HAFTAYA BAKIŞ 05 HAZİRAN 2013 ERDOĞAN TOPRAK CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI TÜRKİYE ve DÜNYA GÜNDEMİ



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Cumhuriyet Halk Partisi

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

Cumhuriyet Halk Partisi

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

Türkiye'de ilan edilen olağanüstü hal uygulaması dünya basınında geniş yer buldu / 11:14

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Haziran 2013, No: 62

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

Cumhuriyet Halk Partisi

AK PARTi Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat ın düzenlediği basın toplantısının tam metni:

Kuzey Irak'a harekat

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ocak 2014, No: 83

ACR Group. NEDEN? neden?

Baki olan Rabbimiz ve davamızdır

17 Haziran 2013 GCM Forex Sabah Analizi

KOBİ ler Nefes alacak / Ankara. TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ortaklığında hayata

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ -6-

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

Cumhuriyet Halk Partisi

Başbakan Yıldırım, Ankara Sincan da halka hitap etti

Türkiye de Kutuplaşmanın Boyutları Araştırması. 1 Şubat 2016

BİR GRUP EĞİTİM-SEN ÜYESİ GÖREVİNDEN AYRILAN MUSTAFA ÖZCAN ALEYHİNE EYLEM YAPTI

Gezi Parkı Araştırması. GEZİ PARKI ARAŞTIRMASI Kimler, neden oradalar ve ne istiyorlar?

Metodoloji Türkiye Ne Diyor?

15 Ekim 2014 Genel Merkez

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU

İNSAN HAKLARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI ARALIK AYI İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU ARALIK 2012

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-

Demokrasi Nöbeti Araştırması

Oylar bölünmesin Türkiye bölünmesin!..

Bu haftaki yazımıza geçmişten bir medya kazasıyla giriyoruz Yıl 1983

Fon Bülteni Ocak Önce Sen

KENT KONSEYİ NDEN TEPKİ GELDİ

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Aralık 2011, No:14

Günlük Kent Gazetesi

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Temmuz 2013, No: 65

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5

ekonomi olduğu görülüyor. Erken seçim olma ihtimalinin zor olduğu, AKP'nin ekonomide rahatlama yaşatmadan seçimi tekrarlatmasının mümkün olmadığı görü

Cumhuriyet Halk Partisi

Türkiye de çocuk, çocuk olmak ve. Türkiye de Çocuk Çalışmaları Konferansı , ODTÜ Emrah Kırımsoy

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-

Vatandaşlar koalisyonun kurulmamasından MHP yi sorumlu tutuyor. Marpoll Kamuoyu Araştırma Şirketi, Ağustos ayı gündem araştırma sonuçlarını açıkladı.

10SORUDA AİLE SİGORTASI

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ağustos 2012, No: 38

AKP ye Soruyoruz CHP EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI

Günlük Yorum. IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı. Piyasalarda Bugün Ne Oldu? USDTRY EURUSD GBPUSD BRENT PETROL ALTIN

SAADET PARTİSİ EKONOMİK İŞLER BAŞKANLIĞI TEMMUZ 2016 RAPORU

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 3 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU BİLANÇO 05 MAYIS 2017 İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ

İZMİR TİCARET ODASI MECLİS TOPLANTISI

BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU

109 MİLYAR DOLARLIK YABANCI PORTFÖYÜ VAR

19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ

Hava-İş: İşten atılanlar işe alınana kadar mücadeleyi bırakmayacağız!

Sayı: 2009/18 Tarih: Aileler krize borçlu yakalandı; sorunu işsizlik katladı

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI

HAZİRAN 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

GÜNLÜK BÜLTEN 04 Nisan 2014

Ýstanbul hastanelerinde GREV!

Devrim Öncesinde Yemen

İMF siz Yapamayacak mıyız?...47 Yakın İzleme Programı Üzerine...48 Daha Dikkatli Olma Zamanı...49 Siyasette İstikrarsızlığa Yılında Ekonomi

Somemto Big Data Somemto ile Gezi Parkı Eylemleri Haftasında Sosyal Medya Analizi. Copyright 2012 Etiya All Rights Reserved

GÜNLÜK BÜLTEN 23 Mayıs 2014

Sayın Yönetim Kurulu Üyesi/ ve Meclis Üyesi Arkadaşlarım,/

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bayram namazı sonrası açıklama yaptı

SEÇİM SİSTEMLERİ SUNUŞU

HAS Parti Genel Başkanı Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ Beykoz da - Özgün Haber

DEVLET BAKANI VE BAŞMÜZAKERECİ BABACAN: TÜRKİYE, İŞ YAPMAK, HİZMET ÜRETMEK, ÜRÜN ÜRETMEK, PARA KAZ

İşe önce TÜRKİYE'YE SAHİP ÇIK, KAYDINI YENİLE sloganıyla yola çıkıldı.

Türkiye Siyasi Gündem Araştırması

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

Değerli basın emekçileri

2016 YILI DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

DEUTSCHE SECURITIES MENKUL DEĞERLER A.Ş. OCAK-MART 2008 DÖNEMİ FAALİYET RAPORU

2016 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ekim 2011, No:7

Meclis toplantısında darbe girişimini kınayan Balıkesir Sanayi Odası, Yatırıma ve üretime devam mesajı verdi

Küresel Katılım Finans Zirvesi (GPAS) Haliç Kongre Merkezi Kurum ve Sivil Toplum Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

Uluslararası Üniversiteler Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Darbeci Kurşununa Hedef Oldu

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

Polis Taksim Meydanı'na girdi

ŞANLIURFA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü İNTERNET HABERLERİ. İnternet Haber Sitesi:

Bush, Suudi Kralıyla petrol fiyatı konuştu

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

Personel alımları devam edecek

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okullarda okudunuz? Nerelerde çalıştınız bugüne kadar?

Çin de Tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) beklentilerin üzerinde Ağustos ayında hızlanarak yıllık %2 ye yükseldi.

Transkript:

HAFTAYA BAKIŞ 05 HAZİRAN 2013 ERDOĞAN TOPRAK CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI TÜRKİYE ve DÜNYA GÜNDEMİ

HAFTAYA BAKIŞ 05 HAZİRAN 2013 TÜRKİYE VE DÜNYA GÜNDEMİ ANA BAŞLIKLAR TÜRKİYE YENİ BİR DEMOKRATİK TEPKİ, YENİ BİR MUHALEFET ANLAYIŞIYLA KARŞI KARŞIYA. HERHANGİ BİR SİYASİ PARTİ, ÖRGÜT, DERNEK, PLATFORM ÇATISI ALTINDA OLMAKSIZIN TOP YEKÛN BİR ARAYA GELİŞİP ORTAK TEPKİ VE TALEBİ PAYLAŞIYORSA, BUNUN ADI YENİ MUHALEFET TİR. BAŞBAKAN VEKİLİNİN ÇANKAYA KÖŞKÜ NE ÇAĞRILIP ÖZÜR DİLEMESİ TALİMATININ VERİLMESİ, YENİLGİ HALİNİN GERÇEKLİĞİYLE BAŞ BAŞA KALMASININ YARATACAĞI SİYASİ ACİZLİĞİN ÜSTÜNÜ ÖRTMEK İÇİN KARARLAŞTIRILIP, UYGULAMAYA KONULAN BİR AKP TAKTİĞİDİR. BAŞBAKAN SÖYLEDİKLERİNİ GERİ ALMAYI, ÖZÜR DİLEMEYİ, DEMOKRATİK TEPKİLERİNİ GÖSTEREN YURTTAŞLARINA YANLIŞ YAPTIĞINI KENDİSİNE YEDİREMEDİĞİ İÇİN, BUNUN DEMOKRATİK TEPKİYE YENİK DÜŞMEK, BAŞKANLIK HAYALLERİNİN SUYA DÜŞMESİ DEMEK OLDUĞUNU BİLDİĞİ İÇİN KENDİSİNİ SIYIRIYOR, BÜLENT ARINÇ I DEVREYE SOKUYOR. SURİYE HÜKÜMETİNİN VATANDAŞLARINA TÜRKİYE YE GİTMEYİN, CAN GÜVENLİĞİNİZ YOK. ŞİDDETE MARUZ KALABİLİRSİNİZ UYARISI DA BAŞBAKANIN KENDİSİNİ VE ÜLKEYİ NASIL ALAY EDİLECEK KONUMA SOKTUĞUNU GÖSTERİYOR. SORUMLU BİR SİYASETÇİ HEM DE BİR BAŞBAKAN ÜLKESİNİN İNSANLARINI AYRIŞTIRIRSA, KAMPLARA BÖLERSE, ETNİK, İNANÇ, KÖKEN, DÜŞÜNCE, İDEOLOJİ TASNİFLERİNE GİDERSE, O ÜLKEYE EN BÜYÜK KÖTÜLÜĞÜ YAPAN OLUR. YÜZDE 50 Yİ, YÜZDE 50 YE KARŞI KIŞKIRTMAK, HANGİ DEMOKRASİ KİTABINDA, HANGİ SİYASET BİLİMİ KİTABINDA YAZAR? 1

