MERHABALAR! Günışığı ndaki bütün resimler size ait ve biz bu sayfalarda Türkiye nin her tarafındaki okullardan



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ


&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk


TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER YAPTIK?

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

SİTEMİZE EKLENEN METİN KİTABIM-1 VE METİN KİTABIM-2 ADLI DÖKÜMANLARI OKURSAK HEM OKUMA HIZIMIZ ARTACAK HEM DE OKUDUKLARIMIZI ANLAYACAĞIZ.

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi

TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ

Erbaa lı Genç Şair Muhammed Dikal Lisede edebiyatı gerçekten seven öğretmenlerim bana da Edebiyatı sevdirdiler

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Adım-Soyadım:... Oku ve renklendir.

KOKSİ VE BÖCEK ARKADAŞLARI İLE BÖCEKLERİN DÜNYASINDA GEZİNTİ

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL ANAOKULU BULUTLAR SINIFI EYLÜL AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

A2 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: PASAPORT NO:

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

1) O, bu işin. Yukarıdaki cümle aşağıdakilerden hangisi ile tamamlanırsa zor bir işi başarmak anlamına gelir?

Dil Öğrenme ve yazım dili öğrenme

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi ARILAR GRUBU

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

20 Mart Vızıltı. Mercanlar Sınıfından Merhaba;

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan

1.KİTAP ATATÜRK ANLATIYOR, ÇOCUKLUĞUM

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

Selin A.: Yağmur yağdığında neden gökkuşağı çıkar? Gülsu Naz Ş.: Neden sonbaharda yapraklar çok dökülür? Emre T.: Yapraklar neden sararır?

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder..

PİNOKYO EĞİTİM KURUMLARI MART AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI 1. HAFTA

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU VE ÖZEL İLKÖĞRETİM OKULU EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 8.VELİ BÜLTENİ

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

ÖZEL NİLÜFER ANAOKULU MELİKE DAĞ

Parlar saçların güneşin rengini bana taşıyarak diye yazıvermişim birden.

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN!

GÖKYÜZÜ EĞİTİM KURUMLARI

MEVSİM İLKBAHAR SAĞLIKLI YAŞAM. İlkbahar mevsiminin özelliklerini öğreniyoruz.

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR. Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak)

Güzel Bir Bahar ve İstanbul


01-05 MAYIS OKULDA YAPACAĞIMIZ ÇALIŞMALAR OKULA GETİRECEKLERİMİZ. PAZARTESİ Emek ve Dayanışma Günü dolayısı ile okulumuz 1 gün tatil edilmiştir.

2. En başarılı olduğunuzu düşündüğünüz dersler hangileri? 3. En başarısız olduğunuzu düşündüğünüz dersler hangileri?...

ÖZEL ATACAN EĞİTİM KURUMLARI

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1

Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

kural tanımayan cafer Adı-Soyadı:...

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

Bir sözcüğün zihinde uyandırdığı ilk anlama gerçek anlam denir. Kelimelerin sözlükteki ilk anlamıdır. Bu yüzden sözlük anlamı da denir.

TEST. 7. Dişer ne zaman fırçalanmalıdır? A. Yemeklerden sonra B. Okuldan gelince C. Evden çıkmadan önce

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MART AYI 3. HAFTASINDA NELER YAPTIK?

TÜRKÇE DERSİ GÖRSEL OKUMA TESTİ Kubilay ORAL

Tokat Plevne İmam Hatip Ortaokulu Öğrencilerinin Sorularına cevaplarımız

Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Bilim Etkinlikleri

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmamıştır?

ÇALIŞKANLIK NİSAN 2017

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI. Nİsan AYI BÜLTENİ. Sevgİ Kİlİmlerİmİz

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

Ali VAROL'un Blog Sitesi

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir?

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Transkript:

MERHABALAR! Sevgili kardeşlerimiz, Bir Günışığı daha, emeklerinizin ürünleriyle dolu olarak sizlerle kucaklaşıyor. Sizleri çok seviyor ve yazılarınıza çok değer veriyoruz. Bizlere göndereceğiniz manileri, şiirleri, fıkraları ve diğer yazıları sabırsızlıkla bekliyoruz. Bize yazı gönderip de henüz yazısını Günışığı sayfalarında göremeyenler, sakın yazılarınızı beğenmediğimizi düşünmeyin, yazılarınız bizim için çok değerli, hepsini saklıyoruz. Đçinde bulunduğumuz Eylül ayı ile birlikte yeni bir öğretim yılı başlıyor. Derslerinizde en yüksek başarıları elde etmenizi, çok çalışıp bizi geçmenizi diliyoruz ve her şeyi başarabileceğinize yürekten inanıyoruz. Hepinizi sevgi ve özlemle kucaklıyoruz. Bir sonraki sayıya kadar hoşçakalın. Günışığı ndaki bütün resimler size ait ve biz bu sayfalarda Türkiye nin her tarafındaki okullardan gelen şiirleri, resimleri, manileri, bilmeceleri ve fıkraları görmek istiyoruz. 1

TV ĐNTERNET VOLKMEN DĐSKMEN AYPOD DAHA NELER NELER? Sevgili Arkadaşlar, hepinizi özlemle kucaklayıp, yeni öğretim yılının hepinize özellikle köydeki okullarda ve YĐBO PĐO daki kardeşlerimize en üstün başarılar getirmesini diliyorum... Bu seneki OKS sonuçlarının bazı yerlerde iyi, bazı yerlerde geçen seneden daha kötü olduğunu duydum üzüldüm. Nedenlerini sordum konuştum, dediler ki: Çocuklar internette, TV da çok zaman kaybettiler, hatta pek uygun olmayan alışkanlıklarda edindiler... Arkadaşlar, teknoloji yepyeni ürünler sürüyor hergün. Yeni büyük ekran TV larla, uydu antenleriyle yüzlerce kanal, dünyanın öteki ucundaki ülkeler dahi izlenebiliyor. Đnternette çok güzel çeşitli şeyler sunuyor, bir okyanus gibi... Yeni yüksek kalitede video çeken cep telefonlarından, bireysel kullanılan ses şarkı dinleme cihazları neredeyse sınır tanımayan kapasitelere ulaşıyorlar. 10bin müzik parçasından fazla şarkı, türkü kaydeden değişik isimli aletler var. 12 bin müzik parçası 60 bin dakika = bin saat 42 gün 800 gün dinle 2 yıl. Yani günde 1-2 saat sırayla müzik dinleseniz, ilk dinlediğiniz müziği 2 yıl tamamlandıktan sonra dinleyebilirsiniz... Bir PĐO dayız, kardeşlerinizle yemekte karşılıklı konuşmaya çalışıyoruz, çalışıyoruz diyorum çünkü Kral TV açık, gürültülü müzik geliyor, bir de cama yansıyan hareketli görüntüler... Kalkıp kapatmak zorunda kaldım. Birkaç YĐBO da gördüm yemekhanede küçük hoparlörlerle yüksek olmayan ses seviyesinde müzik yayını yapıyorlardı hoşuma gitti... Kliplerin ezberlendiğini, oradaki hareketlerin taklit edilmeye çalışıldığını görmek beni çok üzüyor... Bu kliplerin çoğu aynı zamanda herkesin gençlik duygularını sömüren nitelikte,.. Bunun sonucunda çok sevdiğim başarılı bir kardeşinizin, çalışmayı bahar döneminde askıya alıp bambaşka duygusal ilişkilere girdiğini duydum, sonrada OKS de tam bir hüsran, o kadar çok üzüldüm ki anlatamam... Hepiniz büyüyorsunuz, elbette herkesin duyguları olması kadar doğal birşey olamaz... Ama insan kendini, duygularını denetlemesini bilen bir varlıktır, yoksa hayvanlardan farkımız kalmazdı. (Hayvanları küçümsüyorum gibi bir sonuç çıkarmayın lütfen.) Sizler köylerinizden, evinizden uzak fedakarlıklarla yatılı okuyorsunuz, bunun karşılığını başarıyla almanız gerekir. Ama TV lardaki reklamlar, diziler, yarışmalar, klipler hepsi kafamızdaki güzellikleri silip, yerine modanın ve ticaretin gerektirdiği anlayışları (bazan ahlaksızlıkları) pompalıyor... Niçin derseniz, çünkü bazı TV ların doğrudan başka şirketleri var, bazıları da reklam alması gerek, o nedenle tüketim dünyasının parıltılı hareketli karşıdan bakınca cıvıl cıvıl gözüken görüntüleri beynimize kazınmaya çalışıyor. Pazara gidince ben şundan almalıyım gibi hiç ihtiyacımız olmayan şeylere harcama yapmamız amaçlanıyor, sanki o maldan almazsak hayatımız kararacak, mutsuz olacağız... Ama daha da kötüsü tüm ahlak sistemimizi yerle bir ederken, büyük bir özenti yaratıyorlar; sanki hayat tatil köyleri, sanki yaşamın amacı manken peşinde koşmak, yüksek arabalara binmek... Gelişme çağında bunları seyredip etkilenmemek çok zor... Zamansız, gereksiz bir şekilde sömürülen karşı cins konuları biranda hayallerimize, umutlarımıza el koyuyor, toplumumuzu yozlaştırıyor... Sevgili arkadaşlar TV SEYRETMEYĐN, TV SEYRETMEMENĐN BĐR ÖZGÜRLÜK olduğunu unutmayın. En güzel programın dahi, size hiçbir katkısı olmadığını daha öncede defalarca yazdığımı hatırlıyorum... Sürekli okuyun ve çalışın, mesleğiniz öğrencilik, yani kendinizi geliştirecek şeyler öğrenmek... Işıltılı görüntülere kaptırmayın kendinizi, arkasında çürümüş bir bataklık olduğunu unutmayın... Ben TV seyretmek için emekliliği bekliyorum doğrusu... Yüzyılın en büyük buluşu internet bize büyük bir okyanus sunarken, aslında bir sürü pislik, ahlaksızlığı da beraberinde getirdi... Zaten teknolojinin sunduğu imkanları en lüksünü en fazla kullananlar, genelde aklında kötü planlar olanlar. Đnternetin içinde inanılmaz güzel hoş şeyler de bulmak mümkün, ama pislik çoğunlukta... Đnsanın vaktini yutacak oyunlardan, filmlerden, şarkılardan tutun da herşeyi bulmak mümkün. Đnternet kafelere gidip çok vakit harcayan arkadaşlarınızın da başarıları olumsuz etkilenmiş... Đnternet de insanlarımızın dengesini bozan bir tuzak dünyası gibi, bozulan aile ilişkilerinden tutun da, o kadar çok garip şeylerin geliştiğine şahit oluyor ve duyuyoruz ki... Ben bütün işimi bilgisayarda yapıyorum neredeyse, ama interneti birşey ararsam kullanıyorum, eğlenmek için değil... Kendinize sınır koyun, ödevlerinizi araştırmak için haftada 1,5 saatten fazla internette zaman harcamamaya söz verin... 2

