleşmeye bıraktı. Eğitim batıya göre dizayn edilerek üstümüze adeta deli gömleği giydirildi. İstisnalar hariç, hedefsiz, gayesiz, eyyamcı bir nesil yetiştirildi. Kısa yoldan köşe dönme helal-haram ayırımı yapmadan zengin olma, makam ve mevki için İslami ve insani değerleri göz kırpmadan kenara itebilen sığ bir nesil hedeflendi. İmalat hatası sayılabilecek idealist bir gençlik, dedelerinin küllerinden yeniden doğarak bu gayesiz hayata meydan okumaya başladı. Dedesinin merhamet medeniyetine hasret ve özlem duydu. Bu medeniyet, vahiyden ilham alan, Allah a tazim, mahlûkatına şefkat düsturunu şiar edinen, ülkesini vakıf eserleriyle baştan sona bezeyen bir medeniyetti. Bu medeniyetten ve bu medeniyetin oluşumunu sağlayan değerlerden uzak kalış bizlere çok şey kaybettirdi. Tekrar böylesi medeniyete kavuşabilmek için; Eğitimin millileştirilmesi, İnsanımıza Müslüman kimliğinin kazandırılması, Gençliğimizin, Kur an dan ilham alacak bir birikime sahip olması, Hedefini bilen ve azimle hedefine yürüyen bireylerin çoğaltılması, Hafıza kaybı sebebiyle eksen kayması yaşayanların kendi eksenine oturtulması, Sanal âlemin esiri yapılan nesillerin, yaratılış gayeleri anlatılarak gerçek hayata devşirilmeleri, Nesli muhafazanın, ümmet için hayati öneme haiz olduğunun, idareciler tarafından kavranması ve gereğinin yapılması, Ellerimizden kayıp giden neslimize sahip çıkacak, şuurlu ebeveynlerin yetiştirilmeleri, İnsan yetiştirecek insanları, yetiştirme faaliyetlerine hız verilmesi, İlahî ente maksûdi ve rızake matlûbi sırrını yakalamış ideal gençliğin yetiştirilmesi gerekmektedir. KAVRAMLAR TOHUM 13

İmam Hatipliye Mektup Sen, insanlığın özlediği nesilsin, insanı ve insanlığı yaşatmak için yükselmeli ve insanı insan yapan erdemlerle ahlakını bezemelisin. Ali Erkan KAVAKLI Vatan Hamurunun Mayası Sevgili Yavrum; İnsanı yükselten ve yücelten inançları ve idealleridir Ümidini yitiren ölmeden önce ölür. Yüksek bir ideale kendini adamayanlar ise ot gibi yaşar, çöp gibi savrulur. Gönüller Sultanı Hz. Muhammed (sav) 1436 sene önce bir başına İslam davasını başlattı. Önce gönülleri sonra zihinleri fethetti. Bugün getirdiği davasıyla birlikte gönüllerde yaşıyor. Ona iman edenler İslam sancağını dünyanın dört bucağına taşıdılar, şerefle ve şanla dalgalandırdılar. Nöbet sende! Aziz şair Namık Kemal: Yüksel ki yerin bu yer değildir; Dünyaya gelmek hüner değildir der. Sen, insanlığın özlediği nesilsin, insanı ve insanlığı yaşatmak için yükselmeli ve insanı insan yapan erdemlerle ahlakını bezemelisin. İslamiyet insaniyettir. Kutlu Resul, âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir. 14 TOHUM OCAK - ŞUBAT - MART 2015

Sen yüce İslamiyet in bayrağı, ulvî ahlakın zirvesi, kardeşlik idealinin sancağısın. Sen yüce İslamiyet in bayrağı, ulvî ahlakın zirvesi, kardeşlik idealinin sancağısın. İnsanları yükselten sahip oldukları erdemlerdir. Bedenî zevklerin peşinden koşanlar, sadece hayvanların ahlakına sahip olabilir. Havyarlar da yerler, içerler, nikâhsız evlenirler, çoğalırlar. Hayvan olmak erdem değil ki İmam hatipli, insanı insanlığın zirvesine çıkaracak olan Kur an hakikatlerini yükseltme sevdasına kendini adamıştır, asla süfli zevklerin peşinde koşmaz. Büyük davalara adanmayan hayat, hayat değildir. İlim, insanı yükseltir. Hz. Âdem i (as) meleklerden üstün hâle getiren, Cenab-ı Hakk ın, ona öğrettiği ilimdir. İmam hatipli ilim sevdalısıdır ve 300 senedir Batı karşısında boynu bükük olan İslam dünyasını ilim ve teknolojinin zirve ufkuna taşımak için çalışır. Hasan Hans ı geçme sevdasındadır; Meryem Maria yı aşmak İbrahim, Abraham dan bir eksiği olmadığın bilir, Yakup, Yakop tan geri kalmanın erdemsizlik olduğu şuurundadır. Ali, Otto nun yaptığını yapabileceğine inanır. Havva, Eva ya ahlak, fazilet ve erdem öğretme ideali taşır. Hepimiz Necip Fazıl gibi düşünmeli ve şöyle demeliyiz: Ey düşmanım sen benim ifademsin, hızımsın; Gündüz geceye muhtaç, sen de bana lazımsın. İnsanı hayvanlardan ayıran en önemli niteliği ahlakıdır. Hayvanlar haram, helal bilmezler. İmam hatipli ahlak ve fazilet abidesidir; yaşamak için değil, yaşatmak için var olduğunu bilir. İDEAL GENÇLİK NEREDE? TOHUM 15