BAŞBAKANIN DEDİĞİ GİBİ EVLERİNDE ZOR TUTTUĞU O YÜZDE 50 DE ÖYLE ONUN BİR İŞARETİYLE SOKAĞA DÖKÜLMEZ. TAKSİM MEYDANINDA KENDİLERİNE ANTİKAPİTALİST MÜSLÜMANLAR DİYEN GENÇLER DE GÜNLERDİR NÖBETTE! BÜTÜN BU OLAYLAR BOYUNCA, İÇİŞLERİ BAKANININ AÇIKLAMASINA GÖRE BİNLERCE GÖZALTI, YÜZLERCE TUTUKLAMA VAR. KISA SÜRE SONRA SALIVERİLSELER BİLE, GENÇLERE YÖNELİK BU KİTLESEL GÖZALTI VE TUTUKLAMALARIN GEREKÇESİ, BİR FİŞLEME, BİR SİYASİ TAKİP VE YILDIRMA ARŞİVİ OLUŞTURMAK MIDIR? BU YAŞANANLARLA BAŞBAKAN VE HÜKÜMET ÇÖZÜM SÜRECİ İLE İLGİLİ GELİŞMELERİN, ORTAYA ÇIKAN TABLONUN TARTIŞILMASINI, KONUŞULMASINI ÖRTBAS EDİYOR. NE OLDU ÇÖZÜM SÜRECİ? HANİ SİLAHLAR SUSMUŞTU? FIRAT HABER AJANSI 29 MAYIS TA BİR YAYIN YAPTI VE HÜKÜMETİ EV ÖDEVLERİNİ YAPMIYORSUN, LAF ÜRETİYORSUN. LAFLA PEYNİR GEMİSİ YÜRÜMEZ, YOKSA 1 HAZİRAN 2004 E GERİ DÖNERİZ, AKP VE BAŞBAKAN ERDOĞAN BU İŞTEN ZARARLI ÇIKAR DİYE TEHDİT ETTİ. AKP HÜKÜMETİ VE BAŞBAKAN TAKSİM E AVM YAPILMASINA VE AĞAÇLARIN SÖKÜLMESİNE KARŞI BAŞLAYAN EYLEMLERİN ALDIĞI BOYUT ORTADA İKEN, ADETA TOPLUMU İNSANLARI TAHRİK EDERCESİNE YENİ BİR YASAYI TBMM GÜNDEMİNE GETİRİYOR: TABİATI VE BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİ KORUMA KANUNU BUNUN ADI HALKI TAHRİKTİR. SOKAĞA DÖKMEKTİR. ÜLKEYİ İÇ İSYANA SÜRÜKLEMEKTİR! TÜM YURTTAŞLARA AİT DOĞAYI KENDİ MALI GİBİ GÖRÜP, KÂR-KAZANÇ UĞRUNA HİÇBİR SINIR, HUKUK, İNSANİ DEĞERE SAYGI DUYMAMAKTIR. DÜNYA 5 HAZİRAN DA ÇEVRE GÜNÜNÜ KUTLUYOR. KEŞKE BİZ DE 2

TÜRKİYE DEN DÖVİZ ÇIKIŞI BAŞLADI! DÖVİZ MEVDUATINDAN 1 MİLYAR, BORSA BAŞKANININ AÇIKLAMASINA GÖRE DE BİST DEN (BORSA İSTANBUL) 1 GÜNDE 1 MİLYAR 14 MİLYON DOLAR KAÇTI. DOLAR-EURO- FAİZ FIRLADI! GEÇEN YIL KASIM AYINDA TÜRKİYE NİN NOTUNU İLK ARTTIRAN VE YATIRIM YAPILABİLİR DÜZEYİNE ÇIKARTAN FİTCH DİYOR Kİ, ŞU ANDAKİ TABLOYA GÖRE TÜRKİYE NİN KREDİ NOTUNUN BBB NİN DE ALTINDA OLMASI GEREKİR BAŞBAKAN ŞİMDİ DE REKLAM AJANSLARINA VE REKLAM VERENLERE BASKIYA BAŞLADI. EYLEMLERE SANSÜR UYGULAYAN MEDYA KURULUŞLARINA, REKLAM VERMEYİ DURDURAN REKLAM AJANSLARINI TEHDİT ETTİ. SORUŞTURMA AÇTIRACAĞINI AÇIKLADI. REKLAM AJANSLARINDAN DA CEVABINI BİR GÜZEL ALDI: REKLAM BENİM KİME İSTERSEM ONA VERİRİM! *** İSTANBUL TAKSİM GEZİ PARKI EYLEMCİLERİ MUTLU, HUZURLU VE BİRBİRLERİNE SARMAŞ DOLAŞ SARILDIKLARI ANDA DOLMABAHÇE DE, GAZİ MAHALLESİNDE, HATAY DA, ADANA DA, TUNCELİ DE, İZMİR DE,, ANKARA DA YAŞANANLAR BİR TESADÜF OLABİLİR Mİ? *** FAS A ZİYARETTE BULUNAN SAYIN BAŞBAKAN ERDOĞAN, KRAL VI. MUHAMMED TARAFINDAN KABUL EDİLMEMESİ İSE OLAYLARIN BİR BAŞKA BOYUTU! BAŞBAKANA, FAS KRALI VI. MUHAMMED TARAFINDAN KABUL EDİLMEMESİ BEKLENMEDİK BİR SÜRPRİZ OLDU, ADETA ŞOK YAŞATTI! *** AKP'DEN TOPLUMU UZLAŞTIRACAK ADIMLAR BEKLENİRKEN AKSİNE SİYASİ ATMOSFERİ GERECEK GELİŞMELERE TANIK OLUYORUZ! CUMA GÜNÜ CEZAYİR'DEN TÜRKİYE'YE DÖNMESİ BEKLENEN BAŞBAKAN ERDOĞAN İÇİN ATATÜRK HAVALİMANI'NDA KARŞILAMA TÖRENİ HAZIRLANIYOR. AKP TÜM TEŞKİLATLARINI HAREKETE GEÇİRDİ HAVALİMANINDA 1 MİLYON KİŞİNİN TOPLANMASI BEKLENİYOR. 3

HAFTAYA BAKIŞ 05 HAZİRAN 2013 TÜRKİYE VE DÜNYA GÜNDEMİ DETAYLAR TÜRKİYE YENİ BİR DEMOKRATİK TEPKİ, YENİ BİR MUHALEFET ANLAYIŞIYLA KARŞI KARŞIYA. HERHANGİ BİR SİYASİ PARTİ, ÖRGÜT, DERNEK, PLATFORM ÇATISI ALTINDA OLMAKSIZIN TOP YEKÛN BİR ARAYA GELİŞİP ORTAK TEPKİ VE TALEBİ PAYLAŞIYORSA, BUNUN ADI YENİ MUHALEFET TİR. Türkiye yeni bir demokratik tepki, yeni bir muhalefet anlayışıyla karşı karşıya. Taksim Gezi Parkı eylemleri, dalga dalga kitleselleşerek ülke geneline yayılan eylemler, çoluk-çocuk, karı-koca, anne-baba, genç yaşlı, hiçbir çağrı yapılmaksızın sabahtan akşama, gece yarısından sabaha kadar sokaklara, meydanlara dökülüyorsa, herhangi bir siyasi parti, örgüt, dernek, platform çatısı altında olmaksızın top yekûn bir araya gelinip ortak tepki ve talebi paylaşıyorsa, bunun adı Yeni Muhalefet tir. Ülkemizde 8 günden bu yana yaşananlar; siyaset psikologlarının, siyaset sosyologlarının, toplum ve kitle psikolojisi uzmanlarının bir laboratuar titizliğiyle ele alıp, analiz etmesi, ayrıntılarını ve ilkelerini doğru okuması gereken bir yeni demokratik algı ve tepki oluşumudur. Taksim Gezi Parkı nda AVM yapılmasına, oradaki 70-80 yıllık ağaçların sökülmesine, İstanbul un gittikçe tükenen yeşil alanlarından birisinin daha yok edilmesine karşı çıkan 50-100-150 kişilik, sanatçı, çevreci, doğasever, yeşil koruyucusu, entelektüelin başlattığı nöbet eylemi nasıl oldu da ikinci gün on binlerin, üçüncü gün yüz binlerin, sonrasında artık milyonların sokağa taşmasına neden oldu? Sayın Başbakanın Ayyaşlar, alkolikler, çapulcular, bira şişeleriyle TC yazanlar, marjinal-aşırı uç ideolojik gruplar diye niteleyip, tepeden baktığı insanlar, yaptıklarıyla, kendisi Reyhanlı olaylarında olduğu gibi, yurt dışına 4