Bilgisayarın başında, internet kafelerde, TV karşısında zaman kaybetmeyin... Sizin başarınıza, sizin gelişiminize hiç bir katkıları olamayacağı gibi, tam tersine sizin içinizdeki o güzel, hiç kimselerde kalmayan masumiyetinizi alıp götürüyor... Yeni öğretim yılında en üstün başarıların sizlerin olmasını diliyorum. Prof. Dr. Hüseyin VURAL 1. Gözünü kaparsın gelir, açarsın gider? Ergül Aksoy Bartın/Ulus 2. Olunca etrafta çiçek Uçuşurlar vızır vızır Konar çiçekten çiçeğe Şarkısını söyleyerek Özge Doğan Gölbaşı/Adıyaman 3. Dal üstünde al yanak oğlan. Sema Ünal Gölbaşı/Adıyaman 4. Durur dikilir, Günden güne küçülür. Resul Baltacı Toklumen/ Kırşehir 5. Hangi saatte çay içilmez? Figen Ulusoy Delice/ Kırıkkale 6. Otu çok biçilir Ağacı yok dikilir. Şengül Fedekar Narlı/ Çorum 7. Bir tabak nar, etrafa akar, buyursan hünkar. Ahmet Güngör Korkut/ Muş 8. Sürahi bardağa ne demiş? Ceren Cevahir Bulgurcular/Mazgirt/Tunceli 3

Dağdan dağa hopladım Kırmızı güller kokladım Siz buraya gelince Sevinçten hopladım Ramazan Demir Ayvalıpınar/ Isparta Şu kelebek ne güzel, Kanadında süt süzer, Böyle abla ve abileri Kim üzer? Yasemin Eren Akkuş/Ordu Emine Ünlü Bozkır/Konya Aşağı nasırlının kızları Sürmelidir gözleri Sakın inanmayın çocuklar Pudralıdır gözleri Hatice Güneş Gölbaşı/Adıyaman Mavi giyme bulut olursun Yeşil giyme çimen olursun Beyaz giyme gelin olursun Kız inşallah benim olursun Seher Ayan Yenice/Karabük Güllerin arasında Gülleri çok sevdim Đlkyar Vakfına Mutluluklar dilerim. Arzu Karasoy Bereketli/Trabzon Susadım su isterim Bana çeşme gösterin Çeşme bana yar olmaz Al yanaktan isterim Zeynep Sevinç Şebinkarahisar/ Giresun Azize Gök Bozkır/Konya Demli bir çay kokusuyla Gelirim belki yanına Belki bir yağmur olur Düşerim şehrine Belki gözyaşın olur Süzülürüm yanağına Meryem Güney Kumluca/Bartın Manici başı mısın? Civari taşı mısın? Sana bir mektup yazsam Kalbinde taşır mısın? Hayriye Karadeniz Manisa/ Selendi 4

ELDĐVEN Temel in eldivenle yazdığını görenler sormuş: Niye eldivenle yazıyosun, zor olmuyor mu? Temel: Zorluğuna zor oluyi ama el yazumun taninmasini istemiyrum. Arzu Karasoy Bereketli/ Trabzon BĐR Matematik dersinde öğretmen Elif e sordu: - Söyle bakalım Elif, onbir de kaç tane bir vardır? - Đki tane öğretmenim. - Neden Elif? - Öğretmenim iki tane biri yanyana yazmışsınız da ondan. Cihan Samut Mazgirt/Tunceli YERÇEKĐMĐ Fen bilgisi dersinde öğretmen yerçekimi konusunu anlatıyordu. Bütün varlıkları yer yüzünde tutan kuvvetin adı yerçekimi kanunudur, dedi. Cemal hemen parmak kaldırdı: - Öğretmenim bir şey sorabilir miyim? - Tabi yavrum sor. - Peki bu kanun çıkmadan önce varlıkları yer yüzünde tutan neydi? Nurhak Demirdaş Mazgirt/Tunceli Temel bir gün rahatsızlığı nedeniyle doktora gitmiş. Doktor önce sormuş; rahatsızlığın nedir? demiş. Temel: doktor çok hastayım parmağımı nereme dokundursam ağrıyor. Doktor Temel i baştan sona muayene etmiş bir şey bulamamış. En son Temel in parmağına bakmış, Temel in parmağı kırıkmış Emanetullah Kaya Akçalı YĐBO/ Hakkari 5

ANNEM Kuş olsam, Göklerde uçsam, Gelsem yanağına, Öpücük kondursam. Hiç ayrılmasam, Hep öpsem, Kucaklasam, Benim güzel annem. Küçükken hani Dizine yatırırdın ya Okşayıp ninniler söylerdin ya Ben onu istiyorum. Seni çok ama çok seviyorum Güzel annem. Ayşe Uçan Merkez/Aksaray Çok mutluyuz ikimiz Görenler maşallah desin En büyük sevgimize Aman nazar değmesin. Umut bağlı yarına Güzellik diyarına Zamanla tutuşmuşum Đstesem de gelemem ki Ankara ya. Bazen seni çok özlüyorum Keşke hep yanımda olsan diyorum Kalbimde kalsan hep sevgi saçsan Sen hep yanımda olsan. Fatma Eken Bozkır/Konya ÖĞRETMENĐM Karanlık dünyamı aydınlatırsın Sevgide barışta önde koşarsın. Kuruyan dal sende yeşerir, Emeğin bizimdir ÖĞRETMENĐM Hacer Mutlu Bozkır/ Konya SĐGARA Sigarayı içmeyin Bizi zehirlemeyin Sigara içe içe Kendinizi öldürmeyin Kanser olur akciğer Đçme şunu artık yeter Đçmeye devam edersen Olursun ölümden beter Sigaradır yamanın yamanı Öldürür seni dumanı Sigarayı bırakırsan Kurtarırsın vücudunu Rıdvan Söyler 8-A Merkez/ Aksaray DOSTUM BENĐM, GÜZEL KĐTABIM Bilmediğim kelimeleri senden öğrenirim Bilgilerimi senden öğrenirim Seni her okuyuşumda Dünyaya başka bir pencereden bakarım Ve dostluğu da sende ararım Dostum benim, güzel kitabım Kitap okumayanın ufku daralır Ezilir, büzülür, Söyleyecek söz bulamaz Dünyası zenginleşemez Kelimeleri doğru söyleyemez Sen yol göster onlara Dostum benim, güzel kitabım Mertcan USLU Korkut /MUŞ 6

BÜYÜYORUM Gün geçtikçe taze saçlarıma, Taze yıldızlar düşüyor. Tırnaklarımda çocukluk nurları, Gözlerimin önünde dökülüyor. Aynada bu yeni yüzü tanıyamıyorum Oyun yaralarını sivilceler alıyor. Đnce sesim de kayboluyor. Artık elimde sevdiğim abur cubur poşeti yok Aldığım ayakkabı numaraları da büyüyor Anne! Bu etek belimi sıkıyor daha neler neler Çok fazla bulduğum kilolara ulaşıyorum Fotoğraflar ufak geliyor bana Masalların yerini romanlar tutuyor; Ama ben hala çizgi film izliyorum. Hiç olmayan bir uçurtma ile Güneşe bakmak istiyorum. Evde dört köşe koşmak istesem de nafile, Çok geçmeden arkamdan Peş peşe terlik füzeler gelir. Düşlerimde örgülü saç, Kırmızı ayakkabılar ve güzel bir çanta Artık bunların yerini sorumluluklar alıyor. Sevdiğim müzikler de değişiyor; Ali Baba nın Çiftliği, kurbağa, parmak kaç Ama ben bazen söylüyorum. Büyüyorum gören gözler için Küçüğüm hala ailem için. Nihayet Türkücü, Rize Đlköğretim Okullarına Yardım Vakfı http://www.ilkyar.org.tr Küçük bir okyanusun derinliklerinde Bir midye Kabuğu içinde bir inci gibi Parlayan sımsıcak bir sevgi Hepsini sana gönderiyorum Aynur Doğan Kurtuluş Đ.O./ Tunceli 7

