ÖNE ÇIKANLAR KİTAP CAN DÜNDAR TELEVİZYON ŞAFAK SEZER KÜLTÜR MİRASI HASANKEYF KARİYER GÜNDÜZ GEDİKOĞLU DÜNDEN BUGÜNE OYUNCAK STİL ANNELER GÜNÜ



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi

Bağlıca nın En Kapsamlı Projesi

Wabi Koleksiyonu - Koru

YILBAŞI KATALOĞU. İyiliklerle dolu bir yıl dileriz...

Yaşamın Rengi. Topraktan Yaşama

Helena Center Helena Wood Art. Elegance of The Wood

V İ L L A L A R V E S U İ T L E R

HAKKIMIZDA. MOBSAR Mobilya Sanayi A.Ş.

Keyifli ve ışıltılı yaşamın kapıları Park Vera ile aralanıyor...

Önsöz Chios 360 İç Mekan Lokasyon Kat Planları

geleceğinize DEĞECEK

FURYA hakkında. geleceğinize DEĞECEK. Biz bu yola eşsiz olmak için çıktık

OLİMPA PARK PLUS TA plus 0212

/elaresort /elaresort

Bir evden öte; cennetten ilham almış bir köşeye hoş geldiniz.

Yaşamın, düşlerin ötesine geçtiği yer

İstanbul da, Bursa da, Çanakkale de, Sakarya da. Ve şimdi Konya da.

Hayatınıza değer katarak, ev sahibi olmaktan öte yeni bir deneyim sunan Seyir Konutları ile sizleri ayrıcalıklı bir yaşama davet ediyoruz.

Çiçek gibi bir yuvanız olsun...

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

KIRILL ISTOMIN in. renkli dünyası ve DEKO TASARIM

Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor

İnsanın en temel ihtiyaçlarından olan Barınma ihtiyacını çağdaş standartlarda, bütüncül kalite anlayışı içerisinde toplumun değerlerine ve şehrin

www. vadistanbul.com

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Milano da tasarlandı; Ankara İncek te hayat buluyor.

Baş döndüren bir yaşam...

MODERN ÇİZGİLERİN ÇEKİCİ YANSIMASI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

Göl, gökyüzü ve deniz... Eşsiz bir huzur içindesiniz...

çocukların çok ilgisini çekti. Turdan sonra çocuklar müzedeki atölyede

DOĞANIN YEŞİLİNDEN ŞEHRİN MAVİSİNE DOKUNUN!

Portfolyo. Sunum Dosyası

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

süper ev kdeniz deki Hazırlayan Çiğdem HASANOĞLU

MERAKLI KİTAPLAR Kavramlar

hayallerin ötesinde ENERJİ SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.

Simla nın seçimi ürünleri

Daha fazlası için. Daha iyisini istemek doğamızda var. Kendimiz ve sevdiklerimiz için daha fazlasını sunabilmek

Alkan Yapı, 1981 yılından beri 2500 den fazla konut teslim etti. Farklı ihtiyaç ve beklentilere göre nitelikli projeler geliştiren Alkan Yapı,




ÖZEL EFDAL GÖZTEPE ANAOKULU DENİZYILDIZI GRUBU MAYIS AYI BÜLTENİ

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Ankara nın Yeni Vadisi

TUVAL GARDEN, bir TPD GRUP Projesidir.

URLA DA SEVGİ DOLU YENİ BİR YAŞAM BAŞLIYOR...

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin

DOĞANIN KALBİNDE SIRA DIŞI BİR PROJE

ŞEHİR HİÇ BU KADAR SİZİN OLMAMIŞTI...

BİR ACAYİP SOYGUN ADANA İŞİ. - Basın Toplantısı Haber Küpürleri Ocak 2015 Adana Hilton Otel

Hayal gücünüzden ilham alınarak inşa edilmiş bir yaşam.

ELEGANT URLA

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

OSAGRUPYAPI OSALIFE. Mimarın Gözünden. Mimar Salih Zeki SALALI

reward fonksiyonellik

4 MEVSİM TATİLDE YAŞAMAK...

YAŞAMAYA BEKLERİZ! 6. KISIM

YAŞAM ALANINIZ SİZE ÖZELDİR

Silivri. Kalite, tecrübe, yenilik... Yaşam boyu mutluluk

HAYATI ŞİMDİ İSTEDİĞİNİZ GİBİ YAŞAYIN. Remley Land, bir Remley Grup projesidir.


Jamie Foxx J

AHIRIN İÇİNDEKİ SARAY 300 Ispartalı filmini hatırladınız mı?

şehir tanıtımı İLKBAHAR 2015 SAYI: 304

MASAL DİYARINDA NOEL PAZARI COLMAR & STRASBOURG

parkresidencescadde.com

Hatıraların Masumiyeti Hatıraların Masumiyeti Hatıraların Masumiyeti


HighLight Aydınlatma

Fotoğraf Sevdalısı Bir Doktor:

KADINLAR ve Demografik Büyüklükler Hedef Kitle Tanımlamaları Yaşam Trendleri

KEYFİN GÜZELİ MAVİDEN

1977 yılında, insanımızın kendine ait huzur dolu bir ev hayaline, nitelikli ve güvenli yaşam alanları idealimizle cevap vermek için yola koyulduk.

Bu katalogtaki bilgiler ve görseller tanıtım amaçlıdır. Proje, konut büyüklükleri ve mahal listelerinde, uygulama projesi esastır.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

THE RESIDENCES AT MANDARIN ORIENTAL, BODRUM

SALON TAKIMLARI AYDEMİR DEKORASYON. Özel tasarım sipariş alınır. KOD NO. 316 Melodi Masa Abaroz / 222 Melodi Sandalye

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ

Dekorasyona dair Küçük Sırlar

KIPTAS LA ISTANBUL SIZE KALBINI ACIYOR

İZMİR. Birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış, 8500 yıllık tarihi ve kültürel zenginliği ile Ege de parlayan bir inci tanesi...

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni

BENİM BAŞARI HİKAYEM Müşteri veya Satış Temsilcisi olmak için lütfen Avon Danışma Hattı nı arayınız. avon.com.tr

turkuaz evleri TURKUAZ TURKUAZ EVLERİ YENİ MAH. MEVLANA CAD. NO:10 Altınordu-ORDU / TÜRKİYE İLETİŞİM...

Sessiz Koza. Minehead de yer alan bu keyifli yaşam alanını tarif etmek için samimi, sıcak ve huzurlu demek yeterli...

Her detayında size özel şıklık...

Yaşamınızda isteyeceğiniz tüm seçenekler bir arada!

KENTİN YENİ ARMASI. YUNUS YUNUSOĞLU NDAN YENİ BİR PROJE

Kararlı Kadınlar 4 Yaşında!

Stillistanbul. Sabiha gökçen Hava Limanı. Neomarin AVM. Pendik Marina. Divan Otel. Modern istanbul un Kalbindeyiz

BuranoVenedik denince akla ilk

Fotoğraf: Privat. Wolfgang Korn

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU

Transkript:

ÖNE ÇIKANLAR KİTAP CAN DÜNDAR TELEVİZYON ŞAFAK SEZER KÜLTÜR MİRASI HASANKEYF KARİYER GÜNDÜZ GEDİKOĞLU DÜNDEN BUGÜNE OYUNCAK STİL ANNELER GÜNÜ SAYI: 16

Çocuklar geleceğimizin güvencesi yaşama sevincimizdir, bugünün çocuğunu yarının büyüğü olarak yetiştirmek hepimizin insanlık görevidir.

EDİTÖR Anneler ve çocuklar için Mustafa Kemal Atatürk ün en sevdiğim sözlerinden biri şöyle: Kadının en büyük vazifesi evlattır. İlk terbiye verilen yerin ana kucağı olduğu düşünülürse bu vazifenin ehemmiyeti layıkıyla anlaşılır. Milletimiz kuvvetli bir millet olmaya karar vermiştir. Bugünün gereklerinden biri de, kadınlarımızın her hususta yükselmesini temindir. Bu sebeple kadınlarımız da ilim ve teknik bilgi sahibi olacaklar ve erkeklerin seçtikleri Gülden GÜRAL Kütahya Porselen San. A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi bütün tahsil derecelerinden seçeceklerdir. Sonra kadınlar sosyal hayatta erkeklerle beraber yürüyecek ve birbirinin yardımcısı ve koruyucusu olacaktır. Atamızın tüm sözleri herkesin ders alacağı mesajlarla yüklü. Özellikle de kadınlar ve çocuklarla ilgili söylediği sözlerde hep gelecekle ilgili vurgular var. Bizler de çağdaş medeniyetin kapısını kadınların ve çocukların açacağına inanan bir firma olarak, NG dergimizin bu sayısını 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı sebebiyle çocuklara, Anneler Günü nedeniyle de tüm annelere armağan etmek istedik. Dergimizin bu sayısında dünden bugüne oyuncağın eğlenceli dünyasına konuk olacak, çocukların anneleri için hayal ettikleri sofralarla yaratıcılıklarını izleyecek, neşeli gurme sayfalarımızdan ilham alacak ve çocuk sağlığı ile ilgili merak ettiğiniz pek çok sorunun yanıtını uzmanlardan öğreneceksiniz. Paylaşmanın mutluluğu ile hazırladığımız bu sayıdan keyif almanızı dileriz. Sevgi ve saygılarımla 6