İmam hatiplinin yüreği sevgi, fedakârlık, dinimize hizmet etme aşkıyla doludur. Üstat Bediüzzaman ın şu vecizesini hayat prensibi edinir: Bizler muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur. Booker Washington her idealist insanda ve hele imam hatiplide bulunması gereken kalbi şöyle anlatır: Büyük insanların kalbinde sadece sevgiye yer vardır, küçük insanlar kin tutar. İmam hatipli, hayatını insanları sevmek ve İslamiyet i sevdirmek ekseninde tanzim eder. Hayatın bir emanet olduğunu bilir ve onu emanetin sahibi yolunda feda etmek şuurundadır. İmam hatipli nefsinin arzuları peşinde koşmaz. Bu hayatta herkes rızkı olanı yer. Zenginler, kabre mal götürmez. İmam hatipli, helal rızık için çalışır, çalışmayı ibadet bilir, ibadetin hayatın gayesi olduğunun farkındadır. İmam hatipli, okulda öğretmenlerini azmine, çalışkanlığına hayran bırakır. Dışarıda ona bakanlara ahlak, dürüstlük, yardımseverlik dersi verir. Sınıfını geçmek için 50 alır, üstün Müslüman olmak için 100 peşinde koşar, zira Kur an, inanıyorsanız üstünsünüz, buyurur. İmam hatipli üstün Müslüman olma şuuruyla yaşar, üstün Müslüman olmak sevdasındadır. Hiçbir zaman kız peşinde, kız ise erkek peşinde koşmaz, evleneceği kızın veya erkeğin karşısından geleceğini ve ondan kaçamayacağını bilir. Evlenmenin, cennet yuvası kurmak, sorumluluk almak, Sevgili Peygamberimizin (sav) kıyamet günü iftihar edeceği ümmet fertleri yetiştirmek için okul açmak olduğunun bilincindedir. İmam hatipli kız, bir erkeğin koluna girmek için çalışmaz; kaderin eşi olacak erkeği er veya geç koluna takacağından şüphesi yoktur. Cennet annelerin ayakları altındadır, hadis-i şerifinin verdiği müjdeye layık olmak için hayallerini tanzim eder. İmam hatipli, yaşayan Kur an olmak için çalışır. O bir hatiptir fakat en etkili konuşmasını davranışlarıyla yapar. 16 TOHUM OCAK - ŞUBAT - MART 2015

Seni İslam medeniyetinin yeniden diriltilmesi ve inşası sevdasında görmek en büyük idealim, yavrum. İnsanlığı bu iyilikten mahrum etmeyeceğini biliyorum. Bir tek gayesi vardır; İslamiyet i insanlığın başına taç diye giydirmek, milletimizi ve insanlığı, insanlığın zirvesine taşımak Üstat Bediüzzaman ın ifadesiyle; gözünde ne cennet sevdası ne cehennem korkusu vardır. Kendini milletimizin imanını kurtarmaya adamıştır. Hayat bir seraptır, kendisine bağlananları aldatır. Fani hayatını baki hayatı kazanmak için adayanlar, ebedi saadeti kazanır. Aşık Veysel der ki: Hep biliriz, dünya fani / Aldatıyor seni, beni. Âdem atamızdan beri / Kimler gelmiş, kimler gitmiş. İlim, iyilik, iman, çalışma, adanma, dürüstlük, İslam hakikatlerini hâli ve lisanıyla yaymak İmam hatip neslinin iman dolu kalbinde taşıdığı meziyet tespihinin taneleri Ne mutlu büyük davalara sevdalanan ve büyük gayelere adananlara Seni İslam medeniyetinin yeniden diriltilmesi ve inşası sevdasında görmek en büyük idealim, yavrum. İnsanlığı bu iyilikten mahrum etmeyeceğini biliyorum. Her sabah aynaya bakarken yüreğinde Arif Nihat Asya nın şu mısralar yankılansın: Sen de geçebilirsin anadan, yardan, serden! Senin de destanını okuyalım ezberden! Haberin yok gibidir, taşıdığın değerden Elde sensin, dilde sen, gönüldesin, baştasın; Fatih in İstanbul u fethettiği yaştasın! Sevgili yavrum, insanı yaşatan idealleridir. Gönüller Sultanı Peygamberimizin (sav) gördüğü rüyayı sen de gör ve gerçekleşmesi için hayatını ada. Müslüman ca hayaller kur ki hayallerin seni ve insanlığı yüceltsin, yükseltsin. Türkiye hamuruna maya ol yavrum. Maya ol ki idealin hayat bulsun. Seni yerin ve göğün sahibine emanet ediyorum. İDEAL GENÇLİK NEREDE? TOHUM 17