GENÇ BĐR VETERĐNERĐN DÜNYASI Đsa Yıldırım bir veteriner. Soğuk bir kış akşamında araba kazası geçiren bir kediyi tedavi ettirmek için kapısını çaldığımda kliniğini kapamış, evine gitmek üzereydi. Bacağı kırılan ve aşırı kan kaybeden hayvanın ilk tedavisi gece yarısına kadar sürdü. Sakin, telaşsız hali, hayvanlara empatik yaklaşımı, sabrı, içtenliği ilgimi çekti. Veterinerlik mesleğini onun ağzından siz çocuklara tanıtmak istedim. - Đsa bey, çocukluğunuz nerede geçti? - Tokat ın Erbaa ilçesinde. Babam çiftçiydi. Ailemizin keçi, koyun, inekleri vardı. Buzağılar, kuzular arkadaşımdı Çocukluk yıllarımdan beri hayvanlarla haşır-neşirdim Önce koyun, kuzu, sonra kedilerim, köpeklerim oldu. - Veteriner hekim olmaya ne zaman karar verdiniz? - Okulun başarılı öğrencisiydim ama ailemin ekonomik durumu nedeniyle ÖSS ye hazırlık için dershaneye gidemedim. Bir gün ÖSS Hazırlık Dergilerinden birini karıştırırken serbest çalışmayı, kırlarda, yaylalarda gezinmeyi sevenler, amir-memur ilişkisinden hoşlanmayanlar için ideal bir meslek başlığı gözüme çarptı. O meslek veterinerlikti. Bağımsızlığına düşkün, hobileri olan, masa başı işinden hoşlanmayan biriydim, hemen tercihlerimin arasına aldım. Sınava ilk girişte veterinerliği kazandım. 16 yaşında Đstanbul Üniversitesi Veterinerlik Fakültesine girdim, 5 yıl sonra 21 yaşında en genç veteriner hekim olarak mezun oldum. - Dillerini bilmediğiniz canlılarla iletişim kurmak, dertlerine çözüm bulmak zor değil mi? - Ben çok zorlanmadım. Dillerini bir süre sonra anlıyorsunuz zaten. Okul yıllığında arkadaşlarım Peyami Safa nın öyküsüne gönderme yaparak benim hayvan psikologu olacağımı öngörmüşlerdi. Anlamak istedikçe canlıların ağrılarını, acılarını tepkileriyle sezebiliyorsunuz. Hayvanlar korkunca savunmaya geçiyorlar. Đlk yaklaşımın korku yaratmayacak yumuşaklıkta olması gerekir ki diyalog rahatça gelişebilsin - Veterinerlik benim bağımsız karakterime uygun bir meslek dediniz, oysa günün yirmi dört saati çalışmak durumunda da kalabilirsiniz - Gecenin on birinde telefon çalıyor, hastaya çağrılıyorsunuz.çok zorda kalmış birine yardım etmek, sıkıntısına çare bulmak, yaşam kurtarmanın keyfini sözle anlatmam çok zor Nereden çıktı şimdi bu, rahatım bozuldu, diyemiyorum, kendimi önemli hissediyorum Hele iyi yönde bir dönüşüm sağlamışsam bu iç huzuru içinde yatağıma dönmemi sağlıyor, yaşama sevincimi arttırıyor. Eğitimimizden başlayarak bu mesleğin yaşam biçimini kabulleniyorsunuz Đşimi çok seviyorum. Bir daha dünyaya gelsem yine bu mesleği seçerdim Hobilerim var, eski plak biriktiriyorum. 2000 in üstünde eski plak topladım eski radyo, oyuncak biriktiriyorum tenis yapıyorum, bisiklete biniyorum, doğa yürüyüşlerine çıkıyorum Bunları yapmama işim asla engel olmuyor Bisikletle dolaşırken, yürüyüş yaparken bile sırt çantamda acil yardım malzemeleri oluyor, her an hasta bir hayvan çıkabilirmiş gibi kendi sınırlarınızı çiziyorsunuz, buna alıştım Müzik dinlemeyi, değişik müzik türlerini, müzik aletlerini seviyorum. Kliniğimde operasyonları, tedavileri hafif bir müzik eşliğinde yapıyorum. - Mezun olunca nerelerde çalıştınız? - Önce Tokat ta bir Veteriner Kliniğine bağlı olarak köylerde çalıştım. Büyük baş hayvan sağlığı alanında. Askerden sonra Đstanbul a geldim, özel veteriner kliniklerinde çalıştıktan sonra kendi kliniğimi açtım. - Veterinerlerin iş alanlarından söz edebilir misiniz? - Klinikler dışında gıda (et, tavuk sanayi, süt ve süt ürünleri ) kontrolünde, ilaç ve ilaçlama firmalarında, Tarım Đl Müdürlüklerinde, aşı, biyolojik madde üretimi alanlarında, araştırma kliniklerinde iş olanaklarımız var. Tarım Đl Müdürlüklerindeki veterinerler köylerde büyük, küçük baş hayvanların hastalıktan koruma yöntemleri, aşılama, hastalanan hayvanın bakımı, köylünün eğitimi konularında çalışıyorlar. Hayvan hastanelerini, veteriner kliniklerini denetliyorlar. Ev hayvancılığıyla uğraşanlar hormon ve ilaç kullanmasa da hayvan üreticiliği yapanlar hormonlara ve besi yemlerine ağırlık verdikleri için veteriner denetiminden geçmeleri gerekir. Anadolu da koyunlarda şap hastalığı 8

çok görülür Önlem için dönem dönem aşılamalar yapılır. Bazı hayvan çiftliklerinde ilaçsız, katkı maddesiz organik hayvancılığa geçiliyor. Hayvanlara doğal yemler veren, vitamin bile kullanmayan yeni çiftlikler kuruluyor Bu alandaki çalışmalara da veteriner hekimler yol gösterici oluyorlar. - Bir veteriner hem ortopedist, hem cerrah, hem göz hekimi, hem dahiliyeci olabiliyor Tıp uzmanlık alanlarına bölünmüşken veterinerlikte bu durum nasıl işliyor? - Eğitimimiz sırasında her branşta pratik yapıyoruz, her tür hastaya ilk tedaviyi uygulayabilecek durumdayız Veterinerlik fakültelerinde uzmanlık klinikleri var Ayrıca üst eğitim gören, branşlaşan veteriner hekimler üniversitelerdeki bu kliniklerde çalışıyorlar. Bizler de ağır, başa çıkamadığımız vakaları onlara gönderiyoruz. - Veterinerlik fakültesi olan üniversiteler hangileri? - Ankara, Đstanbul, Konya Selçuk, Bursa Uludağ, Đstanbul Marmara, Elazığ Fırat, Burdur Akdeniz, Aydın Adnan Menderes, Urfa Harran, Van100. yıl, Hatay M. Kemal, Samsun 19 Mayıs, Çorum Gazi, Erzurum Atatürk Diyarbakır Dicle, Kırıkkale, Afyon Kocatepe, Kars Kafkas Üniversitelerinin Veterinerlik Fakülteleri var. Bir çok ilimizde veterinerlik meslek Liseleri de var. Veterinerlere yardımcı teknisyen yetiştiriliyor buralarda Meslek lisesi mezunları bir veterinerin yanında, laboratuarlarda çalışmaya başlayabilir Üniversiteye devam etmek istediğinde bu eğitim ona ek puan kazandırır. Fakültemizde veteriner meslek lisesinden gelen arkadaşlarımız da vardı, biz düz lise öğrencilerinin hep bir adım önündeydiler -Askerlikte Veteriner Hekimlerin konumu nasıl oluyor? - En rahat askerliği veterinerlerin yaptığını söyleyebilirim. Acemi eğitimini Bursa Gemlik Askeri Veteriner Okulunda gördükten sonra bir grup kısa dönem askerlik için ayrılıyor, geri kalanı da Veteriner asteğmen olarak ordunun hayvanları ve gıda ile ilgili işlerinde görev yapıyorlar. -Size çok teşekkür ederim. Bu söyleşimiz Yatılı Đlköğretim Bölge Okullarındaki çocukların okudukları Günışığı Dergisinde yayınlanacak. Daha fazla soru sormak isteyen, veteriner mesleğinin inceliklerini öğrenmek isteyen öğrencilerimiz sev.ak@superonline.com adresim üzerinden size ulaşabilecekler. Sevim AK Sayın ĐLKYAR Yetkilileri, OZANLAR DĐYARINDAN - RÖPORTAJ YARIŞMASI BĐRĐNCĐSĐ Öncelikle eğitim alanında yapmış olduğunuz etkinlikleriniz için sizleri yürekten tebrik eder, çalışmalarınızda başarılar dileriz. Bizler, Toklumen Đlköğretim okulu 6. sınıfta okuyan üç kız öğrenciyiz. Đsimlerimiz; Rabia Şen, Gamze Akdağ ve Sevgi Soylu. Okul Müdürümüz Đsmet Demirbaş bir röportaj yarışması düzenleneceğini söylediğinde çok sevindik ve hemen üç arkadaş kafa kafaya verip çalışmalara başladık. Ayrı ayrı röportajlar yapmaktansa güçlerimizi birleştirerek tek bir röportaj yapmayı daha uygun bulduk. Böylece hem işbirliği yapmış olur, hem de birbirimizin eksiklerinin farkına varır, sonuçta da daha etkili bir çalışma ortaya çıkar diye düşündük. Bizim kasabamız "Ozanlar Diyarı" diye anılır. Gerçekten de Aşık Said'ın, Aşık Seyfullah'ın ve isimsiz onlarca ozanın memleketinde mutlaka su yüzüne çıkmayı bekleyen aşıklarımız vardır diye düşünmek hayalcilik olmazdı. Bizler de büyüklerimizden övgüsünü duyduğumuz Mustafa Köksal ile röportaj yapmayı kararlaştırdık. Üç arkadaş kalemimizi, kağıdımızı alıp Mustafa Köksal'ın yanına gittik. Sağ olsun bizi kırmayıp bizleri onurlandırdı. Rabia Şen: Kaç yaşındasınız? Mustafa Köksal: 1940 doğumluyum. 65 yaşındayım. 9