İÇİNDEKİLER 50 66 10 SERGİ Rahmi M. Koç Müzesi ndeki Görünmez Müzisyenler sergisi 12 KİTAP Can Dündar son romanı, Lüsyen i anlattı 14 YENİ SERİ Sujet kesim yöntemi ile kesilen Brezza camlarla hayalleriniz gerçeğe dönüşüyor 16 DEKORATİF Shine, Selen, Agat, Twist, Vivid, Evita ve Perla ile yaşam alanlarında Kütahya Seramik ayrıcalığı 18 MİMAR Toplu konut kavramına yeni bir ivme kazandıran Atakent 1, 2, 3, Ispartakule 1. ve 2. kısım projelerini Mimar Reyhan Eriş anlattı 22 DÜNDEN BUGÜNE Çocukların hatta büyüklerin bile vazgeçilmezi olan oyuncağın yüzyıllar öncesinden bugüne uzanan hikayesi 26 ALIŞVERİŞ Kütahya Porselen in sevimli bibloları ve magnetleri evinize renk katacaklar 30 TELEVİZYON Uzun soluklu reklam kampanyalarının ve dizilerin ünlü komedi figürü Şafak Sezer hayatının kırılma noktalarını anlattı 34 KÜLTÜR MİRASI Geçmişteki tüm izleriyle bir tarih beldesi olan Hasankeyf ten şaşırtıcı enstantaneler 38 KOLEKSİYON Seramik sanatçısı Özgür Kaptan, baykuşları hem sanatına hem de koleksiyonuna taşımış 42 KARİYER Bizim Lösemili Çocuklar Vakfı nın kurucusu ve Haliç Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Gündüz Gedikoğlu 46 YENİ SERİ Stella, Yasemin ve Aliza serisi porselen yemek takımları 48 HOBİ Yöresel kıyafetleriyle Anadolu kadını, Zekiye Özkan ın bebekleriyle hayat kazanıyor 50 STİL Çocuklar anneleri için, Kütahya Porselen in ürünleriyle yaratıcı sofralar hazırladılar 54 GURME İpek Kuşçu nun dinamik ve şaşırtıcı tarifleri ile çocuklara özel lezzetler 58 USTA Ahşap işçiliğine çocuk yaşta başlayan Hüseyin Vardar ın marangozluk aşkı 60 GEZİ Karlovy Vary, İzlanda, Budapeşte, Kütahya ve Afyon doğal kaynaklarıyla en çok konuşulan kentler arısında 66 STİL Menuet serisi ile klasik, Drop serisi ile country, Elanor ve Avangard serileri ile de modern şıklığı sofralara taşıdık 72 BAYİ Plus Minus ve Tasgül A.Ş nin başarı hikayesi 76 ESTETİK DOKUNUŞ Divan Grubu Divan Bursa ve Divan Aslantepe de Kütahya Porselen ürünlerini tercih ediyor 78 SAĞLIK Diş hekimi Günhan Alanoğlu ve Jin. Op. Dr. Arzu Çağdaş Aran en çok merak edilen soruları yanıtladı 82 SOSYAL SORUMLULUK Kahve Dünyası nın Darüşşafaka Bardağı nda Kütahya Porselen damgası 84 BİZDEN HABERLER 98 BULMACA 8 SAYI: 16 NİSAN 2011 İmtiyaz Sahibi Kütahya Porselen San. A.Ş. adına Ali Abacı Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Nazmiye Doğan Eser Çetintaş İletişim Adresi Atatürk Bulvarı, 43001, Kütahya. Tel: (0274) 225 15 16 Faks: (0274) 225 15 17 info@tapsajans.com ngdergisi.com NG Dergisi Kütahya Porselen San. A.Ş. tarafından 2 ayda bir yayınlanır ve ücretsiz dağıtılır. Yayına Hazırlayanlar Turkuvaz Gazete Dergi Basım A.Ş Yayın Direktörü Aslıhan Sarp İşman Yayın Yönetmeni Fatma Özel Görsel Yönetmen Nazlı Sarı Editörler Selin Akal, Çiğdem Hasanoğlu, Zeliha Köşlü Fotoğraflar Ahmet Gül, Ceren Can Korkmaz, Haydar Erçin Yazışma Adresi: Turkuvaz Dergi Grubu, Toprak Center, Ihlamur Yıldız Cad. No: 10, 34353,Beşiktaş/İstanbul. Tel: (0212) 326 30 16 Basımcı: Turkuvaz Matbaacılık Yayıncılık A.Ş. Basıldığı Yer: Akpınar Mah. Hasan Basri Cad. No: 4, Sancaktepe, İSTANBUL Tel: (0216) 585 90 00

SERGİ RAHMİ M.KOÇ MÜZESİ GÖRÜNMEZ MÜZİSYENLER Belçikalı vakıf Automatia Musica Foundation bünyesindeki 250 mekanik müzik kutusundan özenle seçilen 80 parçanın yer aldığı Görünmez Müzisyenler sergisi Rahmi M. Koç Müzesi nde açıldı. 10

Sergilendiği tüm ülkelerde büyük ilgi toplayan, Avrupa müzik kültürünün önemli bir parçası olan Görünmez Müzisyenler (Invisible Musicians) sergisi Rahmi M. Koç Müzesi nde ziyaretçilerle buluştu. Avrupa ve Kuzey Amerika da 12 den fazla ülkede üretilen parçaların yer aldığı sergi, 29 Mayıs a kadar izlenebilecek. Automatia Musica Foundation ın mekanik müzik bilincinde bir yolculuk ana fikriyle bir araya getirdiği koleksiyonda müzik otomasyon sistemleri ve mekanik enstrümanlar, 1750 lerden günümüze müzik tarihini, mekanik ve mühendislik ağırlıklı yanıyla yansıtıyor. Aletlerin kusursuz biçimde çalışır durumda olması da dikkat çekiyor. Sergideki 80 laterna, org ve birçok farklı müzik kutusu ile mekanik müzik aletleri, Automatia Musica Vakfı nın bünyesindeki 250 parçalık dev koleksiyon arasından seçilmiş. 1994 yılında Belçikalı işadamı Georges Dutry ve arkadaşları tarafından kurulan vakfın yönetim kurulu İsviçre, Fransa, Almanya, Belçika ve ABD den koleksiyonerlerden oluşuyor. Üyeler, gramofonlar, laternalar ve piyanolara kendilerini adamışlar. Görünmez Müzisyenler sergisi dünyayı Ortaçağ halk ozanları gibi dolaşıyor ve bu yaşayan sergi, müzik aletlerinin hikayelerini anlatıyor. 1995 yılında Brüksel Solvay Kütüphanesi ndeki ilk başarılı sergiden bu yana objeler Asya ve Avrupa da dolaşmaya devam ediyor. Sergideki müzik kutluları, laternalar ve orglar toplumun tüm katmanlarında eğlencenin kaynağı olurken, 18. ve 19. yüzyıl yaşamının da bir yansımasına dönüşüyor. Ziyaretçiler, objelerin orijinalliği ve çeşitleriyle birlikte estetik güzelliklerine de şahit oluyor. www.rmk-museum.org.tr Serginin en etkileyici yanlarından biri de kusursuz biçimde çalışan müzik kutuları ile ziyaretçilerine sunduğu nostaljik müzik ziyafeti. Bazısı kurmalı, bazısı para ile çalışan müzik kutularından çıkan müzik, saf ve katıksız hali ile büyüleyici... 11

KİTAP LÜSYEN TARİHİN KORİDORLARINDA SIRA DIŞI BİR AŞK Can Dündar son romanı Lüsyen de bir aşkın peşine takılarak tarihe tanıklık ediyor. Yazı Çiğdem Hasanoğlu 12