kaçmayı tercih ettiği için yerine memur ettiği Başbakan Vekilini, Başbakan Yardımcısını kendilerinden Özür dileme, yaptıklarının doğruluğunu, haklılığını, dürüstlüğünü, saygınlığını kabul ve teslim etme noktasına getirdiler. BAŞBAKAN VEKİLİNİN ÇANKAYA KÖŞKÜ NE ÇAĞRILIP ÖZÜR DİLEMESİ TALİMATININ VERİLMESİ, YENİLGİ HALİNİN GERÇEKLİĞİYLE BAŞ BAŞA KALMASININ YARATACAĞI SİYASİ ACİZLİĞİN ÜSTÜNÜ ÖRTMEK İÇİN KARARLAŞTIRILIP, UYGULAMAYA KONULAN BİR AKP TAKTİĞİDİR. Başbakan önceki gün Fas Başbakanı ile düzenlediği ortak basın toplantısında sorulan bir soru üzerine ağzından kaçırarak bir şey söyledi. Olaylar ne zaman sona erecek, nasıl sona erecek? diye soran gazeteciye Sanırım bir-iki gün içinde eylemler biter. Ben Türkiye ye dönene kadar sona ermiş olur yanıtını verdi. Başbakan gelişmelerden ürktü. Çok tedirgin oldu. TİM deki konuşmasındaki yüz ifadesi bunun somut haliydi. Fas a giderken havaalanındaki açıklamaları, hal ve tavırları, gazetecilere kızgınlığı, korku ve endişenin kendisini kontrol edemez hale getirdiğinin canlı yayında, tüm ülke ve dünyanın gözü önünde, kameralar karşısında ortalığa dökülmesiydi. Başbakan ilk kez, zincirleme reaksiyonla büyüyen ve dipten gelen bu dalganın, kendisini de, iktidarını da, partisini de, Başkanlık hayallerini de, her şeyi silip süpürebileceğini, önüne katıp götürebileceğini iliklerine kadar hissetti. İnsanların kendisine, hal ve tavırlarına, onlara uyguladığı baskılara, yasaklara, aşağılama ve tehditlere, kendilerinin kale alınmamasına, değersiz görülmelerine, Başbakanın ben, ben, ben diye büyüklenip, mağrurlanmasına, kibirlenmesine ne kadar içlendiklerini, kinlendiklerini, onurları, duyguları, düşünceleri, adam yerine konulup, ciddiye alınmaları uğruna her şeyi kaybetmeyi göze alabileceklerini gördü, hissetti, belki de titredi. 5

İşte bunun için böyle bir özür senaryosu kurguladılar. Reyhanlı da 52 yurttaşımızın öldüğünde ABD seyahatini ertelemeyen, Reyhanlı ya gitmeye cesaret edemeyen Başbakan, ara verilmeksizin devam eden, milyonları sokağa döken, dinmeyen tepkiyi dizginlenemeyen demokrasi talebini durduramayacağını, ne yapsa bu tsunaminin önüne geçemeyeceğini görünce ülkeden adeta kaçtı. Bu şaşkınlıkla da kendini bilmez şeyler söyledi. Kazlıçeşme ye 1 milyon kişiyi yığmaktan, kendilerine oy veren 21,5 milyonun dediğinin olacağından, yüzde 50 yi zor tuttuğundan söz etti. Meydandakileri iç savaşla, diğer yüzde 50 yi onlara saldırtmakla tehdit etti. Böyle bir Başbakan olabilir mi? Ülkesinin yüzde 50 sini dışlayan, yok sayan, önemsemeyen? O zaman 2011 seçimlerinden sonra yaptığı balkon konuşması, baştan sona külliyen yalan! Biz bunun zaten öyle olduğunu biliyorduk da şimdi kendisi, kendi ağzıyla sadece kendisine oy verenlerin başbakanı olduğunu, gerisinin umurunda olmadığını itiraf etti. Sayın Başbakan geçen hafta grup konuşmasında Taksim Gezi Parkı nın yıkılacağını, oraya AVM yapılacağını açıklarken Ne yaparsanız yapın, karar verdik oraya AVM yapılacak. Tepkiler gündeme gelince, bu defa restleşti; Gezi parkını da, AKM yi de yıkacağız. Taksim e Opera binası ve Cami yapacağız dedi. Şimdi de diyor ki, Rezidans olabilir, otel olabilir, Müze olabilir daha karar vermedik. Yalan üstüne yalan. İşte bütün bunlar başbakanın artık kendisini dev aynasında görüyor olmasının, sınırsız güç sahibi olduğuna, kendisinin ve çevresindekilerin de inanmasının onu getirdiği acizlik noktası. Artık geri adım atamıyor. Meşhur sözdeki gibi üç şeyin geri gelmeyeceğini, geri alınamayacağını biliyor; Atılan ok, geçen zaman, SÖYLENEN SÖZ! 6

BAŞBAKAN SÖYLEDİKLERİNİ GERİ ALMAYI, ÖZÜR DİLEMEYİ, DEMOKRATİK TEPKİLERİNİ GÖSTEREN YURTTAŞLARINA YANLIŞ YAPTIĞINI KENDİSİNE YEDİREMEDİĞİ İÇİN, BUNUN DEMOKRATİK TEPKİYE YENİK DÜŞMEK, BAŞKANLIK HAYALLERİNİN SUYA DÜŞMESİ DEMEK OLDUĞUNU BİLDİĞİ İÇİN KENDİSİNİ SIYIRIYOR, BÜLENT ARINÇ I DEVREYE SOKUYOR. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Arınç a Ben hazır yurt dışındayken, Başbakan Vekili olarak çık özür dile, olaylar dursun. Ben de dönüşte ağzımı açmam, böylece benim yokluğumda bu işi halletmiş olursunuz. Ben de yenilmiş, geri adım atmış, söylediklerini yutmuş, siyasi otoritesi, kariyeri çizilmiş, yara almış, gözden düşmüş olmam diyor. Kanımca yine yanlış hesap yapıyor. Çünkü demokrasiye inanmıyor. ABD den üç kez kınama ve itidalli olun çağrısı geliyor, ABD kendi işine baksın diye yanıt veriyor. Almanya Başbakanı, AB Genel Sekreteri, AB Komisyonu, Birleşmiş Milletler kınıyor, kaygılarını dile getiriyor. İnadıyla, ısrarıyla, hiddet, şiddet, kin ve kibriyle bir kez daha kendisini ve Türkiye yi tüm dünyada küçük düşürüyor. Başbakan artık siyasi anlamda da, psikolojik anlamda da derin travma yaşıyor. Yıllardır içinde tuttuğu kini, nefret söylemini, bu ülkenin değerlerini, gelenek ve geleceğini, beklentilerini yok sayıyor. Her şeyin üstüne kendisini koyuyor. Dünyanın en büyük, en saygın medya organlarının manşetlerinde bile Yeni Sultan, Firavun Erdoğan başlıklarıyla yer alıyor. Bu aslında kendisi açısından çok zor bir durum! Bir Başbakan, ülkesinin hak talep eden, demokratik düşünce ve ifade özgürlüğünü kullanan insanlarını, kendi yandaşlarını sokağa sürüp çatıştırmayla tehdit eder mi? Düşünün ülkemizi düşürdüğü durumu! 7