Gamze Akdağ: Nasıl bir ortamda doğdunuz? Çocukluk yıllarınızdan bahseder misiniz? Mustafa Köksal: Ben fakir bir ailenin bahtsız bir üyesi olarak geldim dünyaya.fakir diyorum; evimiz kerpiç, bakımsız, yıkık bir evdi. Babamın sabit bir işi ve geliri yoktu. Bahtsız diyorum; daha çocuk yaşta yetim kaldım. Đsyan olmasın ama doğduğuma pişmanım desem yeri var. Garip anam beni nerden doğurdu? Yoksulluk sinemi yaktı kavurdu Hiç gülmeden bak saçlarım ağardı Yüce dağ başında kar gibi gibi. Sevgi Soylu: Kaç yaşında evlendiniz? Mustafa Köksal: 16 yaşında evlendim. Rabia Şen: Gençlik yılarınız hakkında bilgi verir misiniz? Ne ile uğraşırdınız? Geçiminizi nasıl sağlardınız? Mustafa Köksal: Kışları hayvancılıkla uğraşırdık. Yazları ise çiftçilikle uğraşırdık. Gamze Akdağ: Tarla veya bahçeniz var mıydı? Mustafa Köksal: Küçük bir bahçemiz vardı ama yetişenler yememize bile yetmezdi. Sevgi Soylu: Size yaşayacağınız yeri seçme fırsatı verilse ve memleketinizden başka bir yerde yaşamanız istense nerede yaşamak isterdiniz? Neden? Mustafa Köksal: Ege Bölgesinde yaşamak isterdim. Çünkü iklimi güzel, toprağı verimli, bereketli bir yer. Rabia Şen: Okula gittiniz mi? Mustafa Köksal: Okula gittim. Đlkokul 5'ten ayrıldım, ilersini okumayı çok istedim. O dönemde Aksaray'da Ziraat Okulu açılmıştı. Oradan gelen yetkili okula öğrenci alınacağını söyledi. Ancak okula gidecek çocukların ailelerinden 2500 liralık senet istediler. Ben de babama yalvardım, yakardım. Çevreden de" gönderme, yarın kaçar, sen de parayı ödeyemezsin, elinden bağını alırlar" dediler. Babam da beni göndermedi. Đşin özü maddi durumumuz elverişli olmadığı için gidemedim. Sevgi Soylu: Küçükken ne olmayı isterdiniz? Mustafa Köksal: Şoför olmayı isterdim çünkü mazot kokusunu çok seviyordum. Rabia Şen: Sizin zamanınızda gençler nasıldı? Mustafa Köksal: Şimdiki gençliği çok beğeniyorum. Bizim zamanımızda gençler daha kaba ve sorumsuzdular. Erken yaşlarda evleniyorlardı. Aile ciddiyetinden yoksundular. Şimdikiler gibi planlı bir yaşamları yoktu. Gamze Akdağ: Kaç çocuğunuz var? Şu anda yanınızda mı? Ne iş yapıyorlar? Mustafa Köksal: Đki erkek, üç kız toplam beş çocuğum var. Benden ayrı yaşıyorlar. Oğullarım balıkçılık yapıyorlar, kızlarım ev hanımı. Torunlarımdan ikisi yanımda kalıyor. Gamze Akdağ: Torunlarınız için nasıl bir yaşam düşünüyorsunuz? Mustafa Köksal: Okumalarını ve memlekete faydalı bir insan olmalarını istiyorum. Gamze Akdağ: Kasabamız için neler isterdiniz? Mustafa Köksal: Kasabamız için bir lise isterdim. Çünkü köyümüzde okuma oranı gittikçe artıyor. Ayrıca köyümüzün Hirfanlı Baraj Gölü kıyısında olması nedeniyle turizm tesislerinin artması da çevremizdeki işsizliği önler diye düşünüyorum. Sevgi Soylu: Şu anda geçiminizi ne ile sürdürüyorsunuz? Mustafa Köksal: 1999 yılında emekli oldum. Đki ev geçindirdiğim için aldığım maaş yetmiyor. Ayrıca tarım ve hayvancılıkla uğraşıyorum. Kaldı ki, doğayı çok seviyorum. Toprak bana huzur veriyor. Gamze Akdağ: Köyü seviyor musunuz? Mustafa Köksal: Köyümü çok seviyorum onun için hep burada yaşadım. Đklimi ve yerleşim alanı bana cazip geliyor. Sonra yavrularım "bülbülü altın kafese koymuşlar ile vatanım demiş." Yüksektir dağlan serin havası Yetişir üzümü hem de kayısı 10

Yemyeşil su ile dolmuş ovası Herkes okuryazar ilim yuvası Canımdan kıymetli şu benim köyüm. Đkibinden fazla nüfus sayısı Ozanlar diyarı, cevher kuyusu Canımdan kıymetli şu benim köyüm. Rabia Şen: Şiir yazmaya kaç yaşında başladınız? Mustafa Köksal: 11-12 yaşlarında başladım. Büyükada denilen bir yer vardı gölün içinde. Orada öküz güdüyordum. Đçimden bir şeyler geldi. Mırıldanmaya başladım. Hoşuma da gitmişti. O tarihten sonra şiir bende bir tutku olmuştu. Sesim de güzeldi ve bir saz almıştım. Đlkokulda Karacaoğlan, Dadaloğlu gibi ozanların şiirlerini okumaktan çok hoşlanırdım. Köyümüzden ve civar köylerden insanlar beni çağırırlar, önemli gün ve olaylara şiirler söyletirlerdi. Sevgi Soylu: Yazdığınız şiirler hayatınızı nasıl etkiledi? Mustafa Köksal: Şiir benim vazgeçilmezim oldu. Ben şiiri ilginç gördüğüm şeylere yazdım. Şiir için ağladığım zamanlar da oldu. Konuşmamın başında söylediğim üzere çok fakir insanlardık. Ailem şiir yazmamı hoş karşılamıyor hatta yazdığım şiirleri yakıyordu. Onları da bir yerde haklı görüyordum çünkü yazdığım şiirlerin sofraya bir faydası yoktu. Beni Savcılı Büyük Oba köyünde bir ağanın yanına verdiler. Ağanın çobanı üzerime garamet attı. Bunun üzerine beni aylarca bir yere kapattılar. O zaman şunları söylediğimi hatırlıyorum. Acıkmıştım çok topladım otları Yaşım küçük yayamadım atları Anam olsa temizlerdi bitleri Đşte ondan gurbet eli sevmem ben. Gamze Akdağ: Şiirlerinizi bir kitapta toplamayı düşünüyor musunuz? Mustafa Köksal: Çok istiyorum zaman zaman kitap oluşturduğumu rüyalarımda görüyorum. Okulumuzun müdür yardımcısı Bekir Yaşar kitabımı yayınlatma konusunda ciddi olarak çalışıyor. Sevgi Soylu: Şiirlerinizi biriktiriyor musunuz? Mustafa Köksal: Şiirlerimin sayısını inanın bilmiyorum. Çok şiir yazdım ancak biriktiremedim. Fakat okul derginiz IŞKIN sayesinde kendimi buldum. Sevgi Soylu: Nasıl yani? Bu konuyu biraz açabilir misiniz? Mustafa Köksal: Sizler dergi çıkarmaya başladığınızda, bizim köylü emekli öğretmen Ahmet Çıtak, okul müdürü Đsmet Demirbaş'a "Toldumen'de bir cevher var, o cevheri keşfederseniz tarihi bir hizmette bulunursunuz" demiş. Bunun üzerine, sağ olsun Đsmet Demirbaş peşimi bırakmadı. Beni özendirdi, heveslendirdi. Ben de eskiden hatırlayabildiklerime yenilerini de ekleyerek şiirlerimi yazmaya tekrar başladım. Rabia Şen: Şiirlerinizde genellikle hangi temaları işliyorsunuz? Mustafa Köksal: Şiirlerimde doğruluk, imkânsızlık, gariplik, yoksulluk, sevgi, dostluk konularını sıkça işliyorum. Gamze Akdağ: Bu evrensel konular yanında özel kişi ya da olaylara yazdığınız şiirleriniz de var mı? Mustafa Köksal: Olmaz olur mu yavrum. Tabi var. Gamze Akdağ: Örnekler verebilir misiniz? Mustafa Köksal: Kan kardeşim Ankara'ya giderken, Bala yolunda meydana gelen bir kazada, iki kızını, eşini ve torununu kaybetmişti. Acılarına dayanamayan anneleri de bir hafta sonra vefat etmişti.o'nu teselli etmek amacıyla yazdığım şiirimden birkaç dörtlük okuyabilirim. Yüzüne baktıkça içim yanıyor Koca dünya hep başımda dönüyor Kadir mevlam belki bizi sınıyor Gidenleri getiremem kardeşim. Ben de yandım senin kadar acına 11