İdeal Gençlik mi, İdeolojik Gençlik mi? Lâdini sistemin, tüketim alışkanlıklarını adeta bir ibadet şekli olarak dayattığı günümüzde, idealist gençliği de kendi çatısı altında bertaraf ettiği aşikâr. Ayşe ÇOBAN Gençlik ve ideal meselesini irdelemeden evvel idealin hangi manaya geldiğinden bahsetmek gerekiyor. Evet, günümüzde gözle görülür bir ideal kaybı var gibi duruyor; ama bunu hangi ideal tanımına göre belirliyoruz bu mühim. Hem ahlaki hem de felsefî ideal kavramı bizi farklı sonuçlara götürecektir. İdeal derken neyi kastettiğimizi çok iyi bilmek gerekiyor. Kavram kargaşasına mahal vermemek için, felsefi ideal ile ideolojinin ayrımını da yapmalıyız; aksi takdirde bugün ideoloji olarak sarıldığımız çoğu fikrin, ideal halinden ne kadar uzak olduğumuzu anlamak pek mümkün olmayacaktır. İman Bir İdeal Sunar Gündelik dilde hayata anlamlı, kuşatıcı ve müessir bir şekilde katılmanın vesilesidir ideal. Bu anlamda iman da bir ideal sunar. Ne kadar kuvvetli bir imanın varsa o denli idealistsindir. Zira inanç kişiyi harekete geçiren en güçlü motivasyon kaynağıdır. O halde lâdini sistemin, tüketim alışkanlıklarını adeta bir ibadet şekli olarak dayattığı günümüzde, idealist gençliği de kendi çatısı altında bertaraf ettiği aşikâr. Mesele tek yönlü ele alınırsa, bu bakış açısına paralel sunulan çözümler de sığ kalır. Evet, gençlerin hakikat mücadelesi yok, kırmızıçizgileri grileşti, flulaştı. Yerine nasıl bir dünya ikame edildi ki ideallerden vazgeçti gençler? Öncelikle zihinleri uyuşturan ve tembelleştiren unsurları temizlemek gerekir ve bunların sadece gençlere değil tüm insanlığa kastettiğinin farkına varmak gerekir. Çünkü sadece gençlerin ideallerine değil, bizzat ide lere, idea lara, ideal e saldırdılar. Bu nedenle felsefi ideal tanımı önem arz ediyor. İde duyularla değil, tinsel olarak algılanan asıl gerçeklik ve fikirdir. İdeal ise yalnızca düşünceyle kavranabilendir. Buradan hareketle daha sık kullandığımız tanımını da verecek olursak; ideale, düşüncenin tasarlayabileceği bütün üstün nitelikleri kendinde toplayan, ülküsel de diyebiliriz. Dolayısıyla ideal hep uzakta olandır ve kendisine ulaşmak için sürekli bir çaba gerektirendir ya da kendisine ulaşılması mümkün değildir, yakınlaşmak müstesna. O halde ideal hep olumlu bir mana taşır. Peki, ideali olumsuz kılan unsur nedir? İdeolojidir. loji nin eklenmesiyle, idelerin bilimi başlar, yani fikrin bilimi. Bilimin eklenmesiyle de empirizm girer ve fikirleri yorumlama aşaması başlar. Artık fikirlere eğilim, hakikate varma gayesinden güç elde etme isteğine evrilir. Akla hizmet etmesi gereken fikirler, aklın kendisine hizmet ettiği amaçlar uğruna araçsallaştırılır. İdeoloji, gerçekleştirilmesi gereken bir ideal olarak değil de, siyasi mücadele için lüzumlu bir silah işlevi görür. Dolayısıyla ideolojilere, idealler gibi inanılmaz, ideolojiler ancak kullanılır. Bu minvalde ideallerimizin var olup olmadığı sorusunun yanıtını onların ideolojiye dönüşüp dönüşmemesinde aramalıyız. 18 TOHUM OCAK - ŞUBAT - MART 2015

Gençler Maşa Olarak Kullanıldı Gençler neden ideallerini kaybetti diyoruz; çünkü ideolojilerin esiri olan gençler hakikatin mücadelesini vermek yerine ideal peşinde koştuğunu sanarak maşa olarak kullanıldılar. Bugün durum daha da vahim görünüyor, çünkü gençler değil ideallerin, ideolojilerin bile farkında değil. Hak arayışı, hazza tebdil olunduğundan beri, genç dimağlar gelecek tasavvurundan da korkar oldular, vardıysa geleceğe dair kaygıları, o da kendilerini kurtarmak içindi. O halde başta gençler olmak üzere insanlığa idealler nasıl hatırlatılmalı? İdeolojilerden mahsun idealler ile bunun mümkün olacağını düşünüyorum. Kitleye sunulan fikirler bayağılaşır, yetkin olmayan kişilerin dilinde kavramların sadece sembolleri üzerinden bahsi geçer ve hiçbir zihinde makes bulmaz ve tartışmaların önü açılır. Çözüm sunduğunu zannedenler, sorunu ilmek ilmek büyütür. Bugün topluma yön vermeye çalışan sözde uzmanların hamasi konuşmalarında, Cemil Meriç in de dediği gibi, fikirlerin slogana dönüştüğünü görüyoruz. Gençlerin dimağlarını, kitle iletişim araçlarıyla pohpohlanan, popüler kültür aydını olan ide ile ilgilenmeyip işin lojik kısmına takılan kişilere teslim edersek, idealist gençlikten bahsetmemiz daha da güçleşecektir. Evet, gelinen noktada faydalı ideolojiler yok mudur, ya da ideolojisiz dünya mümkün müdür? Sanmıyorum. Fakat aşikâr olan şu ki; bugün ideoloji, dünyayı kendi hegemonyası altına alma mücadelesinden öteye gidememiştir. İdeolojinin faydası, siyasi bir stratejinin