SURİYE HÜKÜMETİNİN VATANDAŞLARINA TÜRKİYE YE GİTMEYİN, CAN GÜVENLİĞİNİZ YOK. ŞİDDETE MARUZ KALABİLİRSİNİZ UYARISI DA BAŞBAKANIN KENDİSİNİ VE ÜLKEYİ NASIL ALAY EDİLECEK KONUMA SOKTUĞUNU GÖSTERİYOR. Suriye hükümeti açıklama yapıyor, Halkına şiddet uygulama, onları katletme, Türk halkı bu zulmü ve şiddeti hak etmiyor. Başaramıyorsan istifa et, git! Bunlar Başbakanın halkına zulmeden, onları demokrasi ve insan haklarına sahip olmaktan mahrum eden, eli kanlı diktatör dediği Esad ın, Bana dediklerinin fazlasını sen halkına yapıyorsun diyerek, alay edercesine başbakana yapılan uyarılar, çağrılar. ABD, Almanya, Rusya vatandaşlarına Türkiye ye gitmeyin, tetikte olun, dikkatli olun uyarısı yapıyor. Suriye hükümetinin vatandaşlarına Türkiye ye gitmeyin, can güvenliğiniz yok. Şiddete maruz kalabilirsiniz uyarısı da Başbakanın kendisini ve ülkeyi nasıl alay edilecek konuma soktuğunu gösteriyor. Şimdi Başbakanın dediği şekilde bakarsak, kimler isyancı, kimler Erdoğancı oluyor? Demokrasi, ifade özgürlüğü talep eden, hayatına ve yaşam tarzına müdahale edilmesine, yasaklara karşı çıkanlar, doğayı, çevreyi korumak isteyenler, kısaca demokrasi isteyenler. Başbakanın Suriye için söylediklerinden yola çıkarsak, Demokrasi ve insan hakları mücadelesi verenler yani Başbakanın asıl sahip çıkması gerekenler. Bütün dünyanın desteklediği, eylemlerini haklı bulduğu, şiddet uygulanmamasını istediği, başbakanı uyardığı insanlar. Başbakanın zor tutuyorum, yoksa sokağa bir yığarsam dediği diğer yüzde 50 Başbakanın anladığı tabloya göre, demokrasi karşıtları mı oluyor? 8

SORUMLU BİR SİYASETÇİ HEM DE BİR BAŞBAKAN ÜLKESİNİN İNSANLARINI AYRIŞTIRIRSA, KAMPLARA BÖLERSE, ETNİK, İNANÇ, KÖKEN, DÜŞÜNCE, İDEOLOJİ TASNİFLERİNE GİDERSE, O ÜLKEYE EN BÜYÜK KÖTÜLÜĞÜ YAPAN OLUR. YÜZDE 50 Yİ, YÜZDE 50 YE KARŞI KIŞKIRTMAK, HANGİ DEMOKRASİ KİTABINDA, HANGİ SİYASET BİLİMİ KİTABINDA YAZAR? Bakınız Başbakan kendisini bu ülkenin terbiyecisi, babası, büyük babası olarak görüyor. O psikolojiye girmiş artık. Sürekli toplumu, kendi istediği şekilde biçimlendirmeye, kendi kafasındaki modele göre şekle-şemale sokmaya, kendi istediklerini yapmaya, kendi ahlâk anlayışıyla terbiye etmeye çalışıyor. Bir diyor ki dindar nesiller yetiştireceğiz. Bir diyor ki dindar nesiller yetiştireceğiz ama kininizi de unutmayacaksınız. Kindar nesiller yetiştireceğiz. Bir diyor ki alkolik nesiller istemiyorum. Bu ülkenin özgür gençleri, nesilleri senin istediğin gibi olmak, yaşamak, düşünmek, davranmak, oturup-kalkmak zorunda mı? Başbakanın bu hal ve tavırlarına, hiddet-şiddet-kibir ve kin içeren söylemine kendi partisi içinden bile artık tepkiler, isyanlar geliyor. Sonuç olarak, ister marjinal, ister aşırı, ister Beyaz Türk deyin, ister laikçi, ister demokrasi talebiyle kendiliğinden buluşanlar, ne derseniz deyin. Nasıl tanımlarsanız tanımlayın. BAŞBAKANIN DEDİĞİ GİBİ EVLERİNDE ZOR TUTTUĞU O YÜZDE 50 DE ÖYLE ONUN BİR İŞARETİYLE SOKAĞA DÖKÜLMEZ. TAKSİM MEYDANINDA KENDİLERİNE ANTİKAPİTALİST MÜSLÜMANLAR DİYEN GENÇLER DE GÜNLERDİR NÖBETTE! Kendilerini Genç Müminler olarak adlandıran İslamcı gençler de var. Onlar da günlerdir nöbette. Tazyikli su, biber gazı, cop, dayak yeme pahasına, sağcılar, solcular, liberaller, hiçbir siyasi düşüncesi olmayıp, yeşili, doğayı korumaya gelenler hepsi bir arada günlerdir orada. 9

Başbakan yanılıyor, inançlı nesil, dindar nesil dedikleri de orada ve ona tepki gösteriyorlar. Başbakan işte bunu anlamıyor. Hepsini kendisine düşman, bertaraf edilmesi, yok edilmesi, ortadan kaldırılması gerekenler olarak görüyor. AVM uğruna, taşlaştırma uğruna, hepsinden önemlisi rant uğruna! Bu sağlıklı bakış açısı değil. Kendilerini Genç Müminler olarak adlandıran üniversiteli, İmam Hatipli gençlerin Başbakana gönderdiği mektuptan bir bölümü sizlerle paylaşmak isterim: Ağaçtan al haberi Biz Gezi Parkı nın ağaçlarıyız. Biz parka dikildiğimizde, bugün bizi kesmek isteyenler henüz dünyaya gelmemişti. Sizin muhalefetiniz bundan böyle biziz Sayın Başbakan. Sizin muhalefetiniz, biz Taksim in ağaçları, çınarlarıyız. Biz Taksim'in ağaçları, gücümüzü iki yerden alıyoruz: Birincisi, köklerimiz ve Allahü teâlâ ile olan muhabbetimiz, 80 yıllık. Gezi Parkı ağaçları olarak 600 küsur nüfusumuzu düşünürseniz, toplamda 50.000 yıllık derin bir Allah sevgisiyle, bizi katletmeye kararlı olduğunuzu her gün defalarca dile getirmenize rağmen, çok şükür yerimizde duruyoruz. Gücümüzü aldığımız ikinci şey, kalpleriyle bize bağlı olan Türkiyelilerdir. Hizmetkarı olduğunuzu söylediğiniz milletiniz var ya, o millet, biz ağaçlar için dünyanın bütün iyi insanlarıdır. Siz milletinizle iktidardaysanız, biz de köklerimizle bağlı olduğumuz dünya ve bu dünyada yaşayan iyi insanların sevgisiyle, dimdik ayaktayız. Taksim in 80 yıllık çınarları olarak bizler dünyamızı, yalnız 75 milyon Türkiyeli ile değil, 7 milyar dünyalı ile paylaşıyoruz. Farkında olmadığınızı son iki gündür her konuşmanızda belli ettiğiniz husus ise, hizmetkarı olduğunuzu söylediğiniz milletinizin de bize kalpleriyle bağlı olduğudur. İki dudağınızın arasından çıkana ses edemeden etrafınızda el pençe divan duranlara aldanmayınız. 10