Çok ağladık anam ile bacıma Elbet üzülürsün gönül tacına Gidenleri getiremem kardeşim Acının ilacı sadece sabır Yaşıyorum diye eyleme kibir Đnsanlar doğmasa olur mu kabir? Gidenleri getiremem kardeşim. Bazen de hısım akraba yaşadığı ve çok etkilendiği bir olayı bana anlatarak bu olayı şiire dökmemi isterler, ben de onların ağzından şiirler yazarım. Rabia Şen: Gerçekten mi? Çok ilginç! Mustafa Köksal: Evet. Örneğin yıllar önce, ismini veremeyeceğim bir arkadaşım geldi. Hanımından ayrıldıktan sonra, hanımının Şerefli Koçhisar'a, Kara Şener dediğimiz dağ üzerinden gelin götürüldüğünü, bunun da kendisine çok zor geldiğini ve bunu kendi ağzımdan şiire dökmemi istedi. Đşte o şiirden bir bölüm: Arzum kaldı Kara Şener Dağı'nda Nazlı yarim geziyor mu bağında? Ömrümü tükettim gençlik çağımda Görünmez gözüme güllerin dağlar. Duydum müşküldeymiş 0 yarin hali Solmuş gül benizi, bükülmüş beli Aramızda engel Hirfanlı Gölü Kırıldı omuzdan kollarım dağlar. Hep olmazlar gelip girdi arama Lokman bile çare bulmaz yarama Yandı sinem, döndüm ben de Kerem'e Savruldu havaya küllerim dağlar. Sevgi Soylu: Diliniz çok açık ve kendinize özgü bir söyleminiz var. Bunu nasıl başarıyorsunuz? Şiirleriniz bir çırpıda söylenmişe benzemiyor. Şiirlerinizi yazarken üzerinde çok düşünüyor musunuz? Mustafa Köksal: Şimdi çocuklar bu bir Allah vergisi meziyet. Benim tahsilim yok, yazdıklarımın edebi kalitesini bilmiyorum. Ancak sanattan anlayanlar benim şiir dilimi beğeniyorlar. Ben illa şair olayım diye çabalamıyorum ama ben duygularımı şiirle daha iyi anlatıyorum. Daha bu yaz köyümüzde acı bir olay yaşandı. Mehmet Ali'nin olayını duymuşsunuzdur. Bunalıma giren Mehmet Ali, kansıyla girdiği bir tartışma sonunda sinirine hakim olamayıp, 8 yaşındaki torunu Duran'm gözlerinin önünde karısına kıymıştır. Mehmet Ali'yi Adana'ya sağlık kontrolüne götürdüler sonra da cezaevine attılar. Şimdi bu acı olaya herkes çok üzüldü ancak ben üzüntümü Mehmet Ali'nin ağzından yazdığım şiirle dile getirdim. Bu elim olayı 10 dörtlükle anlattım. Đsterseniz bir iki dörtlüğünü söyleyebilirim. Elim ilen viran ettim hanemi Derde saldım bacım ile anamı Al kanlar içinde kalan Sunam'ı Kırılası bıçak tutan elim var. Bilir miydim Adana'nın yolunu? Anlatır mı garip olan halini? Kelepçeler çok acıttı kolumu Yalan dünya derler bana zulüm var. Kınamayın dostlar bir rüyasandım Hiç uğruna ben, ateşlere yandım Eşimi yitirdim mecnuna döndüm Gidiyorum geri gelmez yolum var. Đster miydim ben hanemi yıkmayı? Hapishanelerde boyun bükmeyi Duran gelir diye yola bakmayı Lal olmuşum konuşmayan dilim var. 12

Şimdi de Mehmet Ali'nin eşinin ağzından konuştuğum şiirden dörtlükler sunayım. Gelin bacılarım yanıma gelin Al kanlar içinde kaldım giderim. Ellerin baharda gülü açarken Üç günlük dünyada soldum giderim. Yaram derin idi başım bulandı Odalarım kanlar ile sulandı Duran küçük etrafımda dolandı Yaramı eşimden aldım giderim. Göz yaşımı karıştırdın sellere Kan yakışmaz nasır tutmuş ellere Bana verdin Mevlam verme kullara Eşe dosta selam saldım giderim. Gamze Akdağ: Çok etkileyici. Edebiyatla haşır neşir olanlar sizi "Çağdaş Karacaoğlan" diye nitelendiyorlar. Sizce bunun nedeni ne olabilir? Mustafa Köksal: Kullandığım üslup yanında ele aldığım konular da bu nitelemede etkili oluyor diye düşünüyorum. Dedim ya neyi ne zaman yazacağımı planlamıyorum. Onun içinde hayatın her safhasında, her konuyla ilgili yazabiliyorum. Mesela acil bir ihtiyacımı gidermem için iki milyara ihtiyacım vardı. Kredi çekmek üzere bir bankaya başvurdum ama banka, memur kefil istedi. Aradım taradım bulamadım. Memur kefili nerede bulayım? Son çare olarak bir şiir yazdım ve müdürün yanma çıktım. Banka müdürü şiiri okuyunca görevli bayana telefon ederek bana iki milyar krediyi kefilsiz vermesini söyledi ve aynı gün parayı aldım. Rabia Şen: Gerçekten mi? Çok çarpıcı bir örnek. Peki ne yazmıştınız bu şiirinizde? Mustafa Köksal: Đsterseniz o şiirimin de birkaç dörtlüğünü okuyayım. Verdiler forumu dolduramadım. Halimi kimseye bildiremedim Bu gönlü bir zaman güldüremedim Nolur bana yardım eyle müdür Bey. Omuzda rütbem yok ben bir sefilim Devlet memurundan yoktur kefilim Bir yandan köylüyüm hem de cahilim Nolur bana yardım eyle Müdür Bey Hiç aklım ermiyor böyle bir işe Mecalim yok salma beni yokuşa Sen baharsın ama ben geldim kışa Nolur bana yardım eyle Müdür Bey. Mustafa'yım gönül her zaman yasta El öncüdüm var ahbaba dosta Köyde bir torunum ailem hasta Nolur bana yardım eyle Müdür Bey. Gamze Akdağ: Dikkatimizi çekti, şiirlerinizi hep aynı ölçüde mi yazıyorsunuz? Yani verdiğiniz örneklerde hep on birli hece ölçüsünü kullandığnızı görüyoruz. Mustafa Köksal: Ben ölçüden anlamam. Daha doğrusu yazdıklarımı mutlaka bir kalıba sokayım diye çabalamam. Đçimden nasıl geliyorsa öyle söylerim. Ancak sizin ölçü dediğiniz bir kalıpsa, daha farklı kalıpta söylediğim şiirlerim de var. Örnek olarak; Kaşı karadan ayrıldım Aşkından yandın kavruldum Peşinden koştum yoruldum Yollar bana gerek değil. Hasretliği bağrım yakar Seni nerde bulacağım? Yollarında öleceğim. Baharda iğde çiçeğim Güller bana gerek değil. Haydi gönül dosta eriş 13

Gül oldu burnumda kokar Gözlerimden yaşlar akar Seller bana gerek değil. Vefasızı bul da barış Mustafa'ya diyen serhoş Diller bana gerek değil. Bir diğer şiirimden; Ömrüm geçti hep boşuna Karlar yağdırdı başıma Gerçek olmayan düşüme Koşar gider deli gönlüm. Hep sallanır dallar gibi, Çabuk solar güller gibi, Bir bakarsın seller gibi, Coşar gider deli gönlüm. Hep çektirdi bana çile O düşürdü dilden dile Mecnun edip attı çöle Pişer gider deli gönlüm. Dinlemez namus arını Talan eder pazarımı Bir bakarsın mezarımı Eşer gider deli gönlüm. Çektirdi bana cefayı Sürmedim zevki sefayı Deli etti Mustafa'yı Şaşar gider deli gönlüm. Sevgi Soylu: Ailenizde sizden başka şair var mı? Mustâfa Köksal: Ben Aşık Said'in öz torunuyum. Ayrıca babam da şiir söylerdi. Aynı zamanda Aşık Seyfullah dayımdır. Nuri'yi, Zülfü'yü vermiş sellere, Sitem etmiş bülbül gibi güllere Düşmüş gurbet ele, ıssız çöllere Đşte o Said'in torunuyum ben. Dalında hırkası bir sazı vardı Dimağlar dururdu bir sözü vardı Nurlanmış bembeyaz bir yüzü vardı Đşte o Said'in torunuyum ben. Hak yoluna O kalbini kaptırmış Tuğlasız, kerpiçsiz kale yaptırmış Çok hocaya ellerini öptürmüş Đşte o Said'in torunuyum ben. Gamze Akdağ: Son olarak bizlere ne söylemek istersiniz? Mustafa Köksal: Çocuklar benim sözüm, okuyun, öğrenin. Cahil kalmayın. Hep bahar olun baharda yaşayın. Benim gibi bahardan yoksun kalmayın. Yine bahar geldi derler Ben baharı görmedim ki Dağlar çiğdem doldu derler, Ben baharı görmedim ki. Usanmışım ben bu yaştan Sabahlar olmuyor düşten Sade sorun bana kıştan Ben baharı görmedim ki. Eser üstümde sam yeli 14