hizmetinde bir araç olmasında olabilir ancak. Bugün Batı ideolojisiz dünyanın mümkün olacağını, ilim ve teknikle bunu aşamayanların ideolojiden sıyrılamayacağını söylese de, bu menfaatçi bir iyimserliktir. Kendi geldiği noktayı zirve olarak dayatan bir ideolojidir. Bu nedenle ideolojilerin varlığını yadsımak da yine kendini hâkim güç olarak sunan bir ideolojiye hizmet etmek olacaktır. İdeoloji Pragmatiktir Biz ideolojinin gerçekliğini yadsımıyoruz, ideolojinin amaçsallığına karşıyız; çünkü ideoloji müesses nizamın gerçekliğini haklı çıkarmaya çalışır, bizim ideale yaklaşma çabamızı tökezletir, arzuları meşrulaştırır, moral olarak emin ve zihnen de rahat bir yere yerleştirir. Dolayısıyla ideoloji pragmatiktir, var olanı anlamaya değil, yapılanı haklı çıkarmaya çalışır. Peki, bunun inançla ve inancın bizi yönlendirdiği kâmil insan ve örnek insan olma gayesiyle bağdaştığını söyleyebilir miyiz? Sürekli tedebbürü, tezekkürü ve akletmeyi vurgulayan bir dinin ideal olduğunu mu, ideoloji olduğunu mu söyleriz? Din idealdir, Müslümanlar bu paralelde ideolojiler oluşturabilir ama ideolojinin idealin önüne geçme riski hep vardır. Kutsal olanı kısır zihinlerin araçsallaştırmasından dolayı bugün farklı farklı Müslüman algısı oluşmaktadır. Gençlerin dimağlarını, kitle iletişim araçlarıyla pohpohlanan, popüler kültür aydını olan ide ile ilgilenmeyip işin lojik kısmına takılan kişilere teslim edersek, idealist gençlikten bahsetmemiz daha da güçleşecektir. İşin özüne dönmeli ve gençleri hevadan vahye, yani ideale çekmeliyiz. Bizim idealimiz Marifetullah tır. O na ulaşamayız, ancak yaklaşabiliriz. Vahiy bizim kılavuzumuz ve idealimizdir. Dünyevi arzular din kisvesine bürünüp, hakikat diye gösterilince Müslümanlığın idealinden uzaklaştık. Bunu tesis etmek Üsve-yi Hasene den ve o saadet devrinin insanlarını örnek almaktan geçer. Bizim için ideal insan, öncelikle kul vasfı ile, Resulullahtır çünkü. O Yesrib i, o ideal için Medine kıldı; Kâbe deki putları, o ideal uğruna devirdi. Şimdi hevalarımızı ideoloji yapıp tapmak yerine, gençlerimize aslolanı, en yalın haliyle, o ideal insanın yolundan giderek anlatmak zorundayız, aksi takdirde akletmiş bir toplum olmayız. İDEAL GENÇLİK NEREDE? TOHUM 19

Gençliğe Hitabe Necip Fazıl KISAKÜREK Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik Zaman bendedir ve mekân bana emanettir! şuurunda bir gençlik Devlet ve milletinin büyük çapa ermiş yedi asırlık hayatında ilk iki buçuk asrını aşk, vecd, fetih ve hâkimiyetle süsleyici; üç asrını kaba softa ve ham yobaz elinde kenetleyici; son bir asrını, Allah ın Kuran ında belhüm adal dediği hayvandan aşağı taklitçilere kaptırıcı; en son yarım asrını da işgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, Türk ü madde plânında kurtardıktan sonra ruh plânında helâk edici tam dört devre bulunduğunu gören; bu devirleri yükseltici aşk, çürütücü taklitçilik ve öldürücü küfür diye yaftalayan ve şimdi, evet şimdi, beşinci devrenin kapısı önünde dimdik bekleyen bir gençlik Gökleri çökertecek ve yeni kurbağa diliyle bütün dikey leri yatay hale getirecek bir nida kopararak mukaddes emaneti ne yaptınız? diye meydan yerine çıkacağı günü kollayan bir gençlik Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, öcünün davacısı bir gençlik Halka değil Hakk a inanan, meclisinin duvarında hakimiyet Hakkındır düsturuna hasret çeken, gerçek adaleti bu inanışta ve halis hürriyeti Hakka kölelikte bulan bir gençlik Emekçiye Benim sana acıdığım ve yardımcı olduğum kadar sen kendine acıyamaz ve yardımcı olamazsın! Ama sen de, zulüm gördüğün iddiasıyla, kendi kendine Hakkı ezmekte ve en zalim patronlardan, daha zalim istismarcılara yakanı kaptırmakta başıboş bırakılamazsın!, kapitaliste ise Allah buyruğunu ve Resul ölçüsünü kalbinin ve kasanın kapısına kazımadıkça serbest nefes bile alamazsın!, ihtarını edecek, kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin aşkına, vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrakine sahip bir gençlik Bir buçuk asırdır yanıp kavrulan, bunca keşfine ve oyuncağına rağmen buhranını yenemeyen ve