Demirkırat ve Sarı Zeybek başta olmak üzere hazırladığı önemli belgeseller ve yazdığı kitaplar ile gönül ilişkisi oluşuyor kaçınılmaz olarak Yine de Atatürk ten, kişiye yapabileceğiniz şeyler bunlar O yüzden aranızda bir adından sıkça söz ettiren araştırmacı gazeteciyazar ve televizyoncu Can Dündar, Mustafa filminin ardından Ertaş a kadar biyografisini çalıştığım karakterler içinde en me- İnönü ye, Nazım Hikmet ten Ecevit e, Aşık Veysel den Neşet şimdi de son romanı Lüsyen ile gündemde. Biz de fırsattan safeli durduğum ve eleştirel yaklaştığım kahramanın Hâmid olduğunu söyleyebilirim. istifade Dündar ile Lüsyen den yola çıktık tarihi bir aşka tanıklık ettik. Şimdi sıra sizde Belki kitabın adı Lüsyen diye sanki anlatılan sadece Son kitabınız Lüsyen i sıra dışı bir aşkın izlerinde yol Lüsyen Hanım ın hikayesiymiş gibi geliyor ilk başlarda alan tutku dolu bir roman olarak tanımlamak mümkün. ama Şair-i Azam Abdülhak Hamit in duygu dünyası da Fakat bu romanı sadece aşk romanı olarak nitelendirmek yersiz olur sanırım. Lüsyen nasıl bir yerde konum- Lüsyen? en az Lüsyen Hanım ınki kadar çekici. Kitabın adı neden lanıyor? Hâmid in, Lüsyen e gelinceye kadar birkaç insanın ömrüne Roman diyemem. Bir biyografi çalışması ya da sonsözde söylediğim gibi roman-tik belgesel diyebilirim. İçinde aşk rebildim ancak Oysa Lüsyen in neredeyse bütün hayat hika- denk bir hayat birikimi var. Kitapta buna çok küçük atıflarla gi- da olan, aşkın sürüklediği bir dönem belgeseli bu O aşkın peşine takılarak bir kayıp ama Lüsyen inkiler kitabı sürüklüyesi bu kitapta var. Hâmid in mektupları dünya savaşının, Avrupa da ve İstanbul da yor. Kitap bir yerde Lüsyen in zaviyesinden, kaleminden, gözünden Hâmid i gö- işgal yıllarının, İmparatorluğun çöküşünün, Kurtuluş Savaşı nın ve Cumhuriyet in kuruluşunun içinden geçiyoruz. Ve bu aşk, Bu aşkın hikayesi bir belgesele de rüp anlamaya gayret ediyor. tüm bu yıkım-doğum sarkacında ayakta dökülebilirdi. Neden roman formunu kalmayı başarıyor. tercih ettiniz? Kitapta belgeselci yanınızın izlerini Aslında bu ilişkiyi, birkaç yıl önce yaptığımız Yüzyılın Aşkları belgesel serisi sürüyoruz. Lüsyen i yazarken gerçek ve kurgu arasında gelgitler yaşadınız içinde ele almayı düşünmüştük. Ama bir mı? televizyon belgeseli öncelikle görsel malzeme gerektirir. Oysa Lüsyen in Hamid le Çoook Doğrusu romanını yazmak biraz daha kolay olabilirdi. O zaman daha tanıştıkları yıllarına dair elimizde kitabın derin analizler yapabilir, kahramanlarıma kapağındaki çizim dışında hiçbir fotoğraf yok. Birlikte tek kare görüntüleri yok. istediğimi söyletebilir, keyfimce yoğurabilirdim. Ancak Belgesi yoksa orada dur Belgeler büyük oranda kayıp ya da tahrip Lüsyen, Can Yayınları etiketi komutu adeta genlerime sinmiş. O yüzden olmuş durumda O yüzden, şahsi belgeleri kullanırken, dönemi ve duyguları da ile raflarda yerini aldı. çoğu yerde tuttum kendimi Kitabın neredeyse tümü hatıralardan, mektuplardan, şiir ve oyunlardan, anlatmayı deneyen bu format daha sıcak geldi. Bana da biraz anılardan, tanık ifadelerinden oluşuyor. Bundan yakındığım sanılmasın; çünkü hiçbir kurgu, beni hakikat kadar şaşırtmıyor. Lüsyen i yazarken nasıl bir motivasyona sahiptiniz? daha edebiyatın sularında yüzme imkanı verdi. Gerçek karakterlerin dünyasına girerken o karakterlerle aranıza nasıl bir mesafe koyuyorsunuz? Karakter- Baştaki motivasyonum, bu ilişkiyi anlatırken, alt metinde ik- Bitirdiğinizde değişen ne oldu? lerin, yaratım süreciniz dışında, gündelik hayatınıza nasıl tidar meselesini sorgulayan bir kitaptı. Şair in her dönem iktidarla arasındaki zorlu ilişki Ona hep yakın durmak istemesi; etkileri oluyor? Ne kadar uzak ve mesafeli durmaya çalışırsanız çalışın, onlarla yoldaş oluyorsunuz. Araştırmaya başlamanızdan, baskıya yatında o iktidara sahip olma mücadelesi Onu kaybettiğindeki ısınmak umuduyla yaklaştıkça yanması Öte yandan kişisel ha- girene dek onları didikleyip duruyorsunuz. Tanımaya, anlamaya hüznü Onu başka şeylerle örtmek istemesi Bunlar üzerinde çalışıyorsunuz. Yazdığı şiirin, mektubun satır altlarını okumaya kalem oynatmayı düşünüyordum. Ancak öykü çok güçlüydü ve çabalıyorsunuz. O gün ne düşünmüştür, bunu duyduğunda ne hissetmiştir i dert ediyorsunuz. Ancak sevdalandığınız baskın çıktı. İktidar meselesi bir parça gölgede kaldı. www.candundar.com.tr 13

YENİ SERİ BREZZA Ateşle camın aşkı... 14

Sujet kesim yöntemi ile kesilen Brezza camlarla yaratılan birbirinden güzel renk uyumları ile hayalleriniz gerçeğe dönüşüyor. Brezza cam koleksiyonları yeni sujet kesimli özel tasarımları ile kişiye özel seçenekler sunuyor. İsteğe göre ebat, renk ve desen seçenekleri sunan Brezza, camın sınırsız kullanım alanlarını hayal gücüyle birleştiriyor. Ana malzemesi cam olan Brezza koleksiyonlarında her bir cam, ayrı ayrı el emeğiyle üretiliyor. Brezza ürünlerinde her mozaik, renklerin ateşle dansı sonrasında hayat buluyor. Bu nedenle hiçbir mozaik diğerinin birebir aynısı değil. Brezza ürünlerinde gerek renk tonlarında, gerekse boyut ve son uygulamalarda küçük farklılıklar görülebilir. Tıpkı doğanın büyüleyici renklerinin eşsiz tonları gibi... Brezza ile okyanusun sınırsız mavileri, gün batımının kırmızıları, doğanın sonsuz yeşillikleri, güneşin altın tonları ve rüzgarın fısıltıları mekanlarınızda hayat buluyor. İtalyanca meltem anlamına gelen Brezza, mekanlarınızda rengarenk meltem esintileri yaratıyor. Uygulama alanları sınırsız olan Brezza koleksiyonları sadece yer ve duvarlarda değil, dekoratif ürünlerde, lavabolarda, abajurlarda, kolonlarda ve havuzlarda bir süsleme sanatı olarak kullanılıyor. 15

DEKORATİF KÜTAHYA SERAMİK AYRICALIKLI YAŞAMLAR Göz kamaştıran ışıltılarıyla Shine ve Selen, çarpıcı mekanlar için Agat, fark yaratan Senfoni, ışık oyunlarıyla Twist, zengin mekanlar yaratan Vivid, sade ama bir o kadar da gösterişli Evita ve mekanlarınızın incisi Perla ile Kütahya Seramik ayrıcalığını yaşayın. DERİNLİK DUYGUSU AGAT İşlevsellik ve kullanılabilirliği ön plana çıkaran Agat serisi, çizgiselliği ve kullanılabilirliği ile gözde mekanlar yaratıyor. 60x30 cm ebadında duvar, 42.5x42.5 cm ebadında yer karosu olarak bone, bej, gri ve vizon renk seçeneklerine sahip Agat serisi, döşendiği yere derinlik duygusu kazandırıyor. Parlak dokusu ile çekiciliğini arttıran seri, doğadaki saf halinden bir kesit görünümüyle de farklılığını sergiliyor. IŞIĞA YÖN VER SHINE Işığa yön verme özelliğine sahip Shine serisi, özgün ve sıra dışı stiliyle kullanıldığı mekanlara estetik bir dokunuş katıyor. Yansımalarla kuvvetlenen serinin kare desenleri, metalik renklerdeki yüzeye ışıltı ve derinlik kazandırıyor. 66x33 cm ebadında, sırlı porselen karo olarak üretilen seri, disko, bar ve vitrin gibi özel mekanlarda tercih ediliyor. 16

FARK YARATIN SENFONİ Kütahya Seramik in fark yaratan ürünlerinden Senfoni, rölyefli yüzeyi ile banyolarınıza hareketlilik kazandırıyor. 50x25 cm ebadında beyaz, siyah, mor ve kırmızı renklerinde üretiliyor. Çiçek desenli özel rölyef dekoru ve 50x4 cm ölçülerindeki platin bordürü ile mekanlarınız sade bir şıklığa kavuşuyor. IŞIK OYUNLARI TWIST Küçük, büyük tüm mekanlara kolayca uygulanabilme özelliğine sahip, geçmişin izlerini modern çizgilerle anlatan Twist serisi, geometrik desenli dekorlarıyla göz alıyor. 50x25 cm ölçülerinde, beyaz ve siyah olmak üzere iki renk alternatifi bulunan seride kullanılan siyah ve beyaz renklerin kontrast özelliği, mekanlara farklı ışık efektleri kazandırıyor. Twist serisi, altın, platin dekor ve bordürleri ile hayallerinizdeki mekanları farklı konseptlerde tasarlama imkanı sunuyor. SADE AMA BİR O KADAR DA GÖSTERİŞLİ EVİTA Duru bir güzelliğe sahip olduğu kadar, asilliği ile de göz dolduran Evita serisi, mekanlara yeni bir soluk getiriyor. 60x30 cm ebadında üretilen seri, saten beyaz ve saten siyah renklerinde. Rölyefli dekorlarıyla mekanlarınıza zarif bir dokunuş kazandırabilirsiniz. ZENGİN MEKANLAR VİVİD Modern tasarımı ile alışılagelmiş seramiklerden farklı olan Vivid serisi estetik tasarımı ile sadelik ve şıklığı bir arada sunuyor. Sadece gri renk olarak 50x25 cm ebadında üretilen Vivid, özellikle dekoratif mekanlar yaratırken karmaşadan uzak durmayı tercih edenlerin seçimi. 17