Az kaldı bu ömrün yolu Bilmedim çiçeği, gülü Ben baharı görmedim ki. Rabia Şen: Çok teşekkür ederiz bizi kırmayıp, bize zaman ayırdığınız için. Biz de sizden bir şey isteyebilir miyiz? Şu ana kadar hep şiirlerinizden bölümler okudunuz. Mümkünse bir şiirinizin tamamını alarak söyleşimizi bitirelim. Mustafa Köksal: Ne demek çocuklar, asıl ben çok teşekkür ederim buraya kadar gelip beni dinleme nezaketinde bulunduğunuz için. Đsteğinizi yerine getirmekten şeref duyarım. NĐYE KIRDIN KARDEŞ SEN O FĐDANI? Kırmış fidanı fırlatmış yollara Fidansız memleket döner çöllere Đntizar eylerim öyle ellere Niye kırdın kardeş sen o fidanı? Bahar gelir beyaz çiçek açardı Etrafına güzel koku saçardı Nice kuşlar ona konar göçerdi Niye kırdın kardeş sen o fidanı? Rüzgar eser nazlı nazlı sallanır Bazen yeşillenir, bazen allanır Meyveleri şekerlenir, ballanır Niye kırdın kardeş sen o fidanı? Hiç fidan yok mudur senin bağında? Yeşil çamlar görünmüyor dağında Silah verip, kalem alma çağında Niye kırdın kardeş sen o fidanı? Fidan çeker gökten yere yağmuru Bent olur durdurur akan çamuru Ondan olur kâğıtların hamuru Niye kırdın kardeş sen o fidanı? Kırma kavağı hem de söğüdü Büyüklerin vermedi mi öğüdü? Onlardan yaparız beyaz kağıdı Niye kırdın kardeş sen o fidanı? Mustafa'nın işte böyledir hali Fidanı kesenler vallahi deli Đster diken olsun isterse çalı Niye kırdın kardeş sen o fidanı? Gamze Akdağ, Rabia Şen, Sevgi Soylu Toklumen/ Kırşehir 15

Ömer Coşkun, Bozkır/Konya Şerife Demirarslan, Bozkır/ Konya Hacer Varılcı, Akkuş/ Ordu Asuman Kara, Sütçüler/ Isparta 16

KĐTAP OKUYOR MUYUZ? ĐLKYAR ın Kitaplık kurduğu şanslı okullardan birinde okuyorsunuz Ha deyince ulaşacağınız, büyük kentlerin en kapsamlı kitapçılarında bile bir arada bulamayacağınız kitaplar elinizin altında artık. Arkadaşlarınızın arasında okuduklarını gönüllülerimizle paylaşanlar, Ordu Akkuş tan Öznur gibi okulunun en çok kitap okuyanlar listesi ne girenler, Đhsaniye den Osman, Bayburt tan Mustafa,, Akkuş tan Özlem gibi yeni kitap isteyenleriniz var. Okudukça ben de yazabilirim diyen, kağıt-kaleme sarılan arkadaşlarınız umudumuzu çoğalttı. Şiirlerini, öykülerini, hatta romanlarını bizlere göndermeyi sürdürmelerini diliyoruz Kitaplıklara ilgi, okula, öğretmenin ve öğrencinin ilgisine göre başka başka. Geçenlerde Afyon Đhsaniye den Kübra ile çoğunuzun sorunu olabilecek bir konu üstünde yazıştık. Yazışmalarımızın bir bölümünü sizlerle paylaşmak isterim. Kübra : Benim yaşımdaki arkadaşlarımın, kardeşlerimin kitap okuma gibi bir hevesi yok, buna ben de dahilim. Birçok kitap okumak, yorum yapmak istememe rağmen başladığım kitaplar hep yarım kalıyor. Ya vaktim olmasına karşın vakit ayıramıyorum ya da hemen sıkılıyorum. Bu konuda sadece size danışmak istedim eğer bana tavsiye verirseniz sevinirim. Kitap okumak kendiliğinden gelişen değil, öğrenilen bir davranış. Kitapla başbaşa kalmak, kahramanları, olayın geçtiği atmosferi hayal etmek, yazarla ve kitabın karakteriyle tartışmak... gibi süreçleri içerir. Sürekli TV seyreden biri kolayca kitap okuma eylemine geçemez, sıkılır. TV, kitaptan farklı bir düşünce platformuna sokar bizi. TV izleyici daha pasif, edilgendir, gözünün önünden sürüklenip giden görüntüleri sessizce izler, kabullenir. Görüntüler hızla değişir, hayal kurma, karakterler, olaylar üstüne uzun boylu düşünme eylemleri kitaptaki gibi gelişemez. Bir duygudan bir başka duyguya, bir olaydan başka olaya üstünde fazla üşünmeden geçilir. Kitap okuma ise daha fazla yoğunlaşmayı, başa alıp okumaları, iç konuşmalar yapmayı zorlar. Kitap okuma alışkanlığı edinememiş olanlar kitabı ellerinde tutarken bile yorulurlar, hemen TV nin düğmesine basar, oyun oynamaya gider ya da uyuklarlar. Kitap okuma alışkanlığı geliştirmek isteyen kişi en çok sevdiği türden başlarsa okumayı daha kolay sever. Çizgi roman, macera, korku kitapları çocukların en çok seçtiği kitaplardır, bu türlerde sürükleyici bir konu okuyanı hemen dünyasına alır. Okudukça sevdiğin türleri, okurken kendini kaptırdığın kitapları keşfedeceksin. Günün birinde bir kitapçıya gittiğinde ellerin hep o önceden bildiğin, seni yanıltmayan türlere uzanacak. Böylece bir beğeni düzeyi oluşturacaksın. Ne kadar çeşitli tür ve konuda kitap okursan ilgi duyduğun kitapların listesini o kadar uzatabilirsin. ĐLKYAR kitaplıkları zengin çeşitliliğiyle sizlere bu şansı küçük yaşta sunuyor. Bizler de bazen okurken sıkılıyoruz. Yarım bıraktığımız, sonunu getiremediğimiz kitaplar oluyor. Ben bazı dönemlerde okuyamadığım bir kitabı üç-beş ay sonra fazlasıyla keyif alarak okuduğumu hatırlıyorum. Kitap sarmıyorsa sonuna kadar gitmek de ısrar etmek bazen kitaba tepki oluşturabilir. Kitaplar sıkıcıdır gibi bir önyargı edinmemizi sağlayabilir. Belirli bir hızla okuyamadığımız bir kitabı bir süre sonra yeniden ele almak üzere bırakmak çoğu zaman iyi bir yol olabilir. Okullarda Türkçe derslerinde güncel ve çağdaş kitapların okunup sınıfça paylaşılması, tartışılması, eleştirilmesi kitap sevgisinin küçük yaşlarda oluşmasını kolaylaştırıyor. Edebiyatı seven, yeni yayınları takip eden öğretmenin sınıfının da başkalığını gözlemlemekte hiç zorlanmazsınız Okuduğunuzu başkalarıyla paylaşmak, anlatmak, kitap okuyan kişilerle arkadaşlık etmek de okuma çabalarına destek verir. Kübra'cığım, en son hangi kitabı okumuştun? En sevdiğin kitap hangisiydi? Ne türden kitaplar ilgini çeker? Kübra : En son Đkbal Gürpınar ın "Đçimden Geldiği Gibi" adlı kitabını okudum Kitapta yazar kendi yaşadığı olayları anlatıyor. Yani "Güneşin Çocukları" gibi Ben galiba bu tür kitaplardan daha çok hoşlanıyorum.hayatımızı anlatan, gerçekçi konulardan bahseden kitaplar ilgimi çekiyor. Buna benzer bir kitap daha okudum. Đclal Aydın'nın Hayat Güzeldir kitabı. O da güzeldi. Yaşamöykülerini ve hayatın değişik yönlerini kişisel deneyimlerle aktaran kitaplardan hoşlandığını anlıyorum. Arkadaşların da bu yönde kitap önerileri istiyor bazen... YĐBO kitaplığına verdiğimiz kitaplardan Gülten Dayıoğlu'nun Sekizinci Renk'i, Yeşil Kiraz'ı, Muzaffer Đzgü'nün Bütün Sabahlarım Senin Olsun, Kaçak 17