kurtuluşunu arayan batı adamının bulamadığını, türkün de yine bir buçuk asırdır işte bu hasta batı adamında bulduğunu sandığı şeyi, o mübarek oluş sırrını çözecek ve her sistem ve mezhep, ortada ne kadar hastalık varsa tedavisinin ve ne kadar cennet hayali varsa hakikatinin İslâm da olduğunu gösterecek ve bu tavırla yurduna İslâm âlemine ve bütün insanlığa numunelik teşkil edecek bir gençlik Kim var! diye seslenilince, sağına ve soluna bakınmadan, fert fert ben varım! cevabını verici, her ferdi benim olmadığım yerde kimse yoktur! duygusuna sahip bir dava ahlâkını pırıldatıcı bir gençlik 20 TOHUM OCAK - ŞUBAT - MART 2015

Bu gençliği karşımda görüyorum. maya tutması için otuz küsur yıldır, devrimbaz kodamanların viski çektiği kamıştan borularla ciğerimden kalemime kan çekerek yırtındığım, kıvrandığım ve zindanlarda çürüdüğüm bu gençlik karşısında uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allah a hamd etme makamındayım. Can taşıma liyakatini, canların canı uğrunda can vermeyi cana minnet sayacak kadar gözü kara ve o nispette strateji ve taktik sahibi bir gençlik Büyük bir tasavvuf adamının benzetişiyle, zifiri karanlıkta ak sütün içindeki ak kılı fark edecek kadar gözü keskin bir gençlik Bugün, komik üniversitesi, hokkabaz profesörü, yalancı ders kitabı, çıkartma kâğıdı şehri, müzahrefat kanalı sokağı, fuhuş albümü gazetesi, şaşkına dönmüş ailesi ve daha nesi ve nesi, hâsılı, güya kendisini yetiştirecek bütün cemiyet müesseselerinden aldığı zehirli tesiri üzerinden silkip atabilecek, kendi öz talim ve terbiyesine, telkin ve telbiyesine memur vasıtalara kadar nefsini koruyabilecek, tek başına onlara karşı durabilecek ve çetinler çetini bu işin destanlık savaşını kazanabilecek bir gençlik Annesi, babası, ninesi ve dedesi de içinde olsa gelmiş ve geçmiş bütün eski nesillerden hiç birini beğenmeyen, onlara siz güneşi ceketinizin astarı içinde kaybetmiş marka Müslümanlarısınız! Gerçek Müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başımıza gelmezdi! diyecek ve gerçek Müslümanlığın ne idüğü nü ve nasıl ını gösterecek bir gençlik Tek cümleyle, Allah ın, kâinatı yüzü suyu hürmetine yarattığı sevgilisinin âlemleri manto gibi bürüyen eteğine tutunacak, O ndan başka hiçbir tutamak, dayanak, sığınak, barınak tanımayacak ve O nun düşmanlarını ancak kubur farelerine denk muameleye lâyık görecek bir gençlik Bu gençliği karşımda görüyorum. maya tutması için otuz küsur yıldır, devrimbaz kodamanların viski çektiği kamıştan borularla ciğerimden kalemime kan çekerek yırtındığım, kıvrandığım ve zindanlarda çürüdüğüm bu gençlik karşısında uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allah a hamd etme makamındayım. Genç adam! Bundan böyle senden beklediğim, manevî babanın tabutunu musalla taşına, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymandır. Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes! Ey kahpe rüzgâr, artık ne yandan esersen es!.. Allah ın selâmı üzerine olsun! İDEAL GENÇLİK NEREDE? TOHUM 21

İdeal Gencin Niyeti İmanımın hakkını vermemin ancak senin yardımın ile olacağını biliyorum. Yardımına muhtacım. Erimeden, eğilmeden kalabilmem için beni koru, niyeti mi de Nurettin YILDIZ Mü min olmakla beni şereflendirdiğin imanımı korumaya, imanımda ehil olmaya niyet ettim. Bedeli canım bile olsa imanımdan taviz vermemeye, imanımın içini doldurmaya, sadık bir Mü min olarak yaşamaya ve ölmeye niyetliyim. Ne pahasına olursa olsun, yaşarsam seninle ve senin için yaşamak, ölürsem seninle ve senin için ölmektir en büyük arzum. Senden yardımını diliyorum. İmanımın hakkını vermemin ancak senin yardımın ile olacağını biliyorum. Yardımına muhtacım. Erimeden, eğilmeden kalabilmem için beni koru, niyeti mi de Amel etmem için gönderdiğin kitabımı -Kur an ı- koruyanlardan olmak için niyet ettim. Kur an ehli olarak yaşamakta azmettim. Bir harfine ömür harcamaya hazırım ve kararlıyım. Niyetim, onu öğrenmek, hiç doymadan okumak, okuduğumla amel etmektir. Onu, hafızamda hayatımın bir parçası olarak görüyorum. Onsuz bir günüm olmasın, ona muhafız olayım istiyorum. Onunla nemlenen