MİMAR REYHAN ERİŞ KONUT KAVRAMI DEĞİŞİYOR MU? Atakent 1 projesi 1368 konutla, İstanbul un tek parselde bir araya getirilen en büyük toplu konut projesi olarak biliniyor. Toplu Konut İdaresi nin, Artaş İnşaat ile hayata geçirdiği bu projeler zincirinin mimarlarından Reyhan Eriş ile konut kavramına mercek tuttuk. Yazı Fatma Özel Fotoğraflar Sabah Arşivi, Leyla Yaman 18

Toplu konut alanında İstanbul un en önemli projelerinden biri olan Avrupa Konutları Atakent 1 projesi 2005 yılında gösterdiği başarıyla a bugüne kadar uzanan bir serinin de habercisi oldu. Atakent 1, Atakent 2, Atakent 3 ün ardından Ispartakule1., Ispartakule 2. Kısım projeleriyle de önümüzdeki dönemlerde konut sektörü bu hareketi konuşmaya a devam edeceğe benziyor. Bu büyük projeler zincirinin mimarla-arından Reyhan Eriş ile dünyadaki aki ve Türkiye deki konut trendlerini rini konuştuk. Mimarlık hayatınız içerisinde sizin için en önemli projeler hangileri oldu, neden? 2005 yılından itibaren Avrupa nutları Atakent 1 le başlayan konut Ko- serüvenimiz bugün 6500 konuta mış durumda, halen bu seriyi devam ulaş- ettiriyoruz. Avrupa Konutları markasının oluşmasında katkısı olan kişilerden biri olduğum için bu proje benim için çok önemlidir. Atakent 1 i sırasıyla a Avrupa Konutları Tem, Atakent 2, Ispartakule 1 ve 2 takip etti. Şu anda ustalık eserimiz diyebileceğimiz Avrupa Konutları Atakent 3 ü gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Dünyada konut konusunda nasıl bir eğilim var sizce? Bu soruyu cevaplayabilmek için önce Türkiye de durumun nasıl olduğuna bakalım. 1970 li yıllardan itibaren toplu konut kavramından n Türkiye de de söz edilmeye e başlandı. Okul yıllarında diploma projem toplu konutlar üzerineydi. O yıllarda yüksek bina yapma modası yeni başlamıştı. Hocam da beni bu şekilde yönlendirmeye çalışıyordu. Oysa ben o yıllarda arazisi büyük olan bir yerde, tek bir bina yapmaktansa daha az katlı birkaç bina yapmayı tercih ediyordum. Bugün de aynı düşüncedeyim. Binaların kat yüksekliklerini belirleyen bir diğer faktör de insanların tercihleridir. Örneğin 1999 depreminden sonra insanlar villaları tercih et- meye başladılar. Ama deprem gerçeği unutuldukça şehir içinde toplu konutla- ra ve katlı binalara yönelim artıyor. Biz de TOKİ kanalıyla toplu konut yapmaya 2005 te başladık. Altı yıl içinde geldiğimiz nokta bizi tatmin eder nitelikte. İnsanların konutları- mızı beğenip satın almaları mesleki doygunluğa ulaşmamızı sağlıyor. Türkiye nüfusunun sürekli artış göstermesine paralel olarak konut ihtiyacı doğuyor. Bu nedenle bü- tün Avrupa da yapılan inşaat sayısından daha fazlası İstanbul da yapılıyor. Bu oluşum mimarimizin gelişimine katkıda bulunuyor. Toplu konutlar orta gelir grubu- na hitap ederken şehir merkezlerinde üst gelir grubuna hitap eden rezidanslar, yükselen bir trend olarak karşımıza çıkıyor. Hollanda ve İspanya yeni akımlardan en çok etkilenen ülkeler olmakla birlikte ben- ce lider New York. Diğer bir akım ise şehrin çekirdeğinde eski binaların yeniden restorasyonuyla 1+1 ve 1+0 dairelerde sürdürülen yaşamlar. İnsanlar trafik keşmekeşinden kurtulmak için otel tarzı küçük konutlarda yaşamayı tercih 19

MİMAR REYHAN ERİŞ ediyorlar. Bu tarz yaşam alanları Beyoğlu ve çevresinde yaygınlaşmaya başladı bile. Kent yaşantısı sitelerle örülü alanlarla sınırlanmaya başladı. Büyük kompleksler içerisinde yaşamanın avantajları ve dezavantajları var mı sizce? Bu sorunun cevabını mimar olarak değil de, normal bir vatandaş olarak değerlendirmek istiyorum. Siteye taşınmadan önce kent içinde oturduğum dairede kendimi güvende hissetmiyordum. Hırsızlık olaylarının çok görüldüğü o dönemlerde geceleri huzur içinde uyumak mümkün değildi. Şimdi ise bu korkumdan eser kalmadı. Güvenlikli bir sitenin tüm nimetlerinden yararlanıyorum. Hafta sonları sağlık kulübünde spor yapıp hoşça vakit geçirmek mümkün, kapalı havuz keyfi de bu işin cabası. Geceleri bile site içinde yalnız başınıza yürüyüş yapma lüksüne sahipsiniz. Küçük çocukları olan aileler çocuk oyun alanlarında oynayan çocuklarını, evlerindeki TV ekranından izleyebiliyorlar. Teknik ofisten 24 saat yararlanılabiliyor. Arıza halinde teknik personel anında müdahale edebiliyor. Site içinde kuaför, market, eczane gibi temel ihtiyaçlarımızı karşılayacağımız dükkanlar var. Site yaşamının dezavantajı olduğunu düşünmüyorum, aksine ortak alanlarda sosyalleşmenin daha uygun olduğu fikrindeyim. Konut tasarımı artık çevre düzenlemesi ile iç içe geçen çözümler gerektiriyor. Sizin projelerinizde çevre faktörüne nasıl yaklaşılıyor? Konutla, ortak kullanım alanları birlikte mi düşünülüyor? Konut tek başına bir anlam ifade etmez, biz de bunun bilincinde olarak projelerimizde konutu tamamlayıcı sosyal alanlar, ticari alanlar, çocuk oyun alanları, spor ve sağlık kulübü, yürüyüş parkurları, şelaleler, göletler ve yemyeşil peyzaj alanları oluşturuyoruz. Tüm bunları gerçekleştirmezsek bir fark oluşturmamız, bir yaşam biçimi sunmamız mümkün olmaz. Sizin konut konusundaki kişisel tercihlerinizi sorsak? Ne tür bir konut sizin için ideal bir yaşam alanıdır? Siz nasıl bir yerde yaşamak isterdiniz? Bugün işimin gereği, site içinde 1+1 de yaşıyorum. İdeal yaşam alanı, insanı yormayan bir planlamaya sahip olmalı. Mutfağında temizlemesi kolay, işlevsel, tüm ihtiyaca cevap veren ürünler kullanılmalı. Banyosu sade, temiz, rahat olmalı. Dolaplar ihtiyaca cevap verecek şekilde doğru tasarlanmalı. Gelecekte yeşille bütünleşen bahçeli bir villada yaşamayı planlıyorum. İstanbul yeni yeni yapılan toplu konutlarla nasıl bir yapılaşma sürecini yaşıyor sizce? İstanbul un, yeni yapılan toplu konutlarla büyük oranda ihtiyacını karşıladığını düşünüyorum. Büyükşehir Belediyesi Estetik Kurul oluşturdu. Projeler denetime tabii tutulmaya başlandı. Biraz geç kaldıklarını düşünüyorum. Bu denetimin daha önce olması gerekirdi. Yapı malzemeleri konusunda Türkiye sizce nasıl bir noktada? Yapı malzemeleri anlamında ithal ürünleri mi, yoksa yerli üretimleri mi daha çok tercih ediyorsunuz? Yapı malzemelerinde Türkiye yi çok ileride buluyorum. Sürekli yeni ürünler piyasaya sürülüyor. Bu hıza yetişmek gerçekten zor. Çeşitliliği doğru olarak konutlarımıza yansıttığımızda modern, şık konseptler yaratmamızı sağlıyor. HAKKIMIZDA... Bu projelerin hangi aşamalarında Kütahya Seramik ürünlerini kullandınız? Profesyonel olarak ve bir kullanıcı olarak Kütahya Seramik ürünleri hakkında ne söyleyebilirsiniz? Atakent 1 de 2005 yılında banyo seramiklerinde, tercihimizi Kütahya Seramik ten yana kullandık. Çok doğru bir seçim yaptığımıza inanıyorum, aradan altı yıl geçmiş olmasına rağmen. Kütahya Seramik le ilgili tek bir şikayet olmadı. Hatta benim dairemde de Kütahya Seramik ürünleri var. Bu ürünleri kolay temizlenen, estetik ve güzel buluyorum. Ispartakule ise henüz yapım aşamasında ama yine bu projede de Kütahya Seramik, seçilen ürünler arasında. 20

DÜNDEN BUGÜNE OYUNCAK OYUNCAK HİKAYESİ Çocukların hatta büyüklerin bile vazgeçilmezi olan oyuncak, tarihi yüzyıllar öncesine dayanan, gelişimi hızlandıran, zekayı geliştiren ve kişiliğe yön veren harika bir buluş. Yazı Selin Akal, Fotoğraflar Corbis 22