Yakın çevrenizdeki hiçbir kişi, zarif kızlarınız ve saygıdeğer eşiniz Emine Hanımefendi de dahil olmak üzere, Taksim in biz 80 yıllık ulu çınarlarının kesilmesini istemiyor. Taksim in rantını yemek için kirli ruhunu satmış mimarlığın utancı onursuz bir mimar ve anlamsız bir yapı ile tarihin ihya edebileceği masalına sizi inandırmış birkaç sahtekar hariç, 80 yıllık ömrümüze son vermek isteyen başka kim var? TOKİ müteahhitleriniz mi? Sizce milletiniz bunlara inanır mı? Sizce millet bu kadar saf mı? Sizce milletin hizmetkarı olmak demek, millete masal anlatmak demek mi? 80 yıldır yanımıza gelen her dinden, her mezhepten, her dilden, her renkten, her cinsiyetten milyonlarca insana, yeşilimizi, oksijenimizi, dallarımızı, gölgemizi uzattık. Bundan yorulmadık ama, sizin bitmeyen hırsınız ve kibrinizden de yorulmadık Sayın Başbakan. Yorulmayacağız da. Bakın bizde sadece Allah sevgisi yok, biz sizi de çok seviyoruz. Allah rızası için bir gün yanımıza gelin. Bakın dallarımıza nasıl bahar geldi, yemyeşiliz. Bu güzelliği gelin size de verelim. 80 yıllık gövdelerimizi katledip boşaltacağınız Parkın yerine ne yapmayı hayal ettiğinizi, kendiniz bile bilmiyorsunuz, kabul edin Sayın Başbakan. AVM dediniz, rezidans dediniz, şehir müzesi dediniz, en son büyük ihtimalle otel olacak dediniz. Daha ne yapacağınızı bile bilmeden, 80 yıllık biz 600 ağacı, şehrin merkezindeki tek yeşil alanı yok etmek, gözü kör olası paranın ve rantın değilse, hangi dinin, hangi mezhebin, hangi adaletin, hangi kalkınmanın gereğidir, milletinize anlatabilir misiniz? 80 yıllık çınar ömrümüzü neye kurban edeceksiniz, otele mi? Oteli kime vereceksiniz? Akbalık kardeşlere mi? Tanrıverdi Holding e mi? Fettah Tamince ye mi? Kime? Sonra bunu kalkıp milletime hizmet ediyorum diye mi açıklayacaksınız? Parkı yok edip, Belediyelerinizin hafriyat molozuyla doldurduğu Maltepe ve Yenikapı deniz dolgu alanlarına bilmem kaç bin ağaç dikecek olmanız, bizleri kesmenizi haklı mı çıkaracak? Bunu milletinize anlatabileceğinizi nasıl düşünüyorsunuz? 11

Allah bağışlasın, Allah nazarlardan saklasın, sevgili torunlarınıza nasıl anlatacaksınız, dedelerinin Taksim in 80 yıllık ağaçlarını kesip yerine bir Holdingin işletmesine verilmiş oteli dikmiş olduğunu? Kalpleriyle dallarımızı tutan insanlar size Taksim Hepimizin dediler, siz onlara çapulcular dediniz. Milletinizi, sevenlerinizi siyasi demagojinize kurban etmeyin. İftiranın nasıl bir günah olduğunu size hatırlatmayı zül sayarız. Sizi, heybetimizin yeşil gölgesinde bize dokunmanız için bekliyoruz Sayın Başbakanımız. Bu insanlar Allah, Ekmek, Özgürlük pankartıyla günlerdir nöbet tutuyorlar o meydanda. Başbakan Bu eylemler CHP projesi diyor. Yine millete yalan söylüyor. BÜTÜN BU OLAYLAR BOYUNCA, İÇİŞLERİ BAKANININ AÇIKLAMASINA GÖRE BİNLERCE GÖZALTI, YÜZLERCE TUTUKLAMA VAR. KISA SÜRE SONRA SALIVERİLSELER BİLE, GENÇLERE YÖNELİK BU KİTLESEL GÖZALTI VE TUTUKLAMALARIN GEREKÇESİ, BİR FİŞLEME, BİR SİYASİ TAKİP VE YILDIRMA ARŞİVİ OLUŞTURMAK MIDIR? 4 gencimizi yitirdik, 3.500 den fazla da yaralı var. Açıklanan, söylenen bilanço bu! Başbakan bu bilançodan ne kazandı? AKP ne kazandı? Türkiye ne kazandı? Asıl daha da önemlisi, gözaltılarda gençlere, gözaltına alınan insanlara atılan dayak ve yapılan işkenceler. Barolar Birliği, Ankara Barosu, Türk Tabipler Birliği Adliyede, Emniyette, hastanelerde destek masaları oluşturdu. Polisin tutumuna, dayak ve işkenceye dair binlerce şikayet dilekçesi var. İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı bunların takipçisi olacak mı? 12

Hükümet özür dilediği insanlara bunun sözünü, güvencesini vermeli, taahhüt etmelidir. Aksi halde kötü muamele, işkence yapanın yanına kâr kalırsa önü alınamaz, daha pervasız, dizginsiz hale gelir. Bir başka çok önemli nokta kanımca gözaltına alınan binlerce kişinin 3-5 saat, ya da ertesi gün salıverilmelerine karşın, bu kitlesel gözaltıların amacı nedir? Bence polis ve hükümet 11 yıldır ilk kez böyle kitlesel bir tepki ve protesto ile karşılaştılar. Bu gözaltılar, aynı zamanda bir fişleme operasyonu, lise çağındaki, üniversite çağındaki binlerce gence bir gözdağıdır. Bu konunun üzerinde durmak zorundayız. Çoğu öğrenci bu gençlerin, delikanlıların, genç kızların gözaltı bahanesiyle, emniyette, karakollarda kimlik ve adreslerinin tespit edilmesi, kendilerine tutanak imzalatılması, polis devleti uygulamasına yönelik bir operasyonun adımları gibi geliyor bana. Bu gençler, artık polisin kayıtlarına geçtiği için, bulundukları illerde en ufak bir eylemde, olaya karışmamış olsalar dahi, polisin elinin altında bilgileri mevcut olduğundan, emniyet güçleri, geniş çaplı gözaltı ve tutuklama operasyonlarına, baskınlara, kitlesel korkutma ve yıldırma harekatlarına girişeceklerdir. Bu insanların karşısına katıldıkları bu masum ve demokratik eylemden ötürü gözaltına alınmış olmaları, ileride tüm yaşamları boyunca, eğitimde, iş ararken, kamu personel sınavlarına girerken karşılarına çıkartılacak, bir anlamda hayatları karartılacaktır. Bu toplu, kitlesel gözaltı ve tutuklamalar uzun vadeli karanlık bir planın, gençlerin hayatını karartma, yıldırma, kamuda görev alma olanaklarını ortadan kaldırma, geniş bir siyasi sabıkalı arşivi oluşturma amacına yönelik gibi geliyor bana. 13

CHP olarak bunun takipçisi olmalı, hükümet özür dilediyse eğer, bu gençlerin emniyet ve karakollardaki gözaltı işlemleri, imzalatılan tutanakların iptali ve imhasını da gündeme getirmeliyiz. BU YAŞANANLARLA BAŞBAKAN VE HÜKÜMET ÇÖZÜM SÜRECİ İLE İLGİLİ GELİŞMELERİN, ORTAYA ÇIKAN TABLONUN TARTIŞILMASINI, KONUŞULMASINI ÖRTBAS EDİYOR. NE OLDU ÇÖZÜM SÜRECİ? HANİ SİLAHLAR SUSMUŞTU? PKK sınır dışına çekiliyordu. Çatışmasızlık sözü alınmıştı PKK dan, İmralı dan, Kandil den. TSK önceki gece açıklama yaptı. Irak sınır bölgesinde askerlere PKK tarafından uzun namlulu silahlarla ateş açıldığını, bir uzman çavuşun yaralandığını duyurdu. Çözüm sürecinin ikinci aşamasına geçildiğini yine Murat Karayılan ın açıklamalarından ve PKK nın haber ajansı Fırat Haber Ajansı nın geçtiği haberlerden ve savrulan tehditlerden öğreniyoruz. Murat Karayılan TBMM yi tatile sokmayın, ikinci aşamaya geçişte söz verdiğiniz yasal ve anayasal düzenlemeleri çıkartın, öyle meclis tatile girsin diyor. Meclisin çalışma takvimini, programını, hangi yasaları gündeme alacağını, değiştireceğini PKK, Kandil ve İmralı belirliyor. Şimdi İmralı ya yeni heyet gidecek. Mektup getirecekler. Bakalım o zaman öğreneceğiz Öcalan hangi yasal düzenlemeleri istiyor, hükümet ne söz vermiş, neler yapacak? 14