gözler, onunla ürperen kalbim olsun istiyorum. Ona hizmet etmeyi, onun yayılması ve yaşanması için gecemi gündüzüme katmayı hedefliyorum. Bu da Senin yardımınla olur ancak. Sen kimi kollarsan o, Kur an ehli olur. Beni de niyetimi de koru Rabbim. Kur an ını aç bana. Ruhumu ona aç. Ben yürüyen Kur an olayım. Dilim onu söylesin. Kulağım onu duysun. O, kalp atışlarım olsun. Nabzım O nunla ölçülsün. Annem ve babam için sabahlara kadar ayakta kalmaya, onların önünde yok olmaya, onların rızasını senin rızandan sonraki en büyük rıza görmeye niyet ettim. Niyetim onların izini sürmek, onların rızasına ermiş olarak sana gelmeye çalışmaktır. Sen emrettin diye, İslam budur diye, onların kapısında kalmak istiyorum. Ben anne-baba olsam bile onların önünde minik bir bebek olarak kalmakta kararım kesindir. Biliyorum ki şeytan ve nefis beni başka şeylere sevk etmeye çalışacaktır. Anneye asi olmayı, babayı ezmeyi bana hoş ve haklı gösterecektir. Ama ben bu işi cihat olarak gördüm. Ne olursa olsun, onların önünde senin emrettiğin gibi kalacağım. Niyetim budur, buna kararlıyım. Bana yardım et Rabb im. Dostunu dostum, düşmanını düşmanım bilmeyi; seninle beraber olan tarafta kalmayı ilke edindim. Sen dünyaya değer vermediğin için dünyayı nasibim kadar elimde tutmaya, kalbimde dünyalık bulundurmamaya azmim var. Sen neyi seviyorsan benim de ona sevgim var. Senin sevmediğinde benim gözüm olmaz. Beni niyetimde muvaffak kıl. Yolumu aç, direncimi artır. Bedenime sıhhat ver. Nefesimi güçlü kıl. Bana uzun ömür ver, verdiğin ömrü senin yolunda kullanayım. Yürüyeyim, koşayım, uçayım, senin için. 22 TOHUM OCAK - ŞUBAT - MART 2015

Yaşadığım asrın bin bir renge bürünen fitnelerine karşı sana sığınmaya, Şeriat ının sınırını korumaya, nefesimin ihtiraslarına meyletmemeye, kendime Salihlerden bir dost çevresi oluşturmaya, sana asi olanları terk etmeye kesin kararım var. Salihlerden olmak istiyorum. Beni kötülüklerden koru Rabb im. Niyetimi muhafaza et. Senin kulun olacak, dinine adanmış nesiller yetiştirmek emelimdir. Hücre sayım kadar insan yetiştirsem her biri senin yolunda olsa yine heyecanım bitmez. Her doğan sana kul olsun, dinine hizmet etsin isterim. Kur an ını aç bana. Ruhumu ona aç. Ben yürüyen Kur an olayım. Dilim onu söylesin. Kulağım onu duysun. O, kalp atışlarım olsun. Nabzım O nunla ölçülsün. Cahil kalmamaya, senin ilminle donanmaya kararlıyım. Elim, kalemim, malım, canım senin en büyük emrin olan cihada hazır olsun isterim. Bu aşkım ve heyecanımdır. Rüyam da hülyam da budur. Şehadet hayal ederim. Gazilik beklerim. Seni beklerim. Arşın gölgesini, en büyük kazanç olan rızanı beklerim. Benim için çok büyük, senin çok küçük şeylerdir bunlar. Senden herkes istese ve herkese istediğini versen yine mülkünden bir şey eksilmez. Rabb im, sen neyi emrettiysen ona niyet ettim. Niyetimin eskimesinden, sulanıp gevşemesinden sana sığınırım. Heyecanım azalmasın, basiretim kilitlenmesin, sabrım tükenmesin ta sana gelene kadar. Cihadımı mübarek, amelimi makbul kıl. Namazıma, orucuma, cihadıma, bütün ibadetlerime yardım et. Beni Kur an a muhafız eyle. Kalbi mescitlere kilitlenenlerden kıl beni. Peygamberinin sünnetine hizmetkâr eyle. Niyetim budur Rabb im. Beni de niyetimi de koru Rabb im. Elim, kalemim, malım, canım senin en büyük emrin olan cihada hazır olsun isterim. Bu aşkım ve heyecanımdır. Rüyam da hülyam da budur. Âmîn. İDEAL GENÇLİK NEREDE? TOHUM 23

Hey Dostum! Neyin Peşindesin? Mehmet YAŞAR Hey dostum! Nedir bu telaşın? Dur biraz, gel bir soluklan... Duracak vaktim yok, herkes koşuyor, oturduğun yerden olmuyor hiç bir şey, kimseden geri kalamam diyorsun. Biliyorum, halletmen gereken işlerin var. Herkesin bir şeyler kapma telaşında olduğu bu pazardan senin de muradın var. Onlardaki sende de olmalı... Yoksa onlar kendilerine yakıştırmaz seni. Belki sana kıymet de vermezler. Haklısın korkularında... Kimse değersiz olmak, dönüp bakılmamak istemez şu meydanda... En az onların elindeki ya da sahip oldukları kadar senin de imkânların olmalı. Peki, hiç yormuyor mu bu telaş seni? Hiç nefesinin ve hevesinin kesildiği olmuyor mu? Biliyorum