Oyuncak, her çocuk için ayrı bir önem taşır. Çünkü insanoğlu bebekliğinden ergenlik dönemine kadar onlarla dünyayı anlamlandırıp, eğlenmiştir. Ünlü filozof Platon, çocukların altı yaşına gelene kadar kendi kendisine oynaması gerektiğini savunuyor ve çocukların ileride seçecekleri meslekleri, oyun oynarken keşfedebileceklerini belirtiyor yazılarında. Platon bu konudaki ilk eğitimin de, oyun ve oyuncaklar yoluyla alınabileceğini söylüyor kitaplarında. Dünden bugüne oyuncağın tarihine göz atıldığında, Platon un da savunduğu gibi oyuncakların çocuklukların gelişim süreçlerine yön verdikleri görülüyor. TARİHTE BİLİNEN İLK OYUNCAK: TAHTA AT Yapılan araştırmalara göre, oyuncağın geçmişi milattan öncesine dayanıyor. Tarihte bilinen ilk oyuncaklar Mısırlılara ait. Yapılan kazılar, Mısırlı çocukların M.Ö. 5. yüzyıl itibariyle tahta atlarla oynadıklarını kanıtlamış. M.Ö. 2. yüzyıla gelindiğinde ise topaç ve misket, tahta atların yerini almış. Lagaş ve Pompei gibi eski kentlerde yapılan arkeolojik kazılarda da kilden yapılmış, hareketli kol ve bacaklara sahip bebeklere rastlanıyor. Bu bebekler aynı zamanda gerçek dünyanın minyatür birer kopyası niteliğindeler. Yıllar boyunca çeşitli kültürler ve uygarlıklara göre şekillenen oyuncaklar, Ortaçağ a gelindiğinde sadelikten uzaklaşıp gösterişli renk ve formlarla göz doldurmuşlar. Rengarenk rüzgar değirmenleri, gerçeğinin minyatür birer kopyası olan atlar ve işlemeli tahta kılıçlar bu dönemin en sevilen oyuncakları olmuş. Suyun üzerinde yüzebilen basit oyuncak tekneler, çocukların hayal gücünü canlandıracak gösterişli görüntülere bürünmüşler. Ortaçağ ile Yeniçağ arasında bir köprü oluşturan Rönesans ile birlikte oyuncak tarihi de yön değiştirmiş. Artık meslek seçimlerinde oyuncakların oynadığı rol belirginleşmiş. Öyle ki, günümüzde kız çocukların oynadığı yemek takımları o dönemde sadece erkeklerin ilgisini çekiyormuş. Bu da, Rönesans döneminde aşçılığın erkeklere özgü bir iş olarak kalmasına neden olmuş. Ama yine de bu dönemde tahta gemilerle oynayan erkek çocuklar savaş gemilerine, bebeklerine elbiseler diken küçük kızlar ise terziliğe terfi etmişler. OSMANLI DA OYUNCAĞIN ADRESİ: EYÜP Türk tarihine bakıldığında ise satılmak üzere yapılan oyuncaklar Osmanlı döneminde ortaya çıkmış. İstanbul un Eyüp semti, hayvan bağırsağından yapılmış balonlar, tahta topaçlar, çemberler, tefler ve kilden yapılmış düdüklerin satıldığı büyük bir oyuncak pazarı olarak tarihe geçmiş. Osmanlı topraklarında yaşayan çocukların en çok oynadığı oyuncaklar ise kaynana zırıltısı, hacı yatmaz ve teneke bilyeler olmuş. 23

DÜNDEN BUGÜNE OYUNCAK 24

ENDÜSTRİ DEVRİMİYLE GELDİLER: TREN VE OTOMOBİL 1700 lü yıllarda Almanya da seri olarak üretilen ilk oyuncak bebekler döneme damgasını vurmuş. 1800 lü yılların başında ise tahta, fildişi ve gümüşten tasarlanan minyatür süs eşyaları Avrupa yı oyuncak yapım merkezi haline getirmiş. Göz kamaştıran oyuncak evler için üretilen milimetrik boyutlardaki koltuklar, yataklar, tencereler, yastıklar, vazolar bu dönemin oyuncak pazarında dikkat çekiyor. 19. yüzyıla kadar elle ya da kalıplara dökülerek yapılan oyuncaklar, bu tarihten sonra makineler aracılığıyla üretilmeye başlamış. Böylece oyuncak yapımı hızlanmış, daha çok sayıda ve ucuz oyuncak üretilmiş. İngiltere den sonra bütün dünyada etkisini gösteren Endüstri Devrimi, 19. yüzyıl sonuna doğru tren ve otomobil gibi mekanik araçları oyuncak dünyasına sokmuş. O günden sonra da erkek çocuklarının en sevdiği oyuncaklar, arkalarından bir iple çektikleri minyatür tren ve otomobiller olmuş. Bunların ardından da raylar ve gelişmiş lokomotiflerin üretimi gelmiş. 1900 lü yıllara kadar zemberekli mekanizmalarla ve buharla çalıştırılan mekanik oyuncaklar, bu tarihten sonra elektrikle çalıştırılmaya başlamış. Rayları, tünelleri, uyarı ışıkları, lokomotifleri ve vagonlarıyla gerçek bir treni aratmayan minyatür elektrikli trenler, çocuklar kadar büyüklerin de ilgisini çekmeyi başarmış. İlk minyatür otomobil ise 20. yüzyılın başında Amerika da ortaya çıkmış. En küçük teknik detaya bile sadık kalınarak üretilen oyuncak otomobiller, üretildikleri gün tükenmişler. Dünden bugüne bakıldığında, yüzyıllar öncesinde gündelik yaşamdan esinlenilerek üretilen oyuncaklar, tüm dünyada büyük bir gelişim göstererek başlıca sanayi kolları arasına girmeyi başarmışlar. Yüzyıllar öncesi ile bugün arasındaki tek fark ise teknolojinin oyuncaklara bile hükmediyor olması. Farklı dönemlerde üretilen oyuncakların en önemli ortak paydası üretildikleri döneme ışık tutmaları. Hayatın tümüyle küçük birer kopyası olan oyuncaklar yardımı ile dönemin stillerine, akımlarına ve yaşam tercihlerine dair fikir sahibi oluyoruz. 25

ALIŞVERİŞ BİBLO BİBLO KRALLIĞI 26

Kütahya Porselen in satışa sunduğu birbirinden güzel biblolar, hem çocukların hem de yetişkinlerin vazgeçilmezi olacak. Yapım Selin Akal, Fotoğraflar Ahmet Gül/PTS Bu sayfada B12278580181 ayı biblo, (27 cm) 37,17 TL. B131710581239 tavşan biblo, (17 cm) 18,59 TL. B55273181254 şahin biblo, (27 cm) 39,41 TL. B112312381113 köpek biblo, (23 cm) 26,72 TL. Futbolcu biblo, 20-40 TL arasında değişiyor. Yan sayfada B11436880179 büyük boy köpek biblo, (43 cm) 71,22 TL. B10341248079 büyük boy kedi ve yavrusu biblo, (34 cm) 51,59 TL. Diğer biblolar, 20-70 TL arasında değişiyor. 27

ALIŞVERİŞ MAGNET SEVİMLİ KONUKLAR Kütahya Porselen artık evinizin her yerinde Renkli porselen magnetler mutfağınıza neşe katacak. 10-12 TL arasında değişen fiyatlarla magnetler, tüm Kütahya Porselen mağazalarında. 28

TELEVİZYON ŞAFAK SEZER YILIN KOMEDYENİ Geçtiğimiz yıl hangi kanalı açsak karşımızda o vardı. Uzun soluklu reklam kampanyalarının ve dizilerin ünlü komedi figürüyle, bir bölümünü Paris te yaptığı Vodafone çekimlerini ve kendi değimiyle hayatının kırılma noktalarını konuştuk. Yazı Hakan Turpçu 30