FIRAT HABER AJANSI 29 MAYIS TA BİR YAYIN YAPTI VE HÜKÜMETİ EV ÖDEVLERİNİ YAPMIYORSUN, LAF ÜRETİYORSUN. LAFLA PEYNİR GEMİSİ YÜRÜMEZ, YOKSA 1 HAZİRAN 2004 E GERİ DÖNERİZ, AKP VE BAŞBAKAN ERDOĞAN BU İŞTEN ZARARLI ÇIKAR DİYE TEHDİT ETTİ. 29 Mayıs taki bu mesajın hemen akabinde 3 Haziran da sınırda PKK lıların askere ateş açması, bir uzman çavuşu yaralaması da, hükümete ayağınızı denk alın, söz verdikleriniz yapın, 1 Haziran 2004 e dönüş uyarımız ciddidir. Terör yeniden başlar tehdidi midir? Fırat Haber Ajansı nın geçtiği haberde özetle ne deniyor: "Öcalan ve PKK, son iki ayda attıkları adımlarla onurlu bir barış ve adil bir çözüm için gerekeni yaptılar. Şimdi Türk hükümetinin ev ödevlerini yapması gerekiyor. Hem İmralı da üzerinde mutabakata varılan ev ödevleri, hem de bu sorunun kalıcı çözümü için gerekli ev ödevleri yapılmaz ise, sürecin kesintiye uğraması kaçınılmaz hale gelir. Hiç kuşku olmasın 1 Haziran geri döner. Bizimkisi sadece bir hatırlatma, gerisi onlara kalmış. Tekrar söylemek gerekirse, benzeri hatırlatmalar 1 Haziran 2004 öncesi de yapılmıştı. Tarih ıskalamayı kaldırmaz. Alavere-dalavere işlerini hiç kaldırmaz. AKP nin ve Erdoğan ın elini çabuk tutması gerekiyor." Çok kısa bir özetini paylaştığım bu haber analiz, PKK nın ajansında geçti. Bunun hemen birkaç gün öncesinde de Murat Karayılan ın TBMM tatile girmesin talebi geldi. İmralı nın taleplerini de yakında öğreneceğiz anlaşılan. Hükümet ve özellikle Başbakan bu tehditlere karşı ne yapıldığını, ne yapılacağını, boyun eğilip eğilmeyeceğini, PKK saldırıları sürerse TSK nın yanıt verip vermeyeceğini halka, TBMM ye tüm yurttaşlara açıklamak zorundadır. 15

İmralı ya, Kandil e verilen sözleri de açıklamak zorundadır. Devleti böylesine pervasızca tehdit edenler karşısında kendisinin ve hükümetinin tavrını net biçimde ortaya koymalıdır. AKP HÜKÜMETİ VE BAŞBAKAN TAKSİM E AVM YAPILMASINA VE AĞAÇLARIN SÖKÜLMESİNE KARŞI BAŞLAYAN EYLEMLERİN ALDIĞI BOYUT ORTADA İKEN, ADETA TOPLUMU İNSANLARI TAHRİK EDERCESİNE YENİ BİR YASAYI TBMM GÜNDEMİNE GETİRİYOR: TABİATI VE BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİ KORUMA KANUNU AKP hükümeti toplumla ve TBMM ile alay edercesine Tabiatı Koruma Kanunu adıyla getirilen bu düzenleme tam anlamıyla bir Tabiatı Katletme kanunu. Belgrad ormanlarından, Manyas Gölü ne kadar tüm Milli parkları imara açma olanağı getiren bu düzenlemede tek yetkinin hükümetin atadığı valilere verilmesi, daha baştan AKP nin gözünü ne kadar rant bürüdüğünün ve yasanın gerçek niyetinin işareti. Tabiat Kanunu, Su Kanunu gibi çok kritik düzenlemelerin peş peşe hükümet tarafından gündeme getirileceğini, yeni rant alanları yaratmayı amaçlayan bu düzenlemelere karşı tüm gücümüzle karşı çıkmamızın yurttaşlık görevi olduğunu belirtmiştim. Yeraltı, yerüstü, dere, çay, göl, nehir, sulak alanlar, doğal memba su kaynaklarının tümünün özel şahıslara, yerli-yabancı özel sektöre satışına, kullanım hakkının devrine olanak sağlayan Su Kanunu ile ilgili kaygılarımı önceki değerlendirmelerimde sizlerle paylaştım. Su gibi yakın geleceğin stratejik ve adeta hayati bir varlığının, üstelik herkesin, tüm kamunun malı olan bir doğal zenginliğin kişilere devrinin yanlışlığını gündeme getirdim. 16

Şimdi bu hafta hükümetin TBMM Genel Kurulu na indireceği Tabiat Kanunu ile ilgili çok ciddi rant düzenlemelerinin mevcudiyetini bir kez daha hatırlatmak isterim. Tabiat Kanunu ile ilgili çok ayrıntılı bilgileri, olası amaçları önceki MYK sunuşlarımda ifade etmiştim. Yasa tasarısı komisyondan geçti Genel Kurulda. Yüzlerce doğa, ekoloji, doğal yaşam, doğal zenginliklerin korunması vb. alanlarında uzman ve gönüllü kuruluşun karşı çıkmasına, olumsuz görüş bildirmesine, çoğunun görüşünün bile alınmamasına karşın hükümet yine bildiğini okuyor. Üstelik daha yeni Taksim Gezi Parkı ndaki yeşil alanların, doğal yapının yok edilmesine karşı ülke genelinde tepkiler, eylem ve direnişler devam ederken. BUNUN ADI HALKI TAHRİKTİR. SOKAĞA DÖKMEKTİR. TÜM YURTTAŞLARA AİT DOĞAYI KENDİ MALI GİBİ GÖRÜP, KÂR-KAZANÇ UĞRUNA HİÇBİR SINIR, HUKUK, İNSANİ DEĞERE SAYGI DUYMAMAKTIR. DÜNYA 5 HAZİRAN DA ÇEVRE GÜNÜNÜ KUTLUYOR. KEŞKE BİZ DE Bu kanunla Milli Parklar, doğal yaşam alanları, ormanlar, tabiat zenginlikleri korumadan çıkartılırken, buraların imara açılmasına olanak sağlanıyor. Üstelik SİT alanları, Milli Parklar ve diğer alanlarla ilgili yapılacak tasarruflarda yetkiler Valilere veriliyor. Hükümetin atadığı valilere böylesine kritik, stratejik ve özel bilgi-birikim gerektiren bir alanda, bu kadar geniş yetki verilmesi, hükümetin bu kanunla neyi amaçladığını da somut biçimde ortaya koyuyor kanımca. Başta TEMA olmak üzere bu alandaki STK lar üç yıldır bekletilen bu tasarıya tepki ve itirazlarını sürekli vurguluyorlar. 17

Önceki değerlendirmelerimde de paylaştığım gibi Doğal Hayatı Koruma konusunda faaliyet gösteren başta TEMA olmak üzere yüzü aşkın kuruluş, hükümete, TBMM ye ve Komisyona Tabiat Kanun Tasarısının doğal alanlardaki korumayı kaldırdığı ve kıyılar ile ormanlar başta olmak üzere doğal alanları ve sit alanlarını yatırımlara açtığı için geri çekilmemesi, yeniden içeriğinin düzenlenmesi gerektiğini iletiyorlar. Dikkate alan yok. Tasarı bu haliyle yasalaşırsa, ormanlar, sulak alanlar, kıyılar üstün kamu yararı gerekçesiyle Valiler tarafından ranta açılacak. Daha önce belirttiğim eleştiri ve değerlendirmelerimin yanı sıra, medyaya yansıdığı, uzmanların ifade ettiği kadarıyla tasarıda yer alan düzenlemelerle, Belgrad Ormanı içine rezidans kurulması, Manyas Gölü Kuş Cenneti nin havaalanına dönüştürülmesi gibi, halen mevcut ve yürürlükteki yasal mevzuata göre olanaksız olan pek çok adımın atılması, olanaklı hale gelecek. Kanun Tasarısı, yasalarla koruma altına alınmış olan kıyılar ve ormanlar başta olmak üzere SİT alanları gibi doğal alanlardaki korumayı kaldırıp, bu alanları yatırımlara açarken, koruma alanlarıyla ilgili kararlarda Orman ve Su İşleri Bakanlığını tek yetkili konumuna getiriyor. Tabiat Kanun Tasarısı na karşı STK larca oluşturulan Tabiat Kanunu İzleme Girişimi hükümete ve Meclis e sürekli olarak uyarılarda, girişimlerde bulundu. Ancak bu izleme girişimi grubunda yer alan 113 sivil toplum kuruluşunun görüşleri, önerileri, uyarıları ve endişeleri ne yazık ki dikkate alınmadı. AB Komisyonu bile, ilerleme raporlarında bu kanunu, Doğayı tehdit açısından endişe yaratan bir düzenleme olarak değerlendiriyor. Kanun Tasarısının 10. maddesinin 2. bendinde Korunan alanda işletme yetkisi, kısmen, talepte bulunmaları halinde il özel idarelerine, belediyelere, bu Kanunun amacına uygun faaliyetler yürüten vakıf ve derneklere ilgili bakanın onayı ile devredilebilir veya geri alınabilir deniliyor. 18