Kız ı, Pakize Özcan ın Üstüme Kar Yağıyor u, Vascancelos un Deli Fişek ve Güneşi Uyandıralım ı sevebileceğin türden, ilk aklıma gelen romanlar... Şu an adını sayamadığım birçok iyi kitap var kitaplığınızda Sen 8. sınıfı yeni bitirdin, tatilde okuyabileceğin birkaç kitap adı daha vermek isterim. Aklının bir kenarında bulunsun Can Dündar'ın Yükselen bir Deniz'i, Benim Gençliğim, Bilim Yıldızları(Mariram Akayeve), Olağanüstü Buluşlar(TÜBĐTAK), Bir Dağcının Güncesi-Nasuh Mahruki, Masalını Yitiren Dev(A. Binyazar), Güneş Umuttan Şimdi Doğar, Ağlama Palyaço Makyajın Bozulur-(Müjdat Gezen'in yaşam öyküsü) vs bunlara sayısız kitap eklenebilir elbette Okumak bir alışkanlık haline dönüşebilir; yemek yemek, su içmek... gibi...okudukça daha değişik konuları izlemek, farklı dünyaları tanımak isteriz, merak duygumuz artar. Kitap dergilerini, gazetelerin kitap eklerini, kitapçı vitrinlerini, TV deki kitap programlarını izler, yeni hangi kitaplar çıkmış, izini sürmeye başlarız. Benim babam yatağının başının ucundan ve çantasından kitabını eksik etmezdi. Bize hiç siz de benim yaptığımı yapın demedi ama ben de şimdi aynı onun gibi yaşıyorum. Çantamda kitabım olmadı mı huzursuzluk duyuyorum. Okumamışsam o gece eksik bir şey yapmışım duygusuyla yatağıma giriyorum. Okuduğun kitapları arkadaşlarınla konuşuyor musun? Anlatılanlar daha çok akılda kalır. Anlatmayı düşündüğümüz bir yazının ayrıntılarına daha çok dikkat ederiz. Bir başkasının okuyup anlattığı bir kitap bizde onu ve başka kitapları okuma arzusu uyandırır. Ödül kazanmış, adı basında duyulmuş kitaplar hemen ilgiyi üstlerine çeker. Okuduğun öykü ya da şiir sende yazma duygusu uyandırır mı? Kübra : Okuduğum kitap konusunda konuşmak benim çok hoşuma gidiyor. Konuşurken kendimi çok bilgin biri olarak görüyorum. Büyük ya da küçük bütün yaş grubuyla sohbet etmek güzel geliyor. Şiirle pek aram yoktur. Yazmaya çalışırım ama aynı kalıp içinde gelir giderim daha çok kompozisyon yazmaktan hoşlanırım. Dönem ödevimi de bu konuyla ilgili almıştım. Kendi okul hayatımı anlatan küçük bir hikaye yazdım. Ben konuşurken içimdeki duyguları açığa dökemem, düşünürüm ama yapamam. O yüzden kendi düşüncelerimi anlatan gündemdeki olaylarla ilgili bir kitabı yazmayı çok isterim ama bir türlü yazacağım günü belirleyemem. Hep ertesi güne kalır. Đşte bu huyumu sevmiyorum. Kitap okurken çoğu kez geçmişte ya da yakın bir zamanda tattığımız duygularımızla yüzleştiğimiz durumlarda işte yazar, benim düşündüklerimi çok iyi anlatmış, ben de aynı şeyleri hissediyorum ama böyle dile getiremiyorum, duygusu yaşarız. Hemen o an kitap kenarına, kağıt mendilimizin köşesine, defter arkalarına notlar alır, yeri geldiğinde düşüncelerimizi hem o yazarın dilinden hem kendi dilimizden aktarırken buluruz kendimizi. O zaman okumak işe yaramaya başlamış demektir. Bizim duygu ve düşüncelerimizi doğru aktarmamızı, kendimizi, başkalarını tanımamızı kolaylaştıracak, duyularımızı fark etmeyi, kişiler arasındaki farklılıkları hoşgörmeyi öğretecektir. Okuma eylemi bir süre sonra ben de yazabilirim duygusuna sürükleyebilir insanı. Günlükler tutulur, küçük notlar alınır, şiirsi sözler yazılır, başımızdan geçen bir olay, kağıda kaleme sarıldığımız bir gün öykü olur çıkar ortaya. Ama bunun için öncelikle iyi bir okuma sürecinden geçmek gerekir. Kendinden önce yazılanları okumak, türler, anlatım biçimleriyle ilgili bilgiler edinmek, dili zenginleştirmek yazının kalitesini yükselten unsurlardır. Günlük tutuyor musun? Kübra: Evet günlük tutuyorum. Ama sadece bana göre önemli geçen günleri yazıyorum. Yani günü gününe tutmuyorum. Bu da yaza yaza bir anı defteri haline geliyor. Okuduğun kitapları bizlerle konuşabilirsin yazdıkların üstüne görüşlerimizi de rahatça isteyebilirsin Hatta Eylül de liseye gideceksin, orada Edebiyat Kolu nda görev alıp kitap söyleşileri düzenlenmesini bile isteyebilirsin Kitaplar her okuyanın penceresinden başka başka değerlendirilir Okur, yazarın her söylediğini, kahramanların karakterlerini olumlamak durumunda değildir. Kitaba eleştirel bakabilmek, kendi fikirlerini özgürce söyleyebilmek çok önemlidir. Bu da değişik bakışlar, görüşler ve bilgilenmelerle düşünce alanımızı genişletmekle başarılabilir Kübra : Gerçekten sizinle konuştukça okuma güvenim artıyor. Teşekkür ederim Sevim AK 18

ĐLKYAR 2005 2006 ÖĞRETĐM YILI KĐTAPLARLA BAŞ BAŞA VE KÜÇÜK KALEMLER ÖDÜLÜ RAPORU KĐTAPLARLA BAŞ BAŞA ÖDÜLÜ DERECEYE GĐRENLER 1. Kader Bilgin, 5-A, Pülümür YĐBO, Pülümür / Tunceli, Gece Saçlı Genç Kız 2. Gönül Altunel, 5-A, Atatürk YĐBO, Bektaşağa / Sinop, Özlem Yokuşları 2. KADEME 1. KADEME 3. Altun Koçak, 4-A, Çolaknebi ĐÖO, Aksaray, Şeytan Uçurtması 4. Tayfun Kuzu, 3-A, Hasan Ali Yücel YĐBO, Mazgirt / Tunceli, Küçük Kemancı JÜRĐ TEŞVĐK ARMAĞANI Hayriye Özlem Sürer, 5-A, Bektaşağa Atatürk YĐBO Bektaşağa /Sinop Nurhak Demirdağ, 5-A, Hasan Ali Yücel YĐBO Mazgirt / Tunceli Sevginur Karayel, 5-A Çulhalı Birleştirilmiş Sınıflı ĐÖO Sungurlu / Çorum DERECEYE GĐRENLER 1. Remzi Güneş, 8-A Hayderekan Cumhuriyet ĐÖO, Diyarbakır, Sefiller 2. Ali Bektaşoğlu, 8-A Pülümür YĐBO Pülümür / Tunceli, Eugenie Grandet Yunus Koca, 6-A Gaziemir Yakacık ĐÖO, Ateş Kuşu 3. Eda Ötekıvılcım, 7-A Aktuluk YĐBO Tunceli, Beydağları Efsane Söyler 4. Birsel Çakıl, 8-A, Başalan Köyü ĐÖO Çınar / Diyarbakır, Kimsesiz Çocuk RÖPORTAJ ÖDÜLÜ 1. kademe ÖVGÜYE DEĞER Mert Can Yılmaz, 3. sınıf, Kapaklı ĐÖO Vezirköprü / Samsun Enver Kaptan, 3. sınıf, Kapaklı ĐÖO Vezirköprü / Samsun DERECEYE GĐRENLER 1. Gamze Akdağ, Rabia Şen, Sevgi Soylu, 6. sınıf, Toklumen ĐÖO / Kırşehir 2. KADEME 2. Fadime Kaya, Alper Alpgündüz, Hasan Gündoğan, Betül Alagöz, Ali Akpınar, 8-B, Tepecik ĐÖO, Gürün / Sivas 3. 4. Döne Gündoğan, Hacer Gündoğan, Mükremin Kılıç, Mustafa Gündoğan, 8-B, Tepecik ĐÖO, Gürün / Sivas ÖVGÜYE DEĞER Sercan Çığlık, 7-B, Aktuluk YĐBO Tunceli Sevinç Tekke, 7-B Aktuluk YĐBO Tunceli JÜRĐ TEŞVĐK ARMAĞANI Dilek Karadağ, 8-A, Pülümür YĐBO, Pülümür / Tunceli 19

KÜÇÜK MUHABĐR ÖDÜLÜ / HABER YAZMA DERECEYE GĐRENLER 1. KADEME 1. Gülçiçek Uyan, 4-A, Evyaba ĐÖO, Erbaa / Tokat, Köyümüz Mahalle Oldu 2. Fatma Koçak, 4. sınıf, Çolaknebi ĐÖO, Aksaray 3. Büşra Karaca, 4-A, Evyaba ĐÖO, Erbaa /Tokat, Kardeş Ülkeye Yardım 2. KADEME DERECEYE GĐRENLER 1. Esra Gezer, 6-A, Hayderekan Cumhuriyet ĐÖO Diyarbakır, Köy Kadınlarının Okul Maceraları 2. Seda Koyuncu, 7-A, Karaağaç ĐÖO, Erbaa / Tokat, Karaağaç Köyünün Camii Sevinci 3. Zeynep Coşan, 7-A, Acı Köyü ĐÖO Çiçekdağı / Kırşehir KÜÇÜK KALEMLER ÖDÜLÜ / MASAL TAMAMLAMA DERECEYE GĐRENLER 1. Serhat Köklü, 5-A, Evyaba ĐÖO Erbaa / Tokat, Tam-Tuk la Kasabalılar 2. Hanım Karaca, 3-A, Evyaba ĐÖO Erbaa / Tokat, Neşeli Leyleğin Arkadaşı 3. Çiğdem Tekin, 5-A, Pülümür YĐBO, Pülümür / Tunceli, Dostluğun Gücü 2. KADEME 1. KADEME Serhat Emre, 5-A, Kaymaklı Köyü / Hakkâri, Hayvan Sevgisi ve Dostluklar ÖVGÜYE DEĞER Sıla Baş, 5-A, Bektaşağa Atatürk YĐBO Sinop, Kötülüğün Yok Oluşu Hakan Dedeoğlu, 2. sınıf, Kapaklı ĐÖO Vezirköprü / Samsun, TamTuk ve Cem JÜRĐ TEŞVĐK ARMAĞANI Yeliz Karaca, 4-A, Evyaba ĐÖO Erbaa / Tokat DERECEYE GĐRENLER: 1. Gözde Şen 8-A, Pülümür YĐBO Pülümür / Tunceli, Paylaşmayı Bilmek 2. Leyla Atman, 7-B, Hayderekan Cumhuriyet ĐÖO / Diyarbakır, Hayatın Đçinden Sesler Sedat Şahin,6-A, Pülümür YĐBO Pülümür / Tunceli, Kardeşliğin Gerçek Gücü 3. Emel Akay, 7-A, 60. Yıl PĐÖ Mihalıççık / Eskişehir, Güzelliklerin Uzak Ülkesinde Tuğçe Ayçiçeği, Tepecik ĐÖO, Gürün / Sivas, Dünyayı Gezen Yönetici Kardeşler ÖVGÜYE DEĞER Fatma Nur Coşkun, 7-A, Evyaba ĐÖO Erbaa / Tokat, Erdoğan Yiğit, 7-A, Hasan Ali Yücel YĐBO Mazgirt / Tunceli, JÜRĐ TEŞVĐK ARMAĞANI Kadriye Yolcu, Karaağaç ĐÖO Erbaa / Tokat Abdullah Ortaç, 8-A, Başalan Köyü ĐÖO Çınar / Diyarbakır Aybüke Çelik, 7-B, Sivrice Cumhuriyet PĐO Sivrice / Elazığ 20