Geride bıraktığımız yılın en göze çarpan komedi figürü şüphesiz Şafak Sezer di. Hem yılın en uzun soluklu reklam kampanyasının yüzü olarak, hem de sezonun en kitch dizi karakteri olarak ona rastlamadan geçirdiğimiz bir gün neredeyse yoktu. 40 bölümü aşan Vodafone reklamları için kasım ayında Paris te kamp kuran Şafak Sezer in, Paris izlenimleri eşliğinde sinema-televizyon yolculuğu Paris teki romantizmden etkilendiniz mi? Hayatımda ilk kez gördüğüm Paris in bence bütün dümeni Eyfel in etrafında dönen ışıklandırma. Bana göre öyle ahım şahım bir yer de değil. Mesela bir Roma değil Bizim Mimar Sinan ın eserleriyle Paris in tarihi yapıları dans bile edemez bence. Bir Ayasofya mesela, üç Notre Dame eder Burada Noel münasebetiyle tüm dükkanları ışıklandırmışlar. Tamam, çok güzel olmuş Ama aynısını bizde yapmaya kalksan olmuyor. Adam para harcayıp dükkanı buradakiler gibi ışıklandırsa, aynı gece onca yanardöner i gören muhitin tüm tinercileri camı kırıp içeri dalar. İstanbul a döndüğünüzde Paris i soranlara ilk ne anlatacaksınız? Paris in imparatorları garsonlarını Müşteriyle göz göze gelmemek için özel ders alıyorlarmış. O derece soğuklar yani Her biri garson değil, sanki Napolyon Bonapart. Hepsinin altında son model arabaları, güzel evleri varmış. Paris in kralı onlar anlayacağın. Mesela bir garsonla iki dakika muhabbet ettik. Geçenlerde bir maç izlemek için Türkiye ye gelmiş. Beni televizyonda görmüş. Hemen tanıdı. Sen o reklamlardaki kırmızı diyen adamsın diyor. İki dakika hoşbeşten sonra bana Prison Break izler misin? diye sordu. Hastasıyım deyince, ben o dizideki Sarah ile birlikte oldum dedi. Sarah ve yanındaki kız arkadaşıyla hem de Vicky Cristina Barcelona filmindeki gibi takılmışlar Sarah bir kız arkadaşıyla Paris te bunun çalıştığı dükkana gelmiş, bizimki zaten buraların imparatoru olduğu için kızı tavlamış, birlikte olmuşlar. Bunu da bana anlatıyor. Ülkende ünlüsün diye kendini bir şey sanma mesajı veriyor. Reklamlarda oynadığınız karakter aslında rakip şirketi temsil ediyor. Aslında siz Vodafone un değil de rakibin ekran yüzü mü oluyorsunuz? Canlandırdığım Selim karakteri, başka operatörü kullanan bir vatandaş. Sürekli kendi kullandığı operatörü övmeye çalışıyor ama sonunda Vodafone un kırmızısı karşısına çıkınca sinirlenip kaçıyor. Selim in yanı sıra bir de hemşire tiplemesi var. İnsanlar onu daha çok beğendi sanki Aslında ben hemşireye karşıydım. Kadın kılığına girmek istemiyordum. Bunu ekiple epey tartıştık. Ama reklam serisinde en çok izlenen ve ilgi odağı olan hemşireli olanlar oldu. Kadın kılığına girmem kaprisi profesyonel bir oyuncuya yakışıyor mu? Evlenip çoluk çocuk sahibi olunca bir başka düşünmeye başladım. Bu tür rollerde de olmayıvereyim duygusu sardı beni. O yüzden hemşire kılığına girme fikrine soğuk yanaşmıştım. Zaten çevremden gelen Şafak Sezer hemşire fantezisinin sonudur eleştirileri doğru düşündüğümü kanıtladı. Ama iş işten geçmişti artık. Hemşire kılığında aynı Ankara daki ablama benzedim. 47 yaşında ve hala evlenemedi. Beş altı yıl kadar önce sizinle yapılan bir röportajda hayatınızdaki kırılma noktası olarak İner Misin Çıkar Mısın daki birinciliğinizi işaret etmiştiniz. Şu sıralar ise kariyerinizde yeni bir kırılma noktası yaşadığınız kuşkusuz. Bir yandan 40 reklamlık bir kampanya, bir yandan herkesin dilindeki Erman Kuzu tiplemesi Hangi kanalı açsak her yerde Şafak Sezer var. İki kırılma noktası her kariyere nasip olmaz İkinci kırılma noktası yaşadığım doğru. Ama bütün bunlar olurken bir yandan da Kolpaçino nun DVD leri yok satıyor. Birbirini etkiliyor. Bakın size gerçeği söyleyeyim; Kolpaçino sadece 600 bin seyirci yaptı. O dönem domuz gribi salgını vardı sinemaya gitmeyin falan diyordu herkes. Ama film şimdi bir patladı, arkadaşıma filmin DVD sini götüreceğim, kaç haftadır bulamıyorum hiçbir yerde. Reklamsa al sana reklam. Kendi filmimin tanıtımını biraz geç de olsa kendim yapmış oldum. 31

TELEVİZYON ŞAFAK SEZER Şafak Sezer reklam serisinin bir ayağında Paris te bir müzede Üç Silahşörler le mahsur kalıyor ve çok masraflı olduğu için kendi tarifesinden tanıdıklarını arayamıyor. Aralık ayında sona eren Türk Malı dizisiyle ilgili ne zaman bir haber okusak, içeriği ya sette tartışma çıktı oluyordu, ya da falanca oyuncu Şafak Sezer le anlaşamadı ve ayrılıyor... Benimle ilgili bu tür haberlerin bilinçli pazarlandığını düşünüyorum. Önceleri set ekibi olarak sinirlerimiz bozuluyordu. Sonraları sallamamaya başlamıştık bu tür şeyleri. Ama önceleri acayip mevzusu oluyordu, okudukça deliriyorduk. Mesela bir keresinde Melek Baykal ın odasında toplanıldı, Ya Şafakçığım, biz bir haber duyduk, diziye katılmamız sorun olmuş falan dediler Hesapta setin ortasında onlar gidecek diye bağırıyormuşum. Melek Abla üzerime oturup istese beni oracıkta öldürür. Peki neden hep bu söylentiler çıkıyor? İsminizin önüne eklenmiş asabi sıfatıyla yaşamak nasıl bir şey? Konu işse asabi olunur, normaldir. Vodafone çekimlerinde de asabiyet yaşadığım olmuştur. Mesela hemşire kılığına girmişim, makyajım yapılmış, rujum sürülmüş Yönetmen İstanbul trafiğine takıldığı için bizi iki saat bekletince asabi oluyor tabii insan. Geciken arkadaşı o rujlu dudaklarımla azarladım. Bekletiyorsunuz bari bu ruju sürüp bekletmeyin şeklindeki bir asabiyet benimkisi. Siz hangi dizileri seyrediyorsunuz? İstisnasız hepsini izliyorum. Ama Ezel in özellikle fanatiğiyim. Ufuk Bayraktar adında bir kardeşimiz var, Ramiz Dayı nın gençliğini oynuyor 10 numara oyunculuk yapıyor. Beni o 70 lerin başına götürüyor, o yıllarda yaşadığına inandırıyor beni resmen. Erman Kuzu nun esin kaynağı kim? Erman Kuzu nun gerçeği benim abim Süleyman dır. Vodafone la ilk iş görüşmemizi yapıyoruz. Benim o dönem arabam yok, abimin arabası var diye onunla beraber gittik görüşmeye Toplantının ortasında davullu zurnalı bir müzik çalmaya başladı. Abimin cebi çalıyor. Oradaki herkes Erman Kuzu nun esin kaynağının kim olduğunu o saniye anladı. Erman Kuzu ne yapar? Postanedeki işine gidip gelir, dünya çok da umurunda değildir. Abim de belediyede, böcek ilaçlamada çalışır. Dünya umurunda değildir. Önüne bir tabak makarna koyduğun anda ona her şeyi yaptırırsın. Yeni projeleriniz var mı? Öncelikle Kolpaçino Bomba vizyona girecek. Ayrıca Sırrı Süreyya Önder in bir hikâyesini çekeceğiz. Berlin Duvarı na gecekondu yapan bir Türk ün hikâyesi Gerçek bir öykü Almanya da Altın Ayı aldı senaryo dalında. HAKKINI ASLA ÖDEYEMEM DEDİĞİM 5 İNSAN MÜJDAT GEZEN: Ben 25 yaşında Ankara dan İstanbul a geldim. Ama İstanbul da hiç dert çekmedim. Gelir gelmez Müjdat Gezen Sanat Merkezi ne girdim. Müjdat Gezen beni hemen para sahibi yaptı. Çocuk merkezi kurdu; sihirbazlık gösterileri falan, sürekli benden bahsediliyordu o dönem. BORAN KAYA: Rahmetli Boran Kaya nın sunduğu İner Misin Çıkar Mısın yarışmasının da yeri ayrıdır tabi Müjdat Gezen de her şey yolundaydı ama asker kaçağıydım. Askere gitmeye karar verdim, İstanbul-Alemdağ çıktı. İner Misin Çıkar Mısın yarışmasına askerdeyken komutanlarımdan izin alarak katıldım ve birinci oldum. Suadiye de çok güzel bir dubleks evde oturmaya başladım. CEM ÖZER: Sonra Cem Özer reklam şirketi kurdu. Nokia nın reklam işlerini aldı. Çok güzel bir teklifte bulundu bana. Hakan Yılmaz la ikimiz Nokia reklamlarında oynamaya başladık. Çok güzel bir ikili olduk. OKAN BAYÜLGEN: Derken bir gün Okan Bayülgen aradı. Gece Kuşu programındaki skeçlerde oynamaya başladım. Zafer Algöz, Erkan Taşdöğen falan var projede. Teklifini seve seve kabul ettik. Sonra Sıdıka, Baskül Ailesi, Vizontele, Şen Makas falan gibi birçok projede yer almamı sağlayacak o yolu bana açmış oldu. OZAN VARIŞLI: Ama en çok dert çektiğin anda seni kurtaracak bir telefon beklersin ya O telefon çaldığında arayan Ozan Varışlı idi. En başarılı reklam kampanyalarının arkasındaki kreatif direktör O benim hayatıma iki kere yok olduğumu sandığım anda girdi. 2007 de Kutsal Damacana da başrol oynadım. Sonra işler iyice durdu. Ne arayan, ne soran var. Hiçbir teklif yok. O sırada Cheetos reklamı için Ozan dan teklif geldi. İkimiz de Ankaralıyız. O reklam vesilesiyle iyi arkadaş olduk. O sıralar bana Bir gün biz seninle bir kampanya yapacağız, bütün Türkiye bundan bahsedecek, unutma bunu, demişti. 2009 da da Vodafone projesinde bu gerçek oldu. 249 ülkede var olan bir ürünün kampanya yüzü oldum. Ve bence asıl önemlisi 40 ı aşkın reklam çektik ve bu reklamlar yağ gibi kayıyor. 32