Yine Tasarı nın 20 nci Maddesi nde, Tabii durumuna uygun hale getirilemeyen alanlar buna en yakın yaşama alanına dönüştürülür ifadesiyle bu alanları imara açma amacı yasaya gizlenmiş oluyor.. Kanun tasarısıyla Milli Parklar Kanunu da uygulamadan ve yürürlükten kalkıyor. Üstün kamu yararı gibi içeriğinin ne olduğu belirsiz bir ifadeyle tüm bu alanların her türlü imara, yatırıma, kullanıma açılmasının yolu açılıyor. Bu kanuna karşı Ana Muhalefet olarak, partimizin doğanın, doğal yaşam alanlarının, ekolojik dengenin, çevrenin korunması, saygılı olunması ilkeleri doğrultusunda sert muhalefet edilmesi, mücadele edilmesinin gerektiğine inanıyorum. Kendimizin, çocuklarımızın, ülkemizin doğal geleceğinin yok edilmesine, Tabiatı katletme heveslerinin yasal kılıf geçirilerek uygulamaya sokulmasına izin vermemeliyiz. TÜRKİYE DEN DÖVİZ ÇIKIŞI BAŞLADI! DÖVİZ MEVDUATINDAN 1 MİLYAR, BORSA BAŞKANININ AÇIKLAMASINA GÖRE DE BİST DEN (BORSA İSTANBUL) 1 GÜNDE 1 MİLYAR 14 MİLYON DOLAR KAÇTI. DOLAR-EURO- FAİZ FIRLADI! Hükümetin çok övündüğü Moody s in not artışı ülkeye döviz çekmeye yetmedi. Aksine son bir haftadan bu yana çıkış ve kaçışlar hızlandı. Ekonominin ve rezervlerin Başbakanın halkı kandırdığı gibi olmadığı, gerçekte Türkiye ekonomisinin çok ciddi kırılma noktalarının, özellikle siyasi istikrar anlamında, dövizin her an kaçabileceği Taksim eylemleriyle ortaya çıktı. Borsa Başkanı bir günde 1 milyar 14 milyon dolarlık satış geldiğini açıkladı. Başbakan peş peşe her birisi 3-10-20 milyar dolarlık çılgın projelerin temelini atıyor. 19

Bunların ülkeyi daha da borçlandıracak, dışarıdan para bulunamazsa hayata geçirilemeyecek projeler olduğunu söyledim daha önce. Moddy s in geçen ay Başbakan İsraille barışıp, Obama nın söylediklerine de Evet deyince açıkladığı not artışının da yeterli olmayacağı ortaya çıktı. Nedenine gelince, hep vurguladığım gibi sıcak parayla çarklarını döndüren, üretmeyen, daha doğrusu üretemeyen, istihdam yaratamayan, ihracatı da inişe geçen ve bir ayda 10,5 milyar dolar dış ticaret açığı veren bir ekonomiyi sadece notla ayakta tutamazsınız. Ekonomik temeli, gerçeği olmayan kredi notu artışlarıyla yabancı sermayeyi, yatırımcıyı ülkenize çekemezsiniz. Güven ve istikrar duymazsa yabancı sermaye gelmez. Hükümet zannetti ki, Fitch den sonra Moody s de not artırınca Türkiye ye oluk oluk döviz, yabancı sermaye akacak. Oysa tam tersi oldu. Merkez Bankası rezervlerinin neden brüt açıklandığını, net rakamların kamuoyuyla paylaşılmadığını sürekli soruyorum, sorumu yineliyorum. Şimdi Başbakan diyecek ki, Taksim Eylemlerini yapanlar, yatırımcıyı ürküttüler, ülke ekonomisine zarar verdiler, portföy yatırımcısı, döviz yatırımcısı ülkeden kaçmaya başladı. Doğrudur, bir anlamda bu boyutu da vardır ancak asıl Türkiye ekonomisinin güven ve istikrar endeksi düştüğü için ve bir de ABD Merkez Bankası tahvil alımlarını azaltacağını açıkladığı için para kaçışı başladı. Yabancı para kendisine güvenli liman arıyor. Taksim eylemi başlamadan önce sadece 31 Mayıs Cuma gününden önce çıkış yapan döviz 300 milyon dolar. Geçen haftanın tamamında 1 milyar dolar kaçmış Türkiye den. 20

Pazartesi günü Borsa açıldığında hafta sonu yaşanan polis şiddeti ve eylemlerin yayılmasıyla bir günde 63 milyar liralık kayıp oluştu borsada. Borsa İstanbul (BİST) Başkanı açıklama yaptı, sadece pazartesi günü yabancı portföy yatırımcılarından gelen satış emri 1 milyar 14 milyon dolar. İşte sıcak para böyle bir şey, sıkıntıyı gördü mü anında kaçar. Bir günde dolar değerlendi 1,90 a çıktı. Euro değerlendi. Faiz yüzde 6 nın üzerine çıktı, neredeyse yüzde 7 ye dayandı. Ama bunun böyle olacağını, açıklanan ekonomik göstergelerin, işsizlik, büyüme, sanayi üretimi, imalat sanayi verilerinin bu gidişin habercisi olduğunu aylar önce paylaştım sizlerle. ABD Merkez Bankası nın kararından sonra paranın çıkışa geçeceği belliydi. Hükümette bunu gördüğü için çaktırmadan Varlık Barışı yasasını alelacele TBMM den geçirdi. Yurt dışında tutulan dövizlerin ülkeye gelmesini sağlamak için. Yoksa bir günde döviz mevduatından 1 milyar dolar, borsadan 1 milyar dolar 14 milyon dolar çıkış olursa, bunun arkası da gelirse ki gelecek gibi görünüyor, ekonominin darboğaza girmesi kaçınılmaz. Gidiş de bu yönde. Merkez Bankası o yüzden paniklemiş durumda. GEÇEN YIL KASIM AYINDA TÜRKİYE NİN NOTUNU İLK ARTTIRAN VE YATIRIM YAPILABİLİR DÜZEYİNE ÇIKARTAN FİTCH DİYOR Kİ, ŞU ANDAKİ TABLOYA GÖRE TÜRKİYE NİN KREDİ NOTUNUN BBB NİN DE ALTINDA OLMASI GEREKİR Fitch de bir manada siyasi not artışı yaptığını, 6 ay sonrasını öngöremediğini itiraf ediyor. Moody s açısından ise durum daha da komik. 16 Mayıs ta Başbakan Beyaz Saray da Obama dan talimatları alırken not artışı yapıp yatırım yapılabilir seviyesinin müjdesini verdi, 19 gün sonra Türkiye ekonomisinin hali harap. 21

Şimdi bir de bunun üzerine Başbakanın temelini attığı çılgın projeler için uluslararası piyasalardan nasıl finansman bulacaklar? Başbakanın despot tutumu yüzünden yaşananlardan sonra yabancı sermayenin Türkiye deki siyasi istikrar güveni azaldı. Hepsini bırakın turizmde iptaller başladı. Kısaca cari açık finansmanında hükümet oldukça zorlanacak. Çünkü sanayi üretimi azaldığı ve buna bağlı olarak ihracat artış hızı da düştüğü için, döviz çıkışları da hızlandığı için cari açık sıkıntısı daha da büyüyecektir. Tam da seçimler yaklaşırken derinleşecek bir ekonomik kriz hükümeti ciddi anlamda sarsacaktır. O nedenle benim önerim ödemeler dengesi bilançosundaki Net hata noksan kalemini daha sıkı ve yakından takip edelim. Muhtemelen bu sıkıntıyı aşabilmesi için AKP ye kaynağı belirsiz döviz akışı hızlanabilir. Şayet AKP ve Başbakan Erdoğan gözden çıkartıldıysa, bu durumda Net Hata Noksan kaleminde kaynağı belirsiz döviz çıkışları artabilir. BAŞBAKAN ŞİMDİ DE REKLAM AJANSLARINA VE REKLAM VERENLERE BASKIYA BAŞLADI. EYLEMLERE SANSÜR UYGULAYAN MEDYA KURULUŞLARINA, REKLAM VERMEYİ DURDURAN REKLAM AJANSLARINI TEHDİT ETTİ. SORUŞTURMA AÇTIRACAĞINI AÇIKLADI. REKLAM AJANSLARINDAN DA CEVABINI BİR GÜZEL ALDI: REKLAM BENİM KİME İSTERSEM ONA VERİRİM! Taksim Gezi Parkı eylemleri ülkemizde pek çok alanda, sektörde, kesimdeki gerçekleri de su yüzüne çıkarttı. Medyanın sansür uyguladığını, Medya Patronlarının ve CEO ların, Yayın Yönetmenlerinin Başbakandan talimat aldığını hep söylüyorduk. Başbakan ve hükümet reddediyordu. Taksim eylemleriyle birlikte bunun ne kadar bariz, somut ve gerçek olduğu anlaşıldı. Halk da bunu gördü. 22