gençlik var serde, yorulmak yok bize... Ama sormakta mı yok kendimize; neyin peşinde koşuyorum? diye. Sen de çok iyi biliyorsun, insan peşinde koştuğu şey kadar değerlidir aslında... Ve her kişi nin değil, er kişi nin gittiği yoldan gitmek kıymet katar insana. Haklısın, yiğitlik ister herkese rağmenlik... Meydan okumak kolay iş değildir. Bunun bedeli olur insana... Çevrendekiler sırtını dönebilir, seni oyun dışında bırakabilir. Sen belki de muhit ini değiştirmek zorunda kalabilirsin. Ve muhitini değiştirmek ya da gerçek muhitine dönmek cesaret ister her zaman. Bu kolay iş değil, sana hak veriyorum. Her kişi nin arasına katılmak, çok daha zahmetsiz ve rahat gelir insana. Er kişi nin yolu, ehl-i keyfin değil ehl-i Kehf in yoludur. Bak, Ezelî Hitap ın sana dost eylediği Ashab-ı Kehf in gençleri seni selamlıyor. Dava ve idealleri uğruna yola çıkmaya davet ediyor. Yaklaş şimdi onlara, kıvrıl sığındıkları mağaranın bir köşesine sen de. Dinle onları, bütün bildiklerini tersyüz edecekler belki de. 24 TOHUM OCAK - ŞUBAT - MART 2015

O gençler mağaraya sığındıklarında, Ey Rabbimiz, demişlerdi, bize yüce katından bir rahmet ver ve işimizde, Senin rızâna erişmek için muvaffakiyet nasip et diyerek muhitlerini değiştirme cesaretini göstermişlerdi. Bu cesaret, ilahî karşılığı celb edecekti elbet. Onların kıssalarını Biz sana hak ile bildiriyoruz. Onlar Rablerine iman etmiş gençler idi ve onların hidâyetini ziyade kılmıştık. Demek Rablerine iman eden gençlerin hidâyeti ziyade kılınıyor ve Rahmanî destek onların arkasında oluyordu. Ki o gençler putperest zalim hükümdara karşı çıkarken Rableri onlar için; Biz onların kalblerini hakka bağladık da onlar Rabbimiz göklerin ve yerin Rabbi olan Allah tır dediler. Biz Ondan başka ilâha kulluk etmeyiz. Edersek saçmalamış oluruz. dediklerini söylerken; saçma sapan ideallerin peşinde değil, gerçek davaların peşinde koşmanın hikâyesini koyuyordular önümüze. Bak, o asırlar öncesindeki dostlar, muhitlerini değiştirme kararlarını vermişler. Birbirlerine dediler ki: Mademki biz kavmimizden ve onların Allah tan başka taptıkları ilâhlardan uzaklaştık; mağaraya çekilelim ki Rabbim bize rahmetinden genişlik versin ve işimizde kolaylık nasip etsin. Şaşırdın değil mi? Mağaraya çekilmek; kaçmak, savaşmamak, oturduğun yerden beklemekse şayet, bunlar nasıl rahmetin genişlemesini umuyor ve bir kolaylık bekliyor? Bu nasıl mümkün olacak diyorsun? İstersen kıvrıldığımız o mağaranın köşesinden onları izlemeye devam edelim. Onları, mağarada uyutan Rabbleri diyor ki; Onları uyanık sanırsın; hâlbuki uykudadırlar. Ve biz onları sağ ve sol taraflarına çevirip dururuz. Köpekleri ise iki ayağını mağaranın kapısına doğru uzatıp yatmıştır. Eğer onları o halde görseydin, için korku ile dolar ve döner kaçardın. Sen uyursun da, uyanık zannedilirsin. Kapında seni korumak için bir köpek bekler ve senin o savunmasız halini görenlerin kalplerine bir korku dolarsa, bu murad ettiğin davanın muvaffakiyet edilişinden başka ne olabilir ki? Hangi davanın peşinde koşacağını seçen gençlere, Rableri daha tercihlerinin neticesini göstermemiştir. Onun için uyandırır o gençleri. Hem de kaçtıkları putperest zalim hükümdarın yerine dindar bir zatın hükümdar olduğu bir kavmin içine sokar onları. Adeta onların namına Rableri her şeyi halletmiş ve dindar bir kavimle onları kucaklamıştır. Peki, hiç yormuyor mu bu telaş seni? Hiç nefesinin ve hevesinin kesildiği olmuyor mu? Biliyorum gençlik var serde, yorulmak yok bize... Ama sormakta mı yok kendimize; 'neyin peşinde koşuyorum?' diye. Umdukları gibi Rahmet genişlemiş, işlerinde kolaylık gerçekleşmiştir. İdealleri ve davaları uğruna ortaya konan en sıra dışı mücadelenin kahramanıdır o mağara gençleri. Ki bu davaları asırlar ötesine ulaşıyor, bugün bana da yol gösteriyor. Ve ideallerinin peşinde koşacak olanlara muvaffakiyetin sırrını işaret ediyor: Rabblerinin rızâsını dileyerek sabah akşam Ona dua edenlerle sabır ve sebat et. Dünya hayatının ziynetlerini arzulayıp da gözlerini onlardan çevirme. Kalbini Bizi anmaktan gafil kıldığımız, hevâ ve hevesine uyan ve işinde aşırılığa kaçan kimseye de boyun eğme. O zaman şimdi yeniden soralım kendimize, hangi davanın peşindeyim? diye... İDEAL GENÇLİK NEREDE? TOHUM 25