KÜLTÜR MİRASI HASANKEYF AL GÖZÜM SEYREYLE HASANKEYF İ Göz alabildiğine dümdüz bir coğrafyada Hasankeyf şaşkınlık verici bir vaha: Tarla farelerinin i bile saklanacak k delik bulmakta zorlanacağı bu topraklar, Hasankeyf te büyük bir sürpriz yaratmışlar... Yazı Nevzat Basım, Fotoğraflar Sabah Arşivi 34

Yapılan açıklamalara bakılırsa, baraj suları Hasankeyf in sadece % 20 sini kaplayacak. Ancak bu % 20 öyle bir % 20 ki, Hasankeyf i Hasankeyf yapan her şey anlamına geliyor. Yıllardır Hasankeyf i görmek için fırsat yaratmaya çalışıyordum. Hasankeyf in Ilısu Barajı nın suları altında kalacak olması, bana, kalecinin penaltı anındaki endişesine benzer bir endişe veriyordu: Sular altında kalmadan önce Hasankeyf i mutlaka görmeliydim. Ocak ayında Hasankeyf e giderken, bir büyük gazetenin seyahat ekinin editörü arkadaşımla, ağır kış koşullarına göre hazırlandık. Bizi kar ve tipiden koruyacak kıyafetlerimizle Hasankeyf i karlar altında gezeceğimizi umuyorduk. Batman ikliminin bu mevsimde normali de bu zaten. Ucuza edindiğimiz uçak biletlerimizle, ekonomik bir gezi planlıyorduk. Hasankeyf in bağlı olduğu Batman da da havaalanı var; ama sefer sayısı az. Bu yüzden bir sabah çok erken saatte Diyarbakır a uçtuk. Diyarbakır ile Batman ın arası 100 km. Batman-Hasankeyf arasındaki yol ise 35 km civarında. Bu yolu şehirlerarası otobüslerle almaya, fazla zaman kaybedeceğimiz için cesaret edemedik. Yola çıkmadan önce araç rezerve ettiğimiz şirket bizi havaalanında karşıladı ve aracı teslim etti. Oto kiralama şirketleri günlük bedel üzerinden çalışıyorlar; yarım günlük araç kiralama için bile tam gün bedeli isteniyor. Ama Diyarbakır da hala pazarlık usulü varlığını sürdürüyor. 1,5 gün için otomobili 150 TL+yakıt şeklinde kiraladık. Biz ağır kış koşulları beklerken, nefis bir güz güneşi ile karşılandık. Üstümüzdeki kalın giysiler, ağırlık yaptı. Pırıl pırıl bir güneş altında, son derece düzgün bir karayoluyla Hasankeyf e ulaştık. Batman-Hasankeyf arası karayolu, Türkiye de asla hiçbir yerde göremeyeceğiniz bir özellik taşıyor. Burası petrol zengini Arap ülkelerini ya da Amerika nın Teksas ını hatırlatıyor: Yol boyunca sayısız at başı, bir inip bir kalkarak toprağın derinliklerinden petrol çıkartıyor. Bu seyahatin en keyfe keder olayı şudur: At başlarının önünde fotoğraf çektirmemek. Nasıl olsa dönüşte çekeriz diye düşünerek, petrol pompaları önünde durmayı Hasankeyf gezisi dönüşüne erteledik; ama dönüş vakti akşam karanlığına kalınca bu niyetimizi gerçekleştiremedik. Orta Anadolu, Konya, Ankara, Eskişehir platolarını karayoluyla katetmiş olanların bileceği bir görüntü var bu coğrafyada. Göz alabildiğine uzanan düzlükler; hiçbir doğal cazibesi olmayan topraklar... Ta ki, Hasankeyf görünene kadar. Hasankeyf bu coğrafyanın en büyük sürprizi. Bir tarla faresinin bile kaçacak deliği zor bulacağı bu dümdüz coğrafyada, Hasankeyf, nehrin oyduğu kayaların Hasankeyf sular altında kalınca, bu kayaların tamamı eriyip kaybolacak. Kayaların kalkerli yapısı, su karşısında fazlasıyla dayanıksız. 35

KÜLTÜR MİRASI HASANKEYF arasında bir tür Ihlara Vadisi. Hasankeyf e olağanüstülük niteliğini veren de zaten bu... Muhtemelen, geçmişin buraya yatırım yapan büyük uygarlıkları da, bu coğrafya sürprizine vurulmuşlar. Hasankeyf in tarihini hiç yazmayacağım. Zaten her yerde bu tür bilgiler var. Hasankeyf kasabası, Türkiye nin petrol çıkan tek mekanı olan Raman dağlarının gölgesinde kalıyor. Dicle nehri, olanca yayılımıyla kasabanın dibinden, kasabanın evlerini yalayarak geçiyor. Nehrin kenarındaki mağaralar, uzun yıllar konut olarak kullanılmış. İddiaya baklırsa, bir zamanlar Süryaniler, bu mağaralarda otururlarmış. Bir gün gelmiş, Midyat a göçmüşler. Bölge insanı, yakın zamana kadar bu mağaralarda oturmaya devam etmiş. Kasabanın büyümesi ve devlet politikaları gereği, mağaralardan çıkıp şimdiki konutlara taşınmalarının mazisi, 20 yıl kadar... Dicle nehri kenarındaki Hasankeyf e örneği görülmemişlik niteliği kazandıran şey, yağmur ve rüzgarla eriyen kalkerli-kireçli taşı, toprağı. Hasankeyf in tadına varabilmek için, mutlaka kalesini gezmek gerekiyor. Ancak kale 2010 Temmuz undan bu yana kapalı. O tarihte koca bir kaya kütlesi kopup düşmüş, 70 yaşlarında bir satıcı hayatını kaybetmişti. Yola çıkmadan önce, kopup düşen kaya kütlesinin, olsun olsun bir insan hacminde olduğunu düşünüyordum. O kadarcık bir kaya düşmesi nedeniyle kalenin ziyarete kapatılmış olmasını da anlaşılır bulmuyordum. Kaymakamdan aldığımız özel izinle, bir polis memuru eşliğinde kaleyi gezince anladım ki, gerçek, benim düşündüğümden çok farklı. Bir kere, düşen kaya kütlesi, 100 metrekarelik daire büyüklüğünde; devasa bir şey. Kaya düşmesinin gece saat 03.00 civarında yaşanmış olması, can kayıplarını çok azaltmış, Hasankeyf i Allah korumuş. Hemen altında otopark bulunan bu kaya kütlesi gündüz, turist yoğunluğunun çok olduğu saatlerde düşseymiş, onlarca can kaybı yaşanabilirmiş... Bu yıl Nisan ayında tekrar turizme açılması beklenen kale ve çevresi, pek tekin değil. Haşmetli kayalar üzerinde derin çatlaklar var ki, insana korku veriyor. Hasankeyf in büyük güzelliği kale ve çevresinin çökmelere karşı korunabilmesi için, ciddi bir masraf yapmak gerekiyor. Sabah 10.00 gibi vardığımız Hasankeyf te, saat 17.00 ye kadar tam 7 saat zaman geçirdik: İnanın zamanın nasıl geçtiğini bilemedik. Buraya gelecek olanların Hasankeyf gezisine bir tam günlerini ayırmalarında yarar var. Hasankeyf in en büyük eksisi, yiyecek mekanı alternatiflerinin azlığı. Nehir kenarında çok güzel yerler var, ama çoğunda temizlik de lezzet de yiyeceklerin fiyatları da sorunlu. Eğer hijyen gözeten insanlardansanız, yanınızda güzel hazırlanmış sandviçler getirmenizde yarar var. Hasankeyf, kalınacak yer açısından da eksikli: Burada size kalmayı tavsiye edebileceğimiz yer, maalesef yok. Eğer Hasankeyf i gezmeye gelecekseniz, konaklamak için şu dört alternatifi düşünmelisiniz: Batman da, Midyat ta, Diyarbakır ya da Mardin de konaklamak. 36