Bize bugüne kadar neden muhalefet yapmıyorsunuz diye tepki gösterenlere, yaptıklarımız, söylediklerimiz medyada yer almıyor, sansüre uğruyor dediğimizde bazen inanıyorlardı, bazen inanmıyorlardı. Ancak Taksim olaylarında ülke yıkılırken, milyonlarca kişi sokaklarda ve bizzat olayları yaşayıp içinde yer alırken, gazetelerde tek satır görmeyince, haber kanallarını, televizyonları açtıklarında Penguenlerin Yaşamı belgesellerini, evlilik programlarını, yarışma programlarını görünce sansürün, susturulmanın, gerçeklerde haberdar olmamanın vahametini anladılar. Susturulmayı, Demirperde yada Nazi Almanyası sansürünün, yasaklarının daha ağırının kendi ülkelerinde var olduğunu bizzat kendi gözleriyle gördüler, kulaklarıyla duydular. İşte bu tepkiyi sürekli muhalefete değil, görevini yapmayan medyaya da yöneltmeleri gerektiğini gösterdi onlara. Bu olay ülkemiz demokrasisi, siyaseti, medyası açısından tarihsel analizlerin yapılmasını gerektirecek bir olaydır. Dürüst ve duyarlı sermayenin de varlığını, demokrasiye saygısını göstermesi açısından önemli bir olaydır. Başbakan bu olaylar sürerken Pazar günü bir haber kanalında canlı yayına çıktı, soruları yanıtladı. Program o medya grubuna ait 4 kanaldan birden canlı yayınlandı. Sunucu Başbakana dedi ki, Reklam ajansları, reklam verenler Taksim Gezi Parkı protestoları nedeniyle, bunla ilgili gerçeklere medyada yer verilmediği gerekçesiyle reklamları kestiler. Başbakan çok sert tepki gösterdi. Reklam ajanslarına inceleme başlatacağını, denetim göndereceğini, hesap soracağını, hesaplarını inceleteceğini falan söyledi. Hem de canlı yayında, 76 milyonun önünde. 23

Bir anlamda sansürü kimin uygulattığını, medyaya reklam pastasını kimin paylaştırdığını, ödül ve cezayı kimin kararlaştırdığını da itiraf etmiş oldu. Çok vahim bir tablo! Bir Başbakan, medyaya verilen ya da verilmeyen, reklamlara bile karışma gücünü, yetkisini kendisinde görüyor. Reklam ajanslarını, reklam verenleri tehdit ediyor. Fakat Reklam Verenler ve Reklam Ajansları Birliği, ertesi gün ülkemizin demokrasi tarihine geçecek bir açıklama yaparak, Başbakana adeta meydan okudular. Dediler ki; Bizim temsil ettiğimiz, ajansları olduğumuz reklam verenler, Türkiye nin ve Dünyanın önde gelen saygın markaları, saygın şirketleri, aracı kurumları, finans kurumları. Onlar, demokratik bir ülkede, böylesine ağır toplumsal tepkiler varken, demokratik talepler şiddetle karşılaşıp, bastırılırken, binlerce insan yaralanıp, gözaltına alınıp, tutuklanırken, demokratik haklarını talep edenlerin kimileri ölürken, bunu haberleştirmeyen, sayfalarında, ekranlarında yer vermeyen, kamuoyundan gizleyen, medya organlarına, reklam mecralarına reklam vererek, sanki bu sansürü, bu yayıncılık anlayışını ve yayın politikasını destekliyormuşçasına saygınlıklarını zedelemek, markalarının itibarına gölge düşürmek istemediler. Görevini yapmayan, bilinçli olarak sansür uygulayan, toplumun, kamuoyunun haber alma, bilgi edinme hakkına saygı duymayan reklam mecralarına, reklam vermeyi durdurdular. Bu bir şantaj ya da baskı değil, reklam verenin demokratik, ekonomik tercihidir. Bu tercihe demokratik hiçbir ülkede, gelişmiş hiçbir ekonomide, siyasal iktidarların müdahalesi, baskısı, yönlendirmesi olamaz. Olmamalıdır. Sayın Başbakanın bu konudaki açıklamalarını ve suçlamalarını da bu çerçevede kabul etmiyoruz. Bu ortak açıklama bile kanımca hükümete yeter artık demektir. Binlerce kişinin tepkisi üzerine, NTV, Habertürk, CNN Türk ve diğer ulusal kanallar son iki günden bu yana olaylarla ilgili haber ve görüntü vermeye başladılar. 24

CNN Türk ün markasını kullandığı CNN International olayları canlı verirken, markasını kullandırdığı CNN Türk tek haber vermeyince, uyarıda bulunup, markasını geri alacağını bildirdi. Uluslararası saygın bir haber kanalı olarak CNN markası altındaki bir kanalda sansürü kabul edemeyeceğini iletti. CNN Türk ondan sonra canlı yayına geçti. NTV ve bağlı olduğu grubun CEO su açıklama yaparak kurumun çalışanlarından haber yapılmaması yönünde onlara baskı yaptığı için özür diledi. Dengesizlikler içinde, denge arayışı bizi ve medyayı bu hale getirdi, büyük hata yaptık. İzleyicimize ihanet ettik dedi. Taksim Eylemlerinin çok daha farklı sonuçlarını ve yansımalarını ileride de göreceğiz. Ülkemiz için bu olay cendereden çıkma, zincirlerinden kurtulma, toplumsal özgüvenini yeniden kazanmanın kapısını aralamıştır. Artık Türkiye de hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır! Taksim Gezi Parkı Eylemleri adı altında başlayıp bugüne gelinen süreçteki HALKIN DİRENİŞ HAREKETLERİNDEN ders çıkartmak, olayları iyi analiz etmek zorundayız. Yaşanan tüm bu süreçler hem iktidara hem de muhalefet partilerine verilen ciddi bir tepkidir. 25

VE NİHAYETİNDE TAKSİM GEZİ PARKI EYLEMCİLERİ MUTLU, HUZURLU VE BİRBİRLERİNE SARMAŞ DOLAŞ SARILDIKLARI ANDA GAZİ MAHALLESİNDE, HATAY DA, ADANA DA, TUNCELİ DE, İZMİR DE,, YAŞANANLAR BİR TESADÜF OLABİLİR Mİ? Antakya da Gezi Parkı eylemlerine destek gösterileri sırasında hayatını kaybeden Abdullah Cömert in cenazesinden sonra olaylar çıktı. BBC Türkçe'nin haberine göre, Hatay İnsan Hakları Derneği Başkanı Mithat Can 'Antakya şu anda Gazze gibi' yorumunu yaptı. Özellikle Armutlu, Sümerler, Elektrik, Gazi, Kışla Sarayı mahallerinde çatışmalar yaşanıyor. Genç göstericiler mahallelerde barikatlar kurmuş durumda. Polis yoğun gaz kullanıyor. Polisle göstericiler arasında çatışmalar yaşanıyor. Asker devreye girdi. Halk, polisle askerin arasında ama onlar da silahlı! Gezi Parkı eylemlerinin bir başka adresi olan Tunceli de de gerilim yükseldi. Sokaklar gaza boğulmuş durumda! Afrika gezisi kapsamında Fas a ziyarette bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kral VI. Muhammed tarafından kabul edilmemesi ise olayların bir başka boyutu! Fas'ta soğuk bir şekilde karşılanan Başbakana, Fas Kralı VI. Muhammed tarafından kabul edilmemesi beklenmedik bir sürpriz oldu, adeta şok yaşattı! Meydanlar TAYYİP İSTİFA DİYE haykırıyor! Sayın Başbakan bu haykırışları nasıl değerlendirir bilemeyiz ancak CHP olarak sokağın, caddenin, milyonların sesini doğru analiz etmemiz gereklidir. 26