2006-2007 ĐLKYAR ÖDÜLLERĐ KÜÇÜK KALEMLER ÖDÜLÜ Küçük Kalemler Ödülü Đlköğretim 1. Kademe: Masal tamamlama Bir varmış bir yokmuş, bir dokumacı kadının tembel bir kızı varmış. Bu kız hep şöyle der dururmuş: Kuklam olsa oynasam Fındık olsa da yesem Cici bici giyinsem Sokak sokak dolaşsam Eve dönüp yan gelsem Mışıl mışıl uyusam Allı pullu düş görsem. Bir gün de tüm bu isteklerine kavuşup aradan aylar geçince, düşünde pembe bir kuş görmüş. Demiş ki kuşa: Boncuk gözlü pembe kuş, bıktım artık kuklalarla oynamaktan, çuval dolusu fındık yemekten, cici bici giyinmekten, sokak sokak dolaşmaktan, eve gelip yan gelmekten, mışıl mışıl uyumaktan, allı pullu düş görmekten Ne olur bana bir akıl öğret de, kurtulayım usanmaktan. Ondan kolay ne var, demiş. Sabah uyanınca yastığını kaldır, altında gökkuşağının tüm renklerinde ibrişimler bulacaksın. Bunları kimsenin göremeyeceği bir yere sakla, sonra bırak kuklalarla oynamayı, girip çıkıp fındık yemeyi, cici bici giyinmeyi, sokak sokak dolaşmayı Gündüzleri annen tezgâhta dokuma dokurken, tam kırk gün iyice bak, sen de öğren dokuma işini. Kırkıncı gece de annen uyurken, ibrişimleri sakladığın yerden çıkarıp geç tezgâhın başına, ortalık ağarana kadar, büyücek bir mendil doku. Sonra koy mendili yastığının altına, mışı mışıl uyu. Ben yine düşüne girer ne yapacağını söylerim; daha neler neler, ne güzel şeyler anlatırım sana. Kuşun bunları der demez pırrr diye uçmasıyla kız uyanmış. Sonra neler olmuş, bundan sonrasını siz anlatın. Masalı tamamladıktan sonra başlık koymayı unutmayın. Küçük Kalemler Ödülü Đlköğretim 2. Kademe: Masal tamamlama Bir varmış bir yokmuş, küçük bir göller ülkesi varmış. Suları çamurluymuş göllerin, bataklıkmış çevresindeki ormanlar ve gece gündüz buram buram sis yükselirmiş göllerden, ormanlardan. Bu göllerde kuğular yaşarmış: ak kuğular, kara kuğular, boz kuğular, gagaları ayakları kınalı kuğular. Ama göllerin suları öyle kirli, öyle çamurluymuş ki, ne akı belli olurmuş kuğuların, ne karası, ne bozu, ne de gagalarının, ayaklarının kınası. Onun için hep yakınırmış kuğular yaşadıkları göllerden, o göllerin çamurundan. Çünkü ak kuğular kar gibi, kara kuğular kömür gibi, boz kuğular kadife gibi ışıldamak istermiş. Hele sabahları sis öyle yoğun olurmuş ki, göz gözü görmediğinden ikide bir çarpışırmış kuğular gölde. O fidan gibi boyunları birbirine dolaşır, güçlükle ayrılırlarmış. Boyunlarını ayırdıktan sonra başlarlarmış dövüşe. Oysa hepsinin isteği de güzelliklerini gösterebilmekmiş, hepsinin yakınması da gölün çamurundanmış, hepsinin derdi de aynı değil miymiş? Ne gereği varmış kavga etmenin! Ama ederlermiş işte. Sonra neler olmuş, kuğular birbirilerini görerek, güzelliklerini göstererek yaşayabilmişler mi, yoksa bambaşka dertleri mi olmuş, neler yaşamış, neler görmüşler siz anlatın. Masalı tamamladıktan sonra başlık koymayı unutmayın. KĐTAPLARLA BAŞ BAŞA ÖDÜLÜ Đlköğretim 1. Kademe: Okuduğunuz bir kitabı özetleyin. (Kendi cümlelerinizle özetleyin. Özetinizin başına kitabın adını, yazarını, yayınevi ve basım tarihini yazın.) Đlköğretim 2. Kademe: Sizi etkileyen bir kitabı tanıtın (Konusu, kısa özeti, romansa kişileri...). Bu kitapta neler anlatılıyor? Size neler düşündürttü? Sizi etkileyen yanları nelerdi? Anlatın. (Yazınızın başına kitabın adını, yazarını, yayınevi ve basım tarihini yazın.) 21

KÜÇÜK MUHABĐR ÖDÜLÜ Her iki kademe: Siz bir gazetecisiniz ve köyünüzden gazetenize güzel haberler yolluyorsunuz Bize geçen sene köyünüzde olanlardan güzel bir haber geçer misiniz? RÖPORTAJ ÖDÜLÜ Đlköğretim 2. Kademe Köyünüzün/kasabanızın özellikleri, geçmişi, insanlarının yaşama biçimi, değerleri ve değişimler konusunda bir büyüğünüzle röportaj yapın. 1. Görüşme yapacağınız kişiyi seçin. Kimler olabilir? Köyün en yaşlılarından bir kadın veya bir erkek, unutulmuş veya unutulmaya yüz tutmuş bir meslek sahibi (arıcı, atçı, semerci, bakırcı, dokumacı ), eski muhtar, okul müdürü, köy okulunun ilk mezunlarından biri, köyün bakkalı, esnafı, çiftçisi, çobanı, seyyar satıcısı 2. Sorularınızı belirleyin. Ancak daha çok bilgilenmek için görüşme sırasında sorularınızı çoğaltın. 3. Sorularınız, görüştüğünüz kişinin geniş açıklamalar yapmasına uygun olsun. Yalnızca evet, hayır cevabıyla yetinmeyin. 4. Röportaja görsel öğeler ve belgeler de ekleyebilirsiniz. Röportaj yapılan kişiyle ve çevresiyle ilgili fotoğraflar, yerel gazete kupürleri, kitap kapağı, okul diploması Örnek sorular: Yaşlı biriyle: Nasıl bir evde doğdunuz? /Okula nasıl giderdiniz? /Okulunuz fizik yapısı nasıldı, nasıl ısınırdı, ders araçları nasıldı?... /Okul günlerinizi birkaç anıyla anlatır mısınız?/babanız ne iş yapardı? / Ailenizin kış-yaz günleri nasıl geçerdi? /Köyünüze elektrik ne zaman geldi?/ Elektriksiz günlerde geceler nasıl geçerdi? /Nelerle oynardınız?/ Çocukluğunuzda söylenen bugün unutulmuş bir şarkı, ninni biliyor musunuz?/çocukken büyükler sizi nelerle korkuturlardı? / Eskiden evlerde ne tür yemekler pişerdi, şimdi neler pişiyor? / Giysileriniz eskiden nasıl sağlanırdı, şimdi nasıl sağlanıyor?/çocukluğunuzda nasıl bir gelecek hayali kurardınız? /Hayallerinizin ne kadarı gerçek oldu?/okulunuzun en başarılı mezunları ne işler yaptılar? / Siz ne iş yaptınız?/ Köyünüzden başka nereleri gördünüz? /Nerede yaşamak isterdiniz, neden?/çocuklarınız için neler yaptınız? / Bugün neredeler?/ Eskiden hangi meslekler revaçtaydı? / Şimdi o mesleklerin durumu ne? / Tarım nasıl yapılırdı?/ Kimyasal gübre ve böcek ilaçları bilinçli kullanılıyor mu?/ Hayvancılık eskiden nasıldı, şimdi nasıl? / Değişimin nedeni ne?/ Köyün nüfusu eskiden nasıldı, şimdi nasıl? / Çocukluk günlerindeki köyünden bugüne neler değişti?/ Eskiden köyde şenlik, eğlenceler nasıl yaşanırdı, şimdi eğlence anlayışı nasıl değişti? /Köy gazeteniz var mıydı, şimdi var mı?/tiyatro-sinema izleme şansı bulabilir miydiniz?/şimdi izleniyor mu?/ Köyünüz için ne isterdiniz?/torunlarınız için nasıl bir yaşam düşlersiniz? Röportaj yapılacak kadınlara sorulacak sorulara ev yaşamı, tarla-bahçe işleriyle ilgili sorular, kadının ev içindeki yeri, yöre kadınının istekleri, hayalleri de eklenebilir. YARIŞMA KOŞULLARI Her okul önce birinci ve ikinci kademe öğrencileri için okul çapında bir yarışma düzenler ve ilk üçe giren metinleri 15 Nisan a kadar Đlkyar a iletir. Her ödül için, her okuldan en çok, üçü ilk, üçü ikinci kademeye ait olmak üzere altı metin yarışmaya katılır. Yarışmaya metinleri gönderilen öğrencilerin adı ve soyadı, sınıfı, okul ve açık adresi yazılır. Kitaplarla baş başa ödülüne gönderilen metinlerde, ilgili kitabın adı, yazarı, yayınevi, basım tarihi yazılır. Yarışmaların sonuçları her yıl 1 Haziran da duyurulur. Verilecek ödüllerin sayısı değerlendirme kurulunca belirlenir. Yarışmaya katılan metinlerin yayın hakkı Đlkyar a aittir. 22