Hasankeyf teki tarihi yapıların kesilerek taşınacağı iddiaları var. Ama konuştuğumuz restorasyon ekibi bunun imkansız olduğunu söylüyor: Yapılar öylesine hırpalanmış ki, kesildiği anda tuzla buz olup gider... Ancak Hasankeyf-Mardin-Midyat yolu şu sıralar biraz sorunlu. Yol genişletme çalışmaları nedeniyle kayalar dinamitlerle parçalanıyor. Bu yüzden de yol, gün içerisinde kapatılıyor. Biz arkadaşımla Batman da, Batman ın en iyilerinden bir olduğunu iddia eden bir otelde kalmayı tercih ettik. Ancak, hiç tavsiye etmeyiz: Baktığımız otellerin hemen hepsinde temizlik ve sıcak su sorunu var. Odaların tamamında daha önce aşırı biçimde sigara tüketilmiş olması da mekana kalıcı bir kültablası kokusu bırakmış. Önerimiz, akşam Diyarbakır a geçip, Diyarbakır da daha çok seçenek arasından temiz bir otel seçmeniz olabilir. Eğer bir gecikme olmazsa Hasankeyf, 2013 itibariyle yavaş yavaş sular altında kalmaya başlayacak. Şu sıralarda, Suriye sınırına 45 km uzaklıkta, barajın ana gövde inşaatı devam ediyor. Ancak inşaatın, kredi sorunları nedeniyle 30-40 yıldır tamamlanamadığı düşünülürse, 2015 e-en çok 2020 ye kadar bu güzelliği görme şansınız olabilir. Daha da geç kalırsanız, buraları görmemiş, bu coğrafyayı gözlerinize armağan etmemiş olmanın üzüntüsünü yaşayabilirsiniz... HASANKEYF İ DAHA İYİ TANIYIN Şu adreslerde Hasankeyf ile ilgili daha fazla bilgiye ulaşabilirsiniz: http://www.hasankeyf.itgo.com/ http://tr.wikipedia.org/wiki/hasankeyf,_batman http://hasankeyfesadakat.kesfetmekicinbak.com/ http://www.hasankeyfgezisi.com/news.php http://www.hasankeyfhasbahce.com http://www.zeynepinyeri.com/hosgeldiniz/hasankeyf/ 37

KOLEKSİYON BAYKUŞ KARANLIKLAR PRENSİ Seramik sanatçısı Özgür Kaptan, karanlıkların gizemli gözleri olarak bilinen baykuşları hem sanatına hem de koleksiyonuna taşıyor. Yüzlerce baykuş biblosundan oluşan zengin koleksiyonu, bu etkileyici kuşun bambaşka görüntülerini sergiliyor. Yazı Fatma Özel, Fotoğraflar Ceren Can Baykuşlar, tarihte betimlenen en eski kuş türü olarak bilinir. Bu yüzden de haklarında pek çok efsane olması şaşırtıcı değil. Bu kuşlar geceleri ya da sabaha karşı gezmeyi tercih ettikleri için, hayvanlar aleminin en esrarengiz canlılarından biri olarak bilinir. Hatta, aynı sebepten halk arasında uğursuzluk getirdiklerine dair bir inanç bile oluşmuş. Bacana baykuş tünesin, Başına baykuş kona, Damında baykuş öte gibi olumsuz cümle- ler kullanılmış hep onlar için. Kızılderililer haklarındaki negatif ön yargının tam tersine, baykuşların bilgeliğin ve yardımseverliğin sembolü olduğuna inanırlarmış. Yüzyıllar öncesinde güzel sanatların da sembolü olarak kabul edilen baykuşlar, Yunan mitolojisinde Athena ya adanarak, Atina nın simgesi olmuş. Küçük sihirbaz Harry Potter sayesinde, artık çocukların sevgilisi olan baykuşlar görme ve işitme duyuları en gelişmiş kuşlar arasında gösteriliyorlar. Bir başka özelliği ise çok sessiz uçması. Öyle ki, Japon araştırmacılar baykuş tüyünü taklit eden parçalar şeklinde tasarladıkları pantograf benzeri sistem sayesinde, işini en sessiz yapan tren ünvanını kazanan bir ürün bile yaratmışlar. Bu etkileyici kuş, yüzlerce farklı malzemeyle yapılmış baykuş biblolarından oluşan ilginç bir koleksiyonun da konusunu oluşturmuş. Koleksiyon, seramik sanatçısı Özgür Kaptan a ait. Kaptan, 1990 yılında Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü ne girmiş. 2003 yılından bu yana da aynı üniversitede öğretim görevlisi olarak çalışıyor. Sanatçı Eskişehir ve Ankara da dört kişisel sergi açmış. 1994-2008 tarihleri arasında ise yurtiçi ve yurtdışında pek çok karma sergiye katılmış. 38

Koleksiyonunuzda ne tür parçalar var? İleride evimde yer kalmaz korkusuyla seçimimi küçük baykuş biblolarından yana kullandım. Koleksiyonumdaki baykuşlar seramik ya da porselen ağırlıklı. Cam, ahşap, metal, plastik, kumaş, polyester ve yarı değerli taşlarla üretilmiş baykuşlarım da var. Son zamanlarda baykuş baskılı tişörtler, kumaş desenleri ve takı da topluyorum. Bu parçaları üzerimde taşımak hoşuma gidiyor. Baykuş hangi özellikleri ile sizi etkiliyor? Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü mezunuyum ve aynı üniversitede öğretim üyesi olarak çalışıyorum. Özellikle seramik baykuşlara olan ilgimin güzel sanatlar eğitimi almış olmamla da ilişkisi var. Ama bu ilgi büyük ölçüde çocukluğuma dayanıyor. Anneannem, bahçesinde çok sayıda ağacı olan bir evde yaşardı. Bütün gece baykuş seslerinden uyuyamamaktan şikayet eder ve onlara çok öfkelenirdi. Ben de anneannemi ziyarete gittiğimde baykuşların seslerine dikkat kesilir, gece karanlığından korkmama rağmen, kardeşimle birlikte gizlice bahçede bu gizemli kuşu aramaya çıkardım. Baykuş pek çok kültürde uğur ve şans objesi sayılırken bizim kültürümüzde uğursuz kabul edilir. Sanırım bu bakış açısına duyduğum tepki de beni onlara yaklaştırdı. Bence hayvanlar aleminde keskin kulaklara ve gözlere sahip, boynunu 360 derece çevirebilen en mükemmel kuş türlerinden biridir baykuşlar. Ne zaman koleksiyon yapmaya başladınız? İlk aldığınız parçayı hatırlıyor musunuz? İlk baykuşumu ortaokul yıllarımda aldığımı hatırlıyorum. O zamanlar ithal kırtasiye malzemesi kolay bulunmazdı. İlk baykuşum seramikten yapılmış bir kalemtıraş şeklindeydi ve Japon malıydı. Okul yıllarında kıyıp, kullanamamıştım. Hala ilk aldığım bu parçayı saklıyorum. Sizin tasarladığınız baykuşlardan bahseder misiniz? Seramik yaparken çalıştığım büyük formlar bittiğinde, elimde kalan küçük çamurlarla küçük baykuşlar yaptığımı fark ettim. Sonraki çalışmalarımda konunun kendisini baykuşlar oluşturmaya başladı. Son zamanlarda tasarladığım baykuşlardan ikisi Füreya Koral anısına düzenlenen kuş evleri konulu karma sergi ile İstanbul da ve Eskişehir de sergilendi. Bu günlerde baykuşlu seramik panolar çalışıyorum. Baykuşların en çok gözlerinden etkileniyorum ve bunu kendi heykellerime de yansıtıyorum. Şu sıralar sadece baykuşlardan oluşacak yeni kişisel sergimin çalışmalarına devam ediyorum. Koleksiyonunuzu zenginleştirirken özel bir seçiciliğiniz var mı? Yoksa bulduğunuz her tür baykuş formunu koleksiyonunuza ekliyor musunuz? Gittiğim her yerden baykuş almaya çalışıyorum. Baykuşları 39

KOLEKSİYON BAYKUŞ seçerken aldığım ülkenin özelliklerini üzerinde taşısın istiyorum. Örneğin Çin den alıyorsam yeşim taşı ya da seledon sırlı olanları, Barselona dan alıyorsam Gaudi nin mozaiklerini yansıtan örnekleri tercih ediyorum. Madrid den aldığım bir baykuşun başında flamenko dansçılarının gülü var mesela Ama en çok sevindiklerim hocalarımın, arkadaşlarımın ve öğrencilerimin hediyeleri. Onların getirdiği baykuşların altlarına ülkesini, yılını ve kimin aldığını yazıyorum ve yıllar sonra okuduğumda çok mutlu oluyorum. Biriktirmek çocukluk döneminde başlayan bir alışkanlıktır. Daha önce yaptığınız başka koleksiyonlar var mıydı? Çocukluğumda küçük parfüm şişelerini ve enfiye kutularını biriktirmeyi çok severdim. Enfiye kutularına arada eklemeler yapıyorum. Hala vitrinimde duruyorlar, ama baykuşların sayısı hepsinin önüne geçmiş durumda. Ailede biriktirmek, tasnif etmek konusunda hassasiyet gösteren insanlar var mıydı? Annemin ve babamın geniş bir tablo koleksiyonları var. Babamın antika kitaplarla dolu büyük kütüphanesi çocukluğumdan beri karıştırmayı en çok sevdiğimiz yer olmuştur. Heykeltıraş kardeşimin Volkswagen oyuncak araba koleksiyonu var. Balet olan küçük kardeşim ise antika araba ve araba motorları toplar. Onları tamir eder ve kullanır. Eşimin deniz kabukları, ülkelerine göre kahve kupaları, tişörtleri ve fosil koleksiyonu var. Kızım ise henüz 10 yaşında olmasına rağmen at bibloları ve oyuncakları topluyor. Gördüğünüz gibi dört tarafım koleksiyon merakı olan insanlarla çevrili. Baykuş pek çok kültürde uğur ve şans objesi sayılırken bizim kültürümüzde uğursuz kabul edilir. Sanırım bu bakış açısına duyduğum tepki de beni onlara yaklaştırdı. 40