Gençler Ne Düşünüyor? Nereye gidiyor bu gençlik? Her dönemin kendi devinimi içinde sıklıkla duymaya alışageldiğimiz bir soru/sorgulama bu. Peki, gerçekten de yolunu-yönünü şaşırmış, idealden yoksun, kendini, enerjisini, gücünü bilmez bir gençlikten mi söz ediyoruz? Geleceği inşa edecek olan nesiller adına, gerçekten paniğe mi kapılmalıyız? Tohum Dergisi olarak, konunun yakinen ilgilisi olan ve gençlik adına çalışmalar yapan, vakıf, dernek, platformların, gençlik başkanları ile gençlerin hal-i pürmelâlini konuştuk. Buğra ŞİMŞEK Önder Gençlik Komisyonu Başkanı Bilal OKUDAN Gençlik Kulüpleri Federasyonu Genel Başkanı Eyüp COŞKUN Genç Gönüllüler Derneği Genel Başkanı Faruk AKBAL Genç Müsiad Genel Başkanı Fatih COŞAR Genç İDSB Genel Başkanı Mustafa İÇÖZ Genç Tümsiad Genel Başkanı Nurullah Mahmut DÜNDAR Genç İgiad Genel Başkanı Salih TURHAN AGD Genel Başkanı Ahmet ÖZNANECİ Genç Birlik Genel Başkanı 26 TOHUM OCAK - ŞUBAT - MART 2015

Gençlerin bir ideal sahibi olması sizce ne kadar önemli? Buğra Şimşek: Gençlerin bir ideal sahibi olması, yetiştikleri toplum içerisinde mükellefiyetlerinin farkında olması kadar genç neslimizin ideallerin gençliği olması da önemlidir. Üstat Necip Fazıl ın ifade ettiği gibi İslam inkılâbının ruhunu dökeceği kalıp, gençliktir. Gençler bir ideal sahibi olmaya başladığı zaman aslında buna paralel olarak bir mefkûrenin de gençliği olmakta, yani o idealin ruhu, enerjisi olmaktadırlar. Bu bakımdan yüksek idealler gençlik tabanında karşılık bulamıyorsa, ileriye gitmesi mümkün olmayacağı gibi gençlik tarafından kabul görmüş ve sahiplenilmiş olan idealler ise toplumları yüzyıllarca etkisi altına alacak gelişmelerin temeli olacaktır. Kendi tarihimize baktığınızda, kalıcı izler bırakmış insanların büyük çoğunluğu günümüzde genç olarak nitelendirdiğimiz dönemlerinde tarihi olayların altına imzalarını atmışlardır. Osmanlı Devleti ndeki padişahların çoğu böyledir. Yirmili otuzlu yaşlarda devleti yönetmişlerdir. İslâm âlimlerinin de çoğunluğu böyledir. Ömer bin Abdülaziz genç bir insandır; otuzlu yaşlarında vefat etmiştir. Gerek Medine Valisi gerek Halife olduğu dönemde ortaya koyduğu icraatlar hepimizin takdirindedir. Roma İmparatorluğunu bitiren, yıkılmaz denilen surları yıkan ve bir çağ kapatıp bir diğerini açan Fatih Sultan Mehmet, İstanbul u fethettiğinde 21 yaşındaydı. Yukarıda ismini zikrettiğim tarihi şahıslar kökünü 1400 yıllık ilahi bir kaynaktan alan idealin gençleri olarak, günümüzü aydınlatan bu tarihi gelişmelerin mimarları olmuşlardır. Bu bakımdan genç, idealist olduğu zaman, bulunduğu davanın, hareketin, grubun mihenk taşı olur ve o olmadığı zaman aslında kimse de yoktur.??? Bilal Okudan: Cevabıma öncelikle gençlerimizin karakter yapılarının güçlendirilmesinden yana olduğumu söyleyerek başlamak istiyorum. Karakter yapısı belirli temeller üzerine oturan gençler, hayatlarının her türlü evresine daha rahat uyum sağlayabilmektedirler. Bu sebepledir ki gençlerimiz ideal sahibi olup-olmamaları yaşamlarını sürdürmelerinde önemli bir faktör değildir. Ama gençlerimizin hayatlarının her aşamasında sağlam temeller üzerine oluşturdukları karakterleri, onların ömürlerinin sonuna kadar en iyiyi, en güzeli ve en faydalıyı bulabilmelerinde çok büyük etken olacaktır. Gençlerimiz 20 yaşında başka, 30 yaşında başka 35 yaşında başka idealler peşinde koşabilirler. Çünkü beklenti ve doyum süreci gençlerimizin ideallerinden sapmalarına sebep olmaktadır. İşte burada sağlam karakter üzerine oturtulan ideallerin hiçbir zaman değişmeden gençlerimizin hayatlarının her evrelerinde onları istedikleri ve arzu ettikleri bir kavramın peşinden gitmelerine vesile olacaktır. Kısacası gençlerimizin ideal sahibi olması mutlak suretle önem arz etmektedir. Ama gençlerimiz için olmazsa olmaz olan karakterdir. Bizlere de düşen gençlerimize sağlam karakter aşılamak ve bu karakter üzerinde ideallerinin şekillenmesini sağlamaktır. İDEAL GENÇLİK NEREDE? TOHUM 27